Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ
D E G I S E N WW
r
T I I K A
14 TEMMUZ 1990
V / L G l V t: ERRAUOChl
LatinAmerika'nın küçük ülkesi, diktatörStroessner'den 35yıl boyuncayediğidemiryumruklarsonucu hâlâkroke durumda.Ithalat ve ihracatın yüzde 6O'ı *kaçıyor
Paraguay kaçakçılıkla yaşıyor— 7 —
Gemi kalktığı andan itibaren restoranda
oturuyorlardı. Cam kenarındaki masaya ili-
şen ve hep resim çizen o sanşın, şişman ka-
dın; yolculuk boyunca gazozlarıru yudumla-
yan başlan bağlı Menonit'ler ve büyük bir La-
tin Amerika haritası üzerinde itinererkrini tar-
tışan genç Fransızlar hep içeride oturdular.
Tavana dek istif edilmiş raobilyalar ve şilte-
lerle, domates, soğan çuvallan arasında da-
ğılmış olan Paraguay köylüleri ile temas et-
mediler hiç. Paraguay'ın başkenti Asuncion'-
dan Concepcion'a dek iki gün süren yolculuk
boyunca bu köylülerin açlıklannı surekli mate
çayıyla bastırdıklarını izlemediler. ön güver-
tede koyu katolik Paraguay'lı gemicilerin göz-
lerini yuvalarından uğratan beyaz tenli Ingi-
liz kızları gibi güneşlenmeye çıkmadılar. Baş-
kentin ufukta yitip giden '80'li yılların izini
taşıyan yeni gökdelenlerine göz atmadılar. Ül-
kenin beUi başlı kaçakçı-bakanlannın nehir kı-
yısındaki Beverly-Hillsvari malikhaneleri ile
ilgilenmediler. Yılan gibi kıvrıla kıvnla Cha-
co düzlüklerine ve Brezilya topraklanna gi-
ren Yengeç Dönencesi'ndeki Paraguay neh-
rinde değildiler sanki.
öğlen yemeği servisi başladığında Fransız-
lar o her zamanki her şeyi bilir tonlarıyla Şi-
li'deki seçimleri, Arjantin'in yeni Peronist
Cumhurbaşkanı Menem'i ve hiper-enflasyonu
tartışmaya başlamışlardı. Gemi kuzeye, ekva-
tora doğru yol aldıkça kıyıdaki biteviye ça-
yırlıklar yerinı giderek sıklaşan egzotik bir pal-
miye ormanına bırakıyordu. Nehrin dingin,
suskun sularında yapılan yolculuğu bölen tek
gürültü Fransızlann yüksek sesli tartışmasıydı.
En çok profesör görunumlu 35-40 yaşlann-
daki adam konuşuyordu: "Bir toplura eko-
nomik sorunlardan çok değerler düzeninin yı-
kımından ölür" diye sürdurduğü konuşma-
sında Şili ve Arjantin'i çoktan mahkûm etmiş,
sıra Nikaragua'ya gelmişti: "Aslında tüm nü-
fusu rahatça doyuracak topraklara sahipier"
diyordu ve ekliyordu: "Ne ki şimdi\e dek tiim
kaynaklarını olmayacak bir devrimi destek-
lemeye seferber ettiler. Bugün Fransa'da en
ateşli solcular bile artık sorunlara pragmatik
yaklaşmanın gerekliliğini gorduler. Çin'de bile
yalnız guçle ajakta kalabilen comert fikirle-
rin nasıl öldüğüne hep biriikte şahit olmadık
mı?"
Hızını alamayan Fransız, kendini giderek
bir seminerci havasına kaptırmıştı. Latin
Amerika'dan Çin'e, Çin'den gene Avrupa'-
ya; Fransa, Ingıltere ve Kuzey ülkelerine at-
layan çok bilmiş adam 15 dakika icinde dün-
ya problemlerini çözüvermişti. Dipteki bir ma-
sada oturan Menonit'ler ise her şeyi bilen
Fransızın aksıne tüm dünyadan habersiz gö-
rünüyorlardı. Bir örnek yakasız, belden büz-
gülü, uzun kollu pembe, mor elbiseler giymiş
kızlar amaçlannın geçmiş yuzyıllardaki gibi
yaşamak olduğunu söylüyorlardı. Başlarını
bağlıyorlar, tahrik edici giysiler giymiyorlar-
dı. Elbiselerini kendileri dikiyorlardı. Televiz-
yon seyretmiyorlardı. Sınemaya gitmiyorlar,
her önüne gelen kitabı okumuyorlardı. Zifaf
gecesinde bakire olmamayı duşünemiyorlar,
kürtaja ve boşanmaya karşı çıkıyorlardı. Faz-
la okumaya da karşıydılar. Doktorluk, dişçi-
lik, gibi vazgeçilmez birkaç alan dışında üni-
versite eğitimini gereksiz buluyorlardı. Felsefe
ve siyasal bilimler gibi konular; düşunmeye
teşvik ettiği ve akJ kanştırdığı için hepten yok
sayılıyorlardı. Protestanlığın tarikatiarından
biri olan Menonit dininin kurallarına göre ta-
nmla geçinmek gerekiyordu.
Concepcion'a 300 kılometre ötede yalnız
Menonit'lerin oturduğu Filadelfia'ya gidiyor-
du Menonit misyonerler. Elinde "Newsweek"
dergisini tutan ve içlerinde en ileri göruşlü olan
Amerikah Menonit diğerlerinin 20. yüzyılda
yaşamasına bir itirazı olmadığını söyİüyordu.
Ama o, mutluluğu, Menonitlerin arasında ya-
şamakta bulmuştu. Burada da çoğu ABD'den
göç etmiş olan Paraguay'ın Alman kökenli
Menonitlerini ilk kez tanıyacaktı. Bataklık ve
çölden oluşan Chaco bölgesinin ortasındaki
Filadelfia'da peynir ve süt endüstrisine dayah
bir refah adacığı kurduklanm duymuştu. Me-
nonitlerin Paraguay yerlilerinden olan Gua-
ranileri sömürduklerine dair ortaya atılan id-
dialan bilmiyordu. Politik fıkirleri olmadığı
için bu konuda bir fıkir yürütemezdi. Para-
guay'da Menonitler hakkında ileri sürülen ırk-
çılık iddiaları konusunda da bir şey söyleye-
meyecekti. Çünkü zaten bu konularla pek il-
gilenmiyordu. Kentin tek oteline gazetecile-
rin kabul edılmediğini; Filadelfia, Asuncion
arasındaki şehirlerarası otobüslere Menonit
olmayanların aJınmadıklarını ilk kez benden
duymuştu.
Menonitlerle yaptığım bu ilginç kahve soh-
beti sırasında birden durmuştuk. Nehrin iki
yakasındaki ahşap kulubelerden oluşan köy
ya da kasabadan yolcu alıyordu gemi. tnecek
olanlar bir sandalla kıyıya taşımyor, binen-
ler aynı sandalla kıyıdan gemiye alınıyordu.
Hepsi de mallanru Concepcion'a satmaya gö-
türen köylülerdi. Meyve ve sebze çuvallannı
en değerli varlıkları gibi kendilerinden önce
^akınarak gemiye yuklüyorlardı.
Biraz yeni gelenleri görmek, biraz da gü-
neşlenmek için ön güverteye çıktım. Paragu-
aylı gemicilerin tümünün gözleri şortuyla se-
re serpe uzanmış tombul ingiliz kızın üzerin-
deydi. Kaptan köşkünün önünde sıralanmış
gemicilerin bakışlanndaki cinsel saldırganlık,
bizim Anadolu erkeklerini aratmayacak cins-
tendi. Ama kendi ülkesinde kimsenin kolay
kolay dönup bakmayacağı kız durumdan şi-
kayetçi görünmüyordu.
Ellerinde taşıdıklan kitaplar, 40 yıl önce
Bilbao tersanelerinden çıkmış olan bu gemi-
ye binen Avrupalı turistlerin büyük çoğunlu-
ğunun 'entel' merakını hemen ele veriyordu.
Amazon başta olmak üzere Latin Amerika ne-
hirlerinin keşfıne çıkmak için yarışan îngiliz-
ler, Fransızlar ve Hollandalılar Marquez'in
"Simon Bolivar"ını, Graham Greene'in
"Fahri Konsolos"unu, "Inkalann Fethi" ni
ya da Amazon ormanlanm anlatan "Yağmur
Onnanlannda"yı okuyorlardı. Günbatımına
doğru güverteyi kaplayan kütüphane sessiz-
liğinde, bu saatte sokmaya başlayan sivrisi-
neklerin vızıltısı duyulur olmuştu ancak.
"P«mp«" denilen Chaco'nun yeşil, nemli
topraklan ardında kocaman kızıl bir top gibi
kaybolmuştu güneş. Gece Paraguay nehrinin
üzerine birdenbire çökmüştü. Sabah nehrin
büyük kavisinin ardından günün ilk ışıklarıyla
biriikte karşımızda eski, koloniyal bir kentin
hatları belirdi.
Adı Hıristıyanlara gore mistik bir kavram
taşıyan ve lsa'nın ana karnına düştüğü anı
simgeleyen Concepcion, Paraguay'm kuzeyin-
deki Chaco bölgesinin merkezini oluşturuyor.
Guararulerle biriikte Asuncion'dan gelen mal-
lan bekleyen Concepcionlular, haftada bir ge-
len gemiye kentin en büyük olayı gözüyle ba-
kıyorlar. Gemiden indirilen koltuklar, buzdo-
lapları ve televizyonlar bu küçük Latin Ame-
rika kentinin 20. yuzyıUa olan tek bağlantısı-
nı sergiliyor. Dümdüz damlı tek katlı evleri,
at arabalannın koşturduğu asfaltlanmamış kı-
zıl topraklı yolları; yaz kış kenti kavuran acı-
masız güneşten kaçılan ağaçlıkh avluları ile
Concepcion, Holyvvood stüdyolarından çık-
mışa benziyor. Greene, Traven ya da Garcia
Marquez kitaplanndan yapılacak herhangi bir
filrn uyarlaması için hiçbir rötuşa gerek gös-
termeyen bir atmosferi var Concepcion'un.
Gemiden inen Avrupalı turistler tarafından
derhal dolan kentin iki oteli, 1700'lerde bu-
ralara gelen misyonerlerin ve maceraperest-
lerin anı defterinden çıkmış yapılan andınyor.
tçeride atlann ve kölelerin bağlandığı büyük
avluları olan tek katlı kervansaraylar bunlar.
Yollarda ise öğlen güneşi altında sıgınıla-
cak tek bir ağaç gölgesi bulunmuvor.
nun merkezindeki bu sevimli kenti sabote eden
dikkator hiçbir zaman Concepcion-Asuncion
karayolunu yaptırmamış.
Bu nedenle Concepcion'dan Asuncion'a ka-
rayoluyla dönmek, gerçek bir işkence oluyor.
Asuncion da kent merkezine '80'li yıllarda di-
kilen birkaç gökdelen dışında Concepcion'-
dan çok daha kozmopolıt bir hava sergilemi-
yor. Kentin en önemli meydant "Plaza de los
Heroes"de (Kahramanlar Meydanı) her öğ-
len seyyar ocağını yerleştiren bir guararu, ge-
ne beraberinde getirdiği iki tahta masa etra-
fına kurduğu seyyar restoranda sıcak çorba
satıyor. Meydanın ortasındaki parkın kena-
rına tezgâh kuran guaraniler de Asuncion'da
parmakla gosterilen tunstlere yerli elişleri, ın-
cik, boncuk ve hipi tarzı kemerler satıyorlar.
Az ilerdeki alışveriş merkezinde yavaş ya-
vaş çöken akşarnla biriikte dükkânlann ne-
on ışıkları yanmaya başlıyor. Asuncionlula-
rın iftiharla gösterdikleri yeni açılan buyuk
mağazanın girişinde Guy Laroche, Yves St.
Laurent, Chanel, Lacoste gibi bu>"ük moda-
cıların isimleri de göze çarpıyor. Ama man-
Siyasi fîkirlerin ve kültürel akımlarm zor
ulaştığı bu Latin Amerika taşrasına modanm
ulaşmakta hiç güçluk çekmediği anlaşılıyor.
35. yaş gününü kutlayan Martha Aviles'in sırf
hanımlardan oluşan doğum günü partisinde
baştan aşağı Chanel giysiler içinde olan ka-
dırilar dikkatle birbirlerini süzüyorlar. Bol pa-
çalı pantolonlar, kısa ceketler, bol zincirli ta-
kılar şişman zayıf tüm kadınların tercihini
oluşturuyor. Birkaç günlük mesai isteyen pas-
talar, pizalar, tuzlular, şerbetler, şampanya
ve mimozalar ve çaylar yoğun bir şekilde ser-
vis edilirken insan Asuncion'da değil de Ada-
na'da olduğu izleniraine kapıhyor. Favori soh-
bet konusunu yılın saç modası renklen, Av-
rupalı modacıların son defileleri ve Martha
Aviles'in yeni açtığı güzellik-cirnnastik salo-
nu oluşturuyor. Bir taraftan pastaları atıştı-
np bir taraftan da kilo sorunlanm anlatan ha-
nımların çoğu zaten Aviles'in aerobik sınıfın-
dan dostları Asuncion sosyetesinin tüm genç
hanımlan Martha Aviles'in güzellik salonu-
na devam ediyor.
Avilesler Asunion'un en kibar mahalle-
Paraguay'ın eski dikkatörü Alfredo Stroess-
ner'in sevgilisi Nıta Legal'in evi oluşturuyor.
Bir yıl önce darbenin olduğu 3 şubat gecesı
bu evde sevgilisi Legal'le basılan diktatör Alf-
redo Stroessner; bu evin onünden her geciş-
lerinde Asuncionlular için mizah konusu olu-
yor. 75 yaşında ülkeden ayrılan Stroessner'-
in son ana dek "Latin Amerika maçosn" üna-
jına özen gösterdiğini anlatan Paraguayular,
eski diktatörün siestalannı dairaa başkentte-
ki sevgilileri arasında böluşturdüğünü anla-
tıyorlar. Nata Legal'in mimar kocasının bu
ziyaretler sırasında evden uzaklaştığı ve baş
gözdesinin Stroessner'den üç çocuk sahibi ol-
duğu söyleniyor. Buna karşıhk işbaşında kal-
dığı 34 yıl sayeskıde dünyanın sayılı zengin-
leri arasına giren yaşlı diktatörün, metresine
kendi kızkardeşinin evinin yanıbaşında pren-
seslere layık bir villa yaptırdığı görülüyor.
Görkemlı Merkez Bankası binasımn karşı-
sındaki köşede ise yönetimi şubat darbesinde
Stroessner'den devralan Cumhurbaşkanı
Andres Rodriguez oturuyor. Kıa, Stroessner'-
in oğlu ile evli olan ve en güvendiğı general-
KİMLİK KARTI PARAGUAY
Paraguay'm Concepcion kentinde 'her tiıriii mal'ın satıldığı bir dükkân. (Folograflar Gian Paolo)
Nüfus:
4.518.000
(1989
tahminı)
Yuzölçümü:
406.752
km'
Başkent:
Asuncion
Para
birimi:
Guarani
Din: <7o 96
Katolik
Dil:
İspanyolca
Devlet
Başkanı:
General Andres Rodriguez
Kişi başına yıllık gelir: 1260 dolar (1984)
İthalat: 324 mi">on dolar (1987)
thracat: 208 milyon dolar (1987)
Üninler: Mısır, pamuk, şekerkamışı,
yiyecek, tekstil, çimento endüstrisi, çelik,
manganez
Okuma-\azma oranı: ""o 81
Turizra gelirleri: 111 milyon dolar (1986)
Kişi başına günlük gazete: Her yüz bin
kişiye 32 gazete.
K
PEH
açakçıhk
Paraguay'da tüm
kesimlere mal
olmuş durumda. Nüfusu 5
milyona yaklaşan ülkede,
trafiğe çıkan 240 bin
arabadan 100-150 bininin
çalınmış ve kaçak araba
olduğu tahmin ediliyor.
Yepyeni bir Ford Sierra,
Paraguay'da bizim
paramızla 10 milyon liraya
alınabiliyor.
L
Başkeat AsnıcioB'da kaledral önünde açlık grevi yapaniar. Stroessner diklatöıiüğünden sonra, Paraguay'daki ilk açlık grevi.
Asuncion kenti, seyyar satıcılann ve marjinal sektöriin kenti. Ayakustu lokantalan, fasl food'un Paraguaycasını saanyor.
atin Amerika'nın
iki büyük devi
Brezilya ve
Arjantin arasında sıkışan
Paraguay'da, kaçakçılık
ülkenin en büyük sanayi
dahnı oluşturuyor. İthalat
ve ihracatın yarısından
fazlası 'sektör'den
sağlanıyor. Bunun parasal
cinsten değeri ise 2.5
milyar dolar.
Stroessner'in 35 yülık
dikta rejiminden
sonra geçen yıl
şubat aymda yönetime el
koyan yeni Cumhurbaşkam
Andres Rodriguez ise
Stroessner'in sonuyla
karşılaşmamak için sürekli
'demokrasi'den söz ediyor.
Eski yönetim zamanında
olduğu kadar olmasa bile,
yeni rejimin adamları da
kokain trafiğinden ceplerini
dolduruyorlar.
merkezinde kurulan pazarda her gun yenile-
nen alışveriş ve uzun sohbet seansları Concep-
cionlulann yaşamındaki en heyecanlı hareketi
oluşturuyor. Malların sergilendiğı çuvaldan
yapılmış tentelerin altında satıcılar, bu ülke-
de herkesin hemen her zaman yaptjğı gibi Pa-
raguay çayı "mate"yi yudumluyorlar. Yazın
serinlemek, kışın ısınmak için süzgeçli, uzun
köşeli çubuklardan içilen bu çay sosyal sınıf-
lar arasındaki tek ortak paydayı oluşturuyor.
Ne ki çoğu kez zenginlerin çubukları gumüş-
ten, fakirlerinki ise alelade madenlerden ya
da tahtadan oluyor.
Kendi halinde, uyuklayan bir Latin Ame-
rika kentçiği havasına rağmen, Concepcion
geçen yılın şubat ayında kaçarak ülkeyi terk
eden diktatör Stroessner'e dairaa kafa tutmuş
olmasıyla tanınıyor. Güney Amerika'nın en
acımasız ve kanlı diktatörlerinden biri olan
Stroessner'i 35 yıl ayakta tutan sahte oylama-
ların hiçbirine katılmayan Concepcion, baş-
kent Asuncion'dan gelen baskılara şimdiye
dek boyun eğmemiş hiç. Buna karşın Chaco'-
kenlerin kendi halindeliği ve vitrinin taşra
kentleri dukkâlanna özgü düzeni, büyük mar-
kalara bile gündelikçi elinden çıkma giysilere
has bir aleladelik veriyor.
En rağbette olan mağazaların, Adidas,
L.A.Gear, Reebocklarm Kore taklitlerini sa-
tan spor ayakkabı mağazaları olduğu anlaşı-
lıyor. Burada bir ayakkabının fıatı neredey-
se minimum ücret düzeyi olan 30.000 guara-
ni (23 dolar) olmasına rağmen, dükkânın içi-
ni adam almıyor. Paraguay'da bir çift mar-
kalı spor ayakkabıya sahip olmak en önemli
statü sembollerinden biri anlamına geliyor.
Kent merkezini dolduran Korelilerin çalış-
tırdığı elektronik eşya mağazaları ise Asun-
cion'a büyük bir "Amerikan pazan" havası
veriyor. Digital saatler, Honk-Kong'dan ge-
len ve 10 dolara satılan Rolex-Cartıer saat tak-
litleri, müzik setleri, televizyonlar, videolar bu
dukkânları ağzına dek dolduruyor. Batıdaki
fıatlarırun yarısına satılan bu malları özellik-
le Paraguay'a bu tip kaçak eşyalar almaya ge-
len Brezilyalılar ve Arjantinliler satın alıyor.
lerinden San Martin'de oturuyor. Avenida
Mariscal la Paz; Avenida de Aviadores de
Chaco ya da Avenida de Repubblica Argen-
tina gibi kentin kibar bulvarlanndaki villalar
Roma ya da Madrid gibi Batı başkentleri bir
yana Miami'deki bazı malikhanelere bile par-
mak ısırttıracak görkemde. Kapıları önünde
sundurmalı koloniyal evlerden "Dallas"ya da
"Dynasty" dizilerinden fırlamış gibi duran
kâşenelere dek, en modern çizgileri taşıyan ve
garajında 2-3 spor arabanın durduğu evlerle
dolu buraları.
Çoğunun da kendine has bir oyküsu var.
Avenida de Espana'da Somoza'nın villası
bunlardan biri ömegin. Asuncionlular bu evin
önünden geçen her yabancıya parmakla gös-
tererek Nikaragualı diktatörün arabasına ko-
nan bombayla nasıl infılak ettiğini hâlâ gizli
bir zevkle anlatıyorlar.
Genellikle kanlı diktatörlerirfyoz general-
lerin kirli servetleri ve kokain kaçakçılığından
gelen milyarlarla dikilen bu süper lüks malik-
hanelerin öyküleri arasında en canalıcılarını
lerden biriyken yaşlı dıktatörü deviren Rod-
riguez'in serveti 100 ile 200 milyon dolar ara-
sında tahmin ediliyor. Fransa'daki "Petil Tri-
anon"un kopyasuu yaptıran Rodriguez'in evi-
nin fotoğrafını çekme çabamız; kapıdaki ma-
kineli tüfekli nöbetçilerin mitralyetlerini üze-
rimize çevinnesiyle neticesiz kalıyor. Paul. H.
Lewis'in "Paraguay Under Stroessner" (Stro-
essner Yönetiminde Paraguay) adh kitabın-
da anlattıklarına göre Rodriguez de Bolivya'-
dan gelen kokain trafiğine boğazına dek sap-
lanmış bulunuyor. Ama Asuncion da bugün
kimse bu konuda cumhurbaşkamna yönelik
herhangi bir suçlamada bulunmaya cesaret
edemiyor.
Latin Amerika'nın iki büyük devi Arjan-
tin ve Brezilya arasında sıkışan Paraguay'da
kaçakçılık ulkenin en büyük sanayi dalını
oluşturuyor. Öyle ki kaçakçılık sektörünun ih-
racat ve ithalatın yüzde 60'ını bulduğu tah-
min ediliyor. Bunun parasal cinsten değeri yıl-
da yaklaşık 2.5 milyar dolan buluyor. Yurt-
dışına çıkanlan malların başında afyon ve
Brezilya ile Arjantin fabrikalannda mobilyaya
dönüşen değerli ağaçlar geu'yor. Içeri giren
malların ise küçuk bir bölurnü iç piyasayı he-
def alıyor. Paraguay'dan "transit" geçen vi-
deolar, Cartier saatleri, viskiler ve elektronik
malzeme ise aslında bu mallara yuksek gürn-
rükler koyan 170 milyon nüfuslu Brezilya ve
Arjantin pazarlannı hedef alıyor. Bolivya'dan
Paraguay'a giren kokain ise buradan da
ABD'ye ihraç ediliyor.
Geçen yıla dek ülkenin mutlak hâkimi olan
Stroessner'in rekabeti önlemek için bu trafi-
ği ordu ve çeşitli bakanlıklar arasında paylaş-
tırdığı anlatüıyor. Un ve sut tozu kaçakçılığı
ile deniz kuvvetlerinin, değerli ağaçlar ve ka-
çak arabalarla kara ordusunun; narko-trafik
ile de hava kuvvetlerinin meşgul olduğu ileri
sürülüyor. Bu sayede büyük servetler yapan
Stroessner dönemi kodamanlanndan çoğunun
şehir dışındaki evlerinin arkasında küçük bir
iniş kalkış pisti bulunduğu; "kokain" dolu her
uçak için 10 bin dolar iniş ücretı kesildiği an-
latüıyor.
Denetledikleri hava alanlan ve gümrilk
noktalan ile rütbelerine oranlı olarak ganimet-
ten pay alan rejimin adamları, darbeden bu
yana söz konusu trafıği eskisi denli aleni yü-
rütemeseler de gene ceplerini dolduruyorlar.
Aslında kaçakçılık Paraguay'da tüm sınıfla-
ra mal olmuş durumda. 3 milyon nüfuslu ül-
kede trafiğe çıkan 240 bin arabadan 100-150
bininin çalınmış kaçak araba olduğu tahmin
ediliyor. Bu satın alınan arabalann yüzde 40
- yüzde 60'ının çalınmış arabalardan oluşması
anlamına geliyor. Genellikle Brezilya'dan ça-
lınan kaçak arabalara 'Mau' deniyor. Çalın-
mış olsa da kâğıtları olan 'Mau' arabalan,
Brezilya'daki normal satış fıyatlarına göre
dörtte bir daha ucuza geliyor. Yepyeni bir
"Mau" Ford Sierra örneğin Paraguay'da yak-
laşık 10 milyon TL'ye alınabiliyor.
"Mau Mau" denen ve hiç kâğıtları olm
yan arabalar ise daha da ucuza satın aiınab.
liyor. Fakat araba sahibinin otoyu tespit et-
mesi halinde, yeni alıcı araba üzerinde hiçbir
hak iddia edemiyor. Önceleri yalnız yüksek
düzeylerde "Uişkileri güçlü" olan kışiler ta-
rafından benimsenen "Mau" arabalann, gi-
derek başka türlü araba sahibi olamayacak
sosyal sınıflara yayıldığı görülüyor. Gazeteci
Humberto Rubin, diktatör Stroessner'in ça-
lınmış arabaları sistematik olarak bir rüşvet
unsuru olarak kullanmış olduğunu; politika-
cı, bakan ve metreslerin büyük çoğunluğunun
çalınmış arabalar kullandığını söylüyor.
Humberto Rubin, Latin Amerika faşizmi-
ne karşı verilen mücadelenin Paraguay'daki
^n büyük simgelerinden biri. Tam anlamıyla
babasının "çiftliği" haline getirdiği ülkenin
dizginlerini elinde tutabilmek için muhalefe-
ti silen; hapislerde çüruten, sürgüne gönde-
ren, işkence eden, öldüren Stroessner dikta-
törluğüne karşı yıllarca mücadele etmiş Ru-
bin. "Rejira duşmanlanıun" ellerinden ve
ayaklanndan bağlanarak görkemli "Yacht
Knlübii" yanındaki Paraguay Nehri'ne atıl-
dıkları bu yıllarda özgurluğün simgesi haline
gelen "Nanduti Radyosu"nu kurmuş. De-
mokratlar arasında "Özgurlük Radyosu" ola-
rak tanınan bu radyonun ufak bir yayınevi ile
siyasi içerikli temsillerin sahnelendiği küçük
bir tiyatro sahnesi de var.
Asuncion'un mütevazi banliyölerinden bi-
rinde iki katlı bir binada kurduğu radyo is-
tasyonunda taruşıyorum Rubin ile. Binanın gi-
rişindeki duvar yazılan dikkatimi çekiyor ilk
peşın. Tüm Asuncion'da duvar yazılarıyla ka-
ralanmış tek bina bu. Rubin, elinden düşür-
mediği Paraguay çayını gümüş çubuğu ile sü-
rekli yudumluyor konuşurken. Arada bir sob-
beti keserek yayına giriyor. Bir ara, "ararr
da bugün bir TUrk gazetecisi var" diyerek bv—
de yayına sokuyor ve kısa bir söyleşi yapıyor.
Yayınla sohbetin birbirine karıştığı Rubin'-
in odasında; ünu Güney Amerika'nın pek çok
köşesinde yayılmış olan bu gazetecınin öykü-
sunü dinliyoruz. "Sık sık kapaülan, bomba
atılan radyo istas> onurau Stroessner ekibi bir
keresinde kundaklamaya bile kalktı" diyen
Rubin, bu uğurda iki yıl hapis yattığıru fakat
radyodan vazgecmeye hiçbir zaman yanaşma-
dığını anlatıyor. Yaşamını kurtaran tek gü-
cün ise yurtdışındaki basınla olan yakın iliş-
kisinden ve Batılı diplomatlar arasında bul-
duğu destekten kaynaklandığını söylüyor.
Asuncion'da, Rubin gibi Stroessner karan-
lığına karşı mücadelenin simgeleriyle özdeş-
leştirilen-bir isim daha var. Rubin gibi bir ga-
zeteci olan Aldo Zuccolillo'ya verdiği inatçı
savaş nedeniyle "Acero" (çelik) deniyor.
Paraguay'm ileri gelen, varhkh ailelerinden
birini temsil eden ve iktidar odaklan arasın-
da da akrabaları bulunan Zuccolillo; 14 yıl
önce kurduğu "ABC Color"u yönetiyor.
"Muhaiif gazete" olması nedeniyle 5 yıl bo-
yunca kapatılmış Zuccolillo'nun gazetesi. Ga-
zetenin kapatıldığı 1984 yılından, diktatörün
ülkeyi terk ettiği '89 şubatına dek dayanmış
"Acero." Tüm bu yıllar boyunca gazetecile-
rine maaşlarını ödemeye devam eden patron
Zuccolillo; gazete çıkmasa da herkesin her gün
işe gelmesini talep etmiş arkadaşlanndan. Ya-
zamamak ABC ekibini durdurmamış. Her
gün toplantı masası etrafında bir araya gele-
rek, tum skandalları ve yolsuzlukları ifşa
eden etkin bir "fısılü gazetesi" çıkarmışlar bu
süre zarfında. Ve özelh'kle ülkeye gelen yaban-
cı gazetecilere ABC'nin kapılannı açmışlar.
Paraguay'dan geh'p geçen gazeteciler için ger-
çek bir enformasyon merkezine dönüşen
ABC, yabancı muhabirlere telekslerini, tele-
fonlannı, fakslanru açmış. Faturalan ise Zuc-
colillo toplamış.
Yeni diktatör Rodriguez, eski meşe ağa-
cı gibi sert ve dik olan 60 yaşlanndaki Ace-
ro'dan çekinmiş ve "ABC Color" rejimin yeni
patronun emriyle yeniden açıimış. Şımdi Pa-
raguay'ın en çok satan gazetesi olan "ABC
Color", açık, eleştirici ve akılcı bir uslupla ge-
ne muhalefetin sözcülüğünü yapıyor. Rodri-
guez taraftarları tarafından yönlendirilmesi-
ne rağmen, 1 Mayıs'ta yapılan seçimlerde mi'-
halefetin oylann üçte birine yakın bir bö
munu almış olması gerek Rubin ve gerekse de
Zuccolillo tarafından buyuk başan sayılıyor.
Latin Amerika diktatörlerinin giderek
ABD'nin gözunden düştüğünu hesap eden ge-
neral Rodriguez, Stroessner'in sonuyla kar-
şılaşmak istemiyor. Bu nedenle sürekli "de-
mokrasi"den söz eden Rodriguez, basın öz-
gurlüklerini kısıtlamaktan çekiniyor. Şimdi-
ye dek aJdığı yük ve sağladığı gücü korumakla
yetinmeye kararlı görunen general, 1992'de
yapılacak olan seçimlere katılmayacağını söy-
lüyor.
BİTTl