22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 CuMHURBAŞKANFNIN ABD GEZİSİ DIŞ HABERLER 22 MART 1991 Arens: Golan İsraiFin • KUDÜS (AA) — İsrail Savunraa Bakanı Moşe Arens, Ulkesinin Golan Tepeleri'ni ilhakı konusundaki ABD muhalefetine karşın, bu tepelerin 'Israil'in aynlmaz • bir parçası' olduğunu söyledi. Arens, Kudüs'te toplanan tsrailli elconomistlere hitaben yaptığı konuşmada, "Amerikalılan, 14 Aralık 1981'de İsrail Parlamentosu (Knesset) tarafından oylanan Golan Tepeleri'nin İlhakı Yasası'nı kabul etmeye zorlayamayız" dedi. Şaddam'dan OzaPa mesaj • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin Türkiye'den petrol boru hattııun açılması ve acil gıda yardımı yapılması istemlerinde bulundu. Hüseyin'in bu mesajı, Irak'ın Ankara Büyükelçisi El Tikriti tarafından dün öğleden sonra Cumhurbaşkanı Turgut özal'a "sözlü" olarak iletildi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Kaya Toperi bu istemlere Cumhurbaşkanı özal'ın verdiği yanıtı şöyle açıkladı: "Kabulde, Irak Büyükelçisine BM'nin gerekli milsaadeyi vermesi halinde derhal, başlangıçta un olrnak üzere gıda sevkıyatına başlanabileceği belirtildi. Keza BM'in ambargoyu kaldırması halinde hazırlıklı olmak üzere petrol hattı konusunda durum tespiti yapmak ve BOTAŞ'la görüşmek üzere Türkiye'ye teknik bir heyet gönderilmesinin yerinde olacağı belirtilen kabulde Türkiye'nin Habur Köprüsü'nün tamiri için gerekli hazırhklara başlayacağı da belirtildi!' Bonn'dan ABD'ye Körfez yardımı • BONN (AA) — Alman hükümeti, Körfez savaşının maliyetinin karşılanabilmesi için ABD'ye taahhüt ettiği 5.5 milyar doların tamamını ödeyeceğini bildirdi. Hükümet sözcüsü Dieter Vogel, Alman hükümetinin ABD'ye karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmekten şeref duyduğunu söyledi. Daha önce Washington'un savaşın gerçek maliyetinin üzerinde bir miktar talep ettiği gerekçesiyle 5.5 milyar doların halen ödenmeyen 1.6 milyar dolarhk bölümünü ödemeyeceği yolunda spekülasyonlar yapılıyordu. Körfez savaşı sırasında anayasasını gerekçe göstererek bölgeye asker göndermeyen Almanya, eleştiriler üzerine, 11 milyar dolarhk nakit ve malzeme yardımı yapmıştı. Polonya'da çatışma • VARŞOVA (AA) — Polonya'mn başkenti Varşova'da liseli gençlerin geleneksel ilkbahar kutlamalarırun polisle şiddetli çarpışmalara dönüştüğü, polisin göstericileri dağıtmak için tazyikli su ve göz yaşartıcı bomba kullandığı bildirildi. özel radyo istasyonu Radio Gazeta, en az 30 göstericinin polis tarafından sorguya çekildiğini ve bazı gençlerin yaralandığını duyurdu. Bu konuda resmi bir açıklama yapılmadı. Yugoslavya'ya reform • BELGRAD (AA) — Yugoslavya'da federal hükümetin başbakanı Ante Markoviç, son derece kritik bir dönemden geçtiklerini belirterek ülkenin geleceğinin ekonomik ve sosyal reformlann uygulanmasındaki başanya bağh oldugunu söyledi. Markoviç, sorunlann barışçı ve demokratik yoldan çözümünde kararlı olduklannı da ifade ederek "Kimsenin kendi politik düşüncesini başkasına zorla kabul ettirmeye hakkı yok" dedi. Özal, 'dolu çantayla' gidiyorABD Başkanı George Bush'la Özal'ın görüşme günderninin,- Türk-Amerikan ilişkileri, Körfez savaşı sonrası Ortadoğu ve Kıbrıs ağırlıklı olacağı bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)— Cum- hurbaşkanı Turgut özal, "kapsam" ve "içerik" açısından bugüne kadar ABD'ye yaptığı en önemli ziyareti gerçekleştirmek üzere bu sabah Washington'a gidiyor. Kör- fez savaşı sırasında takındığı tutum nedeniyle Amerikan kamuoyunda büyük bir itibar ka- zanan özal, ziyaretinin ilk gününde ABD başkanlarınca "en seçkin konnkların ağırlandığı" Camp David'de Başkan Bush ile yaklaşık 24 saat geçirecek. Burada yapılacak görüşmelerde Türk-Amerikan ilişkileri, Kör- fez savaşı sonrası Ortadoğu ve Kıbrıs konu- larını da kapsayan geniş bir gündemin üze- rinde durulacağı bildiriliyor. Eşi Semra Özal ile Washington'a gidecek Uluslararası ilişkilerde önemli adımların atıldığı yer CampDavid'deilk Türk Cumhurbaşkanı Dış Haberler Servisi — Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ABD Başkanı George Busb arasındaki en önemli göriişmeler Camp David'de yapılacak. Uluslararası ilişkiler alanmda Camp David'in özel bir yeri var. Bu yer, ABD başkanları için Beyaz Saray'ın sayfıye uzantısı işlevi görüyor. Camp David'de ağırlanan ilk yabancı konuk, dönemin SSCB lideri Kruşçev oldu. Eisenhower ile Kruşçev arasında Camp David'de yapılan göruşmeler, dünya politikasına "Camp David nıhu" kavramını yerleştirdi. Daha sonra Camp David'de, ABD Başkanlarından Jimmy Carter döneminde İsrail ve Mısır arasında dostluk anlaşması imzalandı. Camp David, Carter ile Mısır Devlet Başkanı arasındaki uzun göruşmeler nedeniyle "maraton görüşme" kavramını da literatüre yerleştirdi. Diplomatik gözlemcilere göre Camp David, hem ABD yönetiminin önem verdiği kişilerin ağırlandığı hem de onlardan ABD yönetimi adma "çeşitli tavizlerin" kopanldığı bir yer. olan Cumhurbaşkanı Ozal, Camp David'de, Devlet Bakanı Güneş Taıter ile Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Niizhet Kandemir'in de katılmaları beklenen görüşmelerden son- ra yann Başkan Bush ile birlikte Beyaz Sa- ray'a geçecek. Cumhurbaşkanı Özal ile Baş- kan Bush burada ortak bir basın toplantısı düzenleyecekler. Büyükelçi Kandemir aynı akşam Cumhurbaşkanı Ozal onuruna Tür- kiye'nin VVashington büyükelçiliğinde bir re- sepsiyon verecek. 24 Mart Pazar günü Türkiye'nin Amerikah Dostları ve Türk-Amerikan derneklerinin temsilcileri ile bir araya gelecek olan özal ay- nı gün ABD Başkan Yardımcısı Dan Quayle ve eşinin, kendisi ve Semra özal'ın onuruna verecekleri öğle yemeğine katılacak. Ameri- can Enterprise Institute tarafından verilen ak- şam yemeğine de katılacak olan Özal, 25 mart pazartesi günü Arlington mezarhğını n- yaret ederek burada meçhul asker anıtma bir çelenk koyacak. Özal ve beraberindekiler daha sonra Ku- zey Carolina eyaletinin Durham kentine ha- WASHINGTON Askeriilişkilerde doku değişikliği Washington, Körfez krizi sırasında yaşanan askeri işbirliğini 'yeni standart' olarak kabul edip geleceği bu standart üzerine bina etmeyi öngörüyor. ABD, Türkiye'de kara birliği konuşlandırmayı düşünmüyor. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD ziyareti öncesinde üst dü- zeyde bir yönetim mensubu ta- rafından bir grup Türk gazete- ciye yapılan açıklamalar, Türk- Amerikan askeri ilişkilerinin dokusunun esaslı bir dönüşü- mün eşiğinde oldugunu gösteri- yor. özal'uı Camp David'de ABD Başkanı George Bush ile yapa- cağı görüşmenin gündeminin ön sıralannda yer alacak olan bu doku değişikliği, Körfez krizi sı- rasında yaşanan askeri işbirliği- ni "yeni standart" olarak kabul edip "geleceği bn standart üze- rine bina etmeyi" öngörüyor. Dolayısıyla da Türkiye'deki üs- lerin görev kapsamının NATO sorumluluk alanı dışına genişle- tilmesi gündeme geliyor. ABD Dışişleri yetkilisinin ver- diği bılgilere göre iki ülke ara- sındaki askeri ilişkinin Camp David'de "yeni standarda" gö- re kimliklendirilmesi inisiyatifi, ivmesini üç gelişmeye borçlu. 1) Ortak deneyim ve yakla- şım: Körfez krizi sırasında Türkiye'nin Batı'ya ilk katkısı diplomatik alanda oldu. Daha Birleşmiş Milletler oylaması ya- pılmadan önce Türkiye, ABD yönetimine göre "etkili ve kararlı" bir şekilde bölgede bir- çok ülkenin pozisyonunu etki- leyen adımlar attı. Dışişleri yet- kilisi, ABD'den bir talep gelme- den Türkiye'nin kendi başına aldığı bu kararın, Amerikan gö- rüşleri ile aynı paralelde oldugu- nu vurguluyor ve daha sonraki askeri işbirliğinin bu "ortak de- neyim ve yaklaşım" sayesinde mümkün olabildiğini belirtiyor. Türkiye ile Amerika arasında öngörülen yeni askeri işbirliği- nin üzerinde yükseleceği plat- formlardan birisinin, işte bu "ortak deneyim ve yaklaşım" olduğu bildirüiyor. Çünkü or- tak deneyim ve yaklaşımın, böl- ge ile ilgili konularda alınacak diplomatik veya askeri kararlan kolaylaştıracağına inamhyor. 2) NATO üyeligi: Türkiye üe ABD arasında "yeni standar- da" göre şekillenecek askeri iş- birliğinin ikinci ayağını Türki- ye'nin NATO üyesi olması ve son krizde de NATO'yu işin içi- ne çekebilme yeteneğmi sergile- mesi olduğu anlaşılıyor. ABD Dışişleri yetkilisi, Ankara'nın NATO Çevik Kuvveti'nin dave- tinin bölge ülkelerine, "savaşın genislemeyeceğini" ve eğer sal- dırı olursa tüm NATO'nun Türkiye ile birlikte hareket ede- ceğini, çünkü çıkarlannın bu yönde olduğu sinyalini verdiği- ni vurguluyor. Bu bakımdan da Türkiye'nin NATO üyeliğinin bölgesel güvenlik düzenlemele- rinin kalıtımsal gelişmesinde önemli rolü olacağı bildiriliyor. 3) Üslerin önemi: ABD'nin Türk-Amerikan askeri işbirli- ğinde yeni bir denklem arayışı- nın üçüncü düşünsel ayağını Türkiye'deki üslerin Körfez sa- vaşına yaptığı katkı oluşturu- yor. Dışişleri yetkilisi, Türkiye ile uzun zamandan beri üs an- laşması oldugunu vurguladıktan sonra bu kriz sırasında üslerin uluslararası hukuk çerçevesinde yaptığı katkının zamanı gelince bu üsler ile ilgili kullanım dü- zenlemeleri yapılabildiğini gös- terdiğini kaydediyor ve "Gele- cekte de bu tür işbirliği çok önem taşıyacak" diyor. Camp David'de bu üç temel noktadan yola çıkıp nasıl bir iş- birliği düzlemi aranacağına ba- kıldığında ise işin içinde Türki- ye'de kara birlikleri konuşlan- dırmanın bulunmayacağı anla- şılıyor. ABD Dışişleri yetkilisi, bu konudaki soruları gayet ka- tegorik olarak dışladı ve "Boy- le bir önerimiz yok" dedi. An- cak Türkiye'de de açıklandığı gibi "önceden muhimmat depolama" konusunun iki ülke arasında ele alındığını bildirdi. Yetkili, zaten Türkiye'de NA- TO kapsamında böyle depolar oldugunu vurguladıktan sonra "Bu kapsamı bir kriz anında ge- rek Türk gerekse Amerikan ta- rafıaın kullanabileceği şekilde genisletmek için de görüşmeye hazınz" dedi. ANKARA reket edecek. Durham'da Türk-Amerikan Derneği yöneticileriyle görüşecek olan özal, Vali James Martin ile de bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı özal Durham'da bulun- duğu sırada televizyona bir demeç verecek. 26 mart salı günü Duke Üniversitesi'nde bir konuşma yapacak olan ve Senatör Terry San- ford tarafından onuruna verilecek yemeğe ka- tılacak olan Cumhurbaşkanı özal, daha son- ra Philadelphia kentine geçecek. 27 mart çar- şamba günü Pennsylvania Üniversitesi'ni zi- yaret edecek olan özal burada öğrencilere hi- taben bir konuşma yapacak. 28 mart perşembe günü New Jersey'e gi- decek olan Özal burada da Princeton Üni- versitesi'ni ziyaret edecek. Aynı günün akşa- mı New York'a geçecek olan Özal burada da ekonomik ağırlıkh görüşmelerde bulunacak ve akşam işadamlarının hazır bulunacağı ye- meğe katılacak. 29 mart cuma günü New York'taki temas- lannı sUrdürecek olan Cumhurbaşkanı özal, aynı gün sağlık kontrolünden geçmek üzere Texas'm Houston kentine gidecek. Depolanacak silah füzelerden oluşacak ABD'nin Türkiye'de depolayacağı konvansiyonel muhimmat, ağırlıklı olarak hava savaşında kullanılacak malzeme ve sistemlerden oluşacak. Bu sistemler içinde, Patriotlann, havadan havaya ve havadan yere füzelerin ağırlıkta olduğu bildiriliyor. ÖZAL — Bush'a anlatacak. BUSH — Özal'ı dinleyecek. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ABD'nin Türkiye'de depolayacağı konvansiyonel mu- himmat, ağırlıklı olarak hava sa- vaşında kullanılan malzeme ve sistemlerden oluşacak. Bu sis- temler içinde Körfez savaşı ne- deniyle ABD'nin Türkiye'ye gonderdiği 6 Patriot füze batar- yası da bulunuyor. ABD ayrıca, Körfez savaşının ortaya koydu- ğu "intikal süresinde gecikme" sorununu gidermek amacıyla havadan yere ve havadan hava- ya füze sistemlerinirteTürkiye^ de depolayacak. Washington'un Kürtsorununa bakışu 'Bağımsız Kürt devletîne karşıyız Washington'un Kürt sorununa yaklaşımı konusunda Türk gazetecilere brifing veren üst düzeyli bir Dışişleri Bakanhğı yetkilisi, bağımsız Kürt devletinin kurulmasına karşı çıkmakla birlikte, Türkiye'nin Kürtlerin haklan konusunda ilerleme kaydetmesi gerektiğini söyledi. WASHINGTON (Cumhuriyet) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD ziyareti dolayısıyla Türk basınına bri- fing veren üst düzeyde bir ABD Dışiş- leri yetkilisi, "bağımsız bir Kürt devle- tinin iyi bir fikir olmadığını', ama diğer yandan da Türkiye'nin, Kürtlerin insan haklan alanmda yapabileceği şeyler ol- dugunu söyledi. Türk gazeteciler ile söz konusu yet- kili arasında özetleyerek aktardığımız konuşma şöyle: — Kürtlerle doğrudan veya dolaylı te- masınız var mı? YETKİLİ — Hayır. Doğrudan veya dolaylı bir temastan benim haberim yok. — Ancak geçen günlerde Senato'da Kürt konusunda bir toplantı oldu... YETKİLİ — Bu konferansı düzenle- yenler özel şahıslardı. Satfsce ABD Kongresi'nin bazı salonlarını kullandı- lar. Birkaç senatör de konuşma yaptı. Yani bu bir Senato oturumu değildi. Bu kohferans sırasında Kürt delegasyonun- dan Uç kişi Dışişleri Bakanlığı'na gele- rek (insan haklanndan sorumlu) Büyü- kelçi Schifter'in ofısindeki ban memur- larla insan haklan konusunda kısa bir görüşme yaptılar. Bildiğiniz gibi sade- ce Kürtlerin değil, dünyadaki birçok grubun insan hakian ile ügüiyiz. Her yıl bir insan haklan raporu yayımlıyoruz. Bu olay dışında Talabani ile doğrudan veya dolaylı bir temasımızdan ben ha- berdar değilim. — Talabani, geçen günlerde Ankara 1 daydı. YETKİLİ — Evet, bunu not ettik. — Bunu nasıl yorumluyorsunuz? YETKİLİ — Bu, Türk hükümetinin bir karandır. Bizim pozisyonumuzda bir değişiklik yoktur. Yıllardan beri Kürt- lerin, doğal ve normal kültürel emelle- rini, yaşadıklan ülkelerin sınırlan için- de kalmak kaydıyla elde etmeleri gerek- tiğini söyledik. Bu pozisyonu koruyo- ruz. Bağımsız bir Kürt devletinin iyi bir fikir olmadığını düşünüyoruz. Zaten bu yönde de ne bir çağrımız oldu ne de is- teklilik gösterdik. Ayrıca Kürt terörist gruplann Türkiye'de yürüttükleri eylem- lere karşı olduğumuzu açıkladık. Bu yüzden pozisyonumuzda, Talabani'nin Ankara'daki temaslarından önce veya sonra bir değişiklik yoktur. — Peki, Türkiye'nin Kürt liderierle görüşmesi bu tutumunuzu etkiler mi? Ya da bugüne kadar göruşmemis olma- nız nedeniyle bir pişmanhk doğdu mu? YETKİLİ — Hayır, öyle bir pişman- hk hissetmiyoruz. Kürt konusu bizim için uzak bir konu. Amerika'nın önce- likli konulanndan değil. Türkiye ve di- ğer bölge ülkelerini daha fazla ilgilen- diren bir konu. — Çarpışan Kürtlerin yeni Amerikan silahlan kullandıklan yönünde bazı ha- berler var. YETKİLİ — Ben bu haberleri duy- madım. Irak'taki Kürtlere ve diğer mu- halif gruplara hiçbir malzeme desteğin- de bulunmadık. Ne bağımsız bir Kürt devleti olasılığı görüyoruz ne de böyle AMERIKAN TELEVİZYONLARI bir şeyi memnuniyetle karşılarız. — Peki, Irak'taki gelismeler sonucun- da zorunlu olarak ortaya çıkarsa? YETKİLİ — Varsayımlara dayanan bir soru. Şu andaki politikamızın ilke- leri bellidir. — Türkiye, Irak'ta Kürtlerin, Türk- menlerin ve Arapların içinde yer alaca- ğı bir federasyondan rahatsız olmaya- cağının işaretlerini verdi. Amerikan yö- netimi böyle bir çözümü onaylar mı? YETKİLİ — Irak'm toprak bütünlü- ğünün korunması ile yakından ilgiliyiz. Irak'ta, ülkeyi komşulan ve ABD ile normal ve makul bir ilişki içine soka- cak, savaşı dış politikanın aracı olarak kullanmayacak, vatandaşlanna eşit dav- ranacak bir hükümet olsun istiyoruz. Bölgedeki ülkeler de Irak'ın parçalan- masını istemiyor. tran, Suriye, Türkiye, Kuveyt ve diğer herkesle aynı şarkıyı söylüyoruz. — Ingilizler, Suudiler, Türkler, her- kes Irak muhalefeti ile görüşüyor. Siz neden eörüşmüyorsunuz? YETKİLİ — Biz Birleşmiş Milletler kararlannı uygulamak üzere oradayız ve Irak'ın iç işleri konusunda bir BM ka- rarı bulunmuyor. — Türkiye bu konuda sizinie aynı gö- riişü paylaşmayan ülkeler kategorisin- de mi? YETKİLİ — Yıllık insan haklan ra- porumuza baktığmızda burada Kürtle- rin statüsüne ilişkin tanımlamalanmız- dan, bu konuda bazı şeyler yapılabile- ceğini düşündüğümüzü görürsünüz. Bu konudaki görüşlerimiz çok net ve gele- cekte de bu gerçekleri saklamayacağız. Ama diğer yandan Türkiye'de bir de- mokrasi ve demokrasilerin kendilerine özgü ilerleme yöntemleri vardır. Bir so- runa birçok çözüm yolu ortaya atılabi- J lir. Elimizde bir reçete yok. Ayrıca bu, sizin işiniz. Ama insan haklan konusun- da belli bir standardımız da var. — Kürt konusuna nasıl baktığınızı özetlediniz. Peki, Kurtlerie görüşmeme politikamzın nedenlerini de özetler mi- siniz? Sizi kaygılandıran. onlaria göriiş- mekten alıkoyan nedir? YETKİLİ — Savaş çok çabuk sona erdi. Bizim şu andaki en acil konumuz resmi bir ateşkes ve Irak ile uluslarara- sı topluluk arasındaki sonınlann çözü- münü temin etmek. Bu amaçları den- geli bir şekilde takip ediyoruz. Şu anda size verebileceğim en iyi yanıt bu. — O halde Irak'taki karışıklıgın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tebdit eder, Türkiye'deki Kurt milliyetçiliğini canlandınr hale gelmesini istemediginizi söyleyebilir miyiz? YETKtLİ — Türkiye'nin toprak bü- tünlüğü konusundaki tarihi sicilimiz ga- yet iyi biliniyor. Kimsenin Türkiye'nin toprak bütünlüğüne me>'dan okuması- nı istemiyoruz. — Türkiye'nin Talabani ile görüştü- günü duyduğunuzda ilk tepkiniz ne ol- du? Şaşırdınız mı? Daha sonra bu duy- gunuz nasıl gelişti? YETKİLİ — Türkiye'nin Kürtlerle te- mas konusundaki düşüncelerinin bizim- kinden farklı ohnası şaşırtıcı değildir. Çünkü Türkiye soruna daha yakındır ve doğrudan etkilenmektedir. — Türkiye'de muhalefet, Özal'ın ABD politikalannı eteştiriyor. Bu sizi rahatsız edivor mu? YETKİLİ — Hayır. Başkan Bush da muhalefet tarafından sürekli eleştirilir. Türkiye'de eleştiri olması değil, eleştiri olmaması beni daha fazla kaygüandırır- dı. ABD ile ilişkilerin eleştiriİmesine ge- lince, pastamn lezzeti yeniliyor olmasın- dan belli olur. Savaş riskliydi, ama ba- şarıyla sonuç verdi. Ekranların birinci konusu KürtlerFÜSUN ÖZBİLGEN SAN FRANCISCO — Yaklaşık 15 gündür gezip dolaştığımız Amerikan kentlerinde çeşitli televizyon kanalları- nın ve gazetelerinin başlıca konusu, Irak'ın kuzeyinde çarpışan Kürtler ve komşu ülkelerde, özellikle de Türkiye'- de KürtleTİe ilgili gelişmeler. TV kanallannda Kerkük bölgesinde- ki çarpışma anlatıhrken ekranlara ge- len Türkiye haritasında Kürt bölgesi olarak batıda Adana'ya, kuzeyde Erzu- rum'a kadar uzanan kocaman bir böl- geye dikkat çekiliyor. Ancak konuştuğumuz her seviyeden ve kültürden Amerikah özellikle şunu vurguluyor: "Kürtlerin ayrı bir devlet kurmasını istemiyoruz. Irak'ın sınırlarının değiş- mesinden yana değiliz. Kürtlerin kültü- rel haklannın tanınmasım gerekli görii- yoruz ama Ortadoğu'da şu aşamada her turlü denge\i değiştirecek bir Kürt devleti kurulması ne Amerika'nın ne de Ortadogu'nun çıkarlanna uygun dü- şer." San Francisco'da görüştüğümüz Uluslararası Af Örgütü Türkiye Grubu yöneticisi Bayan Debra Gueman, Türkiye'deki Kürtlerin konuşma yasa- ğı ile ilgili yasanın kaldınlmasından memnunluk duyduklannı belirtip soru- yor: "Peki ama yasa sadece Kürtçe ko- nuşmak ile mi ilgili, yayın, gazete, ki- tap gibi konuları neden yasak kapsa- mından çıkarmıyor?" ABD'de kültürel konularda yasakla- maların neden kaynaklandığını tartış- mak oldukça güç. Çünkü bu ülkede farklı dilleri konuşan ve değişik diller- de eğitim gören 150 ülkenin insanı ya- şıyor. Özellikle güney bölgelerinde sa- dece İspanyolca konuşabilen inşanlar için yayın yapan İspanyolca TV kanal- lan, gazeteler ve ispanyolca öğreten okullar bulunuyor. Amerikalılar ispan- yolca konuşan bu insanlara Ingilizceyi ikinci dil olarak öğretmeye çalışırken onların ABD'de daha iyi iş olanakları- na kavuşması için çaba gösterdiklerini, kendi kültürlerini aşılamak çabasında olmadıklarını vurguluyorlar. Peki ama ABD yönetimi acaba Or- tadoğu'da Kürt kartını oynamak niye- tinde değil mi? Bu soruyu sorduğumuz The Washington Times Genel Yayın Müdürü Arnaud de Borchgrave çok uyanık bir biçimde şoyle yanıtlıyor: "CIA'nın bu kadar güçlü olacağına inanmıyoruz. CIA 1975'lerde İran'da bu tür ilişkiler kurdu, ancak bu konu- lar ABD kamuoyunda çok lartışıldı ve sonunda CIA'nın dünyanın çeşitli böl- gelerinde etnik gruplara parmak sok- ması yasaklandı." CIA bu yasaklara ne ölçüde uydu ay- n bir tartışma konusu. Ancak ABD Kongre üyeleri için bilgi dosyalan ha- zır.amakla görevli Kongre Araştırma Servisi görevlisi Bayan Carol Mlgdalo- vitz şöyle diyor: "ABD senatörleri Irak'taki Kürt nü- fusun çok hırpalandığı görüşünde. Ko- nuya insan haklan açısından yaklaşı- yorlar." Türkiye'nin Halepçe'de kimyasal si- lahlardan kaçan Kürtlere sığınnıa hak- kı tamdığı ve yardımda bulunduğu, ge- nellikle ABD dışındaki olaylan izleme- yen sokaktaki Amerikah tarafından da- hi çok iyi biliniyor. Çünkü bugünlerde TV ekranlarında Musul ve Kerkük ha- ritalan gösterilirken Halepçe katliamı- na ait fotoğraflar da TV ekranlarını süslüyor. Türkiye'de gelen bir gazeteci grubu ile karşılaşan Amerikalıların ilk soruları da Kürtlerle ilgili oluyor. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ABD'- de çok iyi biliniyor. Körfez Savaşı'nda tncirlik Üssü'nü açması ve Kürtlere ko- nuşma yasağını kaldırmak istemesi özellikle de şu sıralarda Iraklı Kürt li- derleriyle ilgili girişimleri ABD kamu- oyunu olumlu etkiliyor. Ancak Semra Özal ile ilgili gelişme- leri, Özal ile ilgili en olumlu makaleyi yazmrş olan The Washington Times yö- neticisi bile gülerek karşılıyor ve "Ne- potizm" olarak adlandınyor. Washing- ton'a geldiğinde Semra Özal ile görü- şüp görüşmeyeceğini sorduğumuzda, "Semra Özal beni 60. derecede ilgilendirebilir" yanıtını veriyor... ABD'nin Türkiye'de depola- yacağı muhimmat konusunda Genelkurmay Başkanhğı yetki- lileri "yorum" yapmazken bazı askeri kaynaklar ve Batılı diplo- matlar, Türkiye'nin altısımn da kendisine verümesini talep etti- ği Patriot sistemlerinden sadece birinin ABD tarafından hediye edileceğini belirttiler. Kaynaklar, diğer bataryalann da ABD'nin denetiminde Güneydoğu'da bu- lundurulacağını kaydettiler. ABD'li diplomatlar, savaş son- rasında yaptıklan değerlendir- melerde, Türkiye'nin hava sa- vunma gücünün "çok yetersiz" olduğunun ortaya çıktığını ve bunun "zaman geçirilmeksizin Uıkviye edümesi gerektiğini" bil- dirdiler. Bu çerçevede de Patri- ot sistemlerinin Türkiye'de ko- nuşlandınlması, ABD'nin bun- dan sonraki olası bir sıcak ça- tışmada Türkiye'deki üslerden daha "çabuk ve kolay" yararlan- dırılmasını gündeme getirecek. Askeri kaynaklar, ABD'nin Patriot sistemleri dışında, olası bir askeri harekâtta "ağır mal- zeme nakli ve intikal süresi zafiyetini" gidermeye yönelik başka sistemleri de Türkiye'de depolama olasıhğı üzerinde dur- dular. Kaynaklar, Körfez sava- şının ABD açısından muhimmat ve silah nakli konusunda önemli bir örnek olduğuna işaret eder- ken olası bir harekât için 6 ay nakil yerine önceden depolama yönteminin tercih edildiğini söy- lediler. Askeri kaynaklann verdiği bilgiye göre ABD'den bir heyet- le yapılacak görüşmelerde kesin- leştirilecek olan depolama ola- naklarına ilişkin belgede, şu tür mühimmatın yer alması bekle- niyor: Havadan havaya füzeler (Sidewinder, Sparrow ve Mave- rick), havadan yere füzeler, pist tahrip mühimmatı, hava savun- ma sistemleri (Patriot). Bu muhimmat anlaşmasının yanı sıra merkezi Avnıpa'da ko- nuşlu bulunan ve nükleer yete- neğe sahip, "namlulu ve namlu- suz ağır topçu cephanesi"nin Türkiye'de depolanması olasılı- ğı üzerinde duruluyor. Kaynak- lar, bu tür mühimmatın hava- dan yere geliştirilmiş füzeler ve çok namlulu topçu roketi (MLRS) olabileceğini düe getir- diler. Aynca arama-kurtarma amacına yönelik bazı helikop- terlerin de Türkiye'ye kaydınla- bileceği belirtildi, Askeri çevreler, ABD'nin Körfez savaşında günde ortala- ma 2 bin ton dolayında bomba kullandığmı, ABD ile Türkiye arasında önümüzdeki günlerde gerçekleşecek görüşmeler sonra- sında saptanacak muhimmat stoku süresi ile birlikte Türkiyei de yüklü miktarda stok yapıla- cağını söylediler. Bir kaynak, "Körfez savaşında 2 bin ton bomba atan ABD'nin Türkiye^ deki stok bulundunna süresi 10 gün olarak saptanırsa, 20 bin ton bomba stoklanır" diye ko- nuştu. Askeri kaynaklar, önümüzde- ki günlerde başlayacak görüş- melerde yapılacak olan çerçeve anlaşmanın, mühimmatın ne şe- kilde depolanacağına, ne şekil- de ve hangi şartlarda kullanıla- cağına da açıkhk getirecegini kaydederken daha önceden uy- gulamada olan "çifte anahtar" sistemine de başvurulabileceği- ni söylediler. ABD'nin çifte anahtar sistemi ile "bir anlam- da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonuna da katkıda bulunacağma" işaret eden askeri çevreler, çerçeve anlaşmanın "Türkiye'nin hükümranlık hak- larına gölge düşurmemesi gerektiğini" de sözlerine ek- lediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle