Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MAKT 1991 KENT-YAŞAM CUMHURİYET/17
Gorbaçov: Ne İsa'ya Ne Musa'ya...
(Baftarafı I. Sayfada)
Küçük tahta sandıklara oturmuşlar, buz-
da deldikleri delıklerden oltalarını nehre sal-
landırmışlardı.
Kente girince, yine Moskova'dakine ben-
zer görüntüler: Dükkanların önünde daha
çok kadınların oluşturduğu uzun kuyruklar...
Raflar hâlâ boş, mal yok gibi.
Ekonomik kriz derinleşiyor Sovyetler'de.
Henüz dip noktaya varabilmiş değil.
Moskova'da mihmandarımız gösteriyor:
"Ucuz sigara kuyruğu bu!"
Sigara kupona bağlanmış Moskova'da.
Şöyle:
Ûrneğin, ayda 10 paket Cosmos marka sı-
garayı kuponla paketi 70 kopeke alabiliyor-
sun. Daha çok içersen ya da serbest piya-
sadan almak istersen aynı sigaraya 3 ruble
ödüyorsun.
Ucuz sigara gibi şeker ve votka da kupo-
na bağlanmış Sovyet başkentinde
Hafta başında bir Amerikan Doları kara-
borsada 25-26 rubleydi. Resmi kurdan boz-
durmak istediğiniz zaman 1 dolara 6 ruble
ödüyorlardı. Otellerde, restoranlarda ve dö-
vizle satış yapan mağazalarda ticari kur ge-
çerliydi: 1 dolar 1.7 ruble üzerinden hesap-
lanıyordu.
Asgari ücretin 170 ruble, bir doktor aylı-
ğının 300-350 ruble olduğu göz önünde tu-
tulursa ekonomınin içinde yaşadığı çarpık-
lık apaçık ortaya çıkmış olur.
Tanınmış iktisatçı Nikolay Shmelyov, Mos-
cow News dergisinin son sayısında ekono-
mik durumu "Gitgide daha çok bir
tımarhane" diye niteliyordu.
Derginin bir başka sütunundaki degerlen-
dirme yazısında, yakın gelecekte "malların
raflara dönmesinin beklenmediği, enflasyo-
nun yükseleceği, durgunluğun ise
şiddetleneceği" belirtiliyordu.
Bizi Moskova'da gezdiren mihmandarımı-
za göre, raflar neden boş, sorusunun bir ya-
nıtı daha vardı:
Çünkü halkın geleceğe güveni kalmadığı
için ortalıkta ne bulursa satın alıp stok-
luyordu.
Geçen yaz ortasından itibaren Başkan
Gorbaçov'un piyasa ekonomisini amaçlayan
çizgiden sapmaya başladığı biliniyor. Eski
sistemin çökmesi, ancak yerine yenisinin ku-
rulamayışı, iki arada bir derede yöntemlerin
yarattığı çıkmaz, ekonomik bunalımı kuşku-
suz daha da şiddetlendiriyor.
Harvard Üniversitesi Rusya Araştırmaları
Merkezi Başkan Yardımcısı Goldman, Mos-
cow Nevvs'un son sayısındaki yazısına şu sa-
tırlarla girmiş:
"Gorbaçov, kendisini hiç beklemediği bir
fırtınanın içinde bulan çaresiz bir gemi kap-
tanına benziyor. Gemisini kurtarmak için
umutsuzca mücadele ediyor. Ansızın sola kı-
rıyor dümeni. Bu işe yaramaymca bu sefer
tam tersini yapıp sağa kırıyor. Ama bir şeye
yaramıyor. Ama bu arada gittikçe daha çok
yolcuyu deniz tutuyor, hastalanıyorlar."
Denilebilir ki:
Artık ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranabiliyor
Başkan Gorbaçov. Herkes yakınır hale gel-
miş durumda ondan. Ayak üstü sohbet etti-
ğimiz bir Rus aydını şöyle dedi:
"Halkın bir bölümü yaşanmakta olan kar-
gaşadan dolayı böyle demokrasi olmaz ol-
sun diyor. Bu yüzden de Gorbaçov'a kızıyor.
Bir bölümü de Yavaş gidiyorsun Bay
Gorbaçov' diye öfkeleniyor. Böylece rahat-
sızlık gitgide büyüyor."
Eski düzen çözülmeye yüz tuttuğu için ay-
rıcalıklarını yitirmeye başlayanların tepkisi-
ni ise bir Rus aydını bize şöyle özetledi:
"Biliyorsunuz, bürokratlar var. Yerlerini,
ayrıcalıklarını yitirmek istemeyen. Bunlar ra-
hatsız. Parti etkisızleştikçe daha da rahatsız
oluyorlar. Sonra Doğu Avrupa'dan, Doğu Al-
manya'dan gelen, gelecek olan askerler var
Onbinlerce bunlar. Burada onlar için yete-
rince ev yok, sağlık hizmeti yok, dükkân yok.
Üstelik geri dönecek olanlar arasında çok
genç generaller var. Oysa Doğu Avrupa'da
mutluydular, evleri, bahçeleri vardı. Şimdi
mutsuzlar... Bir yerde askeri-sınai kompleks
bu..."
Bunlar, muhafazakâr takımı oluşturuyor.
Bir de örneğin aydınlar var, bir zamanlar
Gorbaçov'u desteklemiş olan. Bugün düş kı-
rıklığı içindeler.
Bunlardan biri Gorbaçov'la birlikte glas-
nosta imza atmış olanlardan, Moscovv
Nevvs'un genel yayın yönetmeni olan Yakov-
lev şöyle diyor:
"Gorbaçov gibi ben de altmış yaşındayım.
Benim kuşağımın insanı, Gorbaçov lider ol-
duğu için onunla onur duyabilir. Zira o de-
mokratikleşmeden başka her şeye hazır bu
ülkede, demokratikleşmeyi başlatacak cesa-
rete sahip olabilmişti. Devrim sonrası tarihi-
mizde ilk lider Gorbaçov'dur aydınların des-
teğine sahip olan. Peki ama bu destek ne-
rede şimdi?"
Moscow Nevvs'un Genel Yayın Yönetme-
ni Yakovlev, dergisinin aynı sayısında düzen-
lediği bir açıkoturumda basın özgürlüğüne
yönelik yeni kısıtlama girişimlerine karşı bir
mücadeleyi de başlatmıştı.
Buna karşılık Gorbaçov, geçenlerde yap-
tığı bir konuşmada kendisinin değişmedıği-
ni söylüyor. Sovyetler Birliği'nin büyük bir
krız yaşadığını. hatalar yapıldığını, sorunla-
rın sanıldığından daha büyük çıktığını kabul-
lenirken, ülkenin bir içsavaşm eşiğinde do-
laştığını, dükkân raflarını doidurabilmek için
önce ülkede düzen ve istikrann, yasa ege-
menliğinin sağlanması gerektiğini vurgulu-
yor.
Yalnız bu sözler bile Sovyetler'de duru-
mun parlak olmadığını sergiliyor. Ekonomik
çöküntünün yanı sıra toplumun siyasal açı-
dan büyük bir cepheleşmeyi, kutuplaşmayı
yaşadığı belli oluyor. Moscovv Nevvs'un mart
başındaki kapağında kocaman harflerle atıl-
mış şu manşet vardı:
— Sen hangi yandansın? .
Bu başlığın altında iki gösteriden iki fotog-
raf dikkati çekiyordu. Her iki gösteri de aynı
meydanda yapılmıştı. Fotoğraflardan birin-
de bir kadın oğlunun tabuttaki fotoğrafını ta-
şıyordu. Üstünde, "Ordu öldürüyor, analar
yas tutuyor" yazılıydı.
Öteki fotoğrafta ise aynı meydanda gös-
teri yapan Kızıl Ordu mensupları gözüküyor,
orduyu savunan, Saddam'ı destekleyen pan-
kartlarıyla...
Ve derginin aynı sayısında yer alan baş-
yazıda şu satırlar ilgınçti:
"Cepheleşmenin altını çizen bu gösteriler
bir haşin gerçeği içerıyor: Parlamento ülke-
nin siyasal gündemini tayin etmekten uzak
bir konumdadır bugün. Onun için siyaset so-
kağa inmiştir. Bu da demokrasi sayılabilir,
ancak yapıcı bir gelişme olarak kabul edil-
mesi çok zordur. Bugün bir sloganlar sava-
şı yaşıyoruz. Politikayla ekonomi arasında-
ki ayrılık büyüyor. Ekonomik kriz büyüdük-
çe kürsülerdeki hatiplerin sesi daha da yük-
seliyor. Anlamsız ve tehlikeli bir durum bu.
Çünkü bu durum halkı çatışan kamplara bö-
lüyor."
Sovyetler Birliği işte böylesine bunalımlı
bir ortamda pazar günü yapılacak son de-
rece önemli bir halk oylamasına doğru yol
alıyor.
Bir düzenin çöktüğü, ancak yerine yeni-
sinin kurulamadığı böylesı koşullarda, deni-
zin ne zaman ve nasıl durulacağını kestirmek
çok zor. Siz bu satırları okurken biz Kaza-
kistan'ın başkenti Alma Ata'ya doğru 6 sa-
atlik bir uçak yolculuğunda olacağız.
Gamnîi Bankası Bahçelievler Şubesi soyuldu
Yine banka soygıınu
GOZLEM
Çalışlar Caddesi'ndeki banka şubesine gelen 5 kişi
içeridekileri etkisız hale getirdikten sonra 40 milyon
lira alarak kaçtılar.
İstanbul Haber Servisi —
Garanti Bankası Bahçelievler
Şubesi dün silahlı 5 kişi tara-
fından soyuldu. Yaklaşık 40
milyon alan soyguncularkactı.
Bahçelievler Çalışlar Cadde-
si 13 numarada bulunan şube-
ye saat 15.10 sıralarında gelen
silahlı 5 kişi, havaya ateş ede-
rek içeriye girdi. Giriş katında-
ki personel ve müşterileri etki-
siz hale getiren soyguncular.
üst katta yer alan kambiyo bö-
lümü görevlilerini de yere ya-
tırdılar. Henuz kimliği belirsiz
sanıklar, kasadan yaklaşık 40
milyon lirayı aldılar. Soygun-
cuların gasp ettikleri 34 TFA
84 plakalı taksiyle olay yerin-
den uzaklaştıkları belinildi.
Taksi, olay sonrası Güngö-
ren Tevfik Fikret Caddesi'nde
bırakılmış halde bulundu.
Garanîi Bankası Bahçeliev-
ler Şubesi ;alışanları, olayın
ardından soyguncuların eşkâl-
lerini beliılemek için ifade ver-
nıek üzere siyası şubeye götü-
rüldüler. Soygunculardan biri-
nin üzerinde postacı giysisine
benzer bir kıyafet bulunduğu
belinildi. Polis, sanıkların ya-
kalanması için bölgede geniş
çaplı bir arama başlattı.
MEKTUP
İstiklal
Caddesi'nde araç
• Beyoğlu'nda yapılan yeni
düzenlemelerden sonra İstiklal
Caddesı araç trafiğine kapalı
olmasına karşın, zaman zaman
özel ve ticari araçların bu
caddeyi kullandıklan
görüluyor. Konuyla
ilgilenilmesini ve denetimlerin
yoğunlaştırılmasım
yetkililerden dilivoruz.
CÜNEYTÖZGİJNER j
KlSA KISA
• Kumkapı'da bir işhanında
geçen yıl meydana gelen ve 17
kişinin ölümüyie sonuçlanan
vangınla ilgili davaya devam edildi.
3 kişinin yargılandığı davada sava
yangının sigara izmarilinden
çıküğının anla>ıklığım biküıdi ve
han sahibi Agop Tâşcıyan'ın
beraatini istedi. Sava yanguıa
neden olduğu anlaşılan Tahsin ve
M.Şerif Sevinç'in ise
cezalandınlmalanru takpetü.
• 4. Leventte tekstil ürünleri
boyama atölyesi sahibi Bülent
Demircioğlu (42), girdiği
bunalım sonucu dün intihar etti.
Sanayi Mahallesi Daim Sokak
11 numaradaki işyerinde kendini
iple tavana asan
Demircioğlu'nun, piyasaya olan
borcu yüzünden yaşamına son
verdiği belirtildi.
• Tepebaşı'ndaki Odakule lş
Merkezi'nde pazar günü çıkan
vangınla ilgili olarak
soruşturmayı yürüten Beyoğlu
Cumhuriyet Savcısı Ali Avşa
bazı kişilerin ifadelerinin
alındığını bildirdi. İtfaiye
Müdurü Abdurrahman Kılıç ise,
vangınla ilgili raporu bugün
savcılığa verebileceklerini
belimi.
TÜRKİYEDE Dİ\ EĞİTİMİ PANELİ
'Milli eğitim
zaptedÜcLP
Savlan Kuran kursu mezunlarına ortaokul sertifikası
verilmesi doğru değil.
Sirmen Türkiye'de çağdaş eğitim yok, milli eğitimin
kaleleri zaptedilmiş.
İstanbul Haber Servisi —
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği'nce düzenlenen "Çağdaş
eğitim baglamında Türkiye'de
din eğitimi" konulu panelde
Türk mılli eğıtiminin laiklik \e
Öğretim birliği ilkeleri işiğında
yeniden gözden geçirilerek du-
zenlenmesi gerektiği belirtildi.
Cemal Reşit Rey konser Sa-
lonu'nda yapılan paneli, Prot
Jale Baysal yönetıi, konuşmaçı
olarak da Prof. Neda Armaner,
Prof. Niyazi karasar. Prof.
Ömer Okutan. Doç. Lütfii Do-
ğan ve yazanmız Ali Sirmen
katıldı.
Panelin açış konuşmasını ya-
pan Çağdaş Yaşamı Desıekleme
Derneği Başkanı Prof. Türkan
Saylan, "Bizler laiklik ve eğitim
birliği ilkelerinin tam anlamıv-
la uyğulandıgı devlet okulların-
da okuduk. O zaman okulları-
mızda din der>leri yoktu, ama
kimse dinsiz olmadı" dedi. Say-
lan, Kuran kursu mezunlarına
ortaokul sertifikası verilmesine
değinerek "Biz Kuran kursları-
nın bu şekilde legalize ortaokul-
lar haline ^etirilmesini >ok yan-
lış buluyoruz. Bu girişimin der-
hal geri alınmasını istiyonız" bi-
çiminde konuştu.
Pide bin lira
İstanbul Haber Servisi —
İstanbul'da ramazan pideleri-
nin bin liradan satılacağı bil-
dirildi. Ekmek Sanayii İşveren-
ler Sendikası Başkanı İsmail
Hakkı Keçeli. vaptığı açıkla-
mada, ekmek ve unlu mamul
ureten t'ırınlarla fabrikalann
ramazan ayı süresince lüks un-
dan çörek otlu pide imal ede-
ceklerini belirtti.
^İREVTERHİPODROIMI'NDAN FIKRETDAĞLIOĞLU
1. Koşu: F: Tunçpınar (7), P:
Mesudiyeaüzeli (2), PP: Osma-
nağa (8),"S: Kamer 18 (4).
2. Koşu: F: Tolgaer (5), P:
Gültorun (1), PP: Burak 12 (4),
S: Turbatur (2).
3. Koşu: F: Pussy Cat (9), P:
Dorutay (I), PP: Zengin (3), S:
Fehmıço (2).
4. Koşu: F: Bozkurt (10), P:
Cemil(l), PP: Buse(8). S: Ni-
han (3).
5. Koşu: F: Irres. Miss (10), P:
Hasat (2). PP: Splendid (8), S:
Rusty (1).
6. Kosu: F: Challenger (3). P:
Talihkuşu (8), PP: Koraytay
(5), PP: Golden Flovver (4), S:
Noble Harmony (10).
7. Koşu: F: Tuluyşah (2), P:
Cariye (8), PP: Şanlı (6), S:
Nazıma (4).
OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ
F. Dağlioğlu j 4-1-2-5
M. Durmuş U-5-2-1
A.Temizer ! 5-1
K. Akyer j 5 12
9
9
9-1-3-2
9-1
9-1-3-8
1-8-10
1-3-8
10-8-1
10
10-2
10
10
8-3-11
10-5-3
5-3-8
3-8-11
3-4-8-9
8-2-6
2-1-4
2-6-8
A R T ' T A EN^^M 1 M a m ü 1
^M 1 650 fifJlV
^M /631îflRiU
^M 1 651 FtRİH
^M /bSHfiRiU
m 1 655 F1R1N
W /6f5FFiRİN
f I661 FlRIfJ
' İ661£F\K\H
1 661S FiRtU
i670 fiRlN
311 M'IUI FiKlti
1801 S S0F8FN
880 Ş0F6FN
. F I R S A l
180.000-
117.000..
lbO.000-
193.000.-
•300.000.-
ifS-OOO-
•393.000.-
406-000.-
430.000.-
bbb.OOO.-
1Oİ.0OO.-
110-000.-
190.000.-
r : M A R T T E S L I M I
4 x 1S0.000..
4 X110-000.-
4 x ibO.OOO..
4x193.000..
4X300.000..
4*~511.000..
4 X 390.00a.
4x406.000..
4 X 430.000.-
4X666.000..
4x.1Ot.OOO.-
4*210.000-
4x195-000-
900.000-
1.097.000..
1.300.000..
1.465.000-
1.500.000-
1.SS6.000-
1.953.000-
1.030.000-
1.15O.0OO-
3.330.000-
5*0.000-
1.050.000-
970.000-
A
/ M a m ü I
/ 630 F1K1N
1 631 S FlRtN
1651 FİHİN
1'651 £ FiRiN
/655 FiRiN
1 65S £ FiRiN
1661 FIRİN
1661 £ FiKiN
1661 S FtRi'N
I67O FiRtN
13Z1 f-1'lN'l FİHIfi
1801 S Ş OFBfN
1880 S0F8£N
. Fl RS AT
99.000-
119.000-
136.000-
158.000-
159.0 00-
170.000-
107.000-
117.000-
11İ.000-
353.000.-
60.000-
m.ooo..Ut.OOO-
: M A Y I S T E S L I M I
9 X 95.000-
9 X116-000-
9 X13$. 000-
9x155-000-
9x159.000-
9 * 16$. 000. .
9K207.0OO..
9x115-000-
9x119.000-
9x553.000..
9x 57.000..
9^110.000.
9*100.000-
9Slt.000-
1.1f>3.000.-
1.378.000-
1.5S3.000-
1.590.000-
1.681.000-
1.070.000-
2.151.000-
1.110.000-
3.530.000-
573.000..
1.113.000.-
1.01i-006..
Not:Fiyotlora KDV dohildir. KDV oraırnda bir artıj olursa, fork, te*Jimatta aiıodon talep edil«cekktir B*j kompanya, 26. 1.1986 lcrihli Rejmi Gazetede yo-
yınlanar ilgili tebiiğe uygurdur. Öıel bor uygulomadır Üretici firmo olan AUER 1MALAT A.Ş.'nin goro/ıtisi dohilindetarofımızdanpazarlanmaktodır Auer
Dayanıklı Tüketim Mallan Pazariamo itfıalat ihrocat A.Ş.'nin, yuklek lalep halinde kampanyayt 31 MART 1991 tarihınden önce durdurrrro hakkı saklıdır
AUER DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI PAZARLAMA İTHALAT İHRACAT A.Ş
Merlcez: 1 51 11 27 - 1 51 1 1 29 - 1 44 87 92 - 1 49 24 32 - 1 49 06 16(Fax)
Ankara Bölge Müdürlüğü: 2 22 03 55 - 2 22 87 80(Fax) İzmir Bölge Müdürlüğü:
19 69 53 - 25 70 92(Fax) Adana Bölge Müdürlüğü: 25 02 16 - 25 26 28(fax)
KARLI
TABLO
Sınırlı sayıdaki AUER'ler tükenmeden, peşinatınızı
yatırın. AUER' inizi alın. Gerisi ne de olsa taksit!
3 1 M a r t ' a k a d a r !
Nedeoka
AU
UGUR MUMCU
Jale Baysal da konuşmasında,
Türkiye'de din eğitimi veren çok
sayıda Kuran kursu, imam ha-
tip lisesi, ilahiyat fakülteleri ve
ortaokullardaki zorunlu din
dersleri olduğunu söyledi.
Sözlerine "Türkiye'de çağdaş
eğitim yoktur" diyerek başlayan
Ali Sirmen, konuşmasında şu
görüşlere yer verdi: "Milli eğiti-
min tum kalelerine girilmiş, tüm
tersaneleri zaptedimiştir. Bugün
cumhuriyetin ilk yıllarındaki
eğitimi savunur duruma diiştük.
Oysa biz çok daha ilerisini yap-
malıyız. Türkiye'de bugün şeri-
atçı görüş devlet kadrolarını ele-
geçirmiştir ve laiklik 'manevi
cebir' yoluyla ortadan kaldırıl-
maktadır."
(Baştarafı 1. Sayfada)
Bu plebisit ile bu özerk devlet, bağımsız devlet de olabi-
lir. Bu özerk devlet Türkiye'ye de katılabilir.
Bir başka olasılık da Türkiye'de yaşayan Kürtlerin bu Kürt
devletine katılmak için uluslararası platformlarda birtakım
girışimlerde bulunmalarıdır.
Bölge, petrol bölgesıdir; Batı da Kürt sorunu ile bu yüz-
den bu kadar yakından ilgilenmektedir.
Ortadoğu, petrol kaynakları üzerindeki bir coğrafya par-
çasıdır. Ortadoğu'da bir taş yerinden oynadı mı, ileride ne-
ler olabileceğini ve bu sorunların Türkiye'ye nasıl yansıya-
cağını kimse kestiremez.
Petrol, bölgesel savaşların ve hükümet darbelerinin ana
nedenidir.
Batı, öteden beri Musul ve Kerkük'ü içine alan özerk ya
da bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını savunur. Kurtuluş
Savaşı boyunca da İngiltere ve ABD, Kürtlere ve Ermenile-
re birer devlet kurdurmak için çalışmalar yapmışlardır.
ingiltere'nin Akdeniz'deki kraliyet donanması komutanı
Amiral Sir F. de Robeck'in Lord Curzon'a gönderdiği 9 Aralık
1919 tarihli gizli rapor çok çarpıcıdır:
— Kürtler, bütün umutlannı İngiliz hükümetine bağlamış
durumdalar... (..) İngiliz kuvvetleh, KürtleriMustafa Kemal'e
karşı kullanmak için bütün harcamaları üstlenmeye hazır-
dırfar.
ingiltere'nin 1920'lerdeki Kürt siyaseti kendileri için çok
başarılı sonuçlar vermiştir.
Emperyalizmin Kürt siyaseti 10 Agustos 1920 tarihli Sev-
res Antlaşması'nın 62 ve 64'üncü maddelerine de yansı-
mıştır.
Bugün dönüp dolaşıp aynı noktaya gelindi:
Sevres Antlaşmasının 62'nci maddesi şöyle bir düzen-
leme getirmeyi amaçlıyordu:
Fırat Nehrı'nin doğusunda kurulacak bir Ermenistan dev-
leti sınırları güneyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları
bölgede bir özerk statüye sahip Kürt devleti kurulacak; bu
çalışmalar da İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından yürütü-
lecekti. Bu üç devletın temsilcilerinden oluşan komisyon oy-
birliği bir karar veremezse, o zaman ingiltere, Fransa, İtal-
ya, Iran ve Kürt temsilcileri, Türk - İran sınırında gerekli dü-
zeltmeleri yapacaklardı.
64'üncü madde de bağımsız bir Kürt devleti için şu ko-
şulları öngörmüştü:
Antlaşmanın yayımlanmasından bir yıl sonra yörede ya-
şayan Kürtler, bağımsız bir devlet kuracaklarını kanıtlarlar-
sa, Mılletler Cemiyeti'ne başvuracaklardır. Milletler Cemi-
yeti Akvam Meclisi. Kürtleri, bağımsız devlet kurmaya la-
yık görürse o zaman Türkiye de bu çözüm yolunu benim-
seyecektir.
Musul Kürtleri, bu bağımsız Kürt devletine katılmak is-
terlerse, Müttefik hükümetler buna da karşı çıkmayacaklardır.
Emperyalizmin 1920 yılındaki Kürt siyaseti işte buydu.
Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa, Musul'da bir plebisit
yapılmasını, Musul'un geleceğinin bu halkoylaması ile be-
lirlenmesini istemiş; bu öneriye İngiliz delegasyonu başkanı
Lord Cu rzon "Kürtler plebisitin ne anlama geldiğini bilmezler"
gerekçesiyle karşı çıkmıştı.
Sonrasını biliyoruz; sonra 'Nasturi' ve 'Şeyh Sait
ayaklanmalan' başgöstermiş; bu ayaklanmalar sonunda
Türkiye, Musul'u ingiliz mandaterliğindeki Irak'a bırakmak
zorunda kalmıştı. Konu ile ilgili Milletler Cemiyeti kararın-
da ingiltere'nin Kürtlere güvence vermesi de öngörülmüştü.
Emperyalizmin 1925 yılındaki Kürt siyaseti de işte bu kanlı
oyunlarla sahnelenmişti
Bugün bu siyaset yine uygulanıyor. Bu oyunda başaktör
değişmış, Brıtanya imparatorluğu'nun yerini ABD almıştır.
Evet Sevres hortluyor!
Celal Talabani ve Mesut Barzani'nin temsilcisi hangi 'srfaf
ile Türkiye'ye çağrılıyor? Dışişleri sözcüsünün 'gayri resmi
nitelik' taşıdığını ileri sürdüğü bu gizli görüşme 'devlet' adı-
na nasıl yapılabiliyor? Devlet adına, kim. nasıl yetki kul- )
lanıyor?
Bu ülkede Dışişleri Bakanlığı yok mu? TBMM yok mu?
Hükümet yok mu? Genelkurmay yok mu? Bu gibi konula-
rın görüşüldüğü Milli Güvenlik Kurulu yok mu? Yetkili ku-
rumlar ve kurullar yok mu? Partiler yok mu? Kamuoyu yok
mu?
"Yabancı devletlere Türk devletinin temsilcilerini gönder-
mek, Türkiye Cumhuriyeti'ne gönderilecek yabancı devlet
temsilcilerini kabul etmek"ter\ başka dış siyaset ile ilgili bir
tek anayasal yetkisi olmayan bir Cumhurbaşkam'na bu gi-
bi gizli kapaklı görüşmelere Ortadoğu'daki Kürt siyasetini
belirleme ve uygulama yetkisi nasıl veriliyor?
Denetim mesleğinde
(Baştarafı 2. Sayfada)
tulan defterlerin pisletildiğini
gösteriyor." Finançial Times'ta,
J.M. Brown imzalı yazı, bu uzun
başlığı taşıyor.
Yazıya Polly Peçk-Vestel (Asil
Nadir olayı tarafımdan eklendi)
olayı katıİıyor. Bu yazıyı da an-
lamca ve özet biçimde aktarıyo-
rum:
"...Asil Nadir olayı, Türk mu-
hasebe mesleğinin daha hantal
bir başka dönemine rastlaya-
mazdı. Bu meslek, kısa geçmi-
şinin en büyük silkelemelerin-
den birinin sancılannı halen ya-
şıyor... Son yıllarda, uluslararası
muhasebe firmaları Istanbul'a
geldi... Bu firmaların işlemleri,
Türkiye'deki muhasebe gelene-
ği ile çelişiyordu, Türkiye'de def-
terler vergi için tutuluyordu.
Ocak 1991'de bütun kuralları
ile yürürlüğe giren yeni Muha-
sebe Kanunu, yabancılann Türk
firmalarının hesaplarıru imzala-
malannı yasaklıyor, yabançılar
denetim işini sürdürebilmek için
yerlilerle ortaklıklar kurmak zo-
runda kalıyor. Yeni kanun, ay-
rıca muhasebe profesörlerinin
denetim işi, vergi inceleme ele-
manlarımn vergi işi yapmasına
izin veriyor. Bir yabancı muha-
sebeçi, kanunu, Maliye Bakan-
lığı'nın Emeklilik Yasası diye be-
timliyor. Bir diğer yabancı mu-
hasebeci, şimdi Türkiye'de he-
saplar meslek konusunda hiçbir
şey bilmeyen kişiierce denetleni-
yor, diyor. ABD'li bir muhase-
beci, Türkiye, AT'ye giıecekse
kanun kaldırılmalıdır, hükmünü
koyuyor.
...Türkiye'de muhasebe, halen
vergi muhasebesidir. Kimileri,
kanunun vergı toplamayı kolay-
laştırmak için çıkarıldığı savm-
da bulunuyor.
...Vestel (Asil Nadir) İstanbul
Borsası'na girerken sadeee ken-
di avukatı Bay llknur Boraefnın
imzaladığı hesapları vermiş, mu-
hasebecilerce imzalanmış hesap-
ları vermemiş durumdadır!'
Rapor ve yazıdaki yanlış mu-
hasebe bilgilerini geleeek yazım-
da değerlendireçeğim. Muhase-
be mesleği yönünden, raporda
ve yazıda birbiri ile çelişkili ve
bılisizce değilse kasıtlı görüşle-
re yer veriliyor. Ülkemizde ta
1850'den gelen, yüz kırk yıllık
jtv ı,ı,} 1 olan licaret hukuku
mevzuatı var, böyle ise elbette ti-
caret muhasebesi de var. Ülke-
mizde muhasebe öğrenimi ve
eğitimi veren üniversiter kuru-
luşlar, geçen yüzyılda açılmış, şu
anda sadeee özel kesimde 20.000
kişiyi aşan muhasebeei meslek-
taşım çalışıyor, bu kişilerin en az
2.000 kişisi, ABD'deki muhase-
beei (CPA), Almanya'daki mu-
hasebeei (WP) niteliklerini hak-
kı ile taşıyor.
Siz raporu yazan kişi ve siz
Mister Brovvn, 20 kişilik yaban-
cı muhasebeei ile mi on binlerin
ve binlerin yaptığı muhasebe işi-
ni yapacaksınız? Karşılıklı olma
koşulunu benimsemiyorsunuz,
yabancı muhasebeciler muhase-
be biliyor. Türk muhasebeciler
muhasebe bilmiyor mu demek
istiyorsunuz? Sizin ülkeleriniz-
de CPA ya da WP muhasebe
meslek kuruluşları yanında, ser-
maye piyasalarınıza bağlı firma-
ları ve bankaları denetleyen ay-
n muhasebe mesleği kuruluşla-
rı var da onun için mi Türkiye1
de çifte meslek kuruluşu olsun
savında bulunuyorsunuz? Sıra-
ladığım soruların yanıtları kar-
şılaştırmah hukukta elbette ha-
yır'dır. Böyle ise mesleğimize ve
ekmeğimize saldırıyorsunuz,
sonra da kanun yabancı muha-
sebecilere saldırıyor diye rapor
düzenliyorsunuz.
Rapor, kendi amaçlan doğ-
rultusunda, mesleğimizi böunek
için SPK'mızı aracı kılıyor, töh-
met altında bırakıyor. İnceleme
elemanlarımıza ithamlar yağdı-
rıyor. İlgEi bakanhklarımızın ra-
poru ve yazıyı yanıtlamalarını
diliyorum.
Ne var ki Sermaye Piyasası
Kanunu değişiklik taslağı, geçen
yıl Meclisimize verildi. Taslağâ
muhasebe mesleği ile ilgili kural-
lar sokuşturuldu (monte edildi).
Şu anda SPK'da çahşan binler-
ce aynı kökenden gelen bir iki
meslektaşımız, yirmi bin meS"
lektaşı aleyhine, Meclis komis-
yonlarında, rapordaki ve yazıda-
ki görüşleri savundular, her nâ-
sılsa montajı becerdiler.
Tasarı şimdi Meclis günde-
minde. Tasarıda mesleği çatâl-
laştıran, bölen. 3Î68 sayılı temel
meslek kanunu yanında müker"
rer olan meslek ve muhaseb*
kuralları yer alıyor. Meclis üy«-
lerimizin bu tür kuralları tasa-
rıdan ayıklamalannı diliyorum.