Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 HABERLER 16 AĞUSTOS 1990
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... Kftl
Çernişev: Türkiyeye yönelik tehdit yokYASEMİN ÇONGAR
ANKARA — Irak'ın Kuveyt'i
işgali sonrasında Körfez'de gide-
rek artan bunalımın çözümü için
Sovyetler BirKği'nin de devrede ol-
duğu ve bu konuda Moskova ile
Bağdat'm sürekli temasta bulun-
duğu bildirildi. SSCB'nin Anka-
ra BüyUkelçisi Albert Çermisev,
"Saddam Hüseyin yönetuniyle
aramızda en yiiksek düzey de da-
hfl olmak üzere mesaj mubadele-
si smüyor. Irak'ın banalımın mer-
kezindeki ülke oidugn diisünülnr-
se bn dnınmun ınlayışla V«ıyi^n.
ması gerekir" dedi.
Büyükelçi Çemişev, Irak'ın Ku-
veyt'i işgalinin başladığı 2 ağustos-
tan bu yana Körfez'deki gelişme-
ler, Birleşmiş Milletler'in girişim-
leri, ABD'nin bölgedeki etkinüği,
Türkiye'nin konumu ve oynadığı
rol hakkmdaki görüşleri ile
SSCB'nin bu konudaki politika-
sını Cumhuriyet'e anlattı. Soru-
nun çözümü için Birleşmiş Millet-
ler (BM) Güvenlik Konseyi'nin ka-
rarlanna ters düserek tek yönlü
adunlar atılmamasına özen göste-
rilmesi gerektiğini vurgulayan Bü-
yükelçi Çernişev, Doğu-Batı üiş-
kilerindeki değişme ortamında es-
ki yöntemlerin artık terk edilerek
banşçı yolların yeğlenmesi gerek-
tiğini belirtti ve "Körfez soruou,
Panams, Gıenada ve Afganistan'a
benzememeli" dedi.
SSCB Büyükelçisi, Ankara ta-
rafından açık biçimde bilindiğini
vurguladığı Sovyet görüşlerini ak-
tanrken, Türkiye'nin Körfez sonı-
nundaki rolü konusunda şu un-
surlan vurguladı:
— Türkiye'ye yönelik doğrudan
ve acil bir tehdit şu anda yoktur.
— Türkiye bölgeye komşudur,
bu olayla ügilenmemesi mümkttn
değüdir.
— Ankara'nın yürüttügü tele-
fon diplomasisinin yapıcı unsur-
lar taşıdığını söyleyebiliriz.
— Türkiye'deki üslerin herhan-
gi bir şekilde kullanılması gerek-
siniminin gerek şu an için, gerek
ileride doğmayacağını umuyoruz.
— NATO'nun görev alaru Tür-
kiye'nin sınırlarında bitmektedir.
Sorun bolgesi, NATO görev ala-
nında değildir.
Büyükelçi Albert Çeraişev'le
yaptıgımız söyleşi şöyle:
— Körfez bunalımudı ABD
gerek bölgeye gönderdiği askeri
güç, gerekse Baskan Bosh ve di-
ger yetkOOerinia yapügı açıldama
ve temasiarla etkln bir konum al-
dı. SSCB'nin ise daba geri plan-
da kaldığj biçiminde yonımlar
w . Bu görüsü nasıl degerleMİiri-
yorsunuz, sorana Uişkin Sovyet
tatnmana özetler misiniz?
ÇERNtŞEV — Her zaman
böyle olur. Eğer birisi daha sert
adunlar atıyorsa ya da daha sert,
daha yûksek sesle konuşuyorsa,
ön planda olan oyrauş gibi gözfl-
kür. Bir ülkenin önde, diğerinin
geride kaldığı yorumlanna karşı
bunu söyleyebilirim. Bizim vurgu-
lamak istedigimiz ise şudur: BM
Güvenlik Konseyi'nin aldıgı her üç
karann yerine getirümesinden ya-
nayız. Bu kararlann hazırlanma-
sında ikinci planda değildik, ilk
planda olduğumuz da söylenebi-
lir. llgili kararların uygulanması
yönOnde önlemleri de aldık. Sov-
yet tutumuna gelince; Irak kuvvet-
lerinin Kuveyt'ten çekilmesi ve Ku-
veyt'in uiusal bagımsızlığının ih-
yası ve statükonun yeniden kurul-
ması doğrultusundadır. Buna yö-
nelik yaptınmlardajı yana tav:r
alırken Irak'a askeri malzeme sev-
kıyatını da durdurduk. Sorunun
politik ve banşçı yollarla çözürne
kavuşturulması yönünde her ça-
banın harcanması yönünde hare-
ket ediyoruz. Böylece askeri olma-
yan zorlayıcı öniemler söz konu-
su ihtilafuı çözümü yönündeki ça-
balann parçasını ohışturmaktadır
Çözümün banşçı yollardan olma-
sına ağırlık veriyoruz ve halihazır-
da bu yönde çaba harcıyonız.
Bu arada Bağdat'la en yüksek
düzey de dahii olmak üzere me-
saj mübadelesini sürdürüyoruz.
Bunalımın savaş olmadan ve ih-
tilafa katılanlar arasında çözüme
kavuşturulması yönünde adımlan-
mızı sürdüreceğiz. Banşçı çözüm
yönündeki çabalanmız göz önü-
ne ahndıgında, sonunda ikinci
planda kaldığunız söylenemez.
Aynı çabayı paylaşan herkesle iş-
birliğine de açığız.
— Tek başına ekonomik am-
bargonun Irak'ın sorunun çözü-
mü yönünde adım atmasını saj-
layacagına inanıyor musunoz?
ABD'nin BM karan olmaksızu
taslattıg] askeri girişlmleri ve ab-
hıkayı nasıl değeriendiriyorsunuz?
ÇERNİŞEV — BM Güvenlik
Konseyi'nde ekonomik yaptınm-
lara Uişkin karar lehine oy kuilan-
dığımıza göre bu yaptırunlann et-
kili olacağına inanıyoruz. Ancak
burada gerekli sabrın gösterilme-
si gerekjyor. Ekonomik yaptınm-
lar tabii ki bir saat içinde etkili
olacak değil. Sadece yaptınmiar-
Ia da iş bitmiyor. Sorunun politik
yollardan çözüme kavuşturulma-
sı yönünde büyük ve aktif çaba-
lar da bulunmaktadır. Şu anda
Bağdat'la en yüksek düzey de dahil oîmak
üzere mesaj mübadelesini sürdürüyoruz.
Çünkü Irak, bunabmın merkezidir. BM
Güvenlik Konseyi'jım aldığı her üç karann
yerine getirilmesinden yanayız. Irak'a askeri
malzeme sevkiyatını durdurduk.
ABD, Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar
doğrultusunda hareket etmelidir. Bu kararlara
bağunlı kararlar almahdır. Bunu ümit
ediyoruz. Körfez sorunu Panama, Grenada ve
Afganistan'daki yöntemlerle çözülemez.
Türkiye, bunalunın yer aldığı böîgeye
komşudur. Söz konusu olaylarla Türkiye'nin
iİgilenmemesi mümkün değildir. NATO'nun
görev alanmın Türkiye'nin sınırlarında bittiği
ortadadır. Sorun, NATO'nun görev alanı
içinde değildir.
Üslerin kuUanımı sorununun, Türkiye'nin
bir saldırıya maruz kalması durumu göz
önüode tutularak ele alınması lazımdır.
Türk p*arlamentosunun kararı, her ihtimale
karşı alınmış bir karar gibi gözüküyor.
Kararın, Türkiye'nin doğrudan ve ani bir
saldırıya uğraması halinde yürürlüğe
gireceğinden söz ediliyor.
çok acîl olan bir uluslararası bu-
nalımın çözüme kavusturulmasıy-
la Ugili bir emsal oluşuyor. Halı-
hazırda, Varşova Paktı ile NATO,
Doğu ile Batı, SSCB ile ABD ara-
sındaki ih'şkilerde cereyan etmek-
te olan değişim ışığında çok dik-
katli olunması lazımdır. Sorunun
bu tür sorunlar eskiden nasıl hal-
lediliyorsa, o şekilde halledilme-
mesi için özen gösterilmelidir.
Körfez sorununun çözümü Pana-
ma, Grenada ve Afganistan'daki
yöntemlere benzememelidir. Yeni
koşullar altında BM Güvenlik
Konseyi'nin rolü çok büyüktür.
Askeri konulara gelince; burada
da BM Askeri Karargâh Komu-
tanlıgı'nın büyük rolü vardır. BM
ve onun organlan, bu gibi sorun-
lann çözüme kavuşturulması için
en uygun kuruluştur. Ancak bu
kunıluş çerçevesinde gereken ka-
rarlar tartışılmalı ve mutabakata
vanlmalıdır. Çözüm yollan BM
kararlanna dayanmalıdır. Tüm
devletlerin bunu iyice anlamalan
gerektiğinden hareket ediyoruz.
Eski bloklara dayalı kalıplar çer-
çevesinde hareket etme yönünde-
ki yeltenişler, bu gibi bunalımla-
nn eski yöntemlerle çözüme ka-
vuşturulması anlamına geünekte-
dir. Bütün bu sözlerim ABD için-
dir. Söz konusu ülke tamamıyla
BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı
kararlar doğrultusunda hareket
etmelidir. Bu kararlara bağunlı
kararlar almalıdır. Bunu ümit edi-
yoruz.
— Körfez'deki sorun başlangıç-
ta ve halen resmi düzeyde, Irak
kuvveüerinin Kuveyt'ten çekilmesi
ve Knveyt yönetiminin işbasına
dönmest ile cözüleoek bir bumıltııı
olarak anlaşılmakta iken, ABD ve
Türkiye gibi ulkelerde bazı yetki-
liler, basın ve sij-asi analistler,
Irak'ta bir rejim degişikliginin ge-
rekli oldnğnnn ifade etmeye baş-
ladüar. Bağdat'a karşı oluşan
nİBSİararası tepldnin böyie bir so-
nuca ulaşması ve bu dogrulroda
Irak'a bmn iç müdahakler gerçek-
leşmesi otosüıgı konnsanda oe dü-
şunöyorsunnz? SSCB'de de Irak-
U rejim degisikliğinin gerekliligi-
ni savunan çevreler var mı?
ÇERNtŞEV — Bizim basını-
mızda da çeşitli görüşler yer alı-
yor. Çünku glasnost ve basın öz-
gürlüğü vardır. Ancak biz rejim
degisikliğinin şu ya da bu ülkenin,
şu ya da bu halkın iç iji olduğu
görüşünden hareket ediyoruz. Bu,
bir halkın kendisinin bileceği iş-
tir. Bu görüşun ışığında, aksi yön-
deki hareketleri, yeltenişleri baş-
ka ülkelerin iç işlerine müdahale
olarak değerlendiriyoruz, kabul
edilemez buluyoruz. Bir ülke hal-
kmın nasıl yasayacağmı, hangi re-
jimle yönetileceğini tercih etmesi
kendi iç işidir, ama bunun tek is-
tisnası insan haklandır. Ülkelerin
uluslararası plandaki hareketleri
ise diğer ulkeler ve kuruluşlar ta-
rafmdan konuşulur, konuşulma-
ya devam edilir. Bu plandaki ha-
reketler herkesi ilgilendirir.
— 2 agustostan bu ymna Tlr-
kiye, Körfez sorunıryla giderek da-
ha fazla ilgttemıteye basiadı ve so-
auçta Türkiye'ye yönelik bir Irak
tehdidinden söz edilir oldn.
TBMM'de büknmete savaş ilanı
izni verildi. NATO, Türkiye'ye gi-
vencesini yineledi. Siz bu geUşme-
leri nasıl karsıladınu? Türkiye
tehdit altında mı?
ÇERNtŞEV — Türkiye buna-
lımın yer aldığı bölgeye komşudur.
Söz konusu olaylarla Türkiye'nin
iİgilenmemesi mümkün değildir.
NATO Bakanlar Konseyi'nin Tür-
kiye"ye verdiği güvencenin teyidi-
ne gelince; burada özel bir duru-
mun var olduğu kanısını taşımı-
yoruz. Bu güvence, zaten NATO
Antlasması'nda var olan bir hu-
susun teyididir. Bizim kanaatimize
göre Türkiye'ye yönelik, doğrudan
ve acil bir tehdit şu an için mev-
cut değildir. Parlamentonun alı-
nan karar gereğince, tümüyle iç iş-
lerinize aittir. Bunların sorumlu
kararlar olduğunu ümit ediyoruz.
Bu karann, Türkiye'nin doğrudan
ve ani bir saldınya uğraması ha-
linde yürürlüğe gireceğinden söz
ediliyor. Görebildiğinıiz kadany-
la söz konusu karar, her ihtimale
karşı olarak alınmış bir karar gi-
bi görünüyor. Türkiye'nin tutu-
muna gelince; hareketli telefon
diplomasisi göz önüne ahndığın-
da, bu tutumun yapıcı unsurlar ta-
şımakta olduğunu söyleyebiliriz.
Gerçekten de bu konuda görüşü-
müz aynı doğrultudadır. Çözüme
yönelik politik ve diplomaük
adımlar yoğunlaşarak devam et-
melidir.
— Askeri bazı önlemlerdea de
sdc ediliyor. Türkiye'de sokakta-
ki insanlarda bir savas psikolojisi
gödeniyor, 'Savas pkacak mı? Biz
girecek miyiz? Üsler kulianılacak
mı' sorulan akıllarda... Türkiye'
deki bu durumu nasıl deferlendi-
riyorsunnz? Tarkiye*deki üslerin
bölgedeki bir askeri harckitta knl-
lamlmasını SSCB uud kaifdar?
ÇERNtŞEV — Savas psikolo-
jisi her zaman için olumsuz bir
şeydir. Bu psikoloji sizi çok uzak-
lara götürebilir, tahmin edilmesi
zor olan sonuçlara yol açabilir.
Savaş psikolojisi altında her ülke
doğnı olmayan kararlar alabilir,
diğer taraflar da böyle kararları,
"casus beili" olarak yorumlayabi-
lirler. Bundan dolayıdır ki çok acil
uluslararası bunalımlar varken ih-
tiyatlı, dengeli, sorumlu olunma-
lıdır. Bunlan Türkiye ile ya da her-
hangi bir ülke ile Ugili olarak söy-
lemryorum. Prensip olarak söyltt-
yorum. Söz konusu bunalım çer-
çevesinde, üzerinde özellikle dur-
duğumuz husus, iyice duşünülerek
hareket edilmesi, BM Güvenlik
Konseyi'nin kararlanna ters dilşe-
cek adunlar aülmamasma özen
gösterilmelidir.
Şahsi görüşüm şudur: Söz ko-
nusu durumla ilgili adım atarken,
her devlet hangı bloğa ait olduğu-
na göre değil, uluslararası camia-
mn bir üyesi olarak hareket etme-
lidir. Uluslararası camianın tem-
sil edildiği kuruluşlann kararlany-
la hareket edUmelidir. BM ve Gü-
venlik Konseyi'ni kastediyorum.
NATO'nun görev alanının Türki-
ye'nin sınırlarında bittiği de orta-
dadır. Sorun NATO'nun görev
alanı içinde değildir. Bu husus ışı-
ğında, üslerin kullanımı sorunu-
nun Türkiye'nin bir saldınya ma-
ruz kalması durumu göz önünde
tutularak ele alınması lazımdır.
Biz, söz konusu üslerin herhangi
bir şekilde kullanuması gereksini-
minin doğmayacağım umuyoruz;
gerek şu an için, gerek ilerdeki za-
manlar için...
— Irak'ın iddiasına göre Tiir-
kiye ve Snndi ArabisUur'a yöneiik
tehdit konusu bir propaganda, aji-
tasyon etkinliginin sonucu. Bu et-
kinligin bölgedeki Amerikan as-
keri varlıgını ve askeri tesislerin
ABD tarafından kallanunını ge-
rekçelendinnek için yapüdıgı söy-
leniyor. Kaülıyor musuauz?
ÇERNtŞEV — Tabii böyle aci-
liyeti bulunan bir durumda, baa
devletler, bazı siyasi partiler, baa
basın organlan ajitasyon yapmak-
tadırlar. Herhalde propagandanın
yapay olarak tırmandınlması, aji-
te etme unsurlan var olatnlir. Teh-
didi yapay olarak tırmandırmak
isteyen çevreler de olabilir. Sanı-
yorum ülkeler, halklar, partiler ve
basın organlan yapay tırmandır-
raa ve ajitasyona yeltenişleri açık-
ça görmelidh-ler. Amerika'run böl-
gedeki askeri varhğım gerekçelen-
dirmek amaçh propaganda unsur-
lan olabilir. Bu arada kontr-
propaganda da söz konusu olabi-
lir.
— Konoşnama basuda, Inkt
la en üst düzeyde nMsaj tcalkte-
den söz ettiniz. Bımdan Moako-
va'nın Saddam Hüseyin yöneti-
miyle sürekli bir temasta olduğu-
nu anlayabilir miyiz?
ÇERNtŞEV — Evet Irak yöne-
timiyle en üst düzey de dahil ol-
mak uzere mesaj mübadelenûz sü-
rekli vardır. Bunun da anlayısla
karşılanması gerekir. Çünkü Irak
bunalımın merkezidir.
— Moskova'nın b« görüşleri
koBusuDda Ankara ile temaa var
mı? Böyle bir glrişim beklenebi-
lir mi?
ÇERNtŞEV — Yanıtımı söyle
formüle edebilirim: Ankara budm
bu konudaki görüşlerimizi tüm
apküğıvia bUmektedir. Türk tara-
fı ile gerek bizim, gerek Ankara-
nın karşılıklı olarak en üst düzeyde
temasa geçme olanağı vardır. Bu-
güne dek en üst düzeyde mesaj
mübadelesi ise gerçekleşmiş değil-
dir.
— SSCB'nin, Tirkiye'ııin Irakt
tan petrol alımını durdurmasıjia
ortaya çıkao gereksinimi karşıla-
ması söz konusn mn?
ÇERNİŞEV — Bu konuyu ba-
sından öğrendim. Bize doğrudan
basvuru olrnadı. Basvuru olursa,
ülkelerimiz arasındaki aktif ve
olumlu şekilde gelişen ilisküer çer-
çevesinde değerlendireceğiz.
MîLLÎ SAVUNMA KOMİSYONUBASKANIERGUNIZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA
Bunalımın Faturası
İZMİR — Körfez bunalımı,
turizmin yoğun olduğu Akde-
niz ve Ege yörelerinde etkili
oluyor Dış bağlantılı çok sayı-
da acente, sürekli olarak Tür-
kiye'yi arıyor.
Önceden bağlantı kuran İn-
giltere, Almanya, Fransa'nın
Türkiye ile bağlantı yapan tu-
rizm acenteleri günde üç dört
kez Tûrkiye'yi telefonla arayıp
soruyorlar:
— Durum nasıl, savaş çıkar
mı?
Türkiye'deki turizm acente-
lerinde bir panik havası yok,
ama sonuçta iptallerden kor-
kuluyor.
Anlatıyorlar:
— Yabancı turist haritaya
bakıyor. Irak'ın Türkiye ile sınır
komşusu olduğunu öğrenıyor
Şimdilik durum normal. On
gün içinde her şey açıklığa ka-
vuşur.
Bir başka önemli nokta
akaryakıt darfığı. Şu anda Ege
ve Akdenız'de akaryakıt sıkın-
tısı yaşanıyor. AJıağa Rafıneri-
si'nde tanker kuyrukları gittik-
çe uzuyor.
Petrol Ürünleri İşveren Sen-
şündürücü. Devlet Bakanı
Mehmet Keçeciler "stoğumuz
var" dese bıle, akaryakıt sıkın-
tısı kapıda görûlüyor.
Dün sabah Ş. Urfa, Gazian-
tep, K. Maraş, Mardin, Erzu-
rum, Kars, Erzincan, Sıvas
plakalı akaryakıt tankerlerinin
Afiağa'da kuyruğa girmesi dü-
şündûrücû.
Tanker sürücûleri bakın ne
diyor:
— İki gündür kuyruktayız
daha sıra gelmedi...
Aliağa'dan sonra iskende-
run Petrol Ofis Bölge Müdür-
lüğü de sınırlı akaryakıt verme
işlemini başiattı önceki gün.
Tankertere tonajı kadar akarya-
kıt verilmıyor. Yenı uygulama-
da 2 bin litre benzin, 10 bin lit-
re mazot dolduruluyor tanker-
lere.
Ystkililerin, "sıkıntı suni" de-
melerine karşın durum böyie...
Turizmde de aynı hava esi-
yor. Turizm Bakanı İlhan Akü-
züm, "Etkilenme söz konusu
değil" görüşüyle her şeyin ola-
ğan olduğunu söylemek istt-
yor.
Bakan Aküzüm'ün "savaş
Körfez bunalımı, turizmin yoğun olduğu Akdeniz ve
Ege yörelerinde etkili oluyor. Turizm acenteleri,
günde üc dort kez telefonla arayıp "Durum nasıl,
savaş çıkar mı?" dıye soruyorlar Turizm
acentelerinde bir panık havası yok. ama
iptallerden korkuluyor. Bir başka önemli nokta da
akaryakıt darlığı. Körfez bunalımının kaba faturası
eibet salt bu kadar değil.
dikası Başkanı (PÜİS) Ahmet
Muhtar Çakar, akaryakıt dariı-
ğına yabancı petrol şirketleri-
nin yol açtığını öne sürüyor.
Şöyle diyor Çakar:
— Yabancı petrol şirketleri
fırsattan yarartanıp zam yaptı.
Biz fiyatlarımızı arttırmayınca
da geri çekmek zorunda kal-
dılar. Boylece talebi karşılaya-
madılar. Körfez bunalımı do-
laylı olarak akaryakıt darlığını
etkiledi.
Aliağa Rafinerisi yetkilileri
"darlık sunı" diyorlar. Ama ışin
içinde bir başka gerçek var...
O da şu:
— Yabancı petrol şirketleri-
nin Kuşadası, Antalya depola-
rında stok kalmadı. Boylece
yabancı petrol bayileri de Ali-
ağa'ya akın ediyorlar.
Akaryakıt darlığının getirdi-
ğı panik, stokçuluğa neden
oluyor. Yetkıliter. kullanacakları
akaryakıtın üzerinde mazot,
benzin alındığını öne sürüyor-
lar.
Ege ve Akdeniz yörelerin-
den sonra Doğu ve Gûneydo-
ğu yöresinde de akaryakıt dar-
Jığının ortaya çıkması elbet dü-
ve turizm" olayına bakışı şöy-
le:
— Körfez krizi İtalya ve Yu-
nanistan'ı ne kadar etkilerse
bizi de öyle etkiler...
Körfez bunalımından en çok
etkilenen bir başka kesim ise
TIR taşımacılığı yapanlar.
Bu sektörde çalışanlar kuş-
kulu bir bekleyış içine gird/ler.
Irak'a 1989 yılında taşımalar-
dan 70 milyon dolar, petrol ta-
şımacılığından 200 milyon do-
lar gelir sağlanmış...
Yani toplam 270 milyon do-
lar...
Kuveyt ve diğer Arap ülkeleri
yukandaki sayının içinde değil.
Onları da eklersek, Avrupa-
Ortadoğii taşımacılığını he-
saplarsak toplam 360 milyar
dolar tutuyor...
Bir de Akdeniz yöresinden
yapılan yaş sebze ve meyve
dışsatımı var. Bu sektör de he-
men hemen durmuş durum-
da...
Körfez bunalımının kaba fa-
turası elbet salt bu kadar de-
ğil.
İlk aşamada kesilen hesap
bu...
Çokuluslu kuvvete katılmayakmANKARA (Comhuriyet Büro-
su) — Hükümetin savaş ilanı yet-
kisi istemıne TBMM'de sınırlan-
dırma getirilmesinde önemli rol
oynayan Milli Savunma Komisyo-
nu Başkanı emekli Orgeneral Re-
cep Ergan, Ortadoğu krizini de-
ğerlendirirken Türkiye'nin sUah
kullanmadan işin içinden sıynl-
ması yolunu bulması gerektiğini
söyledi. Ergun, bölgede müdaha-
le için oluşturulacak çok uluslu
güce katılrnama ve yapılacak mü-
dahalede ön saflarda olmama di-
leğinde bulundu. Ergun, ABD ve
başka ülkelerin Ortadoğu'ya bü-
yük kuvvet yığdıklannı da belir-
terek, "Otaj lar bizim irademiz dı-
sında vuku bulacak. Olayın için-
de degiltz ama. bunun altından bir
şey çıkacak" dedi.
Ergun, Cumhuriyet'in sorulan-
m yanıtlarken, Ortadoğu krizi ne-
deniyle Türkiye'nin akılcı ve ba-
siretli bir politika izlediğini ifade
ederek, Türkiye'nin süah kullan-
madan sorunun içinden çıkma
yollarım bulması gerektiğini söy-
ledi. Ergun, şöyle konuştu:
"Abluka karan BM'den çıkar-
sa.. Biz başından beri 'BM karar-
lan içerisinde kalacağız' dedik. Bu
akılcı bir politikadır. Ama iş, si-
lah kullanmaya gelince, şahsi gö-
riişüm, silah kullanmadan da bu-
nu halletmenin careierini arama-
lıyız. Mesela BM'den abluka
bir karar çıkmışsa, bizim bu ka-
rann dısında kalmamızı veya rau-
dahaleyi yapacak ön batlarda ol-
mamamızı, yan görevler almamı-
zı -oradaki kuvvetler yetiyor
zaten- temenni ederim. Çünku
Ortadoğu olaylan öylesine kan-
şıkür ki, Ortadogu'da oldum oiası
istikrersızlık vardır. Ortadoğu ül-
kderinin ber birinin taribte sap-
lantılı olarak birbirieri Oe alıp ve-
remediği mesdeler var. Bunlar da
hakikaten makul insanlann anla-
yacagı meseleier değil. Çok zor.
Hakikaten bir gayya kuyusu.
Dolayısı>Ia bizim boyle bir ab-
luka karannda veya BM askeri gü-
cune katılma konusunda. bizim
Araplaria kan dokmeye gotunicti
tedbirlerden çok, yan hizmetlerde
gorev almamız, bazı destek hare-
ketlerine katılarak bu işin içinden
sıynlmamızda yarar gonıyorum.
Bu bir nevi çekingenlik telakki
ediimemelidir. Hicbir devlet 100
senedir Ortadoğn'daki meseleleri
halledememiş. Orada devamlı ka-
lamazsınız ki, devamlı kalamaya-
cağınıza göre, sizden sonra orada
daha çok şeyler olacakür, o ne-
denle 'Ortadoğu'daki kızışıkhğı
ben bertaraf ederim' diye bir id-
diada bulunmamızı milli menfa-
atlerimiz bakımından biraz sakın-
calı göriiyorum."
Ergun, hükümetin TBMM'den
savaş ilanı yetkisi almasını içeren
ilk tezkerenin "acdeye getirflerek"
hazıriandıgını, grubun haberi ol-
madığını da hatırlatarak, tezkere-
ye karşı çıktığını anlam. Ergun,
tezkereye karşı çıkış gerekçelerini
ise şöyle açıkladı:
"Biz, bize tecavüz olmadıkca
savaş ilan edilmesi yetkisini kul-
lanamayız. Başka yorumlara gi-
der. Biz, çokuluslu bir kuvvetin
yanına kuvvet göndermemeliyiz.
Ortadoğn'daki kan dökümûne
katılmamalıjız. Sadece bir teca-
vuz vuku buldugunda tecavüzü
defetmek maksadıjia bir yetki ab-
nabflir. Zaten o şekilde düzdtiidi."
ABD elçiliğini protestoya gözaltıABDBüyükelçiliği'ne
siyah çelenk koymak
isteyen 3 Sosyaüst Partili
gözaltınaalındı.
ANKARA (Cumhuriyet Böro-
su) — Körfez krizinde izlediği po-
litikayı protesto amacıyla ABD
Büyükelçüigi'ne siyah çelenk koy-
mâk isteyen üç Sosyalist Partili
polisçe gözaltına alındı. SP Genel
Sekreteri Yalçın Büyökdatlı,
ABD'nin Körfez'e yaptığı askeri
yığınakla, Ortadoğu'yu fiilen iş-
gal ettiğini belınerek bölgedeki
askeri gücünün Ortadoğu'daki
tüm ülkeleri tehdit ettiği görüşü-
nü savundu.
SP Genel Sekreteri Büyükdağ-
b ve bir grup partili dün sabah sa-
at 11.30'da ABD Büyükelçiliği
önüne geldiler. SP Genel Sekre-
teri, büyükelçUik önünde gazete-
cilere bügi verirken üç partili
getirdikleri siyah çelengi büyükd-
çiligin kapısına bırakmak iste-
di. Ancak polis olaya anında
müdahale ederek, çelengi taşıyan-
ları polis otosuna bindirerek
uzaklastırdı. Çeleagin üzerinde
"ABD, Ortadogu'dan defol" ya-
zısı bulunuyordu.
SP Merkez Karar Kurulu üye-
si ve Etimesgut belediye başkan
adayı AIi Kalan, Ankara 11 Yöne-
tim Kurulu üyesi Hasan Yıldız ve
parti görevlisi tsmail Kalan, Ka-
vaklıdere Polis Karakolu'na gö-
türüldüler.
İNCtRLİK BASINA AÇILIYOR — Adana'daki İncirlik Üssü gaze-
tecilere gezdirilecek. Genelkunnay Genel Sekreterliği, İncirlik Turk
Tesis Komutanlığı'na yann bir basın gezisi düzenleneceğini belirtti.
Öte yandan SBP Girişimi Yiirülme Kurulu üyeleri, üs yakınında yap-
tı klan basın toplantısında Türkiye'nin savaşa süniklendiğini savun-
dular. (Fotoğraf: Mehmet Aka)
Incirlik hemen kapatJsın'ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Büro- Sosyalistlerin Birlik Partisi Yürütme Kurulu gımız Bush ile Özal'a kaldı" denildi.
su) — Sosyalistlerin Birlik Partisi Yürütme üyeleri ve bağımsız milletvekilleri Kemal Ana- Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
Kunıiu üyeleri, "Türkiye'nin adım adım savasa dol, Hüsnü Okçuoglu, Kâmil Ateşogullan, "Bu üs sabıkalıdır, Tûrkiye'yi bir nükleer
itildiği, bunda da en önemli rolü İncirlik Üs- Ekin Dikmen dun İncirlik Üssu yakınındaki felaketin eşigine getiren U-2 bunalımındaki
sü'niin oynadığı" göruşunu savunarak "tncir- kahvehanede bir basın toplantısı düzenledıler. uçak buradan havalanmışlır. Bu üs suçludur,
lik. ölumcul lehlikelerin adıdır. tncirlik sava- Sosyalistlerin Biriik Partisi Yürütme Kurulu Amerikan askeri eylemlerine yataklık ettiği
şın adıdır. tncirtik emperyalist da>-almanın adı- üyeleri adına Haluk Gerger tarafından oku- için. tnciriik ölümcül tehlikelerin adıdır. Bu
dır. Adana için İncirlik, kimyasal silahlann, nan basın açıklamasmda, Türkiye'nin adım nedenle diyonız ki başta İncirlik, tümyaban-
Halepçe katlianunın benzerinin adıdır" dedi- adım savaşa itildiği bir dönemde parlamen- a usler kapatılsın, İncirlik barış için kapatıl-
ler. tonun devre dışı bırakıldığı belirtilerek "Yaz- sın. "
110 işçimiz Hobur'dan 'pomsız pukuz'giriş yaptı
VEDAT YENERER
HABUR — Irak'm Kuveyt'i iş-
gaünden sonra araç bulunmama-
n yüzünden Türkiye'ye geri dönen
isçiierin sayısı her gün biraz daha
azahyor. Habur'dan dün de yak-
laşık 110 işçimiz daha sınırı yürü-
yerek geçip Türkiye'ye giriş yaptı.
Toplama kamplannda günlerce
bekletildikten sonra Türkiye'ye
dönmelerine izin verilen işçiler,
bütün paralannın Iraklılar tara-
fından alındığını öne sürdüler. Bu
yüzden dün gelen işçilerden 63'ü
gumrük alanında rehin kaldılar.
Dönenler, Kuveyt'te çatışmala-
nn hâlâ devam ettiğini beiirterek,
çatışmalar sırasında bir Türk ka-
mpuun çok yakınına düşen Irak
helikopteri nedeniyle kampta pa-
nik çıktığını söylediler.
Dün sabah erken saatlerden iti-
baren, Habur kapısından giriş ya-
pan 110 Türk işçisinden 4Tsi ken-
di olanaklarıyla memleketlerine
gitti. Kuveyt'teki bir mühendislik
şirketinde çalışan 63 işçi ise üzer-
lerindeki paralar Iraklılar tarafın-
dan alındığı için gumrük sahasın-
da mahsur kaldılar.
Bu arada ambargo nedeniyle
Irak'a TIR geçici yapılmıyor.
Irak'tan Türkiye'ye giriş yapmış
70'in üzerinde araç da gumrük sa-
hasında Ankara'dan gelecek izin
için bekletUiyor. Habur sınır ka-
pısından 8 günlük süre içinde 4
bin 375 araç ile 1211 kişinin Irak-
tan Türkiye'ye girdiği bildirildi.
Prof. Or. Suat Bilge:
Irak'tan
tazminat
isteriz
Hükümetin Danışmanı
"Türkiye, vatandaşlarırun
kayıplannı Irak'tan
isteyebilir" dedi.
ANKARA (Cnmhariyet Bttro-
sn) — Dışişleri Bakarüığı hukuk
danışmanlarından Prof. Dr. Suat
Bilge, Irak'ın Kuveyt'i işgaü ve il-
hakıyla birlikte bu ülkede bulu-
nan Türk vatandaşlanmn uğra-
dıklan zarann Irak hükümetinden
istenebilecegini söyledi.
Prof. Dr. Suat BUge, Cumhu-
riyet'in sorulan üzerine Irak'ta tu-
tulan Türklerden 53 kişilik ilk gru-
bun hafta başında Türkiye'ye gel-
mesiyle birlikte gündeme gelen
Turklerin maddi ve manevi kayıp-
larının nasıl karşılanacağuıa Uiş-
kin görüşlerini açıkladı. Bu ulke-
den Türkiye'ye dönen Türk vatan-
daslannın, zararlarını karşılamak
amacıyla konuyu Lahey Yüksek
Adalet Divanı'na götureceklerine
ilişkin açıklamalannı değerlendi-
ren BUge, ne Irak'ın ne de Türki-
ye'nin Lahey Yüksek Adalet Diva-
nı'nın yetkUerini tammadığını, bu
nedenle Türkiye'nin konuyu Di-
van'a götürmesinin söz konusu
olamayacağını söyledi. Divan'a
ancak hükümetler nezdinde baş-
vuru olabildigini, bunun dışında
vatandaşlann bireysel olarak bas-
vurmalanrun mümkün olmadığıru
da kaydeden Bilge, bugün yaşanan
sorunun çözümünde ancak "dip-
lomatik konıma" yönteminin iş-
letilebileceğini bUdirdi. BUge, bu
yöntemin işleyişine ilişkin şu bil-
gileri verdi:
"Bu vatandasiar, EhsçJeri Ba-
kanhgı'na normal yollardan baş-
vurarak nğradıklan zararian na-
sıl olduğunn da açtklajaak, gere-
Urse bdgelemek kosnlayla bfldi-
ririer. Türkiye Cumburiyeti dev-
leti de bu basvurulann inandın-
cılıgı ölçüsunde, diplomatik ka-
nallaria Irak bükümeti nezdinde
gjrişimlerde butunank bu nUteden
vatandaslannın u£radıgı kayıplar
için tazminat Ulebinde bolunabi-
lir. Bu zarann karşılanması için
başvunılabilecek açık ve en ma-
kul yol bu diplomatik konıma-
dır."
BUge, "Türk hükümeti maddi
kayıpiannın dısında vatandasjan-
aın ^lerinden olması, gözaltında
tutulmalan, olumsuz yaşam ko-
şullannda bulunmalanndan öti-
lü manevi bir tazminat talebinde
de bulunabilir mi" sorusuna da
"Tabii, hem maddi hem de mane-
vi tazminat talebinde bulunmlabi-
lir. Ancak bunun tek koşulo var;
bu taieplerin inandıncı nedenlere
dayanması gerekiyor. Eğer ioan-
dıncı ise Türk bükümeti, Irak hü-
kümeti nezdinde bu konuda giri-
simlerde bulunur" yanıtını verdi.