Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/15
HAVA OURUMU TÜRKİYE'DE BUGÛN
Meteoroloji Genel Müdûrlü-
ğü'nden alınan bilgiye göre,
yurdun kuzey kesimlerı parçalı
bulutlu, diğer yerter az bulutlu
ve açık geçecek. HAVA SICAK-
LIĞI:ÖnemlibırdeğişiMikoima-
yacak. RÜZGÂR: Kuzey ve batı
yönlerden hafif. ara sıra orta
kuvvette esecek. Denizlerde
rûzgâr, Marmara, Kuzey Ege ve cek. Görüş uzaklığı 10 km.'nin altında bulunaeak. van
Karadeniz yıldız ve poyrazdan, Gölü'nde hava: Az bulutlu ve açık geçecek, rûzgâr ku-
Güney Ege ve Akdeniz'de gün- zey ve doğu yönlerden hafif ara ara orta kuvvette ese-
batısı ve lodostan 2 ile 4, yer cek, qöl kûçûkdalgalı olacak.
yer 5 kuvvetinde saatte 4 ila 16,
Mana
Adapazarı
Mıyaman
Alyon
AJn
Ankara
Antakya
Antatya
A 34° 25° Dıyartıatar
A 29° 16° Edıme
A 39° 25° Erancan
A 31° 12° Erzurum
A 28° 12° Estaşefor
A 30° 16" GaaantEp
A 32°27°ûresun
A 39°2«°Mamsa
A 34° 16° K Maraş
A 32°15PM«fsm
A 2 9 ° 1 2 ° M u *
A 30° 13° Muş
A 38° 24° Nı&Je
A ZPZFOntu
Bılec*
BngU
BMs
Bolu
Ekjrsa
Çanakkaıe
Çorum
Deara
A 33°29»Güfliü?u»A 26°15°to
A 26°W>HaW*i A 34° 19°Saman
A 37» 21° Isparta A 33° 14° Siırt
A 31° 15° teotıbul A 29° 20° Sınop
A32°M°lan» A 35°22°Sıvas
A 30° 14° Kare A 27° 13° Tetardafl
A 30° 14» Kasamonu A 28° 12° Trabzon
A 29°12t>
Ka«aen A 30= 13° funcei
A 32° 15° Krttant A 3t» «° Uşak
A31°20°Ktt*l A31°18"V«ı
A28°20°KuW«a A32°M°YtBB>t
A 32°19°HWatya A 3S»20°ZanguUak
A 36» 23°
A 37» 22°
A 31° 25°
A 36°24°
A 34° 19°
A 29=16°
A 28° 17°
A 28° 20°
A 27° 19°
A 35° 23°
A 27° 16°
A 28° 12°
A 29° 16°
A 29°2î°
A 34° 17°
A 32° 15°
A 28° O»
A 26° t ?
A 25° 17°
yer yer 21 deniz mili hızla ese- &- ** rkv* A-aç* B-bulullu G-güne** K-kart S * s i Y-yjJmurtı ,
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Yaltuz başına iler-
leyen ve öbür hasta-
lıklı durumlara ba-
ğımlı olmayan ilkel
hastalık. 2/ BUyük
hindistancevizi... Ku-
zu sesi. 3/ Klorun
simgesi... Yunan mi-
tolojisinde savaş tan-
rısı. 4/ Bir yeıde otur-
ma. 5/ Mezar... Metal
saplama. 6/ Kasta-
monu'nun bir ilçesi.
7/ lnce deri ya da in-
ce kabuk... Yurdu-
muzda turistik bir
göl. */ Belli bir bölgede yetişen hay-
vanlann tümü... Yüze sürülen pembe
duzgün. 9/ Turkçede ilgi adılı... Fili-
ka büyüklüğünde bir deniz teknesi.
YTJKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Turk muziğinde fasıl topluluğuna
verilen ad. 2/ Şube, kol... Göreceli. 3/
Iridyuraun elementinin simgesi... Ve-
da döneminde en büyük Hint tanrısı.
4/ Taş ya da maden çıkarılan yer... Sı-
nır boyu. 5/ Kılıç, bıçak gibi saplı şey-
lerin sap içinde kalan bolümü. 6/ Kubbe, minare, bayrak direkleri-
ne takılan madeni tepelik... Bayındır, mamur. 7/ Mürekkepbalığm-
dan elde edilen koyu siyah boyaya ve boya ile yapılan resimlere ve-
rilen ad. 8/ Işaret... Titan elementinin simgesi... Ekmek. 9/ tskambil
oyunlarında kâğıt atma sjrası... Gazel ve kasidenin ilk beyti.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Doğru Değil mi?
16 AĞUSTOS 1930
Evvelce her lokantada yemek
yiyenler, isterlerse şarap
içebilirlerdi. Çünkü bu suretle
şarap sarfıyatı yapacak
lokantalar cüzi bir "zecriye"
resmi verirlerdi. Müşterilerine
açık şarap satrnak isteyen
lokantalar şimdi ağır vergılere
tabi tutuldular. Bu ağırlık
dolayısile lokantaların yüzde
doksan beşi şarap bulundurmadılar, bittabi vergiyi de
vermediler. Müskirat inhisannın bazı tedbirleri de şarap
sarfiyatını tahdit eyledi. Ağır tekâlif ile yüksek varidat
temini nazariyesi mükellefinin miktarını bir hiç menzelesine
indirince netice de aksi olarak zuhur etti. Halbuki
mükelleften az bir resim alınsaydı bunun hasılı, miktarı az
mükelleflerden alınmakta olan ytıksek rüsumun hasılırun
belki ytiz misline baliğ olurdu. Ne fayda ki yemeğini şarap
ile yemek isteyenler ve şarabı mugaddi bir ilaç gjbi
kullanmak zaruretinde bulunanlar ancak kadehle müskirat
satan lokamalara gitmek mecburiyetinde bulunuyorlar ki,
bu bir zorluktur.
Şarapçılık bir servettir. Onun sarfiyatını tahdit değil, bilâkis
tezyit etmek ve bu suretle bağlarımızı mahvolmaktan
kurtarmağa çalışmak mecburiyetindeyiz. Esasen şarap
müskirattan hiçbirine benzemez. Rakı ve bira gibi
akşamcılık itiyatlarına uymaz ve ekseriyetle yemek esnasında
kuİlanılır. Binaenaleyh yemek yiyenlere kadehle şarap
verecek lokantalara çok az bir resim mukabilinde müsaade
ve ruhsat verilmelidir. Uzüm bağlanmız, işte zahiren
ehemmiyetsiz gibi görünen hep böyle yanlış tedbirler ve
manasız tahditler neticesi daima inhitata doğru gidiyor
diyoruz.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Cumhuriyet ilân edildi
16 ACUSTOS 1960
Kıbrıs Cumhuriyeti bu gece saat 24'ü birkaç dakika geçe
resmen ilan edilmiş bulunuyor. Adanın bağımsızlığını ilan
eden vesikanın Makarios, Dr. Kuçük, Mr. Foot ve Türk ve
Yunan Buyük Elçileri tarafından imzalanmasından sonra 21
pare top atışı ile ilan edilen Cumhuriyet, Kıbrısın dört
köşesinden coşkun bir neş'e içersinde, fener alayları ve
eğlencelerle kutlarunaya baslandı.
Gürsel'in mesajı
Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuna ait
anlaşmaların bu gece saat 24 de
imzalanmasından sonra Kıbrıs
temsilcimiz Vecdi Türel, Devlet
Başkaru Cemâl Gürsel'in şu mesajını
okumuştur:
"Genç Kıbrıs Cumhuriyetinin tessüs
ettiği şu anda ilk Cumhurbaşkanı ve
Cumhurbaşkan Muavirü sıfatiyle
zâtıâlilerinize en samımi tebriklerimi
ve bütün Kıbrıslılara daha buyuk bir CGnrsel
huzur ve refah içersinde daimi muvaffakiyet ve saadet
temennilerimi ifade etmek isterim.
Kıbrıs'ın ve Kıbnslıların kaderi ve istikbali ile daima
yakından ve samimiyetle alâkalanmış olan Türkiye ve Türk
Milleti, Kıbnslıların ustün vasıflanrun kendilerini layık
kıldığı bir idareye ve maddi refah seviyesine erişmesini her
zaman istemiş ve bunun temini için mumkün olanı yapmaya
çalışmıştır.
Kıbrıs Cumhuriyetinin, Türkiye, Yunanistan ve tngiltere ile
mevcut anlaşmalan ve bu dört memleket arasında daha da
kuvvetlenecek olan sıkı dostluk ve müsbet işbirliği sayesinde
Kıbnslıların refah ve hayat seviyelerini süratle arttırabilmek
için geniş imkânlara sahip olacağına ve her bakımdan
parlak bir isükbale namzet bulunduğuna kaniim.
Kıbrıslılara ve genç Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetine engin
muvaffakiyetler ve saadetler dilerim.
Türkiye Devlet ve Hükümet Başkanı
Orgeneral Cemâl Gürsel
GEÇEN YIL BUGÜN iüü
Doğu'da terör günü
16 AĞUSTOS 1989
Doğu ve Guneydoğu Anadolu Bolgesi'nde dün eylemli bir
gun yaşandı. PKK'nın eylemlere başlangıcımn 5. yıldönümü
ola 15 ağustos günu gerçekleştirdiği terör olayları
yoğunlaşırken yasadışı TtKKO-Partizan örgütünce de
Gümüşhane'nin Şıran ilçesi yakınlarındaki Kozağaç
Jandarma Karakolu'na duzenlenen baskında biri astsubay 7
asker şehit oldu, karakolda bulunan köyün eski muhtan
öldurüldü. Kaçan teröristler Erzincan yakınlannda polisle
çatışmaya girdiler, birı ağır üç polıs memuru yaralandı, bir
terorist yaralı olarak ele geçirilirken ötekiler kaçtılar. İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu baskının geçen yıl Metris
Cezaevi'nden kaçan bir grup terorist tarafından
gerçekleştirildiğini söyledı.
OUNYA'DA BUGUN
Amsterdam Y 24°
Amman A 38°
Atına
BaOdat
Bareelana
Bdgrad
Btrin
Kahıre •
A 3*°
A 38°
A 29°
A 23°
A 32"
A 24»
A 25°
A 26°
Budapeşte A 32°
CenBTO A 24°
Ceayır
Crtde
Duba
FranHurt
ûme
Hdsnki
KjNre
Kbpenlug
KMı
Uftoşa
A 36°
A 40°
A 42°
; 25°
A 32°
Y 23»
A 37»
V 24°
A 24°
A 34»
lenıngrad
Looo-3
Madnd
Mlano
Montreaı
MostaM
Mûr*
N w W r k
OSID
Paris
Prag
Ryai
Roma
Sotya
Şam
lelAviv
Tunus
Va^ova
Venedîk
Vıyana
A 26°
V 24°
A 33°
A 27°
A 31°
A 22°
A 24°
A 29°
Y 20°
A 28°
A 30°
A 41°
29°
30°
37"
36°
34°
25°
24°
27°
VVashmçtofiA 30°
Zûrih A 24°
TART1SMA
LEMME Projesi
Anlaşılan üniversiteler gençlerin eğitim sorunlarına çözüm
getirmek yerine topu Milli Eğitim Bakanlığı'na atmayı
yeğlemektedirler.
28 Temmuz 1990 günlü Cnmhoriyet'in ha-
berine göre LİMME (Lise Mezunlarına Mes-
lek Edindırme) Projesi Koordinasyon toplan-
tısı 27 Temmuz 1990 günü YÖK, üniversiteler
ve özel sektör ternsilcilerinin katılımı ile Milli
Eğitim Bakaoı Avni Akyol'un başkarüığında
gerçekleştirilmiş bulunuyor. Proje ile bakan-
lık bünyesinde lise mezunlarına mesleki bilgi
ve beceri kazandıracak örgün ve yaygın eği-
tim kurumları oluşturulması amaçlanıyor. Bu
tür bir amaca yönelme çok olumlu bir geliş-
medir, fakat aynı olumlu görusü yöntem için
belirtmek olanaksızdır. Anayasanın 42. mad-
desi ile 62S sayılı Özel Eğitim Kunımlan Ka-
nunu, Milli Eğitim Bakanlığı ile gerçek ve özel
tüzel kişilere hem örgün hem de yaygın eği-
tim kurumları açma yetkisi verirken diğer ba-
kanlıkların kunıluş kanunlan yerine geçen
KHK'lar da bu bakanlıklara yalnızca kendi
alanlarında yaygın eğitim kurumları açma yet-
kisi veriyor. Anayasa ve söz konusu kanunlar
uyarınca eğitim kurumları açma Milli Eğitim
Bakanlığı'nın temel görevi ise de LİMME pro-
jesinde anayasanın 130. maddesinin de dikkate
ahnrruş olması gcrekmekte idi. 130. madde çe-
şitli dal ve düzeylerde ortaöğretime (liseye) da-
yalı eğitim verme yetkisini yalnızca üniversi-
telere ve vakıflar tarafından kurulmuş Bilkeat
gibi yükseköğretim kurumlanna taruyor. Milli
Eğitim Bakanlığı da dahil hiçbir baİcanlık li-
se mezunları için eğitim kurumları açma yet-
kisine, başka bir deyişle kendi bünyesindeki
eğitim kurumlanna öğrenci kabulünde öğren-
cilerde lise düzeyinde eğitim görmüş olma ko-
şulunu arama yetkisine sahip değildir. öğrenci
kabulünde lise düzeyinde eğitim görmüş ol-
ma koşulu arama yetkisi üniversite ve yükse-
köğretim kurumlannın tekelinde bulunmak-
tadır. Milli Eğitim Bakanlığı ile gerçek ve özel
tüzel kişiler yalnızca ilkokul, ortaokul ve lise
düzeyinde örgün eğitim kurumları açabilirler.
1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu'nun 40, 41
ve 42. maddelerinde tanımlanan yaygın eğitim
kurumlanna öğrtnci kabulünde ise kanun
uyannca herhangi bir düzeyde eğitim görmüş
olma koşulu aranamamaktadır.
Anayasanın 130. maddesine aykin başka bir
tür uygulama da Turizm Bakaalığı'nca sürdü-
rülmektedir. Turizm Bakanlığı'nın kunıluş ka-
nunu yerine geçen 355 sayılı KHK'nın 21/e
maddesi Bakanlık Eğitim Dairesi'ne yalnızca
yaygın eğitim yetkisi vermiş iken bakanlık aç-
tığı yaygın eğitim, turist rehberliği kurslanna
öğrenci kabulünde lise düzeyinde eğitim gör-
müş olma koşulunu arayarak anayasaya da
1739 sayılı kanuna da kendi kunıluş kararna-
mesine de ters düşmektedir.
Turizm Bakanlığı bu konuda daha da ileri
gitmiş, 15 Mayıs 1990 gün ve 20159 sayılı Res-
mi Gİzete'de yayımlanan turist rehberliği yö-
netmeliğinin, "Bakanlıktan başka hiçbir kişi
ve kuruluş, turist rehberliği eğitimi ve eğitim
belgesi veremez" şeklindeki 49. madde hük-
mü ile Ege Üniversitesi Çeşme Meslek Yiiksek
Okulu'nun merkezi sistemle öğrenci kabul
eden turist rehberliği eğitim programını dahi
geçersiz kılma girişiminde bulunmuştur. Ba-
kanlık yetkilileri, üniversitelere, Milli Eğitim
Bakanlığı'na, gerçek ve özel tüzel kişilere eği-
tim kurumları açma yetkisini veren anayasa
ve kanun hükümlerinin yönetmelik hükümkri
ile geçersiz kılınamayacağını, dikkate alma-
mışlardır. Bu durumda Turizm Bakanlığı Hu-
kuk Miişavirliği'nin görevinin ne olduğu so-
rusu gündeme geliyor.
LİMME projesi toplantısırun en ilginç yö-
nü toplantıya katılan YÖK ve çeşitli üniversi-
te yetkililerinin kendi yetki alanlanna giren
Milli Eğitim Bakanlığı'm anayasanın 130.
maddesi konusunda uyarmamış olmalandır.
Anlaşılan üniversiteler gençlerin eğitim sorun-
lanna çözüm getirmek yerine, topu Milli Eği-
tim Bakanlığı'na atmayı yeğlemektedirler.
Proje ile amaçlanan öğretim kurumları ya
üniversite bünyesinde açılır ya da Milli Eği-
tim Bakanlığı bünyesinde açılacaksa; eğitim
görmüş olanlann başarılı olabileceği düzey-
de giriş sınavları ile öğrenci kabulü yöntemi-
ne başvurulur. Anayasaya aykın yöntemde di-
renilir ise lise mezunu olmadıkları halde ba-
kanlığın açacağı söz konusu eğitim kurumla-
nna başvuracak olanlar, lise mezunu olma ko-
şulunu idari dava konusu yaparak öğrenim
hakkını elde ederler.
CENGİZ ALATLI
Karşıyaka/lzmir
OKURLARDAN
Adalet Bakanlığı
9
nın dikkatine
25.6.1990 tarihinde yürürlüğe
giren 3653 sayılı yasa,
"mahkûma bir çok ijdleştirme
yapıldı" denilerek âdeta bir göz
boyama şeklinde kamuoyuna
duyuruldu. Birçok mahkûm
ailesi gibi benim ailem ve ben
de sevindik. Ancak sonradan
gördük ki çıkan yasa iyileştirme
yerine mevcut yasalan, daha da
ağırlaştırma yoluna gidiyor.
Benim burada öğrenmek
istediğim şey şu; bakanlığınız
mahkûmun duygulannı istismar
etmekten ne zaman
vazgececek? Her seferinde
yaşadığınuz bu kâbus, sirf
bakanlığınızın bir şeyler
yapbğını kamuoyuna gösterme
gayretinden kaynaklanıyor.
Fakat sormak istiyorum, bu
kandırmaca daha ne kadar
devam edecek? Zaten mevcut
olan yasalan, "temcit pilavı"
gibi ikide bir önümüze
sürmenin ne âlemi var? Bu
yapılanlan anlamak mümkün
değil.
33 sene 4 aya hükümlüyüm,
1978-79 yıUannda tutuklu iken
TCK'nın 304. maddesinde
yargılanarak ceza aldıra. O
yıllaıdan beri infaz yasasmda
defalarca iyileştirme adı altında
değişikük yapıldı, fakat ben
hâlâ bir müebbet
mahkûmundan daha fazla ceza
yatacağım. 13 senedir
yatıyonım ve bu "îyileştirilmiş*'
yasaya göre daha 5 yıl yatmam
gerekiyor.
Sizden istediğim, lütfen
mahkûmun duygulanyla
oynamayın.
Binlerce mahkûm ve ailderi
sizden bunu bekliyor.
EMİN KARAGÜLLE
özel Tip Cezaevi / Bursa
AKGÜVERCİNLİ BAYRAĞI BAYRAMPAŞA'DA DİKİYORU
ÜÜBÜYÜK
BAYRAMPAŞA
MİTİNGİ
Bugün
Saat: 18.00
ismetpaşa Mah. 27 Mayıs Parkı'nda
ECEVİT DSP
BAYRAMPAŞA'DA
Ali ÖZBOZ'dan
torununa
Hoşgeldin dünyamıza
ARDA,
Selamlıyoruz, seni.
O kadar yıldız arasından,
Bizimkini seçtin kendine.
Cesaretine hayranız doğrusu.
5.8.1990 Frankfurt
İLAN
İSTANBUL 9. ASLİYE
HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1990/287
Davacı Maliye Hazinesi (S.S.Y.B. Istanbul
Sağlık Mudürluğü adına) tarafından, dava-
lılar Ahmet Nazmi Erdem, Mehmet Şimşek
ve Fatma Fidan aleyhlerine açılan tescıl da-
vasında yapılan açık duruşma sonunda;
Davalılardan Mehmet Şimşek uzun arama-
lara rağnıen bulunamadığından ve adresinin
de tesbit edılemediğinden gıyabında verilen
karar gereğmce; davanın kabulü ile Emino-
nu Süleymaniye Mahallesi, Şifahane Sokak,
101 pafta, 619 ada, 35 f>arsel sayılı taşınmaz-
daki davalı paylarının 2942 sayılı yasanın 16.
maddesi geregince davacı Hazine adına lapu-
ya tesciline, masraf \c ucreti vekâlet takdiri-
ne karar verilmış olup işbu karar davetiye ye-
rine kaim olmak üzerc ilanmdan 15 gun sonra
kesinlesmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 31.909
\uTus cüzdanımı kaybetlim.
Hukumsüzdür.
EDIBE MERİH ÛZGÜÇ
(DÛLEN)
İSTANBUL
ÖZEL ATA LİSESİ VE İLKOKULU
Okulumuz 1989-1990 yılı
lise son sınıfı öğrencilerimizin
Üniversite
Öğrenci Yerleştirme Sınavı'nda
başarı oranı °/o 71 'dir.
Kamuoyuna duyurulur
ANKARA NOTIARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Eğitim-İş'in İşi Göç...
ören'de yapılan "öğretmenlerin Sendikal Hakları ve Tür-
kiye Eğitimi'nin Dünü-Bugünü" konulu toplantıda, anladım
ki Niyazi Altunya'ların kurmayı amaçladıkları Eğitim-lş Sen-
dikası'nı büyük güçlükler beklemekte. Gûçlüklerin başında,
Ankara Valiliği'nin yasaklama, açığa alma gibi kararları gö-
rünüyorsa da asıl güçlük buradan kaynaklanmıyor. ûğret-
menler arasındaki çekişmelerden doguyor. Toplantıda, bu
çekişmenin bir kanadının temsilcisi durumunda Ismail Sarı-
oglu vardı. ismail Sarıoğlu, Eğit-Der Istanbul Şubesi'nin yö-
netim kurulu üyelerindenmiş. Kırlaşmışsaçları, insandaol-
gun bir öğretmenle karşı karşıya olduğunuz izlenimini veri-
yor; ama hayır, öyle değil! Konuşmalar biterken, "llle, sözü-
mü bir daha söyleyeceğim!" havasında birkaç söz söylemek
istedi. özetle şunları söyledi:
-Başta da belirttim, Niyazi Altunya'ya devletin yapmış ol-
duğu tavıra karşıyız Ama Niyazi Altunya'nın, öğretmenlerin
gündemini saprjrmasına da karşıyız. Oğretmenler, sendika
için, halk için, birlikte olmak için sokaklara dökülmûş, "zam-
lara hayır" diyor, "sadakaya hayır" diyor; "sendika istiyo-
ruz" diyor, "işçi-memur el ele, genel grev" diyor; ben Sayın
Altunya'nın niyetleri nedir bilmiyorum, onun niyetlerinden
bağımsız, bu.. hedef şaşırtmaktır. Bana göre, bana göre...
Toplantıyı yöneten Ismail Hakkı Bayram, araya girdı. Şöy-
le dedi:
-Sizin görüşlerinizi dinledik. Eğitim-lş'le birlikte olur mu-
sunuz, olmaz mısınız? Onu belirtin...
Ismail Sarıoğlu, son sözünü söyledi, ama ne söyledi?
-Eğitim-lş'i Sayın Ekmekçi de kurtaramaz!
Haydaaaa! Eğitim-lş, daha mahkemelerden. yasaklardan
kendini kurtaramamış. Anlaşılıyor, Eğit-Der ikiye bölünmüş;
hatta söylentilere göre Eğıtim-lş'e karşı olanlar, Istanbul'da
ağırlıklıymışlar; Ali Bozkurt'ların kurdukları "Abece" dergi-
sini de ele geçirmlşler. Bundan sonra dergide, onların boru-
ları ötecekmiş!
Ismail Sarıoğlu, ilk konuşmasında -o da zehir zemberekti-
açıkladı; özetle şunları söyledi:
-Şimdi, burada şahsım adına olduğu kadar, Istanbul Eği-
timciler Derneği'nin de (Istanbul Eğit-Der Şubesi) görüşleri-
ni size aktarmak istiyorum: Biz, şimdiye kadar konuşan iki
arkadaşımızla {Niyazi Altunya ile Balıkesir Eğit-Der Şube
Başkanı Halil öncül'û söylemek ıstiyor) sendikalaşma me-
selesinde, çokfarklı bir konumdayız. Onlargibi düşünmüyo-
ruz. Düşünmek de istemiyoruz. Bir söz vardır: "Iş insan ile
doğa arasında cereyan eden bir süreçtir" derler. Hatta, "Iş,
insan yaşamının ilk temel koşuludur" diyenler de vardır.
Bundan bir süre önce 25 hazirandan sonra özellikle Istan-
bul, Izmir, Adana, Eskişehir gibi kentlerde çok önemli me-
mur eylemleri yaşandı. Bunlar çok önemli işlerdir. Bunlar,
sert saman alevi gibi sönen veya belli bir süreçte ortaya çı-
kan, yok olan hadiseler değildir. (Toplantıda bulunan bir
gruptan sürekli alkışlar). Son memur eylemleri, sendikalaş-
ma sürecinin önemli bir ivmesi, hem de çok önemli bir ivme-
si, onun sendikalaşmaya dönüşmek üzere olan somut bir
parçası ve daha önemlisi de, yerel memur sendikalarının
güçbirliği içinde, hiçbir fraksiyonel veya düşûnsel ayrıma
düşmeden, güçbirliği içinde örgütledikleri, yasalara rağ-
men örgütledikleri ve kimsenin, Demirel'i dahil, Erbakan'ı
dahil, Türk-lş Başkanı dahil, hiç kimsenin "Bunlar anarşist-
lerin eylemidir. Bunlar maceracı eylemlerdir!" gibi yattalar
asamadığı, gerçek kitleeylemleridir. Sendika, gerçek sendi-
ka, işte buradan çıkacaktır. Başka türlü sendika çıkması
mümkün değildir bize göre. (Yine bir gruptan alkışlar.) Ka-
mu çalışanlartmn sendikalaşma eylemi, mutlak surette,
önümüzdeki sonbaharda eylül veya ekim ayında, ete kemi-
ğe bürünecek ve kamu çalışanlarının gerçek, hitap ettiği kit-
leyı birleştiren, rnücadeleci direnme örgütü olarak sendika-
lan mutlak surette kurulacaktır. Bunun dışında, Eğit-Der Is-
tanbul Şubesi'nin, Niyazi Altunya arkadaşımın şahsında so-
rnutlanan ve bugün onun genel başkanlığını yaptığı sendika-
ya karşı, ayrıca içerik anlamında da birçok itirazı vardır.
(Ismail Sarı, sendikal savaşımı daha geniş tuttuklarını
açıklıyordu).
-Bu şekilde bir sendika kesinlikle sınıfı temsil edemez, sı-
nıiın mücadelesine önderlik edemez. Eğitim-lş Sendikası,
özgürlük için mücadeleyi, demokrasi için mücadeleyi, ge-
nelde kapitalizme karşı mücadeleyi hiçbir şekilde gündemi-
ne almıyor. Bunlar, siyasi partilerin işleridir. Ama, bunlar
kitle örgütlerinin, sendikaların da işidir. Sendikalar da bu iki
tip mücadeleyi, mutlak surette, birbiriyle birleştirmek zorun-
dadır ve bunların birini diğerine tercih etmemek durumun-
dadır. (Sarıoğlu, Eğitim-lş'i, öğretmenlerin ücret durumla-
rıyla ilgilenmekle yetindiği savıyla suçluyor.) Bunun dışında
bir anlayış, bizi "tarafsız" sendikalara, daha doğrusu "taraf-
sızlık" adı altında "düzen sendikalarına" götürür. Düzenin
payandası, onun istediği düzlemde mücadele eder, daha
doğrusu hitabettiği kitlenin çıkarlarını değil, onların çıkarla-
nna karşı olmayı savunan sendikalar yaratır...
Talip Apaydın, Hamdi Konur, Halil Oncül'ün de konuştuk-
ları toplantının sonuna doğru, sorulan bir soruyu yanıtlar-
ken, Eğitim-lş Sendikası Başkanı Niyazi Altunya özetle şöy-
lededi:
-Bana sorulan soruda, Eğit-Der'in görüşünü, olurunu al-
madan sendika kurduğumuz için açığa alınmam konusunda
herhangi bir destek olmadığı, kendimin de kendimi savun-
madığım belirtiliyor. Değerli arkadaşlarım, ben maceracı fi-
lan değilim. Aslında açığa alınmak o kadar da hoşuma git-
miş değil. Üzülmüyorum, ayrı. Bu ilk de değil. Ama, hiç de
hoşuma gitmedi. Daha işin başındayken, böyle bir şeyin ya-
pılması hiç hoşuma gitmedi. Ama, bir şey var; sayın arkada-
şımı zevkle dinledim Ismail Sivri'yi (Sarıoğlu diyecekken
Sivri dedi, Sarıoğlu da sivriydi hani!) zevkle dinledim ve
doğrusu, yirmi yıl önceki gençliğimi hatırladım ve heyecan-
landım. O zaman ben de öyle konuşuyordum. Saygı duyuyo-
rum. Eğer kendisini burada görmemiş olsaydım, delikanlı
birisi olduğunu böyle, çok genç olduğunu filan düşünecek-
tim. Yine de genç olmak kendisine yakışıyor. Çok teşekkür
ederim kendisine. Ancak, bir şey var; soruyla da bağlantılı,
onun için belirtiyorum. Kendileri, dikkat ederseniz, bir sen-
dika tanımı değil, bir parti tanımı yaptı. Bir partlydi, tanımla-
dığı şey. (Bir gruptan protestolar, "ikinci tura mı geçtik, uza-
tıyor" sözleri). Kesiyorum. Şimdi, grev hakkımızolup olma-
dığı konusunda bir soru var: (Protestolar sürüyor; Ismail
Hakkı Bayram'ın "Karşılıklı tartışmayalım" sözleri, soru ye-
niden okunuyor). Şimdi, ben 500 bin öğretmenin tek benim
için yollara düşmesini istemiyorum. Onun için söyledim
"Ben maceracı değilim" diye. Sendikamız, örgütlülüğünü
sürdürüyor. "Grevyoktur, yasalar engelliyor" biçiminde ba-
hanelerle sendika kurmamak da ipe un sermektir. Sendika-
mız, birlik ve bütünlüğü sağlayacaktır. Ben burada, hemen
bir üzüntümü belirterek kapatayım: Çok değişik kuşaklar-
dan tanıdığım arkadaşlar, dostlar ve ağabeylerimiz özellik-
le, böylesine kırıcı konuşmaları, davranışları gördükçe, on-
lar da "yine mi?" der gibi bakıyorlar. Benim küçücük gözle-
rimden kaçmadı bu husus. Bunu belirtmek istiyorum; ve ar-
kadaşlarımızı sendikamıza çağırıyorum. Gelmeyebilirler.
(Uzun alkışlar). Başka bir sendika, arzu ediyorlarsa kurabi-
lirler. Saygılar sunuyorum. (Uzun alkışlar sürüyor.)
Ismail Hakkı Bayram, toplantıyı kaparken şöyle diyor.
-Ben öğretmenlerin, çok kısa sürede bu bunalımı aşacağı
kanısındayım...
Toplantı bitti, ama ayakta tartışmalar sürdü. Toplantıyı iz-
leyenlerden biri, benim Eğitim-İş'in çalışmalarını över biçi-
mindeki konuşmamı beğenmemiş, "ne olacak, dedikodu ya-
zarı!" demiş Hamdi Konur da, nasibini almış. Ona da "yaşı
yetmiş, işi bitmiş!" mi demişler ne?
İLAN
ESKİŞEHİR İKİNCİ SULH CEZA
MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR
Sanık: ADNAN BÜLBÜL, Şerafettin ve Müne\ver'den olma, 1956
doğumlu, Bolu ili Düzce Keremitocagı köyu nüfusuna kayıtlı, halen
Ekişehir Vişnelik Mah. Savaş Cad. No: 40'ta oturur.
HÜKÜM ÖZETİ: Sanığın Ataturk Caddesı No: 192'de Kafkas Ba-
haratlan dükkânında toptan aldığı biberlerin içerisine talaş vesaire
gibi yabancı madde karıştırarak pakellemek suretiyle halka satmak
suv'undan yukarıda açık kimliğı yazılı sanık hakkında mahkememi-
zin 21.6.1990 tanh ve 1990/163-335 esas ve karar sayılı ilarru ile TCK'nın
398, 647, 4-1, 402' 1-2'nci maddeleri geregince 32.000 TL ağır para ce-
«IM ile ceialandırılmasına, sanığın curme \asua kıldığı meslek zana-
al ve licarcıinin lakdıren uv a> sure ile tatiline ve takdiren yedi gün
ıVH'rının kapatılmasına karar verılmiştir.
Karaı 'ıcnıyi/ edilmeyerek 23.7.1990 tarihinde kesinleşmiştir.
İlan olunur 6>.1990
31741