22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 1991 DİZİ-RÖPOKIAJ CUMHURİYET/7 IVERS ENCLİK İktidarda olmanın gerçekleri, üniversite çevrelerinin önerileri, anayasal kısıtlamalar ve yüksek düzeyde YÖK bürokrasisinin öneri ve yorumları ile karşılaştıktan sonra, modelin ayrıntılarını hükümetin nasıl tespit edeceği henüz meçhul. Ancak 'demokratikleşme' altında önemli değişikliklerin yapılacağı kesin. bv y jf. A/c 6<r ûniı/erftttgt hiiftp, fırapfan 6>tr F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I : Naşıl bir üniversite istiyorsunuz? 1 üm yükseköğrenim gençliğine duyuru: Cumhuriyet bugünden başlayarak sütunlannı sizlere açıyor. Üniversite ile ilgili tüm sorunlarınızı, isteklerinizi, geleceğe yönelik düşüncelerinizi bize yazın. Adres: Üniversitelilcr Yazıyor Cumhuriyet Gazetesi Türkocağı Caddesi 39/41 34334 Cağaloğlu/İstanbul Hedef 'demokratik9 bir okulProf. ÜSTÜN ERGÜDER O ğretim üyeliğine başladı- gım günden beri ünıver- âtekrimizin işlevleri, na- nl bir yapıya sahip olmalan, üniversite özerkliğı gibi konular bir tûrlü gûndemden düşmedi: kökten yasal düzenlemelere gidUdi. Şimdi gene bir değişim furya- n fle kar$ı karşıyayız. Bir önce- lri iktidar bazı düzenlemeleri gerçekleştirdi bile: Vakıf üniver- ntekri kurulmasını kolaylaştı- ran hûkumler yasalaştı; bazı üniversitelerin kendilerine has Ozdlikkri olabileceği duşünule- rek bu üniversitelere "özel statü" verilmesi 3701 sayüı yasa ile dü- zenlendi. Üniversitede "dnaokratikleş- _jf nedir diye sorarsanız sanı- nm bu konuda YÖK'ün üniver- titetenrası koordinasyon kuru- lu haline getirilmesi, rektör ve dekanlann akademisyenlerin se- çinıi ile iş basma gdmeleri dışın- da fazla bir bilgi yok. tktidarda olmanın gerçekleri, üniversite çevrelerinin önerileri, anayasal tasıtlamalar ve yüksek düzeyde YÖK bürokrasisinin öneri ve yo- rumlan ile karşılaştıktan sonra modelin aynntılannı hükümetin nasıl tespit edeceği henüz meç- hul. Ancak, "demokratikJeşme" altında önemli değişikliklerin yapılacagı kesin. Yeni yapılacak düzenlemeler- de şu aşağıda sıralayacağım noktalann önemli rol oynama- sı gerektiğine kuvvetle inanıyo- rum: Üniversitelcre tek tip elbise giydirmekten katiyetle kaçınıl- malıdır. Akademik hayat ancak "özdlikieriıı" korunduğu ve hürmet edıldiğı ortamlarda ye- şerir. Yeni yapılacak düzenleme- terde bu konuya azami dikkat gpstermek gerekecektir kanısın- dayun. Giderek buyüyen, gelişen ve çeşıtlenen bir ulkede her üni- versiteye aynı tip elbisevi giydir- meye çakşmak sonınu daha kar- maşık hale getirmektcn başka bir işe yaramaz. Üniversitelerin yönetiminin katıhmcı modellere yönelmele- ri gerekmektedir. YÖK ve 2547 sayüı yasaya yöneltilecek en önemli eleştirilerden bir tanesı tamamen yukandan atamaya yönelik bir yönetim felsefesi üzerine oturtulmasıdır. Bu bağ- lamda özellikle rektör atamala- n son derece kritik olmuştur. Rektörler kendilerini atayan üst makamlara (özellikle YÖK) so- rumlu hissetnüşler, üniversite dı- şından atanmış kendine has özellikleri olan Universitelerde bu sorun daha da çok hissedil- miş, o üniversitenin özgün kad- rolan, karar alma sürecinin dı- şında kaldığı için rektör katıh- mın sağlayacagı bügiden ya yok- sun kalmış veya akademik kad- ronun görüşlerini önemsemek ihtiyacını duymamıştır. Bütün yetkilerin tek elde toplanması ve yöneticilerin belirlenmesinde akademik kadrolann bu kadar dışlanması ne yöneten, ne yöne- tilenler, ne de kurum için iyi so- nuçlar doğurmaması gayet nor- maldir. Nasıl bir üniversite diye düşü- nürken özerkliği ihmal etmek imkânsız. Ancak, bizde özerk- liğin daha çok polıtik ve yönet- sel yönleri üzerinde duruldu, bi- limsel ve mali yönleri ihmal edil- di. Daha kaliteli eğitim verebil- meleri, araşorma üretebümele- ri ve iyı kadroları bunyeye çeke- bilmeleri için üniversitelerin ma- li kaynak bulmalan ve yaratma- lan gerekecektir. Kanımca dev- lete düşen, bu cabayı kolaylaş- tıracak mali özerkliği üniversi- telere vermektir. Nasıl bir üniversite sorusuna özetle şöyle cevap vermek istiyo- rum. Öncelikle akademik kad- rolann katılınuyla ve bir ekip ruhu çerçevesinde kendi kaynak- larını harekete geçirebilen, yeni kaynaklar yaratabilen, akade- mik kadrolanna ve oniann ini- siyatifine ve aklı selimine güve- nen öğreticiye ve araştıncıya prim veren, devamlı kendini ye- nilemeyi ve en iyiyi aramayı mü- esseseleştiren, daima uluslarara- sı norrn ve standartları hedefle- yen bir kurum olarak duşünüyo- rum üniversiteyi. • • Öğrencilerin ayrı dünyası Unıversitelerde, hem öğrencilerin, hem de öğretim uyelerinin en çok yakındıkları konulardan biri "iletişim eksikliği." Oğrenci ile hoca arasında istenılen düzeyde iletişim kurulamamasının en önemli nedeni ise öğretim uyesi başına düşen oğrenci sayısının çokluğu. Örneğin Gaziantep Üniversitesi'nde öğrenci sayısı 3 bin 426, öğretim üyesi sayısı ise 52. Yani 65.9 öğrenciye bir öğretim üyesi düşüyor. Mimar Sinan Üniversitesi'nde 18.7 öğrencıye bir öğretim uyesi duşerken, Selçuk Üniversitesi'nde bu oran 60.01'a yukseliyor. Uludağ Üniversitesi'nde 19 bin 803 oğrenci, 344 oğretim uyesi bulunuyor. Bu üniversitede oğretim uyesi başına duşen öğrenci sayısı 57.6. Trakya Üniversıtesi'nde 12 bin 722 öğrenciye karşılık yalnızca 117 öğretim uyesi görev yapıyor. Ûniversiteler Akdeaiz Anadolu Ankara ttatürfc Boftaziçi Cumhuriyet Çukarava Dtcte DokuzEyttl Ege Eıciyes Gazl Gaziantep Hacetteoe İnönâ İstanbul Teknik Kandeniz (MokızMayK Seiçak Trakya Uludağ Yrilız Yûzûncû Yıl Öirenci Sayısı 8944 16761 32218 15730 8227 6774 Öğretim Uyesi 108 397 1047 329 209 125 15060 7926 25312 18536 8556 6061 33666 3426 23795 5014 43225 18779 12780 21151 3669 9092 16329 18045 12722 19803 15213 331 157 403 693 168 193 593 52 872 1356 637 255 554 196 176 533 301 117 344 283 2088 41 428902 10630 Oran 497 42 2 30.8 478 394 54.2 45.5 505 62 8 267 509 314 56.8 659 570 319 29.5 501 382 18.7 517 30.6 60.0 1087 576 53.8 509 472 İstanbul'daki kampuslar arasında en çok seviteni belki de Fındıklı'daki Mimar Sinan Üniversitesi (Fotograf: SERDAR AKİNAN) Boğaz'dabir kampüsSERDAR AKİNAN Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fındıkh Kampusu'nda öğrencilerin sorunlan okuduklan bölüme göre değişiyor. Temel sanat eğitimmin verıldığı ük yıl kendini hissettirmeye baslayan ekonomik scrunlar geçen her yıl ağırlasıyor. Kullamlan malzemelerin oldukça pahalı olması ve yıl içinde sürekli verilen ödevler, projeler "sanatçı adaylanm" zorluyor. örneğin fotograf bölumunde her öğrencinin evinde bir karanük oda kurması, okuldaki karanlık odaya rağmen neredeyse zorunlu. Resim ve heykel bölumlerinin başlıca sorunlan çıplak manken bulmak. Eğitimleri için boya, fırça, çamur kadar gerekli olan çıplak manken oldukça zor bulunuyor. Birçok soruna karşın öğrencilerin hemen hepsi Boğaz'a nanr geniş rıhtıma ders aralannda oturup çay içerken notlara bakmayı hiçbir şeye değişmiyorlar. Okulun yemekhanesiyle ilgili pek sorunlan olmayan öğrenciler, "Geçen yda kadar yer sorun oluyordu. Rıhtıma ek bir bölttm yapülar, o da balledildi. Ama bu yıl da cıkan afla okul ükabasa doldu. Önceki yıla kadar herl.es birbirini gıyab.n de olsa tanırdı. Bn yıl bir yabancüaşma oldu. En önemlisi anıflar kalabalıklaşü" diye konuşuyorlar. NASIL BİR ÜNİVERSİTE ISTIYORUZ? HayallerinMİeki üniversite ŞULE YILblZ Adana Sabancı Anadolu Tekstil Meslek Lisesi son sınıf öğrencisı Hayallerimdeki üni- versite, hertürlü özgurlu- ğün olduğu, insanların birbirlerine yaklaştığı, kopmayan bağlann ku- nılduğu ve yaşam güven- cesinin sağlandığı bir or- tam olmalı. Dilerim öyle- dir. Çünku üniversiteyi ilk ve orta dereceli okuldan ayıran bir şeyler olmaü. özgür ol- malıyız diyorum, örneğin düşünmeye, giyin- meye kanşümamalı. Insanın bir dersi iyi an- laması için şöyle veya böyle giyinmesinin bir önemi olduğunu sanmıyorum. Lise sonda- yım, yaşun 18'e geldi, ama hâlâ kısıtlamyo- rum okulumda. Ben saçımı örmekle zaman yitirirken üniversitede okuyan yaşıtım özgür bir ortamı soluyarak rahatlıyor. Üniv ersiteye gitmediğim için tam bilemi- yorum, ama bana kız-erkek arkadaşhğı biraz maddi şeylere dayalı gibi geliyor. Eğer bu ol- mazsa özgur bir arkadaşlıktan yanayım, sa- nınm bulabileceğim de. Klasik resmi daire gibi olmamalı MURAT BİRİCİK Dıcle Üniversitesi Ar. Gor. / Dıyarbakır Üniversitelerde en alt birimlerden başlanarak en üst bınmlerine kadar yönetim düzeyindeki kişilerin yönetilecek kişilerce seçilmesi gerekir. Ben özellikle üniversitelerdeki nitelik konusuna da değinmek isterim. Üniversitelerin başansı söz konusu olduğunda hep rakamlar verilir. öğrenci sayısı verilir. öğretim elemam sayısı verilir ve benzeri şeyler söylenir, ancak bu gibi şeyler üniversitelerin kalitesi konusunda bilgi vermekten çok uzaktır. Üniversitelerde son zamanlarda gerek arastırma çakşmalannda gerekse eğitım-öğretim açısından belirgin bir düzey düşüklüğü yasanıyor. Fakülteler ve yüksek okullarda öğrena sayısının arttırılması, öğretim elemanlannın yükünü iki katına cıkardı. Bunun hâlâ sürmekte olan etkisi bir tür yozlaşma biçimi yarattı. Bu durum aynı zamanda üniversite kadrolanna da yansıdı. öğretim elemanlan ve öğrencilerin içinde bulunduklan somut koşullan açık yüreklilikle ve somut bir biçimde ortaya konularak görmezden gelinen genel başansızlığın üstüne gidilmeli ve çözüm yolları aranmahdır. Üniversiteler her bakımdan bilimsel açıdan bir 'lise', yönetim bakımından da "klasik bir resmi daıre' havasından kurtarılmalıdır. özerk ve demokratikleştirilmelidir. Saygı ve iletişim ön plana çıkmalı DtLEK DOLTAŞ Boğazıçı Üniversitesi öğr. Üy ' Istanbul öğretim üyeleri, idare ve öğrencilerin uyum içinde çalıştığı, saygı ve iletişimin ön planda olduğu, araştırmalann ve ortak çalışmalann ağırlık taşıdığı bir ortamda çalışmak isterdim. Böyle bir üniversitenin de katıhmcı bir yönetimk, seçilmiş kurullarla gerçekleşebileceğine inamyorum. öğrenci-öğretim üyesi arasındaki uyum açısından ise bunun yalnızca sınıf ve seminerlerle kalmayıp ortak arastırma projeleri, sık sık düzenlenen eğitim dışı konferanslar, seminerler ve eğitim dışı üniversite içi çesitli sosyal faaliyetlerle gerçekleşebileceğine inamyorum. Tüm öğrencileri kapsayan dernekler ERTAN YILMAZ Ankara Üniversitesi Malıye 4. sınıf öğrencisı Birey olarak önemli olduğumun farkına vanhnasmı istiyorum. Bunu ne yeterince öğretim üyeleri ne de dernekci arkadaşlar kavrayabıliyorlar. Sorunlann çözümü yine öğrencilerin isteklerini dernek aracıhğıyla yöneticilere yaptırtabilmelerine bağh. Bütün öğrencileri kapsayan güçlü öğrenci dernekleri olmalı. yonetimsel toplantılar LEYLA AK1N 19 Mayıs Üm. Resim Bölıimu oğrencısı oncelikle öğretim elemanlarının öğrenciyle iç içe ve saygı çerçevesinde iliski kurarak iyi bir eğitimci olmalan gerekiyor. Oysa bu üniversitelerde bu yok. öğrenci olarak okulumuzda daha çok teknik olanaklara yer verümeli. Okul, dergi ve gazetelerin yanı sıra sosyal aktivitelerin arttınlması gerekmekte. Her branştan birer ğrencimn katıumı ile her ay yonetimsel toplantılann yapılması sağianmah. Öğrenciler arasında notsal farkhhklar gozetümemeli. öğrenci - öğretmen arasındaki bilgilenmeden kaynaklanan olumsuz rekabet ortadan kaldırılmah. Üniversite rektörleri seçimle işbasına gelmeli. Ders saat sayılannın azaltılarak öğrenciye araştırma yapma olanağı sağlanmalı. Üniversite kutuphanelerindeki kitap sayısı arttınlmalı ve kalıteleri yükseltilmeli. Daha özgür toplum daha özgür üniversite ÖZLEM MAVİGÖK Dıcle Üniversitesi Fen-Edebıyat Fakültesi Matematik-l Oğrencisı öncelikleben, öğrenci- lerin toplumdan soyut- lanmasına karşıyım. Bu- gtin Türkiye'de yetiştiril- mek istenen öğrenci tipi, düşunmeyen, araştırma- yan, eleştirmeyen bir tip. Bu da insanlann yozlaş- masına, robotlaşmasına neden oluyor. Ay- nı zamanda toplumsal gelişmeyi de engelli- yor. Konuyu bir öğrenci olarakdeğil debir in- san olarak ele ahrsak şunları söylemek iste- rim: Üniversitelerde insanın gelişmesinin önündeki bütun engellerin kaldınlmasını is- tiyorum. İnsanın insan olarak değer kazan- dığı bir toplum istiyorum. Daha özgur bir toplum, daha özgür bir üniversite ortamı... Kısaca özerk bir üniversite. Tamamen öğren- ciye ve bilime yönelik bir üniversite. IŞTE BIZIM YASAMIMIZ 4 ydda hiç kız arkadaşım olmadı VAROL URPEK 19 Mayıs Üm. Eğitim Fak. tngılızce oğrencısı Samsun o:kuldaki günlerimi ge- nelde ikiye ayırmak da- ha uygun olur. Param olduğu ve olmadığı gunler. Çünkü param olduğu zaman geçirdığim gunler birbirine çok benzer, aynı şekilde parasızken de bu böyledir. Gunlenmin ço- ğu parasız gectiğinden size böyle bir günden kesit vermek istiyorum. Yeni bir güne, bazan gece 12.00'de, bazan gündüz 15.00'te girerim. Sabah kalktı- ğım zaman önce her insan gi- bi kahvaltı yapmayı düşünü- rüm. Evden çıkar, bakkaldan ıvup -zıvır alır, minibüse binerim okula gelmek için. Kahvaltının ikinci seansı okuldadır. Kan- tinde bir simit ve bir bardak çay. Kimi zaman bu kahvaltı şekli, lokantada bir tas çorba ile yer değiştirir, ancak sabah derslerine kahvaltısız gırdığim gunler de az değüdir. Dört ar- kadaş bir evde kahyoruz. Kah- valtıyı evde yapmak birçok so- run yaratıyor, kahvalulık mal- zeme almak, hazırlamak, top- lamak. öğlene kadar okulda geciri- yorum vaktimi. öğle yemeği için dersten çıkar çıkmaz ye- mekhaneye gidiyor ve öğrenci- lerin oluşturduğu kuyruğu an- dıran kalabahğa kanşıyorum. Beklerken, her zamanki gibi yemekhanenin pisliğinden, turnike olmayışından, berbat yemeklerden dert yanıyorum. Yemeğimi -zorunlu olarak- ye- dikten sonra kafeye gidiyorum. Burada bazen sadece müzik dinler, arkadaşlarla sohbet ederim, bazen kitap okunım, oyun oynanm, sadece bir çay içer, 1-2 saat sonra garson kı- zm bakışlanna ve kafeye hesap verdikten sonra okula dönerim. Kütüphane ile pek aram yoktur ancak kitap okumayı çok severim. Bazen kutüpha- neye gider, aradığım kitabı bu- lamam, bulduğum kitabı ala- mam, çıkanm. Derslerdeki tar- tışmalara katümayı severim. Hocamı eleştiririm, kendime söz söyletmem. Okulu bitirme- yi düşunürüm ve derslerimie aram iyidir ancak sadeee canı- mm istediği derse girerim. Bazı derslerde konsantre olmak, dersten kopmamak çok zor- dur. Böyle derslerde ya kendim aldığun ya da sağdan soldan bulduğum bir gazete, dergi ya da kitabı okurum, bazı arka- daşlanm dersi terk eder. Be- nimse dersten çıksam bile ya- pacağım şeyler bunlardır zaten. Çamaşır ise benim için ço- ğu kez bir sorun oluyor. Evde yıkasan sular akmaz, arkada- şının evine gitsen yüzun tut- maz. Birkaç kez eve postala- dım çamaşırlanmı, bazan kir- li çamaşırlarla sokakta gezme- dim değil hani. Kız arkadaşlar- la aram pek iyi sayılmaz. 4 yıl- hk üniversite yaşantımda bir kız arkadaşım bile olmadı. Ba- zı geceler yatakta bunun nede- nini düşunürüm. Meslek lise- si mezunu olarak bu okula gel- memin bunda büyük rolü var galiba. Okula geldiğim ilk gün, çevreme şöyle bir bakmca ken- dilerini benim klasımdan so- yutlamış bir sürü öğrenci gör- düm. tngiltere'den, Amerika 1 dan gelenlerin, kolejlilerin al- tına Lee Cooper, ayağına Ni- ke Air geçirenin öğrenci oldu- ğu bir çevreye geldığimi, daha doğrusu buraya ait olmadığı- mı anlamıştım. Fakat zaman geçtikçe kendime göre bir çev- re buldum. Bu, üniversite kav- ramının dışında bir çevreydi. Arkadaşlık kavranumız, üni- versitedeki diğer gruplarda ol- duğu gibi karşılıkh menfaatle- re değil, karşılıkh dayanışma- ya, birliğe dayanıyordu. Bu çevre, okuldaki sosyal, psiko- lojik ve öğrenim hayatımda birçok etkide bulundu. öğre- tim Uyelerine hiçbir zaman ba- şımızı indirmedik, haksızlıkla- ra açıklık getirdik, tabii bu ara- da farklı gruplardaki öğrenci- lerin tepkisini çektik. Boş vakitlerimde -ki her za- man muhakkak vardır- bazen sinemaya, tiyatroya giderim, çoğu zaman ise kahvehaneye. Bazan icimde bir boşluk hisse- derim. Yapacak bir sosyal fa- aiiyetim yoktur. Kahvehane beni içine bir kara delik gibi çeker sanki Ve böylece akşam olur, gider. Akşam yemekleri bazan lo- kantada ya da herhangi bir yerde olur. Bazan hiç olmaz. Bir pazarlama kuruluşu ile an- laşmam var. Bazı akşamlar pa- zarlama isinde cahşınm. Kimi zaman da okul çevremden çe- viri alır, parayla çeviri yapa- nm. Bunlar benim aylık mas- rafıma destek olur, ancak Is- tanbul'dan, ailemden gelen pa- iM: AKADEMİK YAŞANTININ KAMBURLARI... İŞTE BİZİM YAŞAMIM1Z... NASIL BtR ÜNİVERSİTE tSTÎYORUZ... ARAŞTIRMA GÖREVLÎLERÎNİN CENNETt: İNGİLTERE Boş vakitlerimde bazan sinemaya, tiyatroya giderim, çoğu zaman ise kahvehaneye. Bazan içimde bir boşluk hissederim. Yapacak bir sosyal faaliyetim yoktur. Kahvehane beni içine bir kara delik gibi çeker sanki. Ve böylece akşam olur, gider. rayla birleştirdiğimde aylık masrafımı karşılamaz. Eve bazı akşam 17.00'de ba- zan 01.0O"de gelirim, fakat her akşam kesinlikle ders cahşır ve kitap okurum. Bazı geceler ders çalışmak için sabahlanm. Bazan da sabaha kadar kitap okurum, sabaha kadar oyun oynanm. Bazı geceler sabaha kadar düşunürüm. Şiir, hikâ- ye yazmayı, resim yapmayı be- ceremem, ancak sanaü çok se- verim, çeviri yapanm, çeviri bana göre bir sanatsal yaratı- cıhk ister. Bunlar galiba gece- leri pek uyumadığımı gösteri- yor, benim ve ev arkadaşlan- mın, gerçek sosyal hayatı gece- leri başlar, her halde toplum- dan uzak, gürültüsüz, sakin bir ortam olarak kendimize ge- ceyi seçmişiz ya da zorunlu kalmışız. Bunlann yamnda be- nim için biten her bir günün anlamı, sadece yeni gelen bir okul günü ve azalmakta olan, bitmesi sabırsızca beklcnen okul yıllannda acımsı tadı olan bir hatıralar döngüsüdur. Okul bitince uvgulayacağıma inandığım, gerçekleşemeyecek düşuncelere dalarım. Her öğ- renci gibi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle