Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
MeteofDİoıı Genel Mûdürlüjü'n-
den alınan bilgtye göre yurdun Ru-
s y batı kesımler ıparcalı bulutlu.
Trakya ıle Marmara'nın batısı sağa-
nak ve gök gûrültülü sağanak ya-
ğışlı, öteki yerler az bulutlu ve acık
geçecek. H/WA SICAKLIĞI: Yağış
alanyerlerde bıraz azalacak Ötekı
yerterde değışmeyecek RUZGÂR:
Ku2Ey ve batı yönlerden tıafif ara sıra
orta kuveette yağış anında kuvvet-
lice esecek. Denızlerimızde rûzgâr
Kıbte ve lodostan 2 4 kuvvetinde sa-
atte 4-16 deniz rmlı hıda esecek
Oalga yükseklıği 0.5-1.5 m. do-
layında bulunacak Van Gölü'nde hava: f\z
bulutlu ve açık geçecek. Rûzgâr güney ve
batı yönlerden hafif otarak esecek göl kû-
çûk daJgah olacak.
6
Ankara
Arvtakya
Amatya
ArMn
Aydın
BaMear
Bıleak
Bınget
Bıtfis
Botu
Bursa
Çmattale
Çaran
A 34° 18° Dıyartalot
A 29°19°Edlme
A 39°22°Erancaı
A 31° 11° Erzunım
A 32°13°Esloselw
A 31° 13° Gazantep
A 29°22°&resım
39°18°Mamsa
28°20°KMaraş
33°16°Mersn
26° 5°Muflla
31° 13° Muş
A 31° 17° Gümushane A
A
Y
A
A
A
A
A î3°20°OnJu
A 33° 18° Hakfcâfi
A 33° 17° IsparO
Y 30° 14° «anbul
B 30" 18° tanır
A 36°1«°Kaıs
A 27° 13° Kasomonu A
A 30°12°Kays«ı
A 29° 16° KırklareSı
Y 2«°18°Konya
A 33° 12° Kû&hya
A 34° 19° Malatya
30°19°Samsun
30° 12° Sııri
25° 18° Sınoç
31° 17° Snns
26° 7°letartaO
31° 13» Trateon
33° 13° Tunceli
28°2O°Uş»
33°M°Van
31° 13° Ktegat
38° 18° Zongutdak
açrt buuHu yajmunu ( j | sai A-apk B-bukıtlu G-jünes* K-lort S-ssi Yyatmurtu
DUNYA'DA BUGUN
MshngltınA 30°
Zûrtı Y 22°
c.ofcrs I*SI'.MI:I>:KINI:
VK SAMIII.AKINA KAR*J1
AllcöcKs
Porons Plaster
^ » J U Ö
BULMACA
SOLDAN SAÛA:
1/ Hıristiyanlıkta pa-
pazın yardımcısı olan
din adamı. 2/ Bir goz
rengi... SSCB'de, Ka-
radeniz kıyısında bir
kent. 3/ Ccn Sultan'a
Batılıların verdiği
ad... Bir peygamber.
4/ Zihin... Yakıt ola-
rak yararlanılan hid-
rokarbür ga2i. 5/ Ge-
rekli... Insanlar, halk
6/ Japonlara özgu çi-
çek dûzenleme sana-
n. 7/ Gaelano Doni-
zetti'nin tarunmış bir
opcrası... Yüze sürulen pembe duzgun.
8/ Hayat arkadaşı.. Yerdeki karın i'u-
zünde buz tutmuş olan tabaka. 9/ Sı-
nır boyu... Yükselti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ev içinde giyilen hafif kadın elbı-
sesi. 2/ Bir nesneye zorunlu olarak
bağlı olmayan ve onun özünde bulun-
mayan... Bir gösterme sıfatı. 3/ Bir
mevsittı... Üç aylarda medrese öğren-
cilerinin köyleri dolaşarak imamlık
edip para ve erzak toplamalan.
4/Çavuşkuşu, hüttaut gibi adlar da verilen bir kuş. 5/ Bir elektrik
akımının yönünü değiştirmeye yarayan aygıt. 6/ Ateş... Çanakkale
Boğazı'nda bir burun. 7/ Ev giysileri ya da sabahlık yapırtunda kul-
lanılan dökümlü kumaş... İlave. 8/ Erkek ördek.. Kimi hastalıkla-
ra kar?ı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen eriyik. 9/ Bir şe-
yin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret... Peşin para ile
Veresiye mal alma usulü.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Türk-Yunan itilâfı
11 HAZİRAN 1930
tki taraf arasında ihzar ve
kabul edilen Türk-Yunan
itilâfnamesi bugun (10 haziran
1938 salı günü) saat 14'te
Hariciye Vekâletinde Vekil
Tevfık Rüştu Beyle Yunan
Sefiri arasında imza edilmiştir.
Türk-Yunan itilâfnamesinin
imzasını müteakip Hariciye
Vekili Dr. Tevfik Ruştü B.
ile Yunan sefiri M.
Polihronyadis ve Muhtelit komisyon bitaraf arasından M.
Holştad tarafından birer nutuk irat edilerek gerek
alâkadarların hukuku ve gerek iki hükümetin münasebacı
noktai nazanndan itilâfnamenin haiz olduğu ehemmiyet
kayıt v£(ezkâr olunmu^tur.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Suçları tesbit
11 HAZtRAN l%0
—Sakıt iktidar mensuplarından suçlu
olanlar hakkında yapılacak
sonjşturma ve kovuşturmanın
usulünü tesbit için kurulan ilim
heyeti çalışmalarına bugun
başlamıştır.
Bu münasebetle Adalet Bakanı Dr.
Abdullah Pulat Gözubüyük, şu
önemli açış konuşmasını yapmıştır: Abdullah P. Gozubüyuk
"—Demokrat Parti iktidarına mensup Devlet ricalinden.
cezaî mesuliveti gerekliren fiilleri işlemiş bulunanlar
hakkında yapılacak soruşturma \e kovuşturrnanın sekil ve
tnahiyetini tesbit hususunda' bir rapor hazırlamak uzere bir
ilim heyeti teşkili faydah görulmuştur.
Bu husustaki dâveti kabul lûtfundı bulunan ve Birinci
Cumhuriyetin kuruluşunda da şerefli vazifeler ıfa buyurmuş
olan büyük âlim, yuksek fazilet sahibi, muhterem hocam
Ordinaryüs profesor Tahir Taner'e ve diğer sayın
meslekdaşlanma samimî teşekkürlerimi arzederim.
Eski Devlet ricali tarafından Anayasanın devamlı surette
çiğnenmiş olması ve bilhassa son defa şiddet idaresini hâkim
kılmak maksadıyle hukuk dışı, adalet otesi ve devlet
üstünde, Sovyet Rusyada bile tarihe kanşmış olan Polit
Büro rejiminin (Meclis Tahkikat Encümenleri) adı altında
ihyasına girişilmesi: bir çok vatandaşlann, birbirini
öldürmiye teşvik edilmesi, bazı kimselerin canavarca his.
sevkıyle başkalarım öldürmiye azmettirilmesi ve kanunun
gözü önûnde ve hiçbir mesuliyet korkusu taşımaksızın
rüşvet, irtikâp, ihtilâs ve memuriyet nüfuzunun kotüye
kullanılması gibi curümlerin i^lenmesi; işlenmesine
azmettirilmesi ve türlu şekillerde bu curumlere iştirak
edilmesi, işlenen curümlerin tarihte örneği görülmemiş
derecede ağırlığı gozönunde tutularak, yapılacak soruşturma
ve kovuşturmanın Türk milletinin yüce adalet duygusunun
ve Türk Devletinin şerefli ve tarihi adalet ülküsünün ışığı
altında modern Ceza hukukunun değişmez prensiplerine
göre yürütulmesini zaruri kılmıştır.
Bu itibarla.önce soruşturma açılması ve eski devlet ricali
samklarından haklannda kamu dâvası açılması için yeter
delil elde edilenlerin, işlenen curümlerin ağırlığı dereceleriyle
mütenasip olaıak cezalandırılmaları isteğiyk yargılanmak
üzere, yetkili mahkemeye gönderilmeleri ve boylece ceza
adaletinin gereği gibi ve bütün şümuliyle \erine getirilmesi,
millet ve dünya kamuoyunun tatmin \e teskini, müspet ceza
hukukunun en tabiı ve zaruri bir neticesidir.
Bu yolda vazife almış ve alacak ve bu kutsal hizmete
katılmış ve katılacak butün mesiektaşlarıma üstün başanlar
dilerim''
GEÇEN YIL BUGÜN C ^
Gazeteciler Cemiyeti
11 HAZİRAN 1989
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkeııt, Cemiyetin
kuruluşunun 43. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı
açıklamada, "Demokratik ortamın başladığı 1946 yılından
bu yana, daima Atatürkçu çizgide şorumlu bir gazetecilik
anlayışı ile basın özgurluğunü savunan cemiyetimiz, göre\ini
bundan sonra da aynı çizgide yapmava deva,m edecektir"
dedi.
Nezih Demirkent yazılı açıklamasında, kuruluş
yıldönümunün, içeride ve dışarıda gazetecilere karşı
başlatılan saldınlann yoğunlaştığı bir dönemde kutlandığını
belirterek şöyle dedi:
"Demokrasi düşmanlarının yeni arayışlar içinde bulunduğu
bu günlerde, içeride ve dışarıda gaflet içinde bulunanların
varlığına rağmen demokrasinin daha gu<,leneceğine
inanıyoruz. Bu anlayış içinde demokrasinin tum meslek
kuruluşlarını, Atatürkçu bir çizgide, sorumlu gazetecilik ve
basın ozgurluğu kavramlarında işbırliğıne davet ediyoruz.
Daha guzel yarınlarda, daha demokratik bir ortamda var
olabilmek umidiyle nice yıllar diliyoruz."
TARTISMA
Ofke
Bilkent Okulu'nun "kısa sürede etkinliğiyle saygınlık
yarattığı" yargısı temelli bir yanılgıdır. Nerede, kimin
nezdinde, hangi "bilim üretimi" ile saygınlık kazanmıştır?
Bn. Snzuı Yüdııun, Doç. Nurknt İBu'ın
"Dogramacı Mtktubuna" epey öfkelenmiş,
Inan'ın, Doğramacı'yı "Bilkent Lniversitesi-
oi kurdu" diye eleştirdigini ve bunda da hak-
sızlık ettiğini söylüyor.
Bn. Yıldırım'ın kimligini ve uzmanlığını bil-
miyorum. Ama kimliği ve uzmanlığı ne olur-
sa olsun herkes gibi onun da düşüncelerini
açıklama hakkı ve özgürlüğü var. Bu yönden,
üşenmemis, yazrruş, iyi etmiş demek gerek. Ne
ki böyle çok ciddi bir sorunda kalem oynat-
maya kalkışan kişinin, bazı konularda sağlam
bilgileri edınmiş olmasına da gerek var. Yazı-
da ise bu gereğin yerine getırilmediğinı göste-
ren bir dizi yanlışhk göze çarpıyor
1) llk yanılgı, Bn. Yıldırım'ın Bilkent Oku-
lu'nu "üniversite" sanması. Anayasa yönün-
den Bilkent'in üniversite olmasına olanak bu-
lunmadığını en başta Bay Doğramacı bilmek-
tedir. Onun, bunu bildiğini de birçok kimse
bilmektedir. Bn. Yıldırım ise anlaşıldığına gö-
re bundan habersiz olduğu için burada, bir
"ablaksal sornn" bulunduğunun da farkında
değildir. Bir ekleme de yapalım: "Hukuk mi-
nimum ahlak&r."
2) Hukuksal yönü bir tarafa, Bn. Yıldırım,
"iiniversite"nm kurum olarak ne olduğunu da
bilmemektedir. Kapısında üniversite yazan her
yeri gerçektcn üniversite sanmaktadır. Üniver-
site, uzun yılların urünü olarak oluşan, geli-
şen ve başhca işlevi "bilim" üretmek olan bir
kurumdur. Görkemli yapılarda, çağdaş bilgi-
sayar donanımh tesisler ve bol ödenekli dev-
şinne öğretim kadrolannı bir araya getirmekle
üniversite kunılmuş olmaz. Böyle kurulan şeye
"okul" denir. tlk, orta ve yüksekokullar böy-
le kurulabilir; universiteler değil.
3) Bilkent Okulu'nun "kısa sürede etkinli-
ğiyle saygınlık yaratügı" yargısı da temelli bir
yanılgıdır. Nerede, kimin nezdinde, hangi "bi-
lim üretimi" ile saygınlık kazanmıştır? Bu tür
yargılar, genellikle yeni teknik bilgilerin ak-
tarılması ve tekrarlanmasındaki basan, me-
zunların bol maaşlı işler bulabilmesi, yaban-
cı dilin öğretim dili olması, birukım ölçütle-
re dayanmaktadıı. Bunlarla bir kurum belli bir
değer ifade edebilir; ama sadece bunlarla üni-
versite olunmaz.
4) "KAr anua", insanın yasamdaki biricik
maddi dürtüsü değildir. Para, aslında,
"iktidana" bir aracıdır. Belli bir doyum sevi-
yesinden sonra insana lazım olan bu araç de-
ğil, iktidarın kendisidir. Hayır, hasenat ya da
hamiyet adı altında gizlenen şey, çoklukla, bu-
dur. Bay Doğramacı bu olgunun ülkemizde-
ki çok ilginç bir "prototipT'dır. Bu gerçeği en
iyi bilen kendisidir ve bundan haberi olmayan-
ları en iyi kandıran da yine odur. Bn. Yıldı-
nm'ın bu kandırmacayı "yutmayanlar" ara-
sında yer almadığı anlaşılmaktadır.
5) Bn. Yıldınm'ın Bilkent'te "gercekten seç-
Idn bilim adamUnaın bulnndogu" yargısı ise
oldukça "tyhaftır. Bilim adamlan arasında
"gerçeklea MfUn olanlar-olmayanlar" ya da
"seçUnkr-seçkİB otnuoutar" gibi rastgele ay-
rımlar yapılması yakışıksızdır. Bir kimse "bi-
lim adamı" ise (herhangi bir unvan kastet-
miyoruro) bu sıfat ona yeter.
6) Doç. Inan'ın, YÖK sistemine karşı olma-
sına rağmen universiteye dönmek istemesi Bn.
Yıldırım'ın sandığı gibi bir tutarsızlık değil,
tam tersine bir özveridir. Dönüşünün bir mü-
cadele için olduğunu mertce acıklaması ise ta-
mamen ahlaldı bir davranıştır. Bn. Yıldınm'a
şunu soralım: Otuz yıltık evini basıp kendisi-
ni dışarı atsalar, tekrar içeri girip işgalcilerle
kavgaya tutuşmayı tutarsızlık mı sayacaktır?
AYDIN AYBAY
Takdm/tstanbol
ANKARA BÜYUKSEHİR BELEDİYE BASKANLIGI
GÜZEL ANKARA PROJESİ KENT GİRİSLERİ DÛZENLEMESİ
İSTANBUL GİRİSİ PROJE YARIŞMASI
Güzel Ankara Projesi Kent Girişleri Düzenlemesi, İstanbul Girişi Projesi
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nca 25.06.1990 Pazartesi
gününden itibaren yarışmaya çıkanlmıştır. Yanşma süresi 25.09.1990
Pazartesi günü saat; 17.00'de sona erecektir.
JÜRİ
Danışman Jüri Üyeleri
KARAYALÇIN, Murat :
ERKMAN, Timur :
BADEMLİ, Raci R. :
ÜNAL, Tankut :
AKYOL, Tuncer :
Asli Jüri Üyeleri
DALOKAY, Vedat :
GÜNAY, Baykan :
ÖZTAN, Yüksel :
TANALI, Ziya :
TEZONAR, Hal >k :
UNARAN, Ergun :
UZEL, Ahmet :
Yedek Jüri Üyeleri
AKALIN, Balkır, B.
ÇİDAM, Ünsal
KAYI, Kudret
Raportörler
AKDEMIR, Ekrem
ESENbîL, Aysun
ÖZGE, Nahit
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreteri
Ankara Büyükşehir Belediyesi
İmar Dairesi Başkanı.
Turizm Bakanlığı
Yatırımlar Genel Müdürü
Karayollan Genel Müdüdüğü - 4. Bökje Müdürlüğü.
Yol-Etüd Proje Baş Mühendisi
Y. Mühendis - Mimar
Şehir Plancısı (İ.T.Ü).
Y. Şehir Plancısı (O.D.T.Ü)
O.D.T.Ü Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkan Yardımcısı
Öğretim Görevlisi
Prof. Dr. Peyzaj Miman - Ziraat Y.Müh. (A.ÜZF.)
A.Ü.Z.F. Peyzaj Mimarlığı Bölümû Öğrt. Üyesi
Mimar (O.D.T.Ü.)
Prof. Dr. Heykeltraş (D.T.G.S.A.)
Marmara Üniversitesi - Güzel Sanatlar Fakültesi
Heykel Bölümü Başkanı.
Y. Mühendis - Mimar (İ.T.Ü.)
Dr.-Y.Mimar-Şehir Plancısı (I.D.G.S.A - G.Ü.)
Mimar (İ.D.G.S.A.)
Mimar (A.D.M.M.A.)
Şehir Plancısı (O.D.T.Ü.)
Mimar (A.D.M.M.A.)
Mimar (ED.D.M.M.A.)
Mimar (A.D.M.M.A.)
Raportör Yardımcısı
YILDIRIM, Serdar : Daktilograf
ÖDÜLLER
Ödül ve Mansiyonlar Net Olarak
1. Ödül 40.000.000.-TL.
2. Ödül 30.000.000.-TL.
3. Ödül 20.000.000.-TL.
5 Adet Mansiyon 75.000.000.-TL. (15.000.000.-TL X 5).
Bu yarışmaya ait şartnameler, Ankara Büyükşehir Belediyesi Imar
Dairesi Baskanlığı Milli Müdafaa Caddesi No: 8 Kızılay-ANKARA,
adresinden 100.000.-TL. karşılığmda alınabilir. Şartname satın almayanlar
yarışmaya katılamazlar.
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Yücesinde Oturayor...
Özkan Mert bir Türk şairidir ama isveç'te oturur; işi gücü is-
veç'tedir. Bir ara yazları buraya gelir, kışları döner. Neden mi is-
veç'tedir? Belki siyaset yüzünden, belki değil. Ekmek parası İs-
veç'te yazılıdır, alın yazısı gibi. Diyebilirim ki hemen her yıl bir
şiir kıtabı çıkarır. Bu da onun şiirden başka dünyası olmadığını
kanıtlar.
Geçen yaz buradaydı, kışı İsveç'te geçirdi. Burayla yani ana-
vatanla ilişkisinı hiç kesmez. Ya telefon eder ya mektup yazar,
ya birileriyle haber salar, hatırlar ve hatırlatır. Geçende bana bir
uzun çalar plak göndermişti. Bunu çalacak gramofonum var mı,
yok mu düşünmemisti. "Ben plağı göndereyim de o nastl olsa
çalar" demiştir Doğru düşünmüştû, plağı çaldım. Nasıl mı? Ora-
sını da ben söylemem.
Dün baktım İsveç pullu bir zarf posta kutusunda beni bekli-
yor. Açtım zarfı içinden bir şiir kitabı çıktı: "Allah ve Tango", Öz-
kan Mert. Kitap nerede basılmış, kim basmış bilinmiyor. Yalnız
bir "Türk sanatçıları dızisi" var, bir de kaşeyle basılmış "Yayın-
layan Özkan Mert" yazısı... İlk sayfayı çeviriyorum, karşıma "Ce-
mal ve Ölüm" çıkıyor. Özkan, Cemal'i çok severdi. Çok severdi
ne demek gekjiğinde önce bir Cemal'i arardı, sonra Refik Dur-
baş'ı. Başka aradıkları yok muydu? Vardı, dolu! Bunlann arasında
ben gelirdim. Cemal için nasıl iç geçiriyor, siz de okuyun: "Ölü-
yorum Tanrım dedin - ve öldün sevgili Cemal - Bildin öleceğinir
Tanrıyla sözleşmiştin - üstü kalsın dedin - üstü kaldı Cemal'.
Bir acının şiiriydi bu... Genç yaşta giden bir şairi genç bir şair
anlatıyor. Şairler ölmez, biliyomm. Bir kavganın içinden çıkar-
lar, bir sevginin içine girerler. Birden aklımdan Veysel geçti. Do-
ğu'nun çileletie doldurduğu Veysel Öngören. Beni Özkan Mert'te,
Ataol Behramoglu'yla, ismet Özel'le o tanıştırdı... Ankara'da, Sa-
karya Caddesi'nde şairlerin uğradığı bir içki evi vardı, orda. Ye-
rinde durmuyor, geçenlerde Ankara'ya gittiğimde baktım yıkıl-
mış. Yerine kocaman bir işhanı kondurmuşlar. Anılarımızın yeri-
nı ya bir işhanı ya bir gökdelen almıyor mu?
Ankara'yı tanıyamadım. Her anının yeri değişmiş, her anının
yerine bir anısızlık yerleşmış. Çocukluğumun, gençliğimin An-
kara'sı yok, yerıni başka bir kent almış.
Özkan'dan söz ediyorduk. Araya anılar girdi. Nasıl girmesin,
herkesin bir anısı vardır. Özkan'ın sevdıği şairlerden biri de Ce-
mal Süreya... Özkan Mert, Cemal'i seviyor.Peki, Cemal Süreya
Ozkan için ne düşünüyor? Günlüklerinin birinde (993. Gün) şun-
ları yazıyor:
"Mayıs çalkantıları / çıkarıyorum gömleğimi / Asıyorum bir sö-
ğüt dalına. / Bir nehir geçiyor / İçinden. Bir tramvaydan daha
büyük."
Ozkan Mert, kuşağı içindeki konumunu değiştirdi. Bir şeyleri
tersine çevirdi. Kuşağının dize ustaları arasında birinci sırayı ya-
kaladı; gercekten şiire müthiş bir açılışı var. Şiiri, dizeyı, imgeyı,
dünya konukluğunu nasıl yakaladı! Aslında ummuyordum o ka-
darını ondan. Her yanıyla gerçek bir şair karşısındayız.
Uzaklardan yazmış: 'Türkiye, şiirde, İsveç'ten daha iyi görü-
nüyor gibi geliyor bana.' Sevgili özkan, elbet öyle olacak, sen
varsın bir kera."
Şiirin iri kıyım ûstümüze üstümüze gelişini bir Özkan Mert'te
görürüm, bir de özdemir ince'de.. İkisinin şiire başlamalan göz-
lerimin önünde oldu. ikisinde de onlar doğru çıktılar, ne yalan
söyleyeyim, ben aldandım. Şimdi kükreyen şairlerin kuşağından
birer asian gibi görüyorum her ikisini de. Yılmadan, yonjlmadan,
usanmadan şiirin pıtıraklı yollarından aşıp geldiler.
Özkan Mert'in "Allah ve Tango"su elden bırakılamayacak bir
başucu kitabıdır. Canınız sıkıldıkça, içiniz ışıdıkça açıp okuya-
caksınız. Kitabın içinde bir delikanlının yurt nostaljisinden cihan
nostaljisine uzanan her duyguyu bulacaksınız.
''İstediğin yerden getir acılarını
ictiğimiz bulut renkli rakı
Adresimiz dünyadır."
Şiiri bulmak için yola çıkmışsa kişi elbetteki en iyi şiiri bula-
caktır. Örnek mi soruyorsunuz, işte Özkan Mert yücesinde du-
ruyor.
ÇAUŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YHMAZ ŞİPAL
"Baâ-Kur'a Girmem Zorunlu mu?"
SORU: 1987 yılından bo yana Sosyal Sigortalar Kunımo'nun
istege bağlı sigortalısıyım. Vakında, bir limited şirket ku-
rup şirket ortaklan arasında yer alacağım.
Limited şirket ortaklannın Bag-Kur sigortalısı olma-
lan gerekdgini biliyortırn. Ben, şirket kurulduğunda yine
istege baglı agortalıhgımı sfirdiirmek istjyorum. Konayn
danışbgım bir ilgili bana, yaptığtm işin Bağ-Kur sigor-
talısı olmamı gerektirdigini söyledi. Sosyal Sigortalar
Kurumu istege bagb sigortalısının, kesinükle Bag-Kur'a
girmesi gerekiyomms. Ancak bir işveren yanında çalı-
şan sigortalılann aynı zamanda Bag-Kur kapsamına gi-
ren bir işyeri açtıklannda Ba|-Knr kapsamıaa
alınmadıklannı söyledi.
Ben, istege bağlı sigortaya prirn ödememi siirdiiriir-
sem Bag-Kur'a girmem zorunlu rno? gw.
YA.NIT:Bag-Kur Yasası'nın 24. maddesi kimlerin Bağ-Kur kap-
samına alınacağr, kimlerin kapsam dışmda kalacağına ilişkindir.
Yasayla ya da yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulan Sos-
yal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Yasa-
sı'nın geçici 20. maddesine göre kurulmuş ve en az Sos)^ Sigortalar
Kurumu'nca verilen hakları ve aylıkları sağlayan özel emekli san-
dıklanna "prim veya kesenek ödeyenlerle bu tür kuruluşlardan ma-
Iflllük veya yaşlılık ayhğı ile daimi tam işgöremezlik geliri almakta
olanlar" Bağ-Kur kapsamına alınmazlar.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun bir işverene iş sözleşmesiyle bağh
olarak çalışan sigortalısına, 1) tş kazaları ve meslek hastalıkları,
2) Analık, 3) Hastalık, 4) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalan
olmak üzere, dört ayn sigorta kolu uygulanmaktadır. Primler de
bu dört sigorta kolundan, sigortalı ve işveren payı olarak, işyeri-
nin tehlike derecesine göre, ücretin % 33.5'i ile V» 39'u arasında
alınmaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun istege bağlı sigortalısı ise yalnız-
ca malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalan dalından sigortalı ve işve-
ren payı toplamı % 20 oranında prim ödemektedir. Bu durum
Bağ-Kur sigortalısı olmayı etkileyecek midir?
Bu sorunun yanıtı, Bağ-Kur Genel Müdurlüğü'nün 22.9.1987 ta-
rihli ve 279 sayılı genelgesinin 6. sayfasında verilmiştir.
"1479 sayılı kanun ve aynı kanunda değişiklik yapan kanunla-
nn 24. maddesinde yazılı sigortalı olma şartlanm taşımakla bera-
ber, kurumumuza tabi sigortalılığın başlayacağı tarihte veya daha
önceki tarihten itibaren diğer sosyal güvenlik kuruluşlan kapsa-
mında bulunanlann bu kuruluşlardaki sigortalıiıkları mecburi veya
istege bağlı olarak devam ettiği sürece Bağ-Kur Kanunu kapsamı-
na almmayacaklardııi'
Genelgede, zorunlu ya da istege bağlı sigortalı arasında bir ay-
nm yapılmamış ve her iki konumda prim ödeyenler Bağ-Kur kap-
samı dışında bırakılmıştır.
KAYBIMIZ
Ankara'da sevgili hocamız, İstanbul'da can dostumuz,
Av.Prof.Dr.
AKIN DÜREN'İ
kaybettik. Acımız sonsuzdur. Tüm sevenlerinin başı sağ
olsun.
Av. NEŞE YILMAZDEMİR - Av. ŞEYMA İNAL
- Av. ÖREN ALTMIŞYEDIOĞLU
ANMA
RECAİ
KALENDER
3. yılında seni daha da artan
özlemle anıyoruz.
ABLASI
MEDİHA AKYOL