Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8
KİTAP ŞENLİĞİ
5 yazar kitaplannı imzaladı. (Foı Muharrem Aydın)
Gün çocuklanndı
CKK ile Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle
düzenlenen Kitap Şenliği'nin dünkü
konukları Mustafa Eremektar (Mıstık),
Yalvaç Ural, Fatih Erdoğan, Sevim Ak ve
Turan Yüksel'di.
isunbul Haber Servisi —
Cumhnriyet Kitap Kulubu ıle Ka-
dıköy BelediyeJ'nın işbirliğiyle
duzenJenen "Kitap Şenligi"nin
dunkü imza gunu "Çocuk kitap-
b n yazaıian"na aynlmıştı. Mus-
tafa Eremektar (Mıstık), Yalvaç
Ural, Fatih Erdogan, Sevim Ak
ve Itaran Yiıkset "minik" okur-
larına kitaplannı imzaladılar.
Çocuklann yoğun ilgi göster-
dıği imza gununde YaJvaç Ural,
"Zıpır BUmeceler", "Tekir Nok-
taJama tşaretlerini Oğreüyor",
Mıstık ise çocuklara yönelik ka-
rikatürlerini topladığı "Kırk Yıl-
da Bir" adlı kitabını imzaladılar.
Turan Yüksel'in "Bu Kiubtn
Adını Siz Koyun", "Gel Zaman,
Git Zaman", "FU Olmak tsteme-
yen Fil Yavrusu" ile "AJün Veren
Agaç" adlı kitaplannı imzaladı-
ğı şenliğin tek kadın yazan Sevim
Ak da Akademi Kitabevi'nin dü-
zenlediğı yanşmada "1987 Çocnk
Yazını Özendirme Ödulu"nu alan
"Uçartmam Bulut Şimdi"nın ya-
nı sıra "Karşı Pencere" adlı ço-
cuk kitaplannı imzalarken Fatih
Erdogan, imza gununde küçük
okurlan ile tatlı bir sohbete da-
larak onları kucağına aldı ve ki-
taplannı öyle imzaladı. Erdo-
ğan'ın kitaplan ise "Kuşumu Kim
Kışkışladı", "Fili Yuttu Bir Yı-
lan". "Okula Gec Kaldım", "De-
dem Bana Dtıduk Yapıı", "Geci-
yordnm Uğradım", "Ablam Ba-
na Dil Çıkardı" ve "Papucumun
Bagı Çözüldü" adını taşıyordu.
D.Türkistan pffip
cıyla dun Dogu Turkistanlı bir gnıp miting dözenledi Yaklaşık bin
idşinin kaüldıgı Abide-i Hıiniyet Tepesinde yapılan mitinge, polis
raödabale etmedi. tçinde çok sayıda çocagun da bulunduğu gnıp
tarafından "Çinli işgalciler Türkistandan defol". "Kahrolsun ko-
müm'stler, Eba Kasjmlar ölmez", "tşgald Ktnlçin Turkistan'dan
defol" şeklinde stoganlar atıldı. Yapüan konuşmalardan sonra mey-
danda Çin Bayrağı ve Çin Devlet Başkaoı'nın maketi yakıldı. Da-
ba sonra Çin Konsoloslugn'na gelen gnıp siyah çdenk bırakarak
dagıldı. (Fotograf: Alaattin Çiftçi)
Gaspçılar yakalandı
• tSTANBUL (AA) — Selimiye'de 2 kişiyi
bıçaklayarak, para ve kol saati gasp eden 2 kişi
yakalandı. Üsküdar Emniyet Amirliği yetkililerinden
alınan bilgiye göre, Aydın Sepetçi ve Cemal Uçar,
Karacaahmet'teki belediye otobüsü durağı yakmında
akşam saatlerinde 2 kişinin bıçaklı saldınsına uğradı.
Saldırganlar, Uçar ve Sepetçi'yi bıçaklayarak,
üzerlerindeki 1000 ltalyan Lireti ve bir kol saatini alarak
kaçmak istediler. Olayda hafif yaralanan Sepetçi'nin,
durumu devriye gezen bir polis ekibine haber vermesi
üzerine, asker fırarisi olduğu bildirilen Mehmet Göçmü§
ile arkadaşı Feridun Ayhan, olayda kullandıklan
bıçaklarla kısa sürede yakalandılaı.
KENTOAŞAM
18. ULUSLARARAS1İSTANBUL FESTİVALİ
25 HAZİRAN 1990
Şenlikte birgitar efsanesiCarlos Santana: Herhangi bir Meksika göçmeni mi?
Hiç değil, 1960 sonrası ABD'ye göçenlerin en
hayırlılanndan. Son 25 yılda popüler müziğe katılrruş
baharatlann en dile dokunanlarından. Santana
yaklaşık 20 yü sonra Açıkhava Tiyatrosu'nda.
SADETTİN DAVRAN
Carlos Humberto Santana.
Çalgısı gitar. Adresi 349 Bayway,
San Rafael CA 94901. Erkek. Do-
ğum tarihi: 20 Temmuz 1947. Do-
ğum yeri: Autlan, Jalisco, Mexi-
co, uyruğu: ABD. Pasaport no:
051187302. Veriliş tarihi:
29.4.1986. Geçerli olduğu son ta-
rih: 28.4.1996. Verildiği yer: San
Francisco.
Herhangi bır Meksika göçme-
ni mi? Hiç defil. 1960 sonrası
ABD*ye göçenlerin en hayırlılann-
dan. Son 25 yılda populer müzi-
ğe katıJmış baharatlann en dile
dokunanlarından.
1970'lerde diskoteğe gidenleri
gecenin bir vakti gjtanna bındirip
kentin üzerinde uzunluğu adamı-
na göre degişen turlar attıran Car-
los Santana, yaklaşık yirmi yıl
sonra Açıkhava Tiyatrosu'nda.
Carlos Santana, kuçük zaman
arahklanna sıkıştınlmıs geniş so-
lolar atrruştı. Sololan 1970'lerin
güneş yüzu görmemiş kimi çilli ki-
mi düpeduz beyaz omuz başlan-
nı kıpkırmızı yakmıştı. Dilieri, da-
maklan kurutmuştu. Çok whisky-
cola ıçırtmişti. Başka şeyler de.
Carlos Santana neyle neyi ka-
rıştıracağıru çok ıyı bihyordu. Ka-
rıştırdıkça rengârenk dumanlar
havaya yükseliyor, dumanlann
arasından türlü yûzler bir göril-
nup bir kayboluyordu: Sharon,
Polanski, Manson, Deneuve, Pre-
vert, Che, Dali, Aragon, Russell,
Nenıda, Coltrane, Miles, Tito
Puente...
Carlos Santana fazla okuraa
fırsatı bulamamıştı, arna Miles
Davis'i çok seviyordu. Parası yok-
tu, ama Coltrane cünliyordu. Oy-
sa Carlos'un aktifînde başka ka-
lemler de vardı. Mariaehi bir ba-
badan (fazla bilgi için aynı adı
marka olarak taşıyan Tequila şi-
şelerinin etiketlerine bakılabilir)
alınmış klasık keman dersleri, Ti-
juana'da 10 yasından 13 yaşına ka-
dar strıptiz kulübünde gitaraiık,
aynı kentin "En lyi Kırk Blues Gi-
taıtnsT'ndan biri seçılmek gibi...
Santanalar 1960'da San Fran-
cisco'ya göçtüler. Carlos alışıltna-
dık şeyler yapmaya o zamandan
basladı. Tijuana'ya geri kaçtı.
Ağabeyı tarafından zorla geri ge-
tirildi. Blues'unu geliştirdi. llk
topluluğunun adını Santana Blu-
es Band koydu.
Ağustos 1969'da Woodstock'u
şöyle bir salladı. Ekim 1969'da
Columbia'ya ılk plağını yaptı.
"Santana" adlı albüm iki milyo-
nun üzerinde sattı.
Miles onunla yakından ilgileni-
yordu. Fillmore Eart'takı (New
York) konserlerinde her akşarn en
ön sırada idi. Bu sıralarda kayıt-
ları süren Abnuas'ı o da merak
ediyordu. Oysa merak edilecek bir
şey yoktu. Black Magic Woman,
Oye Como Va, Samba Pa Ti, In-
cident At Nesbabur Carlos'a bek-
lediğınden de fazlasını getirecek-
ti. Hatırı sayılır bir servet, olağa-
SA NTANA VE GRUBU GELDİ — Açıkhava'da bugıin ve yann iki konser verecek oUn Carlos SanUna
grnbu ile Tnrkiye'ye geldi. Gazelecikria sornlannı yanıtlaınayan SanUna fotograf da cektinnek isteme-
di. (Fotograf: Lğur Günyiiz)
nüstu bır ün ve yeni bir ad: Deva-
dip. Artık Devadip Carlos SanU-
na idi.
Devadip, "Tannnın ışıgı" anla-
mına gelen bir sözcüktü. Elbette
Hintçe idi. Devir, belli başh kent-
lerin belli başh meydanlanndan
Katmandu'ya dolrnuşlann kalktıg^ı
devirdi. O yıllarda pekçok müzis-
yenin kendi "guranı" vardı, ama
Carlos "Sri Chinhmoy"u John
McLangnlin'le paylaştı.
Canmuserai ve Lotns'u, McLa-
ughJin'le Love, Devotioa, Surren-
der'ı yaptı. Alice Coltrane'le Ulu-
minations, SUnley Clarke ve
Airto-Pnrim çiftiyle BorboletU da
bu yıllara rastlar.
Carlos Chinmoy'un resmini her
yere taşıdı. Ta 1975'in ortaJanna
kadar. Menajeri Billi Gnbam on-
dan herkesin sevdiği "etnik, tertt,
asfalt kokan" mtlziğine dönmesini
munasip bir lisanla rica etti. Gra-
ham, Tann selamet versin, mil-
yoniarca Santana hayTanının da
hislerine tercuman olmuştu.
"Dance Sister, Dance" ve "En-
ropa"nın da içinde olduğu
"Amigos" albürnü piyasaya
1976'da çıktı. Carlos yasıyordu.
Bunu ük fark eden CBS oldu. Beş
yıllık sözleşme ve albüm başına
dört yuz bin dolar. Aynı yıl "F«-
tival", 1977'de "Moonflower" ve
ertesi yıl "Inner Secrets" birbiri-
ni izledi.
Carlos Santana'nın olağandışı
muzikal sezgileri, onu çağdaş ca-
zın başlıca adları ile de bir araya
getirdı. Herbie Hancock, Wtyne
Shorter, Ron Carter. Tony Willi-
ams'la "Swing Of Delighf'ı yap-
tı. 1988'de Wiyne Shorter'la bir-
likte geniş bir dünya turu attı. Tuş-
lularda Patricc Rnsnen vardı.
Bu turnede ise tuşlularda Cber-
ter Dean, vokalde Alexander Li-
gertwood, davulda VValfredo De-
los Reyes, vurmalılarda emektar
Armando Peraza var.
Basta ise tstanbullulara tanıdık
gelecek bir müzisyen: Ben Riet-
weW. 1988 tstanbul Festivah'nde
geçen yıla kadar birlikte olduğu
Miles Davisle çalmıştı.
Santana 1990*larda da kendi yo-
lunu kendi aydınlatmaya kararlı
görunüyor. Bu akşam, isteyenleri
yine gitanna bindirebilir.
KONUK YAZAR
Sahaflar kahvehanesi
ÇELİK GÜLERSOY
Birkaç gün önceki yazısında Dr. Ha-
lûk Şahin, Beyant Camii arkasındaki ta-
rihi kahvehanenin yeniden ve eskiden de
daha güzel olarak açılacağı yolunda be-
lediye yetkililerinin kendisine verdiği
müjdeyi hatırhyor ve sonıyordu: "Peki,
ama daha ne kadar, ne kadar bekleye-
cegiz?"
Onlar yerine, "aidiyeU cihetiyle" ben
cevaplandırayım diye düşündüm de bu
yazıyı da, ona ayırdım: Sahaflar önü ve
kahvehanesi.
Fakat daha önce, kısaca, Beyaat Mey-
danı'nın hikâyesini -ve de macerasını-
şöyle bir hatırlayalım. Bizim kuşağın,
sehrin bu kösesi ile hukukunu da.
"Meydan" denince, bununla insanlık
tarihinde Hellenistik devrin daha bir be-
hrginlikle yerlestirdiği bir kavram ile,
"anıtsal yapılann çevreledigi duzenli ve
tntarlı bir şehir içi alanı" anlaşılıyorsa,
bu çerçeveye uygun düşen bır resimdir,
tstanbul kenti içinde Beyazıt.
Roma ve Bizans, ttalyan yanmadasm-
daki klasik kentlerin, Marmara kıyılann-
da bır benzerini meydana getirmişlerdi.
Onlann Forum Tauri'si, Batılı anlamda
bir meydandı.
Osmanlı ise, her yeri tahta evcikler ve
yemyeşil bahçelerle doldurarak, kendile-
rine özge bir şehir kurmuştu. Bu ev ve
bahçe yayılmasına uğramayan tek Os-
manlı meydaru, Beyazıt kalmıştı, deni-
lebilirdi.
tstanbul'un öbür meydanları da var-
dı. Ama bunlar tam bir çerçeve oluştur-
mayan, dağınık ve asimetrik boşluklar
halindeydi. Sultanahmet'te Ayasofya ile
Mavi Camı, bir meydanın uzak iki ke-
narıru süslemişler, öbür yanlar boş kal-
mıştır. Eminönü'nde, 17.yy, gelince, ke-
narda bir cami yHkselmistir, ama bu yal-
nız anıt-bina, kendi başına, karşıki de-
nize bakar, sağı-solu yoktur.
Osmanlı eüne geçen bu eski dünya baş-
kenti, yeni sahibinin dünya göruşüne ve
yaşam prensibine uygun olarak, dağınık
ve biraz derbeder, güzelligi disiplinde ve
özentide değil, doğalhkta, sahıpsizlikte
ve yeşîllıklenn sarıp sarmaladığı yapıla-
nn kendi başlarına anıtsallaştıklan yal-
nızlıklarda bulan yepyeni ve apayn bir
estetiğe kavuşurken, yalmz Beyazıt Mey-
danı, bu genel düzen içinde doğrusu bi-
raz tuhaf kalan bir ayncalıkla, bir Av-
rupa kentinin prensiplerini kazanmıştı.
Şehrin h^şgörülü fatihinin sofu oğlu,
kendi adına bir cami yükseitirken, bunun
geleneksel tamamlayıcılan olan medre-
se ve hamamını, öbür örneklerdeki gibi
caminin yanına ve arkasına yapmayıp,
meydanın öbür ucunda, tam karşısma
oturtmakla, Batıh bir simetrinin ve den-
genin ilk çizgilerini de çekrniş oluyordu.
19yy'da meydanın kuzey kenanna ek-
lektrik bir üslûpla, Harbiye Nezareti'nin
anıtsal giriş kapısı ve iki yan köşkü di-
zayn edüince, meydan resmi de tamam-
lanmış oldu.
1920'ler başında, cumhuriyetin ilk yıl-
lannda henilz imarda Osmanlı rüzgârlan
esmekte iken, iddiasız ve olgun bir yö-
neticinin, Vali Haydar Bey'in, meydanın
ortasında yer verdiği geniş mermer ha-
vuz, mükemmel bir tablonun, son fırça
darbesiydi.
Bunlar, isimleri bilinen "şehir
ressamlannın" boyadığı figürlerdi.
Bir de, adları bilinmeyen zevk sahip-
lerinin eklentilen var. En basta da, ağaç-
lar. Tarih boyunca buraya hayır sahibi
ellerin diktiği fıdanlar, başlıca da çınar-
lar, zamanla boy atmış ve 20.yy'ın orta-
ları yaklaşu-ken, eski bir tstanbul deyi-
mi ile "eflâke ser çeken" yOksekh'klere
erişmişlerdi. Sağda-solda boy atan bu
zümrüt yeşili koca ağaçlar, hafif rüzgâr-
larla esinti alarak, meydana tatlı bir
"âsûdelik", sorumsuz ve keyifçi bir dal-
gınlık ve doygun bir renk katıyorlardı.
Ben, bu resmi yıllar boyu, ta çocuk-
luğumun ilk yıllanndan bu yana, önce ta-
dına varmış ve daha sonra da içine girip
yaşamak şansına ermiş bir kişiyim.
1930'larda, annemle Aksaray'da thsa-
ne Teyzelere giderdik ve ben tramvayın
cam kenannda, Beyazıt'ın görkemine
hayran olurdum.
1940'larda Suleymaniye'ye taşınan kü-
çük amcamlara giderken de, artık bir ye-
tişkin olarak, kendi başıma bindiğim
tramvaydan Beyazıt'ta iner ve yaz gün-
leri, alabildiğine tenha ve iyice sessiz du-
ran meydam boydan boya geçer, gölge-
lerini seren ağaçlann ve fıskiyesini serpen
koca havuzun serinliğini içirne sindire
sindire, universite kapısının yanındaki
yoldan, amcazadem ve yaşıtım Vacid'in
odasında kurmakta olduğu kitaplığında,
onunla sohbetlere yollanırdım.
Lise ve universite yıllanmda, cami ya-
nındaki gölgeli'dış avlunun ulu ağacı al-
tındaki babayani kahvehane, Sahaflar'-
da bir iki kitap aldıktan sonra eve dön-
meyi beklemeyerek okumaya daldığim
bir banş kösesi halindeydi.
Tarih içinde 1950'li yıllara girildiğin-
de, ülkede birçok şey değişirken -ve
bozulurken- Beyazıt da bundan nasibini
• aldı. Dönemin başbakanı topu alıp ka-
leye giderken, 300 yüın burada biriktir-
diği değerleri, darmaduman etti. Havu-
zu söktü, ulu çınarlan kestirdi ve mey-
danı meydanlıktan cıkanp, bir trafık da-
man haline soktu. Ondan birkaç yıl son-
ra buraya yeni bir düzen getirmek iste-
yenler, başka yanlışlıklar yaptılar.
Başansız bir estecik ameliyatın bozduğu
bir suratta, kaşı gözü düzelteyim derken,
bu kez burnu çarpıtan operatör gibi,
meydanı duvarlarlâ doldurdülar.
Günümüzün kalabalıklaşması ise,
meydanı ve bugünkü konumuz olan ca-
mi arkasının çay bahçesini, mahşere çe-
virmiş bulunuyor. Yer sergilerinde dün-
yanın akla gelebilecek her türlü eşyası-
nın -takma dişler dahil- sabldığı bir ayn
dünya.
Eminönü Belediyesi'nin iktisatçı baş-
kanı Sayın Naci Akgün, buradaki eski
kahveyi ihya etmemi, içtenlikle istedi ve
ısrar etti. Birkaç kez gidip, sessizce ke-
şifte bulundum. Görünürdeki dunımda,
oturacak değil, ayakta duracak yer bu-
lunursa, ben de heves edecektim. Fakat
bir mahşerin içinde küçük bosiuklan, an-
cak belediye zabıtası açabihnis görü-
nüyordu.
Yine de, bahçevanlanrruzı gönderip,
ağaçlann basılmaktan kaskatı kesilmiş
toprağuu belletmek istedim.
Her yeri kaplayan saücı dalgalan, "ek-
mek kapımızla kimmiş oynayan" diye-
rek bizim bahçevanlan bir güzel benze-
tince, benim de ayağım yere erdi.
Nasıl bir şehirde yaşadığımızı yeterin-
ce anladım. Tam bu sıralarda çıkan, Dos-
tum Dr. Halûk Şahin'in sorusu, eski fık-
radaki "Muslüman yok mu?" çağnsına
benziyor. Ben de pencereyi açıp kendi-
sine fıkradaki cevabı veriyorum: "Var
ama, gelemez!"
Gelemez, çünkü dünyada, belediye za-
bıtası marifetiyle korunacak bir cafe, be-
nim bilgim içerisinde bulunmuyor.
SİNEMA •TİYATRO •GÖSTERİ
STANDAHD
' C
'LMCİLİK A 5
DANIEL
DAY LEWIS
tn hı Frkek Ovuncu Oâulu
BRENDA
FRICKER
tn Ivı yardıma Kadın
Oyuncu Öduiu
YÖN: JİM SHERİDAN
1990 YIUNIN İKİ OSCAR'lı FİLMİ
mımvoot(SOL AYAGlM)
*fW* FITA5 149 01 66-l20O-l41^1&301l«-2! 15
b«*i| «00* 337 01 28 IÎ0CH30O-I5 15-17 »19-30-21J0
llkırtİT K*BY* 542 II 72 12.OO-I4.15-16JO-11OO-21 15
AnkHi ETİ Sır.ıl Mvtıs 229 62 80-1215-1430-1645-19.00-21 İS
E N B l ' Y Ü K M U t L U L U I S İ Z İ B E K L İ Y O R
İJJESSICA TANDY»DON AMECHE
Yön: RON HOVVARD
"KOZA"
• BARIŞ İÇİN GELDİM*
aa^aiBBaBaBiMBBBBi aaa^a^BB^aı
K-9 ?..
Hayır, futbolcu değiltt
9" namtra
dtye santrafor falan zannetmeyin.
Hayır, hayır... sıcaktan yakınanlar
için yeni tip bir kllma CİİMB da değil.
Doğom kontrol ilaa mı yoksa?..
Degil ama bazan o işe de yarar.
Yeni bir korumayı d* alarm slstemi
hiç değil. Ama onları hiç aratmaz.
da değil. Ama
gûlmekten çatktır. Eczanelerde
bulunmaz boçuna aramayın.
11JM 13 1S-
ÇUf ŞAFAK 1 (S18 2SÎU» 11 00 14 1S 16-30 1İ 45 21 00
M (346 D1 <i2l tt X 19 00 21 15
, M (229M161 1«« l»J0-21 15
OCCDN
SEVIMLIPATILERkr»giu J««pw 143 7» ;ı
4 HAfTA
MARK HARMON Yon WILL UACKENZlE
KARANLIK MELEK
DOLPH LUNDGREN
Yön: CRAIG RBAXLEY
**kM* Ofiri 229 16 II Ifl 30-12 15-14.30
ÇİMGE1MELERZAMAN1
Vda. EMİItKLSTlIRİCA 6 HAFTA
"T1ME OF THE CVPSIES"
2 Temmuz'da
Olur boyle vakalar Newyork polisi yakalar.
alır goturur ^ B J M e rezil olursun herkese
G B i a İSTEK 0Zt3>İNE 1 HAFTA
9VHAFTA
/ 2 W E E K S
Kım Basmger - Mıckey Rourke YÖn: Andnan Lyne
8eyoğluBEYO&LU1S1 32 40 12D0-14 15-16.30-^9 00-21 15
KISKANÇ HANIMLAR, GÖZÜ DÖNMÜŞ BEYLER:
Bufilmı tztedıktm sonra lehhkeh tttfAilenıuzt gozden
29 Haziran'dan Hibaren Kadıkoy KADIKOY • Beyoğiu DUNYA
Arkara K1ZILIRMAK a \zmır ÇINAR Sınemalanncia
î
Pek ha\alıvım SaJtce 3,5 3>)ıgım C«.^len
u John Tnvoha dan. srsımı Bntce Wıllıs dcn almtşmı
ŞımJı.kenJıme lavtk bır Kaha Kjimaiıvıın''
DU\>^NIN EN BLYIK KUÇLK 11LM21
BAKŞU:
KONUŞANA! ~
ta,a<fc JTÎİ5 1 4 1 I I »
WSTK ıa a n-
«rna»
BAT11 ııf H B
4.Hafta
ı2«l-«15-1«31-»45-21IIO
100-1300-1SOO-17 00-1900-Z1 15
1215 14 X-1(45-1960-21
OLJLJ
OZANLM
DERNEĞİ
ULTRA STREO
ROBIN \MLLIAMS
Bır PETER WEIR fılmi
1989 Ingılız Akademısı En Iyı Fılm ûdulü
1983 En lyt Ozgun Sertarya Ûscar Odûlu
Beyojlu LALE-2 149 25 24 4*
Ankara BATI-2 118 83 23 , , •. '
Balıkesır ŞAN 11650 n3Tl3
Ufleyince uçabilir,
bir damla suda bogulabilir,
çakıl tasjının altında ezilebilirlerdi...
EYVAH!
KMMy
"Honey.l Shnjnk the Kids'
-EMEK 144MM-12A 1415 -16-»• II4! 21u
•PtEPCS SMni2-12j» 14ts-16l 18 45 J1 ıs
-ABIK 5711İU 11A-13J0 15i 170O-19.M 21B
•suft f o ı r n - I I J > - I 3 J O - I S X - I 7 3 D I9JO-21»
FmMnaa -NILSUL M12M -11 n- 13«o-15« 17x-19j>-21tc
Man -AKLM 1J7 7»» 1215-KJO K«-1900-211!
EdnttM -K1UÇO&.U u n M n -Adl 14»B
M690 lzm>' IZUIR ve Balıkesu 5AN Sınemala'indâ
PERA 146 97 38-132 64 26
m üffö EH moM ı niG afrauctm> m wm
Z HAFTA
Smdıye ATUUTTİK (3554370) 1100-t30O-15O0-1700-l9J0-Z1J0
Kjdıfcoy AS (33600501 1100-13 00-15 00-17 00-19 30-2130
Bakırkîty H (572 04441 1100-13 00-15 00-17 0O-19J3O-21 30
ATLAS (143 75761 1200-14 15-1630-1845-2115
GA7İ (1479665i 1H»-1300-15-00-1715-1930-2115
JMcan «KTfBPOL "257478i !215-MJ0-l645-S.00-21t5
DOĞUMGONC
DÖRT
TEMMUZ
BOBNONTHEPOniTHOFJllV"
OUVBSHWE
13.00 14.30-18.00-21.16
D€REBOYUCAD NO 110
ORTAKÖY fEL15fl69 8?
REKUM FİLMİ DAfilTIMIIIDA
Fîon
i149 50 33
Sinema-Tıyatro-Göster
Duyurulanruz İçin
146 97 38-132 64 26
Ey gönlü yuce dostlar
Deyin ki bir ağaç daündan
incinmiş,
Deyin ki yaşamak kavgasında
toy bir ozan kesilmiş...
YÜZÜNDEN EKSİLMEYEN
TEBESSÜMÜN
YÜREĞİMİZE KAZINDI
SONSUZADEK.
ARKADAŞLARI
^Haİ^.
a^B^
HASAN
TÜRKMEN
"öp beni güzel anam
tatlı bacım
kardeşim
kucakla beni,
Aşına, ekmeğine,
kahrına, karanlığına,
özlemine, umuduna
kat beni..."
Evladımızı, elim bir trafik
kazasında yitirdtk.
Sonsuz özlemıyle yaşayacağız.
AİLESİ
m 1
UaJ
İMf
HASAN
TÜRKMFIV
(1959-23.6.1990
BEYKOZ SULH CEZA
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 987/329
Karar No: 989/1936
3167 sayılı kanuna muhalefet suçundan mahkememizin 28.12.1989
tarihli Uaraı ıle 3167 sayılı kanunun 13/1. maddesi gereğince 20.000.—
TL. ağır para cezasına hükümJü Mehmet ve Naare oğlu 1957 do-
ğumlu Vedat Çeker hakkındakı gıyabi ılam butün aramalara rağmen
bulunamadığı ve kendisine teblığ edilemediğinden 7201 sayılı Tebli-
gat Kanunu'nun 29. maddesi geregince adı geçen hükümlüye kara-
rın alenen tebliğine, hüküm fıkrasının neşır tarihinden itibaren 15 gün
sonra muhataba tebliğ edilmış sayılacağı ve ilan ücretinin kendisin-
den alınacağı ilan olunur. 31.5.1990
Basın: 27834
KAYSERİ 1. ASLtYE CEZA
HÂKtMLtĞİ'NDEN
Esas No: 1989/714 Karar No: 1990/134
Tıcarete hile kanstırmak suçundan, Kayseri Serdar Caddesi Meh-
met Usta Lokantası mustecırlığıru yapan Mustafa oğlu 1950 doğumlu,
sanık Mehmet Dinçer hakkında açılan kamu davasının yapılan yar-
gılaması sonunda.
Sanığın TCK'nın 363/1, 59, 647 sa. 4, TCK'mn 402/2 maddeleri
gereğince neticeten, 766.666 TL. agır para cezasıyla tecziyesine,
Hüküm kesinleştiğinde, hüküm özetınin bOyük harflerle yazdmak
suretiyle işyerinin göze çarpan yerine yapıştınlrnasma, aynca hüküm
özetinin Ankara, Istanbul ve lzmir'de yayımlartan tirajı yüz binin
üzerindeki bır veya iki gazetede ilaruna aynca mahalli bir gazetede
de ılaruna karar verildiğinden;
TCK'nın 402/2. maddesi gereğince keyfiyet ilan olunur.