25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAYIS 1990 EKONOMI CUMHURlYET/13 ISO bankacılık araşürması • İSTANBUL (AA) — Prof. Dr. Selçuk Abaç, bankacılık sektörünün sorunlanndan kurtulması için köklü reformlara gidilmesi gerektiğini bildirdi. Abaç, bankalann geçen yıla oranla düşen perfonnanslarını düzeltme eğilimi içinde göründüklerini, ancak genelde faiz marjından ve kambiyo işlemlerinden, kârhhklanna katkıda bulunacak gelişimi sağlayamadıklannı öne sürdü. Sektörün 1990 yılında da zorlanacağını savunan Abaç, Türk bankacılık sektörünün gelişimini sürdürebilmesi ve kendisinden bekJeneni verebilmesi için çeşitli düzenlemelere ihtiyaç olduğunu bildirdi. Türk-Fransız Iş Konseyi • IZMtR (Cumhariyet Ege Bttrosn) — Türk-Fransız Iş Konseyi Başkanı Christian d'Aumale, Türkiye ile alışveriş yapmaktan öte ticari ortaklıklar kurup birlikte hareket etmeyi istediklerini açıkladı. EBSO tarafından Ege Bölgesi'nin dış ekonomik ilişkilerini geliştirmek amacıyla düzenlenen Türk-Fransız Iş Konseyi toplantısı, EBSO Meclis Salonu'nda gerçekleştirildi. 19 kişilik Fransız heyetinin katıldığı toplantıda bir yandan Türkiye'deki son ekonomik gelişmeler, diğer taraftan Türkiye ile Fransa arasmdaki ticari ilişkiler ele alındı. Erez'e mahkûmiyet • İSTANBUL (ANKA) — Istanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) başkan vekili ve başkan adayı Yalım Erez ve kardeşi Zekai Erez "Bir avukata görevi sırasında hakaret etmek" suçlamasıyla yargılandıkları davanın sonunda l'er ay hapis cezasına mahkûm edildiler. Kararı veren Şişli 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi, hapis cezasmı önce üçte iki oranında indirdi sonra da paraya çevirerek tecil etti. Dövizdetehlike sînyalleriCari işlemler Son iki yıldan beri sürekli fazla veren cari Mart ihracatı DÎE'nin geçici verilerine göre yılın ilk iki işlemler döviz hesabı, bu yılın ilk iki ayında 420 milyon dolar ayında 1 milyar 30 milyon dolar olan dış ticaret açığı martta açık verdi. Ancak sermaye hareketleri kanalıyla sağlanan daha da yükseldi. Mart ihracatının 1 milyar dolarda kaldığı, döviz girişinin artarak sürmesi sonucu rezervler 540 milyon ithalatın 1.6 milyarı aştığı belirlendi. Açığa eklenecek dolarlık bir artış gösterdi. rakamın 700 milyon doları bulması bekleniyor. ANKARA (Cumhuriyet Büro- sn) — tthalattaki yüksek artışa paralel olarak büyüyen dış ticaret açığı döviz dengesini de olumsuz yönde etkilemeye başladı. Son iki yıldan beri sürekli fazla veren cari işlemler döviz hesabı, bu yılın ilk iki ayında 420 milyon dolar açık verdi. Ancak sermaye hareketle- ri kanalıyla döviz girişinin artarak sürmesi sonucu resmi rezervler 340 milyon dolarlık bir artış gös- terdi. Dış ticaret açığımn mart ayında daha da bOyüdfiğü be- lirlendi. Devlet lstatistik Enstitusü'nün geçici verilerine göre, yılın ilk iki ayında 1 milyar 30 milyon dolar olan dış ticaret açığı mart ayında daha da yükseldi. Geçici verilere göre mart ayı ihracatı 1 milyar do- lar civannda kalırken, ithalat 1.6 milyar doları aştı. Mart ayı dış ti- caret açığımn 600 milyon doları aştığını belirten ilgililer, bu raka- mın 700 milyon dolara da çıkabi- leceğini kaydettiler. 420 milyon dolar açık Bu arada Merkez Bankası'nın verilerine göre, ocak-şubat döne- mi cari işlemler hesabı döviz açı- ğı da 420 milyon dolar düzeyine yükseldi. Ödemeler dengesi hesaplarına göre, ilk iki ayda dış ticaret açığı geçen yıla göre yüzde 295 oranın- da büyüdü. Açıktaki bu artış bü- yük ölçüde ithalat patlamasından meydana geldi. tki ayda ihracat dövizi girişi yüzde 12.8 oranında artarken, ithalat giderlerindeki ar- tış oranı ise yüzde 46.7 oldu. Cari işlemler hesabındaki 420 milyon dolarlık açık, sermaye ha- reketleriyle fazlasıyla kapatılır- ken, aynca iki ayda Merkez Ban- kası'ndaki rezerv birikiminde de 540 milyon dolarlık bir artış sağ- landığı görüldü. Ocak ve şubat aylannda 64 mil- yon dolarlık net yabancı serma- ye girişi sağlanırken, 587 milyon dolar tutarında da orta ve uzun vadeli dış kredi girişi gerçekleşti- rildi. Aynca, geçen yılın ilk iki ayında net 433 milyon dolar eksi bakiye veren kısa vadeli sermaye akımlan kanalıyla da bu yıl ise net 638 milyon dolar döviz girişi ol- duğu belirlendi. Söz konusu dö- nemde aynca net hata noksan ka- leminde de 260 milyon dolarlık bir fazlalık görüldü. öte yandan yılın ilk iki ayında 437 milyon dolan faiz, 649 mil- yon dolan da anapara olmak üze- re toplam 1 milyar 86 milyon do- lar tutannda dış borç ödemesi ger- çekleştirildi. Dış borç ödemeleri toplamı geçen yılın ilk iki ayında ise 433 milyon dolan faiz olmak uzere 1 milyar 105 milyon dolar olmuştu. The Wall Street Journal'a göre: Irak'a yapılan ihracata ABD soruştıınnası ENKA'nın ortaklanndan Entrade Şirketi'nin rüşvet verip vermediği araştırıhyor. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — 22 mayıs tarih- li The Wall Street Journal gaze- tesine göre, ABD Tanm Bakan- lığı Müfettişliği'nin ve vergi dai- resi görevlilerinin yürüttükleri, banka Nationale Del Iavoro ara- cılığıyla Irak'a yapılan mal satış- lannda nakit yolsuzluğu soruştur- masında, ENKA Grubu'nun or- taklanndan New York Entrade Şirketi'nin, banka görevlilerine rüşvet verip vermediği de araştı- nlıyor. Soruşturma konusu, 1980'lerin ortalannda bu bankanm Atlanta şubesinin Irak'a yapılan toplam 720 milyon dolarlık mal satışları- nın finanse edilmesi için "tasdik- lenmemiş kredi mektuplan" ver- mesi. Tanm Bakanlığı'nın garan- tilediği fınansmanın söz konusu Italyan bankasınca tasdiklenme- miş eksik kredi mektuplanyla sağ- landığı iddiası soruşturuluyor. Bakanlığın yaptığı değerlendir- mede "iki potansiyel sorun alanı" olabileceğinin kaydedildiği haber- de, soruşturmanın, "çoğunlukla ENKA Grubu'nun bir yan kuru- luşu olan New York Entrade Şirketi" uzerinde yoğunlaşUğı be- lirtiliyor. Dokumada bunalımÖMER YURTSEVEN DENİZLt — Tariş'in sürpriz bir kararla borsadan çekilmesi ve Paİcistan'dan hambez ithalatının yaygınlaşması dokumacıhk sektörüne yeni bir darbe vurdu. Tekstil sektörünün fason mal ihtiyacının yüzde 60'lık bölümünün karşılandığı Denizli'de 40 bin tezgâhtan 15 bininin susturulduğu, geri kalan 25 bin tezgâhın ise rölantide çalıştığı açıklandı. Tariş'in borsadan çekilmesi sonucu iplik rıyatlannın tırmanışa geçerek 10 bin lira sınınna dayandığı kaydediliyor. tplik piyasasının mafyanın eline geçtiği öne sürülerek, fiyatların önümüzdeki günlerde yüzde 30'a varan oranlarda zam göreceğı tahminleri yapılıyor. Devletin tüccarı koruduğunu, dokumacıyı ise sahipsiz bıraktığını savunan, sektörün önde gelenleri, yaşanılan kriz için "iflas bayragı çekmemize kısa bir siire kaldı" değerlendirmesi yapıyor. Bu arada Pakistan'da yüzde 47 oranında devlet desteği sağlanan hambezin ithalinin dokumacıhk sektörüne indirilen son darbe olduğu vurgulanıyor. tç piyasada metresi 2850 liraya dokunan hambezin Pakistan'dan ithal edildikten sonra ikinci, uçiıncü elden 2500 liradan satıldığı belirtiliyor. Denizli Dokumacılar Derneği Başkanı Mesut Kuruoglu, uygulanan yanlış politikalann faturasının dokumacılara çıkarıldığını savunarak, "Haftalık 1500 ton pamuk ipliği igliyorduk. Şimdi bu rakam 1000 tona düştü. Uretimden dogan zarar, haftalık 500 milyar lira. Dokumacılar, uygulanan politikalarla şamar oglanına döndii. Artık yeter. Pakistan'dan hambez ithalatı derhal durdunılmalı ve Tariş işlevini yapar hale getirilmelidir. Tariş eğer işlevini yerine getirmeyecekse hemen kapanltnalıdır" dedi. Otosan: Otomobilde 30 yıl Ekonomi Servisi -rTürkiye'nin ilk yerli otomobilini üreten Oto- san, bütün bir yıl süren 30'uncu kuruluş yıldönümü etkinliklerini bu gece bir kokteylle ta- mamlayacak. Otosan fabrikasında 1960-66 yıllan arasmda Türkiye'de ilk kez F-600 Ford kamyon, Consul oto- mobil ve Taunus 17 Mstation - wa- gon montajı seri olarak yapıldı. ilk yerli otomobil "AnadoT yine aynı fabrikada 1966'da banttan in- dirildi. Anadol'un belirleyici özelliği olan "fiberglass-cam elyaf' ka- ponası, Ingütere'nin Israil'e sattığı teknolojinin, motor, şanzıman ve diferansiyeli ise Ford şirketinin eseri olarak ortaya çık'ı. Vehbi Koç"un otomotiv konusunda sağ kolu olarak çalışan Bernar Na- hum tarafından geliştirilen Ana- dol projesi başlangıçta ne Koç ta- rafından, ne de Ford şirketinin tn- giltere sorumlusu Forsyth tarafın- dan kabul görmüş ve ancak Na- hum'un diretmesiyle uygulama şansı bulmuştu. Vehbi Koç, anılannda fiberglass gövdesini öküzün, aün yediği esp- risiyle tiyatro oyunlanna giren ve 87 bin adet üretildikten sonra ter- kedilen Anadol'un neden sacdan değil de cam elyaftan üretildiğini şöyle anlatıyor: "Birkaç yıl, yıllık imalatımızın 4000 arabayı gecmemesi gereki- yordu. Saç yapsaydık bu arabanın kalıp ücreti 4J5 milyonla 5 milyon dolar arasında olacaktı. O vakit dolar 9 lira olduguna göre, 45 mil- yon lira ediyordu. Maüyeti çok yüksek olacakU." IŞÇEMN EVREMNDEN ŞUKRAN KETENCİ Gece Yansı Pazariığı Bizde demokrasimiz gibi sendikal hakların kullanımının da öyle pek uzun bir geçmişi yok. Yetersiz de olsa Batı ölçülerine uyan sendikal haklan, bir toplumun geçmişinde çok kısa sayılacak bir süre sadece 17 yıl kullandık (1963-80). Yine de toplumun, hele de işçi sınıfının sendikal haklan benimsemesi, bilincine var- masında, çok ilerilerde bir yerlerde olduğumuzu söyleyebiliriz. Kimse Türkiye'de sendikal haklan kullandırmamaktan söz edemiyor. Ancak ortada da çok ciddi bir çelişki var. Uygulanan ekonomik modelde insana öncelik verilmiyor. "Sosyal devlet" ilkesi anayasada bir özlem sözcük, yaşamda tersi uygulanıyor. 12 Eylül'den bu yana çalışanların sürekli yoksullaşması, toplu- sözleşmelerin gelir artışı yerine gerçek gelir kaybı getirmesi el- bette bir rastlantı değil. Bir yanda gerçek sendikal hakların kullanımını ustaca her sa- tır arası ile engelleyen anayasal ve yasal hukuk düzeni, diğer yanda işçi haklarını geriletmeye doyamayan siyasi iktidar ve iş- veren uygulamaları, üstüne sendikacılık ahlakı ve ilkelerinin yer- leşmemiş olması tuz biber ekiyor. Toplusözleşme nedir? Hak almada bir güçler savaşı, pazar- lıktır. İşveren sermayesi, işin sahibi, yönetim gücü ile ağırdır. Tek başına hiçbir gücü olmayan işçi ise sendikada örgütlenme, gücünü birleştirme ve grev silahı ile terazinin karşı tarafında denk bir güç yaratma durumundadır. Daha açıkçası toplu pazarlık ma- sasında bir sendikanın alabileceğini alabilmesi, işçi gücüne da- yanmasına bağlıdır. Pazarlık, işveren taraf ağır basıyorsa pa- zarlık olmaktan çıkar, verilen bir lütuf olarak kalır. Toplu pazarlık masalarındaki ilkesiz gelişen geleneğimiz ne yazık ki işçi sendikasımn işçi tabanından güç alması doğrultu- sunda değildir. Çarpık sendikal gelişmemizde, uyanık sendikacı tipi kapalı kapılar arkasında ya da gece yansı pazarlığını işçi desteğine hep yeğlemiştir. işçinin yeterli bilinçte olmadığı, ne- yin alınıp alınamayacağını tartamayacağı, çıkarlarını doğru gö- remeyeceği varsayılmıştır. Tabii sonunda da işçinin alınabıle- ceğin alındığına inandırılması da zorunludur. Işte bu nedenle toplu pazarlık düzenimiz alabildiğine çarpı- tılmıştır. Sözde gelişen ücret sendikacılığıdır. Ancak işçiye ca- zip görünsün diye sadece birinci yılı, ilk dönemi yüksek tutu- lan, en cazip görüntülü rakam ve oranlarla seçılen sistemler so- nunda işçi hep güncel aldatılıp, sonunda yoksullaşmış olur. Toplu pazarlık öyle dünyada olduğu gıbi kamuoyu önünde açık tartışılarak asla yapılmaz. Sözde pazarlık marjı kalsın diye hep kapalı kapılar arkası. gece yarıları seçılir. Asla normal pazarlık süreci içinde anlaşmaya varılamaz. Son dakikaya kadar söy- lentiler. dedikodular ile işçide genlim ve korku yaratılır. Sözleş- me tam YHK'ya gıdiyorken, greve çıkılmadan bir-ıki saat önce anlaşmaya varılır. Böylece işçiye yapılabilecek her şeyin yapıl- dığj duygusu verilmek istenir. Oyle olaylar biliyoruz ki çok önemli, işçi sayısı en büyük bir grup sözleşmesinde yine son günler, daha doğrusu geceler pa- zariığı yaşanmaktadır. İki ünlü işçi ve işveren liderleri gece pa- zariığı için kapanmış, gazeteciler aşağıda nöbette. Yiyecek tep- sileri arasında yukarıya sipariş edilen video kasetleri de çıkarı- lır. Sendikacılar gecelerle kapandıkları odalarda sıkıntılarını vi- deo seyrederek gidermekteler. Sözleşme bekleyen yüz bin uze- rinde işçi ve kamuoyunun yoğun pazaıiıklarla geçtiğinı sandığı gecelerde zaman öldürülmektedir. Tabii bu trajik tabloda sen- dikacının yanında işçinin de sorumluluğu, suçları vardır. Ancak bu düzenin böyle de sürüp gitmemesi gerekir. Toplu pazarlık düzeninde dürüstlük, açıklık, ışçi-sendıkacı güçbirliği- ne gidilsin derken şu son günlerdeki arka arkaya gelen haber- lere bakın: Geçen hafta İş Bankası sözleşmesınin işçi tepkisi devam ederken, Kale Porselen sözleşmesi haberi geldi. Yine, grev oylamasına dahi gidildikten sonra greve bir-ikı saat kala, sabaha doğru bitti. Hemen arkasından ise kamu sözleşmeleri- nin tümünü birden bağlayabilecek SSK sözleşmesı. Tez- Koop'un gizli, sürpriz anlaşmasına, açıklamalarına bakılırsa Türk-İş yönetimi bile kızmış. İşçi-sendikacı arasında bu güvensızlik durdukça sendıkala- rın toplusözleşme masalarında bir gücü olamayacağını, yenik düşmeye mahkûm bir pazarlık değil, işveren dayatması ve an- cak satışın söz konusu olacağını ne zaman öğreneceğız acaba? Yatırımcılar, tasarruf sahipleri! VESTEL 5.Y I L Vestel geliyor! •VESTEL POLLY PECK INTERNAnONAL PLC VESTEL bir A Polly Peck Inlemalional PLC kurulufudur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle