Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş KASIM 1991* • •• HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Nadir Nadi'ye Mektuplar (2).
(Baştarafı 1. Sayfada)
anlar yaşamıştık. Arkadaşımızın eşı seçile-
meyince de rahat bir nefes almıştık.
Bu mektubumda size bundan söz etme-
min bir nedenı var, Nadir Bey.
Şöyle:
20 Ekim seçimlerinden bir süre önce yap-
tığımız bir Yayın Kurulu toplantısında, Müm-
taz Soysal'ın Cumhuriyet'e yazar olarak alın-
ması bazı arkadaşlarımız tarafından günde-
me getirtldi. Görüşmeler sırasında ben de
şunu anımsattım: Mümtaz Soysal, SHP'den
milletvekılı seçilecekti; bu nedenle Milliyet'-
ten aynlmak zorunda kalmıştı. Bizim için de
aynı ilke geçerli olduğuna göre Soysal'ın
Cumhuriyet'te sürekli yazarlığı bunaters dü-
şerdi; ama ne zaman isterse ikinci sayfaya
makale gönderebilir, biz de yayımlardık.
Yayın Kurulu'nun kimi üyeleri belki benim
bu çıkışımdan pek memnun olmadılar, ama
çok fazla da seslerini çıkarmadılar. Çünkü
Cumhuriyet'in bu konudakı ilkesi çok açık-
tı; üsteiık sizin tutumunuz da örnekleriyle bir-
likte henüz tazelığinı koruyordu belleklerde.
Bunu sıze yazışımın bir nedeni daha var,
Nadir Bey.
Geçen gün bir gazetede gözüme ilişti:
Mümtaz Soysal'ın Cumhurıyet yazarlığını
onun 'Marksist' olduğu gerekçesiyle engel-
lemişim...
Doğru değil.
Bu haberin gerçeği yansıtmad'ğını Yayın
Kurulu'nun o toplantısında hazır bulunan do-
kuz üyesı de gayet iyı bıliyor. Ama Öyle an-
laşılıyor ki, onlardan birınin ışine, gerçeği ol-
duğu gibi yansıtmak nedense gelmemış.
Yazık...
O arkadaşım şunu söyleseydi, gerçeği dile
getırmiş olurdu:
"Hasan Cemal bu arada Mümtaz Soysal'-
ın bir yazısını eleştirdı: Geçen ağustos ayın-
da Moskova'daki darbe girişimini destekler
havadakı o yazısı..."
Hepsı o kadar.
Gerçekte, Nadir Bey, Yayın Kurulu üyesi
bazı yazariarla benim aramda uzun süre de-
vam etmiş olan anlaşmazlığın izleri bu olay-
da da görülebilir.
Sorunu size şu sorularla tanımlayabilirim:
Gazete nedir, ne değildir? Çağdaş bir ga-
zete kendı kimliğinı titizlikle korurken, değı-
şık görüşleri en geniş yelpazede haber ve
yorum olarak nasıl yansıtmalıdır?
Nadir Bey, ışte bu soruların yanıtlandır, gö-
rüş ayrılığının asıl çerçevesını çizen...
Bir gazete, kendi kimliğinı tabii ki koruya-
caktır, ama aynı zamanda, eğer çağdaş bir
gazete kimliğini de sürdürecekse, farklı yo-
rum ve görüşlere en geniş yelpazede yer ayı-
racaktır. Belirlı konularda, torna tezgâhından
çıkmışçasına tek tip yazılarla çağdaş bir ga-
zete çıkarmak herhalde olamaz.
Ömeğin, Le Monde'un dünyaya bakışı bel-
lidir; fakat buna ters düşen devlet adamları-
nın makalelerıni de birincı sayfasına koymak-
ta birsakınca görmez. Bunun gibı VVashing-
ton Post, ABD'nın lıberal çizgıdekı bir gaze-
tesidir; ama bir ıki muhafazakâr yazarın da
ara sıra yorum sayfalarında boy gösterme-
sine izin verir.
Bunu yaptığı ıçin de kimse kalkıp, bu ga-
zeteleri eleştirmez de suçlamaz da. Akılla-
ra bile gelmez böyle bir şey.
'"Bize gelince Nadir Bey...
Yorum yelpazesinin fazlasıyla daraldığını
belirtmek isterim. Bunun genişletilmesi is-
tenmiyordu bazı yazarlarca. Örneğin, SHP
konusunda farklı görüşler ve yorumlar rahat-
sızlık yaratıyordu onlarda. Gazetedekı yazı-
larla öyle bir hava oluşturulmuştu ki, nere-
deyse parti içi kanatlardan birini destekle-
mek 'sevap', öbürünü desteklemek ise
'günah' sayılır hale getirilmişti. Ecevıt ve
DSP'ye de örneğin olumlu yaklaşmak, bu
açıdan bir başka sorun olabiliyordu.
Giderek kafalarda tabuların biçimlenme-
ye başladığı söylenebilirdi. Gazetenin ıçin-
de, ince bir sansür mekanizmasının oluştu-
ğu, oto-sansürün de buna bağlı olarak yer
yer işlediği durumlar olmuyor değildi Çün-
kü, bir parti ıçinde şu ya da bu kanadı des-
teklemek, şuna değıl de buna oy vermek, şu-
nu değil de bunu savunmak, haylı rahatsız
edici suçlamalara kaynaklık edebılıyordu.
Buna muhatap olmak ıstemeyenler de çareyi
kendi kendine sansür uygulamakta buluyor-
lardı.
Oysa her konuda farklı gorüşlerin, birbiri-
ne saygılı bir dille yayımlanması gerekir bir
gazetenin sayfalannda. Bu açıdan, aynm ya-
pılması doğru olmaz. Gazete kendi kimliği-
nin altını kendi başyazısında çizer; ama farklı
görüşlere de en geniş yelpazede yer verir.
Çağdaş ve ciddi bir gazete için, böylesi bir
demokrasi platformu oluşturmaktan daha
doğal bir yaklaşım olamaz.
Çünkü, ancak dinlerde ve totaliter rejim-
lerdedir ki bazı düşünceler eleştirı dışı tutul-
mak istenmiştir. Demokrasilerde buna yer
yoktur.
Bu açıdan bardağı taşıran son bir olayı an-
latmak istiyorum size Nadir Bey: Osman Ula-
gay'ın seçim sonrası yazmış olduğu bir ya-
zı...
Sandıktan tek parti iktidarı değil de koa-
lisyon çıkınca, ben dahil kimileri DYP-SHP
koalisyonunu, kimi yazatiar da DYP-ANAP'ı
savundular. Osman Ulagay ikinci seçeneğı
destekleyenler arasında yer alınca, gazete-
mızde kızılca kıyamet koptu Nadir Bey. Ken-
disi, büyük bir 'komplo'nun 'aletı' olarak suç-
lanabıldi.
Hiç de hoş değildi ortaya çıkan durum.
Bundan önce de buna benzer bazı olay-
ları yaşamıştık. Ama işler büyümesin diye,
kriz çıkmasın dıye, bazı arkadaşlarıma ya-
nıt haklarını kullandırtmamıştım.
Acı ama gerçek...
Fakat bu kez böyle bir davranışı içime sin-
diremedim. Osman Ulagay da Yayın Kuru-
lu üyesi o arkadaşlara karşı yanrt hakkını kul-
lanınca, işler iyice tatsızlaştı. Büyük tepki
gösteren bir Yayın Kurulu üyesı yazara şu-
nu söyledım:
"Osman'ın yazısına karşı bütün bunları
söyleyebılıyorsun Pekı, onun yanıtına yol
açan yazı konusunda da aynı tepkiyi goster-
din mı bir gün önce?.."
Hayır, göstermemişti.
Çunkü, Osman'ın görüşü farklı olduğu için
böyle birtepkıye layık görülmüştü; yanıt hak-
kını kullanması doğru bulunmamıştı.
Kısacası Nadir Bey:
Osman Ulagay' ın o herzamanki nazik us-
lubuyla makul biçimde formüle etmiş oldu-
ğu koalisyon önerisi, farklı bir görüş olduğu
için makbul addedilmedi. Genel Yayın Mü-
dürü olarak benim yetkimle ilgili bazı neden-
ler de eklenerek, Yayın Kurulu'nda Osman
Ulagay'a 'yaptırım' uygulanması gundeme
getirildi.
Işte böyle...
Ben de bunu, demokrasi anlayışıma da,
gazete anlayışıma da, genel yayın yönet-
menliğı anlayışıma da sığdıramadığım için
onaytamadım.
Yayın Kurulu'ndaki oylama... Arkasından
benim bunu Yönetım Kurulu'na götürmeme
neden olan olaylar zincıri işte böyle başla-
dı.
Biliyorum mektup uzadı Nadir Bey Ama
sıze anlatmak istedığim başka şeyler de var.
içimi dökmeye yarın da devam edeceğim
Cumhııriyet'e eleştiri
Bir basın toplantısı düzenleyen bazı yazar,
sanatçı ve öğretim üyeleri, Cumhuriyet
gazetesiyle her türlü ilişkilerini kesmeye ve
gazeteyi okumamaya kararlı olduklarını
belirttiler.
tstanbol Haber Servisi —
Cumhuriyet gazetesinde bazı
yazar ve muhabirlerin istifalan-
na yol açan gelişmelerle ilgili
olarak aralannda çeşitli sanat-
çdann da bulunduğu bir grup,
düzenledikleri basın toplantısın-
da 'Cumhuriyet'le her türlü iliş-
kilerini keseceklerini duyurdu-
lar.
Gazeteciler Cemiyeti Toplantı
Salonu'nda dün bir basın top-
lantısı düzenleyen bir grup ya-
zar ve sanatçı, hanrladıklan ba-
sın açıklamasını okudular. Gen-
cay Gürsoy'un okuduğu açıkla-
mada şu gönişlere yer verildi:
"Cumanriyet gazetesinde üç
yönetim kvnin nyestal ve he-
men tüm yazar ve gazeted kad-
rosonn btifaya sörakleyen geöş-
mderi ttzüntü ve tepldyk karsı-
Iryoruz. Gccmişndeki kimi iniş
çılaslara karara Camhuriyet'in,
basmunızda çagdaşhgra, aklnı
ve biUmin egemenügini ve çalı-
İLAN
SIVAS tKİNCÎ SULH CEZA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1985/1323
Karar No: 1986/2158
Davacı: K.H.
Sanık: ÜZEYtR BtRİNCİ: Zekeriya ve Emine oğlu, 1963 Klu, Sı-
vas Himmetfakı köyü nüfusuna kayıtlı, halen Sıvas Emek Mahallesi
71. Sok. 2 numarada oturur.
Suç: Umumun sıhhatı için tehlikeli yiyecek satmak.
Suç tarihi: 19.8.1985
Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizin
15.12.1986 tanhlı kaıan Ue TCK'ıun 396, 647/4-6. TCK'nın 402/1-2.
maddeleri gereğınce verilen cezalarraahkememizin9.9.1991 gün ve
1988/1272 esas, 1991/409 sayüı karan Ue tenfız edilmiş olmakla;
Sanığın TCK'nın 396. 647/4. maddeleri gereği 32.000 lira ağır pa-
ra cezası TCK'nın 402/1. maddesi gereği üç ay süre ile meslek ve sa-
natının tatili, 7 gün süre ile işyerinin kapatılmasına, yargılama
giderlerinin sanıktan tahsiline karar verildiğı ilan olunur. 10.10.1991
Basın: 40096
şan halkın çıkarlannı savnnan
önemli bir ceienek oldağana
inanryortız. litifalann, bn gele-
•efi büyük ölçüde kesintiye ug-
raUn bir kimlik degişikliği an-
lamı taydıgını düşanüyoruz.
Camhariyet'in, bo yeui kimligi
De sadece basma değil, vaşamın
her abama egemen oimsva baş-
bya» piyasa ideoiojisi dogrultn-
sanda smdanlasacafı endişesl-
ni taşıyoraz. Aynlmak duru-
munda kalan yazariar ve gaze-
tecfler, Comhuriyet'le uzun biı
gcçmise dayanan baglanmızm
önemli halkalanydı. Onlann
koposn bizterin de kopuşo de-
mektfr. Yazar, ögretim üyesi ve
sanatçılardan oloşan bir oknr
graba olarak öğrencflerbniz, iz-
leyidierimiz, oknriannuz ve
dinJeyicflerimizle birlikte ba ye-
ni Cnmhuriyet'le her türiü ibş-
Idmizi kesmeye, onu satm abna-
maya ve okamamaya kararlı ol-
da|wnıızn kamnoynoa duynru-
rnz."
Basın toplanüsını düzenleyen
yazar, sanatçı ve öğretim üyeleri
şunlar:
Aziz Nesin, Gencay Gorsoy,
Sadık Gürbiiz, Hasan Kıyafet,
Leyla Erbfl, BUgesn Erenns,
Edip Akbayiram, Müştak Ere-
nus, Beklan Algan, Cem Kara-
ca, Reha lsvan, Asım Bezirci,
Esin Afşar, Jale Paria, Coşknn
özdemir, Behzat Ay, Aydın
Aydemir, Dursun Kırbaş.
Köşk'te
(Baştarafı 1. Sayfada)
yokuşlu yollardan geçtiğini an-
İatan Demirel şöyle konuştu:
"Törkiye, ba anayasada on
sene yasak konnlan bidere, ye-
niden bükttmeti knrma görevi-
ni vermistir. Mffletimize şükran-
lanmı sonnyornm. Bana göre
ba, öMmU bir demokntlc ohy-
dır. Zafer bizim degfl, miHetin-
dir. Üzerünizde biçMr ipotek ol-
madan, hiçbir yere dayamna-
dan, devletin gücünii knDanaıa-
dan, birtalom imtrrazlara sahip
obnadaa ba netke abnmıştır.
Ba dahi önendidir. 9 sene evvd
10 sene yasak konalan İMsanla-
nn hukamet korabOecek dnrn-
ma geimiş oimalaruun değeri
berkes tarafından iyi büinmeU-
dir."
Hükümet kurarken işinin zor
olacağını vurgulayan Demirel,
koalisyon hükümetinin kurula-
bilmesinin koşullannı şöyle sı-
raladı:
Çankaya'ya çıkaran
sebep
"Biz berkese ayaı mesafede-
yiz. ToptanabflirBgm şartmı, iil-
kenin gonuüarmı çözebflme ota-
nafuu baldagamaz kişUerde
anyoroz. Ülkenin çok büyük
sornnlan vardır. Bonian Idmin-
le aynm içmde çahşarak çözebl-
lirsek onlarla yan vana geliriz.
Herkes, kafasmdaki dünkü bir-
takun düsünceleri atsuı. 'Filan-
ca fılancayla yan yana gelemez
gelmemelidir' denecekse Türki-
ye hukümetsiz kalır. Yeni bir
darum vardır. Herkes bu duru-
fflun gerefine göre hem kendi
hem de Türkiye'nin vaayetini
duşunmelidir. Beni Çankaya'ya
çıkaran sebep budur. 'Efendim,
çıkmam dedi. Çıktı' demek,
ocoz laflardır. Bizi Çaakaya'ya
çıkaran sebep, Türkiye'nin so-
rnnlan ve 20 Ekim 1991 tablo-
sadur. Ben savunma içinde de-
ğfiim. Törkiye için varsak, 'her-
kesin ne hali varsa görsün' di-
yemeyiz."
<4
1 ay sonra çöker"
"Terdr: 7 kasım tarihi itiba-
nyla 364 kişi terör kurbanıdır.
Buna teröristler dahil değil. Ha-
zin bir tablo bu, kimse 'iyidir'-
diyemez buna. Türkiye bir dev-
let sorunuyla karşı karşıyadır.
Sabahleyin Çanlcaya'da yaptı-
ğım konuşmamn içinde bu çok
önemli bir yer tutmuştur. 40 da-
kikaya yakın bunu konuştuk.
Dünkü (önceki günkü yemin tö-
reni) Mecüs'i de gördükten son-
ra, bu olayın ne kadar önemli
olduğunu herkes idrak etmeli-
dir. Sadece Mecüs'i kötülemekle
bir yere varamazsınız. Bu, siyasi
bir olay değil, Türkiye'nin bö-
lünmez bütünlUğünü hedef alan
Kanser
İLAN
FATİH 3. ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1990/488
Davacı K.H. tarafından davalı Samatya Deniz Spor Kulübü Der-
neği'ne ızafeten Güner Boralıoğlu, Bülent Sümerval, Bülent Boralı-
oğlu, Kapriel Garipgul, Adnan Kocaer, Ramazan Dağlı ve Semih
Namlıoğlu aleyhine ikâme olunan dernek feshi davasının duruşması
sonunda:
Istanbul, Samatya Yazıcılar Sokak No: 4 adresinde mukım Güner
Boralıoğlu ve Bülent Sümerval, Kadıköy, Perçiyan Sokak No: 9'da
mukım Bülent Boralıoğlu ve Istanbul Samatya, Narhkapı Caddesi No:
117 adresinde mukım Semih Namlıoğlu'na yapılan zabıta tahkikatı-
na rağmen dava dilekçesi ve duruşma günü ilanen tebliğ edilmiş ve
yapılan yargılama sonunda 17.10.1991 tarih ve 1990/488 esas, 1991/887
sayılı kararla Samatya Denız Spor Kulubü Derneği'nin feshme karar
venlmiş olup, işbu karann ılan tarihinden itibaren bir ay zarfında tem-
yiz edilmediği takdırde karann kesinleştırileceği hususu tebligat yeri-
ne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.10.1991
Basın: 40321
Almanya, Türkîye'den
Kürt dîyaloğu istedî
BONN (AFP) — Almanya
Parlamentosu'nun milletvekille-
rinden oluşan meclisi Bundes-
tag, dün yapılan genel kunıl
toplantısında "Türkiye, Irak,
Iraa, Soriye ve Sovyetler Birli-
ği'nddd Kürt aanbgın haklan-
na saygı gösterilmesini" talep
etti.
Bundestag'da temsil edilen
tum partilerin temsilcileri, söz
konusu Ulkelerde insan haklan
ile dini, etnik ve kültürel hakla-
nn konınmasını güvence altına
alan tum uluslararası anlaşma-
lann uygulanmasını da istedi.
Genel kuruldaki görüşme sı-
rasında, Almanya'da dışişlerin-
den sonımlu müsteşar Heimut
Schaefer, Türkiye'de insan hak-
lannın 'hâlfl endişe verid' oldu-
ğunu söyledi. Ancak Schaefer,
aynı konuşmasmda Ankara'ya
yönelik sistematik saldınlara da
karşı çıkarken bu tür saldınla-
nn Kürt davasını ilerletmeyece-
ğini belirtti. Ahnan müsteşar,
konunun 'diyalog arayışı
sayesinde' üerlemesini tercih et-
tiğini açıklamasına ekledi.
D Y P G e n e l B a
? k a n ı
Suleyman Demirel, par-
tisinin yeni milletvekilleri için dun bir tanış-
ma kokteyli duzenledi. Ankara Sheraton Oteli'ndeki kokteyle ilgi oldukça yuksekti. Bazı işadam-
lan. muteahhitler ile bir kısım eski üst duze> bürokratın da katıidıklan kokteylde adeta bir izdiham
>aşandı. Gelen davetliler, otelin salonlanndan lobiye tastı. Suleyman Demirel ile Nazmiye Demi-
rel davetliler arasında dolaşarak hal hatır sorup, el öpturduler. (Fotoğraf: RIZA EZER)
bir olaydır. Bizim aradığımu
koalisyon ortağı, bu soruna na-
sıl yaklaşacağımızı beraberce tes-
pıt edebilecek bir kimse olma-
hdır. Bu sorunu daha önce ko-
nusmadan teşkil edilecek bir hü-
kümet bir ay sonra çöker. Hü-
kümet, sadece hükümetin san-
dalyelerini paylaşmak değildir.
Bu bir görev hükümeti olacak-
ür. O sandalyede oturan insan-
lar önlerindeki sorunlan çöz-
mek için oturacaklardır.
Evlere şenlik tablo
Ekonomik isükrar ve enflas-
yon: 1991 yüında yüzde 2.2 kal-
lunma hızı, yüzde 2.5 nüfus ar-
tışı var. Kalkınma hızı nüfus ar-
tışından daha az. Yüzde 66.5
enflasyon. Evlere şerüik bir tab-
lo. Kİmseyi rencide etmemeye
gayret sarfediyorum. Ama be-
nim sırtıma bunlan yığıp da, iki
ay sonra 'Hadi bakalım Demi-
rel, nerede kalkınma?' denme-
sini haksızlık sayarım.
Birisi bu işi çekip sürükleye-
cektir. öbürleri katkıda buluna-
caktır, destekleyecektir. Bunun
sürükleyicisi biziz. 1991 Türki-
yesi, bundan önceki yıllann
hepsinden farklı bir Türkiye'-
dir. Kamuoyunun nemelazuna-
bktan kurtulması, ülkenin so-
runlannı yöneticilerle birlikte
düşünmesi laamdır. Yanhş bir
şey yapılıyorsa halkın demokra-
tik refleksini, doğru bir şey ya-
pıhyorsa destegini istiyoruz. Ya-
ni parlamentodaki güvenoyu ve
arkanuzdaki oy kâfi değil.
Açık, çoğulcu toplumu çok öz-
ledik.
KalVınınaımşlılt ve geh'r dagl-
hmmdalri boznkluk: Devlet, ev-
vela kalkınmayı harekete geci-
rip, sonra da farklıhklan gider-
melidir. Vergi kanunlannda de-
ğişikük yaparak gelir dağüırrun-
daki eşitsizlikleri duzeltmek la-
zım.
ÖT: Türkiye, KİT sorununu
çok makul şekilde çözmeye
mecburdur."
Bunlardan başka koalisyon
hükümetinin sağlık, eğitim, çev-
re, kentleşme konulannda da
uyum içinde cahşması gerektiği-
ni vurgulayan Demirel şunlan
söyledi:
"Koalisyon ortagı arayışı
içindeyiz. Bu arayış içinde, or-
tagımmn kaşına gözüne, boyn-
na posnna bakmayacagız. Orta-
ğımızın; nyom içinde çabşabile-
cek, bir hükümerte ortaklık ya-
pabüecek, tenel mesdelerdeki
kraatts nynm gösterebDecek bir
beyet olması lazım."
TBMM'dekj yemin töreni sı-
rasında çıkan olaylara da deği-
nen Demirel, "Bu olaylar iizii-
cü, ama vatan sathında var. Bu
bir temsili Meclis'tir. Oraya gel-
mesini özüntttyk karsılamamı-
za ragmen oraya gelmesi kaçı-
nılmazdır. Herkesi üzen şey, bu
otaylarm Medis'te olması degil,
vatan sathmda ohnnş olmasıdır.
Bn olaylar, çözümü aranan so-
rnnlann bolnndoganan işareti-
dir. Uç veriyor, sigorta aüyor"
diye konuştu. Demirel, daha
sonra gazetecilerin sorulanna şu
yamtlan verdi:
" — Çankaya'da, Çankaya
somnn göndeme geldi mi?
DEMTREL — Gündeme gel-
medi. O zaten Türkiye'nin gün-
deminde. Meclis'in işidir. Bir
prensip sorunudur. Aynı adam-
lar bile söz konusu olsa, bunu
hükümet sorunundan ayırmayı
öğreneceğiz.
— S«ym özal Çankaya'da si-
zi öpti mn?
DEMİREL — öpüşme olma-
dı.
— Size 'Ağabey' mi, yoksa
'Kurtar beni baba' mı dedi?
DEMtREL — Yok yok, bun-
lara gerek yok. Devlet ortada.
Bizi Çankaya'ya çıkaran sebep,
milletin bize bir görev vermesi,
devletin işleyişi için başka bir
çarenin obnayışıdır. Biz bundan
kaçamazdık.
— Terör konnsnnu görüşür-
ken bir envanter mi çıkanldı?
DEMtREL — Hayır. Envan-
ter sonra çıkacak. Hükümeti
kurup TBMM'nin önüne çıktı-
ğımız zaman hükümet progra-
mında bir envanter olacak. Hü-
kümet kurabilme noktasına
yaklaştığımız zaman iç ve dış
basma, Türkiye'nin sorunlan
içm içerikli sunuşlarda buluna-
cağım.
— Hükümet kunna turiannız
ne zaman başlayacak?
DEMİREL — Üç günden ön-
(Baştarafı 1. Sayfada)
da, suda hangı kanserojen mad-
deler var. Bunlan araştırabile-
ceklerini belirten Bilge, "Fabri-
kalardan ırmaklara dökülmüş
olan aök maddelerin içerisinde-
ki kanser yapıcılan bulabüece-
ğiz. BöyleUkle özellikle beledi-
yelere büyük yardım saglamış
olacagız" dedi.
Bacalardan çıkan dumanda
dahi kanser maddelerinin yo-
ğunluğunu anlayabileceklerini
beürten Bilge, kömür yakılan
yerlerde, dumanda kanser yapı-
n maddelerin olduğunu söyledi.
Dünyanın en az kanser gönl-
len ülkesi olarak kabul etsek da-
hi Türkiye'de 80-90 bin yeni va-
kaya rastlanılması gerektiğini
söyleyen BUge, "Ama Saglık
Bakantağı'na ancak 20 bin kan-
ser ihban yapdıyor. Bizim hesa-
bımıza göre 80 bin civannda ol-
ması lazım" dedi.
İkinci önemli laboratuvarla-
nn kansere karşı ilaç üretme bö-
lümünün olduğunu vurgulayan
Bilge, bu bölümün başında
Prof. Dr. Cemal Kasım Güven,
Prof. Dr. Fikret Bayknt ve
Prof. Dr. Alaattin Akçasu bu-
lunduğunu söyledi.
Personel yetersizliğinden bü-
yük sıkıntı çektiklerini söyleyen
Bilge, "Başbakanhga bagh Dev-
let Personel Dairesi'nin bugün-
kö rurumuyla bizlerm araşürma
laboratuvarlanmızı geliştirme-
miz mümkün defii. Teknisyen
alamıyorsunuz, araşürma gö-
revlisi sayısun artüramıyorsu-
nuz, kapalı kadrolannızı bDe
açamıyorsunnz" dedi.
1leri kanserli hastalara bakım
yerine ihtiyaç duyulduğunu, bu-
nun için yakında Yeniköy'de
sosyal bakımevi açacaklannı
söyleyen BUge, "Üeriemis vaka-
lan, hiçbir yer kabul etmedigi
için özel olarak hizmet evteri
kuraluyor" diye konuştu.
7OTI m î l v r ^ n l ı ı l r 7 a r a r Demirdler Sitesi'nde konfeksiyon ürünlerinin bu-
4 W I I U l ^ U l l l U l V £AXltXl | u n d u g u b i r d e p o d a d ü n ç l k a n
y a n g l n d a 7 0
0 mil-
yon liralık maddi zarar meydana geldi. Mahir Demirbag'a ait Demirciler Sitesi 3'uncu Cadde 66
numarada bulunan konfeksiyon deposunda saat 14.00 sıralarında yangın çıktı. Elektrik konta-
ğından çıktıgı sanılan yangına Fatih, Bakırkoy ve Kocasinan itfaiye gruplan müdahale etti. tşyeri
sahibi Mahir Demirbağ, yangının depo kısmında çıktıgını, dokuma makinelerinin bulunduğu kı-
sımda bir zarann olmadıgını söyleyerek "Konfeksiyon deposunda yaklaşık 700 mihon liralık za-
rar meydana geldi. Makinelerin bulunduğu kısma yangın sıçrasaydı, çok daha buyuk bir zarar
meydana gelebilirdi. Bu makinalann bir tanesi 500 milyon. Konfeksiyon deposuyla bilgisayar odam
da yandı, ona yanıyorum" dedi. ttfaiyenin biraz geç kaldığını öne suren Mahir Demirbağ, işye-
rinde 35 işçinin çalıştığını söyledi. (Fotoğraf: MEHMET DEMtRKAYA)
ce değil. Kendimize göre birta-
kım değerlendirmelerimiz var.
Zaten bugün kime gitsem, ka-
pdar da açık değil. SHP'nin kü-
çük kurultayı var. Herkesin ba-
şında kavak yelleri esiyor.
ANAP'ın genel başkanı burada
değil. Üç gün sonra başlanz. Sa-
nıyorum, birtalom çok çetrefil
işler karşıma çıkmazsa 10-12
gün içinde bu sorunu bir netice-
ye bağlayabüiriz. Tek parti hü-'
lcümeti kursanız bile 5-6 günden
evvel kuruhnaz.
— Gincydogn somnn konn-
sonda SHP üe anlaşabiecek mi-
siniz? Medis'te tavır gosteren-
lerin *«p*»*ty bir SHP Oe ko-
alisyoa olabulr mi?
DEMTREL — Tavır koyan-
lar, bu tavn SHP adına koyma-
mışlardır. SHP yönetimi de,
tavn koyanlara karşı fevkalade
sert bir tutum takmmıştu-. SHP
gibi, arkasında milyonlar bulu-
nan ve kökeni Cumhuriyet'e ka-
dar giden bir partinin ülkenin
bölünmez bütünlüğü gibi bir
konuda aldmnaz gibi bir tavn
olacağını sanmıyorum. Bu ko-
nuda hiç kimsenin vurdumduy-
maz bir tavn ohnaz. Türkiye bi-
zim canımız. Türkiye'ye iğne
batsa bize çuvaldız batar. Tür-
kiye'nin aziz değerleri uzerinde
yanşa ginneye gerek yoktur.
Bunlan korumak benim teke-
limde olsa, iş yanmıştır. Hepi-
miTİTi sahipliğindedir. Bizim dı-
şımızdaki siyasi kuruluşlara,
Türkiye'nin büyük meselelerin-
de bir konsensus sağlanmasa bi-
le, çok ters bakabilecekleri gö-
zuyle yanaşmadım. Samyorum,
kiminle konuşsam, bu mesele-
Ierde bir konsensus sağlamam
söz konusu olacaktır.
HAKKÂRİ
Askeri
helikopter
düştü: 2 şelıit
HAKKÂRİ (Cumhuriyet) —
Çukurca'nın dağJık kesiminde
bir helikopter duştu, bir pilot
usteğmen ile bir er yaşarrunı yi-
tirdi, üç er de yaralandı.
Dün saat 09.00'da Hakkâri^
den Çukurca'ya gitmek üzere
havalanan helikopter, dağhk ke-
sim olan Şine mevkiinde anza-
landı. Uygun olmayan bir yere
zorunlu inişe geçen helikopter
dağa çarparak düştü, pilot üs-
tegmen Tanju Baytekin ile er Sa-
üh Çakar yaşamını yitirdi. Üç er
ise hafif yaralandı.
Askeri kaynaklar, helikopte-
re herhangi bir bölücü örgüt sal-
dırısı olmadıgını, helikopterin
teknik bir anzadan dolayı mec-
buri iniş sırasında düştüğünü
bildirdiler.
Fransa
Orhan
Pamıık'ıın
'Sessiz Ev'ine
ödül
verildî
Knltür Servisi — Orhan Pa-
muk, Fransa'da "La de Couver-
te Europeenne ödülü"nü kazan-
dı.
"La di Couverte (KeşiO
ödülü'nün tutan 20 bin Fransız
Frangı (18 milyon lira). Münev-
ver Andaş'ın çevirisiyle Galli-
mard Yayınevi'nce yayımlanan
"Sessiz Ev" özel jüri tarafmdan
ödüle aday gösterilen altı Avnı-
pa romanından biriydi. Fransız
kütüphane okurlan arasından
seçümiş 40 kişiden oluşan Bü-
yük Jüri'nin ödüle layık gördü-
ğü "Sessiz Ev", Fransa'da iki yıl
önce yayımlanmıştı. Büyük Jü-
ri'ye aday gösterilen kitaplar
arasında Ispanyol yazar Mignel
DeUbes'in "Les Rats" adlı ro-
manıyla, Italyan yazar Antonio
Mnnos Molina'nın 'Beatns De"
adlı romanı ve Yunanlı yazar Ni-
kos Kavvadias'm "Le Quart"
adlı romanı da vardı. La di Co-
uverte ödülü, Strasbourg'da ya-
pılan "Avrupa Edebiyatlannın
Buluşması" adlı uluslararası
toplantı sırasında yann yapıla-
cak bir törenle Orhan Pamuk'a
verilecek. Pamuk, ödülünü al-
mak için Strasbourg'a gidiyor.
ARÇEUK'IN BUYUK FIRSAT
KAMPANYASISURUYOR...
YERİNİ HAZIRLAYAN EKSİGİNİ TAMAMLIYOR!
Ya siz? Fırsatı değerlendiriyor musunuz? Tekrar hotırlatıyoruz; şimdi tüm
Arcelik ürünîeri bütün Arcelik Yetkili Satıcılorında inanılmoz toksitlerle!
H a y d i A r c e l i k 5 ı fft cf ı S
135563 sicil nolu ağır vasıta
ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
HİDA YET GANJ
TÜRK KALP VAKFI
Muayene ve Kontrol için
175 12 45 • 148 58 66
Koşullar cazip.
Seçenekler çeşit, çeşit.
Fiyatlar sabit
Ödemeler taksit taksitl
ARCMLIK