Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 NİSAN 1990
PREOLB) J!A3APEB*U
Masaracı'ya ^Kirpi'den ödül
• Kültür Servisi — Yugoslavya'nın başkenti Belgrad'da
yayfmlanan "Jez" (Kirpi) adlı unlü mizah dergısinin
duzenlediği Uluslararası Karıkatur Yanşması'nın
yedincisini Sovyet çizer Yurı Kosobukin kazandı. "Benim
Dünya Gorüşum" konulu yarışmada ikinciliğe KübaJı
çizer Aristide! Hernandez Guerero değer gorüldü. Semih
Balcıoğlu'nun da yer aldığı seçici kurul uçünculuk
ödülunü Bulgar çizer Zdravko Yonçev'e verdi. Bu üç ödül
dışında, son 1 yıl içinde "Jez"de iktıbas edilen
karikatürler arasında yapılan seçimde Kâmil Masaracı'nın
gazetemizde yayımlanmış olan bant karikaturü birinci
seçildi. "Jez"de yer verilmiş 150 karikatür arasında
Kâmil Masaracı'nın yanı sıra Salih Memecan. Sema
Ündeğer ve Erdoğan Bozok'un yapıtları da yer alıyordu.
Yıldız Sarayı'nda müzayede
• Kültür Servisi — Antik A.Ş. tarafından düzenlenen
129. müzayede, 8 nisan pazar günu saat 14.00'te Yıldız
Sarayı Silahhane'de yapılacak. Turgay Artam'ın
yöneteceği muzayedede Turk ve Batılı ressamların
oryantalist, klasık ve çağdaş tabloları ile Osmanlı eşyalan
açık arttırma ile%atışa sunulacak. Muzayedede yer alan
300'u aşkın parçanın en onemlileri arasında Rudolph
Ernst'in (1854-1932) "Türk Odasında Dinlenen Kadın"
adlı oryantalist tablosu bulunuyor. 25x48 cm.
boyutlarındaki tuval uzerine yağlıboya tablo 80 milyon
liradan satışa sunulacak. Ayrıca Fausto Zonaro'nun
"Bahçedeki Türk Kızı" adlı tablosu ve Antoine Coypel'in
"Kartaca Kralıçesi Dido" adlı tablosu da yer alıyor. Türk
ressamlar tarafından yapılmış yapıtlar arasında ıse
lbrahim Çallı'nın (1882-1960) "Abdulhamit Paşa'nm
Gelini Ulviye Hanım'ın Portresi" adlı çalışması yer
alıyor.
Kadıköy'de söyleşi-konser-sergi
• Kültür Servisi — Kadıkoy Beledıyesi Kültür ve Sanat
Merkezi'nde (Caddebostan) nisan ayı içerisinde söyleşi,
sergi, konferans etkinlikleri surecek. Ayın ilk etkinliği 7
nisan cumartesi günu 15.00'te Prof. Özdemir Altan'ın
sunacağı "Sanatta Değer Sorunu" başlıklı söyleşi.
Merkezde 14 nisan cumartesi aynı saatte Saint Louis
Çocuk Korosu'nun konseri, 18 nisan çarşamba 18.00'de
Prof. Cevat Çapan, Şükran Kurdakul ve Teoman
Aktürel'in katılacaklan "Oktay Rifat'ı Anma Toplantısı"
izlenebilir. 21 nisanda 15.00'te Ali Taygun'un "Romandan
Tiyatro Uyarlaması", 22 nisanda U.OO'de Nuri lyicil-
Zeynur Erengönül ikilisinin konseri yer alıyor. MSÜ
Güzel Sanatlar Fakultesi öğretım uyeleri ile
yardımcılarmın sergisi ise a> sonuna dek gorulebilır.
Alman heavy metalciler
• Kültür Servisi — Alman heavy metal müzık grubu
Grinder konser vermek üzere mayıs ayında Türkiye'ye
geliyor. Almanya'da yayımlanan Metal Hammer dergisi
tarafından yılın en iyı grupiarı arasında gosterilen
Grinder, 12 Mayıs 1990 saat 13.00'te Açıkhava
Tiyatrosu'nda vereceği konserde "Live in Istanbul"
başlıklı son albümlerinde yer alan yapıtlannı
seslendirecek. Sunuculuğunu Serdar Oktem'in yapacağı
konserde, "Pentagram" ve "Akbaba" adlı Türk muzik
gruplan da bir konser verecek. Organizasyonunu Kiss
Müzikevi'nin gerçekleştırdiği konsere katılmak için 8
Mayıs 1990 tarihinde Türkiye'ye gelecek olan grup, bir
hafta süreyle çeşitli muzik gruplarıyla gorüşmeler
yaptıktan sonra Türkiye'den ayrılacak. 1973 yılında,
Andy (gitar), Stephan (davul), Laria (gitar) ve Adrian'm
(gitar/vokal) bir araya gelerek kurdukları Grinder'in
1988-89 yıllannda "Dawn For The Living" ve "Dead
End" adlı iki albümu çıktı.
POZITIF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÛ2IK ETKİNLİKLERİ - 2
OMNIVERSE ARKESTRA
1989 DOWN BEAT CAZ DERGİSİ ANKETLERİNDE # 1
YALNIZCA2KONSER 15NİSAN 1990SAAT 1600. 21:00
ISTANBUL BELEDIYESİ CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU
Bılet Satış Yerlerı. Konser Salonu 148 53 92, Gallerıa 559 95 60,
Vakkorama Taksım 151 15 71, Vakkorama Suadıye 360 90 90
Organızasyon Pozitıf 144 33 94
H E
E
Y A R
V E Ö
R E
1 68
C
A
ZE
z
66
R
T
i L
E
6
P
E
I C
M
R
0
V
I
ü
V
A
B
M U
Z İ Ğ
A î
1 1 6
1
A
T F
İ İ L
5 Y
3 6
A
A
E
0
6
R
R
Ğ 1
. . .
N
61
KÜLTÜR-SANAT
C T9. ULUSLARARASIISTANBUL FİLMFESTİVALİ
Ünlüpolisiyeyazarı Georges Simenon dan bir uyarlama: Bay Hire
\alniz adanıııı katıksız sevgîsi
CUMHURİYET/5
Bay Hire, kimsenin
iyi tammadığı, ama
herkesin kuşkulandığı
bir insandır. Terzidir.
Beyaz fareler besler
atölyesinde. Ve karşı
binada oturan Alice'i
izler karanlık
perdelerin ardından...
MEHMET BASUTÇU
Georges Simenon adını bilme-
yen yoktur. Herkes ya bir roma-
nını okumuştur, ya da sinema ve
televizyonda, yapıtlarından uyar-
lanan yüzlerce filmden birini iz-
lemiştir. Örneğin, komiser Maig-
ret'nin öykuleri, sırurlan ve deniz-
leri aşarak geçen yaz ölen Geor-
ges Simenon'un adını daha çok
yıllar önce ölürnsuzleştirmiştir.
Geniş kitlelere seslenen güldü-
rü filmleriyle tanınan Fransız yö-
netmen Patrice Leconte, Sime-
non'un, ustelik daha önce 1946 yı-
lında Jtılien Duviyier tarafından
"Panik" adıyla sinernaya aktarıl-
mış olan romanı "Bay Hire'in Ni-
şan Töreni"ni yeniden beyazper-
deye uyarlarken ne gibi yenilikler
getirebilirdi acaba? İlk aşamada
bu soruya olumlu yarut veren yok-
tu. Ancak geçe'n yıl Cannes Şen-
liği'nin yanşmalı bölümünde izle-
diğimiz "Bay Hire", Patrice Le-
conte'un yetenekli bir yaratıcı ol-
duğunu kanıtlayan hoş bir surp-
riz olmuştu. Bir önceki filmi "İki-
li"yle başlayan daha "ciddi" sine-
ma yaşamının izlediği çizgi,
Leconte'u, artık sinema ansiklope-
dilerinde yer alacak bir duzeye
GENÇ VE ORTA KUŞAK BİR ARADA — Patrice Leconte'un "Bay Hire" adlı filminde Fransız si-
nemasının genç \e orta kuşakları bir araja geliyor. Ba> Hire'i. jepyeni bir kişiliğe bürıinen Michel
Blanc o>nu>or. Alice'i ise genç ve bu>ule>ici o\uncu Sandrine Bonnaire canlandırıvor.
ulaştırmış durumda.
Bay Hire, yalnız ve sessiz, gö-
runuşte sorunsuz, kimsenin iyi ta-
mmadığı, ama herkesin kuşkulan-
dığı, içine dönük bir insandır. Ter-
zidir. Ve zamanının büyük bölu-
münü atölye-evinde geçirir. Bem-
beyaz, hastalıklı yuzündeki do-
nukluğun altını çizen siyah palto-
suyla bir gölge gibi geçer
sokaklardan; kimseyi rahatsız et-
meden, duvar diplerinden yavaş-
ça süzülür evine doğru. Beyaz fa-
reler besler atölyesinde. Işık yak-
maz pek... Ve karşı binada oturan
guzel Alice'i izler karanlık perde-
lerin arkasından...
Genç kız, bir gece, Bay Hire'in
gizem dolu gdzlerindeki sadık il-
ginin aynmma varır. Bir tür oyun
baslar aralarında. llginin, cinsel-
liğin ve bir noktada da kendini dı-
şa vuramayan katıksız bir sevginin
gelistiği, duygulann, davranışlann
çatıştığı, iyiye gitmeyeceğini için
için duyumsadığımız ilginç, sıra-
dışı bir oyundur bu... Simenon ro-
manı olur da içinde polis olmaz
mı? Olacaktır elbette. Ancak, po-
lisiye gerilım, burada iki baş kisi
arasındakı ilişkinin bağlannı çoz-
meye, onlann kişiliklerini daha iyi
tanımaya yönelik bir bahanedir...
Patrice Leconte'un en büyuk
başansı, yapay bir dunyayı inan-
dırıcı kılarak yaşatma konusunda
eriştiği ustalıktan kaynaklanmak-
ta.
Seyirci, Bay Hire ile Alice'in
içinde yüzdükleri büyıilü ve geri-
limli ortamın çekiciliğine karşı
koymakta güçluk çekiyor... Ve da-
ha ilk dakikalarda, rahatlatıcı bir
hafiflikle, gerçekle duş kanşırnı bu
dunyanın gızemine bırakıvenyor
kendini... Yakın planlarla beslenip
soluklu bir kurguyla guç kazanan
yalın sinema dilinin etkisıne kapı-
lıp kıskıvrak bağlamyor kol-
tuğuna..
Bir filmi başarılı kılmak için
yainız ilginç bir konu, yaraücı ze-
kâyla kaleme alınmış bir senaryo,
ozgun bir sinema dili ve renk ton-
larıyla ışık duzeni ozenle ayarlan-
mış güzel goruntuler yeterli olmu-
yor kuşkusuz... Oyuncu yonetimi-
nin ve oyuncuların yorumlannda-
ki iç alevin de güçlu olması gerek-
mekte. Patrice Leconte'un başka
bir başansı da Fransız sıneması-
nın genç ve orta kuşak oyuncula-
nndan, Sandrine Bonnaire ile
Michael Blanc'ı hem çok iyı yö-
netmesi, hem de onlara yaratıcı-
lıklarını geliştirebilecekleri, kendi
kendilerini aşabilecekleri bir or-
tam sağlamış olması. özellikle
Michel Blanc, çelimsiz yapısı, dö-
külmuş saçlan ve patlak gözleriyle
bizleri, alıştırdığı çaresız, ama se-
vimli gulduru kahramanlanndan
çok farklı yepyeni bir kişiliğe bü-
runurken dört dörtluk bir kom
pozısyon çızıyor.
Koşup "Bay Hire"ı görmenin
birçok nedeni var: önce, bir Sime-
non romanının yepyeni, özgün
uyarlamasını merak etmek... Son-
ra, Patrice Leconte'un sınemasıy-
la tanışmak... Daha sonra da ola-
ğanustu bir kışilik çizen Michel
Blanc'ı yeniden keşfetmek... Ve
Alice'i, onca sevımsiz yanma kar-
şın içten ve çekici kılacak kadar
büyülu bir sanatçı olan Sandrine
Bonnaire'i izlemek... Sonra? Sonra
gelin de pencere onunden aynlma-
yan Bay Hire'e hak vermeyin.
FESTIVAL KUOSI
Olduğu gibi
Sophie
Bu yılkı Film Festivali'nin
konuklar listesi de Fılm listesi
gibi kabarık. Bertrand
Tavernier ve Sabine Azema
şanliğın ilk ünlu konuklan
arasındaydı. Ama bazı filmler
gibi bazı konuklar da
getirilemezse, festival bu yıl
"gelemeyenler rekonı"
kıracağa benzer. Nitekim ilk
gelemeyen konuğun Sophie
Marceau olduğu da anlaşıldı.
Sinema yazarımız Atillâ
Dorsay dün sabah Kültür
Servisi'n
den içeri girdi ve
Marceau'nun gelemeyeceğini
söyledi. Neden, diye sorduk.
Evi soyulmuş, dedi Dorsay.
Bunun üzerine odada bulunan
arkadaşlardan birinin gözleri
parladı: "Olduğu. gibi gelsin,
abi!"
FESTIVALDE
BUGÜN
E a e k : Ölü OzanJar Dernegi
(12.00, 19.00), Aramızdaki
Katiller (15.00, 21.30).
Slnepop: Kızıl tlahi (12.00,
19.00), Elveda Caz (15.00,
21.30).
Atlas: Bay Hire (12.00,
19.00), Ateşli Sır (15.00,
21.30).
Gazi: Melankoli (12.00,
19.00), Çıglık (15.00, 21.30).
Reks: Baronun Serüvenleri
(12.00), Kupkuru Berabevaz
Bir Yaz (15.00), Thelonius
Monk: Straight, No Cbaser
(19.00) Gandhi (21.30).
Süreyya: Kamelyasız Kadın
(12.00), Buluşma Noktası
(15.00), Kuduz (19.00), Yol 1,
ABD (21.30).
AKM: Safdan da Sağ
(12.00), Antonioni: Belgeler ve
Tanıklıklar (15.00), Eva
Peron'un Gizemi (19.30),
James Baldwin: Biletin Bedeli
(21.30).
'Biletin Bedeli', ünlüArrierikalıyazarJamesBaldwin üzerine birbelgesel
Zenci, eşcinsel ve zekiJames Baldvvin, ister
Paris'te çalışıyor olsun
ister İstanbul'da; beyaz
Amerika'da kara derili
bir adam olarak yaşama
deneyimi üstüne düşürdü
herşeyingölgesini.
SEVİN OKYAY
James Baldnin hayatının çoğu-
nu ulkesinin dışında geçirdi ama,
aslında hep Amerikalı bir yazar
olarak kaldı. tster Parıs'ıe çalışı-
yor olsun, ister istanbul'da, beyaz
Amerika'da kara derili bir adam
olarak yaşama deneyimi üzerine
düşürdu her şeyin golgesini. Ken-
di kultürünu bir başka külturün
süzgecinden geçirdi.
"James Baldwin: Biletin Bede-
li"nde, yazarın kendi öykusünün
büyük kısmı onun ağzından anla-
tılıyor. "Bilelin Bedeli" üzerinde
uç buçuk yıl çalışan Karen Tnor-
sen'in bir buçuk saatlik fıimi ya-
zarın konferanslannı, yakınlanyla
yapılan söyleşileri içeriyor: Kar-
deşi David, biyografısini yazan
David Leeming, yazar Amiri Ba-
raka, VVilliam StjTon, Isbmael
Reed ve Maya Angelou, bir de
"entertainer" Bobby Short.
Filmde a>nca pek azı daha ön-
ce izlenmiş arşiv malzemesi ile
Türkiye, Isviçre ve Amerika'nın
çeşitli yerlerınde çekilmiş özgun
bölümler var. Bunların hepsi de
James Baldwin'in yaşadığı ve ça-
lıştığı yerler. Baldvvin'in kişisel
mektuplan ile basılmış yapıtların-
dan okunan parçalar da yazarın
portresine derinlik kazandırıyor.
Yurtdışında olmak, Baldwin'e,
hayat konusunda perspektif ka-
zandırdı. tşini surdürmek için ge-
rcksindiği bir özgürlüktü bu. Bu-
nu ulkesinde yapamayacağını bi-
liyordu.
EVİNİ DE YANINDA TAŞIDI—James Baldvvin, uzun yıllar ABD dışında birçok ulkede yaşadı. Sonunda
Fransa'da öldü. Ama Paris'e ilk gittiğinde ilk fark ettiği şey, insanın evini hiç terk edemediğiydi.
"Kendinizi başka uygarlık için-
de baldunuz rnn, kendi kültürii-
niizö incelemek zorunda
kalusuuz" diyor. Ama nerede ya-
şarsa yaşasın, köklerinden kopa-
madı. "Paris'te ilk farkına vardı-
ğım şey, insanın evini hiç terk ede-
medigiydi. Evinizi de yanııuzda
taşırsınız." Kendini sonuna kadar
hep Amerikalı saydı. Paris'i,
Fransa'yı kendi oz kişliğini keş-
fetmek için kullandı.
James Baldwin 1924 yılında
Harlem'de doğdu. Dokuz çocu-
ğun en buyüğuydü. Yoksulluk
içinde büyudü. Katı, dinine bağlı
babası ile huzursuz bir ilişkisi ol-
du. Daha çocukken bile aklı Fıkri
çevresinde, içinde bulunduğu şart-
lardan kurtulmaktaydı.
"Kara derilivdim elbette. Zeki
olduğumun da farkındaydım. Ka-
famı nasıl kullanacağımı bilmi-
yordum. Ama bilmiş olsam bile,
kallanıp knllanacağım tek şey
buvdu bayaıta."
Gene de kafasını kullandı. Ço-
cukluğunda halk kütüphanesinde
ne var ne yoksa okuyup bitirdi.
"O kütüphanedeki her kitabı tek
tek okudum. Kitaplarla gördu-
güm hayat, yaşadığım hayat ara-
sında bir baglanlı kurmaya uğra-
şıyordum."
Rahiplik yaptı, hitabet yetene-
ğini geliştirdi. Bu yetenekle bilgi-
sini birleştirdi. Çevresindekileri,
hatta yazdıklarını okuyan herke-
si etkileyen, hayatlannı değiştiren
bir öğretmen oldu. Kara derilıle-
rin özgurluk hareketine katıldı,
onu ilerletti. Sonra 1960'lann or-
talannda bu hareket içinde fazla-
ca militan sesler çıktı. Şiddetten
nefret ettiği o sıralarda, hareket
içinde fokur fokur kaynayan "ka-
ralar bir tarafa" goruşünu benını-
semediği için eleştirildi ve dışlan-
dı. Caymadı ama, kendi vaazını
vermeye devam etti: "Bütiin in-
sanlar kardeştir. tşin lemeli bu-
dur.. "
Dertler bununla bitmedi. Zen-
cı, zeki, çirkin ve eşcinsel olma-
nın faturasuıı yegân yegân ödedi.
1987'de kanserden öldu. "Ja-
mes Baldwin: Biletin Bedeli"nin
açılış ve kaparuş sahnelerini oluş-
turan cenaze, acılı; ama nafile ol-
mayan bir hayatın nasıl görkem-
li bir biçimde noktalandığım, ken-
disıni tanıyanlar üzerinde nasıl si-
linmez izler bıraktığmı gosteriyor.
David Leemıng, "Jimmy'nin
>akını olan herkesin hayatı şu ya
da bu şekilde değişirdi bence" di-
yor. "Gerçek bir ogretmen, bun-
dan belli olur. Gerçek bir vaiz ve
gerçek bir peygamber de..."
'BirKadın' adlı öyunu Çetin Ipekkaya yönetti, Ayşe Sarıkaya oynadı
Tüketentoplıımda tüketilen insan
Willy Russell'ın oyunu Istanbul Belediyesi Şehir
Tiyatroları'nda sergileniyor. Yönetmen
İpekkaya, "Bu oyunla bir tehlike çanı çalmak'
istedik" diyor.
ANNA TURAY
"Bir Kadın", Liverpool'la
Manchester arasında, VVhiston'da
oturan, 20 yıllık evli, yetişkin iki
çocuk annesi, çalışan bir kadının
Shirley Valentine'ın oyküsu de-
ğil yalnızca. Tuketim ekonomisı-
ne dayalı sanayi toplumlannda ya-
şayan, giderek yalnızlaşan insanın,
yakın bir gelecekte bizim öykü-
muz. Shirley Valentine insan sı-
caklığını, yaşama sevincini arayan
insan, çağımız insanı.
Şehir Tiyatrosu'nda tngiliz ya-
zar VVilly Russell'ın "Bir Kadın"
(Shirley Valentine) adh oyununu
sahneleyen Çetin İpekkaya "Bu
oyunla bir tehlike çanı çalmak, ba-
tılı sanayi toplumlannda vaşanan,
bizim de üzerimize çokmekte olan
bir sorunon sinyallerini vermek
istedik" diyor.
Shirley Valentine, yönetmeni
Çetin Ipekkaya'mn deyişiyle "hep
tuketen bir loplumda, tıikenen ve
tıiketilen" bir insan olmaktan öte-
ye "soru sorarak" gidebiliyor: "Bu
böyle mi olmak zorundaydı? Ve
hep boyle mi kalacak?"
Yüksek topuklu ayakkabı giy-
diğinde bile başı dönen, en yakın
dostu, mutfağının duvarları olan
Shirley, sonunda bir gün, çocuk-
luğunda ne kadar yükseklere tır-
mandığını anımsayarak derin su-
lara dalmaya, ıslak başının biri ta-
rafından okşanmaya hakkı oldu-
ğunu keşfederek, Italya'ya tatile
gitmeye karar veriyor. Her mutlu-
luğun ardında mutlaka bir hare-
ket yok mudur zaten?
Ayşe Sankaya'nın yorumuyla
izlediğimiz Shirley Valentine, tum
kuşatılmışlığına karşın asla umut-
suz değil. Mutluluğunu ararken
biraz buruk, ama ısrarlı. Bir yaıı-
dan akşam yemeği için patatesle-
rinı soyarkan bir yandan da mut-
fağına konuk ettiği izleyicilere ol-
dukça esprili bir dille anılarım, se-
vinç ve ofkelerini, duyduğu hayal
kınklıklannı, feminizmden cinsel-
liğe pek çok konudaki düşuncele-
rini, kısacası tum dunyasını an-
latıyor.
Çetin İpekkaya, Shirley Valen-
tine'in kimliğini dramaturgu ve
yardımcısı Zuhal Ergen, asistan-
ları Aslı Izöçü ve Can Doğan'la
birlikte araştırdıkların;, sonuçta
onun "hemen hemen biz, hepi-
SHIRLEY VALENTINE'İN ÖVKÜSÜ — "Bir Kadın", Shiriey Valen-
tine'in ovkusıinü anlatıyor. 20 yıllık evli, yetişkin iki çocuk annesi, ça-
lışan bir kadın olan Valentine'i Ayşe Sarıkaya canlandırıvor
miz"olduğu sonucuna vardıklannı
belirtiyor. Shirley'nin anlattıkları-
nı okurken aslında kocasının da
başka türlü şeyler anlatamayaca-
ğını duşunmuş hepsı. "Kocasıpın
en aksi, en sinirli anlardaki dav-
ranışlarından onun da ne kadar
jitik bir insan olduğunu anlı>o-
nız. Çiinkıi Shirley kocası için 'te-
pesi attı mıydı ya buzdolabıyla, ya
ocakla ya da ıçerideki şömineyle
konuşur' der. Onu tanırken koca-
sının, erkeklerin dunyasını da ta-
nıyonız aslında. Ne Shiriey'nin, ne
de kocası Joe'tıun birey olarak
kurtuluşu... Asıl gerekli olan in-
saniarın değerlerinden hiçbir şey
kaybetmeden birlikte var olabil-
dikleri bir butun. Shirlev'nin çev-
resindeki insanlann da tıpkı Sbir-
ley gibi 'dosta' ihtivaçlan var" di-
yor Çetin ipekkaya.
Sanatçının yorumunda şüphe-
siz Batı Berlin'de geçirdiği son 7
yılın da büyuk etkisi var. Gerçek
bir sanayi toplumunda yaşammı
sürdüren tpekkaya "Bir Kadın"ın
şu anda Londra'da, Berlin. Atina
ve New York'ta oynadığını, ancak
buralarda artık "geç kalındığını"
söyluyor. Yalnızlaşan ve yabancı-
laşan insan sayısmın Türkiye'de,
Batılı ülkelerde olduğu gibi
"korkunç" boyutlara henüz ulaş-
madığını duşünüyor, ama "tehli-
ke çanlannı çalmanın" gerekliliği-
ne de inamyor.
Çetin İpekkaya "Berlin'de bir
arkadaşım bazı yaya yollannı gös-
terdi bana" diyor. "Bu yollar ki-
mi yerierde oldukça darallılmış hiç
gerek yokken. Bilinçli olarak. psi-
kologlann onerisiyle yapılmış bu
eylem. Yunırken insanlar birbir-
lerine degsinler. dokunsunlar di-
ye. Çünkıi artık dokunmuvorlar
birbirlerine, bakmıyorlar, gorme-
den geçip gidiyoıiar. Bazen sabah-
lan koşarken goniyonım. Sabahın
5'inde, 6'sında işe giden insanla-
nn yüziındeki o ifade korkunç.
Yaşamayan yuzler, yalnızca
'gitmeyi' diişünen insanlar. Biiliin
yollar, metrolar, bütiin düzen in-
sanlar belirli saatlerde rahatça iş-
lerine gitsinler, belirli saatlerde
alışverişlerini yaparak evlerine
donsiinler diye..."
Azmi Orses
öldü
• Kültür servisi — Devlet
Tiyatroları sanatçısı Azmi
Örses öldü. 1916 yılında
istanbul'da doğan Örses,
1937 yılında muzik
öğretmen okulunu
bitirdikten sonra 12 yıl
süreyle Ankara ve
Edremit'te muzik
öğretmenliği yaptı. 1967
yılında girdıği devlet
tiyatrolan ve Devlet Opera
ve Balesi'nde gorev yapan
Örses 1974 yılında emekli
olmuştu. "Cimri",
"Damdaki Kemancı" ve
"Batı Yakasının Hikâyesi"
oyunlarında görev alan
Azmi Örses, 5 nisan
perşembe gunü 74 yaşında
hayata gozlerini yumdu.
Louis Nelson
öldü
• NEW ORLEANS —
Caz müziğinin trombon
ustalarından ABD'li Louis
Nelson öldu. Nelson'ın, 10
gün önce geçirdiği trafik
kazasında onemli bir yara
almamasına rağmen önceki
gün aniden fenalaştığı ve
hastaneye kaldırıldığı,
ancak butun çabalara
rağmen kurtanlamadığı
bildirildi. Geleneksel New
Orleans cazı ile swing
arasında bir stile sahip olan
Nelson, uluslararası bir
sanatçıydı. Louis Nelson 87
yaşındaydı.
Tabloya saldırı
• AMSTERDAM (AA) —
Hollandalı ressam
Rembrandt'ın en ünlü
tablolarından olan ve
Amsterdam Ulusal
Müzesi'nde bulunan "Gece
Baskını" adlı tablosu dun
sabah bir ziyaretçinin
saldırısına uğradı. Müze
sözcüsü, koruyucu bir
camekân içinde
bulunmayan tabloya bir
ziyaretçinin boya giderici
bir sıvı attığını, ancak
hasarın "onemli
olmadığını" bildirdi.
BUGÜ.UN
• Şiir söyleşisi Kadıköy
Gençlik Kitabevı'de Tanju
Cdızoğlu'nun yöneteceği
"Şiirimizde Son Kuşak"
konulu söyleşiye Enver Ercan,
Adnan Özer ve Hüseyin
Haydar katılacaklar. Başlama
saati 15.30.
• Pendik'tekutlama
Pendik Ataturk Kulturevfnde
saat 15.30'daSabahattin
Kudret Aksal'ın 70. doğum
gunü kutlaması yapılacak.
• Moda'da imza ve söyteşi
Moda Sanat Galerisi'nde saat
14.00-18.00 arası "Günümüz
Şairleri" konulu söyleşi ve
imza gunu yapıiacak.
• ArifDamar ile söyleşi
Şair Arif Damar, saat
16.00'da yapılacak şiir konulu
söyleşiye katılıyor: Boğaziçi
Ekin Sanat Derneği
(Dereboyu Caddesi 150/1
Ortaköy).
• Serbest Kürsü Saat
18.00'de Saraçhane Karikatür
ve Mizah Müzesi'nde
yapılacak söyleşiyi Sulhi
Dolek yönetiyor. Katılanlar:
Rıfat Ilgaz, Gani Müjde,
Metin Üstündağ.
MÜLKİYELİLER BİRLİGİ
İSTANBUL SUBESİ
CUMARTESİ
BULUŞMALARI
33
"RAHAB.
Konuşmacı
Prof.Dr.
Üstün KORTJGAN
7 Nisan 1990 Cumartesi; Saat:16.00
MÜLKİYELİLER LOKALİ
Mudlım Naa Cad. 153/A Kuruçs^ns 80820 IST
Tel (1|157 46 3*-35
BİLSAK'TA
BUGÜN
7 Nisan Cumartesi:
14.30 GÜNLERİN
GOTIRDÜĞÜ: "2000e
Dognı Senaryolar". Asaf
Savas AKAD, Cengız
ÇANDAR, Baskın ORAN,
Tolga YARMAN.
19.30 TİYATRO: "tşte Beş
İşle Gövde tşte Kanatlar
Yazan: Sevim BURAK
Oynayan: BİLSAK
TİYATRO ATOLYE
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BlLSAK Herkese Açıktjr.
BİLSAK Sıraselviler,
Soğana Sok. No: 7
CİHANGİR
143 28 79 - 143 28 99