Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ
KAZIM KARABE LATIYOR
27 HAZİRAN 1990
U Ğ U R M U M C U
Kâzım Karabekir'in kızı, babasının Atatürk'ü her zaman sevgi ve saygıyla andığını söylüyor
O, M.Kemal,çağrılıncagidilir— 1 8 —
"ÇocBJdanmın adını doğmala-
nndaa birkaç yıl evvel koydum.
..Şarkta yetiştirdiğim yetimler için
yapngım sanat o>ununda 'âlet ve
sanat'h medeniyetin iki semboln
olarak 'Hayat ve EmeF diye isim-
lendinniştim. Bu oyunda sanat-
kârtar, kullandıklan aleti ve çıkar-
dıklan işi seyirâlere gostererek:
tşte bayat, işte erael
Vatan için sağlam temel
derier. Bunu yapnğım zaman içi-
rae bir his geldi: İki çocuğum ol-
sa da birine 'Hayat' birine 'Emel'
adı vcrsem demiştim." (61)
Karabekır'ın uç kızı var: Emel
ve Hayat adlı ıkızler ıle Timsal
Kambekir. (62)
Emel Karabekir, ölmuş; Timsal
Karabekir, babası öldüğunde ye-
di yaşındaymış.
Hayat Karabekir Feyzioglu ile
konuşuyorum.
Hayat Haıum, bugün 63 yaşın-
da. Babasını, babasının arkadaş-
larını, olayları, Erenköy'deki
köşkteki yaşantılanm, 30'lu ve
4O'lı yülan bugün gibi anımsıyor.
1933 yılında köşk nasıl aranmış;
babasının belgelen ve kitaplan na-
sıl götürtilmuştu?
"Sabahleyin çok erken güriıltü-
lerle uyandık. tki kardeş bir oda-
da yatardık. Odadan cıkıp ne olu-
yor diye uç katlı evden aşagı in-
meye cahştık. Her katın merdive-
ni başında iki tane polis var. Ine-
mezsiniz diyor. Peki, annem ba-
bara nerede, diye bir hevecanlan-
dık. Sonra annem, gelin çocuklar,
dedi. Gelin, biz buradayız. Bugûn
aşağı kata inemezsiniz. Babanın
evrakını almaya gelmişler. Evin içi
poüsler dolu. Bir çuvala babamın
kitaplannın konulduğuna gör-
dük... Bir dolap vardı. Gelenler
dolap olduğunu anlamazlardı. Ba-
bam en son bu dolabı açtı. 'Bak
evladım, burada kitaplar vaı. Ha-
ni bunu görememişsen, onun içi-
ne de bak' dedi. 'Madem ki her ta-
rafa bakıyorsun, bunun ıçıne de
bak'.
Galiba 40 çtrval kadardı. 40 çn-
valı gozümuzun onunde aldılar
göturduler. Annem, bobrek has-
tası. Yukan katta. Aşagıda bufe-
de ilacı kalmış, kahvaltıdan son-
ra alacak. Hayır. aşagı kata ine-
mezsiniz. Peki neden korkuyorsu-
nuı? Bir kâgıt, bir kitap saklarsı-
nız. Belgelen goturmuşler, 5 tane
kitabı kalmış babamın. O kitap-
lan anrlarmış. Kitabın kaç tane
basıkhgını matbaadan oğrenmiş-
ler. 5 tanesi muhakkak ki bir yer-
lerdfc Onu anyorlar. Polis mudö-
rti ısrarla anneme sormuş, annem
bo beş kitabı kendisinin yakbğım
söylemiş. Polis muduru, 'Bu de-
virde kitap yakılır mı?' deyince
annem 'Nası! böyle konuşuyorsu-
nuz. Siz hepsini yaktıktan sonra
ben de yaktım! Hiçbir zaman bn-
lamamışlar bu 5 kitabı."
Karabekir, sureklı polısçe izle-
nirmiş. Her gun, nereye gitse, köş-
ke kim gelse, bunlar tek tek rapor
edilirmiş. Hayat Hanım'ın çocuk-
luk anılarında babasım ızleyen si-
vil polisler ıle ilgili amlan. Zaman
zaman üzuntuyle zaman zaman
da güierek anıyor izleyen polisle-
ri.
Karabekir, Erenköy'deki köş-
künde günlerini nasıl geçirirdi?
Kızı Hayat Karabekir Feyzioğ-
lu anlatıyor; öteki kızı Timsal Ka-
rabekir, Hayat Hanım'ın kızı tc-
lal Cankorel ve ben dinliyoruz:
"Sabah kalkar. Cimnastik ya-
par. Kabvalüdan sonra 'Ben çatış-
ma odama çekiliyorum' der. Mun-
tazam odasında yazar. Hatta biz
çocuk olarak çahşmasına engd oJ-
dugumuz zaman 'Benım çalışma-
ma mani olmayın, şımdi anlaya-
mazsınız, ama bunlan yazıp sız-
Iere bırakacağım. Bunlar, sizier-
den sonrakilerin işlerine yarayacak
dokumanlardır. Ben zamanında
milletime asker olarak hizmet ei-
tim; şimdi de tarihimizi yazarak
bırakacağım' derdi.
Her giın mutlaka keman calar-
dı. Klasik muzik. Alaturka parça-
lar da çalardı. Ama ozellikle Batı
miıziği parçalannı sever ve piya-
noda bize eşlik ettirirdi. Annem
de piyano çalardı. Biriikte Baü
möziğinden parçaiar çalarlardı.
Babam, 'Ben birçok sıkıntıya uğ-
radım; benim en buyük şansım ve
mutluluğum senin gibi birisiyle
evlenmiş olmam. Biz kapımıa ka-
patüğımız zaman dışandaki uzün-
tüler dışanda kalır, hiçbir şey için
dışandaki üzüntüleri içeriye
sızdırmadık' derdi.
Biz, çok mufln olarak ve -
Allah'ıa bir lütfu olaraktan-
emekli olur olmaz biz dogmuşuz.
tkiz çocuk, para yok! Sıkınülar
içinde bizi yefiştirmişler. Annemin
dedemden kaian birkaç parçasını
satryoriar. Ve babam, bir annenin
bakacağı kadar bizlere baknuş."
Polis tarafından adım adım iz-
lendiği günlerde kimler gelinniş
Karabekir'in köşküne:
"Cafer Tayyar Paşa.. Muayyen
zamanlarda Ali Fuat Paşa, Refet
Paşa, Rauf Orbay.. Eski yaveri
Röştii Erkmen -korgeneraldi.
Merkez komutanıydı, asker elbi-
sesiyle çekinmeden gelirdi. Nevzat
Ayazbeyoğlu, fel>efe oğretmeniy-
di, karşımızda otururdu."
General Seyfi Duzgören de ya-
kın arkadaşıymış.
İzmir suikastı
Karabekir Paşa'yı en çok uzen
olay, Ataturk'e karşı duzenlenen
İzmir suikastı nedeniyle tutuklan-
masıymış.
Kızı, o gunlerı şöyle anlatıyor:
"tsmet Paşa'nın çayına cağın-
yornz diye Etlik'teki evinden al-
mışlar. Izmir'de Dhamra Sinema-
sı'ndaki mahkemeye cıkıncaya ka-
dar tahta kurulan içinde emnivet
mudurtüğunde yerde yatırmışlar.
Yukanda bir pencere varmıs. O
pencereyi de demirle kapatnuşlar,
pencereyi de çivilemişler. Yer jil-
tesi vermişler. Mabkeme başlıyor,
salon snbayla dolu. Mahkeme
başkanı Kılıç Ali, subaylara otu-
nın diyor, oturmuyorlar. Karabe-
kir Paşa donmuş, eliyle işaret et-
miş. Otunnuşlar. Mahkeme olur-
lcen de uçaklar uçabilecekleri en
alçak seviyeden uçmuşlar. 'Kara-
bekir suçsuz, Karabekir suçsuz'
diye kâğıtlar atmışlar.
Beraaündan sonra çok tezahii-
rat yapümış. Beraat ettiği zaman
halk galeyana gelmiş." (63)
tsmet Paşa randevn vermezdi. Yi-
ne bir gun Medis'le mecbor olda
Turkun Boğazı, Kars ve Ardahan
belkemiğıdır; Türklenn Ruslara
vereceğı hiçbir şey yoktur' dedigi
zaman da randevn istedi tsmet Pa-
şa ile konuşmak için. 11 gun son-
ra -hiç unutmam- Amerikan ga-
zeteierinde 'Karabekir kılıcını tek-
rar kınında oynattı' diye yazı çık-
tıktan sonra İsmet Paşa, Karabe-
kir'e 'Gel konuşalım' dedi.
Ve boylece, çevresinden uzak-
laşbrma, izleme, sindirme degil de
'Sana bir mılletvekillığı verdik,
orada otur' gibisinden bir şey ol-
du tsmet Paşa'nınki de!"
tsmet lnönu, cumhurbaşkanıy-
ken Karabekir'in köşküne hiç gel-
miş miydi?
Hayat Karabekir Feyzioğlu:
"tsmet Paşa bizim köşkc geldi.
tsmet Paşa, babamın olümnnden
son» da koşke geldi. Kardeşimin
kızının dugununde tsmet Paşa'yı
ü ner şeyL tstiklal Mahkemesi'nde
tzmir'de suçsuz olduğunu, beraad
için ne kadar çok uğraşüğımı Ka-
rabekir de bilirdi. Bazı hadiseler-
de onun tarafuu rutmayışımın se-
bebini de kendisi büirdi. Üzüldn-
gum, annenin bana kırgın olme-
sidir. Ben isterdim ki bu hakikat-
lan, annene de soyleyeyim, ama
annen zamanaz ve olmadık yaş-
ta öldu.'
tsmet Paşa aglıyorda. Ben de
dnygulandım.
'Bunlan annene anlatmak isti-
yordum. Olmadı. Annene aalat-
madıklanmı sana, Karabekir'in
kızuıa aHİatayun da rahat edeyim.'
O, M.Kemal,
çağrılınca gidilir!
Karabekir, evde Atatürk'ten na-
sıl söz ederdi? Karabekir devrim-
lere karşı mıydı? Örneğin laiklik,
örneğin giysi devrimi konusunda-
nn, Dolmabahçe Sarayı'nda çok
agır şekilde hasta yattığını biüyo-
mz. Rivayet olnnnr ki 'Karabekir'i
getirin, görüşüp helallaşmak
istiyorum' demiş.
Bunu çok yakınındakfler, başu-
da duranlar, sonradan babama
anlatmışlar.
Ataturk'ün ölumünden önce,
babama kimse gelip de bunlan
söylemedi. Etrafındaki eş, dost,
akraba, 'Paşa enişte, Paşa amca
Atatürk çağırtnuş, gittiniz mi?' di-
ye soraıiardı. Babam 'Atatürk ça-
ğırmadı, gitmedim' derdi.
Ben o zaman ilkoknlun dör-
diıncu beşinci sınıfındayım. 'Ba-
bacığım çağırsa gıder miydın' aı-
ye sordum.
'Çağırsa, sizin bu kadar hakla-
nnızı elinizden almış, o kadar sı-
kıntılar çekmişsiniz, bizim bütün
çocukluğumuzu Erenköy'de men-
kub (gozden duşen) bir vazıyette
geçirtmiş kimse hastalığında sizi
mesinden korkardı.
O yıllarda belki başka çare de
yoktu.
Sanmasuüar ki Karabekir dev-
rimlere karşıydı. Devrimlerden o
kadar Uerisini düşnnuyordu ki
'50-60 senelik olmasuı bunlar. lle-
lebet olsun' istiyordu.
'Zoria yapüan, halkı eğitmeden
yaptian devrimler, geri teper' der-
di. Korkusu buydu. 'tmkânını bu-
lunca, gene biz bunu yapanz. Ge-
ne bunu gıyeriz derier' derdi. 'El-
lenne imkân geçse her tarafı kara
çarşafhlar alır' derdi.
Bizim evimizde bir işçi kadın
vardı. Kadın gelip giderken kara
çarşaf giyerdi. Bir kere Babam 'bir
daha kara çarşafla gehrsen yırttı-
nnm o çarşafı_. ya çarşaf giymez-
sin ya da çalışmazsın. Bu kapı ka-
panmış olur sana' dedi.
Ve kadına annemin mantosuna
verdi.
'Halka benimsetilmeyen dev-
da iyi yetişmiş kimselerle din hiz-
meti olsun. Biz bunu yapmazsak,
en olmadık kimseler dinı ele ahr,
ve kötü yollara gıder' derdi.
Babam, AİIaha ve dine inanır-
dı. Fakat dini bir korkn şekiinde,
bir yobazuk şekiinde, somuriı ara-
a olarak da kabul etmezdi, din-
siz bir insanın her tuıiu kotiilügiı
vapabüecegJiıe inanmış gerçek bir
Müslümandı. Fakat her gün şunu
yapacaksın, bnnn yapacaksın di-
ye şeldHere karşıydı. Hatta çocnk-
ken devamlı olarak ontç rutmak
istediğimiz zaman 'okuyan bir
kimse devamlı olarak oruç tuttu-
ğu zaman beynini Ittzumu kadar
çaüştıramaz- Siz, inananı, Allaha
karşı bağlıhğırun vicdanlanmzda
daıma hur tutun, temiz tutun ve
Allaha olan inanaruzı hiçbir za-
man kaybetmeyin' derdi
Herhangi bir kotülugu yapan,
bir kimse de ben oruç tntoyonım
diyen - bnnu çok söyJerdi- bea na-
Karabekir, Ataturk'ün olümünden sonra önce milletvekili, sonra
TBMM Başkanı oldu. Ugur Mumcu, Kâzım Karabekir'in kızlan Hayat Karabekir Fey zioglu, Timsal Karabekir ve torunH tdal Cankurel'le • (Fotograf: Rıza Ezer)
K âzım Karabekir'in kızı Hayat Karabekir
Feyzioğlu Atatürk'ün hasta olduğu günleri şöyle
anlatıyor: "Rivayet olunur ki Atatürk hasta
yatağında 'Karabekir'i getirin, görüşüp helallaşmak
istiyorum' demiş. Ataturk'ün olümünden önce kimse gelip
bunu babama söylemedi. Babam, 'Çağırmadı gitmedim'
derdi. 'Baba çağırsaydı gider miydin' diye sorduğumda şöyle
yanıt vermişti: 'Onun bana yaptıklan, etrafının tesiriyledir.
O bizim sevdiğimiz başkomutanımız, cihat arkadaşımızdı. O
Mustafa Kemal'dir, çağrılınca gidilir. Benim en yakın
arkadaşımdı...
Yıl 1973. Kâzım Karabekir artık hayatta degildir. tnönii yanında oturan Karabekir'in torununun du-
gunune gelmiştir. Inöniı arkalannda duran Karabekir'in kızı Hayat Hanım'a "annesinin kendisine
kırgın oldüğünü, buna çok üznldügünıi" soyler. Kâzım Karabekir, tttihat Terakki günlerinde.
tnönii ağlıyor
Atatürk olunce tsmet lnönu, bu
yakın arkadaşına bir mektup ya-
zıp biriikte çalışmalannı önermiş-
ti, sonrasını büıyorsunuz. Karabe-
kir, önce milletvekili sonra da
TBMM Başkanı oldu.
Hayat Hanım'a Karabekir'in
yaşamındakı bu devreyi soruyo-
rum; anlatıyor:
"Ataturk'ün olümünden sonra
tsmet Paşa da şimdive kadar olan
haksızlıklardan rahatsız olmoşru
ki tdgraf çekü. 'Karabekir, geçmi-
şi unutalım, bundan sonra eskiden
olduğu gibi iki kıymetli arkadaş
olarak de\am ettirelım' deyip ba-
bamı milletvekili olarak Ankara-
ya çağırdı. Babama tstanbul mil-
lervekülıgini verdikten sonra bek-
lediğ' çok >akın ilgiyi tsmet Paşa
gostennedi. Mesela 2. Dunya Sa-
vaşı gunlerinde babam ısrarla İs-
met Paşa'dan randevu almak ister,
davet etmişüm. Geldi, fotograflar
çddldi. Paşa 'Fbtoğraflan getirin'
dedi. Ve ben tsmet Paşa'ya fotog-
raflan goturdum. Içeride Şevket
Süreyya Bey (Aydemir) var. Mev-
hibe Hanım haber yolladı. 'Kara-
bekir Paşa'nın kızı burada' dedi.
Odaya girdim. tkiz kardeşim
Emel ile birbirimize çok benzer-
dik. 'Sen bir kere hangısisin, Ha-
yat mısın, Emel misin?'.. 'Hayat-
ım Paşam' dedim. Fotograflan
verdim, memnon oldn.
'Sana bir şey söylemek istiyo-
rum. Sizin bildiğıniz gibi ban şey-
leri söylemek istiyorum. Rahat
edeceğim bunlan söylersem' dedi.
'Annen bana kızgın öldu' dedi.
Annemi genç yaşta, 54 yaşmda
kaybetmiştik.
'Bürun geçmişlerinıize rağmen
baban bana kırgın degildi. Belki
siz Karabekir'in bana kırgın oldu-
ğunu zannedersiniz. Ama Karabe-
kir bana kırgın degildi. O
ki tavrı neydi?
Bunlan en iyi bilecek olan kızı
Hayat Karabekir Feyzioğlu'ydu.
"Mustafa Kemal benim en iyi
arkadaşım derdi", 'biz her şe>i
onunla anlaşarak yapmaya çalıştık
Aramızda aDİaşamadıgımız nok-
talar olsa bile birbirimizi iknaya
çalıştık.'
Biz, çocnk olarak M. Kemal
hakkında ileri geri laflar ederdik.
Hoşlanmazdı. M. Kemal ile Ata-
türk'ü iki ayn şahsiyet olarak gö-
rardu. M. Kemal'i her zaman sev-
gi ve saygıyla anardı.
'Daha sonra tarih okuyunca gö-
receksiniz, M. Kemal'i beğenme-
sek sevmesek, biz onu kumanda-
mmız yapar, başa getirir miydik'
derdi. 'Saydığımız, sevdiğimiz bir
kumandanımızdı'.
Babam, Ataturk'ün çevresinden
şikâyetçiydi.
Size bir hadisesini anlatayım:
Ataturk'ün çok hasta olduğu-
çağırsa gider miydiniz?'
'Giderdim kızun' derdi 'Gider-
dim. Çunkü o benim çok eski ar-
kadaşımdı. Onun bana yaptıkla-
nnı o etrafının tesinyle yapmıştır.
O bizim tstiklal Harbimizi bera-
ber yaptığımız, sevdiğimiz başko-
mutanımızdı. O bizim cihat arka-
daşımızdı. O Mustafa Kemal'dir,
çağrılınca gidilir, benim en yakın
arkadaşımdı. Ama çağırmadılar.
Çok iyi biliyorum".
"Babamın Atatürk devrimleri-
ne karşı olduğunu zannedenlerin
hatası şurada: Babam devrimlere
karşı degildi. Devrimlerin hepsi-
ni kabul ediyordu; butun devrim-
leri de begeniyordu. Babamın iti-
razı. devrimlerin yaptlış şekllney-
di. Babamın arzusu, devrimlerin
ilelebel kalabilmesi için tepeden
inme değil, zorla değil halkı egi-
terek yapılmasıydı. Devrimlere
karşı degildi. Yapılanlar zoria ya-
pıldığı için devrimlerin yerleşme-
rimler tutmaz' derdi. Buna anla-
mayanlar 'Kâzım Paşa reformla-
ra karşı, Paşa çarşaf giysinler
derdi' derier, değil. Halkı egiterek
refonn yapılmalı derdi. Olnıazsa,
etkisi kalmaz. tşte bu gun gorü-
yornz. Babamın korkusu buydu.
Her taraf kara çarşafh, Eyıip ta-
«flanaa gidin bakın!"
Karabekir laiklik konusunda ne
düşündü? Evde ya da camide na-
maz kılar mıydı? Oruç tutar mıy-
dı? Içki içer miydi?
Kızı anlatıyor:
"Babam 'dinsiz insan olmaz
derdi"... herkeste bir Allah inancı
var. Herkesin bir dini var. En ge-
Uşmiş memleketlerde de. Her ney-
se; dini, iyi yetişmiş din adamlan
tarafından ele ahnmasını sağlar-
sak -ki bunlar tstiklal Savaşında
söyledigi sozlerdir- dinimiz de re-
forme olur. 'Biz dini tamamen
kaldırdık, laik olmak en güzel şey,
hiç dınle ilgilenen yok. Din alanın-
maz kılıyonım diyen ben şnnu şu-
nu yapamn, Aüah beni affeder di-
ye... katiyen böyle şeye inanmaym
derdi.
'Bizim dinimizde böyle şey yok-
tur, ilk önce kendi vicdanınızla
muhasebe yapın' derdi.
Paşa, evde namaz kılmaz, oruç
da tutmazmış.
Şöyle düşünürmüş:
'Durüstlukten, sağlamlıktan,
seciye kuvvetinden hiçbir zaman
en ufak bir taviz venneyin; hak-
kınızı her yerde arayın ve inana-
nızj kendi dogrultunuzda, hiçbir
yppıap tesir aibnda talmarian, dj-
ni ve milli inançlannızı keadi
inandığınız ve guvendiğiniz şekil-
de devam ettirin'
Kızı Hayat Karabekir Feyzioğ-
lu, babasının 'demokrasiyi
benimsemiş' bir insan olduğunu,
evde, herhangi bir konuda herke-
sin fiknni aldığını ve "aile nnvesi
neyse bnnu büyütün. Devlet de
boyle idare olunur. Benim fikrim
budur, ben befiendim, bunu yap-
Om, aile içinde de olmaz, devlet
idaresinde de olmaz" diye düşün-
duğunu anlatıyor.
Peki içki içer miymiş?
tçermiş, rakıyı hiç sevmez, sa-
rap ve bira içermiş. Evde, sofrada
çocuklara 'ıştah açar' diye şarap
verdıği bile olurmuş. Emel ve Ha-
yat, 18 yaşlazına basınca "İlk si-
garalannızı ben verecegim" diye
kızlarına sigara da içirmış.
Eşi tdal Hanım başını örter
miymiş ?
— Hayır.
Kâzım Karabekir, ktihat ve Te-
rakkı anılarında tstanbul'da Er-
kânı Harp sıruflarında arkadaşı
Seyfi'nın (Duzgören) "Tolstoy'-
ua sosyalizm esaslanna uygaa
olarak yazdıgı" diye tanımladığı
kıtaplann Fransızcasını gizüce
Harb Akademisi'ne geurdiğini ve
tsmet Bey (lnönu) ile biriikte oku-
duklarından da söz eder. (64)
Kâzım Karabekir, ilk gençlik
yıllanndan ben özgürlük tutkusu
ile sılaha sanlmış bir yurtsever su-
baydır.
Abdüihamid yönetimine karşı
gızli örgütler kuran, 31 Mart ge-
rici ayaklanmasına karşı Harekât
Ordusu'nda yüzbaşı rütbesiyle
Abdulhamid'in Yıldız Sarayı'm
kuşatan "camilerie, mubafazakar-
la asla yenileşme olamaz" diyen,
irtıcayı en büyuk suç sayan, Harb
Akademisi'nde sosyalist kitaplar
okuyan, "Dogu ve Batı uygarbgı
yoktur. Bir tek nygartık vanhr" di-
ye duşunen, 1920'lerde Miladi tak-
vime geçilmesini öneren, medre-
selerin kapaülması, Arap etkisin-
den kurtulmasını ısteyen bir Ba-
tılı aydın gibi yaşayan, okuyan, ya-
zan, Kurtuluş Savaşı'nın Doğu
Cephesı Komutanı nasıl olur da
"Padişabcı, dinci, seriatçı paşa"
diye bilinir?
Buna önce kızlan isyan ediyor!
Karabekir, ne şeriatçıdır, ne din-
ci, ne padişahçı.
M. Kemal ile Karabekir arasın-
dakı bu çatışmamn nedenlerini
her devrimde yaşanan olağanOs-
tü koşullarda aramak gerekir.
Kızı Hayat Hanım, babası Ka-
rabekir'in "Demokrasiyi yerleşti-
remedik, tabii ki bir devlet, bir ku-
mhış, bir idare yeni şekle girerken
birçok sallantı da olacak. Bizden
çok ileri gitmiş devletler bunlan
yuzlerce sene once yaşamıslar. Biz
bu sarsınolan ta başta geçirseydik,
demokrasi şimdiye kadar oturmuş
olurda" diye duşunduğunu anla-
tıyor.
Yarın: Karabekir'in
'Mutak'a yamtları
(6I>- VedıgOn, 10 tkıncı Kânun 1939
(62)- Hayat Karabekir Feyzioğlu, Istan-
bul Hukuk Fakuhesı öğretım üyelenn-
den Prof. Fcyzı Necmettın Feyzioğlu1
nun eşı, Prof. Feyzioğlu, 12 Eylul 1980
sonrasında kurulan Danışma Meclısi-
ne üye oldu. 1982 yılında uçak kaza-
sında öldu. Hayat Karabekir'in ikız
kardeşı Emel Feyzioğlu, Prof. Faruk
Özerengin ile evlendı Emel Karabekir
Özercngin, geçtığımız yıllarda öldü,
Kazım Karabekir'in küçuk kızı Timsal
Karabekir, babasının arkadaşı Nevzat
Ayazbeyogiu'nun oğlu ıle evlenıp ay-
nlmış. Timsal Karabekir tstanbul'da
yasıyor.
(63)- Zıya Hursit ve arkadaslannca 17
Haziran 1926 günü Izmir'de duzenle-
nen suikast daha önce haber aiınmış
ve suıkastçılar, lznur'de süahlanyla ya-
kalanmışlardı Bu suikast gınşimı, M.
Suphı'mn Yahya Kahya. Trabzon Mil-
letvekili Ali Şukrü'nun Topal Osman
tarafuıdan öldunilmesı; Topal Osman
:
m Ankara'dakı çatısmadan sonra ölü
olarak ele geçirilıp asılması ve Yahya
Kahya'ıun da Muhafız Alayı komutan-
lanndan 1. Hakkı Tekçe tarafından öl-
dürülmesı olaylan ile bağlannlı gören-
tanhçıler de vardır (Goloğlu Mahmut,
Devrımler \e Tepkılerı, s. 191)
"Kel Ali" diye bılınen Ali Çetinka-
ya başkanlığındala Istıklal Mahkemesi,
15 kısı hakkında ölum cezası verdi.
Bunlardan Rttştü Paşa, Ismaıl Canpo-
lat ve Halıs Türgut, Terakkıperver
Cumhunyet Fırkası kuruculanndan.
Aynı davada yargılanan Kâzım Kara-
bekir, Cafer Tayyar. Ali Fuat, Refet ve
Mersınlı Omal paşalar aklandılar.
tstiklal Mahkemesi üyelerınden Kı-
lıç AJı, lstıklal Mahkemesi Hatırala-
n'nda Başbakan İsmet Paşa'nın tstiklal
Mahkemesi kararı ıle tutuklanan Ka-
rabekir'i Ankara'da serbest bırakunna-
sı uzenne İsmet Paşa hakkında da tu-
tuklama karan aldıklannı, araya M.
Kemal Paşa'nın girmesi uzerine tsmet
Paşa'nın Izmır'e gıdip mahkeme üye-
len de göruştuğunu ve bu görüşmeden
sonra da mahkemeyı destekleyen bir
açıklama yaptığını yazı>or. (s.. 45-46)
Karabekir, tstiklal Mahkemesi'nde
yapttğı savunmada sunları söyleraişti:
"Her devrimde olduğu gibi ilk za-
Baalarda beraber çahşanlar anuca
vuthktan sonra araya giren bu laiey-
KİCT yBzmnden parçalamrlar. Lozan B>-
nşı'na kadar H de çatafan ırkadaşlar
arasuda o tarihten soora bir çanşm*
başladı. tlk •TOfmazlık Rauf Bey ile
tsmet Paşa arasuda oldu. tçimize öy-
le kişUer kar^tı ki ne Gad ne tsmet Pa-
fa vaunda bo eald arkadaşlan esld yo-
h yânehmek oiauiı kalmadL Her g u
ttzerinbe saldnMı. SaaJd Mz cahfl ka-
fab yobazianlaa da daha bagnaznuşız.
Gazelelenlc yazılmadık saçma bırak-
madüar (Kılıç Ali, s 68)
Mahkeme Başkanı Ali Çetınkaya,
Karabekır'e nıçın panı kurduğunu so-
rar. Ve şu yonımu yapar "Bence mem-
lekcoa boyle partUerc Uhammüla yok-
tor." Karabekir, mahkemede şu yanıtı
verır- "Ben tors duşuncedeyun. Mem-
tektt demokrasiye layıkbr. Millet an-
l«yışlıdır." (Goloğlu, s: 204, Cebesoy
Ali Fuat'ın Sıyası Hatıralan, 1957, 2. "
cılt 222 vd.)
(64)- Karabekir, Kaiun, tttihat ve Te-
rakkı Cemıyetı, s: 71.
Bugün asken okullardakı yasaklan
görunce insan acı acı dujünüyor!