Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7
MUZE
Kaçınlan eserler încelenecek
• NEW YORK (AA) — Uşak dolaylarındaki anıt
mezarlardan kaçınlarak New York'taki dünyaca ünlu
Metropolitan Sanat Müzesi'nde sergilenen tarihi eserleri
mahkeme karanyla incelemek amacıyla New York'a gelen
4 Türk arkeolog 25 şubat pazartesi gününden itibaren
müzenin depolanna girecelder. Arkeolog Prof. Ekrem
Akurgal, Arkeolog Prof. Güven Bakır, Kültür Bakanlığı
Müsteşar YardımcüığTndan emekli Arkeolog Kurgan
Tezhan ve Uşak Müze Müdürü Arkeolog Kâzım
Karabıyıkoğlu ile 2 Amerikalı arkeologtan oluşan 6
kişiiik bilirkişi heyeti Metropolitan Müzesi'nde bulunan
ve Türkiye'den kaçınlan tarihi eserleri belirleyecekler.
New York'taki Türkiye Başkonsolosluğu yetkililerinden
edinilen bilgiye göre halen Türk tarafının avukatlan ile
Türk arkeologlar arasında görüşmeler yapıhyor.
FOTOĞRAF
'İstanbvıT yarışmasına katılım
• Kültür Servisi — Istanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı'nın düzenlediği "Istanbul" konulu fotoğraf
yanşmasına katılacaklann en geç 1 Mart 1991 tarihine
dek çalışmalannı Yıldız Üniversitesi Meslek
Yüksekokulu, Fotoğraf Programı Büyükdere Cad.
Maslak adresine teslim etmeleri gerekiyor. Siyah-beyaz ve
renkli aynmırun yapılmayacağı yarışmada birincUik ödülü
3 milyon, ikincilik ödüJü 2 milyon ve üçüncülük ödülü
de bir milyon lira olarak belirlendi. Ayrıca üç adet
mansiyon da verilecek. ödül alan ve satın alınan
fotoğraflar tstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
arşivinde sakianacak. Y.Ü. Meslek Yüksekokulu Fotoğraf
Programı'ıun işbirliğiyle hazırlanan yarışmanın jüri
üyeleri Prof. Dr. Nurettin Sözen başkanlığında Doç.
Mehmet Bayhan, Yfd. Doç. Barbaros Gürsel, Doç. Sabit
Kalfagü, Prof. Süha Toner ve Hilmi Yavuz'dan oluşuyor.
SEVEMA/AIILLÂ DORSAY
SİNEMA
Berlin Festival güzeli
• BERLtN (AP) —
15 şubat gününden
bu yana sürmekte
olan 41. Uluslararası
Berlin Film
Festivah''nde bir de
GüzeUik Yanşması
yapıldı. Her yıl
geleneksel olarak
yapümakta olan
GüzeUik
Yanşması'nda bu yıl
Berlinli 18 yaşındaki
üniversite öğrencisi
Sandra Pippow, 1991
Film Festivali
GüzeUik Kraliçesi
seçildi. Berlin Film
Festivali, 26 şubat
akşamı, çeşitli
dallarda ödül
sahiplerinin
açıklanmasıyla sona
erecek.
MUZİK
Anadolu kuarteti Paris'te
• PARİS (Cumhuriyet) — Dört kadın müzisyenden
oluşan "Anadolu Kuarteti", 26 şubat günü Paris
UNESCO salonlarmda ünlü bestecimiz Ahmed Adnan
Saygun'un anısına adanan bir konser veriyor. "Anadolu
Kuarteti" 1985'te kurulan bir muzik topluluğu, kuartetin
yanı sıra oda müziğj yapan grubun geniş bir repertuan
ve çeşitli yurtdışı konserleri var. Birinci keman Çağıl
Yücelen Akın Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası
elemanı. Ikinci keman Demet Emekli yine aynı
orkestrada görevli, viyolaa Feza Gökmen Ankara Devlet
Konservatuvan öğretmeni. Çellist Gülgün Akagün
Sanözen ise Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda
çello gnıbu başkan yardımcısı. "Anadolu Kuarteti", Paris
konserinde Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin ve
Antonin Dvorak'tan üç yaylı kuartet bestesi sunacak.
CSO'dan Almanya turnesi
• ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası, 1991 yıhnın ilk turnesi için Anadolu
Medeniyetleri Müzik Festivali'ne katılmak üzere Berlin'e
gidiyor. CSO Müdürü Mehmet Erten, yaptığı açıklamada
Berlin Uluslararası Müzik Enstitüsü tarafından
düzenlenen "Anadolu Medeniyetleri Müzik Festivali"
kapanış konserinin CSO tarafından verileceğini söyledi.
Mehmet Erten, Berlin'den Leipzig'e geçerek yeni inşa
edilecek Ankara Konser Salonu için incelemelerde
bulunacaklannı belirtti. 1-18 mart tarihleri arasında
düzenlenen festivalin kapanış konserinin Türkiye'den
gelen bir topluluk tarafından yapılmasının önerildiğini
belirten Erten, konser için Turk müziğinin evrensel
boyutunu sergilemeyecek eserler seçtiklerini söyledi.
TİYATRO
Diyarbakır'da oyıın yanşması
• DtYARBAKDt (AA) — Diyarbakır Belediyesi'nce,
ödüllü tiyatro eseri yanşması düzenlendi. Belediye
Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Orhan Asena
Şehir Tiyatrosu'nun sezon açdışma destek ve tiyatro
yazaruğına özendirmek amacıyla düzenlenen yanşmanın
birincilik ödülü 8 milyon lira olarak belirlendi. Orhan
Asena, Esra Ocak, Ziya Demirel, Zafer Kayaokay, Veysel
öngören, Güngör Dilmen, Ülker Köksal, Turgut Atalay
ve Nevin Soyukaya'dan oluşan seçici kumlun
değerlendirmesi sonucu, birinciliğe değer bulunan eser,
daha sonra Diyarbakır Orhan Asena Şehir Tiyatrosu'nda
sahnelenecek. Yanşmaya katılacak eserlerin, en geç 1
Ekim 1991 tarihine kadar Diyarbakır Belediye Kültür
MüdürlUğü'ne teslim edilmesi gerekiyor. •
BÜTÜN ÖĞRETMENLER
İngiliz, Profesyonel ve Deneyifrttt
ıtîejcel'
taı-
üiz
zce
ım
CÜf
src-
vfclrev .
cnuş
Kursiann başlama tarihleri:
Gûndüz: 27 Şubat Akşam: 27 Şubat
Haftasonu: 2 Mart
Tevfık Başer'in 'Sahte Cennete Veda'sı üç sinemada gösteriliyor
6
40 metrekare'den cezaevineSahie fr—rtr Veda
(Abschied Vom Falschen
Paradies) / Senaryo ve Yönetim:
Tevfik Başer / Görüntü: Izzet
Akay / Müzik: Claus Bantzer /
Oyuncular: Zuhal Olcay, Brigitte
Janner, Ruth Olafsdettir, Barbara
Moravviecz, Ayşe Altan, Serpil
Inanç, Karin Klugmann, Tatjana
Clasing, Eva-Maria Kurz, Çelik
Bilge, Birgül Topçugürler / Bir
Alman filmi / 92 dakika
(Beyoğlu Lale, Kadıköy Ocak,
Ankara Gölbaşı).
"40 Metrekare Almanya"nın Afyon kö-
kenli kırsal kesim kadım, bu kez "40
metrekare"sinin dışına çıkmıştır. Ama
yine kapah bir mekâna, bir kadınlar tu-
tukevine geçmek üzere; çünkü kendisi-
ni surekli döven, aşağılayan Alman. ko-
casını bıçaklayarak öldürmüştür. Al-
manya'da yaşayan Türk yazarı Saliha
Scheinhardt'm bir kitabmdan yola çıka-
rak yaptığı bu ikinci film, Tevfik Başer'e
Almanya'da Türk kadım teması üzerine
ikinci filmini yapmak fırsatını getirmiş-
ti. Bu ikinci fümin (bence birincisini de
aşan) basansından sonra yönetmen,
kimbüir belki ücünctt bir filmle, bu yak-
laşımım bir "üçleme"ye dönüştürebilir.
"Sahte Cennete Veda" bizlere, çökü-
şün, intiharın eşiğinde bir Elifi göstere-
rek başlıyor. Sonra bir geriye dönuşle
Elifi hapse düştüğünün ilk günlerinden
itibaren tanımaya başhyoruz. Daha ön-
ceki yaşamına, cinayete, onun nedenle-
rine ve oluşumuna pek değinilmiyor (an-
cak birkaç kınk dökük sözcükle). Başer,
çok akılhca bir seçimle, bizlere kocasını
öldüren bir kadının değil, kendisini bir-
den dilini anlamadığı, kültürünü bilme-
diği, tümüyle yabancı bir çevrede bulan
bir kadının öyküsünü anlatmayı seçrniş.
öykünün çıkış noktasını olduğu gibi va-
nş noktasını da çok iyi belirlemiş olma-
sı, bizlere pek bir gereksiz, fazladan ka-
re bile içermeyen, çok ekonomik ve iş-
ALMAN ELEŞTtRMENLERDEN ÖDÜL - Zuhal Olcay, "Sahte Cennete Veda"
nın başrolünde şaşırtıcı bir oyun çıkanyor. Olca>, bu filmdeki yorumuyla Alman
film elestirmenleri tarafından yılın en iyi kadın oyuncusu seçilmişti.
levsel bir film getiriyor.
Elif, tüm kınlganlığına, çaresizliğine
karşın çökmüyor, ya\f
aş yavaş duruma
uymaya ve iletişim kurmaya başlıyor.
önce biraz Almanca öğreniyor; derdini
rahatça anlatacak kadar... Sonra çevre-
sinde dostlar ediniyor, karşıdaki erkek-
ler koğuşunda yatan bıyıkü ve onurlu bir
Türk mahkûmla duygusal bir yakınlık
kurmayı bile başanyor. Ancak ağabeyi-
nin nadir ziyaret saatlerinde biraz açık
bir giysiyi bahane ederek "orospu" mu-
amelesi yaptığı, çocuklannı doğru durüst
göremeyen, çıkışında Almanya'da kalma
şansı olrnayan, ülkesine döndüğünde ise
yeniden yargılarup yeniden mahkûm ola-
cağını düşünen Elif (Almanya'da sade-
ce 6 yıl ceza yemiştir) sonunda tam bir
bunalıma giriyor.
Tevfik Başer'in yönetmenliğinden ilk
fılmiyle kesin bir yargıya varmak zordu
(konunun şoke edici, "sansasyonel" ya-
nı çok güçlüydü). Ancak bu ikinci nim
kesinlikle gösteriyor ki Başer bir aynn-
tılar, nesneler, atmosferler yönetmenidir.
Gerçek olayların gerçek kişilerini anla-
tırken ve bizlere Ahnanya'da kırsal ke-
sim Türk kadını üzerine çeşitlemeler su-
narken kişilerin ruhsal değişimlerine ve
yaşadıklan dramı ortaya çıkarmaya ver-
diği önemi, ele aldığı dar mekânlann öy-
küdeki işlevine, nesneler ve maddi çevre
dünyasına da aynı ölçüde vermektedir.
Böylece Başer'in filmlerinde insanlar, ço-
ğu Türk filmlerinin aksine, çevreyle tam
bir ilişki, tam bir alış veriş kurmakta ve
öykü-mekân ilişkisi hiçbir yadırgatıcıhk
veya yapaylığa yer bırakmadan gelişebil-
mektedir.
Başer'in dünyasuun kısıtlı, giderek kı-
sır olduğunu söyleyenler olabilecektir.
Ama ben bunlara katılmıyorum. önemli
olan, yönetmenin anlatmak istediği şey-
leri çok iyi seçmiş, saptamış olması. Al-
manya'daki kırsal kesim Türk insanı (ka-
dım veya erkeğiyle) daha sayısız konu-
nun ve dramın malzemesi olabilir. Ba-
şer, iyi bildiği bir çevreyi, sorunlan an-
latmayı seçiyor. Ya ne yapsaydı? "Al-
manya'da bir Türk yönetmeninin yara-
tış sonınlan"nı mı anlatsaydı sözgelimi?
Ayaklan yere basan bir yönetmen Ba-
şer... Ve kendi dünyasını kurmakta ol-
dukça başarüı bir yere gelmiş durumda...
"Sahte Cennete Veda", bir "kadıalar
rutukevT deyince akla gelebilecek (ve ör-
neğin bir Hollywood'un essiz örneklerini
verdiği ve de verebileceği) sansasyon, ero-
tizm, şiddet vb. öğelere hiç yüz vermi-
yor. tnsanlar arası iletişimin, sevginin
mümkün ve de gerekli olduğunu savu-
nan, olası bir Türk-Alman çatışmasına,
olası ırkçı davranışlara yüz vermeyen
film, bu yanıyla Tunç Başaran'ın "Uçurt-
mayı Vurmasınlar'ına buyük ölçüde
yaklaşıyor. Biraz fazla iyimser mi?
"Uçurtma" için düşünüldüğü gibi bu
film için de belki ileri sürülebilir bu gö-
rüş... Ama bu iyimserlik, sonuç olarak
umutlu bir bildiriye bir yaşama mesajı-
na dönüşüyorsa ve sonuç olarak, öyle-
sine karanlık bir ortamda bile bir umut
ışığı ufukta beliriyorsa, buna karşı çık-
mak kolay mı?
Tevfik Başer, bu aslında alçakgönül-
lü ve yalın filme yer yer ustalıklar, ince-
likler yerleştirmesini de bilmiş. Örnek-
se, erkek mahkûmun ziyaretini konuşma
yerine yanda çalan bir akordeonun raü-
ziğiyle eşleştirmesi veya finale doğru in-
tihar girişimini tümüyle sessiz vermesi gi-
bi bölümler oldukça etkileyici. Sevgili ız-
zet Akay'ın "gurbet eHeri"nde bu kaçıncı
başanlı çalışması? Akay'ın görüntüleri,
Claus Bantzer'in müziği, tüm bir yar-
dımcı oyuncular kadrosu, Zuhal Olcay'ın
başroldeki şaşırtıcı oyunuyla birleşiyor
ve çok anlamlı, çok yöne çekilebiür adıy-
la bu "Sahte Cennete Veda"yı görülme-
si gereken bir film haline getiriyorlar.
'KrokodilDandVnin ikincisinde de PaulHogan başrolde
New York'tan timsahlara dönüşKrokodil Dandl 2 (Crocodile Dundee-2) / Yönetmen: John Cromwell /
Senaryo: Paul ve Brett Hogan / Müzik: Peter Best / Oyuncular: Paul Hogan,
Linda Kozlowski, John Meillon / Bir Paramount yapımı (Beyoğlu, Lale, Kadıköy
Sineması, Ankara Metropol)
Avustralya bozkırlarının amansız "timsah
avcısı" Mick Dundee'nin serüvenlerinin ikinci
bölümü... İlk bölümde, "krokodil" avcısı dos-
tumuz, New York kenti denen cangıhn Avust-
ralya'nın en ırak köşelerinden beter tehlikelerle
dolu olduğunu kavramış, ama bunlara karşı ken-
di yöntemleriyle karşı koymayı başarmıştı. Bu
kez onu güzel Amerikah gazeteci sevgilisiyle bir-
likte, önce New York'ta iş ararken, sonra da Ko-
lombiya kökenli bir uyuşturucu işinin başında-
ki haydutlarla savaşımda görüyoruz. Böylece
New York'ta başlayan film, Kolombiya'dan ge-
çerek yeniden ilk filmin dekoruna, yani Avust-
ralya'nın derinlerine geri dönüyor.
Bu filmle (oldukça genç yaşta) üne kavuşan
ve eski usul Hollywood kovboylannın Avustral-
ya şubesi gibi duran Paul Hogan'ın, olasılıkla
kardeşi olan Brett Hogan'la birlikte gerçekleş-
tirdiği bir senaryoya dayalı olan ve ilk filmin ba-
şansından bir hayli zaman sonra ortaya çıkan
bu ikinci serüven, ilk filmin kendine özgü sevim-
liliğini yaratan öğelerle dolu yine... "Kentte bir
koyboy" esprisini sürdüren ilk yanda, kimi ger-
çekten dayanılmaz bölümler var yine: özellikle
"intihareden adam" ve "tuvaiet" sahneleri gi-
bi.
Bu bölümler, oyuncu / senaryo yazarı Paul
Hogan'ın otantik kişiliğinin ve bunun bir par-
çası olan mizah duygusunun ilginç dışavurum-,
lan... Sonra işin içine bir uyuşturuculuk serü-
veninin kanşmasıyla birlikte film, bu türün bi-
linen sularına doğru yelken açmış gibi görünü-
yor. Ne var ki Hogan'ın sürprizleri bitmiş de-
ğildir... Yeniden anavatana, Avustralya'ya dö-
nüşle birlikte, açıkhavanın, Avustralya yerlile-
rinin, bitki ve hayvan zenginliğinin ve doğa
koşullannın da işin içine kanştığı özgün ve öz-
gür bir rüzgâr esmeye ve film yeniden kendi so-
luğunu almaya başlıyor.
Velhasıl bir sinema başyapıtı değilse de ve si-
nemaya getirdiği hiçbir yenilik yoksa da rahat-
ça izlenen ve "hosca vakit geçirten", oldukça
sevimli bir serüven parodisi... Ve ikinci bölü-
münden başlayarak hemen temposu düşen, ken-
dini yineleyen ve gereksizleşen "seri"lerden bi-
ri değil (En azından şimdilik!).
AMANSIZ TİMSAH AVCISI — Avustralya bozkırlannın aman-
sız timsah avcısı Mick Dundee'yi yine Paul Hogan canlandınvor.
'Bekle Dedim Gölgeye' ve İmdat ile Zarife' henüz salon bulamadı
Türk sineması salonımıı arıyor
Suç, büyük ölçüde Yeşilçam'ın kendi suçu.
Ama artık Türk filmlerini seyircisinin
karşısına çıkarma konusunda sinemacılara,
salon sahiplerine büyük görev düşüyor.
: Rumel Cod. 92/4, Otrronboy 147 09 83 152 82 71
Ankara: Selartk Cod. 8 Kat. 5, Kniay 135 30 94 135 23 97
J1
- 3
onuş
TevTık Başer'in "Sahte Cenne-
te Veda" filmi, Berlin 1989 Şen-
liği'nde 2000 küsur kişiiik dev
Zoo-Palast salonunda görkem-
li bir galayla gösterilmiş ve gös-
terimin sonunda dakikalarca al-
kışlanmıştı. Fihn, sonradan Al-
manya'da ve dünyada çeşitli
ödüller kazandı, Olcay'a da Al-
man film eleştirmenlerince veri-
len değerli bir "Yılın Kadın
Oyuncusu" ödülü getirdi. An-
cak 2 yıl sonra ülkemizde gös-
terime giren fihni izlemek ister-
seniz, bırakınız öyle görkemli
bir salonu, 7 milyonluk lstan-
bul'da ancak 2 küçük salondan
birini arayıp bulmanız ve de
Lale-2'nin oldukça dik merdi-
venlerini tırmanmaruz gereki-
yor. (Demek ki biraz tıknefesse-
niz, kalbinizden şikâyetiniz fılan
varsa, unutun gitsin!).
Oysa Zuhal Okay bugün
Türkiye"nin en unlü ve popüler
yıldızıdır. Onun şarkı söylediği-
ni duymak için Memo's vb. bir
kulübe gitseniz, en aşağı 150-200
bin lira ödeyeceksiniz. Lale'nin
hemen karşısında Dünya Sine-
ması'nda "Kan Kardeşleri" mü-
zikalinde Olcay'ı izlemek ise yi-
ne hatırı sayılır bir paraya mal
olacaktır. Oysa Olcay, bize gö-
re (ve sanınm kendisine göre de)
Öncelikle bir sinema oyuncusu-
dur. En başanlı olduğu ve ola-
bileceği alan budur. O zaman
niye Olcay'ın yabana bir ülke-
de çevirdiği, ödül aldığı başanlı
bir filmi, örneğin onun da katı-
lacağı büyuk bir galayla, bir
medya olayı haline getirilerek ve
daha buyuk salonlarda, daha
geniş bir dağıtımla seyirciye su-
nulmuyor? Niye sinemaya, Türk
sinemasına bu üvey evlat davra-
nışı? Ve de bu dağıtım, tanıtım,
"promosyon" beceriksizliği?
Sorun aslında daha geniş bo-
yutlu. Geçen hafta içinde bir
toplantıda bir araya geldiğimiz
yönetmenlerden Atıf Yümaz ve
Nesli Çölgeçen, son filmleri
olan "Belde Dedim Gölgeye" ve
"tmdat ile Zarife"yi gösterecek
salon bulamadıklannı sovledi-
ler. Düşünün.. Turkiye'nin en
kıdemli ve filmleTİ 1980'lerde
büyük iş yapmış yönetmeni Atıf
Yılmaz ve en azından "Zügürt
Aga"sı TRT televizyonunda dö-
ne döne oynatılan ve herkesin
ayılıp-bayılarak izlediği Nesli
Çölgeçen'in son filmlerı salon
bulamıyor. Acaba düş mu göriı-
yoruz? Burası Türkiye değil mi?
ABD'nin bir eyaletinde veya Pa-
tagonya'da mı yaşıyoruz? Bu na-
sıl oluyor?
Suç, hep inandığımız ve yaza-
geldiğimiz gibi buyuk ölçüde Ye-
şilçam'ın kendi suçudur. kaba-
hatidir. Seyirciyi böylesine ken-
di filmlerinden soğutmuş ol-
mak, bağlılığını, "vefa"sını yıl-
lar yılı göstermiş kalabalık bir
kitleyi böylesine çilyavrusu gibi
dağıtmış olmak, bunca yıl için-
de bir sinema salonu altyapısı-
nı kuramamış, ele gecirememiş
olmak, sinemanın o parlak dö-
nemlerinde akan parayı akılcı*
altyapı yatınmlanna dönüşture-
memiş olmak, bu sinemanın ve
onun hâlâ iş başında bulunan
bir kuşağının suçudur. Bu yad-
smamaz.
Ama artık bu suç arama, ka-
bahat dağıtma aşamasıda deği-
liz. Şimdi önemli olan, en azın-
dan ilginç, iddialı değerli Türk
filmlerine (ki onlar da zaten bir
avuç filmi geçmiyor) mutlaka
salon bulmak, seyirci karşısına
çıkma olanağı sağlamaktır. Bu-
nun için özellikle sinemacılara,
salon sahiplerine ve de yabancı
(Amerikan) şirketlerinin temsil-
cilerine büyük görev düşüyor.
'İMDAT İLE ZARİFE' DE AÇIKTA — "tmdat üe Zarife", "Zügurt Ağa'nın yönetmeni Nesli
Çölgeçen'in yeni filmi. "tmdat ile Zarife" de salon bulamayan filnüer arasında.
Sinema salonu sahip ve işletme-
cileri, özellikle o bir zamanlar
"sanat sineması" olacağız diye
ortaya atılan Dünya, Beyoğlu gi-
bi salonlar; geçen yıllarda kimi
Türk filmlerinden oldukça pa-
ra kazanmış olan Emek sinema-
sı; tstanbul çapında hatırı sayı-
lır bir salonlar zincirini işleten
Özen Film ve de SESAM'ın, do-
layısıyla Türk sinemasının değiş-
mez patronu ve en azından At-
las, Yumurcak sinemalannın (ve
yeni açılacak Kent sinemasının)
sahibi/işleticisi Tiirker tnanoğ-
lo... Salonlanmzda belli sayıda
Türk filmine yer vermek, sizin
yalmz bir sinemaa olarak değil,
Türk pasaportu taşıyıp Türki-
ye'de yaşayan biri olarak da asli
ve savsaklanamaz görevinizdir.
Ve de o "major"lann temsil-
cileri... Filmlerinize, onların iş
yapıp para kazanmasına ve böy-
lece sinemacılığın canlanması-
na, kendi adımıza karşı değiliz.
Ama siz de biraz insafa gelin!..
Bu böyle gitmez. Eğer çoğu ger-
çekten de fındık-fıstık kabilin-
den filmlerinizle Istanbul'un,
Ankara'mn ve de tüm ülkenin
salonlarını böylesine işgal eder,
Türk filmlerine hiç yer bırakmaz
ve de gitgide artan bir iştahla,
hep bize hep bize derseniz, bu
tavan bir gün başınıza çöker. Si-
nemasını yok ettiğimiz, yaşama
hakkı vermediğiniz ülkede emin
olun sizi de yaşatmazlar. Gün
ola devran ola!.. Yönetimler de-
ğişir, hükümetler gelir gider,
ama eninde sonunda zorlayıcı,
yasaklayıcı, düşünmek bile iste-
mediğimiz önlemler alınır, çanı-
nıza ot tıkanır. Ve o gün, aslın-
da tümüyle özgür, serbest bir si-
nemacılığı savunan, her türden
zoraki önleme karşı olan bizim
gibi yazarları bile yanınızda bu-
lamaz, tümüyle yaİnız kalırsınız.
Bizden ciddi ve içtenlikli bir
uyarı size!..
Cimok, bugün
Lebriz^de
• Knltür Servisi —
"Figüratif Türk Resminde
Faruk Cimok" başhkh sergi
bugün Galeri Lebriz'de
açıhyor. 8. kişisel sergisini
açan Faruk Cimok, yöresel
ve otantik yaşam
biçimlerine tanıkhk eden
yeni resimlerini sunacak.
Cimok'un son aylarda
yoğun bir tempoyla
haarladığı "Çiçek Pasajı",
"Temel Atma Töreni",
"Sünnet Düğünü", "Bir
Sergi Kokteyli" gibi
çalışmalan da bu sergide
yer alacak. Cimok,
resimlerinde figürlerin
yöresel ve toplumsal
özelliklerini yansıtan ince
bir gülmece ve taşlama
üslubu kuUanıyor.
16 kısa film
peş peşe
• Kültür Servisi — III.
Uluslararası tstanbul Kısa
Film Günleri'nde bugün 16
çalışma gösterilecek.
Fransız Kültür
Merkezi'ndeki gösteride
Fransa'dan "Bayramın
Atlan", "Dokunulmaz", <
"Son", "Herman Heinzel";
Avusturya'dan "Modera
Sinirleri Olan tnsan,
"Einstein'ın Rüyası";
lsveç'ten "Vahşi Bebek";
adh fiunler yer alacak. Saat
15.00'te başlayacak bu
birinci bölumden sonra ara
yapılacak ve saat 18.00'den
itibaren Fransa'dan
"Lardux", "Imagine",
"Sağırlar Diyaloğu",
"Haber" ve "Boş Şeyler";
Ingiltere'den "Tembel";
İsviçre'den ise "Cafe
Mecanique", "Bir Aşk
Hikâyesi Daha" ve "Üç
Asker" adh çalışmalar
sunulacak.
Gökmen'den
istifa
• ANKARA (AA) —
Orkestra şefi Doç. Rengim
Gökmen, Ankara Devlet
Opera ve Balesi'ndeki şeflik
görevinden aynhyor. tzmir
Devlet Senfoni Orkestrası
Genel Müzik Direktörlüğü
görevini kabul eden sanatcı
bu ay içinde Ankara'daki
görevini bırakacak. Bir süre
önce de Devlet Opera ve
Balesi Genel Müzik
Direktörlüğü görevinden
aynlan sanatçı Gökmen,
aynlma nedenlerinin
tamamen kişisel olduğun^,^)(
çalışmaların daha düzenİj'. ,
yürüyeceğini inandığı için ''
senfoni orkestrasmı tercih
ettiğini söyledi.
Tıyatro SOS
kuruldu
• Kültür Servisi — Daha
önce Bakırköy Belediyesi
Adile Naşit Sahnesi'nde
çalışan amatör tiyatrocular,
Bakırköy tşadamlan
Derneği Tiyatro SOS'i
kurarak çalışmalannı
sürdürüyorlar. 24 kişiden
oluşan topluluk, ilk olarak
24 şubat günü saat 19.30'da
Woody Allen'in yazdığı,
Burçay örün'ün yönettiği
"Tanrı" adlı oyunu
sahneleyecek. Oyunun
dekorlannı Altan Yücebaş,
kostümlerini Ketayi Dumlu,
müziklerini ise Cumhur
Erkut hazırladı. Oyun
Adile Naşit Kültür
Merkezi'nde izlenebilecek.
Topluluk, 1991-1992 tiyatro
sezonu için yine
kendilerinin yazdıklan bir
kabareyi sergilemeyi
planlıyor.
BUGÜN
• Konser Bakırköy
Belediyesi Armoni
Orkestrası saat 15.00'te
Adile Naşit Kültür
Merkezi'nde bir konser
verecek. Suha Akalın'ın
yöneteceği konserde klasik
müzik ve pop-caz müzik
yapıtlan sunulacak.
bugün
bilsak
22 ŞUBAT CUMA :
19J0 Bilsak Tiyatro
Aıölyesi: "lştcBaşIşteGövde
lştcKanaüar"
Yazan: Scvim BURAK
Görsel Sanat Atölyeleri
Mehmet GÜLERYÜZ
yönctimındc (Pcr. - Cum.)
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
15.00-18.00 HcavyMcial
18.00 -24.00 Rock
Moving Housc
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99