Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/16 HABERLER 7AĞUSTOS 1990
Cumhurbaşkanı Özal dışpolitikanın iplerini elinde tuttuğu gerekçesiyle 'tek adanflıkla eleştirildi
Körfez fferilinıinde hükümet devre dısıANKARA (Cumhuriyet Biiro-
sn) — Irak'ın Kuveyt'i işgali ardın-
dan ortaya çıkan ve Türkiye'nin de
doğnıdan etkilendiği gerilimde dış
politikanın Çankaya Köşkü'nden,
hükümeti ve Başbakan'ı devredı-
şı bırakarak yürütülnıesi sert bi-
çimde eleştirildi. Anayasaya aykın
olarak "fiili başkanlık sistemi"
olarak nitelenen bu durum hak-
kında, Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı Necdet Oanaoğlu, "Geliş-
meleri izliyorum. tterde açıklama
yapabilirim' derken, SHP Genel
Başkanvekili Deniz Baykal,
"Türkiye fiili başkanlık sistemin-
de. Son gelişmeler tek adamlığın
kanıö. Uhısai geleceğimizi Çanka-
ya'daki tek adamın kişisel takdi-
rine emanet etmiş konumdayız.
Hükümet devredışı, TBMM lop-
lanmalı. Kişisel takdirterle koca
bir imparatorluğun 1. Dünya Sa-
vaşı'na süriilüenmesinin trajik so-
nuçlannı hepimiz biliyoruz" de-
di. DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel ise, "Bu zat zümre ve şa-
hıs hâkimiyeti kurmuştur. Bugiin-
kü rcjime cumhuriyet, demokra-
si denemez. Bu zaün anayasa, ka-
nun tanıdığı yok. Zaten hükümet
dc ortada yok. Devlet boşluguna
gidiyoroz" diye konuştu. ANAP
genel başkan adaylanndan Hasan
CeJal Güzel de Cumhurbaşkanı
Turgut özal'ın durumunu eleşti-
rerek, "fiili başkanlık sistenıinin"
diğer ülkelerce de kabul edildiği-
nin ortaya çıktığını vurguladı ve
"Önemli olaylar cereyan ederken,
Başbakan şeker fabrikası temeli
attyor" dedi.
Baykal:
Hükümet devre
dışı
Dün konuya
ilişkin olarak
Baykal, Demi-
rel, Güzel ve
Anayasa Mah-
kemesi Başkan
ve üyeleri Cum-
huriyet'in soru-
lannı yanıtladı-
lar. Baykal'a yö-
neltilen sorular ve yanıtlan şöyle:
'— Irak-Kuveyt bunalımıoıa
özü dışında, Türkiye'de, anayasa-
ya aykın olarak, Çankaya'dan bü-
tttn politikalann yönlendirildigi
görüşleri var..
BAYKAL — Türkiye'de bir sü-
reden beri siyasal organlann, si-
yasal mekanizmalann, karar alma
sürecinin dışına itildığini hepimiz
birlikte görüyoruz. Hükümet, ül-
ke en önemli sorunlarla karşı kar-
şıya kalırken, tümüyle devre dışı-
dır. Meclis devre dışıdır. Kişisel
takdirlerle Türkiye'nin en can alıcı
konuları karara bağlanmaktadır.
Bu durum, ülke yararlarına ve si-
C7
yasal geleneklerine aykırı olduğu
gibi, bugünkü anayasaya da aykı-
ndır. Ortadoğu'da kriz ortaya çık-
tıktan sonra Başbakan'ın bu ko-
nuda bir değerlendirme yaptığına
Türkiye'de kimse tanık olmamış-
tır. Bırakınız Başbakan'ı, Dışişle-
ri Bakanı da kendisini Çankaya1
nın müşaviri gibi görüyor olmalı
ki, kamuoyuna karşı herhangi bir
acıkiama yapma gereğini duymaz-
ken, Çankaya tek başına ülkenin
dış politika sorunlannı yönetir du-
rumdadır. Anayasamız ülkenin dı-
şa karşı savunulmasından hükü-
meti sorumlu tutmuştur. Httkü-
metin bir an önce sorumluluğunu
devralması gerekiyor.
— Çankaya'n» •ttkttmeti dış-
laması, bu konudaki anayasaya
aykınlığı kesinleştinniş olmuyor
IDU sizce?
BAYKAL — Tamamen onu be-
lirtmeye çalışıyorum. HükUmeti
devre dışı tutarak, bakanlan mü-
şavir gibi kullanarak, Türkiye'yi
yönetmesi anayasamıza açıklıkla
ve kesinlikle aykındır. Bu aykırı-
lığın bir müeyyidesinin, bir yap-
ünmının anayasada belirtilmemiş
olraası başvurulan yöntemin ana-
yasaya aykınlığinı ortadan kaldır-
maz. Dış politika ve savunma ko-
nularmda devlet yetkililerinin ki-
şisel takdirlerle, anayasayı bir ke-
nara iterek kararlar almaları, uy-
gulamalar yapmaları tarih boyun-
ca çok acı sonuçlar yaratmıştır.
— Sorumsuz bir mevkide yer
alırken, sorumlu mevkide yer
alanlan dtşlıyor yonımlan var..
BAYKAL — Ömekleyebiliriz.
Türkiye'nin 1. Dünya Savaşı'na
nasıl sürüklendiğinin trajik öykü-
sünü hepimiz biliyoruz. Devlet ba-
şmdaki bir cunta, kişisel kararla-
rıyla koca imparatorluğu savaşa
sürüklemişlerdir. Daha sonra da
Türkiye'nin Ege'deki haklarının
kişisel takdirlerle nasıl, NATO
Kuvvet Komutanı'na o zamanki
Cumhurbaşkanı tarafından teslim
edildiğini de hatırlıyoruz. Şimdi
ne sonuç vereceği bilinmeyen, ama
hepimizin çok dikkatli, duyarlı ol-
ması gereken bir krizin içindey-
ken, Türkiye'de bu kriz yönetimi
şartları hepimizi tedirgin et-
mektedir..
— Teiefon diplomasisi yüriitü-
len ülkelerin başkanlannın hepsi
yüriitmeden sorumlu. Bush, El-
Sabah, Mitterrand. Fahd, Hafız
Esad bepsi yasa geregi başkan..
BAYKAL — Başkanlık sistemi
bir anayasal sistemdir. Açıkça res-
men bir ülke başkanlık sistemine
girince, dengeleri, karşılıklı ağır-
lıklan ile bir bütün oluşturulur,
yetkili bir başkan ortaya çıkar.
Ama bu başkanın yetkisi karşısın-
da sorumluluğu vardır, yargılan-
ması anayasada öngörülür. Diğer
organlann kıskançlıkla koruduk-
ANAYASA AÇISINDAZV DURUM
Türkiye'de başkanlık sistemi yok
Bir anayasa hukukçusu, Cumhurbaşkanı Özal-
m Irak'ın Kuveyt'e müdahalesiyle ortaya çıkan kriz
sonrası tutumunu değerlendirirken, Cumhurbaş-
kanı'nın tek başına yürütme erki adına hareket
edemeyeceğini anımsatarak, "Bu diplomatik te-
maslar, her vatandaşın iyiniyetle ve her zaman ya-
pabileceği temaslardandır" dedi. Cumhurbaşka-
m'nın, kendisini bir başbakan, dışişleri bakanı ya
da bu işle özel görevlendirilmiş devlet temsilcisi
yerine koyarak, kendi özel kişiliğinin dışına ka-
yan çalışmalan yiirütemeyeceğini de belirten ana-
yasa hukukçusu şunları söyledi:'
Turkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre Türk-
iye'de başkanlık ya da yan başkanlık sistemi yok-
tnr. Anayasanın 109. maddesine göre yönetim Ba-
kanlar Kurulu'ndadır. Bu Bakanlar Kurulu'na ise
Cumburbaşkanı dahil degildir. Zaman zaman Ba-
kanlar Kurulu'na başkanlık etmesi ya da anaya-
sanın 117. maddesine göre Baskomutanugın Cum-
hurbaşkanı tarafından temsil edilmesi. Cumhur-
başkanı'nın her ise kanşraasının gerekçesi olamaz.
Cumhurbaşkanı. anayasanın 104. maddesinde ya-
nlan yetkilerini yine bu maddenin ilk tümcesin-
de nitelendirildiği biçimde devletin başı sıfatıyla
kullamr. Bu yetkileri içinde (b) bendinde yiiriit-
me aianına ilişkin olanlar diye sayılanlar arasın-
da yüriitmeye etkili olanlar bulunsa bile bunla-
nn hiçbirisi Cumhurbaşkanı'nın tek başına yüriit-
me erki adına hareket etmesini gerektirmez. Par-
lamenter sistem içinde Cumhurbaşkanı yüriitme-
nin başı olarak anılsa da bu bir raanevi oturus-
tur. Bu bakımdan son günlerde olan Sayın Cum-
hurbaşkam'nın Irak-Kuveyl olaylannda diploma-
tik temaslan her vatandaşın iyiniyetle her zaman
yapabüeceği temaslardandır. Bir Türk yurttaşı da
bu kabil işlerde Bush'u da, Saddam'ı da arayabi-
lir. Ancak, Cumhurbaşkanı yönetimin başında
kendisi varmış gibi, Başbakan ya da Dışişleri Ba-
kanı imiş gibi ya da bu işle özel görevlendirilmiş
devlet temsilcisi gibi kendi özel kişiliğinin dışına
kayan çalışraalar yüriıtemez. Bugüne kadar gör-
düğümüz biçimde Cumhurbaşkanı'nın, Cumhur-
başkanı yerainini unuturcasına davranışlan, seçim
öncesinde Eryaman'da anahlar dagıtması, otobiis
ve uçaklarda basın mensuplanyla konuşması, ge-
çen 10 yıllık dönemi hikaye ederken. bunu, bun-
dan sonraki dönemlerin altyapısı gibî göstermesi
ve aynı birlikteliğin yürüyecegi imajını vermesi,
Cumhurbaşkanı'nın kötii alışkanlıklardan kurtu-
lamadığını gösteriyor.
Siyasi geleneklerin gözardı edilmesi, muhalefe-
tin dışlanması. Meclis'e bilgi vermekten hatta mu-
halefetin bu konuda toplantı yapiırraa istegini geri
çevirmekten başlayan gelişmeler, Cumhurbaşka-
nı'nın gezisini kesip Ankara'da kalmasıyla çeliş-
mektedir.
Türkiye'de bir Cumhurbaşkanı krizi ve buna
baglı olarak devlet krizi ağır olarak yaşanmakta-
dır. Herkes yetkilerini ve sınırlannı anayasa çer-
çevesinde bilraek zorundadır. Hiçbir alışkanlık ve-
ya çok üst makamda oturmanın verdigi rahatlık
anayasayı çiğnemenin dayanağı olamaz."
Özek
Prof. Dr. Çetin Özek de, dış politikanın ic po-
litikadan farklı özellikler taşımasına karşın, bu-
nun Cumhurbaşkanı'nın yürütme ve yasamadan
bağımsız hareket etmesi sonucunu doğuramaya-
cağını belirterek, "Böylesi bir konuda, yasama ve
yüriitmenin de katılması gerekir. Yine Türkiye1
nin demokratik geleneklerine uygun olarak mu-
hakfetle de diyalog içinde olunması gerekir. Böy-
lesi bir davranış, ciddi bir devlet anlayışının da ge-
reğidir. Bunun dışında kendisinin tek başına key-
fi bir tulum içinde olması ise yerinde degildir" diye
konuştu.
lan yetkileri vardır. Bütün bu yet-
kiler, bir hassas denge içinde bü-
tün oluşturur. Şimdi Türkiye'de
boyle bir anayasal rejim kurulu-
şu var. Işbaşındaki sözde başka-
nın sorumluluğu yok. tşbaşında-
ki başkanın halktan aldığı destek
yok. Halkın oyuyla seçilmiş değil.
Türkiye'de normal bir parlamen-
ter rejim içinde alınacak bir des-
tekten bile yoksun. Ve hiçbir so-
rumluluğu yok, yaıgılanması yok.
Karşısında bir denge oluşturabile-
cek anayasal kuruluşlar yok. Her
şey Çankaya'nm yetkisine, kişisel
takdirine, İceyfine, ulusal gelecegj-
mizi, kaderimizi emanet etmiş ko-
numdayız. Bunu anlamak müm-
kün degildir.
— Bu, anayasaya ragmen baş-
kanlık sisteminin fîilen yüriitüldü-
gü mü demek? Tek adamlığın bir
kanıtı..
BAYKAL — Aynen budur. Bu
çok açık bir başkanlık sistemi uy-
gulaması. Ne yazık ki haklanm,
yetkilerini, sorumluluklannı böyle
bir zorlamaya teslim eden parla-
mento çoğunluğu, hükümet bu
oluşumun suç ortağı duru-
mundadır.
— Bu arada sizin TBMM'yi
toplama girişiminiz var. Şimdi bu
hayati bir noktaya geldi..
BAYKAL — Evet. Zaten Tür-
kiye'nin etrafında çok etraflı po-
litik gelişmelerin olduğunu hepi-
miz biliyoruz. Bu girişimi öne al-
mıştık. Çünkü Türkiye'de siyasal
organlar devredışı. Bunun için bi-
zim bir parçası olduğumuz Mec-
lis'i toplamamız gereküdir. Bunun
ne kadar haklı ve yerinde bir giri-
şim olduğu yaşanan olaylarla doğ-
rulanmıştır. Türkiye'nin etrafında-
ki dış politika geriliminin nasıl sı-
cak bir savaşa dönüşebileceği, biz
bu başvuruyu yaptıktan sonra or-
taya çıktı. Bu başvurudan sonra,
bizim başvuru yaptığımız konu
daha da ağırlaşarak ortaya çıktı.
Hükümet bu kriz karşısında hiç-
bir açıklama yapmamıştır. Böyle
bir durum düşünülebilir mi? Or-
tadoğu'da ne olduğunu Başbakan,
Türkiye halkına söyleyememiştir.
— Sizin, TBMM'yi toplamaaız
için imza eksiginiz var. DYP Ue
göruşmelerinizin bir an önce ger-
çekleşmesi gerekmıyor mu?
BAYKAL — Tabii, elbette.:'
Demirel:
Devlet
boşluğuna
gidiyoruz
Gaziantep'e
hareketinden
önce Cumhur-
başkanı'nın son
gelişmderdeki tu-
tumu konusun-
da Cumhuriyet
muhabirinin s>
rusunu yanıtU-.
yan DYP Genel
Başkam Süleyman Demirel, şun-
ları söyledi:
"Çoktan beri söyiedik, görüyo-
ruz ki, bu zat zümre vc şahıs hâ-
kimiyeti kurmuştur. Yasalann
men ettigi her hareketi yapmakta-
dır. Kuvvetler aynlıgı prensibini
çignemişU'r.
Bugünkü rejime ne cumhuriyet,
ne de demokrasi denilemez. Mec-
lis'i bir kenara itmiştir. Kanun
kuvvetindeki karamameierie ülke-
yi idare etmeye girişmiştir. Dene-
tim yoktur, yapüması da mümkün
değildir. Yasa çıkarma hakkı Mec-
lis'in elinden aimmıştır.
Sonra da halkın yüzde 8S'inin
reddettigi bir Mecüs grubuna ken-
dini cumhurbaşkanı seçtirmiş, ta-
rafsız olması gerekirken bu ilkeyi
ihlal etmiş, ANAP'ı ben kurdum,
sizi himayeye mecburum' diye işe
başlamıştır. Daha birkaç gün ön-
ce Eryaman'da ya#tıgı iş Etimes-
gut seçim propagandastdır."
Demirel, Cumhuriyet muhabi-
rinin diğer sorularma da şu yanıt-
lan yerdi:
'— Anayasadaki konuma kar-
şın Irak-Kuveyt bunalımında dog-
rudan başkan gibi hareketier, te-
lefon göıüşmeleri yapabilir mi?
DEMtREL — Yapamaz. Zaten
anayasa, kanun tanıdığı yok bu
zaun. Bugün yaşananlar, bugünun
olaylan değil. 9 Kasım 1989'dan
beri bunları yapıyor. 'Hükümet
kurulurken sen başbakansıa, ba-
kanlar da bunlar' diye eline liste
tutuşturmuş, 43 dakikada hükü-
met kurmuştur. Bugünkü durum,
orada başlar.
— Bush, Özal'ın konumunn bi-
le bik teiefon açıyor. ABD'nin tu-
tumn da Türk anayasal gerçekJe-
rine aykın degil mi?
DEMtREL — Bush'iın sorunu
değil ki. Kiminle iş bitireceğine
inaruyorsa onunla konuşmayı yeğ-
ler. Hükümet zaten yok ortada.
Hükümet boşluğu var, devlet boş-
luğuna doğnı sürükleniyoruz. Me-
sele oraya doğnı gidiyor.
— Anayasayı çiğnemiyor mu?
DEMİREL — Anayasa ne
.umurunda!'
Oüzel:
Fiili başkanlık
sistemi
Akbulut'un
Irak-Kuveyt
uyuşmazlığına
ilişkin gelişme-
lerde devredışı
kalması konu-
sunda Cumhu-
riyet'i i
sorulannı yanıt-
layan ANAP
genel başkan adaylanndan Gazi-
antep Milletvekili Hasan Celal
Güzel de, "Burnumuzun dibinde
son derecede önemli dış olaylar
cereyan ederken, icranın başı ol-
ması gereken Sayın Başbakan'ın
şeker fabrikası temeli atma gibi
bakanlık seviyesinde işlerle meş-
gul olması ve Irak-Kuveyt konu-
sunu tamamen terk etmesi ilgi
çekicidir" dedi. Güzel, bu geliş-
meleri "aylardır tartışılan
Cumhurbaşkanlıgı-hükümet iliş-
kileri bakımından son derece
önemli olduğunu" vurguladı ve
"Bush dahil demokratik ülkelerin
yöneticileri fiilen başkanlık siste-
raini kabul etmiş görünüyorlar"
değerlendirmesini yaptı.
Anayasa Mahkemesi
izlemede
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dancıoğlu ise konuya ilişkin so-
nıya şu yanıtı verdi:
"Hassasiyeti çok iyi anlıyonım.
Ama şu aşamada bugün bir yo-
rum yapmak istemiyonım. Ancak
ileride bu konuda gerekirse konu-
şabiliıim."
Gîray:
Nazik bir konu
öte yandan
Milli Savunma
Bakanı Safa Gi-
ray, Cumhuri-
yet'in, yüriitme-
nin devre dışı
kaldığı görüşle-
riyle ilgili soru-
larına şu yanıt-
lan verdi:
•'— Milli Savunma Bakanı ola-
rak, Ortadogu'daki durumu ve ge-
lişmeleri nasıl izliyorsunuz?
GtRAY — Bu konuda Dışişle-
ri BakanlığYnın ve Başbakanlığın
yaptığı açıklamalar oluyor. Bun-
lann dışında herkes kendine göre
değerlendirmder yapmıyor. Nazik
bir konudur. Tabii gazeteler ken-
di yorumlannı yapabilirler. Ama
esas itibarıyla hükümeti bağlaya-
cak ya da hükümetin düşüncele-
rini açıklayacak şekildeki açıkla-
maları tek ağızdan yapma karan
verdik.
— Dışişleri Bakanbgı'ndan mı?
GtRAY — Gayet tabii. Açıkla-
maları Dışişleri Bakanlıgı yapa-
cak, esas olan odur. Kişisel görüş
olmaz. Ben Savunma Bakanı'yun.
Hükümet açıklamayı yapmıştır.
Konuyu dikkatle titizlikle izliyo-
ruz. Gereken temaslan da yap-
maktayız. BM Güvenlik Konseyi-
nin karanna uyulmasını umut edi-
yoruz ve bekliyoruz. Olayı takip
ediyoruz. özellikle Sayın Cum-
hurbaşkanı diğer yetkililerle te-
maslarını sürdürüyor.
— Sayın Cumhurbaşkanı'nın
son temaslan Türkiye'de yüriitme-
nin devre dışı bırakıldıgı iddiala-
nnı gündeme getiriyor. Sizce
Cumhurbaşkanı'nın Başbakan'a
bilgi vermesi, Başbakan ve hükü-
metin devre dışı olduğu iddifllan-
na ne diyorsunuz?
GtRAY — Hayır, hiç öyle de-
ğil. Tam aksine. Gayet itina ile ta-
kip ediliyor. Biz şu ana kadar her-
hangi bir bağlantıya gûmedik dik-
kat ederseniz. Cumhurbaşkanı'nın
görüşmelerinde Dışişleri Bakanı
bulunuyor, gereken toplantüar ya-
pılıyor. Milli Güvenlik Kurulu
Cumhurbaşkanı'nın başkanlığın-
da yapıhyor. Gerek olduğunda biz
hemen toplanıyoruz!'
Akbulut:
Görevimizi
yapıyoruz
Başbakan
Yıldınm Akba-
IBI, dün Kars
Valiliği'nde ga-
zetecilerin ko-
nuya ilişkin so-
rulannı şöyle
yanıtladı:
"— Irak soru-
nunun çözü-
münde devredışı kaldıgınız yo-
nımlannı degeriendirir misiniz?
AKBULUT — Hayır
— Siz Başbakan olarak bu so-
runun çözümüne katkıda bolun-
mayı düşünüyor musunuz?
AKBULUT — Biz hükümet
olarak üzerimize düşen görevi en
iyi biçimde yapıyoruz. Biz resmi
açıklamalarımızı da yaptık. Bu
çerçeve içinde sorunun çözümlen-
mesi göriişümüzü hükümet olarak
bildirdik.
— Cumhurbaşkam'mn başkan-
lıgında Bakanlar Kurulu toplaa-
nsı yapmayı düşünüyor musunuz?
AKBULUT — Biz Bakanlar
Kurulu toplantısını yaptık.
— Ama Cumhurbaskanı'nın
başkanlığında yaptınız mı?
AKBULUT — Biz Bakanlar
Kurulu toplantısını yaptık?'
"Bilgilenme"
Bu arada Başbakan Akbulut,
bölgedeki gelişmeler konusunda
"bilgilenme" konumunu dün de
sürdürdü. Akbulut'a, Suudi Ara-
bistan birliklerinin Kuveyt'e doğ-
nı ilerlediği bilgileri Kars'ta Baş-
bakanlık Basın Müşaviri Kaya
Dorsan tarafından iletildi. Akbu-
lut'u saat 12.45 dolayında da
Cumhurbaşkanı özal telefonla
aradı. Akbulut, özal ile görüstük-
ten sonra Cumhuriyet muhabiri-
nin "Yeni bir geüşme mi var?" so-
rusunu yanıtsız bıraktı.
özal'ın teiefon diplomasisini
başlattıgı cuma akşamından bu
yana, Akbulut, Cumhurbaşkanı
ile önceki akşam iki saat bir ara-
ya geldi. Akbulut, Irak Başbakan
Birinci Yardımcısı Ramazan'ın
Türkiye'den ayrılmasından sonra
yapılan ve Dışişleri Bakanı AH Bo-
zer ve askeri yetkililerin de hazır
bulunduğu toplanunın son iki sa-
atine Ankara organize sanayi böl-
gesi açıhş töreninden dönüşünde "
katıldı. Başbakan, cumartesi gfl-
nü de işçi-işveren temsilcileriyle
katümış, Eryaman'da toplu ko-
nutların anahtar teslim töreninde
bulunmuştu.
ISTANBUL'dan HİKMET ÇETİKKAYADYP de destek
verecek
SHP
Mectis
9
i
topkunaya
kararh
Grup Başkanvekili
Omır
Kumbaracıbaşı, dış
politika ve
Güneydoğu
konusunda genel
görüşme
isteyeceklerini ve 80
imza topladıklarım
söyledi.
ANKARA
(Cemhuriyel
Bürosu) —
SHP'nin dış
pofitikada
giderek ur-
manan ge-
rilimi de göz önüne alarak
TBMM'yi topJantıya çağırma-
da 'kararlı' olduğu açıklandı.
SHP Grup Başkanvekili O n r
Ksmbaracıbaşı, dış politika ve
Güne>'doğu konulannda genel
görüşme iste>'eceklerini, bunun
için 80 dolayında imza topia-
dıklannı ve DYP'nin de kendi-
lerinc destek verecegini açıkta-,
dı.
Dış politika konusunda, da-
ha önce verdıkleri genei görüş-
me önergesinin "ne kadar
isabetli" olduğuna dikkat çe-
ken Kumbaracıbaşı, konuya
ilişkin olarak AA'nın bir soru-
sunu da şöyle yamtladı:
"Meclis'i topUnbya cagır-
mak İÇİB milletvekili sayımız
yeöaiyor. An» bıma çok nüat
balacağınıızı tatamia ediyo-
rura. DYP, desttkiedigiai ifa-
de etti. Sıileyraan Demirel, bu
kOBuda beyanat verdi. Biz
grup başkanvekükriyle görttş-
tük. Onlar da imzaya katila-
caklar. Muhtemekn bir ortak
öMrge şekliBde dc otabflir. 90
tezajı boluraz. Bagöae kadv
toptenan imza say ı« Sfe yak-
laftt. Seçim bölgesiııde oidağu
için nlajamadıgınuı baa arka-
daşlanmız da var."
Kumbaraabaşı, gend görüş-
melerin 19 ağustos tarihınde-
ld yerel seçimlerden sonra ya-
püînasmı duşündüklerini söz-
lerine ekledi.
SHP LİDERİ İNÖNÜ BM^NİN TOPLANARAK YAPTIRIM KARARI ALMASINI İSTEDİ
'Uluslararası güvenlik gücti kıınılsıın'
tç Politika Servisl — Irak'ın
Kuveyt'i işgali konusunda SHP
Genel Başkanı Erdal tnönü, her-
hangi bir ülkenin ya da ABD'nin
bölgede müdahalesinin yanlış ola-
cağını belirterek, Birleşmiş Millet-
ler'in (BM) toplanarak yaptırım
kararlan alması ve "Uinslararası
güvenlik gücü" oluşturulmasım
istedi. ABD'nin BM'ye güvenme-
dığini, Liberya'ya müdahalesinin
de, Ortadoğu'da girişeceği bir ha-
reketin de "güç gösterisi" olaca-
ğına dikkat çeken tnönü, dünya
devletlerinin uluslararası hukukun
ihlaline engel olacak bir kunım-
laşmaya gitmek zorunda oldukla-
rını söyledi. Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyini "diktatör" ola-
rak tanımlayan; Başbakan 1. Yar-
dımcısı Taha Yasin'i de "Hitler"e
benzeten ve Irak kuvvetlerinin Ku-
veyt'ten çekilmeleri gerektiğini be-
lirten Inönü, Türkiye'nin rolü ko-
nusunda, "Türkiye gibi biiyük öl-
çüde bağımsız ülkeler BM'yi gö-
reve çagırmaular. Çözümler öner-
meliler. Bunlar etrafında bir bir-
leşme ortaya çıkabüir. Irak'ın yap-
tığı hareketi hiçbir zaman ve şe-
kilde kabul etraediğimizi açıkça
söyleaıeliyiz. Tek taraflı yapünm-
da bulunmamız, asker gönderme-
miz istenebilir. Buna hayır diye-
ceftiz" şeklinde konujtu.
Bir süre önce ölen Avusturya
eski başbakam ve Sosyalist Parti
Başkanı Brnno Kreisky'nin cena-
ze törenine katılmak için dün Vi-
yana'ya giden SHP Genel Başka-
nı Erdal lnönü, hareketinden ön-
ce tstanbul'da katıldığı büyükse-
hir belediye başkanlan toplantı-
sında gazetecilerin sonılanm ya-
nıtladı. Irak-Kuveyt konusundaki
gelişmelerden sonra bu konudaki
görüşlerini açıklayan tnönü,
Irak'ın Kuveyt'i işgalini "uluslara-
rası hukukun ihlali" şeklinde de-
ğerlendirdi. Gelişmelerin, Tür-
kiye'yi, yakmında olduğu için
"çok daha fazla" ilgilendirdiğini
belinen tnönü, çözüm önerileri-
ni "uzun" ve "kısa vadeli" olarak
ikiye ayırarak anlattı. Uzun vade-
deki öneriler bölümünde 1930 ve
40'lann dünyasında banşı tehlike-
ye atan gelişmeleri anlatan ve
Mussolini, Hitler gibi diktatörle-
ri tanımlayan tnönü, o dönemde
bir uluslararası cemiyet oluşturul-
duğunu, ancak banşı n dünya sa-
vaşıyla sagJanabildiğini söyledi.
Ortadoğu'daki son gelişmeleri 1.
ve 2. Dünya savaşlan öncesinde-
ki durumlara benzeten tnönü,
"Dün (önceki gün) Irak Başbakan
Birinci Yardımcısf nın kullandıgı
gerekçeler tamamıyla o zaman
Avnıpa'daki diktatörierin knllan-
dıgı gerekçelerin aynıydı" dedi.
Irak Başbakan 1. Yardımcısı Ta-
ha Yasin'in, "Bize karşı müdaha-
lelere karşı koyanz. Bizimle birlik-
te olanlar biriikten yarariamr" de-
diğini belirten înönü, "Tıpkı o za-
man Hitler'in soylediği şeyler.
Böyle bir şey kabul edilemez" şek-
linde konuştu.
"Dünya savaşı çıkardı"
Günümüzde bir dünya savaşı
çıkmasının imkânsızlığına dikkat
çeken tnönü, "Irak'ın Kuveyti iş-
gali sırasında ABD ile SSCB da-
ha önceden uzlaşmış olmasalardı
bir dünya savaşı çıkabilirdi" de-
ğerlendirmesini yaptı. Dünyadaki
donanmasını göndermesiyle gücü-
nü gösterdiğini söyledi.
"Irak kolay güç değil"
Irak'ın kolay mücadele edilebi-
lecek bir güç ohnadığı, ABD'nin
de bu nedenle askerlerini bu böl-
ge>-e gönderemediği yorumunu ya-
pan tnönü, Irak'a karşı neler ya-
pılabileceği konusunda şunları
söyledi:
"Bence engel olacak, Birleşmiş
Milletler'dir. BM'nin büyük gücü
var. Ama bu giicü uluslararası hu-
kukun ihlalinde bir müeyyide ola-
rak, bir yatınm gücü olarak kul-
lanması henüz gündeme getirilme-
di. Şimdi bir fırsat var. ABD ile
için güvenmesi gerekiyor. ABD
kendi gttcüne güveniyor. BM'ye
güvenmiyor, ama güvenmeyince
de böyle bir durum karşısında ça-
resiz kahyor. Çünkü şimdiki du-
rnmda uslandınlması gereken
devlet o kadar da küçük bir dev-
let degil. 1 milyon askeri var."
Uluslararası güvenlik
gücü
Irak'ın asker sayısının çok ol-
ması nedeniyle her yaptığına evet
denemeyeceğini belirten lnönü,
polisi olmayan, ancak milislerin
bulunduğu bir toplumu örnekle-
yerek, "Devletin polisi kunılur ve
olaylan önler. Şimdi uluslararası
SHP Genel Başkanı Erdal lnönü,. Irak'ın Kuveyt'i işgaline karşı
olduğumuzu açıkça söylememiz gerektiğini belirterek, ABD'nin
bölgede ya da Liberya'daki müdahalesinin bir güç gösterisi olduğunu
söyledi. Birieşmiş Milletler'i de göreve çağıran ve Türkiye'nin dünya
devletlerinin toplanması için aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyleyen
tnönü, TBMM'nin de olağanüstü toplanması gerektiğine dikkat çekti.
büyük güçler arasmda savaşlar ol-
maması durumunda küçük dev-
letlerin savaşabileceklerini ve güç-
lü olanın diğerinin toprak bağım-
sızlığını tehdit edebileceğini belir-
ten Tnönü, "Burada bir eksiklik
var. Eğer biiyük devletlerin doğ-
rudan doğnıya topraklanna isti-
la olsaydı onu önleyecek güçler
var. Şimdi küçük devletlerin ulus-
lararası hukuku ihlalleri duru-
munda bir müeyyide lazım. Bir
dünya gücünün bunu durdurma-
sı lazım. Bunu tek başına ABD ya-
pamaz. ABD yapmaya kalkıyor,
işgal ile kanşıyor. tş daha beter
kanşıyor" dedi. Buna, ABD'nin
Libya'ya müdahalesini örnek gös-
teren tnönü, ABD'nin Libya'ya
SSCB arasmda arnk zıüaşma yok.
Beraber, dnnyaya banş getirmeye
çalışıyorlar. NATO şimdi kendisi-
ne bir görev anyor. Varşova Pak-
tı da... Diyorum ki BM'ye dayalı
bir yaptınm gücü kurulsun. Bu-
nun için BM'yi, Güvenlik Konse-
yi'ni toplantıya cagınn. Liberya-
da da bir örnek var. tç savaş var,
ABD müdahale etmiş. Bütün
bunlar yanlış işler. Bir ülkede sa-
vaş varsa veya uluslararası hukuk
ihlal ediliyorsa bunu düzeltecek
olan bir devlet değil, uluslararası
hukuk, uluslararası dayanışma ol-
malıdır. Bunu da yapacak olan
Birieşmiş Milletler'dir. Burada
ABD'ye büyük görev düşüyor ve
BM'ye böyle bir görev verebilmek
âiemde bu yok, ama olmasının za-
mam gelmiştir" şeklinde konuştu.
Yaklaşık 2.5 saat süren konuşma-
sında sürekli olarak "uluslarara-
sı bir güç oluşturulması" fikrini
yineleyen SHP Genel Başkam Er-
dal tnönü, ABD ve SSCB'nin Bir-
leşmiş Milletler'e güvenerek böy-
le bir yapılanmaya gidilmesi ge-
rektiğini söyledi. Uluslararası gü-
venlik gücü oluşturulmadan Irak'ı
engellemenin mümkün olmadığuıı
da belirten tnönü, "Herkes baş-
kasına 'Hadi siz öne çıkın da
durdunın' diyecek. Bunlardan bir
şey çıkmaz. Uluslararası bir güç
olmadan hiçbir devlet çıkıp da
Irakla muharebeye girişmez. Ken-
di çıkannı bozacak bir hareket de
DEMREL: MACERAYA HAYIR
Bölgenin jandarması değilîz'
GAZtANTEP (Cumhuriyet) — DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel, Irak'ın Kuveyt'e mü-
dahalesinden sonra ortaya çıkan durumla ilgili ola-
rak "Türkiye'nin Körfez'in jandarması olamaya-
cagını" söyledi. Demirel, Türkiye'ye Körfez bek-
çiliği yaptınlmak istenmesini "macera" olarak ni-
teledi ve "Tiirkiye maceralann içinde olamaz" de-
di.
DYP lideri dün partisinin Gaziantep tl Kong-
resi'nde yaptığı konuşmada, Irak'ın Kuveyt'i işgali
ile ilgili olarak Türkiye'nin konumu üzerinde gö-
rüşlerini açıkladı. Demirel, bu konuda şöyle de-
di:
"Irak'a 'Çekin kuvvetlerinizi Kuveyt'ten' dedik.
Çekerler, çekraezler, önümüzdeki günlerde belli
olur. Ama dünyanın bütün ülkeleri bu işe karşı.
Onun için orada milletlerarası bir çatışma olmaz.
Yalnız, biz bölgenin jandarması falan degiliz. Bu
konuda herkes ne yaparsa, nereye kadar ne kadar
yaparsa, biz de o kadar yapanz. Kimse bize, 'Hay-
di bakalım aslan Türkler' deyip Körfez bekçiliği
falan yaptıramaz. Böyle bir şey macera olur. Tür-
kiye maceralann içinde olamaz."
Kuvvet kullanarak toprak kazanmaya kalkan-
ların bu çağda zararlı çıkacaklannı belirten DYP
Genel Başkanı Demirel, bu arada partililerin "Mu-
sul'a, Musul'a" şeklindeki bağırmalarına kayıtsız
kaldı.
yapmaz. Uluslararası bukuka bir
hareket oldu mu cezalandınima-
lı" dedi. Bu bağlamda Türkiyei
nin üstleneceği rol konusunda gö-
rüşlerini anlatan tnönü şöyle ko-
nuştu:
"tnanıyonım ki, Türkiye bu
yolda öncülük de yapabilir. Çün-
kü BM'nin böyle bir işlemcilik
yapmasım isteyecek olan bizim gi-
bi ülkelerdir. ABD istemiyor, kü-
çük devletlerin de sözü geçmiyor.
Dünya politikasında ağırlığı olan
ve büyük ölçüde bagımsızlığı olan
bizim gibi devletler böyle çözüm-
leri öneririerse, bunlar etrafında
bir birleşme ortaya çıkabiür. Çık-
malıdır da. Başka yoln yok."
"Dostluğumuz
tehlikede"
Kısa vadede, Irak-Kuveyt geliş-
meleri konusunda Türkiye'nin
"çok dikkatli" davranması gerek-
tiğini vurgulayan ve Irak'ın yap-
tığı hareketi hiçbir zaman kabul
etmediğimizi açıkça söylememiz
gerektiğini belirten tnönü, "Irak-
ın yaptığı istiladır ve hiçbir şekil-
de onaylanamaz. Irak kuvvetleri
tamamen geri çekflmeU, Kuveyt-
liler kendi egemeniaderi 0e başba-
şa bırakılmalıdır. Başka türlü çö-
züm nlnslararası hukuka aykın-
dır. Başka bir şey i kabul edeme-
yiz. Ancak bir dostumuz ulusla-
rarası bukuka aykın bir şey yapar-
sa yanhştır. Düzeltmedikçe dost-
luğumuz teolikededir deriz" dedi.
ABD veya başka güçlerin Türki-
ye'den yaptırım ya da asker gön-
dermesini isteyebileceğine dikkat
çeken tnönü, buna "hayn*" dene-
ceğini söyledi. Türkiye'nin tek ba-
şına ortaya çıkmasının ve Irak'la
mücadele etmesinin de yanlış ol-
duğunu belirten tnönü, "Bu tur
bir mücadele anlasılmaz, yanhş
anlaşılır, yanhş anlaraaya açıktır"
dedi.
Konuşmasımn sonrasında tek-
rar gazetecilerin sorularını yanıt-
layan tnönü, TBMM'yi Irak-Ku-
veyt olayları çıkmadan dış konu-
larda toplantıya çağırdıklannı, an-
cak reddedıldiğini, ama tekrar
toplantı için girişimlerini sürdur-
düklerini söyledi. Bu toplantıda
"Güneydoğu Anadolu Bölgesi-
nde neler olduğunu" da soracak-
lannı söyleyen lnönü, gazetecile-
rin, "UlusJararası güvenlik giicün-
den bir orduyu mu kastediyorsu-
nuz?" sorusuna, "Mesele banşı
nasıl koruyacağımızdır. Bu bir
devletin polis gücüyle olmaz.
Uluslararası polis gücü, uluslara-
rası güvenlik gucü lazım" yanıtı-
nı verdi.
Yetki Sınırı
Tüm gelişmelerden haberi yok Akbulut'un. Belki
TV'den, gazetelerden öğreniyor olup bitenleri.
İSTANBUL — Başbakan Yıl-
dınm Akbulut, Etimesgut'ta
mini seçim çalışması yapıyor.
Yurttaşlara düşünür gibi görü-
nerek -belki de düşünmeye
çalışıyor- ağır ağır konuşuyor:
— Bize oy verirseniz arzu-
lannızın tümünü yerine getire-
ceğimize söz veriyorum...
Spiker konuştuğu için TV'de
Akbulut'un bu sözleri zor an-
laşılıyor...
Kamera yakın çekimde.
Akbulut devam ediyor:
— Hizmeti beceremeyen,
militanca davranışlan seçmek
mecburiyetiniz var mı?
O saatlerde Saddam'ın tem-
silcisi Taha Yasin Ramazan,
belinde kabzası sedef kakmalı
Smith VVesson marka silahıy-
la Cumhurbaşkanı Turgut
ÖzaJ'la görüşüyor.
Gazeteciler, Yıldınm Akbu-
lut'a soruyorlar:
— Irak Başbakan Yardımcı-
sı'nı niçin karşılamaya git-
mediniz?
Bu soruya yanıt vermiyor
Başbakan. Susuyor, hiç oralı
olmuyor. Gözlerini başka yere
çeviriyor.
Tüm gelişmelerden haberi
yok Akbulut'un. Belki televiz-
yondan, gazetelerden öğreni-
yor olup bitenleri. Önceki gün
Çankaya'da sadece bilgi veri-
liyor kendisine.
ANAP çevreleri, Başbakan
Akbulut'un bir hayii sıkıntılı ol-
duğunu söylüyorlar.
Liberal kanaltan bir milletve-
kili aynen şöyle diyor:
— Cumhurbaşkanı'nın ko-
numu anayasada belirlenmiş-
tir. Sayın Ozal, Irak'ın Kuveyt'i
işgalinden sonra tümüyle baş-
kanlık gibi bir diplomatik so-
rumluluğu yüklenmiştir. Yani
anayasada verilmeyen yetkileri
kullanmıştır. TBMM devre dışı
bırakılmıştır. Vfetki ve görevte-
rini anayasanın dışına çıkarak
kullanmıştır.
Başbakan Akbulut iç politi-
kayla, Cumhurbaşkanı Özal
dış pofitikayla uğraşıyor. Dışiş-
leri Bakanı Ali Bozer, gelişme-
leri Başbakan'a değil Cumhur-
başkanı 'na aktanyor. Başba-
kan da Etimesgut'ta seçim ça-
lışması yapıyor.
Cumhurbaşkanı Özal'ın hiç-
bir anayasal yetki taşımayan
son gelişmeler karşısında al-
dığı tavır, muhalefet partileri ta-
rafından dikkatle izleniyor.
DSP Genel Başkanı Bûlent
Ecevit, "kimi ülkeler bizden
boru hattını kapatmamızı, ki-
mileri İncirlik'i Irak'a karşı kul-
landırmamızı isteyebilirler" di-
yerek şöyle konuşuyor:
'Türkiye engin devlet dene-
yimiyle hem Türkiye'nin yara-
nnı ve güvenliğini gözetmeli
hem de dünya barışına nasıl
katkıda bulunabileceğini serirv
kanlılıkla düşünüp hesaplama-
hdır..."
Ecevit bu arada ABD'ye şu
sorunun sorulması gerektiğini
vurguluyor:
— Irak'ın Batılı müttefikler-
den sağlanan uzun menzilli
kimyasal başlıklı füzelerini ve
de kıyamet toplannı Türkiye
1
ye karşı kullanması karşısında
Yunanistan'a verdiğiniz türden
güvenceteri Türkiye'ye vere-
cek misiniz?
Özal, çok yakın arkadaşı
Bush'la yaptığı teiefon görüş-
melerinde acaba bu güvence-
leri istedi mi?
ABD ne diyor?
— Boru hattını kapat, İncir-
lik'i kullanabiliriz...
Kutsal ittifakçı kanadın lide-
ri, muhafazakâr Devlet Baka-
nı Mehmet Keçeciler, zaten
ABD'den önce yapmıştı açık-
lamasını:
— Yumurtalik petrol boru
hattının musluğunu kapatalım
olsun bitsin...
İşbitirici ANAP iktidarı Kör-
fez krizini kendi ülkesinin çı-
karları doğrultusunda ne za-
man görebilecek?
Devreden çıkarılan Başba-
kan, Etimesgutta seçim çalış-
ması yapıyor. Cumhurbaşkanı
Özal, anayasanın sınırlarını
aşarak kendi bildiği çizgide
gizli teiefon görüşmelerinde
bulunuyor.
Askeri üniforması, belinde
silahıyla Cumhurbaşkanı
Özal'la görüşen Taha Yasin
Ramazan da açıklıyor:
— Türkiye'nin petrol boru
hattını kapatma yolunda âlaca-
ğı bir karar, iki ülke arasmda
güvensizlik havasının doğma-
sına yol açar...
Irak, Kerkük-Yumurtalık bo-
ru hattı vanalarının birini tü-
müyle, diğerini kısmen ka-
pat lyor...
Bu yüzden DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit'in uyanları-
na dikkat!