Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORr
12 TEMMUZ 1990
\ İ L (, l/ V (RRRAHOÛhlD E G I S E N L A T I N A M E R I K A
Cumhurbaşkanı CarlosMenem yönetimindeki Arjantin, aydınlara göre ulusal 'ben'ini, kimliğini geliştirememiş bir ülke
Menem'in ülkesi/beninVdiyemiyor— 5 —
Haftauk "Semana" dergisi kapağına yapış-
tınlmış 1 Australla bayilere ulaştığında; hiç
kimse şaşırmamış. Derginin kapağındaki
Austral; hızlı dolaşımı olan tttm paralar gibi
buruşuk, yaıı yırtık ama geıçekmiş. "Dergi-
•iataerkopyaana birer Austral yapışbrmak,
paraaın fotognfını çekip hagmaktan daha
K U * geMi" diye açıklamış bunu "Semana"-
nın Genel Yayın Müdürü. Yapıştırılan Aust-
rallerin tümünün değen 2S0 doları gecmemiş.
Oysa paranın fotoğrafuu çekip, çoğaltmak ve
sonra da bunu basraak için bunun iki misli
gerekiyonnuş. Üzerine basıldığı kâğıttan da-
ha az değer taşıyan Australle çıkan derginin
kapağı için de "AnstnPbı öramii" başlığını uy-
gun bulmuşlar.
Pek çok Arjantinli'ye göre yalnız Austral de-
ğil, Arjantin'in kendisi de yavaş yavaş ölüyor.
Bir ülkenin ölümü nasü anlaşüır? Ne zaman
fark edilir? Nasıl teşhis edilir? Bu somyu yal-
nız söyleşilerde karşılaştığun ileri gelen poli-
tikacılar, büyük yazarlar, önemli siyaset uz-
manlan değil; gazete bayileri, taksi şoförleri,
otel garsonlan ve banka memurlan da soru-
yorlar. 195O*li yülara dek Batı'nın en zengin
7 ülkesinden biri olan Arjantin, bugûn aynı
sıralamada Türkiye'nın üç ülke önünde, 62. sı-
rada bulunuyor. Sanayi yüzde 35 kapasiıede
çalışıyor. Üretiın değeri 1970 düzeylerinde sey-
rediyor; gerçek ucretler de 1973 düzeyine dek
gerilemiş bulunuyor. Mınimum Ucret düzeyi
Haiti gibi 20 dolar civannda oynuyor.Bir yü
önce iktidara gelen Cumhurbaşkanı Carios
Menem, Peru'nun tngılizlere milyarlarca dö-
viz ödeyerek devletleştirdiği fakat şimdi dalri-
kada 4 bin dolar açık veren KtT'leti en yük-
sek fiyat verene satıyor. Ülkenin telefon şebe-
kesini bile ABD Bell Company ve tspanyol Te-
lefonica şirketine satmaktan çekinmeyen Me-
nem için "Derlerl ocuzrata çıkardı" diyorlar.
Buna kısaca "Arjanön bilmecesi" deniyor.
Arjantin'le birlikte yüzyılın başında aynı ge-
lişme düzeyinde bulunan ülkeler bugün gelir
düzeylerini bu Güney Amerika ulkesinden 4-5
kat yukan çıkanp, sağlam demokrasilere ka-
vuşurken Arjantin giderek fakirleşiyor. Ülke-
nin 1930'dan bu yana yaşadığı 6 yıllık ilk ke-
sintisiz demokrasi serüveni ise sık sık sarsıntı
geçiriyor. Dünyadaki tüm Ülkelerin aksine ne-
den bu fllke geriye gjdiyor?
Arjantin bilmecesi
Arjantinliler bu bümeceyi her yerde tutkuy-
la tartışıyorlar. Bir Paris ya da Viyana gibi
"kahveler kenti" olan Buenos Aires'in aydın
kahvelerinde, ressamlann, sinemacüann, siva-
setçilerin, gençlerin, emeklilerin kahvelerinde
ve Florida sokağında inci kolyeli hanımlann
bol kremalı pastalar ve küçük sandviçler ye-
diği "Richmond kahvesinde" hep bu tartışüı-
yor. Tabii aradabir, bir iş konuşması geciyOT,
karşüıklı göz suzmeler oluyor, kalp çar
pıntılan yaşanıyor, önünden kuyruklann ek-
sik olmadığ ChagaO sergisi konuşuluyor ve de-
dikodu da yapüıyor. Ama neticede laf dönüp
dolaşıp Arjantin bilmecesine dayanıyor. He-
men Arjantinlilerin ünlü "kaybetmek tmtku-
su"na ilişkin teorileri ortaya atılıyor.
"ArjantinlUer" deniyor, "kaybetmek için do-
ğar, bundan boslanır. Arjantin toplunn ko-
kcBİeriBde hep giztt giztt bir kaybetmek tnt-
knsn beslemiştir."
Yazar OsvaMo Soriano ömeğin, bu teze ina-
nıyor. "Sanki tek gerçek Arjantin bizim bel-
legimizde kalan o eski Arjantinmiş gibi" di-
yor, yaşamını Buenos Aıres ve Paris arasmda
bolen yazar ve ekliyor: "Öbürunu çoktan tü-
kettik çünkü." Soriano Arjantinlilerin melan-
kolik karekterine uygun olan bu tezi aynca
Carios Gardd mitosu ile açıkhyor. "Arjaatiı£
u en büyük tango yıldızı Carios Garde 1938
jriında bir ucak kazasında genç yaşta öldn"
diye anlatıyor bunu Soriano; "Ualü jariaa o
srada şöhretfn zirvesindeydL HoDywood ken-
dini bekliyordu, müyonlarca kadıa peşinden
koçayordo. Bir uçak kazaanda bir aada genç-
ttk, gindik, o barika ses hcr fey rttrmdL Ben-
ce Gardd nUtosn Arjantu rnhmıiın derinMk-
lcrni betimkyen qkiş ve inişi gayet nel sinı-
geUyor."
Ideal kahve sohbeti konusu oluşturan çö-
küşün metafızik teorileri arasında Arjantin
kültürünün özgun nitelikleri, maço, emekten
kaçınan, egoist, sorumsuz, kendine dönük, bi-
reyci Arjantinlinin toplumsal geUşmeyi engel-
liyen özellikleri de sayüıyor. Baa baa ülke-
nin uzaklığı gibi biraz daha somut unsurlar
da ileri sürülüyor. "Ne yapahm, bü dnnyannı
laçmda kalmış bir ülkeyiz" dıyor ömeğin unlü
komedyen Enriqoe Pinti.
Gerçek şu ki Arjantinliler kendi kcndileri-
ni sorgulamayı, tahlil etmeyi, edilmeyi ve bu-
nalım edebiyatını çok seviyorlar. Yalnız kah-
ve sohbetlerinde değil, Buenos Aires'in birbi-
rinden şık kitapçüannda karşılaşıkn kitap ad-
lan da bu tutkuv-u hemen ele veriyor:
"Doygu Olarak Arjanti^', "Dnşünce Oia-
rak Ariaathr**; Arjaatu Metaforn", "Arjan-
tu'taı Uk Güam", "Arjaatin Krizlerinin Ta-
rihr, "Prikanaite Iştgnda Arjatin FantezU"
gibi başlıklar hep aynı melankoli ekonotnik
konjonktürü inceleyen, bilimsel siyasi anali-
ze dayanan kitaplar neredeyse aanlıkta kah-
yor. ^ _ _
Psikanalistler kenti
"Eret" diyor gazeteci CUqaita GaJssaai,
"Gerçekte borası bir depresyon kenti. Biz ar-
tık o kadar sık depresyon geçiriyor we bandan
o kadar çok sık «öz ediyoraz ki bo kelimeyi
kısahıp, yalmz 'depre* deyip geçhrriyonu. Bo-
enos Aires, New Yorktaa sonra en yognn psi-
kanalist nofnsana sabip olmakla tanuıyor,
Hepainm de musterisi boi. Ekonomik kriz ne-
deniyVe Insanlar sinemaya, Üyatroya gitmek-
ten vazgeçiyorlar, ama psikaaalize gitmektea
cayBuyoriar. EB ncaz psikaaalhia yaonVtatı 41-
kede gene Arjaatin."
Radyoda psikanaliz sohbetleri yapan ruh
doktoru Maria Lnisa, Leder Guissanı'nin bu
saptamasını doğruluyor. "Her ekolden psika-
aaliste rastlayabOininiz bn kentte. Çoga Fre-
ad Sokagı'nda otumyor" diyor Leder.
Buenos Aires çatılanna bakan dairesinde,
güneşü bir pazar sabahı kahve ve sıcak çörek-
lerle yaptıgımız bir kahvaltıda konuşuyoruz.
Arjantin'in tanınmış. ruh doktoru ile. llkpe-
sin hastalaruu titizlikle seçtiğini, gazete oku-
mayan hastayı kabul etmediğini anlatıyor. Ve
konu gene dönüp dolayıp "Arjantin
bilntecesine" geliyor. Leder'e göre, Arjantin-
in bas sorunu "hafızasulık"tan kaynaklanı-
yor. "BeUegi yok bu iükcnin" diye başlıyor sö-
ze Leder ve bu tezini söyle açıkhor; "insana
kisilik kazandıran sey beUekür. Bnna psikol-
jide 'ben' denir. 'Ben' olaşurken algüanan ne-
Arjantin'deki 'nıhsal bunalım' zenginUginin en önemli nedeni 'maddi fakirlik.' Göstericiler, faal nüfus içerisindeki oraaı yüzde 7'ye yaklaşan işsizligc son verilmesini istiyorlar.
'Evet" diyor
,gazeteci
Chiquita
Guissani, "Buenos Aires
gerçekte bir depresyon
kenti. Biz artık o kadar
sık depresyon geçiriyor
ve bundan o kadar çok
söz ediyoruz ki bu
kelimeyi kısaltıp 'depre'
deyip geçiveriyoruz."
Buenos Aires, New
York'tan sonra en yoğun
psikanalist nüfusuna
sahip.
Arjantin'in ünlü
ruh doktoru
Maria Luisa ise
konuyu şöyle
değerlendiriyor: "Çeşitli
ülkelerden gelen
göçmenlerden oluşan
Ajjantin, ulusal 'ben'ini,
kimliğini geliştirememiş
bir ülke. Belleğinde
ulusun kökleri yok. İşte
bu nedenle askeri
darbelerle ve Peronizmle
iflasın eşiğine gelen
Arjantin, sonunda yine
gidip oyunu Peronizme
vermiştir." Buenos Aires'te kapıda sohbet. Konu: Ne olacak balimiz? (Fotograf: Gian Paolo)
Bir zamanlar altın
külçelerini
Merkez Bankası
koridorlarına
sığdıramayan Arjantin,
şimdi birdenbire kendini
3. Dünya Ülkeleri
arasında bulmuş
durumda. Başlangıçta
büyük göçmen
dalgalanna kucak açmış
bu ülke, şimdi akın akın
devam eden bir beyin
göçüne sahne oluyor.
rjantinli
'enteller'
arasında iyimser
olanına pek
rastlanmıyor.
Peronizmin yeniden
iktidara gelişi, 'rejim'
kaygılarını yeniden
alevlendiriyor. Toplumda
yavaş da olsa önemli bir
değişimin ilk belirtileri
göze çarpıyor.
Cumhurbaşkanı
Menem'in insan
haklannı çiğneyen
cuntacılar için çıkarttığı
affa tepkiler, bunun
örneklerinden biri.
sajlar çeUşkili olursa 'ben' sizofreniklesir. Gi-
derek 'ben' beUegini, gerçek kavramını, ken-
dine gnvenini yitiıir. Çttnkü beUek insana
'Dikkat et, orada hata yapmısbn. Oradan degil
buradan git' diyen seydir. Bn bir insan için ge-
çerü oktugn gibi halklar için de geçeriklir. Ce-
attH nOsekrden gelen göçmenlerden ohtsan Ar-
jantio nhısal ^eıı'hıi, künMJİni genşürememiş-
tir. BeDeginoe ulusun kökleri yoktur. Köksüz-
lük ve belleksiıMkten aynı hatayı tekrar tek-
rar yineleınektedir. tste bencc bn nedenle Ar-
jantin tekrar tekrar askeri darbderie sarsümış,
Peronizmle iflasuı esifine gebnfa), ama sonnn-
da gidip gene oynnn Peronizme vermiştir.''
Kimliksiz ülke tezi
"Beüeksiz, kimliksiz ülke" tezi, yalnız yü-
zeysel kahve sohbetlerinde tartışılmıyor. Bu-
enos Aires'in aydınlannın kreması tarafından
da geniş kabul görüyor. örnegin senaryo ya-
zarı Aida Bortnik bu tezi şiddetle savunuyor.
Türkiye'de de gösterilen ve ilgiyle karşılanan
fılm zaten "Tarih halklann beileŞidir. Hiçbir
halk belkksiz yaşayamaz" tümcesiyle başlıyor.
"Sizce Arjantin, Alfonsinie baslayan demok-
rasi senivemi boyunca bcüegine kavosabüdi
mi" diye soruyorura Bortnik'e. EUeriyle kızıl
saçlaıını alıunın gerisine dogru itiyor,
"Kısmen" diyor, sonra bir an düşunüyor ve
sözlerine ağır agır devam ediyor: "Bir dikta
rejimint yasamak, onon baskıana maruz kal-
mak; bir döşman ülke tarafından işgal edil-
meye benzemiyor. Boyle bnjiik sosyal sonun-
Inluklana söz konnsn oldugn durnmlarda
halklar bn sorumlulogu kabol etmeye kolay
kolay yanaşmıyor. özeleştiri yapmak, yalnız
sosyal değil, kişisel sornmhdngıın büincine va-
rabBmek çok gnçleşiyor. Ahnanlar bunn 40
yridv yapmaya çahsryoriar, ama bagaramıyor-
bw. Kisisel dengeyi kartarabilmek için Uk baş-
vurnian çıkıs yoln 'yadsımak' «luyor. Fakat
gerçegi yadsûnak çok tehUkeli bir şey. Bunun
maliyeti bir ballan kimliğini, kişUiğini yitir-
mesiyle ötçtihiyof. Aıjanmfin yıkumna yol aç-
mıs olan bodur."
BUtün buıüan, "Lattn Amerikalılık'la,
"Avrupalıhk" arasında sıkısmış nevrotik bir
aydın sırufının kısır bunalım edebiyatı olarak
algılamak mümkün değil. Genel gerçekler, bu
sözlere sağlam bir temel oluşturuyor. Elli yü-
lık çöküşıin öyküsü, yalnız bunalım geçiren
entellerin hayal dağarcağından çıkmıyor. Bu
coşkusu Arjantinliler gün be gün yasıyorlar.
örnegin bir zamanlar Arjantin'i kendisine
model olarak alan komşu Brezilya giderek bir
Latin Amerika devine dönüşürken bu ülke
tüm dinamizmini yıldan yüa yitiriyor. Potan-
siyel zenginlikleriyle ilgi çeken, büyük ırk ya
da din farkulıklanndan doğan geriUmlere sah-
ne olmayan, verimli topraklara, yüzde yuze va-
ran, bir okuma yazma oranına, birinci sınıf
aydınlara sahip olan Arjantin'in frenleneme-
yen düşuşü, fakirleşmesi tüm gözlemcileri şa-
şırtıyor. Bir zamanlar altın külçelerini Mer-
kez Bankası koridorlanna sığdıramavan ülke;
şimdi birden bire kendisini üçüncü dünya ül-
keleri arasında buluyor. Büyük göçmen dal-
galanna kucak açmış olan topraklanndan
şimdi akın akın bir beyin göçü başlamış bu-
lunuyor. "Biz Latin degil, Avnıpalıvız" diye-
rek kendisini hiçbir zaman etraftaki diğer La-
tin Amerika ülkeleriyle özdeşleştirmemiş olan
Arjantin, yakın geçmişinde en kanlı Latin
Amerika ditatörlüklerinden birini yaşamış ol-
manın şokunu hâlâttzerindenatamıyor.
Otosansür
"Duygusal veba" olarak tanımladığı Pero-
nizm üzerinde en etkili kitaplan yazmış olan
ünlü sosyolog Juan Josc Sebreli, belleksizli-
ğin ^topinmnn kendi kendini saasür etmesine"
ve bir "iç sansire" götürdügünü söylüyor:
"Toplumon tarihael beBekten yoksan olmaa
bizi geçmişteki tüm tatuz olaylan anntmaya,
duzineyle yok eden General Menendez; Bue-
nos Aires'in en başlıca işkence köşkü Donan-
ma Mekânik Okulu'ndan sorumlu Amiral Va-
nek ve Torti; Peronist olması nedeniyle Rioja
valisiyken Menem'in kendisini 5 yü hapse
mahkûm ettiren dikta döneminin içişleri ba-
kanı General Hargnmdegay gibi en yttksek dü-
zeyde sorumlular bulunuyor. Af edilenler için-
de en çok öfke yaratanlar arasında Alfonsin'e
karşı ayaklanan Seineldin ve Arjantin'i iflas
ettiren Falkland savaşımn sonımlusu General
Galtieri dikkati çekiyor. Falkland savaşım ilan
ettiği günlerde elinde viski bardağı ile televiz-
yonda içkiden dili dolanarak Ingüizlere karşı
ira7ani)ar«k büyuk zaferi anlatan General Gal-
tieri'nin vurdumduymaz küstahlığı hâlâ deh-
şetle anlatılıyor. Savaş süresince "Casa Rosa-
da"nm balkonundan sık sık Peron gibi kolla-
n havada halkı selamlayan general, ayncadi-
ğer cunta mensuplan gibi, şimdi cesetkri toplu
mezarlardan kazüarak çıkartılan "kaybolan-
lar"dan sorumlu bulunuyor.
Buenos Aires, Rosario, Cordoba, Tbcuman,
Mendoza, Bahia Blanca, Ushuaia ve Tierra dd
Fuego gibi kentlerde ve yörelerde cumhurbas-
kanlığı affına karşı protesto gösterileri düzen-
leyen insan hakJan örgütlerinin tepkilerine
rağmen Menem, Arjantinlilere şimdiye dek ol-
duğu gibi bütün bunlan unutturmak istiyor
ve böylece ordu ile sorun çıkartmamayı dü-
şunüyor. Ne ki Alfonsin'in 6 yübk demokrasi
döneminde filizlenraeve baslayan bir sivil top-
lum bilincinin kendini göstennesinin önüne
geçcmiyor. Şimdiye dek sessiz kalan çoğun-
luk bu kez curahurbaşkanlığı sarayı önünde
artık zaman zaman 200.000 kişinin katıldığı
2 kilometre uzunluğundaki gösteri yürüyuş-
leri için sokağa dökühnekten çekinmiyor. /
Sivil toplum bilinci
Yazar Ernesto Sabato, yeni yeni oluşan bu
sivil toplum biHncinin yalnız Menem'in bu ka-
ranna karşı değü; Alfonsin dönemindeki ayaV
İanmaiara karşı da kendini beüi ettiğini ve dar-
benin önüne geçtiğini söylüyor.
"AHoaahKİ demokrasi dtoemtade nç askeri
darbe «irifimi oMn. Bn girişimlerin basannz-
bkla »oauçlaamasjna yol açaa nnsv haUua
karsı koynîaH oMn. Evet Evct tnaaalar *o-
kaklara dttftaier. Eaknea butiafüifimler tep-
kiyle karBdumaz, herkes ohıp biteai televiz-
yondaa Merdi. Halboki bn son darbe girisi-
mi sırasıada kadın, erkek, genç, yash ve ko-
caklannda ya da karmmrmda çoaddanyla ha-
mile kadınlar sokaga döknldiler ve ba«kal-
dıran cnntacdarm makineU tifekleri karsı-
sında bir insan davan otnştnrdvmr. Ülkeyi
knrtaran bn oldn. Aakerler dOdf tattvamı-
yacaklanaı aaladılar. Çnakü askeri ihtflaBer
de konsenrib ister. Disyanm Mçbir ilkesia-
de aalkta deste«wi bnlmayan IhtUal yapıla-
Ekonomiye çeki düzen vermede etkisiz kal-
masma rağmen, Alfonsin'in 6 yü içinde de-
mokrasi kültürünü yerleştinnek için verdiği
çabalar Buenos Aires'in aydın çevrelerinde öv-
güyle karşüanıyor. Arjantinlilerin 1930'dan bu
yana hiçbir zaman kendilerini Alfonsin döne-
minde olduğu gibi özgür hissetmedikleri sık
sık vurgulanıyor. "Resmi Tarih" gibi diktatör-
lüğün çehresine ilk kez aynada bakabücn film-
ler Alfonsin döneminde üretilmiş bulunuyor.
Alfonsin, yıllarca otoriter Peronizm ile aske-
ri diktatörlükler arasında gidip gidip gelmiş
olan bu ulkeye kültürd özgürlükterin, hoşgörü
ve özgür tartışma ortamının zevkini, kısaca de-
mokrasi tutkusunu aşüamış bulunuyor.
Her gece Buenos Aires'in "Liceo" tiyatro-
sunda beş yüdır bir müyon seyu-cıyi kahka-
hadan gülüp geçiren komedyen Enrique Pin-
ti, "1M6 yıhnda darbe otvken ne yapıyordn-
anzî Haürbyor mnsuamV diyerek açıyor şı
vunu: "Ben 1966 yıhada açtkçaa bntipşe^
leri fazia düsnnmiyordam. Ük kez askeri re-
)im tarafından Beatles tipi azatbgını saçlan-
nu kesmcye zorianınca nyandun. Yahn bn
dısında t«f«fatm»ı« bn ka-
gercegi sansSr etmeye lorUmaktadır" diyor
Sebreli ve ekliyor, "W7«'da Peronizmin ifla-
sı, aynı Peronizme bognn xafcr sagiayan yart-
taşlann bir kısnu tarafından tamamea nnn-
talmostnr. (Diktatörtiiiün otüm knmandaU-
n) THple-A'mn dnayetleri, (Falkland) savası
feiaketinin anMan bastmlmaktadır. Gerçegta
yadsMimaın, bn geçmis hatabvdn des ahnma-
sını obmaksızla$tırmakta ve Arjantia topln-
mo aynı hatatara dttsmek egttmini gostermek-
tedir."
Arjantinli "enteller" arasında iyimser ola-
nına pek rastlanmıyor. Hele Peronizmin ye-
niden iktidara gelişi, yeni bir "cadı avcıhgı",
"rejim" kaygılarını yeniden alevlendiriyor.
Ama Arjantin toplumunda yavaş da olsa,
önemli bir değişimin ilk belirtileri de sezili-
yor. Tipik bir "beüeksizUk'ie geçmişe sünger
çekmeye çalışan Cumhurbaşkanı Menem'in
insan haklannı çiğneyen cuntacüara verdiği af-
fa gösterilen tepki, bu değişimin en güzel ör-
neklerinden birini oluşturuyor. Karara karşı
hemen tepki gösteren ve bir milyondan fazla
imza toplayarak affın geri alınmasını isteyen
insan haklan yetkiüleTİ, cumhurbaşkanhğı af-
fım "adaletle alay" olarak tanımlıyorlar. Af
edilen ordu mensuplan arasında "Cordoba
kasabı" olarak bilinen ve rejim muhaliflerini
dar Ugilenlrlene, k**M»'• içinde taşıdifimta
Idmbflir aaari ngUer dedim kendi kendlme ve
tenem attı" diye başlıyor sözlerine. "Ya '76
Darbesfade ne yaptyordnnnz?" diyor. "Abs-
mtş degil mir diye gülmeye başlıyor. "Oa-
mr 'İki tane ver' yıHanydı" diye ekliyor.
Prizden krize
Arjantinlinin '76'da da politik konularda
fazla ilgUi olmadığını söylüyor aktör: "Kim-
senin demokrasi, diktatörtükle falan OgUen-
digi yoktn. Askeri rejim dotann deftermi da-
snk tntmnstn. Hepimiz Mfaunl>e ahşvcriy tnr-
buua çıkıyor, bol bol eJektrikü ev «fyatan ah-
yordnnnz.
Sonra bn esyatann bepsini aynı anda prlze
soktnnnz. Ceryanlar kesildi ve krize girmV
diye devam ediyor.
Sahnede Arjantin bayrağının renklerinde-
ki mavi-beyaz eşofmanıyla 2 saat terledikten
sonra kuliste yaptıgımız sohbette bir daha as-
keri rejim altında yaşamayı katiyen kabul et-
meyeceğini, olası darbe girişimlerine karşı so-
nuna dek mücadelesini sürdüreceğini ve yenik
düşerse de pılısını pırtısını toplayıp gideceği-
ni söylttyor. Seyircilerini de her gece bu mü-
cadele için teşvik ettiğini belirten Pinti,
"Bakın" diyor,-Ük kez, darbeüekesilmemaj
otan demokratik bir hnknmet dönemi yasa-
ak. bk kez bir demokratik ankomet darbe ue
devrflmedea gdrevi bir baska demokratik hn-
knmete devretti. 'lyi ama eskisinden daha iyi
değil, daha kötü durumdayız
1
diye düBtaen-
ler var. Fakat hiçbir ülke biyük Mr yıkıntı-
nmaıthndan6-7yıliçmdetoparlanma* Ştot-
di bn hükimetin de seçimle sona erip, görevi
bir baska demokratik kakamete o Mr baska-
sma, bir sonrald de Mr digerine «mtOMai hv
a n . Araya darbe (irmeden 7 4 Miknmet
sördüreMHrsek,denKikraaiyegeçifiterçekles-
tirmiş oiacatu. Ancak 3» ymuk keamnmz Mr
demokmiden sonra demokrasrfe tajnk bir
halk olnp "tmadıtımm anlayacatız".
Pinti Alfonsin'in demokrasi devrimini ken-
disi gibi düşünen en az 5-6 milyon Ariantin-
linin bilincini uyandırdığını soyiüyor. Ulker
ihtiyaa olan istikrara ancak demokrasinin gv. -
nişlemesi ve derinleşmesi ile vanlabüeceğini
iddia ediyor.
Peki ama çoğunluğun iradesi demokratik-
leşme sürecinı baltalayan Peronist Menem gibi
muhfazakâr hükümetlere yol actığında de-
mokratikleşmeye nasü sahip çıkmalı? Sandık-
tan bu konuda hiç duyarhk göstermeyen hü-
kümetler çıktığmda ne yapmalı? Sivil toplum
bilincini, 5-6 milyon Arjantinliden, 32 milyon
Arjantinliye nasü yaymalı?
Yaru:
Alres'te *»•• Tang«*