23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
\6 OCAK 1991 HABERLER CUMHURÎYET/5 Baykal konuşmadı • ANKARA (AA) — SHP eski Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Genel Başkan Erdal Inönü'nün kendisiyle ilgili olarak soylediği iddia edilen sözleri cevaplandırmak ûzere dün grupta yapacağı konuşmadan vazgeçti. Grupta, Genel Başkan lnönü'nün konuşmasından sonra birleşinıi yöneten Grup Başkanvekili Onur Kumbaracıbaşı, Baykal'ı kürsüye davet etti. Bunun üzerine Baykal, oturduğu yerden ayağa kalkarak "bugünku ortamda konuşmayacağını" söyledi. Baykal, söz konusu iddiayla ilgili bir konuşma yapmak üzere geçen hafta SHP Grup Başkanlığı'na başvuruda bulunmuştu. Akbulut-Özal. tartışması • ANKARA (Cumhuriyet Bttrosu) — ANAP grubunda Başbakan Akbulut konuşurken Plan Btttçe Komisyonu Başkanı Yusuf Özal ile sert bir dille tartıştı. Akbulut konuşmasıın başında, her sorunun grupta konuşulması ve tartışılmasından yana olduğunu vurguladıktan sonra, "Arkadaşlann da bu yönde önergeleri var. Ben bu önergeyi destekliyorum. Yalnız, komisyon başkanlannın da verdikleri değişiklik önergeleri grupta tartışılsın. Bir YÖK Yasası getirdik, verilen değişiklik önergeleri ile baştan aşağı değiştirildi" dedi. Bunun uzerine önergeleri . hazırlayanlardan Plan Bütçe Komisyonu Başkanı Yusuf özal, söz verilmesini istedi. Ancak grup başkanvekilleri ve Başbakan Akbulut, Yusuf Özal'ın konuşmasına izin vernıediler. Kendisine söz hakkı verilmemesine sinirlenen Yusuf özal, sinirli bir biçimde Akbulut'a, "Ben de başka platformda sizinle konuşurum, nasıl konuşulacağını da o zaman siz görursünüz" diye bağırdı ve hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Özal, sinirli bir biçimde grup toplantı salonunun kapısını çarparak kulıse çıktı. *Savaşa hayır' kampanyası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ankarah anne ve babalar, "savaşa" karşı imza kampanyası başlattı. Savaş istemediklerini anlatan anne ve babalann, "tüm liderler ve Birleşmiş Milletler"e yaptıklan çağnda, "Sa\r aş olmasın, çünkü biz, çocuklanmmn annesiz-babasız ve aç kalmalannı istemiyoruz" dediler. Anne ve babalann çagnsmda şu istekler vurgulandı: "Savaş olmasın, çünkü biz çocuklanmızın Hiroşima'daki yaşıtları gibi bomba şehidi, Halepçe'dekiler gibi kimya kurbanı olmasını istemiyoruz. Çünkü biz, çocuklarımızm, Lübnan, Uganda, El Salvador'daki kardeşleri gibi kuçuk askerler olmmasını istemiyoruz. Çünkü biz, onlann, Mozambik ve Sudan'daki gibi savaşta tecavüze uğramalannı istemiyoruz!' Işıklar: Birlik yok • ANKARA (Cnmhuriyet Bürosa) — HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, savaş tehlikesi karşısında Türkiye'nin ilk kez birlik içinde olmadığvnı belirtti ve tüm muhalefet partilerinin bir araya gelerek konuyu görüşmesi gerektiğini söyledi. Işıklar, Cumhurbaşkanı Özal'ın TV konuşmasını "kaygı verici" olarak niteledi. Işıklar, dün parlamentoda duzenlediği basın toplantısında, eşiğine gelinen savaştan en çok etkilenecek ülkelerin birinin Türkiye olduğunu belirterek, "Kimyasal silahlara karşı en küçük bir önlem alınmadığını, Doğu'daki insanlann göç zorunda kaldığını, Türkiye'nin işgalci Israil'in Filistinlilere gösterdiği du>arlığı dahi gösermediği" görüşlerini savandu. ARLAMENTODAN 'Savaşın eşiğindeyiz'SHPgrubundakonuşanlnönü, Özal'ı "halkınhayatıylakumaroynamakla' suçladı SHP Genel Başkanı lnönü, Türkiye'nin adım adım savaşın eşiğine getirildiğini belirterek, halka büyük bir korku yaşatıldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Cum- h u r b a | k a n ı Turgut OzaTı savaş konusunda kumar oynamakla suçladı ve "Bizi Özal'ın oyunlanndan kitn koruyacak, bilmiyonım, ama Allab korusun" dedi. İnönu, partisinin grup top- lantısında Körfez krizindeki son gelişmeler, hükumetin ABD uçaklannı Türkiye'ye çağırması ve Özal'ın önceki akşam yaptı- ğı televizyon konuşması konu- sunda görüşlerini açıkladı. lnö- nü, Türkiye'nin Körfez savaşın- da yeri olmadığı görüşünü yine- ledi ve "Adım adım sürükledik- leri savaşın eşiğindeyiz. Türkiye biiyıik bir savaş korkusu yaşıyor" dedi. Türkiye'nin saldı- n karşısında olmamasma karşın bankalara hücum edildiğini, va- tandaşın yiyecek maddesi stok- ladığını anımsatan İnönü, "Hfi- kümetin bizi adım adım savaşa sürüklediğini herkes biliyor. İs- tedikleri kadar tersini söylesin- ler, vatandaş bunıı gdrüyor" di- ye konuştu. SHP Genel Başkanı, Özal'ın açıklamalannın tutarsız olduğu- na işaret ederek, Başbakan Yıl- dınm Akbulnt'u "Yetkilerini Özal'a devrettikten sonra 'Dev- let başkanıdır, her istediğini yapar' gibi saçma bir gerekçenin arkasına sığınmakla" suçladı. İnönu, 48 ABD uçağınm Tur- kiye'ye çağrılmasını da eleştirir- ken şunları söyledi: "Ucaklan çağınyoriar, bura- da mevzilendiriyorlar. Ülkeyi sa- vaşa sokmak için her tiirlıi ha- zırlığı yapıyoriar. Arkasından da 'Biz bunları yaparken boyle bir şey düşünmedik' diye saçma ba- hanelerle bizi oyalıyorlar. 'Sava- şa girmeyeceğiz' diyorlar. Sava- şa ginneyecek insan dunyanın dört bir yanından asker çağırır mı?" Türkiye'nin savaşa girmesini gerektiren herhangi bir yükum- lülük bulunmadığını kaydeden lnönü, özal'ın muhalefete yap- tığı görüşme çağrısına değinerek Türkiye'ye bir saldırı durumun- da herkesin canını ortaya koya- rak vatanı koruyacağından kim- senin şüphesi bulunmadığını söyledi. İnönü, sözlerini şöyle surdürdü: "Sayın Özal'ın çağrısına cevap vermemize gerek yoktur. Sayın Özal'ın bizi adım adım savaşa sıiriikleyen bir planı var. Sayın Özal ister istemez buna katılı- >or. Şimdi bu planın son aşama- sına geldik. Türkiye'yi bilinme- yen bir nedenle savaşa sokacak- İarını görüyorum. Saldırı hiki- yesi bahane.. Bu savaşa bu şekil- de bilinmeyen çıkarlaria sokul- mamız Turk dış politikasına ay- kın, onun için bu dış politikayı desteklemiyorum. Bu politikayı desteklemeyi milli birlik ve be- raberliğe katkı diye görmiiyo- rum. Milli beraberiigi bozan bir hareket diye görüyorum.'' Ozal'ı, Birleşmiş Milletler ka- rarı hakkında yanlış bilgi vere- rek, ulkeyi savaşa sürüklemeye cüret etmekle suçlayan İnönü, "Bunlann hepsi oyun. Bu oyun- da Sayın Özal'ın açıklamadığı, ama kendisi için, partisi için ön- gördüğu çıkarlar var" dedi. Muhalefetle konuşması gere- kenin Başbakan olduğunu ifade eden lnönü, "Büyük güçlerin yardımcısı olmanın" Türkiye'ye yakışmayacağına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladr. "Durum çok ciddidir. Silahh giicümiizle kendi toprak bütün- lüğümüzü koruruz." DYP GenelBaşkanı Demirel Özal veAkbulut'u eleştirdi Lojistik destek, savaşa girmektir ' Vou ANKARA (Cumhuri- yet Bttrosu) — DYP Ge- nel Başkanı Siileyman I Demirel, lojistik desteğe J izin verildiği yerde Türk- iye'nin savaşın içinde ola- cağını söyledi. Amerika- dan gelecek olan 48 uçağın kullatıılma- smın Türkiye'nin savaşa sokulmasından başka birşey olmayacağını kaydeden De- mirel, "48 uçak Türkiye'de kullanüma- yacak olsa, Amerika uçaga ihtiyacı ol- duğu yerde, götürür Kuveyt'te kullanır. Buradan kuDanmayacaksa, bu neye ya- rayacak? Kullanacaksa, Türkiye yanlış bir savaşa, yanlış bir zamanda, yanlış adamlar tarafından sokulacaktır" dedi. DYP Genel Başkanı Demirel, partisi- nin TBMM grubunun dün yaptıjh top- lantıda, Cumhurbaşkanı lurgut Özal ile hükümetin, Körfez krizinde izledikleri tutumla, Türkiye'yi savaşa sürükledikle- rini vurguladı. Savaşa karşı çıkan muha- lefetin "bölücülük yapmakla" suçlandı- ğmı kaydeden Demirel, şunları söyledi: "ABD Kongresi'nin yüzde 4O'ı kuvvet kullanılmasına karşı çıkıyor. Bu durum Bush tarafından bölücülük olarak ilân edilmiyor. Türkiye bu savaşın neresinde- dir? Türkiye'ııin savaşa katüması için zo- runlu sebep nedir? Bir emri zamri var mı? Yok. 'Ülkeyi savaşa sürüklemeyin' denmesi niye bölücülük olsun? 'Ya be- nim dediğimi yaparsınız, benim dedigi- mi yapmazsanız bölücülük yapmış olursunuz' diyene biz, 'Hadi oradan' dl- yeceğiz." Türkiye'nin BM'nin Irak'a karşı am- bargo karannı uygulayan 120 ülkeden bi- ri olmasına karşın yöneticileri kendisini birinci sırada saydıkiannı anlatan Demi- rel, Türkiye'nin Irak sımnna 100 bin as- ker yığması konusunda da şunları söyledi: "28 ülke Körfez'e asker, gemi gönder- Medis'in dünkü otunımuna bazı SHP milletvekilleri çantalannayapışürdıklan "savaşa hayır" çıkartmalan ile geldiler. di. Önceki gttnkü beyanına göre Türki- ye asker göndermemiştir. Hakikaten göndermemiş midir? Türkiye'nin Irak De 270 kilometre hududu var. Bu bududa asker koymadı mı? Koydu. Ve oradaki ahali fevkalade rabatsızdır. Öyleyse Türkiye bir şey yapmamış değil. Herhal- de Türkiye'nin kendi hududunu bırakıp Kuveyt hududuna asker göndermesi dü- şünülemez. Bir tecavüze karşı tedbirdir, bu tamam. Bununla kaldı mı Türkiye? Hayır. Resmi ağızlar diyor ki 'Biz kesin- likle, bir saldınya uğramazsak bu sava- şa girmeyiz'. tyi. Siyasi iktidar kim Türk- iye'de? Onun karşısında sijusi muhale- fet blziz. Ama herhalde Cankaya, siyasi iktidar değil. Cankaya siyasi iktidara da- hilse, o zaman tarafsızlığmı yitirmiştir, Cankaya boştur. Resmi devlet başkanı, fiili devlet başkanı olmaktan çıkmıştır. Çankaya'mn ikide bir Türkiye'ye yön ta- yin etmesi, siyasi bir olaydır. 'Bu Ana- yasa'da \ardır' deniyor. Bu Anayasa'nın neresinde, Çankaya'mn Türkiye'nin dış politikasını yapacağına dair bir cümle var? Dış politikayı hükümet yapar. Or- ta yerde bir siyasi iktidar olmadığı, ikti- dar boşluğu olduğu için, siyasi iktidan da Cankaya üstlendiği için Çankaya'mn da bu Meclis'e geiip herhangi birşey izah edemediği için o televizyona çıkıp hal- ka birtakım şeyter söylüyor. Bunlar tar- tışılamıyor. Biz muhalefet olarak, siyasi iktidara muhatabu, Cankaya'ya muha- tap değiliz." Kamuflaj var Savaşın Tüıkiye olmadan yapılabile- cegini, Saddam'ın bundan galip çıkama- yacağını kaydeden Demirel, "Savaş bi- ter, masaya otururuz, pastadan pay alı- nz, harita degişir" dıyen Özal'ın masa- dan, haritadan, pastadan vazgeçip, ar- tacak turizme, gelecek yabancı sermaye- ye, silahsızlanmaya giden Avrupa'da ar- tık malzeme haline gelmiş silahlara fit ol- duğunu söyledi. Meclis'teKörfez krizi tartışmalan sert geçti Türk askeri savaşa katdmayacak' Akbalat 48 uçağı Meclis'in verdiği yetkiye dayanarak çağırdık. Kullanmak gerektiğinde yine Meclis'e gelir, Meclis'in desteğini ahnz. Alptemoçln Çağrılan 48 uçağın kullanılması Türk hükümetinm yetkisinde. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — TBMM Genel Kurulu'- nda Dışişleri Bakanı Ahmet Kurtcebe Aiptemoçin'in gün- dem dışı bir konuşmayla Körfez krizi ve izlenen politikaya ilişkin bilgi vermesi ^üzerine göruşme açıldı. Alptemoçin, Türkiye'ye çağrılan 48 Amerikan uçağının kalış süresi ve kullanılma biçi- minin hükümetin yetkisinde ol- duğunu belirterek, "Paniğe ge- rek yok" dedi. DYP Genel Baş- kanı Siileyman Demirel ise. "Savunmayı ihale mi ettiniz?" diye sordu. SHP Genel Başka- m Erdal tnönü de Türkiye'yi sa- vaş macerasına atanların so- rumluluk altında kalaeağını söyledi. Başbakan Yıldınm Ak- bulut da savaşa Turk askerleri- nin katılmayacağını söyledi. TBMM Başkanvekili Yıimaz Hocaoğlu başkanlığında topla- nan genel kurula hukümet adı- na Körfez krizine ilişkin bilsi su- nan Alptemoçin, ulusal çıkarla- nn azami ölçüde korunduğunu söyledi. Türk hükümetinin kri- zin başmdan beri net ve açık bir tavır izlediğini \e banşcı çözüm- den yana olduğunu savunan Alptemoçin, krizin başlamasın- dan bu yana Türkiye'nin izledi- ği politikayı anlattı. Türkiye'nin savunmasının guçlendirilmesi için NATO üye- si ülkelerden Patriot füzeleri ta- lep edildiğini, Güneydoğu Ana- dolu'ya asker sevk edildiğini, son olarak Amerika'dan 48 uçak istendiğini anımsatan Alp- temoçin, bu uçakların kalış sü- resi ve kullanılma biçimini be- lirlemenin hükümetin yetkisin- de olduğunu vurguladı. Hocaoğlu, ayağa kalkarak Aiptemoçin'in sözlerine itiraz eden SHP Diyarbakır Milletve- kili Salih Sümer'e, uyarma ce- zası verdi. DYP grubunun görüşlerini açıklayan Genel Başkan Demi- rel, genel kurulun bu kadar önemli bir konuda yaptığı gö- rüşmenin TV'den yayınlanma- masım eleştirdi ve Meclis'in halktan koparıldığını söyledi. Bağdat'taki Saddam'ın, Ku- veyt'teki Saddam'dan daha teh- likeli olacağını bildiren Demirel, bolgenin en büyük devleti olan Türkiye'nin, bu imajını gölge- leyecek işler yaptığını, krizin sa- vaşa dönüşmesini önleyecek gayretler içinde olmadığını kaydetti. Inönü SHP Genel Başkanı Erdal tnönü de partisinin görüşlerini açıklarken, "Birtakım hayali çı- karlar, kişisel ya da partisel açı- dan faydalar sağlamak için bu savaş macerasına ülkemizi atan- lar en büyük sorumluluk altın- da kalacaklardır" dedi. Cum- hurbaşkanı Özal'ın izlediği dış polıtikanın "emperyalist bir dış politika olduğunu" öne suren lnönü, Özal'ın yanlış dış poli- tikası için muhalefeti yanına al- ma çabası içinde olduğunu söyledi. Başbakan Yıldınm Akbulut, genel kurulda ANAP grubu adı- na söz alarak, tnönu ve Demi- rel'in eleştirüerini yanıtladı. Ak- bulut, BM'nin 678 sayılı kararı çerçevesinde 48 savaş uçağı is- tendiğini belirterek, "Türk as- keri bu savaşa katümayacak. Türk uçaklan bu savaşa katıl- mayacak. 48 uçağı, Meclis'in verdiği 108 sayılı yetkive daya- narak çağırdık. Bu uçaklan kul- lanmak gerektiğinde de, yine Meclis'e gelir, açıklar, Meclis'- in desteğini alınz" dedi. Akbulut, Saddam'ın haklı ol- duğunu söyleyen kimse bulun- madığını da ifade ederek, ko- nuşmasını, "El sıkmaya gitme- nizi bu manada anlamıyorum. Barışı sağlamaya raatuf bir ha- reket olarak anlamaya çalışıyorum" diye sürdürünce SHP'liler sert tepki gösterdiler. Körfez krizinin iç politika malzemesi yapılmamasını iste- yen Akbulut, muhalefet liderle- rinin Cumhurbaşkanı Özal'ın çağnsma da uymalannı önerdi. Akbulut, "Fikirleriniz ayn ola- bilir. Cumhurbaşkanı"nın çagn- sına icabet etmeliydiniz. Konuş- sanız ne zaran var? Saddam ile konuştnaya gidilir de ülkenin Cumhurbaşkanı ile konuşmaya neden gidilmez?" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut, TBMM'den aynhrken bir gaze- teci "ABD savaş uçaklanna sağlanaeak lojistik desleğin kap- samı ne olacak, yakıt alıp bom- ba yükleyip havalanacaklar mı?" diye sordu. Akbulut dabu konuda verilmiş bir kararları bulunmadığını, değişen şartlara göre konuyu tekrar Meclis'e ge- tireceklerini bildirdi. CUNEYT ARCAYUREK SBP 18. PARTİ OLARAK SİYASİ YAŞAMPA Sadun Aren GrenelBaşkan m 1 ANKARA •F ^j^ ı ^ s > ' (Cumhuriyet ı, """»'j Bürosu) — Sosyalist Birlik Partisi, 18. parti olarak si- yasi yaşama katıldı. Partinin 114 kurucu- sunun tümüne yakını lçişleri Bakantığı'na gelerek kuruluş bildirgelerini Bakanlık Genel Sekreteri Mustafa Çetin'e veı- diler. SBP'nin kuruluş bildir- gesinde, "din, dil, cinsiyet ay- rımcılığı yapmadan, Türk Kürt tüm yurttaşlar, sınıfsız, sömüriisüz, tahakkumsüz bir yürüyüşe" çağnldı. SBP Ge- nel Başkanlığı'na Prof. Sadun Aren getirildi. Bağımsız milletvekilleri Ke- mal Anadol, Hüsnü Okçuoğ- lu, Kâmil Ateşoğullan, Ekin Dikmen, eski parlamenterler- den Sadun Aren, Hikmet f .ş- men, Nedim Tarhan, İHD Ge- nel Sekreteri Akın Birdal ve yüz kadar kurucu dun sabah saat 11.00'de lçişleri Bakanlı- ğı'na gelerek genel sekretere kuruluş için gerekli doküman- lan verdiler. Çetin, 18. siyasi partinin kuruldugunu bildirdi. Çetüı'in her zamankinin aksi- ne partiye başanlar dilememe- si dikkat çekti. Partinin kuruluşu nedeniy- le basına dağıtılan kuruluş bil- dirgesinde, partinin sosyalist birlik sürecinin temel bir adı- mı olarak görüldüğü belirtile- rek "Devletçi sosyalizmi red- dederek insanı hiçbir yüce ide- alin aracı kılmayan, çoğulcu, demokratik ve sosyalizm için mücadeleyi esas ~ kabul ediyoruz" denildi. "Bugün Karşı karşıya bul- duğumuz gibi kirnsenin bizi bir savaşun içine sünikleyeme- yeceği, devletten korkan in- sanlann degil, kendi kendini yönetmeye başlayan, devleti sınıriayan ve denetleyen yurt- taşlann Türkü, Kürtü. kadını. erkeğiyle eşit, yaşandır bir çev- rede. doğayla uyum içinde ve emeginin hakkına sabip çıka- bildiği bir Türkiye'yi ozlıiyo- ruz." SBP'li 114 kurucu, kuruluş bildirgesini İçişleri Bakanlığı'- na verdikten sonra yaptıklan toplantıda Prof. Dr. Sadun Aren'i oybirliği ile genel baş- kanlığa seçtiler. Kurucuların 16'sının bayan olduğu SBP, TBMM'de 4 mil- letvekili ile temsil ediliyor. Bir süre sonra da TBKP'nin uye- leri bu partiye katılacaklar. YAZIYOR T0 ile Akbulut Zrtlaşması palavraANKARA — 2 Ağustos'ta Saddam'ın Kuveyfi işgalinden sonra ABD Silahlı Kuvvetleri'ni Suudi Arabistan toprakları- na çağıran gerekçeyle, Amerikalılarla içeriği bütünüyle bi- linmeyen türlü pazartıklardan sonra TÖ'nün Akbulut hükü- metıne kabul ettirdiğı 48 ABD savaş uçağını Türkiye'ye ça- ğıran gerekçe arasında kıl payı fark yok. Her iki çağndakı dayanak, olası frak saldırısına karşı öl- keyi birlikte savunmak. Beş ay farkla açıklanan iki gerekçe aynı kapıya çıkıyor. ABD askeri varlığı bu ülkelere yerieşiyor. Suudi Arabistan topraklarıyla Körfez'deki yabancı asker- ler büyüye büyüye savunma savını aştı ve Irak'a saldırma- ya hazır büyük bir kuvvete dönüştü. Bugün 48 uçak çağır- dık. TÖ'nün baskısıyla önümüzdeki birkaç gün içinde hü- kümetin alacağı son bir kararla, incirlik'te üslenen bugün sayısı 48, yann belki de 148 ABD savaş uçağının Irak'a sal- dırmasına izin vermek üzereyiz. Birinci cephe; Dahran-Riyad-VVashington çizgisinde oluş- tu. Daha bir iki gün önce CNN'de yerli-yabancı herkesin göz- leri içine bakarak tersine resmi beyanlarda bulunan TÖ'nün; Amerikalılarla yaptığı son anlaşmadan sonra, ikinci cephe Türkiye'nin Güneydoğu sınırlan-Ankara-VVashington eksenin- de oluşuyor. TÖ, daha iki gün önce yadsıdığı ikinci cephe gerçeğini önceKİ günden başlayarak aşama aşama uygu- lamaya sokuyor. TBMM'den savaş hali ilanı geçirmeye niyetli olmadığını dün beyan buyuran hükümet, topraklarımızdan komşu ül- ke topraklarına yapılacak saldırılara olanak hazıriayarak ül- keyi fiilen savaşın içine itiyor. Kaçınılmazgerçek şu; bir gün önce söylediğini ertesi gün değiştirerek TO; kamuoyunu, in- sanlarımızı, hatta ve hatta yeterınce biigi vermeyerek savaş- tan birinci derecede sorumlu çevreleri günlerce oyaladık- tan sonra zamanı geldi diyerek Türkiye'yi ateşe atıyor. Dün yeni sahneler izlendi ve hükümetin, ülke savunma- sında yer alsın diye çağırdığından dem vurduğu Amerikan uçaklanna, İncırlik'ten kalkarak komşu ûlkeye tonlarca bom- ba atma, çeşitli saldınlar yapma izni vereceği açıklandı. Dünkü basın toplantısında Akbulut, hâlâ bu iznin başka bir ülkeyle savaş halı yaratmayacağını savunuyordu. Daya- nağı ise, "Türk askerinın savaşa dahil olmayacağı" güven- cesini inandırıcıhktan uzak biçimde vermesiydi. Oysa, 48 uçağın çağnldığı resmen açıklandıktan sonra, önceki akşamdan düne doğru hükümetin TBMM'den "yeni bir yetki ya da yetkiler isteyeceği" söylentileri başkentte yo- ğunlaşmıştı. Ne var ki dün saat 14.00'e kadar yeni yetkinin ne biçim bir şey olduğunu kimse doğru dürüst bilmiyordu. Çogunluk, hükümetin savaş hali ilanını Meclis'e getirece- ğini öne sürüyordu. TÖ ise, sabah kahvaltısı saatlerinde TBMM'ye geliyor, milletvekillerini grup grup kabul ederek "isteyeceği yeni yetkilerde" hükümete yardımcı olmalannı istiyordu. İşin gizlisi saklısı kalmamış, konu ortaya dökülmüştü. TÖ^ nün milletvekillerine söylediğine göre, aslında İnciriik Üs- sü'nü ABD'lilenn kullanması için Meclis'ten yeni yetki iste- meye gerek yoktu. Daha önce Meclis'ten (ANAP çoğuntu- ğu zorlanarak) alınan iki yetki karîşığı İzin, hükümetin ABD- lilere olabildiğince geniş konuksevertik göstermesi için ye- terliydi. Zaten Baker da böyle düşündüğünü. Ankara'yı ilk ziyare- tinde Esenboğa Havaalanı'nda soru üzerine açıklamış, o ta- rihten sonra Körfez savaşında Türkiye'deki üsler ABD hari- talarından hiç silinmemişti. Ne var ki, TÖ'nün anlatımlarıyla bakanların kuliste verdi- ği bilgiler, sanki hükümetle Cankaya arasında bir zıtlaşma- yı gündeme getiriyorbu. Üssün kullanımında Meclis iznin- de askerlerin direndiğini bilen Akbulut, İnciriik'in ABD'ye açt- labilmesi için Meclis'ten "yeniden yetki"de direniyordu. Dün, TÖ kaynaklı bilgileri ve Akbutut'un basma söyiedik- 0 lennı peşpeşine dinledikten sonra şu yargımız pekişiyordu: Akbulut ile TÖ arasında üssün kullanımı konusunda zıt- laşma olmadığı gibi, görüş ayrılığı da yoktu. Bir ve bera- berdiler. TÖ gibi Akbulut da, daha önce Meclis'ten alınan izinler çerçevesinde İncirlik'i Amerikalılara peşkeş çekebileceğini pekâlâ biliyordu. Ne çare; muhalefet, kamuoyu gibi önemli etkenler sürekli "bir doğruyu" dile getiriyor ve üsten kalka- cak uçaklann Irak'ı vurması halinde, Türkiye'nin "doğrudan savaşın içine gireceğini" vurguluyorlardı. Bir yeni yetki istemiyte üs konusunu Meclis'e götürerek hem muhalefeti "tatmin edebilir", hem de daha önemsedi- ği bir gereksinimi karşılayabilirdi: TBMM'yi -daha doğrusu ANAP grubunu- sorumtuluğa or- tak edecekti! Bu nedenle, önümüzdeki günlerde adı savaş hali ilanı olmayan, ama Türkiye'yi fülen savaşa sokmaya ye- terli İnciriik Üssü'nün kullanımıyla ilgili izin tezkeresini Mec- lis'e getirecekti. Tabii, İnciriik'in kullanımı Akbulut'a göre, sa- vaşa girdiğimizi göstermezdi! Başbakan, dün sık sık -sözleri TV'den de yayımlanacaktı- 'Türk askerini savaşa sokmayacağını" yineledi. Halka "bir şey duyumsatmaya özen gösteriyor" gibiydi. Adeta, "Canım yabancı askerler uçar, gider savaşır, bizimkılerse karışmaz" demeye getiriyordu. Bu izlenimi söyledik Akbulut'a. Izleni- mi reddetmek bir yana, dudaklarmda "memnuniyet ifade eden kıvnmlar" gözlendi. Nitekim söylediklerinin özeti şuy- du: İkinci cephe açmıyormuşuz. Silahlı savaşa askerimizi "müdahil kılmıyormuşuz". Başka topraklarda gözümüz yok- muş. Harita değişıklığine de karşıymışız! Başbakan, "şartlar zorladığı an" üssün kullanımıyla ilgili tezkereyi Meclis'e getireceğini söylüyordu. Demek ki, Ame- rikan stratejistleri İkinci cephenin fiilen ne zaman açılması- nt istiyorsa, tezkere o zaman Meclis'e gelecekti. ABD-Türk kanşımı oyun, baştan sona açık seçik ortaday- dı. Muhalefet gruplarında iki lider önceki gecekı gelişmele- re, TÖ'nün TV konuşmasındaki öğelere dayanarak eleştirn lerde bulundular. Dün Meclis'te grup konuşmalarına koşut irdelemeler yaptılar. lnönü ile Demirel, iki noktada buluştu: (1)- TÖ ve hükümet, Türkiye'yi adım adım savaşa götürüyor- du. (2)- Anayaşa dışı davranışlaria konumunu dış politika- da kullanan TÖ'nün zirve çağrısına gitmeyeceklerdi! İnönü'ye göre; TÖ, ülkeyi savaşa götüren ptanının son aşa- masındaydı. Demirel'e göre ise TÖ, seçim sandığina gitmek- tense, savaşa gidiyordu. Vurgulanan sonuç ise şöyle: Çankaya'daki TÖ, bugün ulusal birliğin önündeki tek engeldi. INGILTERE'DE INGIUZCE ACIKAYBIMIZ Merhum Ö.Talât Erkmen, Cahide Erkmen, Ecved Ziya Arıca ve Enise Arıca'nın torunları, Ülkü Özkaya, Ayşe ve Bülent Erkmen, Can ve Füsun Bulçum'un yeğenleri, Yonca Özkaya, Yeşim Bakırküre, Emre Erkmen, Gökçe Özkaya ve Kaan Bulçum'un kuzenleri, Merhum Sinan Erkmen'in kardeşi, N.Hakan Erkmen'in ağabeyi Kutlu ve Ferhunde Erkmen'in sevgili oğulları GENÇ BAYAIUAR. İngilizceyl ücretsiz hazırlık kurslanmızda . ve İngiltere de aileler yanında * bedava öğrenin AU-PAIRliK BİZİN İŞİMİZDİR. İst.:135 15 99 İzmir:28 75 34 Sehıtmuhtar Cd. 37/7 Taksim-IST. 13 Ocak 1991 gecesi Gazi Magosa'da geçirdiği trafik kazasında vefat etmiştir. Cenazesi 16 Ocak 1991 Çarşamba günü (bugün) Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Cebeci Asri mezarlığında toprağa verilecektir. AİLESİ NİŞANTAŞI RESTAURANT Düğün Salonlan > Yemekli-Kiîi başı 16.500 TL. I> Mezeli-Yemekli 19.500 TL. Rez. 147 62 39 - 147 74 40 Salonlarunız klimalı ve 400-1000 kıjılıkrir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle