25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 NİSAN1990 H D A R K 1 Z I K - H A K A K A R A Bu sezon Edremiften Alanya'ya kıyı beldeleri ne durumda? Ege'denAkdeniz'e kıyımlarımızTuristik beldelerde bugünlerde yeni sezon için hazırlıklar surdüruluyor. Bilinen soruıı- lanyla yeni bir sezona başlayacak beldeler. Hemen hemen tumunde altyapı eksikliğinden doğan kırlilik sorunlan yaşanıyor. Kanalizas- yoniar arıtılmadan denıze akıtıhyor. Marma- ris, Bodrum, Kuşadası gibi bir zamanlar Turk turizminin örnek gosterilen şirin beldelerini bugun gözden çıkaranlann sayısı da hızla ar- tıyor. Edremit'ten Alanya'ya kadar kıyı bel- delerinin durumlan şöyle bir tablo koyuyor ortaya: Edremit-Akçay: Bolgede hızlı bir yapılaş- ma gözleniyor. Zeytin ağaçlan kesilerek ger- çekleştirilen turizm yatırımları, yoğun tepki- ye neden oluyor. Kanalizasyon yapımına 1986 yılında başlandı. Hâlâ sürüyor. Yazın nufu- su yüz binı aşan bölgede içme suyu ve elek- trik de sorunlarm diğer bir bölümunü oluş- turuyor. Edremit Körfezi, Âkçay ve Burha- niye'den gelen antmasız atıklarla her geçen gun kirleniyor. Ayvalık: Kültürel yapısı bozulmamış ender yörelerden biri. Bu da ilçenin yüzde 90'mın SİT kapsamında olmasmdan kaynaklanıyor. Cunda Adası'na bağlantıyı sağlayacak yol ya- pımı sürüyor. Bu arada Sarmısaklı plajınm bulunduğu Küçükköy yöresinde yapılaşma yoğunluğu iyice arttı. tkinci konutlann atık- ları, antmasız, ünlü Sarmısaklı plajlannın açıklarına veiriliyor. Ayvalık çevresinde çok geniş alana yayılan zeytin ağaçlan kesilerek yerlerine ikinci konut ve turistik tesisler ya- pılmış. Zeytinyağı fabrikalarının buyuk bö- lümü ilçe dışına çıkarıldı. Ancak varlığını sür- dürenler paıa cezalanra göze alarak denizi kir- letmeye devarn ediyor. Dikili: Kanalizasyon yapımı sürüyor. Yaz aylannda bu çaJışmalar, ilçe merkezinin ke- narına taşınacak. Arıtma tesisi yok. Ancak Belediye Başkanı Osman özguven, atıkların dinlendirilerek denize verildiğini belirıiyor ve "Çevrenin korunabilmesi için eümizden ge- len çabayı gösteriyonız" diyor. Foça: Hemen yanıbasında kurulması tasar- lanan termik santral, yoğun endişe kaynağı. Termik santrala karşın Turizm Bakanhğı bu b«ldeyi turistik merkezlerden kabul edip bü- yük Güney Batı Anadolu Çevre Projesi kap- samına aldı. Belediye Başkanı Nihal Dirim, turizm gelirlerinin yore açısmdan bu>ük bir öneme sahip olduğunu vurgularken, "Hem turizm bddesi ilan et bem termik sanlral yap- maya kalk, bu nasıl anlayışür" diyor. Çeşme: Hızlı yapılaşma ve altyapı yetersiz- liğinin doğurduğu sorunlardan en çok etkile- nen beldelerden biri. Süren kanalizasyon ça- lışmaları, ancak 6-7 yıl sonra tamamlanabı- lecek. Konutlann ve tesislerin foseptiklerin- den içme suyuna sızıntılar oluyor. Atıklar ant- masız denize veriliyor. Seferihisar, Kusadası, Didim: Her üç böl- Antalya'da mil>onlarca >ılda oluşmuş falezlerin ustune 10-12 kala kadar tapılaşma izni verilraesi, bu kayalann traverten yapısının bozulmasına >ol açı>or. (Fotograf: Ümil Otan) Edremit-Akçay: Hızlı yapılaşma ve kirlilik Ayvalık: Deniz kirleniyor Dikili: Arıtma tesisi yok Foça: Termik santral tasarlanıyor Çeşme: İçme suyuna sızıntı var Seıerihisar-Kuşadası-Didim: Yoğun yapılaşma Güllök: Kanalizasyon yok Bodrum: Beton tarlası Marmaris: Tesis atıkları denize Kaş-Kalkan: Yoğun yapılaşma Finike-Kumluca: Henüz kıyıma uğramadı Antalya: Had safhada betonlaşma Side: Barakalar beldesi Alanva: Kıyı kapanmış durumda gede de yoğun yapılaşma dikkati çekiyor. Se- ferihısar'da yaklaşık 70, Kuşadası'nda 500, Dıdim'de 80 konut yapı kooperatifı var. Özel- lıkle Kuşadası ve Didim için 'artık beton bit kent oldu' değerlendirrneleri sıkça yapılıyor. Kanalizasyon yok. Foseptikler denize smyor. Kuşadası'nda Davutlar'a kadar uzanan 20 ki- lometrelik kıyı bandı, ikinci konut istilasına uğramış bir durumda. Geçen yıl açılan artez- yenlerden tuzlu su çıktı. Susuzluk, en önemli sorunlardan biri. Şimdiden bazı beş yıldızlı tesisler susnz. Su gereksinimleri tankerlerle karşılanmaya çalışılıyor. Kuşadası ve Didim'- de deniz kirliliği de giderek artan bir sorun. Bölgede geçen yaz döneminde yapılan deniz suyu tahlillerinin sonuçları açıklanmıyor. Se- ferihisar'da ilçenin kanalizasyonu dinlenme havuzunda çökelüliyor. Giillük: Kamu kuruluşları eğitim tesisleri- nin atıkları denize boşaltılıyor. tlçede kana- lizasyon yok. Foseptikler vidanjörlerle çeki- liyor. Çok yoğun bir yapılaşma söz konusu. Herhangi bir imar plam olmadığından herkes dilediği gibi konut inşa ediyor. Bodrum: tkinci konutlarve kooperatifler- le "beton tariasına" donuşmuş durumda. 300'ü aşkın konut kooperatifi var. Birçoğuıı- da inşaat çalışmalan sürüyor. lnşaatı suren konut sayısımn lüm yanmadada 20-30 bin arasında olduğu one surüluyor. Bodrum içe- risindeki atıklar denize boşaltılıyor. Bir sahil restoranında yemek yerken hoş olmayan ko- kularla karşılaşırsanız şaşırmayın. Deniz kir- liliği de giderek artan bir sorun. Bir sure ön- ce yapılan denizdeki kirlilik düzeyini göste- ren koliform bakteri miktarı konusundaki araştırma, Dünya Sağiık Teşkilatı'nın sınır de- ğerlerinin yoğun yaz günlerinde uç kat aşıl- dığı gerçeğini ortaya çıkardı. Ancak ölçüm- ler Bodrum içınde yapıldı. Mannaris: Yeşil Marmaris giderek yerini gri Marmaris'e bırakıyor. Sökülen narenciye bahçelerinin yerini konutlar almış. Kanalizas- yon çalışmalan sürüyor. Tam anlamıyla bu antma söz konusu değil. Kıyıda yer alan çok sayıda tesisin atıkları denize boşaltılıyor. Mar- maris çevresindeki orman tahribatı da ayrı biı sorun. Ormanlar, özel girışimcilere açılarak yuz yataktan aşağı olmamak üzere tesis ya- pımına izin verildi. Bazı tesisler yapıldıktar sonra belediye, turizmcilerirı de baskısıyla ge- çen yıl orman alanında tesis inşaatlarım durdurdu. Kaş-Kalkan: Yapılaşma yerel yönetimler- ce engellenmeye çalışılıyor. Her iki yörenir de özellıklerini koruma mücadelesi sürüyor FıniktsKumluaı: Henüz ciddi bir şekilde tu rızm akınına uğramamış ve büytık yatırımla- rın gerçekleşmediği yörelerden. Kemer: Altyapı sonınlarını yaşamayan en- der yörelerden biri. Ancak son olarak bir otele ek kat izni verilmesi, tartışmalara yol açtı. Di- ğer turistik tesislerinin ek kat iznini örnek gös- tererek yeni hak isteyebileceklerinden doğan sıkıntı yaşanıyor. Antaha: Konut inşaatları ve betonlaşma hızlandı. Çeşitli bölgelerde 10-12 katlı koııut- lara izin verildi. Milyonlarca yılda oluşmuş falezlerin üstüne yapılaşma izni venfrnesi, bu kayalann travarten yapısının bozulmasına yol açıyor. Aynı zamanda kanalizasyonlar da ar- tık doyma noktasına gelmiş travertinlerin boş- luklanna akıtılıyor. Deniz kirliliği sorunu bu- rada da yaşanıyor. Antalya çevresinde orman alanlarının bozularak golf alanlarma donuş- türûlmesi girişimleri, tepkilere yol açıyor. Side: Belde, barakalar beldesine dönüştü. Yapılaşma izninin olmaması, binaların üstü- ne baraka ekler yapılmasına yol açıyor. Te- sis voğunluğu çok büyük boyutta. Deniz kir- liliği de söz konusu. Marina inşaatı ve bura- ya bağlantıyı sağlayacak yol, tartışma konusu. Alanya: Beton beldelerden birisi daha. Her türden altyapı sorunlan yaşanıyor. Yapılaş- ma kıyı bandında uzanıyor. Turkiye'de yaşanan betonlaşma ve çevre kirliliğinden korunmak amacıyla 1988 yılı temmuz ayında özel çevre konıma bölgesi üan edilen Dalyan, Fethiye ve Gökova Körfezi'n- de de durum parlak değil. Fethiye'de özel Çevre Koruma Bölgesi sı- nırı, Ölüdeniz'in yanında son buluyor. Sını- rın birkaç metre dışındaki Kıdrak Koyu'nda tümüyle çam ağaçlanyla kaplı alanda yakla- şık 2 bin yataklı tatil köyu ve otelin inşaatı sürüyor. Köyceğiz'de Özel Çevre Koruma Bölgesi'- nin, Sangerme'deki tesislerin de inşaatlan bit- mek üzere. Dalaman lncebel'de yapılan villalann sa- tışı için bir gazeteye verilen ilanda ise şöyle deniyor: "Tatil köyü, Başbakanhkça konımaya ata- nan ve yapılaşma yasağı konan Fethiye, Gö- cek, Dalyan ve Koyceğiz ko>lannın tam or- tasında, fakat yasak kapsamının tamamen dı- şında..." Bu örnekle de "özel koruma mı özel kol- lama mı?" tartışması başlamış oluyor. özel ÇevTe Korurna Bölgeleri'nin hangi bilimsei ve- rilere göre saptandıgı ise ayrı bir tartışma konusu. 5 Mart 1990'da ilan edilen koruma alanla- rının sayısı altıya çıkarıldı. Göksu, Patara ve Kekova da Özel Koruma Alanı ilan edildi. Ancak bu bölgelerdekı turistik yatınmlann ne olacağı açıklığa kavuşmadı. Yapılan başvu- rulara, "bekleyin" yanıtı veriliyor. Akdeniz'de korunması gereken alanlar ara- sında yer alan Kekova, hem arkeolojik hem de doğal SİT alanı. Ustelik birinci derecede. Şimdi bu özelliklerin yanına özel Çevre Ko- ruma Alanı niteliği de eklendi. Dune kadar arkeolojik ve doğal SlT alanı olması, Aşırlı Adası'nda turizm tesisi yapımı konusundaki girişimleri engelleyememişti. Antik kenti kucaklayan kumullarıyla Turkiye'nin en güzel yerlerinden birisi olan Patara'da ise turizmcilerce nedeni bir türlu an- laşılamayan "kumul geriletme çalışmalan" yapılıyor. Sangerme'de Antik Pisilis kenti içine ya- pılan turistik tesis, var olan koruma anlayı- şının ilgınç bir örneği. Antik kentin diğer ke- sinıi de turizm tesisi alanı içinde olduğundan telle çevrili. Ama dileyenleı tesis yetkililerin- den izin olarak antik kenti gezebilirler(!) G I Ş E İ S T A N B U L Şehir, geçen 10yıl içerisinde ne kazandı, neyi kaybetti? İstanbul'unsorunu,kendindenbüyük Benim lstanbul'u görmediğim on yıl içinde, Turkiye'de kent bi- linci de, kültürel mirasa sahip çık- ma bilinci de arttı. Daha önceden başlamıştı, ama sadece bazı çev- relerde kalıyordu. Şimdi yaygın- laşıyor bu bilinç. Bu da en iyi ge lişmelerden biri. Gene bu on yıl içinde lstanbul kentinde eski Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın yaptıklan üze- rine de, Çelik Gülersoy'un yapük- lan üzerine de çok fikir yürütme- ler, eleştiriler okudum. Eleştiriyi çok seven, ona sınır tammayan bir ulus olduğumuzu kabul etme- miz gerek sanıyorum. Hatta şeh- re biçim veren bu iki insan birer rakipmiş gibi karşı karşıya da ge- tirilmek istendi. Eleştiriyi çok se- ven bir ulus olmamızdan ötürü, yapılmış olan en iyi seylerin da- ha kötülenmiş olmasına alışalun demiyorum, ama kendimizi tanı- yarak kulaklarımızı tıkayalım. Çelik Gulersoy mikro düzeyde birçok çalışmalar yapmış. Yaptık- lannın hepsi güzel, zevklı, bir kül- türü, bir kişiliği yansıtıyor. Bedrettin Dalan'sa makro dü- zeyde, çok büyük düzeyde çalış- malar yapmış. Onun yaptıklanna dinsel bir mantıkla bakılabilir an- cak. Bedrettin Dalan'ın çok bu- yük düzeyde giriştiği işlerle yap- tıklan (gerçekleştirdikleri) çok bu- yük sevaplarla çok büyük günah- ları bir arada banndmyor. Bu ki- şinin gerçekleştirmeye başladığı çok büyük, çok önemli, çok gü- zel şeyler var. Aynı zamanda da yapılmasına izin verdiği çok bü- yük kıyımlar, kötülükler. Ama tstanbul'u değiştirmiş bu iki insanın yaptıklan karşı karşı- ya konulamaz. Çelik Gülersoy'un yeniden or- taya çıkardığı, restore ettiği, ince bir uslup ve özenle işlevsel hale getirdiği: Anadolu yakasında Çu- buklu'daki Hidiv Kasn, Beşik- taş'ta Yıldız Babçesi içindeki Mal- ta Köşku ile öteki yapılar, Kari- ye Kilisesi çevresindeki Kariye Oteli ile öteki çevre yapılar, Sul- tanahmet'te restore ettirdiği 18. yüzyıl eseri "Cedid Mehmet Efen- di Medresesi" (lstanbul Sanatla- rı Çarşısı) içinde İstanbul Kutup- hanesi, otel, lokanta, pastane de barındıran, sırtını Topkapı Sara- yı surlanna vermiş olan Soğukçeş- me Sokağı... Hepsi buyük bir öze- nin, zevkin eseri, lstanbul için çok Benim içinde yaşamadığım on yıl boyunca İstanbul'un su, enerji, trafik gibi temel sorunları büyümüş. Bunlar içinde sadece elektrik kesintilerinin 1979 yılına göre daha az olduğunu gözlemledim. Su sorunu ise çok büyümüş. Trafik de. Bunlara, çok yaşamsal bir sorun: "Hava kirliliği" de eklenmiş. Bunun yanında denizin daha da kirlenmiş olmasım unutmamak gerekiyor. Halkın sağiık sorunları, kentin sorunlarından ayn değil. büyük kazançlar. Ocak ayında Soğukçeşme So- kağı'na, Topkapı Sarayı'nın giriş kapısı tarafından -Sultanahmet Çeşmesi yanından- gittinı. Bura- da, solda o eşsiz yapı Ayasofya'- nın arkasında, köşede, daha ön- ce görmediğim eski bir sarnıç ya da toprağın altına doğru, silindir biçiminde inen bir yapı vardı. Bi- enalden arta kalmış olan Sarkis'- in yapıtı sallanıyordu boşluk üze- rinde. Hem o bahçede hem de he- nüz Soğukçeşme Sokağı'nın ba- şında birdenbire o çok eski Istan- bul'u derinden duydum. Zaten Sultanahmet -yeryuzünde eşi ol- mayan o görkemli alan- üzerinde, sankı eskiden tanımıyormuşum gibi, yeni, taptaze bir baskı yarat- mıştı. Ama orada hissctüğim, çok eskiye dayanan karmaşık bir Is- tanbul'du: Eskiden Çarşamba, Sultan Selim, Fatih ya da Edırae- kapı sur dışında futbol oynadığı- mız yerlerden, butun o Karagünı- rük - Edirnekapı yöresinde kalmış olan Bizans, sonra Rum - Orto- doks yapılardan, eski bir sarmç olan o koskocaman Karagum- ruk Stadyumu'ndan, Saraç- hanebaşı'ndaki kemerlerden, Zeyrek'ten, bütün oranlarda esen ve yangın yerlerinin tozunu kaldı- ran ruzgâriardan gelen bir ha- va, insanın ta kalbinin içine ka- dar sokulan bir duygu. tşte o za- man, hiçbir yerde duyulamaya- cak, sadece tstanbuî'da -eski İstanbul'da- yaşamış, oraya bağ- lanmış bir insanın duyabileceği bir Juyguyu duyduğumu anladım. O sarsıntı içinde duşündüğüm tek şey, tstanbul'u yeniden nasıl bı- rakıp"gidebileceğim oldu. Ardından Soğukçeşme Sokağı'- nı gezdim. Buradaki yapıların renklerinin batıcı olduğu uzerine eleştiriler okumuştum. Hiç de ge- rek yoktu sanırım bu eleştirilere. Asıllannın böyle olmadığı kanıt- lanmış değil. Sonra geçen yıllar- da çok daha doğal renklere bü- runmeyecek mi o yapılar? insanlık da sanat tanhi de yüz- yıllarca Eski Yunan heykellerini beyaz, mermer sadeliğinde sandı da, sonra eski döneminde bütün o heykellerin renk renk boyalı ol- dukları ortaya çıkmadı mı? Os- marümın çeşitli yüzyıllan bir ya- na, kimbilir Bizans döneminde ne renkler vardı İstanbul'da. Soğukçeşme Sokağı 'ndan aşa- ğıya, Alemdar'a doğru inilince (ki karşıda köşede Talat Paşa'nın ikametgâhı vardır) çok büyük bir sarnıç bulmuş Çelik Gulersoy. Orayı da restore ederek Bizans tarzı bir taverna-restaurant halı- ne getirmiş. Benim için değil, ama bir turist için içinde yemek yeni- lecek ne bulunmaz bir dekor. Bi- raz ötede ortaya çıkan yeni bir sarnıç daha var; daha küçük bir sarmç. Başka küçük bir sarnıça da bir kalorifer kazam yerleştiril- miş. Çelik Gülersoy'un özellikle- rinden biri de, düzenlediği me- kânları, en küçük aynntılanna kadar duşünmesi. Bedrettin Dalan ise büyük öl- çekte, çok büyük işlere başlamış. Kimisini bitırmiş, kimisini bitire- memiş. Önce günahlannı söyleye- yim, kuşkusuz birer facia, cina- yet bunlar: Boğaz sırtlannda ve- rilen inşaat izinleri. Sonra da se- vaplannı, çok büyük sevaplar bunlar: Haliç'in çevresinin açıl- ması, Yerebatan Sarayı'nın altı- nın temizlenmesi, iç galerilerinin ortaya çıkanIması, Boğaz'da bir- çok iskelenin restore edilmesi, de- niz otobuslerinin getirilmesi, (bunlann en buyUklerini getirmek de çok iyi olmuş), Kuruçeşme'de- ki kömür depolarının kaldınlarak park yapılması, genel olarak kı- yılann halka açılması Arnavutköy'deki kazıkh yolun kötü olduğunu söyleyemeyece- ğim. Kıyıyı bozmadığı gibi, sade- ce trafîği açmakla da kalmamış, insanlar Boğaz'ı hissederek yüıü- yebiliyor kıyıda. Gene bunun gi- bi Üsküdar'da açılan alanın, de- nizin doldurulmasından sorira oluşturulan sahil yolunun da kö- tu olduğunu öne süremeyeceğim. Büyükdere'ye giden kazıkh yo- Lun Arnavutköy'deki kadar ince düşünülmüş olduğunu öne süre- meyeceğim, ama ona da çokça eleştirilerim yok. Bağdat Cadde- si'ni, Fenerbahçe'yi, Yat Limanı'- nıysa göremedim. Şişhane'den Taksim'e kadar açılan, Tepebaşı'run birçok yapı- sının yıkılmasına neden olan yol üzerindeyse bir şey diyemeyece- ğım. Tepebaşı'mn restore edilme- ^ıni elbette tercih ederim. Ama bir -iostumun söylediği gibi, iki bin > ıllık bir kentte, o yapılar tarih- ^el sayılabilir mtydi? Ama şimdi- ki halde bu yolun çevresinin kor- kunç ölçüde düzensiz ve çirkin ol- duğu kesin. tstanbul halkı Da- lan'a bir dönem daha çalışma ola- nağı tanımalıydı. Ama bu yörede kalan eski yapılan -özellikle Ay- nalıçeşme'yi- yıkmamak, yıkıp da yüksek yapılar dikmemek koşu- luyla. Kentin yapılannı salt turiz- me satmamak koşuluyla. Sadece Haliç'in çevresini açtna- sı ve Yerebatan Sarayı'nı temiz- lemesi dahi Dalan'ı desteklemeye yeterdi. Yerebatan Sarayı'ndaki büyük sütunların altındaki taşlar- da ortaya çıkan Meduza kabart- malan ne kadar saşırtıcıydı benim için. Yerebatan Sarayı'nda izleyi- cilerin ayakta dinleyecekleri ilginç konserler verilebilir. Kentin çalışma ve iş merkezi, Levent'in de ötelerine, Maslak yolunun çevresine kayıyor. Bu arada Boğaz'ın sadece suya bakan yamaçlanna değil, gerilerine de ne çirkin yapılar yapılmış. lstanbul'u esas katleden bunlar. Bu yeni gör- güsuzlük. Benim içinde yaşamadığıtn on yıl boyunca tstanbul'un su, ener- ji, trafik gibi temel sorunlan bü- yümüş. Bunlar içinde sadece elek- trik kesintilerinin 79 yılına göre daha az olduğunu gözlemledim. Su sorunu ise çok büyümüş. Tra- fik de. Bunlara, çok yaşamsal bir sorun: "Hava klrlUigi' de eklen- miş. Atina gibi. Her iki kent de gerçekten sanayileşmemiş kentler olduklan halde. Bunun yanında denizlerin da- ha da kirlenmiş olmasını unutma- mak gerekiyor. Halkın sağiık so- runlannı kentin sorunlanndan ay- n bir yere koymamak gerekir. Yarın: Beyoglu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle