26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ KAZIM KARABE LATIYOR 27 HAZİRAN 1990 U Ğ U R M U M C U Kâzım Karabekir'in kızı, babasının Atatürk'ü her zaman sevgi ve saygıyla andığını söylüyor O, M.Kemal,çağrılıncagidilir— 1 8 — "ÇocBJdanmın adını doğmala- nndaa birkaç yıl evvel koydum. ..Şarkta yetiştirdiğim yetimler için yapngım sanat o>ununda 'âlet ve sanat'h medeniyetin iki semboln olarak 'Hayat ve EmeF diye isim- lendinniştim. Bu oyunda sanat- kârtar, kullandıklan aleti ve çıkar- dıklan işi seyirâlere gostererek: tşte bayat, işte erael Vatan için sağlam temel derier. Bunu yapnğım zaman içi- rae bir his geldi: İki çocuğum ol- sa da birine 'Hayat' birine 'Emel' adı vcrsem demiştim." (61) Karabekır'ın uç kızı var: Emel ve Hayat adlı ıkızler ıle Timsal Kambekir. (62) Emel Karabekir, ölmuş; Timsal Karabekir, babası öldüğunde ye- di yaşındaymış. Hayat Karabekir Feyzioglu ile konuşuyorum. Hayat Haıum, bugün 63 yaşın- da. Babasını, babasının arkadaş- larını, olayları, Erenköy'deki köşkteki yaşantılanm, 30'lu ve 4O'lı yülan bugün gibi anımsıyor. 1933 yılında köşk nasıl aranmış; babasının belgelen ve kitaplan na- sıl götürtilmuştu? "Sabahleyin çok erken güriıltü- lerle uyandık. tki kardeş bir oda- da yatardık. Odadan cıkıp ne olu- yor diye uç katlı evden aşagı in- meye cahştık. Her katın merdive- ni başında iki tane polis var. Ine- mezsiniz diyor. Peki, annem ba- bara nerede, diye bir hevecanlan- dık. Sonra annem, gelin çocuklar, dedi. Gelin, biz buradayız. Bugûn aşağı kata inemezsiniz. Babanın evrakını almaya gelmişler. Evin içi poüsler dolu. Bir çuvala babamın kitaplannın konulduğuna gör- dük... Bir dolap vardı. Gelenler dolap olduğunu anlamazlardı. Ba- bam en son bu dolabı açtı. 'Bak evladım, burada kitaplar vaı. Ha- ni bunu görememişsen, onun içi- ne de bak' dedi. 'Madem ki her ta- rafa bakıyorsun, bunun ıçıne de bak'. Galiba 40 çtrval kadardı. 40 çn- valı gozümuzun onunde aldılar göturduler. Annem, bobrek has- tası. Yukan katta. Aşagıda bufe- de ilacı kalmış, kahvaltıdan son- ra alacak. Hayır. aşagı kata ine- mezsiniz. Peki neden korkuyorsu- nuı? Bir kâgıt, bir kitap saklarsı- nız. Belgelen goturmuşler, 5 tane kitabı kalmış babamın. O kitap- lan anrlarmış. Kitabın kaç tane basıkhgını matbaadan oğrenmiş- ler. 5 tanesi muhakkak ki bir yer- lerdfc Onu anyorlar. Polis mudö- rti ısrarla anneme sormuş, annem bo beş kitabı kendisinin yakbğım söylemiş. Polis muduru, 'Bu de- virde kitap yakılır mı?' deyince annem 'Nası! böyle konuşuyorsu- nuz. Siz hepsini yaktıktan sonra ben de yaktım! Hiçbir zaman bn- lamamışlar bu 5 kitabı." Karabekir, sureklı polısçe izle- nirmiş. Her gun, nereye gitse, köş- ke kim gelse, bunlar tek tek rapor edilirmiş. Hayat Hanım'ın çocuk- luk anılarında babasım ızleyen si- vil polisler ıle ilgili amlan. Zaman zaman üzuntuyle zaman zaman da güierek anıyor izleyen polisle- ri. Karabekir, Erenköy'deki köş- künde günlerini nasıl geçirirdi? Kızı Hayat Karabekir Feyzioğ- lu anlatıyor; öteki kızı Timsal Ka- rabekir, Hayat Hanım'ın kızı tc- lal Cankorel ve ben dinliyoruz: "Sabah kalkar. Cimnastik ya- par. Kabvalüdan sonra 'Ben çatış- ma odama çekiliyorum' der. Mun- tazam odasında yazar. Hatta biz çocuk olarak çahşmasına engd oJ- dugumuz zaman 'Benım çalışma- ma mani olmayın, şımdi anlaya- mazsınız, ama bunlan yazıp sız- Iere bırakacağım. Bunlar, sizier- den sonrakilerin işlerine yarayacak dokumanlardır. Ben zamanında milletime asker olarak hizmet ei- tim; şimdi de tarihimizi yazarak bırakacağım' derdi. Her giın mutlaka keman calar- dı. Klasik muzik. Alaturka parça- lar da çalardı. Ama ozellikle Batı miıziği parçalannı sever ve piya- noda bize eşlik ettirirdi. Annem de piyano çalardı. Biriikte Baü möziğinden parçaiar çalarlardı. Babam, 'Ben birçok sıkıntıya uğ- radım; benim en buyük şansım ve mutluluğum senin gibi birisiyle evlenmiş olmam. Biz kapımıa ka- patüğımız zaman dışandaki uzün- tüler dışanda kalır, hiçbir şey için dışandaki üzüntüleri içeriye sızdırmadık' derdi. Biz, çok mufln olarak ve - Allah'ıa bir lütfu olaraktan- emekli olur olmaz biz dogmuşuz. tkiz çocuk, para yok! Sıkınülar içinde bizi yefiştirmişler. Annemin dedemden kaian birkaç parçasını satryoriar. Ve babam, bir annenin bakacağı kadar bizlere baknuş." Polis tarafından adım adım iz- lendiği günlerde kimler gelinniş Karabekir'in köşküne: "Cafer Tayyar Paşa.. Muayyen zamanlarda Ali Fuat Paşa, Refet Paşa, Rauf Orbay.. Eski yaveri Röştii Erkmen -korgeneraldi. Merkez komutanıydı, asker elbi- sesiyle çekinmeden gelirdi. Nevzat Ayazbeyoğlu, fel>efe oğretmeniy- di, karşımızda otururdu." General Seyfi Duzgören de ya- kın arkadaşıymış. İzmir suikastı Karabekir Paşa'yı en çok uzen olay, Ataturk'e karşı duzenlenen İzmir suikastı nedeniyle tutuklan- masıymış. Kızı, o gunlerı şöyle anlatıyor: "tsmet Paşa'nın çayına cağın- yornz diye Etlik'teki evinden al- mışlar. Izmir'de Dhamra Sinema- sı'ndaki mahkemeye cıkıncaya ka- dar tahta kurulan içinde emnivet mudurtüğunde yerde yatırmışlar. Yukanda bir pencere varmıs. O pencereyi de demirle kapatnuşlar, pencereyi de çivilemişler. Yer jil- tesi vermişler. Mabkeme başlıyor, salon snbayla dolu. Mahkeme başkanı Kılıç Ali, subaylara otu- nın diyor, oturmuyorlar. Karabe- kir Paşa donmuş, eliyle işaret et- miş. Otunnuşlar. Mahkeme olur- lcen de uçaklar uçabilecekleri en alçak seviyeden uçmuşlar. 'Kara- bekir suçsuz, Karabekir suçsuz' diye kâğıtlar atmışlar. Beraaündan sonra çok tezahii- rat yapümış. Beraat ettiği zaman halk galeyana gelmiş." (63) tsmet Paşa randevn vermezdi. Yi- ne bir gun Medis'le mecbor olda Turkun Boğazı, Kars ve Ardahan belkemiğıdır; Türklenn Ruslara vereceğı hiçbir şey yoktur' dedigi zaman da randevn istedi tsmet Pa- şa ile konuşmak için. 11 gun son- ra -hiç unutmam- Amerikan ga- zeteierinde 'Karabekir kılıcını tek- rar kınında oynattı' diye yazı çık- tıktan sonra İsmet Paşa, Karabe- kir'e 'Gel konuşalım' dedi. Ve boylece, çevresinden uzak- laşbrma, izleme, sindirme degil de 'Sana bir mılletvekillığı verdik, orada otur' gibisinden bir şey ol- du tsmet Paşa'nınki de!" tsmet lnönu, cumhurbaşkanıy- ken Karabekir'in köşküne hiç gel- miş miydi? Hayat Karabekir Feyzioğlu: "tsmet Paşa bizim köşkc geldi. tsmet Paşa, babamın olümnnden son» da koşke geldi. Kardeşimin kızının dugununde tsmet Paşa'yı ü ner şeyL tstiklal Mahkemesi'nde tzmir'de suçsuz olduğunu, beraad için ne kadar çok uğraşüğımı Ka- rabekir de bilirdi. Bazı hadiseler- de onun tarafuu rutmayışımın se- bebini de kendisi büirdi. Üzüldn- gum, annenin bana kırgın olme- sidir. Ben isterdim ki bu hakikat- lan, annene de soyleyeyim, ama annen zamanaz ve olmadık yaş- ta öldu.' tsmet Paşa aglıyorda. Ben de dnygulandım. 'Bunlan annene anlatmak isti- yordum. Olmadı. Annene aalat- madıklanmı sana, Karabekir'in kızuıa aHİatayun da rahat edeyim.' O, M.Kemal, çağrılınca gidilir! Karabekir, evde Atatürk'ten na- sıl söz ederdi? Karabekir devrim- lere karşı mıydı? Örneğin laiklik, örneğin giysi devrimi konusunda- nn, Dolmabahçe Sarayı'nda çok agır şekilde hasta yattığını biüyo- mz. Rivayet olnnnr ki 'Karabekir'i getirin, görüşüp helallaşmak istiyorum' demiş. Bunu çok yakınındakfler, başu- da duranlar, sonradan babama anlatmışlar. Ataturk'ün ölumünden önce, babama kimse gelip de bunlan söylemedi. Etrafındaki eş, dost, akraba, 'Paşa enişte, Paşa amca Atatürk çağırtnuş, gittiniz mi?' di- ye soraıiardı. Babam 'Atatürk ça- ğırmadı, gitmedim' derdi. Ben o zaman ilkoknlun dör- diıncu beşinci sınıfındayım. 'Ba- bacığım çağırsa gıder miydın' aı- ye sordum. 'Çağırsa, sizin bu kadar hakla- nnızı elinizden almış, o kadar sı- kıntılar çekmişsiniz, bizim bütün çocukluğumuzu Erenköy'de men- kub (gozden duşen) bir vazıyette geçirtmiş kimse hastalığında sizi mesinden korkardı. O yıllarda belki başka çare de yoktu. Sanmasuüar ki Karabekir dev- rimlere karşıydı. Devrimlerden o kadar Uerisini düşnnuyordu ki '50-60 senelik olmasuı bunlar. lle- lebet olsun' istiyordu. 'Zoria yapüan, halkı eğitmeden yaptian devrimler, geri teper' der- di. Korkusu buydu. 'tmkânını bu- lunca, gene biz bunu yapanz. Ge- ne bunu gıyeriz derier' derdi. 'El- lenne imkân geçse her tarafı kara çarşafhlar alır' derdi. Bizim evimizde bir işçi kadın vardı. Kadın gelip giderken kara çarşaf giyerdi. Bir kere Babam 'bir daha kara çarşafla gehrsen yırttı- nnm o çarşafı_. ya çarşaf giymez- sin ya da çalışmazsın. Bu kapı ka- panmış olur sana' dedi. Ve kadına annemin mantosuna verdi. 'Halka benimsetilmeyen dev- da iyi yetişmiş kimselerle din hiz- meti olsun. Biz bunu yapmazsak, en olmadık kimseler dinı ele ahr, ve kötü yollara gıder' derdi. Babam, AİIaha ve dine inanır- dı. Fakat dini bir korkn şekiinde, bir yobazuk şekiinde, somuriı ara- a olarak da kabul etmezdi, din- siz bir insanın her tuıiu kotiilügiı vapabüecegJiıe inanmış gerçek bir Müslümandı. Fakat her gün şunu yapacaksın, bnnn yapacaksın di- ye şeldHere karşıydı. Hatta çocnk- ken devamlı olarak ontç rutmak istediğimiz zaman 'okuyan bir kimse devamlı olarak oruç tuttu- ğu zaman beynini Ittzumu kadar çaüştıramaz- Siz, inananı, Allaha karşı bağlıhğırun vicdanlanmzda daıma hur tutun, temiz tutun ve Allaha olan inanaruzı hiçbir za- man kaybetmeyin' derdi Herhangi bir kotülugu yapan, bir kimse de ben oruç tntoyonım diyen - bnnu çok söyJerdi- bea na- Karabekir, Ataturk'ün olümünden sonra önce milletvekili, sonra TBMM Başkanı oldu. Ugur Mumcu, Kâzım Karabekir'in kızlan Hayat Karabekir Fey zioglu, Timsal Karabekir ve torunH tdal Cankurel'le • (Fotograf: Rıza Ezer) K âzım Karabekir'in kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu Atatürk'ün hasta olduğu günleri şöyle anlatıyor: "Rivayet olunur ki Atatürk hasta yatağında 'Karabekir'i getirin, görüşüp helallaşmak istiyorum' demiş. Ataturk'ün olümünden önce kimse gelip bunu babama söylemedi. Babam, 'Çağırmadı gitmedim' derdi. 'Baba çağırsaydı gider miydin' diye sorduğumda şöyle yanıt vermişti: 'Onun bana yaptıklan, etrafının tesiriyledir. O bizim sevdiğimiz başkomutanımız, cihat arkadaşımızdı. O Mustafa Kemal'dir, çağrılınca gidilir. Benim en yakın arkadaşımdı... Yıl 1973. Kâzım Karabekir artık hayatta degildir. tnönii yanında oturan Karabekir'in torununun du- gunune gelmiştir. Inöniı arkalannda duran Karabekir'in kızı Hayat Hanım'a "annesinin kendisine kırgın oldüğünü, buna çok üznldügünıi" soyler. Kâzım Karabekir, tttihat Terakki günlerinde. tnönii ağlıyor Atatürk olunce tsmet lnönu, bu yakın arkadaşına bir mektup ya- zıp biriikte çalışmalannı önermiş- ti, sonrasını büıyorsunuz. Karabe- kir, önce milletvekili sonra da TBMM Başkanı oldu. Hayat Hanım'a Karabekir'in yaşamındakı bu devreyi soruyo- rum; anlatıyor: "Ataturk'ün olümünden sonra tsmet Paşa da şimdive kadar olan haksızlıklardan rahatsız olmoşru ki tdgraf çekü. 'Karabekir, geçmi- şi unutalım, bundan sonra eskiden olduğu gibi iki kıymetli arkadaş olarak de\am ettirelım' deyip ba- bamı milletvekili olarak Ankara- ya çağırdı. Babama tstanbul mil- lervekülıgini verdikten sonra bek- lediğ' çok >akın ilgiyi tsmet Paşa gostennedi. Mesela 2. Dunya Sa- vaşı gunlerinde babam ısrarla İs- met Paşa'dan randevu almak ister, davet etmişüm. Geldi, fotograflar çddldi. Paşa 'Fbtoğraflan getirin' dedi. Ve ben tsmet Paşa'ya fotog- raflan goturdum. Içeride Şevket Süreyya Bey (Aydemir) var. Mev- hibe Hanım haber yolladı. 'Kara- bekir Paşa'nın kızı burada' dedi. Odaya girdim. tkiz kardeşim Emel ile birbirimize çok benzer- dik. 'Sen bir kere hangısisin, Ha- yat mısın, Emel misin?'.. 'Hayat- ım Paşam' dedim. Fotograflan verdim, memnon oldn. 'Sana bir şey söylemek istiyo- rum. Sizin bildiğıniz gibi ban şey- leri söylemek istiyorum. Rahat edeceğim bunlan söylersem' dedi. 'Annen bana kızgın öldu' dedi. Annemi genç yaşta, 54 yaşmda kaybetmiştik. 'Bürun geçmişlerinıize rağmen baban bana kırgın degildi. Belki siz Karabekir'in bana kırgın oldu- ğunu zannedersiniz. Ama Karabe- kir bana kırgın degildi. O ki tavrı neydi? Bunlan en iyi bilecek olan kızı Hayat Karabekir Feyzioğlu'ydu. "Mustafa Kemal benim en iyi arkadaşım derdi", 'biz her şe>i onunla anlaşarak yapmaya çalıştık Aramızda aDİaşamadıgımız nok- talar olsa bile birbirimizi iknaya çalıştık.' Biz, çocnk olarak M. Kemal hakkında ileri geri laflar ederdik. Hoşlanmazdı. M. Kemal ile Ata- türk'ü iki ayn şahsiyet olarak gö- rardu. M. Kemal'i her zaman sev- gi ve saygıyla anardı. 'Daha sonra tarih okuyunca gö- receksiniz, M. Kemal'i beğenme- sek sevmesek, biz onu kumanda- mmız yapar, başa getirir miydik' derdi. 'Saydığımız, sevdiğimiz bir kumandanımızdı'. Babam, Ataturk'ün çevresinden şikâyetçiydi. Size bir hadisesini anlatayım: Ataturk'ün çok hasta olduğu- çağırsa gider miydiniz?' 'Giderdim kızun' derdi 'Gider- dim. Çunkü o benim çok eski ar- kadaşımdı. Onun bana yaptıkla- nnı o etrafının tesinyle yapmıştır. O bizim tstiklal Harbimizi bera- ber yaptığımız, sevdiğimiz başko- mutanımızdı. O bizim cihat arka- daşımızdı. O Mustafa Kemal'dir, çağrılınca gidilir, benim en yakın arkadaşımdı. Ama çağırmadılar. Çok iyi biliyorum". "Babamın Atatürk devrimleri- ne karşı olduğunu zannedenlerin hatası şurada: Babam devrimlere karşı degildi. Devrimlerin hepsi- ni kabul ediyordu; butun devrim- leri de begeniyordu. Babamın iti- razı. devrimlerin yaptlış şekllney- di. Babamın arzusu, devrimlerin ilelebel kalabilmesi için tepeden inme değil, zorla değil halkı egi- terek yapılmasıydı. Devrimlere karşı degildi. Yapılanlar zoria ya- pıldığı için devrimlerin yerleşme- rimler tutmaz' derdi. Buna anla- mayanlar 'Kâzım Paşa reformla- ra karşı, Paşa çarşaf giysinler derdi' derier, değil. Halkı egiterek refonn yapılmalı derdi. Olnıazsa, etkisi kalmaz. tşte bu gun gorü- yornz. Babamın korkusu buydu. Her taraf kara çarşafh, Eyıip ta- «flanaa gidin bakın!" Karabekir laiklik konusunda ne düşündü? Evde ya da camide na- maz kılar mıydı? Oruç tutar mıy- dı? Içki içer miydi? Kızı anlatıyor: "Babam 'dinsiz insan olmaz derdi"... herkeste bir Allah inancı var. Herkesin bir dini var. En ge- Uşmiş memleketlerde de. Her ney- se; dini, iyi yetişmiş din adamlan tarafından ele ahnmasını sağlar- sak -ki bunlar tstiklal Savaşında söyledigi sozlerdir- dinimiz de re- forme olur. 'Biz dini tamamen kaldırdık, laik olmak en güzel şey, hiç dınle ilgilenen yok. Din alanın- maz kılıyonım diyen ben şnnu şu- nu yapamn, Aüah beni affeder di- ye... katiyen böyle şeye inanmaym derdi. 'Bizim dinimizde böyle şey yok- tur, ilk önce kendi vicdanınızla muhasebe yapın' derdi. Paşa, evde namaz kılmaz, oruç da tutmazmış. Şöyle düşünürmüş: 'Durüstlukten, sağlamlıktan, seciye kuvvetinden hiçbir zaman en ufak bir taviz venneyin; hak- kınızı her yerde arayın ve inana- nızj kendi dogrultunuzda, hiçbir yppıap tesir aibnda talmarian, dj- ni ve milli inançlannızı keadi inandığınız ve guvendiğiniz şekil- de devam ettirin' Kızı Hayat Karabekir Feyzioğ- lu, babasının 'demokrasiyi benimsemiş' bir insan olduğunu, evde, herhangi bir konuda herke- sin fiknni aldığını ve "aile nnvesi neyse bnnu büyütün. Devlet de boyle idare olunur. Benim fikrim budur, ben befiendim, bunu yap- Om, aile içinde de olmaz, devlet idaresinde de olmaz" diye düşün- duğunu anlatıyor. Peki içki içer miymiş? tçermiş, rakıyı hiç sevmez, sa- rap ve bira içermiş. Evde, sofrada çocuklara 'ıştah açar' diye şarap verdıği bile olurmuş. Emel ve Ha- yat, 18 yaşlazına basınca "İlk si- garalannızı ben verecegim" diye kızlarına sigara da içirmış. Eşi tdal Hanım başını örter miymiş ? — Hayır. Kâzım Karabekir, ktihat ve Te- rakkı anılarında tstanbul'da Er- kânı Harp sıruflarında arkadaşı Seyfi'nın (Duzgören) "Tolstoy'- ua sosyalizm esaslanna uygaa olarak yazdıgı" diye tanımladığı kıtaplann Fransızcasını gizüce Harb Akademisi'ne geurdiğini ve tsmet Bey (lnönu) ile biriikte oku- duklarından da söz eder. (64) Kâzım Karabekir, ilk gençlik yıllanndan ben özgürlük tutkusu ile sılaha sanlmış bir yurtsever su- baydır. Abdüihamid yönetimine karşı gızli örgütler kuran, 31 Mart ge- rici ayaklanmasına karşı Harekât Ordusu'nda yüzbaşı rütbesiyle Abdulhamid'in Yıldız Sarayı'm kuşatan "camilerie, mubafazakar- la asla yenileşme olamaz" diyen, irtıcayı en büyuk suç sayan, Harb Akademisi'nde sosyalist kitaplar okuyan, "Dogu ve Batı uygarbgı yoktur. Bir tek nygartık vanhr" di- ye duşunen, 1920'lerde Miladi tak- vime geçilmesini öneren, medre- selerin kapaülması, Arap etkisin- den kurtulmasını ısteyen bir Ba- tılı aydın gibi yaşayan, okuyan, ya- zan, Kurtuluş Savaşı'nın Doğu Cephesı Komutanı nasıl olur da "Padişabcı, dinci, seriatçı paşa" diye bilinir? Buna önce kızlan isyan ediyor! Karabekir, ne şeriatçıdır, ne din- ci, ne padişahçı. M. Kemal ile Karabekir arasın- dakı bu çatışmamn nedenlerini her devrimde yaşanan olağanOs- tü koşullarda aramak gerekir. Kızı Hayat Hanım, babası Ka- rabekir'in "Demokrasiyi yerleşti- remedik, tabii ki bir devlet, bir ku- mhış, bir idare yeni şekle girerken birçok sallantı da olacak. Bizden çok ileri gitmiş devletler bunlan yuzlerce sene once yaşamıslar. Biz bu sarsınolan ta başta geçirseydik, demokrasi şimdiye kadar oturmuş olurda" diye duşunduğunu anla- tıyor. Yarın: Karabekir'in 'Mutak'a yamtları (6I>- VedıgOn, 10 tkıncı Kânun 1939 (62)- Hayat Karabekir Feyzioğlu, Istan- bul Hukuk Fakuhesı öğretım üyelenn- den Prof. Fcyzı Necmettın Feyzioğlu1 nun eşı, Prof. Feyzioğlu, 12 Eylul 1980 sonrasında kurulan Danışma Meclısi- ne üye oldu. 1982 yılında uçak kaza- sında öldu. Hayat Karabekir'in ikız kardeşı Emel Feyzioğlu, Prof. Faruk Özerengin ile evlendı Emel Karabekir Özercngin, geçtığımız yıllarda öldü, Kazım Karabekir'in küçuk kızı Timsal Karabekir, babasının arkadaşı Nevzat Ayazbeyogiu'nun oğlu ıle evlenıp ay- nlmış. Timsal Karabekir tstanbul'da yasıyor. (63)- Zıya Hursit ve arkadaslannca 17 Haziran 1926 günü Izmir'de duzenle- nen suikast daha önce haber aiınmış ve suıkastçılar, lznur'de süahlanyla ya- kalanmışlardı Bu suikast gınşimı, M. Suphı'mn Yahya Kahya. Trabzon Mil- letvekili Ali Şukrü'nun Topal Osman tarafuıdan öldunilmesı; Topal Osman : m Ankara'dakı çatısmadan sonra ölü olarak ele geçirilıp asılması ve Yahya Kahya'ıun da Muhafız Alayı komutan- lanndan 1. Hakkı Tekçe tarafından öl- dürülmesı olaylan ile bağlannlı gören- tanhçıler de vardır (Goloğlu Mahmut, Devrımler \e Tepkılerı, s. 191) "Kel Ali" diye bılınen Ali Çetinka- ya başkanlığındala Istıklal Mahkemesi, 15 kısı hakkında ölum cezası verdi. Bunlardan Rttştü Paşa, Ismaıl Canpo- lat ve Halıs Türgut, Terakkıperver Cumhunyet Fırkası kuruculanndan. Aynı davada yargılanan Kâzım Kara- bekir, Cafer Tayyar. Ali Fuat, Refet ve Mersınlı Omal paşalar aklandılar. tstiklal Mahkemesi üyelerınden Kı- lıç AJı, lstıklal Mahkemesi Hatırala- n'nda Başbakan İsmet Paşa'nın tstiklal Mahkemesi kararı ıle tutuklanan Ka- rabekir'i Ankara'da serbest bırakunna- sı uzenne İsmet Paşa hakkında da tu- tuklama karan aldıklannı, araya M. Kemal Paşa'nın girmesi uzerine tsmet Paşa'nın Izmır'e gıdip mahkeme üye- len de göruştuğunu ve bu görüşmeden sonra da mahkemeyı destekleyen bir açıklama yaptığını yazı>or. (s.. 45-46) Karabekir, tstiklal Mahkemesi'nde yapttğı savunmada sunları söyleraişti: "Her devrimde olduğu gibi ilk za- Baalarda beraber çahşanlar anuca vuthktan sonra araya giren bu laiey- KİCT yBzmnden parçalamrlar. Lozan B>- nşı'na kadar H de çatafan ırkadaşlar arasuda o tarihten soora bir çanşm* başladı. tlk •TOfmazlık Rauf Bey ile tsmet Paşa arasuda oldu. tçimize öy- le kişUer kar^tı ki ne Gad ne tsmet Pa- fa vaunda bo eald arkadaşlan esld yo- h yânehmek oiauiı kalmadL Her g u ttzerinbe saldnMı. SaaJd Mz cahfl ka- fab yobazianlaa da daha bagnaznuşız. Gazelelenlc yazılmadık saçma bırak- madüar (Kılıç Ali, s 68) Mahkeme Başkanı Ali Çetınkaya, Karabekır'e nıçın panı kurduğunu so- rar. Ve şu yonımu yapar "Bence mem- lekcoa boyle partUerc Uhammüla yok- tor." Karabekir, mahkemede şu yanıtı verır- "Ben tors duşuncedeyun. Mem- tektt demokrasiye layıkbr. Millet an- l«yışlıdır." (Goloğlu, s: 204, Cebesoy Ali Fuat'ın Sıyası Hatıralan, 1957, 2. " cılt 222 vd.) (64)- Karabekir, Kaiun, tttihat ve Te- rakkı Cemıyetı, s: 71. Bugün asken okullardakı yasaklan görunce insan acı acı dujünüyor!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle