Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK 1991 DİZİ-RÖPOKIAJ CUMHURİYET/7
IVERS
ENCLİK
İktidarda olmanın
gerçekleri, üniversite
çevrelerinin önerileri,
anayasal kısıtlamalar ve
yüksek düzeyde YÖK
bürokrasisinin öneri ve
yorumları ile
karşılaştıktan sonra,
modelin ayrıntılarını
hükümetin nasıl tespit
edeceği henüz meçhul.
Ancak
'demokratikleşme'
altında önemli
değişikliklerin yapılacağı
kesin.
bv y jf. A/c
6<r ûniı/erftttgt hiiftp, fırapfan 6>tr F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I :
Naşıl bir üniversite
istiyorsunuz?
1 üm yükseköğrenim gençliğine duyuru:
Cumhuriyet bugünden başlayarak sütunlannı
sizlere açıyor. Üniversite ile ilgili tüm
sorunlarınızı, isteklerinizi, geleceğe yönelik
düşüncelerinizi bize yazın.
Adres: Üniversitelilcr Yazıyor
Cumhuriyet Gazetesi Türkocağı Caddesi
39/41 34334 Cağaloğlu/İstanbul
Hedef 'demokratik9
bir okulProf. ÜSTÜN ERGÜDER
O
ğretim üyeliğine başladı-
gım günden beri ünıver-
âtekrimizin işlevleri, na-
nl bir yapıya sahip olmalan,
üniversite özerkliğı gibi konular
bir tûrlü gûndemden düşmedi:
kökten yasal düzenlemelere
gidUdi.
Şimdi gene bir değişim furya-
n fle kar$ı karşıyayız. Bir önce-
lri iktidar bazı düzenlemeleri
gerçekleştirdi bile: Vakıf üniver-
ntekri kurulmasını kolaylaştı-
ran hûkumler yasalaştı; bazı
üniversitelerin kendilerine has
Ozdlikkri olabileceği duşünule-
rek bu üniversitelere "özel statü"
verilmesi 3701 sayüı yasa ile dü-
zenlendi.
Üniversitede "dnaokratikleş-
_jf nedir diye sorarsanız sanı-
nm bu konuda YÖK'ün üniver-
titetenrası koordinasyon kuru-
lu haline getirilmesi, rektör ve
dekanlann akademisyenlerin se-
çinıi ile iş basma gdmeleri dışın-
da fazla bir bilgi yok. tktidarda
olmanın gerçekleri, üniversite
çevrelerinin önerileri, anayasal
tasıtlamalar ve yüksek düzeyde
YÖK bürokrasisinin öneri ve yo-
rumlan ile karşılaştıktan sonra
modelin aynntılannı hükümetin
nasıl tespit edeceği henüz meç-
hul. Ancak, "demokratikJeşme"
altında önemli değişikliklerin
yapılacagı kesin.
Yeni yapılacak düzenlemeler-
de şu aşağıda sıralayacağım
noktalann önemli rol oynama-
sı gerektiğine kuvvetle inanıyo-
rum:
Üniversitelcre tek tip elbise
giydirmekten katiyetle kaçınıl-
malıdır. Akademik hayat ancak
"özdlikieriıı" korunduğu ve
hürmet edıldiğı ortamlarda ye-
şerir. Yeni yapılacak düzenleme-
terde bu konuya azami dikkat
gpstermek gerekecektir kanısın-
dayun. Giderek buyüyen, gelişen
ve çeşıtlenen bir ulkede her üni-
versiteye aynı tip elbisevi giydir-
meye çakşmak sonınu daha kar-
maşık hale getirmektcn başka
bir işe yaramaz.
Üniversitelerin yönetiminin
katıhmcı modellere yönelmele-
ri gerekmektedir. YÖK ve 2547
sayüı yasaya yöneltilecek en
önemli eleştirilerden bir tanesı
tamamen yukandan atamaya
yönelik bir yönetim felsefesi
üzerine oturtulmasıdır. Bu bağ-
lamda özellikle rektör atamala-
n son derece kritik olmuştur.
Rektörler kendilerini atayan üst
makamlara (özellikle YÖK) so-
rumlu hissetnüşler, üniversite dı-
şından atanmış kendine has
özellikleri olan Universitelerde
bu sorun daha da çok hissedil-
miş, o üniversitenin özgün kad-
rolan, karar alma sürecinin dı-
şında kaldığı için rektör katıh-
mın sağlayacagı bügiden ya yok-
sun kalmış veya akademik kad-
ronun görüşlerini önemsemek
ihtiyacını duymamıştır. Bütün
yetkilerin tek elde toplanması ve
yöneticilerin belirlenmesinde
akademik kadrolann bu kadar
dışlanması ne yöneten, ne yöne-
tilenler, ne de kurum için iyi so-
nuçlar doğurmaması gayet nor-
maldir.
Nasıl bir üniversite diye düşü-
nürken özerkliği ihmal etmek
imkânsız. Ancak, bizde özerk-
liğin daha çok polıtik ve yönet-
sel yönleri üzerinde duruldu, bi-
limsel ve mali yönleri ihmal edil-
di.
Daha kaliteli eğitim verebil-
meleri, araşorma üretebümele-
ri ve iyı kadroları bunyeye çeke-
bilmeleri için üniversitelerin ma-
li kaynak bulmalan ve yaratma-
lan gerekecektir. Kanımca dev-
lete düşen, bu cabayı kolaylaş-
tıracak mali özerkliği üniversi-
telere vermektir.
Nasıl bir üniversite sorusuna
özetle şöyle cevap vermek istiyo-
rum. Öncelikle akademik kad-
rolann katılınuyla ve bir ekip
ruhu çerçevesinde kendi kaynak-
larını harekete geçirebilen, yeni
kaynaklar yaratabilen, akade-
mik kadrolanna ve oniann ini-
siyatifine ve aklı selimine güve-
nen öğreticiye ve araştıncıya
prim veren, devamlı kendini ye-
nilemeyi ve en iyiyi aramayı mü-
esseseleştiren, daima uluslarara-
sı norrn ve standartları hedefle-
yen bir kurum olarak duşünüyo-
rum üniversiteyi.
• •
Öğrencilerin
ayrı dünyası
Unıversitelerde, hem öğrencilerin, hem de öğretim
uyelerinin en çok yakındıkları konulardan biri
"iletişim eksikliği." Oğrenci ile hoca arasında
istenılen düzeyde iletişim kurulamamasının en önemli
nedeni ise öğretim uyesi başına düşen oğrenci sayısının
çokluğu. Örneğin Gaziantep Üniversitesi'nde öğrenci sayısı
3 bin 426, öğretim üyesi sayısı ise 52. Yani 65.9 öğrenciye
bir öğretim üyesi düşüyor. Mimar Sinan Üniversitesi'nde
18.7 öğrencıye bir öğretim uyesi duşerken, Selçuk
Üniversitesi'nde bu oran 60.01'a yukseliyor. Uludağ
Üniversitesi'nde 19 bin 803 oğrenci, 344 oğretim uyesi
bulunuyor. Bu üniversitede oğretim uyesi başına duşen
öğrenci sayısı 57.6. Trakya Üniversıtesi'nde 12 bin 722
öğrenciye karşılık yalnızca 117 öğretim uyesi görev yapıyor.
Ûniversiteler
Akdeaiz
Anadolu
Ankara
ttatürfc
Boftaziçi
Cumhuriyet
Çukarava
Dtcte
DokuzEyttl
Ege
Eıciyes
Gazl
Gaziantep
Hacetteoe
İnönâ
İstanbul Teknik
Kandeniz
(MokızMayK
Seiçak
Trakya
Uludağ
Yrilız
Yûzûncû Yıl
Öirenci
Sayısı
8944
16761
32218
15730
8227
6774
Öğretim
Uyesi
108
397
1047
329
209
125
15060
7926
25312
18536
8556
6061
33666
3426
23795
5014
43225
18779
12780
21151
3669
9092
16329
18045
12722
19803
15213
331
157
403
693
168
193
593
52
872
1356
637
255
554
196
176
533
301
117
344
283
2088 41
428902 10630
Oran
497
42 2
30.8
478
394
54.2
45.5
505
62 8
267
509
314
56.8
659
570
319
29.5
501
382
18.7
517
30.6
60.0
1087
576
53.8
509
472
İstanbul'daki kampuslar arasında en çok seviteni belki de Fındıklı'daki Mimar Sinan Üniversitesi (Fotograf: SERDAR AKİNAN)
Boğaz'dabir kampüsSERDAR AKİNAN
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Fındıkh
Kampusu'nda öğrencilerin sorunlan
okuduklan bölüme göre değişiyor.
Temel sanat eğitimmin verıldığı ük yıl
kendini hissettirmeye baslayan
ekonomik scrunlar geçen her yıl
ağırlasıyor. Kullamlan malzemelerin
oldukça pahalı olması ve yıl içinde
sürekli verilen ödevler, projeler "sanatçı
adaylanm" zorluyor. örneğin fotograf
bölumunde her öğrencinin evinde bir
karanük oda kurması, okuldaki
karanlık odaya rağmen neredeyse
zorunlu. Resim ve heykel bölumlerinin
başlıca sorunlan çıplak manken bulmak.
Eğitimleri için boya, fırça, çamur kadar
gerekli olan çıplak manken oldukça zor
bulunuyor. Birçok soruna karşın
öğrencilerin hemen hepsi Boğaz'a nanr
geniş rıhtıma ders aralannda oturup çay
içerken notlara bakmayı hiçbir şeye
değişmiyorlar. Okulun yemekhanesiyle
ilgili pek sorunlan olmayan öğrenciler,
"Geçen yda kadar yer sorun oluyordu.
Rıhtıma ek bir bölttm yapülar, o da
balledildi. Ama bu yıl da cıkan afla
okul ükabasa doldu. Önceki yıla kadar
herl.es birbirini gıyab.n de olsa tanırdı.
Bn yıl bir yabancüaşma oldu. En
önemlisi anıflar kalabalıklaşü" diye
konuşuyorlar.
NASIL BİR ÜNİVERSİTE ISTIYORUZ?
HayallerinMİeki
üniversite
ŞULE YILblZ
Adana Sabancı Anadolu Tekstil Meslek
Lisesi son sınıf öğrencisı
Hayallerimdeki üni-
versite, hertürlü özgurlu-
ğün olduğu, insanların
birbirlerine yaklaştığı,
kopmayan bağlann ku-
nılduğu ve yaşam güven-
cesinin sağlandığı bir or-
tam olmalı. Dilerim öyle-
dir. Çünku üniversiteyi ilk ve orta dereceli
okuldan ayıran bir şeyler olmaü. özgür ol-
malıyız diyorum, örneğin düşünmeye, giyin-
meye kanşümamalı. Insanın bir dersi iyi an-
laması için şöyle veya böyle giyinmesinin bir
önemi olduğunu sanmıyorum. Lise sonda-
yım, yaşun 18'e geldi, ama hâlâ kısıtlamyo-
rum okulumda. Ben saçımı örmekle zaman
yitirirken üniversitede okuyan yaşıtım özgür
bir ortamı soluyarak rahatlıyor.
Üniv ersiteye gitmediğim için tam bilemi-
yorum, ama bana kız-erkek arkadaşhğı biraz
maddi şeylere dayalı gibi geliyor. Eğer bu ol-
mazsa özgur bir arkadaşlıktan yanayım, sa-
nınm bulabileceğim de.
Klasik resmi daire
gibi olmamalı
MURAT BİRİCİK
Dıcle Üniversitesi Ar. Gor. / Dıyarbakır
Üniversitelerde en alt
birimlerden başlanarak
en üst bınmlerine
kadar yönetim
düzeyindeki kişilerin
yönetilecek kişilerce
seçilmesi gerekir. Ben
özellikle
üniversitelerdeki nitelik konusuna da
değinmek isterim. Üniversitelerin
başansı söz konusu olduğunda hep
rakamlar verilir. öğrenci sayısı verilir.
öğretim elemam sayısı verilir ve benzeri
şeyler söylenir, ancak bu gibi şeyler
üniversitelerin kalitesi konusunda bilgi
vermekten çok uzaktır. Üniversitelerde
son zamanlarda gerek arastırma
çakşmalannda gerekse eğitım-öğretim
açısından belirgin bir düzey düşüklüğü
yasanıyor. Fakülteler ve yüksek
okullarda öğrena sayısının arttırılması,
öğretim elemanlannın yükünü iki katına
cıkardı. Bunun hâlâ sürmekte olan etkisi
bir tür yozlaşma biçimi yarattı. Bu
durum aynı zamanda üniversite
kadrolanna da yansıdı. öğretim
elemanlan ve öğrencilerin içinde
bulunduklan somut koşullan açık
yüreklilikle ve somut bir biçimde ortaya
konularak görmezden gelinen genel
başansızlığın üstüne gidilmeli ve çözüm
yolları aranmahdır. Üniversiteler her
bakımdan bilimsel açıdan bir 'lise',
yönetim bakımından da "klasik bir
resmi daıre' havasından kurtarılmalıdır.
özerk ve demokratikleştirilmelidir.
Saygı ve iletişim
ön plana çıkmalı
DtLEK DOLTAŞ
Boğazıçı Üniversitesi öğr. Üy ' Istanbul
öğretim üyeleri, idare
ve öğrencilerin uyum
içinde çalıştığı, saygı ve
iletişimin ön planda
olduğu, araştırmalann
ve ortak çalışmalann
ağırlık taşıdığı bir
ortamda çalışmak
isterdim. Böyle bir üniversitenin de
katıhmcı bir yönetimk, seçilmiş
kurullarla gerçekleşebileceğine
inamyorum. öğrenci-öğretim üyesi
arasındaki uyum açısından ise bunun
yalnızca sınıf ve seminerlerle kalmayıp
ortak arastırma projeleri, sık sık
düzenlenen eğitim dışı konferanslar,
seminerler ve eğitim dışı üniversite içi
çesitli sosyal faaliyetlerle
gerçekleşebileceğine inamyorum.
Tüm öğrencileri
kapsayan dernekler
ERTAN YILMAZ
Ankara Üniversitesi Malıye 4. sınıf öğrencisı
Birey olarak önemli
olduğumun farkına
vanhnasmı istiyorum.
Bunu ne yeterince
öğretim üyeleri ne de
dernekci arkadaşlar
kavrayabıliyorlar.
Sorunlann çözümü
yine öğrencilerin isteklerini dernek
aracıhğıyla yöneticilere
yaptırtabilmelerine bağh. Bütün
öğrencileri kapsayan güçlü öğrenci
dernekleri olmalı.
yonetimsel toplantılar
LEYLA AK1N
19 Mayıs Üm. Resim Bölıimu oğrencısı
oncelikle öğretim
elemanlarının
öğrenciyle iç içe ve
saygı çerçevesinde iliski
kurarak iyi bir eğitimci
olmalan gerekiyor.
Oysa bu üniversitelerde
bu yok.
öğrenci olarak okulumuzda daha çok
teknik olanaklara yer verümeli. Okul,
dergi ve gazetelerin yanı sıra sosyal
aktivitelerin arttınlması gerekmekte. Her
branştan birer ğrencimn katıumı ile her
ay yonetimsel toplantılann yapılması
sağianmah.
Öğrenciler arasında notsal farkhhklar
gozetümemeli. öğrenci - öğretmen
arasındaki bilgilenmeden kaynaklanan
olumsuz rekabet ortadan kaldırılmah.
Üniversite rektörleri seçimle işbasına
gelmeli.
Ders saat sayılannın azaltılarak
öğrenciye araştırma yapma olanağı
sağlanmalı. Üniversite
kutuphanelerindeki kitap sayısı
arttınlmalı ve kalıteleri yükseltilmeli.
Daha özgür toplum
daha özgür üniversite
ÖZLEM MAVİGÖK
Dıcle Üniversitesi Fen-Edebıyat Fakültesi
Matematik-l Oğrencisı
öncelikleben, öğrenci-
lerin toplumdan soyut-
lanmasına karşıyım. Bu-
gtin Türkiye'de yetiştiril-
mek istenen öğrenci tipi,
düşunmeyen, araştırma-
yan, eleştirmeyen bir tip.
Bu da insanlann yozlaş-
masına, robotlaşmasına neden oluyor. Ay-
nı zamanda toplumsal gelişmeyi de engelli-
yor. Konuyu bir öğrenci olarakdeğil debir in-
san olarak ele ahrsak şunları söylemek iste-
rim: Üniversitelerde insanın gelişmesinin
önündeki bütun engellerin kaldınlmasını is-
tiyorum. İnsanın insan olarak değer kazan-
dığı bir toplum istiyorum. Daha özgur bir
toplum, daha özgür bir üniversite ortamı...
Kısaca özerk bir üniversite. Tamamen öğren-
ciye ve bilime yönelik bir üniversite.
IŞTE BIZIM
YASAMIMIZ
4 ydda hiç
kız arkadaşım
olmadı
VAROL URPEK
19 Mayıs Üm. Eğitim Fak. tngılızce oğrencısı Samsun
o:kuldaki günlerimi ge-
nelde ikiye ayırmak da-
ha uygun olur. Param
olduğu ve olmadığı gunler.
Çünkü param olduğu zaman
geçirdığim gunler birbirine çok
benzer, aynı şekilde parasızken
de bu böyledir. Gunlenmin ço-
ğu parasız gectiğinden size
böyle bir günden kesit vermek
istiyorum.
Yeni bir güne, bazan gece
12.00'de, bazan gündüz
15.00'te girerim. Sabah kalktı-
ğım zaman önce her insan gi-
bi kahvaltı yapmayı düşünü-
rüm. Evden çıkar, bakkaldan
ıvup
-zıvır alır, minibüse binerim
okula gelmek için. Kahvaltının
ikinci seansı okuldadır. Kan-
tinde bir simit ve bir bardak
çay. Kimi zaman bu kahvaltı
şekli, lokantada bir tas çorba
ile yer değiştirir, ancak sabah
derslerine kahvaltısız gırdığim
gunler de az değüdir. Dört ar-
kadaş bir evde kahyoruz. Kah-
valtıyı evde yapmak birçok so-
run yaratıyor, kahvalulık mal-
zeme almak, hazırlamak, top-
lamak.
öğlene kadar okulda geciri-
yorum vaktimi. öğle yemeği
için dersten çıkar çıkmaz ye-
mekhaneye gidiyor ve öğrenci-
lerin oluşturduğu kuyruğu an-
dıran kalabahğa kanşıyorum.
Beklerken, her zamanki gibi
yemekhanenin pisliğinden,
turnike olmayışından, berbat
yemeklerden dert yanıyorum.
Yemeğimi -zorunlu olarak- ye-
dikten sonra kafeye gidiyorum.
Burada bazen sadece müzik
dinler, arkadaşlarla sohbet
ederim, bazen kitap okunım,
oyun oynanm, sadece bir çay
içer, 1-2 saat sonra garson kı-
zm bakışlanna ve kafeye hesap
verdikten sonra okula
dönerim.
Kütüphane ile pek aram
yoktur ancak kitap okumayı
çok severim. Bazen kutüpha-
neye gider, aradığım kitabı bu-
lamam, bulduğum kitabı ala-
mam, çıkanm. Derslerdeki tar-
tışmalara katümayı severim.
Hocamı eleştiririm, kendime
söz söyletmem. Okulu bitirme-
yi düşunürüm ve derslerimie
aram iyidir ancak sadeee canı-
mm istediği derse girerim. Bazı
derslerde konsantre olmak,
dersten kopmamak çok zor-
dur. Böyle derslerde ya kendim
aldığun ya da sağdan soldan
bulduğum bir gazete, dergi ya
da kitabı okurum, bazı arka-
daşlanm dersi terk eder. Be-
nimse dersten çıksam bile ya-
pacağım şeyler bunlardır
zaten.
Çamaşır ise benim için ço-
ğu kez bir sorun oluyor. Evde
yıkasan sular akmaz, arkada-
şının evine gitsen yüzun tut-
maz. Birkaç kez eve postala-
dım çamaşırlanmı, bazan kir-
li çamaşırlarla sokakta gezme-
dim değil hani. Kız arkadaşlar-
la aram pek iyi sayılmaz. 4 yıl-
hk üniversite yaşantımda bir
kız arkadaşım bile olmadı. Ba-
zı geceler yatakta bunun nede-
nini düşunürüm. Meslek lise-
si mezunu olarak bu okula gel-
memin bunda büyük rolü var
galiba. Okula geldiğim ilk gün,
çevreme şöyle bir bakmca ken-
dilerini benim klasımdan so-
yutlamış bir sürü öğrenci gör-
düm. tngiltere'den, Amerika
1
dan gelenlerin, kolejlilerin al-
tına Lee Cooper, ayağına Ni-
ke Air geçirenin öğrenci oldu-
ğu bir çevreye geldığimi, daha
doğrusu buraya ait olmadığı-
mı anlamıştım. Fakat zaman
geçtikçe kendime göre bir çev-
re buldum. Bu, üniversite kav-
ramının dışında bir çevreydi.
Arkadaşlık kavranumız, üni-
versitedeki diğer gruplarda ol-
duğu gibi karşılıkh menfaatle-
re değil, karşılıkh dayanışma-
ya, birliğe dayanıyordu. Bu
çevre, okuldaki sosyal, psiko-
lojik ve öğrenim hayatımda
birçok etkide bulundu. öğre-
tim Uyelerine hiçbir zaman ba-
şımızı indirmedik, haksızlıkla-
ra açıklık getirdik, tabii bu ara-
da farklı gruplardaki öğrenci-
lerin tepkisini çektik.
Boş vakitlerimde -ki her za-
man muhakkak vardır- bazen
sinemaya, tiyatroya giderim,
çoğu zaman ise kahvehaneye.
Bazan icimde bir boşluk hisse-
derim. Yapacak bir sosyal fa-
aiiyetim yoktur. Kahvehane
beni içine bir kara delik gibi
çeker sanki Ve böylece akşam
olur, gider.
Akşam yemekleri bazan lo-
kantada ya da herhangi bir
yerde olur. Bazan hiç olmaz.
Bir pazarlama kuruluşu ile an-
laşmam var. Bazı akşamlar pa-
zarlama isinde cahşınm. Kimi
zaman da okul çevremden çe-
viri alır, parayla çeviri yapa-
nm. Bunlar benim aylık mas-
rafıma destek olur, ancak Is-
tanbul'dan, ailemden gelen pa-
iM: AKADEMİK YAŞANTININ KAMBURLARI... İŞTE BİZİM YAŞAMIM1Z... NASIL BtR ÜNİVERSİTE tSTÎYORUZ... ARAŞTIRMA GÖREVLÎLERÎNİN CENNETt: İNGİLTERE
Boş vakitlerimde
bazan sinemaya,
tiyatroya giderim,
çoğu zaman ise
kahvehaneye. Bazan
içimde bir boşluk
hissederim. Yapacak
bir sosyal faaliyetim
yoktur. Kahvehane
beni içine bir kara
delik gibi çeker
sanki. Ve böylece
akşam olur, gider.
rayla birleştirdiğimde aylık
masrafımı karşılamaz.
Eve bazı akşam 17.00'de ba-
zan 01.0O"de gelirim, fakat her
akşam kesinlikle ders cahşır ve
kitap okurum. Bazı geceler
ders çalışmak için sabahlanm.
Bazan da sabaha kadar kitap
okurum, sabaha kadar oyun
oynanm. Bazı geceler sabaha
kadar düşunürüm. Şiir, hikâ-
ye yazmayı, resim yapmayı be-
ceremem, ancak sanaü çok se-
verim, çeviri yapanm, çeviri
bana göre bir sanatsal yaratı-
cıhk ister. Bunlar galiba gece-
leri pek uyumadığımı gösteri-
yor, benim ve ev arkadaşlan-
mın, gerçek sosyal hayatı gece-
leri başlar, her halde toplum-
dan uzak, gürültüsüz, sakin
bir ortam olarak kendimize ge-
ceyi seçmişiz ya da zorunlu
kalmışız. Bunlann yamnda be-
nim için biten her bir günün
anlamı, sadece yeni gelen bir
okul günü ve azalmakta olan,
bitmesi sabırsızca beklcnen
okul yıllannda acımsı tadı
olan bir hatıralar döngüsüdur.
Okul bitince uvgulayacağıma
inandığım, gerçekleşemeyecek
düşuncelere dalarım. Her öğ-
renci gibi...