03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 NİSAN 1990 EKONOMİ CUMHURİYET/13 Emlak Bankası fabrika satıyor • tSTANBLL (AA) — Eralak Bankası, Konya Akşehir'de kurulu alüminyum fabrikasını ihale yoluyla satışa çıkardı. Yaklaşık 4 milyar 386 milyon 577 bin lira tahmini bedel üzerinden kapali zarf usulüyle alınacak teklifler, 10 mayısa kadar değerlendirilecek. Değerlendirme sonrası 11 mayısta yapılacak açık arttırmada tesislerin yeni sahibinin belirlenmesi bekleniyor. Baıika yetkilileri, Akşehir'in Bozlağan köyü, Gönen mevkiindeki fabrikanın alüminyum profıl ve levhası ile yuksek enerji hattı teli üretim maksadıyla kurulduğunu, ancak henüz üretime geçmediğini bildirdiler. Yetkililer, satış işlemine fabrikanın tüm makine ve teçhizatı ile yanındaki 13 bin 813 metre karelik arazinin de dahil olduğunu kaydettiler. Kakao üretimi düşüyor • LONDRA (AA) — Dünya kakao üretiminin bu sezon son 6 yıldır ilk kez gerileyeceği tahmin ediliyor. Ulusiararası kakao örgütü tarafından yapılan tahminlere göre 1989 ekim - 1990 eyJül döneminde dünya kakao üretimi 2 milyon 370 bin tona gerileyecek. Üretim toplamı bir önceki sezon 2 milyon 418 bin tondu. Öte yandan bu sezon dünya kakao tüketiminin ise kakao fıyatlarındaki düşüşlere bağlı olarak bir önceki sezona göre yüzde 5.7 oranında yükselerek 2 milyon 216 bin tonluk rekor düzeye ulaşacağı tahmin edildi. Yaş çay fiyatı • RİZE (AA) — Havaların iyi gitmesi halinde gelecek hafta açılması beklenen 1990 iirünü yaş çay yaprağı alım kampanyasında üreticiler, Çay-Kur'un kiloda 1.200-1.500 lira arasında bir fiyat vermesini istediler. Rizeli çay yaprağı üreticileri, fiyatların 1.200 liranın altında olması halinde mağdur duruma düşeceklerini söyledüer. Rize Ziraat Odası Başkanı Muhittin Türüt de Oda olarak bir kilo yaş çayın maliyetini 1.367 lira olarak hesapladıklarını belirtti. Gayrettepe-4. Levent hattı, yeni finans merkezi oldu Para, Levent'e taşınıyorYeni finans merkezini oluşturan Levent'e özel sektörün en .büyük bankalarının yaru sıra Merkez Bankası da taşınacak. Böylece Büyükdere Caddesi üzerindeki bankaların sayısı 25'e, sistem içindeki payları da yüzde 70'e ulaşacak. Borsanın da Merkez Bankası binasına taşınacağı söyleniyor. ABDURRAHMAN YILDIRIM Ankara ve tstanbul'un değişik serntlerinde 9 bankanın daha ta- şınraasıyla Mecidiyeköy'de başla- yıp Maslak'ta son bulan Büyük- dere Caddesi'nde yeni bir finans merkezi doğuyor. Yeni finans merkezinin kaJbini oluşturacak Levent'e özel sektörün en büyük bankaları yanında Merkez Banka- sı da taşınacak. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'run da Merkez Bankası binasına taşınması soz konusu. Taşınacaklarla birlikte Büyükdere Caddesi üzerinde bu- lunacak bankaların sayısı 25'e, sistem içindeki payları da yüzde 70'e varacak. Merkez Bankası, tüm büyük ve orta büyüklükteki özel bankaların ve borsanın da yer almasıyla Büyükdere Caddesi ye- ni finans merkezi oluyor. Mecidiyeköy'den başlayıp Gay- rettepe, Esentepe, Zincirlikuyu, Levent'i içine alan ve Maslak'a kadar uzanan Büyükdere Cadde- si'nin bir finans merkezine dönüs- türülmesinde, gelişen bankaların modern ve daha büyük binalara •Akbank 1$ Bankası Osmanlı Bankası Yapı Kredi Bankası Vakıflar Bankası Standart Chartered Merkez Bankası Bank MellatSENTEPE İktisat Bankası' Garanti Bankası j. MECIOIYEKÛY Flnnsbaflk Sınayi Yatnn ve Kredi Tûrkbank Paımıkbank BarakaTirk İmarbank Bank Tökank Bank of Boston Chase Manhattan^ Dtşbank ihtiyaç duymaları ile bazı banka- ların lstanbül'a taşınması etkili oldu. Yeni ve büyük yapılara ola- nak veren Büyükdere Caddesi'nin çevresi modern görünümiü iş mer- kezlerine kavuşunca, bankalan da çekti. Yeni finans merkezinin kalbi- ni oluşturan Levent'e başta Mer- kez Bankası olmak üzere özel sek- törün en büyük bankaları olan İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi Bankası taşınacak. Ardı ardma sı- ralanacak bu bankalar arasında Merkez Bankası binasına İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın yerleşmesi ihtimali de gittikçe kuvvetleniyor. Merkez Bankası yetkililerinin, alınan arsa üzerin- de yakında inşaatına başlanacak ve süratle tamamlanacak görkem- li binada borsaya yer vermeye olumlu baktıkları belirtiliyor. Bunda yeni borsa başkarunın Merkez Bankası'ndan gelmesinin de payı bulunduğu kaydediliyor. Borsa için Merkez Bankası'nın devreye sokulması Maslak'ta bu- lunan ISoramin Han'ın askıya alınmasından sonra gerçekleşti. Borsa üyelerince uygun görülme- yen Maslak'taki binadan sonra Türkiye Sınai Yatırım ve Kredi Bankası'nın Esentepe'dekı arsası da borsaya teklif edildi. Borsayı ve Merkez Bankası'nı da içine alan bu yeni finans merkezinde yer alacak büyük binaların inşa- atları sürüyor. Levent'e taşınma- da büyük bankalar arasında ön- cülük yapan Yapı Kredi'nin Pla- zası tamamlanraak üzere. Üç ay- rı gökdelen olarak inşa edilen pla- zada Osmanlı Bankası da buluna- cak. Plazaya ayrıca bazı yabancı bankaların da yerleşeceği belirti- liyor. Plazar.ın 4. Levent tarafın- da ise Şişe Cam Topluluğu, biri kendisine biri de tş Bankası'na ait olmak üzere iki ayrı gökdelen in- şa ettiriyor. Bu gökdelenleri Sa- bancı Center ve Akbank gökde- lenleri izliyor. fş Bankası'nın Le- vent'teki gökdelene tstanbul'da- ki birimlerini taşıması kesinleşir- ken genel müdürlüğün Ankara'- dan tstanbul'a taşıması henüz ke- sinlik kazanmadı. Büyükdere Caddesi'nin biti- minde aktifleri açısından en bu- yük bankalar arasında yer alan Emlak Bankası bulunuyor. Le- vent'te ise Bank Mellat ile Slan- dart Chartered yer alıyor. Zincir- likuyu'daki İktisat Bankası'nın yanına orta büyüklükteki banka- lardan Garanti Bankası yeni mer- kezini inşa ettiriyor. Esentepe'de Dışbank, Chase Manhatlan, Bank of Boston, Tütünbank, Mit- sui Bank, Bank of Bahrain and Kuwait ve Ulusiararası Bankası yer alıyor. Aynı semtte Sınai Ya- lınm ve Kredi Bankası merkezini kurma hazırlıklarını sürdürüyor. Yine orta büyüklükteki bankaJar- dan Pamukbank'ın yer aldığı Gayrettepe'de bir başka orta bü- yüklükteki banka Tûrkbank da genel müdürlüğünü inşa ettiriyor. Finansbank ile Al Baraka Tiirk Özel Finans Kunımu'nun merkez- leri de yine Gayreltepe'de yer alı- yor. Töbank, İmar Bankası ve Adabank da Büyükdere Caddesi'- nin başlangıcında, Mecidiyeköy'- de yerleşmiş durumdalar. Bankaların özellikle Gayrette- pe-4. Levent hattına yerleşmele- rinde bu semıin kolay ulaşım nok- tası olması ve Merkez Bankası'- nın taşınmasımn etkisinin bulun- duğu ifade ediliyor. Ifeni özelleştîrme programıANKARA (AA) — Kamu İk- tisadi Teşebbüsleri'nin (KÎT) reor- ganizasyonu ve özelleştirilmesin- de mevcut uygulamadan farklı yaklaşımlan içeren yeni KlT ka- rarname taslağına ilişkin son ha- zırlıklar sürdürülüyor. Yeni taslağm kararnameye dö- nüşmesi durumunda, 54 sayılı Yüksek Planlama Kurulu karany- la özeileştirilmek üzere Toplu Ko- nut ve Kamu Ortakhğı tdaresi'ne devredilenlerin dışında kalan KtTMerin özelleştirilmesinde, İs- tanbul Menkul Kıymetler Borsa- sı'ndan (İMKB) yararlanılacak. Taslağa göre ilk planda özelleş- tirilecek KtT "hoWing"e, bağlı or- taklıklar da "anonim şirket"e dö- nüştürülecek. özelleştirme uygulamasında hisselenn yüzde 5'i ilgıli fabrika çalışanlarına, diğer yıizde 10'u ise yöre halkına satılacak. Bu arada Hazine ve Dış Tica- ret Müsteşarlığı (HDTM) tarafın- dan hazırlanan ve 233 sayılı KlT kararnaraesinde değişiklikleri ön- gören yeni kararname taslağı, gö- rüşleri alınmak üzere ilgıli bakan- Iıklara da gdnderildi. Ancak bu- güne kadar sadece Adalet Bakan- lığı'nın taslağa ilişkin görüşü HDTM'ye ulaştı. Buna göre geçen ocak ayında Bakanlar Kurulu'na sevk edilmesi beklenilen kararna- me taslağının, son şeklini aJabil- mesi İçin halen ilgili tüm bakan- Iıkların görüşleri bekleniyor. KtT'lere yeni düzen vermeyi amaçlayan kararname taslağına göre özelleştirilmek istenen veya sermaye piyasasında rekabet ede- bilecek durumda bulunan KÎTler için özelleştirme prosedürü, yöne- tim kuruliarının aJacağı kararla başlayacak. Özeileştirilmek isteni- len KtT, bağımsız dış denetim ku- rumlanna denetlettirilecek. Bu de- netim raporları sonucunda idari, maii ve teknik yapılan özelleştir- meye uygun olanlar Yüksek Plan- lama Kurulu'na götürülecek. KİT'in özelleştirilmesiyle ilgili ka- rarı Yüksek Planlama Kurulu ve- recek. Bu kararın alınmasından sonra bağlı ortaklıklar muessese haline getirilecek ve bağlı her fab- rikaya anonim şirket (AŞ) niteii- ği kazandırılacak. KİT'in bağlı ortaklığı duru- mundaki işletmelerin AŞ haline getirilmesiyle birlikte, bu AŞ'lerin bağlı olduğu KtT, holding biçi- minde örgutlenecek. Soz konusu işlemlerin tamam- lanmasından sonra şirketlerin his- se senetlerinin yüzde 5'i, işletme- de çalışanlara satılacak. Bu satış, KtT'in çalışanlarına kârdan pay vermesi ilkesi üzerine oturtulacak. Yani çalışanlara kâr payı olarak şirketin toplam yüzde 5 orarunda- ki hissesi dağıtılacak. Yüzde 10 oranındaki pay ise ka- rarnamede yer aldığı biçimiyle "il mensuplanna" satılacak. Buna göre AŞ haline getirilen fabrika- nın bulunduğu il sımrları içinde yaşayanlar, şirkete yüzde 10 ora- nında ortak olabilecekler. KlT'ler, özelleştirilmeierinin onaylanmasından itibaren özel hukuk kurallarına tabi olacaklar. Oğuıveöm»rTanrıkuJuOrfoDoğü Telcnik Üniversitesi'nde Makine MûhendisliğiveElektrik/ElefctronikMühendisHği Bölümlerindeokumaktodırlar. 1990yılır>da onlorla birlikte 1Û0 başanlı Turk öğrenci Ingıliz Hükümetinin burslonndan yararianorak Ingiliz ûniversife, kolej ve diğer kurjmlonnda ögrenim görecekler. Ingiliz Kûltür Heytti her jA 25Vnin üzerinde burs vermektedir. The British Council celebrates 50 years in Turkey •ootoo* omomomo ss:::ss B n t ı s h Council Kültürel, eğitsel ve teknik işbirliği yoluyla İngiJtere için kalıcı biranlayış ve takdir ortamı yaratma çabasında Türkiye'de elli yıl. Çeyrek trilyonluk lıisse satıldı ANKARA (ANKA) — "Halka satış" uygulamasında bugüne dek çeyrek trilyonluk hisse senedi sa- tıldı. Uygulamada son aşama ise bugün başlatılıyor. Arçelik, Bolu Çimento ve Çelik Halat hisse se- netlerinin İş Bankası şubelerinde satışına bugün başlanacak. Satış salı günü de sürecek. Bugün bir miktar hissesi halka satılacak olan Arçelik, Bolu Çi- mento ve Çelik Halat, Türkiye'nin en büyük sanayi şirketleri arasuı- da bulunuyor. Türkiye'nin cirosu açısından en büyük özel sanayi firması olan Arçelik, Koc Grubu- na ait. Kamu Ortaklığı Idaresi, halka arz uygulamasıyla şimdiye kadar 253 milyar liralık hisse senedi sa- tışı gerçekleştirdi. İlk uygulama- da 132 milyar 597 milyon liralık Erdemir hisse senedi satıldı. Çu- kurova Elektrik hisse senetlerinin satışı % milyar 953 milyon, Kepez senetlerinin satışı da 23 milyar oldu KONUK YAZAR EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY Hızlı Büyüme İçin Hokus-Pokus Formülü Özel otomobil trafiğinin iyice azaldığı, kentin gözde semtleri- nin âdeta boşaldığı bayram günlerinde istanbul da kalanlardan, "Kardeşim millette para var, olmasaydı bu kadar insan tatile gi- debilir miydi?" lafını çok duydum. Doğru, Türkiye'de bir kesimin, çok kaba bir tahminle nüfusun onda birinin kayda değer bir 'para problemi' olduğunu sanmı- yorum. Bu kesimin ınsanlan tatile de gidebilir, otomobil de ala- bilir. Ama salt bu kesimin olanaklanna bakarak Türkiye'de ya- şayan insanların gelir sorunu olmadığını söyleyebilir miyiî? Herhalde söyleyemeyiz. Türkiye genelindeki gelir artışlannın göstergesi olan ve milli geliri ölçmek için kullanılan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve Gayn Safi Milli Hasıla rakamlannın 1980'lerdeki gelişimine -sanayi ve tarım kesimlerindeki gelişmelerle birlikte- b/r bakalım. ^^ Böyümede Vıllık rûzde Oeğlşmeler GSYİH GSMH SANAYİ TARIM 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 - % 0 . 8 % 4.4 %5.0 %3.7 %5.7 % 51 %8.3 % 7A %3.7 % 1.1 - % 1.1 %4.2 % 4.6 % 3.3 %5.9 % 5.1 % 81 %7.4 %3.4 % 1.7 — % 3.1 9 % 9.3 •> % 6.5 •> % E5 -1 » % 8.9 I1 % 66 * % 11.3 "> % 9.8 * % 2.0 •> % 4.2 - * 6 1.7 b 0.1 b 6.3 b 0.1 b 3.5 » 2.7 * 7.7 b 2.1 t 7.1 6 10.8 Ortalama: % 4.3 % 4.3 % 6.2 % 2.0 Bu tablodaki rakamların da gösterdiği gibi Türkiye geçen yıl ekonomik büyüme açısından, milli gelir artışı açısından 1980den beri en kötü yılını yaşamış. Tarım kesiminde ürkütücü bir üretim düşüşü yaşanırken, sanayideki gelişme de son on yıl ortalama- sının hayli gerisinde kalmış. Büyüme hızı, yüzde 2'nin üzennde olan nüfus artış hızını bile karşılayamadığı için kişi başına milli gelir artmamış, reel olarak azalmış. Yani ortalama TC vatanda- şının geliri artmamış, azalmış geçen yıl. Türkiye'de üretim ve gelir artışının belirlenmesinde önemli rol oynayan faktörler neler diye baktığımızda öncelikle şunları gö- rüyoruz: • Tarımdaki üretim artışı • Kamu kesimi, yani devlet yatırımları • Özel yatırımlar • İç pazarın genişlemesi (ve üretim aîılımı) • Dış pazarın genişlemesi (ve ihracat atılımı) • Dış dünyadan kaynak aktarımı 1980lerin başlangıcında uygulamaya konan istikrar önlemle- ri ve yeni politikalar çerçevesinde iç pazar genişlemesi sınırh tu- tulurken ihracat, kur politikası ve diğer teşviklerle yoğun olarak desteklendi ve ekonomik büyümenin motoru oldu. Ancak büyüme hızını yüzde 7'nin üzerine çıkartmak için bu yeterli değildi. Bu nedenle ANAP hükümetleri çok bilinen yön- temle kamu yatırımlarını pompalamaya. inşaat sektörüne para akıtmaya ve böylelikle iç pazarı canlandırmaya yöneldiler. Bu or- tam doğunca özel yatırımlarda da -özellikle inşaatta ve turizm gibi, nakliyecilik gıbi yoğun teşvik gören alanlarda- bir kıpırdan- ma oldu. Böylece 1986-87'nin yüksek büyüme hızları vakalan- dı. Proje kredileri ve diğer dış kredilerle de desteklendi bu ge- lişme. Bu iki yıllık zoıiama, hızlı büyümenin faturası ise hayli ağır ol- du. Enflasyon yüzde 80'lere tırmandı, kamu açıklan dev boyut- lara vardı, dışardan kaynak girişi -ağır borç taksitleri nedeniyle- net kaynak çıkışına dönüştü. Büyüme hızı bölünerek düşmeye başladı. 1987'de yüzde 7.4 olan GSMH büyüme hızı 1988'de yüz- de 3.4'e, 1989'da ise yüzde 1.7'ye geriledi. Pekiyi 1990'da ne olacak? Türkiye'de ekonomik büyümeyi et- kileyen faktörlere baktığımızda ne görüyoruz? Tarım kesiminde geçen yıl yaşanan çarpıcı üretim düşüşün- den sonra bu yıl ortalamanın üzerinde bir üretim artışı bekleni- yor, ama gözler bir kez daha bufutlarda. Yağmur yetersiz kaJırsa iıeklenen artışın gerçekleşmeyeceğinden kaygı duyuiuyor. Enflasyonu tutmak için kamu kesimi açıklarını sınırlandırmak isteyen devletin, yatırımlarını büyük ölçüde kıstığı görülüyor. Özel yatırımlardaki durgunluk aşılmış değıl. Doviz kurlarındaki gelışmeler ihracatı iyice caydırma noktası- na gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla ihracat atılımıyla büyümeyi hız- landırma yoiu da kapalı. Geriye ne kalıyor? İç pazarın canlandınlması ve dış dünyadan kaynak aktarımı. İç pazarın canlandırılmasına bugüne dek çoğu kez kamunun altyapı yatırımları ve inşaat sektörü öncülük etmış. Bunlar olma- dan iç pazar nasıl canlandırılacak? Bunun formülünü Sayın Cumhurbaşkanı, TÜSİAD'ın iki haf- ta önceki iftar yemegınde açıkladı. Ücret-maaş artışları ve tüke- tici kredisiyle. Bankalar bol keseden tüketici kredisi dağıtacak, halkımız bu sayede tüketime yönelecek. Tüketim artınca üretim de artacak. Üretim pek fazla artmasa da Türkiye ithalatını arttı- rarak artan tüketimi karşılayacak. Kur ve faiz avantajından ya- rarlanmak isteyen para sahipleri de paralarını Türkiye'ye akıt- maya devam ettikçe bu ış aksamadan sürecek. Gördünüz mü her işin kolayı var. Öyle tasarruf, yatırım, tek- noloji, rekabet gücü falan diye kafa pat/atıp kaygı duyanlara şa- şıyorum vallahi. Biraz liberal' cesaretBankacılık sektörü, "rantlar cenneti" Türkiye'de 2500 TL'ye mal ettiği doları 2505 TL'ye satmaya çalışırken kendi alanına girişin ve batışın serbest olması gerektiğini savunma yiğitliğini göstermiştir. Liberal ekonomi ve tüketici aynı yiğitliği diğer sektörlerden de beklemektedir. KORKMAZ tLKORUR Iktısatçı-Bankacı Son günlerde ülkemiz otomotiv sektörün- de gözlenen yatınma ilişkin gelişmelerin eko- nomi basımnda değişik ve zıt yorumlar ile sık- ça yer aldığı görülmektedir. Ekonominin mo- tor gücündeki önemli sektörlerinden birinde, farklı menfaat ve beklentileri bu derece göz- ler önüne seren tartışmalar, ekonomide söz sa- hibi kesim ve kişilerin deger yargılarmın hangi doğrultu ve noktada olduğunun güzel bir ör- neğini oluşturmaktadır. TartışıJan konular gayet basittir: Türkiye1 de, bugün otomobil talebi, bir elin beş par- mağı ile sayılabilecek bir sayıda tesis tarafın- dan ve kısmen ithalat yolu ile karşılanmakta- dır. Talebin 2000 yılında 500 bin adet olacağı hesaplanıyor; buna rağmen 1993 yılında mev- cut üreticileriıı kapasitelerinin, projeye bağlaıı- mış artışlar ile birlikte, 250 bin adet olacağı varsayılıyor. Bu arada, ülkemiz otomotiv sek- törüne büyük veya küçük ölçekli üretim tesis- lerinin kurulmasını hedefleyen Japon, Fran- sız vb yatırımaların projeleri giriyor. Gerek- çeleri çoklu olabilir: Otomotiv sektöründe da- ha kaliteliyi daha ucuza üretmek, kapasite ek- sikliğini gidermek, mevcut ve gelecekteki rant- lardan yararlanmak gibi. Bu noktada mevcut üreticilerimiz, ekonomi ilminde "genç endüstriler" (infant industries) olarak adlan- dınlan korumaalık modeli çerçevesinde sek- töre yeni girişlerin sakıncalannı vurgulayarak bu projelerin gerçekleşmesini önleyici tartış- maları gündeme getiriyorlar. Tam bu arada, devlet teşvikler ile ilgili yeni bir düzenleme ya- pıyor ve amacı kaynaklann daha verirnli o)a- rak kullamlmasını sağlamak olan "ekonomik ölçek" kavramına uygun, optimum kapasite- ye ulaşmaya daha çok prim veren sistemi dev- reye sokuyor. Burada, yalmzca eskiler ile ye- niler değil, durumuna göre herkes zıt şeyleri söylemeye ve savunmaya başlıyor. Bütün bu lartışma sürecinde dikkati çeken husus, herkesin kendi durumuna ve çıkarına göre bir teori yaratması ve onun savunmasını yapmasıdır. Şüphesiz, bu tür bir durum ve davranış biçimi yalnızca otomotiv sektörün- de gözlenen bir sey değildir. Buna benzer, fay- da ve çıkar dürtülerinin yönlendirdiği tartış- ma temellerini ve davranış biçimlerini di|er üretim sektörlerinde de bolca ve sıkça görmek mümkündür. Dolayısıyla sözıimûz yalnızca otomotiv sektörüne değildir. Ancak işin en çar- pıcı ve insanı rahatsız eden yönü bu tartış- malardaki "çifie standart" normudur. Kendi üretim sektörleri içindeki yatırım ve kapasite gelişmelerini "genç endüstriler" kavramını esas alan korumacılık ilkesi ile durdurmaya çalışanlar, kendilerine hammadde aramalı ve- ya hizmet arz eden diğer sektörlerdeki yatı- rım girişimlerini en candan şekilde teşvik et- mekte, bu sektörlere giriş ve çıkışın (hatta ba- tışfann) serbest olmasını savunmakta, bunun aksi davranış ve düşüncelerin ülke ekonomi- sine ve tüketiciye zarar doğurduğunu ve libe- ral ekonomi prensiplerine ters düştüğünü sa- vunmaktadır. Şimdi bir an için otomotiv ve diğer üretim sektörlerindeki bu tarz tartışmalan bırakıp bankacılık sektöründeki gelişmelere bir göz gezdirelim. Zira, kendi sektörlerindeki giriş- leri en yüksek sesle engellemeye çalışanların en fazla hücum ettikleri sektör bankacılık sek- törüdür. Bu sektörümüz, uzun yıllar oligopo- listik bir yapı muhafaza etmenin ve her halde kârlı kurumlar olarak yaşayabilmek becerisi- nin bedelini 1985 yılından sonra ekonominin "şamar oğlanı"' haline gelmesiyle çok ağır bir şekilde ödemeye başlamıştır. 198O'I; yıllarda sektöre girişin serbest bırakılması bankacılık sektörümüzün oligopolistik yapısının çok bü- yük ölçüde yıkılmasına yol açarak bu sektö- rümüzü "satıcı pazarı" niteliğinden çıkarıp ke- sin bir "alıcı pazarı" haline sokmuştur. Müş- terilerinin birer "günah keçisi" haline dönü- şen bankalarımız her türlü suçlamanın muha- tabı haline gelmelerine rağmen itiraz sesi çı- kartmamışlardır. Sektör yetkilileri sustukça, liberalizm adına, sektöre girişler hızlanmı; ve sonuçta aynı ekmekten karın doyuran banka sayısı o kadar artmıştır ki bugün bankacılık sektöründe gerçek kârdan söz etmek mümkün değildir. (Bankaların kâr ettiği aldatmacası- na inanmayıruz; biraz dikkatli bakıldığında bankaların kârlılığının bankacılıktan değil, devletin borçlanmasının yarattığı faiz gelirin- den oluştuğu kolaylıkla görülecektir.) Bütün bunlara rağmen, herkesin günahım yüklediği bankacılık sektörü bir gün olsun, "yeter, dur- durun bizim sektörümüze girişi" diye feryat etmemiştir. Diğer taraftan, "genç endüstriler" kavramının, ister hizmet sektöründe olsun, ge- çerliliği her sektör için aynıdır. Türkiye'de fi- nans sektörü ve özellikle, oligopolistik yapısı yeni kırılmış olan bankacıhk sektörü genç eıı- dustri niteliğine henüz kavuşmuştur. Koruma gerekiyor ise bal gibi onun için de gerekir. Ama devlet, birelinin bankacılık sektörünün cebinde olmasının yani sıra akşamdan saba- ha verdiği kararlar ile bu gencin ölmesine göz yumabilmektedir. Bütün buna rağmen ban- kacılık sektörü sesini çıkartmamaktadır. Tam tersine, bankacılık sektörünün temsilcileri sek- töre giriş ve çıkışın ve hatta batışın serbest ol- masını savunmaktadır (Inanmayanlar, 23 Şu- bat 1990 tarihli "9O'lı Yıllarda Türk Bankacı- lığının Gündemindeki Konular ve Öneriler" konulu Türkiye Bankalar Birliği Semineri teb- liğlerine bakabilirler). Arkadaşlar, lütfen maksath ve kısır tartış- malan bir tarafa bıralunız ve biraz cesaret gös- teriniz. Perakende fiyatı 800 TL olan bir şişe Coca Cola'nın •7 o4OO kâr ile restoranlarda 4000 TL'ya satılabildiği bir başıbozukluk or- tamında ve optimumdan t>eş kat küçük üre- tim kapasitelerinde beş kat daha fazla kâr edi- lebilen "rantlaı cenneti" Türkiye'de 2500 TL'ya ma! ettiği doları, binde iki marj ile ve risk ala- rak 2505 TL'ya satarak kâr etmeye ve yaşama- ya çalışan bankacılık sektörü kendi faaliyet alanına girişin ve batışın serbest olması gerek- tiğini savunma yiğitliğini göstermiştir. Libe- ral ekonomi ve tüketici aynı yiğitliği sizierden de beklemekledir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle