28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25HAZÎRAN1990+ * CUMHURÎYET/23 'Kahraman asker* ve çocuk Lei Feng, sosyalizme bağlılığı nedeniyle Mao tarafindan kahraman ilan edilmiş, 1960lı yıllarda yönetim tarafından el üstünde tutulmuştu. 80'li yıllardaki değişimle biriikte iyiden iyıye unutulan Lei, son zamanlarda yine rejimin sımgesi' olarak ortaya çıktı. Pekin'de babasıyla birlikte gezinti yapan küçûk Çinli, vıtrindefi kendisine bakan bûstün kim atduğunu, babasına soruyor (Fotoğraf: AP) DEIİG t\th \ı\\\' C onîfr "ntf n / ^ A P l ı l r H f l f ' t ' S I C l ' Amerikan ulusal \e diosel guolerinde geceleri OMIrenklerieay-U V " V U I W **••* l O S l dmtotüan, dunyanın en büyük binalanndan "Erapire State" binasını eşdnsefler Uk kez süngeleri olan eflatnn rengi ışık ile donattı. Binlerce kadın-erkek eşcinsel, yakınlan ve aikieri "Union" Meydam'nda yapbklan büyuk toplabda dün başlaystn "Şen Çocuk Haftası" çerçevesinde düzenlenen bugünku gösteriye on hazırlık yapb. Erkek ve kadın eşcinseller bu >ılVi gös- teride, kendi aralannda fiilen var olan evlenmenin yasal olarak tanınmasıru ve AIDS ile mucadele için devletin bilimsel araştınnalara daha çok para ayırmasını isteyecekler. (Fötograf: AP) Tina lUrner hâlâ moda Ünlü rock şarkıcısı Tına Turner, ileriemiş yaşına karşın, hâlâ onbinleri coşturabılıyor. Tumer, önceki gün Hollanda'nın Rotterdam kentnde verdığı konserde 30 bin kişiyi, dansı ve şarkılanyia coşturdu Ünlü şarkıcı, Rotterdam'dan sonra "Uluslararası llişkiler" adlı turnesine Avrupa'da devam edecek. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI \argıtay dava yorgunu Film gösterimden kaldırıldı (Baftarafı 1. Sayfada) va dosyası incelemek zorunda ka- lan Yargıtay'ın iş yükünün azaltıl- ması yönundeki çalışmalarına karşın hükümet kendi formülün- de diretiyor. Yargıtay bünyesinde oluşturulan bir komisyon, bünye- sinde yaptırdığı araştırma sonun- da, iş yükünün azaltılması için da- irelerin yeter sayüannın beşten üçe indirilmesi formülünü buldu. Boylece, iş yükü fazla olan daire- lerin gerektiğinde iki, hatta üç he- yetle toplanmasının sağlanması amaçlandı. Ancak bu formül, Yargıtay'da fazla ilgi görmedı. Yargıtay, asıl çözümün "işin kay- nagına inilmcsi"nde yattığını be- lirterek yeni bir formül daha ge- liştirdi. Buna göre bazı davalar temyize gelmeden yargı yerlerin- de bir elemeye tutulacaklar. Bu özellikle kira tcspiti, belediye ni- zamnamelerine aylurı davranışlar gibi davalan kapsayacaktı. Bunun dışında aynca aıa mahkemeleri kurulması da bu formülün en önemli unsuruydu. Böylece, Yar- gıtay*m iş yükü önemli ölçüde azalacak ve Yargıtay lçtihat Mah- kemesi niteliğini yeniden kazana- caktı. Ancak bu formüle hükümet başından beri olumlu yaklaşma- dı. Buna özellikle "kadro yoklugu" gerekçesi ile karşı çıkıl- dı. Deneyimli bir Yargıtay üyesi ise buna, "Kadro eksikligi var, ama ba yönde adım atılmazsa çözüm balunamaz ki. tlk adım atılsın, önümuzdeki yıllarda bu sonın za- ten kendiliginden çözüliir" görü- şüyle karşı çıktı. Hükümet ise soruna, daire sa- yısını arttınnayı öngören bir ya- sa tasarıajle yaklaştı. Dördü hu- kuk, biri ceza olmak üzere 5 yeni daire daha açılmasım öngören ta- san, Bakanlar Kurulu'ndan da ge- çirildi, ancak Adalet Komisyonu 1 nda taküdı kaldı. Bu formül ile Yargıtay'ın 25 olan daire sayısı 30*a çıkarüırken Yargıtay'a yeni dairelerde görev almak üzere 35 yeni üye daha seçümesi öngörü- lüyor. Yargıtay üyeleri ise bu for- müle, sorunu çözmeyeceği gerek- çesiyle karşı çıkıyorlar. Bazı Yar- gıtay üyeleri ise, hükümetin yeni atayacağı üyelerle birlikte Yargıtay Genel Kurulu'ndaki dengeleri "kendi letaine degştinneyi" amaç- ladığını savunuyorlar. Bu arada Yargıtay'da bu yıl içın- de emekli olacak 7'si daire başka- m 16 üyenin yerine yapılacak se- çimlerde uygulanacak yontem de yargı çevrelerinde sıkıntılara yol açıyor. llk olarak geçen yıl uygu- lanan "ihtisasa göre seçim" for- mülü, yargıç ve savcılan rahatsız ederken Yargıtay bünyesinde de buna tepki olduğu Öğrenildi. Bu formül ile emekli olan üyelerden hukuk dairelerinden olanlann ye- rine hukuk yargıçlan, ceza daire- lerinden emekli olanlann yerleri- ne de ceza yargıcı seçimi öngörü- lüyor. Bu seçimi yapacak Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu- ndan bir üye, "Ceza da huknk da birer ihtisas alanıdır. Yıllara göre ihtisaslaşmıs bir hâkimin, gdip de ihtisası dışında bir görev alması, onnn bnradald çabşmaya katkısını bir süre engefler. Bu nedenle bu yıl da Kurul'da blz bu görüşe itüfak edecejiz" dedi. Yargıtay'dan emekli olacak 16 üyenin 10'u hukuk dairelerinde görev yapıyor. Kurulun bu yıl da aynı formülü benimsemesi halin- de Yargıtay'a 10 hukuk yargıcı, 6 da ceza yargıcı ataması bek- leniyor. Ote yandan Yargıtay Başkanı tsmet Ocakcıogiu'nun, aldığı Baş- kanlar Kurulu kararı uyannca, 6 eylülde yapılacak adli yargı yılı açılış töreninde Türkiye Barolar Birliği Başkanı önder Sav'ın ya- pacağı konuşma metnini 25 hazi- randan önce kendilerine gönder- mesini istemesi de yargı çevrelerin- de bir başka sıkmtıya yol açtı. Bu uygulama,.Ykonuşmalarında dile getirdiği "yargı bagımsı/lıgı, yar- gıç güvencesi ve hukuk devteti ilkeleri" ve uygulamalara yönelik eleştirileriyle başta Cumhurbaşka- nı özal olmak üzere hükümetin tepkisini çeken Sav'ın konuşma- sının önceden "deneflenınesi" an- lamında yorumlandı. Tttrkiye Barolar Birliği Yöne- tim Kurulu, Yargıtay Başkanlar Kurulu kararına ilişkin aldığı ka- rarda, böylesi bir istemin yerine getirilemeyeceği belirtildi. Oybir- liği ile alınan 9 haziran tarihli ka- rarda, "Degerlendirmeler sonu- İZMİR'den HIKMET ÇETINKAYA (Baftarafı 1. Sayfada) "c8sur soaılar" yönettildiğini öne sürûyor. Zaman zamein muhalefet ya da iktidardaki önemli kişıler- le roportaj yapacaklarını program sonunda açıkladığını belirtiyor. Uğur Dündar elbet kendisinı savunacak. Çünkü hazırladığı son "Hodri Meydan" programı her kesim tarafından eleştirildi. Soruların deyiş yerindeyse "ça- nak soru" olduğu görüşü tartış- ma götürmez bir konuma donüştü Türkiye'de enftasyon hızla ar- tarken memur, işçi, emekli, dul, yetim ücretleri olduğu yerde du- ruyor. 12 Eylüt yasalarıyla işçiter köşeye sıkıştmlıyor, öğretmenle- re, memurlara sendika kurma haklan verilmiyor. Cezaevlerinde insanlık dışı uygulamalar sürü- yor. —2000 yılında Türkiye, Awru- pa standartlarına ulaşacaktır... Nasıl ulaşacak? Yasakçıhkla mı? Yoksa, laik, çağdaş, demokratik Türkiye'yi kuşatan tarikatlarla mı? Türkiye, hangi koşullarda, na- sıl ulaşacak Avrupa standartlan- na? 12 Eylül 1980 öncesı yılda altı maaş ikramiye alan sendıkalı ış- çiler bugün dört maaş ikramiye alıyor. Askeri yönetimin uzantısı olan sivil ANAP, "çağdaş hukuk devleti" diyor, ama bir türlü bu yasakçı yasayı değiştırmiyor. Gerçekten Türkiye çağın nere- sinde? * Bırakalım Uğur Dûndar'ın düz- mece "Hbdri Meydan" programı- nı, aynı gece Efes antik kentindeki 4. Uluslararası İzmir Festivali'nin açılış törenine bir bakalım... İzmir Kültür Sanat ve Eğitim VaJdı Başkanı Nejat Eczacıbaşı açılış konuşmasını yapıyor. Pro- tokolde ne vali var ne belediye başkanlar ı. Nejat Eczacıbaşı, üzgün, ama belli etmemeye çalışıyor. Festiva- lin kperiğıni anlatırken şöyie diyor: —Önce festivallerin halka dö- nûk olmadığı, öz sanat dallarımı- za önem verilmediği soylendi. Her şeye rağmen, hızlı bir deği- şimin içinde gelişen toplumun, özellikle kültür ve sanat etkinlik- leri yönünde sağlıklı bir noktaya ulaşmak için katkıda bulunmaya çalıştık... Ardından Veronica Dudarov^ nın yönettiği Viktor Pikaizen'in solist olarak katıldığı Devlet Sen- foni Orkestrası'nın konseri baş- lıyor. Nerede vali, nerede anlı şanlı sosyal demokrat belediye baş- kanları? Valiyi bilmeyiz, ama sosyal de- mokrat belediye başkanlarının ki- mileri bir gecekondu semtinde yaşayan partili delegenin sünnet düğününde ya da kına gecesin- de... Bu toplumda davul zurnadan hâlâ hoşlanan var olup ibrahim Tatlıses Azerbaycan seferine kül- tür elçısi olarak katılıyorsa, Uğur Dündar kardeşimizin böyle "Hodri Meydan" programlarının hoşgörüyle karşılanması gerekir... Bu toplumda bir kesim öğren- cilerine Suna Kan'ın konserine katılmayı zorunlu gören öğretme- ni siyasi polise ihbar edebiliyor- sa; İbrahim Tatlıses'in Cumhurbaşkanı Özal'a, "Kiraz- ta iyi zayıflanır" demesi, Azer- baycan seferine kültür elçisi olarak katılması doğal karşılan- malıdır. Bu toplumda sosyal demokrat belediye başkanları uluslararası bir kültür festıvalinde Viktor Pi- kaızen'i, Paco Pena'yı "Uyuma- ya niyetim yok" kardeş diyerek dinlemeve gitmeyip, bir yer sof- rasında iki 70'lık rakı devirip, "il- le de roman olsun" istemiyle partili delegenin kına gecesinde "mastika" oynamayı yeğliyorsa; bir devlet adamının TV'de "ka- sım kasım" kasılmasını kpine sin- direbilmelidir... —2000 yılmda Türkiye, Avru- pa standartlanna ulaşacaktır... Ama nasıl? Lahmacundan hamburgere geçiş dönemini çağdaşlık saya- rak, tarikat yurtlarını bilgisayar- larla donatarak, sosyal demokrasiyi "mastika" müziğfyle motive ederek... Evet böyle... O yüzden Uğur Dündar'a hiç kızmayalım. Böyle programlar hazırlamasını önerelim... 2000 yilına şurada ne kaldı? cunda, 20 yüdır Biriik Başkanı'- nın konuşma metninin istenme- yip, bu yıl 3 ay önce islenmiş ol- masının gecerti ve haklı bir nede- nini anlayabilmek otanagı buluna- manuşor. Aynca öaümüzdeld 3 ay içiDde bokukun, adaiedn, yargının ve meslegimizin özerinde durul- ması ve konuşmada dik getirflme- si gerekli olabüecek sorunlannın da çıkabileceği görüşünde birkşümiştir" denildi. Yargıtay Başkanbğı'na dün gön- derilen bu kararda ayrıca, Sav'ın geçen yüki törendeki konuşması- na benzer bir konuşma yaparak hukukun ustünlüğü, insan hakla- rına dayalı demokratik, laik, sos- yal hukuk devleti ilkelerinin ışıjhn- da hukukun, yargının, adaletin ve savunma mesleğinin çeşitli sorun- larına degineceği de belirtilerek gündemin buna göre belirlenme- si istendi. Yargı çevrelerinde, bu olayın yankıları sürerken bugüne kadar örneği yasanmamasına karşın, Adalet Bakanı Oltan Sungnrlu- nun adli yıl açıhşında konuşmak istemesi de bir başka sıkıntı kay- nağı oluşturdu. Bu istem, yargı çevrelerinde kaygıyla karşılarur- ken Bakanın konuşmasına olanak saglanıp sağlanmayacağı da me- rak konusu oldu. 6 Çıplak Silah'a polis engeli İran'ın, Humeyni'yi küçük düşürdüğü gerekçesiyle gösterimden kaldırılmasıru istediği 'Çıplak Silah' fılmi dün akşam polis baskısıyla gösterimden kaldınldı. Sinema sahiplerinin karakola çağrılarak 'tran ile ilişkilerimiz hassas bir noktada, Cumhurbaşkanımız bu filmin oynatılmasım istemiyor. Oynatırsanız sinemanızı kapatmz' şeklinde 'tehdit edildikleri' bildirildi. Haber Merkezi — tstanbul ve Ankara'daki bazı sinemalarda bir hafta önce gösterime giren ve İran'ın tepkisini çeken "Çıplak Silah" fılmi, dun akşam saatlerin- de "polis baskısıyla" gösterimden kaldınldı. Çıplak Silah filminin oynadığı sinemalann sorumlula- rının karakollara çağnlarak "Iran ile ilişkilerimiz hassas bir nokta- da, Cumburbaşkanımız bu filmin oynatılmasım istemiyor. Oynabr- sanız sinemanızı kapabnz" şeklin- de "tehdit edildikleri" öğrerüldi. Istanbul'da Suadiye Atlantik, Kadıkoy AS, Bakırköy 74, Beyog- lu Atlas, Osmanbey Gazi ve An- kara'da Metropol sinemalannda yaklaşık bir hafta önce gösterime giren ve "Humeyni'yi küçök düşürdüğü" gerekçesiyle İran'ın tepkisini çeken "Polis Dosyalann- dan Çıplak SUah" filmi dün ak- şam saatlerinde "polis zonıyla" gösterimden kaldınldı. Atlas Sı- neması'nın sahibı Suphi Oktay, Cnmhuriyet'e yaptığı açıklamada, Beyoğlu Emniyet Amirliğj'ne çağ- nlarak kendisinden filmin göste- rimden kaldırılmasının istendiği- ni bildirdi. Oktay, polisin, filmin gösterilmemesi konusundaki tali- matının sözlü olduğunu, yazılı hiçbir belge verilmediğini ya da imzalattmlmadığım belirterek şöyle dedi: "Bugün (dün) akşam saatlerinde Beyoğlu Emniyet Amiriigi'nden aradılar. Beni çagı- nyorlardı. Gittim, polis bana 'sı- nemanızda oynayan Çıplak Silah rumini, bugünden başlayarak gös- terimden kaldıracaksın" dedi. Ge- rekçesini sorduğumda ise, "Sayın Cumhurbaşkanımız özal Türkiye ile tran arasındaki ilişkilerin son derece hassas olduğunu düşün- mektedir. Bu film iki ülke arasın- daki ilişkileri etkilesin istemiyo- ruz. Filmi bugünden başlayarak oynatmayacaksınız. Oynatırsanız sinemanızı kapatırız. Bunu bilesiniz' dediler. Bu durumda fil- mi oynatabilmemiz mumkun de- gildir." Filmin gösterime girdigi Kadı- köy As ve Suadiye Atlantik sine- malannın sorumlusu Salih Kara- kuş da dün saat 18.30 sıralarında karakola çağnlarak uyarıldı. Sa- lih Karakuş, sinemaya bir polisin geldiğini, kendisini karakola da- vet ettiğıni belinerek, "KarakoMa, filmin yasaklandıgını, Türkiye ge- nelinde oynablmasına ian verme- yeceklerini söylediler. Bu durum- da filmin gösterildiği bizim sine- malarda da gosterimi durdurdu- lar. Emrin valilikten geldiğini be- lirttiler. 'tkinci bir emre kadar ke- sinlikle oynatmaya kalkmayın' de- diler. Yalnız daha once biletlerini sattığımız için bugünkn (dün) 1930 matüıesinde filmi son kez gösterecegiz" diye konuştu. Aynı sinemalann sorumlulanndan Çe- tin Başaran da karakola çağnla- rak filmin gösterilmemesi için uyanldı. Bu arada, kendileriyle görüştü- ğümüz Bakırköy 74 ve Ankara'da- ki Metropol sinemalarının yetki- Hleri ise, henüz bir uyan almadık- lanm kaydettiler. Bakırköy 74'ün sahibi Celal Akcakaya, "ŞimdUik bir şey yok, bizi henüz aramadılar" dedi. Çıplak Silah fılmi, Türkiye'de gösterime girdikten sonra, iran'- ın dini lideri ve Iran Devrimi'nin önderi Humeyni'yi karikatürize ederek küçük düşurduğü gerekçe- siyle Iranlüar'ın tepkisini çekmiş, İran'ın Ankara Büyükelçisi Mu- hammet Bagheri, Dışişleri Bakan- lığı'na başvurarak filmin yasak- lanmasını istemişti. Dışişleri Ba- kanhğı ise, konuyla ilgili resmi bir karar almamıştı. Film daha önce Kültür Bakaıüığı tarafından de- netlenmiş ve oynatılmasında bir sakınca bulunmamıştı. Ancak, fil- min gösterime girmesiyle birlikte bazı çevrelerden filmin oynatıldı- ğı sinemalara tehdit gelmişti. İZLENİMLER İstanburun önemi İDRİS AKYÜZ DYP'nin Istanul il kongresi, hemen hemen parti içi sorunla- nn ve karşrt görüşlerin tartışılma- dığı bir ortamda geçti. Bu açıdan bir anlamda "sessiı" sayılabilir- di. Ancak, organizasyon ve katı- lım bakımından oldukça başan- lıydı. Bunun yanında, Demirel 1 - in ülke sorunlanna yönelik içe- rikli konuşması, kendine özgü ta- nımlama ve esprileri, kongreye ayn bir renk kattı. Lütfi Kırdar Spor Salonu'nda yapılan kongrede, önce, Türk halk müziği sanatçısı Nuray Ha- fiftaş bir konser verdi. Ses düze- ni çok iyi kurulrauş, salon dışı- na da hoparlorler yerleştirilmiş- ti. Salonda, "Hür mikrofon, hiir ekran, hiir TRT", "Hür basın, hür üniversite, hür sendika", "Be- lediyeler çiftlik, tstanbul çöpluk" ve "Hesap mutlaka sonüacakbr" pankartlan dikkat çekti. Salon girişinin tam karşısında, kürsü ve divan için bir platfonn oluşturul- du. Bu platformun arkasındaki, "Demokrat ve Büyük Türkiye Hedefimizdir" ve "Türkiye vata- mmız, çevre isükbalimizdir" ya- zılı büyük afişlerin yamnda da Atatürk ve Demirel'in büyük boy posterleri yer aldı. Kongrenin ilginç görüntülerin- den biri de SHP'lilerin Demirel'i dinlemesiydi. SHP tstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş, Istanbul Milletvekili Mustafa Sangül, il yönetim kurulu üyesi Prof. Tol- ga Yarman ile SHP'li Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan, delegelere tanıtılırken alkış aldı- lar. DYP lideri, kongre salonuna, beraberinde eşi Nazmiye Demi- rei olduğu halde saat 11.15'te gir- di, çevresi çiçeklerle bezenmiş platformdaki kürsüye çıktı. Mik- rofonu sehpasından çıkarıp eline alan Demirel, "assohst bir sanatcı gibi sahne ve seyirci hftkimiyetini" her bakımdan kul- lanabildiğini ortaya koydu. Ko- nudan konuya geçti, karşüıklı tri- bünlerde oturan delegelere doğ- ru yöneldi, zaman zaman, teza- hüratlan, "Müsaade buynın, be- ni iyi dinleyin" diye kesti. Demi- rel, Cumhurbaşkanı ÖzaTı eleş- tirdiği bir sırada ise ses kayıt sis- temi bozulan TRT ekibine, "Üzülmeyin, zaten ba kısnu kallanamazsınız" dedi. tl Başkanı Orhan Keçeli'mn anlaumına göre, "15 yıl aradan sonra Uk kez" böyle bir spor sa- lonunda kongre yapılıyordu. Ke- çeli'nin bu ifadesi, bir yerde, "DYP'nin lstanbul'da önemli güç kazandıgı ve büyüdügü" iddiası- nı taşıyor gibiydi. Nitekim, De- mirel de bu konuya değinirken ts- tanbul'un önemini dile getirdı. Demirel, partisjnin tstanbul, An- kara ve İzmir dışında Türkiye'de bırinci parti olduğunu söylerken "iktidar olabUmek için bn üç kentte de Uk sırayı alma gerefi- ni" vurguladı, böylelikle, tstan- bul delegesine de bu yönde me- .saj verdi. DYP lideri, bu konuşmasıyla tstanbul'un önemini bir kez da- ha ortaya koydu. Demirel, geçen hafta içinde, an arda dört prog- rama katıldı. Önce, DYP il örgü- tünün ydlık olağan balosu, ardın- dan, "Hür basın, hür kalem" adı altında, gazetelerin yaaişleri mü- dürleri, yazarları ile toplantı ve dün de Istanbul il kongresine ka- tılması, bu önemin bir kanıtı idi. Partisinin İl kongresinde konuşan Demirel, Camhnrinşkam'nı sert bir dille eleştirdi. Demirel: Özal böbrek taşı (Baftarafı 1. Sayfada) Partisinin Lütfi Kırdar Spor Sa- lonu'nda yapılan tstanbul 3. Ola- ğan tl Kongresi'nde konuşan DYP lideri Süleyman Demirel, iç poli- tikaya yönelik goruşlerini anlattı, Cumhurbaşkanı Özal ve ANAP iktidanm eleştirdi. Demirel, hal- lun yüzde 85'inin reddettiği bir ik- tidann devleti yönetmesıne sessiz kalınamayacağını soyledi. Partile- rin, milletle devlet arasında köp- rü görevi yaptığını ifade eden De- mirel, "Bu köpriı ne kadar sağlam olursa ülkedeki işler o kadar iyi gi- der, tersi olursa, işler kotü gider" diye konuştu. "Bizim ulkemizde, partiyi halk karar. devlet kapaUr, halk yine knrar" diye konuşan DYP lideri, bunun örneklerinin, son 30 yılda sık sık yaşandığını vurgulayarak şöyle dedi: "Kimseye Vırgın, dargın degiüz. Biz, kendi de\ietimizle dövuşe- mez, kavga edemeyû. Ancak onu haksız yere ele gecirenlere karşı- Asiltürk: Nakşiler iktidarı desteklîyor (Baftarafı 1. Sayfada) dece bize hasredeceksiniz' diyen- lerle aralannda anlaşmazhk çık- üguu" vurgulayan RP Genel Sek- reteri, şöyle konuştu: "tnanan insanlan istismar eden partiler var. Birçok kimsej i yanıl- tabiliyorlar. Aramızdaki sonınlar fikir aynlığı değU. Hepsi kendi grnplannın menfaatierini önde tnttuklan İçin mocadelede bizimle birlikte olmuyoriar. Bn grnplann bir kısnu önümüze 'Siyasetle uğraşmayın' diye çıkıyoriar. Ne- den? Çnnkn bn insanlara zulüm yapan düzen yüıüsün diye, siya- setle uğraşmadıklannı söyleyen- ler, d altından iktidar partilerini bntün giiçleriyle destekliyorlar. Bunlar önnmnzü kesmek isteyen grnplar. Birçok gnıplar, bizimle birlik- te mucadele edenlere 'Siz bir ke- narda oturun, namazınızı kılın, orucunuzu tutun, tespihinizi çe- kin. Nenize lazım. Bunlar pis işler' diye tetkinde bulunarak mü- cadeleden nzaklaştırmak istiyor- lar. Bütün guçleriyie iktidar gru- bunu destekliyorlar. Bugün arbk parti kurmaktan bahseder hale gelindi, siyasetle uğraşmak hata- U idiyse bugün ne defişti de parti kurmaya kalkışılıyor? Gaye çok açık. RP'nin başan- h oünaması icin çahşıyorlar. 20 yüdır gelin dediğimiz insanlar par- ti kurdular, oylanmızı bolduler. IDP gibi Diriliş gibi. Her hoca efendi, her şeyh efendi bazı temiz saf insanlarla parti kurarsa ne ola- cagını vann siz gorün." Asiltürk, bir başka sommuzu yarutlarken Korkut Özal ile yol- lannın MSP'den beri yüzde yüz mutabık olmadığına işaret etti, "Aynı şeylere inanmıyonız, aynı şeyleri düşünmüyornz" dedi. Asilturk, 1975 yıluıda Süleyman Demirel'in başkanlığmdaki koa- lisyon hükumetinde 5 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısında fa- iz oranlanmn yükseltilmesi ve pa- ra değerinin duşurülmesi konula- nndaki tartışmada MSP'li Bakan Korkut özaİ'ın Demirel'in tara- fında yer almasım örnek olarak gösterdi. "Koalisyon bozuldnktan sonra 12 Eylul olduktan sonra Korkut Bey'in yiizünü hiç görmedik" di- yen Asilturk, Korkut Özaİ'ın ANAP'ın kuruluşunda ağabeyi Tnr- gut Özal'ı tüm gücüyle destekle- diğini savundu. MSP'nın tabanı- nı ANAP'a gotürmek istediğine, ancak başvurarnadığına dikkat çekerek, "Yolurauz aynldı diyen varsa Korkut Özal gibi Allab se- lamel versin" dedi. Asilturk, Esat Coşan'ın Erba- kan ve RP'yi hedef alan sözlenni de şöyle yanıtladı: "Necmettin Bey'in Coşan'la alıp veremediği bir şey yok. Co- şan'ın var mı, bilemiyorum. O sözlerin bandını dikkatle dinle- dim. Söylenenler sadece hissi bir- takım şeyler. Kendisine yeterince hürmet edilmediği intibaı alını- yor. Hakyol Vakfı'ndan, ona des- tek olnnmadığından bahsediyor. Yanbş bilgiler kullanıyor, biz hiç- bir yerde teşkilatımıza en küçük bir talimat vennedik. Ancak yüz binlerin üzerindeki İslam mecmu- ası 5 binlere kadar duştü. Bunun nedeni mecmuanın kadrosunu ta- mamen değişn'rmeleridir. Mecmu- ada RP aleyhine, Erbakan aley- hine yazüar yayımlanmaya basla- dı, Refahçılar da almayı bı- rakblar. Hakyol'a yardım etmedigimiz iddialan da hissidir. Biz Afganis- tan'da niçin kurşun atmamışız? Cihadın şumülu sadece kurşun sıkmak degildir. Haksızlıklann, kötüiüklerin ortadan kaldınlma- sı için yapılan mucadeledir. Kim gitti de kurşun attı Afganistan'- da. Afganistan'ın kendi iç işidir, kendisi göriir." Asiltürk, gucü azalan ANAP'- ın hangi grubu bulursa karşılan- yız, devletimize karşı degiliz. Bi- zim defterimizde şikâyet yok, tes- pit var." Konuşması sık sık alkışlarla ve "Vur, vur inlesin, Çankaya dinlesin" sloganlan ile kesilen De- mirel, sözlerine, salondaki pan- kartlarda yazılı sloganlan konu edinerek devam etti. Demirel, ba- sın hürriyeti konusunda konuşur- ken "Türkiye'de 'Hür basın var mı' diye sorulur mu? Sorulur ya sansur kararnamesinin olduğu bir ulkede bu soru sorulur" dedi. "Hür üniversite" üzerindeki gö- rüşlerini de açıklayan DYP lide- ri, tstanbul Üniversitesi'nin Cum- hurbaşkanı Özal'a, "fahri işlebne doktorası" vermesini sert bir dil- le eleştirirken "Kime, neyi yaptı- ğı için doktoıa veriyorsunuz" di- ye sordu. Demirel daha sonra, "Sözüm, üniversite müessesesine değildir. Sayın Özal'a doktora ve- ren tstanbul Üniversitesi Rektörii ve senatosunadır" dedi. Cumhurbaşkanı Özaİ'ın TVde- na diktiğini belirterek, "Sömürü düzeninin yürümesini isteyen her- kes bizden rahatsız oluyor" dedi. "VaUzler dolusu paralann Ara- bistan'dan Tnrkiye'ye geldiği, pastamn bölüşülmesinde sorunun çıkbgı" iddialan karşısında Asil- türk, "Valiz valiz paralann ncre- ye geldiğini haber verseler de bil- sek görsek. Çok ayıp, ciddiyeti ol- mayan sözler bunlar. Bizim etimi- ze geçmediğine göre kimlere gel- miş, bulunsun da alınsın bari" bi- çiminde konuştu. Nakşilerin partileşmeleri duru- munda kendilerinden kayda değer birşey götüremeyeceklerini anla- tan RP Genel Sekreteri, şöyle konuştu: "Üyeleri sadece o dergâhın ba- ğımhlanndan ibaret kalır. Madem ki her hoca efendi, parti genel başkanının kendisinin emrinde ol- masmı istiyor, onu kabul edenler de ancak kendi talebeleri olur. Her hoca, her şeyh parti kurdu- rursa bu, şahısiara bağh ohır. Her tarikabn pek çok şeyhi. efendisi var. Sadece inanan insanlan bol- mekten başka birşey saglamaz bu. Bunlar parti kuraıiarsa sayüan on bine ulaşmaz bile. Topunu üst üs- te koysamz yüz binleri bulamaz. Bununla hiçbir şey yapılmaz. Kendileri bilirler." ki "Hodri Meydan" programında "1992'deki secimlerde, bir anaya- sa değişikliği ile Cumhurbaşkanı- nı da halk secsin" sözlenni de eleş- tiren DYP lideri bu konuda şun- lan söyledi: "Sayın Ozal, muhalefeti kulla- narak, bir yerde kendini kurtar- maya ve zaman kazanmaya çalı- şıyor. Kendine göre hodri meydan diyor. Gelsin, 45 gün sonra seçi- me gideb'm. 1992'yi beklemeye ge- rek yok. Gelin bir gidelim seçime, hanyayı, Konya'yı göriusUnüz. An- laşıbyor ki Sayın Özal, milletin bobregindeki taşür. Oynanuş, me- saneye dogru gidiyor, çıkacak. Hodri tamam, meydan tamam, ama adam nerede? Adam, 1992*ye kadar kaçak." Konuşmasında partisinin ANAP'la birleşmesi görüşlerine de değinen, Demirel, birleşmenin, sandıkta olabileceğini söyledi. De- mirel, bu konuda, "Zaman za- man, 'ANAP'la farkımz var mı' diye soruyoriar. Çok farkımız var, evvela onlar demokrat degil, yet- mez mi bu fark. DYP, ANAP ce- nazesini sırtına alıp batsın mı? Ül- keyi bu duruma getiren bir iktidar karşısında, hiç kimse bize ANAP kamburunu yüklemeye kalkmaan" dedi. Spor Sergi Salonu'ndaki parti- li delegelere de seslenen DYP Genel Başkanı Demirel, "partisinin yel- kenlerini şişirmiş, iktidar limanı- na dogru gittiğini" söyledi. Demi- rel, ülkenin ekonomik durumunu da değerlendirdiği konuşmasında, işsizlik ve enfiasyon sorunlannın ANAP iktidarı döneminde had duzeye vardığını belirtti. Keçeli il başkanı DYP tstanbul tl Kongresi'nde yapılan secimlerde ise Orhan Ke- çeli 490 oyun 312'sini alarak yeni- den il başkanlığına seçildi. Keçeli'nin tek liste halinde girdigi seçimde yönetim kurulu şu üyeler- den oluştu; Dr. Fisun Müdernsoğ- lu, Cengiz Kaptanoğlu, Prof. Dr. Mubarrem His, Muhsin Divan, Ergun Gnrsoy, Güner Gurol öz- demir, Kemal Koçak, Nevzat Ak, Namık Kemal Funda, Tekin Ene- ren, Adil Cömert, Recai Dıblan, Fahri Karan, Dr. Koray Kurt, Sü- heyl Erboz, Erol User, Erkan De- reU, Rauf Gürer, Celil Uludağ ve Nazmi Akbaa. Inonu: Seçim için hodri meydan TUNUS (AA) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, erken genel seçimlere gidilmesi cağnsını tek- rarlayarak, "Vatandaşın bekledi- ği hodri meydan, erken bir genel seçim için söylenecek hodri meydandır" dedi. Tunus'ta bulunan tnönü, Cum- hurbaşkanı Turgut Özaİ'ın, Hodri Meydan programındaki "Cnm- harbaşkamnın 1992'de halk tara- fından seçilmesi" şeklindeki söz- lerine ilişkin görüşlerini açıkladı. Erdal tnönü, "Türkiye'de bekle- nen, bugünkn halkın desteğinden yoksnn iktidardan kurtnlnp hal- kın desteğini arkasında gören, so- runlara sahip çıkacak bir iktidar knrabilmek için erken genel seçim yapmakür. Hodri meydan. bunun için söylenirse bir anlam taşır" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkam Özaİ'ın anaya- sada değişiklik yapılması önerisi- ne de değinen tnönü, anayasa de- ğişikliklerinin Mecliste önerildiği- ni belirterek kendilerinin anaya- sada temel değişikükler istedikle- rini, ancak bunun genel seçim so- nunda ortaya çıkacak çoğunlukla olacağım söyledi. Cumhurbaşka- nının Nfeclis tarafından en az üç- te iki çoğunlukla seçilmesi gerek- tiğini kaydeden tnönü, şöyle de- vam etti: "Sayın Özaİ'ın Cumhurbaşka- nı olarak 'Şöyle anayasa değişik- liğı isterim' demeye hakkı yoklar. Cumhurbaşkanının anayasaya göre hakkı, Medisin önerdiği de- ğişikliği, eğer yeteri kadar çogun- luk yoksa balkoyuna sunmaktan ibarettir. Dolayısıyla Sayın Özaİ'- ın bütün bu soytediklerinin bir de- ğeri yoktur." Halkın, hangi partiyi iktidarda görmek istiyorsa, bunu bir erken geneâ seçim ortaya koyması gerek- tiğini bildiren tnönü, Cumhurbaş- kanı Özaİ'ın kişisel bir yaklaşım içinde bulunduğunu kaydetti. tnönü sözlerini şöyle ta- mamladı: "Biz başkanhk sistemi degil, pariamenter sistem istiyoruz. Bu- nu söylemeye devam edecegiz. Ama beklenen şey de bir erken ge- nel secimdir. Hodri meydam bn- nun için söylüyoruz. Özal eski partisine hâlâ güveniyorsa o za- man eski partisindeki arkadaşla- nna söylesin ve Meclis bir an ev- vel bir erken genel seçimi kabul et- sin. Bunu bekliyoruz." Sel (Baftarafı l. Sayfada) nin de kayıp Ustesinde bulundu- ğunu söyledi. Büyük çapta can ve mal kaybı- na yol açan sel ve heyelan ile ilgi- li olarak Trabzon'da oluşturulan Afet Komitesi'nce arama, kurtar- ma ve onanm, Bayındırlık ve ts- kân Bakanlığı Afet tşleri Genel Müdürlüğu'nden gelen 11 kişilik bir ekip de ekolojik etüt ve hasar tespiti çalışmalannı sürdürüyor- lar. Afet Komitesi Başkanı Trab- zon Vali Yardımaa Erkan Işılgan dün yaptığı açıklamada, bugüne kadar ölü sayısını 31, yarah sayı- sını da 59 olarak belirlediklerini,* 18 kişinin de kayıp Ustesinde bu- lunduğunu bildirdi. 'Resmen' ölü sayısı 31 olarak açıklanmasına karşın, bulunamayan bazı 'ka- yıp'lann da ölü olabileceğinden, ölü sayısının 50'yi aştığmdan en- dişe ediliyor. Afet Komitesi Baş- kanı Işılgan, Trabzon-Samsun ka- rayolunun bugün açüacağım bil- dirdi. Işılgan, Kurban Bayramı öncesinde Trabzon'un tüm Uçe ve kasabalannın elektriklcrinin veri- leceğini, sulannın da akacağmı, ekiplerin aralıksız olarak çalışma- lannı sürdürdüklerini söyledi. Trabzon şehir içmesuyunun dö- nüşümlü olarak önceki günden itibaren verilmeye başlanmasıyla salgın bir hastalığın başgösterme- sinin önlendiği belirtiliyor. Şehir merkezinde halen 4 mahalleye tankerlerle, öteki mahalle ve semtlere de dönüşümlu olarak su veriüyor. AÎet Bürosu'ndan verilen bilgi- ye göre sel felaketinden zarar gö- ren toplam 165 aileye çadır ile 260 battaniye dağıüldı. Sel ve heyelan sırasında yaralanan 59 kişi de Trabzon'daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Afet üzerine Ulaştırma Bakan- hğı'nca tahsis edilen bir feribot da bugün Trabzon-Giresun arasında- ki seferlerine başladı. Feribot, dün iki sefer yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle