Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ŞUBAT 1991 •• • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Körfez Savaşında Yeni Aşama...
(Baştarafı 1. Sayfada)
sız şartsız' çekilmesıni öngörüyor.
Oysa Irak, dünkü çağrısında Kuveyt'ten
çekilmeyi belirli önkoşullara bağlamıştır. Ba-
zıları şöyle özetlenebilir.
• İsrail'in işgal altında tuttuğu Arap top-
raklarından çekilmesi.
• İsrail'in bu konudaki BM Güvenlik Kon-
seyi kararlarına uymasının sağlanması.
• Kuveyt'te yeni düzenin seçimle kurulma-
sı ve El Sabah ailesinin yeni düzende yeri-
nin olmaması
• ABD ve tüm müttefiklerinin askeri güç-
lerini bölgeden çekmeleri.
• Körfez'in yabancı asker ve üslerden
anndınlması.
BM Güvenlik Konseyi'nin Kuveyt'ten "der-
hal ve koşulsuz çekilme" kararına, koşullar
getiren böyle bir çağrının VVashington ve
Londra'da kabul edilmesi beklenmezdi. Ni-
tekim ABD ve ingiltere'nin yanı sıra Alman-
ya ve Franşa da çağrıyı reddetmişlerdir. Bu-
na karşılık İtalya ile Ispanya'nın Irak'ın öne-
risini daha yumuşak bir üslupla geri çevir-
dikteri gözlenmiştir. İtalya Dışişleri Bakanı Gi-
anni de Michelis öneriyi önce "çok olumlu bir
adım" olarak nitelemiş, bir saat sonra ise
"kabul edilemez" olduğunu bildırmiştir.
İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez de öne-
riyi Körfez krizinin başlangıcından bu yana
"ilk olumlu adım" şeklinde tanımlamış, ama
Madrid'in "müttefiklerin Irak'ı Kuveyt'ten çı-
karma çabalannı desteklemeye devam
edeceğini" sözlenne eklemiştir.
Ancak Irak'ın çağrısında "çekilme" sözcü-
ğünün ilk kez dile getirilmesi kendi başına
önemlidir.
Bundan sonra neler olabilir?
VVashıngton'a dönük siyasal baskılar yo-
ğunlaşabilir. Koalisyonu oluşturan güçler
arasında zamanla çatlak uç verebilir. Arap
dünyasında havanın biraz daha Irak lehine
dönmesi bir başka olasılıktır.
Tahran ve özellikle Moskova'nın daha çok
devreye girmeleri beklenebilir. Nitekim Sov-
yetler Birliği Başkanı Gorbaçov'un sözcüsö,
Bağdat'ın çağrısını "memnunluk ve umut
verici" olarak nitelemiştir. Bu açıdan, Irak Dı-
şişleri Bakanı Tarık Aziz'in yarın Moskova'-
ya yapacağı ziyaret büyük bir ilgiyle izlene-
cektir.
Akla başka sorular da geliyor:
Bağdat'ın bu çıkışının altında sadece Sad-
dam'ın zamana oynaması mı yatıyor? Sad-
dam bu çağnsıyla askeri yenilgısini siyasal
yengiye dönüştürebilecek bir adım mı atmış
oluyor? Kara savaşını geciktirmek için Mos-
kova'nın desteğini mi arıyor? VVashington'-
da karabasan senaryosu diye nitelenen Sad-
damlı çözüm yolunda bir gelişme mi söz ko-
nusu olan? Ya da Saddam dönüşü olmayan
bir yörüngede, kendisiyle birlikte Irak halkı-
nı da felakete götürmeye devam mı edecek?
Sorular daha da çoğaltılabilir. Ama bugün
için sözü uzatmaya gerek yok. Önkoşullu da
olsa Bağdat'ın "çekilmek'ten söz etmesi,
Körfez'de yeni bir aşamaya işaret ediyor.
Savaş ıkinci ayına girerken durum böyle.
Önce ANAP, sonra belediye
NOTLAR
Papatyalann 'silah zoru'
FARUK BİLDtRİCİ
"ANAP'ın anası" Semra
özal'ın Istanbul ll Başkanlığı
konusunda en büyük destekçi-
leri "Papatyalar". Türk Kadını-
nı Güçlendirme ve Tanıtma Vak-
fı yöneticilerini görseniz sanki
Semra Özal'ın politikaya atılma-
sı onlann cümbürcemaat iktida-
ra gelmeleri.
Bayan Özal dün sabah vakfın
düzenlediği sempozyuma girer-
ken etrafında vakıf yöneticileri
ile Devlet Bakanı Giineş Taner-
in eşi Beyza Taner, terzisi Mii-
berra Karol, Istanbul Milletve-
kili Leyla Yeniay Koseoğlu, sa-
natçı Osman Yagmurdereli, da-
nışmanı Vebbi Dinçcan vardı.
Yani politika ile ilgilenen ve
Semra Hanun'ın sürekli yanın-
da olan tek kişi Köseoğlu idi.
Semra Haaım'ı politikada des-
tekleyen kişilerin başında Dev-
let Bakanı Ibrahim Özdemir ile
kızı Zeynep Özal bulunuyor. Ta-
bii en büyuk destekçisi Cumhur-
başkanı Turgut Özal. ANAP'lı-
lann kulaklarında hâlâ Turgut
Özal'ın son büyük kongrede
söyledikleri yankılanıyor:
"Bu partiyi eşimle birlikte
kurduk. Beni politikaya atil-
mam içia Semra Hanım Ouıa et-
ti. Sonra da her zaman bana
yardımcı oldu."
ANAP'lılar Turgut Özal'ın
Semra Özal'Ia her yerde el ele
dolaşmasına, kongre salonlann-
da kürsünün hemen yanında yer
almasına alışıklar. Mehmet Ke-
çeciler'in ANAP Teşkilat Baş-
kanlığı yaptığı sırada Turgut
Özal'ın Semra Özal'Ia bir yat ge-
zisi sırasında tutuştuğu "ladese"
kurban gittiği de hâlâ bellekler
de.
Politikaya girme niyetini da-
ha önce defalarca ima eden Ba
yan özal da liberallerin daveti-
ni fırsat bilerek ANAP ll Baş-
kanlığı'na soyunuyordu.
Amaç, ANAP'm anası olarak
çoktan hak ettiğine inandıği bir
göreve gelmenin ilk adımını at-
mak. tkincisi büyük kongre ön-
zine gelen iyi giyimli kadınlara,
"Papatyalar da gelmiş" ve "işa-
damlarının karılan ne olacak"
diye laf atan delegeler, Semra
özal'ın da hemen her sözüne
mınldanarak da olsa karşılık ve-
riyorlardı. Üç-dört delegenin de
"vazgeçin" uyansı Bayan Özal'ı
sinirlendiriyordu.
ANAP'taki durumu en iyi
ifade eden, bir delegenin, "sonu-
cu sandık bdirlemeyecek mi"
sorumuza verdiği yanıt
oluyordu:
"Sandık bizim elimizde, ama
tabanca da onlann elinde. Ta-
bancayı bogazunıza dayayıp yere
yatırdılar..."
(Baştarafı 1. Sayfada)
ekledi.
Bayan Özal, haftanın yarıdan
çoğunu tstanbul'da geçireceğini
belirtirken "Aldığım bir işi ema-
neten, vekâleten göturmem.
Kendim çalışarak götürmeye
kararlıyım" diye konuş^tu.
ANAP Genel Başkanlığı'nı
duşünmediğini vurgulayan Ba-
yan Özal, Başbakan Yıldırım
Akbulut'un ilçe başkanlarının
protestosuyla ilgili olmadığını
soyledi. Semra Özal, sözlerini
"Bir kadın olarak en şerefli, en
yttksek makama gelmiş, otur-
muşum. Bundan sonra benim
gelmeyi isteyebilecegim hiçbir
yer yok, ama ben Koşk'u bıra-
kıyorum. Yeniden bu işe aşağı-
dan baslıyorum. Tepeden inme
degüim, çunku partiyi kuran be-
nim. Fikri ortaya atan, butıin
eziyeti çeken, kuran benim. Ge-
ne o noktadan baslıyorum. Ar-
kadaşların içine geri
dönüyorum" diyerek tamamla-
dı. Semra Özal, il yöneticileriyle
yaklaşık yarım saat süren bir
toplantı yaptı.
Semra Özal'ın en büyuk des-
tekçilerinden biri olan ANAP
İstanbul Milletvekili Leyla Yeni-
ay Köseoğlu, Cumhuriyet'in so-
rulannı yanıtlarken ilçe başkan-
larının önceki günku yemeğe ka-
tılmamaları konusunda "böyle
bir terbiyesizlik yapmalanndan"
üzuntü duyduğunu söyledi.
Köseoğlu şöyle konuştu:
"tstanbul'a gelen dört baka-
m (Mebmet Keçeciler. Husniı
Dogan, Cemil Çiçek ve Abdül-
kadir Aksu) harp zamanı hiikii-
met işlerini bırakıp böyle şeyler
yapmalanndan dolayı frvkalade
kınıyonım. Bunlardan, omrüm
yettiğince bunun hesabını so-
racağun.
Köseoğlu, Semra Özal'ın ya-
rın akşam Hilton Oteli'nde de-
legelere vereceği yemeğin dave-
tiyelerinin bir bölümünün ilçe
başkanlan tarafından dağıtılma-
masına da değinerek yemek için
gazetelere ilan vermeyi düşün-
düklerini belirtti.
Bu arada Semra özal'ın gene!
başkanlıktan aynlması nedeniy-
le 22 şubatta Türk Kadınını
Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı,
olağanüstü kongre düzenleye-
cek. Bu kongrede genel başkan-
lığa Özallar'ın oğlu Ahmet'in
kansı Elvan Özal'ın seçilmesi
bekleniyor. Semra özal da tu-
zük gereği "onur başkanı" ola-
cak.
Özallar'ın şerefi
Semra Özal daha sonra par-
tililerle sohbet etmek üzere sa-
lona geçti. Partililer Semra
Özal'ı ayakta alkışladılar ve "en
büyük başkan" diye slogan at-
tılar. Semra Özal masada ba-
kanlar İbrahim Özdemir, Avni
Akyol, Ercüment Konukman ile
milİetvekilleri Temel Gündogdu,
Altan Kavak ve Orhan Ergüder
ile birlikte oturdu.
İlk konuşmayı yapan Devlet
Bakaru İbrahim özdemir, "Be-
nim için en büyük şeref Özal-
lar'la birlikte olmaktır. Başın-
dan beri Özallar'la birlikte ba-
şandan başanya koştuk" dedi.
Özdemir, özal'ın adayhğını
açıklayınca salondakiler ayağa
kalkarak uzun süre alkışladılar.
Semra Özal da sözlerine,
"Çok degerli ANAP'lı kardeş-
ler, bu salona girerken hakika-
ten heyecanlandım, 83'teki ha-
vayı hissettim" diyerek başladı.
"Bu parti benim evladım gibi"
diyen Özal'a bir kadın, "Siz de
bu partinin anasısınız" şeklinde
bağırdı. Özal, sözlerini özetle
şöyle surdürdu:
"tnsan evladım nasıl gözün-
den sakınır. takip ederse ben bu
partiye kurucu olmadığıma şim-
di pişmanım. Turgut Bey o ka-
dar çok ısrar etti. Hayatımda
duydugum ilk pişmanlık parti-
nin kurucusu olmamamdır.
Ama adım adım, her an bu par-
tinin her şeyini takip ettim. Ay-
rıca tstanbul benim her şeyim,
vatanım. tstanbul, Türkiye'nin
kalbi. Her şey burada başlar,
burada şekillenir. Ben bugün bir
kadın olarak, bir eş olarak ge-
lecegim en şerefli makama gel-
mişim. Peki, Köşk'ü bırakıp ni-
ye aşagıya geliyonım, bunu an-
latmak istiyorum."
Savaş gibi kaza: 19 ölü 30 yaralı
Haber Merkezi — Balıkesır -cesi muhafazakârlann gücünu
kırmak. Semra Özal'ın taktiği- Izmir ve Merzifon - Samsun ka-
ni en iyi anlatan da Ltyla Yeni- rayollarmda meydana gelen tra-
ay Köseoglu'nun şu cümleleri Tık kazalarında 19 kişi öldü, 30
oluyordu: kişi de yaralandı. Kaza dun
"Semra Hanım teşkilatın de- saat 02.30 sıralarında Balıke-
ğil, halkın içinden çıkmaya ça- sir'e 8 kilometre mesafede mey-
hşacak. Halk onu istiyor. Bu teş- dana geldi. Bursa istikametin-
kilat masada seçilmişti zaten." den Balıkesir'eO3 ID 391 plaka-
Ama Semra özal'ın Bakırköy h kamyonla gelmekte olan Sey-
ilçe merkezine yaptığı ziyaret fettin Aydın, önündeki aracın
Köseoğiu'nu yalarüıyordu. Sem- dinlenme tesislerine birden sap-
ra özal ile birlikte parti merke- ması üzerine şerit değiştirdi. Bu
sırada Izmir'den Balıkesir'e gel-
mekte olan Necdet Ayta yöne-
timindeki 20 FT 333 plakalı oto-
büsle çarpıştı yaşamlarmı yiti-
renler şunlar:
Mustafa Kaya, Nezahat Yıl-
dız, Bahadır Turan, Murat Din-
çok, Duran Kaya, Muazzez Ka-
ya, Büşra Kaya, Mustafa Tu-
ran, Güleren Mehmet, Çiğdem
Yalın, Numan Güner.otobüs
şoförü Necdet Ayta ve kamyon
şoförü Seyfetin Aydın.
Bu arada Merzifon - Samsun
karavolunun 2. kilometresinde
dün gece saat 23.15'te meyda-
na gelen trafik kazasında 6 kişi
hayatını kaybetti. Bir kamyon-
la ozel otomobilin çarpışması
sonucu meydana gelen kazada
otomobilde bulunan Ahmet De-
mir. lzzet Şahin, Fanık Dayı ve
Kamil Elvan Sarıaslan, otomo-
bil surücüsu Mustafa Solak ve
kimliği belirlenemeyen bir lcisi
hayatlannı kaybetti.
Eymen Topbaş'la konuşması-
nı yineleyen Semra özal, İstan-
bul il örgütünde bazı gruplaş-
malar olduğuna değinerek
"ANAP mflUyetci-muhafazakâr,
ama dinamik ve yenilikçi bir
parti" dedi. ll başkanlığını
"fedakarlık" olarak niteleyen
Bayan özal 38 yılhk evliliği bo-
yunca Turgut Özal'dan bir gün
bile keyfı olarak aynlmadığını
anlatarak "Bu parti için onu yal-
mz bırakacağım. tnşallab Istan-
bul'u butun Türkiye'yi modern
bir hale getireceğiz" dedi. özal,
vakıf yöneticilerinden hiç kim-
seyi parti yönetimine almayaca-
ğını yineleyince, dinleyenlerden
biri, "tşte biz de ondan
korkuyorduk" karşılığını verdi.
Bayan Özal, bir partilinin,
"Sizin için tepeden inme,
diyorlar" sözlerini, "Ben parti-
nin kurucusuyutn. Benim için
böyle bir şeyi kimse soyleyemez"
diye yanıtladı. Özal sözlerini,
"Ben mücadeleden yılmam" bi-
çiminde tamamladı. Ve salon-
dan aynlmadan önce ellerini ha-
vada birleştirerek ANAP selamı
verdi.
*Sultan ana'
Semra özal'ı Bakırköy
ANAP ilçe merkezinin önünde,
milİetvekilleri Sudi Türel, Necat
Eldem, Hilmi özen, A.Baki Al-
bayrak ile ilçe yöneticileri kar-
şıladılar. özal'ın başına büroya
girişi sırasında çiçekler serpildi.
İlçe merkezinde kısa bir ko-
nuşma yapan Bayan özal'a, bir
delege, "Tabamn sesine kulak
verin. Gelin bu işten vazgeçin.
Gönlümüzün snltan aaası
kalın" dedi. Delegenin sözleri-
ni salondakiler alkışlarken,
Semra özal da sinirlenerek, "D-
çe başkanlan düzenledigim ye-
meğe itibar etmediler. Onun
üzerine adayhğımı açıklamak
mecburiyetinde kaldım. Verdi-
gim karardan asla dönmeyece-
ğim. Mücadele edecegim" kar-
şılığını verdi.
Bakırköy ilçe muhasibi Seba-
hattin Çakır da "Ne olur bu işi
iyi düşünelim. Biz, hanımefen-
diye, Cumhurbaşkanımıza zarar
gelsin istemeyiz" derken, bakan
özdemir sözünü kesti. özal da
"Bu arkadaşlar bazı kisilerin te-
siri altında kalmış. Biz bu karan
verirken Cumhurbaşkam'yla
çok ince düşünduk. Bugüne ka-
dar yapüğırnız hesaplarda yanıl-
madık. Endişeniz bize zarar ge-
lecegiyse hiç merak etmeyin" di-
ye yanıtladı.
Semra özal, ANAP ilçe mer-
kezlerini dolaşmaya bugün de
devam edecek. Bu arada Semra
özal'ı destekleyenlerin delegele-
rin evlerine "ANAP'a gönül
verenler" imzasıyla mektuplar
gönderdikleri öğrenildi.
GOZLEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Saddam'ın bu açıklamayı, kara savaşının başlayacağı gürv-
lerde yapması, "Irak zaman kazanmak istiyor" şeklındeki yo-
rumlara yol açıyor. Dikkat çeken bir başka nokta da bu öneri-
nin Sovyetler'in barış için devreye gırdiği günlere rastlamasıdır.
Arap sıyasetı, petrol ve kumun oluşturduğu vıcık vıcık bir ça-
mura benzıyor. Bu çamura bulaşmamakta sayısız ulusal yarar
vardır! .. • • •
Semra Ozal, gazetelerin genel yayın müdürleri, temsilcileri
ve köşe yazarları iie istanbul'da düzenlediği yemekli toplantı-
da adayiığı konusunda oylama yaptırmış; kımileri Bayan özal'ın
adaylığına "evet" demış, kımi "haytr", kimi de çekimser oy kul-
lanmış.
Semra Hanımefendi, gazetecilere "ANAP İstanbul II örgütû
ön seçmenleri" işlemi yapmış; gazeteciler de bu oyuna gelmiş-
ler!
Bir dahaki yemekli toplantıda Semra Hanımefendi gazete-
cilere "Papatya talı" açtırırsa sakın şaşırmayın.
Gidiş, o gidistir...
Osmanlıda "Lale Devri", anayasasında "hiçbir aileye imtiyaz
tanınamaz" yazılı cumhuriyette de "Papatya devri"!
Gazeteci, bu gibi toplantılarda kişiliğini, meslek onurunu ve
gazetesinin okurlarının yürekleri ile bütünleşen kimliğini ko-
rumak zorundadır.
Böyle oldubittiler ile karşılasan gazeteci, tıpkı Güneri Civa-
oğlu gibi örneğin, "Sen gazeteciyim, evet ve hayırdemem" der.
Ve uygun bir dille de bu oylamanın yersizlığini ve yakışıksızlh
ğını da anlatmaya çalışır. Ertesi gün de köşesinde bu densizlt-
ği vurgular.
Sarı basın kartlan, Cumhurbaşkanı eşlerinin masalannda is-
kambil kâğıtları gibi dizilip dağıtılamazl
Konuya iki açıdan bakılabilir:
Cumhurbaşkanı eşlerinin parti il başkanlıklanna aday olma-
larını yasaklayan bir yazılı kural yoktur. Semra özal'ın her yurt-
taş gibi seçme ve seçilme hakları var; bu haklarını kullanması
da doğal.
Konuya bu açıdan bakarsanız bir sorun, bir sakınca da yok;
ancak olay çok daha geniş açılardan ele alınmalıdır.
O geniş açı da 'tumhurbaşkanlığınm tarafsızlığı"dır. Bu ilke
hafıfe alınmaz.
Cumhurbaşkamna anayasal güç ve yetki veren kaynak bu
•tarafsızltk ilkesrdir.
Bu ilke cumhurbaşkanlığı nıteliğinın vazgeçilmez ve devre-
dilmez kurallarından biridir.
Cumhurbaşkanı "tarafsız" olmak zorundadır.
Cumhurbaşkanı, partilere, işveren ve işçi kuruluşlarına, çe-
şitli siyasal dûşüncelere ve idoolojilere karşı yansız olmak zo-
rundadır Bu bir anayasal zorunluluktur.
Cumhurbaşkanı, bu zorunluluğa uvduğu ölçüde "Türk mtt-
letinin bir'-'ğini temsil" eder. Bu zorunluluğa uymazsa, işte o za-
man "taraf" olur.
ANAP içinde "taraf olur; hükümet tçinoe "taraf' olur; ANAP
İstanbul il örgütünde ilçe başkanlan arasında "taraf' olur.
"MHIİ birliği" temsil görevı, ANAP İl Başkanlığı kulisleri ile bağ-
daşmaz.
Parti il seçmenleri ile eşinin il başkanlığt adayiığı için kulis-
lere giren, bu amaçla düzenlenen parti yemeklerine katılan bir
cumhurbaşkanı, o anda "tarafsızlığını" yrtirmış ve anayasa dı-
şına çıkmış demektir.
Partisinin ilçe düzeyindeki kulisterinde "taraf' oten bir cum-
hurbaşkanı "millet birliğini" nasıl temsil eder?
Etmez; edemez!
Semra Hanımefendi'nin adayiığı, adaylık konulurken izlenen
yol ve yöntemler, cumhurbaşkanlığı tarafsızlığını yok etmiştir.
Daha doğrusu cumhurbaşkanlığı tarafsıztığı bir kez daha yok
edilmiştir.
Tarafsız cumhurbaşkanı, TBMM'ye gelip yasa tasanları ve
hükümet kararlar için partili milletvekillerini toplayıp "kulis" ya-
pamaz.
Yaptığı anda cumhurbaşkanlığı tarafsıztığı ile ters düşer.
Ters düştü ve ters düşüyor!
Semra Hanımefendi, bugünkü konumunu, etkisini ve akılal-
maz ayrıcalığını, anayasadan değil Yurttaşlık Yasası'ndan alı-
yor. "ANAP'm anası" anayasanın "tagyir, tebdil verfga"sınınböy-
lece ana nedeni oluyor!
Bazı gazeteciler de buna bin bir dereden su getırerek alkış
tutuyor. Bravo! , .. ,.,