24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 HAZİRAN 1990 CUMHURİYET/7 INSANLAR FÜSUN ÖZBİLGEN G Ö R Ü Ş Kitap Kıtapları iki gruba ayırmak mumkündür. Günün kıtapları VP *er zamanın kıtapları Ruskin SAVAŞA BAŞLADIGIMIZDA KOLE VE CAR1YE EMNIR1Z Yeter ki cihada geçilsin "DAR'ÜL HARB" nedir? Is- Iam'a göre savaşüması gereken ve cihad yoluyla tslam ulkesi haline getinlmesi gereken ülke- ye Dar'ül Harb deniyormuş. Peki, dinci kesime göre Türkiye nasıl bir ulkedir? Al- manya'da yaşayan eski Adana müftusu Cemalettin Kaplan'a göre Türkiye bır 'Dar'ul Harb'dir. Yani bu ülkede yaşa- yan Muslumanlar, kendi lcafa- larına göre Müsluman sayma- dıklan kişilerle savaşacaklar ve bu ulkeyı "Müsluman ulke" haline getırecekler. Kendilen- ne karşı çıkanlar da "kifir" sa- yılacaklar. Bır süre önce bir gazetede yayunlanan röportaj- da SuleymanaLarın lideri Ke- mal Kacar da Turkıye'nın "Dar'ül Harb" olduğunu ıleri sürmuştü. Sonra Diyanet Işlen 1980den bır açıklama yaptı ve Turkiye1 nin Dar'ul Harb değil Dar'ul tslam olduğunu savundu. Bu tartışmalan kısaca hatır- lattıktan sonra gelelım Vahdet isimli haftalık gazetede yayım- lanan bir makaleye. "Mesele- ier ve Çözümleri" başlıkh su- tunlarda yayımlanan makale- 1990'a Takiye nin yazarı Ziya Eryılmaz. Baş- hğı "Dar'ül Harb'de Faiz". Makalede şu görüşlere yer ve- riliyor: "Harbilerin mal ve canlan masum degildir. Ancak ya iman ederse veya rimmetimize girerse o takdirde hem raalına ve hem de canına dokunul- SİSLERARASINDADMP Surpriz gosteri Bedrettin Dalaa'ı dnygulandırdı. (Fotograf: Muharrem Aydın) Aile figürünü canlandırdılar tSTANBUL başta olmak üzere örgütlenme çalışmalannı hızla sflrduren DMP'nın Şişlı llçe Teşkilatı hafta sonunda Hilton Oteli'nde verilen kokteyl ve yemekli balo ile kuruldu. Kuruluş balosuna doğu gezisinden dönen Bedrettin Dalan, eşı Ayseli Dalan ile biriikte geldı. DMP Şişli Teşkilatı Başkanı Abdullah Baysal eşi ve kızı ile genel başkamnı kapıda karşıladı Baysal sürpriz bir olay hazırlamıştı önce salonun ışıkları lamamen söndürüldu. Fonda başlayan müzık eşlığınde Dalanlar'ın ve Dogancan Akyurek'ın oturduğu protokol rnasasının tam karşısında bulunan sıyah büyuk perde ağır ağır açılmaya başladı. Perdenın ıçınden dumanlar yükseldi. Önce DMP amblemi olan "Guneş ve AUe" fıgüru ışıklı buyuk bir panoda belirdi. Sisler arasından salonun içine tam bır aıle figürünü canlandıran bir kadın, bır erkek ve bır kız çocuğu el ele tutuşmuş halde yurudüler. Alkışlar arasında davetlilerın oturduğu rnasaların önunden geçen "aile" yine el ele Dalan'ın oturduğu masanın önune geldı. Daha sonra küçuk kız çocuğu elınde tuttuğu buyuk paketi açtı ve Bedrettin Dalan'ın elinı öptukten sonra şunlan söyledr "Sayın Bedrettin Dalan, daha guzel bir dunya, daha yeşil bir çe>re îçin sizi destekliyoruz." Ve elindeki DMP amblemi plaketi Dalan'a verdi Plaketin uzennde güneş ve 3 kişılık bır aıle figunl ışlenmiştı Altında ise şunlar yazıyordu: "Genel başkanımız Savın Bedrettin Dalan ulkemizi saran karanlık bulutlardan çağı yakalamak için bize goslerdiginiz aydınlık yolda sağladıgınız birliktelige sonsuz şukranlannuzı sunanz." Dalan'ın "çok duygnlandım" dedığı bu surpriz DMP Şışlı ılçe teşkılatından Bulent Okandar'ın tasarımı olan bır göstenydı. Rol alanlar ise yıne ılçe teşkilatının uyelerinden Fanık Başaran ile eşı Yasemin Başaran ve DMP Şışli Ilçe Teşkilatı Başkanı Abdullah Baysal'ın 12 yaşındakı kızı Bnrcu Ba>sal'dı. Bir zamanlar ANAP'lılann yaptığı ılgınç dikkat çekme olaylarını şimdi Dalancılar duzenliyor. SOVVET K0MUHİST PARTİSİ'Nİ SUÇUYAHLAR Çernişev aracılığıyla mektup TÜRKİYE'de bir grup insan, kendi ülkelerinın sorunlannı ve devrimlerinı savunmayı bir ya- na bırakmış, Ekim devnmini sa- vunmak üzere Sovyetler Birliği Komünist Partısı "lideriiğinin" yaptığı "snclan" dıle getıren bır bildiri hazırlamış. Siyaset Gazetesi ve Gelenek Dergisı Yaa tşlerı Müduru Tunç Tatogln, hazırladıklan "Ekim'e Sahip Çıkın" başlıkh bildiriyi imzaya açtıklannı ve bu imzala- nn SSCB'nın Turkiye Buyükel- çisi Albert Çernişev aracılığı ile Sovyetler Bırliğı Komünist Par- tisi'nin (SBKP) temmuz başmda toplanacak 28. kongresine ileti- leceğıni belirtıyor. 1917 Ekim Devrimi'ni 1990 koşullarında savunan "Ekim'e Sahip Çıkın" bildınsinde neler mi diyorlar. tşte bırkaç paragraf: "Bogunku SBKP liderligi snçladur. Suçlan, Sov>et toplmnunun nesnel sorunlanna oznel sonın- lar eklemek, bu anlamda nesnel sorunlannı artünnakür. Suçla- n, ulaslararası devrimci hareketi hcr anlamda yalmz bırakmaknr. Suçlan, devlet hatta parti >one- Üminde kapitalizmi tum siyasal ve ekonomik veçbesi) le savunan demagoglan, şarlatanlan, so- rumsuzlan "sorumlu" mevkile- re getirmeleridir. Suçlan, parti- yi 1 Mayıs'ı kntlayamaz hale ge- Ünneleri, Kızd Meydan'ı anti ko- mıinistlere peşkeş çekmeleridir. Suçlan, sosyalist toplumu kapi- talist ulkelerde terasil edemeye- cek kadar kapitalizm hayranı diplomat, gazeteci ve sanatçı su- rnsnyle Sovyeller'in itibannın artacagıııı samnalandır. Kısacası suç, Ekim'e sahip çıkmamak- ör_." Bu bildinyi Türkiye'de kaç kı- şinin imzalayacağını büemiyo- ruz. Ancak kaç kişi imzalarsa imzalasın, Ankara Buyukelçısi- nin bu imzalan SBKP'nin 28. kongresine sunacağmı hıç mı hıç zannetmiyoruz. Bu ımzalar ve bildiri Sovyet Komünist Partisı kongresine sunulsa, onlar da bu ımzacılara "Kardeşim, bu parti bizim partimiz, bn yonetim bi- ziın yöaetimimiz; biz seçtik, bi- zim seçtiğimiz insanlar da bu kararlan alıyor biz de onaylıyo- nu. Siz kimsiniz? Bu ulkenin in- saıu mı yoksa bu partinin uyesi misiniz, size ne oluyor? Kendi işinize bakın" dıye bır yanu ver- seler ne yapacaklar, onu da bi- lemıyoruz. BU AKROBAT NE YAPIYOR? Akrobat değil ilkel BU adam 1.5 metre yiıksekliğindeki tel örgünun üzerinden bir sıçrayışta aşıyor. Ama akrobat değil, ılkel. Karaköy'de geliş ve gıdiş yollan arasına yayalann geçmemesı için çekilmiş tel örgunün üzerinden aşmakta. Az ilerde ise arka- daşımız Mubarrem Aydın'ın bu fotoğrafı çektiği yayalar ıçın ya- pılmış ust geçıt var. Bir sıçrayışta 1.5 metreyı aştığına göre ust- geçide kadar gidemeyecek veya merdivenleri çıkarnayacak bir has- talığı yok. Onun hastalığı kente adapte olamamak, uyumsuzluk ve ilkellık. Bu arada hızla önune konduğu araçlar için de kaza tehlikesı yaratıyor. maz. Bu iki durum dtşında Muslumanlarla kâfirlerin ara- sında surekli savaş hali vardır. Fiilen savaşa başladığımızda onlann mallanm ganimet yo- luyla mubah biliriz. Onlardan köle ve cariye ediniriz. Ganimet ise sadece fiilen sa- vaşa girdikten sonra başlar. Ganimetin dışuıda kâfuier razı dahi olsalar bile İslamda kesin olarak haram olan bir yolla (faiz ve kumar gibi) biz onla- nn mallanm alamayız. Bizim herhangi bir kâfirin malını mubah saymamız onun nzasına baglı degildir. Allah ve resulunun izniyle biz onlann mallanm da canlannı da mu- bah sayanz. Ama Allah ve re- sulu musaade etmediyse onlar razı oisa da biz onlann malla- ruu ve canlanna dokunama- yız. Çunku onlann nzalan Kur'an ve Sunnete terstir. Eger onlar gerçek akıllılar olsalar- dı Hakk'a teslim olurlardı. Ha- kikatte kâfirler sefih ve akılsız insanlardır. Akılsız insan bir şeye razı oldu diye biz onn kandıramayız, ona zulme- demeyiz. Yıllarca kâflrlerte bem iç içe otur, Cihad için dahi hicbir ha- zırlık >apma: ondan sonra da Allah'ın musaade etmediği bir şekilde mallanm ganimet say \eya hanımlannj cariye kabul ederek onlarla birtakım ilişki- lerde bulun. Katiyyen olmaz, haramdır. Kâfırin malı ve ca- m sadece ganimet yoluyla ıriu- bahtır ki o da Tıilen cihada başladıgın zamandır. Bu ciha- dı cemaat olarak veya devlet olarak başlatman ise fark et- mez. Yeter ki cihad mertaalesi- ne fiilen geçilsin. O zaman kâ- firlerin malları ganimet olur." Yazarın savunduğu goruşle- re bakılırsa "cemaat olarak" cihat mertebesine geçıldiği za- man, kendılennce "kâfir" sa- yacaklan kişılenn hem canla- nna hem malarına hem de ka- rılarına kızlanna ıstediklerin- ce el koyacaklarmış. Çünkü Allah'tan musaade almışlardu-. Ama şımdılik, yanı henuz ci- had başlamadığı için kâfırlenn malından faiz yoluyla almak haram, "cihad için hazıruk yapmadan" mallanna el koyup kanlarını cariye saymak kati- yen yasakmış. Yeter ki "cihat" mertebesi- ne fiilen geçilsin... O zaman anlaşılacak neler planlamakta olduklan... TURKİYE'D^KJ SASLIKPOLİTİKASI Dilenciliğe özendirme MEHMET Boga 18 yaşında bır genç. Geçirdığı bir kaza sonucu sağ kolu sakat kalarak kangren olmuş. Hastaya ılk mudahaleyı Ankara Numune Hastanesi ya- parak Ispana'daki Egridir Ke- mik Hastalıklan Hastanesi'ne sevk etmış. Hastanede yapılan muayeri sonunda da Mehmet Boğa'ya Opr. Dr. Zeynel Atik tarafından "hastanın sağ kohın- daki antrafı eklem sertligi \e ha- reket kısıthhğı nedeniyle plaün çivi takılması gerekli gonildn- |ü" teşhisı konıümuş. Mehmet Boğa'nın maddı du- rumu iyı olmadığı için takılma- sı gereken plaün çivinın parası- nı sağlamak sorun olmuş. 700 bin lira olan platin çivinin 70 bın lirası fakır hastalara aynlan fon- dan temın edilmiş. Kalan rnik- tar için dttşünulen çözüm elimi- ze geçen raporda şoyle yazılnuş: " Geri kalan paranın temini için iş bu rapor hasta Mehmet Boğa'nın isteği uzerine tanzim edilerek kendisine veril- miştir.'• Raporun altında ise Eğridır Kemik Hastalıkları Hastanesi Başhekimı Opr. Dr. tsa Koklu ile Dr. Zeynel Atik'in imzalan var. Raporu eline alan Mehmet Boğa ise kapı kapı dolaşarak ge- ri kalan 630 bin lırayı bulmaya çalışıyor Yapüan ba- ğışlar 10 bin ile 100 bın lira ara- sında değişen rakamlar. Miktar belirtmeyen bir firmanın dışın- dakı 14 şırketın yaptıklan bağış da 370 bın üra tutuyor. Mehmet Boğa'nın tedavi olabilmesı için daha 260 bin liraya ihtıyacı var. Bir o kadar daha firmanın ka- pısını çalarsa galıba parayı denkleştirecek ve sağhğına ka- vuşacak. Sağlık Bakanı Halil Şıvgm'ın Türk tıbbının modernizasyonu için yaptığı çalışmaların ne aşa- mada olduğunu bılmıyoruz, ama vatandaş Mehmet Boğa'nın içınde bulunduğu acıklı tablo tum çıplaklıgıyla ortada. Vatan- daşın sağlığı da özel sektöre "bu şekilde" emanet. HAYVANLAR tSMAtl GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK PİKNİK PÎYALE MADRA HIZLI GAZETECİ SECDET ŞEN NepeM ıu-£ pe ĞUMEY K Y A R 9 NIQN dü yKZ QA / ÇIKABİlİftSıNİZ . KBNINIZ TAZELEMıR.. pfeNA MI ?. SBL ve yeiELAN TURlZMt ÇBKK.I Q£LMHOP MU ? ^ ) ^ A ^ û- E WAN/ BüdPt. OlŞKOTeK? NERPE ? HANİ BUTıK ?. ?LÛR ME M^U 7 -IH • â AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA* GURSES GARFIELD JIM DAVTS TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 27 Haziran RENKÜ TELEVIZYON'.. 1323 "0A BüGUN, ILK %6NKL< T£L£VtZyOfJ 60 RUNTUSÛ ELOe EDiLMlfTI. N£U/ YoeK'7XKI &ELL LABO&Hn/ARLAGfNPA SAĞLANAN RBNKLI GÖIZUUTÜDE 8AY&AKLAR YE B/'g. HEOf OE EKGAM Pe< KaÇUHTtl. 193? 'DE /NGiLTeBE'bE BAÇL4rrij4M PÛZENLı y£LE- V'ZYON YAvrnjr &OSAL OCA/SAK SıyAH-gE- YA2DI- KISITIL' SURELEH. IÇtNDE R£NKLİ TE.LEVIZYON YAYIMLARl ILK KEZ,13S1 Y(- LINDA /IMEG/KA'DA YAPlLMIÇTI 13S3TEN SONRA ıSE, TELEI/lZYOH YAVAŞ &ENKL-I TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRLERİNDEN .-r.t.t Bırak be kardesim işim aceledir. (1873/lmzasız) Gururun resmt Santr (1875)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle