Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25HAZÎRAN1990+ * CUMHURÎYET/23
'Kahraman
asker* ve
çocuk
Lei Feng, sosyalizme
bağlılığı nedeniyle
Mao tarafindan
kahraman ilan
edilmiş, 1960lı
yıllarda yönetim
tarafından el üstünde
tutulmuştu. 80'li
yıllardaki değişimle
biriikte iyiden iyıye
unutulan Lei, son
zamanlarda yine
rejimin sımgesi'
olarak ortaya çıktı.
Pekin'de babasıyla
birlikte gezinti yapan
küçûk Çinli, vıtrindefi
kendisine bakan
bûstün kim
atduğunu, babasına
soruyor (Fotoğraf:
AP)
DEIİG
t\th \ı\\\'
C onîfr "ntf
n / ^ A P l ı l r H f l f ' t ' S I C l ' Amerikan ulusal \e diosel guolerinde geceleri OMIrenklerieay-U
V " V U I W
**••* l O S l dmtotüan, dunyanın en büyük binalanndan "Erapire State"
binasını eşdnsefler Uk kez süngeleri olan eflatnn rengi ışık ile donattı. Binlerce kadın-erkek eşcinsel,
yakınlan ve aikieri "Union" Meydam'nda yapbklan büyuk toplabda dün başlaystn "Şen Çocuk Haftası"
çerçevesinde düzenlenen bugünku gösteriye on hazırlık yapb. Erkek ve kadın eşcinseller bu >ılVi gös-
teride, kendi aralannda fiilen var olan evlenmenin yasal olarak tanınmasıru ve AIDS ile mucadele için
devletin bilimsel araştınnalara daha çok para ayırmasını isteyecekler. (Fötograf: AP)
Tina
lUrner
hâlâ moda
Ünlü rock şarkıcısı
Tına Turner,
ileriemiş yaşına
karşın, hâlâ onbinleri
coşturabılıyor.
Tumer, önceki gün
Hollanda'nın
Rotterdam kentnde
verdığı konserde 30
bin kişiyi, dansı ve
şarkılanyia coşturdu
Ünlü şarkıcı,
Rotterdam'dan sonra
"Uluslararası
llişkiler" adlı
turnesine Avrupa'da
devam edecek.
(Fotoğraf: Reuter)
HABERLERİN DEVAMI
\argıtay dava yorgunu Film gösterimden kaldırıldı
(Baftarafı 1. Sayfada)
va dosyası incelemek zorunda ka-
lan Yargıtay'ın iş yükünün azaltıl-
ması yönundeki çalışmalarına
karşın hükümet kendi formülün-
de diretiyor. Yargıtay bünyesinde
oluşturulan bir komisyon, bünye-
sinde yaptırdığı araştırma sonun-
da, iş yükünün azaltılması için da-
irelerin yeter sayüannın beşten üçe
indirilmesi formülünü buldu.
Boylece, iş yükü fazla olan daire-
lerin gerektiğinde iki, hatta üç he-
yetle toplanmasının sağlanması
amaçlandı. Ancak bu formül,
Yargıtay'da fazla ilgi görmedı.
Yargıtay, asıl çözümün "işin kay-
nagına inilmcsi"nde yattığını be-
lirterek yeni bir formül daha ge-
liştirdi. Buna göre bazı davalar
temyize gelmeden yargı yerlerin-
de bir elemeye tutulacaklar. Bu
özellikle kira tcspiti, belediye ni-
zamnamelerine aylurı davranışlar
gibi davalan kapsayacaktı. Bunun
dışında aynca aıa mahkemeleri
kurulması da bu formülün en
önemli unsuruydu. Böylece, Yar-
gıtay*m iş yükü önemli ölçüde
azalacak ve Yargıtay lçtihat Mah-
kemesi niteliğini yeniden kazana-
caktı. Ancak bu formüle hükümet
başından beri olumlu yaklaşma-
dı. Buna özellikle "kadro
yoklugu" gerekçesi ile karşı çıkıl-
dı. Deneyimli bir Yargıtay üyesi ise
buna, "Kadro eksikligi var, ama
ba yönde adım atılmazsa çözüm
balunamaz ki. tlk adım atılsın,
önümuzdeki yıllarda bu sonın za-
ten kendiliginden çözüliir" görü-
şüyle karşı çıktı.
Hükümet ise soruna, daire sa-
yısını arttınnayı öngören bir ya-
sa tasarıajle yaklaştı. Dördü hu-
kuk, biri ceza olmak üzere 5 yeni
daire daha açılmasım öngören ta-
san, Bakanlar Kurulu'ndan da ge-
çirildi, ancak Adalet Komisyonu
1
nda taküdı kaldı. Bu formül ile
Yargıtay'ın 25 olan daire sayısı
30*a çıkarüırken Yargıtay'a yeni
dairelerde görev almak üzere 35
yeni üye daha seçümesi öngörü-
lüyor. Yargıtay üyeleri ise bu for-
müle, sorunu çözmeyeceği gerek-
çesiyle karşı çıkıyorlar. Bazı Yar-
gıtay üyeleri ise, hükümetin yeni
atayacağı üyelerle birlikte Yargıtay
Genel Kurulu'ndaki dengeleri
"kendi letaine degştinneyi" amaç-
ladığını savunuyorlar.
Bu arada Yargıtay'da bu yıl içın-
de emekli olacak 7'si daire başka-
m 16 üyenin yerine yapılacak se-
çimlerde uygulanacak yontem de
yargı çevrelerinde sıkıntılara yol
açıyor. llk olarak geçen yıl uygu-
lanan "ihtisasa göre seçim" for-
mülü, yargıç ve savcılan rahatsız
ederken Yargıtay bünyesinde de
buna tepki olduğu Öğrenildi. Bu
formül ile emekli olan üyelerden
hukuk dairelerinden olanlann ye-
rine hukuk yargıçlan, ceza daire-
lerinden emekli olanlann yerleri-
ne de ceza yargıcı seçimi öngörü-
lüyor. Bu seçimi yapacak Hâkim-
ler ve Savcılar Yüksek Kurulu-
ndan bir üye, "Ceza da huknk da
birer ihtisas alanıdır. Yıllara göre
ihtisaslaşmıs bir hâkimin, gdip de
ihtisası dışında bir görev alması,
onnn bnradald çabşmaya katkısını
bir süre engefler. Bu nedenle bu yıl
da Kurul'da blz bu görüşe itüfak
edecejiz" dedi.
Yargıtay'dan emekli olacak 16
üyenin 10'u hukuk dairelerinde
görev yapıyor. Kurulun bu yıl da
aynı formülü benimsemesi halin-
de Yargıtay'a 10 hukuk yargıcı, 6
da ceza yargıcı ataması bek-
leniyor.
Ote yandan Yargıtay Başkanı
tsmet Ocakcıogiu'nun, aldığı Baş-
kanlar Kurulu kararı uyannca, 6
eylülde yapılacak adli yargı yılı
açılış töreninde Türkiye Barolar
Birliği Başkanı önder Sav'ın ya-
pacağı konuşma metnini 25 hazi-
randan önce kendilerine gönder-
mesini istemesi de yargı çevrelerin-
de bir başka sıkmtıya yol açtı. Bu
uygulama,.Ykonuşmalarında dile
getirdiği "yargı bagımsı/lıgı, yar-
gıç güvencesi ve hukuk devteti
ilkeleri" ve uygulamalara yönelik
eleştirileriyle başta Cumhurbaşka-
nı özal olmak üzere hükümetin
tepkisini çeken Sav'ın konuşma-
sının önceden "deneflenınesi" an-
lamında yorumlandı.
Tttrkiye Barolar Birliği Yöne-
tim Kurulu, Yargıtay Başkanlar
Kurulu kararına ilişkin aldığı ka-
rarda, böylesi bir istemin yerine
getirilemeyeceği belirtildi. Oybir-
liği ile alınan 9 haziran tarihli ka-
rarda, "Degerlendirmeler sonu-
İZMİR'den HIKMET ÇETINKAYA
(Baftarafı 1. Sayfada)
"c8sur soaılar" yönettildiğini öne
sürûyor. Zaman zamein muhalefet
ya da iktidardaki önemli kişıler-
le roportaj yapacaklarını program
sonunda açıkladığını belirtiyor.
Uğur Dündar elbet kendisinı
savunacak. Çünkü hazırladığı
son "Hodri Meydan" programı
her kesim tarafından eleştirildi.
Soruların deyiş yerindeyse "ça-
nak soru" olduğu görüşü tartış-
ma götürmez bir konuma
donüştü
Türkiye'de enftasyon hızla ar-
tarken memur, işçi, emekli, dul,
yetim ücretleri olduğu yerde du-
ruyor. 12 Eylüt yasalarıyla işçiter
köşeye sıkıştmlıyor, öğretmenle-
re, memurlara sendika kurma
haklan verilmiyor. Cezaevlerinde
insanlık dışı uygulamalar sürü-
yor.
—2000 yılında Türkiye, Awru-
pa standartlarına ulaşacaktır...
Nasıl ulaşacak?
Yasakçıhkla mı? Yoksa, laik,
çağdaş, demokratik Türkiye'yi
kuşatan tarikatlarla mı?
Türkiye, hangi koşullarda, na-
sıl ulaşacak Avrupa standartlan-
na?
12 Eylül 1980 öncesı yılda altı
maaş ikramiye alan sendıkalı ış-
çiler bugün dört maaş ikramiye
alıyor. Askeri yönetimin uzantısı
olan sivil ANAP, "çağdaş hukuk
devleti" diyor, ama bir türlü bu
yasakçı yasayı değiştırmiyor.
Gerçekten Türkiye çağın nere-
sinde?
*
Bırakalım Uğur Dûndar'ın düz-
mece "Hbdri Meydan" programı-
nı, aynı gece Efes antik
kentindeki 4. Uluslararası İzmir
Festivali'nin açılış törenine bir
bakalım...
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim
VaJdı Başkanı Nejat Eczacıbaşı
açılış konuşmasını yapıyor. Pro-
tokolde ne vali var ne belediye
başkanlar ı.
Nejat Eczacıbaşı, üzgün, ama
belli etmemeye çalışıyor. Festiva-
lin kperiğıni anlatırken şöyie diyor:
—Önce festivallerin halka dö-
nûk olmadığı, öz sanat dallarımı-
za önem verilmediği soylendi.
Her şeye rağmen, hızlı bir deği-
şimin içinde gelişen toplumun,
özellikle kültür ve sanat etkinlik-
leri yönünde sağlıklı bir noktaya
ulaşmak için katkıda bulunmaya
çalıştık...
Ardından Veronica Dudarov^
nın yönettiği Viktor Pikaizen'in
solist olarak katıldığı Devlet Sen-
foni Orkestrası'nın konseri baş-
lıyor.
Nerede vali, nerede anlı şanlı
sosyal demokrat belediye baş-
kanları?
Valiyi bilmeyiz, ama sosyal de-
mokrat belediye başkanlarının ki-
mileri bir gecekondu semtinde
yaşayan partili delegenin sünnet
düğününde ya da kına gecesin-
de...
Bu toplumda davul zurnadan
hâlâ hoşlanan var olup ibrahim
Tatlıses Azerbaycan seferine kül-
tür elçısi olarak katılıyorsa, Uğur
Dündar kardeşimizin böyle
"Hodri Meydan" programlarının
hoşgörüyle karşılanması
gerekir...
Bu toplumda bir kesim öğren-
cilerine Suna Kan'ın konserine
katılmayı zorunlu gören öğretme-
ni siyasi polise ihbar edebiliyor-
sa; İbrahim Tatlıses'in
Cumhurbaşkanı Özal'a, "Kiraz-
ta iyi zayıflanır" demesi, Azer-
baycan seferine kültür elçisi
olarak katılması doğal karşılan-
malıdır.
Bu toplumda sosyal demokrat
belediye başkanları uluslararası
bir kültür festıvalinde Viktor Pi-
kaızen'i, Paco Pena'yı "Uyuma-
ya niyetim yok" kardeş diyerek
dinlemeve gitmeyip, bir yer sof-
rasında iki 70'lık rakı devirip, "il-
le de roman olsun" istemiyle
partili delegenin kına gecesinde
"mastika" oynamayı yeğliyorsa;
bir devlet adamının TV'de "ka-
sım kasım" kasılmasını kpine sin-
direbilmelidir...
—2000 yılmda Türkiye, Avru-
pa standartlanna ulaşacaktır...
Ama nasıl?
Lahmacundan hamburgere
geçiş dönemini çağdaşlık saya-
rak, tarikat yurtlarını bilgisayar-
larla donatarak, sosyal
demokrasiyi "mastika" müziğfyle
motive ederek...
Evet böyle...
O yüzden Uğur Dündar'a hiç
kızmayalım. Böyle programlar
hazırlamasını önerelim...
2000 yilına şurada ne kaldı?
cunda, 20 yüdır Biriik Başkanı'-
nın konuşma metninin istenme-
yip, bu yıl 3 ay önce islenmiş ol-
masının gecerti ve haklı bir nede-
nini anlayabilmek otanagı buluna-
manuşor. Aynca öaümüzdeld 3 ay
içiDde bokukun, adaiedn, yargının
ve meslegimizin özerinde durul-
ması ve konuşmada dik getirflme-
si gerekli olabüecek sorunlannın
da çıkabileceği görüşünde
birkşümiştir" denildi.
Yargıtay Başkanbğı'na dün gön-
derilen bu kararda ayrıca, Sav'ın
geçen yüki törendeki konuşması-
na benzer bir konuşma yaparak
hukukun ustünlüğü, insan hakla-
rına dayalı demokratik, laik, sos-
yal hukuk devleti ilkelerinin ışıjhn-
da hukukun, yargının, adaletin ve
savunma mesleğinin çeşitli sorun-
larına degineceği de belirtilerek
gündemin buna göre belirlenme-
si istendi.
Yargı çevrelerinde, bu olayın
yankıları sürerken bugüne kadar
örneği yasanmamasına karşın,
Adalet Bakanı Oltan Sungnrlu-
nun adli yıl açıhşında konuşmak
istemesi de bir başka sıkıntı kay-
nağı oluşturdu. Bu istem, yargı
çevrelerinde kaygıyla karşılarur-
ken Bakanın konuşmasına olanak
saglanıp sağlanmayacağı da me-
rak konusu oldu.
6
Çıplak Silah'a polis engeli
İran'ın, Humeyni'yi küçük düşürdüğü gerekçesiyle
gösterimden kaldırılmasıru istediği 'Çıplak Silah' fılmi
dün akşam polis baskısıyla gösterimden kaldınldı. Sinema
sahiplerinin karakola çağrılarak 'tran ile ilişkilerimiz
hassas bir noktada, Cumhurbaşkanımız bu filmin
oynatılmasım istemiyor. Oynatırsanız sinemanızı
kapatmz' şeklinde 'tehdit edildikleri' bildirildi.
Haber Merkezi — tstanbul ve
Ankara'daki bazı sinemalarda bir
hafta önce gösterime giren ve
İran'ın tepkisini çeken "Çıplak
Silah" fılmi, dun akşam saatlerin-
de "polis baskısıyla" gösterimden
kaldınldı. Çıplak Silah filminin
oynadığı sinemalann sorumlula-
rının karakollara çağnlarak "Iran
ile ilişkilerimiz hassas bir nokta-
da, Cumburbaşkanımız bu filmin
oynatılmasım istemiyor. Oynabr-
sanız sinemanızı kapabnz" şeklin-
de "tehdit edildikleri" öğrerüldi.
Istanbul'da Suadiye Atlantik,
Kadıkoy AS, Bakırköy 74, Beyog-
lu Atlas, Osmanbey Gazi ve An-
kara'da Metropol sinemalannda
yaklaşık bir hafta önce gösterime
giren ve "Humeyni'yi küçök
düşürdüğü" gerekçesiyle İran'ın
tepkisini çeken "Polis Dosyalann-
dan Çıplak SUah" filmi dün ak-
şam saatlerinde "polis zonıyla"
gösterimden kaldınldı. Atlas Sı-
neması'nın sahibı Suphi Oktay,
Cnmhuriyet'e yaptığı açıklamada,
Beyoğlu Emniyet Amirliğj'ne çağ-
nlarak kendisinden filmin göste-
rimden kaldırılmasının istendiği-
ni bildirdi. Oktay, polisin, filmin
gösterilmemesi konusundaki tali-
matının sözlü olduğunu, yazılı
hiçbir belge verilmediğini ya da
imzalattmlmadığım belirterek
şöyle dedi: "Bugün (dün) akşam
saatlerinde Beyoğlu Emniyet
Amiriigi'nden aradılar. Beni çagı-
nyorlardı. Gittim, polis bana 'sı-
nemanızda oynayan Çıplak Silah
rumini, bugünden başlayarak gös-
terimden kaldıracaksın" dedi. Ge-
rekçesini sorduğumda ise, "Sayın
Cumhurbaşkanımız özal Türkiye
ile tran arasındaki ilişkilerin son
derece hassas olduğunu düşün-
mektedir. Bu film iki ülke arasın-
daki ilişkileri etkilesin istemiyo-
ruz.
Filmi bugünden başlayarak
oynatmayacaksınız. Oynatırsanız
sinemanızı kapatırız. Bunu
bilesiniz' dediler. Bu durumda fil-
mi oynatabilmemiz mumkun de-
gildir."
Filmin gösterime girdigi Kadı-
köy As ve Suadiye Atlantik sine-
malannın sorumlusu Salih Kara-
kuş da dün saat 18.30 sıralarında
karakola çağnlarak uyarıldı. Sa-
lih Karakuş, sinemaya bir polisin
geldiğini, kendisini karakola da-
vet ettiğıni belinerek, "KarakoMa,
filmin yasaklandıgını, Türkiye ge-
nelinde oynablmasına ian verme-
yeceklerini söylediler. Bu durum-
da filmin gösterildiği bizim sine-
malarda da gosterimi durdurdu-
lar. Emrin valilikten geldiğini be-
lirttiler. 'tkinci bir emre kadar ke-
sinlikle oynatmaya kalkmayın' de-
diler. Yalnız daha once biletlerini
sattığımız için bugünkn (dün)
1930 matüıesinde filmi son kez
gösterecegiz" diye konuştu. Aynı
sinemalann sorumlulanndan Çe-
tin Başaran da karakola çağnla-
rak filmin gösterilmemesi için
uyanldı.
Bu arada, kendileriyle görüştü-
ğümüz Bakırköy 74 ve Ankara'da-
ki Metropol sinemalarının yetki-
Hleri ise, henüz bir uyan almadık-
lanm kaydettiler. Bakırköy 74'ün
sahibi Celal Akcakaya, "ŞimdUik
bir şey yok, bizi henüz
aramadılar" dedi.
Çıplak Silah fılmi, Türkiye'de
gösterime girdikten sonra, iran'-
ın dini lideri ve Iran Devrimi'nin
önderi Humeyni'yi karikatürize
ederek küçük düşurduğü gerekçe-
siyle Iranlüar'ın tepkisini çekmiş,
İran'ın Ankara Büyükelçisi Mu-
hammet Bagheri, Dışişleri Bakan-
lığı'na başvurarak filmin yasak-
lanmasını istemişti. Dışişleri Ba-
kanhğı ise, konuyla ilgili resmi bir
karar almamıştı. Film daha önce
Kültür Bakaıüığı tarafından de-
netlenmiş ve oynatılmasında bir
sakınca bulunmamıştı. Ancak, fil-
min gösterime girmesiyle birlikte
bazı çevrelerden filmin oynatıldı-
ğı sinemalara tehdit gelmişti.
İZLENİMLER
İstanburun önemi
İDRİS AKYÜZ
DYP'nin Istanul il kongresi,
hemen hemen parti içi sorunla-
nn ve karşrt görüşlerin tartışılma-
dığı bir ortamda geçti. Bu açıdan
bir anlamda "sessiı" sayılabilir-
di. Ancak, organizasyon ve katı-
lım bakımından oldukça başan-
lıydı. Bunun yanında, Demirel
1
-
in ülke sorunlanna yönelik içe-
rikli konuşması, kendine özgü ta-
nımlama ve esprileri, kongreye
ayn bir renk kattı.
Lütfi Kırdar Spor Salonu'nda
yapılan kongrede, önce, Türk
halk müziği sanatçısı Nuray Ha-
fiftaş bir konser verdi. Ses düze-
ni çok iyi kurulrauş, salon dışı-
na da hoparlorler yerleştirilmiş-
ti. Salonda, "Hür mikrofon, hiir
ekran, hiir TRT", "Hür basın,
hür üniversite, hür sendika", "Be-
lediyeler çiftlik, tstanbul çöpluk"
ve "Hesap mutlaka sonüacakbr"
pankartlan dikkat çekti. Salon
girişinin tam karşısında, kürsü ve
divan için bir platfonn oluşturul-
du. Bu platformun arkasındaki,
"Demokrat ve Büyük Türkiye
Hedefimizdir" ve "Türkiye vata-
mmız, çevre isükbalimizdir" ya-
zılı büyük afişlerin yamnda da
Atatürk ve Demirel'in büyük boy
posterleri yer aldı.
Kongrenin ilginç görüntülerin-
den biri de SHP'lilerin Demirel'i
dinlemesiydi. SHP tstanbul tl
Başkanı Ercan Karakaş, Istanbul
Milletvekili Mustafa Sangül, il
yönetim kurulu üyesi Prof. Tol-
ga Yarman ile SHP'li Beyoğlu
Belediye Başkanı Hüseyin Aslan,
delegelere tanıtılırken alkış aldı-
lar.
DYP lideri, kongre salonuna,
beraberinde eşi Nazmiye Demi-
rei olduğu halde saat 11.15'te gir-
di, çevresi çiçeklerle bezenmiş
platformdaki kürsüye çıktı. Mik-
rofonu sehpasından çıkarıp eline
alan Demirel, "assohst bir sanatcı
gibi sahne ve seyirci
hftkimiyetini" her bakımdan kul-
lanabildiğini ortaya koydu. Ko-
nudan konuya geçti, karşüıklı tri-
bünlerde oturan delegelere doğ-
ru yöneldi, zaman zaman, teza-
hüratlan, "Müsaade buynın, be-
ni iyi dinleyin" diye kesti. Demi-
rel, Cumhurbaşkanı ÖzaTı eleş-
tirdiği bir sırada ise ses kayıt sis-
temi bozulan TRT ekibine,
"Üzülmeyin, zaten ba kısnu
kallanamazsınız" dedi.
tl Başkanı Orhan Keçeli'mn
anlaumına göre, "15 yıl aradan
sonra Uk kez" böyle bir spor sa-
lonunda kongre yapılıyordu. Ke-
çeli'nin bu ifadesi, bir yerde,
"DYP'nin lstanbul'da önemli güç
kazandıgı ve büyüdügü" iddiası-
nı taşıyor gibiydi. Nitekim, De-
mirel de bu konuya değinirken ts-
tanbul'un önemini dile getirdı.
Demirel, partisjnin tstanbul, An-
kara ve İzmir dışında Türkiye'de
bırinci parti olduğunu söylerken
"iktidar olabUmek için bn üç
kentte de Uk sırayı alma gerefi-
ni" vurguladı, böylelikle, tstan-
bul delegesine de bu yönde me-
.saj verdi.
DYP lideri, bu konuşmasıyla
tstanbul'un önemini bir kez da-
ha ortaya koydu. Demirel, geçen
hafta içinde, an arda dört prog-
rama katıldı. Önce, DYP il örgü-
tünün ydlık olağan balosu, ardın-
dan, "Hür basın, hür kalem" adı
altında, gazetelerin yaaişleri mü-
dürleri, yazarları ile toplantı ve
dün de Istanbul il kongresine ka-
tılması, bu önemin bir kanıtı idi.
Partisinin İl kongresinde konuşan Demirel, Camhnrinşkam'nı sert bir dille eleştirdi.
Demirel: Özal böbrek taşı
(Baftarafı 1. Sayfada)
Partisinin Lütfi Kırdar Spor Sa-
lonu'nda yapılan tstanbul 3. Ola-
ğan tl Kongresi'nde konuşan DYP
lideri Süleyman Demirel, iç poli-
tikaya yönelik goruşlerini anlattı,
Cumhurbaşkanı Özal ve ANAP
iktidanm eleştirdi. Demirel, hal-
lun yüzde 85'inin reddettiği bir ik-
tidann devleti yönetmesıne sessiz
kalınamayacağını soyledi. Partile-
rin, milletle devlet arasında köp-
rü görevi yaptığını ifade eden De-
mirel, "Bu köpriı ne kadar sağlam
olursa ülkedeki işler o kadar iyi gi-
der, tersi olursa, işler kotü gider"
diye konuştu.
"Bizim ulkemizde, partiyi halk
karar. devlet kapaUr, halk yine
knrar" diye konuşan DYP lideri,
bunun örneklerinin, son 30 yılda
sık sık yaşandığını vurgulayarak
şöyle dedi:
"Kimseye Vırgın, dargın degiüz.
Biz, kendi de\ietimizle dövuşe-
mez, kavga edemeyû. Ancak onu
haksız yere ele gecirenlere karşı-
Asiltürk: Nakşiler iktidarı desteklîyor
(Baftarafı 1. Sayfada)
dece bize hasredeceksiniz' diyen-
lerle aralannda anlaşmazhk çık-
üguu" vurgulayan RP Genel Sek-
reteri, şöyle konuştu:
"tnanan insanlan istismar eden
partiler var. Birçok kimsej i yanıl-
tabiliyorlar. Aramızdaki sonınlar
fikir aynlığı değU. Hepsi kendi
grnplannın menfaatierini önde
tnttuklan İçin mocadelede bizimle
birlikte olmuyoriar. Bn grnplann
bir kısnu önümüze 'Siyasetle
uğraşmayın' diye çıkıyoriar. Ne-
den? Çnnkn bn insanlara zulüm
yapan düzen yüıüsün diye, siya-
setle uğraşmadıklannı söyleyen-
ler, d altından iktidar partilerini
bntün giiçleriyle destekliyorlar.
Bunlar önnmnzü kesmek isteyen
grnplar.
Birçok gnıplar, bizimle birlik-
te mucadele edenlere 'Siz bir ke-
narda oturun, namazınızı kılın,
orucunuzu tutun, tespihinizi çe-
kin. Nenize lazım. Bunlar pis
işler' diye tetkinde bulunarak mü-
cadeleden nzaklaştırmak istiyor-
lar. Bütün guçleriyie iktidar gru-
bunu destekliyorlar. Bugün arbk
parti kurmaktan bahseder hale
gelindi, siyasetle uğraşmak hata-
U idiyse bugün ne defişti de parti
kurmaya kalkışılıyor?
Gaye çok açık. RP'nin başan-
h oünaması icin çahşıyorlar. 20
yüdır gelin dediğimiz insanlar par-
ti kurdular, oylanmızı bolduler.
IDP gibi Diriliş gibi. Her hoca
efendi, her şeyh efendi bazı temiz
saf insanlarla parti kurarsa ne ola-
cagını vann siz gorün."
Asiltürk, bir başka sommuzu
yarutlarken Korkut Özal ile yol-
lannın MSP'den beri yüzde yüz
mutabık olmadığına işaret etti,
"Aynı şeylere inanmıyonız, aynı
şeyleri düşünmüyornz" dedi.
Asilturk, 1975 yıluıda Süleyman
Demirel'in başkanlığmdaki koa-
lisyon hükumetinde 5 saat süren
Bakanlar Kurulu toplantısında fa-
iz oranlanmn yükseltilmesi ve pa-
ra değerinin duşurülmesi konula-
nndaki tartışmada MSP'li Bakan
Korkut özaİ'ın Demirel'in tara-
fında yer almasım örnek olarak
gösterdi.
"Koalisyon bozuldnktan sonra
12 Eylul olduktan sonra Korkut
Bey'in yiizünü hiç görmedik" di-
yen Asilturk, Korkut Özaİ'ın
ANAP'ın kuruluşunda ağabeyi Tnr-
gut Özal'ı tüm gücüyle destekle-
diğini savundu. MSP'nın tabanı-
nı ANAP'a gotürmek istediğine,
ancak başvurarnadığına dikkat
çekerek, "Yolurauz aynldı diyen
varsa Korkut Özal gibi Allab se-
lamel versin" dedi.
Asilturk, Esat Coşan'ın Erba-
kan ve RP'yi hedef alan sözlenni
de şöyle yanıtladı:
"Necmettin Bey'in Coşan'la
alıp veremediği bir şey yok. Co-
şan'ın var mı, bilemiyorum. O
sözlerin bandını dikkatle dinle-
dim. Söylenenler sadece hissi bir-
takım şeyler. Kendisine yeterince
hürmet edilmediği intibaı alını-
yor. Hakyol Vakfı'ndan, ona des-
tek olnnmadığından bahsediyor.
Yanbş bilgiler kullanıyor, biz hiç-
bir yerde teşkilatımıza en küçük
bir talimat vennedik. Ancak yüz
binlerin üzerindeki İslam mecmu-
ası 5 binlere kadar duştü. Bunun
nedeni mecmuanın kadrosunu ta-
mamen değişn'rmeleridir. Mecmu-
ada RP aleyhine, Erbakan aley-
hine yazüar yayımlanmaya basla-
dı, Refahçılar da almayı bı-
rakblar.
Hakyol'a yardım etmedigimiz
iddialan da hissidir. Biz Afganis-
tan'da niçin kurşun atmamışız?
Cihadın şumülu sadece kurşun
sıkmak degildir. Haksızlıklann,
kötüiüklerin ortadan kaldınlma-
sı için yapılan mucadeledir. Kim
gitti de kurşun attı Afganistan'-
da. Afganistan'ın kendi iç işidir,
kendisi göriir."
Asiltürk, gucü azalan ANAP'-
ın hangi grubu bulursa karşılan-
yız, devletimize karşı degiliz. Bi-
zim defterimizde şikâyet yok, tes-
pit var."
Konuşması sık sık alkışlarla ve
"Vur, vur inlesin, Çankaya
dinlesin" sloganlan ile kesilen De-
mirel, sözlerine, salondaki pan-
kartlarda yazılı sloganlan konu
edinerek devam etti. Demirel, ba-
sın hürriyeti konusunda konuşur-
ken "Türkiye'de 'Hür basın var
mı' diye sorulur mu? Sorulur ya
sansur kararnamesinin olduğu bir
ulkede bu soru sorulur" dedi.
"Hür üniversite" üzerindeki gö-
rüşlerini de açıklayan DYP lide-
ri, tstanbul Üniversitesi'nin Cum-
hurbaşkanı Özal'a, "fahri işlebne
doktorası" vermesini sert bir dil-
le eleştirirken "Kime, neyi yaptı-
ğı için doktoıa veriyorsunuz" di-
ye sordu. Demirel daha sonra,
"Sözüm, üniversite müessesesine
değildir. Sayın Özal'a doktora ve-
ren tstanbul Üniversitesi Rektörii
ve senatosunadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Özaİ'ın TVde-
na diktiğini belirterek, "Sömürü
düzeninin yürümesini isteyen her-
kes bizden rahatsız oluyor" dedi.
"VaUzler dolusu paralann Ara-
bistan'dan Tnrkiye'ye geldiği,
pastamn bölüşülmesinde sorunun
çıkbgı" iddialan karşısında Asil-
türk, "Valiz valiz paralann ncre-
ye geldiğini haber verseler de bil-
sek görsek. Çok ayıp, ciddiyeti ol-
mayan sözler bunlar. Bizim etimi-
ze geçmediğine göre kimlere gel-
miş, bulunsun da alınsın bari" bi-
çiminde konuştu.
Nakşilerin partileşmeleri duru-
munda kendilerinden kayda değer
birşey götüremeyeceklerini anla-
tan RP Genel Sekreteri, şöyle
konuştu:
"Üyeleri sadece o dergâhın ba-
ğımhlanndan ibaret kalır. Madem
ki her hoca efendi, parti genel
başkanının kendisinin emrinde ol-
masmı istiyor, onu kabul edenler
de ancak kendi talebeleri olur.
Her hoca, her şeyh parti kurdu-
rursa bu, şahısiara bağh ohır. Her
tarikabn pek çok şeyhi. efendisi
var. Sadece inanan insanlan bol-
mekten başka birşey saglamaz bu.
Bunlar parti kuraıiarsa sayüan on
bine ulaşmaz bile. Topunu üst üs-
te koysamz yüz binleri bulamaz.
Bununla hiçbir şey yapılmaz.
Kendileri bilirler."
ki "Hodri Meydan" programında
"1992'deki secimlerde, bir anaya-
sa değişikliği ile Cumhurbaşkanı-
nı da halk secsin" sözlenni de eleş-
tiren DYP lideri bu konuda şun-
lan söyledi:
"Sayın Ozal, muhalefeti kulla-
narak, bir yerde kendini kurtar-
maya ve zaman kazanmaya çalı-
şıyor. Kendine göre hodri meydan
diyor. Gelsin, 45 gün sonra seçi-
me gideb'm. 1992'yi beklemeye ge-
rek yok. Gelin bir gidelim seçime,
hanyayı, Konya'yı göriusUnüz. An-
laşıbyor ki Sayın Özal, milletin
bobregindeki taşür. Oynanuş, me-
saneye dogru gidiyor, çıkacak.
Hodri tamam, meydan tamam,
ama adam nerede? Adam, 1992*ye
kadar kaçak."
Konuşmasında partisinin
ANAP'la birleşmesi görüşlerine
de değinen, Demirel, birleşmenin,
sandıkta olabileceğini söyledi. De-
mirel, bu konuda, "Zaman za-
man, 'ANAP'la farkımz var mı'
diye soruyoriar. Çok farkımız var,
evvela onlar demokrat degil, yet-
mez mi bu fark. DYP, ANAP ce-
nazesini sırtına alıp batsın mı? Ül-
keyi bu duruma getiren bir iktidar
karşısında, hiç kimse bize ANAP
kamburunu yüklemeye kalkmaan"
dedi.
Spor Sergi Salonu'ndaki parti-
li delegelere de seslenen DYP Genel
Başkanı Demirel, "partisinin yel-
kenlerini şişirmiş, iktidar limanı-
na dogru gittiğini" söyledi. Demi-
rel, ülkenin ekonomik durumunu
da değerlendirdiği konuşmasında,
işsizlik ve enfiasyon sorunlannın
ANAP iktidarı döneminde had
duzeye vardığını belirtti.
Keçeli il başkanı
DYP tstanbul tl Kongresi'nde
yapılan secimlerde ise Orhan Ke-
çeli 490 oyun 312'sini alarak yeni-
den il başkanlığına seçildi.
Keçeli'nin tek liste halinde girdigi
seçimde yönetim kurulu şu üyeler-
den oluştu; Dr. Fisun Müdernsoğ-
lu, Cengiz Kaptanoğlu, Prof. Dr.
Mubarrem His, Muhsin Divan,
Ergun Gnrsoy, Güner Gurol öz-
demir, Kemal Koçak, Nevzat Ak,
Namık Kemal Funda, Tekin Ene-
ren, Adil Cömert, Recai Dıblan,
Fahri Karan, Dr. Koray Kurt, Sü-
heyl Erboz, Erol User, Erkan De-
reU, Rauf Gürer, Celil Uludağ ve
Nazmi Akbaa.
Inonu:
Seçim için
hodri
meydan
TUNUS (AA) — SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü, erken genel
seçimlere gidilmesi cağnsını tek-
rarlayarak, "Vatandaşın bekledi-
ği hodri meydan, erken bir genel
seçim için söylenecek hodri
meydandır" dedi.
Tunus'ta bulunan tnönü, Cum-
hurbaşkanı Turgut Özaİ'ın, Hodri
Meydan programındaki "Cnm-
harbaşkamnın 1992'de halk tara-
fından seçilmesi" şeklindeki söz-
lerine ilişkin görüşlerini açıkladı.
Erdal tnönü, "Türkiye'de bekle-
nen, bugünkn halkın desteğinden
yoksnn iktidardan kurtnlnp hal-
kın desteğini arkasında gören, so-
runlara sahip çıkacak bir iktidar
knrabilmek için erken genel seçim
yapmakür. Hodri meydan. bunun
için söylenirse bir anlam taşır"
şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkam Özaİ'ın anaya-
sada değişiklik yapılması önerisi-
ne de değinen tnönü, anayasa de-
ğişikliklerinin Mecliste önerildiği-
ni belirterek kendilerinin anaya-
sada temel değişikükler istedikle-
rini, ancak bunun genel seçim so-
nunda ortaya çıkacak çoğunlukla
olacağım söyledi. Cumhurbaşka-
nının Nfeclis tarafından en az üç-
te iki çoğunlukla seçilmesi gerek-
tiğini kaydeden tnönü, şöyle de-
vam etti:
"Sayın Özaİ'ın Cumhurbaşka-
nı olarak 'Şöyle anayasa değişik-
liğı isterim' demeye hakkı yoklar.
Cumhurbaşkanının anayasaya
göre hakkı, Medisin önerdiği de-
ğişikliği, eğer yeteri kadar çogun-
luk yoksa balkoyuna sunmaktan
ibarettir. Dolayısıyla Sayın Özaİ'-
ın bütün bu soytediklerinin bir de-
ğeri yoktur."
Halkın, hangi partiyi iktidarda
görmek istiyorsa, bunu bir erken
geneâ seçim ortaya koyması gerek-
tiğini bildiren tnönü, Cumhurbaş-
kanı Özaİ'ın kişisel bir yaklaşım
içinde bulunduğunu kaydetti.
tnönü sözlerini şöyle ta-
mamladı:
"Biz başkanhk sistemi degil,
pariamenter sistem istiyoruz. Bu-
nu söylemeye devam edecegiz.
Ama beklenen şey de bir erken ge-
nel secimdir. Hodri meydam bn-
nun için söylüyoruz. Özal eski
partisine hâlâ güveniyorsa o za-
man eski partisindeki arkadaşla-
nna söylesin ve Meclis bir an ev-
vel bir erken genel seçimi kabul et-
sin. Bunu bekliyoruz."
Sel
(Baftarafı l. Sayfada)
nin de kayıp Ustesinde bulundu-
ğunu söyledi.
Büyük çapta can ve mal kaybı-
na yol açan sel ve heyelan ile ilgi-
li olarak Trabzon'da oluşturulan
Afet Komitesi'nce arama, kurtar-
ma ve onanm, Bayındırlık ve ts-
kân Bakanlığı Afet tşleri Genel
Müdürlüğu'nden gelen 11 kişilik
bir ekip de ekolojik etüt ve hasar
tespiti çalışmalannı sürdürüyor-
lar. Afet Komitesi Başkanı Trab-
zon Vali Yardımaa Erkan Işılgan
dün yaptığı açıklamada, bugüne
kadar ölü sayısını 31, yarah sayı-
sını da 59 olarak belirlediklerini,*
18 kişinin de kayıp Ustesinde bu-
lunduğunu bildirdi. 'Resmen' ölü
sayısı 31 olarak açıklanmasına
karşın, bulunamayan bazı 'ka-
yıp'lann da ölü olabileceğinden,
ölü sayısının 50'yi aştığmdan en-
dişe ediliyor. Afet Komitesi Baş-
kanı Işılgan, Trabzon-Samsun ka-
rayolunun bugün açüacağım bil-
dirdi. Işılgan, Kurban Bayramı
öncesinde Trabzon'un tüm Uçe ve
kasabalannın elektriklcrinin veri-
leceğini, sulannın da akacağmı,
ekiplerin aralıksız olarak çalışma-
lannı sürdürdüklerini söyledi.
Trabzon şehir içmesuyunun dö-
nüşümlü olarak önceki günden
itibaren verilmeye başlanmasıyla
salgın bir hastalığın başgösterme-
sinin önlendiği belirtiliyor. Şehir
merkezinde halen 4 mahalleye
tankerlerle, öteki mahalle ve
semtlere de dönüşümlu olarak su
veriüyor.
AÎet Bürosu'ndan verilen bilgi-
ye göre sel felaketinden zarar gö-
ren toplam 165 aileye çadır ile 260
battaniye dağıüldı. Sel ve heyelan
sırasında yaralanan 59 kişi de
Trabzon'daki çeşitli hastanelerde
tedavi altına alındı.
Afet üzerine Ulaştırma Bakan-
hğı'nca tahsis edilen bir feribot da
bugün Trabzon-Giresun arasında-
ki seferlerine başladı. Feribot,
dün iki sefer yaptı.