Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6MAKT 1990**** HABERLERÎN DEVAMI CUMHURÎYET/17
O L A Y L A R E N CÜNEYT ARCAYÜREK yaz.yor
ARDEMDAKİ
GERÇEK(Baştarafi 1. Sayfada)
sonraki dönemde yeniden bas-
tırma ve cezalandırma yöntem-
leri kullanıldı.
27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Ey-
lül'de gençlik eylemlerinin ar-
dından ordu duruma el koydu;
ama temel bir çözüme gidi-
lemedi.
1990 yıhndayız,
Gençlik yine sokaklardadır,
eylemler tırmanıyor, öğrenciler,
polisle çatışıyor; sonu gelmeyen
ve gelmeyecek birfilmi seyredi-
yor gibiyiz.
Otuz yıl önceki gençler artık
torun sahibidirler; yirmi yıl ön-
cekiler çoluk çocuğa karıştılar;
on yıl öncekiler iş güç sahibi oi-
dular; ama yerlerine yeni kuşak-
lar geliyor, yine meydanlarda ça-
tışmalar başlıyor, molotof kok-
teyli, taş, sopa, cop kullanılıyor.
Türkiye'de sağduyu sahipleri
bu sorunun üzerine ciddiyetle
eğilmelidirler. Bilmiyoruz dün-
yada otuz yılı aşkın bir zaman
kesitinde dalgalarla süregelen
gençlik eylemleri hep gündem-
de kalabilmiş bir başka toplum
var mı?
Elbette devlet, yasalara karşı
gelenleri, gençyaşh demeden ce-
' zalandınr. Ancak gençleri ne ka-
dar suçlarsak suçlayalım, ne ka-
dar cezalandtrırsak cezalandıra-
lım; bu işin sonu gelmiyor; top-
lum genel bir huzursuzluğa sü-
rukleniyor.
Gerçekte sorunu temelden çö-
zümlemek için yapılacak işler ve
alınacak önlemler var. Gençliğin
sorunlarını dertlerini, istekleri-
ni yasal yollardan dile getirebi-
leceği demokratik bir dü'zenle-
meye yönelmek ve özgürlük or-
tamı yaratmak birincil şarttır...
Geniş gençlik kitlelerinin bu
sağlıklı yola itilmesiyle yepyeni
dengeler sağlanabilecektir.
Yoksa gençliğin ataklığını
kullanmak isteyen çevrelerin
anarşiye ve teröre yönelik siya-
setleri her zaman ürünlerini ve-
rebilir.
Gençlik sorunlarını Türkiye-
nin demokrasi sorunundan so-
yutlamak artık olanaksızdır. Ya-
şadığımız otuz yılın deneyimle-
ri bizlere bu gerçeği belletmiş ol-
malıdır. * + •*•
Freeman
(Baştarafi 16. Sayfada)
diginde hiçbir anlam vereme-
dik." Metin Şahin, Freeman
Green'in arkadaşlan ve kulübüy-
le de bir sorunu olmadığını ve
bunu kendisiııin de açıkça söyle-
diğini belirlti.
FreemaıTın kaçışından sonra
bu haftaki Beslen-G.Saray maçı-
na yetişip, takımındaki yerini
alıp alamayacağı merakla bekle-
niyor.
Ozan: Vicdanım rahat
Öte yandan Karşıyaka - F.
Bahçe maçının hakemi Ömer
Ozan, ise kendini savunarak,
'Verdiğim kararlarda sonuna ka-
dar haklıyım, bu nedenle vicda-
nım 'rahat' dedi.
ANAP'ta Kaydırmaca
65 milyarlık tal^lo Şebeke
ANKARA — Muhalefet partile-
ri siyaset ağırlığını başkent dışı-
na taşıyor. Parti açısından mer-
kezde yapacakları fazla bir şey
yok. ANAP yazgısını çizmiş, ağır
aksak bilinen hedefe doğru yol
alırken, ülke genelinde toparlan-
mayı yeğliyorlar. İnönü'nün gezi-
lerı, ardından Demirel in üç gü-
nü İzmir'e ayırması, her an ge-
lebilir bir seçim olasılığına karşı
daha hazırlıklı olmayı içeriyor.
ANAP'ta birbirini tamamlayan
iki konu var: Partiyi yeniden dü-
zenlemek ve hükümeti halkın
gözünde itibarlı hale getirmek.
Kuşkusuz iki olayın başında da
TÖ'nün aldığı, alacağı vaziyet,
yaptığı yapacağı planlar söz
konusu.
Edinilen bikjiler, TÖ ile Akbu-
lut arasında belirli süreleri aşan
görüşmelerde iki konuya iki he-
def saptandığı iztenimini veriyor.
TÖ'ye göre ANAP olağan kong-
resini erkene almaya gerek yok.
Nitekim Akbulut da böyle düşün-
düğünü açıklıyor, kongrenin za-
manında 1991 baharında yapıla-
cağını duyuruyor
Oysa Mesut Yılmaz ile Hasan
Celal Güzel'in erken kongreye
yan tuttukları açıklandı. Demok-
ratlar gecesinde ağzından granı-
la söz çıkan Mesut Bey'in kimi
kulaklara, "erken kongrenin ken-
dileri açısından yararlı" olacağı-
nı fısıldadığı söyleniyor. HCG de
aynı yargıda. Oyleyse?.. Mesut
Bey'le Hasan Celal Bey arasın-
da bir "birliktelik" söz konusu.
Bu arada çevrelerinde olanlarla
bağıntıiı bir başka eğilım hesaba
katılmıyor.
Örneğin HCG'ye yakın olan ki-
mileri, olağan kongrenin ancak
çok zorlamayla bu yıl yapılabile-
ceğine inanıyor. Üye kayıt işlem-
leri mart sonunda bitecek, nisan-
da savcılara listeler gidecek, an-
cak mayıs ayı başlarında il kong-
relerine, yani delege seçimine
olanak açılacak.
Bu gerçekler karşısında kong-
reyi erkene almanın bir "zorla-
ma" olacağı görüşünü savunan-
ların varlığı ortaya çıkıyor. Mer-
kezdeki denge Mesut Bey'le
HCG'nin yandaşlarının oylarıyla
Akbulut'u erken kongreye zorla-
yabileceğini gösteriyor.
Lider adaylarına yandaş çev-
reler Akbulut'tan aldıkları bir iz-
lenime bel bağladıklarım sakla-
mıyorlar. Akbulut'un istekler doğ-
rultusunda "genel merkezde ye-
ni bir düzenlemeye gitmesi" ola-
sılığını güçlü buluyorlar.
Kabinede önemli ölçüde deği-
şikliğin gereğine hemen herkes
inanıyor Bugünkü haline baka-
rak hükümetin elverişsiz koşul-
larda ve elverişsiz sonuçlar ala-
rak kör topal yürüdüğü yadsınmı-
yor. Akıllardaki soru şu: Şayet Ak-
bulut, "rahat bırakılacaksa" ka-
binede köklü bir değişim yapma-
sını uygun görüyorlar. Yine "te-
peden inme listelerle" kabine ye-
niden ele alınacaksa hiçbir yarar
sağlanamayacağını öne sürüyor-
lar.
Akbulut'un son günlerdeki kı-
sa açıklamalan hükumette "toplu
yeni düzenleme" işaretini vermi-
yor Tersine kimi kaydırmalarla
-zamanı uygun bulunduğunda-
bir operasyon yapacağı izlenimi
doğuyor. İstifasını istediği baka-
nın direnmesi halinde "azil mü-
essesesi"ne başvuracağını artık
açıkça söylüyor Akbulut.
Bu görüş, partiden sonra ka-
bine sorununun daKöşk'te yeni
senaryolara ve zamanlamaya
bağlandığı izienimini kuvvetlen-
diriyor. Birinci olasılık, uyumsuz
ve başarısız olduğuna inanılan
kimi bakanlardan hükümetin
arındınlması. Koşk'le anlayış bir-
liğine varıldığına göre direnenler
çıkarsa, "azil müessesesinin" iş-
letileceği.
Vural Ankan olayında görüldü-
ğü gibi aziedilen bir bakanın ar-
tık ANAP bünyesinde kalamaya-
cağı kesin bir gerçek.
TÖ ile Akbulut arasındaki an-
layış birliği sahneye ne zaman gi-
recek, orası belli değil. Ancak "fi-
kir ve uygulamayla ilgili
birlikteliğin" yavaş yavaş uygula-
maya girmesi olası. Ana hedef,
yeni kargaşalara olabildiğince
olanak vermeden başta partide.
sonra kabinede düzenlemeleri
gerçekleştırebılmek.
Doğum sancılan elbette o sa-
kin, sessiz Akbulut'un yüzündeki
durağan çizgilerin kıpırdanması-
na yol açıyor. Bu bile önemli gös-
terge değil mi?
IMFye
enflasyon
raporu
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Ankara'ya geçen hafta ge-
len Uluslararası Para Fonu (IMF)
heyeti, Türk ekonomisi ile ilgili
konsüitasyon çalışmaiarını sürdü-
rüyor. IMF'nin geçen hafta so-
nunda yeni enflasyon hesabı ko-
nusunda aynnulı bilgi aldığı ve bu
arada şubat ayı enflasyon rakam-
larıru da Türk kamuoyundan ön-
ce öğrendiği kaydedildi. IMF'ye
bu yılki enflasyon hedefinin prog-
ramda öngörüldüğü gibi yüzde
54'te tutulduğu bildirildi.
Geçen hafta önce DİE Başka-
nı Orhan Güvenen'den enflasyon
indeksleri konusunda bilgi alan
IMF heyetine daha sonra da Mer-
kez Bankası'ndan 1990 yılı para
programı konusunda brifing ve-
rildi.
IMF'nin, para programının
özellikle rezerv parayı daraltıcı
yöndeki hedefleri ile Merkez Ban-
kası'nın kamu kesimine yönelik
kaynak akışını kesmesini olumlu
bulduğu öğrenildi.
IMF heyetiyle Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı'nda dün ya-
pılan toplantıda da 1990 yılı ka-
mu kesimi genel dengesi, finans-
man açıklan, bütçe uygulaması ve
yatınm politikalannın göriişüldü-
ğü belirtildi.
Hazine ve Merkez Bankası yet-
kililerinden TL'nin tam konver-
tibilitesine yönelik olarak alınan
önlemler ve yeni düzenlemeler ko-
nusunda da bilgi alan IMF heye-
tinin görüşmelerin sonunda bu
konuda da bir rapor hazırlaması
bekleniyor.
(Baştamfı 1. Sayfada)
pan işadamı Sakıp Sabancı tablo
konusunda kendisini hiç kimsenin
aramadığını ve olayı gazetelerden
öğrendiğini bildirdi.
Türkiye"ye satılmak üzere geti-
rilen 17. yüzyıl Hollandalı sanatçı
Gabriel Metsu'ya ait tablonun ele
geçirilmesiyle ilgili olarak tstanbul
Mali Şube Müdürlüğu'nde dün bir
açıklama yapıldı. lngiliz tstihbarat
biriminin Ankara Emniyet Müdiir-
lüğii'ne geçtiği bilgi ile Metsu'nun
tablosunun İstanbul'da satılacağı
öğrenildi. Bunun üzerine genişle-
tilen operasyonlar sonucunda Tak-
sim çevresinde bir otelde kalan İr-
landa pasaportlu James Mallan
gözaltına alındı. Mullan'ın verdi-
|i bilgiler ışığında Kadri Büient
Önal ve Halil Dursnn adlı kişile-
rin de tablonun Türkiye'ye getiril-
mesi ile ilgilerinin bulunduğu öğ-
renildi. Bu kişilerin işyerlerinde
mali şube ekipleri önlem aldı ve
Önal ile Dursun, olayla ilgili oldu-
ğu belirlenen Hüseyin Çoban adlı
kişiyle birlikte yakalandılar. Yapı-
lan sorgulamalar sonunda çalınan
tablonun Halil Dursun'un evinde
bulunduğu anlaşıldı. Dursun'un
evinde yapılan aramada, Metsu-
nun "Mektup Okuyan Kadın" adlı
tablosu bulundu.
Bu arada 1986 yılında İrlanda-
daki bir malikâneden çalınan 9
tablodan bazılarının da Türkiye1
ye getirilmeye çalışıldığını öğrenen
Mali Şube ekipleri 28.2.1990 tari-
hinde Atatürk Havalimanı'nda ön-
lem aldılar. İrlanda'dan hareket
eden ve saat 22.00'de Atatürk Ha-
valimam'na inen uçaktan çıkan
yolcular arasında bulunan Dennis
Allen Jackson izlenmeye alındı.
Araa olduğu tespit edilen Jackson,
dış hatlarda uçaktan iner inmez
görevlilere eşinden telefonla bir ka-
za haberi aJdığını ve kendisini
Türkiye'ye gönderenlerin kaza ge-
çirdiğini öğrendiğini belirterek aci-
len geri dönmek istediğini söyledi.
Harekete geçen Mali Şube'nin si-
vil ekipleri Dennis Allen Jackson'ı
yakaladılar.
Jackson, genişletilen sorgulama-
sı sonucunda, kendisiyle birlikte
Jack Witten ve bir kişinin daha
Türkiye'ye geldiğini, beraber getir-
dikleri kutunun içinde ne olduğu-
nu merak etmemesinin söylendiği-
ni açıkladı. Jackson a>Tica, Tür-
kiye'ye ilk gelişinde burada bulu-
nan diğer kişilerle buluştuğunu ve
beraberindeki paketi Kadri Büient
Onal adlı kişinin ofisine bıraktığı-
nı, bu sırada yarunda şu anda yurt-
dışında oldukları belirlenen Juart
ve Jack adlı arkadaşlarının da bu-
lunduğunu da açıkladı. Mali Şu-
be yetkilileri tablo olayıyla ilgili
olarak iki yabancı uyruklu iki
Türk, bir de çifte tabiyetli Türk ol-
mak üzere toplam 5 kişinin yaka-
landığını açıkladılar.
AA'nın haberine göre, Neşet Taş
tabloyu Türkiye'ye sokan şebekeyle
yürütülen temasların her aşama-
sında polis örgütünün "alıcı" ola-
rak devTeye girdiğini belirterek, ba-
sında son günlerde çıkan haberle-
rin asılsız olduğunu kaydetti.
Taş, tablonun alınışı sırasında
şebekeyi inandırabilmek için Türk-
iye'nin önde gelen bir işadamının
isinini kullandıklannı belirterek,
bu kişinin konuyla hiçbir şekilde
ilgisi bulunmadığını bildirdi ve bu
kişinin ismini vermek istemedi.
Bu arada, gazetecilerle görüştü-
rülen sanıklardan Hüseyin Ço-
ban'ın bir ara, "Tabloyu Sakıp Sa-
bancı'ya satmak için getirdik" de-
mesi üzerine, Neşet Taş'm, "Kesin-
likle böyle bir şey yok. Herhangi
bir işadamının ilgisi yok" dediği
gözlendi.
Öte yandan işadamı Sakıp Sa-
bancı dün AA'ya yaptığı yazılı
açıklamada, tablolarla kendisi ara-
sında basında bağlantı kurulduğu-
nu, ancak kimsenin kendisini ara-
madığını belirterek şöyle dedi:
"Beni, söziinü ettiğiniz tabloy-
!a ilgili yazılı ve sözlü olarak kim-
se aramadı. Bu olayı gazetelerden
okudum, öğrendim. Neden Sakıp
Sabancı adı ortaya atılıyor? Bana
göre normaldir. Çünkii özel &ek-
tör içinde en fazla resim alan kişi
benim. Bunu toplumsal bir gör^v
olarak kabul ettiğim için yapıyo-
rum. Böyle yaparsak hem eserleı
içeride kalır benı de sanatçılanmi2
teşvik edilmiş olur. tmkânlan
olanlann da benim gibi davranma-
ları gerektiği düşüncesindeyira."
Gözaltındaki sanıklar Dennis
Allen Jackson ve James Mullan
dün öğleden sonra Bakırköy Ad-
liyesi'ne sevk edildiler. Gözaltında
kendilerine işkence yapılıp yapıl-
madığı konusunda Adli Tıp'ta mu-
ayeneden geçirilen sanıkların
Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı
Erdogan Aktaş tarafından ifade-
leri alındı. tfade sonrasında görüş-
tüğümüz Savcı Aktaş, Ingilizler
hakkında yurtdışına çıkma yasağı
konulduğunu, tahkikatın sürdürül-
düğünü söyledi. Savcı Aktaş, Den-
nis Allen Jackson'ı serbest bırakır-
ken, James Mullan'ı pasaportun-
da tahrifat yapmaktan nöbetçi
mahkemeye sevk etti. Nöbetçi 3.
Sulh Ceza Mahkemesi'nde yapılan
sorgulama sonrası Mullan da ser-
best bırakıldı. Yabancı sanıklar iş-
lemleri bitirildikten sonra tekrar
Mali Şube Müdürlüğü'ne getirildi-
ler. Sanıkların aranıp aranmadığı
konusunda İngiltere'den bilgi iste-
neceği ve bu yanıttan sonra bu sa-
bah serbest bırakılacakları öğ-
renildi.
Türk sanıkların da dün adliye-
ye çıkarıldıkları ve sonuçta özel
bir arabayla ayrıldıklan görüldü.
Ancak polis yetkilileri, 3 Türkün
halen gözaltında bulundurulduk-
ları görüşünü savundular.
Enbüyük
tablo
hırsızhğı
EDtP ÖYMEN
LONDRA — İngiltere ve İrlan-
da'daki en büyük özel tablo ko-
leksiyonuna sahip olan Sir Algred
Beit'in malikânesinden 21 Mayıs
I986'da çalınan 18 tablodan biri
olan ve tstanbul'da ele geçirilen
"Mektup Okuyan Kadın" tablo-
sunun değeri milyonlarla ifade
ediliyor. Büyük hırsızlıktan son-
ra bazı tablolar ele geçirildiyse de
gerçek hırsızlar yakalanamadı.
Şimdiye kadar 10 tablo bulundu.
Çalıntı mallar iki ayn kez sanat
piyasasına satılmaya çalışıldı.
Hırsızlıkla dolaylı olarak ilgili ol-
duğu saptanan bir kişi Ingütere'-
de geçen günlerde hapis cezasına
çarptırıldı.
17. yüzyıl Hollanda sanatçıla-
rından Gabriel Metsu'ya ait olan
"Mektup Okuyan Kadın" tablo-
su ve malikânedeki diğer sanat
eserleri, özel ellerdeki en değerli
eserlerden sayılıyor. Bu nedenle
malikânenin alarm düzeni İrlan-
da Polisi'ne bağlıydı.
(Baştarafi 1. Sayfada)
nunu gerçekleştiren şebekeye BO-
TAŞ'tan bir ya da birkaç kişinin
yardımcı olduğu yönündeki kuş-
kulara yoğunluk kazandırdı. So-
ruşturmanın bu yönde de derin-
leştirildiği öğrenildi.
BOTAŞ'ın Yumurtalık-
Kırıkkale boru hattıyla taşınan
ham petrolün boru hattına takı-
lan iki vana yardımı ile tankerle-
re doldurulup piyasaya sürülmesi
olayı henüz tümüyle aydınlatıla-
madı. Olaya ilişkin gözaltına alı-
nan 5 kişinin güvenlik birimlerin-
ce yapılan sorgulamalarında elde
edilen bulgular tek tek değerlen-
dirümeye başlandı. Henüz bu vur-
gun olayını gerçekleştiren ve sayı-
ları oldukça fazla tahmin edilen
şebekenin bütünüyle ele geçirile-
mediği kaydedildi. Gözaltına alı-
nanların Diyarbakırlı olmaları,
güvenlik birimlerini özellikle bu
yörede kapsamlı bir araştırmaya
itti. Bu amaçla yöreye araştırma
gruplarının gönderildiği, bu grup-
ların bu bölgedeki emniyet birim-
leriyle koordineli bir biçimde ope-
rasyon düzenledikleri öğrenildi.
Olayı soruşturan güvenlik bi-
rimleri, çalınan petrolü piyasaya
sürdükleri saptanan "Yeşim Pet-
rol"ün bulunduğu Ankara'da da
geniş kapsamlı bir soruşturma
yaptıklan kaydedildi. 24 şubat ge-
cesi saat 02.30 sıralarında Pozan-
tı ve Ulukışla jandarma devriye-
lerinin alınan bir ihban değerlen-
direrek boru hattında yaptıklan
araştırma sonucu tesadüfen orta-
ya çıkanlan olayla ilgili olarak
Ankara'da gözaltına alınan Yeşim
Petrol yöneticileri Kazım Koç ve
Ramazan Saral hakkında da kap-
samlı bir güvenlik soruşturması
yapıldığı belirlendi. öte yandan
yine Ankara'da gözaltına alınan
ve olay yerinde ele geçen 06 V
3608 plakalı petrol tankerinin sa-
hibi Murat Giingör'ün de Rama-
zan Saral'ın eniştesi olduğu sap-
tandı. İfadelerde ele geçen bilgi-
ler doğrultusunda başta Güneydo-
ğu bölgesi olmak üzere çalınan
petrolün piyasaya sürüldüğü iller-
de yapılan operasyonların önü-
müzdeki hafta içerisinde bir sonuç
vermesi de bekleniyor. Ulukışla
1
da ham petrolün tankerlere dol-
durulması işini gerçekleştirenler-
den yakalanan Hüseyin Şehir'in
sorgusunun sürdüğü, yine aynı işi
yapan ve olay sırasında güvenlik
görevlilerinden kaçmayı başaran
ve soyadı belirlenemeyen Rama-
zan adlı kişinin de arandığı öğ-
renildi.
Vurgunu ortaya çıkararak ola-
yın hazırlık soruşturmasını yürü-
ten Ulukışla İlçe Jandarma Bölük
Komutanı Üsteğmen Ali Çetin ile
Karakol Komutanı Astsubay Ünal
Başaran'ın kimliği belirsiz kişiler
tarafından telefonla aranarak
ölümle tehdit edildikleri öğrenil-
di. Bu tehdit telefonlannın Anka-
ra'dan edildiği sanılıyor.
Boru hattındaki yüksek basınç
nedeniyle petrol taşındığı dönem-
lerde boru hattına vana takmanın
olanaksız olduğunu belirten yet-
kililer, vanaların boru hattına pet-
rol verilmeye başlandığı 1986 yı-
lından önce vana takma işinin ger-
çekleştirildiğini tahmin ettiklerini
de bildirdiler. Bunun da şebekeye
BOTAŞ'tan bir ya da birkaç kişi-
nin yardımcı olduğu yönünde kuş-
kular uyandırdığını ifade eden yet-
kililer, soruşturmanın bu yönde de
derinleştirildiğini belirttiler.
G Ö Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
1989-90 öğretim yılında imam hatip ortaokul ve liselerin-
de toplam 282.582 öğrenci okuyor.
9 ilahiyat fakültesinde de 1277 öğrenci öğrenim görüyor.
1985-86 ders yılında 43.713 öğrenci imam hatip liselerini
bitirmişler.
Dinsel öğrenim gören bu öğrencilerin hepsi Diyanet İş-
leri Başkanlığı'nda görev almıyorlar. Almadıkları için de Di-
yanet işleri Başkanlığı'nda imam ve hatip kadroları ilkokul
mezunian ile dold.uruluyor.
istatistiklere kısaca göz atalım:
Diyanet işleri Başkanlığı'nda görevli 50.814 imam ve ha-
tipin 10.686'sı ilkokul mezunudur!
Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin ancak yüzde 6'sı
yüksek okul çıkışlıdır!
Başkanlıkta dinsel yükseköğrenim görmüş olanların sa-
yısı ne kadar?
Yalnızca 2737.
Din hizmetleri ilkokul mezunlarının ellerine verilirken Öğ-
renim Birliği Yasası gereğince ilahiyat fakülteleri ile imam-
hatip liselerini bitirenler başka alanlarda görev alıyorlar.
Ankara SBF Kamu Yönetimi Bölümü'nde iki yıl önce ya-
pılan bir araştırma, bu bölümde okuyan öğrencilerin yüz-
de 41'inin dinsel eğitim yapan lise ve fakültelerden geldik-
lerini ortaya koyuyor.
Yarın, öbür gün bakacaksınız ki kaymakam ilahiyat fakül-
tesinden, emniyet müdürü İstam enstitüsü çıkışlı, vali ve sav-
cı da imam hatipli!
"Olmaz" demeyin sakın; oluyor ve olacak...
Bu memlekette öğretmen lisesi sayısı 55, imam hatip li-
sesi sayısı 717'dir.
Dinsel eğitim veren ortaokul ve liselerle ilahiyat fakülte-
leri ve yüksek İslam enstitülerini bitirenler din hizmetlerin-
de çalışmayacaklarsa, o zaman amaç başka demektir.
Amaç ne olabilir?
"Komplo teorileri" üretmeye hiç niyetimiz yok. Elbette din-
sel öğrenim görenlerin hemen hepsi de "İslam devletr kur-
ma peşinde olan insanlar değillerdir. İçlerinde, hiç şüphe
yok, laik devlete bağlı olanlar vardır. Bir kısmı da yoksulluk
nedeniyle imam hatip liselerine girmişler; sonra kendileri-
ne başka yollar seçmişlerdir.
Bir şaşırtıcı örnek d3 verelim: DİSK'in eski genel sekre-
terlerinden Mehmet Karaca imam hatip lisesi mezunudur.
İmam hatip liselerini bitirenler arasında film artistliği yapan-
lara da rastlanmaktadır.
Boyledir, ama bunlar kural dışı örneklerdir.
işin kuralı şu:
imam hatip liseleri ile ilahiyat fakültelerini bitirenler her
yıl daha çok artıyor. Ancak dinsel öğrenim görenlerin çoğu
din hizmetleri dışındaki alanlarda görev alıyorlar.
Böylece "İslamcı bürokratlar" yetiştiriliyor!
Görünen budur.
Din duyguları siyaset alanlarında kullanılıyor. Devletin hu-
kuksal, siyasal ve ekonomik düzeni "kısmen de olsa" her
gün biraz daha değişiyor.
Bugün için devletin temel hukuksal, siyasal ve ekonomik
düzeni "kısmen" değiştiriliyor. Yarınki büyük değişiklik için
de bugünden devleti yönetecek "İslamcı kadrolar" hazırla-
nıyor. Bunu görmemek için sağır ve kör olmak gerekir.
Kazada makinist lıatab
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Ankara Sinyalizasyon Mer-
kezi Polath'da önceki sabah mey-
dana gelen tren kazasına, "lurmı-
zı ışıkta ^eçen" Izmir Mavi Tre-
ni'nin neden olduğunu belirledi.
Kaza anında sinyalizasyon siste-
minin normal olarak çalıştığı ve
Mavi Tren'e "kırnuzı ışık" yak-
tığj bildirildi. Kazadan sonra göz-
altına alınan Mavi Tren makinist-
lerinden Mehmet Yılmaz tutuk-
iandı. Yardımcısı Feyyaz Sevinç
tutuksuz yargılanmak üzere ser-
best bırakıldı. DDY yetkilileri,
trenin kumandasında olan maki-
nist Mehmel Yılmaz'ın kaza ola-
cağını bile bile treni hareket ettir-
mesine bir anlam veremedikleri-
ni söylediler.
Kazada Mavi Tren görevlisi
Nunıllah Karacaoğlu ile birlikte
hayatım kaybeden yolcunun kim-
liği belirlendi. 1970 Malatya do-
ğumlu olan ve tzmir'de oturan
Haa Hasan Öniil'ün vatani göre-
vini yapmak üzere Zonguldak'a
gittiği öğrenildi.
Bu arada, kazanın soruşturma-
sını Polatlı Cumhuriyet Başsavası
Yurdakul Altay devraldı. TCDD
kumanda merkezinde görevli Za-
hil Şanverdi ve bakım şefi Meh-
met Ayvaz, dün Polath'da savcı-
ya ifade verdiler. iki görevli, sav-
cıya kaza bandını dinlettiklerini ve
tetkikler sonucunda sistemin nor-
mal olarak çalıştığını anlattıkla-
rını söylediler. Polatlı Cumhuri-
yet Savcısı Yurdakul Altay tara-
fından sorguları yapılan Mavi
Tren makinistlerinden Mehmet
Yılmaz ile Feyyaz Sevinç, öğleden
sonra Polatlı Sulh Ceza Mahke-
mesi'ne çıkanldılar. Mahkeme,
makinistlerden Mehmet Yılmaz'ı
tutuklayarak, Polatlı Cezaevi'ne
gönderdi. Mahkemece serbest bı-
rakılan diğer makinist Feyyaz Se-
vinç ise tutuksuz yargılanaeak.
ŞEKERBANK
14.İstanbul,Uluslararası
Büro Donanımı ve Otomasyonu,
Komünikasyon,Bilgisayar ve
Enformasyon Teknolojisi Fuarı
Japonya, A.B.D., B.AImanva, Fransa, togiltere. tsviçre, Italva. Belçika, Hollanda ve Taiwaa gibi
devletlerin sektöre dünya çapında egemen kuruluşları yanısıra, diğer yabancı ve uluslararası dü-
zeydeki Türk kuruluşlannın katılımı ile gerçek uluslararası düzeyde... Büro otomasyonu, data ve en-
formasyon teknolojisi ile ilgili en son yenilikleri kapsayan bilgisayarlar, bilgisayar yazıcılan, bilgisayar
terminalleri. manyetik bam üniteleri, dıskler ve disketler, bilgisayar programlan. kelime ışlem program-
ları. yardımcı cihaz ve sistemleri. otomatikleştirümiş büro sistemleri, faksimile ve teleprinterleri de kapsa-
yan modern komünikasyon sistemleri. komünikasyon programlan. modern fotokopi makinaları. elektronik diz-
gi makinalan, elektronik hesap makinaları. otomatik ve elektronik daktilolar. diktasyon sistemleri, postalama ve ad-
resleme cihazlan, zamanlama sistemleri. otomatikleştirilmiş banka ve perakende satış sistemleri ve kırtasiye malzeme-
leri ile ofıs otomasyonu dünyasından en son yayınlar... Pazarlama potansiyeli, prezantasyon kalitesi, olağanüstü katılım
kapsamı ile sektörünün nitelikli tek fuan... Üstelik, Türkiye'deki tek amaca uygun ve her türlü modern altyapıya sahip, dünya
standartlanndaki lek özel fuar merkezinde...
7-11 Mart 1990HittonConvention&ExhibitionCenter
Zîyaret Saatlerh12.00-20.00
inleıieks A&D