02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Meteoroloji Genel Müdurlü- ğü'nden alınan bılgiye gûre YurrJun kuzeybatı kesimlen par- çalı bulutlu, öteki yerler az bu- lutlu ve açık geçecek. HAVA Sl- CAKLIĞI: Ortemli bir değişiklik olmayacak RÜZGAR: Kuzey ve doğu yönlerden hafrf ara sıra or- ta kuvvette eseçek. DENIZLE- RIMIZDE RUZGAR- Karadenız, Marmara ve Ege'de Yıldız ve ka- rayel, Akdeniz'de lodostan 3-5 Batı Karadenız, Marmara ve "ge'de 6-7 kuvvetınde saatte 10-21 Marmara, Ege ve Baû Ka- Adana Adjyaman Atyon Ajrı Ankara Antakya Anelya Artvın Aydın Baiıkesir radenız de 27-33 denız mıli hızla esecek. Van Gölü1 nde hava- Az bulutlu ve açık geçecek. Rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif olarak esecek. Bmgöl BOıs BO-Ü Bu'sa Çanakrale Çorum Denofı 33° 24° Dıyaıtakır 3O°2O°Edrne 40° 25° Erancan 3TC 17° £ızun,m 29° 13° Esfcşetıır 32° 18° Gaaantep 30°25°G<n!Sun 41° 25° Mamsa 31° 20° K Maras 35° 15° Mersn 28°12°MuSla 2°9°M 31° 22° Gumüsrıa'ie B 3O°2O°Hal*ir 38°23°ısparta 32° 20° Istanbui 30° 20° Izmır 38°23°Kare B 36° 26° Kasamonu B 29°18°Kaysen ı 30° 20° KırUarelı 31° 21° Konya ı 30° 14° Küühya ı 36° 23° Malatya 41°28°NtS()e 28°22°0«!ı. 30° 17° 1ta 34° 20° Samsun 34° 17° Sm 29°22°Sınop 35°23°Sıvas 29° 11° Tetordaj 30° 16° Trabzon 32° 15° Tuncelı 29°20°Usak 33° 19° Van 32° 17° Yrcgat 39° 25° Zongukfak A 35° 23° A 37° 22° A 31° 25° A 34°2f> 8 35°22° A 32° 17° B 28°22° B 27°21° B 28°22° A 41° 26° B 28° 22° A 31° 15° 8 30° 21° B 28° 22° A 38° 23° A 33° 18° B 29° 18° A 32° 15° B 27-21° acık yajmurlu (g|SS* ^Jlartı A-açı* B-tuluau G-flüneşlı K-lurtı S-asf Yyajmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Hitit devletinin başkenti. 2/ Unsur... Tatlı sularda yaşayan beyaz etli bir balık. 3/ Kapı, pencere ya da kapak kenarlarına marangoziukta açılan dik açılı girinti... Os- manlı devletindeki si- vil rütbelerden biri. 4/ Bir tür deniz taşı- macüığı... Bir renk. 5/ Birim... Dahi. 6/ Bü- yük ve sert taş kütle- si... Yüz metre kare tutannda yüzey ölçü- sü birimi. 7/ Güney... Baryum elemen- tinin simgesi. 8/ Bir nota... ÖlçüJülük. 9/ Degerli bir süs tası... Uk damıtılan ve içinde anason bulunmayan rakı. YUKARBDAN AŞAĞIYA 1/ Kimi yörelerde kundak çocukları- nın altına bez yerine konulan toprak... Lantan elementinin simgesi. 2/ Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkek- lere verilen san... Kısa saplı odun bal- tası. 3/ Küme durumundaki kabartı- larla kendini gösteren bir deri hastalığı. 4/ Bıtkibılırn. 5/ Özsu... Bir çalgı. 6/ Saka Türkleri'nin ünlü destaru... Eski Mısırlılar'ın kutsal saydıkları öküz. 7/ Eski dilde düşman... Çit, perde.. Bir nota. 8/ Büyümemiş karpuz... Sazın en kalın ses veren teli. 9/ Fin ulusu- nun ünlü destaru. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Demiryolları 14 TEMMUZ 1930 Alman sanayi gruplan mümessillerile Nafıa Vekili Recep B. arasında müzakerat devam ediyor. Grup 20 milyon Türk lirası kıymetinde demiryolu malzemesi vermek suretile ikrazatta bulunmağı teklif etmiştir. Müzakeratın şekli ve müsbet veya menfi neticesi hakkında şimdiden bir tahminde bulunmak doğru değildir. Nafıa Vekili Recep Beyin tetkik seyahati bazı mesail sebebile bir hafta teahhur etmiştir. Ankara istasyonunun tevsiine eylûlde başlanacaktır. Baliköy - Balıkesir hattında ray fersiyatına mübaşeret olunmuştur. Bu hat kânunuevvele kadar ikmal edilecek ve Kütahya-Balıkesir şimendiferi isletilecektir. Fevzipaşa-Malatya hattının toprak tesviyesi Malatya'ya kadar hemen hemen ikmal edilmiştir. Birkaç gün içinde raylar döşenmeye başlanacaktır. Kalecık ıstasyonundan Çangın'ya doğru da ray faaliyeti başlamıştır. Kânunuevvelde tren Çangın'ya varacaktır. Sıvas'a 15 kilometredeki Kızılırmak köprüsünün ray döşeme mesaisi birkaç güne kadar bitecektir. Trenler 20 temmuzda Sıvas'a vasıl olacak 30 ağustos tayyare bayramı günü Sıvas istasyonunun küşat resmi yapılacaktır 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Kongo'da durum ' TEMMUZ 1960 t'eşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjoelmd salı günü Afrikalı delegelere "bu hafta sonundan önce Kongo'ya B. M. Sivil idarecilerinden ve polisinden mürekkep bir ekip göndermeyi tasarladığını" açıklamıştır. B.M. Yetkili çevreleri, Kongo Hükümetinin Amerikadan Lumumba Leopoldville birlikler yollamasını talep etmesiyle alâkalanmışlardır. B.M. ve bilhassa Afrikalı diplomatlar arasında hâkim olan kanaat buraya Amerikan birliklerinin gönderilmesi keyfıyetinin duruma daha ciddi karışıklıklar ilâve edeceği merkezindedir. RM. deki kanaat, Kongo'ya yollanacak yabancı birliklerin her hangi büyük devletlerden birinden olrnaması raerkezindedir. Kongo Cumhurbaşkanı Kasavubu ve Başbakan Lumumba, Kongo Cumhuriyetinden aynldığını ilân eden Katenga eyaletinin baş şehri Elizabethville üzerinde dün gece uçakla dolaşmış ve merkezi hükümet adına hava alanına inme izni istemişlerdir. Fakat Katanga tçişleri Bakanı Munongo, Cumhurbaşkanı Kasavubu'ya yanında Lumumba bulunduğu müddetçe Elizabethville'e inemiyeceğini bildirmiştir. Munongo, telsiz vâsıtasiyle Kasavubu ile irtibat temin ederek, Lumumba'nın Katanga'da kâfi miktarda kan dökülmesine sebep olduğunu söylemiş ve iki lidere Kongo'nun Bakongo eyaletinde asayişi temin etmeleri tavsiyesinde bulunmuştur. Bu suretle Kongo'lu liderlerin zengin maden bölgesi olan Katanga'yı yeniden Cumhuriyete dahil etme teşebbüsleri akamate uğramıştır. Diğer taraftan dün Belçika birlikleri ile Kongo yerlileri arasında çarpışmalar devam etmiş ve beyazlar kafileler halinde Atlantik sahiiindeki Matadi limanından Kongo'yu terketmişlerdir. Bütün Kongo'da durum vahametini muhafaza etmektedir. Luluaborg'da dünkü çarpışmalarda 55 beyaz öldürülmüştür. Katanga'da Fatodville'de Bdçika'lı paraşütçuler şehre indikten sonra 50 Afrika'h âsi öldürülmüştür. Leopoldville'de çarpışmalar olmaktadır. Nairobi'deki amatör radyocular Kongo'da yerlilerin muhasarasında bulunan Avrupa'lılardan birçok mesaj almaktadırlar. Stanleyville yakınında Yangambi'deki bir ziraat ıstasyonundan alınan mesajda, "onbin yerli bize hücum etmek niyetinde, bunlann şeflerini rehine olarak tutmaktayız. Bu bölgedeki diğer Avrupa'lılar katledilecek, yardım gönderin" denmektedir. Geçen hafta Güvenlik Kuvvetleri isyanın patlak verdiği Thysville'den alınan diğer bir mesaj ise bu şehre başka upalılar geldiği takdirde, şehir hapishanesine uotdurulmuş olan Avrupa'lıların katledileceği bildirilmektedir. Aseti'deki Avrupa'lılar ise, on beş bin yerlinin etraflarını sardığını belirtmekte ve paraşütle yiyecek atılmasını istcyerek, bulunduklan yerin belli olması için buyük bir beyaz çarşaf sereceklerini bildirmektedirler. GEÇEN \1L BUGUN Cumhuriyet 14 TEMMUZ 1989 Gazeıemiz, Kurban Bayramı nedeniyle bugün yayımlanmamıştır. Kahıre • DÜNYA'DA BUGÛN AmstertfaTi Amman Atma Baredona 8as«* Beigrad Berfn Bonn Brukse! Budapeste Cenevre Cezayir Ddde Frankiun Gırne Kopenhag KAIn Leflıosa B 26° A 38° B 33° A 39° B 30° B 28° Y 30° B 27° A 29° B 29° B 29° B 28° A 29° A 43° A 44° A 28° A 36° Y 22° A 33° B 23° A 28» A 37° Lemngrad Lomlra Madnd Ml'JDO Morareal Moskou Mûnıh Ne* Yor» Ostc Pans Ptas toad FSoma Sotya Tei Amı lunus Venedık Vıyana Y 23° B 29° Y 36 B T° A 28° Y 24° A 23° A 28° B 29° A 22° 8 31° A 28° B 44° B 30° A 29° A 37° A 32° Y 33° B 25° A 28° VVastıınoton A 28° Zûnh B 34" TAR1TSMA Son Gelişmeler ve Türkiye Sovyetler Birliği'ndeki yeni gelişmeler karşısında izlenecek tutum saptanırken cumhuriyetin ilk döneminde uygulanmış ve yararı kanıtlanmış bu politikanın hâlâ geçerli olmaya devam eden ana felsefesi ve temel esaslanndan yararlanmaya devam etmek isabetli olacaktır. Sovyetler Birliği ve Doğu Avnıpa ülkelerin- de son zamanlarda kaydedilen gelişmeler ve bunlann dünya politikası üzerinde yaptığj et- kiler uluslararası gündemi işgal etmeye devam etmektedir. Bu gelişmeler daha ileri bir tarihte yer almış ve daha uzun bir zaman süresine ya- yılmış olsa idi, bunları beklenmedik gelişme- ler olarak nitelemek gerekmeyebilirdi. Ancak bunlann tahmin edilebilen zamandan önce ve büyük bir süratle başlayıp devam etmekte ol- masının, Sovyet bilimcilerinin herhalde bir- çoğunu şaşırtmış olduğu tahmin edilebilir. Bu süratli gelişmelerin ortaya çıkardığı du- rumda, uluslararası ilişkilerin şimdiye kadar dayandığı verilerde de önemli değişiklikler ol- muştur. Ancak ortaya çıkan bu yeni sürecin akıcılığını muhafaza etmeye devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan, yeni verilerin kesin şeklini almasının zaman alacağını gözden uzak tutmamak gerekecek ve kesin sonuç ve değerlendirmelere gitmek- te aceleci olmamakta yarar olacaktır. Keza, durum değerlendirmesi yapılırken soğuksavaş kalmtılan ve askeri harcamalardan bir an önce kurtulmak içgudüsünün de etkisi altında kal- mamaya dikkat etmek herhalde yararlı ola- caktır. Sovyet hegemonyasına zor kuvveti ile gir- miş olan Doğu Avrupa ülkelerinin, fırsatını bulduklannda komunist sistemden kurtulmak isteyecekleri, bu uluslann benimsemedikleri bir rejimde zor kuvveti ile ilanihaye kalma- yacaklan ve zamanı belli olmasa bile bu yön- de bir gelişmenin kaçınılmaz olacağını bu ge- lişmeler ortaya çıkmadan da tahmin edenle- rin sayısı az değildı. Aynı şekilde, komunist rejimin, Sovyetler Birliği'nde bile polis devleti yöntemleri ile ayakta durabildiği, özellikle ülke kaçınılmaz olarak dışanya açıldıkça ve halk yaşadığı ko- şulları başka ulkeler koşullan ile kıyas ede- bilmek imkânlanna kavuştukça bu yöntem- lerin bile rejimi ayakta tutamayabileceği de keza yapılan tahminler arasında idi. Bu durumda dikkati çeken husus, esasın- ' da kaçırulmazlığı kabul edilmiş, fakat gerçek- leşmesi için gerekli koşullann hem güç hem de daha zaman isteyen bir gelişmenin bekle- ncnden daha önce ve süratle harekeüenmesi ve hiç değilse şimdilik tahmin olunabilen bo- yutlara varmayan güçlüklerle uygulanabil- mekte olmasıdır. Acaba bu sürec, özellikle Sovyetler Birli- ği'nde başladığı nitelik ve boyutlarda surdü- rülebilecek midir? Bu sürecin ortaya çıkardığı yeni durumda ne yapmak gerektiği hususunda yapılacak de- ğerlendirme için bu soruya verilebilecek ce- vap önem taşımaktadır. Ancak buna bu aşa- mada sağlıklı bir cevap verilmesinin pek ko- lay olmadığını da hemen teslim etmek gere- kir. Gorbaçov'un adeta tozu dumana katarak başlattığı bu yeni sürecin, başta ve daha çok 'Doğu Avrupa ülkelerine yaradığı açıktır. Bu ülkelerde gerçekleşen değişimin tersine çevril- mesi ve eski koşullara dönülmesi en azından güçtür. Bu ülkeler için sorun, rejimlerini, sos- yal ve ekonomik bünyelerini ve nihayet gü- venlik gereklerini yeni koşullara uyumlayabü- mektir. Gerek toplumlannın nitelikleri gerek coğrafı konumlan itibarıyla Batı Avrupa'ya daha yakın olanlarda intibak muhtemelen da- ha kolay olacaktır. Bununla beraber bu de- ğişiklikler Avrupa hareketine herhalde gecik- tirici etki yapacaktır. Hareketin Sovyetler Birliği üzerinde muh- temel etkilerini sağlıklı bir şekilde değerlen- direbilmek için Gorbaçov'un gerçekte ne amaç güttüğünü bilmek laz^mdır. Bu ise pek açık değildir. Bu aşamada nispi bir güvenle söylenebile- cek husus, Gorbacov hareketinin, Batı kamu- oyuna yönelik bir anestezi operasyonu olma- dığıdır. Sflylenenler sadece lafta kalmamış, uygulamaya da geçmiştir. Dolayısıyla Gorba- çov'un bir şeyler yapmak istediği güvenle söy- lenebilir. Bunun başanlı bir devrim olup ol- mayacağı henüz belli değildir, ayrıca ne yap- raak istediği de pek açık değildir. Herhalde ülkeyi dağıtıp Deli Petro öncesi Rusyası'na dönüştürmek istememektedir. Böyle bir şeyi düşundüğü bir an için varsayılsa bile bunu gerçekleştirmek için serbest bırakılacağı dü- şünülemez. Dolayısıyla Sovyet Imparatorlu- ğu'nun tasfıyesi gündemde değildir. Olsa ol- sa Sovyetler Birliği'nin yeniden yapılanması söz konusu olabilir. Oysa bu ülkenin yapısı gözönünde tutulduğunda, böyle bir operas- yonun bile beraberinde önemli güçlükler ge- tireceği ortadadır. Nitekim getirmektedir de. Dış politika alanında başanlı olmuş Gorba- çov operasyonu, içeride aynı başanlı sonuç- lan verememektedir. Sovyetler Birliği'nde, halklann, Lenin'in duşıinmuş olduğu gibi komünizmin cazibesi- ne kapılıp milliyetlerini unutmadıklan daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Lenin'den daha gerçekçi ve aynı zamanda gaddar da olan Staiin. Lenin'in bu romantik görüşüne itibar etmemiş, ülkenin mozaik yapısının muhafa- zasını zor ve kuvvette görmüştür. Bu baskı ha- fifledikçe ister istemez "merkezkaç" (santri- füj) guçlerin hareketlenmesi kaçınılmaz ol- maktadır. Sovyetler Birliği'nde aynı şiddet re- jimini devam ettirmenin gittikce güçleştiği, do- layısıyla daha liberal bir yeniden yapılanma- ya ihtiyaç bulunduğu bir vakıadır. Ancak bu yapıldığında da merkezkaç guçlerin hareket- lenmesi önlenememektedir. Gorbaçov'un iki- lemi buradadır. Elinde sihirli bir formül yok ise Doğu Avrupa ülkelerinin tatlı bir sürpriz- le azat edilmelerini sağlayan ve Sovyetler Bir- liği'ne dışanda başan sağlayan Gorbacov ope- rasyonunun içerideki akıbeti, en azından belli değildir. Bu belirsizlik dolayısıyla içinde bulunduğu- muz bu yeni süreçte Sovyetler'le ilgili politi- kalarla düzenlemelere giderken ihtiyatı elden bırakmamakta yarar vardır. Sürecin başarı- ya ulaştığı veya Sovyetler Birliği'nde dağılma başladığı sonucuna varmak mevcut koşullar- da en azından acelecilik olur. Ortaya çıkan bu yeni süreçte Türkiye ne şe- kilde hareket etmelidir? Bizim, Stalin-Molotov ikilisinin eski çarlık politikasını uygulamaya kalkıştığı döneme ka- dar izledığimiz ve iki ülke ilişkileri bakımın- dan isabet ve akılcılığı her geçen gun daha çok ortaya çıkan bir politikamız mevcuttur. Bu politikanın dayandığı temel ilkeler güvenliği- miz ve seçtiğimiz yaşam biçimi için Batı ile gerekli ışbirliğini saklı tutmak kaydı ile Sov- yetler Birliği ile imtiyazlı iyi komşuluk ve dost- luk ilişkileri sürdürmek, bu ülkeyi tahrik ede- bilecek davranışlar içinde olmamaya özen gös- termek, ortak yarar sağlayacak samimi işbir- liğine açık olmaktır. Sovyetler Birliği bizim bu iyi niyetirnize saygı gösterdiği surece Tür- kiye bu politikayı titîzlikle sürdürmuştür. Zan- nederim bu politikanın temel unsurjarı, Gor- baçov'un başlattığı süreci izler ve bunun ge- rektirdiği politikayı saptarken bize yardımcı olacak niteliktedir. Bu çerçevede ortaya çıkan bu yeni koşul- larda da güvenlik gereklerimiz için ihtiyaç du- yageldiğimiz ihtiyat ve dikkati sürdürmek ge- çerliliğini korumaya devam edecektir. Sovyetler'le yeni koşullarda gelişecek iliş- kilerimize Batı ile mevcut geleneksel işbirli- ğimizin bir alternatifl olarak değil, birinin di- ğerini behemahal benaraf etmesi zorunlu ol- mayan bağdaşabilir politikalar olarak yaklaş- mak gerekecektir. Sovyetler'in nazik bir operasyon içinde bu- lunduğu bu dönemde, bu ulkede kuşku uyan- dırmayacak dikkatli bir politika sürdürmek ve bu ülkeyi tahrik etmemeye özen gösterme- nin daha da önem arz ettiğini gözden uzak tut- mamak icap edecektir. En önemlisi, ileride ne şekil alacağı yeterli ölçüde henüz açıklık kazanmamış Gorbacov sürecini abartıp mutlak güvenlik saflanıyor diye ihtiyatı elden bırakacak davranışlar içi- ne girmek veya Sovyetler Birliği'nin karşılaş- makta olduğu iç sıkıntılan bu ulkede dağıl- manın başladığı şeklinde yorumlayıp parsa toplama zamanının geldiği havasına girmek veya böyle bir havaya girildiği izlenimini ve- rebileceic şekilde hareket etmek son derecede yanlış ve tehlikeli olacaktır. Bu ulkede köken itibarıyla bize yakın cum- huriyetlerdeki gelişmeleri özel bir dikkatle iz- lemek ve bunlarla özel bağlanmızın gerekti- receği ilişkileri geliştirmeyıe çalışmamız tabii olmakla beraber bu ilginin bu hudutları aş- mamasına, iç işlerine karışmak kuşkusunu uyandırabilecek bir siyasi nitelik kazanmama- sına dikkat etmek gerekecektir. Bu çizgi son- derece hassas bir çizgidir ve uzmanlık ister. Dolayısıyla bu çerçevede yapılacak faaliyet- lerin bir başıbozuk hava içinde değil, bilinçli ve dikkatli bir koordinasyon çerçevesi içinde yiirütülmesi çok önemlidir. Sovyetler Birliği'ndeki yeni gelişmeler kar- şısında izlenecek tutum saptanırken, cumhu- riyetin ilk döneminde uygulanmış ve yaran kanıtlanmış bu politikanın hâlâ geçerli olmaya devam eden ana felsefesi ve temel esaslann- dan yararlanmaya devam etmek isabetli ola- caktır. Verilerin henüz açıklık kazanraadığı bu aşa- mada, aktif görünmek cazibesine kapılma- makta zannederim yarar vardır. ERCÜMENT YAVUZALP Emekli Büyükelçi burdûTEMMUZ sayısı tüm gazete-dergi satıcılarında... YMTBÂİ bir GAMEDA ortaklığıdır TÛRKİYE MUMESSILİ VE DAĞITIMCISI Bölge Müdürlükleri: İstanbul: 567 11 67 İzmir: 25 10 61 Ankara: 342 11 21-23 Adana: 15 99 94 i Sürücü Kursu r f Kadıköy : 3360206 jj i BÜTÜNLEME \2 L KÜRSL6RI Kadıköy 3491824 3491825 Cd: 359X68 FERHAT TUNÇ YAZ KONSERİ 4 Ağustos Cumartesi - 5 Ağustos Pazar Saat 21.00 Harbiye Açıkhava Tlyalrosu Kadköv Moda 337 CM 28 OKM158 69 87 m 151 15 71 Beyoğlu Dûnya 149 93 61 KarKH Akeav Kasetçlik 353 03 11 Anadoiu Konserleri için Tei: 353 77 35 - 389 0541 LİSKUB j 1 p !Sürücü KursuS i GÜZERGAH SERVİSİYLE j \ USKÜR \ {BÜTÜNLEME İAna. Uselerlne: * f Ingiltzce Matematik â f. IngıHzce Fen f. HUKUKSUZ DEMOKRASİ HalitÇelenk 3. bası 5000lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gonderilmez. CEM MÜZİK YAPIM SUNAR KAVGAYI SECTİM ZAMANIDIR DAGLARI DELMENİN POLÎTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Neden Bunca Hüzün... Konuşurlarken şair Enver Ercan, şair Hilmi Yavuz'a sorar: "Neden bunca hüzün?" "Bize en çok yakışan o da ondan" der Hilmi Yavuz. iki şairin ortak oldukları güzel bir saptama hüzün. Şiiri, bir duygu biri ki- mi sanan şairler için hüzün çok önemlidir. Yahya Kemal, "Gönlümde oturdum da hüzünlendim o yerde' demez mi? Bunu söylerken hüzün şiirin özü olur. Bedri Rahmr; de de 'hüzün bahçeler dolusu' değil midir? Hilmi Yavuz'la yıllar öncesi Vatan'da çalıştık. O yıllarda gizli bir şairdi, şiirlerini herkese göstermezdi. 1969 yılında 'Bakış Kuşu' adlı kitabı görününce her gizli şair gibi o da ortaya çıktı. Gerçi daha önce dergilerde çıkan şiirlerin altında imzaa görülüyordu. Lisede iken arkadaşları Hasan Pulur, Demir Özlü ile bir dergi- nin yönetimine katılmışlardı. Ama 'Bakış Kuşu' dışanya karşı şa- irliğinin ilk kanıtıydı. Ama bugün şiirlerini yedi kitapta toplamış- tır, yedi şiir kitabı var, dile kolay. Şiirlerinin yanı başında felsefe yazıları ve denemeleri de var. Kitaplarına birçok ödül almıştır. Hilmi Yavuz, vatan'da bir süre (1964) gazetecilik ettikten son- ra ingiltere'ye gitti. BBC Radyosu Türkçe Yayın Kolu'nda çalıştı. Bu arada Londra Üniversıtesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölü- mü'nü bitirdi. 1969'da yurda döndü. Uzun süre birçok yayın işinde çalıştı. Şimdi Boğaziçi Üniversitesi'nde ögretim üyesi ve İstan- bul Belediyesi'nde kültür danışmanıdır. Hilmi Yavuz'un her şiir kitabı bir yeni şiir denemesidir. Konu- lar, sözcükler, imgeler, biçemler her kitapta değişir. Nitekim da- ha sonra her kitabından seçmeler yaparak şiirdeki bûtüniüğü belirtemek istemiştir. Bir kitabında Nef'î'den bir alıntı yaparak dosttarına serzeniş- te bulunur, şöyle der: Rind-i aşkız hâsılı Nef'î-i bîpervâ gibi Aşinâya âşinâ bigâneye bigâneyiz. Şiir elbette sözlükteki sözcüklerle yazılmaz. Her sözcük, söz- lükten çıkar ve^iirin içindeki yerini alır. Böyle bir yer alış sadece şiirde olmaz. Oteki sanatlarda da işlevini sürdürür. Ooğadaki renk, resimdeki renk değildir. Renk doğanın içinden süzülerek çıkar tuvale yerieşir, o zaman resim olur. Bunu müzik için de söy- leyebiliriz. Müziktekı sesler hiçbir zaman doğadaki sesler de- ğildir. Bunlar doğadan çıkarlar, notalara bürünüher, orada bir sûre eyleştikten sonra müzik olurlar. "bir dağın uzantısı olmak sana yetmediği zaman gor ki sıradağlar talanda.. sözlere bak, bağı çözük çiçekler gibi orada, dağılmış duruyor neredesin? hangisinde? solmakta mısın? dogrularda ve yalanda?" Hilmi Yavuz bunları söyler, sonra da karşısına geçip bir siga ra tüttürür gibidir. Artık şiiri bulmuştur. Bulduğu yerde kalmaz başlar yenilerini araştırmaya... Baudelaire'nin Batı'ya tanıttığı ve 'Bizler için acı çekti' dediğ Amerikalı şair Edgar Allen Poe'nun 'Karga' şiiri vardır. Poe, Kar ga şiirini yazar, sonra oturur bu şiiri nasıl yazdığının kuramın yapar. Bu şiir nasıl olmuş da yazılmıştır, her sözcûğün yolu, yor damı nedır? Nasıl bunlann hepsi bir araya gelerek bir şiiri oluş turmuşlardır? Oturur bunları inceler. Hani kimi kişiler, "Şiir na sıl yazılır?" diye şaire sorarlar ya böyle sorunun ilk yanrtını ve ren Edgar Poe'dur. Hilmi Yavuz'un şiiri duralaya duralaya oku nan bir şiirdır. Yanınıza alacaksınız, bir şey okumak istediğiniz de çıkaracaksınız. "Aşkların içinden geçtim: Zaman'dı" diyor y{ şiirlerin içinden geçerek dızeleri yakalayarak bir dizeden öteki ne atlayacaksınız. Şi rlerin içinden geçmiş olacaksınız... 5ANLARIN SORULARI/SORUNLAR1 YILMAZŞİPAL "Iki Ayrı Işyerinde Çahjştim" SORU: 31 Aralık 1989'da çalıştıgım isyerinden aynldım. 8 Ocak 1990'da SSK'ya emekli olmak için başvurdam. Emekli aylıgımın baglanması konusunda çeşjtli söy- lcntiler var. Bu konuda ilgililer, ilgisiz. Aşağıdaki bilgileri verdikten sonra bazı sonılanm ola- cak. Bilgiler: Prim Yıl GiioB (Jcret 1985 360 458.790 TL. 1986 360 1.023.320 TL. 1987 360 3.279.220 TL. 1988 360 7.065.720 TL. 1989 360 12.787.380 TL. 5 yıl toplamı 24.614.430 TL. 1) Toplam prim gunüm 5.850 2) tlk işe giriş tarihim 15 Temmuz 1968 3) 1.8.1987 - 31.12.1989 arasındaki sürede iki ayn iş- ycrinde çalıştım. 4) Birinci işyerinin 1.080 ve ikinci işyerinin 787 gü- nü, aynı süreyi kapsamaktadır. Sorulanm: 1) 787 günlük fazla süre geçersiz mi sayılır? 2) fki ışyerinde aynı anda çalışmış olmanın, bana bir yararı olur mu? 3) Emeklilik işlemim 1990 yılında yapılacağına göre 3395 sayılı yasarun geçici 4. maddesinden yararlanabi- lir miyim? 5) Son beş yılın ortalamasma göre bana bağlanacak aylık ne kadar olur? N.G. YANIT: 1) Birden çok işyerinde geçen çalışma sürelerinin, yalnız- ca biri değerlendirilir. Bu nedenie 787 günlük süre göz önüne alın- mayacaktır. 2) Aynı zamanda birden çok işverenin işinde çalışan sigortalıla- nn prime esas kazançları, saptanan üst sınıra gelinceye kadar bir- leştirilir. Saptanan üst sınırın aşılması durumunda, fazla ödenen primler sigortalının isteği üzerine kendisine geri verilir. 3) İlk gösterge sayısı 1700 olan ve 6.400 gösterge sayısında son bulan Üst Gösterge Tablosu, 31 Aralık 1987'den sonra emekli olan her sigortalıya, kademeli olarak uygulanmaktadır. 4) 1968 yılında ilk kez sieorta kapsamına alınan ve 5.850 gün prim ödeyen ve son beş yılliK sigorta primıne esas kazanç toplamı 24 milyon 614 bin 430 lira (son 5 yıl ortalaması 4.922.886 TL.) olan bir sigortalıya, 1990 yıunda özel sektörden emekli olduğunda, 4.000 göstergeden, % 53 orandan, 255 katsayıya ve 175 bin lira sosyal yardım zammına gore 715 bin 600 lira yaşlılık aylığı bağlanır. MALATYA 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞt'NDEN DOSYA NO: 1990/61 Davaa K.H. tarafından davalılar tsmet Kaya ve Malatya Nüfus Madürlüğü aleyhine açılan kayıt iptali davasının mahkememizde ya- pılan açık yargılaması sırasıoda verilen ara karan uyannca; Davalı tsmet Kaya'nın adresinin meçhul olduğu yaptırtılan zabıta arastırmasından anlaşılmakla dava dilekçesi ve durusma gunünün ıla- nen tebliğine karar verilmiş olup, yargılamarun atılı bulunduğu 15.8.1990 günü mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi aksi taktirde HUMK'nin 213, 377 maddele- ri uyannca yargılamaya yoklugunda devam oJunacagı ve karar veri- leceği hususu dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Crup < t M Mİ ZİK VAPIM I'.1C 6 8(ok No 5211 UnK.ipan.MST SIPARIŞLERİNİZ IÇİN Tei: 512 54 38 Sadun BORO'nun Karadeniz gezisi: HOPADAN İSTANBUL'A • VVındsurf: FUNBOARD TEKNİKLERİ • AKDENIZFOKU VE İNSANLAR TEMMUZ 1990 v SAYI:75 "Denizde V8 Evinizde" Sakızaoao KaaM Sc« T« U93I07 •TEKNELERDE ELEKTRİK VE CANEMNİYETİ • TEKNEMİZDE YANGIN ÇıKARSANE YAPALIM:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle