02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 16 AĞUSTOS 1990 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... Kftl Çernişev: Türkiyeye yönelik tehdit yokYASEMİN ÇONGAR ANKARA — Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında Körfez'de gide- rek artan bunalımın çözümü için Sovyetler BirKği'nin de devrede ol- duğu ve bu konuda Moskova ile Bağdat'm sürekli temasta bulun- duğu bildirildi. SSCB'nin Anka- ra BüyUkelçisi Albert Çermisev, "Saddam Hüseyin yönetuniyle aramızda en yiiksek düzey de da- hfl olmak üzere mesaj mubadele- si smüyor. Irak'ın banalımın mer- kezindeki ülke oidugn diisünülnr- se bn dnınmun ınlayışla V«ıyi^n. ması gerekir" dedi. Büyükelçi Çemişev, Irak'ın Ku- veyt'i işgalinin başladığı 2 ağustos- tan bu yana Körfez'deki gelişme- ler, Birleşmiş Milletler'in girişim- leri, ABD'nin bölgedeki etkinüği, Türkiye'nin konumu ve oynadığı rol hakkmdaki görüşleri ile SSCB'nin bu konudaki politika- sını Cumhuriyet'e anlattı. Soru- nun çözümü için Birleşmiş Millet- ler (BM) Güvenlik Konseyi'nin ka- rarlanna ters düserek tek yönlü adunlar atılmamasına özen göste- rilmesi gerektiğini vurgulayan Bü- yükelçi Çernişev, Doğu-Batı üiş- kilerindeki değişme ortamında es- ki yöntemlerin artık terk edilerek banşçı yolların yeğlenmesi gerek- tiğini belirtti ve "Körfez soruou, Panams, Gıenada ve Afganistan'a benzememeli" dedi. SSCB Büyükelçisi, Ankara ta- rafından açık biçimde bilindiğini vurguladığı Sovyet görüşlerini ak- tanrken, Türkiye'nin Körfez sonı- nundaki rolü konusunda şu un- surlan vurguladı: — Türkiye'ye yönelik doğrudan ve acil bir tehdit şu anda yoktur. — Türkiye bölgeye komşudur, bu olayla ügilenmemesi mümkttn değüdir. — Ankara'nın yürüttügü tele- fon diplomasisinin yapıcı unsur- lar taşıdığını söyleyebiliriz. — Türkiye'deki üslerin herhan- gi bir şekilde kullanılması gerek- siniminin gerek şu an için, gerek ileride doğmayacağını umuyoruz. — NATO'nun görev alaru Tür- kiye'nin sınırlarında bitmektedir. Sorun bolgesi, NATO görev ala- nında değildir. Büyükelçi Albert Çeraişev'le yaptıgımız söyleşi şöyle: — Körfez bunalımudı ABD gerek bölgeye gönderdiği askeri güç, gerekse Baskan Bosh ve di- ger yetkOOerinia yapügı açıldama ve temasiarla etkln bir konum al- dı. SSCB'nin ise daba geri plan- da kaldığj biçiminde yonımlar w . Bu görüsü nasıl degerleMİiri- yorsunuz, sorana Uişkin Sovyet tatnmana özetler misiniz? ÇERNtŞEV — Her zaman böyle olur. Eğer birisi daha sert adunlar atıyorsa ya da daha sert, daha yûksek sesle konuşuyorsa, ön planda olan oyrauş gibi gözfl- kür. Bir ülkenin önde, diğerinin geride kaldığı yorumlanna karşı bunu söyleyebilirim. Bizim vurgu- lamak istedigimiz ise şudur: BM Güvenlik Konseyi'nin aldıgı her üç karann yerine getirümesinden ya- nayız. Bu kararlann hazırlanma- sında ikinci planda değildik, ilk planda olduğumuz da söylenebi- lir. llgili kararların uygulanması yönOnde önlemleri de aldık. Sov- yet tutumuna gelince; Irak kuvvet- lerinin Kuveyt'ten çekilmesi ve Ku- veyt'in uiusal bagımsızlığının ih- yası ve statükonun yeniden kurul- ması doğrultusundadır. Buna yö- nelik yaptınmlardajı yana tav:r alırken Irak'a askeri malzeme sev- kıyatını da durdurduk. Sorunun politik ve banşçı yollarla çözürne kavuşturulması yönünde her ça- banın harcanması yönünde hare- ket ediyoruz. Böylece askeri olma- yan zorlayıcı öniemler söz konu- su ihtilafuı çözümü yönündeki ça- balann parçasını ohışturmaktadır Çözümün banşçı yollardan olma- sına ağırlık veriyoruz ve halihazır- da bu yönde çaba harcıyonız. Bu arada Bağdat'la en yüksek düzey de dahii olmak üzere me- saj mübadelesini sürdürüyoruz. Bunalımın savaş olmadan ve ih- tilafa katılanlar arasında çözüme kavuşturulması yönünde adımlan- mızı sürdüreceğiz. Banşçı çözüm yönündeki çabalanmız göz önü- ne ahndıgında, sonunda ikinci planda kaldığunız söylenemez. Aynı çabayı paylaşan herkesle iş- birliğine de açığız. — Tek başına ekonomik am- bargonun Irak'ın sorunun çözü- mü yönünde adım atmasını saj- layacagına inanıyor musunoz? ABD'nin BM karan olmaksızu taslattıg] askeri girişlmleri ve ab- hıkayı nasıl değeriendiriyorsunuz? ÇERNİŞEV — BM Güvenlik Konseyi'nde ekonomik yaptınm- lara Uişkin karar lehine oy kuilan- dığımıza göre bu yaptırunlann et- kili olacağına inanıyoruz. Ancak burada gerekli sabrın gösterilme- si gerekjyor. Ekonomik yaptınm- lar tabii ki bir saat içinde etkili olacak değil. Sadece yaptınmiar- Ia da iş bitmiyor. Sorunun politik yollardan çözüme kavuşturulma- sı yönünde büyük ve aktif çaba- lar da bulunmaktadır. Şu anda Bağdat'la en yüksek düzey de dahil oîmak üzere mesaj mübadelesini sürdürüyoruz. Çünkü Irak, bunabmın merkezidir. BM Güvenlik Konseyi'jım aldığı her üç karann yerine getirilmesinden yanayız. Irak'a askeri malzeme sevkiyatını durdurduk. ABD, Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmelidir. Bu kararlara bağunlı kararlar almahdır. Bunu ümit ediyoruz. Körfez sorunu Panama, Grenada ve Afganistan'daki yöntemlerle çözülemez. Türkiye, bunalunın yer aldığı böîgeye komşudur. Söz konusu olaylarla Türkiye'nin iİgilenmemesi mümkün değildir. NATO'nun görev alanmın Türkiye'nin sınırlarında bittiği ortadadır. Sorun, NATO'nun görev alanı içinde değildir. Üslerin kuUanımı sorununun, Türkiye'nin bir saldırıya maruz kalması durumu göz önüode tutularak ele alınması lazımdır. Türk p*arlamentosunun kararı, her ihtimale karşı alınmış bir karar gibi gözüküyor. Kararın, Türkiye'nin doğrudan ve ani bir saldırıya uğraması halinde yürürlüğe gireceğinden söz ediliyor. çok acîl olan bir uluslararası bu- nalımın çözüme kavusturulmasıy- la Ugili bir emsal oluşuyor. Halı- hazırda, Varşova Paktı ile NATO, Doğu ile Batı, SSCB ile ABD ara- sındaki ih'şkilerde cereyan etmek- te olan değişim ışığında çok dik- katli olunması lazımdır. Sorunun bu tür sorunlar eskiden nasıl hal- lediliyorsa, o şekilde halledilme- mesi için özen gösterilmelidir. Körfez sorununun çözümü Pana- ma, Grenada ve Afganistan'daki yöntemlere benzememelidir. Yeni koşullar altında BM Güvenlik Konseyi'nin rolü çok büyüktür. Askeri konulara gelince; burada da BM Askeri Karargâh Komu- tanlıgı'nın büyük rolü vardır. BM ve onun organlan, bu gibi sorun- lann çözüme kavuşturulması için en uygun kuruluştur. Ancak bu kunıluş çerçevesinde gereken ka- rarlar tartışılmalı ve mutabakata vanlmalıdır. Çözüm yollan BM kararlanna dayanmalıdır. Tüm devletlerin bunu iyice anlamalan gerektiğinden hareket ediyoruz. Eski bloklara dayalı kalıplar çer- çevesinde hareket etme yönünde- ki yeltenişler, bu gibi bunalımla- nn eski yöntemlerle çözüme ka- vuşturulması anlamına geünekte- dir. Bütün bu sözlerim ABD için- dir. Söz konusu ülke tamamıyla BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmelidir. Bu kararlara bağunlı kararlar almalıdır. Bunu ümit edi- yoruz. — Körfez'deki sorun başlangıç- ta ve halen resmi düzeyde, Irak kuvveüerinin Kuveyt'ten çekilmesi ve Knveyt yönetiminin işbasına dönmest ile cözüleoek bir bumıltııı olarak anlaşılmakta iken, ABD ve Türkiye gibi ulkelerde bazı yetki- liler, basın ve sij-asi analistler, Irak'ta bir rejim degişikliginin ge- rekli oldnğnnn ifade etmeye baş- ladüar. Bağdat'a karşı oluşan nİBSİararası tepldnin böyie bir so- nuca ulaşması ve bu dogrulroda Irak'a bmn iç müdahakler gerçek- leşmesi otosüıgı konnsanda oe dü- şunöyorsunnz? SSCB'de de Irak- U rejim degisikliğinin gerekliligi- ni savunan çevreler var mı? ÇERNtŞEV — Bizim basını- mızda da çeşitli görüşler yer alı- yor. Çünku glasnost ve basın öz- gürlüğü vardır. Ancak biz rejim degisikliğinin şu ya da bu ülkenin, şu ya da bu halkın iç iji olduğu görüşünden hareket ediyoruz. Bu, bir halkın kendisinin bileceği iş- tir. Bu görüşun ışığında, aksi yön- deki hareketleri, yeltenişleri baş- ka ülkelerin iç işlerine müdahale olarak değerlendiriyoruz, kabul edilemez buluyoruz. Bir ülke hal- kmın nasıl yasayacağmı, hangi re- jimle yönetileceğini tercih etmesi kendi iç işidir, ama bunun tek is- tisnası insan haklandır. Ülkelerin uluslararası plandaki hareketleri ise diğer ulkeler ve kuruluşlar ta- rafmdan konuşulur, konuşulma- ya devam edilir. Bu plandaki ha- reketler herkesi ilgilendirir. — 2 agustostan bu ymna Tlr- kiye, Körfez sorunıryla giderek da- ha fazla ilgttemıteye basiadı ve so- auçta Türkiye'ye yönelik bir Irak tehdidinden söz edilir oldn. TBMM'de büknmete savaş ilanı izni verildi. NATO, Türkiye'ye gi- vencesini yineledi. Siz bu geUşme- leri nasıl karsıladınu? Türkiye tehdit altında mı? ÇERNtŞEV — Türkiye buna- lımın yer aldığı bölgeye komşudur. Söz konusu olaylarla Türkiye'nin iİgilenmemesi mümkün değildir. NATO Bakanlar Konseyi'nin Tür- kiye"ye verdiği güvencenin teyidi- ne gelince; burada özel bir duru- mun var olduğu kanısını taşımı- yoruz. Bu güvence, zaten NATO Antlasması'nda var olan bir hu- susun teyididir. Bizim kanaatimize göre Türkiye'ye yönelik, doğrudan ve acil bir tehdit şu an için mev- cut değildir. Parlamentonun alı- nan karar gereğince, tümüyle iç iş- lerinize aittir. Bunların sorumlu kararlar olduğunu ümit ediyoruz. Bu karann, Türkiye'nin doğrudan ve ani bir saldınya uğraması ha- linde yürürlüğe gireceğinden söz ediliyor. Görebildiğinıiz kadany- la söz konusu karar, her ihtimale karşı olarak alınmış bir karar gi- bi görünüyor. Türkiye'nin tutu- muna gelince; hareketli telefon diplomasisi göz önüne ahndığın- da, bu tutumun yapıcı unsurlar ta- şımakta olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten de bu konuda görüşü- müz aynı doğrultudadır. Çözüme yönelik politik ve diplomaük adımlar yoğunlaşarak devam et- melidir. — Askeri bazı önlemlerdea de sdc ediliyor. Türkiye'de sokakta- ki insanlarda bir savas psikolojisi gödeniyor, 'Savas pkacak mı? Biz girecek miyiz? Üsler kulianılacak mı' sorulan akıllarda... Türkiye' deki bu durumu nasıl deferlendi- riyorsunnz? Tarkiye*deki üslerin bölgedeki bir askeri harckitta knl- lamlmasını SSCB uud kaifdar? ÇERNtŞEV — Savas psikolo- jisi her zaman için olumsuz bir şeydir. Bu psikoloji sizi çok uzak- lara götürebilir, tahmin edilmesi zor olan sonuçlara yol açabilir. Savaş psikolojisi altında her ülke doğnı olmayan kararlar alabilir, diğer taraflar da böyle kararları, "casus beili" olarak yorumlayabi- lirler. Bundan dolayıdır ki çok acil uluslararası bunalımlar varken ih- tiyatlı, dengeli, sorumlu olunma- lıdır. Bunlan Türkiye ile ya da her- hangi bir ülke ile Ugili olarak söy- lemryorum. Prensip olarak söyltt- yorum. Söz konusu bunalım çer- çevesinde, üzerinde özellikle dur- duğumuz husus, iyice duşünülerek hareket edilmesi, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlanna ters dilşe- cek adunlar aülmamasma özen gösterilmelidir. Şahsi görüşüm şudur: Söz ko- nusu durumla ilgili adım atarken, her devlet hangı bloğa ait olduğu- na göre değil, uluslararası camia- mn bir üyesi olarak hareket etme- lidir. Uluslararası camianın tem- sil edildiği kuruluşlann kararlany- la hareket edUmelidir. BM ve Gü- venlik Konseyi'ni kastediyorum. NATO'nun görev alanının Türki- ye'nin sınırlarında bittiği de orta- dadır. Sorun NATO'nun görev alanı içinde değildir. Bu husus ışı- ğında, üslerin kullanımı sorunu- nun Türkiye'nin bir saldınya ma- ruz kalması durumu göz önünde tutularak ele alınması lazımdır. Biz, söz konusu üslerin herhangi bir şekilde kullanuması gereksini- minin doğmayacağım umuyoruz; gerek şu an için, gerek ilerdeki za- manlar için... — Irak'ın iddiasına göre Tiir- kiye ve Snndi ArabisUur'a yöneiik tehdit konusu bir propaganda, aji- tasyon etkinliginin sonucu. Bu et- kinligin bölgedeki Amerikan as- keri varlıgını ve askeri tesislerin ABD tarafından kallanunını ge- rekçelendinnek için yapüdıgı söy- leniyor. Kaülıyor musuauz? ÇERNtŞEV — Tabii böyle aci- liyeti bulunan bir durumda, baa devletler, bazı siyasi partiler, baa basın organlan ajitasyon yapmak- tadırlar. Herhalde propagandanın yapay olarak tırmandınlması, aji- te etme unsurlan var olatnlir. Teh- didi yapay olarak tırmandırmak isteyen çevreler de olabilir. Sanı- yorum ülkeler, halklar, partiler ve basın organlan yapay tırmandır- raa ve ajitasyona yeltenişleri açık- ça görmelidh-ler. Amerika'run böl- gedeki askeri varhğım gerekçelen- dirmek amaçh propaganda unsur- lan olabilir. Bu arada kontr- propaganda da söz konusu olabi- lir. — Konoşnama basuda, Inkt la en üst düzeyde nMsaj tcalkte- den söz ettiniz. Bımdan Moako- va'nın Saddam Hüseyin yöneti- miyle sürekli bir temasta olduğu- nu anlayabilir miyiz? ÇERNtŞEV — Evet Irak yöne- timiyle en üst düzey de dahil ol- mak uzere mesaj mübadelenûz sü- rekli vardır. Bunun da anlayısla karşılanması gerekir. Çünkü Irak bunalımın merkezidir. — Moskova'nın b« görüşleri koBusuDda Ankara ile temaa var mı? Böyle bir glrişim beklenebi- lir mi? ÇERNtŞEV — Yanıtımı söyle formüle edebilirim: Ankara budm bu konudaki görüşlerimizi tüm apküğıvia bUmektedir. Türk tara- fı ile gerek bizim, gerek Ankara- nın karşılıklı olarak en üst düzeyde temasa geçme olanağı vardır. Bu- güne dek en üst düzeyde mesaj mübadelesi ise gerçekleşmiş değil- dir. — SSCB'nin, Tirkiye'ııin Irakt tan petrol alımını durdurmasıjia ortaya çıkao gereksinimi karşıla- ması söz konusn mn? ÇERNİŞEV — Bu konuyu ba- sından öğrendim. Bize doğrudan basvuru olrnadı. Basvuru olursa, ülkelerimiz arasındaki aktif ve olumlu şekilde gelişen ilisküer çer- çevesinde değerlendireceğiz. MîLLÎ SAVUNMA KOMİSYONUBASKANIERGUNIZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA Bunalımın Faturası İZMİR — Körfez bunalımı, turizmin yoğun olduğu Akde- niz ve Ege yörelerinde etkili oluyor Dış bağlantılı çok sayı- da acente, sürekli olarak Tür- kiye'yi arıyor. Önceden bağlantı kuran İn- giltere, Almanya, Fransa'nın Türkiye ile bağlantı yapan tu- rizm acenteleri günde üç dört kez Tûrkiye'yi telefonla arayıp soruyorlar: — Durum nasıl, savaş çıkar mı? Türkiye'deki turizm acente- lerinde bir panik havası yok, ama sonuçta iptallerden kor- kuluyor. Anlatıyorlar: — Yabancı turist haritaya bakıyor. Irak'ın Türkiye ile sınır komşusu olduğunu öğrenıyor Şimdilik durum normal. On gün içinde her şey açıklığa ka- vuşur. Bir başka önemli nokta akaryakıt darfığı. Şu anda Ege ve Akdenız'de akaryakıt sıkın- tısı yaşanıyor. AJıağa Rafıneri- si'nde tanker kuyrukları gittik- çe uzuyor. Petrol Ürünleri İşveren Sen- şündürücü. Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler "stoğumuz var" dese bıle, akaryakıt sıkın- tısı kapıda görûlüyor. Dün sabah Ş. Urfa, Gazian- tep, K. Maraş, Mardin, Erzu- rum, Kars, Erzincan, Sıvas plakalı akaryakıt tankerlerinin Afiağa'da kuyruğa girmesi dü- şündûrücû. Tanker sürücûleri bakın ne diyor: — İki gündür kuyruktayız daha sıra gelmedi... Aliağa'dan sonra iskende- run Petrol Ofis Bölge Müdür- lüğü de sınırlı akaryakıt verme işlemini başiattı önceki gün. Tankertere tonajı kadar akarya- kıt verilmıyor. Yenı uygulama- da 2 bin litre benzin, 10 bin lit- re mazot dolduruluyor tanker- lere. Ystkililerin, "sıkıntı suni" de- melerine karşın durum böyie... Turizmde de aynı hava esi- yor. Turizm Bakanı İlhan Akü- züm, "Etkilenme söz konusu değil" görüşüyle her şeyin ola- ğan olduğunu söylemek istt- yor. Bakan Aküzüm'ün "savaş Körfez bunalımı, turizmin yoğun olduğu Akdeniz ve Ege yörelerinde etkili oluyor. Turizm acenteleri, günde üc dort kez telefonla arayıp "Durum nasıl, savaş çıkar mı?" dıye soruyorlar Turizm acentelerinde bir panık havası yok. ama iptallerden korkuluyor. Bir başka önemli nokta da akaryakıt darlığı. Körfez bunalımının kaba faturası eibet salt bu kadar değil. dikası Başkanı (PÜİS) Ahmet Muhtar Çakar, akaryakıt dariı- ğına yabancı petrol şirketleri- nin yol açtığını öne sürüyor. Şöyle diyor Çakar: — Yabancı petrol şirketleri fırsattan yarartanıp zam yaptı. Biz fiyatlarımızı arttırmayınca da geri çekmek zorunda kal- dılar. Boylece talebi karşılaya- madılar. Körfez bunalımı do- laylı olarak akaryakıt darlığını etkiledi. Aliağa Rafinerisi yetkilileri "darlık sunı" diyorlar. Ama ışin içinde bir başka gerçek var... O da şu: — Yabancı petrol şirketleri- nin Kuşadası, Antalya depola- rında stok kalmadı. Boylece yabancı petrol bayileri de Ali- ağa'ya akın ediyorlar. Akaryakıt darlığının getirdi- ğı panik, stokçuluğa neden oluyor. Yetkıliter. kullanacakları akaryakıtın üzerinde mazot, benzin alındığını öne sürüyor- lar. Ege ve Akdeniz yörelerin- den sonra Doğu ve Gûneydo- ğu yöresinde de akaryakıt dar- Jığının ortaya çıkması elbet dü- ve turizm" olayına bakışı şöy- le: — Körfez krizi İtalya ve Yu- nanistan'ı ne kadar etkilerse bizi de öyle etkiler... Körfez bunalımından en çok etkilenen bir başka kesim ise TIR taşımacılığı yapanlar. Bu sektörde çalışanlar kuş- kulu bir bekleyış içine gird/ler. Irak'a 1989 yılında taşımalar- dan 70 milyon dolar, petrol ta- şımacılığından 200 milyon do- lar gelir sağlanmış... Yani toplam 270 milyon do- lar... Kuveyt ve diğer Arap ülkeleri yukandaki sayının içinde değil. Onları da eklersek, Avrupa- Ortadoğii taşımacılığını he- saplarsak toplam 360 milyar dolar tutuyor... Bir de Akdeniz yöresinden yapılan yaş sebze ve meyve dışsatımı var. Bu sektör de he- men hemen durmuş durum- da... Körfez bunalımının kaba fa- turası elbet salt bu kadar de- ğil. İlk aşamada kesilen hesap bu... Çokuluslu kuvvete katılmayakmANKARA (Comhuriyet Büro- su) — Hükümetin savaş ilanı yet- kisi istemıne TBMM'de sınırlan- dırma getirilmesinde önemli rol oynayan Milli Savunma Komisyo- nu Başkanı emekli Orgeneral Re- cep Ergan, Ortadoğu krizini de- ğerlendirirken Türkiye'nin sUah kullanmadan işin içinden sıynl- ması yolunu bulması gerektiğini söyledi. Ergun, bölgede müdaha- le için oluşturulacak çok uluslu güce katılrnama ve yapılacak mü- dahalede ön saflarda olmama di- leğinde bulundu. Ergun, ABD ve başka ülkelerin Ortadoğu'ya bü- yük kuvvet yığdıklannı da belir- terek, "Otaj lar bizim irademiz dı- sında vuku bulacak. Olayın için- de degiltz ama. bunun altından bir şey çıkacak" dedi. Ergun, Cumhuriyet'in sorulan- m yanıtlarken, Ortadoğu krizi ne- deniyle Türkiye'nin akılcı ve ba- siretli bir politika izlediğini ifade ederek, Türkiye'nin süah kullan- madan sorunun içinden çıkma yollarım bulması gerektiğini söy- ledi. Ergun, şöyle konuştu: "Abluka karan BM'den çıkar- sa.. Biz başından beri 'BM karar- lan içerisinde kalacağız' dedik. Bu akılcı bir politikadır. Ama iş, si- lah kullanmaya gelince, şahsi gö- riişüm, silah kullanmadan da bu- nu halletmenin careierini arama- lıyız. Mesela BM'den abluka bir karar çıkmışsa, bizim bu ka- rann dısında kalmamızı veya rau- dahaleyi yapacak ön batlarda ol- mamamızı, yan görevler almamı- zı -oradaki kuvvetler yetiyor zaten- temenni ederim. Çünku Ortadoğu olaylan öylesine kan- şıkür ki, Ortadogu'da oldum oiası istikrersızlık vardır. Ortadoğu ül- kderinin ber birinin taribte sap- lantılı olarak birbirieri Oe alıp ve- remediği mesdeler var. Bunlar da hakikaten makul insanlann anla- yacagı meseleier değil. Çok zor. Hakikaten bir gayya kuyusu. Dolayısı>Ia bizim boyle bir ab- luka karannda veya BM askeri gü- cune katılma konusunda. bizim Araplaria kan dokmeye gotunicti tedbirlerden çok, yan hizmetlerde gorev almamız, bazı destek hare- ketlerine katılarak bu işin içinden sıynlmamızda yarar gonıyorum. Bu bir nevi çekingenlik telakki ediimemelidir. Hicbir devlet 100 senedir Ortadoğn'daki meseleleri halledememiş. Orada devamlı ka- lamazsınız ki, devamlı kalamaya- cağınıza göre, sizden sonra orada daha çok şeyler olacakür, o ne- denle 'Ortadoğu'daki kızışıkhğı ben bertaraf ederim' diye bir id- diada bulunmamızı milli menfa- atlerimiz bakımından biraz sakın- calı göriiyorum." Ergun, hükümetin TBMM'den savaş ilanı yetkisi almasını içeren ilk tezkerenin "acdeye getirflerek" hazıriandıgını, grubun haberi ol- madığını da hatırlatarak, tezkere- ye karşı çıktığını anlam. Ergun, tezkereye karşı çıkış gerekçelerini ise şöyle açıkladı: "Biz, bize tecavüz olmadıkca savaş ilan edilmesi yetkisini kul- lanamayız. Başka yorumlara gi- der. Biz, çokuluslu bir kuvvetin yanına kuvvet göndermemeliyiz. Ortadoğn'daki kan dökümûne katılmamalıjız. Sadece bir teca- vuz vuku buldugunda tecavüzü defetmek maksadıjia bir yetki ab- nabflir. Zaten o şekilde düzdtiidi." ABD elçiliğini protestoya gözaltıABDBüyükelçiliği'ne siyah çelenk koymak isteyen 3 Sosyaüst Partili gözaltınaalındı. ANKARA (Cumhuriyet Böro- su) — Körfez krizinde izlediği po- litikayı protesto amacıyla ABD Büyükelçüigi'ne siyah çelenk koy- mâk isteyen üç Sosyalist Partili polisçe gözaltına alındı. SP Genel Sekreteri Yalçın Büyökdatlı, ABD'nin Körfez'e yaptığı askeri yığınakla, Ortadoğu'yu fiilen iş- gal ettiğini belınerek bölgedeki askeri gücünün Ortadoğu'daki tüm ülkeleri tehdit ettiği görüşü- nü savundu. SP Genel Sekreteri Büyükdağ- b ve bir grup partili dün sabah sa- at 11.30'da ABD Büyükelçiliği önüne geldiler. SP Genel Sekre- teri, büyükelçUik önünde gazete- cilere bügi verirken üç partili getirdikleri siyah çelengi büyükd- çiligin kapısına bırakmak iste- di. Ancak polis olaya anında müdahale ederek, çelengi taşıyan- ları polis otosuna bindirerek uzaklastırdı. Çeleagin üzerinde "ABD, Ortadogu'dan defol" ya- zısı bulunuyordu. SP Merkez Karar Kurulu üye- si ve Etimesgut belediye başkan adayı AIi Kalan, Ankara 11 Yöne- tim Kurulu üyesi Hasan Yıldız ve parti görevlisi tsmail Kalan, Ka- vaklıdere Polis Karakolu'na gö- türüldüler. İNCtRLİK BASINA AÇILIYOR — Adana'daki İncirlik Üssü gaze- tecilere gezdirilecek. Genelkunnay Genel Sekreterliği, İncirlik Turk Tesis Komutanlığı'na yann bir basın gezisi düzenleneceğini belirtti. Öte yandan SBP Girişimi Yiirülme Kurulu üyeleri, üs yakınında yap- tı klan basın toplantısında Türkiye'nin savaşa süniklendiğini savun- dular. (Fotoğraf: Mehmet Aka) Incirlik hemen kapatJsın'ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Büro- Sosyalistlerin Birlik Partisi Yürütme Kurulu gımız Bush ile Özal'a kaldı" denildi. su) — Sosyalistlerin Birlik Partisi Yürütme üyeleri ve bağımsız milletvekilleri Kemal Ana- Açıklamada şu görüşlere yer verildi: Kunıiu üyeleri, "Türkiye'nin adım adım savasa dol, Hüsnü Okçuoglu, Kâmil Ateşogullan, "Bu üs sabıkalıdır, Tûrkiye'yi bir nükleer itildiği, bunda da en önemli rolü İncirlik Üs- Ekin Dikmen dun İncirlik Üssu yakınındaki felaketin eşigine getiren U-2 bunalımındaki sü'niin oynadığı" göruşunu savunarak "tncir- kahvehanede bir basın toplantısı düzenledıler. uçak buradan havalanmışlır. Bu üs suçludur, lik. ölumcul lehlikelerin adıdır. tncirlik sava- Sosyalistlerin Biriik Partisi Yürütme Kurulu Amerikan askeri eylemlerine yataklık ettiği şın adıdır. tncirtik emperyalist da>-almanın adı- üyeleri adına Haluk Gerger tarafından oku- için. tnciriik ölümcül tehlikelerin adıdır. Bu dır. Adana için İncirlik, kimyasal silahlann, nan basın açıklamasmda, Türkiye'nin adım nedenle diyonız ki başta İncirlik, tümyaban- Halepçe katlianunın benzerinin adıdır" dedi- adım savaşa itildiği bir dönemde parlamen- a usler kapatılsın, İncirlik barış için kapatıl- ler. tonun devre dışı bırakıldığı belirtilerek "Yaz- sın. " 110 işçimiz Hobur'dan 'pomsız pukuz'giriş yaptı VEDAT YENERER HABUR — Irak'm Kuveyt'i iş- gaünden sonra araç bulunmama- n yüzünden Türkiye'ye geri dönen isçiierin sayısı her gün biraz daha azahyor. Habur'dan dün de yak- laşık 110 işçimiz daha sınırı yürü- yerek geçip Türkiye'ye giriş yaptı. Toplama kamplannda günlerce bekletildikten sonra Türkiye'ye dönmelerine izin verilen işçiler, bütün paralannın Iraklılar tara- fından alındığını öne sürdüler. Bu yüzden dün gelen işçilerden 63'ü gumrük alanında rehin kaldılar. Dönenler, Kuveyt'te çatışmala- nn hâlâ devam ettiğini beiirterek, çatışmalar sırasında bir Türk ka- mpuun çok yakınına düşen Irak helikopteri nedeniyle kampta pa- nik çıktığını söylediler. Dün sabah erken saatlerden iti- baren, Habur kapısından giriş ya- pan 110 Türk işçisinden 4Tsi ken- di olanaklarıyla memleketlerine gitti. Kuveyt'teki bir mühendislik şirketinde çalışan 63 işçi ise üzer- lerindeki paralar Iraklılar tarafın- dan alındığı için gumrük sahasın- da mahsur kaldılar. Bu arada ambargo nedeniyle Irak'a TIR geçici yapılmıyor. Irak'tan Türkiye'ye giriş yapmış 70'in üzerinde araç da gumrük sa- hasında Ankara'dan gelecek izin için bekletUiyor. Habur sınır ka- pısından 8 günlük süre içinde 4 bin 375 araç ile 1211 kişinin Irak- tan Türkiye'ye girdiği bildirildi. Prof. Or. Suat Bilge: Irak'tan tazminat isteriz Hükümetin Danışmanı "Türkiye, vatandaşlarırun kayıplannı Irak'tan isteyebilir" dedi. ANKARA (Cnmhariyet Bttro- sn) — Dışişleri Bakarüığı hukuk danışmanlarından Prof. Dr. Suat Bilge, Irak'ın Kuveyt'i işgaü ve il- hakıyla birlikte bu ülkede bulu- nan Türk vatandaşlanmn uğra- dıklan zarann Irak hükümetinden istenebilecegini söyledi. Prof. Dr. Suat BUge, Cumhu- riyet'in sorulan üzerine Irak'ta tu- tulan Türklerden 53 kişilik ilk gru- bun hafta başında Türkiye'ye gel- mesiyle birlikte gündeme gelen Turklerin maddi ve manevi kayıp- larının nasıl karşılanacağuıa Uiş- kin görüşlerini açıkladı. Bu ulke- den Türkiye'ye dönen Türk vatan- daslannın, zararlarını karşılamak amacıyla konuyu Lahey Yüksek Adalet Divanı'na götureceklerine ilişkin açıklamalannı değerlendi- ren BUge, ne Irak'ın ne de Türki- ye'nin Lahey Yüksek Adalet Diva- nı'nın yetkUerini tammadığını, bu nedenle Türkiye'nin konuyu Di- van'a götürmesinin söz konusu olamayacağını söyledi. Divan'a ancak hükümetler nezdinde baş- vuru olabildigini, bunun dışında vatandaşlann bireysel olarak bas- vurmalanrun mümkün olmadığıru da kaydeden Bilge, bugün yaşanan sorunun çözümünde ancak "dip- lomatik konıma" yönteminin iş- letilebileceğini bUdirdi. BUge, bu yöntemin işleyişine ilişkin şu bil- gileri verdi: "Bu vatandasiar, EhsçJeri Ba- kanhgı'na normal yollardan baş- vurarak nğradıklan zararian na- sıl olduğunn da açtklajaak, gere- Urse bdgelemek kosnlayla bfldi- ririer. Türkiye Cumburiyeti dev- leti de bu basvurulann inandın- cılıgı ölçüsunde, diplomatik ka- nallaria Irak bükümeti nezdinde gjrişimlerde butunank bu nUteden vatandaslannın u£radıgı kayıplar için tazminat Ulebinde bolunabi- lir. Bu zarann karşılanması için başvunılabilecek açık ve en ma- kul yol bu diplomatik konıma- dır." BUge, "Türk hükümeti maddi kayıpiannın dısında vatandasjan- aın ^lerinden olması, gözaltında tutulmalan, olumsuz yaşam ko- şullannda bulunmalanndan öti- lü manevi bir tazminat talebinde de bulunabilir mi" sorusuna da "Tabii, hem maddi hem de mane- vi tazminat talebinde bulunmlabi- lir. Ancak bunun tek koşulo var; bu taieplerin inandıncı nedenlere dayanması gerekiyor. Eğer ioan- dıncı ise Türk bükümeti, Irak hü- kümeti nezdinde bu konuda giri- simlerde bulunur" yanıtını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle