Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 KASIM 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
Demokrasiyi İnşa Etmek İçin..
(Baştarafı 1. Sayfada)
Şöyle:
Seçim öncesinde merkez sağ ve merkez
soldaki tüm partiler, bir yerde demokrasinin
tanımı konusunda genel olarak birleşmişler-
di. Bir noktanın altı özellikle çizilmişti: Türki-
ye Cumhuriyeti'nin de 34 Batı ülkesiyle bir-
likte imzalamış olduğu Paris Şartı'nda yer
alan demokrasi ve insan hakları anlayışının,
bu ülkede yaşama geçirilmesi için genel bir
mutabakattan, bir konsensüsten söz edıle-
bilirdi artık.
Ayrıca, seçim kampanyası boyunca hırçın
ve kavgacı olmayan bir tutumu özenle sür-
dürmüş olan parti liderleri, sandıktan çıkan
sonuç karşısında da uzlaşmadan başka bir
çıkar yol olmadığını görmüş durumdadırlar.
Çünkü hiçbir parti, tek başına hükümeti ku-
rabilecek çoğunluğu elde edememiştir.
Koalisyon ya da azınlık hükümetinden
başka bir çare olmadığı, böylece su yüzüne
çıkmıştır. Her iki durumda da partiler arası
uzlaşma, olmazsa olmaz bir koşuldur.
Tabii, bu arada bir başka sorun daha var:
Cumhurbaşkanı Özal'ı Çankaya'dan indir-
mek...
Bugünkü parlamento aritmetiği karşısın-
da bu olabilir mi?
Kolay değil.
Sayın Demirel'in ilk günkü turlanndan son-
ra Sayın Erbakan bu konuda anahtar olarak
sahnede boy göstermiş bulunuyor. Henüz
kapı belki tümüyle kapanmış değil; ancak bu
anahtarın ne işe yarayabilecegi konusunda
DYP ve SHP liderlerinin pek o kadar lyim-
ser oldukları söylenemez.
Bu durumda Sayın Demirel'in yarın Çan-
kaya Köşkü'ne çıkması bekleniyor. Cumhur-
başkanı Özal'la hükümet konusunu ele ala-
cak.
Tabii bir soru daha var burada, çengelini
ister istemez zihinlere asan: Hani Demirel
Köşk'e çıkmayacaktı?..
Doğru Yol liderinin bu konuda yapacağı
fazla bir şey olduğunu öne sürmek artık ko-
lay değil. Çünkü Meclis aritmetiği, kendisı-
ne, tek başına ya da SHP ile birlikte Özal'ı
indirme olanağını tammıyor.
Bu aşamada şu söylenebilir:
İşler ağır ağır bir uzlaşma yörüngesine
doğru ilerleyecek. Bu da büyük bir olasılık-
la DYP ve SHP koalisyonuyla noktalanabi-
lir. Her iki tarafta da bunun işaretleri görü-
lüyor.
Demokrasiyi ülkemizde inşa edebilmek
için bu iki parti arasında bir uzlaşma, bir ko-
alisyon hükümeti iyi bir fırsat olabilir. ANAP
da muhalefette kalmaya kesin kararlı oldu-
ğuna göre, başka bir formül bugün için ufuk-
ta gözükmüyor.
DemirePden 'evet'
(Baştarafı 1. Sayfada)
dirisinde, 20 Ekim seçimleri ile
Türkiye'nin demokratik hayatı-
nın önemli bir sınavıru başan ile
verdiği belirtilerek "demokrasi
ve hukuk dışı bir müdabalenin
haksız imtiyazlan ile doğmuş ve
iktkiar olmuş ANAP'ın, ara re-
jimin son partisi olarak iktidar-
dan uzaklaşünldığı" görüşü
kaydedildi. Böylece DYP'nin,
yıllardır suren iddiasının, mille-
tin azmı ve Allah'ın yardımı ile
gerçekleştiği ifade edilen GtK
bildirisinde, Ulkenin ve devletin
önüne büyük ve çetin meseleler
bırakılmış olmasına rağmen
Türkiye'nin önünde, gerçek de-
mokrasinin ufku ve imkânları-
nın açıldığı belirtildi.
DYP GtK büdirisinde şöyle
denildi:
"Devletin en büyük gücü ve
takenıneyen kaynağı milletidir
ve milletinin devfctine desteği ve
ephipHb şuurndur. Bunun da tek
ve degişmez şekli devlet kunım-
laruun balka dayanması, arka-
lannda halk çogunlugunun bu-
lunmasıdır. Türkiye"nin de hal-
letmek zorunda olduğu ilk ve te-
mel otay budur. Yani bütün dev-
let kurumlannı, arkalannda
millet desteği ile donatmış ve
güçlendirmiş olarak en değerli
varuğı olan insan kaynağını ha-
rekete geçinnek ve meselelerini
bu demokratik yol ve güçle çöz-
mektir."
Bildiride, TBMM'nin yenilen-
diği ve bu Meclis'in çıkaracağı
hükümetin de mutlaka milletin
çoğunluğuna dayanacağı vurgu-
lanarak "Bu da kendisinin en
büyük güç kajnaguu teşkil ede-
cektir" denildi.
Parlamentoların demokrasi-
nin kalbi, hükümetlerin de onun
fevkalade birer organı olmalan-
na rağmen devlet düzeninin ta-
mamını teşkil etmediği vurgula-
nan GtK bildirisinde şöyle de-
vam edildi:
"Bağunsız yargının ve çagdaş
katüımcı demokrasinin yeni bo-
yntunda artık yerini almış olan
bilim kurumlannın ve teşkilat-
lanmıs toplum kuruluşlannın,
bir uyıım ve güç biriiği ruJhu içe-
risinde, iilkenin ve milletin kal-
kmması ile mutluluğuna yöne-
lebilmesi, devlet baskanlıgı ku-
rnmu ve makamııun da bu yii-
ce hedefin idrakinde ve istika-
metinde olmasına baglıdır.
Devlet başkanlığı makamını,
devtete ymkışır ve uyar bir hale
getirecek olan TBMM, bükümet
meselesini de mutlaka çözecek-
tir. Ülke, kesinlikle hükümetsiz,
miDet kesinlikle sahipsiz, dert ve
meseleler de kesinlikle çözüm-
süz kalmayacaktır. Bunalım ya-
rablmayacakur. DYP, yüce mil-
letin kendisine gösterdiği büyük
teveccühün de verdiği sonımlu-
lugun idraki ve şuuru ile üstle-
necegi tarihi görevi mutlaka ye-
rine getirecektir."
1983 şartlan içinde sıkıyöne-
tim altında yapılan seçimlere
sokturulmayan DYP'nin, Tür-
kiye'nin layık olduğu gerçek de-
mokrasiyi kurma yolundaki mü-
cadelesini bundan böyle de ay-
nen sûrdürecegi vurgulanan bil-
dirinin son bölümünde şöyle de-
nildi:
"Bu amaçla DYP Genel tda-
re Kurulu. parti tüzüğünün 80,
81, 82'nci maddeleri geregince
hükümet kurmaya ve koalisyon-
lara ginneye karar vermiş ve bu-
nun icrası için gerekli yetkileri
Genel Başkan Sayın Suleyman
Demirel'e tevdi etmiştir" denil-
di.
Çankaya'ya çıkacagız'
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, Genel tdare Ku-
rulu'nda, Çankaya'ya çıkma
doğrultusunda karar alındığını
da açıkladı. DYP GtK'in yakla-
şık 4 saat süren toplantısından
sonra gazetecüerin sorulannı ya-
nıtlayan DYP lideri, Cumhur-
başkanı Turgut özal'ın perşem-
be günü Çankaya'ya çıkması
doğrultusunda yaptığı davet ko-
nusunda karar alınıp alınmadı-
ğı yolundaki soruya, "Aldık
çıkacagız" karşıhğını verdi.
Demirel, bu kararın oybirli-
ğiyle mi alındığı sorusu üzerine
de "Oylamaya gerek olmadı,
konsensüs oldu" dedi.
Yemin tartışması
Bir gazetecinin Alpaslan
Türkeş'in cumhurbaşkanlığı için
kendi ismini önermesini hatır-
latması üzerine, "TC'de herke-
sJn bir şeye talip olma hakkıdır"
yanıtını veren Demirel, Fehmi
Işıklar ve arkadaşlannın millet-
vekili yemini konusundaki açık-
IamaJannı da şöyle değerlendir-
di:
"Kendileriae göre bir yorum,
ama metin merindir. Anayasa-
nın da parçasıdır. Değişinceye
kadar herkes uymaya mecbur-
dur. Hukuk devleti odur. Ka-
nunlar değişinceye kadar herkes
uymaya mecburdur."
BAŞKHYTTEN AHMET TAN
(Baftarafı I. Sayfada)
yeniliyoriar. Hükümet kurma
iştain, ancak TBMM Başkanlık
Divam'niD oluşmasından sonra
baştayabileceğini, gecen hafta
guetedlere açıklayan Özal, bu
görüsünden vazgeçmiş görünti-
yor. İki gün ösce "Çankaya'da-
ki padişah, ben de sadnuam
defJUm" diyen ve Çankaya'ya
çıkmayacaguı açıklayan Demi-
rel gibi.
Özal'ın >arın Çankaya'da De-
mirel ile hükümet işini görusme-
ye başlaması, Özal adına bir
ödün. Demirel bu ödünü pazar-
tesi gunkü hızlı turda, partisi ile
SHP ve RP arasında sağladığı
"Çankaya asgari müşteregi" sa-
yesinde elde etmiş görünüyor.
Bu asgari müşterek, "Özal'ı
indirme komisyonu" olarak bir-
kaç gün içinde pratiğe geçirile-
cek. Komisyonun üç partinin
temsilcilerinden oluşacak iiyele-
ri, "indirme formülünün ilkesel
ayrıntılarını" gozden geçirecek.
SHP parlamenter sistem gere-
ği, karann Meclis'te alınıp Mec-
lis'te lamamlanmasında ısrarlı.
RP'nin bu tur bir koşulu yok.
Gerçi, RP de "halk seçmeli" di-
yor, ama onlar için Özal'ın ye-
rine seçilecek olan cumhurbaş-
kanının "kimliği" ber şeyden
önemlisi..
Demirel, hükümet kurma ça-
lışmalarını yuruturken, "Özal'ı
indirme komisyonu" da görevi-
nin başında olacak. Bu komis-
yonun, çalışmalannı somut bir
raporla tamamlaması zor.
Ancak partiler arasında uçlii
bir siyasal diyaloğu işler kılaca-
ğı içûı, siyasal atmosferin yumu-
şamasına yardımcı olacak. Ama
en buyük yararı, Demirel'e.
Çünkü, bu komisyon sa>esin-
de, hükümet kurma çalışmaları
ile Özal'ın indirilmesi konusunu
ayırmış oluyor.
Bu dunım, Özal'ın bekienme-
dik bir taktiği ile değişebilir.
Ama bu değişecek durum,
Demirel'in yeni bir karşı taktiği
ile bir başka görüntüye bürıi-
nebilir.
Siyasal ortam, bugünku mil-
letvekili yemin toreninin sergile-
yeceği çok renkliliğe uygun bir
görüntü vaat ediyor.
Köprüler geçit vermîyor
(Baftarafı 1. Sayfada)
üstlenen STFA
THYSSEN konsorsiyumu yet-
kilileri, "Eminönü ve Karaköy
meydanlannda yapılacak dü-
zenleme konusunda Istanbul
Büyükşehir Belediyesi Ue Kara-
yotan GCMI Müdürlügü arasu-
VELİEFEM)rDEN
FİKRETDAĞLIOĞLU
TAHMİNLERİMİZ
1. KOŞU: F: (1) Rikardo, P:
(3) Bigehatun, P: (7) Rambo,
S: (5) Mesudem.
2. KOŞU: F: (4) Dinçerbey,
P: (6) Rıdvan, P: (10) Küçük-
filiz, S: (5) Karantinalı.
3. KOŞU: F: (6) Gaye, P: (7)
MarbeUa, P: (4) Sedahan, S:
(5) Fidelia.
4. KOŞU: F: (1) Tulnea, P:
(2) Erdal, P: (5) Leyla 456, S:
(12) Gülay 3.
5. KOŞU: F: (2) Raşamon,
P: (5) Akmeşe, P: (3) Rising
Sun, S: (1) Goldson.
6. KOŞU: F: (10) Sedam, P:
(7) Mermi, P: (14) Yener 5, S:
(4) Cariye, S: (13) Kıvücım 3.
7. KOŞU: F: (2) Alarda, P:
(3) Şimşek, P: (6) Muki, S: (1)
Ayşen 2.
1|-t
I
ti
P
B
17 H
r|
M
1|
t
1
l t
B
da görüş aynlıgı var. Bu nedenle
ek kredinin alınabilmesi için ge-
rekli dokümanlar Alman ma-
kamlanna verilmedi" açıklama-
sını yaptılar.
Yeni Galata Köprüsü'ndeki
kargasa sürerken Boğaziçi Köp-
rüsü'ndeki bakım ve onanm da
Istanbulluları canından bezdir-
di. Ancak yetkililer çalışmalann
büyük bir hızla sürdüğünü ve
çalışmaların en geç 15 kasımda
tamamlanacağıru yinelediler.
Köprünün bakım onanm ça-
lışmalarıyla ilgili olarak kendi-
lerine yöneltilen eleştirileri an-
layamadıklannı belirten yetkili-
ler, köprüdeki tüm çalışmalann
3 ayda biteceğini savunuyorlar.
Köprünün 18 yıl sonra ilk kez
geniş çaplı bir bakıma abndığı-
nı ve çalışma koşullannın çok
güç olduğunu belirten yetkililer
şöyle konuştular:
"Fatih Suttan Mehmet Köp-
rüsü'nün asfalt zemini çok be-
ğenilir. Ama sadece bu asfalt,
çalışma şartlaruun o kadar iyi
olmasına karşın 64 günde biti-
rilmiştir. Biz ise Boğaziçi Köp-
rüsü'nün tüm bakımım 3 ayda
yoğun trafik altında gerçekleş-
tiriyonız. Örnegin köprüden
normal zamanda günde yakla-
şık 150 bin araç geçiyordu. Şün-
di şerirJer kapalı, yine de 100 bin
araç geçiyor. Bu kadar güç şart-
lar altında çalışılmasına karşı
köprüdeki çalışmalar çok kısa
sürede bitmiş olacak. Aynca
müteahhit firmanın köpriiyü bi-
tirme tarihi yapılan sözleşmede
1992'nin ekim ayıdır. Ama fir-
ma köpriiyü en geç 199115 Ka-
sımı'na kadar teslim edecek."
Karayollan yetkilileri gelen
eleştirilerin bazılannda haklıük
payı olduğunu da itiraf ederken
şöyle konuştular:
"Bnnlann başında işe geç
başlanması oldu. Bn köprü ca-
lışmasında çok özel araç ve ge-
reçler kullanılıyor. Bu araçlar
da piyasada satılmaz. Özel ma-
kine olduklan için özel sipariş-
le yapılıyor. Bu makinelerin si-
parişlerini Ingiltere'ye verdik.
Ancak 6 makineden 4'ü gel-
di 2'si daha sonra. Yugoslavya'-
daki iç savaş da bizi etkiledi.
Ama yine de bunun sorumlulu-
ğu bizdedir. tkinci olarak biz
tüm şeritleri trafı-
ğe kapamalıydık. Tepkilerden
korktugumuz için bunu yapa-
madık. Yapsaydık tüm tstanbul
üzerimize hücum ederdi. En çok
gelen eteştirilerdeıı biri de Köp-
rü onanmına 1992 yazında ne-
den başlamadınız?' Bunu yapa-
bilirdik. Ama o zaman şimdi
ödedigımizden çok daha fazla
para ödeyecektik."
Galata Köprüsü ve Boğaziçi
köprüleri ile ilgili yoğun tartış-
malar yapılırken önümüzdeki
yıl Haüç Köprüsü'nün bakıma
alınacağı bildirildi. 6 şeridi olan
Haliç Köprüstl'nde basta asfalt
çalışmaları olmak üzere çelik
konstrüksiyon tümüyle bakıma
alınacak.
Yetkililer, Haliç Köprüsü'-
nün hizmete girdiği 1974 yılm-
dan bu yana 2 kez asfaJtlandı.
Şu anda üzerinde bulunan ise
beton asfaltın da ömrünü ta-
mamladığı ve "seyahat
konforanun" kalmadığı be-
lirtildi.
Haliç Köprüsü'nün önümüz-
deki yıl ortalannda bakım ve
onanmına başlanması bekleni-
yor.
Petrol
(Baftarafı 1. Sayfada)
üzere Tüpraşia ek bağlantı yap-
tıklannı söyledi. Petrol Ofısi Ge-
nel Müdürü Uğur Dogan, "Ka-
sım ayında bayilerimizin ihtiy-a-
cı olan akaryakıt miktan 387
bin ton. Ancak biz Tüpraş'tan
buaun dışında 100 bin tonun
üzerinde ek tahsisat sağladık"
dedi.
Petrol Ofısi olarak dağıtım
kanallannda herhangi bir sıkıntı
bulunmadığım ve bayilerine
normal akaryakıt dağıtımına de-
vam ettiklerini anlatan Genel
Müdür Uğur Dogan, "Ancak
gerek hisselerinin büyük bölü-
Mi Mobil ve diğer yabancı şir-
kedere ait olan Güney'deki Ataş
Rafinerisi'nde pompalama üc-
rederine zam yapdması ve gerek-
se dagıbmın lnâlması aedeniy-
le, bu yabana petrol şirketleri-
nin bayileriııdtn de Petrol Ofı-
si'ne yönelik bir talep ortaya
çıktı" dedi. Ataş Rafinerisi fi-
yatlanyla kendi fryatlan arasın-
da yüzde 7'lik bir fark bulundu-
ğunu anımsatan Petrol Ofısi Ge-
nel Mudüru Uğur Doğan, "Biz
zam yapmadık. Tabii bayiler 156
Un fazla ödem îktense gelip biz-
den daha ucu JI almak isteye-
ceklerdir" şeklinde konuştu.
Cumhuriyet'in sorulannı ya-
nıtlayan Uğur Dogan, Petrol
Ofisi'nin de hisselerinin yüzde
51'i Mobil, kalanı da Shell, BP
ve Türk Petrol'e ait olan AUş
Rafinerisi'nden kasım ayı için-
de alması gereken 80 bin ton
petrolün bir bölümünü alama-
dığını söyledi. Tüpraş'tan alına-
cak ek miktann yeni taleplerin
yanı sıra, bu açığı da karşılamak
amacı taşıdığını anlatan Uğur
Doğan, akaryakıt fiyatlannın
arttınlması konusunun ise tü-
müyle Tüpraş'ı ilgilendirdiğini
vurguladı.
Petrol Ofisi'nin Türkiye'de
yüzde 55 ile yüzde 58 arasında
değisen bir pazar payına sahip
bir akaryakıt pazarlama kurulu-
şu olduğunu ifade eden Genel
Müdür Uğur Dogan, "Biz Tüp-
raş'tan alış fiyatımızın üzerine
belli bir kâr koyup dağıümını
yapanz. Bu nedenle bizim zarar
etmemiz söz konosu değil. Or-
Uda bir zarar varsa bu rafınele-
ri llgfleodirir" dedi
Maxwell
(Baftarafı 1. Sayfada)
tılmasını istediği, bir daha ses
çıkmadığı, saat 11'de ise kabini-
ne bakıldığında orada da bulun-
madığı açıklandı. 68 yaşında,
aşın şişman Maxwell'in, küpeş-
teden denize düşmüş olabilece-
ği sanılıyor. Dün gece geç saat-
lerde "Büyük Kanarya" Adası
açıklannda bulunan cesedi, ai-
lesinin teşhisi amacıyla, "Las
Palmas"a götürüldü. Cesedin
kimliğinin otopsiden sonra ke-
sinleşeceği belirtildi.
Maxwell'in "kaybolduğu",
Maxwell imparatoriuğunun his-
selerinin borsada aum-saümımn
dün öğle saatlerinde durdurul-
masıyla anlasıldı. Bir süredir
imparatoriuğun çeşitli sorumlu-
luklanm yüklenmiş olan iki oğ-
lundan 'Ian", Londra ve tskoç-
ya'da yayımlanan gazete grubu-
nun, Kevtn ise "Maxwell Com-
munication Corporation'" adlı
basımevleri, dergi, kitap, gaze-
te yayınalığı şirketler grubunun
yönetimini devraldı. Üçüncü oğ-
lu Philip, annesiyle birlikte he-
likopterle Kanarya Adalan'na
giderek arama işlemine katıldı.
Hayat dolu ve gayet karizmatik,
çok renkli bir kişiliğe sahip olan
Maxwell'in hiç beklenmedik
yokluğu, gün boyunca "Mirror
Grubu Gazeteler"in Londra'mn
merkezindeki çok katlı büyük
idarehanesinde tam bir şaşkın-
bk havası estirdi.
Mirror Gazeteler Grubu ve
Maxwell lletişim Kurumu tara-
fından Londra'da yapılan açık-
lamada, "Şirketlerimizin yöne-
ticisi Robert MaxweU'in kaybı
derin bir üzüntüyle
ögrenilmiştir" denildi.
Hafta başında yapılan bir
açıklamada, grip olduğu belir-
tilen Maxwell'in bir haftadır Ka-
narya Adalan acıklanndaki ya-
tında dinlenmekte olduğu belir-
tilmişti.
Maxwell son haftalarda ka-
muoyunda tartışma konusu ya-
ratan bazı gelişmelerde başrol-
deydi. Maxwell'in tüm şirketle-
rinin içinde bulunduğu ağır borç
yüküne dikkat çekiliyordu.
"MCC" olarak bilinen ve Liech-
tenstein'da kayıtlı "gizemli"
uluslararası holdingin 1 milyar
sterlin, "Mirror Grubu Gazete-
ler"in ise 300 milyon sterlin
borçlu olduğu, Maxwell'in bir
süredir ödeme güçlüğü icine gir-
diği söyleniyordu.
"Acımasız bir basın
imparatoru" olarak tanınan
Maxwell'in hisse sahibi olduğu
ya da doğrudan yönettiği kuru-
luşlann listesi uzun. "Mirror
Grubu Gazeteler" günde yakla-
şık 3.5 milyon, sadece pazar
günleri yayımlanan "Sunday
Mirror" 3 milyona yakın sauyor.
Ayrıca yerel gazeteleri ve 162
dergisi var. Ingiliz "Bagımsu Te-
levizyon (IT\) Şebekesi"ne bagh
"Central TV"de yüzde 20, Fran-
sa'da TF-l'de yüzde 12, tspanya
1
da yeni uydu yayın televizyonu
10. Kanal'da yüzde 10 hisseye sa-
hip. Aynca, Israil ve Macaristan
dahil birçok ülkede gazeteleri
var. "MTV" diye büinen "Mu-
sic Television"da yüzde 25 hisse
onun. Maxwell de Murdoch gi-
bi, başında tekelleşme konusu
ortaya ne zaman atılsa, daima
şimşekleri üzerine çeken bir ga-
zete patronu olmuştu.
TLHk'AP'TA ÖDÜL— Prof. Özcan Köknel, yazar tpek Ongun ve gazeteci-yazar Doğan Hızlan,
TÜYAP'taki törende odüllerini aldılar. (Fotoğraf: IBRAHIM GÜ.NEL»
TüYAP 10. İSTANBUL KtTAPFUARI
Altın Kitap Ödülü, Köknel'e
kültür Servisi — Geçen yıl
verilmeye başlanan Altın Kitap
Ödülü, bu yıl bilgi ve birikim-
lerini okurlara iletmek için yo-
ğun caba gösteren Prof. Dr. Öz-
can Köknel'e değer gorüldü.
"Kişilik" adlı kitabı on birinci
baskıya ulasan Özcan Köknel,
ödulunü Turkiye Yazarlar Sen-
dikası Başkanı Oktay Akbal'dan
aldı. Oktay Akbal, bir hekim
olarak bilgisini usta bir yazınsal
anlatımla aktardığı için Prof.
Dr. Özcan Köknel'i kutladı.
Altın Kitaplar Yayınevi'nin
yazarlan özendirmek amacıyla
iki yıldır verdiği ödülun bu yıl
kendisine verilmesinden ötürü
kıvanç ve mutluluk duyduğunu
belirten Özcan Köknel, Altın
Kitaplar ailesine 1981 yılında
katıldığını ve bilgi, sevgi, anla-
yış ve destek gördüğünü anlat-
tı.
Altın Kitap Ödulu, çocuk ve
gençlik kitaplan dalında da il-
ginç yapıtlarıyla özellikle çocuk
ve gençlere seslenen yazar Ipek
Ongun'a verildi. Yeni kitabı "Bir
Pınltıdır Yaşamak", eylül ayı
içinde yayımlanan Ipek Ongun,
ödülünü gazeteci Leyla lsmier-
den aldı.
Bu yılın Altın Kitap Şükran
Ödülü ise, Altın Kitaplar Yayı-
nevi'ne ve Türk edebiyatına
olumlu katkılarından ötürü
gazeteci-yazar-eleştirmen Do-
ğan Hızlan'a verildi.
KöNUK YAZAR
Kitap şenliği
ADNAN ÖZYALÇINER
Türkiye Yazarlar Sendikasf-
nın bölmesi, Kitap Fuan'nın çı-
kışında. Yazarlar, burada, duvar
boyuna yan y-ana dizilmiş küçük
masalarda kitaplannı imzahyor.
Her gün, hemen hemen on ya-
zar oluyor burada. Pazar günü,
ben de orada yeni kitaplanmı
imzaladım. Eskileri arayan pek
yok. Bir-iki öğrenci soruyor.
Onlar da yeni baskılan yapdina-
dığı için, yok. Her yaymevi, fu-
arda, yeni kitaplarla görunmek
istiyor. Yaz başuıdan başlayarak
fuar için kitap üretUiyor. Yayın-
cılan yanşmalık fılm üreten
fılmcilere mi benzetiyorum di-
yorsunuz. Hayır. "Edebiyatımı-
zın unutulmuş, ünlü yapıtlannın
yeni baskılan da olsa fuarda"
diyorum kendi kendime. Genç
okur, yeni yetişen okur, böyle-
ce düşunce zincirini tamamlamış
olmaz mıydı?
Alabiidiğine geniş olan fuar-
daki yayınevlerinin bölmelerini
dolaşmaktan yorulanlar dar bir
araüktan geçerek, TYS'nin böl-
mesine ulaşabiliyor. Bu aralık-
ta kocaman bir masa, masanın
üstünde de imzaya katılan ya-
zarlann sıra sıra kitaplan duru-
yor. Hem yazarlara kitap imza-
latmak isteyenler, hem torbala-
n ellerinde dışan çıkmakta olan-
lar bu aralıktan geçiyor. Aslın-
da pek geçilmiyor. Insanlar, bir-
birlerini itekliyor. Onun için ço-
ğunluk aralıktan kurtulur
kurtulmaz, yazarlann masalan-
na uğramadan, çıkışa yönelip
fuardan çıkıyor.
TYS bölmesinin tam karşısın-
da, boydan boya uzanan, bir
"Alman Kitaplan" bolmesi var.
Almanca kitaplar sergileniyor
burada. Fuar alanı içinde tngi-
lizce, Fransızca, Rusça kitap ser-
gileri de bulunuyor. Ben bura-
da, kitaplara bakmadım da ora-
da, küçük el pedalında pınl pı-
nl gravürler basan Alman bası-
cıyı izledim. Basıcı, tam karşım-
daki masada oturuyor. Ak saç-
lı, gözlüklü, elma yanaklı bir
Alman. Mavi gözleri ışıldıyor.
Asküı pantolonunun üstünde
yere kadar sarkan koyu mavi bir
işçi önlüğü var. Giysisi ne kadar
tertemizse önlüğü de öyle. Oy-
sa ki masadan ikide bir kalkıp
pedahn başına gidiyor. Makine-
ye, pet şişeden kesilmiş plastik
kaptaki mürekkepten sürüyor.
Onu hep elinde taşıyor. Ama el-
leri kirlenmiyor hiç. Orada, hok-
kabaz şapkası yerine, avuçlan-
nın arasından tavşan çıkararak
hokkabaza sunan palyaçonun
gravürünü basıyor. Hokkabaz,
şaşkınlıkla bakıyor palyaçoya.
Gravürün altında "Merhabalar
11
yazıyor.
O zaman, hemen çıkıp gitmek
isteyenler, yazarlara kitaplan
imzalatmış olanlar, durup bu
gravürlerden alıyorlar. Nereden
geldiği bilinmez bir sevinçle bir-
birlerine gülümsüyorlar. Mutlu
olarak dönüyorlar evlerine.
Gençlerin torbalannda bir iki
kitaptan çoğu olmuyor. Öğren-
ci bütçesi ancak bu kadanna ye-
tiyor olmalı. Bazen de kitap al-
maya parası hiç elvermeyen is-
tekli bir okur, kitabın yazanyla
konuşmakla yetiniyor. Bu da ya-
zar ve okuru için ilginç bir kar-
şılaşma, bir düşünce alışverişi
ortamı yaratıyor.
Bu arada ünlü bir yabancı ya-
zar, konuşma yapıyor. Kalaba-
lık can kulağı ile dinliyor onu.
Acaba kitabının satışı, kendisi-
ni dinleyenlerle doğru orantılı
mı? Değil. Yerli yazarlar için de
durum değişmiyor.
Kitap Şenliği/2
Çocuklar, her yıl olduğu gibi
fuann çiçekleri. Broşürleri, ki-
tap arası için hazırlanmış kar-
tonlan, kataloglan topluyorlar.
Renk renk kitaplara okşarcası-
na bakıyorlar. İlkokul önlüklü
bir kız çocuğu, iki üç bin lirayı
güçlükle denkleştirerek ince bir
çocuk kitabına uzanıycr. "Kar-
deşim için" diyerek alıyor kita-
bı. Bir anne ucuz diye kitapla-
nn en incesini seçiyor. Çocuğun
gözü kalınlarında. Annesine:
"Bu hemen biter, kaunını alsay-
dın bol bol okurdum" diyor. Bir
başka anne, çocuğunu, kitapla-
n ellemesine bile fırsat verme-
den, elinden çekip sürükleyerek:
"Testlerin var, testkre çalışman
gerek, kitabı sonra okursun" di-
ye götürüyor.
Yayınevlerinin bölmeleri ara-
sında dolaşıldıkça herkes birbi-
rini görüyor. Bir bölmede Salâh
Birsd'le karsılaşıyorsunuz. Yeni
baskı yapmış cicili bicili kitap-
lannı imzalıyor. Bir başka böl-
mede Şükran Kurdakul, Güngör
Gencay, Eray Canberk, Afşar
Timuçin, Aydın Hatiboğlu var.
Sennur Sezerie oraya gidiyoruz.
Sohbete biz de katılıyoruz. Bu
arada Zühtü Bayar geliyor. Yurt-
dışındaymış. Romanı çıkmış
onu veriyor. Oradan çıkınca bi-
tişikteki öner Yağcı'yla selamla-
şıyoruz.
Dönerken Azerbaycanlı
Türkolog Tevfik Melikoria ka-
labalıkta karşılaşıyoruz. Serpil'le
konuşuyoruz. Bize, yeni geldiği-
ni, cumaya kadar burada oldu-
ğunu söylüyor. Her gün fuara
geliyormuş. Görmek istedikleri-
ni özel buluşmaya gerek kalma-
dan burada bulabüiyormuş. Ko-
nuşmak için bir gün bizi de bek-
liyor.
Bu sırada Feridun Metin çıka-
geliyor. Paris'ten yeni döndü.
"Alaycı Öyküler"i aldınp ona
imzalıyorum. tlk öyküde o da
var. Feridun, yeni tuttuğu eve ça-
ğırıyor bizi. Birlikte fuardan çı-
karken öğrencilerin, gençlerin
de burada buluştuklarmı, kay-
nastıklannı görüyorum. Aya-
küstü söyleşip gülüşüyorlar. Ba-
kıyorum, herkes gülüyor.
Batman.
600 ev
sular
altındaBATMAN (Cumhuriyet) —
Batman sular altında kaldı. 3
gündür süren şiddetli yağışlar
sonucu 50 ev yıkıldı, 600 ev de
sular altında kaldı. İlk belirle-
melere göre 3 milyar lira zarar
meydana geldiği bildirildi.
Batman yöresini üç gündür
etkisi altında bulunduran aşırı
yağış, yaşamı felce uğrattı. Ya-
ğış sonucu taşan tluh deresi çev-
resinde bulunan Hürriyet, Kar-
şıyaka, Petrolkent, Çay, 19 Ma-
yıs ve tluh mahallelerindeki 50
ahşap evin yıkıldığı, 600 evin su-
lar altında kaldığı, 500'ü aşkın
küçük ve büyükbaş hayyanın da
telef olduğu öğrenildi. İlk belir-
lemelere göre yaklaşık 3 milyar
liralık zarar meydana geldiği bil-
dirilirken Vali Sami Seçkin, ke-
sin hasann belirlenmesi için 10
kişilik bir komisyon oluşturul-
duğunu söyledi. Seçkin, "tluh
deresinin ıslah edilmemesi nede-
niyle her yağışta özellikle dere-
ye yakın mahalleler sular altın-
da kalıyor. Bu konuda kısa za-
manda çalışma başlatacağız.
Zarar gören yurttaslann raağ-
duriyetlerinin önlenmesi için de
Sosyal Yardımlaşma ve Daya-
nışma Vakfı'nca yardım
yapılacaktır" dedi.
Evleri sular altında kalan
yurttaslann kentin çeşitli yerle-
rinde oturan akrabalannın ya-
nına yerleştiği bildirildi.
HEP Batman ll Başkanı
Adem Gökmen, tluh deresinin
ıslahı ve üstünün kapatılması
konusunda belediye başkanı ta-
rafından verilen sözlerin yerine
getirümediğini belirterek "Has-
talık yatağı olan tluh deresi kış
aylannda da binlerce yurttaşın
evsiz kalmasına yol açmaktadır.
Sorun acil olarak
çözümlenmelidir" diye konuş-
tu.
TÜYAP'TA BUGÜN M l l H l C l l -
Vuralhan
davası
bilirkişide
taaza güii:
TYS standı: Rıfat Ilgaz,
Erdal Atabek, Nail Güreli,
Cemal Şener, Mahir Ünlü,
Muazzez Menemencioğlu,
Füruzan Toprak, Hüseyin
Haydar, Turan Oktay, tsmet
Kemal Karadayı, Güngör
Gencay, ömer Nida, Aydın
\ydemir, Raif Ertem, Arslan
Yüzgün, Nezihi Gülcüoğlu,
Fazıl Hüsnü Dağlarca.
Armoni Yaymlan standı:
Ahmet Ot, Kutsi Akıllı.
Gerçek Sanat Yayınlan
standı: Mahmut Makal,
Kemal Bayram, Muzaffer
Arabul.
Gür Yayınlan standı: Buket
Uzuner.
Korsan Yayınlan standı:
Güven Turan.
Ydmaz Yayınlan standı:
Yüksel Baştunç.
B a s u (»plaatısı:
Valentin Rasputin. Saat
11.00.
"Çagdaş tsveç Edebiyaö".
Dan MeUin. Saat 14.00-15.00.
"Türkçem, Benim Ses
Bayrağım". Fazıl Hüsnü
Dağlarca ile Alpay Kabacab.
Saat 16.00-17.00.
"Hıbır Dergisi"
Karikaturculer Derneği
standı, saat 14.00-19.00.
Plaka mafyasına baskın
(Baftarafı 1. Sayfada)
Edinilen bilgiye göre Durmuş
Yalçınkaya'run Sanyer Hisarüs-
tü Altma Sokak 7 numaralı evi-
ne önceki gece 22.00 sıralann-
da gelen biri polis üniformalı,
biri telsizli silahh 4 kişi zorla içe-
riye girdi.
Polis olduklanru öne süren si-
lahh kişiler, Durmuş Yalçınka-
ya ve evde bulunanların el ve
ayaklannı bağlayarak etkisiz
hale getirdiler.
Saldırganlar, evin bir bölü-
müne gizlenmiş, yaklaşık 500
milyon lira değerinde Türk Li-
rası, mark ve Kuveyt Dinan'nı
alarak olay yerinden kaçtılar.
Asayiş Şubesi Gasp Masası
yetkilileri, soruşturmanın sür-
düğünü belirterek soyguncula-
nn yakalanması için eldeki ipuç-
lannın değerlendirildiğini bil-
dirdiler.
Öte yandan Laleli'deki büro-
sunu telefonla aradığımız Dur-
muş Yalçınkaya'nın, doktora
gittiği belirtilerek yakınlan da
konu hakkmda konuşmak iste-
mediklerini söylediler.
Kör Durmuş kimdir?
1944 yılında Giresun'un Şe-
binkarahisar kazasından tstan-
bul'a gelen Yalçınkaya, vapur-
larda garsonluk ve Beyoğlu'nda
kahvecilik yaptıktan sonra
1963'te taksi plakası ticaretine
başladı. tstanbul'da "plaka
mafyası", "Laleli piyasası"
dendiğinde "Kör Durmuş" la-
kabıyla akla gelen Durmuş Yal-
çınkaya tefecilik ve dolandıncı-
lıktan 2 kez cezaevine girip çık-
tı. tstanbul'da 18 bin taksi pla-
kasmdan yaklaşık 8 bininin Yal-
çınkaya'nın bürosu tarafından
alınıp satıldığı belirtiliyor.
SaddamVlan sınır yasağı
(Baftarafı 1. Sayfada)
grup Kurt, Saddam Hüseyin ve
ambargoyu kınayan bir gösteri
duzenledi. Dün Ankara'dan ay-
nlan Talabani, Kürt örgutlerinın
durum değerlendirmesi vaptığı
toplantıya katılmak üzere Şak-
lava'ya gitti.
Irak yönetimi, geçen hafta al-
dığı Birleşik Kürt Cephesi'nin
kontrolü altındaki bölgede ya-
şayan Araplann Arap bölgele-
rine geri çağnlması karanmn ar-
dından dün de bu bölgeye giriş
ve çıkışlan engellemeye başladı.
Kürt ve Arap bölgeleri arasm-
da geçişin yapıldığı Süleymani-
ye, Erbil ve Musul'daki geçiş
noktalan kesildi. Kürt bölgesi-
ne uygulanan ambargo da dün-
den itibaren sertleşmeye başla-
dı. Akaryakıt sıkıntısından etki-
lenen bölgedeki BM ve öteki
uluslararası kuruluşlann görev-
lileri de yakıt gereksinimlerini
Silopi'den karşılamaya başladı-
lar. Dün bazı BM araçlannın
Habur'dan geçerek yakıt aldık-
ları öğrenildi.
Bölgeye uygulanan ambargo,
Musul'da düzenlenen bir gösteri
ile protesto edildi. Bir grup
Kürt, ambargo ve Saddam Hü-
seyin aleyhinde sloganlar atarak
bir gösteri duzenledi.
Irak yönetimi, Kürt bölgesin-
de yer alan Hanikin, Kerkük ve
Aynzala'daki petrol tesislerinin
de üretimini yavaşlattı. Hanikin
tesislerinde görevli işçilerin ba-
zılannın Arap bölgelerine dön-
meye başladıkları öğrenildi.
Bu arada, Ankara'dan Za-
ho'ya gelen KYB lideri Cdal
Talabani, müttefık askeri koor-
dinasyon merkezi komutanı
Amerikalı Albay Dick Naab ile
birlikte koordinasyon merkezi-
ne ait bir helikopterle Şaklava'-
ya geçti. Talabani, burada 8
Kürt örgütü lideriyle bir araya
gelerek Irak yönetiminin uygu-
lamalan ve ambargo konusunu
görüşecek.
tstanbul Haber Servisi — ts-
tanbul 2. Asliye Ceza Mahke-
mesi'nde Uğur Mumcu-Ercan
V uralhan davasımn dünkü otu-
rumunda, yayımlanan yazılarda
hakaret unsuru bulunup bulun-
madığının saptanması için "bi-
lirkişi incelemesi" yapümasına
karar verildi.
Mumcu'nun, Ercan Vu-
ralhan ile ilgili yazılan nedeniyle
açılmış olan davada geçmiş yıl-
larda Dışişleri BakanlığYnda ya-
pılmış olan zırhlı araç ve çelik
yelek alımlanyla ilgili iddialan
"Memurin Muhakematı Hak-
kmda Kanun" hükümlerı daire-
sinde soruşturmak üzere kuru-
lan soruşturma heyetinin tanzim
eylediği "Fezleke" ve eklerinin
gönderilmesinin beklendiği aşa-
mada, iddia makamı suçun un-
surlan açısından dosyanm büir-
kişiye verilerek hakaret içerip
içermediği hususunda rapor
alınması isteğinde bulundu. Bu
istek üzerine gazetemiz avukat-
lanndan Fikret tlkiz, Dışişleri
Bakanlığı'ndan soruşturma ra-
poru ve ekleri geüneden bilirki-
şi incelemesi yapılamayacağını
bildirerek şikâyetçi Ercan Vu-
ralhan'ın 13.1.1991 günlüşikâ-
yet dilekçesinde dahi Dışişleri
Bakanlığı soruşturma dosyası-
mn deül olarak gösterildiğine
dikkat çekti.
İlkiz, "...Kaldı ki mahkemece
27.10.1988 günlii oturumun
7/V nolu ara karan Ue söze ko-
nu dosyadan soruşturma rapo-
ru ömeginin gönderilmesi Dışiş-
leri Bakanhğı'ndan istenilmiştir.
O tarihten beri bu sonışturma
raporu beklenmektedir.
28.12.1989 günlü oturumda ve-
rilen ara karannda bu rapor ör-
neğinin bir an önce gönderilme-
si gerektigi. beklendiği için da-
vanın sürüncemede kaldığı ya-
züıdır. 27.3.1990 ve 17.5.1990
günlü ara kararian da aynıdır.
Bir başka anlatımla bu soruştur-
ma raporu gelmeden bilirkişi in-
celemesinin olanaksız olduğunu
ve raporun beklenmesini talep
ediyoruz" dedi. Ancak tstanbul
2. Asliye Ceza Mahkemesi so-
ruşturma dosyasındaki rapor
örneğinin beklenmesine gerek
bulunmadığına ve tamk dinlen-
mesi konusundaki talebin red-
dine karar vererek dosyanın bu-
güne kadar ibraz edilen belge-
lerle birlikte bilirkişiye gönderil-
mesine ve bilirkişi olarak Ord.
Prof. Sulhi Dönmezer'in tayini-
ne karar vererek duruşmayı ile-
ri bir tarihe ertelendi.
tstanbul 2. Asliye Ceza Mah-
kemesi'nde dün görülen diğer
davalarda ise Yazı tşleri Müdü-
rü A. Okay Gönensin'in ve di-
ğer sanıkların Zonguldak ma-
den işçilerinin mücadelesini des-
teklemek üzere 3 Ocak 1991 ey-
lemi nedeniyle verilen ilanlardan
dolayı sorguları yapıldı. Avu-
katlann da yargüandığı davalar-
da yasalara aykırı bir eylemleri
bulunmadığını savunan sanıklar
3 Ocak 1991 günlü eylemin ge-
nel grev olmadığını bildirdiler.