22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
RALIK 1991 DtZt-RÖPOKIAJ CUMHURÎYET/7 ftozkn* atlılarııııııkımızşölenı D A Ğ I L A N S S C B ' D E TÛRKİ CUMHURİYETLER Orta Asya Üyanıyor FATİH YILMAZ Atlarlayarış etmek, at etiyemek ve kımız içmek; bunlar Kazak erkekleri için hiçbir zaman vazgeçilemeyecek bir yaşam biçimini oluşturuyor Kımız At sütü kuyruk yağı ve maya karıştınlıyor, bir kabın Kökbar Ortada ölü bir keçi. Atlar üstünde iki takım halinde içinde çalkalanıyor. Işte Kımız; ekşi ayran tadında. Kımızın gençler. Amaç keçıyı kapmak ve takım halinde bir yere iyisi ise atlar tarafından çalkaiananı. Kanşım, hazırlamp kıl torbalara dolduruluyor ve atlara yükleniyor. Atlar, bozkırlara yılkıya bırakılıyor. 15 gün bekliyorsunuz. Atlar döndüğünde, kıl torbalarm içinden kaliteli kımız alınıyor. _ötürebilmek. Güç ve ıyı ata öınme istiyor. Kazanana koyun ya da keçi. Bir de beygi var. Atlann üzerinde yine gençler. Amaçları, belirlenen bir yere en kısa sürede gidip dönmek. Kökbar'a göre, daha bireysel bir oyun. Kazakistan lideri Nazarbayev: Modelimiz Türkiye NAZARBAYEV / PORTRE ALMA ATA Kazakistan Devlet Baş- kanı Nursultan Nazarbayo, "'Türkiye, bizim ekonomik olarak ntodel aldtğumz ölke. Türkiye'mn kısa süre içinde ger- çekleştirdiği ekonomik kalkınma, bizi cezbediyor" dıyor. Nazarbayev içın Türkiye, umudu oluşturuyor, ancak SSCB'nin içinde bulunduğu durum ise Kazakistan lideri için endişe kaynağı. Bunda da Kazakis- tan'da çoğunlukta bulunan Ruslann yeni bir oluşumda silah olarak kullanı- hp kullamlmayacaklan somsu rol oynuyor. Leninist olduğunu gizlemeyen, Gor- baçov'a yakınhğı ile tanman bir lider Nazarbayev. Halkm büyük çoğunluğu tarafından desteklenıyor. Nazarba- yev'e "diktatör" de, "demokrat" da diyenler var. Bir Kazak gazetecı, "Na- zarbayev'in yarısı diktatör, yarısı da demokrattu" şeklinde bir tanımlamada bulunuyor. Nursultan Nazarbayev, 1 Aralık l99Tde halkm yûzde 90'ının oylanm alarak devlet başkanı seçildi. Nazarba- yev, Orta Asya'da nükleer güce sahip tek ülke olan Kazakistan'ı, Türkı cum- huriyeüerin doğaî lideri olarak görü- yor. Geçen eylül ayında Türkiye'ye gelen ve CumhurbaşkanıTurgut Ozalıley ap- Uğı görüşmelerin ardından Ankara'nın desteğini alarak ve bir dizi anlaşma im- zalayarak ülkesine dönen Nazarbayev, devlet baş- kanlığı seçimine tek ada\ olarak katümasına karşın propaganda malzemesı olarak yaptığı bu geziyi de kullandı. Nazarbayevle Le- nin'in büyük bov bir portresinin asıb olduğu ve eski Kazak hanlan- nın resimleriyle süslü parlamento binasında- ki odasmda konuştuk. Praşmaük yaklaşımıy- \a dıkkat çeken Nazar- bayev, Türkiye'den etkilendifcini hemen her ftsatta dıle geüriyor, ancak Sovyetler Bir- üği'nin dağuması tehli- kesi karşısında çok kaygılı olduğunu da belli ediyor. Kazakistan lideri ile birkaç kelime dışında birbirimizi pek anlaya- madık. Bu nedenle İngilizce bilen bir tercü- mana gereksinim oldu ve Nazarbayev, "Bu da- ha cahşi (yahşi)" dedi. Nazarbayev'e sorduğu- muzsorular ve yanülan şöyle: - Kazakistan'ın gelece- |ini nasıl görûvorsunuz? Sizce Kazakistan, özel- Hkle ekonomik olarak bağımstz olabilecek mi? NAZARBAYEV Kazakistan açısmdan gelecek, tüm Sovyet- ler'inkiyle baglantılı. Tek başma Kazakis- tan'ı bir kenara ayıra- mazsınız, ancak ülke>i daha iyiye götürmek zonındayız. Bu nedenle özellikle ekonomik an- lamda çeşitli çözüm yollan anyoruz. Ser- best pazar ekonomisını uygulamak isüyoruz Bunun için de önümü7- deki tek model, Tür- kiye'ninkidir. Bunu alttm çize cize söylemek istiyorum, Türkiye bizim açımızdan ekonomik umudu oluşturmaktadır. Yakınımızda Güney Kore gibi bir ülke var, ancak tarihi ba|- lanmız ve Türkiye'nin kısa süre içinde gerçekleşürdikleri, bizim açımızdan ön- celigi Batı'ya vermemizi gerektiriyor. Ekonomik krizi aşmamız durumunda Kazakistan, çevresi için bir çekim gücü olacaktır. Biz 70 yılın ardından artık kendi kaynaklanmızı kendimizin kul- lanması gerekü|ine inanıyoruz, ancak bunu yaparken şoven bir yaklaşım içe- risinde degiliz. - Kazakistan'da Slavlann çoğunlukta obnası sizi rahatsız ediyor mu? Yeltân, ağastos ayındaki darbe sonrasınoa bunu bir koz olarak kullanabileceğini iraa et- mişri. NA.ZARBAYEV - Biz bu topraklar üzerinde yaşayan herkesle dostça geçi- niyonız. Şimdiye kadar büyük bir problem olmadı. Yeltsin'in o çıkışına da gereken yanıt verilmişli. Bu toprak- lar Kazak topraklandır ve burada yaşayanlar arasma nifak sokulmasına ızin vermeyiz. Bunu söyledik. Böyle bir durumda bizim de elimizde kozlanmız var. Bunu herkes biliyor. Biz böyle bir durjmun oluşmasım istemeyiz. Böyle bir <fiy kimseye yarar sa^lamaz. Halkla- nn kardeşligı ilkesine inanıyoruz. Bu, kendi halkımızı başkasımn boyunduru- ğu iltına koymak anlamına gelmemeli. Biz dostluk ve banş istiyoruz. Bu ne- denie de son günlerde banş karşıtı ve ülkryi kaosa götürebilecek kutuplaş- malann karşısmdayız. Ben Sovyetler Birliğj'nin başka bir biçimde her cum- huriyetin kendi haklanna diğerlerinin saygüı olduğu yeni bir oluşumda devam edeceğitıe inanıyorum. Sovyet sistemi, ömrünü tamamlamış olabilir, ancak di- yalektik yepyeni bir oluşuma götürüyor bizleri. Bu da yalruzca tek eksenli bir politikayı degil, çeşitli alternatifleri de beraberinde getiriyor. Ben her şeye kar- şm umutluyum. Bizi daha iyi günler bekliyor, - Orta Asya bir uyamşı yaşıyor. Ras olana karşı bir nefret var, Islamiyet yûk- seliyor. Bu arada Kazakistan'da ve diğer Orta Asya cumhuriyetlerinde Pan-Tür- kist düşiinceler de ortaya çıkıyor. Ne düşünüyorstmuz? NAZARBAYEV - tnsanlar diledikle- rini düşünebilmeli, istedikleri dine inanmahdır. Kimsenin hürriyeti, baskı ile kenara iülmemelı. Ben Kazakistan açısmdan tslamiyetin birtehlike oluştu- racağma inanmıyorum, aksine yararlı olacagını düşünüyorum. Kazaklar, do- ğa olarak bir şeye körü körüne baj^lan- mıyorlar. Bu nedenle köktenci bir İslamiyet burada yûkselemez. Hem yi- ne Türkiye'ye ğelelim. Türkiye'nin laikliğı de bizim içm bir model. Burada- ki insanlann da düşünce yapısı laik. Devlet ayn. din ayn. Bu faktör de ele ahndığında Türkiye'nin bizim açımız- dan ne kadar önemli ol- duğu ortaya çıkıyor. Pan- Türkızme gelince. Bi- zım anladığımız şu ki Pan-Türkizm, buralar- da Sovyet yönetimine olan tepkinın ve 70 yıl içerisinde geri planda bırakılmanın bir tepkisi olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle büyûk bo- yutlu bir şovenizmi içerisinde banndırmı- yor. Turan düşüncesi- nin, Kazakistan için imkânsızhğı ortada. In- sanlar iyi yaşamak, iyi gıyinmek, evrensel kül- türle kucaklaşmak isti- yor. Sız böyle bir dönemde ortaya çıkıp 'Geri dönelim, Turanı gerçekleşürelim' derse- nız hiç şansınız yok. Geüşmelerin önüne ge- çemezsiniz. Bu yönde bir yere varamazsıruz. Kazak gençlerinin bü- yük çoğunluğu rock sevıyor. Geleneksel Ka- zak çalgılan raflarda. Türk kökenlilerin kül- türel olarak bir işbirli- fcne gitmeleri de bu faktörler göz önüne alı- narak uygulanmabdır. Türklük dıyerek, îsla- miyet diyerek insanlan yeni bir kahbın içine sokmaya karşıyım. Bu- nun başan şansı da pek yok. Ortak değerlerin paylaşımı, Tûrk köken- liler arasmda daha kolay yapılacagı için bir yakınlaşma söz ko- nusudur, ancak bu tehlikeli bir şovenizme ulaşmaz. JVazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in ytldm Gorbaçov'la birlikte parladı. 1986 yıhnda, Brejnev yanhsı Kazakistan lideri Dinmuhdmmed Kunayev'in görevinden "suüstimaUtr" yapu& ıleri sürtilerek görevden ahnması ve yerine % Rus Gennady Kolbin'in geürilmesi somıcu Alraa Ata kanştı. Celtoksan (Aralık ruzgân) adlı muhalefet grubunun önderüğinde Kazaklar. Komünist Parti binalarma saldırdılar. Moskova, Alma Ata'ya asker gönderdi ve çatışmalarda 100 Kazak öldü. Kazakistan'da hurursuzluğun dinmemesi uzerine Gorbaçov'ua da onayıyla Nazarbayev, 1989 ^dında Yüksek Sovyet lideri oldu. Nazarbayev, göreve başlar başlamaz, bir dizi ekonomik rçfonna giri§ti, toprakları özelleştirdi, serbest pryasa ekonomisi uygulamaya başladı, Gorbacov'un en büyük destekçilerinden biri olarak bilinen Nazarbaycv, bu ay başında tek başına katıldıgı seçinüerde oylann yüzde 90'mı alarak Devlet Baçkanı oldu. - Latin alfabesine gec- mek istiyorsunuz. Bu sizi savunduğunuz birlik anla>ışından uzaklaştır- mıyor mu? NAZARBAYEV Hayır. Latin alfabesi zaten burada vardı. Bu- nu uygulamak, kullan- mak bizi Batı dünyasına üaha da yaklaştırır. Türkiye ile bu ko- nuda ortak bir işbirliğine gjdiyoruz, bir alfabe hazırlanıyor. BunuTürkiye Kül- tür Bakanhgı ile birlikle gerçekleştire- ceğiz. Bu konuda anlaşma sa|landı. Şimdi Spvyetler'in alacağı yeni sistem cumhuriyetleri kendi içinde serbest bı rakıyor. Bu, Rusçamn ya da Kiril alfa besinin kullanılmayacağı anlamına geimez. Kazakistan'da herkes Rusça konuşabilir. - Türki cumhuriyeüer yt Tnrkiye'yi kapsayacak bir ortak pazann kunılabi- leceğini duşunüyor musunuz? NAZARBAYEV - Bu, şu an içinikinci öncelikli bir konu. Her şeyden önce Sovyet cumhuriyetleri arasmda bu yön- de bir birliğin sa|lanması gerekıyor. Bundan sonra herkes kendi ekonomisi- ni güçlendırecek alternaüflere yönele- cekür. Bu ikili ekonomik ilişkilerin yanı sıra başka bir topluluğa üye olmak oiçi- minde de gelışebilir. Tamamen olanak- sız bir konu degil. Yeni birlik, böyle şeylere zaten izın veriyor. Hem Orta As- ya cumhuriyetleri arasmda geçen yaz bu yönde bir adım atıldı. Bu tür bir olu- şum için masaya oturmak, konuşmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı özal'ın Ka- rademz işbirligi önerisi var. Bu bizi ilgi- lendıriyor. Her türlü ekonomik yöneli- se açığız, yalnızca Türk olanlar gi- recek demek kimseye bir yarar geür- mez. Böyle bir ortak pazar kurulursa girenz, sonra ne bileyım Asya-Pasifık ortak pazan oluşursa ona da katıhnz. A-lroa Ata geride kalıyor. Sisler arasmda, kurt havasında btrakı- yonız kenti. Kentli olmayan Ka- zaklann ardına düşüyoruz. Atla- nn dolaşüjı bozkulan, yaylalan, dttzlûkleri bulup, "ger" adı veri- len çadırlarda oturup, at eti yeyip, kımız içeceğiz. Alma Ata'da tanıştıgımız, Su- batay adh genç bir Kazak, götü- rüyor bizi Muskoviç marka ara- basıyla bozkırlara. Rehberimiz ol- mayı, bizi gezdirmeyi kendisi is- tedi, iyi de Ingüizce biliyor. Ku- zeye do|ru yol ahyoruz. Subatay, 2 saat içinde Balkaş Gölü'ne dö- kûlen lli lraıağı'na ulaşacağınu- sövlüyor. Sis aman vermiyor. Yol kena- nnda birkaç yükı atını zar zor se- ciyoruz. Görtiş uzaklıgı 500 met- re civannda. Geçen küçük yerle- im yerlerinin tamamının adı Ka- "zakça. Kiril alfabesiyle, "Utadajf, Bahadur" yazdıgını Subatay söylüyor. Sis muhakfeti nedeniyle cevremizi seyredemeyip, Subatay- a lafhyoruz. Llecen yerler, 18. asudayaşanuş Bahadur Abtay Han'ın toprakla- nymış. 15. ytizyılda kurulan Ka- zak Haruığı, üç idari bölgeye ay- s Bunlara büyük, orta ve kü- çük deniliyor. Orda adı verilen bv. bölgeler ülkerdn doğusunu, orta smı ve batısını temsil ediyor. tşıe Bahadır Ablay Han, küçük orda- mn lideriymiş. Subatay, büyük bir zevkle an- latıyor. Yine geçen yerlerde Ka- zaklarla Ruslar arasmda 1916 yı- hnda bir savaş yaşanmış. Kazak- lar, 19. yüzydda gkdikkri Rus bo- yundurugundan kurtulmak için isvan etmisler, ancak bu isyan çok kanlı bir biçimde bastırümış. 1927'ye geündi|mde ise Alma Ata'nm kuzeyi baska bir isyana sahne oluyor. 7 yıllık Sovyet ikti- dan, Kazak topraklannda de- mografık yapıyı degiştirmek için yüzbinlerce Rusu, Ukrâynalıyı ge- tiriyor. Bunun uzerine Kazaklar ayaklanıyor, Alma Ata'nm kuze- yinde üzeTmden geçen toprakla- ra idam sehpalan kuruluyor ve binlerce Kazak öldürülüyor. Sis yavaş yavaş dagjlıyor. Uzak- lar enikonu seçilebiüyor. Bozkır- lar, göz alabüdigine bozkırlar. Kar, bozkırlarm üzerini örtmüş. Gûneş, hafıften gülümsüyor ve alaca bü" renk cümbüşü ufukta beliriyor. Bir sıgır sürusü görülü- yor. Boruk (kalpak) giymiş bü- ço- ban el salhyor. Subatay, birkaç küometre git- tikten sonra bü köyde duruyor. Köyûn adı "Uzun Agac." Burada, knîuzbulabileceğiz. Bu siftah ola- cak. Arabadan indigimizde ken- dimizi kalabalık bur insan toplu- luğunun içinde buluyoruz. Suba- tay, bir şeyler söylüyor, erkekler gelip tek tek elimizi sıkıyorlar, kucaklıyorlar. Boruk giyenlerin yam sıra fötr şapka giymiş Kazak erkekleri, tip- leriyle, davranışlanyla Amerikan Kızüderililerini andınyorlar. Tek kaüı evlerin biraz uzaguıda, çadu-- lar da göze çarpıyor. Kadınlar bi- raz ürkek. Biraz sonra büa bar- dagını andıran büyük bardaklar- da kuruzlarımız geliyor. Kımız, eksi ayTam andınyor. At sûtUnün içine maya, tatlansm di- ye kuyruk yağı konuluyor ve ka- nşım çalkalanıyor. Alkol oranı düşük olmasma karşm insanın içini ısıtıyor. Köylülerden biri çok uzaktaki büine seslenir gibi bagı- rarak bu şeyler söylüyor, Subatay da bize aktanyor. Kımızın en iyi- yerde bulamazsınız. Dönyayı ver- seler, buralara degişmem" diyor Hasen ve elinde bir kargı tutuyor- muş, at üzerindeymiş gibi hare- ketler yapıyor. Aladağ'ın eteklerindeki köye ulaşıyoruz. Köyde, kerpiç veya be- ton göraıek olası degil. Ger adı verilen çadırlar, yan yana 50 ha- ne oluşturuyor. Hasen, köylüler tarafından çok sıcak karşüamyor. Aralannda konuşuyorlar. Bizi de tanıştınyor, hosbeş faslı yaklaşık 1 saat sürüyor. İki çadınn arasına serilen halı- larda oturuyonız. Soğuk, insan- lann sıcakhğının yanmda etkisiz- leşiyor. Biraz sonra, kadınlar el- lerinde içüıde at eti olan büyük tepsiler ve sürahilerde kımız geti- riyoTİar. Kadınlann kulaklann- dan, büyük gümüş sagalar (küpe- ler) sarkıyor. Mangal da kurulu- yor. Hasen ve köyün ileri geleni olduğu belli iki kişi, kolları sıva- yıp etlerihazırlamaya güişiyorlar. Hasan, kımız bardağmı kaldı- rıp, "saghgınuza" içiyor. Sonra, bir yandan etleri mangala yerlcş- tüirken, diğer yandan da hızh hız- h anlatıyor: "Kımızın en iyisi buralarda ya- püır. Diger bölgelerde kımız, ev- de hazutamr. Burada ise at sütü, maya ve kuyruk yagı tulumlara doldurulur. Bu tulurolar, atiaruı sırtma yeriestirilir ve atlar, bozkır- larda kostunıtur. Bu voüa yapdaa kımız en iyisidir, digerieri bunu» yanında votka gibi kalır. Bu sag- Bü- çaduın içmi görmek istedi- günizi söylüyoruz. Köyün en bü- yük çadınna gkiyoruz. Yer yatak- lan toplanmış, bir yere yıgılmış. Yerde kalm halılar. Köşede bir sandık. Tabaklardan, bulaşıktan mutfak olduğu anlaşüan bir bö- lum ve bir ocak. Çadınn keçe bir örtüyle aynlan ikinci bölümü ise gerçekten şaşırtra. Televizyon ve bu piyano. Piyanoyu evin kızı ça- hyormuş. Duvarlarda burculaı (heybeler) asıh. Duvarda bir de kopuz, fonu tamamhyor. CÜMBÛŞ BAŞUYOR KIRAN K1RANA- Keciyi kim alacak.Tabü ki güçlü olan ve ata iyi binen. Kıran kırana mücadeie; sonrası da zor. Kazananlar, bir de statü sahibi oluyor. Ozellikie kızların gözünde. tasında bir mescidin kubbesi gö- rüluyor. Gökyüzü griye bozuyor. Yolun hemen kenannda bir kar- delen güne gülümsüyor. Alcak bir tepeye tırmamyoruz. Yolun iki kenannda ceylan hey- kelleri. Tepenin donığuna yaklaş- uğmızda, bûden karşuuza büyük bir at heykeli çıkıyor. Heykelin yanında iki adam yemek yiyor. Baaz asagılarda ba at sürusü ala- bildiğlne koşuyor. önümüzde lli lrmagı görülüyor. MEŞHUR AT ETİ pçg tli'nin kenannda kü- çük, şirin bir kent. Evlerin hemen hemen tamamı tek katlı. Hükü- met binasmm önünde Lenin'in heykeli ve kentüı hemen hemen heT yerinde işçi sınıfım, halklann kardeşliğini simgeleyen tablolar asıh. Alma Ata'nın aksüıe sokak- si Aktogay yakınlannda yapüır- lardaki her yüz kişiden ancak 10*u mış. Biz de zaten oraya gidiyoruz. Yeniden yoldayız. Subatay, av- cıhğın Kazaklar içm önemli oldu- ğunu ve ava cıkan herkesin kibir- lendigirü anlatıyor. Bir köyü da- ha geride bırakıyoruz. Köyün or- Slav. Kazaklar, KazakUklannm tadmı cıkanyor. Subatay, arabayı bûr evin önü- ne park ediyor. Biraz sonra içer- deyiz. Bizi göğsü madalyalarla dolu bûr Kazak erkegi karsûıyor. Adı Hasen. Hoşbeşten sonra otu- rup kımız içmeye başhyoruz. Ha- sen, zamanın kötü olduğundan, Stalin dönemmi aradıklanndan dem vuruyor. Sonra içeri ayalası (kansı) gjriyor. Hasen, "Nasü hft- lâ güzel defH mi?" diye soruyor. Laf lafı açıyor. Hasen de Suba- tay da Kazakistan'da tslamiyet- üı çok güçlü oknadığını anlatıyor- lar. Hasen, Stalin'i sevınesine kar- şm Türklerin birlik olmasun da is- tiyor. Çünkü Stalin sonrasındaki tüm liderler, Kazak yurdunu geri bırakmışlar. Hasen, lli Irmagı'nın da giderek su yitirdigmi, ırmagm döküldüğü Balkış Gölü'nün gide- rek kuruduğunu anlatıyor. Rehberimiz Subatay, çevre kir- liliğmin Kazakistan'da endişe ve- rici boyutta olduğunu ve birçok Kazak bilun adamımn, sanatçı- nın, kirlilik konusunda yönetim- le ters düştüğünü söylüyor. Kan- serden ölenlerin sayısmda son yü- larda büyük bir artış yasamyor- muş. Hasen, konuşmayı kesiyor ve "Kınnzdan konnşalmı" diyor. Biraz sonra önümüze at etinden yapılmış köfteler geliyor, gerçek- ten leziz. Hasen ise beğenmiyor ve ayalasına bagAnyor. Şündi Muskoviç'te üç kişiyiz. lli'nm kenanndan kıvnla kıvnla solumuza bozVarlan alarak ilerli- yoruz. Tek tük ağaçlar, üıek, ko- yun ve at sürülerini izliyoruz. At- lar, bu topraklann gerçek sahip- leri kendileriymiş gibi soguga kar- şm gönüllerince dolaşıyorlar. Ha- sen, atlann çoğunun sahipleri ol- duğunu, ancak yılkı atlanmn da son yıllarda plansızhk nedeniyle arttıgmı söylüyor. KftKBM VE 66BÇEK KUitZ ~ • lli de arkamızda kaldı. Alma AU'nın kuzeybatısmdayız. Çevrc- miz bozkır ve Uerde küçük bir dag suası göze çarpıyor. Subatay, Ha- sen'e soruyor. Adı, Aladağmış. Tepesmde bürgütler (kartallar) ya- şaranş ve çevre halkı için geçmiş dönemlerde Ruslara karşı gelen Kazak yi|itlerini sakladığı içm özel bir önemi varmış. Hasen'üı gözlerini bir ışılti kap- hyor. SubaUy'a söyleyip arabayı durduruyor ve dışan çıkıp derin derüı nefes alıyor. Bizi de cağın- yor: "Bakın bu güzettigi hiçbir Atlar, yavaş yavaş köyün mey- daruna doğru ilerliyor. Biz de ar- kalanndan. Bizim için hanrlanan yerlere oturuyoruz. Ortalık bü- anda ana baba gunüne dönüyor. Atlar, sola sağa koşuşturuyor. In- sanlar bagınp çağınyor. Ona yaşU bü adam, ölü bir keciyi meyda- nın ortasına bırakıyor ve hızhhızh uzaklaşıyor. Orta yasu Kazak'ın işaretiyle, ath gençler bir anda ke- çiye dogru hamle diyorlar. Keçinin olduğu yere ulaşan 6 Kazak genci arasmda kıyasıya bir mücadeie başlıyor. Amaç, keçiyi kapmak. Kapan, bir süre atla gi- dip, keçiyi arkadaşma verecek. Oyun böylece sürüyor ve belirle- nen bir yere keçiyi ulaştıran takım kazanıyor. Kazaklar ovuna kök- bar diyorlar. Hasen, "barjşet barget" diye ba- ğınyoT. Bu, "daha bitmedi" de- mek. Kımızlar, birbiri ardma yu- varlanıyor. Kadınlar, mangaun ol- duğu yerden at eti servisini sürdü- rüyor. Şündi sırada beygi oyunu var. Bu oyun da at üzerinde oy- nanıyoT ve hızh at kuüanmaya da- yamyor. Amaç, ileride görulen te- peye vanp geri gelebilmek. Bu sı- rada, atlann üzerinde akrobatik hareketler de yapılıyor. Muskoviç'teyiz. Aladağ geride kahyor. önümüzde uzun bir yoL Hasen'i bırakacağız. Yine Alma Ata, yiyecek buuna sorunu, det- ler. Cengiz'm, Timur'un, athlan geride kahyor. Bir günlük şölen noktalamyor. Akhmızda, athlar dans ediyor, guzel Kazak kızlan, atlann üzerindeki sevgüilerüıi sü- züyor. O büyük çadınn içindeki televizyon ve piyano ise bütün bunlann bk günlükbir yanüsama olduğunu söylüyor. Knrgudar K \ Z A K İ S T A N ' 1 N T ü R K İ Y E ' D E N B E K L E N T İ L E R İ ALMA AIA — Kazakistan ile Türkiye arasmda üişkilerin geliştirilmesine yöne- ük olarak son iki yılda önemli adımlar atıldı. llk olarak 1990 yıh aralık ayında iki ülke arasmda Kûltür anlaşması imzalan- dı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Ttargut Özal, Kazakistan'a gitti. Kazakistan Dev- let Başkanı Nursultan Nazarbayev de ge- çen eylülde Ankara'ya geldi. Ankara ve Alma Ata'da yapılan üst dü- zey temaslar sonucunda, ihşküerm özel- likle kültürel ve ekonomik alanlarda hızh bir biçimde geliştirilmesi kararlaştanldı. Bu çerçevede, Kazakistan'ın Türkiye'den beklentüerini şu şekilde özetlemek müm- kün: 1) 11— r i Ycsevl ve Asbm BaİM tArfcHcrlaİM rteâAmtmymm Güney Ka- zakistan'ın Türkistan kentinde bulunan Ahmed Yesevi ve Aslan Baba türbelerinin restorasyonunu Türk hükümeti uzerine al- dı. Şu ana kadar, bu projeyle ilgili olarak somut bü adım aulmadı. 12. yüzyılda ya- şayan ve Bektaşilik başta olmak üzere bir- çok tarikatı etkileyen Yeseyi'nin türbesi, Orta Asya Müslümanlan için ikinci bir hac özelliği taşıyor. Mistik düşünceleriy- le tanman ve Türklerin Müslümanhğı seç- mesinde önemli bir yeri olan Yesevi'nin türbesi ilk olarak Timur tarafından 14. yüzyılda onanldı. Yesevi'nin piri Aslan Baba'nın türbesi de proje kapsamında bu- lunuyor, ancak türbeler ve türbelerin çev- resindeki kale, toprak kayması nedeniyle her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu nedenle, Kazakistan yetkilüeri, resto- rasyona bü- an önce başlanmasım istiyor. Proje uyannca, Yesevi'nin türbesinin ya- nındaki bir kale de restore edilecek ve As- lan Baba türbesinin yanına bü: kervansa- ray yapılacak. Z| Ikl a n » arasaMİa »hgmHiı ımfİB«Mwıi Bu konuda iki düşünce bu- lunuyor. Bunlann birincisi, Kazakistan- tn Volga-Don nehirleri kanalmdan Kara- deniz'e ulaşmasının sağlanması ve bu yolla Karadeniz Ekonomik Işbirliği içerisinde yer alabümesi. tkincisi ise Kazakistan'la Türkiye arasında Ermenistan'm Lenina- kan (Gumru) kenti aracılıgıyla demiryo- lu ulaşımının sağlanması. Kazak yetkili- ler, özellikle demiryolü ulaşımının bir an önce sağlanmasını istiyorlar. Kazakistan, bu yolla zengin yeralü kaynaklannı, Türk- iye ile kurulacak ortak işletmeler aracıh- ğıyla dünya pazarlanna sokmayı ve işle- yebümeyi duşunüyor. 3) Kjmphkh ttc»ret lilı >•!•! — gılhjihnmm A Kazakistan, Türkiye'ye kömür ve dogal gaz satmak konusunda ıs- rarh. Bunun karşüığında da gıda almak istiyor. Türk işadamlan, şu an Bu iki ko- nu üzerinde kafa yoruyorlar. Kazakistan Ticaret Bakanhgı, bu konuda bir rapor hazırlamış. durumda. Rapor uyannca, Uk aşamada, Kazakistanla Türkiye arasmda doğal gaz boru hattı kuruhnası planlanı- yor. Hattın Türkiye'ye giriş güzergâhı ise Gurcistan veya Ermenistan üzermden planlaruyor. Kazakistan, Türkiyeli fırma- lann, Alma Ata'da gıda maddeleri satan zincirler oluşturmasını da istiyor. Bu ko- nuda, Güney Kore'nüı bir projesi var, an- cak, Kazakistanlı yetkilüer, Türkiye üze- rmde duruyorlar. 4} uzerinden gerçekleştiriüyor. İki ülke ara- smda, uydu aracıhğryla telefon bağlanü- sımn doğrudan kurulmasma ilişkin bir proje var. Alma Ata'da, bu konuda temas- larla bulunan bü- Türkfirmasmmyetküi- leri, en geç bir yıl içinde bu bağlantının kurulacağım söylüyorlar. Türkiye ile iş yapmak isteyen birçok Kazak işadamı da bu bağlantının bür an önce kuruhnası yo- nünde sabırsızlar. SH Lalte •!!•>! Hhıı feçfcş Kazakis- tan, Orta Asya cumhuriyetleri arasmda, Latin alfabesine geçmeyi güçlü bk biçim- de isteyen ve bu alanda Türkiye'nin yar- dımmı isteyen bü" ülke. İki ülke arasmda, ortak bir alfabeye geçilmesi yönünde ça- hşmalar, Türkiye'de Kultür Bakanhgı ara- ahğıyla yürütülüyor. Kazakistan'da ko nuştuğumuz yetkililer, latin alfabesuüı yerleştirilmesüıin en az 5 yılhk bür zamaı dilümne gereksmuni olduğunu belirtiyoı lar. Şu an, Türkiye üe Kazakis- tan arasındakitelefon bağlanusı, Moskova Yarnu g beklentilerl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle