22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/16 HABERLER 7AĞUSTOS 1990 Cumhurbaşkanı Özal dışpolitikanın iplerini elinde tuttuğu gerekçesiyle 'tek adanflıkla eleştirildi Körfez fferilinıinde hükümet devre dısıANKARA (Cumhuriyet Biiro- sn) — Irak'ın Kuveyt'i işgali ardın- dan ortaya çıkan ve Türkiye'nin de doğnıdan etkilendiği gerilimde dış politikanın Çankaya Köşkü'nden, hükümeti ve Başbakan'ı devredı- şı bırakarak yürütülnıesi sert bi- çimde eleştirildi. Anayasaya aykın olarak "fiili başkanlık sistemi" olarak nitelenen bu durum hak- kında, Anayasa Mahkemesi Baş- kanı Necdet Oanaoğlu, "Geliş- meleri izliyorum. tterde açıklama yapabilirim' derken, SHP Genel Başkanvekili Deniz Baykal, "Türkiye fiili başkanlık sistemin- de. Son gelişmeler tek adamlığın kanıö. Uhısai geleceğimizi Çanka- ya'daki tek adamın kişisel takdi- rine emanet etmiş konumdayız. Hükümet devredışı, TBMM lop- lanmalı. Kişisel takdirterle koca bir imparatorluğun 1. Dünya Sa- vaşı'na süriilüenmesinin trajik so- nuçlannı hepimiz biliyoruz" de- di. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise, "Bu zat zümre ve şa- hıs hâkimiyeti kurmuştur. Bugiin- kü rcjime cumhuriyet, demokra- si denemez. Bu zaün anayasa, ka- nun tanıdığı yok. Zaten hükümet dc ortada yok. Devlet boşluguna gidiyoroz" diye konuştu. ANAP genel başkan adaylanndan Hasan CeJal Güzel de Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın durumunu eleşti- rerek, "fiili başkanlık sistenıinin" diğer ülkelerce de kabul edildiği- nin ortaya çıktığını vurguladı ve "Önemli olaylar cereyan ederken, Başbakan şeker fabrikası temeli attyor" dedi. Baykal: Hükümet devre dışı Dün konuya ilişkin olarak Baykal, Demi- rel, Güzel ve Anayasa Mah- kemesi Başkan ve üyeleri Cum- huriyet'in soru- lannı yanıtladı- lar. Baykal'a yö- neltilen sorular ve yanıtlan şöyle: '— Irak-Kuveyt bunalımıoıa özü dışında, Türkiye'de, anayasa- ya aykın olarak, Çankaya'dan bü- tttn politikalann yönlendirildigi görüşleri var.. BAYKAL — Türkiye'de bir sü- reden beri siyasal organlann, si- yasal mekanizmalann, karar alma sürecinin dışına itildığini hepimiz birlikte görüyoruz. Hükümet, ül- ke en önemli sorunlarla karşı kar- şıya kalırken, tümüyle devre dışı- dır. Meclis devre dışıdır. Kişisel takdirlerle Türkiye'nin en can alıcı konuları karara bağlanmaktadır. Bu durum, ülke yararlarına ve si- C7 yasal geleneklerine aykırı olduğu gibi, bugünkü anayasaya da aykı- ndır. Ortadoğu'da kriz ortaya çık- tıktan sonra Başbakan'ın bu ko- nuda bir değerlendirme yaptığına Türkiye'de kimse tanık olmamış- tır. Bırakınız Başbakan'ı, Dışişle- ri Bakanı da kendisini Çankaya1 nın müşaviri gibi görüyor olmalı ki, kamuoyuna karşı herhangi bir acıkiama yapma gereğini duymaz- ken, Çankaya tek başına ülkenin dış politika sorunlannı yönetir du- rumdadır. Anayasamız ülkenin dı- şa karşı savunulmasından hükü- meti sorumlu tutmuştur. Httkü- metin bir an önce sorumluluğunu devralması gerekiyor. — Çankaya'n» •ttkttmeti dış- laması, bu konudaki anayasaya aykınlığı kesinleştinniş olmuyor IDU sizce? BAYKAL — Tamamen onu be- lirtmeye çalışıyorum. HükUmeti devre dışı tutarak, bakanlan mü- şavir gibi kullanarak, Türkiye'yi yönetmesi anayasamıza açıklıkla ve kesinlikle aykındır. Bu aykırı- lığın bir müeyyidesinin, bir yap- ünmının anayasada belirtilmemiş olraası başvurulan yöntemin ana- yasaya aykınlığinı ortadan kaldır- maz. Dış politika ve savunma ko- nularmda devlet yetkililerinin ki- şisel takdirlerle, anayasayı bir ke- nara iterek kararlar almaları, uy- gulamalar yapmaları tarih boyun- ca çok acı sonuçlar yaratmıştır. — Sorumsuz bir mevkide yer alırken, sorumlu mevkide yer alanlan dtşlıyor yonımlan var.. BAYKAL — Ömekleyebiliriz. Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'na nasıl sürüklendiğinin trajik öykü- sünü hepimiz biliyoruz. Devlet ba- şmdaki bir cunta, kişisel kararla- rıyla koca imparatorluğu savaşa sürüklemişlerdir. Daha sonra da Türkiye'nin Ege'deki haklarının kişisel takdirlerle nasıl, NATO Kuvvet Komutanı'na o zamanki Cumhurbaşkanı tarafından teslim edildiğini de hatırlıyoruz. Şimdi ne sonuç vereceği bilinmeyen, ama hepimizin çok dikkatli, duyarlı ol- ması gereken bir krizin içindey- ken, Türkiye'de bu kriz yönetimi şartları hepimizi tedirgin et- mektedir.. — Teiefon diplomasisi yüriitü- len ülkelerin başkanlannın hepsi yüriitmeden sorumlu. Bush, El- Sabah, Mitterrand. Fahd, Hafız Esad bepsi yasa geregi başkan.. BAYKAL — Başkanlık sistemi bir anayasal sistemdir. Açıkça res- men bir ülke başkanlık sistemine girince, dengeleri, karşılıklı ağır- lıklan ile bir bütün oluşturulur, yetkili bir başkan ortaya çıkar. Ama bu başkanın yetkisi karşısın- da sorumluluğu vardır, yargılan- ması anayasada öngörülür. Diğer organlann kıskançlıkla koruduk- ANAYASA AÇISINDAZV DURUM Türkiye'de başkanlık sistemi yok Bir anayasa hukukçusu, Cumhurbaşkanı Özal- m Irak'ın Kuveyt'e müdahalesiyle ortaya çıkan kriz sonrası tutumunu değerlendirirken, Cumhurbaş- kanı'nın tek başına yürütme erki adına hareket edemeyeceğini anımsatarak, "Bu diplomatik te- maslar, her vatandaşın iyiniyetle ve her zaman ya- pabileceği temaslardandır" dedi. Cumhurbaşka- m'nın, kendisini bir başbakan, dışişleri bakanı ya da bu işle özel görevlendirilmiş devlet temsilcisi yerine koyarak, kendi özel kişiliğinin dışına ka- yan çalışmalan yiirütemeyeceğini de belirten ana- yasa hukukçusu şunları söyledi:' Turkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre Türk- iye'de başkanlık ya da yan başkanlık sistemi yok- tnr. Anayasanın 109. maddesine göre yönetim Ba- kanlar Kurulu'ndadır. Bu Bakanlar Kurulu'na ise Cumburbaşkanı dahil degildir. Zaman zaman Ba- kanlar Kurulu'na başkanlık etmesi ya da anaya- sanın 117. maddesine göre Baskomutanugın Cum- hurbaşkanı tarafından temsil edilmesi. Cumhur- başkanı'nın her ise kanşraasının gerekçesi olamaz. Cumhurbaşkanı. anayasanın 104. maddesinde ya- nlan yetkilerini yine bu maddenin ilk tümcesin- de nitelendirildiği biçimde devletin başı sıfatıyla kullamr. Bu yetkileri içinde (b) bendinde yiiriit- me aianına ilişkin olanlar diye sayılanlar arasın- da yüriitmeye etkili olanlar bulunsa bile bunla- nn hiçbirisi Cumhurbaşkanı'nın tek başına yüriit- me erki adına hareket etmesini gerektirmez. Par- lamenter sistem içinde Cumhurbaşkanı yüriitme- nin başı olarak anılsa da bu bir raanevi oturus- tur. Bu bakımdan son günlerde olan Sayın Cum- hurbaşkam'nın Irak-Kuveyl olaylannda diploma- tik temaslan her vatandaşın iyiniyetle her zaman yapabüeceği temaslardandır. Bir Türk yurttaşı da bu kabil işlerde Bush'u da, Saddam'ı da arayabi- lir. Ancak, Cumhurbaşkanı yönetimin başında kendisi varmış gibi, Başbakan ya da Dışişleri Ba- kanı imiş gibi ya da bu işle özel görevlendirilmiş devlet temsilcisi gibi kendi özel kişiliğinin dışına kayan çalışraalar yüriıtemez. Bugüne kadar gör- düğümüz biçimde Cumhurbaşkanı'nın, Cumhur- başkanı yerainini unuturcasına davranışlan, seçim öncesinde Eryaman'da anahlar dagıtması, otobiis ve uçaklarda basın mensuplanyla konuşması, ge- çen 10 yıllık dönemi hikaye ederken. bunu, bun- dan sonraki dönemlerin altyapısı gibî göstermesi ve aynı birlikteliğin yürüyecegi imajını vermesi, Cumhurbaşkanı'nın kötii alışkanlıklardan kurtu- lamadığını gösteriyor. Siyasi geleneklerin gözardı edilmesi, muhalefe- tin dışlanması. Meclis'e bilgi vermekten hatta mu- halefetin bu konuda toplantı yapiırraa istegini geri çevirmekten başlayan gelişmeler, Cumhurbaşka- nı'nın gezisini kesip Ankara'da kalmasıyla çeliş- mektedir. Türkiye'de bir Cumhurbaşkanı krizi ve buna baglı olarak devlet krizi ağır olarak yaşanmakta- dır. Herkes yetkilerini ve sınırlannı anayasa çer- çevesinde bilraek zorundadır. Hiçbir alışkanlık ve- ya çok üst makamda oturmanın verdigi rahatlık anayasayı çiğnemenin dayanağı olamaz." Özek Prof. Dr. Çetin Özek de, dış politikanın ic po- litikadan farklı özellikler taşımasına karşın, bu- nun Cumhurbaşkanı'nın yürütme ve yasamadan bağımsız hareket etmesi sonucunu doğuramaya- cağını belirterek, "Böylesi bir konuda, yasama ve yüriitmenin de katılması gerekir. Yine Türkiye1 nin demokratik geleneklerine uygun olarak mu- hakfetle de diyalog içinde olunması gerekir. Böy- lesi bir davranış, ciddi bir devlet anlayışının da ge- reğidir. Bunun dışında kendisinin tek başına key- fi bir tulum içinde olması ise yerinde degildir" diye konuştu. lan yetkileri vardır. Bütün bu yet- kiler, bir hassas denge içinde bü- tün oluşturur. Şimdi Türkiye'de boyle bir anayasal rejim kurulu- şu var. Işbaşındaki sözde başka- nın sorumluluğu yok. tşbaşında- ki başkanın halktan aldığı destek yok. Halkın oyuyla seçilmiş değil. Türkiye'de normal bir parlamen- ter rejim içinde alınacak bir des- tekten bile yoksun. Ve hiçbir so- rumluluğu yok, yaıgılanması yok. Karşısında bir denge oluşturabile- cek anayasal kuruluşlar yok. Her şey Çankaya'nm yetkisine, kişisel takdirine, İceyfine, ulusal gelecegj- mizi, kaderimizi emanet etmiş ko- numdayız. Bunu anlamak müm- kün degildir. — Bu, anayasaya ragmen baş- kanlık sisteminin fîilen yüriitüldü- gü mü demek? Tek adamlığın bir kanıtı.. BAYKAL — Aynen budur. Bu çok açık bir başkanlık sistemi uy- gulaması. Ne yazık ki haklanm, yetkilerini, sorumluluklannı böyle bir zorlamaya teslim eden parla- mento çoğunluğu, hükümet bu oluşumun suç ortağı duru- mundadır. — Bu arada sizin TBMM'yi toplama girişiminiz var. Şimdi bu hayati bir noktaya geldi.. BAYKAL — Evet. Zaten Tür- kiye'nin etrafında çok etraflı po- litik gelişmelerin olduğunu hepi- miz biliyoruz. Bu girişimi öne al- mıştık. Çünkü Türkiye'de siyasal organlar devredışı. Bunun için bi- zim bir parçası olduğumuz Mec- lis'i toplamamız gereküdir. Bunun ne kadar haklı ve yerinde bir giri- şim olduğu yaşanan olaylarla doğ- rulanmıştır. Türkiye'nin etrafında- ki dış politika geriliminin nasıl sı- cak bir savaşa dönüşebileceği, biz bu başvuruyu yaptıktan sonra or- taya çıktı. Bu başvurudan sonra, bizim başvuru yaptığımız konu daha da ağırlaşarak ortaya çıktı. Hükümet bu kriz karşısında hiç- bir açıklama yapmamıştır. Böyle bir durum düşünülebilir mi? Or- tadoğu'da ne olduğunu Başbakan, Türkiye halkına söyleyememiştir. — Sizin, TBMM'yi toplamaaız için imza eksiginiz var. DYP Ue göruşmelerinizin bir an önce ger- çekleşmesi gerekmıyor mu? BAYKAL — Tabii, elbette.:' Demirel: Devlet boşluğuna gidiyoruz Gaziantep'e hareketinden önce Cumhur- başkanı'nın son gelişmderdeki tu- tumu konusun- da Cumhuriyet muhabirinin s> rusunu yanıtU-. yan DYP Genel Başkam Süleyman Demirel, şun- ları söyledi: "Çoktan beri söyiedik, görüyo- ruz ki, bu zat zümre vc şahıs hâ- kimiyeti kurmuştur. Yasalann men ettigi her hareketi yapmakta- dır. Kuvvetler aynlıgı prensibini çignemişU'r. Bugünkü rejime ne cumhuriyet, ne de demokrasi denilemez. Mec- lis'i bir kenara itmiştir. Kanun kuvvetindeki karamameierie ülke- yi idare etmeye girişmiştir. Dene- tim yoktur, yapüması da mümkün değildir. Yasa çıkarma hakkı Mec- lis'in elinden aimmıştır. Sonra da halkın yüzde 8S'inin reddettigi bir Mecüs grubuna ken- dini cumhurbaşkanı seçtirmiş, ta- rafsız olması gerekirken bu ilkeyi ihlal etmiş, ANAP'ı ben kurdum, sizi himayeye mecburum' diye işe başlamıştır. Daha birkaç gün ön- ce Eryaman'da ya#tıgı iş Etimes- gut seçim propagandastdır." Demirel, Cumhuriyet muhabi- rinin diğer sorularma da şu yanıt- lan yerdi: '— Anayasadaki konuma kar- şın Irak-Kuveyt bunalımında dog- rudan başkan gibi hareketier, te- lefon göıüşmeleri yapabilir mi? DEMtREL — Yapamaz. Zaten anayasa, kanun tanıdığı yok bu zaun. Bugün yaşananlar, bugünun olaylan değil. 9 Kasım 1989'dan beri bunları yapıyor. 'Hükümet kurulurken sen başbakansıa, ba- kanlar da bunlar' diye eline liste tutuşturmuş, 43 dakikada hükü- met kurmuştur. Bugünkü durum, orada başlar. — Bush, Özal'ın konumunn bi- le bik teiefon açıyor. ABD'nin tu- tumn da Türk anayasal gerçekJe- rine aykın degil mi? DEMtREL — Bush'iın sorunu değil ki. Kiminle iş bitireceğine inaruyorsa onunla konuşmayı yeğ- ler. Hükümet zaten yok ortada. Hükümet boşluğu var, devlet boş- luğuna doğnı sürükleniyoruz. Me- sele oraya doğnı gidiyor. — Anayasayı çiğnemiyor mu? DEMİREL — Anayasa ne .umurunda!' Oüzel: Fiili başkanlık sistemi Akbulut'un Irak-Kuveyt uyuşmazlığına ilişkin gelişme- lerde devredışı kalması konu- sunda Cumhu- riyet'i i sorulannı yanıt- layan ANAP genel başkan adaylanndan Gazi- antep Milletvekili Hasan Celal Güzel de, "Burnumuzun dibinde son derecede önemli dış olaylar cereyan ederken, icranın başı ol- ması gereken Sayın Başbakan'ın şeker fabrikası temeli atma gibi bakanlık seviyesinde işlerle meş- gul olması ve Irak-Kuveyt konu- sunu tamamen terk etmesi ilgi çekicidir" dedi. Güzel, bu geliş- meleri "aylardır tartışılan Cumhurbaşkanlıgı-hükümet iliş- kileri bakımından son derece önemli olduğunu" vurguladı ve "Bush dahil demokratik ülkelerin yöneticileri fiilen başkanlık siste- raini kabul etmiş görünüyorlar" değerlendirmesini yaptı. Anayasa Mahkemesi izlemede Anayasa Mahkemesi Başkanı Dancıoğlu ise konuya ilişkin so- nıya şu yanıtı verdi: "Hassasiyeti çok iyi anlıyonım. Ama şu aşamada bugün bir yo- rum yapmak istemiyonım. Ancak ileride bu konuda gerekirse konu- şabiliıim." Gîray: Nazik bir konu öte yandan Milli Savunma Bakanı Safa Gi- ray, Cumhuri- yet'in, yüriitme- nin devre dışı kaldığı görüşle- riyle ilgili soru- larına şu yanıt- lan verdi: •'— Milli Savunma Bakanı ola- rak, Ortadogu'daki durumu ve ge- lişmeleri nasıl izliyorsunuz? GtRAY — Bu konuda Dışişle- ri BakanlığYnın ve Başbakanlığın yaptığı açıklamalar oluyor. Bun- lann dışında herkes kendine göre değerlendirmder yapmıyor. Nazik bir konudur. Tabii gazeteler ken- di yorumlannı yapabilirler. Ama esas itibarıyla hükümeti bağlaya- cak ya da hükümetin düşüncele- rini açıklayacak şekildeki açıkla- maları tek ağızdan yapma karan verdik. — Dışişleri Bakanbgı'ndan mı? GtRAY — Gayet tabii. Açıkla- maları Dışişleri Bakanlıgı yapa- cak, esas olan odur. Kişisel görüş olmaz. Ben Savunma Bakanı'yun. Hükümet açıklamayı yapmıştır. Konuyu dikkatle titizlikle izliyo- ruz. Gereken temaslan da yap- maktayız. BM Güvenlik Konseyi- nin karanna uyulmasını umut edi- yoruz ve bekliyoruz. Olayı takip ediyoruz. özellikle Sayın Cum- hurbaşkanı diğer yetkililerle te- maslarını sürdürüyor. — Sayın Cumhurbaşkanı'nın son temaslan Türkiye'de yüriitme- nin devre dışı bırakıldıgı iddiala- nnı gündeme getiriyor. Sizce Cumhurbaşkanı'nın Başbakan'a bilgi vermesi, Başbakan ve hükü- metin devre dışı olduğu iddifllan- na ne diyorsunuz? GtRAY — Hayır, hiç öyle de- ğil. Tam aksine. Gayet itina ile ta- kip ediliyor. Biz şu ana kadar her- hangi bir bağlantıya gûmedik dik- kat ederseniz. Cumhurbaşkanı'nın görüşmelerinde Dışişleri Bakanı bulunuyor, gereken toplantüar ya- pılıyor. Milli Güvenlik Kurulu Cumhurbaşkanı'nın başkanlığın- da yapıhyor. Gerek olduğunda biz hemen toplanıyoruz!' Akbulut: Görevimizi yapıyoruz Başbakan Yıldınm Akba- IBI, dün Kars Valiliği'nde ga- zetecilerin ko- nuya ilişkin so- rulannı şöyle yanıtladı: "— Irak soru- nunun çözü- münde devredışı kaldıgınız yo- nımlannı degeriendirir misiniz? AKBULUT — Hayır — Siz Başbakan olarak bu so- runun çözümüne katkıda bolun- mayı düşünüyor musunuz? AKBULUT — Biz hükümet olarak üzerimize düşen görevi en iyi biçimde yapıyoruz. Biz resmi açıklamalarımızı da yaptık. Bu çerçeve içinde sorunun çözümlen- mesi göriişümüzü hükümet olarak bildirdik. — Cumhurbaşkam'mn başkan- lıgında Bakanlar Kurulu toplaa- nsı yapmayı düşünüyor musunuz? AKBULUT — Biz Bakanlar Kurulu toplantısını yaptık. — Ama Cumhurbaskanı'nın başkanlığında yaptınız mı? AKBULUT — Biz Bakanlar Kurulu toplantısını yaptık?' "Bilgilenme" Bu arada Başbakan Akbulut, bölgedeki gelişmeler konusunda "bilgilenme" konumunu dün de sürdürdü. Akbulut'a, Suudi Ara- bistan birliklerinin Kuveyt'e doğ- nı ilerlediği bilgileri Kars'ta Baş- bakanlık Basın Müşaviri Kaya Dorsan tarafından iletildi. Akbu- lut'u saat 12.45 dolayında da Cumhurbaşkanı özal telefonla aradı. Akbulut, özal ile görüstük- ten sonra Cumhuriyet muhabiri- nin "Yeni bir geüşme mi var?" so- rusunu yanıtsız bıraktı. özal'ın teiefon diplomasisini başlattıgı cuma akşamından bu yana, Akbulut, Cumhurbaşkanı ile önceki akşam iki saat bir ara- ya geldi. Akbulut, Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Ramazan'ın Türkiye'den ayrılmasından sonra yapılan ve Dışişleri Bakanı AH Bo- zer ve askeri yetkililerin de hazır bulunduğu toplanunın son iki sa- atine Ankara organize sanayi böl- gesi açıhş töreninden dönüşünde " katıldı. Başbakan, cumartesi gfl- nü de işçi-işveren temsilcileriyle katümış, Eryaman'da toplu ko- nutların anahtar teslim töreninde bulunmuştu. ISTANBUL'dan HİKMET ÇETİKKAYADYP de destek verecek SHP Mectis 9 i topkunaya kararh Grup Başkanvekili Omır Kumbaracıbaşı, dış politika ve Güneydoğu konusunda genel görüşme isteyeceklerini ve 80 imza topladıklarım söyledi. ANKARA (Cemhuriyel Bürosu) — SHP'nin dış pofitikada giderek ur- manan ge- rilimi de göz önüne alarak TBMM'yi topJantıya çağırma- da 'kararlı' olduğu açıklandı. SHP Grup Başkanvekili O n r Ksmbaracıbaşı, dış politika ve Güne>'doğu konulannda genel görüşme iste>'eceklerini, bunun için 80 dolayında imza topia- dıklannı ve DYP'nin de kendi- lerinc destek verecegini açıkta-, dı. Dış politika konusunda, da- ha önce verdıkleri genei görüş- me önergesinin "ne kadar isabetli" olduğuna dikkat çe- ken Kumbaracıbaşı, konuya ilişkin olarak AA'nın bir soru- sunu da şöyle yamtladı: "Meclis'i topUnbya cagır- mak İÇİB milletvekili sayımız yeöaiyor. An» bıma çok nüat balacağınıızı tatamia ediyo- rura. DYP, desttkiedigiai ifa- de etti. Sıileyraan Demirel, bu kOBuda beyanat verdi. Biz grup başkanvekükriyle görttş- tük. Onlar da imzaya katila- caklar. Muhtemekn bir ortak öMrge şekliBde dc otabflir. 90 tezajı boluraz. Bagöae kadv toptenan imza say ı« Sfe yak- laftt. Seçim bölgesiııde oidağu için nlajamadıgınuı baa arka- daşlanmız da var." Kumbaraabaşı, gend görüş- melerin 19 ağustos tarihınde- ld yerel seçimlerden sonra ya- püînasmı duşündüklerini söz- lerine ekledi. SHP LİDERİ İNÖNÜ BM^NİN TOPLANARAK YAPTIRIM KARARI ALMASINI İSTEDİ 'Uluslararası güvenlik gücti kıınılsıın' tç Politika Servisl — Irak'ın Kuveyt'i işgali konusunda SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, her- hangi bir ülkenin ya da ABD'nin bölgede müdahalesinin yanlış ola- cağını belirterek, Birleşmiş Millet- ler'in (BM) toplanarak yaptırım kararlan alması ve "Uinslararası güvenlik gücü" oluşturulmasım istedi. ABD'nin BM'ye güvenme- dığini, Liberya'ya müdahalesinin de, Ortadoğu'da girişeceği bir ha- reketin de "güç gösterisi" olaca- ğına dikkat çeken tnönü, dünya devletlerinin uluslararası hukukun ihlaline engel olacak bir kunım- laşmaya gitmek zorunda oldukla- rını söyledi. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyini "diktatör" ola- rak tanımlayan; Başbakan 1. Yar- dımcısı Taha Yasin'i de "Hitler"e benzeten ve Irak kuvvetlerinin Ku- veyt'ten çekilmeleri gerektiğini be- lirten Inönü, Türkiye'nin rolü ko- nusunda, "Türkiye gibi biiyük öl- çüde bağımsız ülkeler BM'yi gö- reve çagırmaular. Çözümler öner- meliler. Bunlar etrafında bir bir- leşme ortaya çıkabüir. Irak'ın yap- tığı hareketi hiçbir zaman ve şe- kilde kabul etraediğimizi açıkça söyleaıeliyiz. Tek taraflı yapünm- da bulunmamız, asker gönderme- miz istenebilir. Buna hayır diye- ceftiz" şeklinde konujtu. Bir süre önce ölen Avusturya eski başbakam ve Sosyalist Parti Başkanı Brnno Kreisky'nin cena- ze törenine katılmak için dün Vi- yana'ya giden SHP Genel Başka- nı Erdal lnönü, hareketinden ön- ce tstanbul'da katıldığı büyükse- hir belediye başkanlan toplantı- sında gazetecilerin sonılanm ya- nıtladı. Irak-Kuveyt konusundaki gelişmelerden sonra bu konudaki görüşlerini açıklayan tnönü, Irak'ın Kuveyt'i işgalini "uluslara- rası hukukun ihlali" şeklinde de- ğerlendirdi. Gelişmelerin, Tür- kiye'yi, yakmında olduğu için "çok daha fazla" ilgilendirdiğini belinen tnönü, çözüm önerileri- ni "uzun" ve "kısa vadeli" olarak ikiye ayırarak anlattı. Uzun vade- deki öneriler bölümünde 1930 ve 40'lann dünyasında banşı tehlike- ye atan gelişmeleri anlatan ve Mussolini, Hitler gibi diktatörle- ri tanımlayan tnönü, o dönemde bir uluslararası cemiyet oluşturul- duğunu, ancak banşı n dünya sa- vaşıyla sagJanabildiğini söyledi. Ortadoğu'daki son gelişmeleri 1. ve 2. Dünya savaşlan öncesinde- ki durumlara benzeten tnönü, "Dün (önceki gün) Irak Başbakan Birinci Yardımcısf nın kullandıgı gerekçeler tamamıyla o zaman Avnıpa'daki diktatörierin knllan- dıgı gerekçelerin aynıydı" dedi. Irak Başbakan 1. Yardımcısı Ta- ha Yasin'in, "Bize karşı müdaha- lelere karşı koyanz. Bizimle birlik- te olanlar biriikten yarariamr" de- diğini belirten înönü, "Tıpkı o za- man Hitler'in soylediği şeyler. Böyle bir şey kabul edilemez" şek- linde konuştu. "Dünya savaşı çıkardı" Günümüzde bir dünya savaşı çıkmasının imkânsızlığına dikkat çeken tnönü, "Irak'ın Kuveyti iş- gali sırasında ABD ile SSCB da- ha önceden uzlaşmış olmasalardı bir dünya savaşı çıkabilirdi" de- ğerlendirmesini yaptı. Dünyadaki donanmasını göndermesiyle gücü- nü gösterdiğini söyledi. "Irak kolay güç değil" Irak'ın kolay mücadele edilebi- lecek bir güç ohnadığı, ABD'nin de bu nedenle askerlerini bu böl- ge>-e gönderemediği yorumunu ya- pan tnönü, Irak'a karşı neler ya- pılabileceği konusunda şunları söyledi: "Bence engel olacak, Birleşmiş Milletler'dir. BM'nin büyük gücü var. Ama bu giicü uluslararası hu- kukun ihlalinde bir müeyyide ola- rak, bir yatınm gücü olarak kul- lanması henüz gündeme getirilme- di. Şimdi bir fırsat var. ABD ile için güvenmesi gerekiyor. ABD kendi gttcüne güveniyor. BM'ye güvenmiyor, ama güvenmeyince de böyle bir durum karşısında ça- resiz kahyor. Çünkü şimdiki du- rnmda uslandınlması gereken devlet o kadar da küçük bir dev- let degil. 1 milyon askeri var." Uluslararası güvenlik gücü Irak'ın asker sayısının çok ol- ması nedeniyle her yaptığına evet denemeyeceğini belirten lnönü, polisi olmayan, ancak milislerin bulunduğu bir toplumu örnekle- yerek, "Devletin polisi kunılur ve olaylan önler. Şimdi uluslararası SHP Genel Başkanı Erdal lnönü,. Irak'ın Kuveyt'i işgaline karşı olduğumuzu açıkça söylememiz gerektiğini belirterek, ABD'nin bölgede ya da Liberya'daki müdahalesinin bir güç gösterisi olduğunu söyledi. Birieşmiş Milletler'i de göreve çağıran ve Türkiye'nin dünya devletlerinin toplanması için aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyleyen tnönü, TBMM'nin de olağanüstü toplanması gerektiğine dikkat çekti. büyük güçler arasmda savaşlar ol- maması durumunda küçük dev- letlerin savaşabileceklerini ve güç- lü olanın diğerinin toprak bağım- sızlığını tehdit edebileceğini belir- ten Tnönü, "Burada bir eksiklik var. Eğer biiyük devletlerin doğ- rudan doğnıya topraklanna isti- la olsaydı onu önleyecek güçler var. Şimdi küçük devletlerin ulus- lararası hukuku ihlalleri duru- munda bir müeyyide lazım. Bir dünya gücünün bunu durdurma- sı lazım. Bunu tek başına ABD ya- pamaz. ABD yapmaya kalkıyor, işgal ile kanşıyor. tş daha beter kanşıyor" dedi. Buna, ABD'nin Libya'ya müdahalesini örnek gös- teren tnönü, ABD'nin Libya'ya SSCB arasmda arnk zıüaşma yok. Beraber, dnnyaya banş getirmeye çalışıyorlar. NATO şimdi kendisi- ne bir görev anyor. Varşova Pak- tı da... Diyorum ki BM'ye dayalı bir yaptınm gücü kurulsun. Bu- nun için BM'yi, Güvenlik Konse- yi'ni toplantıya cagınn. Liberya- da da bir örnek var. tç savaş var, ABD müdahale etmiş. Bütün bunlar yanlış işler. Bir ülkede sa- vaş varsa veya uluslararası hukuk ihlal ediliyorsa bunu düzeltecek olan bir devlet değil, uluslararası hukuk, uluslararası dayanışma ol- malıdır. Bunu da yapacak olan Birieşmiş Milletler'dir. Burada ABD'ye büyük görev düşüyor ve BM'ye böyle bir görev verebilmek âiemde bu yok, ama olmasının za- mam gelmiştir" şeklinde konuştu. Yaklaşık 2.5 saat süren konuşma- sında sürekli olarak "uluslarara- sı bir güç oluşturulması" fikrini yineleyen SHP Genel Başkam Er- dal tnönü, ABD ve SSCB'nin Bir- leşmiş Milletler'e güvenerek böy- le bir yapılanmaya gidilmesi ge- rektiğini söyledi. Uluslararası gü- venlik gücü oluşturulmadan Irak'ı engellemenin mümkün olmadığuıı da belirten tnönü, "Herkes baş- kasına 'Hadi siz öne çıkın da durdunın' diyecek. Bunlardan bir şey çıkmaz. Uluslararası bir güç olmadan hiçbir devlet çıkıp da Irakla muharebeye girişmez. Ken- di çıkannı bozacak bir hareket de DEMREL: MACERAYA HAYIR Bölgenin jandarması değilîz' GAZtANTEP (Cumhuriyet) — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Irak'ın Kuveyt'e mü- dahalesinden sonra ortaya çıkan durumla ilgili ola- rak "Türkiye'nin Körfez'in jandarması olamaya- cagını" söyledi. Demirel, Türkiye'ye Körfez bek- çiliği yaptınlmak istenmesini "macera" olarak ni- teledi ve "Tiirkiye maceralann içinde olamaz" de- di. DYP lideri dün partisinin Gaziantep tl Kong- resi'nde yaptığı konuşmada, Irak'ın Kuveyt'i işgali ile ilgili olarak Türkiye'nin konumu üzerinde gö- rüşlerini açıkladı. Demirel, bu konuda şöyle de- di: "Irak'a 'Çekin kuvvetlerinizi Kuveyt'ten' dedik. Çekerler, çekraezler, önümüzdeki günlerde belli olur. Ama dünyanın bütün ülkeleri bu işe karşı. Onun için orada milletlerarası bir çatışma olmaz. Yalnız, biz bölgenin jandarması falan degiliz. Bu konuda herkes ne yaparsa, nereye kadar ne kadar yaparsa, biz de o kadar yapanz. Kimse bize, 'Hay- di bakalım aslan Türkler' deyip Körfez bekçiliği falan yaptıramaz. Böyle bir şey macera olur. Tür- kiye maceralann içinde olamaz." Kuvvet kullanarak toprak kazanmaya kalkan- ların bu çağda zararlı çıkacaklannı belirten DYP Genel Başkanı Demirel, bu arada partililerin "Mu- sul'a, Musul'a" şeklindeki bağırmalarına kayıtsız kaldı. yapmaz. Uluslararası bukuka bir hareket oldu mu cezalandınima- lı" dedi. Bu bağlamda Türkiyei nin üstleneceği rol konusunda gö- rüşlerini anlatan tnönü şöyle ko- nuştu: "tnanıyonım ki, Türkiye bu yolda öncülük de yapabilir. Çün- kü BM'nin böyle bir işlemcilik yapmasım isteyecek olan bizim gi- bi ülkelerdir. ABD istemiyor, kü- çük devletlerin de sözü geçmiyor. Dünya politikasında ağırlığı olan ve büyük ölçüde bagımsızlığı olan bizim gibi devletler böyle çözüm- leri öneririerse, bunlar etrafında bir birleşme ortaya çıkabiür. Çık- malıdır da. Başka yoln yok." "Dostluğumuz tehlikede" Kısa vadede, Irak-Kuveyt geliş- meleri konusunda Türkiye'nin "çok dikkatli" davranması gerek- tiğini vurgulayan ve Irak'ın yap- tığı hareketi hiçbir zaman kabul etmediğimizi açıkça söylememiz gerektiğini belirten tnönü, "Irak- ın yaptığı istiladır ve hiçbir şekil- de onaylanamaz. Irak kuvvetleri tamamen geri çekflmeU, Kuveyt- liler kendi egemeniaderi 0e başba- şa bırakılmalıdır. Başka türlü çö- züm nlnslararası hukuka aykın- dır. Başka bir şey i kabul edeme- yiz. Ancak bir dostumuz ulusla- rarası bukuka aykın bir şey yapar- sa yanhştır. Düzeltmedikçe dost- luğumuz teolikededir deriz" dedi. ABD veya başka güçlerin Türki- ye'den yaptırım ya da asker gön- dermesini isteyebileceğine dikkat çeken tnönü, buna "hayn*" dene- ceğini söyledi. Türkiye'nin tek ba- şına ortaya çıkmasının ve Irak'la mücadele etmesinin de yanlış ol- duğunu belirten tnönü, "Bu tur bir mücadele anlasılmaz, yanhş anlaşılır, yanhş anlaraaya açıktır" dedi. Konuşmasımn sonrasında tek- rar gazetecilerin sorularını yanıt- layan tnönü, TBMM'yi Irak-Ku- veyt olayları çıkmadan dış konu- larda toplantıya çağırdıklannı, an- cak reddedıldiğini, ama tekrar toplantı için girişimlerini sürdur- düklerini söyledi. Bu toplantıda "Güneydoğu Anadolu Bölgesi- nde neler olduğunu" da soracak- lannı söyleyen lnönü, gazetecile- rin, "UlusJararası güvenlik giicün- den bir orduyu mu kastediyorsu- nuz?" sorusuna, "Mesele banşı nasıl koruyacağımızdır. Bu bir devletin polis gücüyle olmaz. Uluslararası polis gücü, uluslara- rası güvenlik gucü lazım" yanıtı- nı verdi. Yetki Sınırı Tüm gelişmelerden haberi yok Akbulut'un. Belki TV'den, gazetelerden öğreniyor olup bitenleri. İSTANBUL — Başbakan Yıl- dınm Akbulut, Etimesgut'ta mini seçim çalışması yapıyor. Yurttaşlara düşünür gibi görü- nerek -belki de düşünmeye çalışıyor- ağır ağır konuşuyor: — Bize oy verirseniz arzu- lannızın tümünü yerine getire- ceğimize söz veriyorum... Spiker konuştuğu için TV'de Akbulut'un bu sözleri zor an- laşılıyor... Kamera yakın çekimde. Akbulut devam ediyor: — Hizmeti beceremeyen, militanca davranışlan seçmek mecburiyetiniz var mı? O saatlerde Saddam'ın tem- silcisi Taha Yasin Ramazan, belinde kabzası sedef kakmalı Smith VVesson marka silahıy- la Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaJ'la görüşüyor. Gazeteciler, Yıldınm Akbu- lut'a soruyorlar: — Irak Başbakan Yardımcı- sı'nı niçin karşılamaya git- mediniz? Bu soruya yanıt vermiyor Başbakan. Susuyor, hiç oralı olmuyor. Gözlerini başka yere çeviriyor. Tüm gelişmelerden haberi yok Akbulut'un. Belki televiz- yondan, gazetelerden öğreni- yor olup bitenleri. Önceki gün Çankaya'da sadece bilgi veri- liyor kendisine. ANAP çevreleri, Başbakan Akbulut'un bir hayii sıkıntılı ol- duğunu söylüyorlar. Liberal kanaltan bir milletve- kili aynen şöyle diyor: — Cumhurbaşkanı'nın ko- numu anayasada belirlenmiş- tir. Sayın Ozal, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden sonra tümüyle baş- kanlık gibi bir diplomatik so- rumluluğu yüklenmiştir. Yani anayasada verilmeyen yetkileri kullanmıştır. TBMM devre dışı bırakılmıştır. Vfetki ve görevte- rini anayasanın dışına çıkarak kullanmıştır. Başbakan Akbulut iç politi- kayla, Cumhurbaşkanı Özal dış pofitikayla uğraşıyor. Dışiş- leri Bakanı Ali Bozer, gelişme- leri Başbakan'a değil Cumhur- başkanı 'na aktanyor. Başba- kan da Etimesgut'ta seçim ça- lışması yapıyor. Cumhurbaşkanı Özal'ın hiç- bir anayasal yetki taşımayan son gelişmeler karşısında al- dığı tavır, muhalefet partileri ta- rafından dikkatle izleniyor. DSP Genel Başkanı Bûlent Ecevit, "kimi ülkeler bizden boru hattını kapatmamızı, ki- mileri İncirlik'i Irak'a karşı kul- landırmamızı isteyebilirler" di- yerek şöyle konuşuyor: 'Türkiye engin devlet dene- yimiyle hem Türkiye'nin yara- nnı ve güvenliğini gözetmeli hem de dünya barışına nasıl katkıda bulunabileceğini serirv kanlılıkla düşünüp hesaplama- hdır..." Ecevit bu arada ABD'ye şu sorunun sorulması gerektiğini vurguluyor: — Irak'ın Batılı müttefikler- den sağlanan uzun menzilli kimyasal başlıklı füzelerini ve de kıyamet toplannı Türkiye 1 ye karşı kullanması karşısında Yunanistan'a verdiğiniz türden güvenceteri Türkiye'ye vere- cek misiniz? Özal, çok yakın arkadaşı Bush'la yaptığı teiefon görüş- melerinde acaba bu güvence- leri istedi mi? ABD ne diyor? — Boru hattını kapat, İncir- lik'i kullanabiliriz... Kutsal ittifakçı kanadın lide- ri, muhafazakâr Devlet Baka- nı Mehmet Keçeciler, zaten ABD'den önce yapmıştı açık- lamasını: — Yumurtalik petrol boru hattının musluğunu kapatalım olsun bitsin... İşbitirici ANAP iktidarı Kör- fez krizini kendi ülkesinin çı- karları doğrultusunda ne za- man görebilecek? Devreden çıkarılan Başba- kan, Etimesgutta seçim çalış- ması yapıyor. Cumhurbaşkanı Özal, anayasanın sınırlarını aşarak kendi bildiği çizgide gizli teiefon görüşmelerinde bulunuyor. Askeri üniforması, belinde silahıyla Cumhurbaşkanı Özal'la görüşen Taha Yasin Ramazan da açıklıyor: — Türkiye'nin petrol boru hattını kapatma yolunda âlaca- ğı bir karar, iki ülke arasmda güvensizlik havasının doğma- sına yol açar... Irak, Kerkük-Yumurtalık bo- ru hattı vanalarının birini tü- müyle, diğerini kısmen ka- pat lyor... Bu yüzden DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit'in uyanları- na dikkat!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle