18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 HAZİRAN 1990 Ğ U R M U M C UKAZIM KARABEKIR ANLATIYOE Karabekir, yeni birsavaşınfelaket getireceğini; M Kemal, Ismet ve FevziPaşaların ise askeri harekâtyanlısı olduklannı yazar Ingiltere'yle Musul gerginliği— 1 6 - Lozan Antlaşması'nda Musul sorunu çözüme bağlanmamıştı. Göruşmelerin uzaması uzerine ls- met Paşa, bu konunun Türkiye ve Ingiltere arasında çözülmesini önermiş; bu önerisi de taraflarca benimsenmişti. (53). Musul konusundaki ilk görüş- me 19 Mayıs 1924 günü htanbuU da yapıldı. "Haliç Konfennsı" diye bilinen bu konferanstan sonuç alınama- dı. tngilizler, Süleymaniye, Kerkük ve Musul kentlerini Türkiye'ye bı- rakmak istemiyor; Turk dele- gasyonu başkanı Fethi Bey de Mu- sul ili nüfusunun Türk ve Kürtler- den oluştuğunu ileri sürerek Türk tezinde direniyordu. tngilizler, Musul dışında ayrıca Nasturi (54) Hıristiyanlan nede- niyle de Hakkâri ilini de istemek- teydiler. Sorun, Haliç Konferansı'nda çözülemedi. Çözülemeyince konu tngüizler tarafından Milletler Ce- miyeti'ne götürüldü. Milletler Ce- miyeti, 30 Eylül 1924 günü bir ko- misyon kurarak konunun bu ko- misyonca incelenmesi karannı verdi. Komisyon düzenlediği ra- porda Musul'un Irak'ta "tngiliz "manda yönetimine" 25 yıl daha uzatılarak Kürtlere özerklik veril- mesi koşuluyla bırakılması, bu ol- mazsa, Musul'un Irak'a devredil- mesi gönişü benimsenmişti. Türkiye bu raponı tanımayaca- ğını ilan etti. Milletler Cemiyeti'nde konuşan Dışişleri Bakanı Tevfık Rüştü (Aıas), Ingüizlerin Musul'daki Kürtleri ilerde Türkiye aleyhine kuUanacaklannı söyledı. Tam bu günlerde Şeyh Sait is- yanı patlak verdi. 23 Temmuz 1924 günü tstanbul'dan Mr. Hen- derson tngilizler Başbakanı Mac- Donald'a gönderdiği gizli yazıda, Doğu'daki Kurtlerin yerel örgüt- ler kurarak harekete geçmek üze- re olduklan ve Kürtlere temas için bir yetkilinin tstanbul'a gönderil- diği bildiriliyordu. Şeyh Sait'in oğlu Ali Rıza da Ingilizlerin desteğini sağlamak üzere Tebriz'deki tngiliz Konsolos- luğu'na başvurmuştur. Şeyh Sait ayaklanması 1925 yı- lı ortalarında bastırılabildi. (55) Türkiye, 1925 yılı eylülünde Milletlerarası Adalet Divanı'na başvurdu. Diplomatik görüşme- lerden sonra gerek Divan ve gerek- se Milletler Cemiyeti Meclisi, ka- rarlannı vermişlerdi: Musul Irak'a bağlanacaktı. 16 Aralık 1925 günu Milletler Cemiyeti Meclisi karan verilmiş; Musul Türkiye'nin elinden kaç- mıştı. Türkiye, bu karara karşı tepki gösterdi. Aynca Sovyetler"- le de 17 Aralık 1925 günü Dost- luk ve Tarafsızlık Antlaşması inı- zaladı. 5 Haziran 1926 günü Türkiye, Irak ve tngiltere ile imzaladığı 'sı- nır ve iyi komşulıık antlaşması" Ue Musul'u terk etmişti. tşte M. Kemal ile Karabekir'in konuşmaları Musul sorununun tartışıldığı günlere rastlar. Türkiye Musul'u diplomatik yoüarla alamazsa askeri yoUa aJa- caktır. M. Kemal bu askeri sefer için de Karabekir'i görevlendirme- yi uygun görmektedir. Yeniden Karabekir'in anılarma dönelim: "Musul meselesinin siyasi yol- dan hal olunamayacağı Fethi Bey- in tekrar tekrar beyan ettJği Haliç Konferansı'nda tngiliz delegeleri- nhı sözJerinden anlaşıüyordu. Da- ha Qk sözde: — Musul krahvet hükümeti için pek lazımdır diye ilk ve son söz- İerini söylemişlerdi. Fethi Beyin — Bizim cnmhnriyet büküme- timiz için de pek lazımdır» tarzuı- dald cevabına yine aynı cevabı ver- misler. Gazi, Fethi Bey'i dinledikçe dü- şünceye dalıyordu. Bilraem hila- feti lağvetmekte aceie ettigini söy- ledikçe hak mı veriyordu? Yoksa benüz kuvvetini muhafaza eden askeri mantıkla, işi kuvvetie ueti- celendinneyi mi diişunıiyordu?." Musul'u alıversene Karabekir, yakjn arkadaşı İsmet Paşa ile sık sık görüşür. Bir görtiş- melerinde İsmet Paşa birden bire: "Kâzım, Musul boş... şnnu iş- gal ediversene" der. Karabekir, tsmet Paşa'ya şu ya- mtı verir: "Bu hareket İngiüzlere karşı Uansu bir harp demek olur. Ora- dald kıtalan, az da olsa tayyare kuvretleri üstündur. Kısa bir za- manda takviye edebilirler. Sevk oiunacak kuvvetlerimizin orada dahi muvaffakiyetlerini ümit et- mem. Fakat işin tehUkeU dhedi bu hareketin tnginzlerin bütiin sahil- lerimize de faaliyete geçmelerine mucip olur. tşin daha felakefli ci- hedi de Ermeoi ve Yunan ordula- nyla yapamadıgını, bu sefer Su- riye'den Fransızlarla ve tzmir'den de ttaryanlarla yapmaya kaDoşma- sıdır. tzmir Harp Oyunu'nda ttal- yanlara böyle bir hareket misal olarak yaptınldıgı halde şimdi onu, fiilen tatbikini görmek isti- yorsonuz. Yunanistan bile derhal şarki Trakya'yı işgale can atacak- ör. Bu surette tarihi haceletten (ntanmadan) kurtulmak isteyecek- tir. Nitekim tzmir Harp Oyunu'n- da bu hareket de hesaba kaulmış- ü. Bundan başka cihan efkân •mumiyesinde Türklerin her fır- satta harbe atüdıklan şekli goste- receginden, siyasi ve askeri düze- nimiz ve neticede Musul ugruna kazandığımız istiklalimiz de teb- likeye düşer. Lozan Muhadesi'ni siz yapüıuz; (sureti müslühanede) hal olunaca- ğını, hal olunmazsa Cemivet Ak- vam Meclisi'nce hal olunacağını ve askeri hareket yapılmayacağını siz imzanızla kabul ettiniz. Bu sulh muhadesini Büyük Millet Meclisi kabul etti. Reisicumhnr M. Kemal Paşa da tasdik etti. Bana geçen gun M. Kemal Pa- şa da boyle bir teklifte bulundu- gu zaman, ona da uzun uzadıya bu mütalaalanmı arz etmiştim. da mühiın teküflerim vardır. Bn Kürtlerie de tehlikeii işler yapabi- Urler. Bunlann Istilüal Harbimiz- de pek başkaldımıamalan, bizzat aldıgım esaslı tedbirlerie beraber, küçüklügümden tanıdıgım o mu- hit a h a n Harbi'nde de emrimde bulundnğundan ve beni yakından lanımatanndgndır MÜtaiCkcde de baaa karşı mütaraatkar kaldılar. Onlara karşı şahsi itimad da ted- birier kadar tesirli olur. Ne dahi- liye ve ne de Milli Müdafaa veka- letleri onlarla bilerek meşgul de- gillerdir. Hölasa askeri muvaffa- kiyet ümit etmiyoram. tç ve dış si- yasi vaziyetlerin felaketli bir şeki- le jürüklenecegine ise hiç şiıphe etmiyoram. Mnstafa Kemal Pa- Pasa hakkındaki yargüanru şöy- le anlatır: "tşte şimdi tam millerJn rahat ederek medeniyet yolunda hız ala- cagı bir sırada, yeni hadiseleri ko- tay buidugundan mı yoksa M. Ke- mal Paşa'nın kuvvetli iradesine, artık oturdugu makamın da afl- fuzu eklenerek yeniden daha kud- retti bir cazibe yapbğıııdan mı ne- dir, bana karşı mühim hadiseler- de yan çizmeye baştadıgı gibi uznn sure çene calarak söyledigim şu Musul hareketini önlemek hak- kındaki mutalaalann da pek no- şuna gitmedi. Gösterdigi tavırdan ve kelime ile miitalaalaruna cevap vermeyişinden bunu anladım. tsmet Paşa, mıiteessir göıündü da göriisöldüğü ve karartaştınldı- ğmda geçen misallere bakarak ka- narjm vardı." Karabekir, karannı vermiştir: Askerlikten ayrılmak! "Şu halde bizlere tutulacak bi- ricik dogru yol Meclis'teki milli vazifelerimizi ele almak ve bu'su- rette gerek cihana ve gerekse kendi miUetimize karşı Büyük Millet Medisi'nin sesini duyurmak ve kndretini göstermek kalıyordu. Bn surette cumhuri\etin sağlam suret- te kurnlmuş olmasını ve layıklık esasından aykın tasavvurlann ön- lenmesini temin edebilirdik. Orduda kalarak o kuvvetle bu işleri gormek, ordtıyu siyasetie ug- raş&rmak, onun birlik ruhnnu şifre aldım: tngUizlerie bir harp ihtimali mevcut oldugundan hemen Anka- ra'ya hareketim emrolunuyordu. 9 ekimde öğle vaktJ treole ha- reket ettim. U'de Ankara'ya var- dım, Fevzi Paşa'yı ziyareümde ve- hameti ögrendim. Şoyleki: Nasturi çeteleri asayişi bozuyor- muş. Bunun için bir piyade ve sü- vari fırkasıyla tediplerine başlan- dığını, bir piyade fırkası da ihti- yat olarak o mıntıkada hazırlan- dıgını, tngilizlerin statu battını ge- çerek tayyarelerie kıtaianmıza hü- cum ettiklerini. Siıvari fırkasından da bazı zayiatlanm da oldnğunn ve tngilizler, hareketi durdnrmaz- tebdit harekfin olsa bu kadar bü- yuk bir kuvvete lüzum göriilunce kumandanlaruuza işin başmda haber vermek ve hatta onlann mütalaalannı dahi sormak yerin- de olurdu. fikrindeyim. tngilizle- rin ultimatom verince telaşa dü- şerek acele cağırmanız daha hoş bir vaziyet dogurmuş degüdir. Ba- na itimatsızlıgın bu halde apaçık deiUidir. Fevzi Paşa, buna verecek cevap bulamadı. 'ttimadımız olmasa sizi terfi ettirmezdik" gibi bir garibe savurdu. Ben: — Paşam, hangi terfiden bah- sediyorsunuz. lsriklal Harbi içeri- sindeki Garp Cephesi'nde ikişer Mustafa Kemal, tsmet tnönü ve Kâzım Paşa (Özalp) Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıkıyorlar. Kâzım Karabekir de ordu müfettişliği görevini bırakıp millelvekilliğine dönmeye karar vermiştir. M usul sorunu, Lozan Antlaşması'nda çözüme kavuşmamıştır. Karabekir'e göre Türkiye Musul'u diplomatik yollarla alamazsa askeri yolla alacaktır. Mustafa Kemal ve İsmet Paşa'nın düşüncesi budur. Oysa Karabekir askeri harekâta karşıdır. Musul için yapılacak bir savaşın Türkiye'yi yıkıma sürükleyeceği kanısındadır. Mustafa Kemal ve ismet Paşa, Kâzım Karabekir'in bu işi üstlenmesini isterler. Karabekir kesin olarak vazife kabul etmeyeceğini bildirir ve askerlikten ayrılmaya karar verir. K arabekir, anılarında Fevzi Paşa'yla konuşmasını aktarır. Fevzi Paşa Musul konusunda 'İcap ederse yeni bir harbi göze aldık. Musul bizimdir. Harben almak için Gazi ısrar ediyor, hükümet de aynı fikirde' der. Karabekir Doğu gezisinden dönen Mustafa Kemal'e 'Paşam, netice felaket olur' der. Mustafa Kemal ise 'TBMM'yi acele topladık. Söz milletindir' şeklinde karşılık verir. Karabekir 'Evet, sözmilletin, kabul' diye yazar anılarında. Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey'le birlikte yeni bir parti kurmaya karar vermiştir. Siz, hükümet reisi sıfaüyla onun böyle bir arznsuna karşı sulh mu- hadesinio 3. maddesini okuyarak benim serdettiğim tarzda mıitalaa beyan edeceginize Musul'u işgale etmeye kalkıyorsunnz." Karabekir görev kabul etmiyor Karabekir, savaştan yana değil- dir. Musul için yapılacak bir sa- vaşm Türkiye'yi yıkuna sürükle- yeceği kamsındadır. Paşa, arulanna o gün İsmet Pa- şa'ya şu kaygılanru da bildirdiği- ni yazar: "Öteden beri tmadiye ve Çöme- lek civarındaki koylerde (Londra Baspiskoposu mürahhası) namıy- la tngiliz misyonerieri Nasturile- ri aleyhimize yetişürmişler ve teş- kilatlandırmışlardır. Bunlar daha bize çok zorluklar çıkarabilirler. Bundan başka Kürtlük islahı için ilk tedbirier dahi alınmamıştır. Bu hususta benim muhtelif zamanlar- şa'ya da söyledim: Siz Musul'u belki hilafeti lagv- da acele etmeyerek herhangi bir şekilde almaya belki muvaffak olurdunuz, fakat Şark işlerini bi- rinci derecede idare eden bir ar-a kjMinşıniT sıfaüyla bana haber ver- meden bir emrivald j'aptımz. Şim- di bu işi devlet adamlanna yakış- mayacak tarzda ve hem de işi be- nim başıma dolayarak hal yoluna gidiyorsunuz. Ben, katti olarak vazife kabul etmem. Size de tav- siyem, bu uçuruma milleü sürek- lemeyin, imzaladığımz Lozan Mu- hadesf nin 3. maddesini tekrar tek- rar okuyun ve M. Kemal Paşa'ya da okutun. Bu işi, benden ziyade sizin birİDCi derecede göreceginiz bir istir." Karabekir, anılannın bu bölü- münde tsmet Paşa'nın kendisini her zaman cankulagı ile dinledi- ğini, ancak bu görüşlerini anlatır- ken tedirgin olduğunu anlatır. Kâzım Paşa, en yakın dostu İsmet ve uznn boyhı sustn. Bu halde mü- saadesini isteyerek aynldım. 4 Mayıs Ramazan Bayramı'mn ilk günü idi. Reisicumhur Gazi Mustafa Paşa'yı herkes gibi ben de Çankaya Köşkü'nde tebrik et- tim. Erkânı Harbiye L'mnmiye Reisi ve Mndaffai MilUye Vekili^ ni de makamlannda tebrik ettim. Bugün Fevzi Paşa, beni Etllk'te aşagı tncirlik mevkiindeki koş- kümde iadeyi zdyarete geldi. Fevzi Paşa'ya tsmet Paşa'nın bana Musul'u almayı teklif ettigi- ni, bunun daha önce de Gazi ta- rafından yapıldıgını anlattım. Hayret etti ve bana şu cevabı verdi: — Tuhaf şey! Berum böyle bir şeyden haberim yok. Bir harekât yapüacağı konusunda benimle bir şey görüşmemişlerdi. Bu cevaba benim hayretim da- ha büyük oldu. Çttnkü her askeri ve siyasi bü- yük mühim işler bu iiçler arasın- bozmak gibi tehlikesine yakın ta- rihimizde kendimiz de şatıit oldu- gumaz facialan tekrar ettinnek olurdu." lngilizler kuşkulandı Karabekir, Istanbul'un kurtuluş gününde Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa (özalp) ile Pera Pa- las Oteli'nde görüşür. Bakan, In- giliz uçaklannın sınırlanmızda as- keri birlikleriraize saldırdıklannı söyler. Ve şu uyanyı yaptığım yazar: "Durup dururken bunun vaki olamayacagını, tngflizlerin herhal- de bir şeyden kuşkulanmış olabi- lecegini... bir harbe sebebiyet ver- menin felaket olacağını söyledim. Kâzım Paşa fazla bir şey bilmi- yor görundu. Ve Fethi Bey'in Ce- miyeti Akvam nezdinde teşebbus- te bulundugunu söyledi. 8 Ekimde Erkânı Harbiye Uraumiye Reisi Fevzi Paşa'dan bir sak ilanı harp edecekleri hakkın- da ultimatom verdiklerini. vaziye- tin bir harbe gitmek ihtimalini Fevzi Paşa anlarb. Kendilerine şunu sordnm: — Ordnlara hareketi daha ön- ce neden bildirmediniz? tngilizler, ultimatom vermeden sahiUerimize saknnşta bulunsalar- dı Ege sahiUerini teftiş halindey- ken çürük gambotlarla ben dahi fed vaziyete düşecekmişim. Fevzi Paşa: — Dahili bir meselemiz oldnğu için daba once haber vermeye lü- zum görmedik. Ben: — Ne diyorsunuz Paşam? Me- selenin bir Musul hareketi oldu- gunu hâla bir ordu müfettişinden gizlemek istiyorsunuz. Bu işe be- ni tayin etmek arznsuna karşı ver- digim manuki cevapları da bili- yorsunuz demek. Ben bu hareki- tın aleyhindeyim diye bu işi ben- den sakladımz. Mesele dahili bir açer derece terfilerinize karşılık ben yalnız Kars'ın zabn uzerine fe- riküğe terfi olundum. Fakat ben Cihan Harbi içinde livalığa harp meydanında terfi etmiştim. Ve bu müddeti de doldurduğum için yapüğınız terfii benim için müka- faat saymak haksızlıktır. Bugün asgari muddeti çoktan doldnrdu- gum ve yıllardan beri ordu komn- tanı olduğum halde terfi ettinne- mekiiginiz de bana karşı haksız olarak itimat gostermediginize bir deüldir. Bilmekte hakkım olan iş- ler de lekerriir edip durmaktadır. Halk bitkin halde Fakat bugün için yapılacak şey tngilizlerle harbin onunü almak- Or.Her tarafta her yeri gezdim. Ve halkla her yerde tamas da ettim. Halk bitkin baldedir. Elinde avu- cunda bir şey kalmamıştır. Sekiz yıldır süriıp gitmekte olan harp, milleti uzun bir sulh zamanına müstahak kdnuştır. Musul'u yeni- den harp ile almaya fralkmak ye- niden vatanıraızı ve milletimizi, perişan edecek ve belki de felaket uçurumuna sürükleyecektir. tngi- lizler bu sefer, geçen yıl Izmir'de vapürdığınız harp ojıınundaki en- dişeleri tahakkuk ettirecek yani ttalyanlan üzerimize saldırtacak ve kendisi de fiilen harbe girişe- cektir. Fransızlar da tstiklal Har- bimizde uğradıklan muvafakiyet- dTİigip intiltamını almak için o za- man elde edemedikleri bedeflere yünıyeceklerdir. Fevzi Paşa: — İcap ederse yeni bir harbi de göze aldık. Mnsnl bizimdir. Ma- dem ki sulhen vermiyoriar Har- ben almak için Gazi ısrar ediyor. Hükümet de bu fikirde. Bizim muvaffak olacagımıza şüphe yok. tcap ederse Musul degil daha uzaklara da gideriz. Ben: — Demek, tzmir Harp Oyu- nu'nda İtalyanlann Ege sabinerine çtlunası esasında yani harp oyun- lan kaidelerine uygun olmayarak mavi - kırmızı yerine apaçık ttal- yanlan düşman göstermeniz, ica- bında bunu göze almış olduguno- zu ilan için bir gösteriş mi idi? Pa- şam, siyasi hatalar ust üste yapıl- mışür. Birincisi, Musul işi Lozan Kon- feransı'nda hal olunmayarak son- radan sulhen hal kabul edilmiş ve nihayet ise Cemiyeti Akvam'ın ha- kemligi ile karar verilecegi tespit olunmuştur. tkincisi, hüafetJn lagvında acele edilerek bu müessese bavadan git- miştir." Karabekir, Musul'un işgali ve Ingilizlerin yenilmesiyle M. Ke- mal'ın imparatorluğunu ilan ede- ceği kanısındadır. Bu kuşkusunu Fevzi Paşa'ya da anlatır. Fevzi Paşa, "Bizim vazifemiz hükümetin emrine itaattır" der. Karabekir, Fevzi Paşa'mn Di- yarbakır'daki Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Paşa'ya (Eğilmez) verdiği son emri de öğrenir. Bu son emir şöyledir: "İcap ederse eşkıyayı Londra- ya kadar takip edeceğiz". Günlerden 18 ekimdir. Mustafa Kemal, Doğu gezisin- den Ankara'ya dönmektedir. Ka- rabekir, M. Kemal Paşa'yı Ayrancı sırtlannda karşılar. k M. Kemal, Karabekir'i görua- ce arabasını durdurur. Arabada İsmet Paşa da vardır. Karabekir, M. Kemal Paşa'ya: — Paşa hazretJeri, bir harp teh- likesi karşısında oldugumuzu ve zatı samilerine dahi arz ettiğim mutalaalaruna rağmen Musul ha- rekâtına başlamamn buna sebep olduğunu ögrendim. Paşam, ne- tice felaket olur. Mustafa Kemal, Karabekir'in sözünü keserek şunları söylen — Büyuk Millet Medisi'ni acde topladık. Söz milletindir! Karabekir, bu konuşmadan sonra günlüğune şu notlan düşer: "Artık karanmı vermiştim. Söz milletindir; söz mületin, kabul!" Karabekir, dört gün önce de Milli Savunma Bakanlığı bütün kolordulara gizli bir emir yolla- mıştır: 1643 sayıh emirde, ordu müfet- tişlerinin bakanhktan izinsiz gezi- lere çıkmamalan gereği bildiri- liyordu. Karabekir, M Fuat Paşa ve Ra- uf Bey'le de konuşmuş ve karar- lannı vermişlerdi. Parti kuracaklardı! Şu satırlar Karabekir'indir: "Harp feiakeünin onune ancak Büyuk Millet Mecnsi'nde bir blok bjdinde görünebttirsek durabiliriz. Esasen cumhuriyetin kökleşmesi için icabında bir parti bafinde çık- maya da karar vemüş bnlnnnyor- dnk." Yarın: Terakkiperver Cnmhnriyet Fırkası (53)— Klirkçüoğlu ömer, Türk - tn- giliz üişkileri, (1919-1926) Ank.SBD yay.S:287 (54)— Süryani papazlanndan Nas- torisun tarafından kurduğu Nastur mezhebma bağlı Hıristiyanlar Musul sorunu görttşulürken ba^layan ve 12-18 Eylul 1924 tarihlen arasında süren Nasturi ayaklanması 7 Kolordu Ko- mutanı Cafer Tayyar Pasa'mn komu- tasındakı birlikler tarafından bastınl- mıştır. (55)— Şeyh Sait, hilafetin kalduılma- sından sonra, "Islamın Kurtler ile Turkler arasında tek bağ olduğu" bi- çâninde konuştuğu tngiliz Dışişleri Ba- kanhğı'nın 24 Şubat 1925 tarihli ve 154 sayıh gizli bıldırgesınde yazılıdır. bkz. Şımşir Bilal, tngiliz belgelerıyle Tiir- kıye'de Kurt sorunu. Dısişlen Bakanlı- ğı yay. 1975 s.21; Şeyh Sait isyanı hak- kında aynca bkz. Cemal Behçet, Şeyh Sait tsyanı, Sel Yay. 1955. Toker Me- tin, Şeyh Sait İsyanı, Akis Yay. 1968. Genelkurmay Başkanlığı Harp Ta- nhı Dairesi'nce 1972 yılmda yayımla- nan Türkiye Cumhurıyeti'nde Ayak- lanmalar (1924-1938) başuklı kitap Ge- nelkurmay Başkanlığı tarafından top- lattuıldığından bu konuda bu kitaba herhangi bir yollama yapamadık, Türkiye Cumhuriyetı tarihinin bu bö- lumünu okumak yasaktır!. (56) Cafer Tayyar Eğilmez, 1878-1958 yıllan arasuıda yaşadı. Kur- tuluş Savaşı'nda Irakya cephesindeki birliklere kumanda etti. 1920'de Yu- nanlılara esir düştü. 7. Kolordu Komu- tanı olarak Diyarbakır'da görev yap- tı. 1 ve 2. dönem TBMM'sinde Edir- ne Milletvekih... Terakkiperver Cum- hurıyet Fırkası'ıun da kunıculanndan- dır. tzmir suikastı nedenıyle de Istik- lal Mahkemesi'noe yargılanan General Eğilmez, Karabekir'in en yakın dost- lanndandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle