22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 DIŞ HABERLER 26 MA YIS 1990 RUSYA FEDERASYONU BAŞKANLIK SEÇİMİ Yeltsin'in önüaçıldı YELTSİN — Başkanbğın en güçlü adayı. GORBAÇOV — Destekkdigi aday çekiMi. Rusya Federasyonu başkanlık seçiminde Gorbaçov'un adayı Alexander Vlosov yarıştan çekildi. Vlosov'un çekilmesi ile radikal refo.rmcu Yeltsin'in başkan seçilme şansı arttı. Dış Haberier Servisi — Sovyetier Birli- ği'nin en büyük cumhuriyeti olan Rusya Fe- derasyonu Devlet Başkanlığı seçimlerinde, Başkan Gorbaçov'un desteklediği Alexan- der Vlasov'un adaylıktan çekilmesi üzeri- ne radikal reformcu Boris Yeltsin'in, Dev- let Başkanı seçilme şansı arttı. Vlasov dün Rusya Federasyonu Parla- mentosu'nda yaptığı ve şok etkisi yaratan konuşmasında, "Koşullar bir tercih yvpma- mı gerektiriyor. Adaylıktan çekiliyorum" dedi. Vlasov'un adaylıktan çekilmesi üzerine seçilme şansı büyük ölçüde artan Boris Yelt- sin'in en güçlü rakibinin sertlik yanlılann- FEDERAL ALMANYA Aşırı sağcı lider istifa ettiCumhuriyetçi Parti lideri Franz Schonhuber dün parti genel başkanlığından istifa etti. Hitler döneminde SS subayı olan Schonhuber, yabancı düşmanlığımn bayraktarlığını yapmakla tanınıyor. BONN (AA) — Federal Almanya'da aşı- rı sağcı Cumhuriyetçiler Partisi lideri Franz Schonhuber, parti başkanlığından istifa et- ti. Bonn'da dun bir basın toplantısı duzen- leyerek parti genel başkanhğından istifa et- tiğini açıklayan Schonhuber, partisinin ya- pılacak ilk kongresinde genel başkanlığa ye- niden adayhğını koyacağını bildirdi. Partisinin Bavyera eyalet örgütü içinde meydana gelen görüş aynlıkları nedeniyle istifa etmek zorunda kalan Franz Schon- huber, yaklaşık iki yıl önce Hıristiyan Sos- yal Birlik Partisi'nden (CSU) aynlarak Cumhuriyetçiler Partisi'ni kurmuştu. Hitler dönemindeki SS subaylığı ve ya- bancı duşmanlığını körükleyen açıklama- lanyla kısa sürede ünlenen Schonhuber, ya- bancı duşmanlığını seçim malzemesi yap- masına rağmen, girdiği tüm eyalet seçim- lerinde başansızlığa uğramıştı. Schonhuber'in Bodrum'da villası bulu- nuyor. dan tvan Polozkov olduğu belirtiliyor. Gözlemciler, Yeltsin'in Rusya Federasyo- nu Devlet BaşkanlığVna seçildiği takdirde, Başkan Gorbaçov'u güç durumda bıraka- bileceğini belirtiyorlar. Bilindiği gibi Yelt- sin, Gorbaçov'u sert biçimde eleştiriyor. Rusya Federasyonu Sovyetier Birliği'ne dahil 15 cumhuriyet arasında en büyük ve güçHi olanı. Sovyetier Birliği'nin 286 mil- yonluk nüfusunun 147 milyonu Rusya Fe- derasyonu'nda yaşıyor. VUsov'un yanştan çekilmesi üzerine Yelt- sin'in en güçlü rakibi olarak sahnede kalan muhafazakâr lvan Polozkov, dün Rusya Parlamentosu'nda yaptığı komışmada, pa- zar ekonomisine geçmeye karşı çıkarak "Sovyetier Birligi sosyalist bir tercih yaptı; bu tercihinin dognıltusunda gitmeye devam etmelidir" dedi. Boris Yeltsin yaptığı konuşmada cumhu- riyetin sorunlarma çözümü ille de sosya- lizmde aramanın gerekmediğini söyledi. Ra- dikal reformcu, Başkan Gorbaçovia da ça- tışmak niyetinde olmadığını soyleyerek şöyle devam etti: "Ben başkan seçilirsem onunla bununla çekişmek degil, iş yapmak istiyo- rum. Başkan Gorbaçov ve hiikümetle diya- log ve işbiriiginden yanayım." Yeltsin'in konuşması parlamentodaki mil- letvekilleri tarafmdan coşkulu biçimde al- kışlandı. Milletvekilleri Alexander Vlasov'- un çekilmesinden sonra Yeltsin'in devlet başkanı seçilme sansının büyük ölçüde art- tığını belirttiler. ABD Bush: Litvanya zirveyi gölgelerABD Başkanı, Washington'da Mihail Gorbaçov'la yapacağı zirvede Litvanya'mn sorun olacağını söyledi. Dış Haberier Servisi — ABD Başkanı Ge- orge Bush ile Sovyetier Birliği Başkanı Miha- il S. Gorbaçov arasında 30 mayıs - 3 haziran tarihleri arasında yapılacak olan zirve yakla- şırken Başkan Bush, Baltık sorununun zirve- yi gölgeleyeceğini söyledi. Bush, zirve toplan- tısında Litvanya sorunu ve iki Almanya'nın birleşmesi konularının çözüme ulaşacağını sanmadığını da vurguladı. •ABD Başkanı George Bush, önceki gün Be- yaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında 30 mayısta başlayacak olan zirvenin Kremlin yanetiminin Baltık krizi nedeniyle sorunlarla başlayacağım söyledi. Zirvenin bu sorunlar ne- deniyle golgeleneceğini savunan Bush, Litvan- ya'nm bağımsızlığı konusunun, zirve sırasın- da çözumlenmesini beklemediğini belirtti. BBC Televizyonu'na da bir demeç veren Bush, "Zirve, Litvanya'nın bağımsızlığı konusunda verdiğimiz destegi yinelememiz için iyi bir fır- sal olacaktır" dedi. Başkan Bush, silahsızlanma konusundaki soruları yanıtlarken ABD ile Sovyetier Birli- ği'nin benzer görüşler taşıdıklarını savunarak bu konuda iyimser olduğunu söyledi. Kimya- sal silahlar konusunda zirveden olumlu bir so- nuç çıkmasını beklediğini açıklayan Bush, "Konvansiyonel silahlar konusunda da ilerle- me kaydedeceğimizi umujorura" dedi. Bush, Sovyetier Birliği'nin iç sorunlannın nükleer si- lah indirimi görüşmelerini etkilememesi gerek- tiğini soyleyerek Başkan Gorbaçov'un daha en az bir yıl iktidarda kalmasını umduğunu be- lirtti. Bush, konuşmasında Gorbaçov'u, "Özellikle insan haklan ve özgtirlükler konu- sunda Doğu Avrupa'ya buyuk olçude değişik- likler getiren insan" olarak nitelendirdi. George Bush, zirvede ele ahnacak konula- nn en önemlilerinden birinin, Birleşik Alman- ya'nın NATO'ya üyeliği konusunun oluştura- cağını söyledi. Alman ZDF Televizyonu'na bir demeç veren Bush, zirve sırasında Gorbaçov'u, Almanya'nın NATO'ya katılması için ikna et- meye çalışacağını belirtti. George Bush şöyle dedi: "Tarihsel olarak SSCB, NATO'yu bir düş- man gibi göriıyor ve biz de SSCB'yi bir düs- man gibi göruyoruz. Benim gönişiime görc bugün artık düşman, istikrarsızlık, geleceğin açık olmaması ve birbirine guvensizlik kavramlandır" dedi. Bush, televizyon muhabirinin, bu ay sonun- daki zirvede Sovyet liderini Birleşik Alman- ya'nın NATO uyeliği konusunda nasıl ikna edeceği yolundaki sorusuna şöyle yanıt ver- di: "Sayın Gorbaçov'u, Birleşik Almanya, ABD'nin varlıgı ve Birleşik Almanya'nın NA- TO'ya tam üyeliginin SSCB için bir tehdil oluşturmadıgına ikna etmenin benim için bir gorev olduğunu hissediyoruın. SSCB. şu an- da soylediklerime katılmıyor. Sovyet liderini .Almanya'nın birligi konusunda genis kapsamiı bir tarüşma içine çekmeye çalışacagım." Bütün Renkler Hızla Kirieniyordu... (Baftarafı 1. Sayfada) yon turist geltr Pamukkale'yi görmeye. Yıl- da 35 milyon dolar döviz getirdiği hesapla- nıyor Pamukkale'nin. Işte biz şimdi bu beyaz cenneti karar- tıyoruz. Nasıl mı? Denizli'de yapılan bir sempozyumda da vurgulandığı gibi, turist çekelim diye yapılan plansız programsız turistik tesislerle; traver- tenlere akan suları başka alanlarda, başka amaçlarla kullanarak; elimizin altındaki bu eşsiz doga harikasına, başka yörelerde yap- tığımız gibi hoyratça davranarak... Geçenlerde Federal Almanya'nın en bü- yük turizm şirketlerinden TUİ'nin önde ge- len bir yetkilisi, gazetemizde yayimlanan de- mecinde, "Pamukkale'de yaptığınız tesisler, burayı karartıyoc, bu eşsiz doğa harikasını kurtarmalısınız" diyordu. Ne acıdır ki, çogu kez yabancı gözlemci- lerde tanık dunan duyarlığı, ülkemizdeki pek çok yetkili kişi gösteremiyor. Pamukkale'de yaşanan kararma olayını uzmanlar, özellikle buraya akan suyun tanm alanlarıyla turistik tesislere kaydınlmasına bağlıyorlar. Su azalınca, travertenlerin biyo kimyasal yapısı bozuluyor. Yosun ve bitki- ler, kendi renkleriyle gün ışığına çıkınca, be- yazlığın içinde kara iekeler gitgide çoğalıyor, büyüyor. Kararmanın başka nedenleri de var tabii: Suya karışan atık maddeler... Yasak olma- sına karşın travertenlerde ayakkabıyla dolaş- mak... Karbondioksit gazının eksilmesi... Pamukkale kurtarılabilir mi? Gelecek kuşaklara bu eşsiz doğa harika- sını, "Bakm biz koruduk, siz de değerini bilin" diye bırakabilecek miyiz? Yoksa Pamukka- le bir gün Karakale'ye dönüşüp kitaplarda, gazete koleksiyonlarında ve fotoğraf albüm- lerınde kalan nostaljik bir güzellik halıne mi gelecek? Henüz geç kalınmış değil. Ama bu tür kurtarma olaylarında ya top- lumsal tepki çok geç kaltyor ya da yetkilile- rin vurdumduymazlığına ve yörede bu işler- den kısa vadeli çıkar sağlayan kişilerin kör girişimciliğine kurban ediliyor. Yöneticilerimiz uyuyor mu? Bu slogan, ülkemizde reklam spotlarına dek girmiştir. Yetkililere dönük çağnların na- sıl boşlukta kaldığını gayet güzel anlatır. Bize öyie geliyor ki yönetıcileri uyandırma- nın, uyarmanın en etkili yolu, yöre halkının soruna sahip çıkmasıdır. Güzel karşı atakta İş yasaları için 6 hafif makyaj 9 (Baştorafı 1. Sayfada) devlet bankalanna yatırmala- nm öngörüyor. Sendikalara, ban- ka kurma yetkisi verilmesi kabul edilirse bu hüküm değiştirilebilir. Madde 54 (Grev hakkı ve lo- kavt): Grev ve lokavtın ertelendiği durumlarda, ertelemenin sonun- da uyuşmazhğın yüksek hakem kurulunca çözülmesine ilişkin hü- küm kaldırılabilir. 1LO da bu maddeye, zorunlu tahkim kuru- munun yasallaştırılması nedeniy- le, toplupazarlık ilkelerine aykın olduğu için karşı olduğunu açık- lıyor. Madde 128 (Kamu hizmeti gö- revlileriyle ilgili genel ilkeler): KlT ve kamu hizmetleri görevlerinin memurlar ve diğer kamu görevli- lerince yapılabileceğine ilişkin hü- kümde, diğer kamu görevlileri sözcuğü tartışmalı hale gelmiştir. Maddeden çıkanlabilir. Hükümet ve üniversite öğretim üyelerinin; sendikalar ile toplu iş sozleşmesi, grev ve lokavi yasala- nnda üzerinde durduklan değişik- lik önerileri de şunlar: Sendikalar yasası "Yasa uyarınca, çeşitlı suçlar- dan mahkûm olanların sendika kurucusu olamamalan hükmü yer alıyor. tş hukukçulan, bu hük- mün ceza yasasında öngörülen yaptırımİPr dışında, bir başka ce- za öngörmesi yüzünden hukuk il- kelerine aykın olduğu düşünce- sindeler. —Sendika yöneticiliğinin en çok üst üste 4 dönem yapılabile- ceğine ilişkin hükmün tümüyle or- tadan kaldırılması isteniyor. Ay- rıca sendikacılann, kamu kurum ve kuruluşlarının yönetim ve de- netim kurullannda görev almalan halinde, sendikacılık görevlerinin sona ermesine ilişkin hükmün de kaldırılması düşünüyor. —Sendika merkez yönetim ku- rulunda görev alabilmek için ön- görülen 10 yıl bilfiil çalışma ko- şulu, anayasada değişiklik yapıla- bilirse, yasadan çıkanlsın. —Emekli işçilerin sendika üye- liğinin düşmesi, emekli sendika- cılann da yönetici olamamaları- na ilişkin hüküm, zaten son yapı- lan değişikliklerle işlevini yitirmiş- tir, kaldırılsın. —Sendikalann uluslararası ku- ruluştan çekilmesi için ahnacak bakanlar kurulu karanna karşı yargı yolu açılsın. —özel öğretim kurumlannda çalışanlara sendika hakkı tanın- sın. Banka ve sigorta işlerinde ça- lışanlara getirilen sendikaya uye olma kısıtlaması daraltılsın. —Anayasada uygun bir deği- şiklik yapılabilirse, sendikalara banka kurma olanağı tanınsın. —Eski sendikacılar ve emekli sendikacılara, en çok üst Uste 4 dönem seçilebilme ön koşulu ne- deniyle, ek seçilme dönemleri ta- ruyan geçici 4. madde kaldırılsın. Toplu iş sözleşraesi, grev ve lokavt yasası Sozleşmesi teşmil edilen sendi- kaya, teşmilden yararlanan işçi, dayaruşma aidatı ödesin. —Üniversite öğretim üyeleri, gerek Türk-lş, gerekse TÎSK ta- rafından kaldırılması istenen res- mi arabuluculuk kurumunun ça- lışmaması nedeniyle kaldırılması istemi karsısında, bu kurumun ye- rine yeni bir sistem oturtulamaya- cağı kanısmdalar. Bu yuzden res- mi arabuluculuk kurumunda bir değişiklik yapılması düşü- nülmuyor. —Grev yasaklanndan yalruzca, TBMM'de 1988 yılında yapılan değişiklikler sırasında, bir önerge ile yasak kapsamına alınan termik santrallan besleyen linyit üretimi yapan işçilere veniden grev hak- kı verilsin. —Anayasada değişiklik yapıla- bilirse, 60 günlük grev ertelemesi sonunda, yüksek hakem kurulu- na gitme zorunluluğu kaldınlsın. —Yasa uyarınca, grev ve lo- kavt süresince işçiler, işverenin sağladığı konutlarda, ancak 90 gün oturabiliyorlar. Bu madde değiştirilerek işçilerin grev boyun- ca, işverenin sağladığı konutlar- da oturabilmeleri sağlansın. —Yasa dışı grev halinde, işve- renin uğradığı zararlar, işçi tara- fından karşılanıyor. Burada, so- rumluluk ışçiden alınarak işçi sen- dikasına yüklensin. —Grup sozleşmesi yapılabilme- si yasallaştırılsın." Türkiye'nin ısrarla sorgulandığı 98 sayılı "örgiiUenme ve topln pa- zariık hakkı" sozleşmesi nedeniy- le bu yıl ILO (Uluslararası Çalış- ma Örgütü) gündeminde olma- ması nedeniyle, üniversite ve hü- kümetin ortaklaşa sürdürdüğü söz konusu çalışmalann, haziran or- talarında tatile girecek olrn TBMM'ye bir tasarı olarak gel- raesi beklenmiyor. Ancak, gelecek yıl Turkiye'nin, 98 sayıh sözleş- rae nedeniyle ILO gündemine gir- mesine mutlak gözüyle bakıldığın- dan, bu çalışmalann gelecek ya-; sama döneminde ele almabilece- ğinden söz ediiiyor. diri de benimdir." Dışişleri Bakanlığı'nın, Bush- Özal kriptolannın basına sızdırıl- ması olayında soruşturma yürüt- memesi halinde de büyük suçla- malara hedef olacağını savunan Ali Bozer, olayla ilgili sorgulama- dan haberi olup olmadığı konu- sundaki bir soruya, "Buniann hiç- birisi önemli degil" karşüığıru ver- di. Bozer şöyle devam etti: "DtsisJeri Bakanlıgı. kriptonun dışanjv intikal etmesinde kendi- ne düşen görevi yapmıştır. Tahki- katı icra etmiştir. Böyle bir sonu- cun çıkacagını hiçbir arkadaşımız da tahmin etmiyordu. Şuna inan- manızı isterim ki, böyle bir ifade karsısında butün arkadaşlarıın fevkalâde muteessir olmuşlardır. Bu işin bu şekilde değerlendiril- mesi beni de üzuyor. Kimsenin ar- zu edecegi bir sonuç degildir." Dışişleri Bakanı Ali Bozer, bir devlet komplosuna ınanıp inan- madığı yolundaki soruyu da, "Öy- le şey olur mu? Sizi böyle bir komploya alet etmek isteseler da- hi kolay kolay razı olur musunuz? Boyle bir komplo birkaç kisiyi bir- den içeriyor. Böyle bir şey bahis konusu degildir" diye yanıtladı. Demirel: Olay mecrasında IBaştarafı 1. Sayfada) içerisinde TBMM Ge- nel Kurulu'nda görüşülme şansı bulunmadığına dikkati çekerek "Meclis araşürması önergeleri gündemde sıraya giriyor. Önü- müzdeki yıl görüşiilecek olan Meclis araşürması önergesi akni- alitesini kaybeder. Bu nedenle gensoru üzerinde dunıyonız" şek- linde konuştu. SHP Grup Başkanvekili Kum- baranbaşı. gensorunun Başbakan Yıldırım Akbulut ya da Güzel'in iddıalarında adı geçen bakanlar- dan hangisi hakkında verileceği- ne henuz karar vermediklerini de ifade etti. DYP Grup Başkanvekili Kök- sal Toptan ise Güzel'in iddialan- na ilişkin ANAP grubunun tavn- nı beklediklerini belirterek "Ge- tirilecek gensoru ya da Meclis araştırması önergesinin dışında kalamayız. Bu konudaki önerge- lere destek oluruz" dedi. Toptan, Meclis araştırması önergesi ile kısa zamanda sonuç almanın mümkün görülmediğini, gensoru önergesinin yol açacağı siyasi sonuçların da dikkatle in- celenmesi gerektiğini sözlerine ek- ledi. Hedef Arif Yüksel Kamuoyunda "kripto davasj" olarak bilinen davadaki "iki başlıgın" 29 mayısta tstanbul Bozer: Dışişleri görevini (Baftarafı 1. Sayfada) Dışişleri Bakanlıgı şehitlerini "OUbilir. Sayın Hasan Celsü anma töreninde, Bakan Ali Bozer Güzel'in görusleridir. Bunu say- başta olmak üzere diğer yetkililer- gıyla karşılıyorum. Ancak mıisa- le fazla konuşmadığı dikkat çeken ade ederseniz, işin ciddiyetinin ve Müsteşar Tugay Özçeri ise Hasan istifa gerekip gerekmediginin tak- Celal Güzel'in suçlamalan ve Hande Mumcu'nun ifadesi konu- sundaki sessizliğini sürdürdü. Tö- rende renkli camlı gözlük takan özçeri'nin, Ali Bozer'in eşi ve ken- di eşiyle sohbet ettiği ve gazeteci- lerden uzak durduğu gözlendi. DGM'de yapılacak duruşmada sonuca bağlanması bekleniyor. Görüşme tutanaklarının Güneş Gazetesi'nde yayımlanması üzeri- ne harekete geçen tstanbul DGM Savcılığı'nca Alev Er ve Uluç Gürkan hakkında soruşturma başlatümıştı. Istanbul DGM Sav- cılığı, soruşturma uyarınca Gür- kan'm ifadesinin alınması için Ankara DGM Savcılığı'na tali- matgönderirken aynı konuda An- kara DGM Savcıhğı da harekete geçmişti. Bu gelişmelerin ardın- dan, aynı konuda hem Istanbul DGM'de, hem de Ankara DGM'de iki ayn dava açılmıştı. Istanbul 2 No'lu DGM'nin, 29 mayıstaki duruşmada, dava ko- nusu olayın "basın yolnyla gizli malumab ifşa etmek suçn"na iliş- kin bölümunde kendisini yetkili görmesi halinde, ortaya çıkan "iki baslılık" sürecek. tstanbul DGM'nin, bundan hareketle, da- vanın tümünün kendisinde görü- len dava dosyası ile birleştirilme- si yönünde bir karar alması halin- de ise ortaya bir "görev aynşmazuğı" çıkacak. Bu görev uyuşmazlığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce çözüme kavuşturula- bilecek. tstanbul DGM'nin, An- kara DGM'nin aldığı karar doğ- rultusunda yetkili mahkeme ola- rak bu mahkemeyi görmesi halin- de ise ortaya herhangi bir sorun çıkmayacak ve yargılama bütü- Öte yandan DYP Genel Başka- nı Siileyman Demirel, Güzel'in açıklamalannın anımsatılması üzerine, "Olay kendi mecrasında devam ediyor" demekle yetindi. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ise yoneltilen soruları yanıtsız bıraktı. ANAP Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş, Hasan Celal Güzel'in Başbakan ve bazı bakanlan suç- layan açıklamasından sonra par- tinin bu konuda herhangi bir gi- rişiminin bulunup bulunmayaca- ğına ilişkin soruları yanıtlarken şunları söyledi: "Olayda partiyi ilgilendiren bir dunım yok. Bu. kişiler arasında özel bir sorun. Üstetik mahkemeye yansımış. Mahkemeye yanamış bir konu hakkında prensiptir, ko- ouşulmaz." Haksızlı^a kanıın koruması • ANKARA (AA) — Görevleri sebebiyle haklannda kamu davası açılıp mahkeme sonunda beraat eden memurların, avukathk ve mahkeme giderleri kurumlarınca karşılanacak. 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'na bir madde ekleyen kanun, dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre kanun kapsamına giren ve görevleri sebebiyle haklannda kamu davası açılıp da beraat edenlerin vekalet verdikleri avukata, avukathk asgari ücret tarifesine göre ödedikleri ücret ve belgelendirilmiş olmak kaydıyla dava ile ilgili yaptıkları masraflar kunımlannın bütçesine konulacak ödenekten karşılanacak. MP tazminat ödtiyor • ANKARA (AA) — Milli Piyango ldaresi, sanatçı Emine tzdar'a, bir eserini telif haklan yasasma aykın kullandığı için S milyon lira tazminata mahkûm oldu. Milli Piyango ldaresi 1987 yılında bir reklam fılminde, sanatçının "Evrensel Sevgi" adını taşıyan yağlıboya tablosunu, "Talih Kuşu" simgesini çağrıştıracak bir şekilde fon olarak kullandı. Sanatçı bunun Üzerine, Milli Piyango ldaresi hakkında dava açtı. Sanatçının avukatı Ünal Piroğlu davanın sanatçı haklan konusunda hukuki platformda önemli bir simge oluşturacağını soyleyerek reklam Fılmini yapan Zeki Alasya-Devekuşu Reklam Ajansı için de aynca dava açılmasının düşünüldüğünü sözlerine ekledi. Siyasi Partiler Kanunu • ANKARA (AA) — Siyasi Partiler Kanunu'nun, siyasi parti genel başkanlan ile il ve ilçe başkanlannm bu goreve üst üste en fazla 5 kez seçilebileceklerini hükme bağlayan maddeleri yürürlükten kaldınldı. '2820 sayılı Siyasal Partiler Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun, dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna göre genel başkanların en çok üç yıllık süre için ve ara verilmeksizin en fazla 5 kez parti genel başkanhğına seçilebileceklerine ilişkin 15. maddenin ikinci fıkrası, il başkanlan ile ilgili 19. maddenin 6. fıkrası ile ilçe başkanlanna ilişkin 20. maddenin 10. fıkrası birinci cümleler hariç olmak üzere yürürlükten kalktı. Rüşvetçi doktor tutuklandı • UŞAK (Cumhuriyet) — Uşak Devlet Hastanesi Hariciye Mütehassısı Op.Dr. Cengiz Aydıner, ameliyat ettiği bir hastasından rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Dr. Cengiz Aydıner bir hafta kadar önce Hülya Çelik adlı hastasına apandisit ameliyatı yaptı. Hastaneden üç gün sonra taburcu edilen Hülya Çelik'in annesi Münire Çelik, Dr. Aydıner'in Mithatpaşa Caddesi'ndeki muayenehanesine giderek pansuman ve kontroller için 28 ve 31 mayıs günlerine randevu aldı ve iddia edildiğine göre doktor bunlar için ücret istedi. Münire Çelik, durumu önce hastane yetkililerine iletti, onlar da Uşak Cumhuriyet Savcılığı'na bildirdiler. Münire Çelik daha sonra numaraları belirlenen paralan, muayenehanesinde doktora verirken içeri giren görevliler doktoru gözaltma aldılar. 1. Asliye Ceza Mahkemesi'ne sevk edilen Dr. Aydıner tutuklanarak cezaevine gönderildi. nüyle Ankara'da yapılacak. tstanbul DGM'nin, Güneş ga- zetesi eski Yazı Isleri Müdürü Alev Er hakkında açılan dava için kaleme aldığı 13 Nisan 1990 tarih- li tensip tutanağmdaki ara karar- ları ise konu hakkında farklı yo- rumlara yol açtı. tstanbul DGM'nin, bu tutanakta, Alev Er ve Uluç Gürkan hakkında Anka- ra DGM Savcılığı'ncs» da soruş- turma yapıldığı anımsatılarak bu konuda herhangi bir dava açılıp açılmadıgımn, açılmışsa iddiana- me örneğinin istenraesi karara- bağlandı. Ote yandan Gürkan'ın ifade metinlerini de istediği öğre- nilen lstanbul DGM, aynca, da- va konusu görüşmeye ilişkin Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama ve demeçlere ilişkin haberlerin TRT ve haber ajanslanndan isten- mesinı de öngördü. Bu durum, ts- tanbul DGM'nin, "Yetkili mah- keme neşir merkezindeki mahkemedir" görüşünden hare- ketle davayı görmede ısrarlı ola- bileceği şeklinde yorumlara yol açtı. Bu arada, Hande Mumcu'nun Ankara DGM'de dile getirdiği, Emniyet Müdürlüğü'ndeki baskı, şantaj ve işkence tehdidi altında sorgulandığı şeklindeki açıklama- lannın ardından, Güzel'in bu olay hakkında suç duyurusunda bu- lunması üzerine görüşlerine baş- vurduğumuz Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Akın Öncül, "Basın- dan ögrendiğimiz kadanyla Han- de Sevkat Mumcu'nun sorgusn bizzat Cumhuriyet Savcılan'nca yapılmış. Biz savalar hakkında herhangi bir soruşturma başlata- mayız. Bu konuda yetkili makam Adalet Bakanlığı'dır" dedi. Ön- cül, Hasan Celal Güzel'in dava- ya ilişkin yaptığı "devlet komplosa" suçlamasını da ince- leyeceklerini ve bu konuda soruş- turma açılıp açılmayacağma önü- müzdeki günlerde karar verecek- lerini söyledi. Savcüan şikâyet Hasan Celal Güzel'in avukatı Prof. Dr. Yahya 2labunoğlu, so- ruşturma sırasında ve sonrasında usul ve geleneklere aykırı işlem- lerde bulunan DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve Savcı Ülkü Coşkun'u bağlı oldukları bakan- lıklara şikayet edeceğini açıkladı. Demiral'ı Adalet Bakanlığı'na, Coşkun'u da hem Milli Savunma hem de Adalet Bakanlıklan'na yanh olarak şikayet edeceğini kaydeden Zabunoğlu, müvekkili Güzel ile basın aracılığıyla pole- miğe giren Coşkun'un bir yazı ile dikkatini çekeceğini de söyledi. Pazartesi günü bu yazıyı Coş- kun'a göndereceğini kaydeden Zabunoğlu, ardından da kendisi hakkında bu konudaki tutumu nedeniyle tazminat davası açaca- ğını belirterek şöyle dedi: "Ülkü Coşkun, DGM'de daha önce göriilen birçok davada da benzer tutnm içinde oldu. Yani bn, Coşkun'un yapngı böylesine ilk iş degil. Hem Demiral hem de Coşkun, aynı şekilde önemli usul ve gelenek dışılıklar oluşturdular. Bu nedenle özellikle Coşkun'un görevinde kalmasında yargı ve hrkuk adına büyük sakıncalar vardır. Benim mövekkilimle po- lemige giriyor, onu suçluyor. An- cak dunışmalara çıkmıyor. Bn da davadan elini eteğini çekmediği- ni gösteriyor. Ben, kendisinin bu işten elini çekmesini, aynlmasını istiyonım." Gazetecilerden çiçek Kripto davası ortaya çıktığm- dan ben Hande Mumcu'yu adım adım izlemek isteyen gazeteciler, dün Hande Mumcu'nun amcası Mehmet Mumcu'nun evine çiçek gönderdiler. Günlerdir evin önuıı- de beklesen gazeteciler, Mumcu ailesîne, "Sizi rahatsız etügimiz için özür dUeriz" dediler. Mehmet Mumcu da gazetecilere bir paket baklava gönderdi. Turgut Nereden Koşuyor davası ANKARA (Cumhuriyet Büro- sa) — Gazeteci-yazar Emin Çöla- şan'ın "Turgut Nereden Koşuyor" kitabı için Cumhurbaş- kanı Turgut özal ve eşi tarafm- dan açılan davada, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, eski Merkez Bankası başkanlanndan ve bakanlardan Cafer Tayyar Sa- dıklar, özal'ın okul arkadaşı Te- oman Baykal ile askerlik ve iş ar- kadaşı eski CHP'li bakanlardan Ali Nejmt ölçen dün tanıklık yap- tılar. Demirel ifadesind-, "KiUpta yaztlanlar benim daha önceki be- yanlanma nygundur, kitapta ya- zılan tıusus dognıdur" dedi. Ca- fer Tayyar Sadıklar da "Özallar kılık kıyafetlerine pek dikkat et- mezlerdi, rahat insanlardı" diye konuştu. özal'ın okul arkadaşı olan Teoman Baykal, özal'lara üniversitede çok guçlü olduklann- dan ötürü "DÜP" lakabımn ko- nulduğunu belirtti. Ali Nejat öl- çen de, özal'ın izin gününde as- kerden kaçarken yakalandığının doğnı olduğunu anlattı. Duruşma için adliyeye gelen DYP liderine gösterilen yoğun il- gi göze çarptı. Demirel'in gelişi nedeniyle, davaya da yoğun bir katılım oldu; davanın görüldüğü Ankara 1. Asliye Ceza Mahkeme- si duruşma salonu tıklım tıkhm doldu. Polis, bu nedenle duruşma salonunun kapısında önlem al- mak zorunda kaldı. Duruşmada önce eski DPT görevlilerinden Teoman Baykal dinlendi. Baykal, hâkimin kitap- ta bahsi geçen ve Turgut Özal için söylenen "DÜP" kelimesinin asa- ğılayıcı bir nitelik taşıyıp taşıma- dığı yolundaki sorununa şu kar- şılığı verdi: "Biz ögrencilik yıflanmızda Sa- yın Turgut ve Korkul Özal'la ay- DI okulda okumuştuk, onlar biz- den üst sınıfUydılar. tkisi de fi- zikman güçlüydü. Arkadaşlar arasında "DÜP" kelimesi onla- nn guçlü olduklannı belirtmek için çıkanlmıstı. Aşağılayicı veya hakaret edici bir anlam tasımıyor- du; şaka mahiyetinde güciinü be- lirtmek için söylerdik." DYP lideri Demirel de yargıcın, kitapta yer alan özal'ın Elektrik Işleri Etüd tdaresi Genel Müdür- lüğü'ne atanmaması olayına iliş- kin sorulannı yanıtladı. 10 Ekim 1965'te kendisince kurulan hükü- mete bu kurumun Genel Müdü- rü tbrahim Deriner'i Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanı olarak ata- dığını belirten Demirel, "Bosalan Genel Müdurlük makamına da birisinin tayin edilmesi gerekiyor- du. Kendüerine Sayın Özal'ı öner- dim. Fakat buna merhum Deriner Bey karşı çıktı. O tarihte ben baş- bakan, o genel miıdiir olmasına karşın, yaptığımız konuşmada, "Hizmetin görülmesini istiyorsan benim takdir hakkıma kanşma' dedi. Hatta edindiğim izlenime göre daha fazla ısrar edersem gö- revi bırakmak niyetindeydi." Hâkimin, Deriner ile özal ara- sında kişisel bir sorun olup olma- dığını sorması üzerine Demirel şöyle konuştu: "Kişisel meseleleri var mıydı, yok muydu meselesi onlann ken- di aralanndaki sonındnr. Bana, Deriner özel bir neden gösterme- di. Yani kendi aralannda özd bir neden var mıydı, onun üzeriade ısrar etmedim. Sonuçta kitapta yazan hususlar dognıdur. Bu ne- denle Sayın Özal'ı genel miidür- liik görevine getirmedim. Kitap- ta yazılanlar benim daha önceki beyanlanma da uygundur." Çapraz iğne esprisi Ali Nejat Ölçen de özal ile 1959-60 yıllannda birlikte Ordo- nat Okulu'nda yedeksubay olarak askerlik hizmeti yaptıklarını, 60'lı yıllarda da yine Özal iie birlikte DPT'de 3 yıl görevde bulunduk- larını söyledi. Yargıcın, "özalla- nn evlerinln dagınık ohıp olma- dığı, evlerinde bacağı kınk bir koituk bulunup buhınnıadıtı" yö- nündeki bir sorusuna ölçen, "3 Nisan 1969da, kendisi DPT mtts- teşan iken beni makam arabası- nı göndererek evine çagırdı. Git- tigimde, evin dağınıklıgına tanık oldum. Odada devrilmiş bir kol- tnk vardı. Bacagı kınlmışb. 2-3 yaşlannda bir çocuk da kapabl- nuş şöminenin demirierine ürma- myordu. Ben bunu, Sayın Özal ve eşi, küçük bir çocuğun odayı da- gıtmasına izin veriyorlar, özgür bırakıyoriar şeklinde yonımla- dım" diye yanıtladı. özallann giyim ve kuşamlan- na ilişkin soruya ise ölçen, " ö - yim ve kusamlannm pek de özeaü olmadıgıııı gözledim. Ama çapraz i£ne olayına ben tanık olmadım. Ama DPT'de de bazı uzmanlar arasında bu çapraz iğne olayı esp- ri konusu olmuşto. Bu espri de bayan Özal'ın sökük yerini bazen çapraz igne fle kapaünaaadaa kaynaklanıyordu" diye yamtladı. ölçen, özal'a ilişkin bir anuun da şöyle anlattı: "Askerlik yapügunız dömtmdk. Özal, bir süre askeri bir pmtoUm ile dolaşb. Ben de kendHae, 'uzatmalı çavus gibi nedea aske- ri pantolon ile dolaşıyorsun' de- dim. O da, sivil pantolonlannın çalındıgını, maaşını aldıktan son- ra kendisine pantolon alacagını söyledi." ölçen bir soru üzerine de yedek subay okulundan, tel örgüden at- layarak kaçtıklarını, bu kaçışlar sırasında bir gün özal'ın tabur komutanına yakalandığını da an- lattı. özal'larla 1966-67 yıllannda kapı komşusu olduklannı belirten Cafer Tayyar Sadıklar da Özal'- lann kılık kıyafetlerine özen gös- teren insanlar olmadıklannı söy- ledi. Kitapta yer alan "Hediye pa- ketleri"ne ilişkin bir soruya, "DPT miisteşan iken özal'lara yılbaşı ve bazı günlerde hediye pa- ketleri gelirdi, ama içinde ne var- dı, kimler gönderirdi, bunlan geri iade ederler miydi, bilmiyonım" yanıtuu veren Sadıklar, bir baş- ka soru üzerine de "Bir ind kol- ye, bir broş, bir müzik seti, hedi- ye kavramını aşar. Bunlan iade etmek bir devlet adamı için neza- ketsizlik sayılmaz. Ancak kalem, defter gibi bediyeleri ise kabul et- mek gerekir" dedi. Özal'ın DPT müsteşan iken bir gece pijamayla kapüannı çalıp ev- lerine geldiğini belirterek "Eksik olmasınlar, akşamlan teklifsiz gehrierdi" diyen Sadıklar, "Sayın Ozal bir buluşuadan bahsetti. Türkiye'de dcaret kadlerÜMİMi bayük kayıp oktatua, b« kown da yeni bir bvtaf• u H t — •**- ledi. DiBtedin veI yorulmoşs«B«z, I bu e t h j i « m nun bir iki ögrescflere «k toee verika kigl- lerdir b««lar çüMkü" dedim diye konuştu. Bu konuyu Çölaşan'a kendisi- nin anlafjığıhı belirten Sadıklar, anlatma nedenini de şöyle açıkla- dı: "Türkiye ekonomisini yönlen- diren kişilerin derin ekonomi bil- gisine sahip olmalan gerekir. Sa- yın Özal, o zaman da sonra da ekonomiyi iyi bilenlerden degildi. Amerika'yı yeniden keşfeder gi- bi tutum içinde olanlar yüzünden Tnrk ekonomLsi yaz boz tahtası- na dönmüş ve kan kayoetmiştir." Duruşma daha sonra. gazete- miz yazan Uğur Mumcu ile Ya- vuz Donat, Uluç Gürkan, Bekir Coşkun, Metin Toker ve Hayri Birier'in tanık olarak dinlenmeleri için 22 haziran tarihine bıraküdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle