28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Yücelen Dörtlüsü • ANKARA (ANKA) — Yücelen Yaylı Çalgılar Dörtlüsü 8 martta Ankara Alman Kültür Merkezi'nde konser verecek. Kemanda Ulvi ve Beyyan Yücelen, viyolada Selim Öğiıt ve viyolonselde Ali Doğan'dan oluşan dörtlü, konserde, Schubert'in Yayh Çalgılar Kuarteti ve Scherzosu'nu, Ahmet Yürür'ün "Amerikan Suiti", "Apalas Dağları", "Ölmüş Bir Askerin Bilinmez öyküsü" ve "HanımelF'ni, Nevit Kodallı'nın ise Yaylı Çalgılar Kuarteti'ni seslendirecek. 1964'te kurulan dörtlü ülkemizdeki oda müziği topluluklarının en uzun ömürlüsü sayılıyor. Dörtlü, kurulduğundan bu yana 30'u aşkın yapıttan oluşan repertuarı ile Türkiye ve yabancı ülkelerde çeşitli konserler verdi. 'Sansür'ün yeni sayısı • Kttltiir Servisi — "Sansür" adlı derginin ikinci sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Mustafa Kemal Hatunoğlu'nun "Kendini Bilmek ve Sansür", Nurşen Yayla'nın "Toptan Deliler Koğuşu", Fahrettin Yayla'nın "Tarihsel Maddecilikte Sosyal Psikanalizden 'Kişi'sel Psikanalize", Şükran Barın ve Davut Bahadır'ın "Kız Çocuklanmızın Temiz Sevgileri ve Arabesk", Elif Koludönmez'in "Kadın Yucelirnlerinde Erkek Gericiliği", Rıza Koyuncu'nun "Cinselliği Bilmiyoruz" başlıkh yazıları sunuluyor. Dergide aynca Metin Koludönmez'in "lşveli Davranışlarımızın Kökü", Seval Hazinedar'ın "Erkeğin Namus Tabusu: Kızlık Zarı Fobisinin Yarattığı Dramlar" adlı yazılan da yer alıyor. 'Varhk'ın yeni sayısı • Kültür Servisi — 56 yıldır yayımlanan ve 10 sayı sonra "bininci sayı"sına ulaşacak olan aylık edebiyat ve sanat dergisi "Varlık"ın mart 1990 sayısı çıktı. Derginin bu sayısındaki özel bölümü "Pertev Naili Boratav'a Saygı" oluşturuyor. Arslan Kaynardağ, Fahir tz, Nuri Taner, Ayfer Coşkun, Vedat Günyol ve Ferudun Andaç'ın, Türk Halkbilimci Boratav'la ilgili yazılannın yanı sıra "Asım Bezirci'nin Boratav tçin Kaynakçası" da dergide yer alıyor. Dergide Mehmet Başaran'ın "Yaşar Nabi ve Köy Enstitüleri", Dr. Erdal Atabek'in "Doğum Nöbeti", Sulhi Dölek'in "Bir Yarı Aydının Yakınmaları" ve Jean Dubuffet'in "Kültüre Karşı Konumlar" başlıkh yazıları önemli bölümleri oluşturuyor. Şöyleşi bölümünde Altay Öktem'in "Yaşayan A. Kadir ile Ölümünün 5. Yılında" yazısının bulunduğu Varlık dergisinin mart sayısında yayım hayatına katılan yeni kitaplann tanıtımı yapılıyor. Trompetsiz ^trompet' sesi • Kültür Servisi — Haslar - Bründl - Schipper Üçlüsu 22 martta saat 18.00'de bir caz konseri verecek. Atatürk Kültür Merkezi'ndeki konser, Filarmoni Derneği'nin işbirliğiyle düzenlendi. Üçlüde yer alan Gabriele Haslar. sesini enstrüman olarak kullanıyor. Hessenli sanatçı, güvercin seslerini taklit ederek, trompet sesinin tonlannı çıkararak, Latin Amerika müziği, bebop ve blues düzenlemelerine eşlik ediyor. Barklee College - Boston Müzik Okulu'ndan mezun olan sanatçı, çeşitli topluluklarda çaldı. Basçı Manfred Bründl ise Graz Müzik Yüksekokulu'nda klasik ve caz müziği eğitimi gördü. Geçen yıl Thomas Stanko ile birlikte Basslab adlı kuarteti kuran sanatçı, plak çalışmalanm sürdurüyor. Davulcu Jörn Schipper ise Barklee College'den mezun olduktan sonra Gabriele Haslar ve Foolish Heart topluluğuyla çalışmaya basladı. 1987'de ise kendi kuarteti Cool Blue'yu kurdu. Bakırköy'de yeni oyıın • Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrosu, Necati Cumalfnın "Mine" isimli oyununu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nden başlayarak her hafta perşembe- cuma günleri saat 20.30'da Adile Naşit Kültür Merkezi'nde sergileyecek. Zeliha Berksoy'un yonettiği oyunun dekorlarını Gürel Yontan, kostümlerini Gönül Sipahioğlu hazırladı. Oyunda Ayşe Demirel, Erdoğan Akduman, ıMunir Akça, Şefik Kıran, Orhan Aydın, Aytekin Özen, Nefrin Tokyay, Aydoğan Temel, Cihan Bıkmaz, Doğan Turan, Levent Yılmaz, Alptekin Serdengeçti, Ali Yaylı, Faik Seçkin, Boran Kaya ve Edip Saner rol alıyorlar. Kadın yönetmenler-yazarlar • Kültür Servisi — Bakırköy Belediye Tiyatrosu, düzenlediği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Haftası etkinlikleri kapsamında Adile Naşit Kültür Merkezi salonunda 9-15 Mart 1990 tarihleri arasında "Sinemada Kadın Yonetmenler Haftası" film gösterimlerini gerçekleştiriyor. Hafta süresince Lilian Cavani'nin "Gece Bekçisi" (9-12-14-15 mart), Doris Dorrie'nin "Erkekler" (10-12-14 mart), Margarethe Von Trotta'nın "Rosa Luxemburg" (11-13-14-15 mart), Türkan Şoray'ın "Yılanı öldürseler" (9 mart), Bilge Olgaç'ın "Kaşık Düşmanı" (13 mart), Nisan Akman'ın "Bir Kırık Bebek" (11 mart) ve Mahinur Ergun'un "Gece Dansı Tutsaklan" (10 mart) fîhnleri izlenebilir. Aynca etkinlikler kapsamında 14.00-18.00 saatleri arasında düzenlenecek imza günlerinde Feride Çiçekoğlu 9 mart cuma, Leyla Erbil 10 mart cumartesi, Nezihe Araz 11 mart pazar, Jale Sancak 12 mart pazartesi, Sennur Sezer 13 mart salı, Nursel Duruel 14 mart çarşamba ve Latife Tekin 15 mart perşembe günleri Bakırköy Belediye Tiyatrosu kitap standında okuyucularla söyleşerek yapıtlarını imzalayacaklar. Pekmezci'nin resimleri • Kültür Servisi — Hasan Pekmezci'nin resim sergisi 8-31 Man 1990 tarihleri arasında Erenkoy Gorbon Sanat Galerisi'nde açık kalacak. Serigrafi ve baskı resim üzerine uygulamalı gösterilerini surdüren Pekmezci, 1987 yıhndan bu yana Hacettepe Üniversitesi Guzel Sanatlar Fakültesı Resim Bölümü'nde görevli. Daha önce 10 kişisel sergi açan Hasan Pekmezci, katıldığı yarışmalarda 13 kez ödül aldı. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği, Sanat Kurumu, Turk-Fransız Dostluk Derneği ve Plastik Sanatlar Derneği üyesi olan Hasan Pekmezci'nin resimleri mart ayı sonuna kadar görülebilir. Töbank Galeri'de sergi • Kültür Servisi — Ressam Hakan Onur resimlerini 9-30 Mart 1990 tarihleri arasında Beyoğlu Töbank Sanat Galerisi'nde sergileyecek. MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde sanatta yeterlilik eğitimini surdüren Onur, daha once AKM'de düzenlenen "Genç Kuşak Ressamlan" sergisine katılmıştı. İlk kişisel sergisini ocak ayı içinde Zebra Sanat Galerisi'nde açan Hakan Onur'un resimleri hafta sonları dışında her gün 10.00-18.00 saatlerinde görülebilir. Üçyıllık bir aradan sonra art arda iki resim sergisiyle Gürol Sözen ^atiTden hesaplaşmalarGaleri Vinci'de önce desen, suluboya ve akriliklerini, daha sonra yağhboya çalışmalarını sergileyecek olan Gürol Sözen, 3 yılhk "resim tatilinde" çalışırken kendi kendisiyle hesaplaşmanın gerektiğine inandığını, bu yüzden bu son iki sergiyi "kendisiyle hesaplaşmalar"ın başlangıcı olarak ele aldığını söylüyor. Kültür Servisi — Ressam Gü- rol Sözen sanat uğraşının 30. yı- lında art arda iki sergiyle resim- severlerin karşısında. Son üç yıl- dır ilk kez sergi açan Sözen, Ga- leri Vinci'de 21 marta kadar sü- recek birinci sergisinde desen, su- luboya ve akriliklerine yer veri- yor. 27 martta yine Galeri Vinci'- de açılacak olan ikinci sergide ise Sözen'in yağhboyaları yer alacak. —ts Bankası Beyoglu Sanat Ga- lerisi'ndeki sergiden bn yana 3 yıl geçti. Bu üç yılda neler oldu? —Postacının, izne aynldığı gün, mektup dağıttığı evleri, sokakla- n gezmeye cıkması gibi benim bu üç yılım. Adlandırması güç. Ama hemen söyleyeyim, gerçekte bir telaşa kapılmak istemıyordum; sergi açrna telaşma. Aslında 3 yıl- hk ara uzun bir süre. Üstelik iz- leyici sizin her anıruzı kolluyorsa. Belki de bu gözaltı beni izne zor- ladı. Ne mi yaptım? Resme dair her çeşit serserilikleri. Keyfini çı- kardım tatilin. Başka konularda koşturdum habire kentin içinde. Şimdi o konular tatilde, üstelik dönüşü olmayan tatile çıktılar. —Bu sergideki bazı yapıtlannız- da bir 'müdahale'yi andıran öge- lere rastlanıyor. Daha önce göriil- meyen öğeler bunlar. —Hepimiz yaşadığımız toprağın bir parcasıyız. Kimimiz politika yapar, kimimiz politika yapıyo- rum sanır. Yazar, çizer, her gün boyarız yeryüzünü de. Köşeler dönüldü yetrnedi, şimdi de sans dağıtıyoruz. Ama görünen o ki 'müdahale* eksik olmuyor çevre- mizden. Sanki bir şeyler çözülü- yor bizim toplumda. Baskılar kı- hk değiştiriyor. Ben, sen, o, biz, siz, onlar baskıdan yana. Yapımı- za girmiş. En çoğu da bireyin üze- rinde garip bir kara bulut var. Hani bir zamanlann ünlü çizgi ro- manı Pekos Bil'deki kahraman- lardan biri gibi. Kara bulutumuz- la dolaşıyoruz. Resmimde kendiliğinden olu- şan 'müdahale' bir simge sarunm. Köşeli bir leke olarak çerçevede yer alıyor. Zaman zaman da son- suzluğun simgesi olarak. Ama yo- rumu izleyiciye ait. Resmime açıklamayla yük bindirmek iste- miyorum. Çünkü resmin hikâye- sinden hoşlanmıyorum. —Bir de 'kargalar'a rastlanıyor resimlerinizde. Sizin 'karga'lar nasıl kargalar? —Benim kargalanm keyifü. Baş- langıcından ben nasılsalar öyleler. Inanın hiç değışmedüer. Konduk- lan, yok edecekleri yeri iyi biliyor- lar. Her gün çoğalan bizim kar- gaların ise doğrusunu isterseniz resmedecek, resme, çizgiye özen- direcek hiçbir yanı yoktu. Bu ne- denle ben de 'Ne varsa eslude var" deyip doğadakileri seçtim. Bunun dışında ya da yüklediğıniz anlam ne olursa olsun kargaların resme, fotoğrafa yatkınlığını yadsıya- mam. Resmimde onlara küçük bir rol verdim, hiç itiraz etmediler. —Bu sergiyle 30 yılhk bir sanat serüvenini geride bırakıyorsunuz. Dönüp bakügınızda neler göriı- KEYİFLİ KARGALAR — Gürol Sözen resimlerindc sıkça rastla- nan kargalar için "Benim kargalanm keyifli" diyor. Kargalann res- me, fotoğrafa olan yatkınlıklanmn yadsınamayacağını söylerken, resminde onlara küçük bir rol verdigini sözlerine ekliyor. yorsunuz bu 30 yılda? —Doğnısunu isterseniz, hiçbir şey. Sorunuz öyle zor ki düşünü- yorum da yanıtıru bulamıyonım. Kaşım ve dudaklanm oynuyor yalnızca. Ürettiğim resmin sayısı- nı bile hatırlamıyorum. Belki 500, belki 700. Aynca sayının da hiç önemi yok. Sıfır carpı yalmzlık. öyleyse, gidenlere selam olsun! Bu soruya eklemek istediğim bir şey var yalnızca. 3 yıllık resim ta- tilimde çaUşırken kendimle hesap- laşmanın gereğine inanıyordum. Bu nedenle bu son iki sergimi 'kendimle hesaplasmaiar'ın baş- langıcı olarak alıyorum. —Ressamlıgın yanı sıra, çok de- gişik alanlaria da yakından ilgile- nen bir küllür adanusınız. Bu acı- dan, Türkiye'nin son 10 yılına kiltürel açıdan baküğınızda, ne gibi degişimler göriiyorsunuz? —Belki seksenli yıllara değil de daha gerilere gitmek gerek. Çün- kü her 10 yılda başka bir şey ya- pıyoruz. Ama bir şey var ki onu hiç ara vermeden yapıyonız: Bi- lime, bilgiye, sanata ve külture hiç geçit vermiyoruz. Katlanan her 10 yıl bildiklerimizi de silip götürü- yor. Yalnız bildiklerimiz değil, kentler, sokaklar, yapılar da ki- taplar gibi yok ediliyor. Yırmi yıl önce Ahlat'ta Selçuk- lu kümbetini 'hane' olarak kuüa- nana tepki gösterirdik. Şimdi es- ki sokaklar, evler, yollar, mey- danlar çınan, erguvanı ile yok edi- liyor, sesimiz çıkmıyor. Yakında karga ile güvercini ayırt edeme- yeceğiz! Bugunü sorarsanız, resmileşmiş gayri resmi olarak ne Hitit ne Frig ne de adıru çoktan unuttuğumuz lyonyahlar bizdendir. Bizden say- dıkları Selçuklular ve Osmanlıla- rın temel taşı nice hattatlar, yon- tu ve minyatür ustaları; nice şa- irler gene onların korumaları ve bilgıleri dışındadır. Bu topraklar- da kültürleriyle de hüküm sürmüş topluluklar ve toplumlara da yer yoktur kitaplanmızda. Çünkü kuşku egemendir. Bilgı değil. Daha, doğru dürüst kültüref açıdan envanteri çıkanlmamış bir toprağjn üzerinde bilgisayarla oy- namaya çalışıyoruz. Acaba han- gi çağa yetişmek için? Kaçırdıgı- mız ne, yetişmek istediğimiz neresi? Sanınm, her geçen gün biraz daha kendi bilinmeyenimize, ken- di elimizle açtığımız karanlığımı- za gömülüyoruz. Çok rau karam- sanm? Jorge Cardoso 10 ve 11 martta CemalReşit Rey'de 1ıırkülerın buyüsu Cemal Reşit Rey Salonu'nda bu hafta iki konser verecek olan Güney Amerika gitar okulunun en önemli temsilcilerinden Jorge Cardoso İspanyolların özgün, köklü ve alabildiğine değişken kültüründen esintiler taşıyacak. Cardoso Güney Amerikalı bestecilerin dışında kendi bestelerini de yorumlayacak. SAMİH RİFAT Arjantin (1949) doğumlu bes- teci ve yorumcu Jorge Cardoso'- nun, son yirmi yıl içinde gitar dünyasında izlenen en ilginç ve en önemli müzikçilerden biri olduğu kanısında tüm eleştirmenler bir- leşiyor. Cardoso'nun müzik yasa- mı, gitar dünyasırun benzer başka yıldızlan gibi küçük yaşlarda alı- nan sağlam bir eğitim ve art arda kazanılan çalgı yanşmalannın pa- nltısıyla başlamış. Üstün yetenekli bu genç, konser sahne- lerinde göründüğü on dört yaşın- dan sonra Arjantin'de yapılan tüm önemli gitar yanşmalannın büyük ödüllerini almış. Yorumcu- luk başanlarının yanı sıra Cordo- ba Ulusal Üniversitesi'nde bestecüik eğitimi görmüş. (Aynı günlerde tıp fakültesine de devaın eden Cardoso'nun bir de doktor diploması var.) Yaklaşık on beş yıl önce Arjantin'deki yönetimin baskısından kaçarak tspanya'ya göç eden ve o günden bu yana dünyanın dört bir yanında kon- serler veren Jorge Cardoso'nun çok sayıda plak ve CD'si, arala- nnda iki de konçerto bulunan, yü- zü aşkın yayımlanmış bestesi var. Jorge Cardoso, yüzyıhmızın ilk yansında Andres Segovia'yla par- layan tspanyol gitar okulunun bir anlamda gölgede bıraktığı, ama son yülarda yeniden "keşfedilen" özgün ve köklü bir müzik gelene- ğinin, Güney Amerika gitar oku- lunun en önemli temsilcilerinden biri. tlk gitar derslerini Lucas B. Areco'dan ve Luis Cassinelli'den almış, daha sonra Naria Hermi- ni, Gomez Cresno, Mario Perini gibi muzikçilerle, Rönesans müziği konusunda da Hinojosa'yla çalış- mış. Konserlerinde Rönesans mü- ziği dışında çoğunlukla Güney Amerika ülkelerinin yetiştirdiği tanınmamış ya da pek az tanınan bestecilerin yapıtlanna yer veriyor ve yoğun biçimde kendi bestele- rini seslendiriyor. Istanbul konse- rinin programı da böyle bir anlayışla düzenlenmiş. Konserin birinci bölümünde yer alan 16. yy. tspanyol vihuela ustası Luys de Narvaez'in ünlü çeşiüemeleriyle 18. yy. Fransız gitarcı ve besteci- si François Le Cooq'un Les Foli- es d 'Espagne'ı, Cardoso'nun eski müziğe özgün bakışmı sergihyor. Bu eski müzik örneklerini izle- yen üçlünün ilk parçası Mourir a Madrid, tspanya iç savaşı üstüne yapılmış ünlü bir film müziğinin gitar uyarlaması. Çok az tanınan tspanyol besteci Angel Barrios'- un Tonadilla'sı ve yine tspanyol müziğine gönderme yapan Cho- tis Madrileno'dan sonra da üç G fi ney Amerika dansıyla Cardo- so'nun gerçek ve farklı dünyası başhyor. Sarp And dağlannda yansıyan Kızılderili kavallarımn; soylulan, misyonerleri ve haydut- lanyla tüm bir kıtayı değiştiren İspanyolların; zengin hacienda'- lardan uçsuz bucaksız pampa'la- ra, Buenos Aires'in karanhk arka sokaklarına uzanan özgün, kök- lü ve alabildiğine değişken bir kul- türün müziği... Gerek Cardoso'nun Arjantin'de Oldürii- len arkadaşlan aıusına besteledi- ği danslarda, gerek Erneslo Nazareth'in duyarlı chöro'ların- da, gerekse yaşamına denizde son veren kadın ozan Alfonsina Stor- ni için bestelenmiş "Alfonsina ve Deniz"de ya da yıllar önce tstan- bul'da da dinlediğimiz, unutul- maz Eduardo Falu'nun parçalarında hep aynı koku, ay- nı özel renk egemen. Usta ve du- USTA VE DUYARLI BIR GİTARCI — Yaklaşık 15 yıl önce Ar- yarlı bir gitarcının, uzaklarda bir jantin'deki yönetimin baskısından kaçarak İspanya'ya göç eden ve kıtadan bize taşıdığı türkülerin o günden bu yana dünyanın dört bir yanında konserler veren Car- büyüsü..." doso'nun yüzu aşkın yayımlanmış bestesi var. Konser salonunda mart ayıKültür Servisi — Cemal Reşit Rey Konser Salonu, mart ayı et- kirtliklerine yarın viyolonselist Sel- ma Gökçen ve piyanist John O- Brien'ın birlikte verecekleri resital ile başhyor. Sanatçılar, Bacb- Rosanoff. Strsvinsky, Beethoven, Brahms ve Blzet-Orr'dan seçılmiş yapıtlar yorumlayacaklar. Ameri- ka'nın Michigan eyaletinde doğan Selma Gökçen, ilk müzik eğitimi- ni, tstanbul'da Ömer Refik Yalt- kaya, Ferdi Sutzer ve Cemal Re- şit Re> ile birlikte çalışmış olan annesi piyanist Emel Gökcen'den almış. Ortaokulda çello çalmaya başlayan Gökçen, yeteneği ortaya çıkınca Joseph Schuster'den ders almaya başlamış. Schuster'in ölü- münden sonra Cenevre Konserva- tuvan'na giren Selma Gökçen eği- timini, master ve doktorasını yap- tığı New York'taki Juilliard Mü- zik Okulu'nda tamamlamış. Kon- ser kariyerıni surdüren ve bu ara- da East Carolina Üniversitesi Mü- zik Bölümü'nde çello ve oda mü- ziği profesörü olarak görev yapan Selma Gökçen'i John O'Brien ile birlikte 1986 İstanbul Festivali'nde izlemiştik. Selma Gökçen'i ayın 10 ve ll'in- de vereceği iki resitalle Jorge Car- doso izleyecek. Cardoso kendi besteleri yanı sıra, Rönesans ve Barok lspanyol eserlerinden günü- müz bestelerine kadar birçok dü- zenlemeleri ve tekniği ile de en önemli gitar ustalanndan biri sa- yılıyor. Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da birçok basanlar kazan- mış piyanist Ann Karamiirsel de ayın 12'sinde konser salonunda bir resital verecek. thtisasını Mos- kova Konservatuvan'nda Prof. Milnstein ve Behteref ile yaparak konservatuvann piyano bölümü- nü birincüikle bitiren sanatçı, 1D- SO solistliği de yapmakta. 26 martta Tayfun Bozok, Ale- xi Golovin ve Slephan Rieckhoff- tan oluşan Cenevre Triosu. Beet- hoven, Shostakovicta ve Dvorak'- ın yapıtlarını seslendirecekleri bir konser verecek. Polonyalı dört müzisyenden kurulu caz topluluğu Istanbul'daydı Cazda usta ve çırak ilişkisiBilkent'te caz seminerleri düzenleyen ve İstanbul'da Ece B'ar'da iki gece konser veren Polonyalı cazcılar şimdilik Bilkent'te bir caz stüdyosu kurulacağını, pek çok ünlü cazcınm burada ders vereceğini söylüyorlar. LALE FİLOĞLU Polonya'da demokratikleşme yolunda kaydedilen değişmeler, ülkenin sanat dünyasında da ye- ni bir atmosfer yaratmakta. Eko- nomik bunalımdan kurtulmak için sübvansiyonlan kesen yeni hükümet, müzisyenlerin para musluklarını da sonuna kadar kapattı. Ankara'da düzenlenen caz se- minerine katıldıktan sonra tstan- bul'a gelen Polonyalı cazcılardan edindiğimiz bilgiye göre, artık Po- lonya'da her sanatçı kendi ola- naklanyla ayakta durmaya çahşa- cak. Polonya'da değişik gruplar- da çalan ve Bilkent Üniversite- si'nde caz dersleri veren müzis- yenler ilk kez Türkiye'de bir ara- ya gelerek konserler veriyorlar. Doğal olarak oluşan ve bu neden- le bir ismi olmayan bu grup piya- nist Janusz Szprot, saksofoncu POLONYADAN DÖRT CAZCI basa Cudzich Polonya'nın en iyi Tomasz Sıukalski. davulcu Czes- law Partkowski ve bascı Andrzej Cudzkh'ten oluşuyor. Çeşitli fes- üvallere katılan, plaklar yapan ve besteleri bulunan sanatçılardan Szukalski, bu dört müzisyenin, ül- kelerinin en iyi cazcıları olduğu- nu iddia ediyor. Geçen hafta s>o- nunda iki gece Ece Bar'da sahne- ye çıkan topluluktan piyanist Szprot ve saksofoncu Szukalski'y- le bir söyleşi yaptık. —Türkiye'de benüz bir caz okulu kuralmuş değil. Bu arada Bilkent Üniversitesi'nde böyle bir — Piyanist Szprot, saksofoncu Szukalski, davulcu Partkowski ve cazcıları olarak kabul ediliyor. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) bölüm açılması planlanıyor. Siz de orada gercekleştirilen caz semi- nerinden geliyorsunuz. tlgi nasıldı? SZPROT—Üç kez Bilkent'te caz seminerleri organize ettik. Türkiye'de caza ilgi, Polonya'da- ki ilgiden farklı değil. Seminerde caz okulu açılmasını isteyenlerin sayısı çoktu. Caz derslerine pro- fesyonel müzisyenlerin de ihtiya- cı var. Bilkent'te şimdilik bir caz stüdyosu kurulacak. Üniversite ne zaman isterse biz çalışmaya baş- layabiliriz. Caz studyosunda ABD'den ünlü cazcılar da ders ve- recekler. SZUKALSKİ—Seminer sıra- sında bazı Türk caz müzisyenle- riyle de tanıştık. Neset Ruacan, Erol Pekcan, Tnna Ötenel, Okay Temiz gibi. Bu arada çok kabili- yetli öğrencilerle de karşılaştık. Biz bu işin sadece başlangıcını yaptık, devamı Türk müzisyenlere ve eğitime katılmak isteyenlere kalıyor. —Polonya'da caz egitiminin son durumu nedir? SZUKALSKİ—Katowice Mü- zik Akademisi'nin caz ve hafîf müzik bölümleri, 20 yıldır eğitim veriyor. Aynca caza yeni başla- yanlar, orta seviyedekiler ve pro- fesyoneller için ayn ayrı seminer- ler düzenleniyor. Ancak caz için mutlaka okula ihtiyaç yok. Çün- kü Polonya'da geleneksel bir sis- tem var: Usta-çırak ilişkisi. Caz ustaları daha az bilen cazcılara sü- rekli bir şeyler öğretiyor. —Avrupa'daki siyasi değişiklik- ler, özellikle Polonya'daki de- mokrasi yolunda kaydedilen ge- lişmeler, siz cazcıları ne yönde et- kiledi? SZPROT—Şu anki dunım nor- malleşme sürecinin başlangıcıdır. Polonya'da serbest kültür pazarı oluşuyor. 1 ocaktan bu yana "devlet baba" sanatçılara hiç pa- ra vermiyor. Bunun olumlu yön- leri de var. Çünkü daha önce da- ğıtılan ödenekler kaliteli olmayan sanatçılara da veriliyordu. Bunun da sanata zaıarı oluyordu. Artık sanatçılar hakikaten çiftliklerinin sahipleri olacaklar. Serbest piya- sada rekabet oluşacak. —Odeneklerin kaidınlması sanat- çılann ekonomik açıdan krize gir- melerine neden olmadı mı? SZPROT—Maalesef çok bü- yük problemler var. Kültür faa- liyetlerinin sayısı çok duştü. Çun- kü para yok. Parası olmayan ku- rumlar iflas ediyor. Polonya'da ekonomik bunalımla savaşıyoruz. Max Friseh'ten bir oyun • Kültür Servisi — Sanyer Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Kolu Max Frisch'in "Bizden Biri" (Bay Biedermann ve Kundakçılar) adh oyununu sergilemeye başladı. Çarşamba 20.30, cumartesi 15.00'te Sanyer Halk Eğitim Merkezi'nde sergilenen oyunu Guneş Güzen sahneye koydu. Başlıca rollerde ise Feridun Çetinkaya, Ebru Kolu, Unal Erdoğan, Mefharet Kandemir, Murat Özdoğan yer alıyor. Akbank sanat galerileri • Kültür Servisi — Sanat Farihi Mezunlan Derneği'nin "Anadolu Kültüründe Taş Işçiliği" konulu fotoğraf sergisi, 6 martta Levent Akbank Sanat Galerisi'nde açıhyor. Sergide Şebnem Akalın, Nazan Atasoy, Nedret Bayraktar, Cüneyt Bulut, Gülçin Erol, Özkan Ertuğrul, Selda Kalfazade, Haşim Karpuz, Selçuk Mülayim, Firdevs Sayılan, Ahmet Sipahioğlu, Tolunay Timuçin ve Engin Uludağ'ın çahşmaları yer atacak. Figen Esin Kayhan ve Füsun Batça'nın Vitray Hat Sergisi ise Kuzguncuk Akbank Sanat Galerisi'nde 13 martta açılacak. Südor'un resimleri • Kültür Servisi — Gülseren Südor'un 19. kişisel sergisi İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü'nün Kuyucu Murat Paşa Medresesi'nde sürüyor. Südor'un 35 yağhboya çalışmasırun yer aldığı sergi 14 mart tarihine kadar açık kalacak. DGS Yüksek Resim Bölümü Bedri Rahmi Eyuboğlu atölyesi mezunu olan sanatçı şimdiye kadar 19'u kişisel, 55 karma sergi gerçekleştirdi. İTÜ solisüeri • Kültür Servisi — iTÜ solistlerinin piyano ve keman konseri yarın saat 14.00'te Kanal Ahmet Şimşek Lisesi'nde gerçekleştirilecek. Konsere piyanoda Mehru Ensari ve kemanlarda Başak Erdem, Eda Dündar, Didem Savaş ve Aslı Ekici katılıyorlar. Tenıizsoylu atölyesinden • Kültür Servisi — MSÜ Resim ve Heykel Müzesi, Halil Dikmen Galerisi'nde, 9 mart cuma günü saat 16.30'da, Resim ve Heykel Müzeleri Derneği'nin düzenlediği resim kurslanna katılan "Yetişkinler Grubu, Nuri Temizsoylu Atölyesi" öğrencilerinin eğuim sergisi açılıyor. Sergi 31 marta kadar açık kaiacak. Bu arada "20. yy. Sanat Tarihi" dersleri de Resim ve Heykel Müzeieri Derneği'nde cuma günleri 14.00 - 16.00 saatleri arasında verilecek. BüGÜN • Galler Üçlüsü İTÜ Taşkışla binasında saat 15.00'te Galler Üçlüsü'nün konseri dinlenebilir. • Özyalçıner'in söyleşisi Turkiye Yazarlar Sendikasf nda düzenlenen söyleşiler kapsamında, saat 18.00'de Adnan Özyalçıner, "Geçmişten Gunümuze Türk Öykücülüğü" üzerine söyleşecek. • Yolsuzluk-İktidar' Prof. Dr. Paul Noack'm "Y'olsuzluk - İktidarın Öteki Yüzü" adlı konferansı saat 11.00'de Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Haydarpaşa Kampusu'rd- • Cumhuriyet kızı' Atilla Sav. Yalçın Pekşen, Yücel Erten ve Cüneyt Türol saat 17.30'da "Cumhuriyet Kızı" adlı oyun üzerine, Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda bir söyleşi yapacaklar. BİLSAK'TA BUGÜN 6 Mart Salı: 19.00 BtLIM DtZtSl V: Alternatif Enerji. ömer KULELİ 19.00 Ateistler 163. Maddeyi Tartışıyoriar. lbrahim EREN, Murat ÇELİKKAN. Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasyon 18.30 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BtLSAK herkese açıktır. BİLSAK Sırasdviler, Soğancı Sok. No: 7 ClHANGtR 143 28 •'9-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle