29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 NİSAN 1990 PREOLB) J!A3APEB*U Masaracı'ya ^Kirpi'den ödül • Kültür Servisi — Yugoslavya'nın başkenti Belgrad'da yayfmlanan "Jez" (Kirpi) adlı unlü mizah dergısinin duzenlediği Uluslararası Karıkatur Yanşması'nın yedincisini Sovyet çizer Yurı Kosobukin kazandı. "Benim Dünya Gorüşum" konulu yarışmada ikinciliğe KübaJı çizer Aristide! Hernandez Guerero değer gorüldü. Semih Balcıoğlu'nun da yer aldığı seçici kurul uçünculuk ödülunü Bulgar çizer Zdravko Yonçev'e verdi. Bu üç ödül dışında, son 1 yıl içinde "Jez"de iktıbas edilen karikatürler arasında yapılan seçimde Kâmil Masaracı'nın gazetemizde yayımlanmış olan bant karikaturü birinci seçildi. "Jez"de yer verilmiş 150 karikatür arasında Kâmil Masaracı'nın yanı sıra Salih Memecan. Sema Ündeğer ve Erdoğan Bozok'un yapıtları da yer alıyordu. Yıldız Sarayı'nda müzayede • Kültür Servisi — Antik A.Ş. tarafından düzenlenen 129. müzayede, 8 nisan pazar günu saat 14.00'te Yıldız Sarayı Silahhane'de yapılacak. Turgay Artam'ın yöneteceği muzayedede Turk ve Batılı ressamların oryantalist, klasık ve çağdaş tabloları ile Osmanlı eşyalan açık arttırma ile%atışa sunulacak. Muzayedede yer alan 300'u aşkın parçanın en onemlileri arasında Rudolph Ernst'in (1854-1932) "Türk Odasında Dinlenen Kadın" adlı oryantalist tablosu bulunuyor. 25x48 cm. boyutlarındaki tuval uzerine yağlıboya tablo 80 milyon liradan satışa sunulacak. Ayrıca Fausto Zonaro'nun "Bahçedeki Türk Kızı" adlı tablosu ve Antoine Coypel'in "Kartaca Kralıçesi Dido" adlı tablosu da yer alıyor. Türk ressamlar tarafından yapılmış yapıtlar arasında ıse lbrahim Çallı'nın (1882-1960) "Abdulhamit Paşa'nm Gelini Ulviye Hanım'ın Portresi" adlı çalışması yer alıyor. Kadıköy'de söyleşi-konser-sergi • Kültür Servisi — Kadıkoy Beledıyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde (Caddebostan) nisan ayı içerisinde söyleşi, sergi, konferans etkinlikleri surecek. Ayın ilk etkinliği 7 nisan cumartesi günu 15.00'te Prof. Özdemir Altan'ın sunacağı "Sanatta Değer Sorunu" başlıklı söyleşi. Merkezde 14 nisan cumartesi aynı saatte Saint Louis Çocuk Korosu'nun konseri, 18 nisan çarşamba 18.00'de Prof. Cevat Çapan, Şükran Kurdakul ve Teoman Aktürel'in katılacaklan "Oktay Rifat'ı Anma Toplantısı" izlenebilir. 21 nisanda 15.00'te Ali Taygun'un "Romandan Tiyatro Uyarlaması", 22 nisanda U.OO'de Nuri lyicil- Zeynur Erengönül ikilisinin konseri yer alıyor. MSÜ Güzel Sanatlar Fakultesi öğretım uyeleri ile yardımcılarmın sergisi ise a> sonuna dek gorulebilır. Alman heavy metalciler • Kültür Servisi — Alman heavy metal müzık grubu Grinder konser vermek üzere mayıs ayında Türkiye'ye geliyor. Almanya'da yayımlanan Metal Hammer dergisi tarafından yılın en iyı grupiarı arasında gosterilen Grinder, 12 Mayıs 1990 saat 13.00'te Açıkhava Tiyatrosu'nda vereceği konserde "Live in Istanbul" başlıklı son albümlerinde yer alan yapıtlannı seslendirecek. Sunuculuğunu Serdar Oktem'in yapacağı konserde, "Pentagram" ve "Akbaba" adlı Türk muzik gruplan da bir konser verecek. Organizasyonunu Kiss Müzikevi'nin gerçekleştırdiği konsere katılmak için 8 Mayıs 1990 tarihinde Türkiye'ye gelecek olan grup, bir hafta süreyle çeşitli muzik gruplarıyla gorüşmeler yaptıktan sonra Türkiye'den ayrılacak. 1973 yılında, Andy (gitar), Stephan (davul), Laria (gitar) ve Adrian'm (gitar/vokal) bir araya gelerek kurdukları Grinder'in 1988-89 yıllannda "Dawn For The Living" ve "Dead End" adlı iki albümu çıktı. POZITIF VIBRATIONS ÇAĞDAŞ MÛ2IK ETKİNLİKLERİ - 2 OMNIVERSE ARKESTRA 1989 DOWN BEAT CAZ DERGİSİ ANKETLERİNDE # 1 YALNIZCA2KONSER 15NİSAN 1990SAAT 1600. 21:00 ISTANBUL BELEDIYESİ CEMAL REŞIT REY KONSER SALONU Bılet Satış Yerlerı. Konser Salonu 148 53 92, Gallerıa 559 95 60, Vakkorama Taksım 151 15 71, Vakkorama Suadıye 360 90 90 Organızasyon Pozitıf 144 33 94 H E E Y A R V E Ö R E 1 68 C A ZE z 66 R T i L E 6 P E I C M R 0 V I ü V A B M U Z İ Ğ A î 1 1 6 1 A T F İ İ L 5 Y 3 6 A A E 0 6 R R Ğ 1 . . . N 61 KÜLTÜR-SANAT C T9. ULUSLARARASIISTANBUL FİLMFESTİVALİ Ünlüpolisiyeyazarı Georges Simenon dan bir uyarlama: Bay Hire \alniz adanıııı katıksız sevgîsi CUMHURİYET/5 Bay Hire, kimsenin iyi tammadığı, ama herkesin kuşkulandığı bir insandır. Terzidir. Beyaz fareler besler atölyesinde. Ve karşı binada oturan Alice'i izler karanlık perdelerin ardından... MEHMET BASUTÇU Georges Simenon adını bilme- yen yoktur. Herkes ya bir roma- nını okumuştur, ya da sinema ve televizyonda, yapıtlarından uyar- lanan yüzlerce filmden birini iz- lemiştir. Örneğin, komiser Maig- ret'nin öykuleri, sırurlan ve deniz- leri aşarak geçen yaz ölen Geor- ges Simenon'un adını daha çok yıllar önce ölürnsuzleştirmiştir. Geniş kitlelere seslenen güldü- rü filmleriyle tanınan Fransız yö- netmen Patrice Leconte, Sime- non'un, ustelik daha önce 1946 yı- lında Jtılien Duviyier tarafından "Panik" adıyla sinernaya aktarıl- mış olan romanı "Bay Hire'in Ni- şan Töreni"ni yeniden beyazper- deye uyarlarken ne gibi yenilikler getirebilirdi acaba? İlk aşamada bu soruya olumlu yarut veren yok- tu. Ancak geçe'n yıl Cannes Şen- liği'nin yanşmalı bölümünde izle- diğimiz "Bay Hire", Patrice Le- conte'un yetenekli bir yaratıcı ol- duğunu kanıtlayan hoş bir surp- riz olmuştu. Bir önceki filmi "İki- li"yle başlayan daha "ciddi" sine- ma yaşamının izlediği çizgi, Leconte'u, artık sinema ansiklope- dilerinde yer alacak bir duzeye GENÇ VE ORTA KUŞAK BİR ARADA — Patrice Leconte'un "Bay Hire" adlı filminde Fransız si- nemasının genç \e orta kuşakları bir araja geliyor. Ba> Hire'i. jepyeni bir kişiliğe bürıinen Michel Blanc o>nu>or. Alice'i ise genç ve bu>ule>ici o\uncu Sandrine Bonnaire canlandırıvor. ulaştırmış durumda. Bay Hire, yalnız ve sessiz, gö- runuşte sorunsuz, kimsenin iyi ta- mmadığı, ama herkesin kuşkulan- dığı, içine dönük bir insandır. Ter- zidir. Ve zamanının büyük bölu- münü atölye-evinde geçirir. Bem- beyaz, hastalıklı yuzündeki do- nukluğun altını çizen siyah palto- suyla bir gölge gibi geçer sokaklardan; kimseyi rahatsız et- meden, duvar diplerinden yavaş- ça süzülür evine doğru. Beyaz fa- reler besler atölyesinde. Işık yak- maz pek... Ve karşı binada oturan guzel Alice'i izler karanlık perde- lerin arkasından... Genç kız, bir gece, Bay Hire'in gizem dolu gdzlerindeki sadık il- ginin aynmma varır. Bir tür oyun baslar aralarında. llginin, cinsel- liğin ve bir noktada da kendini dı- şa vuramayan katıksız bir sevginin gelistiği, duygulann, davranışlann çatıştığı, iyiye gitmeyeceğini için için duyumsadığımız ilginç, sıra- dışı bir oyundur bu... Simenon ro- manı olur da içinde polis olmaz mı? Olacaktır elbette. Ancak, po- lisiye gerilım, burada iki baş kisi arasındakı ilişkinin bağlannı çoz- meye, onlann kişiliklerini daha iyi tanımaya yönelik bir bahanedir... Patrice Leconte'un en büyuk başansı, yapay bir dunyayı inan- dırıcı kılarak yaşatma konusunda eriştiği ustalıktan kaynaklanmak- ta. Seyirci, Bay Hire ile Alice'in içinde yüzdükleri büyıilü ve geri- limli ortamın çekiciliğine karşı koymakta güçluk çekiyor... Ve da- ha ilk dakikalarda, rahatlatıcı bir hafiflikle, gerçekle duş kanşırnı bu dunyanın gızemine bırakıvenyor kendini... Yakın planlarla beslenip soluklu bir kurguyla guç kazanan yalın sinema dilinin etkisıne kapı- lıp kıskıvrak bağlamyor kol- tuğuna.. Bir filmi başarılı kılmak için yainız ilginç bir konu, yaraücı ze- kâyla kaleme alınmış bir senaryo, ozgun bir sinema dili ve renk ton- larıyla ışık duzeni ozenle ayarlan- mış güzel goruntuler yeterli olmu- yor kuşkusuz... Oyuncu yonetimi- nin ve oyuncuların yorumlannda- ki iç alevin de güçlu olması gerek- mekte. Patrice Leconte'un başka bir başansı da Fransız sıneması- nın genç ve orta kuşak oyuncula- nndan, Sandrine Bonnaire ile Michael Blanc'ı hem çok iyı yö- netmesi, hem de onlara yaratıcı- lıklarını geliştirebilecekleri, kendi kendilerini aşabilecekleri bir or- tam sağlamış olması. özellikle Michel Blanc, çelimsiz yapısı, dö- külmuş saçlan ve patlak gözleriyle bizleri, alıştırdığı çaresız, ama se- vimli gulduru kahramanlanndan çok farklı yepyeni bir kişiliğe bü- runurken dört dörtluk bir kom pozısyon çızıyor. Koşup "Bay Hire"ı görmenin birçok nedeni var: önce, bir Sime- non romanının yepyeni, özgün uyarlamasını merak etmek... Son- ra, Patrice Leconte'un sınemasıy- la tanışmak... Daha sonra da ola- ğanustu bir kışilik çizen Michel Blanc'ı yeniden keşfetmek... Ve Alice'i, onca sevımsiz yanma kar- şın içten ve çekici kılacak kadar büyülu bir sanatçı olan Sandrine Bonnaire'i izlemek... Sonra? Sonra gelin de pencere onunden aynlma- yan Bay Hire'e hak vermeyin. FESTIVAL KUOSI Olduğu gibi Sophie Bu yılkı Film Festivali'nin konuklar listesi de Fılm listesi gibi kabarık. Bertrand Tavernier ve Sabine Azema şanliğın ilk ünlu konuklan arasındaydı. Ama bazı filmler gibi bazı konuklar da getirilemezse, festival bu yıl "gelemeyenler rekonı" kıracağa benzer. Nitekim ilk gelemeyen konuğun Sophie Marceau olduğu da anlaşıldı. Sinema yazarımız Atillâ Dorsay dün sabah Kültür Servisi'n den içeri girdi ve Marceau'nun gelemeyeceğini söyledi. Neden, diye sorduk. Evi soyulmuş, dedi Dorsay. Bunun üzerine odada bulunan arkadaşlardan birinin gözleri parladı: "Olduğu. gibi gelsin, abi!" FESTIVALDE BUGÜN E a e k : Ölü OzanJar Dernegi (12.00, 19.00), Aramızdaki Katiller (15.00, 21.30). Slnepop: Kızıl tlahi (12.00, 19.00), Elveda Caz (15.00, 21.30). Atlas: Bay Hire (12.00, 19.00), Ateşli Sır (15.00, 21.30). Gazi: Melankoli (12.00, 19.00), Çıglık (15.00, 21.30). Reks: Baronun Serüvenleri (12.00), Kupkuru Berabevaz Bir Yaz (15.00), Thelonius Monk: Straight, No Cbaser (19.00) Gandhi (21.30). Süreyya: Kamelyasız Kadın (12.00), Buluşma Noktası (15.00), Kuduz (19.00), Yol 1, ABD (21.30). AKM: Safdan da Sağ (12.00), Antonioni: Belgeler ve Tanıklıklar (15.00), Eva Peron'un Gizemi (19.30), James Baldwin: Biletin Bedeli (21.30). 'Biletin Bedeli', ünlüArrierikalıyazarJamesBaldwin üzerine birbelgesel Zenci, eşcinsel ve zekiJames Baldvvin, ister Paris'te çalışıyor olsun ister İstanbul'da; beyaz Amerika'da kara derili bir adam olarak yaşama deneyimi üstüne düşürdü herşeyingölgesini. SEVİN OKYAY James Baldnin hayatının çoğu- nu ulkesinin dışında geçirdi ama, aslında hep Amerikalı bir yazar olarak kaldı. tster Parıs'ıe çalışı- yor olsun, ister istanbul'da, beyaz Amerika'da kara derili bir adam olarak yaşama deneyimi üzerine düşürdu her şeyin golgesini. Ken- di kultürünu bir başka külturün süzgecinden geçirdi. "James Baldwin: Biletin Bede- li"nde, yazarın kendi öykusünün büyük kısmı onun ağzından anla- tılıyor. "Bilelin Bedeli" üzerinde uç buçuk yıl çalışan Karen Tnor- sen'in bir buçuk saatlik fıimi ya- zarın konferanslannı, yakınlanyla yapılan söyleşileri içeriyor: Kar- deşi David, biyografısini yazan David Leeming, yazar Amiri Ba- raka, VVilliam StjTon, Isbmael Reed ve Maya Angelou, bir de "entertainer" Bobby Short. Filmde a>nca pek azı daha ön- ce izlenmiş arşiv malzemesi ile Türkiye, Isviçre ve Amerika'nın çeşitli yerlerınde çekilmiş özgun bölümler var. Bunların hepsi de James Baldwin'in yaşadığı ve ça- lıştığı yerler. Baldvvin'in kişisel mektuplan ile basılmış yapıtların- dan okunan parçalar da yazarın portresine derinlik kazandırıyor. Yurtdışında olmak, Baldwin'e, hayat konusunda perspektif ka- zandırdı. tşini surdürmek için ge- rcksindiği bir özgürlüktü bu. Bu- nu ulkesinde yapamayacağını bi- liyordu. EVİNİ DE YANINDA TAŞIDI—James Baldvvin, uzun yıllar ABD dışında birçok ulkede yaşadı. Sonunda Fransa'da öldü. Ama Paris'e ilk gittiğinde ilk fark ettiği şey, insanın evini hiç terk edemediğiydi. "Kendinizi başka uygarlık için- de baldunuz rnn, kendi kültürii- niizö incelemek zorunda kalusuuz" diyor. Ama nerede ya- şarsa yaşasın, köklerinden kopa- madı. "Paris'te ilk farkına vardı- ğım şey, insanın evini hiç terk ede- medigiydi. Evinizi de yanııuzda taşırsınız." Kendini sonuna kadar hep Amerikalı saydı. Paris'i, Fransa'yı kendi oz kişliğini keş- fetmek için kullandı. James Baldwin 1924 yılında Harlem'de doğdu. Dokuz çocu- ğun en buyüğuydü. Yoksulluk içinde büyudü. Katı, dinine bağlı babası ile huzursuz bir ilişkisi ol- du. Daha çocukken bile aklı Fıkri çevresinde, içinde bulunduğu şart- lardan kurtulmaktaydı. "Kara derilivdim elbette. Zeki olduğumun da farkındaydım. Ka- famı nasıl kullanacağımı bilmi- yordum. Ama bilmiş olsam bile, kallanıp knllanacağım tek şey buvdu bayaıta." Gene de kafasını kullandı. Ço- cukluğunda halk kütüphanesinde ne var ne yoksa okuyup bitirdi. "O kütüphanedeki her kitabı tek tek okudum. Kitaplarla gördu- güm hayat, yaşadığım hayat ara- sında bir baglanlı kurmaya uğra- şıyordum." Rahiplik yaptı, hitabet yetene- ğini geliştirdi. Bu yetenekle bilgi- sini birleştirdi. Çevresindekileri, hatta yazdıklarını okuyan herke- si etkileyen, hayatlannı değiştiren bir öğretmen oldu. Kara derilıle- rin özgurluk hareketine katıldı, onu ilerletti. Sonra 1960'lann or- talannda bu hareket içinde fazla- ca militan sesler çıktı. Şiddetten nefret ettiği o sıralarda, hareket içinde fokur fokur kaynayan "ka- ralar bir tarafa" goruşünu benını- semediği için eleştirildi ve dışlan- dı. Caymadı ama, kendi vaazını vermeye devam etti: "Bütiin in- sanlar kardeştir. tşin lemeli bu- dur.. " Dertler bununla bitmedi. Zen- cı, zeki, çirkin ve eşcinsel olma- nın faturasuıı yegân yegân ödedi. 1987'de kanserden öldu. "Ja- mes Baldwin: Biletin Bedeli"nin açılış ve kaparuş sahnelerini oluş- turan cenaze, acılı; ama nafile ol- mayan bir hayatın nasıl görkem- li bir biçimde noktalandığım, ken- disıni tanıyanlar üzerinde nasıl si- linmez izler bıraktığmı gosteriyor. David Leemıng, "Jimmy'nin >akını olan herkesin hayatı şu ya da bu şekilde değişirdi bence" di- yor. "Gerçek bir ogretmen, bun- dan belli olur. Gerçek bir vaiz ve gerçek bir peygamber de..." 'BirKadın' adlı öyunu Çetin Ipekkaya yönetti, Ayşe Sarıkaya oynadı Tüketentoplıımda tüketilen insan Willy Russell'ın oyunu Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sergileniyor. Yönetmen İpekkaya, "Bu oyunla bir tehlike çanı çalmak' istedik" diyor. ANNA TURAY "Bir Kadın", Liverpool'la Manchester arasında, VVhiston'da oturan, 20 yıllık evli, yetişkin iki çocuk annesi, çalışan bir kadının Shirley Valentine'ın oyküsu de- ğil yalnızca. Tuketim ekonomisı- ne dayalı sanayi toplumlannda ya- şayan, giderek yalnızlaşan insanın, yakın bir gelecekte bizim öykü- muz. Shirley Valentine insan sı- caklığını, yaşama sevincini arayan insan, çağımız insanı. Şehir Tiyatrosu'nda tngiliz ya- zar VVilly Russell'ın "Bir Kadın" (Shirley Valentine) adh oyununu sahneleyen Çetin İpekkaya "Bu oyunla bir tehlike çanı çalmak, ba- tılı sanayi toplumlannda vaşanan, bizim de üzerimize çokmekte olan bir sorunon sinyallerini vermek istedik" diyor. Shirley Valentine, yönetmeni Çetin Ipekkaya'mn deyişiyle "hep tuketen bir loplumda, tıikenen ve tıiketilen" bir insan olmaktan öte- ye "soru sorarak" gidebiliyor: "Bu böyle mi olmak zorundaydı? Ve hep boyle mi kalacak?" Yüksek topuklu ayakkabı giy- diğinde bile başı dönen, en yakın dostu, mutfağının duvarları olan Shirley, sonunda bir gün, çocuk- luğunda ne kadar yükseklere tır- mandığını anımsayarak derin su- lara dalmaya, ıslak başının biri ta- rafından okşanmaya hakkı oldu- ğunu keşfederek, Italya'ya tatile gitmeye karar veriyor. Her mutlu- luğun ardında mutlaka bir hare- ket yok mudur zaten? Ayşe Sankaya'nın yorumuyla izlediğimiz Shirley Valentine, tum kuşatılmışlığına karşın asla umut- suz değil. Mutluluğunu ararken biraz buruk, ama ısrarlı. Bir yaıı- dan akşam yemeği için patatesle- rinı soyarkan bir yandan da mut- fağına konuk ettiği izleyicilere ol- dukça esprili bir dille anılarım, se- vinç ve ofkelerini, duyduğu hayal kınklıklannı, feminizmden cinsel- liğe pek çok konudaki düşuncele- rini, kısacası tum dunyasını an- latıyor. Çetin İpekkaya, Shirley Valen- tine'in kimliğini dramaturgu ve yardımcısı Zuhal Ergen, asistan- ları Aslı Izöçü ve Can Doğan'la birlikte araştırdıkların;, sonuçta onun "hemen hemen biz, hepi- SHIRLEY VALENTINE'İN ÖVKÜSÜ — "Bir Kadın", Shiriey Valen- tine'in ovkusıinü anlatıyor. 20 yıllık evli, yetişkin iki çocuk annesi, ça- lışan bir kadın olan Valentine'i Ayşe Sarıkaya canlandırıvor miz"olduğu sonucuna vardıklannı belirtiyor. Shirley'nin anlattıkları- nı okurken aslında kocasının da başka türlü şeyler anlatamayaca- ğını duşunmuş hepsı. "Kocasıpın en aksi, en sinirli anlardaki dav- ranışlarından onun da ne kadar jitik bir insan olduğunu anlı>o- nız. Çiinkıi Shirley kocası için 'te- pesi attı mıydı ya buzdolabıyla, ya ocakla ya da ıçerideki şömineyle konuşur' der. Onu tanırken koca- sının, erkeklerin dunyasını da ta- nıyonız aslında. Ne Shiriey'nin, ne de kocası Joe'tıun birey olarak kurtuluşu... Asıl gerekli olan in- saniarın değerlerinden hiçbir şey kaybetmeden birlikte var olabil- dikleri bir butun. Shirlev'nin çev- resindeki insanlann da tıpkı Sbir- ley gibi 'dosta' ihtivaçlan var" di- yor Çetin ipekkaya. Sanatçının yorumunda şüphe- siz Batı Berlin'de geçirdiği son 7 yılın da büyuk etkisi var. Gerçek bir sanayi toplumunda yaşammı sürdüren tpekkaya "Bir Kadın"ın şu anda Londra'da, Berlin. Atina ve New York'ta oynadığını, ancak buralarda artık "geç kalındığını" söyluyor. Yalnızlaşan ve yabancı- laşan insan sayısmın Türkiye'de, Batılı ülkelerde olduğu gibi "korkunç" boyutlara henüz ulaş- madığını duşünüyor, ama "tehli- ke çanlannı çalmanın" gerekliliği- ne de inamyor. Çetin İpekkaya "Berlin'de bir arkadaşım bazı yaya yollannı gös- terdi bana" diyor. "Bu yollar ki- mi yerierde oldukça darallılmış hiç gerek yokken. Bilinçli olarak. psi- kologlann onerisiyle yapılmış bu eylem. Yunırken insanlar birbir- lerine degsinler. dokunsunlar di- ye. Çünkıi artık dokunmuvorlar birbirlerine, bakmıyorlar, gorme- den geçip gidiyoıiar. Bazen sabah- lan koşarken goniyonım. Sabahın 5'inde, 6'sında işe giden insanla- nn yüziındeki o ifade korkunç. Yaşamayan yuzler, yalnızca 'gitmeyi' diişünen insanlar. Biiliin yollar, metrolar, bütiin düzen in- sanlar belirli saatlerde rahatça iş- lerine gitsinler, belirli saatlerde alışverişlerini yaparak evlerine donsiinler diye..." Azmi Orses öldü • Kültür servisi — Devlet Tiyatroları sanatçısı Azmi Örses öldü. 1916 yılında istanbul'da doğan Örses, 1937 yılında muzik öğretmen okulunu bitirdikten sonra 12 yıl süreyle Ankara ve Edremit'te muzik öğretmenliği yaptı. 1967 yılında girdıği devlet tiyatrolan ve Devlet Opera ve Balesi'nde gorev yapan Örses 1974 yılında emekli olmuştu. "Cimri", "Damdaki Kemancı" ve "Batı Yakasının Hikâyesi" oyunlarında görev alan Azmi Örses, 5 nisan perşembe gunü 74 yaşında hayata gozlerini yumdu. Louis Nelson öldü • NEW ORLEANS — Caz müziğinin trombon ustalarından ABD'li Louis Nelson öldu. Nelson'ın, 10 gün önce geçirdiği trafik kazasında onemli bir yara almamasına rağmen önceki gün aniden fenalaştığı ve hastaneye kaldırıldığı, ancak butun çabalara rağmen kurtanlamadığı bildirildi. Geleneksel New Orleans cazı ile swing arasında bir stile sahip olan Nelson, uluslararası bir sanatçıydı. Louis Nelson 87 yaşındaydı. Tabloya saldırı • AMSTERDAM (AA) — Hollandalı ressam Rembrandt'ın en ünlü tablolarından olan ve Amsterdam Ulusal Müzesi'nde bulunan "Gece Baskını" adlı tablosu dun sabah bir ziyaretçinin saldırısına uğradı. Müze sözcüsü, koruyucu bir camekân içinde bulunmayan tabloya bir ziyaretçinin boya giderici bir sıvı attığını, ancak hasarın "onemli olmadığını" bildirdi. BUGÜ.UN • Şiir söyleşisi Kadıköy Gençlik Kitabevı'de Tanju Cdızoğlu'nun yöneteceği "Şiirimizde Son Kuşak" konulu söyleşiye Enver Ercan, Adnan Özer ve Hüseyin Haydar katılacaklar. Başlama saati 15.30. • Pendik'tekutlama Pendik Ataturk Kulturevfnde saat 15.30'daSabahattin Kudret Aksal'ın 70. doğum gunü kutlaması yapılacak. • Moda'da imza ve söyteşi Moda Sanat Galerisi'nde saat 14.00-18.00 arası "Günümüz Şairleri" konulu söyleşi ve imza gunu yapıiacak. • ArifDamar ile söyleşi Şair Arif Damar, saat 16.00'da yapılacak şiir konulu söyleşiye katılıyor: Boğaziçi Ekin Sanat Derneği (Dereboyu Caddesi 150/1 Ortaköy). • Serbest Kürsü Saat 18.00'de Saraçhane Karikatür ve Mizah Müzesi'nde yapılacak söyleşiyi Sulhi Dolek yönetiyor. Katılanlar: Rıfat Ilgaz, Gani Müjde, Metin Üstündağ. MÜLKİYELİLER BİRLİGİ İSTANBUL SUBESİ CUMARTESİ BULUŞMALARI 33 "RAHAB. Konuşmacı Prof.Dr. Üstün KORTJGAN 7 Nisan 1990 Cumartesi; Saat:16.00 MÜLKİYELİLER LOKALİ Mudlım Naa Cad. 153/A Kuruçs^ns 80820 IST Tel (1|157 46 3*-35 BİLSAK'TA BUGÜN 7 Nisan Cumartesi: 14.30 GÜNLERİN GOTIRDÜĞÜ: "2000e Dognı Senaryolar". Asaf Savas AKAD, Cengız ÇANDAR, Baskın ORAN, Tolga YARMAN. 19.30 TİYATRO: "tşte Beş İşle Gövde tşte Kanatlar Yazan: Sevim BURAK Oynayan: BİLSAK TİYATRO ATOLYE 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BlLSAK Herkese Açıktjr. BİLSAK Sıraselviler, Soğana Sok. No: 7 CİHANGİR 143 28 79 - 143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle