Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHÜRÎYET/10 DIŞ HABERLER
DÜN YADA GECEN HAFTA
TTAIYA
Papa, Avrupa politikasında kiliseye rol istiyor
NtLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Doğu ve Batı
Avnıpa'nın ileri gelen tüm
piskoposlannı perşembe
günü Vatikan'da iki günlük
büyük bir toplantıya çağıran
Papa II Jean Paul, Eski
Kıta'yı "Hıristiyanlasünnaya"
hazulanıyor. Avrupa'daki
Katolik sayısuu artürmak
için kollan sıvayan Vatikan,
Berlin duvan sonrası bir
genişleme stratejisi
geliştiriyor. Komünist
idcolojinin yıkınnndan sonra
Doğu Avrupa ve Sovyetler
Birliği'ndeki Katolik halklan
kilisenin sadık müminleri
arasına kazanmaya çalışan
Vatikan, bu ülkelerde on
yülardır uyuyan Hıristiyanhğı
canlandırmak niyetinde.
2000'lere girerken Katolik
kilisenin "yayıünacı" ruhunu
ayakta tutmaya çalışan II.
Jean Paul, Avrupa
politikasında kilise için ön
planda rol istiyor. Toplantıya
başkanlık eden Kardinal
Camilkt Roini'nin okuduğu
rapor, "Ortaçagdan gden
köklerinden sovntlannus bir
Avrupa düşünulemez" dıyor
ve eklıyor: "Avrnpa'ya şeldl
veren, kıtanın koleküf
Tkdanını oloşturan ve ortak
uygarlık değerierinin
temeUııde yalan temel öge
Hırigtiyanlıktır." AT'nin bu
değerleri paylasan Doğu
Avrupa ülkelerini de
kucaklamasını talep eden ve
Avrupa'nın "Atlantik'ten
UraDara dek" genişletilmesini
isteyen Vatikan'ın
piskoposları, 12'leri,
"tttketim toplumunu baş tacı
eden ateizm içinde
yasamakla" suçluyor.
Avrupa'nın güneyine büyük
bir nüfus baskısı oluşturan
Islam halklanıun giderek
genişleyen varbğının önemini
ve buradan gelebilecek olası
tehditleri de göz önune alan
Vatikan; kilisenin, "Islam
dünyası ve Yahudilik ik
diyaloga açılmasuu" telkin
ediyor.
tlkbaharda yapüacak olan
*92 seçimleri için şimdiden
havaya giren siyaset
sahnesinde yeni bir parti
doğuyor. "Aşk Partisi" adını
alan bu partinin kurucusu
ttalya'nın ünlü porno
milletvekili OccioBna,
parlamentoya girmesini
sağlayan Radikal Parti'den
aynlacağını duyuran
Cicciolina, önümüzdeki '92
seçinüerine bu yeni partisiyle
gireceğini açıkladı. Partinin
amblemi Ciccioüna'nın
resmini taşıyan bir yuvarlak
olacak. Ciccioüna'nın alnının
üzerinde bir de haç
bulunacak. Bu haç, aşk ve
sevginin Hıristiyanhğın
ruhundaki temel öğe
olduğunu belirtecek. Parti,
"siyasi mücadelesİBi" cinsel
özgürluk, hoşgörü ve birlik
için verecek.
Sigaraya karşı ciddi bir savas
açan ltalya, bundan boyle
televizyonda dolaylı
yollardan yapılan sigara
reklamlannı da yasaklıyor.
AFde doğrudan sigara
reklamlannı yasaklayan ilk
ülke olan ltalya, bundan
boyle "Camd Tropby",
"Merit Ydken Yanslan",
"Marlboro Spor Olaylan"
gibi ünlü sigara markalannın
kendi amblemleri ve adlan
altında sportif olaylarla ilgi
kurarak yaptıklan dolaylı
reklamlan da yasaklıyor. Bu
arada çok sınırh belli alanlar
dışında kamuya açık tüm
yerlerde sigara içilmesini
yasaklayan yeni yasa tasansı
da olumlu karşüandı.
"Anayasaya aylondır" diye
itiraz eden birkaç ünlü
dışında artık giderek
azınlıkta.Jcaldıklannı fark
eden ttalyan sigara
tiryakilerinin çoğu
kaderlerine razı oldu. Sigara
tiryakilerinin tüm istediği,
özgürluğün tamamiyle
ellerinden aünmaması ve
"sigara içenlere mahsus"
alanların varlığına da saygı
gösteriimesi.
2 ARALIK 1991
YUNANİSTAN
'Devlet sırrı' bütçe
bu
Brezilya'nın milyonlarca çocuğu sokakta
_ doğuyor, büyuyor ve öluyor. Yaşamı da
oyunu da sokakta oğreniyor. Kimi uyuşturucu mafyasının gozde dağıtım
elemanı oluyor. Ne de olsa, 18 yaşın altındaki çocuklar yargıdan muaf
tutuluyor. Kimi, karnı acıkıyor, çalıyor. Brezilyalı dukkân sahibi hırsızlığa
karşı çozum buluyor, kiralık katil çetelerle anlaşıyor. İflke nufusunun
1980'den beri 37 milyon artarak 165 milyona ulaştığını, kırdan kente goç
eden aileleri babanın 30 dolarlık aylığının beslemediğini, unutuyor. Son üç
yılda Brezilya'da sokakta öldurülen çocuklann sayısı 461 l'e çıkü. Günlük
bilanço dört çocuk olarak açıklanıyor. (Fotograf: AP)
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan
başkenti Atina'da geçen
hafta içinde ilginç olayiar
yaşandı.
Maliye Bakanlığı'nın canla
başla hazırladığı ve "derlet
a m " gibi sakladığı 1992
bütçesi, geçen cuma günü
Yunan parlamentosuna
sunuldu. Ne var ki bütçe
parlamentoya sunulmadan
önce özel bir radyo
istasyonunda aynntıh bir
biçimde yayımlanmıştı.
Butçenin Maliye
Bakanlığı'ndan "stzması"
Maliye Bakanı Yannis
Paleokrassas'ı zor durumda
bıraktı ve "casasun
yakalanması için" derhal
araştırmalann başlatüması
için talimatlar yağdırdı.
Nitekim, açıklanan butçe ile
yayımlanan butçe arasında
fark yoktu. Açık yine
yaklaşık 25 trilyon lira
kadardı...
Yunan diplomasisi geçen
ABD
hafta başında çelişkiye düştü.
Buna neden olan da
Başbakan Süleyman
Demirel'in acıklamalan.
Demirel geçen hafta Türk-
Yunan ilişkilerine değinen iki
ayn konuşma yaptı. Birincisi
hükümet programını
açıklarken; diğeri tskeçe
milletvekili Faikoğlu ile
görüştükten sonra.. Her iki
konuşmasının aynı gün
Yunan TV haberlerinde
okunması üzerine Yunan
Başbakanı Konstantin
Mitsotakis, Demirel'in
parlamentoda yaptığı
konuşmasını ima ederek
"çok olumlu" dedi. Ne var
ki Yunan Dışileri Bakanlığı
da aynı gün bir açıklama
yaparak bunu "çok
oiumsuz" karşıladı ve olan
oldu. "Bu acaba
Mitsotakis'in yeni bir gafı
mı" sorulan doğdu. Ama
hukumet sözcüsu Viroo
Polidoras "itfayijed" rolüne
geçerek alevleri söndürmeyi
başardı.
Bush alışverişte
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — Şükran
Günü'nü, sekiz milyon
Amerikalı işsize iş vaat
ederek geçiren ABD Başkanı
George Bush, bütün çabalara
rağmen hareketlenme
sağlanamayan Amerikan
ekonomisi nedeniyle zor
durumda. Amerikalı tüketici
ekonomik baskıdan dolayı
pek alışverişe çıkmaz
göninünce, Bush tuketiciyi
özendirmek için bizzat
çarşıya çıktı. J.C Penny'den
28 dolara dört çorap satın
alan Bush ekonomiyi
hareketlendireceğine söz
verdi.
Noel ve yılbaşı nedeniyle
yapüacak alışverişin ABD
ekonomisine bir ölçüde
hareketlenme getirmesi
DANİMARKA
bekleniyor. Ancak dükkân
sahipleri bu yılı "en durgnn
yıl" olarak nkelendinyorlar.
Alışverişe çıkanlar bu yıl
listelerini son derece
daralttıklarım, hediyelerinin
sayısını azalttıklannı
söylüyorlar. Pek çok
Amerikalı halen araba ve ev
taksitlerini ödediklerini
belirterek geçmiş borçlann
üstesinden gelmeye çahşıyor.
Bu nedenle ekonomistler,
ekonomıde "gozle görülür
bir kıpırdanmanın son derece
zor" olduğunu bıldiriyorlar.
Beyaz Saray'm, alışveriş
gösterisinin yaru sıra
vergilerin düşürülmesi ve
işsizlik sigortasının
arttırılması gibi para
"pompalama" yöntemlerini
devreye sokmayı düşündüğü
bildiriliyor.
Trabzon maçında
bekâret kaybedildi
FRANSA
Yeni Zelanda, koyun satmanın yolunu buldu
MİNE G.SAULNIER
PARİS — Iktidarda en çabuk tüketilen değer,
"kteattznr". En çok üretilen ise "düş yıkımı".
Bu ölçütün en çarpıa örneklerinden birini,
kuşkusuz Fransız Sosyalist Partisi iktidarı
oluşturuyor. Sağ parti yönetimlerinde göze
batmayan, hatta "otogan" kabul edilen kimi
yolsuzluk ve yalanlar, sosyalistler tarafından
aynıyla tekrarlandı mı, acısı daha bir çöküyor
secmenin içine. Fransız Sosyalist Partisi, bu
ülkenin -aradaki iki yıllık bir sol
cumhurbaşkam ve sağ hükümet evliliği hariç-
toplam sekiz yıldır başında bulunuyor. Bu
süre içinde pek çok skandala adı kanştı,
goğüs gerdi ama içlerinde biri var ki bu
skandalların, yenilir yutulur türden değil ve
tekrarlayan kanser gibi hiç umulmadık yer ve
zamanlarda yeniden gündeme geligeliveriyor.
Kuşkusuz akülardadır: 198S yüında Yeni
Zelanda'nın Auckland limamnda unlü
Greenpeace çevre örgutune ait Rainbow-
VVarrior adlı gemi, 10 temmuz günü Fransız
gizli servislerince batınlmış ve operasyonda,
Portekizli bir fotoğrafçı ölmüştü. Rainbow-
Warrior, Fransa'mn Pasifîk Okyanusu'nda
yaptığı (hâlâ sürdürülen) nükleer bomba
denemelerini protesto etmek ve engellemek
için Auckland limanına demirlemişti. O
sırada Fransız Sosyalist Partisi hükümetinin
başında Laurent Fabius vardı ve
cumhurbaşkam yine Mitterrand idi. Söz
konusu hükümet, Greenpeace çevre
örgütünün Pasifîk'teki nükleer denemeler
konusunda yürüttüğü kampanyadan iyice
tedirgin olan Fransız "Pasiıîk Generalleri"nin
baskısı ile Greenpeace gemisi Rainbow
Warrior'a sabotaj yapılmasını onayladı.
Operasyon, hükümet karanndan uygulanışına
değin her anlamda beceriksiz, yanlış ve
budalacaydı. Geminin boş olduğunu
sandıklan bir sırada yapılan patlamada, bir
kişi öldü. Becerikli ajanlardan "evli çifti"
oynayan ikisi yakalandı ve Yeni Zelanda'da
hapsedildi. Başbakan Michel
Rocard, Yeni Zelanda ile banş yaparak iki
Fransız ajanuı Fransız topraklarında
cezalannı tamamlama olanağım sağladı.
Bunun karşıhğında Fransa, Yeni Zelanda'dan
yuz bin koyun satuı almayı garanti ediyordu!
Herkes, olay kapandı samyordu. Oysa geçen
hafta, sabotajın epeyce kalabalık olup
(toplam 20 adet orduya bağlı gizli ajan)
sıvışmayı başaran ve normal olarak ayhkh bir
"sürgtin" yaşamalan sağlanan özel
"subay"larından birisi olan
Gerald Andrtes, Isviçre sınınnda yakayı ele
verdi. Hem de gizli ajanlığa yaraşmayacak bir
beceriksizlikle: Andries, sının geçmek için
gerekli pasaportu yanında bulunmadığı için
• sürücU belgesini vermişti Isviçre polisine.
Polis de pasaport yerine kabul edebihnek için
bilgisayar araştırması yaptı ehliyet üzerinde ve
Andries'in hakkında uluslararası bir
tutuklama karan olduğu ortaya çıktı.
Isviçreliler, isteseler de tutuklamamazlık
edemezlerdi bu durumda.
Şimdi Yeni Zelanda hükümeti, Andries'i
yargılamak üzere geri istiyor. Fransız
hükümeti de "Tamam, bir haU ettik, ama
olay kapanmıştır, niye mızıkçılık
edlyorsunuz" diyor.
Bunun yamtım bümeyecek ne var? Ufukta
yüz bin koyun satışı daha görünüyor. Yeni
Zelanda, canlı hayvan ihracında bulduğu
böyle bir pazarı kaçınr mı hiç?
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG — Geçen hafta
Danimarkahlar işsizlik
paralanmn düşürülmesi,
bizdeki KDV'ye denk düşen
MOMS oranlarının yüzde
25'e çıkanlması gibi ceple
ilgili sorunları tartışırken
hafta ortasında, Trabzon-B
1903 maçında -sahip
olduklarını duşündükleri-
bekâretlerini kaybettiler.
lngiltere'de Hooliganların
ortaya çıkışıyla birlikte, BT
gazetesi de 1984 yılındaki
Avrupa Şampiyonası finalleri
sırasında, Danimarkalı
seyirciler için "Roligans"
sözcüğünu ortaya atmış ve
sözcuk giderek Danimarka
dilinin bir parçasına
dönüşmüştü. Danimarka
dilinde "rolig" sözcüğü
sakin, sessiz anlamına
geliyor. Danımarkalılar
"Roiigans" yakıştırmasıyla
kendileri hakkında giderek
kendilerinin de inandığı bir
"klişe imaj" yaratmışlardı ve
"bizde olmaz" tavnyla
kendilerini pek temiz
buluyorlardı.
Çarşamba günü oynanan
Trabzon-B 1903 UEFA
Kupası maçında, Trabzon
kalesinde patlayan havai
fişek, bekâreti de aldı
götürdü. Ertesi gün tüm
gazetelerin ön sayfalan,
dumanlar içinde yerde yatan
Trabzon kalecisi
Petronoviç'in resimleriyle
doluydu. Yalnızca o da değil,
Trabzon'un Danimarkalı
futbolcusu Lars Olsen'in her
topa dokunuşunda ıslıklarla
protesto edilmesi,
Danimarkahlann
"roiigaıu" klişesini yıktı.
ATdışişleribakanları,Maastrichtzirvesindetartışılacak birlik taslağı için bugün toplanıyor
ÂT, kader zirvesine hazırlanıyorAlmanya, Hollanda, Belçika,
t İtalya ve Yunanistan baş bakanları
Maastricht doruğunun fiyaskoyla
* sonuçlanmaması için bazı
önemli tavizler verme
karan aldı.
SABETAY VAROL
1RÜKSEL — HoUanda'mn
Maastricht kentinde yapüacak
AT doruğuna bir hafta kala
topluluk ülkelerinin liderleri,
sor derece yoğun bir diploma-
tik faaliyet gösterdiler. Bütün
çaralar, doruğun önceden umu-
lac başanyla sonuçlanmasına
yöıelik oldu. Bunun için geçen
hafta içinde AT üyesi ülkelerin
bir numaralı sorumlulannın bü-
yük çoğunluğu, kendi aralann-
da ikili görüşmeler sürdurdüler.
"Hıristiyan demokrat" akı-
ma mensup beş Avrupalı başba-
kan, kendi aralannda "çok
gtaH" bir toplanü yapü. Alman-
ya, Hollanda, Belçika, ltalya ve
Yunanistan başbakanlan, Ma-
astricht'in "fiyasko" olmama-
sı için Londra'ya bazı önemli ta-
vizler verme karan aldılar. Do-
ruk sonrası, topluluğun yeni
adaylara açüması için çahşma-
lar başlatüacak.
12 ülke dışişleri bakanlan,
"birlik" sözleşmesine doruk
öncesi liderlere sunulacak son
şeklini vermek üzere bugün ve
yann bir araya gelecek. Baö Av-
rupa Birliği (BAB) dışişleri ve
savunma bakanlan da "Avru-
pa savunma kimligi" konusunu
görüşmek uzere AT dışişleri ba-
kanlan toplantısına paralel ola-
rak bugun Brüksel'de toplana-
cak. Hazırhklan bütun bu faa-
liyetler çerçevesinde devam eden
"birlik" sözleşmesinin altına
Ingiltere'nin de imza koyması
için Fransa ve Almanya gibi Av-
rupa'mn belli başlı ülkeleri de
kendi ısrarlı olduklan konular-
da şimdiden bazı önemli taviz-
ler verdiler.
Yanlış anlamalara yol açar
gerekçesiyle "federatif" sözcü-
ğünün sözleşmede yer almama-
sı hususunda göniş bırliğine va-
rıldı. Bu arada Bonn, parasal
birlik anlaşmasını imzalamak
için onceden ileri surduğu "Av-
rupa Parlamentosu'nun yetkile-
rini genişletme" koşulunu belli
olçude sulandırdı. Avrupa Par-
lamentosu'nun yetkileri bir se-
ferde değil de kademeli olarak
arttınlacak. Parasal birlik ko-
nusunda, Ingiltere'ye, daha
sonra karar vermesi için aynca-
lık tanınacak. Bu ayncahktan
AT'ye 1992'den sonra katüacak
ülkeler bile yararlanamayacak.
Daha önceki doruklarda,
Maastricht doruğu bir yandan
"siyasi", diğer yandan "para-
sal ve ekonomik" konularda 12
ulke arasındaki yeni "birlik"
sözleşmesinin imzalanması için
son randevu olarak tespit edil-
mişti. Doruktan tam yedi gün
önce toplantının arzulanan ba-
şanyla sonuçlanıp sonuçlanma-
yacağı hususunda Ingiltere'ye
verilen tüm tavizlere rağmen AT
çevrelerinde hayli "kısıtlı bir
iyimserlik" havası hüküm surü-
yor.
Çünkü gerek siyasal gerekse
parasal birliğe katılma konu-
sunda Ingiltere "tereddütlü" ul-
ke ohnaya devam ediyor. Bu ül-
Suriye'de bugün yapüacak devlet başkanı seçiminde Hafız Esad îek aday
Esad için Hısulerf sandık başı9ış Haberier Servisi — Suriye Devlet
Bakanı Hafız Esad, bugün görevini dor-
duıcü kez üstlenmeye hazırlanıyor. Esad
1
ın ek aday olduğu devlet başkanlığı seçi-
miıde Suriyeliler tercihlerini evet ya da ha-
yırjeklinde belirtecekler. Evet oylannm bu-
yüv çoğunluğu oluşturacağına inanılan se-
ÇİE ertesinde devlet başkanımn görevi 7 yıl
daıa uzayacak.
leuter'ın haberine göre başkent Şam ile
dfipr kentler dün Hafız Esad'ın posterleriy-
le üslendi. Sokaklar boydan boya bayraİc-
ltıa donatüdı. "Hafız" "Hafız" sloganlan
atîak yurüyen Suriyeliler, trafîğın sık sık
akamasına neden oldular.
970*16 Alevi azmlığm temsilcileri olarak
ıktidara oturan hava subayı ve savunma ba-
kanı, eskisi kadar koyu Arap milliyetçisi sa-
yılmıyor. Bir Batılı dipomatın de>
r
işiyle; 61
yaşındaki Devlet Başkanı, "Bir kez bir ise
girişse sonuna kadar siırdüriır, sozünfi !u-
tar."
Bu yılki devlet başkanlığı seçimi için 17
kasımda resmen adayhğını koyan Suriye li-
derinin 1980 başından bu yana ülke içinde
siyasi rakiple karşı karşıya kalmadığı belir-
tiliyor. 1982 yılmda aşırı Müslümanlar ik-
tidara talip olmuş, ancak isyan bastırılmış-
tı. Bir yıl sonra da kardeşi Rıfat yurtdışına
gidince iktidardaki bölünme tehlikesi orta-
dan kaldırılmış oldu.
Hafız Esad'ın iki yıl öncesine kadar ge-
rek bölge gerek dunya ülkeleri ile ilişkileri-
nin çok sıcak olmadığı hatırlatılıyor. Irak'ın
Kuveyt'ten çıkarıbnası, soğuk savaşın biti-
şı ile siyasi dengeler, dolayısıyla Şam'ın iliş-
kileri değişmeye başladı. Israil'in baş düş-
manı kabul ettiği Suriye, tran-Irak savaşı sü-
resince diğer Arap ülkeleri ile ayn kanat-
larda yer almıştı. Irak Devlet Başkanı Sad-
dam Hüseyin'i destekleyen Araplarla ilişki-
leri soğukla buz gibi arasında değişiyordu.
Şam, Mısır'ı, tsrail'le yaptığı Camp David
Antlaşması'ndan ötürü kısa bir sure önce-
sine kadar affetmedi. Son Ortadoğu banş
göruşmeleri sırasında ılıyan ikili ilişkileri,
Mısır Devlet Başkanı Hiisnü Mübarek'in
Şam'ı ziyareti ile yeni bir döneme girdi.
kenin Başbakanı John Major ile
diğer ülke liderleri arasında tüm
tarafları tatmin edecek bir uz-
laşmamn gerçekleşmesine çalı-
şılıyor. Söz konusu uzlaşmaya
Maastricht'te vanlamazsa, Av-
rupa bütunleşme sürecinin bun-
dan büyük yara alacağı ifade
ediliyor.
Geçen haftaki buluşmalar,
başarmın önündeki engellen bir
ölçüde temizledi. Kendi partisi
içinde Avrupa konusunda şid-
detli bir muhalefetle karşı kar-
şıya olan Başbakan Major, İtal-
ya Başbakanı GiuUo Andreorü,
Almanya Başbakanı Helmut
Kohl ve Fransa Devlet Başkanı
François Mitterrand ile yaptığı
görüşmelerde "benüz katedil-
mesi gereken büyük bir mesafe
olmasına rağmen biriik y olunun
açıldığını" söyledi.
Ancak bu kez de Ingiltere'ye
her gün biraz daha fazla verilen
ve sonu geuneyen bu tavizlerin,
sözleşmeyi "içerikten yoksun"
bırakmasından korkuluyor. Av-
rupa Komisyonu Başkam Jac-
ques Delors ve Brüksel'deki ko-
misyon çevreleri şimdiden dev-
let ve hükümet başkanlanna
ateş püskürüyor.
Fransa Cumhurbaşkam Mit-
terrand, ll'Ierin, Avrupa bü-
tünlesmesine önemli bir ortak
olan Ingiltere ile beraber devam
etmek için ellerinden geleni yap-
mayı sürdüreceklerini belirtti.
Mitterrand, her şeye rağmen In-
giltere yeni sözleşmeyi imzala-
mamakta ısrar ederse diğer ül-
kelerin Londrasız yol alacakla-
rını vurguladı.
^banasız
Avrupa'özlemiDış Haberier Servisi— Artan
işsizlik oranı, muhafazakâr
partilerle sosyal demokrat par-
tilerin politikalannın benzerli-
ği ve genç neslin faşizm
dönemini yaşamış olması, Av-
rupa'da aşırı sağı iktidar kol-
tuğuna yaklaştırıyor.
Geleneksel partilere duyulan
tepki, aşırı sağın hanesine
"oy" olarak yazılıyor. Interna-
tional Herald Tribune gazete-
sinde yer alan ve VVüiiam
Drozdiak imzalı haberde,
Avusturya, Belçika, ltalya, İs-
veç'teki seçimlerle Almanya,
Fransa ve Ispanya'daki eylem-
lerin bunun kanıtı olduğu be-
lirtiliyor.
Avrupa'da sağa ka>ışm ilk
belirtisi Iskandinavya'da Isveç
seçimlerinde yaşandı. tki ay
önce genel seçirnlerde, göçmen-
lerle mültecilerin ulke istikran-
nı tehdit ettiğini savunan Yeni
Demokrasi Partisi, ilk kez par-
lamentoya girdi.
Avusturya'daki yerel seçim-
lerde Doğu Avrupa'dan göç
edenlerin ülke halkının refahı-
m bozacağını iddia eden Avus-
turya özgürluk Partisi yüzde
23 oy aldı. Jörg Haider'in li-
derliğiııi yaptığı bu parti, seçim
kampanyası sırasında Nazi Al-
manyası çalışma politkalann-
dan övguyle bahsederek bu
başanyı sağladı.
Belçika'da "önce bizim
insanımız" sloganını kullanan
goçmen aleyhtan Vlaams Blok,
212 sandalyelik parlamentoda
milletvekili sayısını 2'den 12'ye
yukseltti, Antwerp kentinde de
birinci parit konumuna oturdu.
Kuzey Italya'da Brescia'da
yapılan yerel secimlerde hem
yabana hem Güney ttalyalüa-
ra karşı olan Lombardiyalılar
Birliği, Huistiyan Demokratla-
rı geçti.
Almanya'da dazlaklarla,
neo-nazüerin yabancüara özel-
likle mültecilere karşı saldınlan
arttı. Her ne kadar Cumhuri-
yetçi Parti, birkaç yü öncesine
göre birleşme ertesinde cazibe-
sini kaybettıyse de Başbakan
Helmut Kohl, mülteci yasaia-
rını sıkılaştıracağını açıkladı.
Fransa'da Jean-Marie Le
Pen liderliğindeki Ulusal Cep-
he, Kuzey Afrikalılara karşı
büyuyen endişeyle birlikte des-
teğıni antırdı. Le Pen'in des-
tekçüeri arasında daha düşük
Ucretle çahşmaya mecbur kala-
caklaruıdan korkan KP üyele-
ri başı çekiyor. Sağın yükselişi,
diğer siyasilerin de yabana kar-
şıtı politikalan benimsemesine
neden oldu. Başbakan Edith
Cresson, yasadışı göçmenlerin
ulkelerine geri gonderilmesi
için uçak tarifeleri düzenlenme-
sini önerdi. Jacqnes Chirac,
göçmenlerin "koktngunu" ve
"çok giirultücü" olduklarını
söyledi. Eski devlet başkanla-
nndan Valery Giscard d'Esta-
ing "goçmen istilasına" karşı
uyarıda bulundu.
Ispanyol gençleri, General
Franco'nun 16. ölüm yıldönü-
münde yürüyüş duzenleyerek
milliyetçi sloganlar savurdular.