Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 31 EKİM 1991
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Çavre Bakanltâı Meteoroloji işlen
â n e l Mûdûrtûöû'nden akran »gi>e
g6re bütûn Migeler parçalı bulut-
lu, Ktarmara'nın baüsırtetaoeyEge
laytfan Aşında tûm yurt yağışlı ge-
çiuk. V4İWaf yaOrmif, yer yer sa-
gaıak, Batı KaradencTn iç tesim-
tarinde karta lanş* yaûmur şeMMe
o t a * . HMV SCANJGI: önemi bir
(fcflişMk oknayacak. RCIZGAR: KU- .
a y M dodu, yurtun gûney kesim-
torinde güney ve batı yonlerden ta-
«, arastra orta kuvvetfc, yurdun ku-
aytnbtasimierindeyer yer kuvvetli
esacek. Denizlerde, Do0u Akdeniz"-
de kıt4e v*e lodos, Batı Akdenirae
gûnbaksı ve karayei, Doğu Kaacfe-
Y 24° W ftyartalor
Y 1S» 8° E*m
Y 22° 10° Erancan
Y 10° 5°Ercunım
Y 11» 2°E*5«lw
Y 12° PGaaanlgp
Y 24° 17° Srasun
20° 4°Manisa
10° 3°K.Maraş
13° 5°Mwsin
10° 2°Mu0a
12° 5°Muş
20° 7°MJde
W°10°0rt
Y 22° 13° Sûmüstane Y
8°H(*âi Y
Y 22 13 s
Y 10° 8°Ha(*âri
Y 20° 11° Ispjrta
B 16° 7°lsönixıl
Y 12° 5°taw
Y 17° PKare
niz'de yıldız ve karayei, dijjer denizterimizde yıMız ve poyraz-
dan saatte 10-21 deniz miii hızJa esecefc. Van Gûlü'nde hava
yafltşlı geçecek Rüzgâr. güney ve batı yönlerden haftf. ara-
sıra orta kuvvette esecek. Gfl küçük dalgaiı olup, gûrûş uzak-
lıjı 10 km doiayında olacak.
Bolu
Bures
Çanttato
Çonım
OtneJ
Y 17 PKare Y
Y 14° 3°K»sBmonu Y
Y 10° PK^sari Y
Y 15° S°KıhdatMi B
B 16° 7°Konya Y
Y 11° «°Kü&hya Y
Y 13° 9°Mal»t*a Y
15° S°Samsun
11° 7°Sirt
M° 8°Sinop
20° 10» Sıvas
9° 1°1WnlaC
8° 2° Tnbzofl
13* e°\mcai
11° 4°Uş*
13» 6°Van
9° 5r"*avt
18° S°Zongukbk
Y 19° 9°
Y 19° 10°
Y 24° « °
Y 18° 10°
Y 15° 4°
Y 15° 9°
B 13" 8°
Y 15» 11°
Y 12° 8°
Y 19° 9°
Y 12° 8°
Y 12° 6°
Y 13° 6°
Y 15° 11°
Y
Y 12" 7°
Y W° 3»
Y 10= 4°
Y 13° 7°
y. açık <JİS» ouluöu ^yagmuriu § g | SJSII fâkariı A-açıK B-bulutlıı S-güneşl K-kan S-sslı Y-yaj)murlu
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Mahkeme karar-
lannda, karann da-
yandığı yasal ve hu-
kuksal nedenlerin
gösterilmesi. 2/ Ki-
mi hastalıklarda
yüzde, ellerde ve
ayaklarda görülen
yangısız şiş... Atıl-
gan, gözüpek. 3/
Demiryolu... Afri-
ka'da yetişen ve par-
lak kerestesi mobil-
yacıhkta kullanılan
bir ağaç. 4/ Gerçek-
leştirilmesi olanaksız
tasanya da düşünce... Satrançta bir
taş. 5/ Samanından aynlmamış arpa
ya da buğday yığınlan. 6/ Galyumun
simgesi... Porselen yapımında kulla-
nılan bir çeşit beyaz ve gevrek kil. 7/
"Ben senin krallığın —-ne yetiş-
tim/Kaldım gölge tanımayan
güzelliğinle" (llhan Berk)... Sayfa
çevresine çekilen çizgi. 8/ Dar, uzun
ve hafif bir yarış kayığı... Kimi yer-
lerde kadınlann boydan boya örtün-
dükleri çarşaf. 9/ fnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün dö-
şeme sıvası... Tiyatro niteliği taşıyan radyo ya da televizyon
yayını.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Duyularla algılanabilen her şey. 2/ llgeç... Radyoaktif cisim-
lerin yaydığı üç ışından biri. 3/ Bir mağazanın yalnız bir tür
eşya satılan bölümü... Giysi kesimi. 4/ Ilaç... Ambalajlanmış
elde taşınabilir büyüklükteki nesne. 5/ Oyularak yapılan süsle-
me... Şöhret. 6/ Mermi olarak çakıl taşı atan eski bir top. 7/
Avrupa Topluluğu'nun ortak para birimi... Suyu sıcak olarak
yerden çıkan hamam. 8/ Gözleri görmeyen... Iki anlamı olan
bir sözcttğün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanıl-
ması sanatı. 9/ Bir tür keten patiska ya da basma... Radyumun
simgesi.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Otomatik telefon başladı
31 EKİM 1931
Evvelki gece saat 22.30'dan
itibaren şehrin Istanbul
cihetindeki telefonlan
otomatik olarak işlemeğe
başlamıştır.
Dün sabahtan itibaren
birçok kimseler telefonun
otomatiğe döndügünü
unutarak eskiden olduğu gibi
ahizeyi açıp merkezi aramak
istemişlerse de kulaklarına
gelen mütemadi bir vızıltıdan
vaziyeti kavnyarak derhal yeni telefon rehberini açıp
kadranların kullanış tarzını öğrenmişlerdir.
Bu münasebetle ilk otomatik tecrübesini yaprnak üzere
eşini dostunu anyanlar çok olmuş ve bu tecrübe
yüzünden diğer günlere nisbetle daha fazla mükâleme
yapılmıştır.
Ticaret Odası'nda
lzmir ve Samsun mıntıkalannda tütün piyasasmda devam
eden gayritabiilik hakkında ihracat ofisinin hazırlamakta
olduğu rapor ikmaJ edilmiştir.
Ticaret Odası tütün idare komitesi bugün öğleden sonra
Ofîs merkezinde bu mes'eleyi tetkik için fevkalâde bir
içtima aktedecek ofısin raporu okunarak müzakere
edilecektir.
Verilen malûmata nazaran ofıs buhranın izalesi için
şimdiye kadar tavsiye edilen çarelerin faide vermediğini
vc daha esaslı tedbirler almak zaruretinde bulunduğunu
müdafaa ve almacak pratik tedbirleri birer birer izah
edecektir. Bugünkü içtimaın neticesini tütün tüccarlan
büvük bir alâka ile beklemektedirler.
Ticaret Odası da buhran hakkında bir rapor hazırlamağa
başlamıştır.
30 YIL ÖNCE CumhurİYet
Stalin'in naaşı
31 EKİM 1961
Sovyet Komünist Partisi'nin 22.
kongresine iştirak eden 5 bin
delege bugün alkışlar arasında
Stalin'in naaşının Kızıl Meydan'dan
kaldınlmasına oybirligiyle karar
vermişlerdir.
Stalin'in naaşı, Lenin'in yanında
Kızıl Meydan'daki muazzam
Abide'de yatmakta idi.
Bu teküf, Kruçef, Stalin'in kaatil Stalin
ve hunhar olduğunu bildirdikten sonra Kongre'ye
yapılmış ve bugün oybirligiyle kabul edilmiştir.
Moskova Radyosu'nun bugün bildirdiğine göre binlerce
delege ayağa kalkarak alkışlar ve tezahürat arasında bu
kararı vermişlerdir. Kruçef, Stalin hakkındaki
konuşmasında, Stalin'in temizlik ameliyelerinde,
Komünist Partisi'nin en güzide elemanlannı temizlemiş
olduğunu bildirmişti.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Körfez tetikte
31 EKİM 1990
Körfez krizinde yaşanan son gelişmeler ve yapılan
açıklamalar, parmaklann tetiğe iyice yaklaştığının
sinyallerini veriyor. Saddam Hüseyin dün yüksek düzeyde
Iraklı generallerle olağanüstü bir toplantı yaparak
Körfez'de birkaç gün içinde ABD ve müttefiklerinden
gelebilecek 'saldınya' karşı alarm durumuna geçilmesini
istedi. Saddam, Kuveyt'te meydana gelebilecek sokak
çatışmaları için gerekli hazırlıklann da gözden
geçirilmesini istedi.
DÜZELTME
• Dünkü gazetemizin "Cumhuriyeti ve Demokrasiyi
Seviyonız" haberinde 1. Ordu Komutanı Orgeneral
Ismail Hakkı Karadayı'nın ismi yanhşlıkla tbrahim
Türkgenci olarak çıkmıştır. Düzeltiriz.
DÜNYA'DA BUGÜN
Kahıre»
T4RHŞMA
Eski Bir Erenköylü'nmı Ethem Efendi Cad.
Ethem Efendi, güzelim çınarları kesilmeden tek yönlü olarak
kullanılıp kurtulamaz mı?
Acaba eski tstanbtıllu ya da Erenköylü-
lerden, eski hanımelleri kokan, bahçe
duvarlanndan rozet gülleri sarkan ve bül-
bül dinlemek için geceleri gezintiye çıkılan,
Ethem Efendi'yi hatırlayan kaç kişi kalmış-
tır?
Çamlar içinde. resim güzelliğınde açıksa-
n yağlıboya. ahşap köşkü ile Mis Keti'nın
bahcesi; tren köprüsünün başındaki yüksek
duvarlı, ormana dönüşmüş bahçesi ile Ka-
dın Efendi'nın köşkü bülbüllerin kümelen-
diği yerlerdi. Ama mehtapta bülbül
beklediğimiz, fısıldaşarak konuştuğumuz
çoğu geceler kendi bahçemize de bülbül ge-
lir ve bizi ne kadar mutlu ederdi.
Şimdi böyle masal gibi anlatacak kaç yıl
geçti, topu topu otuz yıl. Bir semt, bircadde
böylesine talihsiz nasıl değişti ve maalesef
apartmana dönüşen aynı bahçedeki şimdiki
daıremizde pencere açınca garaj gibi egzoz
kokan mekânlar oluştu. Çok değıl bundan
sadece yirmi yıl önce bir dönümlük bahçe
ortasındaki küçük ev, yap-satçılara Sayın
Çelık Gülersoy'un yazılannda belirttiği gi-
bi salon-salomanje-marley kaplı daireler
elde etmek için maalesef verilirken; imar
planına göreu
siz bitişik nizam oldunuz" dı-
ye bahçedeki on-beş çamı kestirip, apart-
manı caddenin kenanna yerleştirip, altını
da mecburı dükkan yaptıran 'imar kanun-
ları'nauyuldu.
Şimdi yirmi yıl sonra sıkışan trafık, canı
isteyenin arabasını park edip daralttığı
kontrolsüz caddeyi, hem geliş-hem gidiş
yolu olarak her iki Boğaz Köprüsö'ne bağ-
ladığından dar görülüyor ve yirmi yıl önce
zorla caddeye çıkartılan apartmana geri çe-
kilmesi için ıstimlak öngören bir imar planı
uygulanıyor. Medeni bir ülkede dava ko-
nusu olurdu sanınm.
Ethem Efendi, güzelim çınarlan kesilme-
den tek yönlü olarak kullanılıp kurtulamaz
mı?
Cumhuriyet gazetesinde 8 Eylül 1991 ta-
nhli "Trafiğe, Avustralya Formöln" başlıklı
Remzi Gökdağ'ın yansında Dr. Rahmi Ak-
çelik 'Avustralya'da Yol Araştırma
Kurumu'nda çalışan bir bilim adamı ola-
rak' şöyle diyordu: Gelişmeyle birlikte özel
araç kullanımı da artacak. Bu bakımdan iyı
bir düzenleme olmadıkça ne kadar yol
açarsanız açm başanya ulaşamazsınız. So-
nuçta bütün şehri yıkıp yol yapın. Bu, tabii
ki kabul edilemez.
Yine Cumhuriyet gazetesinde Mimar Si-
nan Üniversitesi'ndefl Prof. Belkıs Mutlu,
"tstanbullunun çaresiz yalnızlığı" adlı ma-
kalesinde: Dağlarda davar güderken kaya-
lardan atlamaya alışmış kişilere göre
yükseltilmiş kaldınmlann yürümeyi Istan-
bullulara imkansızlaştırdığını yazıyor ve
arabalann arasında başıboş koyunlar gibi
koşuşan zavallı kalabalığın arasında değil
ailesi kendisi bile İstanbul'da doğmuş kaç
kişi var diye soruyor ve tstanbullunun vah-
şi bir istilaya karşı yalnız, korumasız, çare-
siz bırakıldığını vurguluyordu.
Ethem Efendi'de eski bir Erenköylü ola-
rak kendimi aynen böyle korumasız, çare-
siz hissediyorum.
DR. NtLÜFER BAŞÖZDEMİR
Istanbul
İLAN
Dosya No: 10/14537(88)10387
Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi'nin Esas: 1989/10, Karan 1990/228
sayıh, 2.11.1990 günlü kararı uyannca idaremize 100.000 TL. para
cezası ödemeye yükümlO Celalettin Çelik kararda belirtilen adresin-
de bulunamadığından mezkûr para cezası tahsil edilernemektedir.
Tebligata esas olacak başkaca bir adresi büinemediğinden 7201 sayılı
Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddelerine göre ilanen tebliğine
karar verildi.
Tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur.
İSTANBUL GÜMRÜKLERJ BAŞMÜDÜRÜ
Basın: 39684
PENDİK 2. ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR
Esas No : 1991/128
Davacı : Arsa Ofısi Genel Müdürlügü
Vekili : Av. Serdar Ündemir
Davalı : Mihrali Cengiz Ulular Mah. PTT Acentesi
Erzincan
Dava : 2942 s.yînın 17 md. göre tescil
Cevap süresi: 10 gün
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tescil davasının mahke-
raemizde yapılan açık yargılaması sonunda;
Davalının belirtilen adresine dava dilekçesinin tebliğ edilemediği,
adres araştırmasında da adı gecenin elverişli adresınin bulunamadı-
ğı anlaşılmakla 7201 sayılı kanunun 28/29 md. hükmüne binaen da-
va dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Davalının 28.11.1991 günü saat 10.30'da hazır olması belli edilen
gün ve saatte getmesi veya kendinizi bir vekil ile temsil ettirmesi ge-
rektiğinden gelrnediği veya özür büdirmediği ve kanıt ibraz etmediği
takdirde HUMK'nın 213 ve 375. md. gereğince yargılamanın yoklu-
ğunuzda yapılacağı ve hükilm kurulacağı dava dilekçesinin tebliği ye-
rine geçerli olmak üzere ilan olunur.
lşbu ilan yayımlandığı günden başlayarak 15 gün sonra yapılmış
sayılacaktır. 18.10.1991
İLAN
Dosya No: 10/11581(90)10236
tstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Esas: 1991/143, Karar:
1991/279 sayılı, 8.5.1991 günlü karan uyannca idaremize 26.200 TL.
para cezası ödemeye yükümlü Murat Abbas kararda belirtilen adre-
sinde bulunamadığından mezkûr para cezası tahsil edilememektedir.
Tebligata esas olacak başkaca bir adresi büinemediğinden 7201 sayılı
Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddelerine göre ilanen tebliğine
karar verildi.
Tebligat yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur.
İSTANBUL GÜMRÜKLERİ BAŞMÜDÜRÜ
Basın: 39665
PENDİK 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR
Esas No : 1991/158
Davacı : Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. Serdar Ündemir
Davalı : Dursun Alanbay Sivrice, Dörtbölük köyü -
Elazığ
Dava : 2942 s.ylnın 16 md. göre tescil
Cevap süresi: 10 gün
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tescil davasının mahke-
memizde yapılan açık yargılaması sonunda;
Davalının belirtilen adresine dava dilekçesinin tebliğ edilemediği,
adres araştırmasında da adı geçenin elverişli adresınin bulunamadı-
ğı anlaşılmakla 7201 sayılı kanunun 28/29 md. hükmüne binaen da-
va dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Davalının 28.11.1991 günü saat 10.35'te hazır olması, belli edilen
gün ve saatte gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi ge-
rektiğinden gelmediği veya özür büdirmediği ve kanıt ibraz etmediği
takdirde HUMK'nın 213 ve 375. md. gereğince yargılamamn yoklu-
ğunuzda yapılacağı ve hüküm kurulacağı dava dilekçesinin tebliği-
yerine geçerli olmak üzere ilan olunur.
lşbu ilan yayınlandığı günden başlayarak 15 gün sonra yapılmış
sayılacaktır. 18.10.1991
T.C. SAMSUN
3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
Esas No: 1990/117
Karar No: 1990/779
C.S.E. No: 1990/494
Hâkim: Cabir Genç 20499
C. Savcısı: Şeref Yümazer 19296
Kâtip: Münire Güvenç
Davacı: K.H.
Sanık: BATTAL YILDIZ — Ahmet ve Aysel'den oima, 1952 D.lu, Bafra kazası Ismetpaşa Mah. nüfusuna kayıtlı, halen Bafra Ismetpa-
şa Mah. Bağ-Kur Evleri Birinci Blok No: 17'de oturur, aynca Hürriyet Mah. Istiklal Caddesi No: 86'da oturur, evli, 3 çocuklu, okuryazar,
sabıkasız, Balkaymak dondurma imalatçısı, TC. tslam.
Vekili: Samsun Barosu avukatlanndan Av. F. Melih lşman.
Suç: Gıda Maddeleri Nizamnamesi'ne muhalefet.
Suç tarihi: 1.3.1989
Karar tarihi: 21.11.1990
Yukarıda açık kimliği yazıh sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
G. DÜŞÜNÜLDÜ:
İddianame ile sanığın TCK'run 395. maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmışür.
Mahkememizce bütün deliller toplanmış, mahallinde keşif yapılmış, uzman bilirkişi dinlenmiş, toplanan delillerden, dosya kapsamından
sanık Battal Yıldız'ın Bafra ilçesinde Balkaymak adı ile tanınan dondurma üreticisi olduğu, sanığın Samsun dışına dondurma hammaddesi
olan miks satışı yaptığı ve Ankara'da Ömer Kenan özcivelek isimli şahsa dondurma hammaddesi sattığı, daha sonra Ankara Büyükşehir
Belediyesi Sağlık tşleri Laboratuvarınca bu dondurmalardan numune alınıp tetkik edildiğinde yağ miktannın % 2.8'den düşük olduğu ve
aynca patojen bakteriler ürediği, böylece sağlığa az veya çok zarar durumda olduğu, yağ miktarı düşük olduğundan dondurmamn da tabii
olmadığı ve Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne aykırı bulunduğu, ancak bakteri üremesinin ve bozukluğun sanığın kusunından ileri gelip gelmedi-
ğinin anlaşılamadığı ve önceki sanık ömer Kenan özcivelek hakkında aynı suçtan dolayı Yenimahalle 1. Sullı Ceza Mahkemesi'nin 1989/783-954
sayüı karan ile beraat kararı verildiği, boylece sanık Battal Yıldız'ın sadece dondurma hammaddesindeki yağ miktannın Gıda Maddeleri
Tüzüğü'ne göre düşük olduğundan bu eyleminden dolayı sanığın TCK'nın 398. maddesi gereğince cezalandınlması gerektiği kanaatine va-
rılmıştır.
Sanık ürettiği dondurmadaki sütün ve dondurmamn yağ miktanru kontrol edip ona göre dondunnadaki yağ miktannın tüzüğe göre ayarlamak
zonındadır.
NETİCE:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Bilirkişi raporunda belirtilen ve aynca ekspertiz raponında belirtilen patojen bakteriler üremesi ve böylece sağlığa zararh duruma gelmesi
durumunun sanığın eyleminden doğduğu veya sanığın ürettiği sıvı nedeni ile meydana geldiği tespit edilemediğinden sadece raporda belirti-
len dondurma hammaddesi olan miks tabir edilen sıvıda yağ miktarının düşük olması nedeni ile sanığın bu eyleminden dolayn TCK'nın
398. maddesi gereğince takdiren 3 ay hapis ve beş bin lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, ağır para cezası 20.000.- TL'dan aşağı
olamıyacağından sanığın 20.000.- TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın iş durumu nazara alınarak 647 sayüı yasamn 4'üncü
maddesi gereğince hapis cezası günlüğü beş in liradan paraya çevrilerek sanığın 450.000.- TL. ağır para cezası ile cezalandmlmasına, ağır
para cezalan içtima ettirilerek sanığın neticeten 470.000.- TL. ağır para cezası ile cezalandınlmasına.
Sanığın TCK'nın 402. maddesi gereğince 3 ay süre ile cürme vasıta kıldığı meslek, sanat ve ticaretten tatiline, sanığın esas işyeri yani
suç konusu sıvının üretildiği işyeri Bafra ilçesinde olduğundan sanığın Bafra'daki dondurma imalathanesinin takdiren yedi gün süre ile
kapatılmasına, karar kesinleştiğinde karar özetinin büyük harflerle yaalmak süreti ile yedi gün süre ile kapatılacak işyerinin göze çarpan
bir yerine yapıştmlmasına. Aynca karar özetinin C. Başsavcüığı'na bildirilmesine ve masraf sonradan hükümlüden ahnmak üzere Ankara,
İstanbul, Izmir'de yayımlanan ve tirajı 100.000'in üzerinde bulunan gazetede bir defa ilan edilmesine, bu hususta C. Başsavcüığı'na müzek-
kere yazılmasına, aynca Bafra'da yayımlanan mahalli bir gazetede karar özetinin bir defa ilan edilesine.
Sanığın geçmişteki hali, suç işleme hususundaki eğilimleri, cezanın islah edici ve önleyici amaa nazara alındığında 647 sayıh yasamn
6'ncı maddesi gereğince sanığın cezasının ertelenmesine yer olmadığına.
Keşif tutarı, 47.334.- TL. bir davetiye tutarı 2000.- TL. bir müzekkere tutan 600 TL. olmak üzere toplam 49.934.- TL. yargılama gideri-
nin samktan alınmasma, sanığın ve vekilinin yüzüne karşı, C. Savcısı Şeref Yılmazer huzuru ile talebe uygun Yargıtay yolu açık olmak
ûzere verilen karar açıkça okunup anlauldı. 21.11.1990
lşbu karar asb gibi olup, saruk hakkındaki hüküm, Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi'nin 13/9/1991 tarih ve 1991/3431-4645 sayıh ilamı
ile tasdik olunmak suretiyle kesinleşmiştir. 14.10.1991
Basın: 39732
T.C.
KARAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
1990/270
Davacı, S.S.Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından, davalı Kara-
man Abbas Mahallesi, Yüzbaşı Camii Sokak'ta ikamet eden Muzaf-
fer Canıtez aleyhine 1.687.750, 50 TL'sı bedel üzerinden alacak davası
açılmış olup, yapılan araştırmalarda davalının adresi bulanamadığın-
dan adına ilanen tebligat yapümasına karar verilmiş olmakla; durusma
Basın: 49925
günü olan 3.12.1991 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bu-
lunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi halde yargı-
lamaya HUMK'nın 509-510, maddeleri gereğince yokluğunda devam
edilip karar verileceği hususu, meşruhath davetiye yerine kaim ol-
mak Uzere ilan olunur.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Bir Sendikacının Anlattıkları: (5)
İşkence...
DİSK yöneticisi, Gıda-İş Sendikası Başkanı Demirhan Turv
cay'ın anlattiklannın sonuna geldim. Bir görüşmemizde De-
mirhan Tuncay, Metris Askeri Cezaevi'nden dışan çıkarabil-
diği mektup örneklerini, anılarını, "işkence" dilekçesini bir-
likte getirmişti. Her biri yazılmamış, ilginç şeyterdi. Demir-
han Tuncay'ın getirip bana verdikleri Brasında CHP Genel
Başkanı İsmet Inönü'nün 5 Mayıs 1972'de toplanan 5. ola-
ğanüstü kuruttayda yaptığı konuşma da vardı. Paşa, o konuş-
masından sonra CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrılacak, ge-
nel başkanlığa Bülent Ecevit seçilecektir. Paşanın burada
yaptığı konuşma Ecevit'le onun yandaşlarından "hizip"ten
yakınmayla doludur. Paşa, konuşmasının çeşitli yerlerinde
özetle şöyle demektedir:
"Burada, bu davranışa itiraz sebebimi bir defa daha anla-
tayım. CHP'li her üye için dolaşmak, parti ilkeleri içinde de-
meçler vermek, parti içi toplantılarda bulunmak, bu ilkeleri
her yerde savunmak benim gözümde bir haktan ileridir. Bir
görevdir. Ancak resmi sıfatı bulunmayan hiç kimse parti teş-
kilatına kumanda etmeye kalkışamaz...
Ecevit'in bu faaliyet devri, istifa ettiği halde, partiyi bizzat
idare etmek arzusu şeklindedir...
Genel başkanın, parti teşkilatını ve Medis grupiarını ahenk
içinde çalıştırmak gibi 40 yıldan beri tecrübe edilmiş bir va-
zife anlayışı tamamıyla hükümsüz bırakılmış; Meclis içinde
ve dışında parti beraberliği, vatandaş gözünde değersiz ilan
edilmiştir.
Parti içinde bir görevden istifa ettikten sonra istifa etme-
miş gibi o partiyi idareye özenmek de, tabii tedbirine teves-
sül olunmazsa, er geç bir karışıklığa sebep olacağından şüp-
he edilmemelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi'ni, bir parti meclisinin hizip çoğun-
luğu elinde hem teşkilata hem Meclis gruplanna hâkim du-
ruma getirmek isteyen bir idare tarzı ile ciddi ihtilafım vardır.
Bu vaziyetten parti behemehal kurtarılmalıdır..."
İsmet Paşa'nın "hizipçilik" üzerine uyanları boşa gitmiş,
sekiz yıl sonra ülke, 12 Eylül'e sürüklenmistir. Paşa, konuş-
masının sonlarına doğru sanki bunun da haberini vermek-
tedir.
Darbelere varan olayların da demokratik rejimin geçirdi-
ği gelişme evreleri sayılması gerektığini belirten ismet Pa-
şa, "Ancak bunların dersi de alınmalıdır" dedikten sonra ko-
nuşmasını şöyle sürdürür:
"Gene bunun gibi demokratik rejimden ayrı düşen bir ida-
renin bir türlü değişmesinin bir de ruhi sebebi vardır. iktidarda
bulunanlar, marifetli tertipler veya usullerle ya da marifetli se-
çimlerle iktidarda kalıriarsa, artık bir daha iktidardan ayrıl-
maktan ürker hale gelirler ve bu ürküntülerinden, bir ihtiiale
kadar kurtulamazlar..."
İsmet Paşa'nın bundan 19 yıl önce bir darbenin (12 Mart
darbesinin) külleri soğumadan söyledikleri bunlar. Düşünü-
yorum, 12 Eylül darbesinin de altında hizipçilikler, uyuşmaz-
lıklar, bağdaşmazlıklar yok mudur diye. O zamanın CHP'si-
nin yerine, şimdi SHP'yi, o zamanki Ecevit'in yerine, şimdiki
Deniz Baykal'ı koyabilirsiniz. Ecevit'le Baykal, hizipler için-
de birlikte geldiler 12 Eylül'lere. Neden selamlaşmıyorlar?
20 Ekim 1991i bir çeşit "bayram" saydım. Emre Kongar,
Starl'de "Kırmızı Koltuk"ta konuşmasında benzerini söyle-
miş. Kutlarım Kongar'ı!..
12 Eylül öncesinde CHP ile AP, yani Demirel'le Ecevit an-
laşabilselerdi, 12 Eylülier olur muydu clmaz mıydı? Şimdi
Demirel'le Erdal inönü'nün anlaşrnaları, bir demokratik or-
tak yönetim kurabilmeleri olanağı doğmuştur. "İkinci Genel
Merkez"de olusturulan "hizip" hırslan, hevesleri uğruna, bu-
nu yok etmeye kimin ne hakkı vardır? Bu yurttaşlara, sosyal
demokratlara "işkence" değil de nedir?
Sendikacı Demirhan Tuncay, gözattında tutulduğu sırada,
uğradığı işkenceleri bir dilekçeyle 3 No'lu Askeri Mahkeme
Başkanı'na bildirdi. Sorguculara verdiği ifadeleri kabul etme-
di. Nasıl gelip teslim olduğunu anlattıktan sonra bir yerde
şöyle diyordu:
"29 Ekim 1980 günü akşam Davutpaşa Kışlası'na getiril-
dim. toğuşa eşyalanmızı bıraktırdılar. Ve sorguya götürüle-
ceğimizi bildirerek koğuştan çıkarıldık. Gözlerimiz bağlandı.
Birbirimize tutunarak yürütüldük. O andan itibaren küfür ve
hakaret başladı. Bana vurmak isteyen birisine, "O vaşlı ada-
ma vurma!" diye bir görevli uyarıda bulundu. Biraz sonra yi-
ne de arkamdan sırtıma vuruldu.
Bu şartlar altında arabaya bindirildim. Kısa bir yolculuk-
tan sonra kışla içinde, sonradan "otağ-ı hümayun" veya
"cami" diye adlandırıldığını öğrendiğim yere getirildim.
Hüküm infaz edileceğini, helallaşmamızı söylediler. Uzun
süre duvara dayalı olarak beklettiler. Marşlar söyiettiler. Ha-
karetler devam etti.
Bir görevli elimden tutarak götürdü ve bir sandalyeye oturt-
tu. Seslerden geniş bir salonda olduğumu anladım. Aynı yer-
de birçok kişinin ifadesi alınıyor ve dövülenlerin feryatları yan-
kılanıyordu...
Sorgudan gelenler arasında çok dövülmüş kişiler de var-
dı.
30 Ekim 1980 günü yine gözlerim bağlı olarak aynı yere
götürüldüm. Marş söyletme ve hakaretler yine tekrarlandı.
Defalarca "çök-kalk" yaptırıldı. Yere yığılıp kalacak hale gel-
dim. Ben 54 yaşındayım.
Sorgu masasına götürüldüm. Salon çok gürürtülü idi. Da-
yak sesleri, küfürler ve feryatlar yankılanıyordu. Sorguyu ya-
pan görevli yine sigara ikram etti. İçinde bulunduğum şart-
lara göre çok nazik davranıyordu. Çay isteyip istemediğimi
de sordu. Teşekkür ettim.
Sorular soruyordu. Verdiğim cevapları, çoğunlukla uygun
şekilde dikte ettiriyordu. Bana göre yanlış veya € ..k, yanlış
anlayışa yol açacağını söylediğim kısımları bazen istemime
uygun düzelterek yazdırıyor, bazen de "mühim değil" diye
kendi anlayışına göre yazdırıyordu.
Sorgu saat 22.00'de birti. İmzadan önce okumak için izin
istedim. "Bana güvenmiyor musun?" denildi. Son sahifenin
son paragrafını okumama ısrarım üzerine izin verdiler. An-
cak 12 saatten beri gözüm bağlı kalmam ve ışıkların yeter-
sizliği okumama imkân vermedi; imzalamak zorunda kal-
dım...
30 ekim tarihinden sonra ikinci defa 3 Aralık 1980 günü
tekrar aynı sorgu yerine üst katta bir odaya götürüldüm.
Davutpaşa Kışlası'nda kakjığım süre içinde aşın ölçüde dö-
vülmüş insanlar gördüm.
Okumadan imzalamayı kabul etmeyenlerin günlerce aç,
uykusuz sandalyede oturtulduklannı, ağızlanndan dinledim...
Bu ifadeleri kabul etmiyorum..."
Demirhan Tuncay'ın beş gün süren, günümüze ve gele-
ceğe ışık tutacak, dersler çıkarmamıza olanak sağlayacak
serüvenini burada bitiriyorum. Demirtıan Tunca/a teşekkürier
ediyorum...
• • •
Düzeltme: 20 Ekim 1991 günü çıkan "Hanedan Öyküle-
ri..." başlıklı "Ankara Notlarfnda geçen Suttan Reşad'ın
Şeyhül-İslamı Musa Kâzım Efendi'nin Anayasa Mahkemesi
eski başkanlarından Orhan Onar'ın babası Musa Kâzım Bey
:
le ad benzerliği dışında bir ilgisi olmadığını öğrendim. Yazı
çıktıktan sonra bu konuda beni uyaran Kâzım Yeniçe, yar-
gıçlığı sırasında Keskin'de, asliye hukuk yargıcı olan İbrahim
Çelik'in, Şeyhül-İslam Musa Kâzım Efendi'nin oğlu olduğu-
nun söylendiğini bildirdi. Daha sonra Korrya Barosu'ndan sa-
vunman İlhan Onar yazdığı mektupta, babası Musa Kâzım
Efendi'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin son "Seriye vekili" oldu-
ğunu, 1924'te Fethi Okyar kabinesinde görev aldığını açık-
ladı. Bu iki adın her zaman karıştırıldığını bildirdi.
Yanlışımı düzeltenlere teşekkür ederim.
Şeyhül-İslam Musa Kâzım Efendi'yi Anabritanica'da bul-
dum (1850-1920)... Tortum'da doğmuş, Edirne'de ölmüş. Er-
zurumlu İbrahim Efendi'nin oğlu. Şeyh Bedrettin'in "Varidat"
adlı yapıtını Türkçeye o çevirmiş.