23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyct Matbaacılık vc Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adma Nmdir Nadi 0 Genel Yayın Muduru: H«s«« Ctmıl. Muessese Muduru EmiiK UşaUıgiI. Yazı Işlerı Muduru Ok«? GoKnsin. • Haber Me-kez: Muduru Yılçın Ba>«r, 5a>fa Duzenı Yöncımenı. Alı Aw, 0 Temstktler ANKARA \tımt( fan, tZMtR Hıkjnrt Çeaakty», ADANA. Çctn Iç Potaıka CıU Ba^aflgıç. Dış Haberler trçan Mcı. Ekononu Ccngız Turtua. Iş Sendıka Şuknui Ktmd, Kultur Cdri Lsfcr. Eğıtım Gencay Şoyla*. Haber Araşürma Ismd Bcrfcan, Yun Haberten Ncedrl Doguı, Spor Danışmanr AbduiUMİr Yocdnaa. Dızı Yazıfcır b m ı Çabrtan. Arajtırma ^dw Mt»? Duzdunr AMafafc Yazm # Koofdınator AkraM Koratan, 0 Mai ISJCT Erol EıtıM, • Muhasebe Butenl VTOCT % Buıcc-Pjniama. Se*p OanuriK^oghı • Reklam A^c Tonın. # Ek teymlar tfafc» Akyol 0 Idare Hustyn Garer. 0 Hteme Ondcr ÇeSk. 0 Bıigı-İ5İ<rm Nıil tmL 0 Pösonet Srvp Bostaoooglu &sa/ı w ftgvı Cumhuırçt '.üibaacıiık « Guuikk TAŞ. Ittrk O o * CKL 39/41 * * HJM >s PK Jü-lslanbul 1U 512 Oî 05 (20 hat). löeL 222*5 F». 0) 526 60 72 0 Burv/ar u l n Zıya GdiaJp Bh Inlulap & V> 19/4, TH. 133 II 4hf Tdo. 42344 Fu. (4) 133 05 65 0 tıair. H. Zı» Blv 1352 Sİ-3, 1» 13 12 30. U a 52359 Fn. (31) 19 53 «0 0 Adaac inoml Cad 119 S. Na 1 K* 1. TH. 19 37 52 |4 ha), THa: «2135. Fn. (71) 19 37 S TAKVİM: 25 HAZİRAN 1990 lmsak: 3.25 Güneş: 5.26 Öğle: 13.11 Ikindi: 17.11 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38 Moskow News'tan bir haber 'Ermenistan milisleri silahlandı'Moskova ve Federal Almanya'daki yayınevleri tarafından ortaklaşa yayımlanan' 'Moscow News" dergisinde yer alan haberde Fedayin adı verilen 40 bm kadar Ermeni milisinin Azerilere ve Moskova'dan yollanan birliklere karşı silahlandığı belirtiliyor. DtLEK ZAPTÇ1OĞLU BERLİN — Moskova ve Fede- ral Almanya'daki yayınevlerinin ortaklaşa yayunladığı "Moscow N«ws" gazetesinin Almanca bas- kısında, Ermenistan'daki halk or- dusu haklunda bir yazı yer aldı. Gazetenin temmuz 1990 sayısın- da yayımlanan ve Dimitri Radi- çevski imzasını taşıyan yaada, Sovyet cumhuriyeti Ermenistan- da halktan 40 bin kişinin silah- landığı ve Azerilerle çatışmaya hazırlandığı bildirilen yazıda kı- saca şu bilgjler veriliyor: Ermenistan'da düzenli ordu gi- bi faaliyet gösteren 40 bin kişi, si- lah başında Azerilere ve Moskova'nın yolladığı birliklere karşı savaşmak için bekliyor. Er- menilerin "Fedayür" adını verdiği silahlı birlikler, özellikle sınır boylanna yerleştirilmiş. Bunlann arasında "Ermeni Ulnsal Ordusu" adı verilen ANA, 10-15 bin silahlı adamla başı çe- kiyor. ANA'nın başkumandanlı- ğını yapan hesap uzznanı Rasmik Vassflyan, Ermenistan'da kurdu- ğu silahlı gücü şöyle tanımlıyor: "Düenli ordo degiliz an» biz- de de yemin töreni, asker kimli- gl vc riitbe sistemi vardır. Biz vaUnımızı konımak için keodi olanaklanyla silahlanmış bir gii- cüz. Sovyet ordnsu güvenliğimi- zi saglayamaz. Kendi düzenli ordumuzu kurmamız gerekiyor." "Fed«yin n e ANA'nın yânı sıra bir düzine bağımsız ordu birliği dahil. BunJann hepsi, bir "Koor- dioasyon Komitesi" tarafından idare ediliyor. Sayısı 40 bine ula- şan askerlerin çoğu aile babası ve meslek sahibi. İşverenler, "Feda- yin"lik yapanlara göz yumuyor. Üniversite öğrencileri ve işçiler, bir ay dağlarda veya sınır boyla- nnda talim yapıp bir hafta işle- rinin veya derslerinin başına dönüyorlar. Kumandanlar ve yüksek rütbeli subayların maaşı bagışlarla karşılanıyor. Ordunun silahJan çoğunJukla av [üfekle- rinden oluşuyor. Sovyet gizli ser- visi KGB'nin bilgisine göre yaklasık 4 bin kişide makindi tü- fek var. "Moscow News" gazetesi mu- habirinin Ermenistan Yüksek Sovyeti'nden Aşot Manuçaryan- la yaptığı konuşmada Manuçar- yan şöyle diyor: "tçisleri Bakanlığı, KGB ve savalık •nakamıyb Fedayin'lerin sflahstdaDdınlması için iki ay p«- zarlık yaptık. F.ger silahlannı d- lerinden alırsanız kanlı olaylar me>dana gelir dedik. Öte yaoda Fedayinler provokasyona müsa- it Eger Sovyet ordusu isteseydi, Fedayinleri ve Azerbaycan'daki silahb milisleri bir haftada sil«h- sızlandınrdı. Bu siyasi bir oyun- dur. fki cumburiyetten biri bagnnsızlık bayrağını yükseltse bemen provokasyonla sınır boy- lannda dunım gerginleştiriliyor ve olağanıistn bal ilan ediliyor." Azerbaycan gezisisürüyor Semra OzaPa devletprotokolti FARUK BtLDİRİCİ BAKÜ — Cumhurbaşkanı'mn eşi Semra Öaü, Azerbaycan ge- zisinde gördüğü ilgiden memnun olduğunu bdirterek kendisine "deriet başkanlanna oygnlanan protokolıin tatbik edildiğini" söyledi. Turgyt Özal'ın "Hodri Meydan" programında kendisi- ne ilişkin sözlerinden çok duygu- landığını dile getiren Semra Özal, "Ben de onn öziedim. Poliüka- ya gelince bnrada tek kelime konaşmam" dedi. Semra özal, "SSCB'de federasyon yapısı de- gişmekte ve cnmbnriyetin özgür milletleri egemen olmaya başiadı" görüşünil savundu. Kadınlar Birliği üyelerinin ka- tıldığı toplanüda Semra özal sözlerine başlarken uzun süre al- kışlandı. Bayan özal konuşma- sına, "Sizlere Turgut Özal'ın setam ve sevgUerini sunuyorum" diyerek başladı ve özetle söyle sürdürdü: "Başta Cumhurbaşkanınuz ol- mak uzere kadını erkegi, yaşlısı geoci ber Tiırk ferdi Azerbay- can'daki gelişmeleri dikkaüe iz- lemekte, buredaki kardeşlerimi- zin mutluluganu dilemektedir. Uzon yıllano durgaııfaıgaiMİaıı sonra Törkiye ile Azerbaycan arasındaki il^kiler ve baglar bn- gün her sahada hızla geiişmekte- dir. Giızel vurdunuza yapmakta oMugum bo ziyaret bnnnn en canlı önıegidir. Ba olumln gdiş- melerin saglanmasında son beş yıkJır SSCB'de uygalanmakta otan glasnosl ve perestroyka po- Utikalanıun bttyıik roln vardır." Toplantıya katılanlann kâğat- lara yazarak Semra Özal'ın ya- nıtlamasını istediği sonılan önce Türkiye'nin Moskova Büyükel- çisi Volkan Vanü tarafından kontrol edildi. Bayan özal, so- rulan yarutlarken, Türkiye'de di- ni nikahla birlikte oturan 17 bin çiftin resmi nikahıru kıydıkları- nı anlattı ve beş Azeri kızına Türkiye'de vakıf olarak burs ve- receklerini açıkJadı. Bir Azeri ka- dın, Ibrahim Tatlıses'in konserinin iptal edilrnesine üzül- dflğünü söyleyince Semra özal, "Merak etmeyiD, yıkmd* dinieyeceksiniz" müjdesini ver- di. özal, toplantıdan aynlırken uzun uzun alkışlandı. Gazetecilerle sohbet Daha sonra gazetecilerle soh- bet ederken Cumhurbaşkanı özal'ın ABD gezisi sırasında Azerbaycan halkının Şii olduğu- na ilişkin acıklamasımn olumsuz etkisıni hissetmediğini söyleyen Semra özal, "O tamamen yan- lış anlaşümış bir demeçti. Kati- yen biçbir etkisi de olmamış" dedi. Semra özal, "Bana devlel başkanlanna uygulanan proto- koi tatbik ediliyor. Gösteriietı gö- nnlden ilgi ve sevgi var" biçiminde konuştu. Bir gazetecinin Turgut Özal'- ın "Hodri Meydan" programın- da kendisi için söylediği sözleri notlanndan okurnası üzerine Semra özal, "37 yıBık evlfligimiz var. Cumhurbaşkanı ruD sevgi- miz ve evliligimizle ilgili sözleri- ne çok sevindim. Ben de onn öziedim" değerlendirmesini yap- tı. özal, politika konusunda ko- nuşmak istemediğini bildirdi. Azerbaycan Kadınlar Birliği ile Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı arasında karşılıklı işbirliğinin gdiştirileceğini vurgu- layan Semra özal, bir soru üze- rine Cumhurbaşkanı Özal'ın "her kademede, Azerbaycan'a davet edildigioi" belirtti. Büyü- kelçi Vural da Turgut özal'ın Azerbaycan gezisinin SSCB ge- zisi kapsammda gerçekleşebilece- ğini kaydetti. Altmışyıllık hukukçu, kriminolog, yazar MehmetAH Sebük' Adalet reformu diye dîye"Polis dayağına, karakol dayağına sığınarak insanları söyletiyoruz, ağızlarmdan 'ikrar' alıp mahkûm etmeye çalışıyoruz. Fransa'da 'mahirane sorgu' diye birşey var. Fiske vurmadan bülbül gibi konuşturuyorlar suçluyu." ALPAY KABACALI Selimiye Kışlası karşısındaki yel üfüren çadırda duruşma saatinin getaıesini beklerdik titreverek. Dı- şanda dizboyu kar... Mehmet Ali Sebük, Nâzım Hikmet Gecesi'nde yapüğı konuşmada Nâzım Hik- met'i övdü diye, Türkiye Yazarlar Sendikası davası kapsamına alın- mıştı. Biz TYS yöneticileri 141-142'den yargılanıp aklandık, Mehmet Ali Sebük 142'den... Bir- çok konuda bizlerden çok farklı dttşünüyordu. tki buçuk yü, o ça- dırda, Selimiye'nin koridorlannda duruşma salonunda bizimle bir- likte cile doldurdu da bir kez ol- sun bireysel çıkış yapmadı; "Be- nim bu örgüt davasıyla ne ilişkim var?" demedi. "Sizin gibi yazar- laria bir arada olmak bana mut- lulnk vtrir" diyordu. Duruşmada da bunu söyledi... Yetmiş yedi yaşudaydı. Hastay- dı. Yurtdışına gidip ameliyat ol- ması gerekiyordu. Pasaport ala- madı, zamanında gidemedi... "Gittigimde profesör, 'Erken gel- seydin daha çabuk müdahale ederdik. Neden geç kaldın?' dedi. PORTRE MEHMET ALİ SEBÜK MEHMET ALI SEBUK - Adalet demek tolerans demek, sevgi demek, şefkat demek. Hukuk savaşçısı 19O6'da YugoslavyaMa doğdu. İÜ Hukuk Fakültesi'ni, Lyon Üniversitesi Ceza Bilimleri Bolümu'nu bitirdi. Afyon'da C. Savcılığı (1930), Zonguldak'ta yargıçlık (1932), Kars'ta C. Savcılığı (1934), Trabzon'da Ağır Ceza Mahkemesi Yargıçlığı (1936), Yargıtay'da Başsavcı Yardımcılığı (1938), Ordu'da C. Savcılığı (1942) görevlerinden sonra istifa ederek Istanbul'da serbest avukatlığa başladı (1945). îzmir'den Demokrat Parti milletvekili seçildi (1954); parlamenterliği sırasında "Haksız Tevkiflere Tazminat Kanunu"nun çıkmasını sağladı. Sebük, Nâzım Hikmet'in 1938'de adli hata sonucu mahkûm edildiğini ortaya koyma çabalarıyla da dikkatleri çekti. Kriminoloji, Memleket Kriminolojisi. Hapishane Cina>etleri, Korkunç Adli Hata ve Nâzım Hikmet'in Özgürlük Savaşı, Af Bir Zanırettir başlıklı kitapları yayımlandı. 'Bizim Türkiye'de insanlan övmek suç sayılıyor. Nâzım Hikmet'i öv- mek, komunizmi övmek sayıldığı için yargılandım, pasaport vermediler' diyemedim. Utandım, sıkıldım. Memleketimin şerefini düşönerek bonu söylemedim. tki sene Almanya'd» hastalıkla pen- çeleştim. Geç kalmışım. Turkiye^ ye döndukteo sonra gecenlerde bir kere daha ameliyat oldura. Rahat- sızlıklanm devam ediyor. Pasa- port verselerdi bunlar olmayaatk- tı." Kısacası elli yıl ağır ceza yargıç- lığı, savcılık, avukatlık yapan Mehmet Ali Sebük, meslek yaşa- rruru sanık olarak noktaladı. O 12 Eylül samkhğı da sağhğına kavuş- masım engelledi. Elli yıl boyunca "adalet refor- mu"nu savunmuş, Türkiye'nin "adli hatalar ttlkesi" olmaktan kurtulması için uğraşmıştı... Yargıtay Başsavcısı Yardımcısı'y- ken Fransa'ya gönderiliyor. Ora- da suçu ve suçluluğu toplumsal bir olgu olarak inceleyen kriminolo- jiyle ilgileniyor; Lyon'da ünlü bi- lim adamı Garraud'un kürsüsün- de öğrenim göruyor. Türkiye'ye dönünce Adliye Vekâleti dergisin- de "Kriminoloji Enstituieri" ve "Kriminoloji Nedir?" başlıklı iki makale yazarak Turk Hukuk Ku- rumu'nun açtığı kürsüde konfe- ranslar vererek bu bilimi hukuk dünyasına tanıtıyor. Bir de kitap yazıyor: Kriminoloji. Onun bu ilk tanıtma çabalarından sonra uni- versitelerde enstituler açılıyor, hu- kuk fakültelerinde kriminoloji dersleri okutuluyor (ama bunlar amaca ulaşmıyor). 1945'te Ordu savcısıyken göre- vinden aynlıp Istanbui'da avukat- lığa başlayan Mehmet Ali Sebük, kriminoloji bilimine dayanan sa- vunmalarıyla kısa sürede ün ka- zanıyor: "Uk zamaolar 'Şahsiyet şahidi dinleteceğim' dedigimde hâkimier soruyoriardı. Sonra ahş- ülar. Savunduğum insanlann doğ- dnklan günden suç tarihine kadar gelen geçmişlerini hâkirnlerin önöne seriyordum. Ça'nkii önemli olan suçludur, başaktör odur." Cumnuriyet'te adaJet mekanız- masının aksakhkları üzerine ma- kaleler yayımlamaya başlıyor. Va- tan'da sürdürüyor yazüarını. özel- likle arıtidemokraük yasalar üze- rinde duruyor. Aynı zamanda Va- tan'ın hukuk müşaviri: "Basın Ka- nunu agırdı. Korkunç bir 50. madde vardı. Yazılar begenilme- digi zaman Ankara'dan bir tetefou emri gelir ve gazete kapanırdı. Onun için Ahmet Emin Yaiman, Amazon nıayo tspanya'da cesur bir modacının çizdiği bu "Amazon mayo"yu giymek isteyen bayanlarda "dik bir sol gögiis" ve "mangal gibi yiirek" olmaa gerekiyor. Mayoyu snn*n oyuncu ve manken Marie Jose Viret'te bn ikisi de var. Mayo, kökeni Anadoluda oldugu söylenen iinlü kadın savaşcılara "Amazonlara" bir göndenne yapıyor. Amazonlar da tek gögüslerini rahat ok atmak için daglariar ve yalnızca sol gögüslerini açıkta bırakırlardı. Amazon (memesiz) adı da bnradan gelirdi. 1990 yazinda tspanya >e dunyanın diğer iinlü kumsallannda bn "Amazon mayolan" kaç kadının giyecegi heniiz belli degil, ama mayo şimdiden cesur mayo klasikleri arasına girmeye aday. Mavi Cennet hızlıyapılaşma ile kirleniyor, santral bozulmayı tamamlayacak Gökova'nın levreği ne oldu?Bir zamanların mavi cenneti, mavinin yeşille düğün yaptığı, berrak suda levreklerin oynaşırken seyredildiği Gökova'da, şimdi bahkçılar bile levreğe hasret. Yapılaşma ve kanalizasyon, suları hızla kirletiyor. Gökova Santralı, bölgenin ipini çekmeye hazırlanıyor. SERDAR KIZIK GÖKOVA — "Burası bir za- manlar levrek kaynardı. Gözuyle gönirdü insan berrak snda balık- lan. Şimdi ne bo saynn ne bu de- nizin bereketi yok..." Yılların ba- lıkçısı Ali Arios bunlan söylüyor Azmakbaşı Suyu'nun Gökova Körfezi'ne dökuldüğu Akyaka kö- yünde. Oysa uzaktan görüntü ne kadar farklı... Ünlü Sakar Geckü'nin iniş noktasında Gökova Körfezi'nin manzarası, asfalttan Akyaka'ya dönen yolda camların arasından kıvrım kıvnm Azmakbaşı SuyuL nun göruntusü, hiçbir olumsuzlu- ğu çağrıştırmıyor... Keşfedildikten sonra konut is- tilasma uğrayan Akyaka köyünde Azmakbaşı Suyu'nun körfeze dö- küldüğu yerde Ali Arios'la konu- şuyoruz. Çevremizde beton siteler var, yöre mimarisine uygun yeni yapılann ıçınde sıntıyorlar. Az- makbaşı, dağın dibinden fışkıran bir kaynaktan doğmuş, çevresin- de ahşap balık lokantalan, sazlık- lann arasından kıvnla kıvnla kör- fezle buluşuyor. Tahta iskelenin ustunden suyun görünümü ber- rak. Öylesine berrak ki 8-10 met- re derinlikte, bazen de yüzeyde, kadın saçı gibi dalgalanıyor yo- sunlar. "Bak bakaiım levrekleri gore- cek rnisin?" diyor balıkçı Ali. — Yok. — "Yok tabii, ama bir zaman- lar insanlar buradan bakınca gö- riirterdi. Şimdi boşuna arama." Her geçen yıl bir öncekini arat- mış. Balıklar giderek azalmış. "Deniz de öyle" diyor yıllann ba- lıkçısı. Teknesine doğru gidiyoruz, eşi ve çocuğu teknede. Yaz başın- da köyden kalkıp tekneye geliyor- larmış, Tekne, hem ev hem ekmek kapısı. Guneşin si>'ahlaştırdığı be- deninde Ali'nin elleri kocaman. "Bu eOer ne aglar çekti dolu dolu" diyor. Azmakbaşı'nın da denizin de bereketi kalmamış. "Neden" diye sonıyonız. Elleriyle suya ve deni- ze bitişik nizam duran yapıları gösteriyor. "Bn güzelim suya ka- nalizasyon boşaiülır mı?" diye karşılık veriyor. Suyun kaynağın- dan başlayarak bazilanmn da kir- lüiğe yol açtıklarıru, çöplerin bile atıldığını söylüyor. Yammıza gelen balıkçılar da iş- lerin kötü gittiğini anlatıyorlar. Orhan Toğa, TIR sürücüsü. Av- rupa'ya sefer yapıyor. 10 yıl önce Akyaka'dan ev almış. Tatillerde buraya geliyor. Azmakbaşı'nda dalarak, ne kadar iri levrekler vur- duğunu anlatıyor. yazılan daima kontrol etmemi is- tiyordu." Basın davalannda pek çok gazeteciyi savunuyor, ücret al- maksızın. 1950 secimleri öncesin- de Gazeteciler Cemiyeti'nde kuru- lan ve Basın Kanunu değişikliği önerilerini hazırlayan komisyona katıhyor. Bir ara da Anadolu Ga- zeteciler Cemiyeti'nin başkanlığmı yapıyor. Bursa Cezaevi'nde bulunan Nâ- zım Hikmet'in 'vekâletini' ahp onun, "korkunç bir adli hata so- nucu mahkûm edUdigini" ortaya koyan yazılar yayımlaması, geniş yankılar uyandınyor (bu yoldaki çalışma ve anılannı ikinci baskısı yapılmakta olan Korkunç Adli Hata ve Nâzım Hikmetin Ozgtir- lük Savaşı" adli kitabında anlatu). 1954'te Demokrat Parti listesin- den Izmir milletvekih' secilen Meh- met Ali Sebük, aynı zamanda DP liderlerinden Adnan Menderes'in de veküi... Parlamenterliği sırasın- da birtakım yasaların çıkmasını sağlıyor. Bunlann en önemlisi, "Haksız Tevkiflere Tazminat Ka- nuau." Yasamn çıkmasına karşı olan Adalet Bakanı ile epey tartı- şıyor bu yüzdea "Savaiıklara sor- du, o zamanki parayla her yıl 6 milyon lira tazminat ödenmcsi ge- rektigi anlaşıldı. 'Bütün bütçeyi buna mı vereceğiz? Çok fazla' de- di. Işte şn rakam bile Türklyede ne çok haksızlık yapıldıgını orta- ya koyuyor." Fransa'da bir mület- vekili bir yasamn çıkmasım sağ- lamışsa, yasa onun adıyla anüıyor. Bu ilke uygulanırsa, sözü geçen yasa da "Sebük Kanunu" adını ahr! "Menderes adlheye baskı yap- maya başlayınca istifa ettim" di- yor. "Yargıtay Başkanı ile Başsav- dsı'nı görevden aldılar, Yargıtay'ı çökertüler. Bu adliycye karşı işlen- miş bir cinayetti. Bunun üzerine, 'Artık daha fazla aranızda kalamam' dedim. Tarihte adüye- ye cephe almış hiçbir sistem yaşa- yamadı, yaşayamaz da." 1950'de demokratik bir Basın Kanunu çıkaran Menderes iktida- rının daha sonra gazetelere baskı-, lar yaptığım da belirtiyor Mehmet Ali Sebük: "Ahmet Emin Yaiman, Mende- res aleyhinde yazmaya başlayınca Nedp Fazd'ı Ankara'ya vagırdılar, hnkuk dışı bir davranışa sokmak istedüer. Gözumiin onunde Samet Ağaoğlu, ona 170 bin lira verdi. Daha sonra Büyük Dogu'da 'Ah- met Emin dinsiz imansızdır' diye bir kampanya başladı. Yaza yaza Malatya Snikasti'al ftratülar. Ab- met Emin beş kurşun yedi, tesa- diifen kurtuldu. Menderes'in ha- beri vardı." Menderes'i Yassıada'da savun- ması istenir Mehmet Ali Sebük 1 ten. Kabul etmez: 'idam karannın önceden verilmiş olduğunu bili- yordum. Mahkemede figüranhk yapamam dedim. Arkadaşlar yan- lış savunma yapülar. Menderes- in de suçlan vardı. Davaya girsey- dim, kabul edecektim. Fakat idamok suçu yoktn. Sonra pişmajı oldum." öteden beri yanlarında "adli hatalar" üzerinde duruyor Sebük. Bu nedenle genel aflan savunuyor. Adalet reformunu, "adli zabıta", "leknik zabıta" kurulmasını savu- nuyor: "Polis dayağına, karakol daya- ğına sığınarak insanlan söyletiyo- ınz, ağızlanndan 'ikrar' alıp ona göre mahkûm etmeye çalışıyoruz. Polisin eline başka bir vasıta ver- mek lazım. Bunu veremedik. Ken- disinden bunu isteyen savalardır, hükümettir, devlettir. Failler meç- hul kalmasın diye işkence yapılı- yor." Ya siyasi konularda? "FJ «hy«ı^ bir kere... Fransız adli zabıUsın- da staj yaparken gördüm. Orada snçlnlan sorguya çeken polis hn- kuk doktonıdur. 'Mahirane sorgu' diye bir şey var. Adam bülbül gi- bi konuşuyor. Fiske vurmaya lü- züm yok." Sebük'e göre "Adalet demek, tolerans demektir, insan sevgisi demektir, şefkat demektir." Ada- let reformu konusundaki görüşle- rini uzun uzun anlatıyor. "Hapis- hane reformu" üzerinde de duru- yor; başka ulkelerde olduğu gibi cezaevlerinin "infaz hâkimleri"n- ce yönetilmesini savunuyor. "tu- faz adaleti"nin incelikli bir yönün- den de söz ediyor: "İngiltere'de idam cezalan yii- rürlükteyken, onlar da insanlan iple asryoriardı. Fakat onlann kul- landığı bir özel ip vardı. tngiliz si- cimi denilen budur. leknik olarak yetişmiş ceUadan da vardı. Hiç ıs- tırap vermeden bir saniye içinde suçlunun canını alıyoriardı. Ben savcıyken, yuregim parçalanarak Çingene arantun. Ona sabunn biz bulup veriyoruz, en adi sabun. Denk ipini ahp veriyonız. Nasıl dügüm vurması lazım geldigini söyleyemiyoruz, kimse bunu bil- raiyor. Dıiğıim yanhş olunca is- kence başlıyor. Bizde insanlann hepsi iskenceyle asılmıştır. Bana hakkımn: yok." Sebük, idam cezasımn adi suç- larda uygulanmasından vana. "Bir müessir (etkili) ibret olsun" için... Buna karşüık siyasi suçlarda idam cezası verilmesini adalete aykırı buiuyor. En güncel adalet sorunumuz için de sunlan söylüyor: "141,142. maddeleri tamamıy- la luüdıraJım demiyorfaır da bugün halfl degiştireUm diyoriar. Musso- lini artıgı maddeleri degiştirmiş- sin, başka kalıba sokmussnn, ne ifade eder. Kökten kaldırmak ge- rekir!" TTB Genel Kurnlu • ANKARA (ANKA)— Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) 38'nci büyûk kongresi tamamlandı. Yapılan seçimler sonunda, 3 dönemdir TTB Merkez Konseyi Başkanhğı görevini yürüten Prof. Dr. Nusret Fişek'le, Ankara Tabib Odası eski Başkanı Dr. Selim ölçer'in kanna listesi yönetimi kazandı. Seçimlere başlangıçta, 3 ayn listeyle gidilmesi kararlaştınldı. Ancak, seçimden kısa bir süre önce Prof. Dr. Fişek'le Dr. ölçer'in listesi ortak tavır aldı. 160 delegenin oy kullandığı seçimlerde yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: "Doç. Dr. Recep Akdur, Dr. Ata Soyer, Prof. Dr. Nusret Fışek, Doç. Dr. Gürhan Fisek, Dr. Eris Bilaloğlu ve Dr. Füsun Sayek". Bakan Şıvgın'ın desteklediği, Sağlık Bakanlığı Danışmanı ve Ankara Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Seçkin San'nın listesinde yer alan adaylara ise 15-20 dolayında oy çıktığı belirlendi. AIDS'e karşı birlik • AMSTERDAM (ANKA) — Asnn vebası olarak adlandınlan AIDS hastalığının kan yoluyla bulaşması, kan ve kan ürünleri ile ilgüi çalışmalann daha da titiz sürdürülmesine neden oldu. Bu nedenle Avrupa Kan Ürünleri Birliği kuruldu. Avrupa'daki bazı üp enstituieri bir araya gelerek yeni bir birlik oluşturdular. Avrupa Plazma Ayırımı Birliği (EPFA) çalışmalannı gönüllülerce bağışlanan kanlardan çeşitli kan ürünleri elde etmeyi amaçlıyor. Merkezi Hollanda'nın Amsterdam şehrinde bulunan birliği üye ulkelerin sağlık kuruluşlanna güvenceli ve etkili kan ürünleri sunmayı ve urün araştırma çalışmalarına destek ohnayı amaçladığı belirtildi. Kirlilik sözleşmesi • ANKARA (ANKA) — Türkiye, denizlerinin korunmasını amaçlayan, "denizlerin gemiler tarafından kirletilmesinin önlenmesine ait uluslararası sözleşme"ye katıldı. "Marpol-73" olarak adlandınlan sözleşmenin ve bu sözleşmede değişiklik yapan "Marpol-78" protokolunun kabul edildiğine ilişkin bakanlar kurulu karan dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Sozleşme, denizleri kirletecek çeşitli maddelerin taşınma yöntemleri, ne tür gemilerle taşmabileceği gibi hükümleri içeriyor. Karabulut, F. Almanya'da • ANKARA (AA) — Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Orhan Karabulut, Federal Almanya'ya gitti. Genelkurmay Başkanhğı Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamaya göre Federal Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Hans Joachin Mann'm resmi davetlisi olarak bu ülkeye giden Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Orhan Karabulut, Federal Almanya Silahlı Kuvvetleri'ne ait bazı karargâh, birlik ve kurumlarda incelemelerde bulunacak. Denizaltında ntikleer tehlike • ANKARA (ANKA) — Nükleer silahlarla donatılmış uçak ve gemilerde şimdiye kadar meydana gelen 100 kaza sonucu çok sayıda nükleer silahın denizlere gömüldüğü ve bunlardan 50'sinin henüz bulunamadığı ortaya çıktı. Gönüllü Çevre Kuruluşu Greenpace'in (Yeşil Banş) yaptığı bir araştırmada, bulunamayan nükleer silahların infilak güçlerinin etkisinin, Hiroşima'ya atılan atom bombasının bin katı düzeyinde olduğu belirtildi. Doğu'da ishale önlem • ERZURUM (AA) — Doğu Anadolu Bölgesi'nde yaz aylarında çocuklarda can kaybına yol açan ishali azaltmak amacıyla tuz-şeker karışımı içeren poşetlerin dağ^tımına baslandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle