17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anomm Şırketı adına Berin Nadi • Murahhas Üye Emine Lşaklıgil 9 Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Yazı Işlerı Müduru. Okay Gonensin 0 Haber Merkezı Muduru Yalçın Bayer, Sayfa Düzenı Yönetmenı: Ali Acar 0 Temsılaler ANKARA Ahmct Tan, tZMİR Hikmet Çetinkaya, ADANA Çctin Yigenoglu U Polıtıka CH»I Başlangrç, btanhul Haberlen Şenay Kalkaa, Ekonomı Mend Tamer. Dış Haberle- Krgun Balcı, İş-Sendıka Şukraa Ketencı. Kultur Olal Lsltr. E&tım Gencay Şajlan, "ıur Haberlen Necdet Dogan, Spor Danışmanı Abdulkadır Yncetmııı, Dızı Yazıiar Kcrem Çalışkan, Araşıırma Şahın Mp«y, Dazcltmc Abdııllak Yancı 0 Koordınatör Ahmct Koruban £ Malı tşler Erol Eritnt £ Muhasebe Bulenl Yener • Butçe Planlama Scvp Osmanbc^oghı £ Reklam Ayşt Tonın % Idare Huy>ın Gorer 0 tşletme Onder Çelık 0 Bıigı-lşiem Naıl İnal 0 Personel Srvgi Bostancıoglu Yavın Kurulu Başkan Ilkan Selçuk, Oktay Akbal. Yalçın Bayer, Hasan Cemal, Hıkmct Çttınkaya, Okay Goocnsın, Ufur Munıca. Alı Sirmen, Ahmet Tan Basan ve Yayan. Cumhunyet Matbaaahk ve Gaznealık T A Ş. TürVocafcı Cad 39/41 Cağaloğlu 34334 lst PK 246 - İstanbul Tel 512 05 05 (20 hat), Teleı 22246, Fax (I) 526 60 "^ # Bumlar Ankara: Zıya Gökalp Blv tnkılap S. No. 19/4. Tel 133 11 41-47, Telex 42344, Fax (4) 133 05 65 « Izmir: H Zly » Blv 1352 S. 2/3, Tel 13 12 30. Tdec 52359. Fax: (51) 19 53 60 # Adam: lnönü Cad 119 S No 1 Kaı 1, Tel 19 37 52 (4 hat), Telra 62155. Fax (71) 19 25 78 TAKVÎM. 2 EKİM 1991 lmsak: 4.29 Güneş: 5.54 öğle: 11.59 lkındı: 15.15 Akşarn: 17.53 Yatsı: 19.12 500. YIL 10 müyon Musevı Türkiye'ye gelecek ANTALYA (AA) — tspan- ya ve Portekiz'deki Musevile- rin engizisyonun zulmünden kaçarak Osmanlı Imparatorlu- ğu'na sığınmalannın 500. yıb dolayısıyla Türkiye'nin 1992 yüında Musevi turist akınına uğrayacağı bildirildi. Akdeniz Seyahat Acentele- ri Derneği (AKSAD) yetkilile- ri, 1992-1997 yülan arasmda Türkiye'nin Musevi turistler açısından tam bir 'kültttr tu- rizmi' patlaması yaşayacağmı belirterek Musevi cemaatı için kutsal sayılan mekânlann va- kit geçirilmeden onanlarak fa- aliyete geçirümesi ve ziyarete açılmasını istediler. Hıristiyanlığı kabul etme- dilderi için zubne uğrayan Mu- sevilere Osmanlı Imparatorhı- ğu'nun kucak açmasımn bü- tün dünyada önemli etkinlik- lerle kutlanacağını kaydeden AKSAD yetkilüeri, "ABD'de- ki Moseviler bu otayın 500. yı- lını önemli bilim adamlannın katılacağı seminerler, unlu isimlerin yer alacagı kokteyl- ler ve şenliklerle kotlama ha- zırhğındalar. Türkiye olayın önemli bir yanını oluşturma- sına ragmen bu hazırlıklann dışmda kalmaktadır" dediler. 500. yıl etkinlikleri kapsa- mına Türkiye'deki sinagoglar, Musevilerin ilk göç etıikleri merkezlere ziyaretler ve turla- nn alınmasını isteyen yetkili- ler, "Göç yohmu kapsayan bir tur programının Ugi çekid bir kültürel etldnlik olacagını sanıyoruz" dediler. Oscar ailesinin üyesi Istanbul'daydı y oyuncu büet demektir' ZEYNEP UYSAL lsıanbul, geçen hafta Oscar ailesinin bir üyesini konuk et- ti. Amerikan Sinema Akade- misi öğretim üyesi ve Oscar Ya- bancı Filmler Komitesi Başka- ru Rudi Fehr. Turizm Bakan- lığYnın davetlisi olarak Türki- ye'ye gelen Fehr ile Oscar ödül- leri, Oscar karanmış filmler ve Türk sineması üzerine konuş- tuk. Oscar, tüm sinemaalann düşlerini süsleyen bir ödül. Te- levizyonlarımız her yıl şatafath gösterilerle bezenmiş, şık ha- nım ve beylerin katıldijı renk- 11 Oscar törenlerine sahne olu- yor. Oysa bu renkü dünya ay- larca süren zorlu çalışmalann yalnızca son perdesi. Peki, bu aşamaya gelininceye dek neler yapılıyor? Rudi Fehr öncelik- le pek çok filmin içüıden "se- çibneye uygun" aday adayla- nnın belirlendiğini söylüyor. Seçimler 13 dalda yapılıyor. Yönetmen, aktör, aktris, ka- meraman, senaryo, kostüm, ışık, efekt, prodüktör, editör, set düzenlemesi, fdm ve ya- bancı fılm dallannda beşer aday belirleniyor. Fehr, Oscar'ın diğer pek çok festivalden farkının bir fılme birden çok ödül verilebilmesi olduğunu vurguluyor. "Geoel- likJe fılm festivaUerinde bir fil- me yalnızca bir tek ödül veri- lir. Oysa Amerika'da bazen bir fflme 11 Oscar veriMigi otnyor. Örneiin "My Fair Lady" en iyi film, en ryi mnzik, en iyi aktör, en iyi aktris, en iyi yö- netmen, en iyi kameraman ve en iyi editör Oscartannı kazan- mısü. Oysa Beriin Film Festi- vali'nde sadece bir Altuı Ayı var. Bence bn dogru dejfl." Oscar ödülü'nün bir fılmi nasıl etkilediğini ise söyleme- ye gerek yok. Pek çok insan fümi görmek istiyor. Fehr, Os- car kazanmış bir filmin mil- yonlarca dolar hasılat getirdi- ğini belirtiyor. "Eger Ho0ywo- od'da sinemadan anlayan birisi bu en iyisidir diyorsa o film iyi otmalıdır. Böylece berkes o fU- mi görür." Peki ya Türk sineması? Fehr'in Türkiye'ye geliş amaç- lanndan biri sinemamızuı ge- lişimi için tavsiyelerde bulun- mak. Turizm Bakanı Bülent Akarcaiı ile görüşmelerinde de bu konuya değinmiş. Fehr, "Bir filmin iyi olması, pahalı olmasını gerektinnez" diyor. "Bir filmin ihtryacı olan en önemli şey, iyi bir senaryo, iyi bir yönetmen ve iyi oyuııcular- dır. Senarist iyi bir öykt vaâar, karakterlerini gdisürir. Ardm- dan oynncn gelir. İyi bir oyun- cu bflet demektir. Yöntlmen, prodüktör, kameraman, editör iyi bir fflmin vBzgecilnKz ele- manlandır." Türkiye BilgisayarAğı Başkanı Prof. Dr. OğuzManas "teknoloji üretmemiz gemktiğini"söylüyor Bilgisayarbankası kıınüiîiabHAKAN KARA tZMİR — Bir konuda araştır- ma yapıyorsunuz. Haftalar ve aylarca kaynak taraması yap- rnak yerine bilgisayarı açıp mo- dem bağlantısıyla, telefon ara- cüıgıyla bir bilgi bankasına bağ- lanıyorsunuz. Birkaç dakika içinde o konu- ya ilişkin Turkiye"de gerçekleş- tırilmiş tum araştırmalann liste- si ekrarunıza geliyor. Bilgisayar uzmanlanna göre, bügısayannız ve bunu telefona bağlayacak bir "modem karbnız" varsa tekno- lojik olarak bunu gerçekleştir- mek güç değil. Ancak bağlantı kurabileceğiniz bir bilgi banka- sının olması gerekiyor. Türkiye'de bilgisayar kullanı- mının giderek yaygınlasmasıyla bırlikte bilgisayar ağlan ve bil- gi bankaları da gündeme geldi. Bilgisayar kullanıalan, bu aygı- Türkiye'de şu anda 26 üniversite bilgisayar ağma bağlanmış durumda. Yakında başka üniversiteler de bağlanacak ve beürlenen merkezler üzerinden dünyanın tüm üniversiteleri ile bağlantı kurabilecekler. Biz artık kendi bilgi bankalarımızı oluşturmak zorundayız. Bu konuda önemli bir proje üzerinde çalışıyoruz. Yıldız Üniversitesi'nde bir merkez kurmayı amaçlıyoruz. Buraya özet bilgi verilecek. tın kendilerine sunduğu olanak- lann sımrlarını zorlamak ve on- dan daha çok yararlanmak isti- yorlar. Bilgisayar ağlan ve bilgi ban- kalan konusunda görüşünu al- dığımız Türkiye Milli Bilgisayar Komitesi ve Türkiye Bilgisayar Ağı Başkanı Prof. Dr. Oguz Manas, "On yü önce hayal bUe edemedigimiz şeyler bugün gi- derek gerçekJeşmeye başüyor" diyor. Prof. Dr. Manas'a göre önü- müzdeki on yılda bu konuda önemli atıhmlar gerçekleşecek. Prof. Dr. Manas, "Türkiye ge- lişmiş ulkeler düzeyine ulaşmak istiyorsa bu alanda gerçekleşen teknolojik yenilikleri izlemek zorunda. Hatta kendisi de tek- noloji uretmeye başlamak duru- munda. Bunu gercekleşürmek için bana göre mutlaka bir tek- noloji bakanlıgmın kurulması gerekir. Bu, Türkiye için bttyttk bir eksikliktir" görüşunü dile getiriyor. Prof. Dr. Manas'tan bilgisa- yar ağlan ve bilgi bankaları ko- nusunda bilgi alırken, önce hep yanhş anlaşılan bir konuya de- ğiniyor: — Şimdi birçok kişi 'biz bil- gisayar agına baglanacağız. Boy- lece Avrupa'da ya da Amerika- da diledigimiz bir universiteyle baglanU knracagız ve buranın ktirüphaııesini kullanma olana- gına kavuşacagız' diye düşuniı- yor. Yok öyle birşe>. Eğer bu universite size kötüphanesini kullanma izni verirse onu kulla- nabilirsiniz. Bilgisayar ağı, degi- şik turde bilgisayarlan birbirine baglayan bir sistemdir. Temd iş- levi enfonnasyon Detimkür. Ha- ber, bilgi alış-verişinde bulun- maktır. Bu ağ sayesinde farkb üniversitelerden bilim adamlan ortak araştırmalar gTcekkştire- bilir. Yapılmıs araşürmalar ko- nusunda birbuierini bttgilendi- rebilirier. Bilgi bankalanna bag- lanıp bilgi de alabilirier. Ya da diyelim ki uluslararas bir kong- ^Câcırırlr^takov Turizm Merkezi içinde ver alan Gal- yaşınaarl e r i a 3 .kunıluş y ü d ön u ı I l u kuü ,mahıruıl diıngerçekkştirilen ozel "Moda Show" gösterisiylebaşlatü. PrintempsveFameCit) gibi ıki ana unitenin dısında 127 mağazanın bulunduğu Galleria'yı 3 yıl boyunca 31 milyon 200 bin kişi ziyaret etti. Beyaz eşyadan mücevbere, giyim, mobilyadan eg- lenceye kadar uzanan genişbir hizmet yelpazesinesahip Alaköy Galleria77 bin met- rekarelik bir alan üzerinde bnlunuyor. Yerli ve yabancı turistler için en buyuk alısveriş-eglenceve dinlenme merkezi nitdigindeki Galleria 3. yaşını ünliı manken- leriniççamaşırdan abi>egivsi>e, deridensporgiyimekadarçeşitlikreasyonlannın sergilendigi "Moda Show" gösterisiyle kutluvor. 1-6 ekim tarihleri arasmda tekrar- lanacak defileyi Galteria'dan 400 bin liranın üzerinde aiışverişyapan ilk bin miışte- ri iicretsiz olarak ideyebilecek. Bu müşteriler arasmda kurayla belirienecek bir çift ise 1 haftalık bedava tatil kazanacak. Fuar alanı, kokteyl salonu, seminer ve show ro- omlann da bulunduğu Galkria'ıun 3. yıldönümü kutlamalan çercevesinde düzen- lenen moda gösterisinde "tskoç tipi etekler" ile Merve İldeniz'in beyaz dantelden oluşan içcamaşın begeni topladı. (Fotograf: MUHARREM AYDIN) Nükleer kazanın kurbatn olan bu çocuklaryalnızca çağımızı değil hepimvâ sorguluyor ÇernobilçocuklarınındramıDr. ERDAL ATABEK Helena Bosistaya - Kız, 31.05.1975, Andrei Boronyak - Erkek, 02.10.1977, Anatoti Ven- ger - Erkek, 21.12.1975, Alek- sander Belenko - Erkek, 01.01.1980, Tamila Karaeva • Kız, 29.06.1978, Anna Nozdrac- heva - Kız, 27.05.1982, Natasha Shaleyko - Kız, 25.10.1976. En küçukleri 9, en büytıkleri 16 yaşında olan 33 Çernobil ço- cuğu... Kiev'den geliyorlar. Çer- nobil'de patlayan nükleer sant- ral felaketinde yüksek dozda radyasyon alarak hastalanan ço- cuklann bır bölümü. Surekli tıp denetimi altmda tutuluyorlar. Gelecekleri belirsiz. Önlerinde- ki yaşama suresini doğru kestir- mek bile pek olası değil. Artık 'çevre değiştirmek' mi demeli, 'moral gezisi' mi demeli, 'son is- tek mi demeli, bilemiyorum, bir Türkiye gezisi için geldiler. ts- tanbul'da Liones Çevre Yöneti- mi tarafmdan ağırlandılar. Haberin kendisi bile sarsıcıy- dı. Dunyayı sarsan bu nükleer felaketin masum kurbanları olan bu çocuklann 'veda gezi- si'ne çıkrnış olmalan, insam hiç bilmediği bir yerinden vurmak için yeterliydi. Onlan mutlaka görmek için dayanılmaz bir is- tek duyuyordum. Onlan bir kez olsun görmek, gidenlerin kalan- lara uzattıklan eli sıkmak için belki de son olanaktı. Bu bir meslekraerakıdeğildi, olayı yaz- ma isteği değildi, kişisel bir borç gibiydi. ödenmesi zonınlu kişi- sel bir borç. Belki de insanın in- sana her zaman duyması gere- ken bir borçtu bu. Çocuklardaki sessizlik bir arada oldukları zaman daha bir göze çarpıcıydı. Ne yapmalan gerekirse onu yapıyorlardı. Ken- dı aralarında bile az konuştuk- lan dikkatimi çekti. O yaşa öz- gü hareketülik, yerinde durama- mak, konuşmak, gülmek, şaka- laşmak... Hiçbiri yoktu. Sessiz, akıllı, usluydular. Her şeyi ^di- yor, açıkça bakmadan göruyor, grup şeflerinin söylediklerini ya- pıyorlardı. Ama o yaşlann coş- kulu katüımı? O yoktu. Içlerinde bir yerleri hiçbir şeye katılma- dan duruyor gibiydi. Bir yerleri bugunden kopmuş muydu? lç- lerindeki saat bir yerlerde dur- muş muydu? Bilemiyordum. Onlarla bir çok şeyi konuşmak istiyordum. Aklımda ne çok so- ru vardı, onlarla ne çok şeyi pay- laşmak istiyordum. Hiçbirini ya- pamadım. Belki de bu sorulann anlamı kalmanuşü. Belki kalmış leri kemikli bir erkek genci. In- gilizce büiyor, grubuna çevirileri o yapıyor. — Güzel bir gün, diyorum. — Çok guzel, diyor. Deniz- den esen ıhk rüzgârü havayı içi- ne çekiyor. (Hep 'taze hava' diyorlarmış. Fresh air. Kapalı, havasız yerler- den sıkılıyorlarmış. Taze hava is- tiyorlarmış. Içlermdeki kötulu- ğun kirli havadan geldiğini unu- tamamalan doğal değil mi? Kir- li hava. Radyasyonla, egzoz gaz- lanyla, fabrika dumanlanyla kirlettiğimiz hava. Burada bile, Tuzla'da, bu guzel villadan, üı- sanm içine dolan güz havasının temizliğinde bile insanın içini sevımyoruz. Gösteri bitiyor. Çocuklar iceri girip çıkmaya başlıyorlar. Yanı- mızdan geçen en küçüklerden birine soruyoruz: Name?.. Saz benizli, zayıf, gözleri büyük bü- ytik duran çocuk: Aleksi, diyor. Aleksi? Karamazof Kardeşler- in küçuk Aliyoşa'sı mı bu? Saç- lanm hafıfçe seviyonız. Aleksi bahçeye fırlıyor. Aleksander Belenko'nun do- ğum tarihine bakıyorum: 01.01.1980. On bir yıl önce yeni gelen yılda doğmuş. Bir kadın- la bir erkek ne sevinmiştir kim- bilir? Yeni yılla gelen küçük be- bek. Aleksi bebecik. Yeni yılda doğmuş. Bir anne, bir baba. Ne Soyyetler Birliği'ndeki "nükleer kaza" sonucu radyasyon etkisi altında kalan Çernobil çocuklarının ülkemizi ziyareti, bu büyük felaketin, insanlığı nasıl bir tehlike ile yüzyüzegetirdiğini, nasıl bir insanhk sorunu yarattığını bir kez daha yüzümüze çarpıyor. ama ben duralamıştım, bilmiyo- rum. Duygulan neydi? Düşüncele- ri değişmiş miydi? Hayata nasıl bakıyorlardı? Bildikleri bu acı gerçeğe karşı nasıl davramyor- lardı? Gelecekten bekledikleri nelerdi? tnsanlara neler söyle- mek istiyorlardı? Sevgi konu- sunda ne düşünüyorlardı? Dün- yanın gelecegini nasıl görüyor- lardı? Yaşamanın anlamım na- sıl görüyorlardı? Mutlaka yap- mak istedikleri şeyler var mıydı? Daha nice soru aklımda dunı- yordu ama hepsi de çocukları gördükten sonra anlamlannı yi- tirdi. Birlikte olduğumuz o gun, sadece birlikte olduğumuz bir gün olacaktı. Sorulanmı sözsüz soracaktım, yamtlanru sözsüz alacaktım. Bu çocuklara hiçbir soru soramazdım. Andrei (14) sanşın, yüz çizgi- burkan bir şeyler nereden geli- yor olmalı? Nereye bakarsak ba- kalım neden bu güzel çocukla- nn içini göniyoruz ki?) — Istanbul'u sevdiniz mi? Geziniz iyi geciyor mu? Andrei gülümsüyor. Içtenlikle gülumsuyor. — Çok güzel. Gezimiz çok güzel. Her şey güzel. Iki ülke, ül- kelerüniz hep dost olmalı. Bahçede çocuklar meyveleri- ni yiyor olmalılar. Birden bah- çeden kahkahalar yükseliyor. Bahçeye çıkıyorum. lllüzyonist Sermet, şık siyah giysileriyle her zamanki zarif sihirbaz gösteri- lerini yapıyor. Çocuklar numa- ralan neşeyle izliyor. Kahkahay- la gülüyorlar. Bayan Zehra bize dönüyor, 'ilk kez böyle gülüyorlar' diyor. Ev sahibi ba- yanlann hepsi sevinçli. Çocuk- lann yuzü gulüyor diye hepimiz sevinmişlerdir. 'Bu ydın uğuru bebeğimizle birlikte geldi' de- mişlerdir. Bebekle gelen uğunı insan nasıl unutabilir? Nataşa-Anna-Tatyana- Balentina İS yaşında üç genç kız. Tamila 13 yaşında. Olesya 14. O yaşlann tazeliğinde Slav guzelliğinin bütün özelliklerini taşıyorlar. Sahi bu kızlar bu yaş- larda mı? Bakışları, davramş- lan, hareketleri çok daha olgun yaşlan düşündürüyor. Hepsinde de ikon güzelliği var. Şimdiden kilise duvarlanna asılrmş azize- ler gibi duruyorlar. Yirminci yüzyılın azizeleri. Daha içimiz- deyken manastıra kapanmışlar. Evlenmeyecekler, çocukları ol- mayacak, bir yılbaşında bebek- leri dogmayacak. Onun san saç- U başım sevemeyecekler. Matyoşa'lan kendilerini dört gün boyunca ağırlayan ev sahi- belerine verirken duygulu bir hava esiverdi. Matyoşa, Rus kül- türünde 'içinden bebek çıkan bebekler'. Çernobil çocuklan on- lan verirken ben Matyoşa'yı dü- şundüm. İçinden bebek cıkaran bebeği. Anneyi. Anne olmayı. Bu güzelim kızlan, Nataşa'ları, Tatyana'lan, Balentina'lan, Ta- mila'lan, Oleysa'lan, Olga'lan anne olmak hakkandan yoksun bırakmıştık. Oleg'ler de, Igor- lar da, Evgenı'ler de, Dimitri 1 - ler de baba olamayacaklardı. Onlann yılbaşı sevinci belki de sadece 'bu yıla da çıktık' demek olacaktı. Kim sorumluydu bundan? Bu suç kimindi? Nükleer santralın sorumlulan mı? Santralın gece bekçisi mi? Nükleer enerjiyi bu- lanlar mı? Atom rızikçileri mi? Oppenheimer mi? Atom bom- basını düşunenler mi? Yapanlar mı? Atanlar mı? Gelişen tekno- loji mi? Çevreyi kirleten kalkın- ma mı? Bütun bunlardan ben mi sorumluydum? Siz mi so- rumluydunuz? Hepimiz mi so- rumluyduk? Hayır, bin kere hayır. Bu ço- cuklar dunyayı değiştiriyordu. Yirminci yuzyüın bu cardı bel- gesellen, dunyayı değiştiriyordu. Hepimize sonımlu olduğumuzu anlatıyorlardı. lcimizin sızlama- sı, onlara armağanlar vermek hiçbir şey değildi. Asıl olan, on- lann yaşadıklannda kendi so- rumluluğumuzu görebilmekti. Hepimiz sorumluyduk, hepimiz suçluyduk. Nükleer silahlara karşı çıkmayan herkes sorum- luydu. Nükleer enerjinin yanhş kullanılışına karşı çıkmayan herkes sorumluydu. Andrei'ler, Aleksi'ler, Nata- şa'lar, Olga'lar... Sizlere bınler- ce teşekkur. Hepinize binlerce teşekkür. Bizleri hiç bağışlama- yın. Belki böylece biz de doğru- yu görebiliriz... re diizenleyeceksiııiz. Bunun du- yurusunn yapacaksuuz. Bilgisa- yara bir duyuru metni yazryor vc de başvurn fonnu ekttyorsunnz. Bunu bilgisayar agına verdigi- nizde aynı anda binlerce, yüz binlerce insanın bundan haberi oluyor. Hatta aynı anda bemen size yanıt bile verebiHyorlar. Bu, dünyadaki gelişmeleri izlemek ve bilgi alışverişinde bulunmak açısından büyük Ur aşamadır. — Türkiye'de bügisavar aglan konasunda neredeyiz? MANAS — Biz 1986 yılında Avrupa Bilgisayar Ağı olan EARN'a bağlandık. Ege Üni- versitesi'nden sonra Yıldız ve Anadolu Üniversitesi üçgenini kurduk. Buna daha sonra OD- TÜ de katıldi. Bu üniversiteler aracığıyla şu anda Türkiye*deki 26 üniversite bilgisayar ağına bağlanmış durumda. Şimdi bil- gisayar merkezleri bulunmayan Diyarbakır, Malatya, Konya, Bursa, Edirne ve Van'daki üni- versitelerin de bağlanma çalış- maları sürüyor. Bu gerçekleşti- ğinde onlar da bizdeki tüm ola- naklardan yararlanacaklar. Be- Urlenen merkezler üzerinden dünyadaki tüm üniversitelerle bağlantı kurabilecekler. Bu ger- çekten önemli bir gelişmedir. Şu anda bağh olan üniversitelerde- kı öğrenci ve bilim adamlan ise bu ağlan zaten yoğun bir biçim- de kullanmaya başladılar. Bilgi bankası — Bilgisayar aracılığıyts çe- şitH üniversitelerin kütüphaneie- rindeki araştınnalardan ve ki- taplardan yararianma olanagı saglanabilecek mi? MANAS — Bu yıne ayn bir konu. Biz artık kendi bilgi ban- kalanmızı oluşturmak zorunda- yız. O konuda da önemli bır proje üzerinde çahşıyoruz. Yıl- dız Üniversitesi'nde bir merkez kurmayı amaçhyoruz. Buraya, gerçekleştirilen tüm araştırmalann künyeleri ve içe- riklen hakkında özet bilgiler gi- rilecek. Ağ aracıüğıyla bilgisa- yanmzla buraya ulaşacak ve hangi konuda bilgi istediğinizi gireceksiniz. Merkezdeki bilgi- sayar hemen size bir döküm ya- pacak. Düediğiniz araştırmamn özet içeriğmi de görebileceksi- niz. Ardından bir tuşa dokuna- rak o yayınm bulunduğu univer- siteye bağlanacak ve diyeceksi- niz ki 'bu yayından bana on say- falık bir fotokopi gönderin'. Ama bu henüz proje safhasın- da ve zaman alacak. Ktinye kaydı Bu arada TÜBtTAK'ta da bir çalışma gerçekleştirihyor ve Türkiye'de gerçekleştirilen bi- limsel çalışmalann künyeleri kaydediliyor. Onlar da bu veri- leri bilgi bankasına yükleyip kullamma açacakhr. Biz üniver- sitelere diyoruz ki, açın kütüp- hanelerinizi, herkes yararlansın. Bilkent, Anadolu Üniversitesi ve YÖK bunu yapü. Bu üç yer ken- di kütüphanelerinin kuilanımı- m tüm üniversitelere açtılar. He- nüz yeni bir olay, ama bunu ge- liştireceğiz. — Bügisavar aglanna baglan- mak ya da bilgi bankalanna nlaşmak, kurumlann dışmdm, kişiler için de mümkün olabOe- cekmi? MANAS — Tabii. Bir bilgi- sayanmz ve bunu telefona bağ- layabilecek bir modem kartınız varsa bağlanabilirsiniz. Şu anda 3-4 kişi bunu yapıyor. Bizim merkezimiz aracılığıyla kendi bilgisayarlarıyla Avrupa'daki bilgisayar ağına bağlanıyorlar. Bu ağ aracıkğıyla da dünya- nın diledikleri yerindeki başka ağlarla bağlantıyı gerçekleştiri- yorlar. Bunun yaygınlaştınlma- sı için çalışıyoruz. OkulLar da bu konuya ilgi gösteriyorlar. Izmir 1 de Amerikan Lisesi ve Türk Ko- leji, bilgisayar ağına bağlanmak konusunda girişımde bulundu- lar. Sistemlerini tamamladıkla- nnda bu da gerçekleştirilecek. Bu konuda önümüzdeki yülar- da önemli atıhmlar bekhyonım. Phaselis panayır gibi • ANTALYA (AA) — Antalya'da bulunan antik Phaselis kentinde düzenlenen eğlencede turistler âdeta tarihi günleri yeniden yaşadılar. Robinson Clup tarafından düzenlenen ve Turizm Müdurlüğü'nün katkılanyla oluşturulan gecede turistler teknelerle Phaselis köyune getirildiler. Phasehs antık kenti koyunda tunstler akordeon eşliğinde karşılanarak antik kentin caddelerinde kendileri için düzenlenen çeşith eğlence yerlerine göturülduler. \abaneı yatçılar • İZMtR (AA) — Turban Turizm AŞ Genel Müdür Yardımcısı Ceyhan Güner, 6 ülkenin yat kulubu yöneticıleri ile yat dergileri editörlerinin 2-5 ekim tarihleri arasında Kuşadası- Antalya arasmda düzenlenen bir gezıye katılacaklanm bildirdi. Ceyhan Güner, Almanya, ltalya, Avusturya, Isvec, Ingiltere ve Israıl'den gelecek konukların 6 ekımde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetı'nde de misafır edıleceğmi söyledi. Turizmciler vasa ata^ında • tSTANBUL (AA) — Turizmcilerin, 1991 yümı değerlendirerek, 1992 yıhrun Türk turizmıne kazandınlması amacıyla yaptıklan ıki gunluk toplantı sona erdi. Toplantı sonunda yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Turistik Otelciler ve Işletmeciler Birliğı Yasa Tasarısı'nın en kısa zamanda bakanhğa sunulmasının kararlaştınldığı belirtildi. Şaraplar yanşıyor • NEVŞEHtR (AA) — Tekel Genel Mudurlüğu tarafından düzenlenen Uluslararası Şarap Yanşması dün Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde başladı. Tekel yetkililerinden alınan bilgilere göre yanşmaya Almanya, Avustralya, Çekoslovakya, Fransa, Ingiltere, lspanya, tsviçre, Kanada, Macaristan, Portekiz, Romanya, SSCB, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye katılıyor. Prezervatifle kaçakçılık • ANKARA (AA) — tçerisine eroin doldurduğu prezervatifleri yutan lran asıllı bir kaçakçı, prezervatifin delinmesi sonucu zehirlenerek öldü. Ankara Emniyet Mudurlüğu Narkotik Şube'den yapılan açıklamaya göre lran asıllı Kanada vatandaşı Hamid Ashraghı, 18 eylül günü Kanada'ya gitmek uzere Esenboğa Havaalanı'nda uçağa bınerken fenalaştı. Yetkililer tarafından hastaneye kaldırılan Ashraghi kurtanlamadı. Doktorlar tarafından alkol zehirlenmesi samlan olayın boyutu otopsiden sonra değişti. Hamid Ashraghi'nin midesinde 10'ar gramhk eroin konmuş 13 prezervatif torbacığı bulundu. Ashraghi'nin prezervatiflerden birinin patlaması sonucu eıoinden zehirlendiği anlaşıldı. Hamid Ashraghi'ye suç ortaklığı yapan Iranlı Houshman Mostafazadagan yakalanarak gözaltına alındı. Eğer herkes MESUT konuşacaksa... Y1LMA2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle