25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Liz Taylor ağır hasta • SANTA MONICA (AA) — ABD'li unlü sinema sanatçısı Elizabeth Taylor'un ağır hasta olduğu ve yoğun bakıma alındığı bildirildi. ABD'nin California eyaletindeki St. John's Hastanesi'nde yatmakta olan Taylor'un doktorları tarafından yapılan açıklamada, sanatçının zatürre olduğu ve bu hastalığın nedeninin anlaşması için akciğerinden bir parça ahnarak biyopsi yapıldığı bildirildi. Açıklamada, Elizabet Taylor'un ameliyattan sonra yoğun bakıma alındığı ve sanatçıya suni solunum verildiği kaydedildi. 58 yaşındaki Taylor'un, 9 nisan tarihinde sinüs iltihaplanması ve ateşten otürü Daniel Freeman Marina Del Rey Hastanesi'ne kaldırıldığı, ancak bir hafta sonra St. John's Hastanesi'ne sevk edildiği kaydedildi. Atmaca'nın resim macerası • Kultur "Servisi — Ali Atmaca'run resim sergisi 7 mayısa dek Galeri Artisan'da yer alıyor. Ali Atmaca'nın Ortaköy'de gecen günlerde kaleme aldığı yazısından bir bölüm şöyle: "İstanbul'da yaşasaydım Ortaköylü kızların resmini yapar mıydım? Belki de kuşlar, atlar ve kadınlarla uzun bir yolculuğa çıkardım. Bu, kuşkusuz bir deniz yolculuğu olurdu... Güneşle barışık yaşamak ya da geceleyin bir tepeye sırtüstu uzanıp yıldızlara karışmayı düşünmek, gökyüzunün resmini yapmayı gerektirir mi bilmiyorum... Karlı dağda ateş yakan boğayı bir fılm parçası olarak düşünmek, denize düşen yeşil yaprağı kurtaran mavi elin macerası, sevdiği kadın gelsin diye isteyicilere para veren adamı mutlu eder mi? Yaşam öylesine ayrıntılar, güzellik ve çirkinliklerle dolu ki, yukarıda sıraladığım birkaç sözcük yalnızca hiç... Yaşamın bu müthiş güzel sonsuzluğunda şunun ya da bunun resmini yapıyorum diyemiyorum. Benim bir yaşantım var. Bu doğrultuda resim yapmaya çahşıyorum. Resmimin bir hikâyesi vardır, yoktur. Ama bir macerası olduğu kesin..!' 15. kez 4 \aprak' • Kültür Servisi — Ayda bir yayımlanan 'Yaprak' dergisinin 15. sayısı (mayıs) yayımlandı. Yeni Yaprak dergisinin bu sayısı, 413 sayılı "Güneydoğu'da Alınacak Ek Önlemlere İlişkin Kararname"yi kapak yaptı. Basına getirilen sansürun kapak düzenlemesiyle eleştirildiği dergide Metin Eloğlu, Mehmed Kemal, Özkan Mert, Çetin Öner, Halil İbrahim Bahar, Altay öktem, Hulki Aktunç, Yıbnaz Odabaşı, Osman Çakmakçı, Gülseli Inal, Dördüncü Ismail, Ülkü Uluırmak, Ela Yazıcı, Leyla. Şahin, Şahin Taş, Ahmet Muhip Dranas, ve Ramazan Uren'in şiirleri sunuluyor. Dergide aynca Cemal Süreya'nın Türkçeye çevirdiği, Jüles Supervielle'nin "Devinim" adlı şiire, Yeni Yaprak imzasını taşıyan şiir- yazıya ve Muzaffer Buyrukçu'nın günlüğüne de yer veriliyor. TJMCEF'in bahar armaganı • Kültür Servisi — UNICEF Türkiye Milli Komitesi bu yıl ilk kez bir çocuk şenliği düzenliyor. 12-13 Mayıs 1990 tarihlerinde gerçekleştirilecek etkinlikler dizisinde, 3. Uluslararası Anadolu Çizgi Film Festivali'nin yanı sıra ilk kez Yıldız Çocuk Şenliği düzenlenecek. Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılacak çizgi film festivalinde, 8 ülkeden seçilmiş 50 film, 12-13 mayıs tarihlerinde saat 11.00 - 16.00 arasında her saat başı yinelenen gösterimlerle sunulacak. Yıldız Sarayı avlusunda yapılacak şenliklerde ise çocuk tiyatrosu, kukla, Karagöz ve akrobasi gösterileri ile sihirbaz, palyaço ve masal saatleri izlenebilecek. 'Küçük Balıklar' başhyor • Kiiltiir Servisi — Çekimi uzun bir zaman alan, Barış Pirhasan'ın "Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal" adlı filmi 4 mayısta Beyoğlu Emek ve Kadıköy Reks şinemalarında gösterime giriyor. Hale Soygazi, Nihat İleri, Derya Köroğlu'nun başlıca rollerini paylaştıkları filmin çekimlerine maddi olanaksızlıklar nedeniyle bir yıl ara verilmişti. Odak Film'e gelen haciz nedeniyle henüz bitirilmeden 16 milyona satılan ve sonunda Kültür Bakanlığı ve Warner Bros'un yardımlanyla tamamlanan filmin senaryosu da Barış Pirhasan'a ait. "Küçük Bahklar Üzerine Bir Masal" adlı fılm, bir bakıma oyun yazarı Oliver Goldsmith'in "Küçük bahklar üzerine bir masal yazacak olursanız, koca balinalar gibi konuşturursunuz onları" sözlerinden doğdu." diyor. Gençlik Günleri başhyor • Kiiltiir Servisi — Şehir Tiyatrolan'nın düzenlediği "Gençlik Günleri'nin altıncısı 3-25 mayıs tarihlerinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde gerçekleştirilecek. Gençlik Günlerine katılacak konuklar arasında SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Rutkay Aziz, Demir Özlü, Metin Erksan, Halit Refiğ, Osman Olcay, Arif Keskiner, Yıldırım Aktuna, Hüseyin Aslan, Tunç Başaran, Murat Belge, Prof. Dr. Necla Arat, Hıncal Uluç, Doç. Dr. Arşalus Kayır, Levent Kırca, Oya Başar, Neşet - Nükhet Ruacan, Rasim Öztekin, Gani Mujde, Demet Akbağ da yer ahyor. Aynca her gün sabah saatlerinde yerli ve yabancı filmler, dia gösterileri de gerçekleştirilecek. Gençlik Günleri sorumlusu dramaturg Zuhal Ergen, "Amaç, burayı sadece tiyatronun yaşandığı bir mekân değil, resmin, müziğin, edebiyatın, politikanın, şiirin de tartışılabileceği bir mekân haline getirmektir Istıkiai Cad No 140 Tel 151 18 65 66 P A Z A R T E S I Modern Dance Company 30 Nisan Pazartesi 21.00 TÎMUR SELÇUK7 Mayıs Pazartesi 21.00 Amerikalı topluluğun son albümü 'Green' (Yeşil), ellerden düşmüyor Rock müzikte REM faktörüREM dörtlüsü, ünlü Rolling Stone dergisine göre ABD'nin, hayranlarına bakılırsa dünyanın en iyi topluluğu. Rock, son 9yıldır REM'le birlikte çok ilginç bir süreç yaşıyor. YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Rock'ta yıl lardır içten içe —kült örtüleri al- tında— bir R.E.M. olayı (da) ya- şanıyor. The Beatles ve Beach Boys'un toyluk, The Doors ve Velvet Un- derground'un "azgınlık" günleriy- le başlayan bir süreci özümleyerek "sound" sentezini gelenekler üs- tünde kuran, bir başka deyişle re- feransları sadece rockia sınırlı olan R.E.M. dörtlüsü, Rolling Stone dergisine bakılırsa ABD- nin, hayranlarına kulak verilirse dünyanın en iyi topluluğu. "Neden?" diye üstelerseniz kar- şınıza derhal bir kanıt çıkanlıyor: R.E.Mün ellerden düşmeyen son 33'lüğü Green. "En iyi" demek, "en kötü" yaf- tasını yapıştırmak gibi pek bir şey ifade etmiyor elbette. Ancak göz- lerden kaçmayan bir gerçek var bu arada: Rock son dokuz yıllık dö- nem içinde R.E.M.'de son derece ilginç bir süreç yaşıyor. Sidik sansı bir kapakla sunulan Green (Yeşil), R.E.M.'in altıncı al- büm çalışması. Altı albüm ve do- kuz yıl öncesine gittiğimizde Ge- orgia eyaletinin Athens kentinde, terk edilmiş bir kilisede "jam- session" yapan iki müzisyen bu- luyoruz: Bunlardan biri "çiğ" bes- teleri ve serbest-cagnşıma dayalı şarkı sözleriyle daha sonraları rock'ın yeni sürrealisti olarak naın salacak olan şarkıcı Michael Sti- pe, diğeri ise gitarist Peter Buck- tır. Georgia Üniversitesi'nin bu iki öğrencisine aynı okuldan iki kişi daha katılacaktır 1980 bahannda: Bas gitarist Mike Mills ve davul- cu Bfll Berry. Dörtlunün kendile- ri için seçtjği isim, muzikleri ile senkronize olduğunu sonraları, yıllar boyu gösterecekti. R.E.M. "Rapid Eye Movement" kavramı- nın rumuzudur, "hızlı göz hare- keti" uykuda düşün başladığı anı tanımlar. R.E.M. için 1980-83 arası ABD'nin tümünü kapsayan kou- serlerle geçti. Çarpıcı sahne per- formansı ile birdenbire kült statü- sü kazanan dörtlü, —bugün kült plaklar arasında yer alan— mini uzunçaları Chronic Town'ı 1982'de çıkardı. Ancak gerçek R.E.M. patlaması için 1983 tarihli ilk gerçek albümü, Munnur'ı bek- lemek gerekti. Eleştirmenlerin "rock evriminde kilometretaşı" olarak karşıladığı Murmnr, aynı yıl Rolling Stone dergisinin "en iyiler" listesinde ilk sırayı işgal et- ti. Stipe"ın serbest çağnşım/bilinç akımı yöntemiyle yarattığı metin- leri gerek Chronic Town'da, gerek Munnnr'da daha çok Lovin Spo- onful ve Velvet Underground'u anımsatan bir müziksel söylem, bir "mınmlar bombardımanı", bir "sayıklama salvosu" içinde orta- ya çıkıyordu. R.E.M. bu yıllarda, yavaş yavaş etnik etkilere, Afrika çekim gucü- ne kendini kaptıran Talking He- ads'in yerini de doldurmaya baş- ladı bir anlamda. Munnnr'u bir HIZLI GÖZ HAREKETİ — REM dörtlüsiiniin kendine seçliği ad, "Rapid Eye Movement" (Hızlı Göz Hareketi) sozcuklerinin baş harf- lerinden oluşuyor. Hızlı goz hareketi, uykuda düşun başladığı anı tanımlıyor. REM, şarkıcı Michael Stipe, gitarcı Peter Buck, bas gi- tarcı Mike Mills ve davulcu Bill Berry'den oluşuyor. önceki albüm gibi yine dikenli bir dinamizm sergileyen, 1960'lann rock'ına müziksel nazirelerle do- lu Reckoning albümü izledi. Düş- gücünün kendisini yere yakın ru- tan son ağırlıklarını da atan Mic- hael Stipe, büyük bir rahatlıkla "kameraya donüşmekten", "yedi Çinh° kardesinden" söz etmeye ko yuldu buradaki şarkılarında. Sti- pe'in Reckoning'deki metinleri, gücünü sanki Breton ve EJuard- ın otomatik yazınından alıyor gi- biydi. Bu üslup, R.E.MM sonraki yapıtlarında da hiç terk etmedi. Fables of Reconstrnction (1985) albumU, önceki albüm kadar güç- lü besteleri içermese de R.E.M.'in müziğindeki tutarlılığı sergileme- si açısından önem taşıdı. Davul- cu Bill Berry'ye göre bu albümde- ki durgunluk, yapımdaki eksiklik- lerden kaynaklandı. R.E.M. bu hatayı bir daha tek- rarlamadı. 1986'da çıkan Life*s Rich Pageant, Stipe'ın müziğini dolu dolu sundu müzikseverlere. Kaba rock kalıplannın dışına ta- şan armoni stoklan, basit, ama in- ce düzenlemeİCT Stipe'ın sürrealiz- mi ile —bir kez daha— birleşin- ce ortaya öncekilere kıyasla daha fazla rutubet taşıyan bir R.E.M. çalışması çıkıyordu. Docnment (1987) 33'lüğü de kalite açısından hiç asağı kalmadı. Dörtlunün son albümü Green, R.E.M. açısından ikili bir sente- zin de kavşak noktası. Albümde- ki 11 bestenin her birinde hern eski R.E.M. çalışmalanna, hem de dörtlünün müziğinin iskeletini oluşturan 1960 ve 70"lerin toplu- luklarma nazireler var. Açılış par- çası Pop Song 69'da The Doors ile Beach Boys, Get L p'ta The Who, Stand'de Free, The World Childt da Buffalo Springfield, Turn You Inside Out'ta The Band ve Love, Hairshirt ile ısim tasımayan son bestede The Byrds etkileri gizli. Albümün en iyi parçalarından biri olan Worid Leader Pretend- de ise R.E.M. ünlü The Smiths'le diyalog kuruyor adeta. Yine çok iyi bir beste olan Orange Crush da U2'nin ünlü bestesi Pride gibi açı- lıyor. Peter Buck'ın gitan ile The Edge'ninki arasındakı benzerlik şaşırtıcı. Ama geri kalan bölümü, tümüyle R.E.Mi ait olan bir mü- zik. Stipe'ın kıymıkh/kılçıklı, çat- lak sesi ve diğer üçünün kontra- vokalleri. R.E.M. estetiği yumuşaklıkta aramayan bir topluluk. The Band'in Rocking Chair'ini anım- satan mandolinli Folk Song'da bi- le dörtlunün dikenleri ortadan kaybolmuyor. Green, önceki albümlerin tersi- ne, gizli bir iyimserlik, hafif bir rnutluluk havası da sunmuyor de- ğil. tçinde ışıklar yanıp sönmek- te. Bir-iki adım geri çekilip baktı- ğınızda hayli zihin açıcı bir yapıtla karşı karşıya olduğunuzu da ko- layca fark ediyorsunuz. R.E.M. son albümü Green'le sürTealizmin soluğunu tazeliyor. Düşgücü kürüne gereksinim du- yanlar için elzem bir yapıt. Hollanda'dayaşayan Nur Tarım heykellerini Galeri MD'de sergiliyor Birbirine karşıt birbirine dokunan Bronz heykellerini bir sergide bir araya getiren Nur Tarım çalışmalarında, parlattığı bir bronz parçayı "kilit taşı" olarak kullanıyor. Tarım'ın yapıtlarında parçaların birbirlerine dokunmaya ihtiyacı var. LALE FİLO6LU Galeri MD, bugünlerde Hol- landa'da yasayan bir Türk'ün heykellerini konuk ediyor... 1977 yılında Hollanda'ya "taşınan" Nur Tarraı, bronz heykellerini sa- dece Galeri MD'de değil, Türki- ye'de de ilk kez sergiliyor ve ta- bii toplam ağırlığı 200 kilo çeken heykelleri Türkiye'ye sokmanm ve tekrar Hollanda'ya götürmenin zorluklanyla da ilk kez karşılaşı- yor. 1973 yılında Devlet Güzel Sa- natlar Akedemisi Heykel Bölü- mü'nden mezun olan Nur Tanm'- ın sergide yer alan yapıtları 1983-1987 yülannı kapsıyor. Pres- lenmiş kâğıtlarla oluşturduğu son çalışmalarımn çok daha büyük boyutlu oluşu Türkiye'ye getirme- yi olanaksız kıldığı için Nur Ta- nm, tstanbullu sanatseverleri ilk kez bronzlarıyla tanıştırıyor. Nur Tarım, elindeki malzeme- nin özelliklerini sonuna kadar kullanmaktan yana. Bunu yapar- ken de doğada var olan formlar- la tesadüflere de yer veriyor. An- cak önemli olan bronzu döktü- ğünde ortaya çıkan tesadüfleriıı, önceden planlandığı bicime, işin bütününe aykırı olmaması. Par- çadan yola çıkarak bütüne varan bir bronz parçayı da "kilit taşı" olarak kullanıyor. Tanm'ın yapıt- larında parçaların birbirlerine "doknnma"ya ihtiyacı var... Sergide yer alan bir başka ça- lışma ise bulunmuş tahta parçası ve bulunmuş bir çeliğin birlikte- liğinden doğuyor. Nur Tanm ya- pıtlarmda, bulduğu objelenn ka- lıplarından da sık sık yararlanı- yor. Sanatçı bir başka işinde de bir yansı parlatümış, pürüzsüz di- ğer yansı ise yarılmış, parçalan- mış bir biçim sunuyor. Nur Ta- rım, "aynı yapıtta sunnlan karşıtlıklardan" söz ederken, "Bir objeyi kopanp açtığınızda, önceki halinden daha vahşi bir durum çıkıyor ortaya" diyor. Nur Tanm, canıuru da uzun bir dönem yapıtlarında kullandığını belirtiyor. Bronzun daçamur gi- bi şekil alabilen bir malzeme ol- ması sanatçıyı, çamurda verdiği biçimi bronza gecirmeye itiyor. özellıkle dışarıdan mudahaleler- le çamurda gerçekleştirilen kırıl- malar, çatlamalar sonunda broaz- da kalıcılığını koruyor. Nur Tanm değişik malzemeler- le oynamasını seven bir sanatçı. örneğin bronzun uzerinde uzun bir süre çalışan Tanm, bir nokta- dan sonra başka bir malzemeye geçme isteği duyuyor. Böylelikle 'KİLİT TAŞI' BRONZ — Nur Tanm çalışmalannda, parlattığı bir bronz parçayı "kilit laşı" olarak kullanıyor. Tanm'ın yapıtlannda parcalann birbirlerine dokunmaya ihtiyacı var. (Fotoğraf: L'gur Giinyüz) sanatçı, çalışmalannda parlattığı önce tahta, sonra da sıkıştırılmış kâğıt Tanm'ın ılgı alanına giriyor. Nur Tarım bu "atlama"larını şöyle değerlendiriyor: "Malzeme- nin getirdigi değişik düşünce şe- killeri çıkıyor ortaya. Sıkılmak degilse de o malzeme iizerinde us- talaşma\a başlamak, kendinizi tekrarlama tenlikesini getiriyor. Bir parça ticari olmaya başlıyor- sunuz. Ismarlama iş olduğu za- man tekrar eski malzemeye done- bilirsiniz. Ancak bu, kendiniz için yaptıgınız işten farklı bir dunım. IsmaHamada parayı verecek olan kurumun ya da kişinin istekleri özguıiüğünüziı kısıtlıyor. Sanırun dünyanın her yerinde bu böyle". 1985 yümdan bu yana Düssel- dorf, Amsterdam, Brüksel gibi Avrupa kentlerinde kişisel sergi- ler açan ve grup sergilerine katı- lan Nur Tanm, 1987'de Hollan- da Lindenholt Koleji'nde, daha sonra da Uluslararası Şiir Şenliği için Poetry Park'ta çeşitli proje- ler gerçekleştirdi. Sanatçı son ola- rak geçen yıl Gelderland eyaleti- nin "650. Yıldönümü Haüra Ma- dalyası"m yaptı. Söz "ısmarlama iş"lerden açılmışken Hollanda'da devlet ve resmi kuruluşlann sanat- çıyla ilişkileri üzerinde duruyoruz. Nur Tanm, Hollanda'da devletin 1983'ten sonra masraflardan kı- sıtlama yapmak amacıyla yardım- ları kısmaya başladığını belirti- yor. Daha sonra "Malzeme Fonu" adı altında bir fonun ku- rulduğunu söyleyen Tanm, dev- letin sanatçıya ısmarladığı iş sa- yısımn da arttınldığını belirtiyor. Tarım'a göre böylelikle belli sa- natçılann cebine giren para artı- yor, ancak genç sanatçılann hiç- bir garantisi kalmıyor. Ya sanatçı-galerid ilişkisi? Nur Tanm'dan dinliyoruz: "Çok sa- kat bir itişld. Çttnkü devlet bep sa- tın almış, halk satın almayı öğre- nememiş. Bu arada da devlete baglı Kunst Vitlee adlı kurum da halka yapıt kiralıyor. Sanatçı 'na- sılsa kiralanacak' diye bu kumma ikinci sınıf islerini veriyor. Halk ucuza kiralama>a alıştıgı için ya- pıtın fiyatını da buna gore besap- Iryor. Hollanda henüz bir Alman- ya, Fransa. ltalya gibi degil. Şim- di devletin yaptıgı halkı satın al- maya yöneltmek. Devletin faizle- rini ödediği taksitli satışlarla hal- kı satın almaya yöneltmek için başlaüldı". SANAT GALERİLERİNDE BİR GEZİNTİ NURNÎRVEN KONSERLERİ BHetter Gışe Vakkofama ve Gaiierıa Danısma Burosunde YAP1M & OftGAN!,TASYON H E D E F Çoksesli bir sergi MSt Güzel Sanatlar Fakültesi ögretim Kadrosu Sergisi / Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi / 30 Mart - 30 Nisan 1990 1989-1990 sergi döneminde et- kinliklerine başlayan ve bu dö- nemde karma sergilere ağırlık ve- ren Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde, MSÜ Güzel Sanatlar Fakultesi'nin toplam 67 sanatçı-öğretim elemanının yapıt- lan sunuluyor izleyicilere. MSL Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Sadi Diren, katalogda kale- me aldığı yazısında, "18*3 yılın- da Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi adı altında Batılı anlamda Tiirk resim sanatının önciilerinden Os- man Hamdi Bey tarafından kuru- lan, 1928 yılında Güzel Sanatlar Akademisi adını alan bugünün Mimar Sinan Üniversitesi'nin Re- sim, Heykel, Sahne ve Göriıntu Sanatlan, Uygulamah Sanatlar ve Geleneksel Tıirk El Sanallan bo- lumlerinden oluşan Güzel Sanat- lar Fakültesi öğretim kadrosu ya- pıllan belki de tarihinde ilk kez toplu olarak Kadıköy'de bir sergi açıyor... Sergi, bu özelliginin ya- nı sıra günüraüz plastik sanatla- rından bir kesiti de sunmaya ça- lışıyor" diyor. Düzenlemesini Le- vent Arşiray'm üstlendiği sergi, de- ğişik dallarda, değişik teknikle ça- lışan, değişik sanat görüşlerine sa- hip sanatçı-öğretim üyelerinin ya- pıtlarını bir araya getirerek çokses- li bir nitelik taşıyor. Derin ve atılganSalih Turan Resim Sergisi / Kile Sanat Galerisi / 7-30 Nisan I949"da Trabzon Orta dünyaya gelen ve kendisine köyündeki gi- bi Sali denilmesinden hoşlanan Salih Turan, dışavurumcu bir ta- v ırla yer yer renk lekeleri, yer yer fırça darbeleriyle atılgan diye ni- telenebüecek yapıtlar ortaya koyu- vor. Turan, Kile Sanat Galerisi'nin sergi dolayısıyla yayımladığı kata- logda, "Aranmış derin renkleri se- verim. Canlı, spontane, hazır renkleri de severim. Aranmışlann yanına onlan kavgacı olarak ko- yar, zorla kolayın, pişmişle ham tazenin çatışmasını yaşanm" di- yor. İstanbul Ataturk Eğiüm Ens- titüsü'nO ve İstanbul Devlet Gü- zel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nü bitiren Turan, 1984'te sanatta yeterlik (doktora) tezini verdikten bir yıl sonra do- çent olmuş. Ancak, "Birkaç üni- versiteyi tanıdıktan sonra resim ve sevgi adına aynldım. Yaşamımın en iyi işini yaptım" diyen sanatçı, 1986'dan bu yana kendini sanata adamış. Kendi deyişiyle, "24 saat ressamca yaşıyor." Turan'ın, Hol- landa, Almanya, Amerika, Avust- ralya ve Naimbia, Birleşmiş Mil- letler'de, çeşitli koleksiyonlarda yapıtları yer alıyor. MİSTİK ÖZELLİKLER — İngiltere'de eğitim gören Elvan, resim- lerinde mistik özelliklere de yer veriyor. Simgeler ve kavramlar Elvan Resim Sergisi / Ayşe Takı Galerisi / 9 Nisan - 30 Nisan 1990 Insanın doğaya yabancılaşmasıSeyyit Bozdoğan Resim SergisJ / Tem Sanat Galerisi / 2 Nisan- 2 Mayıs 1990 Londra'da Heatherley School of Art ile Croydon College, Fa- culty of Fine Art'ı bitiren Elvan Erdin Granger, ilk kişisel sergisi- ni İstanbul'da açtı. "Yaşama bu- günkü gozleriyle 1978'de bakma- ya başlayan" Elvan, yapıtlannda insanın bilme ve öğrenme isteği- ni, toplanan bilgilerin geleceğe ak- tarılmasını irdeliyor. Gıinlük ya- şamda görulenin dışındakini, an- laşılamayanı, bilinemeyeni yapıt- lanna yansıtıyor. Ingiltere'de çeşitli karma sergi- lere katılan Elvan, papirüs ve kâ- ğıt üzerine akrilik, kuru pastel ve tuval üzerine yağlıboya çalışıyor. Sanatçı, yer yer mistik özellikler de taşıyan resimlerinde yazıya da yer veriyor. Elvan, "tlkçağ'da re- sim, bir yazı formuydu. Bu ne- denle resim ve yazı bana farklı iki öge gibi gelmiyor" diyor. Resim yapma süreci içinde, insanla do- ğa arasında gittikçe garipleşen denge savaşı içinde kendi iç sava- şmı anlamaya ve anlatmaya çalış- tığını belirtiyor. Sanatçı, resim dili olarak simgelerin ve kavramların sentezini yeğliyor. 1985'ten bu yana Almanya'nın Köln kentinde yaşayan Seyyit Bozdoğan, Tem Sanat Galeri- si'nde sergilenen çalışmalannda giderek olumsu2 bir çizgi izleme- ye başlayan insan-doğa ilişkisini ve insanın doğaya yabancılaşma- sını gündeme getiriyor. Doğa kir- liliğinin yakın bir gelecekte tüm dünyanın sorunu dummuna gele- ceğini vurgulayan Bozdoğan, "ts- tanbul'da insan soluk alsara raı almasam mı diye düşünüyor" di- yor. Sanatçı, yağlıboya ve suiuboya çalışmalannda insan figürü Üze- rine yerleştirdiği büyük renk leke- leriyle simgesel olarak kimyasal zehirlere gönderme yapıyor. Ann- mış gökyüzunün simgeleyen saf mavi renge ise yapıtlannda olduk- ça az yer veriyor. "tnsan çevre- siyle birlikte vardır. Çevrenin mabvedilmesi, insanın mahvedil- mesidir" diyen Bozdoğan, en- dustrinin insanın lehine kullanıl- ması gerektiğini savunuyor. Müzik yazarımız Filiz Ali yurt dışında olduğun- dan bugün yazılannı ya- , yımlayamıyoruz. Azerbaycan Tıyatrosu • İSTANBUL (AA) — Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kültür ilişkileri çerçevesinde, Azerbaycan Devlet Akademik Dram Tiyatrosu sanatçıları, iki oyun sergilemek üzere 1 mayısta Türkiye'ye geliyor. Ankara'da da gösteriler sunacak olan Azerbaycan Devlet Akademik Dram Tiyatrosu, Atatürk Kültür Merkezi'nde 5-8 mayıs tarihleri arasındaki gosterilerinde, "Bizim Garip Talihimiz" ve "Sevgililerin Cehennemde Kavuşması" adlı iki oyunu sergileyecek. Imanov'un resitali • Kültür Servisi — tstanbul Devlet Operası'nın "Maça Kızı" temsillerine katılmak üzere tstanbul'a gelen Azerbaycanh tenor Lütfiyar İmanov, .3 mayıs perşembe günü Atatürk Kültür Merkezi'nde bir resital verecek. Lütfiyar tmanov, bu resitalinde Azerbaycan halk türkülerinden oluşan bir program sunacak. Konserde sanatçıya Nevcivan Özal(tar), Mustafa Dilekgül (kemençe) ve Ali İhsan Yılmaz (nağara) eşlik edecekler. 23 Nisan şarkıları • Kültür Servisi — Vakıfbank, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 70. yıldönümünde "Şürlerle ve Şarkılarla 23 Nisan" kitabını armağan ediyor. 23 Nisan şiirleri ve şarkılannın bir arada toplandığı kitap, Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü yardımcı doçentlerinden A. Aydın 1lik tarafından derlendi. Akduman'ın Prag sergisi • Kültür Servsi — Fotoğraf sanatçısı Cengİ2 Akduman, Prag'da 7. kişisel sergisini açıyor. Çek Fotoğrafçılar Birliği'nin davetlisi olarak Çekoslovakya'ya giden Akduman'ın sergisi, 15 mayıs-15 haziran tarihleri arasında Prag'da açık kalacak. Prag Film Akademisi'ne bağlı Famu Fotoğraf Okulu'nda incelemeler de yapacak olan sanatçının sergisinde Türk insanının yaşamından kesitler sunan 50 renkli . baskı fotoğraf yer alacak. PTFD'nin genel kunılu • Kültür Servisi — Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçıları Derneği (PTFD)'nin 4. Genel Kurulu Sheraton Oteli'nde yapıldı. Gündemdeki maddelerin görüşülmesinden sonra yeni yönetim kurulu belirlendi. Ali Üstündağ, Erem Çalıkoğlu, Sedat Mirkelam, Salim Şen, Serdar Tanyeli yönetim kuruluna, Ahmet Kayacık, Selahattin Aygüler ve Ercan Dirikan denetleme kuruluna yeniden seçildiler. Hilmi Özbay sergisi • Kültür Servisi — Ressam Hilmi Özbay, resimlerini 8-31 Mayıs 1990 tarihleri arasında Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisi'nde sergileyecek. 1974 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitiren Özbay, bugüne kadar 9 kişisel sergi açtı ve 12 karma sergiye katıldı. Çeşitli ödül ve derecelere sahip olan Özbay halen 19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Meryem'in resiınleri • Kültür Servisi — İDGSA Yüksek Resim Bölümü Adnan Çoker Atölyesi'nde eğitim gören ve 1982 yılında mezun olan Meryem'in resim sergisi, 7 mayısta Yonca Modern Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1983-1984 yıllannda İngiltere'de araştırmalarda bulunan ve halen özel atölyesinde resim öğretmenliği yapan sanatçı, 1973 yılından bu yana çeşitli karma sergilere katıldı. 1980'de Osman Hamdi Bey adına düzenlenen yarışmanın desen dalında birincilik, 1982 yıhnda Altın Palet Resim Yarışması'nda başarı ödülü alan sanatçı şunları söylüyor: "Yaşam nesneli ya da nesnesiz var oluşun süregen biçimidir. Orada çokluk ve azhk canlı, kıpırdayan bir denge kurarlar. »•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle