Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16MAFT 1991 * * » * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Attay Dağlan'ndan Hazar Kıyısına...
(Baftarafı 1. Say/ada)
Halil, çekik gözlü ihtiyann gençlik arkada-
şıydı. Çin'de komünistler 1949'da iktidarı ele
geçirince, at sırtında Türkiye'ye göç etmiş-
ti. Türk olduğumu öğrenince, Halil'i tanıyıp
tanımadtğımı soruyordu...
Dün Altay Dağları'nı görünce anımsadım
bunları. Çünkü karlar içindekı sıra dağlarm
öbür yakası, Çin Türkistanı'ydı, Tanrı Dağf-
ydı. Uçağımız Kazakistan'ın başkenti Alma
Ata'dan havalanır havalanmaz olanca hey-
betiyle karşımıza dikilen Altay Dağlan beni
bir an o günlere götürdü.
Yıllar önce Uygurlarla, Kazaklaria birlikte
yaşadığımız sıcaklığa, iki günlüğüne geldi-
ğimiz Alma Ata'da da tanık olduk.
Burası Orta Asya.
Bizimle aynı kökten, aynı tarihten kopup
gelen insanların yaşadığı yerler.
Anadolu Türkünü seven, Türkiye'yi uzak-
tan takdir eden insanların yaşadığı toprak-
lar.
Alma Ata'da hepimizi kırmızı beyaz karan-
fiHerte karşılarken, gözlerinin içi gülen Ka-
zak insanının sıcaklığını unutmak kolay ol-
mayacak.
Bir de Doktor Tevfik'in heyecanı g'rtmeye-
cek gözümün önünden...
Alma Ata'da kaldığımız otelin lobisinde ya-
kaladı beni. Sanki her şeyi bir solukta anlat-
mak istiyordu.
"Biz Mesket Türkü değiliz, Ahıska
Türküyüz" diyordu, "Bize yardım etsin Türki-
ye.!"
Işte noktasına virgülüne dokunmadan söy-
ledikleri:
"Bir insanın, ki ana dilinde elli senedir okul
olmaz, gazete çıkmaz... Birbirini görende Al-
lah'ın adıyia selam vermezse, ne diyek ya-
ni? Ne bir okul olmazsa, konser olmazsa, te-
levizyon olmazsa, o insan kendini hangi mil-
letten sayabilir? Bizden az milletlerin okulu
var, televizyonu, gazetesi var. Biz 120 biniz.
1944'te Stalin devrinde Gürcistan'ın Ahıska
vilayetinden sürüldük. Stalin dedi ki, 'Siz
Türksünüz, Türklerte savaş olacak' dedi, bizi
düşman saydı. Bize Gürcü diyoriar, Azeri di-
yorlar. Biz Türküz. Türkiye'ye gitmek isteriz.
Himaye lazım bize, kültür merkezine... Çal-
gı aleti lazım, kitap, gazete lazım, radyo la-
zım, Türkiye'ye öğrenci alsınlar, okutsun-
lar..."
Doktor Tevfik sabaha kadar konuşabilir-
di, o denli doluydu. Benliğini yitirmek iste-
miyordu, kimliğini koruma çabasındaydı. Bu-
nun için yardım istiyor, bir şeyler umuyordu
"Baba vatan" dediği Türkiye'den; "Önce Al-
lah sonra Türkiye" dediği ülkeden...
Doktor Tevfik'lere, Anadolu'nun dışında
yaşayan Türklere, Türki halklara ilgi göster-
mesin mi Türkiye? Bu sorunun yanıtı "evet"
olmalı.
Çünkü Türkler, aynı kökten, tarihten ko-
pup gelen insanlar, nerede, hangi ülkede ya-
şariarsa yaşasınlar Türkiye'nin ilgi alanı için-
de bulunmalıdırlar. Anadolu insanının baş-
ka ülkelerdeki soydaşlarına, aynı kökten ge-
len yakınlarına duyariıkla yaklaşması, insan-
lığın da bir gereğidir.
Böylesi bir ilgi maceracı bir içerik taşımaz,
taşımamalıdır, başka ülkelerin içişlerine ka-
nşmak gibi bir anlamı yoktur, olmamalıdır da.
Bugün Sovyet Orta Asyası'nda, Kafkaslar'-
da yaşayan Türki halkların nüfusu 50 milyo-
nu aşıyor. Türkiye'nin onlarla ilgilenmesi ne
Pan-Türkistliktir ne de Pan-Turancılık. Bu tür
özlemler, hayal hanesi en geniş olanlarda bi-
le hâlâ kaldı mı, biiemiyoruz.
Türkiye'nin onlara elini uzatması, ilgi gös-
termesi, devlet olarak her alanda ilişki kur-
ması, taraflann tümü için yarartı olacaktır. La-
ik, modern ve demokratik bir Türkiye mode-
linin, onlar için bir İran'a, bir Afganistan'a gö-
re çok daha çekici olacağı açıktır. Tahran'-
daki Humeyni modelinin bu topraklarda nü-
fuz kazanması, örneğin Moskova'nın da san-
mıyoruz ki görmek isteyeceği bir gelişme
olsun...
Biz bu satırları yazarken uçağımız Hazar
Denizi'nin üstünden Bakü'ye doğru alçalma-
ya başlamıstı.
Havaalanında insanı duygulandıracak ka-
dar sıcak karşılandık. Yine herkese kırmızı
beyaz karanfiller dağıtıldı.
"Bizim toprağı hoş gelmişeniz!" Mihman-
darımızın otobüsteki ilk sözü bu oldu. Ken-
te doğru giderken her yan Türk-Sovyet ve
Azerbaycan bayraklarıyla donatılmıştı. Yol-
boyunca kırmızı-beyaz bezler üzerinde "Ya-
şasın Türk-Azerbaycan dostluğu" yazısı dik-
kati çekiyordu.
Mihmandarımız bu arada bize "Kiril elif-
basf'ndan yakında "Latin elifbası"na geçe-
ceklerini söylüyordu. Alfabe değişıklıği için
karar alınmıştı. "İnşallah tez zamanda uygu-
lamaya da geçecegiz" diyordu mihmanda-
rımız. Böylece Türkiye-Azerbaycan ilişkile-
rinin derinleşeceği inancındaydı.
Türkiye'nin, Azeri Türklüğüyle Orta Asya
Türklüğüyle şovenizm ve maceracılıktan
uzak, başka ülkelerin içişlerine karışmayı
reddeden, akılcı bir yakınlaşma politikası
oluşturmasında yarar vardır. Böyle bir poli-
tika hem bu ülkelerle bir dostluk köprüsünün
kurulmasını sağlar hem de Türk dış politika-
sını derinleştirir, ona manevra alanı kazan-
dırır.
Anayasaya mini makyaj
Kazakistan ile hava köprüsü
(Baftarafı 1. Say/ada)
laşmalardan biri, ikili ilişkilerin
her alanda geliştirilmesi için ge-
nel birçerçeve belirlerken, ikin-
ci anlaşma, bilimsel ve teknik iş-
birliğinin, uçuncü anlaşma ise
külturel işbirliğinin arttırılması-
nı Ongöruyor. özal, dün
sabah Alma Ata'daki "Zafer A-
nıtı"na çelenk koymasından
sonra duzenlenen imza toreninin
ardından gazetecilere yaptığı
açıklamada, Kazakistan ziyare-
tinden "fevkalâde tnemnun"
kaldığjnı ve "çok iyi görüşmeler
yaptıgını" bildirdi.
Cumhurbaşkanı Özal, Kaza-
kistan Devlet Başkanı Nursultan
Nazarbayev'i Turkiye'ye davet
ettiğini de açıkladı.
Gazetecilerle, Kazakistan
Devlet Başkanı Nazarbayev'le
sohbet eden Cumhurbaşkanı
özal, "İnşallah ülkelerimiz ara-
sındaki ilişkiler büyiık bir geliş-
me gösterecek. Elimizden gelen
her tiirlii destek ve yardımı ver-
meye gayret edecegiz" dedi.
Kazakistan'la Türkiye'nin bir-
birlerinden öğrenecek pek çok
şeyleri bulunduğunu vurgulayan
Özal, yeniden yapılanma çaba-
larında, Türkiye'nin Kazakis-
tan'ı kendi deneyimlerinden \a-
rarlandırmaya hazır olduğunu
bildirdi. .
Kazakistan Devlet Başkanı
Nursultan Nazarbayev de, ege-
menlik ilanından sonra kendile-
rini ziyaret eden ilk devlet baş-
kanının Türkiye Cumhurbaşka-
nı olmasının "tarihsel bir önem
taşıdıgını" söyledi.
Resmi goruşmeler sırasında
Cumhurbaşkanı Özal'ın konuş-
masını sık sık keserek "Nasıl
yaptınız" sorusunu çok sordu-
|TJ için özur dileyen Nazarbayev,
Özal'ın göruşmelerde piyasa
ekonomisine geçişin önemi üze-
rinde durduğunu, gerçekçi doviz
kuru tavsiyesinde bulunduğunu
ve tum girişimciler için serbest-
çe çalışma oianakları yaratılma-
sının gereğine işaret ettiğini an-
lattı.
Nazarbayev, sonuç olarak
başta hammaddelerin değerlen-
dirilmesi olmak üzere Türkiye
ile geniş bir işbirliği yelpazesi
oluşturma konusunda ilke ola-
rak göruş birlığine vardıklarını
da bildirdi.
Göruşmelerde ayrıca, Istan-
bul ile Alma Ata arasında uçak
seferleri başlatılması, Türkiye ile
Kazakistan'ın karşılıklı olarak
birbirlerinin başkentlerınde
temsilcilik açmaları konularının
da ele alındığı bildirildi.
SSCB gezisinin son durağı
olan Bakü'ye geçen Cumhur-
başkanı Turgut özal, 60 bin
hatlık yeni telefon santralını bu-
gun hizmete sokacak. Heyetler-
arası göruşmelerden sonra özal
Ankara'ya dönerek ABD Dışiş-
leri Bakanını kabul edecek.
(Baftarafı 1. Sayfada)
salarda "tadilat" konusu ele alı-
nacak. "Tadil edümesi" düşü-
nülen konular şoyle:
• 141, 142 ve 163. maddeler
TCK'dan çıkarılacak. Bu mad-
deler, çalışmaları süren Anarşi
ve Terörle Mücadele Yasası'na
kaydmlacak.
• Cezaevlerinin onemli olçü-
de boşaltılması sağlanacak. Bu-
nun için ilk etapta "ceza tecili"
yoluyla bu gerçekleştirilecek.
Ancak "af yasagı" getiren ana-
yasa maddelerinin değiştirilmesi
halinde bazı suçlann kapsam dı-
şında tutulacağı, bir af da seçim
öncesinde gündeme getirile-
bilecek.
• Idamlar konusu bir çözüme
kavuşturulacak. Öncelikle
TCK'nın idamlardan arındırıl-
ması sağlanacak. Idam cezası-
nın yalnız terör ve vatana iha-
net suçları için yürürlükte kal-
ması, bunun da TCK dışında
yasalarda yer alması duşünülu-
yor. Ayrıca halen TBMM'de
bekleyen idam dosyaları da
ömurboyu hapse dönuştürüle-
rek Meclis gundeminden çıkarı-
lacak. Anayasanın 87. maddesi
değiştirilerek idam infazları ko-
nusunda TBMM'nin onay yet-
kisi de kaldınlacak. Bu yetkinin
yargı organlarına bırakılması
amaçlanıyor. Meclis ise idam
kararının ömurboyu hapse do-
nüşturülmesı için başvuru mer-
cii haline getirilecek.
• Seçmen vaşı 18'e indirilir-
ken milletvekili sayısı da 600 ya
da üzerinde uzlaşılaeak bir baş-
ka sayıya çıkarılacak. Siyasi
Partiler Yasası'nda 141, 142 ve
163. maddelere ilişkin değişik-
liklere paralel duzenlemelere gi-
dilecek. Bu değişiklikler, Ana-
yasa'nın ilgili maddelerinde de
gerçekleştirilecek. Seçim Yasa-
sı'nda da değişikliğe gidilebile-
ceği belirtilirken buna ilişkin bir
ayrıntı öğrenilemedi.
• Toplantı ve Gösteri Yurü-
yüşleri Yasası, Dernekler, Sen-
dikalar Grev, Lokavt ve Toplu
İş Sözleşmesi Yasaları'nda da
"anti demokratik" olarak nite-
lenen hükümlerin değiştirilme-
si düşünulüyor. Bu bağlamda,
memurlara sendikal haklarının
geri verilmesi de gündeme gele-
bilecek.
• Anayasada yer alan Cum-
hurbaşkanı'nın görev ve yetki-
lerine ilişkin düzenlemelerin de
gözden geçirilip yeniden tanım-
lanabileceği ifadeedildi. Bu çer-
çevede, Cumhurbaşkanının
ozellikle yurutme ile ilişkilerin-
de halen "anayasa ihlali" diye
nitelenen kimi eylemlerine "hu-
kuki zemin" hazırlanabileceği
belirtilirken gerekli konsensü-
sün sağlanması halinde ise hal-
koyuyla seçilen ve buna paralel
olarak da daha geniş yetkilere
ve hareket serbestisine sahip
"devlet başkanı" modelinin ge-
tirilebileceği belirtiliyor. Özal'-
ın bunu ozellikle DYP'nin seçim
koşulunu da kapsayacak şekil-
de gündenne getirüebileceği öne
süruluyor.
• Yargı alanında da ozellikle
yargılamaya hız kazandıracak
düzenlemeler düşünulüyor.
• Anayasa Komisyonu'nda
bekleyen ve Kürtçe serbestisi ge-
tiren yasa tasansı geri çekilerek
2932 sayılı yasanın kaldırılma-
sına ilişkin bir başka tasarı
TBMM'ye sevk edilecek.
Çalışmanın ikinci aşamasının
ise daha kapsamlı düşünüldüğü
belirlendi. Bu çerçevede, konuy-
la ilgili kurum ve kişilerin görüş-
lerinin alınacağı, sonuçta da
başta anayasa olmak üzere de-
ğiştirilmeleri zorunlu görulen
yasaların gerektiğinde tumuyle
elden geçirılınesinin tasarlandı-
ğı öğrenildi. Özal'ın, ">önetme-
lik gibi" diye eleştiıi getirerek
"kısa ve öz bir anayasa" diye
tanımladığı anayasa modelinin
bu çalışmaya kaynaklık ettiği de
kaydedildi. Ancak bu modele
başta muhalefet olmak uzere
hukuk çevrelerinin sıcak bak-
madığı biliniyor.
Cumhurbaşkanı Özal, Mos-
kova gezisi öncesi Adalet Baka-
nı Oltan Sungurlu ile goruşmuş,
bu göruşmede anti teror yasa
taslağı ile TCK'nın 141, 142 ve
163. maddelerinin kaldırılması-
na ilişkin çalışmalar değerlendi-
rilmişti. Özal'ın onümüzdeki
hafta içerisinde Adalet Bakanı
Sungurlu ile yeniden görüşmesi
bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Özal,
ANAP grubundaki tepki nede-
niyle Anayasa Komisyonu gun-
deminde bekletilen Kürtçe ser-
bestisine ilişkin tasarının, sade-
ce Kürtçe yasağı getiren 2932 sa-
yılı yasanın kaldınlması biçimi-
ne donüşturulmesini de kabul
etmişti. Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu da komisyon gunde-
minde bekletilen Kürtçe serbes-
tisinin geri çekileceğini ve yeri-
ne sadece 2932 sayılı yasanın
kaldırılmasına yönelik bir tasa-
rı getirilebileceğini onceki gün
açıklamıştı.
Kürtçe serbestisine ilişkin ta-
sarıya karşı çıkan ANAP millet-
vekillerinin 2932'nin kaldırılma-
sına karşı olmadıkları öğrenildi.
ANAP'ın milliyetçi eğilimdeki
milletvekilleri, Kürtçe yasağı ge-
tiren 2932'nin kaldınlması ha-
linde uygulamada bazı guçlük-
ADANA HffODROMlTNDAN FÜİRETD4ĞUOĞU
1. KOŞU: F: Tesaduf (4), P:
Üçümüz (2), PP: Gülseren (1),
S: Hücum 9 (7).
2. KOŞU: F: Enginbey (3), P:
Umut 4 (6), PP: Bukentay (1),
S: Kartalbatur (4).
3. KOŞU: F: Arımbahm (1), P:
Serap 25 (6), PP: Didar (7), S:
Eserbatur (4).
4. KOŞU: F: Fırat 16 (2), P: Öz-
gun 1 (8), PP: Yerdelen (9), S:
Altuğbey (1).
5. KOŞU: F: Toros 1 (7), P:
Shehzade (2), PP: Last Girl (8),
S: Melih (3).
6. KOŞU: F: Mehteran (3), P:
Ginza (1), PP: Hatıralar (5),
PP: Semuş (2), S: Katarina (4).
7. KOŞU: F: Akçay (4), P: Asu-
man (8), PP: Şenbatur (2), S:
Adlan (1).
lerle karşılaşılacağı endişesini
taşıyorlar.
Teröre yeni tanım
Guvenlik ve Yargı Muhabir-
leri Derneği'nin Bahçelievler'de-
ki yeni lokalinin açılışında ga-
zetecilerin sorulannı yanıtlayan
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu,
ceza tecili konusunda Bakanlı-
ğında bağımsız bir çalışma ya-
pıldığını, ancak bunun üzerin-
de çalışılan anti teror yasasına
monte edilebileceğini de söyle-
di. Sungurlu, ceza tecilinin 1987
ya da 1990 yılı sonu itibarıyla
yürürlüğe girmesinin düşünul-
düğünü de ifade etti.
Anti teror yasası ile terorün
tanımının yeniden yapıldığını,
bu kapsama giren suçlar konu-
sunda mahkemelere takdir hak-
kı tanınmasının dusunulduğunü
de kaydeden Sungurlu, bu ya-
sada mevcut gözaltı sürelerinin
aynen korunacağını soyledi.
Sungurlu, ancak yapılacak baş-
ka bir çalışma ile terör nitelikli
olmayan diğer suçlarda gozaltı
surelerinin indirileceğini, halen
15 gün olan gözalu süresinin 4-6
gun ile sınırlandırılacağını
kaydetti. Sungurlu, birsoru uze-
rine PKK Liderı Abdullah Öca-
lan'ın da durumunun mevzua-
ta uyması koşuluyla ceza tecilin-
den yararlanabileceğini ifade et-
ti. Sungurlu, normal suçlarda
ilk sorguya avukatın da katıla-
bilmesi konusunda duşünceler
bulunduğunu, bu konuyu terör
suçları kapsam dışında tutul-
mak uzere farklı bir kurala bağ-
lamayı düşündüklerini kaydet-
ti. Sungurlu, adliye personeline
yüzde 2.4 oranında öngören
tazminat miktarlarının artırıl-
masına da çalışacaklannı belirt-
ti. Sungurlu bir soru üzerine de
gozaltında son dönem artan
olüm olaylarının adliyelerin go-
rev alanına girdiğini, gerekenin
bu makamlarca yapılacağını,
İçişleri Bakanlığı'nın bu konu-
da bir çalışmasının olmadığını
da ifade etti.
Akbulut'un açıklaması
Başbakan Yıldınm Akbulut,
dün başbakanlık muhabirleri ile
yaptığı sohbet toplantısında, in-
faz yasasında yapılacak değişik-
likle baa cezaların tecil edilece-
ğini söyledi. Yargı ve emniyet
mensuplarına yönelik olanlar
dışındaki bütün suçlar için ge-
çerli olacak değişiklikten yurt
dışında bulunanlar dahil herke-
sin yararlanabileceğini bildiren
Akbulut şöyle konuştu:
"tnfaz yasası d«gişikligi çalış-
malanmız davam ediyor. Bir af
değil. tecil sistemi gibi düşünu-
lüyor. Sucu işlemiş olanlar belli
şaius ve makamlara karşı işlenen
suçlar Ue emniyet ve adalete yö-
nelik snçlar dışında kalanlara
bunlann sanıklanna ya da bii-
kümlüierine uygulanacak bir
düşüncemizdir bu. Bir suçtan
hükum giydiğinde bir daha işle-
memesi kaydıyla suçun tecilini
saglamak istiyoruz. Henüz hü-
kum giymemişse belki muhake-
mesinin ertelenmesine karar ve-
çjcm FM
UGURMUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
yaptığı geziyle iigili görüntülere de yer verildi.
Bu gibi programlar bugünlerde, hiç kuşkunuz olmasın,
Batı televizyonlannda sık sık yapılacaktır.
Belçika Parlamentosu da Türkiye'nin AT'ye girişini Kürt
sorununa bağladı. AT ülkeleri öteden beri Kıbrıs'ı AT'ye gi-
riş için bir "ön sorun" yapıyorlar. Bu ön soruna bir de Kürt
sorunu eklendi.
Ermenı sorunu da yıllardır Rum ve Ermenı lobilerince bir
propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. ABD yönetimi,
Ermeni sorununda bu lobilerin etkisine alabildiğine açık-
tır.
Ermeni terörünün 1974 Kıbrıs Banş Harekâtı'ndan sonra
başlatılması 1980 öncesinde Türkiye'deki iç teröre koşut ola-
rak gelişmesi de herhalde rastlantı değildi.
Körfez savaşı sonrasınm diplomasisı bir "bilardo oyunu"
gibi oynanıyor. ABD, bilardo sopası ile Irak'ı vuruyor; Irak
topu Kürt topuna vuruyor. Kürt topu da Kıbrıs topuna!
Bu "zincirleme reaksiyon" Türk dış siyasetinin "manevra
alanını" iyice daraltıyor. Türkiye, Kürt-Ermeni-Rum-Avrupa
ve Amerikan kıskacında büyük bir yalnızlığa itiliyor.
Ve bunun adı da "aktif politika" oluyor.
Bir yanda "SS kararnameleri" çıkarılıyor; öte yanda Kürt
liderleri, MİT ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri "gayri resmi"
olduğu ileri sürülen görüşmeler yapıyorlar. Bu gizli kapaklı
görüşmeler yapılırken devlet televizyonu Kürt liderierin adını
anmamak için bu liderlerden "repm muhalifleri" diye söz edi-
yor!
Nereden bakarsanız bakın, liberal diplomasimizde yaşa-
dığımız her olay birer "kara mizah" örneği oluyor.
* • *
Türkiye-İngiltere ve Irak arasında 5 Haziran 1926 tarıhinde
imzalanan "Sınır ve iyi Komşuluk İlişkilen Anlaşması" var.
(Düstur, 111/71512-1519)
Bu anlaşmanın 12. maddesi şöyle:
— Türkiye ve Irak memurlan, öteki taraf uyruğundan olup
kendi topraklan üzerinde bulunan aşiret beyleri, şeyh ya da
öteki üyeleri ile resmi ya da siyasal niteliğe sahip her türiü
haberleşmeden kaçınacaktır. faraflar, sınır bölgesinde öteki
devlete karşı yöneltilmiş hiçbir propaganda örgütüne veya
topluluğuna izin vermeyeceklerdir.
Aynı anlaşmanın 7. maddesi de her iki ülke toprakların-
daki "silahlı eylemlerin" karşılıklı olarak ve gecikmeden bir-
birlerıne haber verme yükümlülüğü de getirmişti.
Kuzey Irak'ta Kürt liderleri Saddam rejimine karşı eylemli
ve silahlı kalkışma yaparlarken, Türkiye'ye gelip, Dışişleri
ve MİT üst düzey yetkilileri ile görüşmeleri bu dostluk an-
laşmalanna aykırı değil midir?
Anlaşma ile Türk uyruğunda olan aşiret reisleri, şeyh ve
ağalar ile her türlü haberleşmeden kaçınma yükümlülüğü
getirmişken, Irak uyruğundaki Kürt liderleri ile bu gizli ka-
paklı görüşmeler, yarın ya da öbür gün, sınır komşulanmı-
zın Türk topraklan üzerinde her türlü kışkırtıcı eylemlere
destek olmalarına yol açmayacak mıdır?
• * •
Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin 9 Eylül Üniversitesi'nde ver-
diği doktora tezinin DPT değerlendirme raporu ve Exim-
bank'ın üç uzmanı tarafından hazırlanan raportaslağından
"ışınlama" yoluyla alındığını yazmıştık.
Jüri Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Demirci'nin ANAP İzmir
eski İl Başkanı Atilla Yurtçu'nun sahibi olduğu "izdaş" Şir-
keti'nin Genel Koordinatörü olduğu da yazılmıştı.
Jürinin öteki üyssi Prof. Dr. Erdoğan Alkin de Devlet Ba-
kanı Işın Çelebi'ye bağlı Eximbank Denetim Kurulu üyesi-
dir.
Ne yapalım, rastlantı...
Işın Çelebi, 1986 yılında Gazi Üniversitesi'nde maliye bi-
lim dalında doktora yeterlik sınavına girmiş ve bu sınavda
başarısız olmuştur.
Sosyal demokratların, malıyede ve ekonomide başarısız
oldukları, sağcıların, liberallerin ise maliyeyi ve ekonomiyt -
çok iyi bildikleri hep söylenmez mi?
Işın Çelebi de sosyal demokratlıktan liberalliğe transfer
olduktan sonra doktora çalışmalan için "yetersiz" bulunduğu
Ankara Gazi Üniversitesi'nden izmir 9 Eylül Üniversitesi-
ne "yatay geçiş" yapıp, burada "basarıh" olmuştur.
"Tebdil-i üniversitede ferahlık vardır"; siyasal inanç ve dü-
şünce değişimi gibi hava ve üniversite değişimi de Çele-
bi'ye bu açıdan yararlı olmuştur!
S ü ı ^ £ £ £ £ Orduda dayak yasagı
dunımda olanlan."
sat daha tanımak istiyoruz. Bu ANKARA (Cumhuriyet Bü- da bir emir yayımlayarak bu tür
uygulamamız yurtdışında bulu- rosu) — Genelkurmay Başkan- fülleri "basitlik, sad'istlik ve psi-
nanian da kapsayacak, 'kaçak' lığı, "astlara kötü muamele, ha- kolojik bir hastalık" olarak ni-
H..n.n.rfo „!„„!.„ •' karet ve dayak atma" konusun- teledi. Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Doğan Gureş tarafın-
dan yayımlanan emirde, dayak
konusunda, "Bu tür çirkin, ah-
lak dışı. yasadışı ve utanç verici
söz, hareket ve davranışlann ön-
lenmesi için her ust ve amir ge-
reken gayreti gösterecek ve ge-
reken tedbirieri alacaktır" denil-
di.
Harb-Iş Sendikası'nın aylık
dergisinde >ayımlanan "hizme-
te özel" damgalı Orgeneral Do-
ğan Gureş'in imzasını taşıyan
emir, başta askeri birlikler ol-
mak uzere askeri işyerlerine de
gonderildi. Genelkurmay Perso-
nel Şubesi'nin 7200-2-91 No'lu
cmrinde "asta" kötu muamele,
hakaret ve dayak konusunda
şöyle denildi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri men-
suplannın büyük çogunluğu ta-
rafından açıkça bilindiği üzere
bu kabil hareketlere girişenlerin
bu tahripkâr tutum ve davranış-
lannın esas sebebi, günümüzde
insani degerlerin, insan haklan-
nın ve ahlak anlavışının ulaştı-
ğı saygın boyutu kavrayamamış
ve kendilerini bu boyuta yüksd-
tememiş olmaian, insan ve mil-
let sevgisinden yoksun olmala-
rıdır. Astlara kötü muamele ya-
pılması, küfür ve dövme olaylan
gibi onur kırıcı davranışlar, ba-
sitliğin. aşagılık duygusu ve sa-
distligin birer örneği olup psiko-
lojik bir hastalıkhr."
Genelkurmay Başkanı Orge-
neral Gureş emrinde, dayağın
onüne geçilmesi için öğrencile-;
re insan, millet ve silahlı kuvvet-
ler sevgisinin, liderlik derslerin-
de ve kıt'alardaki liderlik eğiti-
minde verilmesini isterken "Ba«
gırıp çagırma ve korkutmaya da-
yalı liderliğin artık demode ol-
dugunun unutulmaması
gerektigini" de belirtti.
Teröre
(Baftarafı 1. Sayfada)
uzun namlulu silah, iki taban-
ca, çok sayıda şarjör ve mermi,
sırt çantaları, bol miktarda ör-
gütsel doküman da ele geçiril-
di. ölü ele geçirilen teröristler-
den birinin, komşu bir ülke va-
tandaşı olduğu yolunda kanıt-
ların bulunduğu belirtilen açık-
lamada, diğer teröristlerin kim-
lik belirleme çahşmalarıyla
operasyonların devam ettiği
kaydedildi.