Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyct Matbaacılık vc Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adma
Nmdir Nadi 0 Genel Yayın Muduru: H«s«« Ctmıl. Muessese Muduru
EmiiK UşaUıgiI. Yazı Işlerı Muduru Ok«? GoKnsin. • Haber Me-kez:
Muduru Yılçın Ba>«r, 5a>fa Duzenı Yöncımenı. Alı Aw, 0 Temstktler
ANKARA \tımt( fan, tZMtR Hıkjnrt Çeaakty», ADANA. Çctn
Iç Potaıka CıU Ba^aflgıç. Dış Haberler trçan Mcı. Ekononu Ccngız Turtua. Iş Sendıka Şuknui Ktmd, Kultur Cdri Lsfcr.
Eğıtım Gencay Şoyla*. Haber Araşürma Ismd Bcrfcan, Yun Haberten Ncedrl Doguı, Spor Danışmanr AbduiUMİr Yocdnaa.
Dızı Yazıfcır b m ı Çabrtan. Arajtırma ^dw Mt»? Duzdunr AMafafc Yazm # Koofdınator AkraM Koratan, 0 Mai ISJCT
Erol EıtıM, • Muhasebe Butenl VTOCT % Buıcc-Pjniama. Se*p OanuriK^oghı • Reklam A^c Tonın. # Ek teymlar tfafc»
Akyol 0 Idare Hustyn Garer. 0 Hteme Ondcr ÇeSk. 0 Bıigı-İ5İ<rm Nıil tmL 0 Pösonet Srvp Bostaoooglu
&sa/ı w ftgvı Cumhuırçt '.üibaacıiık « Guuikk TAŞ. Ittrk O o * CKL 39/41 * *
HJM >s PK Jü-lslanbul 1U 512 Oî 05 (20 hat). löeL 222*5 F». 0) 526 60 72 0
Burv/ar u l n Zıya GdiaJp Bh Inlulap & V> 19/4, TH. 133 II 4hf Tdo. 42344 Fu. (4) 133
05 65 0 tıair. H. Zı» Blv 1352 Sİ-3, 1» 13 12 30. U a 52359 Fn. (31) 19 53 «0
0 Adaac inoml Cad 119 S. Na 1 K* 1. TH. 19 37 52 |4 ha), THa: «2135. Fn. (71) 19 37 S
TAKVİM: 25 HAZİRAN 1990 lmsak: 3.25 Güneş: 5.26 Öğle: 13.11 Ikindi: 17.11 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.38
Moskow News'tan bir haber
'Ermenistan
milisleri
silahlandı'Moskova ve Federal Almanya'daki yayınevleri
tarafından ortaklaşa yayımlanan' 'Moscow
News" dergisinde yer alan haberde Fedayin adı
verilen 40 bm kadar Ermeni milisinin Azerilere
ve Moskova'dan yollanan birliklere karşı
silahlandığı belirtiliyor.
DtLEK ZAPTÇ1OĞLU
BERLİN — Moskova ve Fede-
ral Almanya'daki yayınevlerinin
ortaklaşa yayunladığı "Moscow
N«ws" gazetesinin Almanca bas-
kısında, Ermenistan'daki halk or-
dusu haklunda bir yazı yer aldı.
Gazetenin temmuz 1990 sayısın-
da yayımlanan ve Dimitri Radi-
çevski imzasını taşıyan yaada,
Sovyet cumhuriyeti Ermenistan-
da halktan 40 bin kişinin silah-
landığı ve Azerilerle çatışmaya
hazırlandığı bildirilen yazıda kı-
saca şu bilgjler veriliyor:
Ermenistan'da düzenli ordu gi-
bi faaliyet gösteren 40 bin kişi, si-
lah başında Azerilere ve
Moskova'nın yolladığı birliklere
karşı savaşmak için bekliyor. Er-
menilerin "Fedayür" adını verdiği
silahlı birlikler, özellikle sınır
boylanna yerleştirilmiş.
Bunlann arasında "Ermeni
Ulnsal Ordusu" adı verilen ANA,
10-15 bin silahlı adamla başı çe-
kiyor. ANA'nın başkumandanlı-
ğını yapan hesap uzznanı Rasmik
Vassflyan, Ermenistan'da kurdu-
ğu silahlı gücü şöyle tanımlıyor:
"Düenli ordo degiliz an» biz-
de de yemin töreni, asker kimli-
gl vc riitbe sistemi vardır. Biz
vaUnımızı konımak için keodi
olanaklanyla silahlanmış bir gii-
cüz. Sovyet ordnsu güvenliğimi-
zi saglayamaz. Kendi düzenli
ordumuzu kurmamız gerekiyor."
"Fed«yin
n
e ANA'nın yânı sıra
bir düzine bağımsız ordu birliği
dahil. BunJann hepsi, bir "Koor-
dioasyon Komitesi" tarafından
idare ediliyor. Sayısı 40 bine ula-
şan askerlerin çoğu aile babası ve
meslek sahibi. İşverenler, "Feda-
yin"lik yapanlara göz yumuyor.
Üniversite öğrencileri ve işçiler,
bir ay dağlarda veya sınır boyla-
nnda talim yapıp bir hafta işle-
rinin veya derslerinin başına
dönüyorlar. Kumandanlar ve
yüksek rütbeli subayların maaşı
bagışlarla karşılanıyor. Ordunun
silahJan çoğunJukla av [üfekle-
rinden oluşuyor. Sovyet gizli ser-
visi KGB'nin bilgisine göre
yaklasık 4 bin kişide makindi tü-
fek var.
"Moscow News" gazetesi mu-
habirinin Ermenistan Yüksek
Sovyeti'nden Aşot Manuçaryan-
la yaptığı konuşmada Manuçar-
yan şöyle diyor:
"tçisleri Bakanlığı, KGB ve
savalık •nakamıyb Fedayin'lerin
sflahstdaDdınlması için iki ay p«-
zarlık yaptık. F.ger silahlannı d-
lerinden alırsanız kanlı olaylar
me>dana gelir dedik. Öte yaoda
Fedayinler provokasyona müsa-
it Eger Sovyet ordusu isteseydi,
Fedayinleri ve Azerbaycan'daki
silahb milisleri bir haftada sil«h-
sızlandınrdı. Bu siyasi bir oyun-
dur. fki cumburiyetten biri
bagnnsızlık bayrağını yükseltse
bemen provokasyonla sınır boy-
lannda dunım gerginleştiriliyor
ve olağanıistn bal ilan ediliyor."
Azerbaycan gezisisürüyor
Semra OzaPa
devletprotokolti
FARUK BtLDİRİCİ
BAKÜ — Cumhurbaşkanı'mn
eşi Semra Öaü, Azerbaycan ge-
zisinde gördüğü ilgiden memnun
olduğunu bdirterek kendisine
"deriet başkanlanna oygnlanan
protokolıin tatbik edildiğini"
söyledi. Turgyt Özal'ın "Hodri
Meydan" programında kendisi-
ne ilişkin sözlerinden çok duygu-
landığını dile getiren Semra Özal,
"Ben de onn öziedim. Poliüka-
ya gelince bnrada tek kelime
konaşmam" dedi. Semra özal,
"SSCB'de federasyon yapısı de-
gişmekte ve cnmbnriyetin özgür
milletleri egemen olmaya
başiadı" görüşünil savundu.
Kadınlar Birliği üyelerinin ka-
tıldığı toplanüda Semra özal
sözlerine başlarken uzun süre al-
kışlandı. Bayan özal konuşma-
sına, "Sizlere Turgut Özal'ın
setam ve sevgUerini sunuyorum"
diyerek başladı ve özetle söyle
sürdürdü:
"Başta Cumhurbaşkanınuz ol-
mak uzere kadını erkegi, yaşlısı
geoci ber Tiırk ferdi Azerbay-
can'daki gelişmeleri dikkaüe iz-
lemekte, buredaki kardeşlerimi-
zin mutluluganu dilemektedir.
Uzon yıllano durgaııfaıgaiMİaıı
sonra Törkiye ile Azerbaycan
arasındaki il^kiler ve baglar bn-
gün her sahada hızla geiişmekte-
dir. Giızel vurdunuza yapmakta
oMugum bo ziyaret bnnnn en
canlı önıegidir. Ba olumln gdiş-
melerin saglanmasında son beş
yıkJır SSCB'de uygalanmakta
otan glasnosl ve perestroyka po-
Utikalanıun bttyıik roln vardır."
Toplantıya katılanlann kâğat-
lara yazarak Semra Özal'ın ya-
nıtlamasını istediği sonılan önce
Türkiye'nin Moskova Büyükel-
çisi Volkan Vanü tarafından
kontrol edildi. Bayan özal, so-
rulan yarutlarken, Türkiye'de di-
ni nikahla birlikte oturan 17 bin
çiftin resmi nikahıru kıydıkları-
nı anlattı ve beş Azeri kızına
Türkiye'de vakıf olarak burs ve-
receklerini açıkJadı. Bir Azeri ka-
dın, Ibrahim Tatlıses'in
konserinin iptal edilrnesine üzül-
dflğünü söyleyince Semra özal,
"Merak etmeyiD, yıkmd*
dinieyeceksiniz" müjdesini ver-
di. özal, toplantıdan aynlırken
uzun uzun alkışlandı.
Gazetecilerle sohbet
Daha sonra gazetecilerle soh-
bet ederken Cumhurbaşkanı
özal'ın ABD gezisi sırasında
Azerbaycan halkının Şii olduğu-
na ilişkin acıklamasımn olumsuz
etkisıni hissetmediğini söyleyen
Semra özal, "O tamamen yan-
lış anlaşümış bir demeçti. Kati-
yen biçbir etkisi de olmamış"
dedi. Semra özal, "Bana devlel
başkanlanna uygulanan proto-
koi tatbik ediliyor. Gösteriietı gö-
nnlden ilgi ve sevgi var"
biçiminde konuştu.
Bir gazetecinin Turgut Özal'-
ın "Hodri Meydan" programın-
da kendisi için söylediği sözleri
notlanndan okurnası üzerine
Semra özal, "37 yıBık evlfligimiz
var. Cumhurbaşkanı ruD sevgi-
miz ve evliligimizle ilgili sözleri-
ne çok sevindim. Ben de onn
öziedim" değerlendirmesini yap-
tı. özal, politika konusunda ko-
nuşmak istemediğini bildirdi.
Azerbaycan Kadınlar Birliği ile
Türk Kadınını Güçlendirme ve
Tanıtma Vakfı arasında karşılıklı
işbirliğinin gdiştirileceğini vurgu-
layan Semra özal, bir soru üze-
rine Cumhurbaşkanı Özal'ın
"her kademede, Azerbaycan'a
davet edildigioi" belirtti. Büyü-
kelçi Vural da Turgut özal'ın
Azerbaycan gezisinin SSCB ge-
zisi kapsammda gerçekleşebilece-
ğini kaydetti.
Altmışyıllık hukukçu, kriminolog, yazar MehmetAH Sebük'
Adalet reformu diye dîye"Polis dayağına,
karakol dayağına
sığınarak insanları
söyletiyoruz,
ağızlarmdan 'ikrar'
alıp mahkûm etmeye
çalışıyoruz. Fransa'da
'mahirane sorgu' diye
birşey var. Fiske
vurmadan bülbül gibi
konuşturuyorlar
suçluyu."
ALPAY KABACALI
Selimiye Kışlası karşısındaki yel
üfüren çadırda duruşma saatinin
getaıesini beklerdik titreverek. Dı-
şanda dizboyu kar... Mehmet Ali
Sebük, Nâzım Hikmet Gecesi'nde
yapüğı konuşmada Nâzım Hik-
met'i övdü diye, Türkiye Yazarlar
Sendikası davası kapsamına alın-
mıştı. Biz TYS yöneticileri
141-142'den yargılanıp aklandık,
Mehmet Ali Sebük 142'den... Bir-
çok konuda bizlerden çok farklı
dttşünüyordu. tki buçuk yü, o ça-
dırda, Selimiye'nin koridorlannda
duruşma salonunda bizimle bir-
likte cile doldurdu da bir kez ol-
sun bireysel çıkış yapmadı; "Be-
nim bu örgüt davasıyla ne ilişkim
var?" demedi. "Sizin gibi yazar-
laria bir arada olmak bana mut-
lulnk vtrir" diyordu. Duruşmada
da bunu söyledi...
Yetmiş yedi yaşudaydı. Hastay-
dı. Yurtdışına gidip ameliyat ol-
ması gerekiyordu. Pasaport ala-
madı, zamanında gidemedi...
"Gittigimde profesör, 'Erken gel-
seydin daha çabuk müdahale
ederdik. Neden geç kaldın?' dedi.
PORTRE MEHMET ALİ SEBÜK
MEHMET ALI SEBUK - Adalet demek
tolerans demek, sevgi demek, şefkat demek.
Hukuk savaşçısı
19O6'da YugoslavyaMa doğdu. İÜ Hukuk
Fakültesi'ni, Lyon Üniversitesi Ceza Bilimleri
Bolümu'nu bitirdi. Afyon'da C. Savcılığı (1930),
Zonguldak'ta yargıçlık (1932), Kars'ta C. Savcılığı
(1934), Trabzon'da Ağır Ceza Mahkemesi Yargıçlığı
(1936), Yargıtay'da Başsavcı Yardımcılığı (1938),
Ordu'da C. Savcılığı (1942) görevlerinden sonra istifa
ederek Istanbul'da serbest avukatlığa başladı (1945).
îzmir'den Demokrat Parti milletvekili seçildi (1954);
parlamenterliği sırasında "Haksız Tevkiflere
Tazminat Kanunu"nun çıkmasını sağladı. Sebük,
Nâzım Hikmet'in 1938'de adli hata sonucu mahkûm
edildiğini ortaya koyma çabalarıyla da dikkatleri
çekti. Kriminoloji, Memleket Kriminolojisi.
Hapishane Cina>etleri, Korkunç Adli Hata ve Nâzım
Hikmet'in Özgürlük Savaşı, Af Bir Zanırettir
başlıklı kitapları yayımlandı.
'Bizim Türkiye'de insanlan övmek
suç sayılıyor. Nâzım Hikmet'i öv-
mek, komunizmi övmek sayıldığı
için yargılandım, pasaport
vermediler' diyemedim. Utandım,
sıkıldım. Memleketimin şerefini
düşönerek bonu söylemedim. tki
sene Almanya'd» hastalıkla pen-
çeleştim. Geç kalmışım. Turkiye^
ye döndukteo sonra gecenlerde bir
kere daha ameliyat oldura. Rahat-
sızlıklanm devam ediyor. Pasa-
port verselerdi bunlar olmayaatk-
tı."
Kısacası elli yıl ağır ceza yargıç-
lığı, savcılık, avukatlık yapan
Mehmet Ali Sebük, meslek yaşa-
rruru sanık olarak noktaladı. O 12
Eylül samkhğı da sağhğına kavuş-
masım engelledi.
Elli yıl boyunca "adalet refor-
mu"nu savunmuş, Türkiye'nin
"adli hatalar ttlkesi" olmaktan
kurtulması için uğraşmıştı...
Yargıtay Başsavcısı Yardımcısı'y-
ken Fransa'ya gönderiliyor. Ora-
da suçu ve suçluluğu toplumsal bir
olgu olarak inceleyen kriminolo-
jiyle ilgileniyor; Lyon'da ünlü bi-
lim adamı Garraud'un kürsüsün-
de öğrenim göruyor. Türkiye'ye
dönünce Adliye Vekâleti dergisin-
de "Kriminoloji Enstituieri" ve
"Kriminoloji Nedir?" başlıklı iki
makale yazarak Turk Hukuk Ku-
rumu'nun açtığı kürsüde konfe-
ranslar vererek bu bilimi hukuk
dünyasına tanıtıyor. Bir de kitap
yazıyor: Kriminoloji. Onun bu ilk
tanıtma çabalarından sonra uni-
versitelerde enstituler açılıyor, hu-
kuk fakültelerinde kriminoloji
dersleri okutuluyor (ama bunlar
amaca ulaşmıyor).
1945'te Ordu savcısıyken göre-
vinden aynlıp Istanbui'da avukat-
lığa başlayan Mehmet Ali Sebük,
kriminoloji bilimine dayanan sa-
vunmalarıyla kısa sürede ün ka-
zanıyor: "Uk zamaolar 'Şahsiyet
şahidi dinleteceğim' dedigimde
hâkimier soruyoriardı. Sonra ahş-
ülar. Savunduğum insanlann doğ-
dnklan günden suç tarihine kadar
gelen geçmişlerini hâkirnlerin
önöne seriyordum. Ça'nkii önemli
olan suçludur, başaktör odur."
Cumnuriyet'te adaJet mekanız-
masının aksakhkları üzerine ma-
kaleler yayımlamaya başlıyor. Va-
tan'da sürdürüyor yazüarını. özel-
likle arıtidemokraük yasalar üze-
rinde duruyor. Aynı zamanda Va-
tan'ın hukuk müşaviri: "Basın Ka-
nunu agırdı. Korkunç bir 50.
madde vardı. Yazılar begenilme-
digi zaman Ankara'dan bir tetefou
emri gelir ve gazete kapanırdı.
Onun için Ahmet Emin Yaiman,
Amazon nıayo
tspanya'da cesur bir modacının
çizdiği bu "Amazon mayo"yu
giymek isteyen bayanlarda "dik
bir sol gögiis" ve "mangal gibi
yiirek" olmaa gerekiyor. Mayoyu
snn*n oyuncu ve manken Marie
Jose Viret'te bn ikisi de var.
Mayo, kökeni Anadoluda
oldugu söylenen iinlü kadın
savaşcılara "Amazonlara" bir
göndenne yapıyor. Amazonlar da
tek gögüslerini rahat ok atmak
için daglariar ve yalnızca sol
gögüslerini açıkta bırakırlardı.
Amazon (memesiz) adı da
bnradan gelirdi. 1990 yazinda
tspanya >e dunyanın diğer iinlü
kumsallannda bn "Amazon
mayolan" kaç kadının giyecegi
heniiz belli degil, ama mayo
şimdiden cesur mayo klasikleri
arasına girmeye aday.
Mavi Cennet hızlıyapılaşma ile kirleniyor, santral bozulmayı tamamlayacak
Gökova'nın levreği ne oldu?Bir zamanların mavi cenneti, mavinin yeşille
düğün yaptığı, berrak suda levreklerin
oynaşırken seyredildiği Gökova'da, şimdi
bahkçılar bile levreğe hasret. Yapılaşma ve
kanalizasyon, suları hızla kirletiyor. Gökova
Santralı, bölgenin ipini çekmeye hazırlanıyor.
SERDAR KIZIK
GÖKOVA — "Burası bir za-
manlar levrek kaynardı. Gözuyle
gönirdü insan berrak snda balık-
lan. Şimdi ne bo saynn ne bu de-
nizin bereketi yok..." Yılların ba-
lıkçısı Ali Arios bunlan söylüyor
Azmakbaşı Suyu'nun Gökova
Körfezi'ne dökuldüğu Akyaka kö-
yünde.
Oysa uzaktan görüntü ne kadar
farklı... Ünlü Sakar Geckü'nin iniş
noktasında Gökova Körfezi'nin
manzarası, asfalttan Akyaka'ya
dönen yolda camların arasından
kıvrım kıvnm Azmakbaşı SuyuL
nun göruntusü, hiçbir olumsuzlu-
ğu çağrıştırmıyor...
Keşfedildikten sonra konut is-
tilasma uğrayan Akyaka köyünde
Azmakbaşı Suyu'nun körfeze dö-
küldüğu yerde Ali Arios'la konu-
şuyoruz. Çevremizde beton siteler
var, yöre mimarisine uygun yeni
yapılann ıçınde sıntıyorlar. Az-
makbaşı, dağın dibinden fışkıran
bir kaynaktan doğmuş, çevresin-
de ahşap balık lokantalan, sazlık-
lann arasından kıvnla kıvnla kör-
fezle buluşuyor. Tahta iskelenin
ustunden suyun görünümü ber-
rak. Öylesine berrak ki 8-10 met-
re derinlikte, bazen de yüzeyde,
kadın saçı gibi dalgalanıyor yo-
sunlar.
"Bak bakaiım levrekleri gore-
cek rnisin?" diyor balıkçı Ali.
— Yok.
— "Yok tabii, ama bir zaman-
lar insanlar buradan bakınca gö-
riirterdi. Şimdi boşuna arama."
Her geçen yıl bir öncekini arat-
mış. Balıklar giderek azalmış.
"Deniz de öyle" diyor yıllann ba-
lıkçısı. Teknesine doğru gidiyoruz,
eşi ve çocuğu teknede. Yaz başın-
da köyden kalkıp tekneye geliyor-
larmış, Tekne, hem ev hem ekmek
kapısı. Guneşin si>'ahlaştırdığı be-
deninde Ali'nin elleri kocaman.
"Bu eOer ne aglar çekti dolu dolu"
diyor.
Azmakbaşı'nın da denizin de
bereketi kalmamış. "Neden" diye
sonıyonız. Elleriyle suya ve deni-
ze bitişik nizam duran yapıları
gösteriyor. "Bn güzelim suya ka-
nalizasyon boşaiülır mı?" diye
karşılık veriyor. Suyun kaynağın-
dan başlayarak bazilanmn da kir-
lüiğe yol açtıklarıru, çöplerin bile
atıldığını söylüyor.
Yammıza gelen balıkçılar da iş-
lerin kötü gittiğini anlatıyorlar.
Orhan Toğa, TIR sürücüsü. Av-
rupa'ya sefer yapıyor. 10 yıl önce
Akyaka'dan ev almış. Tatillerde
buraya geliyor. Azmakbaşı'nda
dalarak, ne kadar iri levrekler vur-
duğunu anlatıyor.
yazılan daima kontrol etmemi is-
tiyordu." Basın davalannda pek
çok gazeteciyi savunuyor, ücret al-
maksızın. 1950 secimleri öncesin-
de Gazeteciler Cemiyeti'nde kuru-
lan ve Basın Kanunu değişikliği
önerilerini hazırlayan komisyona
katıhyor. Bir ara da Anadolu Ga-
zeteciler Cemiyeti'nin başkanlığmı
yapıyor.
Bursa Cezaevi'nde bulunan Nâ-
zım Hikmet'in 'vekâletini' ahp
onun, "korkunç bir adli hata so-
nucu mahkûm edUdigini" ortaya
koyan yazılar yayımlaması, geniş
yankılar uyandınyor (bu yoldaki
çalışma ve anılannı ikinci baskısı
yapılmakta olan Korkunç Adli
Hata ve Nâzım Hikmetin Ozgtir-
lük Savaşı" adli kitabında anlatu).
1954'te Demokrat Parti listesin-
den Izmir milletvekih' secilen Meh-
met Ali Sebük, aynı zamanda DP
liderlerinden Adnan Menderes'in
de veküi... Parlamenterliği sırasın-
da birtakım yasaların çıkmasını
sağlıyor. Bunlann en önemlisi,
"Haksız Tevkiflere Tazminat Ka-
nuau." Yasamn çıkmasına karşı
olan Adalet Bakanı ile epey tartı-
şıyor bu yüzdea "Savaiıklara sor-
du, o zamanki parayla her yıl 6
milyon lira tazminat ödenmcsi ge-
rektigi anlaşıldı. 'Bütün bütçeyi
buna mı vereceğiz? Çok fazla' de-
di. Işte şn rakam bile Türklyede
ne çok haksızlık yapıldıgını orta-
ya koyuyor." Fransa'da bir mület-
vekili bir yasamn çıkmasım sağ-
lamışsa, yasa onun adıyla anüıyor.
Bu ilke uygulanırsa, sözü geçen
yasa da "Sebük Kanunu" adını
ahr!
"Menderes adlheye baskı yap-
maya başlayınca istifa ettim" di-
yor. "Yargıtay Başkanı ile Başsav-
dsı'nı görevden aldılar, Yargıtay'ı
çökertüler. Bu adliycye karşı işlen-
miş bir cinayetti. Bunun üzerine,
'Artık daha fazla aranızda
kalamam' dedim. Tarihte adüye-
ye cephe almış hiçbir sistem yaşa-
yamadı, yaşayamaz da."
1950'de demokratik bir Basın
Kanunu çıkaran Menderes iktida-
rının daha sonra gazetelere baskı-,
lar yaptığım da belirtiyor Mehmet
Ali Sebük:
"Ahmet Emin Yaiman, Mende-
res aleyhinde yazmaya başlayınca
Nedp Fazd'ı Ankara'ya vagırdılar,
hnkuk dışı bir davranışa sokmak
istedüer. Gözumiin onunde Samet
Ağaoğlu, ona 170 bin lira verdi.
Daha sonra Büyük Dogu'da 'Ah-
met Emin dinsiz imansızdır' diye
bir kampanya başladı. Yaza yaza
Malatya Snikasti'al ftratülar. Ab-
met Emin beş kurşun yedi, tesa-
diifen kurtuldu. Menderes'in ha-
beri vardı."
Menderes'i Yassıada'da savun-
ması istenir Mehmet Ali Sebük
1
ten. Kabul etmez: 'idam karannın
önceden verilmiş olduğunu bili-
yordum. Mahkemede figüranhk
yapamam dedim. Arkadaşlar yan-
lış savunma yapülar. Menderes-
in de suçlan vardı. Davaya girsey-
dim, kabul edecektim. Fakat
idamok suçu yoktn. Sonra pişmajı
oldum."
öteden beri yanlarında "adli
hatalar" üzerinde duruyor Sebük.
Bu nedenle genel aflan savunuyor.
Adalet reformunu, "adli zabıta",
"leknik zabıta" kurulmasını savu-
nuyor:
"Polis dayağına, karakol daya-
ğına sığınarak insanlan söyletiyo-
ınz, ağızlanndan 'ikrar' alıp ona
göre mahkûm etmeye çalışıyoruz.
Polisin eline başka bir vasıta ver-
mek lazım. Bunu veremedik. Ken-
disinden bunu isteyen savalardır,
hükümettir, devlettir. Failler meç-
hul kalmasın diye işkence yapılı-
yor."
Ya siyasi konularda? "FJ «hy«ı^
bir kere... Fransız adli zabıUsın-
da staj yaparken gördüm. Orada
snçlnlan sorguya çeken polis hn-
kuk doktonıdur. 'Mahirane sorgu'
diye bir şey var. Adam bülbül gi-
bi konuşuyor. Fiske vurmaya lü-
züm yok."
Sebük'e göre "Adalet demek,
tolerans demektir, insan sevgisi
demektir, şefkat demektir." Ada-
let reformu konusundaki görüşle-
rini uzun uzun anlatıyor. "Hapis-
hane reformu" üzerinde de duru-
yor; başka ulkelerde olduğu gibi
cezaevlerinin "infaz hâkimleri"n-
ce yönetilmesini savunuyor. "tu-
faz adaleti"nin incelikli bir yönün-
den de söz ediyor:
"İngiltere'de idam cezalan yii-
rürlükteyken, onlar da insanlan
iple asryoriardı. Fakat onlann kul-
landığı bir özel ip vardı. tngiliz si-
cimi denilen budur. leknik olarak
yetişmiş ceUadan da vardı. Hiç ıs-
tırap vermeden bir saniye içinde
suçlunun canını alıyoriardı. Ben
savcıyken, yuregim parçalanarak
Çingene arantun. Ona sabunn biz
bulup veriyoruz, en adi sabun.
Denk ipini ahp veriyonız. Nasıl
dügüm vurması lazım geldigini
söyleyemiyoruz, kimse bunu bil-
raiyor. Dıiğıim yanhş olunca is-
kence başlıyor. Bizde insanlann
hepsi iskenceyle asılmıştır. Bana
hakkımn: yok."
Sebük, idam cezasımn adi suç-
larda uygulanmasından vana. "Bir
müessir (etkili) ibret olsun" için...
Buna karşüık siyasi suçlarda idam
cezası verilmesini adalete aykırı
buiuyor.
En güncel adalet sorunumuz
için de sunlan söylüyor:
"141,142. maddeleri tamamıy-
la luüdıraJım demiyorfaır da bugün
halfl degiştireUm diyoriar. Musso-
lini artıgı maddeleri degiştirmiş-
sin, başka kalıba sokmussnn, ne
ifade eder. Kökten kaldırmak ge-
rekir!"
TTB Genel
Kurnlu
• ANKARA (ANKA)—
Türk Tabipleri Birliği'nin
(TTB) 38'nci büyûk
kongresi tamamlandı.
Yapılan seçimler sonunda, 3
dönemdir TTB Merkez
Konseyi Başkanhğı görevini
yürüten Prof. Dr. Nusret
Fişek'le, Ankara Tabib
Odası eski Başkanı Dr.
Selim ölçer'in kanna listesi
yönetimi kazandı. Seçimlere
başlangıçta, 3 ayn listeyle
gidilmesi kararlaştınldı.
Ancak, seçimden kısa bir
süre önce Prof. Dr. Fişek'le
Dr. ölçer'in listesi ortak
tavır aldı. 160 delegenin oy
kullandığı seçimlerde
yönetim kurulu şu
isimlerden oluştu: "Doç.
Dr. Recep Akdur, Dr. Ata
Soyer, Prof. Dr. Nusret
Fışek, Doç. Dr. Gürhan
Fisek, Dr. Eris Bilaloğlu ve
Dr. Füsun Sayek". Bakan
Şıvgın'ın desteklediği,
Sağlık Bakanlığı Danışmanı
ve Ankara Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. Seçkin
San'nın listesinde yer alan
adaylara ise 15-20
dolayında oy çıktığı
belirlendi.
AIDS'e karşı
birlik
• AMSTERDAM (ANKA)
— Asnn vebası olarak
adlandınlan AIDS
hastalığının kan yoluyla
bulaşması, kan ve kan
ürünleri ile ilgüi
çalışmalann daha da titiz
sürdürülmesine neden oldu.
Bu nedenle Avrupa Kan
Ürünleri Birliği kuruldu.
Avrupa'daki bazı üp
enstituieri bir araya gelerek
yeni bir birlik oluşturdular.
Avrupa Plazma Ayırımı
Birliği (EPFA) çalışmalannı
gönüllülerce bağışlanan
kanlardan çeşitli kan
ürünleri elde etmeyi
amaçlıyor. Merkezi
Hollanda'nın Amsterdam
şehrinde bulunan birliği üye
ulkelerin sağlık
kuruluşlanna güvenceli ve
etkili kan ürünleri sunmayı
ve urün araştırma
çalışmalarına destek ohnayı
amaçladığı belirtildi.
Kirlilik
sözleşmesi
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye, denizlerinin
korunmasını amaçlayan,
"denizlerin gemiler
tarafından kirletilmesinin
önlenmesine ait uluslararası
sözleşme"ye katıldı.
"Marpol-73" olarak
adlandınlan sözleşmenin ve
bu sözleşmede değişiklik
yapan "Marpol-78"
protokolunun kabul
edildiğine ilişkin bakanlar
kurulu karan dünkü Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Sozleşme, denizleri
kirletecek çeşitli maddelerin
taşınma yöntemleri, ne tür
gemilerle taşmabileceği gibi
hükümleri içeriyor.
Karabulut,
F. Almanya'da
• ANKARA (AA) —
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Orhan Karabulut,
Federal Almanya'ya gitti.
Genelkurmay Başkanhğı
Genel Sekreterliği'nden
yapılan açıklamaya göre
Federal Almanya Deniz
Kuvvetleri Komutanı
Koramiral Hans Joachin
Mann'm resmi davetlisi
olarak bu ülkeye giden
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Orhan Karabulut,
Federal Almanya Silahlı
Kuvvetleri'ne ait bazı
karargâh, birlik ve
kurumlarda incelemelerde
bulunacak.
Denizaltında
ntikleer tehlike
• ANKARA (ANKA) —
Nükleer silahlarla
donatılmış uçak ve
gemilerde şimdiye kadar
meydana gelen 100 kaza
sonucu çok sayıda nükleer
silahın denizlere gömüldüğü
ve bunlardan 50'sinin henüz
bulunamadığı ortaya çıktı.
Gönüllü Çevre Kuruluşu
Greenpace'in (Yeşil Banş)
yaptığı bir araştırmada,
bulunamayan nükleer
silahların infilak güçlerinin
etkisinin, Hiroşima'ya
atılan atom bombasının bin
katı düzeyinde olduğu
belirtildi.
Doğu'da ishale
önlem
• ERZURUM (AA) —
Doğu Anadolu Bölgesi'nde
yaz aylarında çocuklarda
can kaybına yol açan ishali
azaltmak amacıyla
tuz-şeker karışımı içeren
poşetlerin dağ^tımına
baslandı.