20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZÎ-ROPORTAJ 11 TEMMUZ 1990 V / L (, t V C E R R A H O 0 I. iD E G I S E N L A T I N A M E R I K A Yıldayüzde 50007 bulan hiper enflasyon,Latin Amerika'nın 'eskizengiri ülkesinde hem sanayiyi hem demokrasiyi tehdit ediyo Arjantin Kriz Cumhuriyeti Jorge Mendez'in kftapçı dükkânına tesadu- fen girdim. Mendoza'nın fıstık şekerlemesi ko- kan ayaz kış aksamlanndan biriydi. Buğulan- mış vitrinde Buenos Aires'te arayıp bulama- dığım bir kitap dikkatimi çekmişti. Başken- tin görkemli, şık kitapçılannda bulamadığım kitaba Şili sımnndaki bu ırak Arjantin ken- tinde rastlamak hoşuma gitmişti. Nasıl konuşmaya başladık hatırlamıyorum. Jorge Mendez kitaplan sardıktan sonra anlat- maya başladı. Üzerinde eski fakat özenle gi- yildiği belli olan yelekli gri bir takıra eibise vardı. Bu kitaplıktaki tüm kitaplan neredey- se teker teker satın alarak bir araya getirebU- mişti. Çok fakir bir aileden geliyordu. Ufak- ken okula sırf yemek veriliyor diye gönderil- diğini söylüyordu. tlkokulu bitirdikten sonra babası kendisine ayakkabı boyacısı olmasııu önennişti. Hiç düşunmemişti Mendez. Boya- cı olacağıma yer silerirn daha iyi demişti ken- di kendine. Ve rastlantı, bir kitapçı dükkânın- da iş bulmasına yardım etmişti. Kitaplan keş- fettikten sonra ise başka hiçbir şey istememiş ve bir gün bir kitapçı dukkânına sahip olma- yı yaşamının hedefi haline getirmişti. Belki kendisine hiçbir zaman bir dükkân satın ala- mayacaktı, ama kitaplar onun olacaktı. Gerçekleştiği rüyasırun paramparça olma- sı 1976'da askerlerin iktidara gelmesiyle baş- lamıştı. Kentte başlayan terörist ve tehlikeli ki- taplar avı, Jorge Mendez'i de askerlerin bir nu- maralı hedeflerinden biri haline getirmişti. Mendez tüm "tehlikeli vayıalan" müşterile- rinden birinin oturduğu yan eve yapılan bir baskın sırasında arabasına yüklemiş ve kent dısına götürtlp yakmıştı. 1983'te diktatörlüğün sona erip Alfonsin hükümetimn işbaşma gel- mesi ile bir çeşit "Arjantin banan" başlamış fakat bu kez de ekonomik sorunlar Mendez- in yakasını bırakmamıştı. Ekonomik krize ye- nik düşen müşteriler, kapıdan içeri gıremez ol- muştu. Kendisi tdefon faturasını ödeyemez ha- le gelmiş, telefonu kapattırmıştı. Hiper enf- lasyonu yakalamak peşinde olan dükkân sa- hibi, kontratı ayda bir yeniliyor, Mendez'den ödeyemeyecefi kiralar istiyordu. Tefeci faizleri isteyen bankalar kredi musluklannj kesmişier- di. "Mevcutu dden çtkardıktan sonra dökkftnı kapatacağım" diyordu gözunde yaşlarla Jor- ge Mendez. 56 yaşındaydı. Bir hayat boyunca yaptığı fedakârlıkiann boşa gitmesine, kül olup yok olmasına yanıyordu. Yavaş yavaş tah- liye ettiği dükkânı gibi içi bosalıyordu Jorge Mendez'in. And Dagları eteğindekı Mendoza da oldu- ğu gibi başkent Buenos Aires'te de insan sık sık bu ülkenin geçmişini ve geçmişle birlikte geleceğinı de tahliye ettiği izlenimine kapılı- yor. Buenos Aires'te göçmen dalgalarını kar- şılayan ilk lirnan olan kentin en eski mahalle- si San Telmo'da yapılan basit bir pazar gezin- tisi bile bu izlenimi uyandırıyor. Endulüs'ün güneşli avlulannın ve Sevilla'nın portakal ağaçları kokan sokaklarının okyanus ötesm- deki kopyası olan San Telmo'da başkentin en zengin antikaa dükkânları bulunuyor. Hemen hemen hepsi 18001er ve 1900'lerin başından kalma olan bu mobilyalann Arjan- tin'e aktığı yıllarda bu ülke Amerika kıtasın- daki en zengin ulkeymiş. Buenos Aires'ten her yıl Avnıpa'ya seyahate giden zengin Arjantin- liler okyanusaşuı gemilerde sabahlan taze sttt içmek için ineklerinı de birlikte götürürlermiş. Zenginlerle birlikte Avrupa'ya buğday balya- lan ve et yığınlan taşıyan şileplere ise dönüş- te, Buenos Aires burjuvazisinin evlerini süs- leyen bu antika mobilyalar yüklenirmiş. Gör- kemli aynalar, değerli ağaçlardan yapılmış ko- modinler, Ingiliz şamdanlan, çay taiumlan ve paha biçilmez biblolar; yeni dünyadaki "fır- satlar ülkesi"ni arayan şaşkın göçmenlerle bir- likte okyanusu geçiyor ve Rio de la Plata'nın zengin toprak ağalannın evlerine vanyorrauş. Bu dönemde yalnız feodal beyler değü, Arjan- tin'in efsanevi toprak zenginliğinin yarattığı orta ve küçük burjuvazi de mobilya, tablo ya da biblo almak gerektiğinde yaJruz ve yalnız Avrupa'ya bakıyormuş. Şimdi ise mobilyalar ve esyalar gerisin ge- riye gene okyanusun öte tarafına geçiyor. tn- güiz ve Fransız şatolanndan sökülerek Bue- nos Aires'e taşınan 1700'lerden kalma sömi- neler, Libertyler, MajoreUer, Ducrotlar bu kez modern konteynerlerin içinde bir kez daha ok- yanusu geçiyorlar. Çttnkü artık bu rnobilya- lann peşinde koşanlar Amerikalı ve Avrupah antikacılardan oluşuyor. 1500 dolara satilan gümüş çay talumlannı, 1900 dolardan alıcı bu- lan gümüş çatal bıçak talumlannı ancak ya- bancılar satın alabiliyor. ArjantinUler, San Tel- mo Meydanı'nda kurulan antika eşya sergisi- nin tezgâhları arasında dolaşıyor. Daha ziya- de Eau Arpege, Chanel 5 gibi eski parfüm şi- selerine gidiyor elleri. Soba üzerinde ısıtılan eski demir ütüleri inceliyorlar; eski gramofon- larda çalan eski tango plaklanm dinliyorlar. Çoğu buraya yumusak kış güneşinin ısıttığı sa- kin bir pazar öğleden sonrası geçirmeye geli- yor. Kimi köşedeki biracı " H Bakoa Bv"ın terasında oturup caz dinliyor. Krizden nispe- ten daha az etkilenen Buenos Aires burjuva- zisi ise bir Paris bistrosunu andıran "La C«- sa de Estaban de Loca"da öğlen yemeği yiyor, ama kimse aüşveriş etmiyor. Mobilyalann patetik geri dönüşüne, gelir- ken olduğu gibi giderken de çaresiz bir insan göçü eşlik ediyor. Arka arkaya gelen diktatör- lüklerin açtığı yaralardan, 60 milyar dolarlık dış borcun boğduğu genç demokrasinin belir- sizliklerinden, yılda yüzde 5000'i bulan enf- lasyondan bitkin düşen Arjantinliler, yuzyı- lın başında buralara büyük ümitlerle gelmis olan dedelerinin topraklanna, Avrupa'ya dö- nüyorlar. Arjantinlilerin yansının kökenini olusturan ttalya ve tspanya, tercih edüen ül- keler arasında ba$ı çekiyor. Ailede bir tspan- yol ya da Italyan dedeye veya nineye sahip oianlar bu iki illkeden birinin pasaportunu he- men alabiliyorlar. Bu kategoriye giren Arjan- tinlilere mutlu azırüık gözüyle gıpta ile bakı- lıyor. ABD, Avustralya ve Kanada sefaretleri önunde vize kuyrukianndan geçilmiyor. Avus- tralya sefareti günden ortalama 100 vize tale- bi ile karşılaştığını açıklıyor. lrlanda sefareti bile vize taleplerinde, geçen yıla nazaran yüz- de 100'lük bir artış kaydedildiğini belirtiyor. Bu göçfln en acıklı tarafı da bu Batı ülkeleri- ne gidenlerin, gdenler gibi köylil değil oku- muş yazmış gençierden oluşmasından kaynak- lanıyor. Tipik bir beyin göçü ile Arjantin en değerli servetlerinden birini daha yitiriyor. Arjantin'in yaşadığı çöküş, San Telmo'nun kibar çerçevesinden çıkinca daha iyi anJasılı- J ^ ^ ' ^ | « f l C 4 ^^Mfi 1 ^ : Buenos Aires'te bir banluı knyraga. Aybaşında maaslannı alan licretiikr, aastnüleri dolara çevirmek İÇİB bankalann ÖDÜade uznn kuynıklar olnstnruyoriar. Askeri diktatöriiüder döKmini geride bmdcu Arjantin, taftll bedd ödemeye devam ediyor. Once Videla diktatörlüğünün kanlı baskısı, arkadan da sürüklendiş derin ekonomik bunalım, Arjantin'i Latin Amerika'nın en zayıf ülkelerinden biri haline getirmiş bulunuyor. Latin Amerika'nın en Avrupalı, en kültürlü, en zengin ülkesinin 50 yıl içinde yuvarlandığı uçurum, yalnız Arjantinlileri değil, ülkeyi yakından tanıyan gözlemcileri de şaşırtıyor. Geçen yıl Bueaos Aires'te meydana gelen oiaylarda yüzlerce dnkkân yafnalan- mış, 14 kişi ölmüş ve sıkıyönetim ilan edllmisti. Gösteriler sırasında tabancası- •ı ve molotof kokteylini gidemeyenler de vardı. KİMLİK KARTI ARJANTİN Yönetim biçimi: İki meclisli federaJ cumhuriyet Baskent: Buenos Aires Resmi dil: tspanyolca Resmi din: <?• 92 Katolik Nüfus: 32.617.000 (1989 tahmini) Para birimi: Austral Yüzolçumü: 2.780.092 km 2 Devlet Baskanı: Carlos Saul Menem Kişi basına yıliık gelir: 2.230 dolar (1984) Ürüııler: Üzüm, mısır, şeker, tütün, soya fasulyesi, taze meyve, buğday, şekerkamışı; et, kimya, tekstil, makine endüstrisi; petrol, dökme demir, uranyum tthalat: 5.8 milyar dolar (1987) Ihracat: 6.3 milyar dolar (1987) Tariznı geUrleri: 545 milyon dolar Tekviz>on: 5.9 milyon (1986) Radyo: 19 milyon (1985) Telefoı: 3.2 milyon (1986) Oknma yazraa oranı: 1* 92 Günlök gazele: 1000 kişiye 88 gazete. yor. Görkemli bir Batı başkenti izlenimi ve- ren Buenos Aires'in 45 dakika I saat uzaklık- taki Liniers, Lomas de Moreno, San Miguel ve San Francisco Solano gibi sanayi banliyö- lerinde karşılaşılan insan manzaralan, Zürih- ten Afrika'ya geçmenin şokunu yaşatıyor. San Francisco Solana'nın susuz gecekondulann- da, aile başına düşen gelir 400 bin lirayı geç- miyor. Lağımlar hatırı sayıhr tepecikler oluş- turan çöplerin arasından akıyor. Burada Ma- nagua ya da La Paz'ın gecekondu mahallele- rinde olduğu gibi saçlan başları birbirine gir- miş analar kapı önünde çamaşır yıkıyor; ço- cuklar sokaklarda çıplak ayak koşuşturuyor- lar. Bu çaresizlik marjinal insanlan kıtanın en bağnaz Katolik kilisesinin kucağına itiyor. Li- niers mahallesindeki Cayetano kilisesinin önünde her ayın 7'sinde yarımşar kilometre- lik kuyruklar oluşuyor. Bazen 1 milyona ya- kın Buenos Airesli "iş ve saglık" gözeten aziz olarak tanınan San Cayetano Kilisesi'nin ka- pısının önüne akşamdan geliyorlar. Kilisenin papazı Ruben Dario, gelenlerin büyük çoğun- İuğunun azizden "iş" talep etmek için dua is- tediğini söylüyor. Bazılan da ellerindeki işi kaybetmemek için şükur duasma geliyor. Ki- lisenin önünde tezgâh kurmuş olan 50 yaşla- nndaki Margarita Fidalgo ise plastikten ya- pılmış sarmısak tutamlanna yapıştınlmış muska-dualar satıyor: "Ey yıice aziz Cayeta- no / İlahi adaletin babası / Evimden gecimi- mi eksik etme / Bana o cömert etini uzat / Seaden bu fani dünya için sadaka tetiyonuB_" diyor bu dualar. Nüfusu 13 milyonu bulan Buenos Aires'te 850.000 kişi; bu tip mahallelerde kurulan or- tak aşevlerinde yemek yiyor. Aşevlerinde ye- mek yiyenlerin yüzde 80*inini 10 yasından kü- çük çocuklar olusturuyor. Okul çocuklan oku- la yemek yemeleri için kardeşlerini de bera- ber getiriyorlar. Televizyonda eğlence prog- ramlannı kesen takdimciler, hali vakti yerin- de olanlardan en yakın kiliseye, sinagoga ya da camiye bağışta bulunmalarını, şeker, un, süt gibi yiyecek yardımı yapmalarını istiyor- lar. Hükümet, taşra kentlerinde maaslannı ödeyemediği memurlara alısverişlerini yapa- bilmeler için gıda bonosu. veriyor. Fakat bu fişlerin karşıbğına güvenmeyen dükkânlar bunian geri çeviriyor. Insanlann birkaç ay ön- cesine dek açbktan marketleri yağma ettiği- ne işaret eden senaryo yazan Aida Bortnik, "Aslında aç oldugumuz için ilk kez Latin Amerikah oldugumozu hissediyonız" diyor ve ekliyor; "Arjantin'de ilk kez açlıgın ne demek oldugunu anlıyoruz. Tabii bizde de fakir in- sanlar vardı, ama Bolivya, Peru, Kolombiya düzeylerinde bir fakirlik biç lanımamıstık biz. Şimdi karşılaşagnnız bu açlık belki de bugi- ne dek geliştiremediğiıniz bir Latin Amerika bilinci kazandıracak bize. Latin Amerika'ya biçbir zaman böylesine ait Olmadık." "La Crisis" -yani kriz- kendisini yalmz alt gelir gruplannda değil, bir zamanlar Latin Amerika'nın en sağlam geniş orta sınıfı olan ortadirek üzerinde de hissettiriyor. Hâlâ ül- kenin 31 milyonluk nüfusunun yarısım oluş- turan orta sımfın hiper enflasyon nedeniyle bir yıl içinde yaşam düzeyinin onda bir ora- nında düştüğü görulüyor. Yaşam duzeyinde- ki bu müthiş gerileme zaten Buenos Aires'te gözle görülür bir biçimde hissediliyor. Orta sı- nıfın gittiği restoranlar akşamlan sinek avlı- yor. Timberland mağazasına her gırişte Uç çdft pabuçla çıkan ttalyan turistlerin ilgi merke- zini olusturan Filorida Caddesi'ndeki butik- ler dışuıda, pek çok mağazanın kapandığı gö- rülüyor. En sofistike dükkânlann bile vitri- ninde, "Kredi karU kabul edilmez" ya da "Na- kitle ödeyenlere yüzde 30 iskonto" gibi ilan- lar göze çarpıyor. Çoğu, tüccar mallanna doğ- rudan doğruya "dolar"la fiyat koyuyor. Bu- na ekonominin "dolarizasyonu" diyorlar. ln- sanlar Coca-Cola yerine, maden suyu, kahve yerine Arjantin çayı mate içiyorlar. Genç mes- lek sahipleri artık yalnız okunmuş kitaplar sa- tın alıyor. Başkentin 1930'lardan kalma en şık kitapçısı "El Aleneo"nun bile yabancı dilde yaymlan sergüeyen raflan bosalıyor. Buna kar- şın üç dört misli büyuklükte bir Beyoğlu olan "Corrientes" Caddesi'ndeki iskontolu fıyat- larla ikinci elden kitap satan kitapçı dukkân- lannın gece yansına kadar açık olduğu görü- luyor. Satın almasalar bile kitaplan kanştıran yoğun bir müşteri trafiği bu dükkânlara ge- cenin geç saaüerine dek canlı bir atmosfer ka- zandınyor. Fakat bütün bunlar orta sımfın fi- zik ve psikolojik çöküntü geçirmesine yol açı- yor. Tüberküloz gibi hastalıklar artarken al- kolizm ve depresyon da artış gösteriyor. Psi- kologlar hastalarm aşk yapmak istemedikle- rini, bunun tipik bir depresyon belirtisi oldu- ğunu soylüyorlar. Buenos Aires'in mimarlık fakültesinde part- time ders veren Adrien Cohen, herkesin oldu- ğu gibi kendi yaşamını da allak bullak eden hiper enflasyonu şöyle anlatıyor: "Her şey ge- çen yılın şubat ayında dolann 17 anstralden, 32 australa fırlamaayla başladı. Nisanda enf- lasyon yüzde 34, mayısta yüzde 78, haziran- da yüzde 114, temmuzda ise yüzde 200 oldu. Geçen şnbattan bn yana enflasyonun yılda yüzde 12 bini bulduğu hesap ediliyor. Eoflas- yon vttzdeleri zaten gerçefi değil yaklaşık bir ölçü tespitini yanaüyor. Hayat pafaalıbgı tü- ketim sepeti ile saptanıyor. Bu sepet içindeki maddeierin yalnız bir bolümunu olusturan yi- yecek maddelerinifl fiyatian ise zaten çok daka hızlı artıvor. Geçen aralıkta bin aastral olan dolar 6 bin anstrale çıktı. Aldtgım part-tfme maaşın ise dolar einsinden değeri 20 dolara indL Eaflasyonu yal<alanı»it«an söz etmek bile abes." Adrien Cohen en son yaptığı sayahatin bir yıl önce paskalya tatilinde oldugunu söylüyor. Arabasım ise ancak hafta sonları garajdan çı- kanyor. "EskkJen" diyor Adrien Cohen, "kam pusa arabamla gidip gelirdim. Temmuz avın- da benzin fiyatlaruun kaydettigı yüzde 610luk artıştan sonra ise otobüsle gidip gelir oldnm, ama artık oiobuse de para yetiştiremiyonım. Çünkü otobüs bileti bin 600 lira oldu. Şimdi okula otostopla gidip geliyorum." Cohen tüketimini yalmz ulaşım masrafla- rını kısmakla sınırlarnamış. Artık sigaralan paketle değil taneyle alır olmuş örneğin. Eski dosyalan ve fotokopi kâğıtlannı atmamaya baslamış. Çizimlerini fotokopi ya da bilgisa- yar kâğıtlarımn arkasına yapıyormuş. Eski dosyaların da etiketlerini değiştirip yeniden dolaşıma sokuyormuş. Kitap gibi alışkanlık- lannı ise terk etmek zorunda kalmış. Dışan- da, restoranda değil pizzacıda bile yemek yi- yemez olmuş. Video, sinemadan daha ucuza geldiği için şimdi boş zamanlarında evde vi- deo seyrediyormuş. Onu da tasarruflu olsun diye birkaç aile bir araya gelip kiraiıyorlarmış. Eti yemek listesinden çıkartmış, yalnız sebze, meyve ve pilav yer olmuş. Giysilerini ise an- cak tasarnıflanndan yiyerek, tenzilatlı satış- lardan alır olmuş. En fenası, annesi, babası yardım etmediği takdirde doktora ya da diş- çiye gidemez olmuş. "Bunlann geçici bir sü- re için oldugunu bilsem" diyor Cohen, "her şeye katlanacağım, ama bu ülke ben kendimi bildim bileli bunalım içinde. Gelecek bize hiç- bir şey vaat etmiyor. Dk fırsatta buradan gj- decetim." Adrien Cohen'in bu saptamasını, "Tela Ekonomik ve Sosyal Araştınna Enstitusü" ekonomistlerinden Luis Llach onaylıyor. "Ar- jantin dnnyantn en enflasyonist ulkesi belki de" diyor hükümete damşmanhk yapan ıkti- satçı ve ekliyor, "1945-75 yıllan arasında \m ölkede yıliık ortalama enflasyon oranı yüzde 3O'du. Aynı oran 1975-89 döneminde yılda yuzde 300'e fırladı. Ö)le ki tüm olaganüstii geliştneler ülkeyi anında hiper enflasyonist sii- reç içine sokar oldu." Llach'a göre bu yıl herkesi silindir gibi c^ç geçen hiper enflasyon, ilk kez demokratik bir hükümetûı, bir başka demokratik hükümet- ten görev teslim almasından kaynaklanıyor. 1928'den beri görülmemiş olan bu devir tesli- minin büyük bir belirsizlik yarattığını söylü- yor Llach. Geçen yılın mayıs ayında yapılan genel seçimlere düşük enflasyon oranı ile var- mak isteyen Alfonsin hükumeti, uyguladığı sa- bit kambiyo kuru ve tasarruflara verilen yük- sek faiz politikası ile istenilenin tam aksini elde etmiş bulunuyor. "Bu" diyor Llach, "progra- ma inanmayan halk arasında genel bir anst- ralden kaçış ve dolara koşuş başlatb —ki b* da bizim 'bisiklet' dediğimiz olguya yol •çti." Her Arjantinlinin yaşamında önemli bir yer tutan "bisiklet", bir dolar-austral; austral- dolar spekülasyonundan doğuyor. Bu spekü- lasyona yalnız işadamlan değil küçük tasar- ruf sahipleri de katılıyor. Ev kadınlan, hizmet- çiler, emekliler hep ellerine para geçer geçmez çarşıya koşuyorlar. Aylık yiyecek alısverişle- rini yaptıktan sonra kalanı dolara çeviriyor- lar ve diğer masraflannı ay boyunca her de- fasında 5'er, 10*ar dolan australe çevirerek kar- şüryortar. Bu durum, müthiş kuyrukiann oluş- tuğu bankalarda para bozdurmayı olanaksız hale getiriyor. Çaresiz turistler ise otdlerde ve- rilen düşük kurlardan döviz bozdurmaya mec- bur kaüyorlar. Bu isten en kârlı çıkanlar kam- biyocular oluyor. Pek çok işadamı da işçiler ve daima pahaulaşan sanayi girdileriyle uğras- maktansa işyerini satıp bir kambiyo burosu açmayı tercih ediyor. Menem'in uygulamaya koyduğu bankacüık politikası "bisikl«"le mü- cadele etmek için 90 gün vadeli hesaplara *h 60 faiz veriyor. Fakat bankaya en az 400 do- lar yatınlması şart koşuluyor. Bu d l ki tasarruflan kurutuyor. Bu süreç Arjantin ekonomisinin düstriyattzasyoaa"nu yani sanayileşmeden geri dönüşü ya da sanayileşmenin çözülüşünü hız- landırıyor. Sisteme güvenini kaybeden sanayi sahipleri, tüm birikimlerini ülke dışına çıka- rıyorlar. öyle ki yurtdışına kaçınian Arjan- tin sermayesinin, ülkenin dış borçlannı öde- yecek düzeyde, 60 milyar dolar civannda ol- duğu söyleniyor. Durumlannı muhafaza ede- bilen yüksek gelir grupları çoğu kez yurtdışı- na kaçırdıklan sermayenin rannnı yiyor. Eko- nomist Luis Llach, "Sık sık oyunnn karalla- nnıo degişmesi" diyor, "bireylerin sisteme kar- şı olan güvenlerini yitirmesine yol açıyor. Me- nem hukümeti şimdi ulkede dolarla tasamıf hesabı açmaya olanak tanıyor fakat güvensiz- lik yüzünden pek az kişi dışandaki parasun buraya transfer etmeye cesaret ediyor." önce Videla diktatörlüğünün kanlı baskı- sı, arkadan da sürüklendiği derin ekonomik kriz Arjantin'i Latin Amerika'nın en zayıf ül- kelerinden biri haline getirmiş bulunuyor. La- tin Amerika'nın en Avrupalı, en kültürlü, en zengin ülkesinin 50 yıl içinde yuvarlandığı uçurum yalmz Arjantinlileri değil bu ülkeyi yakından tanıyan gözlemcileri de şaşırtıyor. Köylülere uçaklardan şilteler attıran, fakir ev kadmlarına dikiş makinesi dağıtan Peron döneminde, servetini savurmaya başlayan Ar- jantin, hâlâ o günleri özlemle hatırlıyor. "Bagün "diyor "MafaMa'yıçizen ünlü kari- katürist Qoino "Menem'e verilmiş olan oylar da o özlemden kaynaklanıyor. Peronist Cum- hurbaşkanı Carlos Menem'e oy verenler, onun da General Peron gibi da&nmcı bir politika ile krizin üstüaden gelecegİBİ sandılar. Ama Peron bunian yapüğında derlet kasalan II. Dünya Savast'ndan aç çtkmış Avrnpa'ya yapt- laa et ve bnfday ihracaündan gelen dÖTİzkr- le dolnydu. Merkez Bankası'nda altin külçe- lerini koyacak yer bnlamıyorlardı. Şimdi ise devlet kasalan bomboş." Peronizmin arkasından gelen askeri dikta- törlüklerin, Arjantin'in efsanevi zenginliğin- den kalanı da tukettığı ileri sürülüyor. Bugün yaşanan krizin 1978'de yapılan Arjantin Dün- ya Kupası ile başladığı konusunda herkes fı- kir bırüği içerisinde. Buenos Aires'in en bur- juva mahallesi Palenno Yolu üzerinde salt mermerden yapılmış firavunlara yakışır gör- kemdeki televizyon binalan ile muhteşem &•*• bol stadyumlan, diktatörlükle sarsılan irr. bir cila çekmek için akıl dışı masraflarla dünya Kupası'nı hazırlayan ordunun savurganhğınm somut tanıklanm olusturuyor. Kanlı diktatörlüğün imajını Dünya Kupası ile de temizleyemeyen cuntanın bir kahraman- lık gösterisi ile 1982'de ilan ettiği Falkland sa- vaşı ise Arjantin ekonomisinin aldığı son ağu yarayı olusturuyor. Falkland Adaian krizin- den sonra bir daha toparlanamayan general- ler, yolu Alfonsin demokrasisine açarken bu demokrasiye devrettikleri dış borçlar ise 50 milyar dolar sınırına ulaşmış bulunuyor. Yaruı: Belleksiz bir ttlfce
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle