Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
F-16 planörle
çarpışü
• BONN (AA) — Federal
Almanya'da bir Amerikan
F-16 uçağı, bir planörle
çarpıştı, planörün pilotu
öldü. ABD Hava
Kuvvetleri'nden yapılan
açıklamada, Unkenbach
kasabası yakınlarında
önceki gün öğleden sonra
meydana gelen kazadan
sonra F-16 uçağının hafıf
hasarla üsse döndüğü
beürtüdi. Hahn Hava
Üssü'nden kalkan F-16'nın
kaza sırasında eğitim uçuşu
yapmakta olduğu
- kaydedildi.
KabiTe roket
• İSLAMABAD (AA) —
Afganistan'ın başkenti
Kabil'e bugün 25 roket
atıldı. Saldınlarda 10
kişinin öldüğü, 40 kişinin
de yaralandığı bildirildi.
Kabil Radyosu, Afganistan
hükümeünin mücahiüere
roket sağladığı için bugün
Pakistan'ı protesto ettiğini
duyurdu. Mücahitler, dün
de Kabü'e 25 roket
f ırlatmışlar ve altı kişi
ötmüş, 39 kişi de
-yaralanmıştı.
jVlübarek-Hrawi
görftşmesi
• KAHtRE(AA) —
Lübnan'da iç banş
sağlanması ve otoritesini
kurmak için çaba harcayan
Devet Başkanı Elias Hrawi,
Mısır Devlet Başkanı
Hüsnü Mübarek ile
görüşmelerde bulunmak
üzere Kahire'ye geldi. Iki
lider arasındaki
görüşmelerde, Lübnan'da
ulusal birlik sağlanmasına
yönelik çabalann yanı sıra
Arap dünyasım ilgilendiren
sorunlar ve Sovyet
Yahudilerinin lsrali'e göçü
konulan üzerinde
durulacağı bildirildi.
Liberyada
katlianı
• BUCHANAN (AA) —
Afrika ülkesi Liberya'da
geçen ay,. önce isyancılann
daha sonra tekrar hükümet
kuvvetlerinin eline geçen
Buchanan Hman kentinde,
yüzlerce kişinin
öldürüldüğü bildiriliyor.
Bölgeye özel olarak
gönderilen AFP
muhabirinin bildirdiğine
göre kent sakinleri, yüzlerce
kişinin isyancılar tarafından
"sorgusuz sualsiz" kurşuna
dizildiklerini söylüyorlar.
AFP muhabiri, kentte 20
ceset gördüğünü belirtti.
İsyancılar ise böyle bir
katliam yapmadıklannı
söylediler ve hükümet
askerlerini suçladüar.
Pan Am'a
faomba îhban
P PRESTWICK (AA) —
Pan Am Havayollan'na aiı
bir uçak, bomba ihbarı
»lması üzerine tskocya'nın
prestwick Havaalanı'na acil
jniş yaptı. Polis, Frankfurt
•ş Washington seferini
yapan, 208 yoku ve
mürettebat taşıyan uçağın,
yolculardan birinin uçakta
patlayıcı bulunabileceğini
Jöylemesi üzerine önceki
gün öğleden sonra iniş
vaptığını açıkladı. Boeing
747 tipi uçakta aramanın
devam ettiği, bir kişinin de
gözaltına alındığı belirtildi.
Iskoçya'nın Lockerbie
kasabası üzerinde, Pan
Am'ın bir yolcu uçağı
aralık 1988'de düşmüş ve
sabotaj olduğu belirlenen
faciada, uçaktaki 259 kişi
ile yerdeki 11 kişi ölmüştü.
Bakana istifa
çağrısı
• BÜKREŞ (AA) —
Romanya hükümeti
tarafından kurulan ordunun
demokratikleştiriTmesi için
girişim komitesi, Içişleri
Bakanı General Mihai
Chitac'ın istifa etmesini
istedi. Geçen şubat ayında
hükümete karşı askerlerin
yaptığı protesto
gösterilerinden sonra
Başbakan Petra Roman
tarafından kurulan ve
protestocu subayları da
içeren komite, önceki gün
Romania Libera adlı
bağımsız gazetede bir
bildiri yayımladı.
AGİK toplantısınayeni önerilersunuldu
Azuılıklara güvenceAvusturya, Çekoslovakya, itaJya, Macaristan
ve Yugoslavya'nın ortak önerisinde
azınlıklann dil ve kültürlerini korumalan için
tüm imkânların sağlanması öngörülüyor.
öneride belli bir bölgede yoğunlaşmış olan
azınlıklara özerk yönetim kurma hakkı
tanınması isteniyor.
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG — Kopenhag'da
toplanan Avrupa Güvenlik ve tş-
birliği Konferansı (AGtK) çerçe-
vesindeki İnsan Haldarı Boyutu
toplantısına, azınlıklarla ilgili
Türkiye'yi de ilgilendirebilecek
öneriler sunuldu. öneriler üzerin-
de üç hafta sürecek konferans bo-
yunca anlaşma sağlanması ve
azınlıklar konusunun yayımlan-
ması beklenen sonuç bildirgesin-
de yer alması bekleniyor.
Azınlıklarla ilgili ilk öneriyi
Avusturya, Çekoslovakya, Italya,
Macaristan ve Yugoslavya ortak
olarak sundu. Bu beş ülkenin or-
tak önerisinde "ulusal annlık"
deyimi kullanıhyor ve ulusal azın-
lıklara dil, gelenek ve kültürleri-
ni korumalan için bütün imkân-
lann sağlanması, azınlıklara siya-
sal düzeyde örgütlenme ve temsil
hakkı tanınması öngörülüyor. Or-
tak öneride aynca bir ülkedeki
ulusal azınlığın, komşu ülkelerde-
ki aynı ulusal veya külturel kök-
ten gelen azınlıklarla serbestçe iliş-
ki kurup geliştirebilmeleri yer
alıyor.
Bu beş ülke bundan başka
AGtK ülkelerirün bütün bu hak-
ları garanti altına almasını öneri-
yor. Ortak metinde yer alan azın-
lık haklarına ilişkin en önemlı
öneri, belli bir bölgede yoğunlaş-
mış olan azınlıklara, özerk yöne-
tim kurma hakkı tanınması.
Ortak metni inızalayan beş ül-
ke, bu haklartn yürürlüğe kona-
bilmesi için somut süreçler öneri-
yorlar. Buna göre azınlıklarla il-
gili koşullar, uluslararası gözlenv
ciler tarafından serbestçe incele-
nebilmeli. Bundan başka, AGtK
bünyesinde azmhklarla ilgili so-
nınlan çözmek üzere mekanizma-
lar oluşturulması öneriliyor.
Bu beş ülkeden başka Roman-
ya ve tsveç de azınlıklarla ilgili so-
mut önerilerde bulundular. Ro-
manya'nın önerisi Türkiye'yi te-
dirgin edeceğe benziyor. Çünkü
Romanya azınlık kavramının ye-
niden tanımlanmasına yol açacak
önerilerle geliyoj. Romanya'nın
önerisine göre AGtK ülkeleri
azınlıklardan ne anladıklarım ta-
nımlayıp ortak standartlar geliş-
tirmeli, öneriye göre bu standart-
lar, tek tek ulkelerdeki azınlıkla-
nn koşullarıru belirlemede temel
oluşturmab. Romanya, AGtK
içerisinde ortak standartlar oluş-
turduktan sonra, tek tek ulkeler-
deki azınlıklann koşullanrun bu
standartlara uygun hale getirilme-
sini ve bunu kontrol edecek me-
kanizmalar v
yaratılmasını
öneriyor.
tsveç'e gore ise azınlık sorun-
lan Avrupa'nın güvenlifc sorunuy-
la doğrudan ilgili olduğundan, va-
rolan insan haklanyla ilgili yapı-
lanmalar çerçevesinde çözülecek
gibi görünmüyor. Bu nedenle
azınlık sorunlannın AGtK günde-
minde ele alınması zorunlu. tsveç,
AGtK ülkelerirün azııüıklar konu-
sunda "uzlaşma süreçleri"ni içe-
recek bir formül bulması düşünü-
lüyor. İsveç'in önerisine göre, Av-
BAKER VE ŞEVARDNAOZE — Arapa'nın gelecegini tarüstdar.
rupa'nm güvenliğini ilgilendiren
azınlık konulannda, bu konuyu
inceleme yetkisine sahip bir AGtK
yetkilisi saptanmab ve bu yetkili
hazırladığı raporu AGtK ülkele-
rine sunmalı. İsveç, araîlk ayın-
Haki zirveyi hazırlamak üzere
oluşturulacak komitenin, bu öne-
rinin olabilirliğini araştırma göre-
vini de üzerine almalı.
Aslında azınlık sorunlarıyla il-
gili btrçok öneri, 1989 yılında Vi-
yana'da imzalanan sonuç bildir-
gesinde yer alıyor. Burada yeni
olan, azınlık kavramının yeniden
tanımlanmasının önerilmesi. lkin-
cisi de AGtK bünyesinde sınırlı da
olsa yaptınm gücüne sahip olacak
kontrol mekanizmaları önerilme-
si. AGİK'in konsensüse dayalı bir
süreç olmaktan çıkanhp kalıcı bir
kuruma dönüştürülmesi, yaptınm
imkânlannı arttıracak.
Türkiye'nin tavn
Türkiye bu konudaki tavnnı
baştan belirlemiş durumda. Dışiş-
leri Bakanı AH Bozer, Türkiye'-
nin azınlık kavramından, ulusla-
rarası ve ikili anlaşmalarda belir-
tilen azıntıkları anladığıru açık bir
dille ifade etti. öbür taraftan
AGtK'in konsensüsü, yani bütün
ülkelerin görüş birliğini temel al-
ması, Türkiye'nin azınlık konu-
sunda tek başına ihtilaf unsuru
olarak bütün tepkileri üzerine
çekmesini getirebilir. Aynca azın-
lık konulannda da yaptınm gücü-
nün artmasına yol açacak bir ku-
rumsallaşmarun, Türkiye karşı
çıksa bile, bütün dünyayı ilgilen-
diren güvenlik politikalan dolayı-
sıyla gerçekleşmesi ihtimal dahi-
linde. Bu durumun farkında olan
Türkiye'nin konferans süresince
çabası azınlık tartışmalanndan
dengeli ve fazla ileri gitmeyen bir
sonuç çıkması yolunda olacak.
Ancak azınlık sorunlannın en yo-
ğun olduğu Doğu Avrupa ülkele-
rinin bile, azınlıklarla ilgili yeni
tanımlar getirilmesi yoluida öne-
rilerde buluııması, Türkiye'nin
işini güçlendireceğe benziyor.
Yunan Adalet Bakanı Kanelopulos, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladu
Baü Trakyada Türk yok
Kanelopulos, Türkiye'nin insan hakları ve
azınlıklar poGtikasını da eleştirdi. Yunan
Bakan, Türkiye'de neden Rum milletvekili
olmadığını sordu ve Yunan
Parlamentosu'ndaki 'Müslüman azınlık'
temsilcilerini örnek olarak gösterdi.
KANELOPULOS — "însan hak-
lan uygulamalanmız farklı".
FATtH M. YILMAZ
Yunanistan Başbakan Yardım-
cısı ve Adalet Bakanı Atanassios
Kanelopulos, Türkiye ile ülkesi
arasında insan hakları ve azınlık-
lar konusunda "çok farklı" uy-
gulamalar olduğunu öne sürdü.
Kanelopulos, "Yunanistan'da iki
Müslüman milletvekili var. Türki-
ye'de hiç Rum milletvekili var
mı" diye sorarak insan haklan
konusundaki farkın bu açıdan ba-
kıldığında açıkça ortaya çıkabile-
ceğini iddia etti. Yunan Bakan,
Batı Trakya'da Türk azınlık ol-
madığı, Türkiye'nin Ban Trakya'-
ya mudahalede bulunduğu yolun-
dakı Başbakan Konstantin Mitso-
takis'in görüşlerini yineledi.
tstanbul'da devam eden Avru-
pa Konseyi Adalet Bakanlan
Konferansı'na katılan Kanelopu-
los, Başbakan Yıldmm Akbulut'a
getirdiği Yunanistan Başbakanı
Konstantin Mitsotakis'ın mesajı ile
ilgili olarak da "iki başbakan, di-
yalog konusunda bemfikirlcr" de-
di. Türkiye ile ülkesi arasında çe-
şitli sorunlar bulunduğunu kayde-
den Kanelopulos, bu sorunlann
Akbulut-Mitsotakis arasında 5-6
temmuzda gerçekleşmesi beklenen
görüşmede ele alınacağını söyle-
di. Kanelopulos'a sorduğumuz
sorular ve yanıtları şöyle:
— Sayın Bakan. Batı Trakya'-
da yaşayan Turk azınlığın Yuna-
nistan'da şu anda içinde bulundu-
gu durum nedir?
KANELOPULOS — Lozan
Antlaşması'nda da belirtildiği gjbı
Yunanistan'da Turk azınhk yok-
tur. Batı Trakya'da Türk azınlı-
ğın olduğuna dair iddialar, bu ne-
denle gerçekdışıdır. Batı Trakya'-
da yaşayanlar, Müslüman azınlık
olarak nitelendirilir. Önce bu tes-
piti yapmak lazım. Batı Trakya'-
da yaşayan Müslüman azınlık,
Ortodoks Yunanlılarla her alan-
da eşit haklara sahipür. Yunan
anayasası ve devleti, Müslüman
azınlık konusunda hiçbir ayrım
gütmez. Yunanistan, her zaman
Yunanlılarla Müslüman azınlıgı
aynı statüde tutmuşRir.
— Ancak sizin bu sözlerinize
karşı, Sadık Ahmet, hükumetin
farklı uygulamada bulunduğunu
belirttiği ve Turk kökenli olduğu-
nu soylediği için hapse atıldı.
KANELOPULOS — Bu, ger-
çeklerle bağdaşmıyor. Sadık Ah-
met, Türk kökenliyim dediği için
değil, devlete karşı suç işlediği için
yargılandı. Bu suçun niteliğı de,
seçim yasalannı ihlal etmek anla-
mındaydı. Yani Batı Trakya'da
yaşayan Müslüman azınlığa, Sa-
dık Ahmet'i örnek vererek, ayrı
bir politika uygulanıyor düşuncesi
tamamen yanlıştır. Sadık Ahmet
de, şimdi Yunanistan parlamen-
tosundadır.
— tnsan haklan uygulamalan
ve azınlık politikas açısından ul-
kenizk Türkiye'yi karşılaştınrsa-
nız, ne soyleyebilirsiniz?
KANELOPULOS — Şimdi bu-
rada, şu soruya yanıt vermek ge-
rekiyor. Türkiye'de yaşayan 150
bin Rumun sayısı bir anda neden
3 bin kişiye düştü. Batı Trakya'-
da yaşayan 100 bin Müslüman
kökenlinin nüfusu neden 150 bi-
ne yükseldi. Bu, bir gerçek. Bu-
radan yola çıkarak iki ülke ara-
sındaki insan hakları konusunda
farklı uygulamalar var diyebiliriz.
Sonra bu konuda yapılacak ikin-
ci bir belirleme de iki ülke parla-
mentolarını karşılaştırmak ve
azınlık milletvekillerinin sayısını
ortaya koymaktır. Yunanistan'-
da, Batı Trakya'dan Müslüman
azınlıgı temsilen iki milletvekili şu
anda parlamentodadır. Siz, bana
şu anda Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde hiçbir Rum milletve-
kili ya da Türkiye'de yaşayan di-
ğer azınlıklardan temsilci göstere-
bilir misiniz? Yoktur. Bu durum
da iki ulkenin insan hakları baz
alınarak, azınlıklar konusundaki
politika farklılıklarını ortaya
koyar.
— Batı Trakya'da yaşayan
Türkler'lt Yunanlılar arasında
bazı çaüşmalar oidu. En son, şu-
bat ayında bu yaşandı.
KANELOPULOS — Şimdi bu
iç sorundur. Yunanistan'ın birçok
bölgesinde Yunanlılar arasında da
çaüşmalar vardır. Makedonya'-
da, Peleponez'de bunun örnekleri
yaşanmıştır. tç sorunlann, bu tür
yansımalan Türkiye'de de vardır.
Türkiye'de de çeşitli gruplar ara-
sında çaüşmalar vardır. Bunun
için bence bu tür çatışmalar, ül-
kelerin iç politik sorunlan olarak
nitelendirilmelidir.
Ankarciy ABDKıbns koordinatörünün sözlerini benimsemedi
Denktuş'tan Ledsky'ye sert tepki
Nelson Ledsky'nin "Kıbrıs'ta
iki tarafın da self-
determinasyon hakkı yoktur"
şeklindeki açıklamasına
Denktaş, "Bu hakkımız vardır
ve kullanılmıştır. Olup
olmadığına Ledsky karar
veremez" dedi.
Dış Haberier Servisi — ABD Kıbns Özel
Koordinatörü Nelson Ledsky'nin "Kıbns'ta
her iki tarafın da self-determinasyon hakkı
yoktur" şeklindeki sözlerine KKTC Cumhur-
başkanı Rauf Denktaş sert tepki gösterdi. An-
kara ise "sozlerin benimsenmedigini" açık-
ladı.
Lefkoşa'da dün bir basın toplantısı düzen-
leyen Denktaş, self-determinasyonun halk ta-
rafından devlet olmak için kullanılan bir hak
olduğunu belirterek şunlan söyledi:
"Devlet olduktan sonra bu silab.li terörist-
ler tarafından kaldınlmak istenirse, bütün
haklar gaspedilkse, derhal o insanlar için sdf-
detenninasyon hakkı doğar. Sayın Ledsky,
bunu iyi bilir. Dolayısıyla bize 'self-
determinasyon hakkınız yoktur' diyenlcri
dost olarak kabul ederaeyiz. Self-
determinasyon hakkımız vardır ve bu hak
kullamhnıştır. Bu hakkın olup olmadığına
Ledsky karar veremez."
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Kıbrıs
konusunda dışarıdan yapay bir çözüm öne-
rilmesıne de karşı olduklannı belirterek böyle
bir durumun Kıbns'ı Beyrut'a çevirebileceğini
söyledi.
Ankara Büromuzun haberine göre de Dı-
şişleri Bakanlığı, Ledsky'nin söz konusu açık-
lamasının benimsenmedigini açıkladı. Bakan-
lık Sözcüsü Murat Sungar, "1960lardan baş-
laynrak bakıldığında Türk toplumunun self-
determinasyon hakkını kullanmak sureüyle
bugunku noktaya geldiğini biliyoruz. Self-
determinasyonun kategorileri mevcut değil-
dir. Self-determinasyon ya vardır ya yoktur"
dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar,
haftalık basın toplantısında bu konudaki so-
mlan yanıtlarken self-determinasyon konu-
sunda ABD ile Türkiye arasında görüş ayrı-
lığı olduğunu belirterek "Kıbns'ta herhangi
bir çözümün iki toplumun da mutabakatıy-
la olabileeeginin Güvenlik Konseyi karann-
da da tanınraış olması, bizim açımızdan bu
hakkın mevcut olduğunu gösteriyor" dedi.
Sungar, Ledsky'nin Kıbns'taki Türk askeri
varhğının Ankara-Washington ilişkilerini
olumsuz etkilediği ve bu varlığın 15 yıl için-
de azalma göstermediği yolundaki sözlerine
de şu yanıtı verdi:
"Ledsky'nin soylediği şe>, askerlerin mev-
cudiyelinin bir hukuki baza bağlanmasıdır.
Biz halen 1960 garanti sisteminin geçerli ol-
duğuna inanıyoruz. Zaten Kıbns'ta bııluna-
cak adil ve kahcı bir çözüm, bir paket anlaş-
ması oluşturacaktır. Güvenlik konusu ve Kıb-
ns'taki Türk askeri varlıgı da bu paketteki un-
surlardan ancak bir tanesini teşkil elmekle-
dir. Bir unsuru diğerierinden sıyırarak ele al-
mak, buna öncelik vermek bize göre dogrn
bir yaklaşım degildir."
Sovyet Parlamentosu, serbest göçyasasının oylamasını erteledi
Göç yasasına sürpriz engelDış Haberier Servisi — SSCB
parlamentosu salı günü aldığı ka-
rar 1a Sovyet Yahudilerinin göçü-
nü kolaylaştıracak bir yasa tasa-
nsının oylanmasını erteledi. Erte-
leme işleminin, SSCB lideri Miha-
il Gorbaçov ile ABD Başkanı Ge-
orge Bush arasında ticari anlaş-
manın imzalandığı, Bush'un
SSCB'ye en çok kayrılan ülke sta-
tüsünün tanınmasını goç yasası-
nın geçirilmesi koşuluna bağladığı
süper zirve ertesine rastlaması
sürpriz olarak değerlendirdi.
Karar tasarısının ertelenmesin-
de Mihail Gorbaçov'un etkisinin
olup olmadığı konusu açıklık ka-
zanmadı.
Sovyet liderinin yakın arkada-
şı olduğu ileri sürülen Yüksek
Sovyet Başkanı Anatoly Lukya-
nov'un karann Gorbaçov'un ülke-
ye dönüşü ertesinde tekrar ele alı-
nabileceğini soylediği bildirildi.
Süper zirveye katılan Sovyet yet-
kililerin Amerikalı senatörlere göç
yasasının parlamento tatile ğirme-
den once geçirileceğine dair söz
verrniş oldukları da kaydedildi.
Parlamento 14 haziranda oturum-
larına ara veriyor. Yahudilerin gö-
çü ile ilgili yasa geçen kasım ayın-
da görüşülmüş, ancak ekonomik
ve siyasi reform paketlerinin ko-
pardığı fırtına nedeni ile onayla-
ma işlemine geçilememişti.
Oylanması ertelenenl
yasa tasa-
rısı, başka bir ülkeye giriş vizesi
almış olan herkese ülkeden göç
edebilme hakkını tanıyor.
j
zirveyi
tarüşıyor
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Sovyet ve Ameri-
kan başkanlan arasında Washing-
ton'da yapılan zirve toplantısı,
NATO dışişleri bakanlan tarafın-
dan değerlendirilecek, tskocya'nın
turistik Turnberry kasabasında
bugün ve yann bir araya gelecek
olan NATO dışişleri bakanlan,
Bush-Gorbaçov zirvesi ardından,
Doğu Avrupa ve Sovyetler Birli-
gi'ndeki gelişmelerin ışığında NA-
TO'nun nasıl bir değişimden geç-
mesi gerektiği, bu değişimde Av-
rupa Güvenlik ve İşbirliği Konfe-
ransı'mn (AGtK) ne ölçüde kahcı
bir yol oynayabileceği üzerinde
görüş alışverişi yapacaklar. Top-
lanüda Türk ve Yunan dışişleri ba-
kanlanmn da ikili ilişkileri ele al-
mak üzere bir araya gelmeleri bek-
leniyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ali
Bozer'in temsil edeceği "Kuzey
Atlantik Konseyi" toplantısının
Türkiye açısından iki önemi var:
Norveç ve tzlanda gjbi NATO üye-
si olan, ancak tıpkı onlar gibi Av-
rupa Topluluğu'na dahil olmayan
Türkiye'nin, Avrupa'daki yeni si-
yasal şekillenmenin neresinde, na-
sıl bir rol oynayabileceğine ilişkin
değerlendirmeler Ankara için
önem taşıyor. Toplantının diğer
bir önemi Yunanistan'da bir yılı
aşkındır süren istikrarsızlığın, ye-
rini Mitsotakis hükümetine bırak-
ması ve yeni Dışişleri Bakanı An-
donis Samaras'ın, Ali Bozer'le gö-
rüşecek olması.
POLİTİKADA
SORU1NLAR
ERGUNBALCI
Sovyetlehleki Ekonomik
Bunalım
Mihail Gorbaçov, 1985'te iktidara geldiğinde Sovyet ekonomi-
sine ilişkin o zamana dek bilinmeyen bir dizi gerçeği cesaretle
açıkladı kamuoyuna. Nükleer denizaltılar, ABD'yi vurabilecek ba-
listik füzeler üreten Scvyetler Birliği kendi halkını doyurmaya ye-
tecek besin maddesi üretemiyordu. Mallarının dûrrya piyasala-
rında rekabet gücü yoktu. Kalite bozuktu; Sovyet otomobili, Sov-
yet traktörü ya da Sovyet lokomotifi dış piyasalarda satılamıyor-
du. Sanayi çok fazla enerji tüketiyordu; teknoloji geri kalmıştı...
Aradan beş yıl geçti. Günümüzde Sovyet ekonomisi, Gorba-
çov'dan önceki döneme kıyasla daha da kötû durumda.
Neden? ^
Uzun süredir, gerek Batılı gerekse Sovyet uzmanlarbu soru-
yu tartışıyor.
Beş yıllık reform denemesine karşın ekonomik durum iyile-
şeceğine, neden daha da bozuldu?
Genelde görüş birliği içinde olunan ilk nokta şu: Sovyetler'de
5 yıl ekonomik reformlarla geçmedi. Ekonomik reform tartışma-
lanyla, eski sistemin eleştirilmesiyle geçti. Somut, radikal hiç-
bir önlem alınmadı. Böylece eski merkezi sistem yıpratılıp büs-
bütün işlemez hale getırilırken yerine bir alternatif bulunamadı
ve ekonomi bugünkü duruma düştü: Ne geri gidebiliyor ne ileri.
8u durumun çeşitli nedenleri var. Bir bolümü Mihail Gorba-
çov'un kişisel hatalarından ya da çevresindeki ekonomi uzman-
larının yanlış tavsiyelerinden kaynaklanıyor. Bir bolümü de doğ-
rudan Sovyet toplumunun yapısı ile ilgili.
Gorbaçov'un ya da danışmanlarının en büyük hatası olarak
şu gosteriliyor: Gorbaçov ekibi, ekonomik retorm girişimlerine
ağır sanayiden başlayarak acil olan asıl iki sorunu, tanm ve tü-
ketim sanayiini ihmal ettiler. Amerikalı iktisatçı Prof. Marshall
Goldman, Gorbaçov'un tûketim sanayiinin önemine ilişkin tüm
konuşmalanna karşın, Abel Aganbegyan ve diğer danışmanla-
rının tavsiyeleri ile ağır sanayi yatırımlarını arttırdığını bildiriyor.
Gotdmana göre 1988de Sovyetler'in makine ıthalatı 1984'e orarv
la 2J5 milyar ruble arttı. Oysa petrol fiyatlanndaki düşüş nedeni
ile Sovyetler'in petrol ihracatı geliıieri 1984'te 30,9 milyar dolar-
dan, 1988'de 20,7 milyar dolara düşmüştü. Bu durumda tûke-
tim malı ithalatı kısıtlandı.
Bir yandan zaten yetersiz olan tüketim mallarının ithalatı kısı-
lıyor, öte yandan ağır sanayi yatırımiarı ve ücretler artıyor. Para
bol, ama karşılığında mal yok. Sonuç, gizli enflasyon, karabor-
sa, kısaca "gölge ekonomi" diye adlandınlan olgu. Aynca tüke-
tim malı ithalatını kısıtlayan devlet, bu malların içeride satışm-
dan alacağı vergiden de yoksun kalıyor. Bu arada çeşitli mallar-
dan sübvansiyon da bir tûrlü kaldırılamadığından (fiyat reformu),
bütçe açığı 120 milyar rubleye (180 milyar dolar) ulaşıyor. Bu,
Sovyetler'in gayri safi milli hasılasının % 14'üne eşit. Durumun
ciddiyeti hakkında bir fikir verebilmek için ABD'nin içeride yıl-
lardır çok sert bıçimde eleştirilen bütçe açığının, gayri safi milli
hasılasının % 4'üne eşit olduğunu belirtmek yerinde olur.
vötka satışlanna konulan kısıtlama genellikle Gorbaçov eki-
binin diğer bir hatası olarak kabul ediliyor. Bu karar, devleti 10-12
milyar dolarlık gelirden yoksun bıraktı. Ama daha da önemlisi,
insanlar evde votka yapmaya başladı. Bunun için de şeker ge-
rekliydi. Böylece şeker kısa süre içinde raflardan kayboldu ve
ülkede büyük şeker sıkıntısı başgösterdi. Şeker sıkıntısı, tüke-
tim malı ithalatının kısılması nedeni ile piyasada malın azalma-
sı, buna karşılık insanların eline geçen paranın artmasının dc-
ğurduğu sonuçlar ise mala hücum, istifçilik ve dükkanların raf-
larının iyice boşalması oldu.
* Gorbaçov'un belki de en büyük hatası ise retorma ta-
rımdan başlamamış olması gosteriliyor. Bu noktada Çin'de Deng
Sia Ping'in reformları ile bir karşılaştırma ilginç olabilir. Deng,
ekooomik retormlara tarım alanından başladı. Bir yandan tanmda
özel girişimcilik teşvik edilirken öte yandan yatırımlar ağır sana-
yiden tüketim sanayiine kaydırıldı. Köylü kazandığı para ile iste-
diği tüketim mallarını alabildiğini görünce, daha büyük bir hırs-
la işine sarıldı ve tarımsal üretim şaşırtıcı bir hızla arttı. Tarım
ürünü ithalatçısı olan ülke, birkaç yıl içinde besin maddeleri ih-
raç etmeye başladı. Bu arada kırsal endüstride de büyük bir pat-
lama oldu. Böylece tüketim sanayii kırsal kesimi kamçılarken kır-
sal kesimdeki canlılık da tüketim sanayii ile tarım aletleri gibi
diğer sanayi kollarını teşvik etti. Yani Sovyetler'de olanın tam terst.
Ancak, Sovyetler'deki ekonomik bunalımın tüm sorumluluğunu
Gorbaçov'a yüklemek de haksızlık olur.
Deng, reformlara başlarken Gorbaçov'un sahip olmadığı bü-
yük bir avantaja sahipti. Çin'de girişimci, eski deneyimlerini unut-
mamış bir köylü sınıfı vardı. Mao, Stalın gibi köylü sınıfını ezme-
mişti Çinli köylüler kendilerıne özerklik tanınınca bağlantılannı
kaybetmedikleri toprağa hevesie sanlarak üretimi arttırdılar. Sov-
yetler'de ise oturdukları bölgelerden sabahları otobüs ve kam-
yonlarla tarlalara giden, akşamları ise devlet memurları gibi yi-
ne otobüs ve kamyonlarla evlerine dönen tanm işçilerinin top-
rağı sevmesi ve onunla uğraşması beklenemezdi. Nitekim dün-
yanın en büyük patates üreticisi olan SSCB'de ürünün yaklaşık
yarısının tüketicinin masasına ulaşamadan taıiada ya da dağı-
tım sûrecinde çürüdüğû hesap edilmiştir.
Sovyet halkının, Çinliler gibi girişimci olmayışı da bazı reform-
lardan beklenen yararların sağlanamayışına yol açtı. örneğin,
Çin'de işletme yöneticileri kendilerıne verilen özerkliği iyi değer-
lendirerek kâr ettiler ve yeni yatırımlar yaptılar. Bu yöntem Sov-
yetler'de dedenendi. İşletmelerin ürünlerinin % 100'ünü devle-
te satmalan zorunluluğu kaldırıldı. Fabrikalar üretimin bir bolü-
münü devlete satacak, geri kalan kısmını piyasada satacak ve
kâr kendilerine kalacaktı. Çin'de başarılı sonuç verip ekonomiyi
canlandıran bu yöntem, Sovyetler'de fabrika yöneticilerinin ho-
şuna grtmedi. Ya mallarını satacak müşteri bulamazlarsa ne ola-
caktı? Daha önce, devtet iyi kötû ne ûretirlerse alıyordu. Batma,
iflas etme tehlikesi yoktu. Şimdi ellerine daha fazla kazanma hr-
satı geçmişti, ama bunun için daha fazla çalışmak, daha kaliteli
mal üretmek ve en önemlisi, malı satacak müşteri bulmak ge-
rekli idi. Kısacası, Çinli işletme yöneticilerinin göze aldığı riski,
Sovyet yöneticileri alamadı ve merkezle göbek bağını koparma-
yı reddetti.
Sonuç olarak nesnel ve öznel nedenlerie Sovyet ekonomisi
günümüzdeki duruma geldi.
Şimdi kıtlelerin büyük özveride bulunmak zorunda kalacak-
lan çok radikal önlemler alınmak isteniyor. Potonya'da gerçi halk
bu acı ilacı içmeyi kabul etti, ama orada iktidarda, işçilerin için-
den çıkan Dayanışma var. Sovyetler Birliği'nde ise böyle bir du-
rum yok.
Bu ortamda Sovyet halkı, Polonya halkı gibi özveride bulun-
mayı kabul edecek mi?
Kuskulu görünüyor.
İZM'lerin
modası geçti
diyenler kimlerdir
YAZIT
Edebiyat Dergisi
3. sayı çıktı
80 sayfa, 3000 TL
Posta pulu karşılığı ömek sayı gönderilir. Yıllık abone: 12.000
TL. Yurtdışı: 25 DM.
P.K. 227 Yeniçehir/ANKARA
Posta çeki: izzet Kılıçlı adına 28681 8 nolu hesaba