Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 HAZİRAN 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Meteoroiojı Genel Mûdûrlu-
ğü'nden aJınan bilgiye göre yur-
dun kuzeydoğu kesımlen parcai
bulutlu, Orta ve Doğu Karademz
ile Doğu Anadolu'nun kuzeyı sa-
ğanak ve gök gürültûlü sağanak
yağışlı, öteki yerler az bulutlu ve
açık geçecek Hava sıcaklığında
önemlı bır değişiklık olmayacak.
Rüzgâr: Kuzey ve batı yönlerden
hafif, ara sıra orta kuvvette ese-
cek. Denizlenmizde rûzgâr: Doğu
Karadenız günbatsı ve lodos, Batı
Karadeniz yıldız ve karayel, diğer
denizier yıldız ve poyrazdan 3-5,
Karadeniz ve Ege açıklannda 6
A 34° 19° Dıyart>a«H
A 26° 14° Edıme
A 34°22°Erzncan
A 28° 11° Erturum
Y 24° 9" Es«setw
A 28° 12° Ûaaantep
A 30°22°(Sresun
A 38°24°GunıûşluneY
kuvvetınde saatte 10-21, Karaden.z ve Ege açıklannda 28
denız mılı hızla esecek. van Gölû'nde hava' Parçalı az bu-
lutlu geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif, ara
sıra orta kuvvette esecek. Göl kıiçük dalgalı olacak Gö-
rûş uzaklığı 10 km dolayınüa bulunacak.
M
Balıkesır
Btleak
Bhgâl
BıtSs
BoltJ
Bursa
CaraUole
Çorum
Detıcli
Y 23° 13° Hafckân
A 35° 18° Isoam
A ZT 15° Isönbul
A 25° 13° lanr
A 32°18°Kani
A 29° 13° Kastamomj A
A 23° 10" Kays«ı
A 27° 14° KırMaretı
A 32°2O°Konya
Y 27° 12° Kutalva
A 32° 19° Malatya
36° 21° Ma«a
28° 14° K Maraş
27° 14° MefStn
24° 9°Mu0la
27° 12° Muş
36°23°NiO(Je
24°16°OnJu
25°10°fta
30° 10° Samsun
31° 15° Snıt
25°i6°Sınop
33°2O°Sıvas
24° 10° TelortaO
24°10°Trabzwı
27° 12° Tuncelı
28° 15° Uşak
29° 15° VSn
27° 11° Itagat
34° 18° Zonguktak
A 33° 20°
A 35° 23°
A 29° 23°
A 32° 18°
A 30° 15°
A 26° 15°
Y 24° 16°
Y 24° 16°
Y 24° 16°
A 36° 22°
A 24° 16°
B 24° 11°
A 27° 16°
Y 24°1ff>
A 28° 14°
A 29° 12°
A 24° 12°
A 25" 11»
A 23°1S°
;Çj: aC'k ^ t u t l l ı ^yaûmurlu A-açrt B-lxılullu G-aüneşlı K-lariı S-ss* Vyaflmrtj
Helsinkı J
Lenıngrad > 4
j h ı
• J
Moskova
Sam
Kahıre •
BULMACA
SOLDAN SAGA.-
1/ Osraanlı devletin-
de kara ve deniz su-
baylarının oluşturdu-
ğu sınıf. 2/ Bir göz
rengi... Aynı adlı
agaçtan elde edilen ve
ekşilik vermek için
dövülerek yemeklere
katılan bir madde. 3/
Sovyetler Birliği'nin
ünlü lideri... Eli açık,
cömert, yiğit. 4/ Bir
topluluğu siyasal
alanda etkilemek ve
coşturmak için yapı-
lan yoğun propagan-
da. 5/ Bir nota... Tanntanımaz. 6/ Bir
haber ajansının simgesi... Yahudilerde,
Tann'nın bir konuda ne düşundüğünü
anlamak için kullanılan kutsal büyü
zarları ya da çubukları. 7/ Bir kimse-
nin, başkaları tarafından dokunulma-
ması ve saygı gösterilmesi gereken if-
feti... Akdeniz bölgesinde bir akarsu.
«/ Kuyrukluyüdız... Bir içki. 9/ Ince
ve yassı elmas.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Islam ülkelerinde bir konutun erkeklere ayrılan bölümu. 2/ Ge-
nellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... Sat-
rançta özel bir hareket. 3/ "Şu demek İci" anlamında kullanılan
bir sözcük... Melez. 4/ Azarlama... Rütbesiz asker. 5/ Bir şeyi bir
kimseye yükleme, ona dayandırma... Cet. 6/ Yugoslavya'nm plaka
işareti... Asya'da bir başkent. 7/ Maden eşya üzerine vurulan bir
cins cila... Hindistan'da büyük toprak sahibi prenslere verilen ad.
8/ Boğanotundan çıkarılan ve hekimlikte kullanılan zehirli bir mad-
de. 9/ Kazak-Kırgız Turklerinin saz şairlerine verdiği ad... Anlam.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Eğlence yerleri
27 HAZİRAN 1930
Sinema ve tiyatrolara davetiye ile girecek zevattan alınmakta
olan istimlâk vergisi mes'elesi el'an halledilememiştir.
Defterdarlık kanununda "mutat memurin" kaydı mevcut
olduğunu ileriye sürerek memurini resmiyenin ailelerinin bile
vergi vermeden girmelerine mümaneat etmektedir. Bunun
üzerine eğlence mahallerine girmek mecburiyetinde bulunan
kimselerin miktanru tesbit için dün Vilâyeâtte Vali muavini
Fazlı Beyin riyasetinde müddeiumumi Kenan, Defterdar Şefık,
Polis müdür muavini Hüsnü Beylerle Merkez kumandan
muavini içtima ederek bu memurlan tesbit etmişlerdir.
Vilayete, müddeiumumiliğe,
Polis müdiriyetine, Kolordu ve
merkez kumandanlıklarına
tahsis edilmiş olan localara her
hangi bir şahsı takibe memur
edilen kimseler girebilecektir.
Komisyon eğlence mahallerine
davetiye ile girmekte olan
matbuat mensubeynini de
listeye ithal etmekle beraber
keyfıyeti bir de Maliye
Vekâletinden sormağa karar
vermiştir. Buna Maliye
Vekâlettnin müsbet cevap
vereceği şüphesizdir.
Şirketihayriye
Şirketihayriye idaresince temmuz iptidasında toplanacak
olan liman tarife kornisyonuna verilmek üzere şirketin
muarnelat ve hesabına ait bir rapor hazırlanmıştır.
Bu raporda Boğaziçi'nin son senelerde tenhalaştığı, yolcu
nakliyatının azaldığı ve bu yüzden şirket idaresinin bilhassa
son aylarda zarar ettiği izah edilmektedir. Şirket idaresince
ahiren mıntaka bilet ücretlerinde bazı tadilât yapıldığı izah
edilmektedir.
Tarife komisyonunca şirketin hesabatı tetkik edilecek ve
buna göre ücretlerde tenzilât yapılıp yapılanuyacağı tesbit
edilecektir.
Ayni zamanda Haliç vapurları şirketi de nakliyatın
azaldığını ve zarara maruz kaldığını bildirmiştir. Bu şirket
te tarife komisyonundan ücretler hakkında bazı metalipte
bulunmak üzere bir izahname hazırlamıştır.
Diğer taraftan Liman inhisar şirketi de limanımıza gelen ve
limanımızdan giden vapurların son aylarda azaldığını ve
kömür işlerinde de durgunluk görüldüğü cihetle ücretlerde
yeni tenzilât yapılmasına imkân olamıyacağını bildirmiştir.
30 YIL ONCE Cumhuriyel
'Atatürk Müzesi'
27 HAZtRAN 1960
Milli Eğitim Bakanhğmca
Anıtkabirde hazırlanan "Atatürk
Müzesi" bugün açılmıştır.
Sabah saat 8.30'da açılışa gelen
Devlet ve Hükümet Başkanı
Orgeneral Cemal Gürse!
ile Bakanlar
ve Milli Komite uyeleri önce
Atatürk'e bir saygı duruşunda
bulunmuşlar ve Orgeneral Cemal
Gürsel özei deftere
şunlan yazmıştır: "Sana inanarak
geldik. Seni inkâr eden ve şahsi
bir bağlılıkla milleti aldatan
yalancılık, mürailikle değil, izinde azimle yürüyen, bu
uğurda her şeyi feda eden evlâtların olarak geldik. Sana
ebedi minnet ve şükran."
Bundan sonra Cemal Gürsel, müzeye gelerek kısa
konuşmasını; "Bu eseri meydana getirmek için gayret
sarfedenlere şükranlarımı sunarım" diyerek bitirmiş ve
müzeyi açmıştır. Müzenin gezilmesinden sonra Orgeneral
Cemal Gürsel, hürriyet şehitlerinin de kabirlerini ziyaretle
saygı duruşunda bulunmuş ve törenden ayrılraıştır.
Müzede, Atatürk'e ait eşyalar, kendisine hediye olunan bazı
hâtıralar, bugüne kadar Atatürk'e ait olup da başkalanmn
elinde bulunan çeşitli değerli eşya bulunmaktadır.
C. Gürsel
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Silahta pazar savaşı27 HAZİRAN 1989
Silah ve mermi ithal ve satışına ilişkin yönetmeliğin Resmi
Gazete'de yayımlanmasından sonra silah firmalan ve
Türkiye'deki temsilcilerinin başkentteki "pazardan pay
kapma savaşı" yoğun biçimde sürüyor. "Smith Wesson",
"Colf", "Browning", "Beretta" gibi silahlara "yeşil ışık"
yakılmasından sonra aynı pazara girme uğraşı içindeki
İspanyol "Astra", Italyan "Lama" ve "Fabarm"^ Alman
"Paıabellum" ve "Walter" gibi ünlü silahlan üreten
fırmaların Türkiye'deki temsilcisi konusundaki kişiler de
yoğun bir kulis çalışması başlattılar.
lARTISRlA
DÜNYADA BUGÛN
AmsIerOam Y 20°
Amman A 38°
Atuia
8ağdal
Barcelona
Basel
Belgrad
Berlm
Bonn
Brûksel
Budateş»
Cenevre
Cezayır
Cıdde
Duoaı
Frantrfurî
Gırne
Helsınkı
Kahıre
Küpenhag
Köln
Lefkoşa
A 35°
A 42°
Y 28°
Y 22°
A 27°
Y 20°
Y 23°
Y 21°
B 23°
Y 23°
A 32°'
A 43°
A 41°
Y 21°
* 38°
B 24°
A 36°
Y 21°
Y 22°
A 38°
Lentnfjrad
Londra
Madrid
Montreai
Moskcva
Munh
Ne» Ybrk
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
Sam
\nıs
Venedık
Vıyam
B 28°
Y 20°
Y 30°
Y 28°
Y 20"
B 20°
Y 20°
Y 2G>
Y 18°
Y 24°
B 21°
A 42°
A 29°
A 30°
A 38°
A 30°
A 36°
8 21°
A 23°
B 22°
WashıngtonA 30°
Zunh Y 21°
ithal Doktor!..
Sağlık alamnda yanhşlık üstüne yanlışlık süregeliyor. Sağlıkta
önde gelen sorunumuz boy uzatan ya da benzeri uzman
doktor yetersizliği midir? Sayın Bakan niçin çok açık
gerçekleri göremiyor? Gösterenleri dinlemiyor? Sağlık
taraması gibi işe yaramaz bir uygulamada israr ediyor da
gerçekte aksayan şeylerin neler olduğunu ve bunlann
nedenlerini öğrenmeye çalışmıyor?
Sağlık sorunlarımıza yine kestirme yoldan
çare bulundu: Dünyaca ünlü doktorlar ithal
edilecek ve Türk halkının hizmetine sunula-
cak! İnsan boyunu 50 santim uzatırım diyen
uzman yakında hizmetimizde. Biz ancak 8
santim uzatabiliyoruz. O halde gelsin ithal
doktor. Bir de insan aklını, sağduyusunu ze-
kasını uzatan ithal doktorlar bulsak ne iyi ola-
cak. Bence Sağlık Bakanlıgı tez elden bunun
araştırmasına girmeli. Yabancı doktorlar bu-
rada sağlık merkezleri kuracaklar ve hizmet
verecekler. Bizim vatandaş zaten her alanda
ithal malın daha nitelikli olduğunun bilincin-
dedir. Kendisine cömertçe açılan bu olanak-
lardan yararlanacaktır kuşkusuz.
Acaba Türkiye'deki hekimden, uzmandan,
sağlık personelinden nasıl yararlanılıyor? Has-
taneler nasıl çaJışıyorlar? Niçin birçoğu peri-
şanlık içindedir, pislik içindedir? Neden has-
tane polikliniklerine yüzlerce hasta yığılıyor
ve bir doktor günde yüzü aşkın hasta bakmak
zorunda kalıyor? Niçin ameliyat öncesi ve
sonrası bakım bu kadar yetersiz? Laboratu-
varlar öyle, yoğun bakım öyle. Niçin en ba-
sit ihtiyaçlar bulunmuyor? Uzman yokluğun-
dan mı bütün bunlar, uzman yokluğundan mı
bazı operasyonlar yapılamıyor? Adaletsizlik
pahasma da olsa biraz destek alan ve altya-
pısını düzeltme şansına kavuşan kliniklerde
by-pass ameliyatlan başanlı bir sekilde yapıl-
mıyor mu?
Sağlık alarunda yanlışlık üstüne yanlışlık sü-
regeliyor. Sağlıkta önde gelen sorunumuz boy
uzatan ya da benzeri uzman doktor yetersiz-
liği midir? Sayın Bakan niçin çok açık gerçek-
leri göremiyor? Gösterenleri dinlemiyor? Sağ-
lık taraması gibi işe yaramaz bir uygulama-
da israr ediyor da gerçekte aksayan şeylerin
neler olduğunu ve bunlann nedenlerini öğren-
meye çalışmıyor?
Türkiye'de elbette tıp alamnda eğitim so-
runu var. Mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim,
uzmanlık eğitimi, sürekli eğitim yetersiz. Ciddi
bir şekilde ele alınmalı. Gerekli insan yatın-
mı yapılmalı. Planlı bir şekilde modern, çağ-
daş tıp teknolojisini kullanabilecek uzmanlar
yetiştirmeli. Ama bugün yurtiçinde, yurtdışın-
da en iyi rnerkezlerde en iyi şekilde yetişmiş
azımsanmayacak sayıda hekim, uzman, ope-
ratör, araştırıcı var ulkemizde. Bunlann na-
sıl kulanıldığına, verimlerinin ne olduğuna,
nasıl bir sistem için çabalamakta oldukları-
na dikkat etmenizi, böyle bir inceleme yap-
tırmanızı önerebilir miyim Sayın Sağlık Ba-
kanı?
İyi eğitim, iyi yetiştirme ayrı sorun; onu da
çok eksik yaptığımız tartışılmaz, ama yetiş-
miş insanı üniversite hastanelerinin de Sağlık
Bakanlıgı'mn da iyi kulanamadığı hatta he-
ba ettiği çok açık bir gerçek değil mi? Bir türlü
ilk basamak hekimliği geliştirilememiştir
Turkiye'de. Ingiltere'de herhangi bir insana
hastalığında ne yaptığını sorarsanız aynı ya-
nıtı alırsınız. Size kendi bölgelerinin pratisyen
hekimine başvurduklanm söyleyeceklerdir. O
pratisyen hekim, hastaların % 80-90'ı ile ba-
şa çıkabilecek donatımdadır Ona bu olanak-
!ar sağlanmıştır. ttibariı, kendine, yaptığına
güvenen bir hekimdir. O nedenle bizdeki gi-
bi bir an önce geride bırakılması gereken, ne-
redeyse utanılası bir dönem gibi bakmaz yap-
tığı işe. Pratisyenin süzgecinden geçen °7o
10-20 hasta da gerçekten uzman gibi davran-
ma olanaklarına sahip bir doktora ulaşır. Bu
yüzden hastanelerde gereksiz yığılma olmaz,
gelenlere nitelikli bir hizmet verilir. Bizdeki
aksamalar büyük çapta yoksulluktan değil,
sistemsizliktendir, ilkesizliktendir. Sağlık po-
u'tikasında, uygulamada ve örgütlenmedeki
yanlışlıklardandır. Sağlığa butçesinden bu ka-
dar az pay ayıran ülke yoktur bizden başka.
Bu kadar yanuş bir yönetim ile hastaneler el-
bette perişanlık içinde olur, pislik içinde olur
ve orada güler yüzlü, nitelikli bir hizmet ve-
rilemez. En iyi cerrahlar bulunabilir ve Türk-
iye'de vardır, ama ameliyat öncesi ve sonrası
bakım yetersizdir. Hafta sonlan bu yetersiz-
lik ciddi boyutlara ulaşır. Bu koşullarda pa-
rası olan elbette kalkıp yurtdışına gider. Çok
kez fark işte bu iyi, dikkatli bakım ve güler
yüzden ibarettir. Uzman hekimden çok daha
önce gelen eksikleri var sağlık sistemimizin.
Yanlışlıklar içinde yuzüyorsunuz sayın yet-
kililer. Üniversite Tıp Fakultesi'nde doktor-
luğunu, hocalığını, araştıncılığmı bir bilim
adamına yaraşır şekilde gerçkeleştirmeye is-
tekli, buna can atan yetişmiş insanlann ve on-
ların çalıştığı birimlerin en temel gereksinim-
lerini karşılamıyor, sonra ancak bir avuç zen-
gine hizmet veribilecek Hayfavi Internasyo-
nel hastanesinin kuruluşu ile övünüyorsunuz.
Bunu topluma sağlık sorunlarının çözümün-
de önemü bir gelişme olarak sunuyorsunuz.
Sağlığı boylesine piyasaya surdüğünüz bir or-
tamda ve bu yapı içinde o hastanenin, üniver-
sitenin çok sayıda değerli elemanını, hemşi-
resini, teknisyenini, sekreterini ve en kötüsü
hocalarinı yerlerinden bulunmalan gereken
yerden kopardığım göremiyorsunuz. Tıp fa-
kültelerinde hiçbir yönden doyurucu bir ça-
lısma ortamı bulamayan öğretim üyesi hekim-
ler bu modern cihazlarla donatılmış, pırıl pı-
rıl ve elbette iyi ödeme yapan hastanede so-
luk aJıyorlar. Bunun, aslında ülke için nasıl
bir kayıp olduğunu anlayamıyorsunuz. Bana
rahmetli bir hocanın (Prof. Abaoğlu'nun) bir
tekerlemesini anımsatıyorsunuz: Bilirsin ki bil-
mezsin, bir bilene sormazsın, bilirsin ki so-
rarsan bilirler ki bilmezsin?
Evet uzman doktordan önce akıl, sağduyu
bilimsellik, çağdaşlık aydınlanma ithalini öne-
riyorum.
Prof. Dr. ÇOŞKUN ÖZDEMtR
Psikolog mu Psiki>atrist mi? (2)
Tartışmamızdaki amaç iki meslek grubunu birbirine
düşürmek değil, kamuoyunu aydınlatarak insana faydalı
olmaktır. Bizce en önemlisi budur.
"Psikolog mu psikiyatrist mi" başlıklı ya-
zımız ummadığımız ölçude yankı uyandırdı.
Biz, yalnızca iki ayrı disiplin, iki ayrı meslek
grubu arasındaki -toplumca bilinmeyen- far-
ka işaret etmek istemiştik. Tartışma dallan-
dı, budaklandı, değişik alanlara kaydı. Bu
arada, alınması gerekenler alındı, ama şaşır-
dığımız şey üstüne alınmaması gerekenlerin
gösterdiği aşın duyarhlıktı. Tartışmanın gel-
diği şu aşamada bazı noktalan vurgulamak-
ta yarar görüyoruz.
1- Psikolog, klinik psikolog, psikiyatrist,
psikoterapist gibi kavramlara açıklık getirme-
nin gereği hemen herkes tarafından kabul edi-
liyor. Bunu izleyen gelişme, sorunu olan in-
sanlann başvurdukları kimselerin kimler ol-
duğunu bildikleri bir aşamaya ulaşmak olma-
lıdır. Tartışmamızdaki amaç iki meslek gru-
bunu birbirine düşürmek değil, kamuoyunu
aydınlatarak insana faydalı olmaktır. Bizce en
önemlisi budur.
2- Psikolojiyle psikiyatriyi yarıştırmaya,
hangisinin daha iyi olduğunu tartışmaya hiç
niyetimiz yoktu ve olamaz. Bizim ilgilendiği-
miz sorun hasta muayene ve tedavisiyle sınır-
hdır.
3- Psikoterapi konusunda yazımızda geçen,
psikiyatristlerin "denetiminde" ve psikiyat-
rist "ilk ve son yetkilidir" gibi ifadeler aşın
tepkiye neden oldu. Kullanılan sözcukleri bir
yana bırakırsak, konuya yaklaşımımızı şöyle
özetleyebiliriz:
Birçok psikiyatrik bozukluk kendini fiziki
rahatsızlıklarda görulenlere benzer belirtiler-
le ortaya koyar. Örneğin, sıkıntı-göğüste
sıkışma-nefes darlıği bir kalp hastalığının ya
da bir metabolik hastalığın belirtisi olabile-
ceği gibi anksiyetenin belirtisi de olabilir. Baş-
layan bir davranış bozukluğu serebral bir tü-
mör ya da enfarkta bağlı olabileceği gibi fonk-
siyonel -ruhsal- kökenli olabilir. Bunu ayır-
tedecek tek yetkili tıp doktorudur. Ideal ola-
nı, ilk basamak sağlık hizmetlerinde görevli
hekimin hastayı ilk muayene eden kişi olma-
sı ve gerekli gördüklerini uygun dal uzman-
larına (dahiliye, nöroloji, psikiyatri vb.) sevk
etmesidir. Psikiyatrik tanıda birinci adım or-
ganik sebebi dışlamak, sonra da tanıya ve has-
tanın durumuna göre ne tür psikiyatrik teda-
viden (psikofarmakoterapi-biyolojik tedavi-
psikoterapi) yararlanacağını saptamakur. Psi-
kiyatrist bu konuda tek yetkilidir ve hastayı
ilk aşamada (üç-beş ay sonra çok kötü hal-
lerde değil) muayene etmesi gerekendir. Psi-
koterapinin endike olduğu durumlarda eğer
psikoterapiyi yapan psikiyatrist değilse, belirli
aralıklarla bir psikiyatristin danışmanlığına
başvurmak bilimsel yöntem icabıdır. Bu pro-
sedür bazı ülkelerde bilim ahlakına uyularak
aksamadan işletilir. Çoğu ülkede ise yasal zo-
runluluktur. (Ulkemizde de muayene ve tedavi
konusunda yasal olarak tek yetkili tıp dok-
torlandır.)
Hastalık boyutuna ulaşmamış psikolojik
sorunlar ve danışmanlık hizmetlerinegelince;
bu konu iki bilim dalı arasında bağımsız bir
ilgi alanı olarak kabul edilmektedir. Ancak
yine bilim ahlakı gereği bu alanın sınırlannı
zorlamamak ve kötüye kullanımlan önlemek
lazımdır.
4- Ehh'yetsiz kişilerin hasta muayene ve te-
davi etmesi, ilaç vermesinin ağır ve hayati bir
hata olduğu tartışılmaz bir gerçektir. öte yan-
dan, özel eğitim görmemiş kişilerin (psikolog
ya da psikiyatrist olsun) özel eğitim gerekti-
ren psikoterapileri yapma savında olmalan da
yanlıştır.
5- Bakırköy Rub ve Sinir Hastaiıklan Has-
tanesi çalışanlan ağır poliklinik ve hasta yük-
lerini bir utanç nedeni olarak değerlendirme-
mektedirler. Türkiye'nin dört bir yanından ge-
len veya gdnderilen, tıbbi, hatta sosyo-
ekonomik nedenlerle başka kişi ve kurumlarca
tedavileri yapılamamış en ciddi olgulara çö-
züm sağlamakta ve ülke psikiyatrisinin ağır
yükünü taşımakta olduklarının bilinci içinde-
dirler. Bu yazımn hazırlandığı sırada dünya
nöro-psikiyatrisinin en büyük otörleri arasın-
da değerlendirilen 11 yabancı bilim adamını
konuk etmekte olan hastanenin bilimsel alan-
daki yeri ise merakhlarınca bilinmektedir.
Sonuç olarak; sorunu bilimsel platformda
her zeminde tartışabileceğimizi tekrarhyor,
birlikte ve dayanışma içinde çalışan psikiyat-
rist ve psikologların, daha önemlisi toplurnun
ve hastaların kavramların açıklığa kavuşma-
sından yarar göreceğini düşünüyoruz".
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastaiıklan
Hastanesi'nden bir grup Hekim
KAMUOYUNUN DİKKATİNE
Derneğimiz, 1990-91 kış sezonunda halkımızın yakacak yönünden
rahat bir kış geçirmesini arzulamaktadır. Şu anda üretim
bölgelerimizde halen 1989-90 kış sezonu fiyatları uygulanmaktadır. 30
Temmuz 1990'a kadar geçecek süre içinde halkımızın yakacağını
temin etmesi menfaati icabıdır. Aksi takdirde taleplerin kısa zamana
sığdırılması yükleme organizasyonunun güçlüğü bakımından maliyeti
olumsuz yönde etkilemektedir.
İstanbul ve çevre iller için hava kirliliği yönünden en zararsız
yakıtlardan olan, aynı zamanda emsal yakıt türleri içinde (doğalgaz,
fuel-oil, ithal kömür v.s.) en ucuz olma özelliğini koruyan Ağaçlı-
Yeniköy kömürleri yurtiçinde üretilmesi dolayısı ile ülke ekonomisine
olan katkısı da düşünülerek öncelikle kullanılması gereken yakıt
olmalıdır.
Derneğimiz tüketicinin yakacak konusunda karşılaştığı sorunlara
yardımcı olmak amacıyla 164 29 96 no'lu telefonu tahsis etmiştir.
Şu anda üretim bölgelerimizde azami fiyat 80.000.— TL. (KDV
hariç)'tir.
Halkımızın rahat bir kış geçirmesi dileğiyle kamuoyunun dikkatine
saygılarımızla arz ederiz.
GEMAD
Genç Maden İşletmecileri Derneği
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Tavşan Uykusuna Yatan...
Temel Reis'in hikâyesinî bilirsiniz. Hasan Reis'ten alacağı var-
dır Temel'in. Her ikisi de yargıç karşısına çıkarlar. Yargıç sorar:
"Söyle bakalım Temel Reis, ne istiyorsun Hasan Reis'ten?"
"Efendim geçen yaz idi, Hasan geldi benden para istedi. Bi-
raz sıkışmış, para gerekli idi, verdim."
"Eeee, sonra ne oldu?"
"Ben parayı verdim, o parayı aldı, bugüne değin bir türlü öde-
medi. Paramı isteyrum."
Yargıç, Hasan Reis'e döner:
"Ne diyorsun Reis?"
Hasan Reis dudağını büzer, küçümseyict bir davranışla Temel'e
bakar,
'Tanımayrum" der
Yargıç,
"Bak, seni tanımıyorum, diyor."
"Hasan Reis beni tanımıyormuş?"
Öyle diyor."
"Bir daha sorun hâkim bey..."
"Hasan Reis, sen Temel Reis'i tanımıyor musun?"
"Tanımıyorum efendim, tanımadığım adamdan nasıl para ala-
bilirim."
"İşittin mi bak, tanımadığım adamdan nasıl borç alırım diyor."
"Beni tanımıyor muymuş!"
"Evet, tanımıyormuş."
Temel kıpkırmızı olur, birden bağınr:
"Beni tanımayanı ben hiç tanımıyorum."
Böyle tanıyorum, tanımıyorum davasından kim kariı çtkar? Ha-
san Reis borçtan ve mahkeme masrafından kurtulduğu için kâr-
lıdır. Temel, bir öfke uğruna alacaktan olur hem de mahkeme
masrafını öder.
Temel Reis'in hikâyesi çok ünlüdür, herkes bilir.
Son günlerde ülkenin sorunları Temel Reis'in hikayesine ben-
ziyor. Muhalefet partileri birilerini tanımıyor, birileri de muhale-
fet partilerini tanımıyor. Bir Temel Reis hikayesidir gidiyor. Ya-
bancı gazeteciler soruyorlar,
"Sizi tanımıyorlarmış?"
"Canım sen beni tanımazsan ben seni hiç tanımam"
Ne olacak, genel seçimlere değin böyle gideceğe benzer. Peki,
genel seçimlerde ne olacak? Genel seçimlere gidilirken öner-
diği şudur;
"...Muhalefet liderleri bir anayasa değişikliği ile görevime son
vereceklerini söylüyorlar. Fakat bir başka olanak daha var. Bu-
nu ilk kez söylüyorum. Böyle olunca ben de halk tarafından se-
çitecek bir başkan ile parlamento seçımlerinin aynı zamanda ya-
pılmasını öngören bir anayasa değişikliği önerirım. Ben de bu
seçimlerde adaylığımı koyarım. Güdüm başkanın elindedir."
Onlar onu tanımazsa, o onları tanımıyor da tartışma uzuyor.
Belli, genel seçimler sonucunda herkesin birbirini zorunlu ola-
rak tanıyacağı bir dönem başlayacak. Bu genel seçimlerde olur,
genel seçimlerden sonra olur. Tanıyorum tanımıyorum çekişmesi
bir sonuca bağlanmak zorunluluğundadır.
Başımıza bundan önce gelen kazalar başkanlık seçimi tartış-
malanndan gelmedi mi? Birı seçerim dedi, öteki seçtirmem de-.
di. Arkada duran, "Bir Cumhurbaşkanını secemiyorlar, sonra ben
gelirim ha!" dedi. Birbirlerine sorduklarında da "Hele bekleyim
büyük planlarımız var" buyurdu.
Ne deniyor şimdi? Başkanlık işlerini çok kurcaJarsanız, 'sek-
sen öncesine döneriz' deniyor. Söyienilen, gözdağı verilen '80
öncesi' nedir? Arkada duran darbecilerin öne çıkması. Temel
Reis artık uyandı, "O beni tanımıyorsa, ben onu tanıyorum, so-
külsün borcunu." diyor.
Yeni bir seçime değin işleri karıştıran siyasetin Temel Reisle-
ridir, oy verecek olan seçmen değil. Seçmen bir seçim olsa da
şunlara hadlerini bildirsem diye tavşan uykusuna yatmış beMiyor.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL .,.-„£ j
"Emekli sağlık elemanlanyız"
SORL: Lise dengi sağlık meslek lisesi mezunu emekli sağlık
elemanlarmz. 38 yıl gün be gün çalışmış, 2. derecenin
son kaderaesinden, 750 ek göstergeyle emekli olnıuş biz-
lerin, emekli aylıkları 550 ek göstergeden ödenmekte-
dir.
Bizim durumumuzdaki sağlık elemanlannın ek gös-
tergelerinin ne olması gerektigini, biz sağlık memnnı ve
hemşire olarak bekliyoruz.
CU.
YANIT: 657 sayılı yasanın "Göstergeler"e ilişkin 43. maddesinde
yapılan değişikliklerle Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hiz-
metleri Sınıfında görev yapan personel 4 gruba ayrılmıştır.
Bu dört grup için ek göstergeler ayrı olarak belirlenmiştir. Bu
sınıf:
J 1. Grup: Uzman tabip, tabip, diş hekimi, eczacı, uzman veteri-
ner hekim, veteriner hekim, biyolog unvamru almış olanlar ile Ta-
babet Uzmanlık Tüzüğü'nde belirtilen dallarda uzmanlık belgesi
alanlar ya da bu dallarda uzmanlık unvanını doktora aşaması ile
kazanmış bulunanlar.
2. Grup: Sağlık bilimleri lisansiyerleri.
3. Grup: 1 ve 2. gruplar dışında kalan ve yükseköğrenim gör-
müş personel.
4. Grup: Yine 1 ve 2. gruplar dışında kalan ve yükseköğrenim
görmemiş personelden oluşmaktadır.
318 sayılı yasa hükmunde kararname ile "Sağlık ve Yardımcı Sağ-
lık Hizmetleri Sınıfına dahil kadrolarda bulunanlardan yükseköğ-
renimli olanlara uygulanacak olan ek göstergeler de işgal ettikleri
kadro dereceleri itibarıyla genel idare hizmetleri sınıfında kadro-
lanna tahsisli ek gosterge bulunmayanlar için belirlenen ek gös-
tergelerden düşük" olamayacaktır.
Böylece Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer alan ve tahsisli ek
göstergelerden yararlanamayan personele yükseköğrenim görmüş
olup olmadığına bakılmaksızm aynı ek gosterge verilmektedir. Buna
karşılık, sağlık hizrnetleri sınıfında görev alanlara ise yükseköğre-
nim görmüş ya da görmemiş olmasına bakılarak ek gosterge veri-
lecektir. Bu haksıziığı, bir yazımızda dile getirmiştik.
Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfını oluşturan bu dört
grup için 1990 yılı sonuna kadar ilk dört dereceye uygulanması ön-
görülen ek göstergeler:
1 Grup ıTatnp A .
2 Grap |üsans»ef)
3GfH)(Yfljıwro)
4 Gnıs ferb «e İse dengO
Senel U m (YÜOıeRin)
Genel Mat % orta ve tse)
1J0O
1100
1HG
750
1100
1100
1500
750
750
550
750
750
550
560
550
750
550
«0
200
400
«0
DEĞİŞİKLİĞİ
ÇIRAGAN ŞARAYI VE
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME
INŞAATVETURİZMA^
Yıldız Posta Cad. 48/20
Esentepe - 80700 İstanbul
Tel: 174 20 90 - 174 20 91
Fax: 167 27 78
adresinden
25 Haziran 1990 tarihinden itibaren
Asariye Cad. Orhan İşhanı 5/1
Beşiktaş - 80700 İstanbul
Tel: 159 36 78 - 159 36 29 - 159 75 16
Fax: 159 55 98
adresinde faaliyetine devam edecektir.