Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 NİSAN1990
H D A R K 1 Z I K - H A K A K A R A
Bu sezon Edremiften Alanya'ya kıyı beldeleri ne durumda?
Ege'denAkdeniz'e kıyımlarımızTuristik beldelerde bugünlerde yeni sezon
için hazırlıklar surdüruluyor. Bilinen soruıı-
lanyla yeni bir sezona başlayacak beldeler.
Hemen hemen tumunde altyapı eksikliğinden
doğan kırlilik sorunlan yaşanıyor. Kanalizas-
yoniar arıtılmadan denıze akıtıhyor. Marma-
ris, Bodrum, Kuşadası gibi bir zamanlar Turk
turizminin örnek gosterilen şirin beldelerini
bugun gözden çıkaranlann sayısı da hızla ar-
tıyor. Edremit'ten Alanya'ya kadar kıyı bel-
delerinin durumlan şöyle bir tablo koyuyor
ortaya:
Edremit-Akçay: Bolgede hızlı bir yapılaş-
ma gözleniyor. Zeytin ağaçlan kesilerek ger-
çekleştirilen turizm yatırımları, yoğun tepki-
ye neden oluyor. Kanalizasyon yapımına 1986
yılında başlandı. Hâlâ sürüyor. Yazın nufu-
su yüz binı aşan bölgede içme suyu ve elek-
trik de sorunlarm diğer bir bölümunü oluş-
turuyor. Edremit Körfezi, Âkçay ve Burha-
niye'den gelen antmasız atıklarla her geçen
gun kirleniyor.
Ayvalık: Kültürel yapısı bozulmamış ender
yörelerden biri. Bu da ilçenin yüzde 90'mın
SİT kapsamında olmasmdan kaynaklanıyor.
Cunda Adası'na bağlantıyı sağlayacak yol ya-
pımı sürüyor. Bu arada Sarmısaklı plajınm
bulunduğu Küçükköy yöresinde yapılaşma
yoğunluğu iyice arttı. tkinci konutlann atık-
ları, antmasız, ünlü Sarmısaklı plajlannın
açıklarına veiriliyor. Ayvalık çevresinde çok
geniş alana yayılan zeytin ağaçlan kesilerek
yerlerine ikinci konut ve turistik tesisler ya-
pılmış. Zeytinyağı fabrikalarının buyuk bö-
lümü ilçe dışına çıkarıldı. Ancak varlığını sür-
dürenler paıa cezalanra göze alarak denizi kir-
letmeye devarn ediyor.
Dikili: Kanalizasyon yapımı sürüyor. Yaz
aylannda bu çaJışmalar, ilçe merkezinin ke-
narına taşınacak. Arıtma tesisi yok. Ancak
Belediye Başkanı Osman özguven, atıkların
dinlendirilerek denize verildiğini belirıiyor ve
"Çevrenin korunabilmesi için eümizden ge-
len çabayı gösteriyonız" diyor.
Foça: Hemen yanıbasında kurulması tasar-
lanan termik santral, yoğun endişe kaynağı.
Termik santrala karşın Turizm Bakanhğı bu
b«ldeyi turistik merkezlerden kabul edip bü-
yük Güney Batı Anadolu Çevre Projesi kap-
samına aldı. Belediye Başkanı Nihal Dirim,
turizm gelirlerinin yore açısmdan bu>ük bir
öneme sahip olduğunu vurgularken, "Hem
turizm bddesi ilan et bem termik sanlral yap-
maya kalk, bu nasıl anlayışür" diyor.
Çeşme: Hızlı yapılaşma ve altyapı yetersiz-
liğinin doğurduğu sorunlardan en çok etkile-
nen beldelerden biri. Süren kanalizasyon ça-
lışmaları, ancak 6-7 yıl sonra tamamlanabı-
lecek. Konutlann ve tesislerin foseptiklerin-
den içme suyuna sızıntılar oluyor. Atıklar ant-
masız denize veriliyor.
Seferihisar, Kusadası, Didim: Her üç böl-
Antalya'da mil>onlarca >ılda oluşmuş falezlerin ustune 10-12 kala kadar tapılaşma izni verilraesi, bu kayalann traverten yapısının bozulmasına >ol açı>or. (Fotograf: Ümil Otan)
Edremit-Akçay: Hızlı yapılaşma ve kirlilik
Ayvalık: Deniz kirleniyor
Dikili: Arıtma tesisi yok
Foça: Termik santral tasarlanıyor
Çeşme: İçme suyuna sızıntı var
Seıerihisar-Kuşadası-Didim: Yoğun yapılaşma
Güllök: Kanalizasyon yok
Bodrum: Beton tarlası
Marmaris: Tesis atıkları denize
Kaş-Kalkan: Yoğun yapılaşma
Finike-Kumluca: Henüz kıyıma uğramadı
Antalya: Had safhada betonlaşma
Side: Barakalar beldesi
Alanva: Kıyı kapanmış durumda
gede de yoğun yapılaşma dikkati çekiyor. Se-
ferihısar'da yaklaşık 70, Kuşadası'nda 500,
Dıdim'de 80 konut yapı kooperatifı var. Özel-
lıkle Kuşadası ve Didim için 'artık beton bit
kent oldu' değerlendirrneleri sıkça yapılıyor.
Kanalizasyon yok. Foseptikler denize smyor.
Kuşadası'nda Davutlar'a kadar uzanan 20 ki-
lometrelik kıyı bandı, ikinci konut istilasına
uğramış bir durumda. Geçen yıl açılan artez-
yenlerden tuzlu su çıktı. Susuzluk, en önemli
sorunlardan biri. Şimdiden bazı beş yıldızlı
tesisler susnz. Su gereksinimleri tankerlerle
karşılanmaya çalışılıyor. Kuşadası ve Didim'-
de deniz kirliliği de giderek artan bir sorun.
Bölgede geçen yaz döneminde yapılan deniz
suyu tahlillerinin sonuçları açıklanmıyor. Se-
ferihisar'da ilçenin kanalizasyonu dinlenme
havuzunda çökelüliyor.
Giillük: Kamu kuruluşları eğitim tesisleri-
nin atıkları denize boşaltılıyor. tlçede kana-
lizasyon yok. Foseptikler vidanjörlerle çeki-
liyor. Çok yoğun bir yapılaşma söz konusu.
Herhangi bir imar plam olmadığından herkes
dilediği gibi konut inşa ediyor.
Bodrum: tkinci konutlarve kooperatifler-
le "beton tariasına" donuşmuş durumda.
300'ü aşkın konut kooperatifi var. Birçoğuıı-
da inşaat çalışmalan sürüyor. lnşaatı suren
konut sayısımn lüm yanmadada 20-30 bin
arasında olduğu one surüluyor. Bodrum içe-
risindeki atıklar denize boşaltılıyor. Bir sahil
restoranında yemek yerken hoş olmayan ko-
kularla karşılaşırsanız şaşırmayın. Deniz kir-
liliği de giderek artan bir sorun. Bir sure ön-
ce yapılan denizdeki kirlilik düzeyini göste-
ren koliform bakteri miktarı konusundaki
araştırma, Dünya Sağiık Teşkilatı'nın sınır de-
ğerlerinin yoğun yaz günlerinde uç kat aşıl-
dığı gerçeğini ortaya çıkardı. Ancak ölçüm-
ler Bodrum içınde yapıldı.
Mannaris: Yeşil Marmaris giderek yerini
gri Marmaris'e bırakıyor. Sökülen narenciye
bahçelerinin yerini konutlar almış. Kanalizas-
yon çalışmalan sürüyor. Tam anlamıyla bu
antma söz konusu değil. Kıyıda yer alan çok
sayıda tesisin atıkları denize boşaltılıyor. Mar-
maris çevresindeki orman tahribatı da ayrı biı
sorun. Ormanlar, özel girışimcilere açılarak
yuz yataktan aşağı olmamak üzere tesis ya-
pımına izin verildi. Bazı tesisler yapıldıktar
sonra belediye, turizmcilerirı de baskısıyla ge-
çen yıl orman alanında tesis inşaatlarım
durdurdu.
Kaş-Kalkan: Yapılaşma yerel yönetimler-
ce engellenmeye çalışılıyor. Her iki yörenir
de özellıklerini koruma mücadelesi sürüyor
FıniktsKumluaı: Henüz ciddi bir şekilde tu
rızm akınına uğramamış ve büytık yatırımla-
rın gerçekleşmediği yörelerden.
Kemer: Altyapı sonınlarını yaşamayan en-
der yörelerden biri. Ancak son olarak bir otele
ek kat izni verilmesi, tartışmalara yol açtı. Di-
ğer turistik tesislerinin ek kat iznini örnek gös-
tererek yeni hak isteyebileceklerinden doğan
sıkıntı yaşanıyor.
Antaha: Konut inşaatları ve betonlaşma
hızlandı. Çeşitli bölgelerde 10-12 katlı koııut-
lara izin verildi. Milyonlarca yılda oluşmuş
falezlerin üstüne yapılaşma izni venfrnesi, bu
kayalann travarten yapısının bozulmasına yol
açıyor. Aynı zamanda kanalizasyonlar da ar-
tık doyma noktasına gelmiş travertinlerin boş-
luklanna akıtılıyor. Deniz kirliliği sorunu bu-
rada da yaşanıyor. Antalya çevresinde orman
alanlarının bozularak golf alanlarma donuş-
türûlmesi girişimleri, tepkilere yol açıyor.
Side: Belde, barakalar beldesine dönüştü.
Yapılaşma izninin olmaması, binaların üstü-
ne baraka ekler yapılmasına yol açıyor. Te-
sis voğunluğu çok büyük boyutta. Deniz kir-
liliği de söz konusu. Marina inşaatı ve bura-
ya bağlantıyı sağlayacak yol, tartışma konusu.
Alanya: Beton beldelerden birisi daha. Her
türden altyapı sorunlan yaşanıyor. Yapılaş-
ma kıyı bandında uzanıyor.
Turkiye'de yaşanan betonlaşma ve çevre
kirliliğinden korunmak amacıyla 1988 yılı
temmuz ayında özel çevre konıma bölgesi üan
edilen Dalyan, Fethiye ve Gökova Körfezi'n-
de de durum parlak değil.
Fethiye'de özel Çevre Koruma Bölgesi sı-
nırı, Ölüdeniz'in yanında son buluyor. Sını-
rın birkaç metre dışındaki Kıdrak Koyu'nda
tümüyle çam ağaçlanyla kaplı alanda yakla-
şık 2 bin yataklı tatil köyu ve otelin inşaatı
sürüyor.
Köyceğiz'de Özel Çevre Koruma Bölgesi'-
nin, Sangerme'deki tesislerin de inşaatlan bit-
mek üzere.
Dalaman lncebel'de yapılan villalann sa-
tışı için bir gazeteye verilen ilanda ise şöyle
deniyor:
"Tatil köyü, Başbakanhkça konımaya ata-
nan ve yapılaşma yasağı konan Fethiye, Gö-
cek, Dalyan ve Koyceğiz ko>lannın tam or-
tasında, fakat yasak kapsamının tamamen dı-
şında..."
Bu örnekle de "özel koruma mı özel kol-
lama mı?" tartışması başlamış oluyor. özel
ÇevTe Korurna Bölgeleri'nin hangi bilimsei ve-
rilere göre saptandıgı ise ayrı bir tartışma
konusu.
5 Mart 1990'da ilan edilen koruma alanla-
rının sayısı altıya çıkarıldı. Göksu, Patara ve
Kekova da Özel Koruma Alanı ilan edildi.
Ancak bu bölgelerdekı turistik yatınmlann ne
olacağı açıklığa kavuşmadı. Yapılan başvu-
rulara, "bekleyin" yanıtı veriliyor.
Akdeniz'de korunması gereken alanlar ara-
sında yer alan Kekova, hem arkeolojik hem
de doğal SİT alanı. Ustelik birinci derecede.
Şimdi bu özelliklerin yanına özel Çevre Ko-
ruma Alanı niteliği de eklendi. Dune kadar
arkeolojik ve doğal SlT alanı olması, Aşırlı
Adası'nda turizm tesisi yapımı konusundaki
girişimleri engelleyememişti.
Antik kenti kucaklayan kumullarıyla
Turkiye'nin en güzel yerlerinden birisi olan
Patara'da ise turizmcilerce nedeni bir türlu an-
laşılamayan "kumul geriletme çalışmalan"
yapılıyor.
Sangerme'de Antik Pisilis kenti içine ya-
pılan turistik tesis, var olan koruma anlayı-
şının ilgınç bir örneği. Antik kentin diğer ke-
sinıi de turizm tesisi alanı içinde olduğundan
telle çevrili. Ama dileyenleı tesis yetkililerin-
den izin olarak antik kenti gezebilirler(!)
G I Ş E İ S T A N B U L
Şehir, geçen 10yıl içerisinde ne kazandı, neyi kaybetti?
İstanbul'unsorunu,kendindenbüyük
Benim lstanbul'u görmediğim
on yıl içinde, Turkiye'de kent bi-
linci de, kültürel mirasa sahip çık-
ma bilinci de arttı. Daha önceden
başlamıştı, ama sadece bazı çev-
relerde kalıyordu. Şimdi yaygın-
laşıyor bu bilinç. Bu da en iyi ge
lişmelerden biri.
Gene bu on yıl içinde lstanbul
kentinde eski Belediye Başkanı
Bedrettin Dalan'ın yaptıklan üze-
rine de, Çelik Gülersoy'un yapük-
lan üzerine de çok fikir yürütme-
ler, eleştiriler okudum. Eleştiriyi
çok seven, ona sınır tammayan
bir ulus olduğumuzu kabul etme-
miz gerek sanıyorum. Hatta şeh-
re biçim veren bu iki insan birer
rakipmiş gibi karşı karşıya da ge-
tirilmek istendi. Eleştiriyi çok se-
ven bir ulus olmamızdan ötürü,
yapılmış olan en iyi seylerin da-
ha kötülenmiş olmasına alışalun
demiyorum, ama kendimizi tanı-
yarak kulaklarımızı tıkayalım.
Çelik Gulersoy mikro düzeyde
birçok çalışmalar yapmış. Yaptık-
lannın hepsi güzel, zevklı, bir kül-
türü, bir kişiliği yansıtıyor.
Bedrettin Dalan'sa makro dü-
zeyde, çok büyük düzeyde çalış-
malar yapmış. Onun yaptıklanna
dinsel bir mantıkla bakılabilir an-
cak. Bedrettin Dalan'ın çok bu-
yük düzeyde giriştiği işlerle yap-
tıklan (gerçekleştirdikleri) çok bu-
yük sevaplarla çok büyük günah-
ları bir arada banndmyor. Bu ki-
şinin gerçekleştirmeye başladığı
çok büyük, çok önemli, çok gü-
zel şeyler var. Aynı zamanda da
yapılmasına izin verdiği çok bü-
yük kıyımlar, kötülükler.
Ama tstanbul'u değiştirmiş bu
iki insanın yaptıklan karşı karşı-
ya konulamaz.
Çelik Gülersoy'un yeniden or-
taya çıkardığı, restore ettiği, ince
bir uslup ve özenle işlevsel hale
getirdiği: Anadolu yakasında Çu-
buklu'daki Hidiv Kasn, Beşik-
taş'ta Yıldız Babçesi içindeki Mal-
ta Köşku ile öteki yapılar, Kari-
ye Kilisesi çevresindeki Kariye
Oteli ile öteki çevre yapılar, Sul-
tanahmet'te restore ettirdiği 18.
yüzyıl eseri "Cedid Mehmet Efen-
di Medresesi" (lstanbul Sanatla-
rı Çarşısı) içinde İstanbul Kutup-
hanesi, otel, lokanta, pastane de
barındıran, sırtını Topkapı Sara-
yı surlanna vermiş olan Soğukçeş-
me Sokağı... Hepsi buyük bir öze-
nin, zevkin eseri, lstanbul için çok
Benim içinde yaşamadığım on yıl boyunca İstanbul'un su, enerji, trafik gibi temel sorunları büyümüş. Bunlar içinde
sadece elektrik kesintilerinin 1979 yılına göre daha az olduğunu gözlemledim. Su sorunu ise çok büyümüş. Trafik de.
Bunlara, çok yaşamsal bir sorun: "Hava kirliliği" de eklenmiş. Bunun yanında denizin daha da kirlenmiş olmasım
unutmamak gerekiyor. Halkın sağiık sorunları, kentin sorunlarından ayn değil.
büyük kazançlar.
Ocak ayında Soğukçeşme So-
kağı'na, Topkapı Sarayı'nın giriş
kapısı tarafından -Sultanahmet
Çeşmesi yanından- gittinı. Bura-
da, solda o eşsiz yapı Ayasofya'-
nın arkasında, köşede, daha ön-
ce görmediğim eski bir sarnıç ya
da toprağın altına doğru, silindir
biçiminde inen bir yapı vardı. Bi-
enalden arta kalmış olan Sarkis'-
in yapıtı sallanıyordu boşluk üze-
rinde. Hem o bahçede hem de he-
nüz Soğukçeşme Sokağı'nın ba-
şında birdenbire o çok eski Istan-
bul'u derinden duydum. Zaten
Sultanahmet -yeryuzünde eşi ol-
mayan o görkemli alan- üzerinde,
sankı eskiden tanımıyormuşum
gibi, yeni, taptaze bir baskı yarat-
mıştı. Ama orada hissctüğim, çok
eskiye dayanan karmaşık bir Is-
tanbul'du: Eskiden Çarşamba,
Sultan Selim, Fatih ya da Edırae-
kapı sur dışında futbol oynadığı-
mız yerlerden, butun o Karagünı-
rük - Edirnekapı yöresinde kalmış
olan Bizans, sonra Rum - Orto-
doks yapılardan, eski bir sarmç
olan o koskocaman Karagum-
ruk Stadyumu'ndan, Saraç-
hanebaşı'ndaki kemerlerden,
Zeyrek'ten, bütün oranlarda esen
ve yangın yerlerinin tozunu kaldı-
ran ruzgâriardan gelen bir ha-
va, insanın ta kalbinin içine ka-
dar sokulan bir duygu. tşte o za-
man, hiçbir yerde duyulamaya-
cak, sadece tstanbuî'da -eski
İstanbul'da- yaşamış, oraya bağ-
lanmış bir insanın duyabileceği bir
Juyguyu duyduğumu anladım. O
sarsıntı içinde duşündüğüm tek
şey, tstanbul'u yeniden nasıl bı-
rakıp"gidebileceğim oldu.
Ardından Soğukçeşme Sokağı'-
nı gezdim. Buradaki yapıların
renklerinin batıcı olduğu uzerine
eleştiriler okumuştum. Hiç de ge-
rek yoktu sanırım bu eleştirilere.
Asıllannın böyle olmadığı kanıt-
lanmış değil. Sonra geçen yıllar-
da çok daha doğal renklere bü-
runmeyecek mi o yapılar?
insanlık da sanat tanhi de yüz-
yıllarca Eski Yunan heykellerini
beyaz, mermer sadeliğinde sandı
da, sonra eski döneminde bütün
o heykellerin renk renk boyalı ol-
dukları ortaya çıkmadı mı? Os-
marümın çeşitli yüzyıllan bir ya-
na, kimbilir Bizans döneminde ne
renkler vardı İstanbul'da.
Soğukçeşme Sokağı 'ndan aşa-
ğıya, Alemdar'a doğru inilince (ki
karşıda köşede Talat Paşa'nın
ikametgâhı vardır) çok büyük bir
sarnıç bulmuş Çelik Gulersoy.
Orayı da restore ederek Bizans
tarzı bir taverna-restaurant halı-
ne getirmiş. Benim için değil, ama
bir turist için içinde yemek yeni-
lecek ne bulunmaz bir dekor. Bi-
raz ötede ortaya çıkan yeni bir
sarnıç daha var; daha küçük bir
sarmç. Başka küçük bir sarnıça
da bir kalorifer kazam yerleştiril-
miş. Çelik Gülersoy'un özellikle-
rinden biri de, düzenlediği me-
kânları, en küçük aynntılanna
kadar duşünmesi.
Bedrettin Dalan ise büyük öl-
çekte, çok büyük işlere başlamış.
Kimisini bitırmiş, kimisini bitire-
memiş. Önce günahlannı söyleye-
yim, kuşkusuz birer facia, cina-
yet bunlar: Boğaz sırtlannda ve-
rilen inşaat izinleri. Sonra da se-
vaplannı, çok büyük sevaplar
bunlar: Haliç'in çevresinin açıl-
ması, Yerebatan Sarayı'nın altı-
nın temizlenmesi, iç galerilerinin
ortaya çıkanIması, Boğaz'da bir-
çok iskelenin restore edilmesi, de-
niz otobuslerinin getirilmesi,
(bunlann en buyUklerini getirmek
de çok iyi olmuş), Kuruçeşme'de-
ki kömür depolarının kaldınlarak
park yapılması, genel olarak kı-
yılann halka açılması
Arnavutköy'deki kazıkh yolun
kötü olduğunu söyleyemeyece-
ğim. Kıyıyı bozmadığı gibi, sade-
ce trafîği açmakla da kalmamış,
insanlar Boğaz'ı hissederek yüıü-
yebiliyor kıyıda. Gene bunun gi-
bi Üsküdar'da açılan alanın, de-
nizin doldurulmasından sorira
oluşturulan sahil yolunun da kö-
tu olduğunu öne süremeyeceğim.
Büyükdere'ye giden kazıkh yo-
Lun Arnavutköy'deki kadar ince
düşünülmüş olduğunu öne süre-
meyeceğim, ama ona da çokça
eleştirilerim yok. Bağdat Cadde-
si'ni, Fenerbahçe'yi, Yat Limanı'-
nıysa göremedim.
Şişhane'den Taksim'e kadar
açılan, Tepebaşı'run birçok yapı-
sının yıkılmasına neden olan yol
üzerindeyse bir şey diyemeyece-
ğım. Tepebaşı'mn restore edilme-
^ıni elbette tercih ederim. Ama bir
-iostumun söylediği gibi, iki bin
> ıllık bir kentte, o yapılar tarih-
^el sayılabilir mtydi? Ama şimdi-
ki halde bu yolun çevresinin kor-
kunç ölçüde düzensiz ve çirkin ol-
duğu kesin. tstanbul halkı Da-
lan'a bir dönem daha çalışma ola-
nağı tanımalıydı. Ama bu yörede
kalan eski yapılan -özellikle Ay-
nalıçeşme'yi- yıkmamak, yıkıp da
yüksek yapılar dikmemek koşu-
luyla. Kentin yapılannı salt turiz-
me satmamak koşuluyla.
Sadece Haliç'in çevresini açtna-
sı ve Yerebatan Sarayı'nı temiz-
lemesi dahi Dalan'ı desteklemeye
yeterdi. Yerebatan Sarayı'ndaki
büyük sütunların altındaki taşlar-
da ortaya çıkan Meduza kabart-
malan ne kadar saşırtıcıydı benim
için. Yerebatan Sarayı'nda izleyi-
cilerin ayakta dinleyecekleri ilginç
konserler verilebilir.
Kentin çalışma ve iş merkezi,
Levent'in de ötelerine, Maslak
yolunun çevresine kayıyor. Bu
arada Boğaz'ın sadece suya bakan
yamaçlanna değil, gerilerine de ne
çirkin yapılar yapılmış. lstanbul'u
esas katleden bunlar. Bu yeni gör-
güsuzlük.
Benim içinde yaşamadığıtn on
yıl boyunca tstanbul'un su, ener-
ji, trafik gibi temel sorunlan bü-
yümüş. Bunlar içinde sadece elek-
trik kesintilerinin 79 yılına göre
daha az olduğunu gözlemledim.
Su sorunu ise çok büyümüş. Tra-
fik de. Bunlara, çok yaşamsal bir
sorun: "Hava klrlUigi' de eklen-
miş. Atina gibi. Her iki kent de
gerçekten sanayileşmemiş kentler
olduklan halde.
Bunun yanında denizlerin da-
ha da kirlenmiş olmasını unutma-
mak gerekiyor. Halkın sağiık so-
runlannı kentin sorunlanndan ay-
n bir yere koymamak gerekir.
Yarın: Beyoglu