Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 OCAK 1991
Üstat fişek'iıı
"Sosyal Tıp" DediğL..
Nusret Hoca, bir sosyal tıp orgutlenmesini ozluyordu. Yarım yy'hk
meslek yaşamının tamamını bu uğurda savaşımla surdurdu. Binlerle
hekim yetiştirdi. Ulkusu ve mesajının -yurtdışmdakiler bır yana- bu
binlerin beymnde ve yureğindeyer ettiğinden kımsenin kuşkusu olmasın!
Doç. Dr. AHMET SALTIK Edirne-Kırklareli Tabip Odası
Yön. Kur. Üyesi
Türk ve dunya ınsanlannın sağlığının korun-
ması ve gelıştırılmesı ereğını yaşamının başlıca
uğraşı kılan ve 52 yıllık hekımlık hızmeJinın tu-
munu bu doğrukuda \eren Prof Fışek'ın yorul-
mak bılmeyen yureğı, 3 Kasım 1990 gunu dur-
du ölumunden hemen once ağzından dokulen
sözler, "Sosyal tıbbı koruyunuz " oldu Acaba
neydı bu buyuk sağlık emekçısının "sosyal tıp"
tan kastı? Bu kavramın ıçerığı nelerdı'' ABD'de
bakten bıyokımyası doktorası yaparken nasıl ol-
muştu da Hocamız sosyal tıp anlayışını benım-
semıştı7
Yetişişi ve iilküsii
Istanbul Tıp Fakultesı 1938 yılı mezunu Dr
Fışek, aynı yıl Adana Sıtma Enstıtusu'nde sıt-
ma savaş hekınu olarak ulkesının sağlık ordusuna
katılmıştı Daha sonra, II Dunya Savaşı'nı ızle-
yen yıllarda ABD'de Harvard Tıp Fakultesı'nde
doktora yapmıştı Bu yıllarda, tüm dunyada he-
kımhk ve sağlık sorunları ıle tıp hızmetlen yay-
gın olarak tartışılıyor ve 16 yy'da TMoore'un,
19 yy'da S.Neuman, RVırchow, EChadvvıck
vd'nın temellerını attıkları sosyal tıp felsefesının
olgunluk dönemı yaşanıyordu 2 buyük savaştan
büyuk yaralar alarak çıkan ınsanlık, dev boyut-
lara varan sağlık sorunlanna çözüm anvordu
Halklar yoksul duşmuştu, kaynaklar son derece
sınırh ıdı Özetle dunya konjonkturu, olgunluk
dönemındekı bu felsefelerın artık yaşama geçı-
nlmesı ıçın çok uygundu
S.Neuman, 1847'de, "Tıp aslında sosyal bir
bilimdir" demıştı RVırchow daha da ılerı gıde
rek, "Tıp, ılığıne, kemığıne dek sosyal bır
bılımdır" dıyordu Vırchovv, "Hekımhkte
Reform" adlı yapıtında şu goruşlere ver venyor-
du
• Herkesın çalışma hakkı vardır
• Herkesın sağlığının korunması toplumun go-
rev ıdır
• Hukumet, halkın sağlığı ıle yakından ılgı-
lenmeüdır
• Sağlığı gelıştırme ve hastalıklar ıle savaş yal-
nızca hekımlık hızmetlerı ıle sağlanamaz
• Sağlık ıle sosyo-ekonomık koşullar arasın-
dakı etkıleşım, önemlı bılımsel araştırma konu-
ları arasındadır
A Grotjhan'sa, 1915'te yazdığı "Sosyal
Patolojı" adh yapıtında, sosyal hekımlığın 3 ana
ılkesını şöyle özetlıyordu
1) En önemlı hastalıklar, bır toplumda en çok
görulen, en çok ölduren ve en çok sakat bırakan
hastalıklardır
2) Bıreym ya da toplumun sağlık duzeyını be-
hrleyen, kışının hastalanmasına, yaralanmasına
ya da ölumune yol açan bıyolojık ve fızık çevre
etmenlennı oluşturan -veya bunların etkısını
koşullayan- etkenler, aslında sosyal ve ekonomık
karakterlıdır
3) Bır kımsenin hastahğı yalnızca kendını ıl
gılendırmez Bu durum, aılesınden başlavarak
tum toplumun sonınudur
Sosyal hekımlığın en anlamlı tanımı ıse R Gu-
enn'den gehyordu (1946)- "Sosyal hekımlığın ko-
nusu, hıçbır ıdeolojıye \e doktnne bağü olma-
dan, hekımlık ıle toplum arasındakı ılışkılenn ın-
celenmesı ve hekımlık hızmetlennın toplum >a-
ranna gelıştırılmesıdır "Bu yaklaşımda hıçbır
ıdeolojı ya da öğretı>e (doktnne) bağlı olmama
oğelen, sosyalıst hekımlık ıle sosyal hekımhğı bır-
bırınden ayırma amacını gutmektedır Sosyalıst
hekımlık, hekımlık hızmetlennın sosyalıst öğre-
tı açısından ele alınmasıdır Oysa sosyal hekım-
lık, tum ıdeolojı ve oğretılerden bağımsızdır
Dr Fışek, ışte bu atmosferde ABD'dekı eğıtı-
mını tamamlayarak ulkesıne donduğunde, sos-
yal tıp anlayışı, yukanda özetlenen çerçevede ka-
fasında yerleşmıştı Doktora eğıtımı sırasında ka-
zandığı yığınla bılgı ve becerının, aslında ulke-
sının karşı karşıya bulunduğu dev boyutlardakı
sağlık sorunlannı çözmede yeterlı olmadığını, en-
gın sağduyusuyla kısa zamanda sezınledı O'na
göre ulkesınin sağlık soniDİannın çozumu labo-
ratuvarda mikroskobun altında ya da tuplerın
içınde değıldi. Turk msanının sağlık sorunlan
çok daha makro duzeyde ıdı ve oncelıkle global
bır bakış ve çerçeve gerektırıyordu Ağacı, gıde-
rek onun dallannı, yapraklarını ıncelerken or-
manı gozden kaçırmamak gerekıyordu Alt>r
apı
dan yoksun buyuk bu- kara parçası uzerınde eğı
tımsız ve sağhksız bır nufus hızla artıyordu En-
dustnleşme surecı henuz başarılamamıştı Ulke
kaynakları alabıldığıne sınırhydı 2 Buyuk Sa-
vaş'ın ardından, hemen her alanda halk darlık-
lar ıçındeydı Başta sıtma ve tuberkuloz (verem)
olmak uzere, lepra (cuzzam), frengı, trahom gı-
bı hastalıklar çok vaygındı Örneğın tuberkuloz
1 olum nedem ıdı' "Sosyal hastalıklar" adı da
venlen bu hastalıklar ulke kalkınmasına ket vu-
ruyordu Halk vetersız ve dengesız beslenıyordu
Ölum oranlan ve ortalama yaşam suresı gıbı obur
bazı sağlık duzeyı ölçutlerı çok karamsardı
Musteşarlığı ve hizmetleri
Nusret Hoca, 27 Mayıs devnmı ıle bırlıkte Sağ-
lık Bakanlığı Musteşarhğı'na getınlınce, en bu-
yuk yapıtı olan, 224 sa>ıh "Sağlık Hızmetlerı
nın Sosvalleştırılmesı Yasası"nı yaşama geçırdı
Bu yasa, sağlık hızmetlennı bır devlet görevı ola-
rak temel kamu hızmetlen arasına ahyor, her-
kese eşıt olarak goturmeyı hedefîıyordu Ulke-
nın gerı kalmış yore ve gruplarına oncelık tanı
yor, koruyucu sağlık hızmetlenm on plana çıka-
rarak bınncı basamak sağhk hızmetlennı orgut-
luyordu Yasa, örgutlenme, fınansman ve perso-
nel pohtıkalan bakımından kendı içınde tam bır
butunluk ve uyum gosterıyordu Sağhk planla-
n, ulkenın sosyo-ekonomık kalkınma planlan-
nın bır parçası ıdı Hıçbır bıçımde şabloncu de
ğildı Sağlık yonetımı bılımının evrensel ılkele
ruıden kalkılarak, ozgun koşullanmız doğrultu
sunda uygulamalar, >orumlar uretılmıştı Pılot
denemeler çok olumlu sonuçlar venvordu Ne var
kı Hoca Musteşarlıktan aynldıktan sonra ışba
şına gelen ıktıdarlann sıyasal veğlemelerı çok
farklı ıdı 1961 Anayasası'nın 49 maddesıne kar-
şın sağlık hızmetlennın toplum yararına gelıştı-
rılmesı tavsadı, gıderek tumden yadsındı ve gu-
numuzde, 200 yıl oncesınm kohnemış ıktısadı oğ-
retılerı (') doğrultusunda pıvasa ekonomısmın
sozde liberal acımasız ve çağdışı kuralJanna ter-
kedıldı 224, uygulanmamakla bırlıkte, bugune
değın hıç kımse bılımsel bır seçenek de ureteme-
dı
Bu arada Hoca, Dunya Sağlık Orgutu'ne da-
nışmanlık, Yurutme Kurulu uyelığı yaptı Hazır-
ladığı sağlık planları Kore ve Srı-Lanka'da uy-
gulanarak dunya lıteraturune örnekler oluştur-
du tngiliz ve Amerikan Haik Sağlığı Bırliklerı-
ne onur uyesı kaydedıldı Turkıye ıçın Sağlık
Master Planı hazırlamak uzere Sağlık Bakanlı-
ğı'nca görevlendırılen tngılız Pnce-Waterhouse
firması, Prof Fışek'e danışmanlık onerdı' So-
nunda hazırlanan rapor, Hocamızın 224 sayüı ya-
sa ıle ongorduklerıne çok benzıyordu Şımdı bu
metın ortalarda yok Ülkemızde sosyal tıbbın
yerleşmesı ıçın Hoca'mn çıkardığı bu yasadakı
hemen tum ılkeler, 17 yıl sonra Dunya Sağlık ör-
gutu önderhğınde toplanan, -Türkıye dahıl-134
ulkenın katıldığı uluslararası Alma-Ata Konfe-
ransı'nda aynen benımsendı Şımdılerde, çoğu 3
Dunya Ülkelen, O'nun eşsız beynının ürünü olan
planları ızleyerek sağhk sorunlanna çözüm an-
yorlar
Nusret Hoca, ışte bu anlamda bır sosyal tıp
orgutlenmesını ozluyordu Yarım yy'hk meslek
yaşamınm tamamını bu uğurda savaşımla surdur-
du Bınlerle hekım yetiştirdi Ulkusu ve mesajı-
nın, -yurtdışmdakiler bır yana bu binlerin bey-
nınde ve yureğınde yer ettiğinden kımsenin kuş-
kusu olmasın'
EVET/HAYIR
OKTflY AKBAL
Bir Şair Oldu...
"Korkulmasın, ışler kotu, gün solgun dıye
Güneşlı günlere kapalı kalmaz pencereler
istemese de ağzın o türküyü söyler
Bır yaprak düşer dalından
Çok sular köpürûr geçer
El sallamam yetmez mı sana ötelerden"
Bır şaır öldü Adı pek anılmadı gazete, dergı sayfalarında
Uzunca bır süre Izmır'de hastanede yattı Umutsuzmuş duru-
mu, öyle dedıler Bır devrımcı öğretmendı Ne demek devrımcı
öğretmen? Çağdaş duşunceden, ınsanı ınsan eden anlayışlar-
dan yanaydı Ogretmenlığının yanı sıra şaırdı Duygularını dıze-
lere döken bır aydın kışı
"Kim bılır geçtığım yollardan - Belkı bır daha geçemem - Ölüm
olur, kalım olur - Helâl et hakkını sevgılım - Sonrasını bılemem"
1953 yılıydı Dört arkadaş Vatan Sanat Yaprağı nı hazırlıyor-
duk, haftada bır gun venlen bu yaprak ılgı uyandırmıştı Pek çok
ünlü şaırın, yazarın yapıtlarını yayımlıyorduk Bır gun gelen mek-
tuplar arasından Maksut Doğan ımzalı bır kaç şıır çıktı Yaprak-
ın hazırlayıcılarından Şakır Eczacıbaşı dıkkatımızı çektı Okuduk
şiırlen, yenı bır duyarhk, taze bır seslenış gdrdük Kimdı bu Mak-
sut Dogan'' Köy Enstttü çıkışlı bır öğretmen llk sayıya ıkı üç şıı-
rını bırden koyduk
"1932 yılında Mılas'ın Ağaçlıyuk köyünde dünyaya geldım Tek
oda bır toprak damdan meydana gelen evımızde beş kışı barın-
dık Yoksullukla geçen çocukluktan sonra ılkokulu aynı ye;de ta-
mamladım Köy Enstıtusu ne gıtmek ıçın beklerken bır yıl boş
geçtı Çıft sürdüm buğday ektım, tütün yetıştırdım Başkaları-
nın tarlalarında ırgatlık ettım Köy üç beş 'bey'e aıttı Onların tar-
lalarında onların bıçtığı ücretle çalışıyorduk Kütahya Kız Öğret-
men Okulu ögretmenı ıken genç yaşta ölen yeteneklı köylum ve
dostum Nabı Çalık'la yan yana olurduk çapada Benım belım
çok ağrıdığı ıçın zaman zaman doğrulurdum Tam güneşımıze
durmuş bulunan 'bey' -Doğunun ağaları gıbı - 'Ulan sarı, vursa-
na lan çapayı Ben parayı yolda bulmuyom" dıye sıtma görme-
mış bır sesle bağırırdı Nabı ıle bırlıkte 'bey'ın önümüze duşen
gölgesını olmadık kufurlerle kazmalardık'
Maksut Doğan çocukluk gunlerını boyle anlatmıştı Köy Ens-
tıtüsü tek kurtuluş yolu olmuş Bılınç ışığına orada kavuşmuş
öğretmen derneklerınde üyelık, TÛS'ün kuruculuğu, en sonra
da Aydın Eğıt-Der Şubesı Başkanlığı Yıllarca süren öğretmen-
lık, mütertışlık Bunların yanı sıra şıır uğraşı 1990 25 Aralık günü
de bu dünyadan kopuş Uzunca bır hastalık dönernınden son-
ra Ardında bıraktığı uç kıtap Yağmura Durmuş Üç Kışı', 'Bı-
rak Büyüsün', 'Korkulmasın'
Maksut Doğan sanat anlayışını şöyle özetlıyor
"Şaırın yaşadığı topluma, tum ınsanlığa karşı sorumlu oldu-
ğu söz göturmez Bıldırısı açık anlaşılır, ulaşkan olmalı, şaırın
ayağı yere basmalıdır Hakım sınıflara ozenıp tepeden gazel oku-
ması bır şaır ıçın bağışlanacak bır kusur değıldır Bu da bır çe-
şıt sömürü bence Sömurünün her çeşıtı gıbı sanatın da sömü-
rüsüne karşıyım "
Maksut Doğan'ı hıç tanımadım Bır kaç mektubunu aldığımı
anımsıyorum Dostluklar ılle de karşılıklı konuşmalara, görüşme-
lere dayanmaz Maksut Doğan'ın ılk şıırlerını yayımlamak çalış-
maiarını ızlemek genç yaşta bu dünyadan ayrılışına tanık olmak
acı bır anı şımdı
"Bırak Büyusün"den bır şıırını okurlarıma sunuyorum
"Bu bıldığımız kan katıksız duru / Bu al rengıyle aydınlık gök-
lerde / Sokak başlarında özgurlük olmuş / Yürumuş gençlerın
yığıt yüreklerınde
Savaş boyle başlar usun suzgecınde/ Böyle gûrler gökyuzle-
rı tarlalarda / Fabrıkalarda bır ağızdan soylenır turkuler / Başlar
dık, sıkılmış yumruklar havalarda
Bır gün alırız ellerınden hakkımızı / Halkça bır yağmur oluruz,
en bereketlısındert / Olgurt başaklar doldurur tarlalanmızı / Ge-
çerız ustünden köylerımızın'
Gençliğe Güvenmedikçe...
Duşunmenın erdemini yakalayan, kendisıne oğretılmeye
çalışanları ve etrafında olup bıtenlerı sorgulayan, ataerkil aile
kurumunun baskısına başkaldıran, derslerin ve eğitım
sısteminın ilkelliğini dile getirme gucunu gosterebilen gençler
'asi', 'ukalâ', 'nankor' ya da 'saldırgan' olarak
değerlendirilmekte ve de en kotusu, gereksiz yere
cezalandırılmaktadırlar.
Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN, ÇYDD Başk.
"O bır mıkroptur" dıvordu yuzunu hıç
gormedığı N A'>ı destekleven bır oğrencısı
ıçın okul muduru, kendısının 30 >ıllık eğı-
tımcı olduğunu, pedagojı bıldığını ve bu ço-
cuğun kavbedılmış olay olduğunu anlatıyor
du "Artık hıçbır okul onu almaz" derken
gorevını yapmanın da>-anılmaz huzuru ıçın-
devdı' N A'yı ıhbar eden eğıtımcı de M C'yı
tutuklatan okul muduru de benzer savun-
malar yapıyorlardı kamuoşunun tepkısı
karşısında En buyuk dıleğım bır gun bu yo-
neucılenn çocukiarının ya da torunlannın
da bır duvara koskoca rengârenk bır "sa-
vaşa hayır" yazmalandır' Bırdıleğımın çok
kısa bır surede gerçekleşeceğıne de guvenı-
>orum
Bugun geleceğın çağdaş bıreylerını yetış-
tırmesı gereken ortaokul ve hselerde, oğre-
tım nıtelıgırun yetersızlığı kadar, eğitım yok-
suniuğunun da varlıği, durmadan yınelejen
anlamsız ve sağhksız olaylar nedenıyle goz-
ler onune serılmektedır
Duşunmenın erdemını yakalayan, kendi-
sıne oğretılmeve çalışanlan ve etrafında olup
bıtenlerı sorgulayan, ataerkil aıle kurumu-
nun baskısına başkaldıran, derslerin ve eği-
tım sısteminın ılkellığını dıle getirme gucu-
nu gosterebilen genc,ler 'ası', 'ukalâ',
'nankor' va da 'saldırgan' olarak değerlen-
dirilmekte ve de en kotusu, gereksiz yere ce-
zalandırılmaktadırlar Okul dısıplınının
çağdışı kurallanna gore sunıden ayrılma gı-
rışımı gösteren, sorular soran, doğru bul-
madığını yapmak ıstemeyen gençlerı, ya-
şamları kayacak şekılde cezalandırmak,
onurlarını onarılmayacak şekılde kırmak
sankı yönetıcılenn aslı gorevıdır Gençlenn
kışılık sahıbı olması, gudulmeve karşı çık
malan, genelde hep boyle tepkı alır buyuk
lerden, sıradan eğıtıcılerden
Bundan 30-40 vıl once bızler ortaokul ve
lısede okurken alnına perçem duşuren, ın-
ce çorap gıyen, bır erkek oğrencıvle konuş-
ma cesaretını gösteren kızla ın sık sık
"ıhtar" ve "tekdır" denen cezalar aldığını
gorurduk Oğretmenlerle tartışmaksa okul-
dan atılmava kadar varabılen sonuçlar ge
tırırdı Bızler oğretmenlerımızden olesıye
korkar, vanlış bır şe\ vapıp cezalandınlma-
mak ıçın tır tır tıtrerdık Aradan onca yıl
geçmesıne ve yervuzunde bunca değışıklık
olmasına karşın eğitım sıstemımızde ıyıye
doğru bır gelışme şovle dursun, daha da ko-
tuleyerek "ıhbar"lar, sığlık, çığlık ve çag-
dışıhklara yol alma donemıne gırılmış
Yenı yetışen gençlere, onların en sağhklı
kıpırdanışlarına gosterılen bu tur tepkıler
cezalandırmalar, 2OOO'Iı yıllara yaklaşırken
utanç verıcı bır tatumdur Hıçbır haklılık
ve mantık taşımavan bu tur davranışlarla
gençler yanlış yonlendırılmekte, kışılık bu-
nalımına gırmelerıne ve gelecek ıçın tum
umutlarını vıtırmelerıne vol acılmaktadır
^ynı ve benzer sorunlar bugunun sustu
rulmuş ve bastınlmış unıversıte gençhğı ıçın
de soz konusudur Yonetıcıler başta ohnak
uzere genelde tum öğretım uyelennce oğren-
cı bır "potansıyel tehlıke"dır, her an saldır-
gan, patlayıcı ve zararlı olabılır "O"nunla
yakın ılışkı kurmak, sorunlarını ve sorun et-
tığı konuları tartışmak yanlış ve sakıncah-
dır Oğrencıler uslu uslu derslerı dınlemelı,
not almalı, hıç soru sormamalı, taşkınlık
yapmamalı, tartışmamalı, okuldan çıkıpev-
lerıne, yurtlarına gıtmelı ve derslerıne ça-
lışmalıdırlar Soru soran oğrencıler 'hoca'-
mn konsantrasyonunu dağıttıkları ıçın ıs-
tenmezler'
Oğrencının eğitım sıstemını eleştırmesı ve
bır şevlerın değışmesı ıçın çaba gosterme-
sı, vanlışları vurgulaması en buyuk başkal
dırıdır, affedılmez bır suçtur ve her zaman
"maksatlı", "gudumlu" bu- davranış olarak
nıtelenır Bu suçlamalar oylesıne cıddı bo-
vutlar alır ve başkaldıran genç oylesıne ce
za gorur kı artık uzun sure bır başkası aynı
davranışı, aynı haklı tepkılerı, başına gele-
ceklen bıldığınden gosteremez
Sayın analar, babalar ve eğıtımcıler, ar-
tık "Bızım zamanımızda şoylevdı", "Bız bu-
yuklenmızden çok korkar, onlann sozlerın-
den asla çıkmazdık", "Dayak cennetten çık-
mıştır", "Etı senın kemığı benım" donem-
len çok çok geçmışte kalmıştır Yaşadığmız,
beynınızı ve yureğınızı ıçıne tutsak ettığımz
karanlık mağaralardan çıkınız, gozlennızı
21 yuzyılın aydınhğına alıştınnız, beynınız
de hıç kullanmadığınız hucrelerınızı çağdaş
eğitım bılgüerıyle araştıran, ıncele\en, göz
leyen, tartışan, yazan, çızen genç eğitım bı-
lımcılerının onenlerıyle doldurunuz, kabuk
bağlamış vureğmızın kılıfını atıp ıçıne sıca-
cık sevgı ve anlayış duvgularının gırmesını
sağlayınız' Hepsınden onemlısı sızm ve bı-
zım yapamadığımız, yapmayı bıle duşleye-
medığımız başkaldınvı başaran gençlenn
doğru yolda olduğuna, bu davranışların
sağhklı ve doğal tepkıler olduğuna ınanınız'
Yaşhlann gençlerden her an, her olay sıra-
sında öğreneceğı pek çok şey olduğunu, on-
larla sağhklı bır ıletışım kurmakla neler ka-
zanabıleceğımızı bır kavrayabılsek, gençlı-
ğımızde çektığımız acüann ıntıkamını bılınç
altı bır durtuyle onlardan, kendı evlatları-
mızdan, oğrencılerımızden almaktan ken-
dımızı alabılsek yaşam ne kadar daha baş-
ka, eğitım ne kadar daha çağdaş ve anlam-
lı olacaktır
1
Gerek ortaokul ve hselerde, gerekse unı-
versıtelerde sık sık basma yansıyan ıhbar, tu-
tuklama, ışkence olay lan kamuoyunda bu
yuk tepkıyle karşılanmakta, eğitım kurum-
larına ve eğıtımcılere olan guvenı sarsmak-
tadır Hemen hepsı av Iar sonra aklanan bu
genç ınsanlann yaşadıklan korkunç olav-
lann sorumlusu olan eğıtımcıler acaba ge-
celerı yataklannda rahat uyuyabılıyorlar
mı
1
'
Bır gencın yaşamında öğretmen son de-
rece önemlı bır yer tutar, ona ornek olur
Boyle çağdışı, bılım dışı davranışlarla on-
lann dunyasını ve geleceğını karartan bır
kaç yetkılının varlıği nedenıyle tum eğitım
cılerın karalanması ve guven yıtırmesı ıse
olup bıtenlenn yarattığı en acı kayıptır
Anneler, babalar (velıler) gençlık sızın
gençlığınız değıldır belkı, ama onların da
en az sızın kadar sevgıye, saygıya ve adam
yenne konmava hakları vardır Sız onları
yanlış yone ıtmez ve suruklemezsenız çocuk-
lannız sızden farklı ama çok daha bılınçlı,
yapıcı ve varatıcı olacak ve dunvamızı sızın,
bızım bıraktığımızdan daha guzel aşamalara
getıreceklerdır Onlara guvenınız, onların
haksızlığa uğramalarına tepkı gosterınız,
onlan kem gözlerden, kötu yureklerden ve
hasta beyınlerden sakınmız Doğurduğunuz
ve doğurmadığınız tum çocuklar ve ortalı-
ğa surduğunuz tum gençler sızden bunu ve
yetkılılerden de eğıtıme gönul vermış, çağ-
daş kafalı "gerçek oğretmenler" yetıştırıl-
mesını dılıvor'
KARŞIYAKA 1. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
199O/821
Ihbar eden K Yaka 2 Noterbğı tarafından muteveffa Nanfe Özo-
ner'm vasıvetnamesının tenfizı davası nedenı ıle
Muteveffa Nazıfe Ozoner mıra»çısı Melıha Ozoner adresmde bu
lunamamış olmakla, duruşma gunu olan 5/2/1991 gunu saat 10 OO'da
duruşmada hazır bulunması \e vasıyetnameyı kabul etmıvor ıse 1 av
içınde vasıyetnamenın ıptalı davası açması, aksı takdırde vasıvetna
me>ı kabul etmış ve yokluğunda davanın sonuçlandınlacağı hususu
ılanen teblığı olunur 7/1/1991
İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI'ND AN
Dosya No 99Ü/696 990 990
Davacı Ozyuva oyuncak Haydar ve Muammer Orhan veküı Av
Mehmet Elçın tarafından, mahkemenuzde ıkame olunan konkorda
tonun tasdıkı davasımn yapılan açık duruşması sonunda
Mahkememızın yukanda esas \e karar nurnarası vazılı dava dos
yası ıle ıttıhaz olunan 18 12 1990 tarıhlı kararla davacı tarafından
tekhf edılen konkordatonun tasdıkıne karar verılmış ve hukurn ke-
sınleşraış olmakla kevfıyet ılanen teblığ olunur 11 1 1991
COJHURIYEFTE/V
OKURLARA...
OKAYGÖNENSİN
Dezenformasyon...
S avaş hakkında bır ongoru kesınlıkle doğru çıktı
Korfez Savaşı tarıhın medyalaşmış ılk bûyuk savaşı
oldu Savaş alanı 2 ağustostan başlayarak 7V ekranı
oldu, hâlâ da oyle Medyalar savaş alanı oldu, savaş
medyalaştı Bu gelışme başından ben bır kaygı
konusuydu Tarıhın medyalaşmış en büyuk savaşının
en buyuk manıpülasyon ve dezenformasyon alanı
olmasının kaçınılmazlığı tedırgın edıyordu Böylece bır
savaşta, hukümetlenn ve askerlerın herkesın evındekı
TV ekranını bır mesaj taşıyıcı olarak kullanmak
ıstemelerı doğaldı Aynı ekranın hem Batı kamuoyları
hem de Irak kamuoyuna yonelık bır baskı aracı olarak
kullanılmak ıstenmesıyle olçuler şaşabılır, televızyon
yıne tanıklık gorevının dışında ışlevler ustlenebılırdı.
Oyle olmadı
Amerıkalı sıyaset ıletışımı uzmanı Rosser Reeves şöyle
dıyordu "Tecrıt olmuş, yalnız başına kalmış seçmen,
eczanede ıkı dışmacunu arasında seçım yapamayan
alıcı gıbı tereddut eder Ama sonunda kendisıne en
çok adı soylenmış markayı seçer" Şu anda da benzer
bır durumu yaşamıyor muyuz'* Mılyonlarca ınsan
evlennde, ekran başlannda yapayalnızlar Jean
Baudnllard'ın deyışıyle 'TV ekranlarının tutsağı,
rehınesı' konumundalar Naklen yayınlanan bır maç
gıbı gözlennm önünden akıp gıdıyor savaş haberlen
gorüntulen Kısa kısa, hızlı hızlı, tekrar tekrar
Anlatıcılar da yorumcular da takımlardan bınnı tutuyor,
bunu da gızlemıyor Hangı dışmacununu alacakları
şımdıden bellı değıl mP
Dezenformasyonu sozluk şöyle tanımlıyor "Haben yok
etme, onemını kuçültme ya da anlamını değıştırme
eylemı " (Larousse 1982)
Dezenformasyonun amacını "Yazılı Basın Sozlüğü"
(Pıerre Albert, Pans II Unıversıtesı, Dalloz, 1989) <
anlatıyor '
"Dezenformasyonun temel amacı, ıster bır kışı, bır
grup ya da bır ulus olsun, duşmanı, rakıbı ya da
muttefıkı yanıltmaktır Bır dezenformasyon
operasyonu, ne kadar yalan habere dayanırsa
dayansın, kamuoyunda başarılı olduğu zaman,
zıhınlerde yarattığı ızlenım her turlu duzeltmeye karşı
dırenır"
Televızyon yayıncılığının da kendı 'tıraj' ölçusü var, her
programı ya da yayını kaç kışının ızledığı saptanarak
belırlenıyor bu 'tıraj' TV yayınlarının, şırketlennın
acımasız rekabetının kuralı da bu, çünkü reklam buna
göre gelıyor ya da gıdıyor
Bu rekabetın gerektırdığı hız, yazılı başından daha da
'vahşı bır ortam yaratıyor, sayısız haber ya da görûntü
öylece, geldığı gıbı, denetlenmeden, tartışılmadan
ekrana yansıyor, mılyonlann gözune, beynıne, zıhnıne,
belleğıne, bılınçaltına ulaşıyor
Sonuçta dezenformasyona can verenler, bır anlamda
görevı dezenformasyondan sakınmak yanı doğru haber
vermekle yukümlu ınsanlar oluyor Dezenformasyon, bu
haber verıcılerın, habenn köpuğuyle ozünü, bılerek ya
da bılmeyerek karıştırmalanndan doğuverıyor Olayın
bır tek yanı, bır anda olayın butununu ortuvenyor,
olayın özu, hızla bırbınnı ızleyen goruntu ve sözcük
yağmurunun ardında yok oluvenyor Işte ' '
1 J ı r
" '
d
dezenformasyon
Seyırlık haberler medyalar sahnesını tıka basa
doldurunca, olaylann özünu merak etmeye kımsenin
zamanı kalmayınca, mılyonlarca ınsan kendisıne tek
elden verılenle yetınmeye başlayınca (Claude Julıen
tamamlıyor) "Alan dezenformasyon uzmanlarına
açılmış demektır Onların açıklamalarını ızlemek ıçın
fazla çaba da gerekmez, basıttır bu açıklamalar,
rahatlatıcıdır Ve de yanlıştır Demokrasıye ınançlarını
yıtırmıştır bu ınsanlar"
ÇAĞOAŞ YAYINLARI
H. V VEÜDEDEOĞLU
ILK MIÜCLİS
Millî Mücadele'de Anadolu
TBMM'NİN 70. YILI
1920 »1990
/ 5.000 lira (KDV ıçmde)
Odemeiı gonderılmez
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-ISTANBUL
• •
BÜRO DATA1991
• *NTSVS SA • * CATEL 0 SIN SS SVS EMS NGl ERE • & IŞ M BH.U SA *R S f S T M
LERlTCAHeT VE S*NAV ıTD g î • 9OHE B GISA^AR SAN VE T C TO 5T «BENEFCfcCV
(F**ANOİV* « BRCTHEP APONVA « » G ELEKTSONH CARET ı;E SAf^V A Ş • SMÇAÛ
SİLGJ ŞLEUUALZEMeLEfl PA2ARLAMALM ED Şte*ET • BROTHEfi FED A L M CJM • & L A 4
SE MAXtı(eSA^Ay ~O ŞT • SAUER SVÇRE • BESAŞ 3LG-SAYAR aAZAfLAUA VE T CA
RETAŞ • BOOE
C
ED ALU CUM • .OMMCOORE FE ALW OJM # CETEL O DAN UARKA
• OEI«S KAB^O SAN VE T C 0 Ş~ • D1ZGE E EKT^ONK D ŞT f DRA-<6 t>SA • DA
TEX TAV^AN) • OAZa S «=RN ^TA^/A • D€ VELOP FEO ALM CUM t DEV OP BUHO
SVSTEUE FEO ALM OJM • ^ G DE TSO"1
E ECTRA»L*~ GnöM ED ALM CUM • DUNYA
BLG1SAVAR * EKONCUS7 VA^NEvl • E L E K T R C S E H E E" RON - BU«U MAKNEUR SAHAVİ
VE TCAR6T L TD ŞT GENE-S • Lf'T'RO SE=»wS 9 ^O •*** NS ER IMAı_AT E k > = i r
LTO 5T • E KOMMUMENDSLK SANA^ VE TICARE" AŞ • EHMET* EŞ^A SAN rt'C A $
• ENTÇGftE BİLG 5 L £ M # e L E ' T - [
' O 9 S K L c
T « ELEc ROMAK BURO MAK NEtER SAN VETC
İletişim araçlarının etkin kullanımı,
teknolojik yeniliklerin izlenip firma
bünyesine uygulanması, yalnız işyeri
verimliliğini arttırmakla kalmaz, aynı
zamanda rekabetın bir adım önüne
geçilmesini de sağlar.
Yeniliğe açık sayın yöneticiler 63 yerli
ve 57 yabancı firmamn katıidiği
bu fuara mutiaka zaman aytrın.
* Ş • ^ORSA l-LETŞİMGEREÇLgfl ENDUS^ffl VE T l C A R f LTO ŞT • RDRE^S B) Gl LETaŞ*M
HZH£- ER A 5 «GOKSU B L U SA^AR VE TEKN« MALZEME ?AZA.UMkA SAN TtC TD ÇT •
GEO«o£ DALAK O
C
S X)HN OJGOS CC VUNAN STAS « OAAMMER «OtTuK S ST^MLER SA-
NAY VE TCAflET • Ş • oESTETNPfl JAPON>A « GÛNP» E EK7RONİK SAN VE C
» Ş • Gu SFAX JAPONYA • 1PC CO». (SINGAPUR) * STE JSA t l T T B M BİLG VE «*"
NAK tCARET A Ş • KTE M C R C S V S t M USA • NTEL N X S*"~TEM JSA • INTEL *ORK
S A ON USA • 5 TAVVAN « H EK BCG SA
v
Afl SfâTESML^R MUM SAN /E TİC TD $T •
•lO^CA JAPOSYA • *.LKs KAB^O VE EL KT R K PKALZE ME L£ R SANAY VE A f l f T ŞT •
«OMTRANSSJLGSAYAFSSTEMLEH tfE YAS URUNLfRi SANAV vE T CAHET TD Ş~ • KU2£V
UAİN BLRC DONATIMLAR SASAY E CARET A 5 • Kjvn^L TE £K3WuM-ASY0S SANA V^
TC * Ş • KARA<A
V
ALA3 AtFA THAi-A -HRACA V C R E T LTC ŞTl » U GP>V¥ H O . N C
JSA • UER M V»DC
O ŞLC
TMELERİ LTD $T • M « V * İ K ^ 0 S'ST'M kC tMZ L M H2ME~ ER
AŞ » M T S U 6 S H KASE COflPORATO. APONVA »MKROASAL12B 3fSAv
AH M İ
FUARDA SERGILENECEK URUN GRUPLARI
Askerı ve sfvıl amaçl» sabıt haberleşme cıhazlan, sayısal elektronık teiefon santralları,
radyo ve TV verıcı sıstemlerı, sayısal ve analog radyo lınk sıstemlerı telebılgı ve çağrı
sıstemlerı onlıne sıstemler, vıdeo konferans sıstemlen, bıtgısayar sıstemlerı ve yan
urunlerı, bılgısayar yazıcıları, çeşıtlı program paketlerı, guç kaynaklart, baskı devrelerı
ve bunlartn yedek parçaları, elektronık yazı makınelerı faksımıle hesap makınelen,
fotokopı makınelen, buro mobılya ve malzemelert kırtasıye malzemelerı, konuyla ılgılı
yaymlar
S A N ^ I C TC Ş • MA3SAMAV" VA-1RIMV6PAZARLAMAAS • MT JAPONVA • MAc
f-A.LV* • MAKRCOA A B ŞMSSTEU-ER TD • 3M JSA # NETAŞ NOR~HEfh EL C*RC
TE EKOMUN«ASYON A Ş • NORM ELEKT=1ONK SAS VE T C LTD $ T • hECT CC**»UTE«S
TAYVAN • NETTE-' SE WORK NG C HN&.0G ES Bt G SAYAP HABcRLESMg SİSTEMLEP •
OMtS MUMESS J . K • OL VETT T A L ^ A • OC^ HCtLAIOA • CX STAR APONVA • O,SE
t-ASSAS KAij V E ' A P Ş T R ^ 3AW »JCA^E A 5 • 6 L Ç 5 A * . OLÇU A. ET ER SAN«v A •
PERSEUS TAVvM, # PAMPA «AiSYET K uRUNuER HALAT M R A U A SAN T C LT" 5T # PET
•CAB •'AS C SANAV ^E <" L D 5T # P C 0 |
B £ C 3L j SAY«=l SSTEMLEF D Ş ESMAS
A Ş • °**ES WJHEN0 SL K DAN ŞMANL K 1 A 9 t " (MrTED ŞIRKE* • P ONEER VA4.IO AN •
PO»4VA •PANASONCPANl
fc-AX JAPOSVA •3TNEyBOWES USA • PR AM LSA • =AR" R
CGDLAN NGİLTERE • REX RO ARV JAPON^A • =i£GUA CRAN^A • REPAJL(=- B. G SA
YA.R r»ZMET £fl OROGflAM-AMA .E P*2ARuUylA TC VE SAN D Ş • SAMSLM3 ^JE TPO
N«CS -O TD GUNEV «ORE • S A !TA(. *A) • STRAPAC* JAPONVA, » S Q 5 SAVUNMA GS
REÇLERt SA*. 1, T C A Ş P R O LO • S1STEK SURO U A K İ N E L E R SAHAV VE TCARE^ TD
Ş • 5 SA E L E K - R O N * SSTCfcB.£R»SAMSUNG *ORE • S^O LSA «SEKOSMA JAPON
v * •5ECONC JAOf>*VA 9 A TRtıJI*>w A£X.ER F D ALM CJM • T * T L * J G TAYVAN • ' H
G MCOMFHJTEH KORE •TETMUHENDSLİK'^AN »ETC D ST »TEK»<O RANSK: OKDP
«OMONIKASVON V BUROSTSTEMLES TC SAN LTD • TECH TAV-VAN »TEKOFAKSAŞ « T E
TAŞTE E<COMUN-<ASVDN ENDUSTR ;C
TCAFLET AŞ »TIRVAKILER MPE $ **E • OS
F BA _>PCW
V
A • RANSTE UA« SAN TH R-P VT T C *T5 Ş~ • AMOAŞ * Ş • RANSTE
UAKNA :iAf*AY T H A L A T İMRA A V" TIC D S~ • TEC B LGlSAYAB VE D 5 T CARET T j
Ş • MÎA7A &İLGSAVAR LT3 Şf • T C PTT ISLETUE G £ N P
L MLOUR L Û U » TOSHISA
CCRPCRA C N JAPONYA • UNIMTSUBSM PENC -O TD JAPOSV* » u RA COAPUT R
7. Telekomünikasyon,
Bilgisayar,Büro Makine,
Mobilyave
Malzemeleri Fuarı
23-27Ocak1991
TUYW> ISTANBUL SERGİ SARAYI
T E P E B A Ş I • I S T A N B U L
Zıyaret Saatlerı Hergun 11 00 20 00
Seçkın fuarlar Seçk n zıyaretç ler