25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 F-16 planörle çarpışü • BONN (AA) — Federal Almanya'da bir Amerikan F-16 uçağı, bir planörle çarpıştı, planörün pilotu öldü. ABD Hava Kuvvetleri'nden yapılan açıklamada, Unkenbach kasabası yakınlarında önceki gün öğleden sonra meydana gelen kazadan sonra F-16 uçağının hafıf hasarla üsse döndüğü beürtüdi. Hahn Hava Üssü'nden kalkan F-16'nın kaza sırasında eğitim uçuşu yapmakta olduğu - kaydedildi. KabiTe roket • İSLAMABAD (AA) — Afganistan'ın başkenti Kabil'e bugün 25 roket atıldı. Saldınlarda 10 kişinin öldüğü, 40 kişinin de yaralandığı bildirildi. Kabil Radyosu, Afganistan hükümeünin mücahiüere roket sağladığı için bugün Pakistan'ı protesto ettiğini duyurdu. Mücahitler, dün de Kabü'e 25 roket f ırlatmışlar ve altı kişi ötmüş, 39 kişi de -yaralanmıştı. jVlübarek-Hrawi görftşmesi • KAHtRE(AA) — Lübnan'da iç banş sağlanması ve otoritesini kurmak için çaba harcayan Devet Başkanı Elias Hrawi, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüşmelerde bulunmak üzere Kahire'ye geldi. Iki lider arasındaki görüşmelerde, Lübnan'da ulusal birlik sağlanmasına yönelik çabalann yanı sıra Arap dünyasım ilgilendiren sorunlar ve Sovyet Yahudilerinin lsrali'e göçü konulan üzerinde durulacağı bildirildi. Liberyada katlianı • BUCHANAN (AA) — Afrika ülkesi Liberya'da geçen ay,. önce isyancılann daha sonra tekrar hükümet kuvvetlerinin eline geçen Buchanan Hman kentinde, yüzlerce kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. Bölgeye özel olarak gönderilen AFP muhabirinin bildirdiğine göre kent sakinleri, yüzlerce kişinin isyancılar tarafından "sorgusuz sualsiz" kurşuna dizildiklerini söylüyorlar. AFP muhabiri, kentte 20 ceset gördüğünü belirtti. İsyancılar ise böyle bir katliam yapmadıklannı söylediler ve hükümet askerlerini suçladüar. Pan Am'a faomba îhban P PRESTWICK (AA) — Pan Am Havayollan'na aiı bir uçak, bomba ihbarı »lması üzerine tskocya'nın prestwick Havaalanı'na acil jniş yaptı. Polis, Frankfurt •ş Washington seferini yapan, 208 yoku ve mürettebat taşıyan uçağın, yolculardan birinin uçakta patlayıcı bulunabileceğini Jöylemesi üzerine önceki gün öğleden sonra iniş vaptığını açıkladı. Boeing 747 tipi uçakta aramanın devam ettiği, bir kişinin de gözaltına alındığı belirtildi. Iskoçya'nın Lockerbie kasabası üzerinde, Pan Am'ın bir yolcu uçağı aralık 1988'de düşmüş ve sabotaj olduğu belirlenen faciada, uçaktaki 259 kişi ile yerdeki 11 kişi ölmüştü. Bakana istifa çağrısı • BÜKREŞ (AA) — Romanya hükümeti tarafından kurulan ordunun demokratikleştiriTmesi için girişim komitesi, Içişleri Bakanı General Mihai Chitac'ın istifa etmesini istedi. Geçen şubat ayında hükümete karşı askerlerin yaptığı protesto gösterilerinden sonra Başbakan Petra Roman tarafından kurulan ve protestocu subayları da içeren komite, önceki gün Romania Libera adlı bağımsız gazetede bir bildiri yayımladı. AGİK toplantısınayeni önerilersunuldu Azuılıklara güvenceAvusturya, Çekoslovakya, itaJya, Macaristan ve Yugoslavya'nın ortak önerisinde azınlıklann dil ve kültürlerini korumalan için tüm imkânların sağlanması öngörülüyor. öneride belli bir bölgede yoğunlaşmış olan azınlıklara özerk yönetim kurma hakkı tanınması isteniyor. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Kopenhag'da toplanan Avrupa Güvenlik ve tş- birliği Konferansı (AGtK) çerçe- vesindeki İnsan Haldarı Boyutu toplantısına, azınlıklarla ilgili Türkiye'yi de ilgilendirebilecek öneriler sunuldu. öneriler üzerin- de üç hafta sürecek konferans bo- yunca anlaşma sağlanması ve azınlıklar konusunun yayımlan- ması beklenen sonuç bildirgesin- de yer alması bekleniyor. Azınlıklarla ilgili ilk öneriyi Avusturya, Çekoslovakya, Italya, Macaristan ve Yugoslavya ortak olarak sundu. Bu beş ülkenin or- tak önerisinde "ulusal annlık" deyimi kullanıhyor ve ulusal azın- lıklara dil, gelenek ve kültürleri- ni korumalan için bütün imkân- lann sağlanması, azınlıklara siya- sal düzeyde örgütlenme ve temsil hakkı tanınması öngörülüyor. Or- tak öneride aynca bir ülkedeki ulusal azınlığın, komşu ülkelerde- ki aynı ulusal veya külturel kök- ten gelen azınlıklarla serbestçe iliş- ki kurup geliştirebilmeleri yer alıyor. Bu beş ülke bundan başka AGtK ülkelerirün bütün bu hak- ları garanti altına almasını öneri- yor. Ortak metinde yer alan azın- lık haklarına ilişkin en önemlı öneri, belli bir bölgede yoğunlaş- mış olan azınlıklara, özerk yöne- tim kurma hakkı tanınması. Ortak metni inızalayan beş ül- ke, bu haklartn yürürlüğe kona- bilmesi için somut süreçler öneri- yorlar. Buna göre azınlıklarla il- gili koşullar, uluslararası gözlenv ciler tarafından serbestçe incele- nebilmeli. Bundan başka, AGtK bünyesinde azmhklarla ilgili so- nınlan çözmek üzere mekanizma- lar oluşturulması öneriliyor. Bu beş ülkeden başka Roman- ya ve tsveç de azınlıklarla ilgili so- mut önerilerde bulundular. Ro- manya'nın önerisi Türkiye'yi te- dirgin edeceğe benziyor. Çünkü Romanya azınlık kavramının ye- niden tanımlanmasına yol açacak önerilerle geliyoj. Romanya'nın önerisine göre AGtK ülkeleri azınlıklardan ne anladıklarım ta- nımlayıp ortak standartlar geliş- tirmeli, öneriye göre bu standart- lar, tek tek ulkelerdeki azınlıkla- nn koşullarıru belirlemede temel oluşturmab. Romanya, AGtK içerisinde ortak standartlar oluş- turduktan sonra, tek tek ulkeler- deki azınlıklann koşullanrun bu standartlara uygun hale getirilme- sini ve bunu kontrol edecek me- kanizmalar v yaratılmasını öneriyor. tsveç'e gore ise azınlık sorun- lan Avrupa'nın güvenlifc sorunuy- la doğrudan ilgili olduğundan, va- rolan insan haklanyla ilgili yapı- lanmalar çerçevesinde çözülecek gibi görünmüyor. Bu nedenle azınlık sorunlannın AGtK günde- minde ele alınması zorunlu. tsveç, AGtK ülkelerirün azııüıklar konu- sunda "uzlaşma süreçleri"ni içe- recek bir formül bulması düşünü- lüyor. İsveç'in önerisine göre, Av- BAKER VE ŞEVARDNAOZE — Arapa'nın gelecegini tarüstdar. rupa'nm güvenliğini ilgilendiren azınlık konulannda, bu konuyu inceleme yetkisine sahip bir AGtK yetkilisi saptanmab ve bu yetkili hazırladığı raporu AGtK ülkele- rine sunmalı. İsveç, araîlk ayın- Haki zirveyi hazırlamak üzere oluşturulacak komitenin, bu öne- rinin olabilirliğini araştırma göre- vini de üzerine almalı. Aslında azınlık sorunlarıyla il- gili btrçok öneri, 1989 yılında Vi- yana'da imzalanan sonuç bildir- gesinde yer alıyor. Burada yeni olan, azınlık kavramının yeniden tanımlanmasının önerilmesi. lkin- cisi de AGtK bünyesinde sınırlı da olsa yaptınm gücüne sahip olacak kontrol mekanizmaları önerilme- si. AGİK'in konsensüse dayalı bir süreç olmaktan çıkanhp kalıcı bir kuruma dönüştürülmesi, yaptınm imkânlannı arttıracak. Türkiye'nin tavn Türkiye bu konudaki tavnnı baştan belirlemiş durumda. Dışiş- leri Bakanı AH Bozer, Türkiye'- nin azınlık kavramından, ulusla- rarası ve ikili anlaşmalarda belir- tilen azıntıkları anladığıru açık bir dille ifade etti. öbür taraftan AGtK'in konsensüsü, yani bütün ülkelerin görüş birliğini temel al- ması, Türkiye'nin azınlık konu- sunda tek başına ihtilaf unsuru olarak bütün tepkileri üzerine çekmesini getirebilir. Aynca azın- lık konulannda da yaptınm gücü- nün artmasına yol açacak bir ku- rumsallaşmarun, Türkiye karşı çıksa bile, bütün dünyayı ilgilen- diren güvenlik politikalan dolayı- sıyla gerçekleşmesi ihtimal dahi- linde. Bu durumun farkında olan Türkiye'nin konferans süresince çabası azınlık tartışmalanndan dengeli ve fazla ileri gitmeyen bir sonuç çıkması yolunda olacak. Ancak azınlık sorunlannın en yo- ğun olduğu Doğu Avrupa ülkele- rinin bile, azınlıklarla ilgili yeni tanımlar getirilmesi yoluida öne- rilerde buluııması, Türkiye'nin işini güçlendireceğe benziyor. Yunan Adalet Bakanı Kanelopulos, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladu Baü Trakyada Türk yok Kanelopulos, Türkiye'nin insan hakları ve azınlıklar poGtikasını da eleştirdi. Yunan Bakan, Türkiye'de neden Rum milletvekili olmadığını sordu ve Yunan Parlamentosu'ndaki 'Müslüman azınlık' temsilcilerini örnek olarak gösterdi. KANELOPULOS — "însan hak- lan uygulamalanmız farklı". FATtH M. YILMAZ Yunanistan Başbakan Yardım- cısı ve Adalet Bakanı Atanassios Kanelopulos, Türkiye ile ülkesi arasında insan hakları ve azınlık- lar konusunda "çok farklı" uy- gulamalar olduğunu öne sürdü. Kanelopulos, "Yunanistan'da iki Müslüman milletvekili var. Türki- ye'de hiç Rum milletvekili var mı" diye sorarak insan haklan konusundaki farkın bu açıdan ba- kıldığında açıkça ortaya çıkabile- ceğini iddia etti. Yunan Bakan, Batı Trakya'da Türk azınlık ol- madığı, Türkiye'nin Ban Trakya'- ya mudahalede bulunduğu yolun- dakı Başbakan Konstantin Mitso- takis'in görüşlerini yineledi. tstanbul'da devam eden Avru- pa Konseyi Adalet Bakanlan Konferansı'na katılan Kanelopu- los, Başbakan Yıldmm Akbulut'a getirdiği Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis'ın mesajı ile ilgili olarak da "iki başbakan, di- yalog konusunda bemfikirlcr" de- di. Türkiye ile ülkesi arasında çe- şitli sorunlar bulunduğunu kayde- den Kanelopulos, bu sorunlann Akbulut-Mitsotakis arasında 5-6 temmuzda gerçekleşmesi beklenen görüşmede ele alınacağını söyle- di. Kanelopulos'a sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle: — Sayın Bakan. Batı Trakya'- da yaşayan Turk azınlığın Yuna- nistan'da şu anda içinde bulundu- gu durum nedir? KANELOPULOS — Lozan Antlaşması'nda da belirtildiği gjbı Yunanistan'da Turk azınhk yok- tur. Batı Trakya'da Türk azınlı- ğın olduğuna dair iddialar, bu ne- denle gerçekdışıdır. Batı Trakya'- da yaşayanlar, Müslüman azınlık olarak nitelendirilir. Önce bu tes- piti yapmak lazım. Batı Trakya'- da yaşayan Müslüman azınlık, Ortodoks Yunanlılarla her alan- da eşit haklara sahipür. Yunan anayasası ve devleti, Müslüman azınlık konusunda hiçbir ayrım gütmez. Yunanistan, her zaman Yunanlılarla Müslüman azınlıgı aynı statüde tutmuşRir. — Ancak sizin bu sözlerinize karşı, Sadık Ahmet, hükumetin farklı uygulamada bulunduğunu belirttiği ve Turk kökenli olduğu- nu soylediği için hapse atıldı. KANELOPULOS — Bu, ger- çeklerle bağdaşmıyor. Sadık Ah- met, Türk kökenliyim dediği için değil, devlete karşı suç işlediği için yargılandı. Bu suçun niteliğı de, seçim yasalannı ihlal etmek anla- mındaydı. Yani Batı Trakya'da yaşayan Müslüman azınlığa, Sa- dık Ahmet'i örnek vererek, ayrı bir politika uygulanıyor düşuncesi tamamen yanlıştır. Sadık Ahmet de, şimdi Yunanistan parlamen- tosundadır. — tnsan haklan uygulamalan ve azınlık politikas açısından ul- kenizk Türkiye'yi karşılaştınrsa- nız, ne soyleyebilirsiniz? KANELOPULOS — Şimdi bu- rada, şu soruya yanıt vermek ge- rekiyor. Türkiye'de yaşayan 150 bin Rumun sayısı bir anda neden 3 bin kişiye düştü. Batı Trakya'- da yaşayan 100 bin Müslüman kökenlinin nüfusu neden 150 bi- ne yükseldi. Bu, bir gerçek. Bu- radan yola çıkarak iki ülke ara- sındaki insan hakları konusunda farklı uygulamalar var diyebiliriz. Sonra bu konuda yapılacak ikin- ci bir belirleme de iki ülke parla- mentolarını karşılaştırmak ve azınlık milletvekillerinin sayısını ortaya koymaktır. Yunanistan'- da, Batı Trakya'dan Müslüman azınlıgı temsilen iki milletvekili şu anda parlamentodadır. Siz, bana şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hiçbir Rum milletve- kili ya da Türkiye'de yaşayan di- ğer azınlıklardan temsilci göstere- bilir misiniz? Yoktur. Bu durum da iki ulkenin insan hakları baz alınarak, azınlıklar konusundaki politika farklılıklarını ortaya koyar. — Batı Trakya'da yaşayan Türkler'lt Yunanlılar arasında bazı çaüşmalar oidu. En son, şu- bat ayında bu yaşandı. KANELOPULOS — Şimdi bu iç sorundur. Yunanistan'ın birçok bölgesinde Yunanlılar arasında da çaüşmalar vardır. Makedonya'- da, Peleponez'de bunun örnekleri yaşanmıştır. tç sorunlann, bu tür yansımalan Türkiye'de de vardır. Türkiye'de de çeşitli gruplar ara- sında çaüşmalar vardır. Bunun için bence bu tür çatışmalar, ül- kelerin iç politik sorunlan olarak nitelendirilmelidir. Ankarciy ABDKıbns koordinatörünün sözlerini benimsemedi Denktuş'tan Ledsky'ye sert tepki Nelson Ledsky'nin "Kıbrıs'ta iki tarafın da self- determinasyon hakkı yoktur" şeklindeki açıklamasına Denktaş, "Bu hakkımız vardır ve kullanılmıştır. Olup olmadığına Ledsky karar veremez" dedi. Dış Haberier Servisi — ABD Kıbns Özel Koordinatörü Nelson Ledsky'nin "Kıbns'ta her iki tarafın da self-determinasyon hakkı yoktur" şeklindeki sözlerine KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş sert tepki gösterdi. An- kara ise "sozlerin benimsenmedigini" açık- ladı. Lefkoşa'da dün bir basın toplantısı düzen- leyen Denktaş, self-determinasyonun halk ta- rafından devlet olmak için kullanılan bir hak olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Devlet olduktan sonra bu silab.li terörist- ler tarafından kaldınlmak istenirse, bütün haklar gaspedilkse, derhal o insanlar için sdf- detenninasyon hakkı doğar. Sayın Ledsky, bunu iyi bilir. Dolayısıyla bize 'self- determinasyon hakkınız yoktur' diyenlcri dost olarak kabul ederaeyiz. Self- determinasyon hakkımız vardır ve bu hak kullamhnıştır. Bu hakkın olup olmadığına Ledsky karar veremez." KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrıs konusunda dışarıdan yapay bir çözüm öne- rilmesıne de karşı olduklannı belirterek böyle bir durumun Kıbns'ı Beyrut'a çevirebileceğini söyledi. Ankara Büromuzun haberine göre de Dı- şişleri Bakanlığı, Ledsky'nin söz konusu açık- lamasının benimsenmedigini açıkladı. Bakan- lık Sözcüsü Murat Sungar, "1960lardan baş- laynrak bakıldığında Türk toplumunun self- determinasyon hakkını kullanmak sureüyle bugunku noktaya geldiğini biliyoruz. Self- determinasyonun kategorileri mevcut değil- dir. Self-determinasyon ya vardır ya yoktur" dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar, haftalık basın toplantısında bu konudaki so- mlan yanıtlarken self-determinasyon konu- sunda ABD ile Türkiye arasında görüş ayrı- lığı olduğunu belirterek "Kıbns'ta herhangi bir çözümün iki toplumun da mutabakatıy- la olabileeeginin Güvenlik Konseyi karann- da da tanınraış olması, bizim açımızdan bu hakkın mevcut olduğunu gösteriyor" dedi. Sungar, Ledsky'nin Kıbns'taki Türk askeri varhğının Ankara-Washington ilişkilerini olumsuz etkilediği ve bu varlığın 15 yıl için- de azalma göstermediği yolundaki sözlerine de şu yanıtı verdi: "Ledsky'nin soylediği şe>, askerlerin mev- cudiyelinin bir hukuki baza bağlanmasıdır. Biz halen 1960 garanti sisteminin geçerli ol- duğuna inanıyoruz. Zaten Kıbns'ta bııluna- cak adil ve kahcı bir çözüm, bir paket anlaş- ması oluşturacaktır. Güvenlik konusu ve Kıb- ns'taki Türk askeri varlıgı da bu paketteki un- surlardan ancak bir tanesini teşkil elmekle- dir. Bir unsuru diğerierinden sıyırarak ele al- mak, buna öncelik vermek bize göre dogrn bir yaklaşım degildir." Sovyet Parlamentosu, serbest göçyasasının oylamasını erteledi Göç yasasına sürpriz engelDış Haberier Servisi — SSCB parlamentosu salı günü aldığı ka- rar 1a Sovyet Yahudilerinin göçü- nü kolaylaştıracak bir yasa tasa- nsının oylanmasını erteledi. Erte- leme işleminin, SSCB lideri Miha- il Gorbaçov ile ABD Başkanı Ge- orge Bush arasında ticari anlaş- manın imzalandığı, Bush'un SSCB'ye en çok kayrılan ülke sta- tüsünün tanınmasını goç yasası- nın geçirilmesi koşuluna bağladığı süper zirve ertesine rastlaması sürpriz olarak değerlendirdi. Karar tasarısının ertelenmesin- de Mihail Gorbaçov'un etkisinin olup olmadığı konusu açıklık ka- zanmadı. Sovyet liderinin yakın arkada- şı olduğu ileri sürülen Yüksek Sovyet Başkanı Anatoly Lukya- nov'un karann Gorbaçov'un ülke- ye dönüşü ertesinde tekrar ele alı- nabileceğini soylediği bildirildi. Süper zirveye katılan Sovyet yet- kililerin Amerikalı senatörlere göç yasasının parlamento tatile ğirme- den once geçirileceğine dair söz verrniş oldukları da kaydedildi. Parlamento 14 haziranda oturum- larına ara veriyor. Yahudilerin gö- çü ile ilgili yasa geçen kasım ayın- da görüşülmüş, ancak ekonomik ve siyasi reform paketlerinin ko- pardığı fırtına nedeni ile onayla- ma işlemine geçilememişti. Oylanması ertelenenl yasa tasa- rısı, başka bir ülkeye giriş vizesi almış olan herkese ülkeden göç edebilme hakkını tanıyor. j zirveyi tarüşıyor EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA — Sovyet ve Ameri- kan başkanlan arasında Washing- ton'da yapılan zirve toplantısı, NATO dışişleri bakanlan tarafın- dan değerlendirilecek, tskocya'nın turistik Turnberry kasabasında bugün ve yann bir araya gelecek olan NATO dışişleri bakanlan, Bush-Gorbaçov zirvesi ardından, Doğu Avrupa ve Sovyetler Birli- gi'ndeki gelişmelerin ışığında NA- TO'nun nasıl bir değişimden geç- mesi gerektiği, bu değişimde Av- rupa Güvenlik ve İşbirliği Konfe- ransı'mn (AGtK) ne ölçüde kahcı bir yol oynayabileceği üzerinde görüş alışverişi yapacaklar. Top- lanüda Türk ve Yunan dışişleri ba- kanlanmn da ikili ilişkileri ele al- mak üzere bir araya gelmeleri bek- leniyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in temsil edeceği "Kuzey Atlantik Konseyi" toplantısının Türkiye açısından iki önemi var: Norveç ve tzlanda gjbi NATO üye- si olan, ancak tıpkı onlar gibi Av- rupa Topluluğu'na dahil olmayan Türkiye'nin, Avrupa'daki yeni si- yasal şekillenmenin neresinde, na- sıl bir rol oynayabileceğine ilişkin değerlendirmeler Ankara için önem taşıyor. Toplantının diğer bir önemi Yunanistan'da bir yılı aşkındır süren istikrarsızlığın, ye- rini Mitsotakis hükümetine bırak- ması ve yeni Dışişleri Bakanı An- donis Samaras'ın, Ali Bozer'le gö- rüşecek olması. POLİTİKADA SORU1NLAR ERGUNBALCI Sovyetlehleki Ekonomik Bunalım Mihail Gorbaçov, 1985'te iktidara geldiğinde Sovyet ekonomi- sine ilişkin o zamana dek bilinmeyen bir dizi gerçeği cesaretle açıkladı kamuoyuna. Nükleer denizaltılar, ABD'yi vurabilecek ba- listik füzeler üreten Scvyetler Birliği kendi halkını doyurmaya ye- tecek besin maddesi üretemiyordu. Mallarının dûrrya piyasala- rında rekabet gücü yoktu. Kalite bozuktu; Sovyet otomobili, Sov- yet traktörü ya da Sovyet lokomotifi dış piyasalarda satılamıyor- du. Sanayi çok fazla enerji tüketiyordu; teknoloji geri kalmıştı... Aradan beş yıl geçti. Günümüzde Sovyet ekonomisi, Gorba- çov'dan önceki döneme kıyasla daha da kötû durumda. Neden? ^ Uzun süredir, gerek Batılı gerekse Sovyet uzmanlarbu soru- yu tartışıyor. Beş yıllık reform denemesine karşın ekonomik durum iyile- şeceğine, neden daha da bozuldu? Genelde görüş birliği içinde olunan ilk nokta şu: Sovyetler'de 5 yıl ekonomik reformlarla geçmedi. Ekonomik reform tartışma- lanyla, eski sistemin eleştirilmesiyle geçti. Somut, radikal hiç- bir önlem alınmadı. Böylece eski merkezi sistem yıpratılıp büs- bütün işlemez hale getırilırken yerine bir alternatif bulunamadı ve ekonomi bugünkü duruma düştü: Ne geri gidebiliyor ne ileri. 8u durumun çeşitli nedenleri var. Bir bolümü Mihail Gorba- çov'un kişisel hatalarından ya da çevresindeki ekonomi uzman- larının yanlış tavsiyelerinden kaynaklanıyor. Bir bolümü de doğ- rudan Sovyet toplumunun yapısı ile ilgili. Gorbaçov'un ya da danışmanlarının en büyük hatası olarak şu gosteriliyor: Gorbaçov ekibi, ekonomik retorm girişimlerine ağır sanayiden başlayarak acil olan asıl iki sorunu, tanm ve tü- ketim sanayiini ihmal ettiler. Amerikalı iktisatçı Prof. Marshall Goldman, Gorbaçov'un tûketim sanayiinin önemine ilişkin tüm konuşmalanna karşın, Abel Aganbegyan ve diğer danışmanla- rının tavsiyeleri ile ağır sanayi yatırımlarını arttırdığını bildiriyor. Gotdmana göre 1988de Sovyetler'in makine ıthalatı 1984'e orarv la 2J5 milyar ruble arttı. Oysa petrol fiyatlanndaki düşüş nedeni ile Sovyetler'in petrol ihracatı geliıieri 1984'te 30,9 milyar dolar- dan, 1988'de 20,7 milyar dolara düşmüştü. Bu durumda tûke- tim malı ithalatı kısıtlandı. Bir yandan zaten yetersiz olan tüketim mallarının ithalatı kısı- lıyor, öte yandan ağır sanayi yatırımiarı ve ücretler artıyor. Para bol, ama karşılığında mal yok. Sonuç, gizli enflasyon, karabor- sa, kısaca "gölge ekonomi" diye adlandınlan olgu. Aynca tüke- tim malı ithalatını kısıtlayan devlet, bu malların içeride satışm- dan alacağı vergiden de yoksun kalıyor. Bu arada çeşitli mallar- dan sübvansiyon da bir tûrlü kaldırılamadığından (fiyat reformu), bütçe açığı 120 milyar rubleye (180 milyar dolar) ulaşıyor. Bu, Sovyetler'in gayri safi milli hasılasının % 14'üne eşit. Durumun ciddiyeti hakkında bir fikir verebilmek için ABD'nin içeride yıl- lardır çok sert bıçimde eleştirilen bütçe açığının, gayri safi milli hasılasının % 4'üne eşit olduğunu belirtmek yerinde olur. vötka satışlanna konulan kısıtlama genellikle Gorbaçov eki- binin diğer bir hatası olarak kabul ediliyor. Bu karar, devleti 10-12 milyar dolarlık gelirden yoksun bıraktı. Ama daha da önemlisi, insanlar evde votka yapmaya başladı. Bunun için de şeker ge- rekliydi. Böylece şeker kısa süre içinde raflardan kayboldu ve ülkede büyük şeker sıkıntısı başgösterdi. Şeker sıkıntısı, tüke- tim malı ithalatının kısılması nedeni ile piyasada malın azalma- sı, buna karşılık insanların eline geçen paranın artmasının dc- ğurduğu sonuçlar ise mala hücum, istifçilik ve dükkanların raf- larının iyice boşalması oldu. * Gorbaçov'un belki de en büyük hatası ise retorma ta- rımdan başlamamış olması gosteriliyor. Bu noktada Çin'de Deng Sia Ping'in reformları ile bir karşılaştırma ilginç olabilir. Deng, ekooomik retormlara tarım alanından başladı. Bir yandan tanmda özel girişimcilik teşvik edilirken öte yandan yatırımlar ağır sana- yiden tüketim sanayiine kaydırıldı. Köylü kazandığı para ile iste- diği tüketim mallarını alabildiğini görünce, daha büyük bir hırs- la işine sarıldı ve tarımsal üretim şaşırtıcı bir hızla arttı. Tarım ürünü ithalatçısı olan ülke, birkaç yıl içinde besin maddeleri ih- raç etmeye başladı. Bu arada kırsal endüstride de büyük bir pat- lama oldu. Böylece tüketim sanayii kırsal kesimi kamçılarken kır- sal kesimdeki canlılık da tüketim sanayii ile tarım aletleri gibi diğer sanayi kollarını teşvik etti. Yani Sovyetler'de olanın tam terst. Ancak, Sovyetler'deki ekonomik bunalımın tüm sorumluluğunu Gorbaçov'a yüklemek de haksızlık olur. Deng, reformlara başlarken Gorbaçov'un sahip olmadığı bü- yük bir avantaja sahipti. Çin'de girişimci, eski deneyimlerini unut- mamış bir köylü sınıfı vardı. Mao, Stalın gibi köylü sınıfını ezme- mişti Çinli köylüler kendilerıne özerklik tanınınca bağlantılannı kaybetmedikleri toprağa hevesie sanlarak üretimi arttırdılar. Sov- yetler'de ise oturdukları bölgelerden sabahları otobüs ve kam- yonlarla tarlalara giden, akşamları ise devlet memurları gibi yi- ne otobüs ve kamyonlarla evlerine dönen tanm işçilerinin top- rağı sevmesi ve onunla uğraşması beklenemezdi. Nitekim dün- yanın en büyük patates üreticisi olan SSCB'de ürünün yaklaşık yarısının tüketicinin masasına ulaşamadan taıiada ya da dağı- tım sûrecinde çürüdüğû hesap edilmiştir. Sovyet halkının, Çinliler gibi girişimci olmayışı da bazı reform- lardan beklenen yararların sağlanamayışına yol açtı. örneğin, Çin'de işletme yöneticileri kendilerıne verilen özerkliği iyi değer- lendirerek kâr ettiler ve yeni yatırımlar yaptılar. Bu yöntem Sov- yetler'de dedenendi. İşletmelerin ürünlerinin % 100'ünü devle- te satmalan zorunluluğu kaldırıldı. Fabrikalar üretimin bir bolü- münü devlete satacak, geri kalan kısmını piyasada satacak ve kâr kendilerine kalacaktı. Çin'de başarılı sonuç verip ekonomiyi canlandıran bu yöntem, Sovyetler'de fabrika yöneticilerinin ho- şuna grtmedi. Ya mallarını satacak müşteri bulamazlarsa ne ola- caktı? Daha önce, devtet iyi kötû ne ûretirlerse alıyordu. Batma, iflas etme tehlikesi yoktu. Şimdi ellerine daha fazla kazanma hr- satı geçmişti, ama bunun için daha fazla çalışmak, daha kaliteli mal üretmek ve en önemlisi, malı satacak müşteri bulmak ge- rekli idi. Kısacası, Çinli işletme yöneticilerinin göze aldığı riski, Sovyet yöneticileri alamadı ve merkezle göbek bağını koparma- yı reddetti. Sonuç olarak nesnel ve öznel nedenlerie Sovyet ekonomisi günümüzdeki duruma geldi. Şimdi kıtlelerin büyük özveride bulunmak zorunda kalacak- lan çok radikal önlemler alınmak isteniyor. Potonya'da gerçi halk bu acı ilacı içmeyi kabul etti, ama orada iktidarda, işçilerin için- den çıkan Dayanışma var. Sovyetler Birliği'nde ise böyle bir du- rum yok. Bu ortamda Sovyet halkı, Polonya halkı gibi özveride bulun- mayı kabul edecek mi? Kuskulu görünüyor. İZM'lerin modası geçti diyenler kimlerdir YAZIT Edebiyat Dergisi 3. sayı çıktı 80 sayfa, 3000 TL Posta pulu karşılığı ömek sayı gönderilir. Yıllık abone: 12.000 TL. Yurtdışı: 25 DM. P.K. 227 Yeniçehir/ANKARA Posta çeki: izzet Kılıçlı adına 28681 8 nolu hesaba
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle