23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
*Jnus'un 25» yılı • Kültür Servisi — Karikatür ve gülmece dergisi Linus'un ilk sayısı 25 yıl önce (1965) bir nisan sabahı yayımlanmıştı. 1960*10011 çocuklan Charlie Schultz'un kahramanlan ve ünlü Snoopy'le birlikte büyüdü. 1965'ten bu yana çeyrek yüzyıl geçti. Bu sürcçte Linus da değişimler yaşadı. 1990'ın Linus'u, yalnızhk, uyuştunıcu ve çevre sorunlan gibi konular üzerinde de dumyor. Son olarak Italya'da 25 yılın Linus dergilerini bir ciltte toplayan bir de kitap yayımlandı. 320 sayfalık bu kitap, çizer Schultz'un sayılan 20 bini aşan kahramanlan ile bir aile albümü niteliğinde. Ifeni Dügün'de 'ktiltürstizleşme' • Kiiltür Servisi — Yeni Düşün dergisinin Yaz '90 sayısında "kültürsüzleşme" olgusu Selahattin Bağdath, Tektaş Ağaoğlu, Ahmet Oktay, Ünsal Oskay, ömer B.Canatan, Murat Belge ve Yalçın Yusufoğlu'nun yaalarıyla irdeleniyor. Dergide Fazıl Hüsnu Dağlarca'nın "Sevgi Dörtlükleri", Fethi Naci'nin Eleştiri Gunluğü, Shakespeare'in "Fırtına", Ferit Edgü'nün "Yanardağın Içinden Dokuz Not", Tomris Uyar'm "ölüleri Konuşturmak", Jale Parla'nın "lanzimat Romanında Babalar ve Oğullar", llya Ehrenburg'un "Devrim Sonrası Sol Sanat", Mehmet Rifat'ın "Anlatı Üretrae ve Anlatı Çözme Stratejileri", Şârâ Sayın'ın "Çağdaş Avusturya Yazını" başlıkh yazıları, Bedirhan Toprak'ın Ahmet Oktay'la söyleşisi, Cevat Çapan'ın çevirisinden Hacidakis'ten şarkı sözleri, Erdal Oz'ün "Ahmet Muhip Dranas'la" başhklı yazısı, Brochier ve Fusco'nun Umberto Eco'yla söyleşisi, Suzanne K.Langer'in "Sanatsal Anlamlamanın Oluşumu" yazısı ve Edip Cansever'in mektupîarı da yer alıyor. GösterTnin temmuz sayısı • Kiiltür Servisi — Hürriyet Gösteri dergisinin temmuz sayısında edebiyat, tiyatro, sinema, plastik sanatlar konulannda yazı ve söyleşiler yer alıyor. Derginin sayfalan arasmda llhan Berk, SaJâh Birsel, Konur Ertop, "*ilmi Yavuz'un imzaları da var. önay Sözer, Mürşide ,^meli'nin resimlerini, Sevda Şener ve Gülşen Karakadıoğlu tiyatro kurultayını, Necati Cumalı "Şevki Bey"i yazmış. Mahmut Tali Ongören belediyeler ve şenliklerini, Sezer Tansuğ, Doğan Paksoy'un resimlerini konu edinmiş. Dergide Ibrahim Oluklu ile bir söyleşi, Ludmilla Behramoğlu'nun Yusuf Taktak eleştirisi, Necati Güngör'ün bir öyküsü, Ünsal Oskay'ın "enformasyon toplumu" konulu yazısı, Zehra Ipşiroğlu'nun "ölü Ozanlar Derneği" fılmi üzerine gençlerin yorumlannı ele alan yazısı, Can Külahhoğlu'nun Bedri Baykam'ın son sergisi üzerine bir değerlendirmesi, Cezmi Ersöz'ün Seyhan Erözçelik'le 80'li yıllar ve şiiri üzerine konuşması, Nazif Topçuoğlu ile bir fotoğraf söyleşisi de okunabilir. 'Nasreddin Hoca' yanşması • Kiiltür Servisi — 10. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması'nda dereceye girenler plaketlerini Devlet Bakanı Mehmet Yazar'dan aldı. Karikatürcüler Derneği ile Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği'nin birlikte düzenlediği yarışmaya 40 ülkeden 500 sanatçı katılmıştı. Büyuk ödülü kazanan Yugoslav Vladimir Borojeviç'in de katıldığı ödül töreninde aynca başan ödülü alan Rumen Horatiu Mihaiu, Kâmil Yavuz, Arif Kutca ve F. Almanya'dan Meray Ülgen de bulundu. Törende bir konuşma yapan Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu üyesi Tan Oral şunları söyledi: "Hoca'yı eşeğe düz bindirince, ters giden işlerin düzeleceğini sananlann engellemeleri geride kalırken, yarışma yine eski düzeyine erişti. Şimdi bunu daha da güzelleştirmemiz gerekiyor. Varsın Hoca eşeğe ters binsin, ama halkların kardeşliği ve dostluğu düşüncesi kimseye ters gelmesin" 10. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yanşması sergisi önümüzdeki günlerde tstanbul'da açılacak. Pink Floyd müzigiyle bale » ANKARA (AA) — Yeni sezonda özgün Türk opera ^erlerine ağırlık verecek Devlet Opera ve Balesi, Halk danslannın modernize edildiği baleler ve gençler için Jethro-Tull, Pink Floyd gibi topluluklann müziklerinden olusan modern baleler hazırlayacak. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Erol Gömürgen ekim ayından itibaren plak yayınına başlayacaklannı, ilk olarak Adnan Saygun'un "Yunus Emre" oratoryosunun Türkçe olarak plak haline getirileceğini söyledi. Kültür Bakanlığı tarafından sipariş olarak hazırlatılan çeşitli yeni operalann seslenc'irilmesini dUşündüklerini belirten Genel Müdür Gömürgen, Azeri operalannın gördüğü büyük ilgi üzerine Süleyman Azeşkerofun "Zengin Babanın Fakir Oğlu" adlı müzikal "Meşhed-i lbad"la dönüşumlü olarak gösterime gireceğini söyledi. Genç ressamların başansı • ANKARA (AA) — Uluslararası Havaalık Federasyonu'nun (FAI)> Uluslararası Hava Uzay Eğitim Komitesi (CIEA) tarafından düzenlenen ve Türkiye elemeleri Türk Hava Kurumu'nca yapılan "sessiz uçuş" konulu resim yarışmasında, 5-8 yaş grubunda Güneş Şahin (7) dünya birincisi, 13-16 yaş grubunda da Engin Baspınar (15) dünya ikincisi oldu. KISKANÇ HANIMLAR, GÖZÜ DÖNMÜŞ BEYLER: Bufılmı uledikıen sonra tehhkeh ıltfkılerinızı gözden geçtreceksına! KÜLTÜR-SANAT O. ULUSLARARASI MÜNİH FtLM FESTİVALİ CUMHURİYET/5 MERYL STREEP • ROSEANNE BARR Bcyoğlu DÜNYA (149 93 81) - 12 00 14 15-16 30-18.45-21.00 KAOIKOy (337 74 00) 11.00 13.15-15 15-17.30-19.30-21.30 Ankırı K1ZILIHMAK |125 53 93) • IZmir ÇIKAR [14 48 61) TC KULTUR BAKANLIĞI TÜRK VE ISLAM ESERLER1 MUZESI B A L K A N NACİ İSLİMYELİ Kazakistanlıyönetmen SerikAprimov, Sovyet Yönetmenler Birliği'nden hoşnut değil 4 Bir de yakngaç kız koy'"SotıDurak", Aprimov'un ilk filmi. "Verdiğim senaryoyu yahşi bulmadılar. Bir de yalmgaç kız koy, dediler" diyor Aprimov. Sonra ekliyor: "Bir parça da seks istediler". Böylece "yahngaç"m "çıplak" demek olduğu anlaşılıyor. MEHMET BASUTÇU MÜNtH — "Verdigim senarvo- yn yahşi bnlmadılar. Bir de yakn- gac kız koy, dediler..." Bu sözleri söyleyen genç, ilk ko- nulu fılmi "Son Durak"ı geçen yıl çekmiş olan Kazakistanh yönet- men Serik Aprimov. Vakındığj in- sanlar ise Kazak Film Stüdyosu yöneticileri. Aynca, fîlmine çok az ilgi gösteren Sovyet Yönetmenler Birliği "Goskino'*dan da pek hoş- nut değil... Serik Aprimov ile "Türkçe" ko- nuşuyoruz. özel bir Türkçe bu. Ortak birçok sözcüğümüz var, ama bazılannın anlamını çıkara- bilmek için Ingilizceye gereksirüm duymaktayız. örneğin, yalmgaç sözcüğünün temelindeki öz Türk- çe kök, Aprimov "Bir parça da seks istediler" dediğinde, apaçık ortaya çıkıyon Çıplak demek ya- Iıngaç... Askerliğini bitirdikten sonra doğduğu köye dönen genç Yer- ken'in, çevresine yepyeni gözlerle bakarak, sevdiklerinin içinde ufa- lanıp gittikleri güncel küçük so- runlan ve "az gelismiş" Kazakis- tan'ın gerçeklerini çok daha deği- şik bir yaklaşımla irdelemesini an- latan "Son Duıak", 8. Münih Şen- liği'nde "Genç Sovyet Sineması" başlığıyla sunulan altı fılm arasın- da yer almaktaydı... Son yıllarda artan ilgiye karşın, özellikle az gelişmiş olarak nite- lenen bazı Sovyet cumhuriyetle- rinde gerçekleştirilen fîlmlerin, o yörenin diliyle seslendirilmiş öz- gün ömeklerini görüp seçmek ve Batı dünyasında düzenlenen şen- ükJere getirebilmek her zaman ko- lay olmuyor. Bir filmin Sovyet Rusya'dan çıkabilmesi için özel bir izne artık gerek duyulmamasına KARADENIZ'DE GECE KARANLIKTIR — Münih Film Festivali'nde Genç Sovyet Sineması'na da bir bölüm aynJdı. Bu böiiimde Vftssili Pitschnl'nn "Karadeniz'de Gece Karanlıknr" adiı filmi de yer alıyordu. karşın, birçok yapıt aday olarak seçici kurullann önüne gelemeden bürokratik ağlann ilmeklerine ta- kılıp kalmakta. Bu durumda, şen- lik yöneticileri Doğu Avrupa'yı ve Asya'yı kanş karış dolasarak, iz- ledikleri yüzlerce film arasından bazılannı seçip önümüze getiri- yorlar. "Filmfest Müncben'in programından sorumlu eleştirmen dostumuz Klaus Eder de "Son Dnrak"ı böyle bir gezi sırasında Kazakistan'da görüp beğenmiş. Film, Münih'ten sonra Fransa'ya, La Rochelle Şenliği'ne, Serik Ap- rimov ile biriikte gidecek. Aslında, bu yıl 23 haziran / 1 temmuz tarihleri arasında 103 fılmden oiuşan duzeyli ve zengin bir program sunan 8. "Filmfest München" ile "La Rochelle Film Şenligi" arasında birçok ortak nokta var. Her ikisi de birer "si- nema oknln" ya da "yaz sinemateki" nitelikleriyle egiticı bir işlev yüklenen, yıllar boyunca izledikleri tutarlı çizgiyle kendile- rini kanıtlamış olan başanlı birer "odülsitz şenlik" örneği... Bu tür şenliklerde nicelikten çok nitelik, flaş adlardan çok sinemasal öz- günlük önemli. Değişik türlerde- ki yeni denemelere, bağımsız yö- netmenlerin yapıtlanna ve sine- malan az tanınan ülkelerden ge- len filmlere geniş bir yer aynüyor. tşte sayılanyla Münih örneği: Gü- ney Kore sinemasının ustalanndan bn Kwon-Taek dokuz yapıtıyla ta- nıtıhrken altmış sayfahk bir kitap- çıkta tngilizce ve Almanca olarak yönetraenin sanat yasamını ve filmlerini tanıtan doyurucu yazı- lar ve belgeler yer alıyor, genç zen- ci sinemasından ve altmışlı yıllar- da Hollywood dısında savasım ve- ren yönetmenlerin çalışmaların- dan örnekler getiren dokuz fikn, "Bağımsız sinema" başljğı aJtın- da sunuluyor; aralarında Fassbi»- der*in de bulunduğu yönetmenle- rin filmlerinde, kameranın ardın- da başarüı olan Avusturyalı sanat- çı Xaver Scmvarzenberger'in 1986 yümdan bu yana yonettiği üç film "Ustalara Saygı" bölumünde yer alıyor; çocuklar da unutulmamış, onlara seslenen on sekiz film se- çilmiş... Bu durumda, Münih Şen- liği'nde bir hafta içinde, yüz binin ustunde bilet kesilmesini doğal karşılamak gerekir. Kaldı ki şen- lik salt bir sinema bayramı oLma- nın ötesinde, sözcüğun tam anla- mıyla bir Bavyera Bayramı: "Gasteig" Kültür Merkezi'nin içiıtde ve dışında, ezici çoğunluğu üseli ve üniverâteli gençlerden olu- san bir kalabalık, değişik orkest- ralar önünde toplanmış... Dans ediliyor, bira içiliyor, film izledik- ten sonra hem eğjeniliyor hem de tartışıüyor... Bu renkli bayramda bu yıl Türk sinemasının adı yoktu. Bilinen ne- denlere, bir de eldeki avuçtaki bir- kaç "ijice" filmi şenlikler arasın- da en iyi biçimde "pazarlamak" kaygısı eklenince, pirinç ararken evdeki bulgurdan yoksun kalmak örneğindeki gibi tatsız durumlar çıkıyor ortaya. "Büyük senlik" düşlenirken, düzeyli, kalburustü bazı şenliklere katılma olanakla- rı tepilmiş oluyor. UlusaJ sinema- mn tanıtılraası yolunda yeni bir düzenlemeye gidiürken, kaçınıl- maz bir geçiş dönemi yaşanacak galiba... Işte bir örnek daha: 28 haziran günü başlayan La Rochel- le Şenliği'nde de tam on yıl süren kesintisiz bir varhktan sonra bu yıl Türk filmi yok... Doğrusunu isterseniz, Münih Şenliği'nde genç bir Türk yönet- men adayı vardı. Ünlü Münih Si- nema ve Televizyon Okulu'nun son sınıf öğrencilerinin gerçekleş- tirdikleri on ild kısa fılmden olu- san toplu gösteri, diğer Alman fihnleri yanında Filmfest'in prog- ranunda yer almaktaydı. Bu ög- renciler arasında, "Kalabahk Zamanı" (Rasch Aua) adh 14 da- kikalık çahşmayı gerçekleştiren genç, 1963 doğumlu Ergün Çe- vik'ti. Sekiz yaşmdayken geldiği Almanya'da koy kökenli bir iasan olarak kent yaşamında kayboldu- ğnnu söyleyen Çevik, yaşh bir ka- dının, kalabalığın yoğun olduğu bir saatte, metroda yönûnü bula- mamasını anlatıyordu. Durağan görüntülerin hızü bir kurguyla peş peşe verilmesiyle gerçekleşen ke- sintiü, nokta nokta devinim, yaş- lı kadının yaşadığı iç kopukluğu ve çevresine yabancı kalışım sim- geleyen, içerikle uyumlu bir biçim- sel deneme oluşturmaktaydı. Ergün Çevik, yakında gerçek- leştireceği konulu diploma filmin- de de öz yasamından yola çıkacak. Almanya'da tanm alarunda uygu- lamalı eğitim yaparak Türkiye'ye dönmeyi ve kooperatif kurmayı tasarlayan, aralannda babasımn da bulunduğu bir gnıp köylünün, yabancı ellerde yaşadıklarını an- latacak. Ergün'ün babası hâlâ dö- nememiş Türkiye'ye... Wheatland Vakfı'nın Uluslararası YazarlarKongresi ABD'deyapıldı Yüz yazar dünyayı tartıştı 18 HAZİRAN - JO TEMMUZ 1990 ^ 5. KURULUŞ YILINDA V E S T E L l N DEĞERL1 KATKILARIYLA NEPtM GÜRSEL SAN FRANCISCO — Ann Getty'nin kurduğu VVheatland Vakfı'nın her yıl düzenlediği ulus- lararası yazarlar kongresi bu kez Amerika'nuı San Francisco ken- tinde yapıldı. Kongrede Güney Amerika, Ortadoğu ve Afrika edebiyatlarının dışında hemen tüm dünya edebiyatları hakkında bildiriler sunuldu. Uzakdoğu ül- kekrinden gelen yazarlar, özellik- le de Çin ve Japon delegasyonla- n çoğunluktaydı. "Çagdaş Tnrkiye'nin Yaansal Manzarası" adh bildirimi Bulgar, Sloven, Çek, Rumen ve Yugoslav yazarlannın bildirileriyle birlikte sundum. Aramızda bir Yunanlı- mn bulunmayışından duyduğum üzüntüyü de aynca belirttim. Oy- sa Fransız, Italyan, Alman, tngi- üz ve trlanda edebiyatlanrun, yani Batı Avrupa ulkeleri edebiyatla- nnın tanıtılması için özel panel- ler düzenlemişti. Japon, Çin, K> nada, Amerika, Sovyetler Birliği hatta Kore edebiyatlarının tanıtı- mı için de. VVbeatland Vakfı'nın daha ön- ceki yıUarda çeşitli Avrupa kent- lerinde gerçekleştirdiği kongTeler- le karşılaştırıldığında, San Fran- ORTA VE DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ PANELİ — ABD'nin San Francisco kentindeki Yazarlar Kongresi kapsamında dttzenlenen Orta ve Doğu Avrupa ulkeleri paneline (soldan saga)Boris Christov, Nedim Gürsel, Norman Manea, Antonin Liehm, Hana Ponkka, Tomaz Salamun ve Dnbravka Ugresic kaüldılar. cisco kongresinin bellı bir konu- ya yönelik olmadığı ilk bakışta dikkati çekiyordu. Konu Doğu- Batı diyaloğu çerçevesinde genel olarak edebiyattı, yalnızca edebi- yat. Ama yine de siyasaJ tartışma- lar ağır bastı. Sömürgeci Batı'nın suçluluk duygusu, Japon toplu- munun Batılılaşma surecinde ge- leneksel değerlerinden uzaklaşma- sı, doğa ve çevre sorunlan, göç- men yazarların uyum sağlamada karşılaştıklan kültürel güçlükler, sosyalist ülkelerde yaşanılan son gelişmeler ve elbette Sovyetler Bir- liği 'nin geleceği. Zaten Sovyet delegasyonunun seçiminde çeşitli cumhuriyetlerin temsih'ne özen gÖsterUmiş, ama nedense halkları Müslüman olan cumhuriyetlerden hiçbir yazar da- vet edilmemişti. Çin'den çağnlan ve aralannda Kültür Bakanı Wang Meng'in de bulunduğu bir- çok yazara ise ülkeden çıkış izni verilmemişti. Kongreye katılan Çinli yazarların büyük çoğunlu- ğu Tienanmen olaylanndan son- ra Batı'ya sığınmış ya da Batı'da bulunduklan için ülkelerine döne- memiş yazarlardı. Kinıler yoktu ki San Francis- co'da? Amerikah şair Merwin, Ingiliz tiyatro yazan Christopher Hamton, Fransa'dan Julia Kris- teva, Belçika'dan Pierre Mertens, Almanya'dan Hans Magnus En- zensbergher, Japon Oe Kenjabu- ro, ttalyan yayıncı Inge Fdtrinel- li, unlü Penguin Books'un yöne- ticisi Peter Mayer... Yüze yakm yazar ve dünyanın bellibaşh gazetelerinin edebiyat eleştirmenleri dört gun boyunca kendi deneyimlerinden yola cıka- rak kültür ve dünya sorunlaruu tartıştılar. Suzanne Vega'nın son albümü 'Days ofOpen Hand\ yılın en iyi çalışmalarından Metropol düşleriSuzanne Vega, yeni çalışması 'Days of Open Hand'le bizi kendi düşsel âleminin içlerine çekiyor. Ancak Suzanne Vega'nın, 1985'teki çıkısıyla, dönemin pop Metropol düşleri. Suzanne Ve- hengâmesi içinde bir tabuyu, ga'nın son albümü Days of Open "ozanlann zamanı geçti" tabusu- Hand'i bu iki sözcük özetleyebi- nu kırmayı başardığım da teslim YAVUZ BAYDAR lir ancak. VVoody Allen, Andy Warhol ve I/tn Reed gibi tipik bir New York mamulatı olan bu ilginç besteci/şarkıcı/giiarist, düşsel bir metin/müzik bütünlüğü oluşturan son çalışmasıyla, büyük yankılar yaratan Solitude Standing albü- münden sonraki üç yıllık arayı da noktalamış oluyor. Yaklaşık beş yıldır müzik dün- yasında kendinden söz ettiren bir isim Suzanne Vega. 1985'te Sozan- ne Vega başlığı altında çıkardığı ilk yapıtı, sonraları şiddetlenecek olan "kadın ozanlar" rüzgânmn ilk esintilerini getirmişti modern muziğe. Vega, yaşama derin bir bi- linçle bakan, özlü bir metin araş- tırması içine giren —böylece de Joni Mitchell ve Rickie Lee Jones gibi eskilerin inhisarını kıran— yeni bir kuşağın ilk temsilcilerin- den biri olarak gösterildi, göste- riliyor. etmek gerekiyor. 1987'de çıkan Solitude Standing, içinde taşıdığı başkalıkla, r>ek çok ozan/besteci kadına cesaret yolu açtı ve gerisi çorap söküğü gibi geldi. Yeni çalışması Days of Open Hand'de kendi düşler âleminin iç- lerine çekiyor bizi Vega. önceki aJbümünde —Luka gibi bazı bes- telerde— evde çocuklara uygula- nan şiddet gibi "nesnel" temaları işlemişti. Kent ortasındaki bireyin belirli anlar, dekorlar içindeki in- sansal durumunu de alnuştı. An- cak bu kez, hiçbiri "hit" olmaya aday gibi görünmeyen, birbirin- den sade bestelerinde, bilinçdışı- nın tabloları var. Geçenlerde Stockholm'de düzenlediği bir ba- sın toplantısında, bestelerine ba- kışını şöyle açıkhyordu. "Her bi- ri benim için birer filmdir. Biitıin bu filmleri düşlerin mantığı yön- lendirir. Eskiden daha çok nostal- jik öğder ağır basardı şarkılanm- da. Ama artık geçmişi bıraktım. Şimdiye ve gelecege yoneldim ar- Ok: kuçiik küçuk kehaneüerde bu- lunmayı seviyorum. Bütün beste- lerira, şu ya da bu şekilde, tanıdı- gım/yaşadığım şevlerle ilintili. Ki- mi zaman da içinde bülunmadı- ğım durumlan 30 yaşındaki bir kadının perskpektifi ile aktarmaya çahşıyonım." Albümdeki 11 bestenin tümü- nün sözleri Vega'ya ait. Bilinç akı- mına dayalı bir sürrealizm başıboş imgeler sergileyen şarkılar, anlat- tıkları dünya>-a koşut, düşsel bir müzikle bütünleşmiş durumda. Birkaçı dışında bestelerin çoğu- nun altında Vega ile topluluğunun tuşlulannı çalan —sevgilisi— An- ton Sanko'nun imzası var. Ancient Heart'taki çizgiyi yeni albümünde yakalayaraayan Tani- ta Tikaram'ın tersine, Suzanne Ve- ga, Solitude Standing'deki başa- nsını birkaç adım ilerletmiş görü- nüyor. Bunun nedeni, kanımca, iyiden ıyiye folk-rock etkilerinden uzaklaşmış ohnası, müziğini taşra pürüzlerinden temizlemesi. Tam anlamıyla bir metropol muziği, Days of Open Hand'de sunulan. Kendi mıtolojisiyle birlikte. BEŞ YILDIR ÜNLÜLER ARASINDA — Suzanne Vega, ilk kez bes >ıl önce çıkardığı albumuyle kadın ozanlar nizgânnın ilk esintileri- ni getirmifti. tlk albunıü"Solitude sianding" adlı albüro izlemisti. Pendik'te oyun söyleşi, dinleri • Költür Servisi — Pendik Belediyesi tarafından düzenlenen kültür etkinlikleri sürüyor. Halit Ergün'ün yonettiği "Palyaço" adh çocuk oyunu 14 temmuz cumartesi günü li.Offde Pendik'te sergilenecek. Aym gün 19.00'da Müştak Erenus'un şiir dinletisi ve söyleşisi, Renan Bilek'in gitar dinletisi izlenebilir. Pendik- Içmeler Çocuk Parkı'nda ise 15 temmuz pazar günü Güten Dayıoğlu'nun söyleşisi ve Aysun Timurcan'ın dinletisi yer alıyor. Fonda yolşııy.ilık • ANKARA (Mak Ajans) — Basbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun Sinema ve Müzik Sanatmı Denetleme Fonu'nun son üç yıllık faaliyetlerini üıcelerken çeşitli usulsüzlük ve yolsuzluklan tespit ettiği bildirildi. Denetleme kurulunun yaptığı inceleme sonunda, fonun personelinin yetersiz olduğu, milyonlarca liranın karşıhksız olarak harcandığı, fonun para kaybına uğratıldığı belirlendi. Fonun son üç yılhk faaliyetlerüıin topiandığı 40 sayfalık raporda aynca son yıllarda Türkiye'nin tanıtımının yüzde 54, bu konudaki bakanhk harcamasının ise yüzde 41 azaldığı kaydedildi. OzİMİgi'nin ilk kaseti • Kültür Serrisi — Husnü özbügi'nin "Torlak Kemal... Sıra Neferi" adh ilk kaseti çıktı. Bütün bestelerini Hüsnü özbilgi'nin yaptığı kasette Hilmi Yavuz, Nâzım Hikmet, Bülent Ecevh, Ibrahim Ergin, Hüseyin Ülkü, Sabahattin Ali, Rafael Alberti, Yaşar Miraç, Ali Yüce, Timur Selçuk'un, şiirlerinden bestelenen çahşmalar yer alıyor. Müzik yönetmenliğini Hayri Şahin'in yaptığı kasette sarkılan Hüsnü özbilgi yorumluyor. 'Pir Sultan AbdaT • KMItir Servisi — Ankara Birlik Tiyatrosu, 'Pir Sultan Abdal' adlı oyunu bugün ve yann saat 21.00*^6 Bahçelievler Ünverdi Sineması'nda sahneleyecek. Müziklerini Grup Kızılırmak'ın hazırladığı oyunda özel bir keman grubu da yer alacak. Günümüze göndermeler yapan oyun Ünverdi Sineması'ndan sonra Açıkhava Tiyatrosu'nda da sahnelenecek. Goethe biyografisi • Kültur Servisi — Çağdas ttalyan edebiyatımn yazarlanndan Pietro Citati'nin son çahşması ünlü Alman yazar Goethe'nin biyografisi. Adelphi yayınevi tarafından çıkacak olan kitapta Citati, Goethe'nin dünyasında Wilhelm Meister Lehrjahre'den Faust'a dek uzanan bir yolculuk yapıyor. Yazara göre "Goethe eserleri tüm bir 19. yiizyılı yaşatıyor. Okur kin ve parodi zevkini duyumsarken mitos düşüncesini modern bir çizgide izliyor." Man Ray sergisi • Kültür Servisi — öncü fotoğraf sanatının ünlü adı Man Ray'in doğumunun 100. yılında Venedik'teki Fortuny sarayında bir sergi açıldı. 26 ağustosa dek açık kalacak sergide sanatçının 150 yapıtı sergileniyor. Uç boyutlu graffitti • Kültür Servisi — Levent Arslan'ın Dünya Sineması fuayesinde açtığı "Grafart Sergisi" 15 temmuz tarihine kadar görülebilecek. Levent Arslan, gerçekleştirdiği bu üçüncü sergisinde özgün bir yöntem denediğıni, ahsap bir zemin üzerinde yükselen duvar yazılanyla "üç boyutlu graffitti" denemesi yaptığını söylüyor. UGÜN • Çlzgl Mizah' Turhan Selçuk'un 'Çizgi Mizah' üzerine söyleşisi saat 16.30'da Kartal Sanat Evi'nde (Istasyon Cad. Na 36 Kartal).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle