Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZÎRAN 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYEUE BUGUN
& .
Meteoroloji Genel Müdürlü-
ğü'nrJen alınan bilgiye göre
yurtta yağış beMenmiyoc Bütün
bölgelerimiz az bulutlu ve açık
geçecek. H/ft/A SICAKLIĞI Art-
maya öevam edecek. RÜZGÂR:
Kuzey ve batı yönlerden hafif,
ara sıra orta kuvvette esecek.
K£S»îl
Sr İ
2rS.£îSı 1 lunacak
-Van Gölü
'nde hava
*blilu
«u
seçecek. Rüz-lodostan 2-4, Karadenızde 5 g â r k ( j z e y w ^ y f l n | e | d e n h a f i f a r a ^ Q r 1 a k u v .
- * 1 0 k m bulunacak.
Adana
Mapazarı
Adıyaman
Nyon
Ajn
Antara
Antaıcya
Anölya
Aftvtn
Aydn
Baııkesı
Bıleak
Bmgöl
aoıs
Bolu
Busa
ÇaruMole
Çanım
Otnat
A 32° 14° DıyartBiur
A 27° 11" Mrne
A 31° 13° Erancan
A 28° 9PEramım
A 26° PEsbşehr
A 30° 13° Gaaamep
A 29°W°&resun
A 32° 15° Gümûşhane A
A 26° 12° Hakkân
A 33°16°lsparta
A 28° 10° Islanbul
A 27° 11° lamr
A 28°14°Kare
A 26° 9° Kasömonu A
A 26° 10° Kayseri
A 28°13°KırWni
A 28°13°Koıwa
A 26° 11° Küâya
A 30° 1S° Matatya
34° 17° Manısa
30° 14° K Maraş
27°12°Menan
25° 5°Mujta
30°12°Muş
31° M» Nıjd»
25°15°0rtu
27°12°ftze
27°12°S*ıwın
26°10°Sirt
26° 15° Snop
32°18°Sıvas
24° 5°Tetonl»S
26° 10° Irabam
2a*11*lral
28° 16° Zonguidsk
A 32° 16°
A 31° 16°
A 28° 18°
A 28° 13°
A 26° 8°
A 29° W
A 24° W
A 26° 14°
A 23°ie°
A 31° 15°
A 25° 17°
A 27° 10°
A 30° 15°
A 2 S ° W
A 29° 16°
A 28° 10°
A 26° 10°
A 28» 10°
A 23° 18°
sekiiği 0.5-1.5 m dolayında bu- açık bulutlu /$ *** A-apk B-taıtuOu frguneşl K-fcart S-as* Y-yaOmurtu
Kahıre •
DUNYA'DA BUGUN
Amsterdam Y 19°
Ajnman
AAna
BaOdst
Barcelona
Basel
Belgrad
Beriin
Bonn
Brûksci
Buöape$te
Cenwre
Cezayır
CKkte
Oubaı
Frankî'iri
dme
HfHsmkı
Kalwe
Kopenhag
Köln
Leflcosa
A 33°
A 27°
k 33°
A 31°
Y 16°
Y 24°
B 19°
Y 18°
Y 19°
Y 23°
Y 17°
Y 28°
A 38°
A 38°
Y 19°
A 31°
B 24°
A 31°
Y 19°
Y 18°
A 32°
Lenıngrad
tondra
Madnd
Mılano
Montreal
Mosfcma
Müratı
Htnt Vüfh
OsJo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sotya
Şam
Tsrt Aınv
Tunus
Varsova
Msnedik
Viyana
A 24°
Y 21°
A 32°
Y 22°
A 30°
Y 15°
Y 17°
A 32°
Y 20°
Y 29°
8 22°
A 39°
Y 24°
A 26°
A 32°
A 30°
A 32°
B 22°
Y 21°
A 2*>
WashıngtünA 32°
Zıirtı Y 16°
BUOtACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Eskiden kadınlara
seçme ve seçilme hak-
kını kazandırmak için
çalışan tngiliz kadın-
lanna verilen ad. 2/
Bir hayvan... Çulluk.
3/ Yunan mitolojisin-
de çoban tanrısı..
Hafniyum elementi-
nin simgesi. 4/ Ge-
venden çıkanlan ve
Idtre de denilen bir
tür zamk. 5/ Gelir...
Cerahat. 6/ özel ge-
zdnti gemisi... Rey...
Posta Kutusu anla-
mında kullanılan kısaltma. 7/ 28
Ocak'ta başlayan fırtına. 8/ Bir soru
sözü... Budunsal. 9/ Balerinlerin gele-
neksel kostümü... Bir oyuncunun her-
hangi bir davranış ya da duyguyu yüz
ve vOcut hareketleriyle anlatüğı komedi
tttrü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Sepilenerek boyanmış ve cilalanmış
deri. 2/ Aza... Eski dilde bayrak, san-
cak. 3/ Eskiden kullanılınış hızb bir sa-
va$ gemisi. 4/ Gel-git olayında denizin kabarması.. Kesintilerden
sonra kalan miktjr. 5/ AJda ve gerçeğe aykın... Ankara'daki bir
üniversitenin simgesi. 6/ Bir devlet saymanırun bir mali yıl içinde
gerçekleştirdiği işlemlerin tümü. 7/ tlave... Rütbesiz asker... Yarı.
8/ Yıkma, kınp dökme.. Bir bağlaç. 9/ Eski Mısır'da kadın başb
ve aslan vücutlu efsanevi canavar.
60 YIL ÖNCE CumhuriYe(
Fenerbahçe Şampiyon
7 HAZtRAN 1930
1929-1930 senesi lik maçlarının son
müsabakası diin Fenerbahçe ile
Istanbulspor arasında yapılmış,
Fener'liler bu musabakayı bire karşı
altı sayı ile kazanmışlardır.
Fenerbahçe takımı, bu seneki lik
maçlarında en çok puvan alan bir
takım olmak itibarile İstanbul
şampiyonu olmuştur. Dercettiğimiz
listeden de anlasılacağı üzere Fenerbahçe, yaptığı on
müsabakanın sekizinde galip gelmiş, Galatasaray ve
Beşiktaş ile berabere kalmış, bu suretle 28 puvan
kazanmıştır.
Geçen sene şampiyon olan Galatasaray takımı, bu sene 25
puvan ile ikinci, Beşiktaş ta 24 puvan ile üçüncü olmuştur.
Dördüncüluk Vefa ile Istanbulspor arasında kalmıştır. Bu
iki takım da on altışar puvan almışlardır. Beykoz 11
puvanla birinci kümenin sonuncusu olmuştur.
Fener'lilerin 3 puvan farkla birinci olması, bu takımın bu
sene çok iyi bir netice aldığına müsbet bir delildir.
Hakikaten Fener'liler bu seneki şampiyonada çok güzel bir
varlık göstermişler, muntazam çahşmalannın semeresini bu
suretle görmüşlerdir. Fenerbahçe takımım, kazandıkları
muvaffakiyetten dolayı tebrik ederiz.
Yerli mallarBu sene 11 ağustosta ikinci yerli mallar sergisi Galatasaray
lisesinde açılacaktır. tstanbul Ticaret ve Sanayi Odası bu işe
üç bin lira tahsis ettiğinden yakında istihzarata başlanacak,
bu seneki serginin daha mükemmel olması için
çalışılacaktır.
Geçen sene yerli mallar için on dört büyük salon tahsis
edilmiş ise de kifayet etmediğinden mallar layıkı veçhile
teşhir edilmemişti.
Bu sene mektebin 30 salondan ibaret bulunan bütün
birinci katının sergiye tahsisi takarrür etmiştir. Bu seneki
sergi aynı zamanda her nevi eşya satan panayır haline
getirilecektir.
Sergi geceleri saat 24'e kadar açık bulunacaktır. Geceleri
halka konserler verilecek ve sanayie ait filmler meccanen
gosterilecektir.
Bunlardan başka mektebin ön ve arkasındaki çiçek
bahçeleri memleketin maruf müesseseleri tarafından gazino
haline getirilecektir. Sergide fabrikatörler mallarını
piyasadan daha ucuz bir fıatla satacaklardır.
Manş tüneliManş denizi altında inşası mutasavver tünele dair
neşrolunan beyaz kitapta imparatorluk müdafaa komitesinin
bu projenin askeri taahhütlerin ve muhtemel muhataralara
karşı ihtiyan iktiza edecek masrafların artmasını intaç
edeceği şeklindeki istintacına hükûmeti bu projeyi
reddetmesini istilzam eden atideki sebepleri Uave etmektedin
1) tktisadi dava pek çürüktilr, 2) Inşaat çok pahalıya mal
olacaktır, 3) Bu işe tahsis edilecek sermayenin semeredar
olabilmesi için uzun bir intizar devresi geçirmek icap
edecektir. Bir de bu hususta istihdam edilecek amelenin
miktarı pek cüzi olacaktır. Hükümet, iktisadi ve askeri
mülâhazalardan başka bu projenin tahakkukunun tevlit
edeceği siyasi aksülâmeli de dahili hesap etmiş ve son elli
sene zarfında tünel mes'elesine dair yekdiğerini takip eden
hükûmetler tarafından takip edilmiş olan siyasetin tebdiline
mahal olmadığı neticesine vasıl olmuştur.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
7 HAZtRAN 1960
Kurban Bayramı nedeniyle gazetemiz bugün
yayımlanmamıştır.
GEÇEN YIL BUGÜN C ^
Savunma bakanları
7 HAZtRAN 1989
Türkiye'nin Safa Giray tarafından temsil edileceği ve
savunma bakanları düzeyinde toplanacak NATO "Savunma
Planlama Koraitesi" (NPC) birleşimleri bugün Brüksel'de
başlıyor.
Yılda iki kez yapılan ve ittifakın askeri sorunlarırıın ele
ahndığı bu toplantıların, bu defa NATO zirvesinin hemen
ertesine rastlamasından dolayı son derece "nıtin" bir içerik
taşıyacağı ifade ediliyor. Bugünkü ilk oturumu, ABD,
Kanada, tzlanda ve Fransa'nın dışındaki on iki ülkenin
katılımıyla ve dönem başkanı Türkiye'nin yönetimi altında
"Avrupa Gnıbu" adıyla gerçekleştirecek olan savunma
bakanlarının, perşembe ve cuma günü yapılacak genel
toplantılarda, esas olarak, NATO zirvesinin kararları ve
Viyana konvansiyonel silahsızlanma göruşmelerinın ışığı
altında ittifakın güvenlik perspektifleri üzerinde durmalan
bekleniyor. Bakanların bu bağlamda, geieneksel "kuvvet
planlama yonergesi" raporunun onaylanması sırasında,
Viyana AKKL'M goruşmelerinde bir silah indirimi kararının
alınması ve Avrupa'daki Amerikan birliklerinde yüzde yirmi
oranında azaltıma gidilmesi hipotezlerinden yola çıkarak,
bunun NATO savunma projelerini ne yönde etkileyebileceği
konusunda "fikir ciranastigi" yapabilecekleri tahmin
ediliyor.
TAKT1SMA
Cmnhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdüriüğü'ne
Sayın Ocak! Bazı Alevilerle dostluğunuz olduğunu
söylüyorsunuz. Aleviler, her gelen konuğu Ali gibi
karşüarlar... Velev ki o îbni Mülcem olsa bile...
zan Aleviler olduğunu söylüyorsunuz. Dakti-
loyu ve kalemlerini de mutlaka siz vermişsi-'
nizdir. Ve eğer öyle düşünen bir Alevi varsa
ve bu mektubu yazacak seviyede ise yazıklar
olsun ona ki size alet olmuş. Yuzyıllardır bu
insanlann çektiği acüan, sıkınülan unutup yo-
la karşı baş çekmiş...
Aleviliğin laikük olduğu kargalan bile. gül-
dürürmüş... Çok doğru... Sizin güimenizden
anladık bunu... Sayın Profesör! Aleviliği siz
hiç mi hiç bilmiyorsunuz. Alevüere karşı olum-
suz önyargılar ve şartlanmalannızdan onlann
olumlu niteliklerini çekemiyor ve hırsınızdan
deli oluyorsunuz. Kısaca öğretelim: Açın, Haci
Bektaş Veli'nin Şerh-i Besmelesi'ni okuyun.
Orada, Tann'nın Müslümanlar gibi kâTırlere
de aynı rahmeti verdiginı soyler. Kısacası, Ale-
vi düşüncesinde, yeryüzündeki bütün inanç-
lar birbirinin eşiti haline getirilmiş, insanlık
tek bir gözle görülmeye çalışılmıştır. Laikli-
ğin gerçekte bu olduğunu bilmiyorsanız, bi-
raz da bu konuda kafa yorun...
Ve Sayın Ocak'ın en sinirlendiği seye gele-
lim; Ocak diyor ki: "Bu Aleviler şimdiye ka-
dar kuzu kuzu yaşayıp gidiyorlardı. Sesleri so-
luklan çıkmıyordu. Aleviliği bile onlara biz
ögrctiyordnk. Zaten bunlar nedir ki... Şimdi
her taraftan sesler gelmeye başladı. Bizim
kootrotümüzden çıkıyorlar. Ben bunu kabul
edemem. Aleviler, bir şey bilmeder... Gelsin-
ler bana ve benim gibi iiniversitede ögretmen-
lik yapan hem profesör ve hem de doklor olan
bâyük yetkililere sorsunlar. Biz o Alevilere ne
yapmalan gerektigini soyleriz..."
Siz AJevilere hiçbir şey öğreteraez, hiçbir şey
veremezsiniz. Universitenizin aydınlık koridor-
larında, bu kafayı taşıdıkça, bir karanlık yu-
mağı gibi dolaşır durursunuz. AlevileTe Os-
manlı medresesi ne verdi ki sizin gibiler ne ve-
recek?
Sayın Profesör o kadar öfkeli ki yazılanla-
n ve söylenilenleri gözükara Alevi karşıtlığı yü-
zünden anlayamaz hale geliyor. Güya Alevi-
ler, laiklik, çağdaşlık adına övülürken, geri ka-
lan daha büyük çoğunluk çağdışılıkla dam-
galanıyormuş. Kim böyle söyledi be hey mu-
hayyel sanklı profesör... Gerek yazarlar gerek
Aleviler başka inançlarla uğraşmayı düşünme-
diler bile. Konu Alevilikti, onun özelliklerini
ortaya koymaktı. Bu özellikler sizi niye kız-
dınyor? Niçin Aleviliğin olumlu niteliklerinin
belirtilmesi karşısında öfkeleniyorsunuz?
Yine bu yazara göre Alevilerin sorunlann-
dan söz etmek, onları kışkırtmakmış. Sonra
trianda'da olduğu gibi mezhep kavgaları çı-
karmış. Bakımz, şu tehdide bakınız! Osman-
lı devletinin Sıvas Veziri Hmr Paşa üslubuyla
korkutmalar... Siz hiç merak etmeyiniz Sayın
21 mayıs tarihli gazetenizde Alevilik Tarüş-
ması'nın son yazısı olarak Prof. Ahmet Ya-
sar Ocmk'ın yazısmı yayımladınız ve böylece
de yeni bir tartışmanın kapısını açtımz. Bu ka-
pıyı kapamaya hakkınız yoktur. Çünkü, bu ya-
zı ile dolaylı olarak bana da sataşılmıştır.
Şimdiye değin yazılanlan okuyup duydu-
ğum memnuniyetle yetiniyordum. Elbette
Cumhnriyet'in yazı dizisinde ve tartışmaya ka-
tılanların görüşlerinde bazı eksiklikler, yan-
lışlar bulunacaktır. Çünkü konu 1400 yülık ge-
niş bir zaman dilimini, değişik çağları, degi-
şik uluslan, ülkelen, kültürleri ilgilendiren çok
ağır bir konudur.
Bu alanda, kendisinden fetva ahnmadıgı
için hayli sinirlenmiş olduğu anlaşılan Prof.
Yaşar Ocak Bey'e öncelikle teşekkür ederim.
Bu tip; Alevıleri "ikinci sınıf, haksız, yanüs,
ymsadtsı"; kendilerini ise "birinci sınıf, haklı
ve meşra" gören Osmanh kafasının günümuz-
de yaşayan somut bir örneğidir. öyle değil mi
Saym Ocak? Bir yoklaym lütfen büinçaltını-
zı.
Sizi yakından tanıyorum... Kitaplarınız-
dan... Siz de beni tamyor olmalısınız. Tanımı-
yorsanız, o nasıl akademisyenlik öyle?
Sayın Ocak, siz değil misiniz Alevi dedele-
rini "cahil babalar" diye niteleyen?.. Siz değil
misiniz Aleviliğin altında putperestliği, Hıris-
tiyanlığ] araştınp onu tslam'dan uzak göster-
meye ve böylece de Siinni halkımızın gözün-
de o kesimi bir kez daha küçük duşürmeye ça-
lışan?
Saym Ocak! Bazı Alevilerle dostluğunuz ol-
duğunu söylüyorsunuz. Aleviler, her gelen ko-
nuğu Ali gibi karşüarlar... Velev ki o tbni Mul-
cem olsa bile...
Sayın Ocak! Sizin ve diğer bazı akademis-
yenlerin şu sıra canlannın sıkkın olduğunu sa-
nıyorum. Çünkü, sizden fetva almmadan ba-
zılan çıkıp Alevilik, Bektaşilik üzerine yazı ya-
zıyorlar. Sizin gibi büyük otoriteler kenarda,
köşede kalıyorlar; bu olmuyor... Vallahi ben
de kızjyorum bu işe... Ama Sayın Profesör, bir
nedeni var bunun. Başımzda medrese ulema-
suun kavuğunu taşıyorsunuz. Siz görmüyor-
sunuz, ama biz görüyoruz. önce o kavuğu çı-
kartın. Kendinize de öyle ulu âlim pozları ver-
meyin. Nerede isterseniz orada konu hakkın-
da sizinle tartışacak yüzlerce Alevi aydını ol-
duğunu unutmayın...
Cumhuriyet gazetesini kışkırtıcılıkla suçlu-
yorsunuz. Curahuriyet'i savunmak bana düş-
mez. Ama Alevi haklanndan, Alevilerin so-
runlarından söz etmek size göre kışkırtıcılık
mıdır? Insaf imanın yarısıdır, Sayın Ocak...
Sizin gibi düşünen ve Cumhuriyet gazete-
sine, kışkırtıcılık yapmaması için mektup ya-
Profesör... Alevi kitlenin kavgayla işi yok. On-
larm yeri bütün inançlardan insanların yanı-
dır. Onlann yeri demokrat, laik, hümanist, li-
beral görüşten çağdaş insanlann yanıdır ve
omuzlan ile bu kesimlerin destekçisidirler.
Aleviler, ne geçmişte ne günümuzde mezhep
kavgası için ayaklanmadılar. Üstlerine gelen
yobazlara, katillere karşı meşru müdafaada
bulundular. Yeter ki onlara dokunulmasın...
Yeter ki onlann temel insanlık haklan ellerin-
den zorla alınmaya kalkışılmasın...
Yine, aklı başında hiçbir Alevinin, dizi ya-
zının takdim yazılannı yazan kişiyi (llhan Sel-
çuk) onaylamayacağım söylüyorsunuz. Şunu
bilmenizde yarar var: Aklı başında hiçbir Alevi
sizi onaylamaz. Sizi onaylayanlar ya çok câ-
hildir ya da hatır gönül belasma sesini çıkar-
mayıp onaylama dunımunda kalmış olanlar-
dır. Ki gerçeğin de böyle olduğunu sanıyorum.
Son zamanlarda aydınlann ortaya çıkarak
Aleviliğin sözcülüğünü yapma gırişirainde ol-
duklanndan söz ederek bundan duyduğunuz
büyük hoşnutsuzluğu vurguluyorsunuz. Bu
hoşnutsuzluğunuzun kaynağı da benim son ki-
tabımdan alınarak daha önce yayımlanan
"Alevilik Bildirgesi" olsa gerektir... Sizden izin
almadan onu yayımladığım için özür dilerim
Sayın Ocak... Beni bağışlar mısınız? Ama şün-
di^e değin, bildirgeyi görmemiş birçok aydın,
"Oz Kaynaklanna Gore AlevUik" adlı kita-
bımdan okuyup buradakı isteklere aynen ka-
tıldıklarını belirttiler. Yani katılım sayısı çok
fazla. Biz aydınlar olarak elbette sorunlann
üstünü küllemeye çalışmayız. Hele Alevi ke-
simden çıkan birileri olarak buna hiç mi hiç
hakkımız yoktur. Biz aynca, Sünni Müslü-
manlann aldaülmasına, biünçlerinin bozulma-
sına, çağm gerisine çekilmesine de şiddetle kar-
şıyız. Onlann sorunlarına da en az kendi so-
runlanmız ölçüsünde sahip çıkıyoruz. Ve on-
lara, kendimize duyduğumuz saygı kadar saygı
duyuyoruz. Bunu siz anlayamazsınız Sayın
Profesör... Biz öyle bir ortamdan gelmişiz ki
istemesek duyanz bu saygıyı... Siz öyle bir or-
tamdan gelmişsiniz ki isteseniz de duyamıyor-
sunuz bu saygıyı...
Lütfen, oturun şu kürsünuzde... Oralarda,
kendinize göre yarattığıruz dünyamzda oyala-
mn. Alevilerin sorunlarım duyurmayı kışkır-
tıcılık gibi göstermeyi bırakıp insana saygı
duymayı Oğrenin...
Siz, bu kışkırtıcılık avazeleri ile aslında bi-
rilerini kışkırtmaya çalışıyorsunuz, ama biz-
lerin o alanda top oynamaya hiç niyetimiz
yok...
Sayın Ocak! Sizin ve benzerlerinizin hali,
AJevilere ders olmalıdır. Bakın nasıl kızıyor-
sunuz Alevilerden söz edilmesine...
Şimdi birleşme zamanıdır. Aydınlıkta, bi-
limde, sağduyuda...
RIZA ZELYUT
Araştırmacı / Yazar
ÎZMİR KÜLTÜRPARK PROJE
YARIŞıMASI GEÇERSİZDİR
Mimarlar Odası 32. Dönem Yönetim Kunılu, Izmir Bü-
yükşehir Belediyesi'nce açılan Uluslararası Izmir FUARI
KÜLTÜRPARK ÇEVRE DÜZENLEMESİ VE FUAR
KOMPLEKSİ MİMARİ PROJE YARIŞMASI şartname
ve eklerinin Oda'ya gönderilmesi üzerine, konuyu başlan-
gıandan bugüne kadar geçirdiği evreleri dikkate alarak
bir kez daha görüşmüş;
— Yarışma şartnamesindeki ihtiyaç programının, Be-
lediyenin Odamızdan jüri saptanmasını isteyen yazısında
beliitilen amacı aşan boyutlara ulaştığına,
— Yarışma programı ile getirilerek istenen yapılaşma-
nın ilerde giderilmesi güç kayıplara yol açacağına,
— 31. Dönem Oda Yönetim Kurulu'nun yetkilendir-
mesiyle Izmir tdare Mahkemesi'nde Mimarlar Odası Iz-
mir Şubesi tarafından, yanşmanın iptali ve yürütmenin
durdurulması talebiyle açılan davanın yanşma sonuçlan-
nı etkileyecek önemli bir durum yarattığına,
— Yarışmanın belediyece ilan şeklinin "Mimarlık Mü-
hendislik Şehircihk ve Krntsel Tasarım Proje Yanşmala-
n Yönetmeliği'nin 6/g, 17/c ve 17/d maddelerine aykın
olduğuna, dolayısıyla yönetmeliğin 2. maddesinin uygu-
lanması durumunun doğduğuna,
— Sonuç olarak,
1— YARIŞMANIN GEÇERLl OLMADIĞINA,
2— ODAMIZCA GÖREVLENDtRlLEN VE DAHA
ÖNCE YARIŞMA ERTELENMESİ KONUSUNDA
ODACA YAZILI OLARAK UYARILMIŞ OLAN JÜ-
Rİ ÜYELERİNE BU GÖREVLERİNDEN ÇEKİLME-
LERİNÎN BtLDtRlLMESlNE,
3— KARARIN ÜYELERE YÖNETİM KURULU KA-
RARI DOĞRULTUSUNDA DAVRANMAK SORUM-
LULUĞUNDA OLDUKLARI KONUSUNDA UYARI-
LARAK DUYURULMAŞINA,
oybirliğiyle karar venniştir.
MÎMARLAR ODASI
OTELİNİZ
TATÎL KÖYÜNÜZ,
GÖKDELENİNİZ,
İŞ MERKEZİNİZ,
BÜRONUZ,
MAĞAZANIZİÇtN..
KAÇ ÇEŞİT
VAR?
KIRK HARAMILER
TÜRKİYE'DE HOLDİNGLER
Hangi alanlara egemenler?
Tekelleşmeleri ne boyutta?
Nasıl kurulup, nasıl büyüdülor?
Yurtdışı bağlantıları nelerdir?...
MUSTAFA SÖNMEZ'İN KİTABINDA
1990'a dek yenilenen veriterle 4. baskı çıktı!
ARKADAŞ YAYINEVİ: Mithatpaşa Cad. 28 Yenişehir-ANK.
Tel: 134 46 24 (4 hat) Fax: 134 38 52
OZEL BORA
SÜRÜCÜ KURSU
LÜTFEN, bana uzak-
pahalı demeyin.
DERSANEMİZt ve
pistlerimizi görün.
KARARINIZI ona göre
verin.
OskiMan 343 67 82
Kazyataftı: 361 81 63
Tarâkya: 162 08 18
T.C GAZtANTEP 1. SULH CEZA MAHKEMESİ
HÜKÜM ÖZETİ
Esas: 1989/314 Karar: 1989/1391
Hakim: Mehmet Çamur 28162
Kâtip: Bilal AkgOn
Sanık Abdulkadir özufaak, Sakıp oğlu, 953 doğumlu, Ogret-
menevleri Mah. Günaydın Sok. No: 67/3'te oturur. Un imalatçısı Ga-
ziantep
Suç: Gıda maddelerı nizamnaraesine muhalefet.
Suç tarihi: 16.1.1989
Yukanda açık kirnliği yazılı sanık hakkmda;
Sanığın üzerine atılı müsnet suçtan TCK'nın 396, 402 ve 647 sayüı
kanun maddeleri uyannca 470.000 TL. ağu para ve cünne vasıta kıl-
dıgı meslek ve sanatının 3 ay tatiline, cürme vasıta kıldığı işyerinin
7 gün kapatümasına, karar özetınin, İstanbul, Ankara, tzmir'de ya-
yımlanan tirajı yü2binin üzerindeki bir veya iki gazetede, aynca bir
mahalli gazetede ilan edilmesine ve masrafının sanıktan alınmasına
karar verüdi. 7.5.1990
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Ermeni Sorununa Çözüm mû? -5-
Sıvaslıyaıfın Çağnsı...Gazeteci-yazar Hagop Sıvaslıyan, Ermeni sorununa çözüm
aradığı mektubunda, "tarih sürecinde dostluklar, benzerlikler
başlamış, devam etmiş, iyi veya kötü günler yaşanmiş ve bugün-
lere gelinmiş. Bu tarihi gelişmelerin bütünü göz önünde bulun-
durulmalı ve onu gerçekçı bir anlayışla ortaya koyabilmek için
olaylan çarpıtmadan ve onlann kroootojik dizisini bozmadan ele
almak gerekir" diyor, düşüncelerini şöyle açıklıyor:
"Türk ve Ermeni insanları yaklaşık bin yıldan beri birbirteriy-
le ve iç içe aynı topraklar üzerinde yaşamışlar. Eskiterde çok mut-
luymuş bu insanlar. Doğanın kendilerine cömertçe verdiği
zenginlikleri kardeşçe paylaşmışlar. Birlikte kültür yaratmışlar.
Aynı ezgilere beraberce kulak vermişler, benzer oyunlara bera-
ber ayak uydurmuşlar. Bar çekmişler, horon tepmişler. Ozanla-
rının dilleri birbirierine kanşmış, sazlan aynı telden çalar olmuş.
Bu insanlar belki ayrı dillerde ve ayrı kitaplarla, ama aynı Al-
laha inanmışlar, ona aynı dileklerte yanaşmışlar her zaman. Şu
halde ne olmuş bu ınsanlara ki bir günden diğerine birbirini bo-
ğazlamaya başlamışlar.
İşte konunun düğüm noktası burada. Bu düğümün muhak-
kak çözülmesı gerek. Ama, tarafların bunu birbirini kötüleyerek
değil birbirini anlayarak yapmalan gerekir. Burada tutulacak ycrfu
düşünürken. yakın geçmişe, daha doğrusu olaylardan sonra tu-
tulan yola ve izlenen politikaya bir göz atmakta büyük yarar var-
dır.
Türkiye bu konuda 75 yıldır bir politika sûrdürdü. Nereye vardı?
Aynı şekilde Ermeniler de 75 yıldan beri iddialarını ısrarla yi-
nelediler. Ne sonuç aldılar? Şu halde artık yeni yöntemlere ihti-
yacımız olmaiı.
Konuya yakiaşmakta Türk tarafının önemli bir kusuru oldu.
Uzun yıllar, anlaşılması güç ve anlamsız bir suskunluk içinde
kalındı. Sanki konu bir giz, dokunulmaz bir şey, bir tabu imiş
gibi davranıldı, hiç söz edilmedi.
Uzun yıllar bu ülkenin en sorumlu aydınları, politikacısryla, biim
adamıyla "Türkiye'nin bir Ermeni sorunu yoktur" diye diretip dur-
dular. Nereye varabikJik? Üç beş yıl önceye kadar bu tutum içinde
bulunanlar bugün aynı şeyi söyleyebiliyorlar mı? Sanırım değil.
Biz istesek de istemezsek de sorun ortada canlı duruyor.
Halbuki diğer taraf, yani Ermeniler yıllar boyu, tam tersine yo-
ğun bir propagandaya girişti. Binlerce kitap yazdı ve yazdırdı.
Bu politika ile ilgili zengin bir edebiyat yarattı. Eylemlere baş-
vurdu ve konuyu dünya kamuoyu önüne getirmeyi başardı. Bu-
gün bunun meyvelerini toplamak çabası içinde. Ancak
unuttuğumuz bir nokta var; neden bu insanlar devamlı acı ve
kötü günlerden söz edip de yüzyıllar sürmüş dostluk, kardeşlik
ve işbirliğı dönemlerini hiç anmazlar? Birbirimize bu konuyu ko-
nuşmak ve tartışmak için muhakkak yaban ellerinde Türk dip-
lomatlarına saldirılar düzenlenmesi veya yeni yeni Senatör
Dole'lerin tasarılar hazırlamalannı mı bekleyeceğiz?"
Prof. Sina Akşin, Ermeni sorununa çözüm önerisinde bulu-
nurken, "1. Dünya Savaşı sırasında ve hemen ardından, din ve
milliyetleri ne olursa olsun Anadolu'da ölenleri anmak için bir
anıt yapılsa ve Türk ve Ermeni halklarının temsilcrleri buraya çe-
lenkler koysalar, böylesi bir davranış sorunun çözümü için bir
adım olabilir" demişti. Hagop Stvaslryan, buna da değinerek şöy-
le sürdürüyor mektubunu:
"Sayın Prof. Sina Akşin'in "Anıt" önerisine katılmakla birlikte,
bunun, sorunun çözümünde veya yumuşatılmasında, pek yü-
zeysel ve sembolik bir girişim olabileceği kanısındayım. Halbu-
ki artık temelde bazı seylerin değiştirilmesi gerekmektedir
sanırım.
Uzun yıllardır bu konuda konuşan, yazan, düşünen ve tartı-
şan, hele bu yılın şubat ve mart aylarında Amerika'yı bastan ba-
sa dolaşıp Türk-Ermeni ilişkilerinin yine son derece gerginleştiği
günlerde, ABD Senatosu'nda, Amerika Ermenileri'nin en yoğun
ve hareketlı bulunduğu VVashıngton, New York, New Jersey, Bos-
ton, Los Angeles ve daha birçok başka kentlerde Ermeni bası-
nı, parti, kilise ve dernek yetkilileriyle konuyu enine boyuna
görüşen ve tartışan Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olarak ve
çift taraflı gözlemlerime dayanarak artık şuna inanıyorum:
İki tarafın da bugüne kadar sözünü ettiğimiz konularda tut-
tukları politika ve eylemlerle olumlu bir noktaya varamadıkları
bir gerçek. Geçen zaman dilimi bunu açıkça gostermiştir. Bu ne-
denle bu yollar, bundan sonra da basanlı olamayacaktır. Kanımca,
sorunun yumuşama ve çözümü için bir tek yol kalmaktadır: Ta-
rafların akılcı bir çerçeve içinde inançlı bir diyaloğa başlamala-
rı.
Önerilen herhangi bir diyaloğa alerjıleri olan çevreler bulun-
maktadır. Kimileri iç politika çekişmeleriyle, kimileri duygusal-
lıklanna yenilerek, kimileri de dış dünyada kazandıklannı yrtirmek
kaygısı ile diyaloğa karşı çıkmaktadırlar. Kimileri de konuyu hâ-
lâ anlayamadıkları için bu durumdadırlar.
Bu durumda hemen şunu belirtmekte fayda vardır; öngörü-
len bu diyalog, bazılarının hemen ileri sürdükleri anlamda dev-
let düzeyinde bir görüşme ve pazarlık olmayacaktır.
İstenen; halkın, senin, benim; bizim, sizin; Ekmekçi'lerin, Ak-
şin'lerin, Sıvaslıyan'ların, Aybay'ların, Somel'terin vs. vs.'lerin di-
yaloğudur.
Konuya bu şekilde yaklaşım, suya atılan bir taşın meydana
getirdiği halkalar gibi daırelerini genişlete genişlete iki kıyıya da
varabilecek, yüksele yüksele daha yukarıya da sesini duyura-
cak ve onları da etkileyecektir elbette.
Sözlerimi bitirirken. açıkça şu çağrıda bulunmak istiyorum:
Türk ve Ermeni insanları, aydınıyla, politikacısıyla; yazarıyla, çi-
zeriyle; eğitimcisiyle ve sanatçısıyla; basını, radyosu ve TV'siy-
le el ele verip bu yüzyılın başında dedelerimiz tarafından bizlere
bırakılmış olan bu acı mirası, aynı yüzyılın sonunda, ne yaptp
yapıp torunlarımıza bırakmayalım. Saygılarımla
Hagop Sıvaslıyan
(Gazeteci-Yazar)"
CAUSANLARIN
SORULAR1/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Çalışma üış Sınırı Kaçtır?"
SORU: Emekli Sandığı'ndan emekli oldom. Halen özel bir işyerin-
de çalışmaktayım. Sigortalı işçilerin yarartandıgı tüm hak-
lardan yararianıyorum.
1) Çalıştağım özel işyerinden işverence çıkanlır y» da yş
haddi nedeoiyle avnlırsam, kıdetn tazminatı alabilir miyim?
2) Yasalarda ve özellikle sigortalı işyerlcrinde çalışan er-
kek işçilerin çalısma yaş sımn kaçtır?
SJX
YANIT: 1) Iş Yasası kapsamında çalışanlara kıdem tazminatı ödene-
bilmesi için bazı koşullar gerekmektedir. Bu koşullar, yasanın kıdem
tazminatına ilişkin 14. maddesinde belirlenmiştir.
A) Iş sözleşmesi işveren tarafından, isçinin ahlak ve iyiniyet kural-
larına uymadığı durumlar dışında kalan nedenlerle bozulursa, işveren
kıdem tazminatı odemekle yükumlüdür.
B) İş sözleşmesi işçi tarafından, yasanın 16. maddesinde beliitilen
sağlık nedenleri ile, işverenin ahlak ve iyiniyet kurallanna uymaması
ya da işçinın çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durma-
sını gerektirecek zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması sonucu bozulur-
sa, isçinin kıdem tazminatı hakkı doğar.
C) İşçi muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla, işyerinden aynlına,
yine kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
D) tşçi, iş sözleşmesini bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumundan
ya da sandıktan "yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan
ödeme almak amacıyla" bozarsa, işveren kıdem tazminatı odemekle
yükumlüdür.
E) Kadın işçi, evlenme tarihinden geçerli olarak bir yıl içinde kendi
isteğiyle işten aynlırsa, kendisine kıdem tazminatı odenir.
Yukanda sayılan nedenlere dayanmaksızın, kendi istekleri ile işten
aynlan işçiler, istifa etmiş sayılır ve kendilerine kıdem tazminatı öden-
' mez. Emekli aylığı bağlandıktan sonra, tş Yasası kapsamında çalışan-
lara kıdem tazminatı ödenebilmesi için, emekli aylığı alan isçinin
işverence ve işveren yönünden haklı bir neden olmaksızın işten çıkanl-
ması gerekir.
İş Yasası'nda çalışma alt sınır yaşı, 13 olarak belirlenmiştir. Ancak,
üst yaş sınırı belirlenmemiştir.
2) T.C. Emekli Sandığı Yasası kapsamında iştirakçi olarak çalışan-
lara yaş sının uygulaması getirilmiştir.
"tştirakçilerin vazifeleriyle ügilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi
65 yaşını doldurduklan tarihtir;'
Bazı özel görevler için bu sınır, "Bakanlar Kurulu'nca birer yülık
sürelerle (3) yıl uzatılabüir:' Bunun dışında "Üniversite ordinaryus pro-
fesör ve profesörleri (65) yaşını doldurduktan sonra (70) yaşını geçme-
mek üzere" görevlerini sürdürebilirler..
Gerek 1475 sayılı İş Yasası, gerekse 506 sayıiı Sosyal Sigortalar Ya-
sası'nda yaş sının uygulaması bulunmamaktadır.