Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IKİM 1991 KENTYASAM CUMHURİYET/17
>UGUN
• Atatürk Havalımanı
yeni kargo tesislerinin
temeli Başbakan Mesut
Yılmaz tarafından saat
14.00'te atılacak.
• Merkezi Su Kumanda
Şistemi'nin (SCADA) açılışı
İSKİ'nin düzenlediği
törende saat 11.00'de
yapılacak.
• Elekiıik ve Elektronik
Fuarı saat 12.00'de Hilton
Gösteri Merkezi'nde başlıyor.
MEKTUP
Üsteeçitler
kullanılrnıyor
• lstanbul'da yoğun
trafığin içine zorunlu
olarak giren bir sürücüyum.
Çarpık trafik
düzenlemeleri, yerli yersiz
konulan ışıklar ve bozuk
yoUardan ötürü zaten
kenetlenen trafiği bir de
bilinçsiz yayalar kördüğüm
yapıyor. Üstgeçitlerin
bulunduğu bölgelerde bile
parmaklıklardan atlayan bu
insanlar, canlannı tehlikeye
attıklan gibi surücüleri de
zor durumda bırakıyorlar.
Kaza yapınca kesinlikle
suçlu olarak şoförler
cezalandırılıyor. Lütfen
yayalar, yakınlarındaki
üstgeçitleri kullansınlar.
ERKUT ERENER
EREKLÎ
TELEFONLAR
055
• kMp:000
056
: 527 57 00
• Itortto MMirtiil:
172 13 73 -74-75 ve 088
• İSKİ mtK 068
Akademide kız erkek aynmı^ün
..
versitesi Egitim Fakültesi'ne bağlı Anadoluhisarı Spor Akade-
misi'nde kız ve erkek ogrencilerin bazı dersleri avrı dersliklerde
gorrneieri karan aiındı. Yeni ogretim yılı Ue başlayan uygulamaya,
bazı ogrenciler, "çagdışı yaklaşım" diye tepki gösterdiler. Spor
Akademisi Bolum Başkanı Fehim Üçışık, ogrencilerin suçlama-
sının rfogru olmadıgını savunarak, "Her sınıfta 100 erkek, 50
kız ögrenci bulunnyor.. SaJon ve ögretmen yetersizüği nedeniy-
le ögrencilerin tamamının bazı dersleri bir arada yapmaları güç-
lıik yaratıyordu. Biz de ayn ayrı ders gorulmesinin daha uygun
olacagına karar verdik" dedi. Üçışık, "Karma uygulamayı da
zaten ben başlalmıştım" diye konuştu. Bu arada akademinin bir
ogretim görevlisi ise, karma uygulamanın verimli oldugu dog-
rultusunda geçen yıl rapor verilmesine karşın, uygulamanın bu
yıl kaldınlmasını dogru bulmadıklannı soyledi.
Hmr AdtO77
Sa|kk MMMtifc 511 89 18
Camfepaşa T * 588 48 00
Çap T*: 534 00 00 (100 hat)
• Tı»: 340 01 00
f H M M : 345 46 80
ft Ettak 131 22 09
TMofcı hkyantaa: 152 43 00
SH T i H | i : 588 44 00
S » OtaMytfaa: 121 77 77
S » Sfatoşr 358 67 60
• nurtc-
Tnflk S«ta Md.: 176 24 14 (İst).
356 04 85-86 (Kadıköy)
Mtfe Tı*fc 377 22 07 (E-5).
356 04 86 (Şetıınçi),
314 36 (B Çekmece)
• THY:
Iç Wtor 573 13 31.
D* Hattar 574 73 00 (25 hat).
tatnfc 574 73 00.
Itonmy—: 574 82 00 (45hat)
• DDT:
Skfcad D M I M : 527 00 50,
H.P*$a D W | U 336 20 63
H.Pafa S M M 348 80 20
• VAPUR:
|«Wr IMtan: 526 40 20,
144 42 33,
DMb Ytfan (AcMte): 145 53 66.
144 25 02, 149 18 96
DMb OtaMsfl: 149 15 58
• tKTEMOUJt:
(Hava tahmınıfiflrenme)573 89 80
• aBCTRfc AKZA:
MaVTdrtakato 526 62 24
150 83 50,
: 348 71 40
HABERLERİN DEVAMI
OLAYLARIN ANAP moralsiz
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baştarafı I. Sayfada)
göre "doğal lideri dünya çapın-
dadır, ABD Başkanı Bush'un
dostudur, Doğu'dan Batı'ya bü-
tün ülkeleri gezerken devlet
adamlanna akıl öğretir, ekono-
mi dersi verir"; ama kendi ülke-
sinde, kendi halkından tepki gö-
rür. Bu tepkileri hafifletmek için
partinin liberal kanadından bir
genç Başbakan ortaya çıkar ya
da çıkanlır; işler busbütun ka-
nşır.
Bugün ANAP yönetiminin
doruğunda olumsuz bir rüzgâr
esmektedir. Kararsızlık ağır ba-
sıyor; Fransız reklamcı Sigue'la
1
ya karşı kuşku yoğunlaşıyor.
özal'a karşı tavır nasıl saptan-
mali? Üstelik seçime yaklaşırken
parti içinde patlayan muhalefete
karşı ne yapüabilir?
•
Bu sonuca nasıl varıldı?
Bilindiği gibi ANAP bir
"merkez partisi" olarak kurul-
muştu. "Dört eğiUmi birleştiren
parti" Vaşington'un desteğiyle
1983'te askeri gözetim altında
yapılan seçimlere katıldı ve "si-
villeşme sûreci"nin "seçeneği"
olarak seçmenin desteğini sağla-
du Ne var ki ANAP'ın tuttuğu
yol yanlıştı ve öngörülen "mo-
del" bir yanılgıya dayamyordu.
"Depolitizasyon" üzerine kuru-
lan "ulternatifsiz iktidar"ın
"merkez partisi modeli" tutma-
dı. "Normal" bir seçimde
ANAP, iktidarı 1988'de yitırebi-
UrdL Seçimleri biryıl öne alarak
1987'deyüzde 35 oylaparlamen-
tonun yüzde 65'ine yayılan
ANAP'ın tuttuğu yol bugunle-
ri hazırlamıştır. Dört eğilimin
parti içinde kalan iki kanadının,
adaylık listelerinde dengeli bir
uzlaşmayla temsil edilememesi
de son sıkıntının özünu oluştu-
ruyor.
ANAP bu sıkıntısını atlatarak
yeniden atılıma geçebilir mı?
Çok güç görünüyor. Askeri
rejimin gözettmi altında yapılan
1983 seçimlerine üç parti katıl-
mıştu HP (Halkçı Parti), MDP
(Milliyetçi Demokrasi Partisi) ve
ANAP!.. Bu üç partiden ilk ikisi
bugün siyasal yaşamda yoktur.
Ya üçüncüsünün yazgısı ne ola-
cak? "Merkez Partisi" tasarı-
mıyla kurulan ANAP'ın "dört
eğilim"den üçünü geride bıra-
karak küçük bir "liberal parti"
kimliğine bürünmesi iktidar ol-
masına yetmeyecek bir küçül-
tnedir; ama şimdilik yapılacak
başka bir şey yok gibidir.
Eğer başlayan olumsuzluk sü-
reci kısa sürede durdurulup ter-
sine çevrilemezse, ANAP'ın ge-
leceği iyi görünmüyor. Bir par-
ti seçime yirmi gün kala bir iç
kapısmanın içine düşerse, iyim-
serliğe olanak kalır mı?. * • •
Memura
(Baştarafı 1. Sayfada)
ması, kararnamenin üç hafta
kadar Başbakanlık Kanun ve
Kararlar Genel Müdürluğü'nde
bekletildiğini ortaya çıkardı. Bu
gelişmelerden sonra İcararname
Pakdemirli'nin talimatı üzerine
önceki gün akşam saatlerinde
Cumhurbaşkanlığı'na gön-
derildi.
Kararnamenin yapılan açıkla-
malann tersine Başbakanlık'ta
üç hafta bekletilmesinin nedeni
ise anlasılamadı. Devlet Bakanı
ve ANAP Genel Sekreteri Mus-
tafa Taşar da kendisine yönelti-
len bir sonıya dün, "Gelişmele-
ri bflmiyorum" yanıtım verdi.
Taşar, Pakdemirli'den olayla il-
gili bilgi alacağını da sözlerine
ekledi. #
Kararnameye göre 1979 yılı ve
sonrasında devlet memunı olan-
lar bir derece yükseltüiyor. De-
rece yükseltmesinden yararla-
nanlann maaşlan da yaklaşık 10
bin lira ile 150 bin lira arasında
artacak.
(Baştarafı l. Sayfada)
nuk geçmesiyle bir-
ıiKte bu düşünceden vazgeçildi.
Özellikle Çanakkale mitinginin
sönük geçmesi ANAP'ın plan-
larını altust etti. Genel Merkez
yöneticileri ekim ayı başında
yurt gezileri programının tü-
müyle açıklanacağını söylemiş-
lerdi. Ancak mitinglerden vaz-
geçilmesi ve kent turlan yapıl-
masının kararlaştırılması plan-
lann yeniden gözden geçırilme-
sine neden oldu.
ANAP'ın yurt gezileri prog-
ramını birkaç gün içinde açık-
laması bekleniyor.
Genel Merkez suskun
ANAP Genel Merkezi ise
parti binasından çok "huzure-
vi"rü andınyor. Partide çaüsan
personel dışında hemen hemen
kimsenin bulunmadığı Genel
Merkez'e Başbakan Mesut Yıl-
maz da uğramıyor. Yılmaz yak-
laşık iki haftadır Genel Mer-
kez'e gelmiyor. Partiye gelen
yurttaşlar muhatap olarak gü-
venlik görevlilerini ya da parti
çalışanlanm buluyorlar. Seçim
programının kesinleşmemesi ne-
deniyle Genel Merkez'e prog-
ram soran gazeteciler çoğunluk-
la, "Bilmiyoruz, netkşmedi, so-
ra arayın" yanıtlarıyla karşıla-
şıyorlar.
Çanakkale ve Adana
fiyaskosu
Başbakan Mesut Yılmaz'ın
geçen hafta sonunda Çanakka-
le'ye yaptığı gezi oldukça sö-
nüktü.Yılmaz'ı 1500-2 bin kişi-
lik bir kalabalık izledi. Yılmaz'-
ın önceki günkü otoyol açıhş tö-
renleri, ANAP yönetiminin
önümüzdeki günlerde düzenle-
necek yurt gezilerinde alınması
gerekli önlemler konusunda
önemli ipuçları verdi.
Adana gezisinde resmi ku-
rumlann ilgisizliği, üstelik bü-
rokratlann isteksizliği dikkat ce-
kiyordu. Daha önceki gezüerde
gazetecilerin gereksinimlerini
fazlasıyla karşılayan PTT, bu
kez sınıfta kaldı. Telefonlann
hiçbirinin çabşmaması, gazete-
cilere zor anlar yasatırken PTT
görevlileri, sinyal sesi vermeyen
telefonlara ilgisiz kalıyordu.
Yümaz'a İzmir'de de ilgi yok-
tu. Dün sabah tzmir'e giden Yıl-
maz'ı Adnan Menderes Havaa-
lam'nda az sayıda partili karşı-
ladı. Görevden alınan il ve ilçe
maz yenilginin sonımlulugunu
taşunadıgımızı bir deklarasyon-
la açıklayacagız. Gerektiginde
yeni bir siyasi oluşuma gidebi-
liriz."
Bozkurt, deklarasyonun ar-
dından partiden istifalann baş-
layacağını savunarak, "Partiden
aynhp istifa ederek yeni bir parti
kurmak, bu suretle 20 Ekim
sonrası siyasi oluşumlarda ve
Tflrkiye'nin geleceğinde söz sa-
hlbi olmak konulannda çalış-
malarımız titizlikle
sörmektedir" dedi.
Bozkurt, imza sayısına ilişkin
bir sonıya, "tmza sayısı önemli
degü. Biliyorsunuz DP de dört-
lü takrir Ue kunılmuştu, sonra
nder oldu" yanıtım verdi.
Yasin Bozkurt, deklarasyonla
ilgili çahşmaların birkaç gun içe-
risinde açıklanacağını kaydetti.
Bozkurt, bir soru üzerine de ku-
racakları siyasi partinin adının
henüz belirlenmediğini sözleri-
ne ekledi.
Listedeki yerlerini beğenme-
yerek adayhktan çekilen ANAP
milletvekillerinin adlan şöyle:
"Halim Aras (Kocaeli), Zeki
Yavuztürk (Ankara), Ahmet
Alüntaş (Muğla), Hamdi Özsoy
(Afyon), Metin Yaman (Erzin-
can), Vahap Dizdaroglu (Mar-
din), Mehmet AIi Karadeniz
(Giresun), Metin Balıbey (Af-
yon), M. Zeki Uaın (Tokat),
Yasin Bozkurt (Kars), Mehmet
Deliceoglu (Adıyaman), Ülkü
Söylemezoglu (Kahramanma-
raş), Reşit Ülker (Istanbul),
Hikmet Biçentürk (lçel), M.
Emin Seydagjl (Muş), Nevzat
Durukan (Bolu), Necati Akıncı
(Şanlıurfa), Ömer Faruk Macun
(Zonguldak), AIi Şakir Ergin
(Yozgat), Onural Şeref Bozkurt
(Ankara), Aycan Çakırogullan
(Denizli), Ercan Vuralhan (An-
kara), Sezai Pekuslu (Ankara),
Nevzat Aksu (Çonım), M. Fu-
at Yazıcı (Manisa), A. Reyhan
SakaUıoğlu (Sakarya), Nnri Gö-
kalp (Istanbul), Hayrettin El-
mas (lstanbul), Ömer Günbulut
(Sıvas), Mehmet Kahraman (Er-
zurum), Kurtcebe Alptemoçin
(Bursa), tsmet Tavgaç (Bursa),
Fahir Sabuniş (Bursa), tsmail
Dayı (Balıkesir), M. Ali Drtfiış-
lu (Bingöl), Şamil Kozakoglu
(Bolu), Ziya Ercan (Konya),
Hazım Kntay (Ankara), Togay
Gemalmaz (Erzurum), Selahat-
tin Mumcuoglu (Van), Hasan
Tannöver (Gaziantep), Mehmet
Akarca (Samsun), Orhan De-yönetimi alanda yoktu. Kent tu-
ru atan Yılmaz'ın selamına mirtaş (lstanbul)."
yurttaşlann karşılık vermemesi mirtaş (lstanbul), Cezmi Erat
dikkat çekti.
ANAP'ta YSK'ya başvura-
rak adayhktan istifa edenler
kendi aralannda toplantılar dü-
zenleyerek değerlendirmeler ya-
pıyorlar.
İsyancılardan yeni
siyasi oluşum
ANAP'ın aday listelerinden
çekilen ve aralannda eski ba-
kanlar Zeki Yavuztürk, A.Kurt-
cebe Alptemoçin, Cemil Çiçek,
Togay Gemalmaz ve Nihat Ki-
tapçı'nın da bulunduğu yakla-
şık 40 kişilik bir grup dün öğle-
den sonra yeniden toplandı.
Toplantıda yapılan durum de-
ğerlendirmesinde, ANAP'tan
istifa etmek ve deklarasyon ya-
yımlama seçenekleri değerlendi-
rildi.
Toplantı sonrasında ANAP
Grup Başkanvekili Yasin Boz-
kurt, Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada "Partimizüı iyi git-
medigi ve yanlış politikalar iz-
lendigi her yöniiyle ortaya çık-
maktadır" dedi. Bozkurt sözle-
rini şöyle sürdürdü:.
"Başbakan'ın motor sogut-
ma olarak açıkladıgı ekonomik
politika da yanhşür. Çunkü mo-
tor sogutma ile kalkınma hızını
yavaşlatmayı amaçlamaktadır.
Bu da doğru degikJir. Zaten ko-
alisyon ortagı olmak amacıyla
ise başlayan Başbakan'ın izledi-
gi poliükalara katılmıyonız. Bu
nedenle 20 Ekimdeki kaçınıl-
(Ağn), Mehmet Yaşar (Ağn), ts-
mail Şengiin (Denizli), Hayret-
tin Kurbetli (Trabzon).
Yılmaz'ın stirprizi
Başbakan Yılmaz, bugün Ba-
kanlar Kurulu toplantısından
sonra lstanbul'a gidecek. Bura-
dan helikopterle Sakarya'ya ge-
çerek partisinin düzenleyeceği
mitingde konuşacak. Yılmaz'ın
konuşmasında Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a yönelik eleştiri-
lerde bulunması bekleniyor.
Taşar, dün düzenlediği basın
toplantısında, muhalefet parti-
lerinin vaatlerde bulunarak ken-
dilerini komik dunıma düşür-
düklerini öne sürdü. Aday lis-
telerindeki istifalan değerlendi-
rirken "Listede çalkantı, kayna-
ma oldu" diyen Taşar, "Ama
şimdi kırgmhklar geçti. Şimdi
meydanlara biz çıkacağız. Ça-
buk koşan çabuk yorulur. Bu
da bir seçim taktigi" görüşünü
savundu.
Cumhurbaşkarıi'nın konuş-
masından rahatsız olmadıklannı
söyleyen Taşar, "Bu memleket-
te Süİeyman Demirel konuşacak
da, Cumhurbaşkam konnşma-
yacak mı?" diye sordu. Bir ga-
zetecinin, giydiği ceketin Demi-
rel'in DYP'nin propaganda
afişlerinde giydiğinin aynısı ol-
duğunu ammsatması üzerine
Taşar, "Demirel beni taldit
ediyor" dedi ve Demirerin oto-
mobil kullanmayı öğrenmesi ge-
rektiğini bildirdi.
Taşar, bir soru üzerine
ANAP'ın yurtdışından para
yardımı almadığıru söyledi. Ta-
şar, ANAP'ın gezi programınm
henüz kesinleşmediğini de bil-
dirdi ve bir gazetecinin "Gazi-
antep'te kendisinin iyi karşılan-
madıgım" ammsatması üzerine
"Basın ne derse desin önemli
degil. Mahalli basının birtakım
isteklerini y apmadıgım için böy-
le yazıyor. Miıhira olan Antep
halkı ile Allab'ın benimle olma-
sı. Gerisi vız gelir tıns gider" di-
ye konuştu.
ANAP lstanbul'da dün de ls-
tanbul Milletvekili Orhan De-
mirtaş listeden çekıldigini açık-
ladı. Keçeciler'den sonra
ANAP'ın en uzun süreli teşki-
lat başkanhğı görevini de yürü-
ten Demirtaş, dün Seçim Kuru-
lu'na çekildiğine ilişkin başvu-
rusunu yapmadan önce görüş-
lerini şöyle dile getirdi:
"Parti içinde bugune kadar
genel başkan yardımcılıgı, teş-
kilat başkanlıgı, hatta Ozal'ın
cumhurbaşkanı seçildigi dö-
nemde bir süre de genel başkan-
lık görevini yürüttüm. Özetler-
sem ANAP'ın içinde unvanlı
ber türlii görevi yürüttüm. Ma-
dem ki benim milletvekili olarak
hizmet vermem istenmiy or, ben
de çekiliyorum. Ancak 24 saat
millet için hizmetimi sürdürece-
gim. Bundan beni kimse alıko-
yamaz."
Halk
Ekmek'te
anlaşma
lş Sendika Servisi — lstanbul
Halk Ekmek Fabrikalan'nda
calışan yaklaşık 500 işçinin gre-
vi, 131. gününde anlaşma ile
noktalandı. lsçi ücretlerine ya-
pılan zammın ortalama yüzde
290 oramnda olduğu belirtildi.
Hak-lş'e bağlı öz Gıda-lş Sen-
dikası yöneticileri ile Büyükşe-
hir Belediyesi yetkilileri, dün sa-
at 09.00"da bir araya geldiler. Sa-
at 18.00'e kadar süren görüşme-
lerde anlaşma sağlandı. öz
Gıda-tş Sendikası Başkanı Ba-
ki Gölbaba, ortalama yevmiye
ücretinin 74 bin 200 liraya yük-
seldiğini söyledi. Sosyal haklar
da dahil edildiğinde sözleşme ile
sağlanan ücret artışımn yüzde
-290*1 buldugunu söyleyen Ayba-
ba, "Sozleşmeden önce bir işçi-
nin çıplak ortalama bnit geliri
684 bin liraydı. Sözleşme Ue 2
milyon 671 bin 200 Uraya yttk-
seldi BeJediye 62 bin Kra yevmi-
ye öneriyordu, biz 92 bin lira is-
tiyorduk, sonuçta ortalama 89
bin 40 lirada anlaşıldı" dedi.
Gülbaba sözleşme rakamların-
dan memnun olduklannı ifade
etti.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F. Gold Bank (3), P.
Sedahan (6), PP. Altınözü (1),
S. Tropicana (7k
2. KOŞU: F. Tosoğlu (6), P.
Hayırhoğlu (3), PP.Kuruşbey
(2), S. Atlıer (1).
3. KOŞU: F. Cengiz Han (1),
P. Çerkezkızı (5), PP. Seren
(2), S. Serhad 72 (3).
4. KOŞU: F. Pusion (5), P.
Fleuretfe (7), PP. Taipan (6),
5. Toy (11).
5. KOŞU: F. Umutemre (2), P.
Seksek (7), PP. Bankobatur
(8), S. özgün (1).
6. KOŞU: F. Ükşans (6), P. Se-
dam (4), PP. Çelikoğlu (3),
PP. Mercanguzeli (7), P. Şıma-
nk(ll).
7. KOŞU: F. Akmeşe (2), P.
Şemsettin (3), PP. Sözlü (5), S.
Panter (6).
Söz afişlerin
(Baştarafı 1. Sayfada)
kullandması, afişin kullanım
alanını sınırlasa da afişler pro-
pagandanın en önemli aracı ol-
ma özelilgini yitirmiyor ve orta-
dan kalkmıyor."
Türkiye'de 1946 seçimlerinde
büyük boyutlu, klasik düzende
afişler kullamlmış. Yetkililer ya-
pılacak araştırmaların daha ön-
ceki yıllarda da benzer amaçlı
afişlerin kullamlıp kullamlma-
dığını ortaya koyabileceğini ak-
tanyor.
Türkiye'de 1954 ve 1957 yıl-
larında afiş kullammımn arttı-
ğı gözleniyor. 1950 seçimlerin-
de yüksek mimar Selçuk Milar'-
ın Demokrat Parti için hazırla-
dığı "Yeter, Söz MiUetindir!"
yazılı afiş büyük ilgi göruyor.
Yetkililer "1950 sonrası tüm so-
kak ve caddeler parti afişleriyle
donandı, ancak bu dönemde
afişlerde politik liderlerin port-
releri dışında resim kullanımı
yasaklandı. Bu büyük suurlama
getirdi" diyor.
1970'ler boyunca afişlerin ya-
nında duvar yazılarımn da bü-
yük yer tuttuğu belirtiliyor.
1960'lann sonunda ilk kez se-
çim afişlerinin hazırlanmasına
reklam şirketleri katılmış.
1980'li yıllarda ise afişlerin bir
dönem taşıdıkları önem diğer
propaganda medyalarına oran-
la azalmaya başlamış.
"Turldye Seçim Afişleri 1946
- 1980", bir dönem afişlerin
kuUannrunı konu alan bir sergi.
Sergiyi düzenleyenler, yaşanan
politik tartışmalann bir parça-
sı olduğu için sergi kapsamında
son on yılın afişlerine yer ver-
memişler. 1946 yüı öncesine ait
afiş ise bulunamamış. Sergi ön-
cesi 250 kadar afiş incelenmiş.
Bunkrdan 65'i sergilenmek üze-
re seçilmiş. Ana seçim dönem-
lerinin temel alındığı sergide üç
ayn döneme (1950'ler, 1960'lar,
1980'ler) ait afişler yer alıyor.
Sergiyi gerçekleştirenler, mal-
zemenin toplanması âşamasın-
da, 12 Eylül sonrası parti arşiv-
lerinin elinde kendi afişlerinin
kalmadığım saptamışlar. Yetki-
Uler, "Adalet Partisi"nin afış-
lerini bulmakta çok zorlandık-
lannı aktanyorlar. tlgüilere göre
tüm bunlar Türkiye'de bu tür
malzemenin saklanmasırun ne
kadar az yapıldığmı, saklanabi-
len bölümün de telef olduğunu
gösteriyor. Söz konusu sergi bu
türde malzeme bulunduran ki-
şilere bir tür duyuru nitehği de
taşıyor. Elinde seçim afışi, ro-
zet ve pul gibi malzeme bulun-
duranlann vakıfla ilişki kurması
bekleniyor. (143 31 27)
"Türkiye'de Seçim Afişleri
1946 -1980" sergisinde onar yü-
hk dilimlerde tüm siyasi parti-
lere ait afişler sergileniyor:
1960'h yıllar öncesi Demokrat
Parti'den 10, Halk Partisi'nden
8, Hürriyet Partisi'nden 5,
Cumhuriyetçi Millet Partisi'n-
den 1, 1960-1970 arasıCumhu-
riyet Halk Partisi'nden 3, Ada-
let Partisi'nden 2, Yeni Türki-
ye Partisi'nden 1, Türkiye Işçi
Partisi'nden 3, Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi'nden 1,
1970'li yıllar sonrası ise Cumhu-
riyet Halk Partisi'nden 5, Ada-
let Partisi'nden 3, Demokratik
Parti'den 1, Milli Selamet Par-
tisi'nden 7, Milliyetçi Hareket
Partisi'nden 5, Türkiye Işçi Par-
tisi'nden 3, Türkiye Birlik Par-
tisi'nden 2, Türkiye Sosyalist Iş-
çi Partisi'nden 2 ve Cumhuri-
yetçi Güven Partisi'nden 1 adet
afiş bulunuyor. Sergiyi düzen-
leyenler Vatan, Köylü Partisi gi-
bi küçük partilerin afişlerini ise
bulamadıklannı aktarıyor.
GÖZLEM
UĞURMUMCU
'Yeter Söz Milletindir'
nasıl doğdu?
Kttltür Servisi — Mimar Sel-
çuk Milar'ın 1950 seçimlerinde
Demokrat Parti için hazırladı-
ğı "Yeter söz milletindir" yazı-
lı afışi, o dönem üzerinde en çok
konulan afişkrden olmuştu. 23
Şubat 1991'de ölen Mimar Mi-
lar'ın oğlu Kerimhan Milar,
"Yeter söz milletindir" afişini
nasıl doğduğunu babasımn not-
lan aracıhğıyla aktardı.
Bu notlarda Milar şöyle yazı-
yordu:
"Ankara'da Meşnıtiyet cad-
desinde büyük bir dairede otu-
nıyordum. Kapı komşum bir
gazeteciydi: Keman Akmanlar.
Akmanlar'ın Adnan Mende-
res'in yakın akrabası olduğunu
sonradan ögrendim. Bir gün ba-
na bir teklifle geldi. Adnan
Menderes'e uzun uzun benden
söz etmiş. Menderes de daha ev-
vel kurulmuş olan propaganda
afiş hazuiama komisy onuna ka-
blmamı rica ediyordu. Ertesi
gün parti genel merkezindeki
toplantıya kaüldım. Komisyon-
da afişin ne olması gerektiğini
anlabyor. Graphis", 'Gebra-
uhcgraphik' dergilerinden ör-
nekler gösteriyordum. Bir ak-
şam üstü uyelerden birisi elinde
bitmiş bir afışle geldi. Ruloyu
açarak 'Arkadaşlar afiş mesetesi
hallolmuştur' diyerek afışi gös-
terdi. Afışte ilkel bir çizimle şe-
Idllenmiş üç genç erkek yer alı-
yordu. Banlardan birisi köylü,
diğeri işçi, üçüncüsü de sehirli-
yi temsil ediyordu ve üsUerinde-
ki bir madalyonda da Atatürk
görülüyordu. Komisyonunuz-
dan istifa ediyorum. Böylc bir
afiş Demokrat Parti'yi iktidara
getirmez. Dimi kaldınyorum:
Kocaman bir el yaparsanız üze-
rine de 'Yeter söz milletindir'
yazarsanız afiş böyle olur diye
bagırdım. Veda etmeden çıkıp
gittim."
Daha sonra Merkez Yönetim
Kurulu Milar'a yeni bir çağn
yapıyor. Milar'ın notlannda
Celal Bayar'ın fıkri çok beğen-
diği, ancak biraz sert bulduğu
belirtiliyor. Milar, "kesinlikle
hayır" diye yanıthyor, üzerinde
"Yeter, söz milletindir" yazılı
afiş 1950 seçimlerinde Demok-
rat Parti'yi temsil ediyor.
Oğlu Kerimhan Milar, ba-
bası Selçuk Milar'ın söz konu-
su afışi demokrasiye olan inan-
cından yaptığını söylüyor, oğul
Milar, "Daha sonra arkadaşla-
n babamı zorladılar. Ama De-
mokrat Parti'ye inancı kalma-
mıştı. Son kez 'yapbklanmız
yapacaklanmızın teminatıdır'
sloganı afişierde yer aldı" diyor.
(Baştarafı 1. Sayfada)
muoyunun bir numaralı gündem sorunu olduğunu, araş-
tırma ve soruşturmalar sonucunda, bu savların tersi sonu-
ca ulaşılsa bile konunun kamuoyu açtsmdan önem taşıma-
dığını da söylüyor.
Bu gibi konularda somut örnek vermek gerekir. Somut
örnekler verilmezse, kamuoyu aldatılmış olur. Kamuoyu, bu
gibi soyut açıklama ve suçlamalar ile bazı gerçeklerin giz-
lendiğı kuşkusuna kapılır. Bu kuşkularında da haklı oldu-
ğu anlaşılır.
Örnek verelim:
ANAP Genel Sekreteri ve Devlet Bakanı Mustafa Taşar1
ın kardeşi Faruk Taşar'ın, Anadolu Bankası'nı dolandırdığı,
banka müfettişleri Kadir Tekgüven ve Kemal Çolak'ın dü-
zenledikleri 19 Aralık 1986 gün ve 1986/2 sayılı rapor ile be-
lirlenmiş; Faruk Taşar ve arkadaşları, Gaziantep 1. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılanmaya başlanmışlardı.
Olay, 1986 yılı başında kamuoyuna yansımış, TBMM'de-
de arastırma önergesi verilmişti.
0 tarihlerde hükumet sözcüsü Mesut Yılmaz'dı.
8 Ocak 1986 günlü TBMM tutanağını açarak Mesut Yıl-
maz'ın neler dediğini yeniden anımsayalım:
—r..Sayın başbakanın talimatıyla ilgilibankanın genelmü-
dürûnden bılgı ıstenmiştır. İlgili bankanın rnahallinde yaptır-
dığı özel ıç denetim sonunda kredi rnuamelelerinde en ufak
bir usulsüzlük olmadığı anlaşılmıştır. (...) Bu durumda daha
ileri bir araştırmayı haklı kılacak en ufak bir neden mevcut
değildir.
Mesut Yılmaz, 'davudi sesi' ve ciddi devlet adamı görün-
tûsü ile konuşmasını şöyle sürdürmüştü:
—Bu önergenin değeri nedir, onu söylüyorum. Bu öner-
genin yazılı olduğu kâğıt kendisinden daha değertidir.
(TBMM: 57, ai.1986 0: 1 s: 245)
Aradan birkaç ay geçtikten sonra Mesut Yılmaz'ın TBMM
ve kamuoyunu aldattığı ve gerçeği gizlediği ortaya çıktı.
Taşar ve arkadaşları, hem banka müfettişleri hem de Ga-
ziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesı Savcılığı'nca suçlandı. Da-
va açıldı ve dava Taşar'ın mahkûmıyetı ile sonuçlandı.
Faruk Taşar'ın ağabeyi Mustafa Taşar, bugün Mesut Yıl-
maz'ın en yakın destekçisidir!
Bir başka örnek eski milli savunma bakanlarından Er-
can Vuralhan ile ilgili soruşturma dosyasıdır.
Konu, ilk kez bu köşede ortaya atıldı. Vuralhan'ın da ara-
lannda bulunduğu komisyonların zırhlı araç ve gereç alım-
larındaki sorumlulukları gündeme geldi. Mesut Yılmaz, o
günlerde dışişleri bakanıydı. TBMM kürsüsünden Vural-
han'ı savundu: TBMM'yi ve kamuoyunu yanılttcı bilgiler ver-
di.
DYP ve SHP'nin verdikleri gensoru önergesi de ANAP
milletvekillerinin oyları ile reddedildi.
Oiay 'saman alevi' gibi birkaç konuşma ve yazı ile bite-
cek gibi değildi. Olay üzerinde çok durduk.
O günlerin başbakanı Ozal, konu hakkında bir iki müşa-
virini görevlendırerek konunun incelenmesını istedi. Bu iki
müşavır, yayınlarda yer alan savları doğrulayıcı sonuçlara
ulaştılar. Ozal, bu raporu TBMM'den gizledi. Bu raporda,
söz konusu olaylarla ilgili soruşturma açılması' istenmek-
teydi.
Mesut Yılmaz, konunun üç büyükelçiden oluşan bir 'in-
celeme komisyonu'nca araştırılmasını istedi. Komisyon, Vu-
ralhan ve arkadaşlarını sorumlu bulan raporunu verdi.
Bu gelişme üzerine Dışişleri Bakanlığı'nda ceza soruş-
turması başlatılarak 'Memurin Muhakematı Komisyonu' ku-
ruldu. Bu komisyon da üç büyükelçiden oluşmaktaydı. Ko-
misyon, uzun ve titiz bir çalışmadan sonra Vuralhan'ın do-
kunulmazlığının kaldırılması sonucuna vardı.
O günlerde cumhurbaşkanlığı seçimı yapılmaktaydı. Baş-
bakan Özal, dokunulmazlık dosyasını Başbakanlık'ta tuta-
rak dosyayı TBMM Başkanlığı'na göndermedi. Mesut Yıl-
maz da soruşturma sonucunda düzentenen İezlekeyi' Da-
nıştay'a göndermekten çekindi. Sonunda dosya Yılmaz'dan
sonra Dışişleri Bakanlığı'na atanan Prof. Ali Bozer'in im-
zasıyla Danıştay'a gönderildi.
Inceleme komısyonunda "Vuralhan hakkında soruşturma
açılmalıdır" sonucuna varan iki büyükelçı; Tevfik Ünaydın
ve Erol Celasun sonradan merkeze çağrılarak cezalandı-
rıldılar. Memurin Muhakematı Komisyonu'nda iki büyükelçi
ile birlikte "Vuralhan yargılanmalıdır" istemiyle fezleke dü-
zenleyen Büyükelçi Metin Sirmen de yurtdışı atama karar-
namesinden son dakikada çıkarılarak cezalandırılmış ol-
du.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın bu konularda vereceği yanıtı
olacağını pek sanmıyorum. Varsa buyursun...
Haftaya yîne gitsem ıtıi?
rada bir durmak lazun. Bu ma-
çın eleştirisini yapmak bana
düşmez. Ama onlar yani futbol-
cular ben tiyatroda kötü oynar-
sam beni seyretmeme özgürlü-
ğüne sahipseler ben de onlar kö-
tü ovnadıklarında beŞenmeme
yircisi olarak gözlerim doldu. özgürluğüne sahip değjl miyim?
"Ulan" dedim kendi kendime, En korktuğum maçlar 0-0 biten,
söylemesi 'kabız
(Baştarafı Sporda)
satıyorlar biletleri.Yanikarda.
yağmurda, deplasmanda Fener-
bahçem benim/Biricik sevgilim
diye takımlannı coşturan taraf-
tarın buyuk bir kısmı içeri gire-
memiş... Bir eski açık tribün se-
"Kırk yıldır maça giderim, bir
kere bile dogru durust, insanca
maç seyredemedim." Hele şeref
tribununde geçici şereflilerin
koltukta kasüa kasıla oturduk-
larını düşündükçe... Neyse ta-
raftar denen 'Gencler'in tehdit-
leri birilerini korkuttu ki, ara
kapıyı açtılar. Açıkla numaralı
birleşti. Ama ben bunun bir çö-
züm olduğunu sanmıyorum.
Nasıl yapıhr bilmiyorum, ama
koca metropolde on rnilyon ki-
şi yaşıyor ve derbi maçında bin-
lerce kişi kapıdan dönüyor ya da
maça gitmiyor. Elli, altmış bin
kişilik stadyumlar yapsınlar ba-
na ne... Ben de rahat rahat maç
seyredebileyim...
Neyse maç başladı. Şimdi bu-
ayıptır söylemesi 'kabız maç-
lar'dır. Neyse ki bu maç öyle ol-
madı ve Fenerbahçe çok zengin
bir futbol oynuyor. Bu beni çok
sevindirdi. Maç bitti. Fenerbah-
çe iyi bir skor yapmış, ezilme
tehlikesi atlatarak huni gibi bir
kapıdan damla damla çıktık.
Veee... işte ondan sonra harika
bir şey başladı. Seçim bayrak-
lan asılmış caddelerden Kadı-
köy iskelesine kadar şarkı söy-
leyip, sloganlar atıp hiçbir tat-
sız olay yaratmadan yani 'hoo-
ligan'hk etmeyen taraftarla bir-
likte büyük bir keyif içinde yü-
rüyüp vapura bindim. Eminö-
nü'nde indiğimde, ne düşünü-
yordum büiyor musunuz? Aca-
ba haftaya Fener'in macına git-
sem mi?
Ç<M*ııkMahkenıelerinîn Anlamı
(Baştarafı 2. Sayfada)
kesimden gelip de gecekondu bölgelerinde
yerleşen ailelerin çocuklarıdırlar. Örneğin Se-
faköy gibi yerlerde oturup konfeksiyon işinde
çahşırlar. Bir bölümünün çaldığı eşya kullaml-
mış bisiklettir. Bunlann cezadan çok önlemle
ıslah edilmeleri yadsmamaz gerçektir.
Yardımcı personel, rapor hazırlarken, ya-
nılgısız tüm hâkim ve savcılann. kalem perso-
nelinin taşımakta olduklan özveriyi göstere-
rek, küçüğün ailesi ile ilişki kuraca'ktır, çevre
araştırması yapacaktır; komşusuyla, arkada-
şıyla, ustasıyla, öğretmeniyle görüşecektir.
Böylece çocuğun eksıklerinin ne olduğu açığa
çıkanlacaktır. Bu raporlann Çocuk Mahke-
mesi kurulması nedenlerinden bırini içerir
arastırma nıteliğinde (mahıyetinde) olması ge-
rekli değilse de, bugün gereksinim olan da
artık bu değildir. Bugünkü duruma taa baş-
langıçta insanın, hele hele çocuğun ıstırabını
duyan, bunun için çalışan sorumluluk yüklü
duyarlı ınsanlar sayesınde gelınmiştır. Bu ra-
porlar. küçüğün kışıliğine uygun en iyi '"tedbi-
rin"' saptanmasına yarayacak kanıt olma nite-
liğini taşımak zorundadır Rapordaki veriler,
"tedbir"i hâkimin kafasında biçimlendirecek
yeterlilikte olacaktır. Yoksa bugün olduğu
gibi bir sayfayı aşmayan metnin sonucunda
kanaatlennı belirtir tedbirin yazılması,
Çocuk Mahkemesi olgusundan beklenen
amaca nızmet etmekten ve de başka bir araş-
tırmaya bulgu olmaktan uzak, olması ya da
olmaması mahkernece pek bir anlam taşıma-
yan, alelade, "vesaik" olmaktan öteye gideme-
yecektir. Üstelik Çocuk Mahkemelerinde
para cezasmdan çok diğer tedbirlerin uygu-
lanması gerekliliğinin, farik ve mümeyyiz
olan küçüklerin de rautlaka bu kapsam içine
alınması zorunluluğunu dile getirecek nitelik-
te ve bu konuda yasal yeni düzenlemelerin
yapıknası gerekıp de geçtiğınin sergilendiği
bir araştırmayı kapsayan, rapor düzeyinde
olması gereki'rken! Gelecek yazımda Çocuk
Mahkemelerı'nin amacı ve başka sorunlan
dile getirmeye çahşacağım.
Dr. Mehmet Artuk'un "Mukayeseli
Çocuk Mahkemesi Hukuku" adlı yapıtından
yararlanılmıştır.
(l)Nillus
(2) Suat Ballar: Türk Hukukunda Sosyal
Hizmet ve Çocuklar. Engels, Dantelciler.
(3) Dr. Mehmet Emin Artuk.