18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 1991 Sudan'da isyancı avı • HARTUM (AA) — Sudan ordu birlikleri ile isyancı Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) arasında meydana gelen çatışmalarda 80 gerillanın öldürülduğü bildirildi. Başkent Hartum'da çıkan 'Guwat el Musallaha' gazetesinin bildirdiğine göre isyancılardan .65'i Sudan'ın yukarı Nil bolgesindeki çatışmada öldü. Çatışmalann ne zaman olduğu belirtilmedi. 1983 yılından beri hükümet birlikleriyle çarpışan SPLA, Ulkenin Hıristiyanhğın yaygın olduğu güney bölgesine özerklik tanınmasını istiyor. Sudan'ın orta ve kuzey bölgeierinde Müslüman nüfus çoğunlukta bulunuyor. Pomaklar parti kurayor • ATİNA (AA) — Yunan dışişlerinden iyi haber almasıyla bılinen haftalık 'Pondiki' dergisi, son sayısında, Batı Trakya'da Pomakların 'siyasi bir hareket' kurduklarını bildirdi. Dergi, sadece Pomaklardan oluşacak bu örgütün 'Yeni Hareket' ismini taşıyacağını ve kuruluşunun ocak ayı sonuna kadar resmiyet kazanacağını ileri sürdü. 'Yeni Hareket'in, "Batı Trakya'da Dr. Sadık Ahmet ve Ahmet Faikoğlu'nun, Türk-Yunan ilişkilerine ve azınhğa zarar verdiğine inanan Pomaklardan" oluştuğunu iddia eden Pondiki dergisi, bu örgütün seçimlerde Yunan siyasi partilerinden adaylar göstereceğini yazdı. Iranlı hacılara yasak kalktı • LEFKOŞA (AA)— Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, 10 yıldır Jranlı hacılara uygulanan yasağı kaldırarak Iranlı hacılann, Irak'taki kutsal yerleri . ziyaret edebileceklerini bildirdi. Irak Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre Saddam, söz konusu açıklamayı, iktidardaki BAAS partisinin bugünku toplantısı sırasında yaptı. Saddam, geçen hafta Tahran'a üst duzeyde bir Irak heyetinin gittiğini ve banş anlaşmasımn son aşaması olarak bu yasağın kaldırılmasına karar verildiğini söyledi. Irak, 2 ağustosta Kuveyt'i işgal etmesinden sonra İran ile barış anlaşması imzalamıştı. Saddam, Irak'a karşı Körfez'de oluşturulan çokuluslu guce ağırlık vererek İran sınırındaki Irak askerlerinin büyuk bir bölumunu çekmişti. Irkçı liderin göruşü • BRÜKSEL (AA)— Belçika'nın aşırı sağ partisi Het Vlaams Blok (Flaman Bloku) milletvekillerinden Phillipe de Winter, "Islam dunyası liderine kavuştu, Bu, Saddam'dır, artık Müslümanlardan her turlu kötuluk bekleyebiliriz" dedi. De Winter, Belçika televizyonuna verdiği demeçte şöyle dedi: "Uzun süredir Islarn dunyası bir lider aradı. İşte şimdi bu lidere kavuştular. Bu da Saddam'dır. Muslümanların tüm amacı Hıristiyanlığı yok etmek. Türkiye'ye uçak ve silah vermemiz hata. Bu silahları ileride bizlere karşı kullanacaklar. Amerikalıların tek amaçları petrol. Avrupa ile hiç ilgilenmiyorlar. Artık İslam dünyasına karşı tedbır alma vakti geldi. En kısa zamanda Belçika'da ve AT'de bulunan camileri kapatmaiıyız. Biz Hıristiyanız. Kanımız temiz kalmah." Portekiz'de seçim • Dış Haberler Servisi — Portekiz'de dün seçmenler, yeni bir devlet başkanı seçmek için sandık başına gittüer. AP ajansının haberine göre seçime katılım oranı oldukça dttşük kaldı. Gözlemcilerin seçimden önce yaptıkları tahminlerde sosyalist Devlet Başkanı Mario Soares'in yeniden bu göreve, seçileceği görüşü ağırhktayd'ı. 1986 seçimlerinde oylann yuzde 51.2'sini toplayan Soares'in bu kez Basilio Horta karşısında daha açık bir farkla kazanması bekleniyor. Mario Soares, 1986 yılında yapılan seçimleri kazanarak Portekiz'in 60 yıldır ilk 'serbest seçimle işbaşına gelmiş sivil başkanı' sıfatını kazanmıştı. DIŞ HABERLER CUMHURİYET/11 Irak'a tanınan sürenin bitmesine çok az kala savaş korkusu kitlelerisardı Batı, savaş heyecanı yaşıyorFransa Suudi Arabistan'daki Fransız birliklerinin 'sayunma düzeni'nden 'saldın düzeni'ne geçirildiği haber verildi. Barış yürüyüşleri gittikçe büyüyerek sürüyor. Dış Haberler Servisi — BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a Kuveyt'ten çekilmesi için tanı- dığı sürenin bitimine (15 ocak) bir gun kala, Batı'da kitleleri korku sararken banş için göste- riler de yoğunlaşıyor. Almanya Savaş karşıtı gösteriler yoğunlaştı. Sokaklara dökülen yüz binlerce kişi- Tetrol için kan dökülmesin", "Petrolün fiyatı 300 bin ölü mü?" sloganları ile gösteriler yapıyor. İngiltere Londra hükümeti İngiltere'de terör olasılığına karşı yoğun önlemler alıyor. İngiltere'de, çıkacak bir savaşta kimyasal silah kullanılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Almanya n okunuyordu. Barış gösterileri, "Sendikala- nn siyasete kanşmasını" yasak- lamayan Almanya'da, en buyuk işçi kuruluşu olan Alman Sen- dikalar Birliği, Sosyal Demok- rat Parti, banş dernekleri, çev- reci gruplar ve kiliseler tarafın- dan düzenlendi. "12'ye 5 kala" Alman bilim adamları da kamuoyunu Kör- fez'de olası bir savaşın korkunç sonuçlarına karşı uyanyorlar. Bilim adamları, savaşta nukle- er silah kullanılması ya da rad- yasyonun açığa çıkması halinde bunun sonuçlannın Çernobil fa- ciasından kat kat fazla olacağı- nı vurguluyor. Ortadoğu'daki petrol yataklarının ateşe veril- mesi ve yakılması halinde de atom bombasından sonra goz- lenen "nükleer kış" ortamının doğması bekleniyor. Bilim adamları yaptıkları açıklama- larla "politikactlan savaşın ger- çek sonuçları hakkında aydınlatmak" amacını gudü- yorlar. ttalya Roma muhabirimiz Nilgân Cerrahogiu'nun bildirdiğine go- re İtalya'nın en büyük ulusal tutkusu futbol dunyası da banş- tan yana tavır koydu. Diğer gençler gibi silah altına alın- maktan korkan futbolcular, dün Juventus-Pisa maçında stadyumdaki taraftarlarından ayağa kalkıp "banş" diye ba- ğırmalannı istediler. Seyirciler de bu isteğe uydu. İtalya'nın ezici çoğunluğu Saddam'ı bir fanatik olarak görmekle birlikte banş için Irak'la görüşmelere devam edil- mesini istiyor. Komünistlerin organı "UNİTA" gazetesinin yaptığı bir kamuoyu yoklama- sına göre iyimser tabiatlı Ital- yanların çoğu barışın kurtarıla- bileceğini inancında. Yüzde 66.6 krizin hâlâ olumlu bir şe- kilde sonuçlanabileceğine inanı- yor. Bir hafta once yuzde 70 ci- varında olan bu orandaki dü- şüş, 15 ocak tarihinin yaklaş- makta olması denli, televizyon- da yayımlanan bir Saddam söy- leşisine de bağlı. Yılbaşından önce yapılan ve devlet televizyo- nu RAI tarafından Saddam propagandası diye sansürlenen polemik soyleşi, gazetecılik çev- relerinin "ozgün yayın" için yaptığı baskılar sonucunda ge- çen perşembe günü yayımlandı. Yaklaşık bir saat süren söyleşi- nin ardından yapılan kamuoyu yoklamaları, Italyanların Sad- dam hakkındaki duşüncelerini olumsuz yönde etkilediğini gös- terdi. Ingiltere Londra muhabirimiz Edip Emil Öymen'e gore Körfez'de savaş olasılığı artarken İngilte- re'de, terör ihtimaline karşı "göriinmez önlemler" alınıyor. Halkta en ufak bir panik yok. Gorunürde her şey normal. An- cak havaalanları başta olmak üzere petrol tesisleri, istasyon- lar, haberleşme merkezlerinde sessiz sedasız buyuk önlemler alındığı anlaşıbyor. Edinilen bil- giye göre bir savaş durumunda havaalanlarında terminal bina- lanna sadece biletli yolcuların girmesine izin verilecek, "şaibeli" adreslerden postala- nan paket ve mektuplar ulkeye sokulmayacak. Silah taşımama- sı ile ünlü Ingiliz polisi, şimdi buyuk havaalanlarında kurşun geçirmez yelek ve ellerinde oto- matik silahlarla dolaşıyor. İngil- tere'ye Irak ve Kuveyt'ten gelen yolcular, bir süredir ülkeye gi- riş işlemleri sırasında diğerlerin- den ayrılıyor ve onlarla termi- nalde ayn bir bolumde özel go- Almanya muhabirimiz Dilek Zaptçıoğlu'nun haberine göre BM ultimatomunun son saatle- rine doğru Almanya'da savaş korkusu geniş kitleleri sardı. Hafta sonunda ulkenin 120 ay- n yerinde yüz binlerce kişi so- kağa döküldu ve "Körfez'de sa- vaşa hayır" sloganları ile gösteri yaptı. Kiliselerde barış duaları diizenlenirken Doğu Almanya'- nın belli başlı kentleri de sava- şa karşı yürüyüşlere sahne oldu. Pankartlarda "12'ye 5 kala Körfez'de savaşa hayır - Petrol için kan dökülmesin - Petrolün fiyatı 300 bin ölu mü?" yazıla- ÖZAL'IN DEMECİ: Barış ihtimali arttj Cumhurbaşkanı özal, Amerikan ABC Televizyonu'na verdiği demeçte, ABD Kongresi'nin kararından sonra barış ihtimalinin arttığını söyledi. VVASHINGTON (Cumhuri- yet) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dun Amerikan ABC Tele- vizyonu'na verdiği demeçte, Kongre'nin ABD Başkanı Geor- ge Bush'a destek kararından sonra barışçı çözum şansının arttığını söyledi. Özal, dün sabah "David Brinkley İle Bu Hafta" adlı ha- ber programının konuğu olarak Amerika'nın unlü sunucuların- dan Brinkley'in sorularını yanıt- ladı. Soru-yanu bölümune geçil- meden önce Türkiye tanıtılır- ken, "Türkiye'de bulunan yüz- lerce Amerikan savaş uçağının bir savaşta buyuk rol oynayaca- ğı" vurgulandı. Brinkley, Özal'a, "Savaş ola- sılığı nedir?" diye sorunca, Özal, "Amerikan Kongresi'nin Başkan Bush'a destek kararın- dan sonra kanımca barışçı çö- zum şansı artü. Irak Meclisi'nin ne karar alacağım bekleyip gö- rdim" dedi. Brinkley, Özal'ın bu yanıtı uzerine kulaklarına ina- namamış gibi, "Arttı mı dedi- niz?" diye tekrar sordu. Cum- hurbaşkanı Özal bunun üzerine, "Kanımca arttı" diye konuştu. Özal, Brinkley'in, "Sınırda askerieriniz var, bir saldın mı bekliyorsunuz?" sorusuna da şöyle yanıt verdi: "Sanmıyonım, bilmiyorum, tahmin güç. Irak'ta kamuoyu düşüncesi diye bir şey yok. Bir adamın karan ile işler oluyor ve bu kararın ne olacağını tahmin etmek çok guç. Ama sınırda ye- terli gücümuz var." Brinkley, "Sizin Irak'a karşı eşsiz bir yaptınm gücünüz var, suyunu da kontrol ediyorsunuz" deyince Özal, şunları söyledi: "Bu doğru değil, Fırat doğru- dan Irak'a gitmiyor, once Suri- ye'den geçiyor. Suriye de bu krizde müttefik. O yüzden im- kânsız ve zaten bu işin yolu da 'SAVAŞ DEĞİL, AŞK YAPALIM' — Almanya'da günlerdir sokaklara dokülen yüz binlerce kişi savaş kaışrtı gösteriler düzenliyor. bu değil." kişinin katıldıgı bir gösteride, "Savaş değil aşk yapalım" yazılı pankartlann taşındığı gönildü. (Fotoğraf: AFP) revliler ilgileniyordu. Bu işlem sürdürulecek. Bir savaş duru- munda, İngiltere'de yaşayan ve Saddam yanlışı olduğu bilinen- lerin eski ordu kamplarında en- terne edilmesi de söz konusu. Irak'ta üslendiği bilinen terör örgütleri ile Irlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) arasındaki ilişki- ler konusunda da şimdi yetkili- ler kılı kırk yanyor. Çıkacak bir savaşta kimyasal silah kullanılacağına kesin gö- züyle bakılıyor. Bu nedenle ln- giltere'de 7.500 haştane yatağı acil yanık tedavisi için ayrıldı. Fransa Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un haberine göre Irak'a, çekilmesi için verilen surenin bi- timine iki gün kala Suudi Ara- bistan'la Kuveyt'i ayıran sınır boyunca mevzilenen Fransız birliklerinin "savunma diize- ni"nden "saldın düzeni"ne geçi- oveno Stuttgart kentinde 30 bin rildiği haber veriliyor. Cumar- tesi günü yapılan ve başkent Pa- ris'te 100 binin üzerinde bir ka- labalık toplayan barış yurüyuş- lerinde gozlenen başarının ar- dından gösterileri düzenleyen "75'ler Komitesi" saü gunü bir kez daha toplanacak. Toplantı- nın hedefi, iki gün sonra topla- nacak Fransız Parlamentosu üzerinde etki yapmak. Fransız Parlamentosu 17 ocak perşem- be günü olağanüstü toplanarak Irak'a karşı cumhurbaşkanına "kuvvet kullanma" yetkisi ve- rilmesini görüşecek. Paris'in, özellikle başta Ceza- yir olmak ü,zere Kuzey Afrika ülkeleri, SSCB, Almanya, îspanya ve Yugoslavya ile savaş çıkmasını son ana kadar engel- lemek üzere ilişki sürdürdüğü ifade ediliyor. Klasik sağa mensup muhale- fet partilerinin 17 ocak perşem- be günü yapılacak "yetki oyla- masında lehte oy verecekierini şimdiden belli etmeleri nedeniy- le Mitterrand'ın yetki alması ke- sin olarak göruluyor. 15 ocak- tan, önce ve sonra barış girişim- lerini "en ufak umut ışığı söne- ne kadar" sürdureceğini geçen çarşamba düzenlediği basın top- lantısında duyuran Mitterrand, 'faydasını şimdilik görmemek- Ie beraber' gereğinde bu iş için Bağdat'a bile gideceğini bir so- ru üzerine belüimişti. Ne var ki Irak çekilmediği takdirde Fransa "sorumluluğu- nu yerine getirerek" savaşa gir- meye kararlı gözuküyor. Mitter- rand, "uluslararası hukuk dti- zeni"ni korumak amacıyla ya- pılacak bu operasyona katılma- dığı takdirde Fransa'nın BM Güvenlik Konseyi daimi üyeli- ği sandalyesinin ve Fransa'mn dünyadaki itibarının tehlikeye gireceğini vurgulama gereği de duymuştu. Temelde fark yok Geçen çarşamba günku basın toplantısında Mitterrand, Fran- sa ile ABD arasındaki görüş ay- rılıklarının "özgiin noktalaıiâ sınırlı olduğunu, temelde bir fark olmadığım" söylemişti. Bu toplantıda Fransa Devlet Başka- nı, 24 eylulde BM kursusünde yaptığı konuşmada Amerikan kamuoyunda tepki uyandıran, "Irak'ın çekilme niyetini bildirmesi" ifadesine tekrar dik- kat çekerek ABD Başkanı Bush'un da aslında bu konuda farklı bir şey söylemediğini, Ge- orge Bush'un Irak'tan bir prog- ram dahilinde Kuveyt'ten çekil- mesini istediğini vurguladı. Bi- lindiği gibi Mitterrand söz ko- nusu konuşmasında 4 noktalık bir plan sunmuştu. Mitter- rand'a göre Paris'le Washing- ton arasındaki ayrılık noktası, "Filistin sorunu konusunda uluslararası konferans toplan- ması." Fransa Cumhurbaşkanı "Bir ara Amerika ile aramızda var gözüken görüş aynhğının aslında olmadığı daha sonra or- taya çıktı. Aynlık varsa, ikincil değilse bile özgiin noktalarda var" dedi. Mitterrand bu ayrılık nokta- larını şöyle dile getirdi: "tsrail- \rap ihtilafının çözümii için uluslararası konferans toplan- ması konusunda Fransa ile ABD hiç bir şekilde aynı yakla- şıma sahip değil. Amerikalılar bu çozum perspektif ine eskiden beri karşı oldular. Bu yüzden aramızdaki yaklasım farkını an- layışla karşıh>orum. Çunkii şimdi fikir değiştirmeleri, Sad- dam Hüseyin'e verilmiş kabul edilemez bir taviz gibi görüne- bilir." £t m*nİt gazetesindeKralHüseyin'e açık mektupyayımlandu Filistin sorununun çözümü içinDış Haberler Servisi — Musevi kökenli Fransız yazar Marek Halter 5 ocak tarihli 'Le Monde' gazetesinde ya>ımlanan açık mektu- bunda L rdıin Kraiı Hüse>in'in krallıktan çe- kilmesinin Filistin sorununun çözümiinde önemli bir adım olacağını öne sürdü. Maka- lenin geniş bir özetini sunuyoruz: Majesteleri. Sizinle 17 yıl önce gizli bir görüşme yap- mak için geldiğiniz Tel Aviv'de göruşmüş- tuk. Siz bu göruşmede îsrail'le bir barış an- laşmasına imza koyacağınızı vaat etmiştiniz. Aynı sozü daha sonra Şimon Peres'e, sonra İzak Rabin'e, sonra Moşe Dayan'a, sonra Haim Herzog'a, sonra Moşe Arens'e ve ni- hayet tzak Şamir'e verdiniz. Ama sozunüzu hiçbir zaman tutmadjnız. Bunu yapamazdı- nız, çunkü 1953'ten beri size ait olmayan bir ülkeyi yonetiyorsunuz ve bunu çok iyi bili- yorsunuz. Ürdün'un üç milyon nufusu var. Kesin bil- gilerden >oksunuz, ancak uluslararası uz- manlar ulke nufusunun %72'sinin Filistin- lilerden oluştuğunu soyluyor. Siz ise bu sa- y»yı "Vo56 olarak kabul ediyorsunuz. Sizin aileniz dışardan geldi. Hicaz köken- li buyukdedeniz, Osmanlı Imparatorluğu'na karşı İngiltere ile pazarlık etti. Aralarında de- deniz Abdullah'ın da bulunduğu uç oğlu ile birlikte Turklere karşı isyana katıldı. 16 Mayıs 1916'da İngilizler ve Fransızlar bolgeyi paylaştılar. Buyukdedeniz Huseyin İbn Ali, ancak Bağdat tahtını koparabildi. Dedeniz Abdullah, Kudus'te Churchill'le bu- luştu ve Ürdun ırmağının doğusunu aldı. Ür- dun ırmağının batısı Yahudilere ayrılmıştı. Birleşmiş Milletler 1947'de Filistin'in iki dev- let arasında paylaşılmasını kararlaştırdı, Is- railliler ve Filistinliler arasında. İsrailliler ka- ran kabul ettiler ve bağımsızhklannı ilan et- tiler, bu aynı zamanda BM kararı uyarınea bir Filistin devletinin kurulmasını fiilen ka- hastalanrnası uzerine 1953'te siz tahta çıktı- nız. Batı yakasındaki Filistinlilere karşı sert yöntemler kullandınız, katliamlar, işkence- ler, hapis. Bir-Zeh Üniversitesi kapalı, oku- la kilit vuruldu, sanayiler Amman bölgesi- ne taşındı. Filistinlilerin size karşı giriştikleri birçok isyana, komploya ve suikast girişimine kar- şı Israil'e ve Israil gizli servisine güvendiniz. Nisan 1957'de, Temmuz 1958'de, Mart Musevi kökenli Fransız yazar Marek Halter, Le Monde gazetesinde Ürdün Kralı Hüseyin'e açık mektup göridererek Filistin sorununun çözüme ulaşması için tahttan çekilmesi önerisinde bulundu. Marek, Kral Hüseyin'e, "Sizden çekilmenizi istiyorum" dedi. bul anlamına geliyordu. Ancak Arap ulke- leri ve bu arada Ürdün paylaşma fikrini red- dettiler ve İsrail'e karşı topyekûn savaş ilan ettiler. Bu vesile ile dedeniz Filistinlilere ay- rılan Batı yakasını işgal etti veilhak etti. De- deniz 1950'de kendisini Jeriko'da Filistin- Urdun birliğinin egemenı ilan etti. Bu yüz- den Golda Meir ile birçok kez gizlice göruş- tu. Dedeniz 1951'de El-Aksa Camii'nde bir Filistınii tarafından hançerlendi. Babanızın 1959'da, Ağustos 1960'da, Temmuz 1966'da, Nisan 1967'de... Her seferinde sizi MOSSAD kurtardı. 1970'te Kahire'de El Ahram bürosunda karşılaştığım Ebu İyad Amman'da iktıdan ele geçirmek için bir Fiiistin-Ürdün ayaklan- ması örgutlediğini söylemişti. Isyan 1970 Ey- lulu'nde patladı. 'Kara Eyliil.' 50.000 ölü. Birçok Filistinli sizin Bedevilerinizin zulmu karşısında Israil'e sığındı. Bir kısmı da Lub- nan'a kaçtı. Siz 'Kara Eylül' ayaklanmasından muci- ze eseri kurtuldunuz. Bunu çok iyi biliyor- sunuz. Bunu daha sonra muayenehanesinde gizlice Moşe Dayan'la buluştuğunuz Dr. Herbert'e söylemiştiniz. Bana göre İsrail sizi devirmek için Filis- tinlilerin yanında müdahale etmemekle ha- ta yaptı. Birçok ki»i bunu hayatıyla odedi ve hâlâ da ödemeye devam ediyor. Peki bu mektubu neden yazdığımı ve ne- den bugun yazdığımı sorabilirsiniz. Banşın önündeki büyük engel Tıpkı 1970'te olduğu gibi Filistinli yone- ticilerin büyük çoğunluğu Amman'da bulu- nuyor. Sokaktan gelen baskılara goğus ae- rebilmek için Saddam'ı destekleyen Yaser Arafat'ın da ötesinde bir tavır aldınız. Böylece siz, iktidara geçtiğinizden beri ilk kez hamileriniz ABD ve İsrail'le ciddi biçim- de ters düştunüz. Körfez krizinin bu bölge- de yolaçabileceği buyuk altüst oluşun ilk kur- banlarından biri olmaya aday gorünuyorsu- nuz. Temel engel Sizden çekilmenizi istiyorum. Evet, iddia ediyorum, israil ile Filistin ara- sındaki barışın onundeki temel engel sizsiniz. Çunkü israilliler Filistin sorununu sizinle ko- nuşmayı hayal ettikleri surece Filistinliler'e konusmayacaklar. Ve siz Yahudi devleti iie barış anlaşması imzalayacak güce sahip de- ğilsiniz. tı çekilinSiz de 1972'de Ürdün'deki Filistin halkı- nın kendi kaderini belirleme hakkının var ol- duğunu resmen teklif etmemiş miydiniz? Si- zin başbakanınız Mudar Badran, 1977'de Fi- listinlilerin Ürdün'le ilişkilerini düzenleyen bir referandumun yapılmasını savunmamış mıydı? Sizin çekilmeniz, iktidarı halkınızın çoğunluğuna terk etmede demokratik bir yol olacak. FKÖ Başkanı da böyle duşünüyor. Yaser Arafat, Tunus'ta bana şunu söylemiş ve bir- kaç kez tekrarlamıştı: "Getecek, bir federas- yonda, Kral Hüseyin'li ya da Huseyin'siz bir Kilislin-Ürdün devlelinde yatıyor." Şamir hükümetinin bakanı Şaron ise bir ay once ba- na Paris'te şunları söyledi: "Ortak sınırla- rı, var olan bir devletle tartışmak, devleti ol- mayan bir halkla tartışmaktan daha kolay." Bolge çapında yapılacak siyasal ve ekono- mik bir anlaşma çerçevesinde, İsrail ile yan yana ve banş içinde yaşayan, Ürdün ırma- ğının doğusunda ve Batı Şeria'nın bir kısmın- da yer alan bir Filistin ya da Ürdun-Filistin devletinin kuruluşunun, sizin sayenizde, yani sizin çekilmeniz sayesinde gerçekleşmesinin ne demek olduğunu duşünebiliyor musunuz? Filistinliler, bunu kabul ediyor, sanıyorum İsrailliler de. Amerikalılar, umarım, bunun avantajlarını çok kısa sürede kavrayacaklar- dır. Doğudan Batı'ya kadar bütün dunya, Ortadoğu'da bu kadar küçuk bir bedelle sağ- lanan barıştan ancak sevinç duyacaktır. Ekselansları, karar size ait!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle