Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
*Jnus'un 25» yılı
• Kültür Servisi — Karikatür ve gülmece dergisi
Linus'un ilk sayısı 25 yıl önce (1965) bir nisan sabahı
yayımlanmıştı. 1960*10011 çocuklan Charlie Schultz'un
kahramanlan ve ünlü Snoopy'le birlikte büyüdü. 1965'ten
bu yana çeyrek yüzyıl geçti. Bu sürcçte Linus da
değişimler yaşadı. 1990'ın Linus'u, yalnızhk, uyuştunıcu
ve çevre sorunlan gibi konular üzerinde de dumyor. Son
olarak Italya'da 25 yılın Linus dergilerini bir ciltte
toplayan bir de kitap yayımlandı. 320 sayfalık bu kitap,
çizer Schultz'un sayılan 20 bini aşan kahramanlan ile bir
aile albümü niteliğinde.
Ifeni Dügün'de 'ktiltürstizleşme'
• Kiiltür Servisi — Yeni Düşün dergisinin Yaz '90
sayısında "kültürsüzleşme" olgusu Selahattin Bağdath,
Tektaş Ağaoğlu, Ahmet Oktay, Ünsal Oskay, ömer
B.Canatan, Murat Belge ve Yalçın Yusufoğlu'nun
yaalarıyla irdeleniyor. Dergide Fazıl Hüsnu Dağlarca'nın
"Sevgi Dörtlükleri", Fethi Naci'nin Eleştiri Gunluğü,
Shakespeare'in "Fırtına", Ferit Edgü'nün "Yanardağın
Içinden Dokuz Not", Tomris Uyar'm "ölüleri
Konuşturmak", Jale Parla'nın "lanzimat Romanında
Babalar ve Oğullar", llya Ehrenburg'un "Devrim Sonrası
Sol Sanat", Mehmet Rifat'ın "Anlatı Üretrae ve Anlatı
Çözme Stratejileri", Şârâ Sayın'ın "Çağdaş Avusturya
Yazını" başlıkh yazıları, Bedirhan Toprak'ın Ahmet
Oktay'la söyleşisi, Cevat Çapan'ın çevirisinden
Hacidakis'ten şarkı sözleri, Erdal Oz'ün "Ahmet Muhip
Dranas'la" başhklı yazısı, Brochier ve Fusco'nun
Umberto Eco'yla söyleşisi, Suzanne K.Langer'in
"Sanatsal Anlamlamanın Oluşumu" yazısı ve Edip
Cansever'in mektupîarı da yer alıyor.
GösterTnin temmuz sayısı
• Kiiltür Servisi — Hürriyet Gösteri dergisinin temmuz
sayısında edebiyat, tiyatro, sinema, plastik sanatlar
konulannda yazı ve söyleşiler yer alıyor. Derginin
sayfalan arasmda llhan Berk, SaJâh Birsel, Konur Ertop,
"*ilmi Yavuz'un imzaları da var. önay Sözer, Mürşide
,^meli'nin resimlerini, Sevda Şener ve Gülşen
Karakadıoğlu tiyatro kurultayını, Necati Cumalı "Şevki
Bey"i yazmış. Mahmut Tali Ongören belediyeler ve
şenliklerini, Sezer Tansuğ, Doğan Paksoy'un resimlerini
konu edinmiş. Dergide Ibrahim Oluklu ile bir söyleşi,
Ludmilla Behramoğlu'nun Yusuf Taktak eleştirisi, Necati
Güngör'ün bir öyküsü, Ünsal Oskay'ın "enformasyon
toplumu" konulu yazısı, Zehra Ipşiroğlu'nun "ölü
Ozanlar Derneği" fılmi üzerine gençlerin yorumlannı ele
alan yazısı, Can Külahhoğlu'nun Bedri Baykam'ın son
sergisi üzerine bir değerlendirmesi, Cezmi Ersöz'ün
Seyhan Erözçelik'le 80'li yıllar ve şiiri üzerine konuşması,
Nazif Topçuoğlu ile bir fotoğraf söyleşisi de okunabilir.
'Nasreddin Hoca' yanşması
• Kiiltür Servisi — 10. Uluslararası Nasreddin Hoca
Karikatür Yarışması'nda dereceye girenler plaketlerini
Devlet Bakanı Mehmet Yazar'dan aldı. Karikatürcüler
Derneği ile Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği'nin
birlikte düzenlediği yarışmaya 40 ülkeden 500 sanatçı
katılmıştı. Büyuk ödülü kazanan Yugoslav Vladimir
Borojeviç'in de katıldığı ödül töreninde aynca başan
ödülü alan Rumen Horatiu Mihaiu, Kâmil Yavuz, Arif
Kutca ve F. Almanya'dan Meray Ülgen de bulundu.
Törende bir konuşma yapan Karikatürcüler Derneği
Yönetim Kurulu üyesi Tan Oral şunları söyledi: "Hoca'yı
eşeğe düz bindirince, ters giden işlerin düzeleceğini
sananlann engellemeleri geride kalırken, yarışma yine
eski düzeyine erişti. Şimdi bunu daha da
güzelleştirmemiz gerekiyor. Varsın Hoca eşeğe ters binsin,
ama halkların kardeşliği ve dostluğu düşüncesi kimseye
ters gelmesin" 10. Uluslararası Nasreddin Hoca
Karikatür Yanşması sergisi önümüzdeki günlerde
tstanbul'da açılacak.
Pink Floyd müzigiyle bale
» ANKARA (AA) — Yeni sezonda özgün Türk opera
^erlerine ağırlık verecek Devlet Opera ve Balesi, Halk
danslannın modernize edildiği baleler ve gençler için
Jethro-Tull, Pink Floyd gibi topluluklann müziklerinden
olusan modern baleler hazırlayacak. Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürü Erol Gömürgen ekim ayından
itibaren plak yayınına başlayacaklannı, ilk olarak Adnan
Saygun'un "Yunus Emre" oratoryosunun Türkçe olarak
plak haline getirileceğini söyledi. Kültür Bakanlığı
tarafından sipariş olarak hazırlatılan çeşitli yeni
operalann seslenc'irilmesini dUşündüklerini belirten Genel
Müdür Gömürgen, Azeri operalannın gördüğü büyük ilgi
üzerine Süleyman Azeşkerofun "Zengin Babanın Fakir
Oğlu" adlı müzikal "Meşhed-i lbad"la dönüşumlü olarak
gösterime gireceğini söyledi.
Genç ressamların başansı
• ANKARA (AA) — Uluslararası Havaalık
Federasyonu'nun (FAI)> Uluslararası Hava Uzay Eğitim
Komitesi (CIEA) tarafından düzenlenen ve Türkiye
elemeleri Türk Hava Kurumu'nca yapılan "sessiz uçuş"
konulu resim yarışmasında, 5-8 yaş grubunda Güneş
Şahin (7) dünya birincisi, 13-16 yaş grubunda da Engin
Baspınar (15) dünya ikincisi oldu.
KISKANÇ HANIMLAR, GÖZÜ DÖNMÜŞ BEYLER:
Bufılmı uledikıen sonra tehhkeh ıltfkılerinızı gözden geçtreceksına!
KÜLTÜR-SANAT
O. ULUSLARARASI MÜNİH FtLM FESTİVALİ
CUMHURİYET/5
MERYL STREEP • ROSEANNE BARR
Bcyoğlu DÜNYA (149 93 81) - 12 00 14 15-16 30-18.45-21.00
KAOIKOy (337 74 00) 11.00 13.15-15 15-17.30-19.30-21.30
Ankırı K1ZILIHMAK |125 53 93) • IZmir ÇIKAR [14 48 61)
TC KULTUR BAKANLIĞI TÜRK VE ISLAM ESERLER1 MUZESI
B A L K A N
NACİ İSLİMYELİ
Kazakistanlıyönetmen SerikAprimov, Sovyet Yönetmenler Birliği'nden hoşnut değil
4
Bir de yakngaç kız koy'"SotıDurak",
Aprimov'un ilk filmi.
"Verdiğim senaryoyu
yahşi bulmadılar. Bir
de yalmgaç kız koy,
dediler" diyor
Aprimov. Sonra
ekliyor: "Bir parça da
seks istediler". Böylece
"yahngaç"m "çıplak"
demek olduğu
anlaşılıyor.
MEHMET BASUTÇU
MÜNtH — "Verdigim senarvo-
yn yahşi bnlmadılar. Bir de yakn-
gac kız koy, dediler..."
Bu sözleri söyleyen genç, ilk ko-
nulu fılmi "Son Durak"ı geçen yıl
çekmiş olan Kazakistanh yönet-
men Serik Aprimov. Vakındığj in-
sanlar ise Kazak Film Stüdyosu
yöneticileri. Aynca, fîlmine çok az
ilgi gösteren Sovyet Yönetmenler
Birliği "Goskino'*dan da pek hoş-
nut değil...
Serik Aprimov ile "Türkçe" ko-
nuşuyoruz. özel bir Türkçe bu.
Ortak birçok sözcüğümüz var,
ama bazılannın anlamını çıkara-
bilmek için Ingilizceye gereksirüm
duymaktayız. örneğin, yalmgaç
sözcüğünün temelindeki öz Türk-
çe kök, Aprimov "Bir parça da
seks istediler" dediğinde, apaçık
ortaya çıkıyon Çıplak demek ya-
Iıngaç...
Askerliğini bitirdikten sonra
doğduğu köye dönen genç Yer-
ken'in, çevresine yepyeni gözlerle
bakarak, sevdiklerinin içinde ufa-
lanıp gittikleri güncel küçük so-
runlan ve "az gelismiş" Kazakis-
tan'ın gerçeklerini çok daha deği-
şik bir yaklaşımla irdelemesini an-
latan "Son Duıak", 8. Münih Şen-
liği'nde "Genç Sovyet Sineması"
başlığıyla sunulan altı fılm arasın-
da yer almaktaydı...
Son yıllarda artan ilgiye karşın,
özellikle az gelişmiş olarak nite-
lenen bazı Sovyet cumhuriyetle-
rinde gerçekleştirilen fîlmlerin, o
yörenin diliyle seslendirilmiş öz-
gün ömeklerini görüp seçmek ve
Batı dünyasında düzenlenen şen-
ükJere getirebilmek her zaman ko-
lay olmuyor. Bir filmin Sovyet
Rusya'dan çıkabilmesi için özel bir
izne artık gerek duyulmamasına
KARADENIZ'DE GECE KARANLIKTIR — Münih Film Festivali'nde Genç Sovyet Sineması'na da bir
bölüm aynJdı. Bu böiiimde Vftssili Pitschnl'nn "Karadeniz'de Gece Karanlıknr" adiı filmi de yer alıyordu.
karşın, birçok yapıt aday olarak
seçici kurullann önüne gelemeden
bürokratik ağlann ilmeklerine ta-
kılıp kalmakta. Bu durumda, şen-
lik yöneticileri Doğu Avrupa'yı ve
Asya'yı kanş karış dolasarak, iz-
ledikleri yüzlerce film arasından
bazılannı seçip önümüze getiri-
yorlar. "Filmfest Müncben'in
programından sorumlu eleştirmen
dostumuz Klaus Eder de "Son
Dnrak"ı böyle bir gezi sırasında
Kazakistan'da görüp beğenmiş.
Film, Münih'ten sonra Fransa'ya,
La Rochelle Şenliği'ne, Serik Ap-
rimov ile biriikte gidecek.
Aslında, bu yıl 23 haziran / 1
temmuz tarihleri arasında 103
fılmden oiuşan duzeyli ve zengin
bir program sunan 8. "Filmfest
München" ile "La Rochelle Film
Şenligi" arasında birçok ortak
nokta var. Her ikisi de birer "si-
nema oknln" ya da "yaz
sinemateki" nitelikleriyle egiticı
bir işlev yüklenen, yıllar boyunca
izledikleri tutarlı çizgiyle kendile-
rini kanıtlamış olan başanlı birer
"odülsitz şenlik" örneği... Bu tür
şenliklerde nicelikten çok nitelik,
flaş adlardan çok sinemasal öz-
günlük önemli. Değişik türlerde-
ki yeni denemelere, bağımsız yö-
netmenlerin yapıtlanna ve sine-
malan az tanınan ülkelerden ge-
len filmlere geniş bir yer aynüyor.
tşte sayılanyla Münih örneği: Gü-
ney Kore sinemasının ustalanndan
bn Kwon-Taek dokuz yapıtıyla ta-
nıtıhrken altmış sayfahk bir kitap-
çıkta tngilizce ve Almanca olarak
yönetraenin sanat yasamını ve
filmlerini tanıtan doyurucu yazı-
lar ve belgeler yer alıyor, genç zen-
ci sinemasından ve altmışlı yıllar-
da Hollywood dısında savasım ve-
ren yönetmenlerin çalışmaların-
dan örnekler getiren dokuz fikn,
"Bağımsız sinema" başljğı aJtın-
da sunuluyor; aralarında Fassbi»-
der*in de bulunduğu yönetmenle-
rin filmlerinde, kameranın ardın-
da başarüı olan Avusturyalı sanat-
çı Xaver Scmvarzenberger'in 1986
yümdan bu yana yonettiği üç film
"Ustalara Saygı" bölumünde yer
alıyor; çocuklar da unutulmamış,
onlara seslenen on sekiz film se-
çilmiş... Bu durumda, Münih Şen-
liği'nde bir hafta içinde, yüz binin
ustunde bilet kesilmesini doğal
karşılamak gerekir. Kaldı ki şen-
lik salt bir sinema bayramı oLma-
nın ötesinde, sözcüğun tam anla-
mıyla bir Bavyera Bayramı:
"Gasteig" Kültür Merkezi'nin
içiıtde ve dışında, ezici çoğunluğu
üseli ve üniverâteli gençlerden olu-
san bir kalabalık, değişik orkest-
ralar önünde toplanmış... Dans
ediliyor, bira içiliyor, film izledik-
ten sonra hem eğjeniliyor hem de
tartışıüyor...
Bu renkli bayramda bu yıl Türk
sinemasının adı yoktu. Bilinen ne-
denlere, bir de eldeki avuçtaki bir-
kaç "ijice" filmi şenlikler arasın-
da en iyi biçimde "pazarlamak"
kaygısı eklenince, pirinç ararken
evdeki bulgurdan yoksun kalmak
örneğindeki gibi tatsız durumlar
çıkıyor ortaya. "Büyük senlik"
düşlenirken, düzeyli, kalburustü
bazı şenliklere katılma olanakla-
rı tepilmiş oluyor. UlusaJ sinema-
mn tanıtılraası yolunda yeni bir
düzenlemeye gidiürken, kaçınıl-
maz bir geçiş dönemi yaşanacak
galiba... Işte bir örnek daha: 28
haziran günü başlayan La Rochel-
le Şenliği'nde de tam on yıl süren
kesintisiz bir varhktan sonra bu yıl
Türk filmi yok...
Doğrusunu isterseniz, Münih
Şenliği'nde genç bir Türk yönet-
men adayı vardı. Ünlü Münih Si-
nema ve Televizyon Okulu'nun
son sınıf öğrencilerinin gerçekleş-
tirdikleri on ild kısa fılmden olu-
san toplu gösteri, diğer Alman
fihnleri yanında Filmfest'in prog-
ranunda yer almaktaydı. Bu ög-
renciler arasında, "Kalabahk
Zamanı" (Rasch Aua) adh 14 da-
kikalık çahşmayı gerçekleştiren
genç, 1963 doğumlu Ergün Çe-
vik'ti. Sekiz yaşmdayken geldiği
Almanya'da koy kökenli bir iasan
olarak kent yaşamında kayboldu-
ğnnu söyleyen Çevik, yaşh bir ka-
dının, kalabalığın yoğun olduğu
bir saatte, metroda yönûnü bula-
mamasını anlatıyordu. Durağan
görüntülerin hızü bir kurguyla peş
peşe verilmesiyle gerçekleşen ke-
sintiü, nokta nokta devinim, yaş-
lı kadının yaşadığı iç kopukluğu
ve çevresine yabancı kalışım sim-
geleyen, içerikle uyumlu bir biçim-
sel deneme oluşturmaktaydı.
Ergün Çevik, yakında gerçek-
leştireceği konulu diploma filmin-
de de öz yasamından yola çıkacak.
Almanya'da tanm alarunda uygu-
lamalı eğitim yaparak Türkiye'ye
dönmeyi ve kooperatif kurmayı
tasarlayan, aralannda babasımn
da bulunduğu bir gnıp köylünün,
yabancı ellerde yaşadıklarını an-
latacak. Ergün'ün babası hâlâ dö-
nememiş Türkiye'ye...
Wheatland Vakfı'nın Uluslararası YazarlarKongresi ABD'deyapıldı
Yüz yazar dünyayı tartıştı
18 HAZİRAN - JO TEMMUZ 1990 ^
5. KURULUŞ YILINDA V E S T E L l N DEĞERL1 KATKILARIYLA
NEPtM GÜRSEL
SAN FRANCISCO — Ann
Getty'nin kurduğu VVheatland
Vakfı'nın her yıl düzenlediği ulus-
lararası yazarlar kongresi bu kez
Amerika'nuı San Francisco ken-
tinde yapıldı. Kongrede Güney
Amerika, Ortadoğu ve Afrika
edebiyatlarının dışında hemen
tüm dünya edebiyatları hakkında
bildiriler sunuldu. Uzakdoğu ül-
kekrinden gelen yazarlar, özellik-
le de Çin ve Japon delegasyonla-
n çoğunluktaydı.
"Çagdaş Tnrkiye'nin Yaansal
Manzarası" adh bildirimi Bulgar,
Sloven, Çek, Rumen ve Yugoslav
yazarlannın bildirileriyle birlikte
sundum. Aramızda bir Yunanlı-
mn bulunmayışından duyduğum
üzüntüyü de aynca belirttim. Oy-
sa Fransız, Italyan, Alman, tngi-
üz ve trlanda edebiyatlanrun, yani
Batı Avrupa ulkeleri edebiyatla-
nnın tanıtılması için özel panel-
ler düzenlemişti. Japon, Çin, K>
nada, Amerika, Sovyetler Birliği
hatta Kore edebiyatlarının tanıtı-
mı için de.
VVbeatland Vakfı'nın daha ön-
ceki yıUarda çeşitli Avrupa kent-
lerinde gerçekleştirdiği kongTeler-
le karşılaştırıldığında, San Fran-
ORTA VE DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ PANELİ — ABD'nin San Francisco kentindeki Yazarlar Kongresi kapsamında dttzenlenen
Orta ve Doğu Avrupa ulkeleri paneline (soldan saga)Boris Christov, Nedim Gürsel, Norman Manea, Antonin Liehm, Hana Ponkka,
Tomaz Salamun ve Dnbravka Ugresic kaüldılar.
cisco kongresinin bellı bir konu-
ya yönelik olmadığı ilk bakışta
dikkati çekiyordu. Konu Doğu-
Batı diyaloğu çerçevesinde genel
olarak edebiyattı, yalnızca edebi-
yat. Ama yine de siyasaJ tartışma-
lar ağır bastı. Sömürgeci Batı'nın
suçluluk duygusu, Japon toplu-
munun Batılılaşma surecinde ge-
leneksel değerlerinden uzaklaşma-
sı, doğa ve çevre sorunlan, göç-
men yazarların uyum sağlamada
karşılaştıklan kültürel güçlükler,
sosyalist ülkelerde yaşanılan son
gelişmeler ve elbette Sovyetler Bir-
liği 'nin geleceği.
Zaten Sovyet delegasyonunun
seçiminde çeşitli cumhuriyetlerin
temsih'ne özen gÖsterUmiş, ama
nedense halkları Müslüman olan
cumhuriyetlerden hiçbir yazar da-
vet edilmemişti. Çin'den çağnlan
ve aralannda Kültür Bakanı
Wang Meng'in de bulunduğu bir-
çok yazara ise ülkeden çıkış izni
verilmemişti. Kongreye katılan
Çinli yazarların büyük çoğunlu-
ğu Tienanmen olaylanndan son-
ra Batı'ya sığınmış ya da Batı'da
bulunduklan için ülkelerine döne-
memiş yazarlardı.
Kinıler yoktu ki San Francis-
co'da? Amerikah şair Merwin,
Ingiliz tiyatro yazan Christopher
Hamton, Fransa'dan Julia Kris-
teva, Belçika'dan Pierre Mertens,
Almanya'dan Hans Magnus En-
zensbergher, Japon Oe Kenjabu-
ro, ttalyan yayıncı Inge Fdtrinel-
li, unlü Penguin Books'un yöne-
ticisi Peter Mayer...
Yüze yakm yazar ve dünyanın
bellibaşh gazetelerinin edebiyat
eleştirmenleri dört gun boyunca
kendi deneyimlerinden yola cıka-
rak kültür ve dünya sorunlaruu
tartıştılar.
Suzanne Vega'nın son albümü 'Days ofOpen Hand\ yılın en iyi çalışmalarından
Metropol düşleriSuzanne Vega, yeni çalışması 'Days of Open
Hand'le bizi kendi düşsel âleminin içlerine
çekiyor.
Ancak Suzanne Vega'nın,
1985'teki çıkısıyla, dönemin pop
Metropol düşleri. Suzanne Ve- hengâmesi içinde bir tabuyu,
ga'nın son albümü Days of Open "ozanlann zamanı geçti" tabusu-
Hand'i bu iki sözcük özetleyebi- nu kırmayı başardığım da teslim
YAVUZ BAYDAR
lir ancak. VVoody Allen, Andy
Warhol ve I/tn Reed gibi tipik bir
New York mamulatı olan bu ilginç
besteci/şarkıcı/giiarist, düşsel bir
metin/müzik bütünlüğü oluşturan
son çalışmasıyla, büyük yankılar
yaratan Solitude Standing albü-
münden sonraki üç yıllık arayı da
noktalamış oluyor.
Yaklaşık beş yıldır müzik dün-
yasında kendinden söz ettiren bir
isim Suzanne Vega. 1985'te Sozan-
ne Vega başlığı altında çıkardığı
ilk yapıtı, sonraları şiddetlenecek
olan "kadın ozanlar" rüzgânmn
ilk esintilerini getirmişti modern
muziğe. Vega, yaşama derin bir bi-
linçle bakan, özlü bir metin araş-
tırması içine giren —böylece de
Joni Mitchell ve Rickie Lee Jones
gibi eskilerin inhisarını kıran—
yeni bir kuşağın ilk temsilcilerin-
den biri olarak gösterildi, göste-
riliyor.
etmek gerekiyor. 1987'de çıkan
Solitude Standing, içinde taşıdığı
başkalıkla, r>ek çok ozan/besteci
kadına cesaret yolu açtı ve gerisi
çorap söküğü gibi geldi.
Yeni çalışması Days of Open
Hand'de kendi düşler âleminin iç-
lerine çekiyor bizi Vega. önceki
aJbümünde —Luka gibi bazı bes-
telerde— evde çocuklara uygula-
nan şiddet gibi "nesnel" temaları
işlemişti. Kent ortasındaki bireyin
belirli anlar, dekorlar içindeki in-
sansal durumunu de alnuştı. An-
cak bu kez, hiçbiri "hit" olmaya
aday gibi görünmeyen, birbirin-
den sade bestelerinde, bilinçdışı-
nın tabloları var. Geçenlerde
Stockholm'de düzenlediği bir ba-
sın toplantısında, bestelerine ba-
kışını şöyle açıkhyordu. "Her bi-
ri benim için birer filmdir. Biitıin
bu filmleri düşlerin mantığı yön-
lendirir. Eskiden daha çok nostal-
jik öğder ağır basardı şarkılanm-
da. Ama artık geçmişi bıraktım.
Şimdiye ve gelecege yoneldim ar-
Ok: kuçiik küçuk kehaneüerde bu-
lunmayı seviyorum. Bütün beste-
lerira, şu ya da bu şekilde, tanıdı-
gım/yaşadığım şevlerle ilintili. Ki-
mi zaman da içinde bülunmadı-
ğım durumlan 30 yaşındaki bir
kadının perskpektifi ile aktarmaya
çahşıyonım."
Albümdeki 11 bestenin tümü-
nün sözleri Vega'ya ait. Bilinç akı-
mına dayalı bir sürrealizm başıboş
imgeler sergileyen şarkılar, anlat-
tıkları dünya>-a koşut, düşsel bir
müzikle bütünleşmiş durumda.
Birkaçı dışında bestelerin çoğu-
nun altında Vega ile topluluğunun
tuşlulannı çalan —sevgilisi— An-
ton Sanko'nun imzası var.
Ancient Heart'taki çizgiyi yeni
albümünde yakalayaraayan Tani-
ta Tikaram'ın tersine, Suzanne Ve-
ga, Solitude Standing'deki başa-
nsını birkaç adım ilerletmiş görü-
nüyor. Bunun nedeni, kanımca,
iyiden ıyiye folk-rock etkilerinden
uzaklaşmış ohnası, müziğini taşra
pürüzlerinden temizlemesi. Tam
anlamıyla bir metropol muziği,
Days of Open Hand'de sunulan.
Kendi mıtolojisiyle birlikte.
BEŞ YILDIR ÜNLÜLER ARASINDA — Suzanne Vega, ilk kez bes
>ıl önce çıkardığı albumuyle kadın ozanlar nizgânnın ilk esintileri-
ni getirmifti. tlk albunıü"Solitude sianding" adlı albüro izlemisti.
Pendik'te oyun
söyleşi, dinleri
• Költür Servisi — Pendik
Belediyesi tarafından
düzenlenen kültür
etkinlikleri sürüyor. Halit
Ergün'ün yonettiği
"Palyaço" adh çocuk
oyunu 14 temmuz cumartesi
günü li.Offde Pendik'te
sergilenecek. Aym gün
19.00'da Müştak Erenus'un
şiir dinletisi ve söyleşisi,
Renan Bilek'in gitar
dinletisi izlenebilir. Pendik-
Içmeler Çocuk Parkı'nda
ise 15 temmuz pazar günü
Güten Dayıoğlu'nun
söyleşisi ve Aysun
Timurcan'ın dinletisi yer
alıyor.
Fonda
yolşııy.ilık
• ANKARA (Mak Ajans)
— Basbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu'nun
Sinema ve Müzik Sanatmı
Denetleme Fonu'nun son üç
yıllık faaliyetlerini
üıcelerken çeşitli usulsüzlük
ve yolsuzluklan tespit ettiği
bildirildi. Denetleme
kurulunun yaptığı inceleme
sonunda, fonun
personelinin yetersiz
olduğu, milyonlarca liranın
karşıhksız olarak
harcandığı, fonun para
kaybına uğratıldığı
belirlendi. Fonun son üç
yılhk faaliyetlerüıin
topiandığı 40 sayfalık
raporda aynca son yıllarda
Türkiye'nin tanıtımının
yüzde 54, bu konudaki
bakanhk harcamasının ise
yüzde 41 azaldığı
kaydedildi.
OzİMİgi'nin ilk
kaseti
• Kültür Serrisi — Husnü
özbügi'nin "Torlak
Kemal... Sıra Neferi" adh
ilk kaseti çıktı. Bütün
bestelerini Hüsnü
özbilgi'nin yaptığı kasette
Hilmi Yavuz, Nâzım
Hikmet, Bülent Ecevh,
Ibrahim Ergin, Hüseyin
Ülkü, Sabahattin Ali,
Rafael Alberti, Yaşar Miraç,
Ali Yüce, Timur Selçuk'un,
şiirlerinden bestelenen
çahşmalar yer alıyor. Müzik
yönetmenliğini Hayri
Şahin'in yaptığı kasette
sarkılan Hüsnü özbilgi
yorumluyor.
'Pir Sultan
AbdaT
• KMItir Servisi — Ankara
Birlik Tiyatrosu, 'Pir Sultan
Abdal' adlı oyunu bugün
ve yann saat 21.00*^6
Bahçelievler Ünverdi
Sineması'nda sahneleyecek.
Müziklerini Grup
Kızılırmak'ın hazırladığı
oyunda özel bir keman
grubu da yer alacak.
Günümüze göndermeler
yapan oyun Ünverdi
Sineması'ndan sonra
Açıkhava Tiyatrosu'nda da
sahnelenecek.
Goethe
biyografisi
• Kültur Servisi — Çağdas
ttalyan edebiyatımn
yazarlanndan Pietro
Citati'nin son çahşması
ünlü Alman yazar
Goethe'nin biyografisi.
Adelphi yayınevi tarafından
çıkacak olan kitapta Citati,
Goethe'nin dünyasında
Wilhelm Meister
Lehrjahre'den Faust'a dek
uzanan bir yolculuk
yapıyor. Yazara göre
"Goethe eserleri tüm bir
19. yiizyılı yaşatıyor. Okur
kin ve parodi zevkini
duyumsarken mitos
düşüncesini modern bir
çizgide izliyor."
Man Ray
sergisi
• Kültür Servisi — öncü
fotoğraf sanatının ünlü adı
Man Ray'in doğumunun
100. yılında Venedik'teki
Fortuny sarayında bir sergi
açıldı. 26 ağustosa dek açık
kalacak sergide sanatçının
150 yapıtı sergileniyor.
Uç boyutlu
graffitti
• Kültür Servisi — Levent
Arslan'ın Dünya Sineması
fuayesinde açtığı "Grafart
Sergisi" 15 temmuz tarihine
kadar görülebilecek. Levent
Arslan, gerçekleştirdiği bu
üçüncü sergisinde özgün bir
yöntem denediğıni, ahsap
bir zemin üzerinde yükselen
duvar yazılanyla "üç
boyutlu graffitti" denemesi
yaptığını söylüyor.
UGÜN
• Çlzgl Mizah' Turhan
Selçuk'un 'Çizgi Mizah'
üzerine söyleşisi saat
16.30'da Kartal Sanat
Evi'nde (Istasyon Cad. Na
36 Kartal).