12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 1991 •• • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Körfez Savaşında Yeni Aşama... (Baştarafı 1. Sayfada) sız şartsız' çekilmesıni öngörüyor. Oysa Irak, dünkü çağrısında Kuveyt'ten çekilmeyi belirli önkoşullara bağlamıştır. Ba- zıları şöyle özetlenebilir. • İsrail'in işgal altında tuttuğu Arap top- raklarından çekilmesi. • İsrail'in bu konudaki BM Güvenlik Kon- seyi kararlarına uymasının sağlanması. • Kuveyt'te yeni düzenin seçimle kurulma- sı ve El Sabah ailesinin yeni düzende yeri- nin olmaması • ABD ve tüm müttefiklerinin askeri güç- lerini bölgeden çekmeleri. • Körfez'in yabancı asker ve üslerden anndınlması. BM Güvenlik Konseyi'nin Kuveyt'ten "der- hal ve koşulsuz çekilme" kararına, koşullar getiren böyle bir çağrının VVashington ve Londra'da kabul edilmesi beklenmezdi. Ni- tekim ABD ve ingiltere'nin yanı sıra Alman- ya ve Franşa da çağrıyı reddetmişlerdir. Bu- na karşılık İtalya ile Ispanya'nın Irak'ın öne- risini daha yumuşak bir üslupla geri çevir- dikteri gözlenmiştir. İtalya Dışişleri Bakanı Gi- anni de Michelis öneriyi önce "çok olumlu bir adım" olarak nitelemiş, bir saat sonra ise "kabul edilemez" olduğunu bildırmiştir. İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez de öne- riyi Körfez krizinin başlangıcından bu yana "ilk olumlu adım" şeklinde tanımlamış, ama Madrid'in "müttefiklerin Irak'ı Kuveyt'ten çı- karma çabalannı desteklemeye devam edeceğini" sözlenne eklemiştir. Ancak Irak'ın çağrısında "çekilme" sözcü- ğünün ilk kez dile getirilmesi kendi başına önemlidir. Bundan sonra neler olabilir? VVashıngton'a dönük siyasal baskılar yo- ğunlaşabilir. Koalisyonu oluşturan güçler arasında zamanla çatlak uç verebilir. Arap dünyasında havanın biraz daha Irak lehine dönmesi bir başka olasılıktır. Tahran ve özellikle Moskova'nın daha çok devreye girmeleri beklenebilir. Nitekim Sov- yetler Birliği Başkanı Gorbaçov'un sözcüsö, Bağdat'ın çağrısını "memnunluk ve umut verici" olarak nitelemiştir. Bu açıdan, Irak Dı- şişleri Bakanı Tarık Aziz'in yarın Moskova'- ya yapacağı ziyaret büyük bir ilgiyle izlene- cektir. Akla başka sorular da geliyor: Bağdat'ın bu çıkışının altında sadece Sad- dam'ın zamana oynaması mı yatıyor? Sad- dam bu çağnsıyla askeri yenilgısini siyasal yengiye dönüştürebilecek bir adım mı atmış oluyor? Kara savaşını geciktirmek için Mos- kova'nın desteğini mi arıyor? VVashington'- da karabasan senaryosu diye nitelenen Sad- damlı çözüm yolunda bir gelişme mi söz ko- nusu olan? Ya da Saddam dönüşü olmayan bir yörüngede, kendisiyle birlikte Irak halkı- nı da felakete götürmeye devam mı edecek? Sorular daha da çoğaltılabilir. Ama bugün için sözü uzatmaya gerek yok. Önkoşullu da olsa Bağdat'ın "çekilmek'ten söz etmesi, Körfez'de yeni bir aşamaya işaret ediyor. Savaş ıkinci ayına girerken durum böyle. Önce ANAP, sonra belediye NOTLAR Papatyalann 'silah zoru' FARUK BİLDtRİCİ "ANAP'ın anası" Semra özal'ın Istanbul ll Başkanlığı konusunda en büyük destekçi- leri "Papatyalar". Türk Kadını- nı Güçlendirme ve Tanıtma Vak- fı yöneticilerini görseniz sanki Semra Özal'ın politikaya atılma- sı onlann cümbürcemaat iktida- ra gelmeleri. Bayan Özal dün sabah vakfın düzenlediği sempozyuma girer- ken etrafında vakıf yöneticileri ile Devlet Bakanı Giineş Taner- in eşi Beyza Taner, terzisi Mii- berra Karol, Istanbul Milletve- kili Leyla Yeniay Koseoğlu, sa- natçı Osman Yagmurdereli, da- nışmanı Vebbi Dinçcan vardı. Yani politika ile ilgilenen ve Semra Hanun'ın sürekli yanın- da olan tek kişi Köseoğlu idi. Semra Haaım'ı politikada des- tekleyen kişilerin başında Dev- let Bakanı Ibrahim Özdemir ile kızı Zeynep Özal bulunuyor. Ta- bii en büyuk destekçisi Cumhur- başkanı Turgut Özal. ANAP'lı- lann kulaklarında hâlâ Turgut Özal'ın son büyük kongrede söyledikleri yankılanıyor: "Bu partiyi eşimle birlikte kurduk. Beni politikaya atil- mam içia Semra Hanım Ouıa et- ti. Sonra da her zaman bana yardımcı oldu." ANAP'lılar Turgut Özal'ın Semra Özal'Ia her yerde el ele dolaşmasına, kongre salonlann- da kürsünün hemen yanında yer almasına alışıklar. Mehmet Ke- çeciler'in ANAP Teşkilat Baş- kanlığı yaptığı sırada Turgut Özal'ın Semra Özal'Ia bir yat ge- zisi sırasında tutuştuğu "ladese" kurban gittiği de hâlâ bellekler de. Politikaya girme niyetini da- ha önce defalarca ima eden Ba yan özal da liberallerin daveti- ni fırsat bilerek ANAP ll Baş- kanlığı'na soyunuyordu. Amaç, ANAP'm anası olarak çoktan hak ettiğine inandıği bir göreve gelmenin ilk adımını at- mak. tkincisi büyük kongre ön- zine gelen iyi giyimli kadınlara, "Papatyalar da gelmiş" ve "işa- damlarının karılan ne olacak" diye laf atan delegeler, Semra özal'ın da hemen her sözüne mınldanarak da olsa karşılık ve- riyorlardı. Üç-dört delegenin de "vazgeçin" uyansı Bayan Özal'ı sinirlendiriyordu. ANAP'taki durumu en iyi ifade eden, bir delegenin, "sonu- cu sandık bdirlemeyecek mi" sorumuza verdiği yanıt oluyordu: "Sandık bizim elimizde, ama tabanca da onlann elinde. Ta- bancayı bogazunıza dayayıp yere yatırdılar..." (Baştarafı 1. Sayfada) ekledi. Bayan Özal, haftanın yarıdan çoğunu tstanbul'da geçireceğini belirtirken "Aldığım bir işi ema- neten, vekâleten göturmem. Kendim çalışarak götürmeye kararlıyım" diye konuş^tu. ANAP Genel Başkanlığı'nı duşünmediğini vurgulayan Ba- yan Özal, Başbakan Yıldırım Akbulut'un ilçe başkanlarının protestosuyla ilgili olmadığını soyledi. Semra Özal, sözlerini "Bir kadın olarak en şerefli, en yttksek makama gelmiş, otur- muşum. Bundan sonra benim gelmeyi isteyebilecegim hiçbir yer yok, ama ben Koşk'u bıra- kıyorum. Yeniden bu işe aşağı- dan baslıyorum. Tepeden inme degüim, çunku partiyi kuran be- nim. Fikri ortaya atan, butıin eziyeti çeken, kuran benim. Ge- ne o noktadan baslıyorum. Ar- kadaşların içine geri dönüyorum" diyerek tamamla- dı. Semra Özal, il yöneticileriyle yaklaşık yarım saat süren bir toplantı yaptı. Semra Özal'ın en büyuk des- tekçilerinden biri olan ANAP İstanbul Milletvekili Leyla Yeni- ay Köseoğlu, Cumhuriyet'in so- rulannı yanıtlarken ilçe başkan- larının önceki günku yemeğe ka- tılmamaları konusunda "böyle bir terbiyesizlik yapmalanndan" üzuntü duyduğunu söyledi. Köseoğlu şöyle konuştu: "tstanbul'a gelen dört baka- m (Mebmet Keçeciler. Husniı Dogan, Cemil Çiçek ve Abdül- kadir Aksu) harp zamanı hiikii- met işlerini bırakıp böyle şeyler yapmalanndan dolayı frvkalade kınıyonım. Bunlardan, omrüm yettiğince bunun hesabını so- racağun. Köseoğlu, Semra Özal'ın ya- rın akşam Hilton Oteli'nde de- legelere vereceği yemeğin dave- tiyelerinin bir bölümünün ilçe başkanlan tarafından dağıtılma- masına da değinerek yemek için gazetelere ilan vermeyi düşün- düklerini belirtti. Bu arada Semra özal'ın gene! başkanlıktan aynlması nedeniy- le 22 şubatta Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı, olağanüstü kongre düzenleye- cek. Bu kongrede genel başkan- lığa Özallar'ın oğlu Ahmet'in kansı Elvan Özal'ın seçilmesi bekleniyor. Semra özal da tu- zük gereği "onur başkanı" ola- cak. Özallar'ın şerefi Semra Özal daha sonra par- tililerle sohbet etmek üzere sa- lona geçti. Partililer Semra Özal'ı ayakta alkışladılar ve "en büyük başkan" diye slogan at- tılar. Semra Özal masada ba- kanlar İbrahim Özdemir, Avni Akyol, Ercüment Konukman ile milİetvekilleri Temel Gündogdu, Altan Kavak ve Orhan Ergüder ile birlikte oturdu. İlk konuşmayı yapan Devlet Bakaru İbrahim özdemir, "Be- nim için en büyük şeref Özal- lar'la birlikte olmaktır. Başın- dan beri Özallar'la birlikte ba- şandan başanya koştuk" dedi. Özdemir, özal'ın adayhğını açıklayınca salondakiler ayağa kalkarak uzun süre alkışladılar. Semra Özal da sözlerine, "Çok degerli ANAP'lı kardeş- ler, bu salona girerken hakika- ten heyecanlandım, 83'teki ha- vayı hissettim" diyerek başladı. "Bu parti benim evladım gibi" diyen Özal'a bir kadın, "Siz de bu partinin anasısınız" şeklinde bağırdı. Özal, sözlerini özetle şöyle surdürdu: "tnsan evladım nasıl gözün- den sakınır. takip ederse ben bu partiye kurucu olmadığıma şim- di pişmanım. Turgut Bey o ka- dar çok ısrar etti. Hayatımda duydugum ilk pişmanlık parti- nin kurucusu olmamamdır. Ama adım adım, her an bu par- tinin her şeyini takip ettim. Ay- rıca tstanbul benim her şeyim, vatanım. tstanbul, Türkiye'nin kalbi. Her şey burada başlar, burada şekillenir. Ben bugün bir kadın olarak, bir eş olarak ge- lecegim en şerefli makama gel- mişim. Peki, Köşk'ü bırakıp ni- ye aşagıya geliyonım, bunu an- latmak istiyorum." Savaş gibi kaza: 19 ölü 30 yaralı Haber Merkezi — Balıkesır -cesi muhafazakârlann gücünu kırmak. Semra Özal'ın taktiği- Izmir ve Merzifon - Samsun ka- ni en iyi anlatan da Ltyla Yeni- rayollarmda meydana gelen tra- ay Köseoglu'nun şu cümleleri Tık kazalarında 19 kişi öldü, 30 oluyordu: kişi de yaralandı. Kaza dun "Semra Hanım teşkilatın de- saat 02.30 sıralarında Balıke- ğil, halkın içinden çıkmaya ça- sir'e 8 kilometre mesafede mey- hşacak. Halk onu istiyor. Bu teş- dana geldi. Bursa istikametin- kilat masada seçilmişti zaten." den Balıkesir'eO3 ID 391 plaka- Ama Semra özal'ın Bakırköy h kamyonla gelmekte olan Sey- ilçe merkezine yaptığı ziyaret fettin Aydın, önündeki aracın Köseoğiu'nu yalarüıyordu. Sem- dinlenme tesislerine birden sap- ra özal ile birlikte parti merke- ması üzerine şerit değiştirdi. Bu sırada Izmir'den Balıkesir'e gel- mekte olan Necdet Ayta yöne- timindeki 20 FT 333 plakalı oto- büsle çarpıştı yaşamlarmı yiti- renler şunlar: Mustafa Kaya, Nezahat Yıl- dız, Bahadır Turan, Murat Din- çok, Duran Kaya, Muazzez Ka- ya, Büşra Kaya, Mustafa Tu- ran, Güleren Mehmet, Çiğdem Yalın, Numan Güner.otobüs şoförü Necdet Ayta ve kamyon şoförü Seyfetin Aydın. Bu arada Merzifon - Samsun karavolunun 2. kilometresinde dün gece saat 23.15'te meyda- na gelen trafik kazasında 6 kişi hayatını kaybetti. Bir kamyon- la ozel otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada otomobilde bulunan Ahmet De- mir. lzzet Şahin, Fanık Dayı ve Kamil Elvan Sarıaslan, otomo- bil surücüsu Mustafa Solak ve kimliği belirlenemeyen bir lcisi hayatlannı kaybetti. Eymen Topbaş'la konuşması- nı yineleyen Semra özal, İstan- bul il örgütünde bazı gruplaş- malar olduğuna değinerek "ANAP mflUyetci-muhafazakâr, ama dinamik ve yenilikçi bir parti" dedi. ll başkanlığını "fedakarlık" olarak niteleyen Bayan özal 38 yılhk evliliği bo- yunca Turgut Özal'dan bir gün bile keyfı olarak aynlmadığını anlatarak "Bu parti için onu yal- mz bırakacağım. tnşallab Istan- bul'u butun Türkiye'yi modern bir hale getireceğiz" dedi. özal, vakıf yöneticilerinden hiç kim- seyi parti yönetimine almayaca- ğını yineleyince, dinleyenlerden biri, "tşte biz de ondan korkuyorduk" karşılığını verdi. Bayan Özal, bir partilinin, "Sizin için tepeden inme, diyorlar" sözlerini, "Ben parti- nin kurucusuyutn. Benim için böyle bir şeyi kimse soyleyemez" diye yanıtladı. Özal sözlerini, "Ben mücadeleden yılmam" bi- çiminde tamamladı. Ve salon- dan aynlmadan önce ellerini ha- vada birleştirerek ANAP selamı verdi. *Sultan ana' Semra özal'ı Bakırköy ANAP ilçe merkezinin önünde, milİetvekilleri Sudi Türel, Necat Eldem, Hilmi özen, A.Baki Al- bayrak ile ilçe yöneticileri kar- şıladılar. özal'ın başına büroya girişi sırasında çiçekler serpildi. İlçe merkezinde kısa bir ko- nuşma yapan Bayan özal'a, bir delege, "Tabamn sesine kulak verin. Gelin bu işten vazgeçin. Gönlümüzün snltan aaası kalın" dedi. Delegenin sözleri- ni salondakiler alkışlarken, Semra özal da sinirlenerek, "D- çe başkanlan düzenledigim ye- meğe itibar etmediler. Onun üzerine adayhğımı açıklamak mecburiyetinde kaldım. Verdi- gim karardan asla dönmeyece- ğim. Mücadele edecegim" kar- şılığını verdi. Bakırköy ilçe muhasibi Seba- hattin Çakır da "Ne olur bu işi iyi düşünelim. Biz, hanımefen- diye, Cumhurbaşkanımıza zarar gelsin istemeyiz" derken, bakan özdemir sözünü kesti. özal da "Bu arkadaşlar bazı kisilerin te- siri altında kalmış. Biz bu karan verirken Cumhurbaşkam'yla çok ince düşünduk. Bugüne ka- dar yapüğırnız hesaplarda yanıl- madık. Endişeniz bize zarar ge- lecegiyse hiç merak etmeyin" di- ye yanıtladı. Semra özal, ANAP ilçe mer- kezlerini dolaşmaya bugün de devam edecek. Bu arada Semra özal'ı destekleyenlerin delegele- rin evlerine "ANAP'a gönül verenler" imzasıyla mektuplar gönderdikleri öğrenildi. GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Saddam'ın bu açıklamayı, kara savaşının başlayacağı gürv- lerde yapması, "Irak zaman kazanmak istiyor" şeklındeki yo- rumlara yol açıyor. Dikkat çeken bir başka nokta da bu öneri- nin Sovyetler'in barış için devreye gırdiği günlere rastlamasıdır. Arap sıyasetı, petrol ve kumun oluşturduğu vıcık vıcık bir ça- mura benzıyor. Bu çamura bulaşmamakta sayısız ulusal yarar vardır! .. • • • Semra Ozal, gazetelerin genel yayın müdürleri, temsilcileri ve köşe yazarları iie istanbul'da düzenlediği yemekli toplantı- da adayiığı konusunda oylama yaptırmış; kımileri Bayan özal'ın adaylığına "evet" demış, kımi "haytr", kimi de çekimser oy kul- lanmış. Semra Hanımefendi, gazetecilere "ANAP İstanbul II örgütû ön seçmenleri" işlemi yapmış; gazeteciler de bu oyuna gelmiş- ler! Bir dahaki yemekli toplantıda Semra Hanımefendi gazete- cilere "Papatya talı" açtırırsa sakın şaşırmayın. Gidiş, o gidistir... Osmanlıda "Lale Devri", anayasasında "hiçbir aileye imtiyaz tanınamaz" yazılı cumhuriyette de "Papatya devri"! Gazeteci, bu gibi toplantılarda kişiliğini, meslek onurunu ve gazetesinin okurlarının yürekleri ile bütünleşen kimliğini ko- rumak zorundadır. Böyle oldubittiler ile karşılasan gazeteci, tıpkı Güneri Civa- oğlu gibi örneğin, "Sen gazeteciyim, evet ve hayırdemem" der. Ve uygun bir dille de bu oylamanın yersizlığini ve yakışıksızlh ğını da anlatmaya çalışır. Ertesi gün de köşesinde bu densizlt- ği vurgular. Sarı basın kartlan, Cumhurbaşkanı eşlerinin masalannda is- kambil kâğıtları gibi dizilip dağıtılamazl Konuya iki açıdan bakılabilir: Cumhurbaşkanı eşlerinin parti il başkanlıklanna aday olma- larını yasaklayan bir yazılı kural yoktur. Semra özal'ın her yurt- taş gibi seçme ve seçilme hakları var; bu haklarını kullanması da doğal. Konuya bu açıdan bakarsanız bir sorun, bir sakınca da yok; ancak olay çok daha geniş açılardan ele alınmalıdır. O geniş açı da 'tumhurbaşkanlığınm tarafsızlığı"dır. Bu ilke hafıfe alınmaz. Cumhurbaşkamna anayasal güç ve yetki veren kaynak bu •tarafsızltk ilkesrdir. Bu ilke cumhurbaşkanlığı nıteliğinın vazgeçilmez ve devre- dilmez kurallarından biridir. Cumhurbaşkanı "tarafsız" olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı, partilere, işveren ve işçi kuruluşlarına, çe- şitli siyasal dûşüncelere ve idoolojilere karşı yansız olmak zo- rundadır Bu bir anayasal zorunluluktur. Cumhurbaşkanı, bu zorunluluğa uvduğu ölçüde "Türk mtt- letinin bir'-'ğini temsil" eder. Bu zorunluluğa uymazsa, işte o za- man "taraf" olur. ANAP içinde "taraf olur; hükümet tçinoe "taraf' olur; ANAP İstanbul il örgütünde ilçe başkanlan arasında "taraf' olur. "MHIİ birliği" temsil görevı, ANAP İl Başkanlığı kulisleri ile bağ- daşmaz. Parti il seçmenleri ile eşinin il başkanlığt adayiığı için kulis- lere giren, bu amaçla düzenlenen parti yemeklerine katılan bir cumhurbaşkanı, o anda "tarafsızlığını" yrtirmış ve anayasa dı- şına çıkmış demektir. Partisinin ilçe düzeyindeki kulisterinde "taraf' oten bir cum- hurbaşkanı "millet birliğini" nasıl temsil eder? Etmez; edemez! Semra Hanımefendi'nin adayiığı, adaylık konulurken izlenen yol ve yöntemler, cumhurbaşkanlığı tarafsızlığını yok etmiştir. Daha doğrusu cumhurbaşkanlığı tarafsıztığı bir kez daha yok edilmiştir. Tarafsız cumhurbaşkanı, TBMM'ye gelip yasa tasanları ve hükümet kararlar için partili milletvekillerini toplayıp "kulis" ya- pamaz. Yaptığı anda cumhurbaşkanlığı tarafsıztığı ile ters düşer. Ters düştü ve ters düşüyor! Semra Hanımefendi, bugünkü konumunu, etkisini ve akılal- maz ayrıcalığını, anayasadan değil Yurttaşlık Yasası'ndan alı- yor. "ANAP'm anası" anayasanın "tagyir, tebdil verfga"sınınböy- lece ana nedeni oluyor! Bazı gazeteciler de buna bin bir dereden su getırerek alkış tutuyor. Bravo! , .. ,.,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle