22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 7 EKİM 1991 Anayasa Için Oneriler Hukukdevletine yakışır hizmet verecek bir Anayasa Mahkemesi oluşturmak için konumu 1961 Anayasası'ndaki gibi değişttirilmeli ve ilk kuruluşundaki çekiciliğine kavuşturulmalıdır. Yoksa kimsenin, özellikle siyasilerin Anayasa Mahkemesi'nden şikayete haklan olmayacaktır. NAHÎT SAÇLIOĞLU Emekli Anayasa Mahkemesi Üyesi Anayasanın değiştirilmesi konusu özellikle muhalefet partilerince sürekli gündemde tu- tulmakta ve her parti kendi anlayışına göre anayasa taslaklan hazırlamakta ve çeşitli ça- hşmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar durdurulmamalı, daha büyük bir titizlikle sürdürülmelidir. Çünkü Türkiye"- nin temel sonınlanndan birisi çağdaş devleti kurmaktır. Siyasal hukuk, derlet'e bir örgût gözüyle ba- kar. Bütün tanımlamalannda örgüt olmayı devlet'e temel nitelik olarak tanır. Idare teknolojisinde örgüt, bir iş aletidir ki onunla kunıluş amacına uygun işler yapıhr. Kötü ya da yetersiz bir aletle ne kadar usta olursa olsun, hıçbir usta nasıl mükemmel bir iş eseri meydana getiremezse, yetersiz ya da kötü bir devlet örgütü ile (anayasayla) hiçbir politi- kaa da iyi bir yönetim kurup işletemez. 1yi bir devlet yönetimi için tek araç kuşku- suz anayasa değıldir. Çünkü anayasalar ku- ramsal yönleriyle ne kadar güzel olurlarsa ol- sunlar nihayet statik (durağan) metinlerdır. Onlara gücünü, başansını, hatta saygınhğını kazandıracak olan, içine sokulan ve onlan ha- yata indirip dinamik hale getiren insan öğesi ile, kimisi yaptınm gücüne de sahip bulunan çeşitli yardımcı yasalar, onlann kurduğu me- kanizmalar, yöneticîlerin ehliyet ve becerisi- dir. Yardımcı yasalar ve mekanizmalan birbi- riyle uyumlu çalışacak biçimde yapılmazlarsa bu uğraşılar da daha öncekiler gibi boşa gide- cek demektir. Bu yardımcı yasalann en başta gelen ikisi seçim ve siyasal partiler yasalandır. Anayasa- sı ile birlikte bu üç yasaya o memleketin politi- ka statüsü gözüyle bakılır. Bir ülkede politika statüsü bozuksa'o ülkede ne iyi politikacı yeti- şebilir ve ne de iyi politika yapılabilir. Bu genellemeden sonra anayasada çok önemli saydığım noktalardan şirndilik üçünü. yeni anayasayı yapacaklann dikkat ve takdir- lerine sunmak istiyorum. Adaleti gerçekten mülkün temeli saydığımdan, bu üç noktayı yargı bölümünden seçtim: 1-1961 tarihli anayasamızın 132. maddesi "'Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar"' de- dikten sonra " Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler" de- mekteydi. 1982 tarihli anayasanın 138. maddesi de "Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar"' de- dikten sonra "Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hü- küm verirler" demektedir. tki madde metnine dikkatle bakıldığı za- man kolayca görülür ki 1982 Anayasası'nda hâkim, vicdanî kanaatlerini, 1961 Anayasası'- nda olduğu gibi bağımsız bir öğe olarak değil, ancak hukuka bağlı olarak kullanabilecektir. Yalnız maddedeki hukukun nasıl ve hangi hu- kuk olacağı bclli değildir. Bu husus, iktidarla- nn yapacaklan yorum ve yasalarla hâkim bağımsızlığı açısından tehlikeli durumlara so- kulabilir. Uzun süre ceza ve ağır ceza hâkimliği yap- mış olanlar bilirler: Casusluk, rüşvet, zina gibi kesin maddi kanıt bulmanınçok şüç, fakatey- lemin oluş tarzı, mantığı ve istidlaller hâkimin vicdanında bu fiillerin işlenmiş olduğu kanısı- nı oluşturduğu durumlarda, hâkimin vicdam- nı, gerekçesini de beürterek öbür yasal öğeler gibi bağımsız bir öğe olarak kullanmasında adalet adına büyük yararlar vardır. En azın- dan böyle bir olanak çahşmalannda hâkımi rahatlatır ve bunun yebali kendisıni daha sa- Hm kararlara götürür. Nitekim 1961 Anaya- sası'nda bu hüküm 20 yıla yakın yürürlükte kaldığı halde bundan bir zarar geldiği duyul- mamıştır. Dileğım, yeni yapılacak anayasada da 1961 tarihli anayasamızda olduğu gibi bu hükme yer verilmesidir. 2- Ülkemizde yüksek mahkemeler içtihatla- n birleştirme (tevhid-i içtihad) kararları çıka- rabilmektedirler. Bu kararlarda, özellikle hu- kuk konularında Yargıtay'la Danıştay; ceza konulannda da Yargıtay'la Askeri Yargıtay arasında farklılıklar olmakta ve tevhid-i içti- hatlann alt mahkemelere karşı üstün bağ- layıcı gücü nedeniyle bu durum aynı siyasal egemenliğe tabi yufttaşlar arasmda gidecekle- ri mahkemelere göre değişik uygulamalara yol açmaktadır. Oysa ülkede adalet bir bütündür, bölünüp parçalanamaz. Bir yerde başka, öbüı yerde başka tecelli ettirilemez. Hukuk devleti olmak niteliğini ve yurttaşla- rı için "yasa önünde eşitlik" ilkesini kabul et- miş anayasal bir yapı ile asla bağdaşamayan bu durumun ortadan kaldınlması şarttır. Bu- nun için farklı içtihatlan birleştirecek ayrı bir kuruma gerek vardır. Devlet kuruluşumuzda mevcut organlar içinde bu göreve en yygun olarak Anayasa Mahkemesi gözükmeRtedir. Bu uygun görülmezse yeni yapılacak anayasa- da başka bir organ kurularak bu önemli anza mutlaka giderilmelidir. 3- Anayasal düzene dayalı bir kuruluşun gerçek hukuk devleti olabilmesinin temel ko- şullanndan biri, o kuruluşun bünyede güçlü, işlevde etkili bir Anayasa Mahkemesi'ne ka- vuşturulmasıdır. 1961 Anayasası, Anayasa Mahkememize, yeterli olmasa da kimi yetkiler tanıyarak ve ip- tal davası açacak yerlerin sayısını arttırarak etkinliğini sağlamaya, bu mahkemeyi sistema- tikte öteki yüksek mahkemelerden ayn tutup farklı bir konum ve statüye kavrışturarak da çekiciliğini arttınp bünyesini güçlü kılmaya çalışmıştı. Çünkü, bir kurumda sorunlan çö- zecek ve onlara ısabetli yanıtlar verecek olan yer bünye olduğundan mahkemenin bünyesi- nin güçlü kılınmasınm özel bir önemi vardır. 1982 Anayasası ise mahkemenin yetkilerini olabildiğince kısarak ve iptal davası açabile- cek yerlerin sayısını da gene olabildiğince ek- silterek etkinliğini azahmış, hukuka yeterince saygısı olmayan siyasal iktidann "Sevda Te- pesi" ve benzeri olaylan yaratmasına olanak tanımıştır. 1982 Anayasası aynca Anayasa Mahke- mesi'ni bağımsız yerinden alıp öbür yüksek mahkemeler arasına katmak suretiyle ona sin- si bir darbe indirerek dolaylı yoldan bünyesi- nin zayıflamasına yol açmıştır. Yeni anayasa- da bunlar kesinlikle düzeltilmelidir. SHP için silbaştan hazırladığımız yeni ana- yasa taslağında yetki ve iptal davası açabile- ceklerin sayısı, konulan iyi bir biçimde duzen- lenmiş olduğundan burada bunlara değinil- meyecek, Anayasa Mahkemesi'nin konumu- nu değiştirmek suretiyle işlenen büyük hata üzerinde durulacaktır: Anayasa Mahkemesi klasik ve gerçek anlamda değil yüksek mahke- me, sıradan bir mahkeme bıle değildir. Zira yaptığı iş yargılama değil denetimdir. Yani bir yasa hükmünün anayasaya uygun olup ol- madığını denetlemektir. Kurum yargılamak için değil, böyle bir denetim yapmak için var edilmiştir. Gerçek yargılamada (mahkemelerde) taraf- lar vardır, çözümü gereken çekişmeli bir hu- kuksal sorun vardır. Yargıç bu hukuksal soru- nu, soruşturmalan ve sorgulamalanyla gerçe- ği bulduğuna inandığı ana kadar didikler ve sonra kararım verir. Yani hak'kı ancak o za- man söyler. Eskilerin deyimi ile ancak o za- man intak-ı hak'ta (hakkı verme. dile getirme) bulunur. Anayasa yargısında ise ne bu nitelik- te bir çalışma ve ne de böyle bir intak-ı hak vardır. Bu nedenlerle anayasaya uygunluk de- netimi ile gerçek yargılama ve yargı işlevi arasında ne öz, ne biçim, ne amaç, ne konu ve ne de çözüm yöntemi bakımlanndan bir ben- zerlik vardır. Öbür ülkelerde de anayasa mahkemelerine verilen "yüce divan" olabilmek, siyasal parti- leri kapatmak, milletvekilliğinin düşmesi hakkında karar vermek, parti hesaplarını in- celemek, yüksek seçim kurulu görevi yapmak hatta iptal ettiği vasa ya da yasa hükmünün yerine yenısı yapıhncaya kadar kural koymak gibi yetkiler anayasa mahkemelerinin var edil- me nedenleriyle ilgili görülmediğinden bilim- sel platformda bunlara "ek görev" gözüyle bakılmış ve özellikle de kural koymak yetkisi nedeniyle anayasa mahkemelerinin faaliyetle- ri için "Yasama görevinin sui generis -kendine özgü- devamı!" denilmiştir. Nitekim Fransa bu kuruma anayasa mahkemesi değil "anaya- sa konseyi" adını vermiştir. Bizde, adındaki mahkeme sözcüğüne bakıp onu gerçek mahkeme sanarak yüksek mahke- meler arasına yerleştirmek. en azından siste- matik acıdan büyük bir hata olmuştur. Bu ha- tanın doğurduğu sonuç Anayasa Mahkemesi üyelerinin aylık. ödenek ve statülerindeki geri- letilmeleri ile birleşince masum yanılgı sınınnı aşmış, Anayasa Mahkemesi ile bazı yüksek mahkemeler arasında sessiz sürtüşmelere ve bu kaynak mahkemelerden bazılannın Ana- yasa Mahkemesi'ne hasta ve emekliliğine 1-2 yıl kalan üyeler göndererek mahkeme bün- yesinin zayıflamasına neden olmuştur. Hukuk devletine yakışır hizmet verecek bir Anayasa Mahkemesi oluşturmak için konu- mu 1961 Anayasası'ndaki gibi değiştirilmeli ve ilk kuruluşundaki çekiciliğine kavuşturul- malıdır. Yoksa kimsenin, özellikle siyasilerin Anayasa Mahkemesi'nden şikayete haklan olmayacaktır. EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Bir de Sosyalist Parti Var!"Sosyalist Parti'ye göre son on yıltn bilançosu: "10 milyon işsiz; 1 milyon fahişe; yarım milyon evsiz bark- sız çocuk sokakta; 55 mılyar dolar dış borç; yüzde yüze da- yanan enflasyon; yüzbinlere varan iflas, rüşvet, yolsuzluk, hır- sızJık, soygun; bölgeler arasında derinleşen uçurum, Gü- neydoğu'da adam başına ortalama gelir 382 dolar; Türkiye 1 nin batısında ise 1500, 2000 dolar." Radyolar, TV'ler, gazeteler yalnızca büyük partilerden sdz ediyor. Ekranlarda üç dört par- tinin liderleri, mitingleri, göste- rileri.. SHP, CTYP, DSP, ANAP, RP... Oysa bir parti daha var; Sosyalist Parti. Ondan kimse soz etmiyor. Görmezlikten ge- liniyor. Öyle ya, nastl olsa yüz- de 1O'luk barajı aşamaz, hele bölge barajının yanına yaklas- ması bile olanak dışı. Oyleyse niye soz etmeli Sosyalist Par- ti'den. Oysa bu parti genel secime katılan altı partiden biridir. Bü- tün ülkede tam 107 seçim çev- resinde adaylarını saptamıştır. öteki partilerte yansa girmiştir. Bile bile her şeyin kendisine karşı olduğunu... Barajları, en- gelleri, zoriukları bile bile!.. Sosyalist Parti seçim bildirisin- de dtyor ki: "Seçim sandığını TÜSİAD'da kuran serbest piya- sa düzeni, televizyonu, basını, anket kuruluşlarını, devtet gü- cünü ve devlet zorunu kullana- rak Sosyalist Parti'yi gözterden gizlemeye çalışıyor. Adını an- maktan bile korkuyorlar." Solda dört parti var: Sosya- list Parti, Sosyalist Biriik Parti- si, Türkiye Birleşik Komünist Partisi, Halkın Emek Partisi... Bunlardan HEP, SHP ile anlas- tı. HEP'in önde gelen kişileri milletvekillerini kurtardılar. SBP secime giremedi. TBKP de gi- remedi. Sol cepheden seçim- tere katılan, hem de geniş öl- çüde katılan tek sol parti, Sos- yalist Parti... SP Genel Başkanı Doğu Pe- rinçek şöyle yazıyor: "12 Eylül'ün babası 24 Ocaktır. 24 Ocak ekonomisinin babası ise Demirel'dir. 1980 öncesindeki 15 yılın 11 yılında Türkiye'yi Demirel hükümetle- ri yönetti. Ûlkeyi 1980 bunalımn na getiren, Demirel'in emper- yalizme bağımlı 'serbesi piyasa' ekonomisidir. Bugün ekonomiyi kurtarmaya soyu- nan Demirel, aslında batmak- ta olan ekonominin babasıdır Elbette sorun sistem sorunu- dur. Dünya kapitalist piyasası- na bağlı bir ekonomi için 2A Ocak da 12 Eylül de kaza de- ğildi." Serbest piyasanın 'Ceyar'la- rın özel kâr sistemi' olduğunı soyieyen SP Genel Başkanı dt- yor ki: "Genel secime iki parti katı lıyor. Biri, Serbest Piyasa Par- tisi'dir. Diğeri, Sosyalist Parti ; dir." Bu partilerin serbest pi- yasa ekonomisini savundukla rını söyieyen SP lideri şöyle sürdürüyor: "Kâr ile faiz iki kardestir. Dünya tarihi boyunca kann ol- duğu her yerde kaçınılmaz ola- rak faiz vardır. Çünkü bütün mallar gibi para da alınıp satı- Itr. Paranın alınıp satılmasında elde edilen kârın adına faiz de- nir. Bakmayın siz Refah Parti- si'nin faize karşıyız' demesine. özel sermayeciliği ve özel kârı (ArkaalS. Sayfada) T.C. HINIS KADASTRO MAHKEMESİ Siyıt 1985/339 Davacılar Hınıs Mılıye Hanöesi ve Tıpi Deresi koyllnden Fahrettin Atıcı, Gıya- jettin Atıa ve Abdulbakı Şımşek'ın, davalılar Hınıs Cnlüce koyünden Fatma Şim- »ek, Bahaıtin Aktas ve mûjtereklen aleylune UnlOce köyü 138, 142, 189, 187, 204, 205 ve 207 nolu parseiler hakkında »çmış olduklan komisyon karannın ıptıli dava- sımn yargılanusı sıruında dava dılekçdien davalılar ÜnlOce koyünden Ounan kıa Felek Akta? (Gûler) ile Gıyasettın kıa Fatma Şimjek'e tebUJ edilemediğinden ve açık adreslerı de yapılan tum ara^tırmalara ra^men tespıt edıkmedı^ınden adlanna ıla- nen tebligat yapılmasına karar venlmış olmakla; davalılar Fe:ek Aktaj (Gttler) ile Fatma Şım?ek'ın yargılamanın aulı bulundugu 2J. 10.1991 gllnü saat 10.30'da mah- kememizde hazır bulunmalan veya kendilenni bir vekille tenuil eturmelen. aksi halde yargılarnının gıyaplarında yürtKttlüp sonuçlandırılacatı hususu davetiye yerine U- im olmak olmak flzere ilanoı teblig olunur. 16.8.1991 Basın 49611 Raife ve Recep Bulut kızlan PELİN'in doğumunu akraba ve dostlanna duyururlar. Kayseri Dogumevi 30.9.1991 öğretmeninden lise, ortaokullular ve ÖSS-ÖYS'ye hazirhk için M A T E M A T Î K dersi verilir. Td: 326 18 62 ARAYIN, SİZİ AYDINLATSIN ı I Sıgorla konusundaki tüm sorulannıza cevap verecek bir danışma merkezı kuruldu: Anadolu Sıgorta DOST TELEFON. Artık. gerek sigorta konusunda aklınıza takılan herşeyı, gerekse Anadolu Sigorta hakkında bıtmek ıstedıklerınizi DOST TELEFON a sorup doğru bîlgiyt birıncı ağızdan aiabileceksiniz. Anadolu Sigorta DOST TELEFON'u Türkiye nin her yennden arayabılirsıniz. Uzmanınız tüm sorularmızı en küçük ayrmtısına kadar cevaplandırır. aynca size sıgortaiama işiemleri konusunda yol gösterir. Anadolu Sigorta sıze hizmet etmek ıçın var. ANADOLU SİGORTA E k s i k s i z ö d e r . H e m e n ö d e r . Anadolu Sigorta bir TÜRKİYE İŞ BANKASI kuruluşudur OKURLARA. OKAYGÖNES&N Güven T ürk Töpfumunun Değerieri araştırmasında basın en az güvenilen kurumlar arasında yer alıyor. Araştırmada basına güven oranlan şöyle: Çok güvenenler % 15.6, oldukça gûvenenler % 27, pek güvenmeyenler % 39.7, hiç güvenmeyenler % 17.7. Araştırmada basının durumu şöyte yorumlanıyor: "Basının verdiği haberierin ve yaptığı yorumlann büyük bir kitie tarafından ttimada şayan görülmedfği izlenimini veren bu bukju, yeterince gazete satılamamasından basının önemli bir kısmmın yıllardır yakındtğı bir ortamda önemte üzerinde duru/maya değerdir. Oddi habercilik ve manttklı ve bilgilendihci yorumculuğa dayanan gazeteierden çok, sansasyonel haber peşinde koşan gazetelerin hem tiraj hem de sayı olarak son yıllardaki artan önemi, bu bukjumuz ışığında, belkl de basıntn aıtk haber kaynağı olarak Türkiyefdeki önemini yitirmekte olduğunun bir işareti de sayılabilir!' Araştırmada yazılı ve görsel basın ya da gazete türferi gibi aynmlar yapılmamış olduğundan tüm basm, bu ağır sonucun altında kalmaktadır. TVnin artan etkisi nedeniyle araştırmada aynca konu edilseydi devlet JYsi ve özel TVye ne kadar güven duyulduğu görütmüş olacaktı. Ancak araşûrma sonucu, genel bir gözlemi somut olarak ortaya koymuştur; basın, tümûyle bir güven erozyonu yaşamaktadır. Araştırmayı yönetenlerden Prof. Yılmaz Esmer, dünkû gazetemizde yer alan, Şahin Alpay ile söyleşlsinde basınla ilgili sonuç için "Siz buna şaştınız mı?" diyor. Basının genel durumunu izleyenler topium açısından ciddi kaygılar taşımaya başlryorlar. Prof. Aydın Aybay da kaygısını bir yazıyla ileth. Sayın Ayba/ın kısa yazısını aynen aktanyoruz: "Sayın Okay Gönensin'in 19 ağustos pazartesi yazısının konusu 'Referans Gazetesi'. 50 yıla yaklaşan Cumhuriyet okuru olarak bu yazıdaki açıklamalan zevkte, tadmı alarak okudum. Cumhuriyetin bu nitelikteki gazetelerin en önde gelen örneği olduğunu, ülkemizde bu tipte başka bir günlük yayın organı da kalmadığmı dûşündüm. Gazetenin bir bahn ya da çiklet türûnden, sıradan bir 'meta 1 gibi üretilip pazarianması yöntemi karştsında, yargryı okurlara bırakmaktan başka çare olmadığını da biliyorum. Ama etki alanı ve etkSeme gücü karşısında, bu metaın üretim ve pazarianması bakımından hiçbir "standart aranmasın mı? Bir musluk ya da çiklet üretidsi bile TSE'nin koyduğu ölçülere uymak zorunda bırakılırken, gazete ürünü için tam bir "orman yasası' mı geçerii olsun? Çiklet alan yurttaşı 'zararlı' olana karşı korurken, gazete alanı niçin mutlak bir 'korumasız alanda 1 bırakalım? Biliyorum, 'basın özgürlüğünden doğan sakıncaiar yine basın özgüriüğü ile öntenlr" denecektir. Ne ki basın ve yayın işinin dev boyutlu bir sermaye konusu olduğu çağımızda, bu önlemin ne ölçüde geçerii olduğu . sorgulanmak gerekmez mi? Açıkça söylüyorum: Türk medyası bugün, okurunu şartiayan, yanıltan, aldatan, yalan- ""' . „ .... yanlış yönlendiren bir grubun eline geçmlştir. Egemen olan çizgi 'sorumsuzluk' çizglsidir. Buna tahilHk' de eklenince (Cumhuriyefte bile II. Mahmufla Büyük Friedrich'i aynı zamanda yaşamış gösteren haberier yer almaktadır) işin içinden çıkılması olanaksızlaşmaktadır. Sorun sadece 'kisilik haklanna saldınyı önleme' sorunu da değildir. Daha geniş boyutlu olarak 'kamuyu yanıltma" yoluyla 'kamuya saldın' sorunu vardır ve bu, bireysel alana tecavüzden çok daha tehlikeiidir. Sayın Gönensin'in yaklaşımı ile 'Biz referans gazetesiyiz, üst tarah bizi değil okuru ikjilendirir' demek yeterli değildir. Ne yapılması gerektiğini de aramak ve bulmak gerekli, giderek zorunludurf' Prof. Esmer, basının güven notunun çok düşük çıkmasını doğal karşılıyor... Prof. Aybay tepkisini sert biçimde dile getiriyor ve çözüm bulunmasını istiyor.. Peki kim bulacak çözümü? • Eylül 1991'de gazetelerin satış ffyaVan sık sık değişirken futbol üstüne dayanan promosyonlar başanlı oldu. Bileşim Araştırma'nın beliriemelerine göre, gazetelerin TRT ve Stari'de yaptıklan reklam harcamalannın dökümü şöyle: Sabah 3.2 milyar lira Hürriyet 2.1 milyar lira MiHiyet 1.7 milyar lira Meydan 1.3 milyar lira Türkiye 800 milyon lira Bugün 630 milyon lira Fotomaç 600 mityon lira Tercüman 175 milyon lira Günaydın 82 milyon lira Tan 75 milyon lira Zaman . 70 milyon lira Fotospor 23 mityon lira Güneş 8 milyon lira Eylül 1991'de gazetelerin günlük ortalama net satışian ve bir önceki aya göre farklan şöyle oldu: 1.800 liralık gazeteler Cumhuriyet Sabah 115.466 758.487 +4.446 +a355 1.700 liralık gazeteler Hürriyet Mllliyet YeniAaır 601.572 435.424 46.700 -6.608 +1&856 +6.000 1.500 liralık gazeteler Türkiye Zaman Günaydın Tercûman Güneş 324.000 59.000 6&522 42.115 22.637 -15.419 -1.700 +2.230 +11.471 -5.193 1.300 liralık gazete Tan 81.239 +5.830 1.200 liralık gazeteler Bugün Meydan 258X173 222.319 -47025 -19580 1.000 liralık gazeteler fotospor Fotomaç 202.888 167.659 -20.641 -96.240
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle