Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10
CuMHURBAŞKANFNIN ABD GEZİSİ
DIŞ HABERLER 22 MART 1991
Arens: Golan
İsraiFin
• KUDÜS (AA) — İsrail
Savunraa Bakanı Moşe
Arens, Ulkesinin Golan
Tepeleri'ni ilhakı
konusundaki ABD
muhalefetine karşın, bu
tepelerin 'Israil'in aynlmaz •
bir parçası' olduğunu
söyledi. Arens, Kudüs'te
toplanan tsrailli
elconomistlere hitaben
yaptığı konuşmada,
"Amerikalılan, 14 Aralık
1981'de İsrail Parlamentosu
(Knesset) tarafından
oylanan Golan Tepeleri'nin
İlhakı Yasası'nı kabul
etmeye zorlayamayız" dedi.
Şaddam'dan
OzaPa mesaj
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin
Türkiye'den petrol boru
hattııun açılması ve acil
gıda yardımı yapılması
istemlerinde bulundu.
Hüseyin'in bu mesajı,
Irak'ın Ankara Büyükelçisi
El Tikriti tarafından dün
öğleden sonra
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'a "sözlü" olarak
iletildi. Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsü Büyükelçi Kaya
Toperi bu istemlere
Cumhurbaşkanı özal'ın
verdiği yanıtı şöyle açıkladı:
"Kabulde, Irak
Büyükelçisine BM'nin
gerekli milsaadeyi vermesi
halinde derhal, başlangıçta
un olrnak üzere gıda
sevkıyatına başlanabileceği
belirtildi. Keza BM'in
ambargoyu kaldırması
halinde hazırlıklı olmak
üzere petrol hattı
konusunda durum tespiti
yapmak ve BOTAŞ'la
görüşmek üzere Türkiye'ye
teknik bir heyet
gönderilmesinin yerinde
olacağı belirtilen kabulde
Türkiye'nin Habur
Köprüsü'nün tamiri için
gerekli hazırhklara
başlayacağı da belirtildi!'
Bonn'dan
ABD'ye Körfez
yardımı
• BONN (AA) — Alman
hükümeti, Körfez savaşının
maliyetinin karşılanabilmesi
için ABD'ye taahhüt ettiği
5.5 milyar doların tamamını
ödeyeceğini bildirdi.
Hükümet sözcüsü Dieter
Vogel, Alman hükümetinin
ABD'ye karşı mali
yükümlülüklerini yerine
getirmekten şeref
duyduğunu söyledi. Daha
önce Washington'un savaşın
gerçek maliyetinin üzerinde
bir miktar talep ettiği
gerekçesiyle 5.5 milyar
doların halen ödenmeyen
1.6 milyar dolarhk
bölümünü ödemeyeceği
yolunda spekülasyonlar
yapılıyordu. Körfez savaşı
sırasında anayasasını
gerekçe göstererek bölgeye
asker göndermeyen
Almanya, eleştiriler üzerine,
11 milyar dolarhk nakit ve
malzeme yardımı yapmıştı.
Polonya'da
çatışma
• VARŞOVA (AA) —
Polonya'mn başkenti
Varşova'da liseli gençlerin
geleneksel ilkbahar
kutlamalarırun polisle
şiddetli çarpışmalara
dönüştüğü, polisin
göstericileri dağıtmak için
tazyikli su ve göz yaşartıcı
bomba kullandığı bildirildi.
özel radyo istasyonu Radio
Gazeta, en az 30
göstericinin polis tarafından
sorguya çekildiğini ve bazı
gençlerin yaralandığını
duyurdu. Bu konuda resmi
bir açıklama yapılmadı.
Yugoslavya'ya
reform
• BELGRAD (AA) —
Yugoslavya'da federal
hükümetin başbakanı Ante
Markoviç, son derece kritik
bir dönemden geçtiklerini
belirterek ülkenin
geleceğinin ekonomik ve
sosyal reformlann
uygulanmasındaki başanya
bağh oldugunu söyledi.
Markoviç, sorunlann
barışçı ve demokratik
yoldan çözümünde kararlı
olduklannı da ifade ederek
"Kimsenin kendi politik
düşüncesini başkasına zorla
kabul ettirmeye hakkı yok"
dedi.
Özal, 'dolu çantayla' gidiyorABD Başkanı George Bush'la
Özal'ın görüşme günderninin,-
Türk-Amerikan ilişkileri,
Körfez savaşı sonrası Ortadoğu
ve Kıbrıs ağırlıklı olacağı
bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)— Cum-
hurbaşkanı Turgut özal, "kapsam" ve
"içerik" açısından bugüne kadar ABD'ye
yaptığı en önemli ziyareti gerçekleştirmek
üzere bu sabah Washington'a gidiyor. Kör-
fez savaşı sırasında takındığı tutum nedeniyle
Amerikan kamuoyunda büyük bir itibar ka-
zanan özal, ziyaretinin ilk gününde ABD
başkanlarınca "en seçkin konnkların
ağırlandığı" Camp David'de Başkan Bush ile
yaklaşık 24 saat geçirecek. Burada yapılacak
görüşmelerde Türk-Amerikan ilişkileri, Kör-
fez savaşı sonrası Ortadoğu ve Kıbrıs konu-
larını da kapsayan geniş bir gündemin üze-
rinde durulacağı bildiriliyor.
Eşi Semra Özal ile Washington'a gidecek
Uluslararası ilişkilerde önemli adımların atıldığı yer
CampDavid'deilk Türk Cumhurbaşkanı
Dış Haberler Servisi — Cumhurbaşkanı
Turgut Özal ile ABD Başkanı George
Busb arasındaki en önemli göriişmeler
Camp David'de yapılacak.
Uluslararası ilişkiler alanmda Camp
David'in özel bir yeri var. Bu yer, ABD
başkanları için Beyaz Saray'ın sayfıye
uzantısı işlevi görüyor.
Camp David'de ağırlanan ilk yabancı
konuk, dönemin SSCB lideri Kruşçev
oldu. Eisenhower ile Kruşçev arasında
Camp David'de yapılan göruşmeler,
dünya politikasına "Camp David nıhu"
kavramını yerleştirdi. Daha sonra Camp
David'de, ABD Başkanlarından Jimmy
Carter döneminde İsrail ve Mısır
arasında dostluk anlaşması imzalandı.
Camp David, Carter ile Mısır Devlet
Başkanı arasındaki uzun göruşmeler
nedeniyle "maraton görüşme" kavramını
da literatüre yerleştirdi.
Diplomatik gözlemcilere göre Camp
David, hem ABD yönetiminin önem
verdiği kişilerin ağırlandığı hem de
onlardan ABD yönetimi adma "çeşitli
tavizlerin" kopanldığı bir yer.
olan Cumhurbaşkanı Ozal, Camp David'de,
Devlet Bakanı Güneş Taıter ile Türkiye'nin
Washington Büyükelçisi Niizhet Kandemir'in
de katılmaları beklenen görüşmelerden son-
ra yann Başkan Bush ile birlikte Beyaz Sa-
ray'a geçecek. Cumhurbaşkanı Özal ile Baş-
kan Bush burada ortak bir basın toplantısı
düzenleyecekler. Büyükelçi Kandemir aynı
akşam Cumhurbaşkanı Ozal onuruna Tür-
kiye'nin VVashington büyükelçiliğinde bir re-
sepsiyon verecek.
24 Mart Pazar günü Türkiye'nin Amerikah
Dostları ve Türk-Amerikan derneklerinin
temsilcileri ile bir araya gelecek olan özal ay-
nı gün ABD Başkan Yardımcısı Dan Quayle
ve eşinin, kendisi ve Semra özal'ın onuruna
verecekleri öğle yemeğine katılacak. Ameri-
can Enterprise Institute tarafından verilen ak-
şam yemeğine de katılacak olan Özal, 25
mart pazartesi günü Arlington mezarhğını n-
yaret ederek burada meçhul asker anıtma bir
çelenk koyacak.
Özal ve beraberindekiler daha sonra Ku-
zey Carolina eyaletinin Durham kentine ha-
WASHINGTON
Askeriilişkilerde
doku değişikliği
Washington, Körfez krizi sırasında yaşanan
askeri işbirliğini 'yeni standart' olarak kabul
edip geleceği bu standart üzerine bina etmeyi
öngörüyor. ABD, Türkiye'de kara birliği
konuşlandırmayı düşünmüyor.
UFUK GÜLDEMtR
WASHINGTON — Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın
ABD ziyareti öncesinde üst dü-
zeyde bir yönetim mensubu ta-
rafından bir grup Türk gazete-
ciye yapılan açıklamalar, Türk-
Amerikan askeri ilişkilerinin
dokusunun esaslı bir dönüşü-
mün eşiğinde oldugunu gösteri-
yor.
özal'uı Camp David'de ABD
Başkanı George Bush ile yapa-
cağı görüşmenin gündeminin ön
sıralannda yer alacak olan bu
doku değişikliği, Körfez krizi sı-
rasında yaşanan askeri işbirliği-
ni "yeni standart" olarak kabul
edip "geleceği bn standart üze-
rine bina etmeyi" öngörüyor.
Dolayısıyla da Türkiye'deki üs-
lerin görev kapsamının NATO
sorumluluk alanı dışına genişle-
tilmesi gündeme geliyor.
ABD Dışişleri yetkilisinin ver-
diği bılgilere göre iki ülke ara-
sındaki askeri ilişkinin Camp
David'de "yeni standarda" gö-
re kimliklendirilmesi inisiyatifi,
ivmesini üç gelişmeye borçlu.
1) Ortak deneyim ve yakla-
şım: Körfez krizi sırasında
Türkiye'nin Batı'ya ilk katkısı
diplomatik alanda oldu. Daha
Birleşmiş Milletler oylaması ya-
pılmadan önce Türkiye, ABD
yönetimine göre "etkili ve
kararlı" bir şekilde bölgede bir-
çok ülkenin pozisyonunu etki-
leyen adımlar attı. Dışişleri yet-
kilisi, ABD'den bir talep gelme-
den Türkiye'nin kendi başına
aldığı bu kararın, Amerikan gö-
rüşleri ile aynı paralelde oldugu-
nu vurguluyor ve daha sonraki
askeri işbirliğinin bu "ortak de-
neyim ve yaklaşım" sayesinde
mümkün olabildiğini belirtiyor.
Türkiye ile Amerika arasında
öngörülen yeni askeri işbirliği-
nin üzerinde yükseleceği plat-
formlardan birisinin, işte bu
"ortak deneyim ve yaklaşım"
olduğu bildirüiyor. Çünkü or-
tak deneyim ve yaklaşımın, böl-
ge ile ilgili konularda alınacak
diplomatik veya askeri kararlan
kolaylaştıracağına inamhyor.
2) NATO üyeligi: Türkiye üe
ABD arasında "yeni standar-
da" göre şekillenecek askeri iş-
birliğinin ikinci ayağını Türki-
ye'nin NATO üyesi olması ve
son krizde de NATO'yu işin içi-
ne çekebilme yeteneğmi sergile-
mesi olduğu anlaşılıyor. ABD
Dışişleri yetkilisi, Ankara'nın
NATO Çevik Kuvveti'nin dave-
tinin bölge ülkelerine, "savaşın
genislemeyeceğini" ve eğer sal-
dırı olursa tüm NATO'nun
Türkiye ile birlikte hareket ede-
ceğini, çünkü çıkarlannın bu
yönde olduğu sinyalini verdiği-
ni vurguluyor. Bu bakımdan da
Türkiye'nin NATO üyeliğinin
bölgesel güvenlik düzenlemele-
rinin kalıtımsal gelişmesinde
önemli rolü olacağı bildiriliyor.
3) Üslerin önemi: ABD'nin
Türk-Amerikan askeri işbirli-
ğinde yeni bir denklem arayışı-
nın üçüncü düşünsel ayağını
Türkiye'deki üslerin Körfez sa-
vaşına yaptığı katkı oluşturu-
yor. Dışişleri yetkilisi, Türkiye
ile uzun zamandan beri üs an-
laşması oldugunu vurguladıktan
sonra bu kriz sırasında üslerin
uluslararası hukuk çerçevesinde
yaptığı katkının zamanı gelince
bu üsler ile ilgili kullanım dü-
zenlemeleri yapılabildiğini gös-
terdiğini kaydediyor ve "Gele-
cekte de bu tür işbirliği çok
önem taşıyacak" diyor.
Camp David'de bu üç temel
noktadan yola çıkıp nasıl bir iş-
birliği düzlemi aranacağına ba-
kıldığında ise işin içinde Türki-
ye'de kara birlikleri konuşlan-
dırmanın bulunmayacağı anla-
şılıyor. ABD Dışişleri yetkilisi,
bu konudaki soruları gayet ka-
tegorik olarak dışladı ve "Boy-
le bir önerimiz yok" dedi. An-
cak Türkiye'de de açıklandığı
gibi "önceden muhimmat
depolama" konusunun iki ülke
arasında ele alındığını bildirdi.
Yetkili, zaten Türkiye'de NA-
TO kapsamında böyle depolar
oldugunu vurguladıktan sonra
"Bu kapsamı bir kriz anında ge-
rek Türk gerekse Amerikan ta-
rafıaın kullanabileceği şekilde
genisletmek için de görüşmeye
hazınz" dedi.
ANKARA
reket edecek. Durham'da Türk-Amerikan
Derneği yöneticileriyle görüşecek olan özal,
Vali James Martin ile de bir araya gelecek.
Cumhurbaşkanı özal Durham'da bulun-
duğu sırada televizyona bir demeç verecek.
26 mart salı günü Duke Üniversitesi'nde bir
konuşma yapacak olan ve Senatör Terry San-
ford tarafından onuruna verilecek yemeğe ka-
tılacak olan Cumhurbaşkanı özal, daha son-
ra Philadelphia kentine geçecek. 27 mart çar-
şamba günü Pennsylvania Üniversitesi'ni zi-
yaret edecek olan özal burada öğrencilere hi-
taben bir konuşma yapacak.
28 mart perşembe günü New Jersey'e gi-
decek olan Özal burada da Princeton Üni-
versitesi'ni ziyaret edecek. Aynı günün akşa-
mı New York'a geçecek olan Özal burada da
ekonomik ağırlıkh görüşmelerde bulunacak
ve akşam işadamlarının hazır bulunacağı ye-
meğe katılacak.
29 mart cuma günü New York'taki temas-
lannı sUrdürecek olan Cumhurbaşkanı özal,
aynı gün sağlık kontrolünden geçmek üzere
Texas'm Houston kentine gidecek.
Depolanacak silah
füzelerden oluşacak
ABD'nin Türkiye'de depolayacağı
konvansiyonel muhimmat, ağırlıklı olarak
hava savaşında kullanılacak malzeme ve
sistemlerden oluşacak. Bu sistemler içinde,
Patriotlann, havadan havaya ve havadan yere
füzelerin ağırlıkta olduğu bildiriliyor.
ÖZAL — Bush'a anlatacak. BUSH — Özal'ı dinleyecek.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ABD'nin Türkiye'de
depolayacağı konvansiyonel mu-
himmat, ağırlıklı olarak hava sa-
vaşında kullanılan malzeme ve
sistemlerden oluşacak. Bu sis-
temler içinde Körfez savaşı ne-
deniyle ABD'nin Türkiye'ye
gonderdiği 6 Patriot füze batar-
yası da bulunuyor. ABD ayrıca,
Körfez savaşının ortaya koydu-
ğu "intikal süresinde gecikme"
sorununu gidermek amacıyla
havadan yere ve havadan hava-
ya füze sistemlerinirteTürkiye^
de depolayacak.
Washington'un Kürtsorununa bakışu
'Bağımsız Kürt devletîne karşıyız
Washington'un Kürt sorununa yaklaşımı konusunda Türk
gazetecilere brifing veren üst düzeyli bir Dışişleri
Bakanhğı yetkilisi, bağımsız Kürt devletinin kurulmasına
karşı çıkmakla birlikte, Türkiye'nin Kürtlerin haklan
konusunda ilerleme kaydetmesi gerektiğini söyledi.
WASHINGTON (Cumhuriyet) —
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD
ziyareti dolayısıyla Türk basınına bri-
fing veren üst düzeyde bir ABD Dışiş-
leri yetkilisi, "bağımsız bir Kürt devle-
tinin iyi bir fikir olmadığını', ama diğer
yandan da Türkiye'nin, Kürtlerin insan
haklan alanmda yapabileceği şeyler ol-
dugunu söyledi.
Türk gazeteciler ile söz konusu yet-
kili arasında özetleyerek aktardığımız
konuşma şöyle:
— Kürtlerle doğrudan veya dolaylı te-
masınız var mı?
YETKİLİ — Hayır. Doğrudan veya
dolaylı bir temastan benim haberim
yok.
— Ancak geçen günlerde Senato'da
Kürt konusunda bir toplantı oldu...
YETKİLİ — Bu konferansı düzenle-
yenler özel şahıslardı. Satfsce ABD
Kongresi'nin bazı salonlarını kullandı-
lar. Birkaç senatör de konuşma yaptı.
Yani bu bir Senato oturumu değildi. Bu
kohferans sırasında Kürt delegasyonun-
dan Uç kişi Dışişleri Bakanlığı'na gele-
rek (insan haklanndan sorumlu) Büyü-
kelçi Schifter'in ofısindeki ban memur-
larla insan haklan konusunda kısa bir
görüşme yaptılar. Bildiğiniz gibi sade-
ce Kürtlerin değil, dünyadaki birçok
grubun insan hakian ile ügüiyiz. Her yıl
bir insan haklan raporu yayımlıyoruz.
Bu olay dışında Talabani ile doğrudan
veya dolaylı bir temasımızdan ben ha-
berdar değilim.
— Talabani, geçen günlerde Ankara
1
daydı.
YETKİLİ — Evet, bunu not ettik.
— Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
YETKİLİ — Bu, Türk hükümetinin
bir karandır. Bizim pozisyonumuzda bir
değişiklik yoktur. Yıllardan beri Kürt-
lerin, doğal ve normal kültürel emelle-
rini, yaşadıklan ülkelerin sınırlan için-
de kalmak kaydıyla elde etmeleri gerek-
tiğini söyledik. Bu pozisyonu koruyo-
ruz. Bağımsız bir Kürt devletinin iyi bir
fikir olmadığını düşünüyoruz. Zaten bu
yönde de ne bir çağrımız oldu ne de is-
teklilik gösterdik. Ayrıca Kürt terörist
gruplann Türkiye'de yürüttükleri eylem-
lere karşı olduğumuzu açıkladık. Bu
yüzden pozisyonumuzda, Talabani'nin
Ankara'daki temaslarından önce veya
sonra bir değişiklik yoktur.
— Peki, Türkiye'nin Kürt liderierle
görüşmesi bu tutumunuzu etkiler mi?
Ya da bugüne kadar göruşmemis olma-
nız nedeniyle bir pişmanhk doğdu mu?
YETKİLİ — Hayır, öyle bir pişman-
hk hissetmiyoruz. Kürt konusu bizim
için uzak bir konu. Amerika'nın önce-
likli konulanndan değil. Türkiye ve di-
ğer bölge ülkelerini daha fazla ilgilen-
diren bir konu.
— Çarpışan Kürtlerin yeni Amerikan
silahlan kullandıklan yönünde bazı ha-
berler var.
YETKİLİ — Ben bu haberleri duy-
madım. Irak'taki Kürtlere ve diğer mu-
halif gruplara hiçbir malzeme desteğin-
de bulunmadık. Ne bağımsız bir Kürt
devleti olasılığı görüyoruz ne de böyle
AMERIKAN TELEVİZYONLARI
bir şeyi memnuniyetle karşılarız.
— Peki, Irak'taki gelismeler sonucun-
da zorunlu olarak ortaya çıkarsa?
YETKİLİ — Varsayımlara dayanan
bir soru. Şu andaki politikamızın ilke-
leri bellidir.
— Türkiye, Irak'ta Kürtlerin, Türk-
menlerin ve Arapların içinde yer alaca-
ğı bir federasyondan rahatsız olmaya-
cağının işaretlerini verdi. Amerikan yö-
netimi böyle bir çözümü onaylar mı?
YETKİLİ — Irak'm toprak bütünlü-
ğünün korunması ile yakından ilgiliyiz.
Irak'ta, ülkeyi komşulan ve ABD ile
normal ve makul bir ilişki içine soka-
cak, savaşı dış politikanın aracı olarak
kullanmayacak, vatandaşlanna eşit dav-
ranacak bir hükümet olsun istiyoruz.
Bölgedeki ülkeler de Irak'ın parçalan-
masını istemiyor. tran, Suriye, Türkiye,
Kuveyt ve diğer herkesle aynı şarkıyı
söylüyoruz.
— Ingilizler, Suudiler, Türkler, her-
kes Irak muhalefeti ile görüşüyor. Siz
neden eörüşmüyorsunuz?
YETKİLİ — Biz Birleşmiş Milletler
kararlannı uygulamak üzere oradayız ve
Irak'ın iç işleri konusunda bir BM ka-
rarı bulunmuyor.
— Türkiye bu konuda sizinie aynı gö-
riişü paylaşmayan ülkeler kategorisin-
de mi?
YETKİLİ — Yıllık insan haklan ra-
porumuza baktığmızda burada Kürtle-
rin statüsüne ilişkin tanımlamalanmız-
dan, bu konuda bazı şeyler yapılabile-
ceğini düşündüğümüzü görürsünüz. Bu
konudaki görüşlerimiz çok net ve gele-
cekte de bu gerçekleri saklamayacağız.
Ama diğer yandan Türkiye'de bir de-
mokrasi ve demokrasilerin kendilerine
özgü ilerleme yöntemleri vardır. Bir so-
runa birçok çözüm yolu ortaya atılabi-
J
lir. Elimizde bir reçete yok. Ayrıca bu,
sizin işiniz. Ama insan haklan konusun-
da belli bir standardımız da var.
— Kürt konusuna nasıl baktığınızı
özetlediniz. Peki, Kurtlerie görüşmeme
politikamzın nedenlerini de özetler mi-
siniz? Sizi kaygılandıran. onlaria göriiş-
mekten alıkoyan nedir?
YETKİLİ — Savaş çok çabuk sona
erdi. Bizim şu andaki en acil konumuz
resmi bir ateşkes ve Irak ile uluslarara-
sı topluluk arasındaki sonınlann çözü-
münü temin etmek. Bu amaçları den-
geli bir şekilde takip ediyoruz. Şu anda
size verebileceğim en iyi yanıt bu.
— O halde Irak'taki karışıklıgın
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tebdit
eder, Türkiye'deki Kurt milliyetçiliğini
canlandınr hale gelmesini istemediginizi
söyleyebilir miyiz?
YETKtLİ — Türkiye'nin toprak bü-
tünlüğü konusundaki tarihi sicilimiz ga-
yet iyi biliniyor. Kimsenin Türkiye'nin
toprak bütünlüğüne me>'dan okuması-
nı istemiyoruz.
— Türkiye'nin Talabani ile görüştü-
günü duyduğunuzda ilk tepkiniz ne ol-
du? Şaşırdınız mı? Daha sonra bu duy-
gunuz nasıl gelişti?
YETKİLİ — Türkiye'nin Kürtlerle te-
mas konusundaki düşüncelerinin bizim-
kinden farklı ohnası şaşırtıcı değildir.
Çünkü Türkiye soruna daha yakındır ve
doğrudan etkilenmektedir.
— Türkiye'de muhalefet, Özal'ın
ABD politikalannı eteştiriyor. Bu sizi
rahatsız edivor mu?
YETKİLİ — Hayır. Başkan Bush da
muhalefet tarafından sürekli eleştirilir.
Türkiye'de eleştiri olması değil, eleştiri
olmaması beni daha fazla kaygüandırır-
dı. ABD ile ilişkilerin eleştiriİmesine ge-
lince, pastamn lezzeti yeniliyor olmasın-
dan belli olur. Savaş riskliydi, ama ba-
şarıyla sonuç verdi.
Ekranların birinci konusu KürtlerFÜSUN ÖZBİLGEN
SAN FRANCISCO — Yaklaşık 15
gündür gezip dolaştığımız Amerikan
kentlerinde çeşitli televizyon kanalları-
nın ve gazetelerinin başlıca konusu,
Irak'ın kuzeyinde çarpışan Kürtler ve
komşu ülkelerde, özellikle de Türkiye'-
de KürtleTİe ilgili gelişmeler.
TV kanallannda Kerkük bölgesinde-
ki çarpışma anlatıhrken ekranlara ge-
len Türkiye haritasında Kürt bölgesi
olarak batıda Adana'ya, kuzeyde Erzu-
rum'a kadar uzanan kocaman bir böl-
geye dikkat çekiliyor.
Ancak konuştuğumuz her seviyeden
ve kültürden Amerikah özellikle şunu
vurguluyor:
"Kürtlerin ayrı bir devlet kurmasını
istemiyoruz. Irak'ın sınırlarının değiş-
mesinden yana değiliz. Kürtlerin kültü-
rel haklannın tanınmasım gerekli görii-
yoruz ama Ortadoğu'da şu aşamada
her turlü denge\i değiştirecek bir Kürt
devleti kurulması ne Amerika'nın ne de
Ortadogu'nun çıkarlanna uygun dü-
şer."
San Francisco'da görüştüğümüz
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Grubu
yöneticisi Bayan Debra Gueman,
Türkiye'deki Kürtlerin konuşma yasa-
ğı ile ilgili yasanın kaldınlmasından
memnunluk duyduklannı belirtip soru-
yor: "Peki ama yasa sadece Kürtçe ko-
nuşmak ile mi ilgili, yayın, gazete, ki-
tap gibi konuları neden yasak kapsa-
mından çıkarmıyor?"
ABD'de kültürel konularda yasakla-
maların neden kaynaklandığını tartış-
mak oldukça güç. Çünkü bu ülkede
farklı dilleri konuşan ve değişik diller-
de eğitim gören 150 ülkenin insanı ya-
şıyor. Özellikle güney bölgelerinde sa-
dece İspanyolca konuşabilen inşanlar
için yayın yapan İspanyolca TV kanal-
lan, gazeteler ve ispanyolca öğreten
okullar bulunuyor. Amerikalılar ispan-
yolca konuşan bu insanlara Ingilizceyi
ikinci dil olarak öğretmeye çalışırken
onların ABD'de daha iyi iş olanakları-
na kavuşması için çaba gösterdiklerini,
kendi kültürlerini aşılamak çabasında
olmadıklarını vurguluyorlar.
Peki ama ABD yönetimi acaba Or-
tadoğu'da Kürt kartını oynamak niye-
tinde değil mi? Bu soruyu sorduğumuz
The Washington Times Genel Yayın
Müdürü Arnaud de Borchgrave çok
uyanık bir biçimde şoyle yanıtlıyor:
"CIA'nın bu kadar güçlü olacağına
inanmıyoruz. CIA 1975'lerde İran'da
bu tür ilişkiler kurdu, ancak bu konu-
lar ABD kamuoyunda çok lartışıldı ve
sonunda CIA'nın dünyanın çeşitli böl-
gelerinde etnik gruplara parmak sok-
ması yasaklandı."
CIA bu yasaklara ne ölçüde uydu ay-
n bir tartışma konusu. Ancak ABD
Kongre üyeleri için bilgi dosyalan ha-
zır.amakla görevli Kongre Araştırma
Servisi görevlisi Bayan Carol Mlgdalo-
vitz şöyle diyor:
"ABD senatörleri Irak'taki Kürt nü-
fusun çok hırpalandığı görüşünde. Ko-
nuya insan haklan açısından yaklaşı-
yorlar."
Türkiye'nin Halepçe'de kimyasal si-
lahlardan kaçan Kürtlere sığınnıa hak-
kı tamdığı ve yardımda bulunduğu, ge-
nellikle ABD dışındaki olaylan izleme-
yen sokaktaki Amerikah tarafından da-
hi çok iyi biliniyor. Çünkü bugünlerde
TV ekranlarında Musul ve Kerkük ha-
ritalan gösterilirken Halepçe katliamı-
na ait fotoğraflar da TV ekranlarını
süslüyor. Türkiye'de gelen bir gazeteci
grubu ile karşılaşan Amerikalıların ilk
soruları da Kürtlerle ilgili oluyor.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD'-
de çok iyi biliniyor. Körfez Savaşı'nda
tncirlik Üssü'nü açması ve Kürtlere ko-
nuşma yasağını kaldırmak istemesi
özellikle de şu sıralarda Iraklı Kürt li-
derleriyle ilgili girişimleri ABD kamu-
oyunu olumlu etkiliyor.
Ancak Semra Özal ile ilgili gelişme-
leri, Özal ile ilgili en olumlu makaleyi
yazmrş olan The Washington Times yö-
neticisi bile gülerek karşılıyor ve "Ne-
potizm" olarak adlandınyor. Washing-
ton'a geldiğinde Semra Özal ile görü-
şüp görüşmeyeceğini sorduğumuzda,
"Semra Özal beni 60. derecede
ilgilendirebilir" yanıtını veriyor...
ABD'nin Türkiye'de depola-
yacağı muhimmat konusunda
Genelkurmay Başkanhğı yetki-
lileri "yorum" yapmazken bazı
askeri kaynaklar ve Batılı diplo-
matlar, Türkiye'nin altısımn da
kendisine verümesini talep etti-
ği Patriot sistemlerinden sadece
birinin ABD tarafından hediye
edileceğini belirttiler. Kaynaklar,
diğer bataryalann da ABD'nin
denetiminde Güneydoğu'da bu-
lundurulacağını kaydettiler.
ABD'li diplomatlar, savaş son-
rasında yaptıklan değerlendir-
melerde, Türkiye'nin hava sa-
vunma gücünün "çok yetersiz"
olduğunun ortaya çıktığını ve
bunun "zaman geçirilmeksizin
Uıkviye edümesi gerektiğini" bil-
dirdiler. Bu çerçevede de Patri-
ot sistemlerinin Türkiye'de ko-
nuşlandınlması, ABD'nin bun-
dan sonraki olası bir sıcak ça-
tışmada Türkiye'deki üslerden
daha "çabuk ve kolay" yararlan-
dırılmasını gündeme getirecek.
Askeri kaynaklar, ABD'nin
Patriot sistemleri dışında, olası
bir askeri harekâtta "ağır mal-
zeme nakli ve intikal süresi
zafiyetini" gidermeye yönelik
başka sistemleri de Türkiye'de
depolama olasıhğı üzerinde dur-
dular. Kaynaklar, Körfez sava-
şının ABD açısından muhimmat
ve silah nakli konusunda önemli
bir örnek olduğuna işaret eder-
ken olası bir harekât için 6 ay
nakil yerine önceden depolama
yönteminin tercih edildiğini söy-
lediler.
Askeri kaynaklann verdiği
bilgiye göre ABD'den bir heyet-
le yapılacak görüşmelerde kesin-
leştirilecek olan depolama ola-
naklarına ilişkin belgede, şu tür
mühimmatın yer alması bekle-
niyor: Havadan havaya füzeler
(Sidewinder, Sparrow ve Mave-
rick), havadan yere füzeler, pist
tahrip mühimmatı, hava savun-
ma sistemleri (Patriot).
Bu muhimmat anlaşmasının
yanı sıra merkezi Avnıpa'da ko-
nuşlu bulunan ve nükleer yete-
neğe sahip, "namlulu ve namlu-
suz ağır topçu cephanesi"nin
Türkiye'de depolanması olasılı-
ğı üzerinde duruluyor. Kaynak-
lar, bu tür mühimmatın hava-
dan yere geliştirilmiş füzeler ve
çok namlulu topçu roketi
(MLRS) olabileceğini düe getir-
diler. Aynca arama-kurtarma
amacına yönelik bazı helikop-
terlerin de Türkiye'ye kaydınla-
bileceği belirtildi,
Askeri çevreler, ABD'nin
Körfez savaşında günde ortala-
ma 2 bin ton dolayında bomba
kullandığmı, ABD ile Türkiye
arasında önümüzdeki günlerde
gerçekleşecek görüşmeler sonra-
sında saptanacak muhimmat
stoku süresi ile birlikte Türkiyei
de yüklü miktarda stok yapıla-
cağını söylediler. Bir kaynak,
"Körfez savaşında 2 bin ton
bomba atan ABD'nin Türkiye^
deki stok bulundunna süresi 10
gün olarak saptanırsa, 20 bin
ton bomba stoklanır" diye ko-
nuştu.
Askeri kaynaklar, önümüzde-
ki günlerde başlayacak görüş-
melerde yapılacak olan çerçeve
anlaşmanın, mühimmatın ne şe-
kilde depolanacağına, ne şekil-
de ve hangi şartlarda kullanıla-
cağına da açıkhk getirecegini
kaydederken daha önceden uy-
gulamada olan "çifte anahtar"
sistemine de başvurulabileceği-
ni söylediler. ABD'nin çifte
anahtar sistemi ile "bir anlam-
da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
modernizasyonuna da katkıda
bulunacağma" işaret eden askeri
çevreler, çerçeve anlaşmanın
"Türkiye'nin hükümranlık hak-
larına gölge düşurmemesi
gerektiğini" de sözlerine ek-
lediler.