22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16MAFT 1991 * * » * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Attay Dağlan'ndan Hazar Kıyısına... (Baftarafı 1. Say/ada) Halil, çekik gözlü ihtiyann gençlik arkada- şıydı. Çin'de komünistler 1949'da iktidarı ele geçirince, at sırtında Türkiye'ye göç etmiş- ti. Türk olduğumu öğrenince, Halil'i tanıyıp tanımadtğımı soruyordu... Dün Altay Dağları'nı görünce anımsadım bunları. Çünkü karlar içindekı sıra dağlarm öbür yakası, Çin Türkistanı'ydı, Tanrı Dağf- ydı. Uçağımız Kazakistan'ın başkenti Alma Ata'dan havalanır havalanmaz olanca hey- betiyle karşımıza dikilen Altay Dağlan beni bir an o günlere götürdü. Yıllar önce Uygurlarla, Kazaklaria birlikte yaşadığımız sıcaklığa, iki günlüğüne geldi- ğimiz Alma Ata'da da tanık olduk. Burası Orta Asya. Bizimle aynı kökten, aynı tarihten kopup gelen insanların yaşadığı yerler. Anadolu Türkünü seven, Türkiye'yi uzak- tan takdir eden insanların yaşadığı toprak- lar. Alma Ata'da hepimizi kırmızı beyaz karan- fiHerte karşılarken, gözlerinin içi gülen Ka- zak insanının sıcaklığını unutmak kolay ol- mayacak. Bir de Doktor Tevfik'in heyecanı g'rtmeye- cek gözümün önünden... Alma Ata'da kaldığımız otelin lobisinde ya- kaladı beni. Sanki her şeyi bir solukta anlat- mak istiyordu. "Biz Mesket Türkü değiliz, Ahıska Türküyüz" diyordu, "Bize yardım etsin Türki- ye.!" Işte noktasına virgülüne dokunmadan söy- ledikleri: "Bir insanın, ki ana dilinde elli senedir okul olmaz, gazete çıkmaz... Birbirini görende Al- lah'ın adıyia selam vermezse, ne diyek ya- ni? Ne bir okul olmazsa, konser olmazsa, te- levizyon olmazsa, o insan kendini hangi mil- letten sayabilir? Bizden az milletlerin okulu var, televizyonu, gazetesi var. Biz 120 biniz. 1944'te Stalin devrinde Gürcistan'ın Ahıska vilayetinden sürüldük. Stalin dedi ki, 'Siz Türksünüz, Türklerte savaş olacak' dedi, bizi düşman saydı. Bize Gürcü diyoriar, Azeri di- yorlar. Biz Türküz. Türkiye'ye gitmek isteriz. Himaye lazım bize, kültür merkezine... Çal- gı aleti lazım, kitap, gazete lazım, radyo la- zım, Türkiye'ye öğrenci alsınlar, okutsun- lar..." Doktor Tevfik sabaha kadar konuşabilir- di, o denli doluydu. Benliğini yitirmek iste- miyordu, kimliğini koruma çabasındaydı. Bu- nun için yardım istiyor, bir şeyler umuyordu "Baba vatan" dediği Türkiye'den; "Önce Al- lah sonra Türkiye" dediği ülkeden... Doktor Tevfik'lere, Anadolu'nun dışında yaşayan Türklere, Türki halklara ilgi göster- mesin mi Türkiye? Bu sorunun yanıtı "evet" olmalı. Çünkü Türkler, aynı kökten, tarihten ko- pup gelen insanlar, nerede, hangi ülkede ya- şariarsa yaşasınlar Türkiye'nin ilgi alanı için- de bulunmalıdırlar. Anadolu insanının baş- ka ülkelerdeki soydaşlarına, aynı kökten ge- len yakınlarına duyariıkla yaklaşması, insan- lığın da bir gereğidir. Böylesi bir ilgi maceracı bir içerik taşımaz, taşımamalıdır, başka ülkelerin içişlerine ka- nşmak gibi bir anlamı yoktur, olmamalıdır da. Bugün Sovyet Orta Asyası'nda, Kafkaslar'- da yaşayan Türki halkların nüfusu 50 milyo- nu aşıyor. Türkiye'nin onlarla ilgilenmesi ne Pan-Türkistliktir ne de Pan-Turancılık. Bu tür özlemler, hayal hanesi en geniş olanlarda bi- le hâlâ kaldı mı, biiemiyoruz. Türkiye'nin onlara elini uzatması, ilgi gös- termesi, devlet olarak her alanda ilişki kur- ması, taraflann tümü için yarartı olacaktır. La- ik, modern ve demokratik bir Türkiye mode- linin, onlar için bir İran'a, bir Afganistan'a gö- re çok daha çekici olacağı açıktır. Tahran'- daki Humeyni modelinin bu topraklarda nü- fuz kazanması, örneğin Moskova'nın da san- mıyoruz ki görmek isteyeceği bir gelişme olsun... Biz bu satırları yazarken uçağımız Hazar Denizi'nin üstünden Bakü'ye doğru alçalma- ya başlamıstı. Havaalanında insanı duygulandıracak ka- dar sıcak karşılandık. Yine herkese kırmızı beyaz karanfiller dağıtıldı. "Bizim toprağı hoş gelmişeniz!" Mihman- darımızın otobüsteki ilk sözü bu oldu. Ken- te doğru giderken her yan Türk-Sovyet ve Azerbaycan bayraklarıyla donatılmıştı. Yol- boyunca kırmızı-beyaz bezler üzerinde "Ya- şasın Türk-Azerbaycan dostluğu" yazısı dik- kati çekiyordu. Mihmandarımız bu arada bize "Kiril elif- basf'ndan yakında "Latin elifbası"na geçe- ceklerini söylüyordu. Alfabe değişıklıği için karar alınmıştı. "İnşallah tez zamanda uygu- lamaya da geçecegiz" diyordu mihmanda- rımız. Böylece Türkiye-Azerbaycan ilişkile- rinin derinleşeceği inancındaydı. Türkiye'nin, Azeri Türklüğüyle Orta Asya Türklüğüyle şovenizm ve maceracılıktan uzak, başka ülkelerin içişlerine karışmayı reddeden, akılcı bir yakınlaşma politikası oluşturmasında yarar vardır. Böyle bir poli- tika hem bu ülkelerle bir dostluk köprüsünün kurulmasını sağlar hem de Türk dış politika- sını derinleştirir, ona manevra alanı kazan- dırır. Anayasaya mini makyaj Kazakistan ile hava köprüsü (Baftarafı 1. Say/ada) laşmalardan biri, ikili ilişkilerin her alanda geliştirilmesi için ge- nel birçerçeve belirlerken, ikin- ci anlaşma, bilimsel ve teknik iş- birliğinin, uçuncü anlaşma ise külturel işbirliğinin arttırılması- nı Ongöruyor. özal, dün sabah Alma Ata'daki "Zafer A- nıtı"na çelenk koymasından sonra duzenlenen imza toreninin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Kazakistan ziyare- tinden "fevkalâde tnemnun" kaldığjnı ve "çok iyi görüşmeler yaptıgını" bildirdi. Cumhurbaşkanı Özal, Kaza- kistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'i Turkiye'ye davet ettiğini de açıkladı. Gazetecilerle, Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev'le sohbet eden Cumhurbaşkanı özal, "İnşallah ülkelerimiz ara- sındaki ilişkiler büyiık bir geliş- me gösterecek. Elimizden gelen her tiirlii destek ve yardımı ver- meye gayret edecegiz" dedi. Kazakistan'la Türkiye'nin bir- birlerinden öğrenecek pek çok şeyleri bulunduğunu vurgulayan Özal, yeniden yapılanma çaba- larında, Türkiye'nin Kazakis- tan'ı kendi deneyimlerinden \a- rarlandırmaya hazır olduğunu bildirdi. . Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev de, ege- menlik ilanından sonra kendile- rini ziyaret eden ilk devlet baş- kanının Türkiye Cumhurbaşka- nı olmasının "tarihsel bir önem taşıdıgını" söyledi. Resmi goruşmeler sırasında Cumhurbaşkanı Özal'ın konuş- masını sık sık keserek "Nasıl yaptınız" sorusunu çok sordu- |TJ için özur dileyen Nazarbayev, Özal'ın göruşmelerde piyasa ekonomisine geçişin önemi üze- rinde durduğunu, gerçekçi doviz kuru tavsiyesinde bulunduğunu ve tum girişimciler için serbest- çe çalışma oianakları yaratılma- sının gereğine işaret ettiğini an- lattı. Nazarbayev, sonuç olarak başta hammaddelerin değerlen- dirilmesi olmak üzere Türkiye ile geniş bir işbirliği yelpazesi oluşturma konusunda ilke ola- rak göruş birlığine vardıklarını da bildirdi. Göruşmelerde ayrıca, Istan- bul ile Alma Ata arasında uçak seferleri başlatılması, Türkiye ile Kazakistan'ın karşılıklı olarak birbirlerinin başkentlerınde temsilcilik açmaları konularının da ele alındığı bildirildi. SSCB gezisinin son durağı olan Bakü'ye geçen Cumhur- başkanı Turgut özal, 60 bin hatlık yeni telefon santralını bu- gun hizmete sokacak. Heyetler- arası göruşmelerden sonra özal Ankara'ya dönerek ABD Dışiş- leri Bakanını kabul edecek. (Baftarafı 1. Sayfada) salarda "tadilat" konusu ele alı- nacak. "Tadil edümesi" düşü- nülen konular şoyle: • 141, 142 ve 163. maddeler TCK'dan çıkarılacak. Bu mad- deler, çalışmaları süren Anarşi ve Terörle Mücadele Yasası'na kaydmlacak. • Cezaevlerinin onemli olçü- de boşaltılması sağlanacak. Bu- nun için ilk etapta "ceza tecili" yoluyla bu gerçekleştirilecek. Ancak "af yasagı" getiren ana- yasa maddelerinin değiştirilmesi halinde bazı suçlann kapsam dı- şında tutulacağı, bir af da seçim öncesinde gündeme getirile- bilecek. • Idamlar konusu bir çözüme kavuşturulacak. Öncelikle TCK'nın idamlardan arındırıl- ması sağlanacak. Idam cezası- nın yalnız terör ve vatana iha- net suçları için yürürlükte kal- ması, bunun da TCK dışında yasalarda yer alması duşünülu- yor. Ayrıca halen TBMM'de bekleyen idam dosyaları da ömurboyu hapse dönuştürüle- rek Meclis gundeminden çıkarı- lacak. Anayasanın 87. maddesi değiştirilerek idam infazları ko- nusunda TBMM'nin onay yet- kisi de kaldınlacak. Bu yetkinin yargı organlarına bırakılması amaçlanıyor. Meclis ise idam kararının ömurboyu hapse do- nüşturülmesı için başvuru mer- cii haline getirilecek. • Seçmen vaşı 18'e indirilir- ken milletvekili sayısı da 600 ya da üzerinde uzlaşılaeak bir baş- ka sayıya çıkarılacak. Siyasi Partiler Yasası'nda 141, 142 ve 163. maddelere ilişkin değişik- liklere paralel duzenlemelere gi- dilecek. Bu değişiklikler, Ana- yasa'nın ilgili maddelerinde de gerçekleştirilecek. Seçim Yasa- sı'nda da değişikliğe gidilebile- ceği belirtilirken buna ilişkin bir ayrıntı öğrenilemedi. • Toplantı ve Gösteri Yurü- yüşleri Yasası, Dernekler, Sen- dikalar Grev, Lokavt ve Toplu İş Sözleşmesi Yasaları'nda da "anti demokratik" olarak nite- lenen hükümlerin değiştirilme- si düşünulüyor. Bu bağlamda, memurlara sendikal haklarının geri verilmesi de gündeme gele- bilecek. • Anayasada yer alan Cum- hurbaşkanı'nın görev ve yetki- lerine ilişkin düzenlemelerin de gözden geçirilip yeniden tanım- lanabileceği ifadeedildi. Bu çer- çevede, Cumhurbaşkanının ozellikle yurutme ile ilişkilerin- de halen "anayasa ihlali" diye nitelenen kimi eylemlerine "hu- kuki zemin" hazırlanabileceği belirtilirken gerekli konsensü- sün sağlanması halinde ise hal- koyuyla seçilen ve buna paralel olarak da daha geniş yetkilere ve hareket serbestisine sahip "devlet başkanı" modelinin ge- tirilebileceği belirtiliyor. Özal'- ın bunu ozellikle DYP'nin seçim koşulunu da kapsayacak şekil- de gündenne getirüebileceği öne süruluyor. • Yargı alanında da ozellikle yargılamaya hız kazandıracak düzenlemeler düşünulüyor. • Anayasa Komisyonu'nda bekleyen ve Kürtçe serbestisi ge- tiren yasa tasansı geri çekilerek 2932 sayılı yasanın kaldırılma- sına ilişkin bir başka tasarı TBMM'ye sevk edilecek. Çalışmanın ikinci aşamasının ise daha kapsamlı düşünüldüğü belirlendi. Bu çerçevede, konuy- la ilgili kurum ve kişilerin görüş- lerinin alınacağı, sonuçta da başta anayasa olmak üzere de- ğiştirilmeleri zorunlu görulen yasaların gerektiğinde tumuyle elden geçirılınesinin tasarlandı- ğı öğrenildi. Özal'ın, ">önetme- lik gibi" diye eleştiıi getirerek "kısa ve öz bir anayasa" diye tanımladığı anayasa modelinin bu çalışmaya kaynaklık ettiği de kaydedildi. Ancak bu modele başta muhalefet olmak uzere hukuk çevrelerinin sıcak bak- madığı biliniyor. Cumhurbaşkanı Özal, Mos- kova gezisi öncesi Adalet Baka- nı Oltan Sungurlu ile goruşmuş, bu göruşmede anti teror yasa taslağı ile TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması- na ilişkin çalışmalar değerlendi- rilmişti. Özal'ın onümüzdeki hafta içerisinde Adalet Bakanı Sungurlu ile yeniden görüşmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Özal, ANAP grubundaki tepki nede- niyle Anayasa Komisyonu gun- deminde bekletilen Kürtçe ser- bestisine ilişkin tasarının, sade- ce Kürtçe yasağı getiren 2932 sa- yılı yasanın kaldınlması biçimi- ne donüşturulmesini de kabul etmişti. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu da komisyon gunde- minde bekletilen Kürtçe serbes- tisinin geri çekileceğini ve yeri- ne sadece 2932 sayılı yasanın kaldırılmasına yönelik bir tasa- rı getirilebileceğini onceki gün açıklamıştı. Kürtçe serbestisine ilişkin ta- sarıya karşı çıkan ANAP millet- vekillerinin 2932'nin kaldırılma- sına karşı olmadıkları öğrenildi. ANAP'ın milliyetçi eğilimdeki milletvekilleri, Kürtçe yasağı ge- tiren 2932'nin kaldınlması ha- linde uygulamada bazı guçlük- ADANA HffODROMlTNDAN FÜİRETD4ĞUOĞU 1. KOŞU: F: Tesaduf (4), P: Üçümüz (2), PP: Gülseren (1), S: Hücum 9 (7). 2. KOŞU: F: Enginbey (3), P: Umut 4 (6), PP: Bukentay (1), S: Kartalbatur (4). 3. KOŞU: F: Arımbahm (1), P: Serap 25 (6), PP: Didar (7), S: Eserbatur (4). 4. KOŞU: F: Fırat 16 (2), P: Öz- gun 1 (8), PP: Yerdelen (9), S: Altuğbey (1). 5. KOŞU: F: Toros 1 (7), P: Shehzade (2), PP: Last Girl (8), S: Melih (3). 6. KOŞU: F: Mehteran (3), P: Ginza (1), PP: Hatıralar (5), PP: Semuş (2), S: Katarina (4). 7. KOŞU: F: Akçay (4), P: Asu- man (8), PP: Şenbatur (2), S: Adlan (1). lerle karşılaşılacağı endişesini taşıyorlar. Teröre yeni tanım Guvenlik ve Yargı Muhabir- leri Derneği'nin Bahçelievler'de- ki yeni lokalinin açılışında ga- zetecilerin sorulannı yanıtlayan Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, ceza tecili konusunda Bakanlı- ğında bağımsız bir çalışma ya- pıldığını, ancak bunun üzerin- de çalışılan anti teror yasasına monte edilebileceğini de söyle- di. Sungurlu, ceza tecilinin 1987 ya da 1990 yılı sonu itibarıyla yürürlüğe girmesinin düşünul- düğünü de ifade etti. Anti teror yasası ile terorün tanımının yeniden yapıldığını, bu kapsama giren suçlar konu- sunda mahkemelere takdir hak- kı tanınmasının dusunulduğunü de kaydeden Sungurlu, bu ya- sada mevcut gözaltı sürelerinin aynen korunacağını soyledi. Sungurlu, ancak yapılacak baş- ka bir çalışma ile terör nitelikli olmayan diğer suçlarda gozaltı surelerinin indirileceğini, halen 15 gün olan gözalu süresinin 4-6 gun ile sınırlandırılacağını kaydetti. Sungurlu, birsoru uze- rine PKK Liderı Abdullah Öca- lan'ın da durumunun mevzua- ta uyması koşuluyla ceza tecilin- den yararlanabileceğini ifade et- ti. Sungurlu, normal suçlarda ilk sorguya avukatın da katıla- bilmesi konusunda duşünceler bulunduğunu, bu konuyu terör suçları kapsam dışında tutul- mak uzere farklı bir kurala bağ- lamayı düşündüklerini kaydet- ti. Sungurlu, adliye personeline yüzde 2.4 oranında öngören tazminat miktarlarının artırıl- masına da çalışacaklannı belirt- ti. Sungurlu bir soru üzerine de gozaltında son dönem artan olüm olaylarının adliyelerin go- rev alanına girdiğini, gerekenin bu makamlarca yapılacağını, İçişleri Bakanlığı'nın bu konu- da bir çalışmasının olmadığını da ifade etti. Akbulut'un açıklaması Başbakan Yıldınm Akbulut, dün başbakanlık muhabirleri ile yaptığı sohbet toplantısında, in- faz yasasında yapılacak değişik- likle baa cezaların tecil edilece- ğini söyledi. Yargı ve emniyet mensuplarına yönelik olanlar dışındaki bütün suçlar için ge- çerli olacak değişiklikten yurt dışında bulunanlar dahil herke- sin yararlanabileceğini bildiren Akbulut şöyle konuştu: "tnfaz yasası d«gişikligi çalış- malanmız davam ediyor. Bir af değil. tecil sistemi gibi düşünu- lüyor. Sucu işlemiş olanlar belli şaius ve makamlara karşı işlenen suçlar Ue emniyet ve adalete yö- nelik snçlar dışında kalanlara bunlann sanıklanna ya da bii- kümlüierine uygulanacak bir düşüncemizdir bu. Bir suçtan hükum giydiğinde bir daha işle- memesi kaydıyla suçun tecilini saglamak istiyoruz. Henüz hü- kum giymemişse belki muhake- mesinin ertelenmesine karar ve- çjcm FM UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) yaptığı geziyle iigili görüntülere de yer verildi. Bu gibi programlar bugünlerde, hiç kuşkunuz olmasın, Batı televizyonlannda sık sık yapılacaktır. Belçika Parlamentosu da Türkiye'nin AT'ye girişini Kürt sorununa bağladı. AT ülkeleri öteden beri Kıbrıs'ı AT'ye gi- riş için bir "ön sorun" yapıyorlar. Bu ön soruna bir de Kürt sorunu eklendi. Ermenı sorunu da yıllardır Rum ve Ermenı lobilerince bir propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. ABD yönetimi, Ermeni sorununda bu lobilerin etkisine alabildiğine açık- tır. Ermeni terörünün 1974 Kıbrıs Banş Harekâtı'ndan sonra başlatılması 1980 öncesinde Türkiye'deki iç teröre koşut ola- rak gelişmesi de herhalde rastlantı değildi. Körfez savaşı sonrasınm diplomasisı bir "bilardo oyunu" gibi oynanıyor. ABD, bilardo sopası ile Irak'ı vuruyor; Irak topu Kürt topuna vuruyor. Kürt topu da Kıbrıs topuna! Bu "zincirleme reaksiyon" Türk dış siyasetinin "manevra alanını" iyice daraltıyor. Türkiye, Kürt-Ermeni-Rum-Avrupa ve Amerikan kıskacında büyük bir yalnızlığa itiliyor. Ve bunun adı da "aktif politika" oluyor. Bir yanda "SS kararnameleri" çıkarılıyor; öte yanda Kürt liderleri, MİT ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri "gayri resmi" olduğu ileri sürülen görüşmeler yapıyorlar. Bu gizli kapaklı görüşmeler yapılırken devlet televizyonu Kürt liderierin adını anmamak için bu liderlerden "repm muhalifleri" diye söz edi- yor! Nereden bakarsanız bakın, liberal diplomasimizde yaşa- dığımız her olay birer "kara mizah" örneği oluyor. * • * Türkiye-İngiltere ve Irak arasında 5 Haziran 1926 tarıhinde imzalanan "Sınır ve iyi Komşuluk İlişkilen Anlaşması" var. (Düstur, 111/71512-1519) Bu anlaşmanın 12. maddesi şöyle: — Türkiye ve Irak memurlan, öteki taraf uyruğundan olup kendi topraklan üzerinde bulunan aşiret beyleri, şeyh ya da öteki üyeleri ile resmi ya da siyasal niteliğe sahip her türiü haberleşmeden kaçınacaktır. faraflar, sınır bölgesinde öteki devlete karşı yöneltilmiş hiçbir propaganda örgütüne veya topluluğuna izin vermeyeceklerdir. Aynı anlaşmanın 7. maddesi de her iki ülke toprakların- daki "silahlı eylemlerin" karşılıklı olarak ve gecikmeden bir- birlerıne haber verme yükümlülüğü de getirmişti. Kuzey Irak'ta Kürt liderleri Saddam rejimine karşı eylemli ve silahlı kalkışma yaparlarken, Türkiye'ye gelip, Dışişleri ve MİT üst düzey yetkilileri ile görüşmeleri bu dostluk an- laşmalanna aykırı değil midir? Anlaşma ile Türk uyruğunda olan aşiret reisleri, şeyh ve ağalar ile her türlü haberleşmeden kaçınma yükümlülüğü getirmişken, Irak uyruğundaki Kürt liderleri ile bu gizli ka- paklı görüşmeler, yarın ya da öbür gün, sınır komşulanmı- zın Türk topraklan üzerinde her türlü kışkırtıcı eylemlere destek olmalarına yol açmayacak mıdır? • * • Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin 9 Eylül Üniversitesi'nde ver- diği doktora tezinin DPT değerlendirme raporu ve Exim- bank'ın üç uzmanı tarafından hazırlanan raportaslağından "ışınlama" yoluyla alındığını yazmıştık. Jüri Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Demirci'nin ANAP İzmir eski İl Başkanı Atilla Yurtçu'nun sahibi olduğu "izdaş" Şir- keti'nin Genel Koordinatörü olduğu da yazılmıştı. Jürinin öteki üyssi Prof. Dr. Erdoğan Alkin de Devlet Ba- kanı Işın Çelebi'ye bağlı Eximbank Denetim Kurulu üyesi- dir. Ne yapalım, rastlantı... Işın Çelebi, 1986 yılında Gazi Üniversitesi'nde maliye bi- lim dalında doktora yeterlik sınavına girmiş ve bu sınavda başarısız olmuştur. Sosyal demokratların, malıyede ve ekonomide başarısız oldukları, sağcıların, liberallerin ise maliyeyi ve ekonomiyt - çok iyi bildikleri hep söylenmez mi? Işın Çelebi de sosyal demokratlıktan liberalliğe transfer olduktan sonra doktora çalışmalan için "yetersiz" bulunduğu Ankara Gazi Üniversitesi'nden izmir 9 Eylül Üniversitesi- ne "yatay geçiş" yapıp, burada "basarıh" olmuştur. "Tebdil-i üniversitede ferahlık vardır"; siyasal inanç ve dü- şünce değişimi gibi hava ve üniversite değişimi de Çele- bi'ye bu açıdan yararlı olmuştur! S ü ı ^ £ £ £ £ Orduda dayak yasagı dunımda olanlan." sat daha tanımak istiyoruz. Bu ANKARA (Cumhuriyet Bü- da bir emir yayımlayarak bu tür uygulamamız yurtdışında bulu- rosu) — Genelkurmay Başkan- fülleri "basitlik, sad'istlik ve psi- nanian da kapsayacak, 'kaçak' lığı, "astlara kötü muamele, ha- kolojik bir hastalık" olarak ni- H..n.n.rfo „!„„!.„ •' karet ve dayak atma" konusun- teledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Gureş tarafın- dan yayımlanan emirde, dayak konusunda, "Bu tür çirkin, ah- lak dışı. yasadışı ve utanç verici söz, hareket ve davranışlann ön- lenmesi için her ust ve amir ge- reken gayreti gösterecek ve ge- reken tedbirieri alacaktır" denil- di. Harb-Iş Sendikası'nın aylık dergisinde >ayımlanan "hizme- te özel" damgalı Orgeneral Do- ğan Gureş'in imzasını taşıyan emir, başta askeri birlikler ol- mak uzere askeri işyerlerine de gonderildi. Genelkurmay Perso- nel Şubesi'nin 7200-2-91 No'lu cmrinde "asta" kötu muamele, hakaret ve dayak konusunda şöyle denildi: "Türk Silahlı Kuvvetleri men- suplannın büyük çogunluğu ta- rafından açıkça bilindiği üzere bu kabil hareketlere girişenlerin bu tahripkâr tutum ve davranış- lannın esas sebebi, günümüzde insani degerlerin, insan haklan- nın ve ahlak anlavışının ulaştı- ğı saygın boyutu kavrayamamış ve kendilerini bu boyuta yüksd- tememiş olmaian, insan ve mil- let sevgisinden yoksun olmala- rıdır. Astlara kötü muamele ya- pılması, küfür ve dövme olaylan gibi onur kırıcı davranışlar, ba- sitliğin. aşagılık duygusu ve sa- distligin birer örneği olup psiko- lojik bir hastalıkhr." Genelkurmay Başkanı Orge- neral Gureş emrinde, dayağın onüne geçilmesi için öğrencile-; re insan, millet ve silahlı kuvvet- ler sevgisinin, liderlik derslerin- de ve kıt'alardaki liderlik eğiti- minde verilmesini isterken "Ba« gırıp çagırma ve korkutmaya da- yalı liderliğin artık demode ol- dugunun unutulmaması gerektigini" de belirtti. Teröre (Baftarafı 1. Sayfada) uzun namlulu silah, iki taban- ca, çok sayıda şarjör ve mermi, sırt çantaları, bol miktarda ör- gütsel doküman da ele geçiril- di. ölü ele geçirilen teröristler- den birinin, komşu bir ülke va- tandaşı olduğu yolunda kanıt- ların bulunduğu belirtilen açık- lamada, diğer teröristlerin kim- lik belirleme çahşmalarıyla operasyonların devam ettiği kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle