22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 6 MAYIS 1990 Washingtorrtlan (2)... Küıtçe izni PKK'ya (Baştarafı 1. Sayfada) Bu sözlerin sahibi, ABD Başkanı Bush. Önceki gün Oklahoma Üniversitesi'nde ko- nuşan Başkan Bush, "askeri tehditler"in kaybolmaya yüz tuttugu bir dönemde, artık NATO'nun askeri değil, siyasal boyutunun ön plana çıkması gereğine işaret etmiştir. İlk bakışta bunun Türkiye açısından anla- mı nedir? Basite indirgenerek denilebilir ki: — Soğuk savaş boyunca Amerika ile iliş- kilerinde her zaman stratejik değerinin as- keri boyutunu kullanagelmiş otan Türkiye'- nin bu açıdan manevra alanının git gide da- raldığı söylenebilir. Acaba Başkan Bush'un Ermeni açıklaması bu durumun bir işareti mi? Türkiye'nin stra- tejik değeri azalmamış olsa Beyaz Saray'- dan böylesine birtutum sergilenebilir miydi? Amerikan diplomatik kaynakları bu yakla- şımı reddediyorlar. Onlara göre açıklamanın temelinde iç politika çıkartarı yatıyor. Başkan Bush'un Ermeni lobisine seçimlerde yaptı- ğı vaatler ve Ermeni oylarının ağırlık taşıdı- ğı California'daki valilik seçimleri. İşaret edilen bir başka ilginç nokta var: Türk-Amerikan ilişkilerinin Johnspn mektu- bu, silah ambargosu gibi çok daha sarsıcı olaytarı yaşadığını, Bush'un açıklamasının bunlann yanında hafif kaldığını, artık buna da bir oldu bitti gözüyle bakılıp daha fazla kurcalanmaması ve unutulması gerektiğini belirtmekteler. Amerikan dışişleri çevrelerine göre bu açıklama Türkiye'nin azalan stratejik ağırlı- ğı ile bağlantıiı kılınarak değerlendırmeler yapmak tümüyle zorlama olacaktır. Acaba? Öyle sanıyoruz ki soğuk savaşın henüz noktalanmadığı günlerde böyle bir açıklama Beyaz Saray'dan çıkmazdı, çıka- mazdı. Bugün çıkmış olması, VVashington'- un gözünde Türkiye'ye dönûk bir değişimin habercisidir. Şimdi ne olacak? Dünyanın sonu gelecek değil tabii. Önemli olan serinkanlı düşünebilmek, Tür- kiye'nin dünyada oluşan yeni dengeleri özenle değerlendirerek yeni bir ulusal gü- venlik politikası ve stratejisi kurabilmesidir. Johnson mektuplu, süah ambargolu gün- lerden gerekli derslerı çıkarabilmiş olduğu söylenemez Türkiye'nin. Eğer çıkarabilmiş olsaydı, dünyadaki saygınlığını, gücünü bu- gün arttırmış olur ve böylesine açıklamate- ra muhatap kalmazdı. O günlerden çıkarılması gereken başlıca dersler nelerdi? Her şeyden önce Türkiye'nin stratejik ağır- lığını ve Amerika'yla ilişkilerini tek boyutlu ol- maktan kurtarması gerekirdi. Sadece aske- ri boyuta dayalı bir ılişki yapısı, ister istemez tek taraflı bağımlılığa yol açtı. Oysa Türkiye, ekonomisint güçlendirirken, Amerika'yla iliş- kilerini de ekonomik ve ticari açılardan çe- şitlendirmek durumundaydı. Yıllar boyu yapılamadı bunlar. Bir ülkenin stratejik ağırlığının yalnız as- keri boyuttan oluşmadığı gerçeği sürekii unutuldu Türkiye'de. Güçlü bir ekonomiye, demokrasi ve insan haklarının damgasını vurduğu istikrarlı bir siyasal yapıya, zengin ve yaratıcı bir kültürel ortama sahip bir Türki- ye'nin, uluslararası arenadaki saygınlığı ve gücü bambaşka olurdu. Bu hedefe ne yazık ki hâlâ varamadı Türki- ye. Buna yaklaşabildiği ölçüde, hiç kuşku- suz stratejik ağırlığı da artacak, dış politika- da manevra alanı da genişleyecekiir. Çünkü öylesine bir coğrafyası vardır ki Türkiye'nin, güce ve istikrara sahip olduk- ça dış politikada kullanabileceği kartların sa- yısı da artacaktır. Ama bunları yapabilmek için öncelikle kendi evinin içini düzene sokmak durumun- dadır Türkiye. • Bunun dışındaki VVashington izlenimleri- mize gelince şöyle özetlenebilir Kıbrıs: Bugün için Denktaş ve Türk tarafı- nın uzlaşmaz bir havada gözüktükleri, oysa Vasiliu'nun bir şans olduğu... Türk-Yunan: Yunan Başbakanı Miçotakis'- le Davos ruhu benzeri bir diyaloğun müm- kün olabileceği, aksi halde esnek bir Miço- takis'li Atina'nın Türkiye'yi uluslararası plat- formlarda Papandreu dönemine göre daha çok sıkıştırabileceği... Kürt sorunu: Bazı kültürel haklann artık dü- şünülebileceği... Ortadoğu: Şimdilik sarkacın Avrupa'da ol- masının Ortadoğu ve Körfez'i arka plana it- tiği, ancak bunun geçici olduğu, Körfez'in petrol açısından ABD için yaşamsal önemi- nin sürdüğü, Türkiye'nin bölgeye dönük ro- lünün bu çerçevede biçimlenebileceği, Türk- israil ilişkilerinin gelişmesinin yararı... Sov- yetler'in Ortadoğu'dan çekiliyor olmaları ve Suriye'nin yüzünü Amerika'ya dönmeye başlamasının bölgede yumuşamaya katkıda bujunabilecği... insan haklan ve demokrasi: Bu konunun VVashington'un dış politikasında giderek ar- tan ağırlığı ve Dışişleri Bakanı Baker'ın dik- kati çeken bir formülasyonu: "Yeni bir de- mokrasi dönemine girilirken 'gerçekçiliğe kar- şı idealizm savlarının yerini artık idealizm artı gerçekçilik'/n alması gerektiği..." İslamcılık akımlan: Kemalistlerin bu konu- da aşırı duyarlı olmaları ile demokrasinin sı- nırları arasından geçen çizgi... * Dunya değişiyor. Acaba Türkiye değişmeden kalabilir mi? CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baştarafı l. Sayfada) Nedeni gayet açık. Son günter- deki konuşmalarında yüreğini ya- kan derdı Akdeniz'e döken TÖ, cumhurbaskanlığına alışamayanla- rı sayarken "kaçakçılaria havadan para kazananları" birinci sırada saymış. Söytedigi basına yansırken hemen aynı saatterde Kırıkkale'de- ki mitıngde göze çarpan pankart- ta "Siz demokrasiye, biz size alışamadık" yazjlıydı. Kalabalık za- man zaman bu görüşû seslendi- riyordu. TÛ, "halkın arasından çıktığını, halkla beraber olmaya çalıştığını" soytüyor. Oysa "halkın arasına çık- maktan, bir erken seçim yaparak halk iradesiyle birlikte olmaktan" köşe bucak kaçıyor. Köşk'te yedi yh h tamamlayacak formülleri bir bu- labilse, halk iradesine boyun eğ- mek zorunluğundan söz eden Er- dal ve Süleyman beyler yaya kala- caklar. örneğin gelecek Meclis'le oylan dağıtacak, TÖ'yü aşağıya in- direcek sayısal bıtitği önleyecek bir yasal düzenleme... Yedi yıl için ye- ter de artar diye düşünüyor. Ceket düğmelerini önünde ilikteyen hazı- roldaki 'bilım', 'ilim' adamlan, bu yönde harıl hanl çalışıyormuş, öy- le diyorlar. Çalışmalar ve ortam henüz krva- ma gelmediğinden kryı kentlehnde demokrasinin ana kurallarından söz ediyor. Bir kez seçildin mi halk ne derse desin kamuoyu dilediği kadar koro halinde "Grtttt" diye ba- ğırsın, isterse dürtya yıkılsın srya- Türk-Ermeni (Baştara/ı 1. Sayfada) yaşayan birçok Ermeni ailesi gi- bi Cumhurbaşkanı Özal da Ma- latyalı, resepsiyon sırasında Türk büyiikelçisi papağan gibi bilinen yolları tekrarladı. Ancak yine de avukal Mark Momjian ile Türk- Ermeni ilişkileri konusunda bir diyaloğu başlattı." Cumhurbaşkanı özal'ın, ko- nuşmasını yemekten sonra balo salonunda yaptığı da kaydedilen haberde, "Sayın Özal, Harvard'- da öğrendiği belirtilen akıcı tngi- lizcesiyle 40 dakika kadar konuş- tu. Konuşması sırasında ise Türk- iye'nin coğrafyası, nufusunun bii- yümesi, tanmsal sulama, ticaret dengesi, göç ile lngiltere. Fransa, özellikle Almanya ve Orta Avnı- pa ile SSCB gibi birçok konuya degindi. Ancak Amerika'daki Er- meni cemaati veya Senato'nun 212 sayılı tasarısına hiç deginmedi" denildi. Haberde, daha sonra somlara geçildiği belirtilerek, özal'a yö- neltilen toplam 5 sorudan 2'sinin Ermeniler tarafından sorulduğu da yer aldı. Otel dışında ise bu sı- rada Ermenilerin protesto göste- rilerinde bulunduklan belirtilen haberde, "Bunlar her zaman gö- riilen sloganlan attılar, bayraklan salladılar ve şarkılan söylediler. Türk bayrağının ABD ve Kana- da bayraklannın yanına asılma- ya çaltşılmasıyla zengin bir an ya- şandı. Bayragın ortaya çıkması oradakiler tarafından öyle bir lep- kiye yol açtı ki, bu bayraklar or- tadan kaldınldı. Bu belki proto- kole uymuyordu, ama Ermeniler için göstermelik de olsa bir zaferdi" denildi. İNSAN SICAĞI Erdal Atabek 4. bası 5000 lira (KDV içinde) sal geçımi sürdürdüğü şu aralar seçim neymiş diye soruyor. Uzak bir olasılık değil. Yakında ingiltere Türkiye'yi, Türkiye ise in- giltere'yi ömek gösterebilir. Geçen pazardan beri Thatcher TÛ'den, TÛ ise Thatcher'dan ders veilham ala ala batıdan doğuya demokra- si rüzgân estirerek bildikleri yollar ve gönül rahatlığıyla iktidarda ka- lacaklarını "müsterek bir tebliğle" ilan edebilirler. işçi Partisi oyJarı yüzde 4O'ları aşmış, bayan liderin yüzde 23'lere gümbürdemiş. Biz- de de TÖ, resmisi yûzde 21, gayri resmisi yüzde 13 dolayında. lngil- tere gibi siyasetçilerimizin sıkıştık- ça örnek aldıkları demokrasi beşi- girtde yerel seçim sonuçlarıyla er- ken seçime gidilmryorsa, yeni yet- me demokratik yasamıyla Türkiye tersine giıişimler yapabilir mi? Doğrusu insan meraklanıyor. 18 marttaki Çanakkale törenlerinde bizimki ile bayan lider "bu durumlan" acaba konuştular mı? Thatcher seçim ustası, geçen pa- zar başına gelenleri önceden gör- müştür. Başta Bush her devlet "dünya ahvali" üzerinde TÖ'ye da- nışıyor, bayan Başbakan ne yapa- cagını niçin TÖ'ye sormasın? O sa- kin sesiyle TÖ, bayan başbakana "Erken seçime kulağını tıka. Yerel seçimin genel seçim olmadığını sürekii soyte. Sürdür başbakanlığı" önerisinde bulunmuş olabilir. Dost- lar bugün için gereklidir. Biri batı- da kadın lider, ötekı doğuda erkek, baslanna bela yüksek enflasyonu. ağırlasan vergilerle çekilmez duru- ma gelen güncel yaşamı neden dert etsinler. Onlar halk değil ki dertleri, iktidan uzatmak. Her ikisi de halka karşın iktidar- da kalmakla "olanaksızlığı olana- ğa çevirme" mucizesini gerçekleş- tiriyor. Nobel'lere layık iki lider. Bi- zimki 1992'ye kadar iktidan sürdür- meye "azimli." Kuşkusuz orası ln- giltere, bakalım bayan lider ne ka- dar dayanacak? Kımi yazar ve çi- zerler Batı'yla bir türlü bûtûnleşe- mediğimizden yakınırlar. Bugünkü manzara bütünleşmenin dikâlâsı değil de nedir? Muhalefetimiz TÖ'nün buğday fi- yatı saptamasına kükrûyor. Bu, de- vede kulak. Devletin iç ve dış siya- setini dogrudan yönetene karsı, buğday fiyairyla karşı çıkmak? Köş- kün umursamayacağı, gülüp geçe- ceği cinsten eleştiri kınntısı. Gereği varmış gibi ANAP'ta sa- bahtan aksama hâlâ lider aranıyor. Lider Köşk'te oturuyor, olsa olsa şöyle munis, eli yüzü düzgün, ağ- zı iyi kötü laf eder biri bulunacak. Akbulut'un nesi var da Interstrate- ji çıkmış ortaya ANAP'lıların yûzde 39.8'inin Mesut Bey'i genel başkan istediğini açıklıyor. Mesut Bey de bayramda güneşe çıktığı Antalya 1 daki tatil köyünde yüzde 39.8'le bir mutlu, bir umutlu. Çevresini alan- lara lider olunca ANAP oytannın ar- tacağını söylüyor. ANAP'ın yüzde 39.8'i istiyorsa, yüzde 6O'ı Mesut Bey'e karşı de- mek. vakit zaman geldiğinde TÖ yüzde 6O'ı bir güzel organize eder- se Mesut Bey nasıl lider olacak? Bir de şu hesap var: Yüzde 39.8'in yarısı, akaryakıt bayiidir, ufak tefek kredi işjeri vardır, iktidarta çözeceği bir sürû işle uğraşır. Küçük bir işa- ret 39.8'in yüzde 20'sini alıp gotü- rür. Hele seçimde güçlü ANAP düşleri? iktidarın elden grrtiğini gö- re n ANAP'lıların yine yarısı haydi başka partiye, iktidar seçeneği ola- na! Dün çevreyi şöyle bir yokladık. Muhalefet der ki erken seçim en geç 91'de, 91 de. TÖ ve tabii iz sü- rücüsü Akbulut der ki 92'de, 92'de. Ağalarımın keyfi olsun diye bekle duri Demirel'den Özal'a: 'Agzına gözüne bulaştırdın 9 HAKKI ERDEM ANKARA/ŞANLIURFA — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirei, Cumhurbaşkanı Turgnt Özal'ın "Düsünüp taşınıp secsey- diniz. Daha başınızdayız" şeklın- deki sözlerinı eleştirerek "Vekâ- letle snre olmaz. Vani "Süre dol- madan gitmiyorum' denilemez" dedi. Demirel, özal'ın Cumhur- başkanı olarak tarafsız kalmayı da beceremediğine işaret ederek "Süre dolmadan gitmem diyen, devletin başında tarafsız olması gereken kişi, iktidar oldu, yapa- madı. Agzına gözüne bulaştırdı. Bugün de agzına gözüne bulaştırmıştır" diye konuştu. GAP'ın bu hızla 50 yılda tamam- lanamayacağını belirten ve iktida- rı ülkeyi çıkmaza sokmakla suç- layan Demirel, "Hükümet, 'Ni- san ayında fiyatlar yüzde 6.6 arttı' diye şenlik yapacak şekilde metn- nunsa Türkiye aglanacak halde" dedi. Demirel Şanlıurfa'da partisinin duzenlediği mitingde kendisini dinleyenlere üst üste iki kez "Alı- şacak mıanız" diye sordu ve alan- dan yüksek sesle "Hayır" yanı- tını aldı. DYP Genel Başkanı Demirel, üç günlük GAP gezisine dün baş- ladı. Gezi öncesi parti genel mer- kezinde bir basın toplantısı düzen- leyen Demirel, bugün dünyanın içinde bulunduğu şartlann Türki- ye'yi, her şeyi yeniden düşünme- ye mecbur ettiğini belirterek Şan- lıurfa gezisine Türkiye'nin bugün- kü sıkıntılanndan kurtulması ve yannlara daha güvenli bakması niyeti ve düşüncesiyle çıktıklan- nı söyledi. (Baştarafı 1. Sayfada) taviz olmayacağıru söyledi. Gü- neydoğu'nun Türkiye'nin bir nu- maralı sorunu olduğuna dikkat çeken tnönü, "Bu sorun, biziın icin tüm ülkenin demokrasi sonı- nudur. Türkiye üniter bir devlet- ÜT. Herkesin aynı dili konuşması gerekmez" dedi. lnönü dün git- tiği Diyarbakır'da da partililerin yoğun eleştirileriyle karşılaştı. lnönü 5 günlük Güneydoğu ge- zisine çıkmadan önce dün parti genel merkezinde bir basın top- lantısı düzenledi. "Silaha karşı si- lahla mncadele" sözünün, "hal- ka karşı mücadele" gibi yorunı- landığını söyleyen lnönü. "Sflahh mücadele silahlı insanlara, PKK - ya karsı olacakür, halkımıza karsı degil" dedi. Çağdaş devletlerin ül- kenin içinde farklı kültürleri ba- nndırdığını, bunu yaparken ülke- nin bütünlüğünü tehlikeye atma- dığını söyleyen SHP lideri, ana di- li Kürtçe olan insanların ana dil- lerini konuşmalannı engellemenin "raanevi bir baskı" olacağını kaydetti. tnönü, Kürtçe konuşul- masının serbest bırakılması duru- munda bunun PKK terörüne kar- şı bir taviz olmayacağıru savundu. lnönü, öğleden sonra uçakla geldiği Diyarbakır'da az sayıda partili tarafından karşılandı. SHP lideri belediye binası önünde ko- nuşurken, kalababk içinden bir kişinin, "Siz burayı ne yüzle getdiniz" sözleri duyuldu. Birkaç kişinin de "ynh" çektikleri işitil- di. Belediyeyı ziyaretınden sonra il örgütünün yeni binasım açan Inönü'ye partüiler soru ve eleşti- ri yönelttiler. Başka partilerce SHP'nin yanlış tanıtılmak isten- diğıni anlatan lnönü, "Biz kim- seyi Kürt, Tiirk diye ayırmıyoruz. Yanlış anlamalar ortaya çıkmıs- tır. Ben bunlan anlaUcagım" de- di. Bir partili, 7 milletvekilinin partiden ihraç nedenini sordu. Be- lediye Başkanı Turgut Atalay da, bu milletvekillerinin durumunun gözden geçirilmesini istedi. lnönü bunun üzerine esas konunun, "bir iki milletvekilinin haksızhga ug- raması değil, yöre halkının sıkınblan" olduğunu belirtti. "Neden Kürt milletvekillerini ih- raç ettiniz" sorusuna ise tnönü, "Disipline uymadıklan için ihraç edüdUer. Kürt olmakla, Kürtçe konnşmakla ilgisi yok" karşılığı- nı verdi. tnönü ihraç edilen mil- letvekilleri için, "Bugün partiye bagJıyız diye yazsınlar. Yann he- men partiye alınz. Ben bııraya bunlan konuşmak için geldim"- dedi. Bir partili Inönü'ye "Nedea cnmlıurbaşkaıunı desteklediniz" deyince SHP lideri, "Hayır, des- telüemedik. Yeterii oyu aldılar. ÜsteJik dognda bizden de daha çok oy akhiar ve cumhurbaşkanı- nı seçtiler" diye yarut verdi. GÜNEYDOĞU İZLENİMLERİ İnönü'nün sıkıntılı gezisi CELAL BAŞLANGIÇ DtYARBAKIR — Uçagın tekerlekleri Diyarbakır Havaalanı'ıun pistine değdiğinde duyulan merak do- ruğa çıkmıştı. SHP lideri Erdal lnönü ve beraberin- dekileri kaç kişi, nasıl karşılayacaktı Güneydoğu'da. > lnönü, dün parti içinde çok tartışılan bir geziye baş- lamıştı. SHP yönetim kadrolarında yer alanlar, İnö- nü'nün böyle bir dönemde Güneydoğu'ya gitmesine karşıydılar. Bölgede 7 milletvekilinin ihracıyla SHP'ye yönelen tepki, İnönü'nün kauldığı "rirve"nin ardın- dan 413 sayılı kararnamenin çıkması üzerine daha da yoğunlaşmıştı. İnönü'nün gezisine karşı olaıüar, par- tinin hazırladığı "Güneydogu RaponT'nun tamamla- nıp kamuoyuna du>-urulmasından sonra bölgeye gjdil- mesini savunuyorlardı. Ancak Inönü'nün "Y»nlış anlasıldık, gidip dogru- yu anlatacagım" ısran üzerine SHP, Güneydoğu'ya bugüne kadarki en büyük çıkarmasını yaptı. Uçakta Diyarbakır Milletvekili Fnat Atatay, Inönü'- ye içinde Lozan Anlaşması'nın metni bulunan bir dosya verdi. Atalay, "Annlık haklanmn korunması" ara-, başlığı altında yer alan, anlaşmanın 38 ve 39. madde- lerinin altını çizmişti. Çizili yerlerden birinde "Türk hükümeti. Türkiye'de oturan herkesin dil. soy ya da din aynmı yapılmaksızın hayatlannı ve özgüriükieri- ni korumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükiimleııir" diyordu. Diğer maddelerde ise "Herhangi bir Türk nyrugnnun gerek özel, gerek ticari basın ya da her çeşit yayın koaularında diledigi dili kullanabileceti" anJatılıyordu. tnönü'ye verilen dosyada SHP'li milletvekillerinin hazırladığı, "Güneydoğu ile ilgili diger behjeier de yer alıyordn." 7 milletvekilinin ihracıyla başlayan ve 413 sayılı kararnamenin yürürlüğe girmesine kadar geçen süreç, bölgede SHP'nin önemli ölçüde güç kaybına yol açmıştı. Bu nedenle bazı Doğulu milletvekilleri, tnö- nü'nün Güneydoğu gezisini "erken" bularak katılmak istememişlerdi. Geziden önce Güneydoğu'ya yönelik somut adımlar atılması görüşü ağır basıyordu. lnönü, bu görüşlere karşı cıktı ve dün beş gün sure- cek Güneydoğu gezisine başladı. Ancak, geziye çıkma- dan önce "bir somut ıdım" atmış ve Ankara'dan ay- rılmadan önce duzenlediği basın toplantısında bölge- deki sıkıntılar ve anadil üzerindeki baskılara değinmişti. tnönü, yanında Erol Çevlkçe ile bir saate yakın ge- ciken Diyarbakır uçağını beklerken, yurtdışmdan dö- nen Abmet Türk ile Atatürk Havaalanı'mn şeref sa- lonunda karşılaştı. SHP'den ihraç edilen Türk'e Çe- vikçe "Siz de bizimle gelin" dedi. tnönü de bu çagnyı "Tabii, UDö olur" diye destekledi. Ancak Türk, "Ge- Ursem bana yine 'kışkırtıa' derler" karşılığım verdi. İnönü ve Çevikçe de Türk'ün bu sözlerine, "Yok, ol- maz, Ahmet Bey'i eskiden biliriz, öyle feji zaten yapmaz" diyerek karşı çıktılar. Diyarbakır Havaalam'na inince de uçakta doruğa Urmanan merak giderildi. İnönU'yü alana girebilen bir- kaç yüz kişiyle, davul, zurnah bir folklor ekibi karşı- lamıştı. Alan dışındaki araç konvoyuna, SHP'nin se- çim otobüsü Güneş'ten yayunlanan coşkun müziğe kar- şın lnönü, çok değil yaklaşık bir yıl önce bu kentte ken- disine gösterilen ilginin yansını bile bulamamıştı. Bir- kaç kadın ve onlarca cocuk dışında insanlar "buz gibi" SHP konvoyunu iriiyortardı. Gözle görülür bir tepki olmasa da soğuk bir ilgisizlik vardı dün Diyarbakır so- kaklarında. tnönü'nün "sıkınülı gezi"si, bugün en zorlu etap olan Mardin-Midyat-ldil-Cizre ve Silopi'de sdrecek. Bakalım, SHP heyetini "Güneydogn'da kaç kişi, na- sıl karsıiayacak" sorularına verilen yanıt ne olacak. Her zanıma protesto (Baştarafı 1. Sayfada) Kurulu'nda bir konuşma yapan Maliye ve Gümriik Bakanı Adnan Kahveci, esnafın üretici firmala- ra karşı takındı^ı tavrı "saygıyla karşıladıgım" söyledi. Esnaf ve Sanatkârlar Konfede- rasyonu Başkan Vekili Cemal Tarcan da "Bundan sonra susma- yacağız, yapılan her zamda eyle- me baslayacağız. Bu olaya Türk esnaf ve sanatkânnın eylemi ola- rak bakılmalıdır" şeklinde konuştu. Cumhuriyet Ankara Bürosu'- nun verdiği habere göre Ankara'- da dün başlayan genel kurulda bir konuşma yapan Bakkallar ve Ba- yiler Federasyonu Başkanı Bende- vi Palandöken, "tzmir'de basla- tılan eylemin hiçbir politik yönü yoktur. Bunu, olayı saptırmaya çalışanlar ortaya atıyorlar. Bizim tek amacımız var; o da tüketiciyi keyfi zamlara karşı konımaktır" dedi. Palandöken, daha sonra genel kurula şu önergeyi sundu: "Haksız ve nedensiz yere yapı- lan zamlar ile hem tüketiciyi hem de esnafımızı rahatsız eden cola üreticilerinin Türkiye genelinde prolesto edilmesini ve Federas- yon'a baglı lüm derneklerin bu üriinleri satmamasına genel ku- nıica karar verilmesini arz ede- rim." önergede ayrıca, bundan böy- le "haksız zam yapan" yabancı sermaye, meşrubat sanayii, yağ, deterjan ve yabancı sigaranın Türkiye genelinde protesto edil- mesi, gerekirse satılmaması karan yer aldı. Genel kurula katılan delegele- rin çoğunluğu olumlu oy verince önerge kabul edildi. Maliye ve Gümriik Bakanı Ad- nan Kahveci de bakkallann cola fabrikalarına karşı takındıklan tavrı saygıyla karşıladıgım belir- terek şunları söyledi: "Bu fabrikalara durumu ince- lemesi için raüfettiş gönderece- gim. Eger bu alanda bazı haksız uygulamalar, tekelleşmeler varsa Irak'tan boru'ya (Baştaraft 1. Sayfada) mesinden sonra şeref salonunda karşıhklı iyiniyet dileklerini içeren açıklamalar yapılmadı. Akbulut ve beraberindekı resmi heyet, doğ- rudan Jadriya Sarayı'na hareket etti. Akbulut ile birlikte gelen ga- zeteciler ile işadamları ise Bağdat Al-Rasheed Oteli'ne yerleştiler. tki ülke arasmdaki resmi görüş- melere de Akbulut ve Irak Başba- kan Birinci Yardımcısı Taha Yasin Rarnazan arasında dün başlandı. Görüşmeler öncesinde konuşan Ramazan, Türkiye ile ilişkilerde sorunlar bulunduğunu dile getir- di. Ramazan, iki ülke arasmdaki ilişkilerin iyi düzeye getirilmesi için üst düzey temaslann gelişti- rilmesi gerektiğini söyledi. Rama- zan, "Güven konnsunda da daha KUTLU VE SARGEV: 'Engeller temizlenmelT TURAN YILMA2 ANKARA — Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) h'derleri Nihat Sargm ve Haydar Kutin, demokrasinin önündeki engeller temizlenmedikçe Türkiye'de siya- si istikrann sağianarnayacağını belirterek "Demokrasinin kuru- lup gelistirilmesi için diyaloğa açık olmak istiyonız" dediler. Türkiye'nin başta demokrasi, in- san hakları ve ekonomik sorun- lar olmak üzere çeşitli sonınlan- nın bulunduğunu da anırasatan Sargın ve Kutlu hiçbir siyasi gü- cün tek başına Türkiye'nin sorun- lannı çözemeyeceğjni ifade ettiler. Sargın ve Kutlu ANAP'ın gelece- ğinin de parlak olmadığını söyle- diler. Tutukluluklarının 900. günün- de tahliye edilen ve önceki gece Ankara Demetparkı'nda 1000 ki- şilik bir davetli topluluğuyla bir- likte yemek yiyen Kutlu ve Sargın geceyi avukatları Nezahat Gün- doğdu'nun evinde geçirdiler. Dün yabancı gözlemci ve gazetecilerle Türk gazetecilerin sorularını ya- nıtlayan TBKP liderlerinden Ni- hat Sargın önceki geceki yemek- te yaptığı konuşmasında, "Biz Türkiye'de yerinden oynamaz sa- nılan taşlan hep birlikte yerinden oynatak. Duvarian yıktık. dalga- lanmaz denilen toplumu dalgalan- dırdık. Insanlann degişebileceği- ni gösterdik. En önemli kazana- mız budur" dedi. Dünkü basın toplantısında so- rulan yanıtlayan Haydar Kutlu da demokrasinin yerleştirilmesi için muhalefet partÛeri ile ortak bir ta- vır içinde olacak mısınız sorusu- na şu yanıtı verdi: "tktidar ve Tiirkiye'deki diğer muhalefet partileri ile demokra- sinin kazanılması, korunması ve gelistirilmesi noktasında kuşkusuz ki bir diyalog içinde olmayı isti- yonız. Aslında böyle bir diyalog başlamıştır da. 141, 142 ve 163. maddekrin kakiınlması ve Komü- nist Partisi'nin kunılması yöniin- de oluşan konsensüs bunu göste- riyor. TBKP liderleri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın, bugün saat 10.30'da Fatih Ekspresi ile Anka- ra'dan tstanbul'a gelecekler. Kut- lu ve Sargın için saat 17.00'de Haydarpaşa Gan'nda TBKP'li- lerce bir karşılama töreni yapıla- cak. tki TBKP'li için akşam da Florya'da bir yemek verilecek. fazla açık olursak, daha başarüi olunız. Güven konusunda iki ül- ke de kendi söyleyeceklerini dost- ça ve açıkca soylemeli. Belki ara- mızda önce kimi problemler çıka- bilecektir. tlişkilerimizde diyalogla bazı hastahklan tedavi edebiliriz" dedi. Başbakan Akbulut da konuş- masında, iki ülke arasında sorun- lar bulunduğunu, bunlann konu- şularak, tartışılarak halledüebile- ceğini söyledi. Akbulut, "İki ül- ke arasmdaki istikraru ilişkiler, bölgedeki istikrann da devamına yardımeı olacaknr" diye konuştu. tkili görüşmede, su, nükleer top konulan başta olmak üzere, çeşitli sorunların ele alındığı öğrenildi. Taha Yasin Ramazan, akşam da Akbulut onuruna bir akşam ye- meği verdi. MisiHeme hazırlıgı Bu arada Irak'ın, "süper top"- un parçası olduğu şüphesiyle Hay- darpaşa Gümrüğü'nde el konul- duktan sonra cuma günü tngilte- re'ye gönderilen "bonı"lara kar- şılık, misilleme hazırlığında bu- lunduğu kaydedildi. Çarşamba günü başlayan ikili görüşmeler sı- rasında, Irak tarafının, transit ta- şımacılığı kesebileceğini Devlet Bakanı Işın Çelebi'ye bıldirdiği öğrenildi. Karara gerekçe olarak "Transit taşımacıhkta gümriik gö- revlilerine sadece konşimento gös- terilir. Mallar kontrol edilmez. Oysa Türkiye TlR'lan kontrol etti" görüşünün gösterildiği ifade edildi. Türk tarafının ise sözkonu- su TIR'ların konşimentolannın farklı olması nedeniyle kontrol ya- pıldığını ilettiği belirtildi. Irak'ın kesme tehdidinde bulunduğu tran- sit taşımacüığın yılda 3 milyon do- lar hacimli olduğunu da Türk ta- rafına hatırlattığı kaydedildi. Saddam'la göriişme yok Bu arada Başbakan Akbulut 1 un yann sona erecek gezisinin programında, Devlet Başkanı Sad- dam Hiiseyin ile görüşmenin bu- lunmaması dikkat çekti. Cumhur- başkanı Turgut Özal, başbakanlığı döneminde Irak'a yaptığı iki ge- zide de Saddam Hüseyin ile görüş- müştü. bu durumun engellenmesi, engel- lenernedigi lakdirde de çok adil bir şekilde vergilendirilmeleri ko- nusunda harekete gececegiz. Ge- rekirse vergilerini arttıracagız." Öte yandan il bazında faaliyet gösteren esnaf dernekleri yaptık- lan açıklamalarla kendi dernek- lerine bağlı esnafı protestoya ka- tılmaya çağnlıyorlar. Dün yaptı- ğı yazılı açıklamada meşrubat zamlarını keyfi olarak nitelendi- ren Konya Esnaf Dernekleri Bir- liği Başkanı Ali Kılıç zam karan- nın yeniden gözden geçirilmesini istedi. tstanbul'da bulunan çeşit- li dernekler de ortak bir yazılı açıklama yaparak aşırı zamlara karşı çeşitli tedbirler alacaklarını ve satışları durduracaklarını ka- muoyuna duyurdular. Bu arada Sosyalist Parti tzmir tl Sekreteri Mehmet Halil Güleç'in Cumhu- riyet Alanı Atatürk Anıtı önünde duzenlediği basın toplantısma ka- tılan bir grup SP'li 2 litrelik bir colalı içeceği anıtın önüne döke- rek zamları protesto ettiler. 1 Mayıs olayları 16 kişi daha tutuklandı tstanbul Haber Servisi — 1 Ma- >ıs günü tstanbul'da meydana ge- len olaylar nedeniyle gözaltma alı- nanlardan 1 l'i kız, 16'sı daha dün tutuklandı. Böylece, DGM'ye sevk edilen 97 sanıktan, tutukla- nanlann sayısı 40'a ulaştı. Tarlabaşı ve Güngören semtle- rindeki olaylar sırasında gözaltı- na alman 30 kişi, sorgulannın ta- mamlanması üzerine dün Siyasi Şube'den tstanbul DGM nöbetçi savcılığına getirüdiler. Sava tara- fından tutuklanmalan istemiyle sorgu hâkimliğine sevk edilen 30 sanıktan 16'sı tutuklandı, 14'ü ise tutuksuz yargılanmak üzere ser- best bırakıldı. Tutuklananlann Medet Başıbüyük, Hüseyin Uğur, Süleyman Özdemir, Mirali Go- nençel, Mürsel Önder. Sultan Yo- rnlmaz, Tülay Bakın, Gülümser Seyitcemaloğlu. Gülser Sargıgül, Filiz Karahan, Melek Tukur, Ni- lüfer Saliha Gen, Naciye Yıldınm, Şnkriye Erdem, Laike Salur ve Nesrin Koku oldukları bildirildi. önceki gün de DGM'ye sevk edi- len 67 kişiden 24'ü tutuklanmış- tı. Ankara'da ise Hacettepe Üni- versitesi Beytepe Kampusu'nda 1 Mayıs günü gözaltma alınan 20 öğrencinin sorgulan için DGM ta- rafından ek süre verildi. Ed er şehit MARDİN (Cumhuriyet) — Dargeçit'in Boğazönü ile Bostan- lı köyleri arasında devriye görevi yapan jandarma aracını pusuya düşüren PKK'h teröristler, iki eri şehit etti. Mardin'in Dargeçit ilçesine bağ- lı Boğazönü ile Bostanlı köyleri arasında devriye görevi yapan jan- darma aracıru önceki gün 18.30 sı- ralannda pusuya düşüren PKK'h teröristler, otomatik silahlarla ateş açtılar. Araçta bulunan Jandarma Onbaşı Satılmış Genç, olay yerin-, de yaşamını yitirdi. Jandarma eri tbrahim Akkuş da ağır yarah ola- rak kaldınldığı Diyarbakır Aske- ri Hastanesi'nde öldü. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Bu 55-60 bin Ermeninin bugünlerde çok önem verdikle- ri bir konu var: Patrik seçimi... Bugüne kadar patrik seçiminde şu yol izlenmiş: Seçimlerde Ermeni cemaati oy kullanır; biri ruhani, Tsi de dinsel kimliği olmayan Ermeniden oluşan "temsilciler kurulu" seçilirmiş. Seçilen ruhani delegeler kendi aralarmda "ruhaniler ge- nel kurulu"nu oluştururlarmış. Bu kurul, 5 kişilik aday liste- si hazırlar; "ruhani meclis" üyeleri ve "seçim müteşebbis heyetf'nden otuşan bir kurul da listeye son biçimini verirmiş. "Temsilciler kurulu" üyeleri, adları belirierven bu 5 ada- yın dışındakiler için de oy kullanabilirlermiş. Görülüyor ki patrik seçiminde iki dereceli sistem uygu- lanıyormuş; Ermeni cemaati de ilk seçmenler olarak oy kul- lanıyormuş. Hükümet, bu seçim sistemini değiştirmek istemiş. Ne yapmış? İlk seçmenler olan "Ermeni cemaati" yerine Ermeni "Vöof Seçim Komisyonlan"n\ yetkili saymış, böylece Ermeni va- krflarının mal varlıklarını yönetmek için seçilen vakıf yone- ticilerine, hiçbir yasada olmayan bir yetki tanınarak "patrik seçme yetkisi" verilmiştir. Uygulanmak istenen bu yeni sistem ile Ermeni cemaati, en doğal hakkı olan patrik seçiminde açıkça dışlanmıştır. Türkiye'de "ruhban okullan" kapanmıştır. Patrik adayı ola- bilecek piskoposlann bu nedenle Türkiye'de dinsel eğitim yapmaları olanaksızdır. Piskoposlar, eğitimlerini yurtdışın- da yapıyorlar. Hükümet, patrik adaylarının "babadan Türk vatandaşı olmalan" koşulu dışında, ayrıca "vatandaşlığı hiç kaybetme- miş olmak" koşulunu da arıyor. Bu koşullar, aday sayısını ister istemez indiriyor. Hükümet, aldığı son kararla patrik seçilme yaşını 35'ten 40'a da çıkanyor Bu kararla da patrik seçilmiyor, atanıyor! Çünkü bu koşullan taşıyan bir tek aday var: Sıvacıyan. Yasalannıza göre 30 yaşını bitiren herkes milletvekili adayı olabilir, ama 40 yaşını doldurmayan piskoposlar patrik adayı olamazlar! Patrik seçilme yaşı, 35'ten milletvekili seçilme yaşına ko- şut olarak 30'a indirilmesi gerekirken Srvacıyan'ın seçilmesi için yaş 35'ten 40'a çıkarılıyor. öteki aday Matufyan'ın yaşı 34. Matufyan, böylece seçi- me katılamıyor. Geriye Sıvacıyan kalıyor. Bu ne demektir? Bu açıkça "Sıvactyan'ı seçin" demektir. Laiklik "din ve devlet işlerinin ayn olması" biçiminde ta- nımlanır. Laikliği laiklik yapan özellik de devletin, çeşitli dirv ler ve mezhepler karşısındaki yansızlığıdır. Devlet, din işlerine kanşarak yan tutamaz, "Şunu şunu seçin" de diyemez. Bu gibi seçimlerde belli adaylann se- çilmesini sağtayıcı kayrtlar ve koşullar da öngöremez. Bırakın, Ermeni cemaati kendi patriğini kendi örf ve ge- leneklerine göre kendisi seçsin! IZMİR'denHIKMET ÇETIMKAY* Çevreye Sevgi Çemberi İZMİR — Çevre kirliliği Türkiye1 de ekonomik ve siyasal gündeme koşut yürüyor bir süredir. Çevre sağlığı insan haklarının yeni bir halkasını oluşturuyor Aylar önce başlayan Aliağa Gencelli'deki 'çev- re mitingi'ne bugûn bir yenisi ek- leniyor ve İzmir'den Aliağa'ya dek, çevre kirtiliğine yol açan termik santralların bir yenisinin yapımını protesto için 'insan zinciri' eylemi başlatılıyor. Yeşiller Partisi bu ilginç eyleme 'yeşil zincir', sosyaldemok- ratlar 'sevgi zinciri', gazeteler ise 'insan zinciri' adını veriyorlar. Bu arada Yeşiller Partisi'yle sosyalde- mokratlar arasında küçük de olsa sürtüşmeler çıkıyor. Yeşiller, yeşil zincir'in İzmir'den başlayıp Gencel- li'ye dek uzanmasını isterken sos- yaldemokratlar da Aliağa'dan Gen- celli'ye dek bir sevgi zincirinin ye- terii olacağı kanısını taşıyor. Anakent Belediye Başkanı Yük- sel Çakmur. 'insan zinciri' eylemi- ni Ege Belediyeler Biriiği adına dû- zenleme komitesinin başkanı. Çak- mur, 25 mayısta da Türkiye Bele- diyeler Biriiği Başkanı seçilirse bu tür eylemleri Türkiye genelinde gerçekleştirecek. Yüksel Çakmur, Gencelli Termik Sarrtralı'nın bugün ülkemizin en önemli krtlesel çevre hareketinin simgesi haline geldiğini vurgular- ken şöyle diyor: —Izmir halkı Gencelli Termik Santralı'na hayır diyor. Gencelli genç kalsın ıstıyor. Çünkü Gencelli Termik Santralı, turizm, tarım ve balıkçılıkla geçinen ve yörede ya- şayan 150 bin insanı ekonomik ka- yıplara uğratırken çeşitli sağlık risk- lerine de maruz bırakacaktır. Ha- va, toprak ve deniz kirliliği yarata- caktır. Evet, bugün Gencelli'ye dek uzanan bir insan zinciri' var... Sanatçılar, yazarlar, işçiler, ev ka- dınları, üniversite öğrencileri, be- lediye başkanları bu zincirin bir halkasını oluşturacak. Ancak sos- yaldemokratlarta Yeşiller'in arası biraz 'limoni' gibi gözüküyor. Ol- sun, böyle bir eylem Türkiye'de ilk kez gerçekleştığı için böyle 'limoni' gelişmeler doğal karşılanmalı. • * Çevre dostları soruyon Avustıırya (Baştarafı 1. Sayfada) rine resmi bir bildirim yapılmadı- ğını söylediler. Aynı çevreler, Avusturya'nın "Kürt meselesini" öne sürüp olaya siyasi bir boyut katmaya çalıştığını da belirterek "Türkiye'nin de elinde Avusturyai ya karsı kullanabileceği kozlar vardır" dediler. Edinilen bilgilere göre Milh' Sa- vunma Bakanhğı, Jandarma Ge- nel Komutanlığı ve Emniyei Ge- nel Müdürlüğü, 1989 yılınm son aylannda çeşitli mühimmat alımı için ihaleye çıktılar. Emniyet Ge- nel Müdürlüğü ve Jandarma Ge- nel Komutanhğfnın Kaleşnikof mermisi ve 5.56'hk tüfek mühim- matı alımı, Milh' Savunma Bakan- lığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel KomutanlığVnın 40 mm'lik bomba atar mühimma- tı için çıktığı ihaleye Avusturya, ABD, F. Almanya ve Fransa fir- maları katıldı. thaleler kapsamın- da 2 bin 800 adet 40 mm'lik bom- ba atar mühimmatı, 450 bin Ka- leşnikof mermisi ve 400 bin de 5.56'lık tüfek mühimmatı alımı planlanıyordu. Nisan ayında sonuçlanan ihale- leri Avusturya firmalan kazandı. —Sarrtralın ekonomik fizibilite- çalışması yapıldı mı? ÇED incele- mesi var mı? Resmi verilere göre Türkiye'de 1996 yılına dek kurulu güç olarak enerji açığı yok. O halde fazladan enerjiyi komşu ülkelere pazarla- mak için tanm alanlannı, turizm yö- relerini kirletmek, yok etmek paha- sına nive böyle bir girişime gerek- sinim duyulmuştur? TV'de bu ko- nu sık sıktartışılmıştır. TRT, ne ya- zık ki özel fabrika, mezbaha vs. gibl yerlerin çevreyi nasıl kirtettiğini, in- san sağlığını ne denli etkilediğini verirken Gencelli konusunda taraf olmuş. termik santralları övücü ya- yın yapmıştır. Yine bir açıkoturumda Prof.Dr. Aysen Mûezzinoğlu, Gencelli'de kurulacak termik sarrtralın çevre et- ki değerlendirmesi (ÇED) yapılma- dığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı'nın yüzüne karşı söylemiştir. Bugün Yatağan gerçeği ortaday- ken Aliağa Gencelli'de termik sant- ral kurulması için direnen siyasal iktidann çevre kirliliğine tşık yaktt- ğı bu uygulamayla ortaya çıkıyor. Bir yandan Çevre Koruma Karar- namesi, öte yandan Gökova'da o güzelim çam ormanlannın arasına termik sarrtral kumlurken, ANAP'lı belediye başkanlarının deniz kıyv larındaki tapulu alanlannı kurtar- mak için giriştikleri Çevreyi koru- yalım, denizieri kırletmeyelim' ka- mpanyası bir kandırmaca değil de nedir? TRT bakalım 'insan zinciri' prc- testosunu verecek mi? Çünkü 'Denizler Kirteniyor' ve Çevre Sağlığı' programlan hazır- layan TRT'nin Gencelli'deki Ter- mik Santrala Hayır' kuşağında yer alan 'insan zinciri' eylemini uzun uzun vermesi gerekir. Bugün izmir'den Aliağa Gencel- li'ye dek uzanan bir insan zinciri var. Adı yeşil de olsa, sevgi de ol- sa bu zincirin halkalarını oluştur- mak için Cumhuriyet Alanı nda bu- luşmaya ne dersiniz? Dünkü 'Kırmızı Lambalar' yazı- sında son paragrafta yer alan "Türk demokrasisi kaç yaşında" tümcesi, "Türkiye'de demokrasi kaç yaşında" olacaktır Düzeltiriz. (H.Ç.) Kaleşnikof mermisi ve 40 mm'lik bomba atar mühimmatı iha- lesi, Avusturya'nın Hirtenberge, 5.56'hk mühimmat ihalesi de yi- ne Avusturya'nın Arges firmala- rında kaldı. Avusturya hükümeti, ihaleleri kendi firmalannın kazanmasına karşm "sürpriz" bir kararla Türki- ye'ye mühimmat satışmı yasakla- dı. Konu geçen aylarda Türkiye'yi ziyaret eden Avusturya tçişleri Ba- kam'na da iletildi. Avusturya tçiş- leri Bakanı konuyu Avusturya Dı- şişleri Bakanı ile görüşeTek çözü- mü yolunda çaba harcayacağmı belirtti. Bu arada Avusturya tnsan Haklan Komisyonu Başkanı Dr. Holzinger satılacak mühimmatın Güneydoğu Anadolu'da Kürtler'e karşı kullanılabileceğini belirterek Avusturya hükümetine etki yap- maya çalıştı. Bu gelişmeler sonu- cunda da önceki gün Avusturya firmalarının Türkiye'deki temsil- cilerine "sözlü" olarak "Sadlacak mühimmatın Güneydoğu Anado- lu Bölgesi'nde Kürtler'e karşı kul- lanılma ihtimali olduğundan Türkiye'ye silah satışı durdurul- muştur" denilerek ihaleden çe- kilmeleri istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle