23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORT^ 7 HAZİRAN 1990 N E D Î M E R A Ğ A NT R A M V A Y L I GUNLER Istanbul tramvaylagüzeldiKadıköy semti tramvaylannı böyle uzunca anlattıktan sonra ar- tık Istanbul yakasına geçelim. Bu geçişimiz bir Kadıköy vapunı ile köprü, Karakoy iskelesine doğru olsun. Hde bu saat 11.00 ik 14.00 saatleri arasındaki vapurlardan biri olursa özellikle Kadıköylü ha- nımların güzellik ve şıklığını bu vapurlarda görmeriiz mümkün- dür. Vapunın salonuna girdiğiiiiz zaman önce sizi bir parfüm koku- su kokteyli karşılar, etrafıruza ba- karsınız, birbinnden güzel giyin- miş hanımefendiler, vapunın kol- tuklannı süslemişler adeta. lstan- bul'a ya bir dost ziyaretine ya da Beyoğlu'na alışverişe gidiliyordu. Akşam üzeri ya eşlerle beraber, ya da nanun arkadaşlarla beraber ge- ne Kadıköy'e dönulecektir. Biz şimdi gene tramvaylanmı- za dönelim... Bahçekapı'dan kal- kan 32 hat numaralı Topkapı, 33 hat numaralı Yedikule ve 37 hat numaralı Edirnekapı tramvayla- nnın yollanndan devam edelim. Bahçekapı'dan şimdi Taksim dol- muşlannın durağından kalkan tramvay 4. Vakıf Han'ın önünden geçerek Sirkeci yolundan Gülha- ne Parkı önüne gelir, oradan da Sultanahmet'e çıkarak Beyazıt'a doğru, Divanyolu'ndan yoluna devam ederdi. Edirnekapı tram- vayı Beyazıt meydanında, sağ ta- rafa caraiye doğru döner, yarım bir daire çizerek tstanbul Üniver- sitesi büyük kapısı önünden, Şeh- zadebaşı'na doğru yoluna devam ederek Edırnekapı'ya giderdi. Beyazıt'ın güzelligi Burada önemli olan eski Beya- zıt meydanının güzelligi idi. Mey- danın ortasında yuvarlak büytık bir havuz, çevresini ve meydan boyunca etrafı süsleyen yerayeşil ağaçlar, bu geniş alana ayrı bir güzellik katardı. Beyazıt'tan Laleli'ye inen cad- dede, yolun ortasında bir geniş tretuvar vardı. Bugün Taksim ıle Harbiye arasında olduğu gibi. Ve iki yanındaki çınar ağaçian yolu ve tretuvan suslerdi. Tramvay inişte ve çıkışta ağaçlann yanın- dan, yolun kenanndan geçerdi. Aynı biçimdeki bTyoYda fSfltf: ten Edırnekapı'ya kauaı uc.«.,. ederdi. Bugün o çınar ağaçlan ye- rinde kalsaydı yaz aylarındaki se- rinliği ve yemyeşil görünümü ile nasıl bir güzellik katardı şehrin yollanna. Gene o imar hareketleri sırasında acımasızca kesilip yok edildiler. Laleli'den her geçişte, rahmet- li şair Orhon Anburnu'nu hatır- lanm. öğrencilik yıllanmda oku- duğum ve unutmadığım "Lâle- lim" isimli bir dörtluğü vardır. Lâlelim Lâlelide oturur, Lâle kokar lâleliden. Lâleliden geçilir, Lâlelimden geçümez. Bir akşam Kenter Tiyatrosu'n- da Arıburnu'na rastladım. "Lâlelim şiirinizi hiç unutmara" dediğimde, kulağjma eğilip "O Ifi- leU, hâlâ L&leli'de oturuyor" de- mişti, nur içinde yatsın. Yollar... Yollar... ve gene yollar açıldı, 1957'lerde açılan yollaıa Arkadaşlar arasında konuşurken lafın gelişi 'Nehaber' ya da'nevarneyok' diye sorulduğunda, 'Ne olsun işte, Harbiye-Fatih tramvayı gibi gidip geliyoruz' cevabı kalıplaşmış bir tekerlemeydi. Akşamlan depoya giden tramvaylann üstünde 'Depoya gider' yazardı. Bu tramvay yola devam ederken basamaklara asılan çocuklar olursa, vatman 'Asılmayalım, depoya gider' diye bağırırdı. Bu da özellikle gençler arasında çok kullanılan bir söz olmuştu. Özellikle yolda gördüğü bir kıza takılana, arkadan gelen erkek arkadaşları bu şekilde seslenirlerdi. Bir tstanbuTun simgelerinden biri olan tramvaylar bugun artik rnüzeye kaldmlmış dorumda. Tarihi Galata Köprusıi dc smsını bekMysr. SOCIEfE tıts TRAMWAYS DE C0NSTAN7İN0PLE. =,5 • ' 8 20 ttıif »ZAP-Ki?OU ' ' KARAKcUY Sect lıll«t personnel vaıable pour la cours* nort ınttTompLS pour laqı.eUe ıl • ete dtlivra Prestnter ec oıllrt atoute requısıtıon TARIF KCTKB 1 \ 2 r 3 r PAR SECTıONS CLASStS 1 1 II T | \ ıı r 1 1 ıı *• 30 r. 20 v- *»0 t * 30 r. 60 1- 40 t- ET PAK COURSE NON IHTER90HPUE SECTIOK 4 2 5 0 6 T CHSS15 1 1 ıı r ı 1 ıı *• 1 I ıı r PUIS 70 v 50 •• 90 *• 60 T- 100 ^>- 70 v. 7 v 8 \ 9 <K II r 1 ' ıı r ıı r • PEAGC OU PONT EXCLUS PUUS UO \«- 80 '*• 130 \r- 90 V 150 *•• 100 %•• İSEC7I0NS )0\* 11 N\ I2W r-V CLASSES 1 1 ıı r ı • II T 1 I ıı «• °UA5 160 ' 1 110 >>• 180 '»• 120 «• 190 >^- 130 »T. Exceptıon pour . _ s*.ı*>sj a - .•? "tectıon Azap capcu- Karaİnuy = t cl 20 paras . II cL 10 par»f .itaıres ct ecoliers voır tarıf specnl flk tramvay bi- letkrinden biri. Azapkapı - Ka- rakö) hattı, 1. mevki, 20 para. Tramvaylar Ramiz'in bu karikatnnı gibi, birçok karikatöre konu oldnlar. arabalar park ettiler ve gene yol- lar daraldı, bugün olduğu gibi. Evet o yıllarda yollarımız çok dar- dı açılması gerekiyordu, ama bu- nun bir düzeni bir planı olmalıy- dı. Şehrin büyüme hızı dikkate alınmalıydı. O zaman tstanbul'un bir metroya ihtiyacı olduğu kolay- ca ortaya çıkardı. Bugun İstan- bul'un trafiği böyle dayarulmaz bir hale gelmezdi. Biz gelelim ge- ne tramvaylanmıza... Yedikule'ye giden tramvay Aksaray'dan sola döner Yenikapı'ya varmadan Lan- ga Caddesi'ne sapar ve Langa'nın ûnlu bostanlan arasmdan yoluna devam ederdi. Bu arada bir Ak- saray durağı vardır, Ortaköy'den, gelen tramvaylann son durağı di- ğerlerinin geçip gittiği bir durak- tı. Benim, lstabul yakasındaki tramvaylarla beraberliğim 1950 yı- lında başlar. Guzel Sanatlar Aka- demisi'ne devam ettiğim yedi öğ- renim yılı boyunca Karaköy- Fındıklı arasında, günlerimizı paylaşırdık bu tramvaylarla. O hatta çalışan Ortaköy-Aksaray- Fatih-Beşiktaş ve Eminonu-Bebek tramvayları bizim günlük araçla- rımızdı. 3 kuruş ikinci mevki, 5 kuruş birinci mevki öğrenci bileti aldık mı git gidebildiğin kadar. Hele iki römorklu Bebek tramva- yına bindiniz mi sahii boyu Boğaz havasım içinize çeke çeke Bebek'e varır, orada biraz tur atar gene sa- hil boyu geri döuerdiniz 3-5 ku- nışluk bir öğrenci bileti ile. Bir de halk arasında tekerleme haline ge- len 12 hat numaralı Harbiye-Fatih tramvayı. Arkadaşlar arasında ko- nuşulurken lafın gelişi "Ne haber, ne var ne yok" diye sorulduğun- da "Ne olsun işte Harbiye-Fatih tramvayı gibi gelip gidiyoraz" ce- vabı kalıplaşmış bir tekerleme gi- biydi. Bir de akşamlan veya gece vakti depoya giden tramvayın vat- manı durduğu mahallin ustünde- ki "Depoya gider" yazısını cama doğru indirir, sahanlığın sürgüle- ri cekilir ve yola devam ederken basamaklara asılan çocuklar olur- sa biletçi hemen bağırırdı: "Asıl- mayalım depo>-a gider." Bu da özellikle gençler arasında çok kul- lanılan bir tekerleme sözcük gibi olmuştu. Özellikle yolda gördüğü bir kı- za takılana, arkadan gelen erkek arkadaşları laf atarlar: "Asılma- yalım depoya gider" gibi veya bi- ri arkadaşına bir konuda fazla ıs- rarlıca konuşuyorsa gene aynı ce- vabı alırdı. Tramvaylar, böylesine günluk yaşam içindeki sözcukle- re dahi girmişlerdi. Sonra karısı tarafından aldatıldığı bilinen bir erkeğe çevresindekiler tramvayın tepesindeki arşesini kastederek IKTIDARDAN IDAMA MENDERES EmekliHavaKıdemliAlbayNecdet Süer'in açıklaması: Necdet Dövencioğlu'nun açıklamasv Protestocular subaydı Hareket planlıydıGazetenizde "lktidardan 1da- mt Menderes" başlığı ile yayım- lanan yazı dizisinın 27 Mayıs 1990 günku bölumünde, yazarı Ercü- raent Yavuzalp tarafından ileri sürülen bir olaya değinmek, da- ha doğrusu yanlışları düzelterek açıklık getirmek istiyorum. "Eskişehir gezisinde askeri üs- sün önündeki bir grup astsubay Menderes'e topluca sırtlarını döndnler" ara başlığı tamamen yanlış olup olay şudur: Her şeyden önce onlar bir grup astsubay değil, bir buçuk metre araüklarla uçak taksi yolu üzerin- de 150 metreye yakm bir cephe- de sıralanmış, rutbeleri hepsinin omuzlannda, Hava Garnizonu'- nun teğmen, üsteğmen ve yüzba- şı rütbelerindeki % kişılik inanç- lt, genç subay grubu idi. îçlerin- de binbaşı ve daha üst rutbelerde kimse yoktu. Evet bir subay, Ha- va, Kurmay Binbaşı Necdet Dö- ventioglu Hükumet Başkanı'na karşı gerçekleştirilecek bu protes- to gösterisinde bizlerle bulunmak için çok ısrar etti, fakat kabul et- medik Subaylann çoğunun, belki de tamamırun sılahlı olması nedeniy- le, sonucun nereye varabileceği pek kestirilemeyen bu hareketin tek amacı, 21 Mayıs Harb Okulu yürüytişünden sonra, başta Anka- ra olmak üzere Türkiye sathına Hava Kuvvetleri'nin "Biı de vanz" mesajını ıletmekti. Çunkü cumanın (27 Mayıs) ge- lişi çarşambadan (25 Mayıs) bel- üydi. 25 Mayıs 1960 günü Mende- res'in saat 14.00'te meydana ine- ceği biliniyordu. Tertipler ona go- re alındı. Ancak ikinci haberde Menderes'in uçağımn 18.00 gibi geç saatte, diğer bir deyimle l'inci Ana Jet Üs Komutanlığı mesaisı bittikten sonra geleceği haberi ulaştı. Mesai araçlarına binmeyerek garnizonda kalan, bu üniversite gençliği ile aynı paralelde düşünen 96 genç ve inançlı subay, nihayet Yüksek Tahkikat Komisyonu'nu kurdurarak yargı erkini de inkâr eden bu iktidardan artık kurtul- maya karar vermiş ve gruplar ha- linde silah üzerine yerninler ede- rek, insan, silah ve mühimmat planlamasına geçmişti bile. gayri faal kıhnarak sessiz kalmış ve bir iniş talimatı vermemişti. Pist başından bir işaret fişeği atı- larak tayyarenin pas geçirilmesi diışünülmuş, pist ışıklan yakılma- mış, hatta bir meydan aracının pist başından geçirilmesi denendi- ği halde, uçak pilotu bütün risk- leri üzerine alarak zor da olsa pis- te inebilmişti. Dogrudur, başka bir ekip şehir- de konuşma düzeninin kablolaruıı keserek, Menderes'i o sıralarda DP'nin kalesi olan Eskişehir'de konuşturmamaya ahdetmiş ve kısmen de gerçekleştirmişti. Sayın Ercüment Yavuzalp 'in dizide ifade ettiği üzere, Türk subay üniformasını, hem de birkaç metre mesafeden tanıyamamış olmasını çok yadırgadım. Grubumuzda tek bir astsubay yoktu ve hareket hiçbir şekilde müstehcen telakki edilemezdı. Açık bir anlatımla, bu planla- maların Türk Silahlı Kuvvetleri'- nin her katmda yapılmakta oldu- ğuna inanılıyor ve bir kıvılcım bekleniyordu. Eskişehir, Hava Kuvvetleri'nin en yoğun olduğu merkezdi. Hava gücu tam sağlan- madan bir devrim kolayca gerçek- leştirilemezdi. Yakında başlayaca- ğı açık seçik görulen bir hareket acaba Hava Kuvvetleri'nden baş- latılamaz mıydı? Bu konu ciddi ciddi havacı subaylar arasında tartışılır olmuştu. Menderes'in 4 motorlu uçağı Yasahöyük üzerin- de görüldüğünde tedbirler azami ölçüde alınmış, uçuş KUIO>I bozue özetle, protesto olayı şöyle ge- lişmiştı: Menderes'in bindiği aracın 2-3 metre kadar önüne yaklaştığı her subay, seni istemiyoruz, git bura- dan anlamında sağ kolunu araca doğru yönlendirerek sert bir ha- reketle geriye döndü ve "Dagba- şını Duman Almış" Marşı'nı top- luca söyleyerek ve bir buçuk met- relik aralıklan muhafaza ederek birerli kolda yurüyuşünü sürdür- dü. Bu protesto esnasında her su- bay yaptığı hareketin bilincı için- deydi. Teşekkül ettirilen tek sıra- lı safın dörduncü veya tfesincı ki- şisi olan ben, öyle el kol hareket- leriyle müstehcen işaretler yapan hiçbir subayı şahsen görmedim. Sağ kolun el parmakları açık ola- rak ret makamında Menderes'e yönlendirilmiş olması yanlış bir şekilde yorumlandınlmış olabilir. O sıralar Eskişehir Gamizonu'- nda, bir Hava Nakliye Yüzbaşısı ile Şeker Fabrikası'ndaki yemekte Menderes'e karşı o yağ bal konuş- mayı yapan Hava Hastanesi'degö- revli Bevliye Mütehassısı Askeri Doktor, hatırlayabildiğım kadan ile bir çok nedene rağmen hlâ De- mokrat Parti sempatizanı olarak kalabilmiş kimselerdi. Protesto gösterisi sonrası, ala- cakaranlıkta, bu 96 subay daha önceden hazırlanmış iki askeri otobüse binerek şehre yönelmiş, ancak tüm subayların Nizamiye'- den çıkış esnasında topluca tevkif edilmesi ihtimali dikkate alınarak ana kapıdan çıkıştan vazgeçilmiş ve meydanın karşı tarafındaki rampa yanından Muttalip Köyü istikametinde garnizon dışına çı- kılarak şehre vanş gerçekleştiril- miştir. Bu yazı dizisinde ifade edildiği üzere Sayın Yavuzalp'in Türk su- bay üniformasını hem de bir kaç metre mesafeden tanıyamamış ol- ' masını çok yadhrgadığımı ifade et- mek isterim. Tekrar ediyorum grubumuzda tek bir astsubay yoktu ve hareket hiçbir şekilde müstehcen telakki edilemezdi. Sadece Turk Silahlı Kuvvetleri'ne Hava Kuvvetleri'n- den "Daha Niye Duruyonız" me- sajını iletmeye yönelikti. NECDET SÜER Em. Hv. Kd. Alb. CUMHURİYET GAZETESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ Gazetenizde yayımlanan İKTt- DARDAN İDAMA MENDE- RES başhkh ERCÜMENT YA- VUZALP (Özel Kalem Mudürü) tarafından kaleme alınan yazı di- zisinın 27 Mayıs 1990 tarih ve 15 sayılı bolümunde, bizzat şahidi bulunduğum olaylara ait yanlış- lıkları düzeltme ile kısa bir açık- lamayı tarihi gerçeklerin doğru ve tam belirlenmesi bakımından zo- runlu gördum. 1- MENDERES'İ Eskişehir'e getiren C-47 tipi askeri nakliye uçağı 25 Mayıs 1960 tarihinde yaklaşık saat 15.00-15.30 sırala- nnda meydana inerek uçuş pisti- nin Eskişehir tarafındaki ucunda, Uçak Fabrikas yakınında motor- lannı durdurdu. Karşılamada Va- li ve Demokrat Parti'nin önde ge- ienleri ile 1. Tak. Hv. Kuv. K. Tuğ Gen. Bedii KİREÇTEPE (merhum) ve karargâhından bir- kaç subay bulunmaktaydı. Men- deres, uçağın merdivenlerinden inişini bitirip yurumeye başladığı anda, daha once planlandığı şe- kilde tam zamanında orada tertip- lenen genç subaylardan bir grup, geriye dön komutu ile muhteme- len selamlanacağını zanneden Menderes'e arkalanm dönmüşler- dir. Bu olay, anlatanın yazdığı gi- bi (ussün çıkışına yakın bir yer- de) değil uçağın hemen yanında cereyan etmışnr. Arka dönenler ise (bir grup astsubay) değil, 1. Hv. Üssu'nun genç subaylarının hemen hemen hepsine yakın bir çoğunluğudur. Hareketin ger- çekleşmesi için yapılan temas ve tasanlar gizli olmamakla beraber, burada açıklanması uzun sürecek o zamanki bazı düşuncelerden oturü, kimseye açık ve ısrarlı da- vet yapılmamış, katılım herkesin isteğine bırakılmıştı. 2- Hareket; zamanı, yeri, şek- li, düzen ve davranış biçimi bakı- mından en ince detayına kadar planlanarak yapılmış ve gönüllü- İerin tam desteği ile uygulanarak Dağbaşını Duman ^flmış Marşı fle usse dönerek tamamlanmıştır. X)aha önce hiç duşunulmemiş, ko- nuşulmamış ve kararlaştınlmamış olduğu halde, geriye dönüş esna- sında bir kol hareketinin yapıldı- ğı, yapanın şahsen açıklamasın- dan öğrenimıiştir. 3- Orada bulunan subayların anlattıklarına göre; Menderes olay karşısında once şaşırmış ve hemen de hiddetlenerek arkasını dönenlere hışımla ilerlerken yaru- na koşan Bedii Kireçtepe, yapan- lan ve elebaşılarını bildiğini, on- ları en şiddetli biçimde cezalandı- racağını söyleyip Bakanlar ve Va- li'nin de rica ve yardımlanyla ara- basına bindirip şehre doğru yola çıkarmışlar. Böylece normal bir karşılama bile yapılamamış? 4- Yazıda "dyaret sırasında ko- mutanın etrafında çok az subay vardı. Onlar da askeri terbiyenin asgari gereklerini yerine getiriyor- lar, fakat bunu askeri disiplin ge- reği yerine getirdikleri tavır \e davranışianndan kolaylıkla sezile- biliyordu" denmektedır. Eskişehir'deki genç subaylar daha birkaç gün onceden, Men- deres'in şehire gelişi ile ilgili me- rasim ve toplantılarla davetlere çağnlması muhtemel büyüklerine ve komutanlarına, protokol zo- runluluğu olanların dışında, bu- ralara gidilmemesi dileklerini ılet- tiklerinde umulduğundan çok faz- la bir anlayış ve destekle karşılaş- tılar. Boylelikle hava birliklerin- den çok az zorunlunun dışında kalanlar davetlere katılmadıiar. NECDET DÖVENCİOĞLU 30Y1LSONR, 27MAHS £!sAr/Hava Kuvvetleri Komutanı Tekin Anburnu 'nun açıklaması: Madanoğlu'yla karşılıklı saygılı kaldık Cumhuriyet Gazetesi Yazı lşleri Müdürlüğu'ne 30 Mayıs 1990, Cuma günkü ga- zetenizin 6. sayfasında neşredilmiş bulunan (30 Yıl Sonra 27 Mayıs) başlıklı dizide, şahsım hedef tutu- larak Madanoğlu'nun yanındaki subaylara hitaben, bağırarak Alm şunu Harb Okulu'na göturun' de- diği hıkâye edilmektedir. Madanoğlu Paşa'yla eskiden beri tanışırız ve birbirımıze karşı say- gılı kalmışızdır. Bundan oturu as- kerukte ağır bir hakaret sayılma- sı gereken bu sözlerin sarf edilmiş olduğu tamamıyla gerçek dışıdır. Böyle bir lafın gıyabımda dahi soylenmiş olabileceğine inanmıyo- rum. Saygılarımla Tekin Anburun Em.Hv. Orgeneral, Eski Hv. Kuv. Kom., Eski Senato Başkanı "Adama bak tnunvaya dönmüş" derlerdi. Beyoğlu tarafına tramvaylar iki yönden giderlerdi. Bu durağın biri Tünel'den başlar, buradan Kurtu- luş, Şişli ve Maçka yönlerine gi- dilir, diğeri ise Beyazıt veya Emi- nönü yönunden gelip Meşrutiyet Caddesi'nden, yani Pera Palas ve Tepebaşı Şehir Tiyatroları önün- den geçer Galatasaray Lisesi önünde Beyoğlu, Istiklal Cadde- si'ne bağlanırdı. Istiklal Caddesi- ni Meşrutiyet Caddesi'ne bağlayan iki tane pasaj vardı/bunların en büyüğü ve ünlüsü Karlmann Pa- sajı'ydı şimdi yerinde "OdaknJe" var ve Beyoğlu'nun önemli bir alışveriş merkeziydi. Şimdi ise iki pasaj kaldu Haçopulu ve Aynalı Pasaj. Aynalı Pasaj, Meşrutiyet Caddesi ile Çiçek Pasajı'nın ya- nındaki yola bağlanır. Beyoğlu- nun eski önemi ve kalitesi kalma- masına rağmen bu pasajlaı gene birer alışveriş merkezi olma öne- mıni sürdüruyorlar. Tünel'den Galatasaray'a giderken solda ün- lu Markiz Pastanesi, onun karşı- sında Löbon Pastanesi, bu yöre- nin birer sembolu gibiydiler. He- le Markiz, yazarlann, sanatçılann ve birçok kaliteli insanın buluşup akşam çaylarını içtiği, derin ede- bi ve sanat sohbetlerinin yapıldı- ğı bir yerdi. Bulunduğu binayı yı- kıp yerine yenisini yapma uğruna yok edildi. Şimdi öyle perişan bir şekilde, gelip geçenlerin ve o gün- leri bilenlerin acımalı bakışları içinde o çökmüş bitmiş hali ve suskunluğu ile duruyor. Şimdi Beyoğlu için güzel olay var önümüzdeki günlerde. Tünel ile Taksim arasında tramvay, hem de o eski tramvaylar işleyecek. Ta- şıt Muzesi'nden birkaçı alınmış, restore edilmiş ve çalışacak gün- lerini bekliyorlar tETTnin tkitelli garajında. Hiç değilse gözümüz vefalı bir dost görecek gibi bekli- yor o günleri. Tramvay yolumuz Harbiye'ye doğru çıkarken tstanbul Radyo- evi'nin önünden geçerdi. Televiz- yonun olmadığı yıllarda ise rad- yo her evin en büyük eğlence ara- cıydı ve ülke yönetimi içinde 27 Mayıs 1960 ihtilali daha sonra 22 Şubat, 21 Mayıs hareketlerini, 12 Mart muhtırasını hep radyoevle- ri yaşadı. Benim kasım 1960 ile ni- san 1986 tarihleri arasında geçen 25 yıl 4 ayım unutulmaz olaylar ve anılarla doludur. 1961 'e doğru tramvaylann yol- lan yavaş yavaş kesilmeye başlan- dı. Topkapı - Yedikule ve Edirne- kapı tramvayları, imar hareketle- ri yuzünden zaten kaldırılmıştı. Kurtuluş ve Maçka'dan gelenler, Taksim'e kadar, Bebek Ortaköy tarafından gelenler Dolmabahçe'- ye kadar kısaltıldı. Tıpkı hasta uzuvlan kesilen insanlar gibi yol- ları yavaş yavaş kesildi âdeta ha- yat damarlan koparıldı. 12 Ağus- tos 1961 'de son tramvay kurban- lık koçlar gibi çiçeklerle, bayrak- larla suslendi. Onların Istanbul tarafındaki sonlarıydı bu. Ve İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma, bir süre Kabataş - ÜskUdar ve Ka- dıköy - Sirkeci arasında araba va- punı olarak çalıştırılmış olan Ley- ter tipi çıkartma gemilerine bir vinçle yüklenen tramvaylar gene aynı vinçle enselerinden tutulmuş birer kedi yavrusu gibi Kadıköy'- de bugün devlet konservatuvan olan, eski itfaiyenin önündeki nh- tıma bırakıldılar. Buradaki ömürlen de beş yıl sürdü. 11 Kasım 1966 gunü gene son tramvay, kurbanlık koçlar gi- bi suslendi, son seferi yaparak ve üzulerek bakan insanların arasın- dan, Hasanpaşa'daki yıgıldıkları yere gitti. Orada yağmurun, gü- neşin altın'da kendi hallerine terk edildiler. Ta ki müzeye konmak üzere birkaçı alınıncaya kadar. Bugün Taşıt Müzesi de yok, bi- nanın bir bölümü Kadıköy ıtfai- yesine verihniş. Tabii itfaiye bina- sı devlet konservatuvan olunca. Bakalım bu devlet konservatuvan da ne zaman kendisine yakışır bir binaya kavuşacak. Tramvaylar yakın tarihimizin birer parçasıydı. Bugün San Fran- cisco kentindeki tramvaylar ora- mn birer sembolü olmuşlardır. Biz ise bu sembolü yok ettik. Şim- di Tünel ile Taksim arasında bir nebze yaşatmaya calışacağız. Insanlann, köşeyi dönme çaba- lannın bütün hıa ile sürdüğü son yıllarda, kultürü, sanatı, saygı ve terbiyeyi korumak oldukça zor- laştı. Paramızın duşen değeri ile birlikte, birçok şeyin de değeri düştü. Gorgüsüzlük ve saygısızlık her yerde egemen hale geldi. Pa- ranın satın alamadığı da bunlar değü mi? Gelin de bu efendi insanlan aramayın. Şimdilerdeki, nerede ise eli sopalı şoförlerin kulaklan çınlasın. Artık bundan sonraki yıllarda da herhalde lstanbul'un sembolü minibüsler olacak. Kim- bilir bundan 50-60 yıl sonra da "tstanbul'un Minibüslii Gnnleri" başlıklı, özlem dolu yazı yazanlar olacaktır. Son yıllarda tstanbul insanında nostalji, giderek yayıl- maya başladı. Nostalji, vatanın- dan, şehrinden uzakta bulunan ki- şilerin duygusudur. Oysa biz, bu- gün doğup büyüdüğümüz bu şeh- rin içinde yaşarken nostalji duyu- yoruz. lşin asıl acı yanı da bu iş- te. BtTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle