Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RALIK 1991 DtZt-RÖPOKIAJ CUMHURÎYET/7
ftozkn* atlılarııııııkımızşölenı
D A Ğ I L A N S S C B ' D E
TÛRKİ CUMHURİYETLER
Orta Asya
Üyanıyor
FATİH YILMAZ
Atlarlayarış etmek, at etiyemek ve kımız içmek; bunlar Kazak erkekleri için
hiçbir zaman vazgeçilemeyecek bir yaşam biçimini oluşturuyor
Kımız At sütü kuyruk yağı ve maya karıştınlıyor, bir kabın Kökbar Ortada ölü bir keçi. Atlar üstünde iki takım halinde
içinde çalkalanıyor. Işte Kımız; ekşi ayran tadında. Kımızın gençler. Amaç keçıyı kapmak ve takım halinde bir yere
iyisi ise atlar tarafından çalkaiananı. Kanşım, hazırlamp
kıl torbalara dolduruluyor ve atlara yükleniyor. Atlar,
bozkırlara yılkıya bırakılıyor. 15 gün bekliyorsunuz. Atlar
döndüğünde, kıl torbalarm içinden kaliteli kımız alınıyor.
_ötürebilmek. Güç ve ıyı ata öınme istiyor. Kazanana
koyun ya da keçi. Bir de beygi var. Atlann üzerinde yine
gençler. Amaçları, belirlenen bir yere en kısa sürede gidip
dönmek. Kökbar'a göre, daha bireysel bir oyun.
Kazakistan lideri Nazarbayev:
Modelimiz Türkiye
NAZARBAYEV /
PORTRE
ALMA ATA Kazakistan Devlet Baş-
kanı Nursultan Nazarbayo, "'Türkiye,
bizim ekonomik olarak ntodel aldtğumz
ölke. Türkiye'mn kısa süre içinde ger-
çekleştirdiği ekonomik kalkınma, bizi
cezbediyor" dıyor.
Nazarbayev içın Türkiye, umudu
oluşturuyor, ancak SSCB'nin içinde
bulunduğu durum ise Kazakistan lideri
için endişe kaynağı. Bunda da Kazakis-
tan'da çoğunlukta bulunan Ruslann
yeni bir oluşumda silah olarak kullanı-
hp kullamlmayacaklan somsu rol
oynuyor.
Leninist olduğunu gizlemeyen, Gor-
baçov'a yakınhğı ile tanman bir lider
Nazarbayev. Halkm büyük çoğunluğu
tarafından desteklenıyor. Nazarba-
yev'e "diktatör" de, "demokrat" da
diyenler var. Bir Kazak gazetecı, "Na-
zarbayev'in yarısı diktatör, yarısı da
demokrattu" şeklinde bir tanımlamada
bulunuyor.
Nursultan Nazarbayev, 1 Aralık
l99Tde halkm yûzde 90'ının oylanm
alarak devlet başkanı seçildi. Nazarba-
yev, Orta Asya'da nükleer güce sahip
tek ülke olan Kazakistan'ı, Türkı cum-
huriyeüerin doğaî lideri olarak görü-
yor.
Geçen eylül ayında Türkiye'ye gelen
ve CumhurbaşkanıTurgut Ozalıley ap-
Uğı görüşmelerin ardından Ankara'nın
desteğini alarak ve bir dizi anlaşma im-
zalayarak ülkesine dönen
Nazarbayev, devlet baş-
kanlığı seçimine tek ada\
olarak katümasına karşın
propaganda malzemesı
olarak yaptığı bu geziyi
de kullandı.
Nazarbayevle Le-
nin'in büyük bov bir
portresinin asıb olduğu
ve eski Kazak hanlan-
nın resimleriyle süslü
parlamento binasında-
ki odasmda konuştuk.
Praşmaük yaklaşımıy-
\a dıkkat çeken Nazar-
bayev, Türkiye'den
etkilendifcini hemen her
ftsatta dıle geüriyor,
ancak Sovyetler Bir-
üği'nin dağuması tehli-
kesi karşısında çok
kaygılı olduğunu da
belli ediyor.
Kazakistan lideri ile
birkaç kelime dışında
birbirimizi pek anlaya-
madık. Bu nedenle
İngilizce bilen bir tercü-
mana gereksinim oldu
ve Nazarbayev, "Bu da-
ha cahşi (yahşi)" dedi.
Nazarbayev'e sorduğu-
muzsorular ve yanülan
şöyle:
- Kazakistan'ın gelece-
|ini nasıl görûvorsunuz?
Sizce Kazakistan, özel-
Hkle ekonomik olarak
bağımstz olabilecek mi?
NAZARBAYEV
Kazakistan açısmdan
gelecek, tüm Sovyet-
ler'inkiyle baglantılı.
Tek başma Kazakis-
tan'ı bir kenara ayıra-
mazsınız, ancak ülke>i
daha iyiye götürmek
zonındayız. Bu nedenle
özellikle ekonomik an-
lamda çeşitli çözüm
yollan anyoruz. Ser-
best pazar ekonomisını
uygulamak isüyoruz
Bunun için de önümü7-
deki tek model, Tür-
kiye'ninkidir. Bunu
alttm çize cize söylemek
istiyorum, Türkiye
bizim açımızdan ekonomik umudu
oluşturmaktadır. Yakınımızda Güney
Kore gibi bir ülke var, ancak tarihi ba|-
lanmız ve Türkiye'nin kısa süre içinde
gerçekleşürdikleri, bizim açımızdan ön-
celigi Batı'ya vermemizi gerektiriyor.
Ekonomik krizi aşmamız durumunda
Kazakistan, çevresi için bir çekim gücü
olacaktır. Biz 70 yılın ardından artık
kendi kaynaklanmızı kendimizin kul-
lanması gerekü|ine inanıyoruz, ancak
bunu yaparken şoven bir yaklaşım içe-
risinde degiliz.
- Kazakistan'da Slavlann çoğunlukta
obnası sizi rahatsız ediyor mu? Yeltân,
ağastos ayındaki darbe sonrasınoa bunu
bir koz olarak kullanabileceğini iraa et-
mişri.
NA.ZARBAYEV - Biz bu topraklar
üzerinde yaşayan herkesle dostça geçi-
niyonız. Şimdiye kadar büyük bir
problem olmadı. Yeltsin'in o çıkışına
da gereken yanıt verilmişli. Bu toprak-
lar Kazak topraklandır ve burada
yaşayanlar arasma nifak sokulmasına
ızin vermeyiz. Bunu söyledik. Böyle bir
durumda bizim de elimizde kozlanmız
var. Bunu herkes biliyor. Biz böyle bir
durjmun oluşmasım istemeyiz. Böyle
bir <fiy kimseye yarar sa^lamaz. Halkla-
nn kardeşligı ilkesine inanıyoruz. Bu,
kendi halkımızı başkasımn boyunduru-
ğu iltına koymak anlamına gelmemeli.
Biz dostluk ve banş istiyoruz. Bu ne-
denie de son günlerde banş karşıtı ve
ülkryi kaosa götürebilecek kutuplaş-
malann karşısmdayız. Ben Sovyetler
Birliğj'nin başka bir biçimde her cum-
huriyetin kendi haklanna diğerlerinin
saygüı olduğu yeni bir oluşumda devam
edeceğitıe inanıyorum. Sovyet sistemi,
ömrünü tamamlamış olabilir, ancak di-
yalektik yepyeni bir oluşuma götürüyor
bizleri. Bu da yalruzca tek eksenli bir
politikayı degil, çeşitli alternatifleri de
beraberinde getiriyor. Ben her şeye kar-
şm umutluyum. Bizi daha iyi günler
bekliyor,
- Orta Asya bir uyamşı yaşıyor. Ras
olana karşı bir nefret var, Islamiyet yûk-
seliyor. Bu arada Kazakistan'da ve diğer
Orta Asya cumhuriyetlerinde Pan-Tür-
kist düşiinceler de ortaya çıkıyor. Ne
düşünüyorstmuz?
NAZARBAYEV - tnsanlar diledikle-
rini düşünebilmeli, istedikleri dine
inanmahdır. Kimsenin hürriyeti, baskı
ile kenara iülmemelı. Ben Kazakistan
açısmdan tslamiyetin birtehlike oluştu-
racağma inanmıyorum, aksine yararlı
olacagını düşünüyorum. Kazaklar, do-
ğa olarak bir şeye körü körüne baj^lan-
mıyorlar. Bu nedenle köktenci bir
İslamiyet burada yûkselemez. Hem yi-
ne Türkiye'ye ğelelim. Türkiye'nin
laikliğı de bizim içm bir model. Burada-
ki insanlann da düşünce yapısı laik.
Devlet ayn. din ayn. Bu faktör de ele
ahndığında Türkiye'nin bizim açımız-
dan ne kadar önemli ol-
duğu ortaya çıkıyor. Pan-
Türkızme gelince. Bi-
zım anladığımız şu ki
Pan-Türkizm, buralar-
da Sovyet yönetimine
olan tepkinın ve 70 yıl
içerisinde geri planda
bırakılmanın bir tepkisi
olarak ortaya çıkıyor.
Bu nedenle büyûk bo-
yutlu bir şovenizmi
içerisinde banndırmı-
yor. Turan düşüncesi-
nin, Kazakistan için
imkânsızhğı ortada. In-
sanlar iyi yaşamak, iyi
gıyinmek, evrensel kül-
türle kucaklaşmak isti-
yor. Sız böyle bir
dönemde ortaya çıkıp
'Geri dönelim, Turanı
gerçekleşürelim' derse-
nız hiç şansınız yok.
Geüşmelerin önüne ge-
çemezsiniz. Bu yönde
bir yere varamazsıruz.
Kazak gençlerinin bü-
yük çoğunluğu rock
sevıyor. Geleneksel Ka-
zak çalgılan raflarda.
Türk kökenlilerin kül-
türel olarak bir işbirli-
fcne gitmeleri de bu
faktörler göz önüne alı-
narak uygulanmabdır.
Türklük dıyerek, îsla-
miyet diyerek insanlan
yeni bir kahbın içine
sokmaya karşıyım. Bu-
nun başan şansı da pek
yok. Ortak değerlerin
paylaşımı, Tûrk köken-
liler arasmda daha
kolay yapılacagı için
bir yakınlaşma söz ko-
nusudur, ancak bu
tehlikeli bir şovenizme
ulaşmaz.
JVazakistan Devlet Başkanı
Nursultan Nazarbayev'in
ytldm Gorbaçov'la birlikte
parladı. 1986 yıhnda, Brejnev
yanhsı Kazakistan lideri
Dinmuhdmmed Kunayev'in
görevinden "suüstimaUtr"
yapu& ıleri sürtilerek
görevden ahnması ve yerine %
Rus Gennady Kolbin'in
geürilmesi somıcu Alraa Ata
kanştı. Celtoksan (Aralık
ruzgân) adlı muhalefet
grubunun önderüğinde
Kazaklar. Komünist Parti
binalarma saldırdılar.
Moskova, Alma Ata'ya asker
gönderdi ve çatışmalarda 100
Kazak öldü. Kazakistan'da
hurursuzluğun dinmemesi
uzerine Gorbaçov'ua da
onayıyla Nazarbayev, 1989
^dında Yüksek Sovyet lideri
oldu. Nazarbayev, göreve
başlar başlamaz, bir dizi
ekonomik rçfonna giri§ti,
toprakları özelleştirdi, serbest
pryasa ekonomisi uygulamaya
başladı, Gorbacov'un en
büyük destekçilerinden biri
olarak bilinen Nazarbaycv,
bu ay başında tek başına
katıldıgı seçinüerde oylann
yüzde 90'mı alarak Devlet
Baçkanı oldu.
- Latin alfabesine gec-
mek istiyorsunuz. Bu
sizi savunduğunuz birlik
anla>ışından uzaklaştır-
mıyor mu?
NAZARBAYEV
Hayır. Latin alfabesi
zaten burada vardı. Bu-
nu uygulamak, kullan-
mak bizi Batı dünyasına
üaha da yaklaştırır. Türkiye ile bu ko-
nuda ortak bir işbirliğine gjdiyoruz, bir
alfabe hazırlanıyor. BunuTürkiye Kül-
tür Bakanhgı ile birlikle gerçekleştire-
ceğiz. Bu konuda anlaşma sa|landı.
Şimdi Spvyetler'in alacağı yeni sistem
cumhuriyetleri kendi içinde serbest bı
rakıyor. Bu, Rusçamn ya da Kiril alfa
besinin kullanılmayacağı anlamına
geimez. Kazakistan'da herkes Rusça
konuşabilir.
- Türki cumhuriyeüer yt Tnrkiye'yi
kapsayacak bir ortak pazann kunılabi-
leceğini duşunüyor musunuz?
NAZARBAYEV - Bu, şu an içinikinci
öncelikli bir konu. Her şeyden önce
Sovyet cumhuriyetleri arasmda bu yön-
de bir birliğin sa|lanması gerekıyor.
Bundan sonra herkes kendi ekonomisi-
ni güçlendırecek alternaüflere yönele-
cekür. Bu ikili ekonomik ilişkilerin yanı
sıra başka bir topluluğa üye olmak oiçi-
minde de gelışebilir. Tamamen olanak-
sız bir konu degil. Yeni birlik, böyle
şeylere zaten izın veriyor. Hem Orta As-
ya cumhuriyetleri arasmda geçen yaz
bu yönde bir adım atıldı. Bu tür bir olu-
şum için masaya oturmak, konuşmak
gerekiyor. Cumhurbaşkanı özal'ın Ka-
rademz işbirligi önerisi var. Bu bizi ilgi-
lendıriyor. Her türlü ekonomik yöneli-
se açığız, yalnızca Türk olanlar gi-
recek demek kimseye bir yarar geür-
mez. Böyle bir ortak pazar kurulursa
girenz, sonra ne bileyım Asya-Pasifık
ortak pazan oluşursa ona da katıhnz.
A-lroa Ata geride kalıyor. Sisler
arasmda, kurt havasında btrakı-
yonız kenti. Kentli olmayan Ka-
zaklann ardına düşüyoruz. Atla-
nn dolaşüjı bozkulan, yaylalan,
dttzlûkleri bulup, "ger" adı veri-
len çadırlarda oturup, at eti yeyip,
kımız içeceğiz.
Alma Ata'da tanıştıgımız, Su-
batay adh genç bir Kazak, götü-
rüyor bizi Muskoviç marka ara-
basıyla bozkırlara. Rehberimiz ol-
mayı, bizi gezdirmeyi kendisi is-
tedi, iyi de Ingüizce biliyor. Ku-
zeye do|ru yol ahyoruz. Subatay,
2 saat içinde Balkaş Gölü'ne dö-
kûlen lli lraıağı'na ulaşacağınu-
sövlüyor.
Sis aman vermiyor. Yol kena-
nnda birkaç yükı atını zar zor se-
ciyoruz. Görtiş uzaklıgı 500 met-
re civannda. Geçen küçük yerle-
im yerlerinin tamamının adı Ka-
"zakça. Kiril alfabesiyle, "Utadajf,
Bahadur" yazdıgını Subatay
söylüyor. Sis muhakfeti nedeniyle
cevremizi seyredemeyip, Subatay-
a lafhyoruz.
Llecen yerler, 18. asudayaşanuş
Bahadur Abtay Han'ın toprakla-
nymış. 15. ytizyılda kurulan Ka-
zak Haruığı, üç idari bölgeye ay-
s Bunlara büyük, orta ve kü-
çük deniliyor. Orda adı verilen bv.
bölgeler ülkerdn doğusunu, orta
smı ve batısını temsil ediyor. tşıe
Bahadır Ablay Han, küçük orda-
mn lideriymiş.
Subatay, büyük bir zevkle an-
latıyor. Yine geçen yerlerde Ka-
zaklarla Ruslar arasmda 1916 yı-
hnda bir savaş yaşanmış. Kazak-
lar, 19. yüzydda gkdikkri Rus bo-
yundurugundan kurtulmak için
isvan etmisler, ancak bu isyan çok
kanlı bir biçimde bastırümış.
1927'ye geündi|mde ise Alma
Ata'nm kuzeyi baska bir isyana
sahne oluyor. 7 yıllık Sovyet ikti-
dan, Kazak topraklannda de-
mografık yapıyı degiştirmek için
yüzbinlerce Rusu, Ukrâynalıyı ge-
tiriyor. Bunun uzerine Kazaklar
ayaklanıyor, Alma Ata'nm kuze-
yinde üzeTmden geçen toprakla-
ra idam sehpalan kuruluyor ve
binlerce Kazak öldürülüyor.
Sis yavaş yavaş dagjlıyor. Uzak-
lar enikonu seçilebiüyor. Bozkır-
lar, göz alabüdigine bozkırlar.
Kar, bozkırlarm üzerini örtmüş.
Gûneş, hafıften gülümsüyor ve
alaca bü" renk cümbüşü ufukta
beliriyor. Bir sıgır sürusü görülü-
yor. Boruk (kalpak) giymiş bü- ço-
ban el salhyor.
Subatay, birkaç küometre git-
tikten sonra bü köyde duruyor.
Köyûn adı "Uzun Agac." Burada,
knîuzbulabileceğiz. Bu siftah ola-
cak. Arabadan indigimizde ken-
dimizi kalabalık bur insan toplu-
luğunun içinde buluyoruz. Suba-
tay, bir şeyler söylüyor, erkekler
gelip tek tek elimizi sıkıyorlar,
kucaklıyorlar.
Boruk giyenlerin yam sıra fötr
şapka giymiş Kazak erkekleri, tip-
leriyle, davranışlanyla Amerikan
Kızüderililerini andınyorlar. Tek
kaüı evlerin biraz uzaguıda, çadu--
lar da göze çarpıyor. Kadınlar bi-
raz ürkek. Biraz sonra büa bar-
dagını andıran büyük bardaklar-
da kuruzlarımız geliyor.
Kımız, eksi ayTam andınyor. At
sûtUnün içine maya, tatlansm di-
ye kuyruk yağı konuluyor ve ka-
nşım çalkalanıyor. Alkol oranı
düşük olmasma karşm insanın
içini ısıtıyor. Köylülerden biri çok
uzaktaki büine seslenir gibi bagı-
rarak bu şeyler söylüyor, Subatay
da bize aktanyor. Kımızın en iyi-
yerde bulamazsınız. Dönyayı ver-
seler, buralara degişmem" diyor
Hasen ve elinde bir kargı tutuyor-
muş, at üzerindeymiş gibi hare-
ketler yapıyor.
Aladağ'ın eteklerindeki köye
ulaşıyoruz. Köyde, kerpiç veya be-
ton göraıek olası degil. Ger adı
verilen çadırlar, yan yana 50 ha-
ne oluşturuyor. Hasen, köylüler
tarafından çok sıcak karşüamyor.
Aralannda konuşuyorlar. Bizi de
tanıştınyor, hosbeş faslı yaklaşık
1 saat sürüyor.
İki çadınn arasına serilen halı-
larda oturuyonız. Soğuk, insan-
lann sıcakhğının yanmda etkisiz-
leşiyor. Biraz sonra, kadınlar el-
lerinde içüıde at eti olan büyük
tepsiler ve sürahilerde kımız geti-
riyoTİar. Kadınlann kulaklann-
dan, büyük gümüş sagalar (küpe-
ler) sarkıyor. Mangal da kurulu-
yor. Hasen ve köyün ileri geleni
olduğu belli iki kişi, kolları sıva-
yıp etlerihazırlamaya güişiyorlar.
Hasan, kımız bardağmı kaldı-
rıp, "saghgınuza" içiyor. Sonra,
bir yandan etleri mangala yerlcş-
tüirken, diğer yandan da hızh hız-
h anlatıyor:
"Kımızın en iyisi buralarda ya-
püır. Diger bölgelerde kımız, ev-
de hazutamr. Burada ise at sütü,
maya ve kuyruk yagı tulumlara
doldurulur. Bu tulurolar, atiaruı
sırtma yeriestirilir ve atlar, bozkır-
larda kostunıtur. Bu voüa yapdaa
kımız en iyisidir, digerieri bunu»
yanında votka gibi kalır. Bu sag-
Bü- çaduın içmi görmek istedi-
günizi söylüyoruz. Köyün en bü-
yük çadınna gkiyoruz. Yer yatak-
lan toplanmış, bir yere yıgılmış.
Yerde kalm halılar. Köşede bir
sandık. Tabaklardan, bulaşıktan
mutfak olduğu anlaşüan bir bö-
lum ve bir ocak. Çadınn keçe bir
örtüyle aynlan ikinci bölümü ise
gerçekten şaşırtra. Televizyon ve
bu piyano. Piyanoyu evin kızı ça-
hyormuş. Duvarlarda burculaı
(heybeler) asıh. Duvarda bir de
kopuz, fonu tamamhyor.
CÜMBÛŞ BAŞUYOR
KIRAN K1RANA- Keciyi kim alacak.Tabü ki güçlü olan ve ata iyi binen. Kıran kırana mücadeie;
sonrası da zor. Kazananlar, bir de statü sahibi oluyor. Ozellikie kızların gözünde.
tasında bir mescidin kubbesi gö-
rüluyor. Gökyüzü griye bozuyor.
Yolun hemen kenannda bir kar-
delen güne gülümsüyor.
Alcak bir tepeye tırmamyoruz.
Yolun iki kenannda ceylan hey-
kelleri. Tepenin donığuna yaklaş-
uğmızda, bûden karşuuza büyük
bir at heykeli çıkıyor. Heykelin
yanında iki adam yemek yiyor.
Baaz asagılarda ba at sürusü ala-
bildiğlne koşuyor. önümüzde lli
lrmagı görülüyor.
MEŞHUR AT ETİ
pçg tli'nin kenannda kü-
çük, şirin bir kent. Evlerin hemen
hemen tamamı tek katlı. Hükü-
met binasmm önünde Lenin'in
heykeli ve kentüı hemen hemen
heT yerinde işçi sınıfım, halklann
kardeşliğini simgeleyen tablolar
asıh. Alma Ata'nın aksüıe sokak-
si Aktogay yakınlannda yapüır- lardaki her yüz kişiden ancak 10*u
mış. Biz de zaten oraya gidiyoruz.
Yeniden yoldayız. Subatay, av-
cıhğın Kazaklar içm önemli oldu-
ğunu ve ava cıkan herkesin kibir-
lendigirü anlatıyor. Bir köyü da-
ha geride bırakıyoruz. Köyün or-
Slav. Kazaklar, KazakUklannm
tadmı cıkanyor.
Subatay, arabayı bûr evin önü-
ne park ediyor. Biraz sonra içer-
deyiz. Bizi göğsü madalyalarla
dolu bûr Kazak erkegi karsûıyor.
Adı Hasen. Hoşbeşten sonra otu-
rup kımız içmeye başhyoruz. Ha-
sen, zamanın kötü olduğundan,
Stalin dönemmi aradıklanndan
dem vuruyor. Sonra içeri ayalası
(kansı) gjriyor. Hasen, "Nasü hft-
lâ güzel defH mi?" diye soruyor.
Laf lafı açıyor. Hasen de Suba-
tay da Kazakistan'da tslamiyet-
üı çok güçlü oknadığını anlatıyor-
lar. Hasen, Stalin'i sevınesine kar-
şm Türklerin birlik olmasun da is-
tiyor. Çünkü Stalin sonrasındaki
tüm liderler, Kazak yurdunu geri
bırakmışlar. Hasen, lli Irmagı'nın
da giderek su yitirdigmi, ırmagm
döküldüğü Balkış Gölü'nün gide-
rek kuruduğunu anlatıyor.
Rehberimiz Subatay, çevre kir-
liliğmin Kazakistan'da endişe ve-
rici boyutta olduğunu ve birçok
Kazak bilun adamımn, sanatçı-
nın, kirlilik konusunda yönetim-
le ters düştüğünü söylüyor. Kan-
serden ölenlerin sayısmda son yü-
larda büyük bir artış yasamyor-
muş. Hasen, konuşmayı kesiyor
ve "Kınnzdan konnşalmı" diyor.
Biraz sonra önümüze at etinden
yapılmış köfteler geliyor, gerçek-
ten leziz. Hasen ise beğenmiyor ve
ayalasına bagAnyor.
Şündi Muskoviç'te üç kişiyiz.
lli'nm kenanndan kıvnla kıvnla
solumuza bozVarlan alarak ilerli-
yoruz. Tek tük ağaçlar, üıek, ko-
yun ve at sürülerini izliyoruz. At-
lar, bu topraklann gerçek sahip-
leri kendileriymiş gibi soguga kar-
şm gönüllerince dolaşıyorlar. Ha-
sen, atlann çoğunun sahipleri ol-
duğunu, ancak yılkı atlanmn da
son yıllarda plansızhk nedeniyle
arttıgmı söylüyor.
KftKBM VE 66BÇEK KUitZ ~
•
lli de arkamızda kaldı. Alma
AU'nın kuzeybatısmdayız. Çevrc-
miz bozkır ve Uerde küçük bir dag
suası göze çarpıyor. Subatay, Ha-
sen'e soruyor. Adı, Aladağmış.
Tepesmde bürgütler (kartallar) ya-
şaranş ve çevre halkı için geçmiş
dönemlerde Ruslara karşı gelen
Kazak yi|itlerini sakladığı içm
özel bir önemi varmış.
Hasen'üı gözlerini bir ışılti kap-
hyor. SubaUy'a söyleyip arabayı
durduruyor ve dışan çıkıp derin
derüı nefes alıyor. Bizi de cağın-
yor: "Bakın bu güzettigi hiçbir
Atlar, yavaş yavaş köyün mey-
daruna doğru ilerliyor. Biz de ar-
kalanndan. Bizim için hanrlanan
yerlere oturuyoruz. Ortalık bü-
anda ana baba gunüne dönüyor.
Atlar, sola sağa koşuşturuyor. In-
sanlar bagınp çağınyor. Ona yaşU
bü adam, ölü bir keciyi meyda-
nın ortasına bırakıyor ve hızhhızh
uzaklaşıyor. Orta yasu Kazak'ın
işaretiyle, ath gençler bir anda ke-
çiye dogru hamle diyorlar.
Keçinin olduğu yere ulaşan 6
Kazak genci arasmda kıyasıya bir
mücadeie başlıyor. Amaç, keçiyi
kapmak. Kapan, bir süre atla gi-
dip, keçiyi arkadaşma verecek.
Oyun böylece sürüyor ve belirle-
nen bir yere keçiyi ulaştıran takım
kazanıyor. Kazaklar ovuna kök-
bar diyorlar.
Hasen, "barjşet barget" diye ba-
ğınyoT. Bu, "daha bitmedi" de-
mek. Kımızlar, birbiri ardma yu-
varlanıyor. Kadınlar, mangaun ol-
duğu yerden at eti servisini sürdü-
rüyor. Şündi sırada beygi oyunu
var. Bu oyun da at üzerinde oy-
nanıyoT ve hızh at kuüanmaya da-
yamyor. Amaç, ileride görulen te-
peye vanp geri gelebilmek. Bu sı-
rada, atlann üzerinde akrobatik
hareketler de yapılıyor.
Muskoviç'teyiz. Aladağ geride
kahyor. önümüzde uzun bir yoL
Hasen'i bırakacağız. Yine Alma
Ata, yiyecek buuna sorunu, det-
ler. Cengiz'm, Timur'un, athlan
geride kahyor. Bir günlük şölen
noktalamyor. Akhmızda, athlar
dans ediyor, guzel Kazak kızlan,
atlann üzerindeki sevgüilerüıi sü-
züyor. O büyük çadınn içindeki
televizyon ve piyano ise bütün
bunlann bk günlükbir yanüsama
olduğunu söylüyor.
Knrgudar
K \ Z A K İ S T A N ' 1 N T ü R K İ Y E ' D E N B E K L E N T İ L E R İ
ALMA AIA — Kazakistan ile Türkiye
arasmda üişkilerin geliştirilmesine yöne-
ük olarak son iki yılda önemli adımlar
atıldı. llk olarak 1990 yıh aralık ayında iki
ülke arasmda Kûltür anlaşması imzalan-
dı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Ttargut
Özal, Kazakistan'a gitti. Kazakistan Dev-
let Başkanı Nursultan Nazarbayev de ge-
çen eylülde Ankara'ya geldi.
Ankara ve Alma Ata'da yapılan üst dü-
zey temaslar sonucunda, ihşküerm özel-
likle kültürel ve ekonomik alanlarda hızh
bir biçimde geliştirilmesi kararlaştanldı.
Bu çerçevede, Kazakistan'ın Türkiye'den
beklentüerini şu şekilde özetlemek müm-
kün:
1) 11— r i Ycsevl ve Asbm BaİM
tArfcHcrlaİM rteâAmtmymm Güney Ka-
zakistan'ın Türkistan kentinde bulunan
Ahmed Yesevi ve Aslan Baba türbelerinin
restorasyonunu Türk hükümeti uzerine al-
dı. Şu ana kadar, bu projeyle ilgili olarak
somut bü adım aulmadı. 12. yüzyılda ya-
şayan ve Bektaşilik başta olmak üzere bir-
çok tarikatı etkileyen Yeseyi'nin türbesi,
Orta Asya Müslümanlan için ikinci bir
hac özelliği taşıyor. Mistik düşünceleriy-
le tanman ve Türklerin Müslümanhğı seç-
mesinde önemli bir yeri olan Yesevi'nin
türbesi ilk olarak Timur tarafından 14.
yüzyılda onanldı. Yesevi'nin piri Aslan
Baba'nın türbesi de proje kapsamında bu-
lunuyor, ancak türbeler ve türbelerin çev-
resindeki kale, toprak kayması nedeniyle
her an yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu nedenle, Kazakistan yetkilüeri, resto-
rasyona bü- an önce başlanmasım istiyor.
Proje uyannca, Yesevi'nin türbesinin ya-
nındaki bir kale de restore edilecek ve As-
lan Baba türbesinin yanına bü: kervansa-
ray yapılacak.
Z| Ikl a n » arasaMİa »hgmHiı
ımfİB«Mwıi Bu konuda iki düşünce bu-
lunuyor. Bunlann birincisi, Kazakistan-
tn Volga-Don nehirleri kanalmdan Kara-
deniz'e ulaşmasının sağlanması ve bu yolla
Karadeniz Ekonomik Işbirliği içerisinde
yer alabümesi. tkincisi ise Kazakistan'la
Türkiye arasında Ermenistan'm Lenina-
kan (Gumru) kenti aracılıgıyla demiryo-
lu ulaşımının sağlanması. Kazak yetkili-
ler, özellikle demiryolü ulaşımının bir an
önce sağlanmasını istiyorlar. Kazakistan,
bu yolla zengin yeralü kaynaklannı, Türk-
iye ile kurulacak ortak işletmeler aracıh-
ğıyla dünya pazarlanna sokmayı ve işle-
yebümeyi duşunüyor.
3) Kjmphkh ttc»ret lilı >•!•! —
gılhjihnmm A Kazakistan, Türkiye'ye
kömür ve dogal gaz satmak konusunda ıs-
rarh. Bunun karşüığında da gıda almak
istiyor. Türk işadamlan, şu an Bu iki ko-
nu üzerinde kafa yoruyorlar. Kazakistan
Ticaret Bakanhgı, bu konuda bir rapor
hazırlamış. durumda. Rapor uyannca, Uk
aşamada, Kazakistanla Türkiye arasmda
doğal gaz boru hattı kuruhnası planlanı-
yor. Hattın Türkiye'ye giriş güzergâhı ise
Gurcistan veya Ermenistan üzermden
planlaruyor. Kazakistan, Türkiyeli fırma-
lann, Alma Ata'da gıda maddeleri satan
zincirler oluşturmasını da istiyor. Bu ko-
nuda, Güney Kore'nüı bir projesi var, an-
cak, Kazakistanlı yetkilüer, Türkiye üze-
rmde duruyorlar.
4}
uzerinden gerçekleştiriüyor. İki ülke ara-
smda, uydu aracıhğryla telefon bağlanü-
sımn doğrudan kurulmasma ilişkin bir
proje var. Alma Ata'da, bu konuda temas-
larla bulunan bü- Türkfirmasmmyetküi-
leri, en geç bir yıl içinde bu bağlantının
kurulacağım söylüyorlar. Türkiye ile iş
yapmak isteyen birçok Kazak işadamı da
bu bağlantının bür an önce kuruhnası yo-
nünde sabırsızlar.
SH Lalte •!!•>! Hhıı feçfcş Kazakis-
tan, Orta Asya cumhuriyetleri arasmda,
Latin alfabesine geçmeyi güçlü bk biçim-
de isteyen ve bu alanda Türkiye'nin yar-
dımmı isteyen bü" ülke. İki ülke arasmda,
ortak bir alfabeye geçilmesi yönünde ça-
hşmalar, Türkiye'de Kultür Bakanhgı ara-
ahğıyla yürütülüyor. Kazakistan'da ko
nuştuğumuz yetkililer, latin alfabesuüı
yerleştirilmesüıin en az 5 yılhk bür zamaı
dilümne gereksmuni olduğunu belirtiyoı
lar.
Şu an, Türkiye üe Kazakis-
tan arasındakitelefon bağlanusı, Moskova
Yarnu g
beklentilerl