Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 19 MART 1990
GENÇ MUSLUMANLAR VE ISLAMCI HAREKET
Ortadoğııkökenli örgütler
T,ürkiye'de faaliyet gösteren Ortadoğu kökenli
Islamcı örgütler "resmi kaynaklar"a göre şöyle
sıralaruyor: Hizbullah, İslami Cihat, Hizb-Ül
Dava, Hizb-Ül Tahrir, Rabıtatül Âlem-i İslamin
Rabıta adıyla da bilinen son örgütün gençlik
dergisinde şöyle deniyor: "Türkiye'de İslami
akım kuvvetle gelişmektedir. Bunlar memleket
idaresini er geç ele geçirmeye azimlidir!'
—2—
CÜNEYT ARCAYÜREK
Resmi kaynaklara göre "Türkiye'de fa-
aliyetleri gorulen Ortadoğu kökenli İslami
örguüer" şöyle sıralanıyor:
Hizbuilah Örgutü
Israıl'ın 1982 Lubnan harekâtından son-
ra, îran Devrinı MuhafızJan'na ait bir gö-
nüllü birliğin Bekaa Vadisi'nde yerleşmesiy-
le oluştu Şii tandanslı bir örgut.
Bu örgut, dın adamlannın dolaylı lider-
liğini kabul eden ve askerı bakımdan bun-
ların sözlerini yasa sayan Şiilik ılkesi üzeri-
ne kuruldu. Hizbullah örgütü'nun lideri
Şeyh Suphi Tufeyli, Şeyh Abbas Musavi,
Şeyh tbrahim Amir ve Şeyh Hasan Nasral-
lah'tır.
Askeri alandaki faaliyetlerini genelde te-
rör eylemleri biçiminde yüruten örgüt, siya-
sal alanda da Iran lslam Devrimı'nin pro-
pagandasını yoğun bir biçimde surdur-
mektedir.
Tnrkiye'deki faaliyetleri ıse Istanbul'un
çeşitli yerlennde silahlı soygun eylemleri ger-
çekleştirme biçiminde oldu. 1983 yılında
'deşifre' edildikleri 1 Kasım 1984 gunune ka-
dar silahlı olarak gıristiklerı 12 gasp ve 6 oto
çalma olayını gerçeklestirdiler ve kuyumcu
soygununda kuyumcuyu tabanca ile yara-
layarak kaçtılar. Aynı tarihlerde dört adet
tabanca ıle bir adet Sten otomatık tabanca
yakalandı
Örgut mensubu olarak yakalanan 14 kişi
tutuklandı, yargılanmaları sonucu çeşitli ce-
zaJara çarptırıldtlar. İran'ın bu örgüte mad-
di destek sağladığı bıliniyor.
Görünurde aynı örgütun tekrar
'yapılanma' içensinde oiduğu, ancak yeterlı
ru olarak görev yapan Abdurrahman Ah-
met El Şirevi'nin otomobilıne bomba koya-
rak ıkı bacağının kopması eylemlerinj de
üstlendi."
Hizb-Ül Dava Örgiitü
(tslama Çağn Partisi)
"Bu örgut, Şiılerin Irak'taki kutsal keo-
ti Necefte Şiilerce kurulmuş ve Sünni Mus-
lüman Kardeşler örgutu'nun Şiı karşılı-
ğı olarak faaliyetlerini sürdurmuş bir dıni
örgüt.
islami Dava Partisi veya kısaca El-Dava
olarak da anılan örgıit, 'Irak tslam De\rim
Yuksek Konseyi' çatısı altında bulunrnakla
beraber, özerkliğini ve hareket özgürlüğü-
nu koruyor.
örgütün bugunkü stratejısi devrımcı ka-
rakterli olup ana hedef Irak Baas Rejımi'-
ni devirerek yerine bir 'tslami Yonetiro' ge-
tirmek. Örgüt, faaliyetlerini Iran üzermden
yürütmekle birlikte kurulacak 'tslami Yö-
netim'de Irak karakler ve ozelliklennin sür-
dürulmesinden yana.
örgut, Aralık 1983'te İstanbul, Ankara
ve İzmır illerinde bombaiı saldırı olaylarım
gerçekleştirdi. Türkiye'de buiunan Irak,
Fransa ve ABD'ye ait kuruluşlara bombaiı
saldınlar yaptı. Olaydan sorumlu kışiler ya-
kalanarak tutuklandı.
Hizb-Ül Tahrir Örgütü
Türkiye'de faaliyet gösteren Islamcı ör-
gutlerin önde gidenlerinden olan Hizb-Ul
Tahrir'in Türkiye'de uzun bir geçmışı var.
1953 yılında Kudus'te kurulan, ideoloji-
si tslam olan ve illegal faaliyet gösteren si-
yasal örgut, Turkıye'de 1962 yılından ıtiba-
ren faaliyet göstermeye başladı.
"İslsm Devleti AnayasasT'nı Turkiyc'ye
ilk getiren bu orgultur. Anayasayı, aslen Fi-
listinh olan Ahmel Salata el AJi adında bir
lıfeliğe bağlamaktır. Kurulacak tslam dev-
letinın tum hayatına şer'i hukumler hâkim
olacaktır Bir memlekette şeriât fikri ordu-
ya yayılmamtşsa oradan fikirierimiz yöniın-
de neüce abunayız. fhtilalı, parti merkezı dı-
rekt yapmaz. Yapamaz. İhtilal, partınin
prensıplenni kabul etmış olan elemanlara
yaptırıhr. Parti merkezi kendisini gizli lu-
tar. Ihtilali yapacaklara hilâfeti benımseti-
nz. Basarı gosterirlerse ıktıdan bıze devre-
derler. Yakalandıklan zaman da her şeyi iti-
raf etseler bile parti merkezını söyleyemez-
ler. Çunkü bilmezler ki" (1968 tutuklama-
larından sonra açılıp karara bağlanan dava
dosyasından).
Uçüncu bir kez "1969 levkifab" oldu. Ele
geçenler suç delillerıyle adaJete verıldi.
Hizb-ul Tahrir'in tslam De>leti Anayasa
Tasansı, 182. nıadde. Özeüer: tslam akidesi
esasına bağlanmak >e ittihaz edilen ahkarn,
şer'i hukumler olmak şartıyla idarecilerden
besap sormak veya ummet yoluyla devlet ik-
tidannı elde etmek için siyasi parl/ler kur-
mak hakkııu muslumanlara vermektedir.
Hâkimiyet milletin degîl. şeriatındır. tdare
>e icra hakkı ummedndir. Devlet reisını nas-
betmek musiumânlara farzdır. Seçimle te-
şekkül eden meclis, şüra rneclisidır. Buna
kadın, erkek, baliğ ve âkil olunca her rnüs-
luman girebilir. Devlet reisini seçmek âkil
ve baliğ erkek veya kadın her muslumamn
hakkıdır. tslam akidesi devletin esasını tes-
kıl eder. tslam akıdesınin varlığım esas kıl-
maktan başka hıçbir şeyin varlığı devletin
bunyesmde, teşlcılat ve muhasebesınde ve-
yahutta devlete taaluk eden diğer butun sey-
lerde muteber olamaz. Devlet reisi muayyen
şer'i hükümlen kabul edip onlan anayasa
ve kanunlar haline getirir.
Kaza hakkını kadılar kullanır. Kadın ge-
nel yaşamda valnız el ve yuzu görünmek sar-
tıyla kadmlarla, mahrem erkeklerle, yabancı
erkeklerle bir arada bulunabilir Özel yaşa-
mında ise sadece kadmlarla veya mahrem-
leriyle göruşebilır, mahrem olmayanlarla
halvet yasaktır."
Hizb-Ül Tahrir, 1980'lerden sonra da fa-
aliyetlerini surdürdü.
19*5 Eylu'l ayı içerisınde Ankara ve tstan-
bul'da, 1986 Şubai ayında Çorura-Sungurlu
ilçelerinde camilerde bildiri dagıttı. Bu ta-
rihlerde Hızb-Ul Tahrir Anayasası bıldirı-
lerinı da|ıtmak suçundan yakalanan 42 ki-
şi yargılandıktan sonra tutuklandı.
Rabıtatül Âlem-i İslamin
Hızb-Ul Tahnr, Ürdun tahtımn himaye-
lslamcı gösteri sırasında yakalanan bir "kışkırtıcı militan."
tabanı bulamaması nedeniyle örgutlenme
aşamasına -1989- gelemediği söylenıyor."
İslami Cihat
"Kutsal lslam Savaşı anlamına gelen Is-
lami Cihat Örgutu admı 1982 yılından ıti-
baren duyurmaya başladı. Yapısı çozümle-
nememekle bırlikte gunumuze kadar ustlen-
miş oiduğu çeşitli teror eylemleri ve bu ko-
nuda elde edilen bılgiler, resmi kaynakları,
bu ismın ozellıkle Lubnan'daki çeşitli radi-
kal Şıı kuruluşlarmca kullanılan ortak slo-
gan oiduğu fikrıne göturüyor.
Lubnan'daki Şiiler siyasal guç kazanmak
ve dinı kımiiklenni kanıtlamak için Iran ts-
lam Devrimi örneğı ile harekete gecip ve bu
nedenle teror eyletnlerıyle bağlantılı çeşitli
milis grupları olan tslami AmaJ, Lubnan
Dava Partisi, Hizbullah ve îmam Huseyin
tntihar Komandolan muhtemelen İslami Ci-
hat adı altında sorumluluk ustlenen
'munferit' bır orgut değil.
Gıriştığı şıddet eylemleriyle dunyada adını
duyuran bu örgat; 1986 yılında yayımladı-
ğı lngilizce bır bildınde, Türk hükumetini
Irak'ın yanında yer almakla suçladı ve bu
tutumundan vazgeçmemesi halınde Turki-
ye'nin yurtdışındaki misyonlanna karşı ey-
lem konacağım bıldırdı.
25 Ekım 1988'de Suudı Arabistan'ın An-
Jcara Büyukelciliğı'nde ıkinci sekreter ola-
rak görev yapan Abdulgani Bedevi'nın ölü-
rulmesi, 16 Ekım 1989'da Suudi Arabistan
Ankara Büyukelciliğı'nde muhasebe müdü-
Hizb-ÜI Tahrir temsilcisi getirdi.
Daha önce orgutlenen Hızb-Ul Tahrir,
1967 ilkbaharında su ustûne çıkarıldı. O ta-
rıhte örgutun yöneticileri ve uyelen mahke-
meye venldi. Bir yıl ile beş yıl arasmda de-
ğişen hapis cezalarına mahkûm edildıler.
Hızb-Ül Tahrir, Urdun kaynaklı. Rakıbi ise
Suudı Arabistan kaynaklı Rabitatul Âlem-
i tslamin. Rabıta, Suudi tahtımn himayesın-
de. Hızb-Ul Tahrir'in Ürdun tahtı ile ilgisi
yok.
1967 tutuklamalarından sonra Türkiye'-
deki örgıitu canlandırmak için Ahmel Sa-
lab el Ali gonderildi. Yeniden örgutlenme
başladı. Konya'da, Aksaray'da, Ankara'-
da yeni halkalar kuruldu. El Ali, beraberin-
de bazı kitaplar getırmiştı. Hizb-Ül Tahrir
yayınlarından olan bu kitaplar arasında
"Müslumanların Ölum Kalım Meselesi - ts-
lami Nizam - Hızb-Ül Tahrir Mefhumları"
vardı Ama önemlisı "tslam Devleti Ana-
yasası Tasarısı" idi.
Toplantılarda burüardan paragraflar oku-
nuyordu. Daha geniş propagandanın nasıl
yapılacağı planlanıyor, tartışılıyordu. 12
Temmuz 1968'de yeni bir baskın yapıldı, beş
kişınin evi basıldı ve adliyeye verıldiler.
1986'da "şerial duzeninin" nasıl olacağı
boylece oğrenıldi. Bu tutuklamalardan son-
ra Ürdun'den bu kez ikıncı bir temsılci gön-
derildi: Edip Kemai Mahmut... Bu, parti nı-
teliğındeki Hızb-Ul Tahrır'i şöyle anla-
tıyordu:
"Benim dahıl olduğum partinın amacı,
bıitûn müslüman ulkeleri birlestinp bir ha-
izbullah örgütü
1983-84 yıllarında
İstanbul'da çeşitli
silahlı soygun eylemleri
gerçekleştirdi. 12 gasp
ve 6 oto çalma olayına
adı karışan örgütün
mensubu olarak 14 kişi
tutuklandı ve çeşitli
cezalara çarptınldı.
İran'ın bu örgüte
maddi destek sağladığı
bıliniyor.
Son zamanlarda universitelerde yapılan türban eylemleri. İslamcı radikal gençligin kendini gosterdigi hareketlere donuştu.
Radikal Muslumanlaragöredemokrasiİslami esaslarla bağdaşmıyor:
Islaıııda özgürlük^
Allah'a teslini€İîr— 2 —
GENCAY ŞAYLAN
izb-Ül Tahrir,
Türkiye'de İslam
Devleti Anayasası'nı
basıp dağıtan ilk
İslamcı örgüt. 1986
şubat ayında Çorum-
Sungurlu ilçelerinde,
camilerde bildiriler
dağıttığı biliniyor.
•
J.slami Dava Partisi
"ElDava",
faaliyetlerini İran
üzerinden yürüten ve
Irak BAAS rejimini
devirmeyi amaçlayan
bir örgüt.
sinde değıldı, ancak Rabıtatül Alem-ı tsla-
min Suudı tahtımn desteğine sahip. 19 Ma-
yıs 1962'de Mekke'de Kral Suud tarafından
Nasır'ın Arap mılliyetçiliğıne karşı duyulan
kaygıyla kuruldu. Örgutun Mekke'de huku-
met konağı ıçındekı merkezjnde dört dil ge-
çerli. Arapça, Urduca, Farsça ve Turkçe.
Yırmi bir kişıden oluşan kurucu meclis var.
Mechse -1960 ve 70'lerde- ıki Turk uye ıdi.
15 Ağustos 1962'de yayımlanan "tslam
Birliği Misakı"nda, Rabıtatül Âlem-ı isla-
min amaçları resmen açıklandı. Turkçesı
Dünya tslam Birliği olan derneğın yeminin-
de, tslam yolundakı her turlu engele karşı
savasmak yer alıyor. Cemiyetin gençlik kolu
dunımunda olan ve merkezi Londra'dakı
"Musluman Talebeler Federas>onu"nun
yayın organı The Muslim, Türkiye'de genel
tabloyu şoyle çiziyordu:
"Bugun Türkiye'de hersınıf halk arasm-
da ve memleket olçusunde bir tslami akım
kuvvetle gelişmektedir. Kız, oğlan, genç, ih-
tiyar. isçi. ogrenei. tahsilli, cahil, zengin, fa-
kir herkes bu akıma katılmaktadır. Genç ve
yaslı kuşaklardan muslumanlar arasmda
fevkalade kuvvetli bir işbirligi mevcuttur.
Bunlar imanlannda saraimi ve memleket
idaresini er geç ele almaya azimlidirler."
Federasyon, zaman zaman Turkıye'ye
gozlemciler, temsilcıler gönderıyor Buniar
sağcı gençlik örgutlerinde, Diyanet tşlen ör-
gutlerinde, DPT'de "kendi kafalarındaki
kımselerle surekli ılişki kuruyor."
SURECEK
Yükselen İslamcı akımlar toplumun farklı
kesimlerinde endişelere ve kaygılara neden
olmaktadır. Sözü edilen kaygı ve endlşeler
esas olarak siyasal bir icerik taşımakta; ts-
lamcı duzenlemenin demokrasi ve bireysel
özgürlukleri ortadan kaldıracağı duşuncesin-
den kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan is-
lamcı gençienn demokrasi konusundakı go-
rüş ve değerlendirmeleri iizerinde durmak
gerekmektedir.
MiUi Göruş çizgisine sempati ile bakan
hukuk öğrencisi tslamin demokrasi ile bağ-
daşıp bagdaimayacağı sorusunu şöyle ce-
vaplandırmı^tır:
"Şu demokrasi d«dik)eri şey Türkiye'de
bir turlu çocukiuk çagmdan çıkmadı. Hep
buyuyup gelişmesi beklenivor, anıa bu bir*
turlu olmuyor, çocuk habire itilip kakılıyor.
Sizlerin demokrasi dediğiniz şey acaba Turki-
ye'deki Muslumanlar için geçerli mi? Bu so-
ru>a ce>ap alaraıyoruz. Demokrasi ile tsla-
nun bağdaşması meselesine gelince şunu soy-
lemek mumkun: tslam, insanlar için en ideal
sistemi getiriyor. Insanlann hur olması, ba-
dan ogula geçmeyen bir devlet sistemi ile yo-
netilmesi, bir monarkın kesin olarak egemen
olmayışı gibi ozellikler demokrasi ise bun-
lar zaten fslamda var. Ama İslamin demok-
rasi.'hurriy eder gibi kavramlara ihtiyacı
yok.
Bugun dunyaya baktığımızda y önelimle-
rin mazlumlan, mustezatlan rezil hale ge-
tirdiğini goruyoruz. Ben insan haklan ev-
renscl beyannamesine inanmıyonım, çunku
bu beyannamenin çıkmasından soara dun-
yada 1 milyara yakın insan katledildi. Af-
rika somuruldü, susuz bırakıldı, lopragı i>e
yaramaz hale getirildi. Şimdi bu işleri ya-
panlar, Amerikalılar, Ingilizler kalkıp Turki-
ye'ye 'demokral değilsiniz' diyorlar. De-
mokrasi bakımından tngiltere dunyanın en
ileri ülkesi sayılıyor, herkes her istediğini
söyluyor, yazryor. Ama İngütere'de bugun
işçi hareketleri yoksa bunun sebebi sosyal
adalefjn sağlanmış olraası, demokrasinin i> i
işlenıesı değildir. İngiltere'nin somurduğu
Cçuncu Dunya ulkelerindeki insanlann, bo-
ğazından alıp goturduğu lokmalar sayesin-
de sistem ayakta durmaktadır. "
Basın-yaym okulu öğrencisi de demokrasi
konusunda benzer bir yaklasım izlemekte ve
konuyu şoyle değerlendırmektedir:
"Demokrasi, Batı toplumlanna ozgu bir
sislemdir, Hırisüyanlık anlayışının insanlara
yaptığı zulme bir tepkidir. İnsanlar, "biz si-
zin anlattiğımz Tannya inanmıyoruz, ken-
di yolumuzu kendimiz bulacağız' demişler.
Boylece tapma olayını insanlar kendilerine
yansıtnuşlardır. İslam, demokrasi ile bag-
daşmaz, çunku vaat ettiği nizam, demokra-
sinin vaat ettiğinden çok farklıdır. Demok-
raside insan, 'toplumu ben yoneteceğim, her
şeye ben karar vereceğim' dijor. Halbuki İs-
lamda işin kaynağı AHahu Teala'dır, hep o
ön plana çıkar, Allah'ın kelamı ile toplum
yöneölir. Onun için demokrasi ile tslami
bağdastırmaya gerek yoktur. lsiamın bir ha-
yat ni/amı vardır >e inanan insan buna sı-
ğınmıştır."
Hukuk fakültesi öğrencisi genç de lslam
ile demokrasinin bağdasmadı&nı şoyle ıfa-
de etmektedir:
"Demokrasi sozcugu çetrefilli bir yapıya
sahip; bır kapilalisl, bir sosyalıst demokra-
siyi kendine gore lanımlıy or. Halbuki ne ise
öyle lanımlanmalı. Bu sozcuğun anlamı hal-
kın kendi kendini yonetmesi. Şimdi buna ba-
karak baaları tslamda zaten demokrasi >ar
diyorlar. Ben buna şiddelle karşıyıra. lslam'
la demokrasi arasmda hiçbir bağıntı, ilinti
yok. tslamda da devlet başkanının 5*çımle
is başına geldiği, buna gore demokrasinin
bir unsunı vardır denebilir ama İslamin de-
mokrasiyi barındırdıgı soylenerae/. Çunku
böylc bir şey yoktur.
Demokraside topinmu duzenjeyip yonlen-
diren beseri iradedir. Oysa İslamda Allah'-
ın kanunlan dışına çıkılmaz. Bizim biidigi-
miz anlamı ile demokrasi ile lslam bagdaş-
maz, ama tslamda demokratik unsurlar >ar-
dır. Bazı İslaracılar, tıpkı Marksistler gibi
demokrasıyi kullanmak istiyorlar, yani 'biz
de demokrasi istiyoruz' diyorlar. Aslında
Marksistler demokrasi isterken Marksizme
ozgurluk istiyorlar. İslamcı kesimdede böyle
yapanlar bence yanılıyorlar."
islami esaslara göre düzenlenmiş bir si-
yasal sıstemde yönetıcılenn seçimle iş başı-
na gelmesi genel olarak kabul gören bir dü-
şüncedir. Ancak bu seçimin nasıl yapılaca-
ğı, kimlerin seçime katılaLağı konusunda
farklı göruşlerin ortaya atıldığı dikkat çek-
mektedir. Örneğin ekonomı bölümü öğren-
cisi genç, seçım konusuna şöyle yakJaşmak-
tadır:
GENÇ İSLAMCILAR
NE DÜŞÜNÜYOR?
Demokraside insan,
'toplumu ben
yoneteceğim' diyor.
Halbuki lslam'da işin
kaynağı Allahü
Teala'dır.
Bazı İslamcılar, tıpkı
Marksistler jgibi
demokrasiyı kullanmak
istiyorlar ve bence çok
yanılıyorlar.
Çoğu yerde özgürlük
namussuzluklara yol
açar. Oysa gerçek
özgürlük İsTamdadır.
"tslama gore butiın insanlar Allah katın-
da esitü'r. Ancak bir de takva vardır. tslam
devletinde ydnetici olmak buyuk bir mesu-
liyet demektir, çunku adaleti sağlayacaktır.
Secim Hz. Peygamber sonrası gelen dort ha-
life doneminde kolay bir işti, çunku ashab
sralanndan takvası en yuksek olanı halife
olarak seciyorlardı. Bugun için bu kolay de-
ğil. tslam devletinde yonetim babadan ogula
gecmez, ama herkes de seçimde oy >eremez.
Belki yerel yoneticiler içm butun Muslûman-
lann oylanna basvunıJabilir. ama esas ada-
leti sağJayacak halife için herkes oy teremez.
Ancak tslami çok iyi ogrenmiş kisiler hali-
fe seciminde söz sahibi olabilir."
Hukuk oğrenasi olan genç ıse secim sis-
temıni daha katüımcı bir çerçevede değer-
lendirmektedir:
"Halife secimine butun Müslumanların
katılması gerekir. Ancak bötun halk katıl-
mayıp sadece belli bir şûra ehli tarafından
da devlet başkanı secilebilir. Seçime katıl-
mak. yani halife için oy vermek ancak Mus-
lumanlara ait bir baktır. Musluman olma-
yan ve tslam devleti sınırlan icinde yasayan-
lar halife seciminde göruş beyan edemezler.
Çiinku bu seçimi, şimdiye kadar ahşageldı-
ğiraiz secimler gibi dusunmemek gerekir.
Musluraanlıkta biat olayı vardır, seçikn dev-
let baskanına biat edilecektir."
islamcı anlayışa göre seçılen ve Müslu-
manların biat ettiği yonetıcınin esas görev i
adaleti sağlamaktır. Ancak biat edilen yö-
netıcı eğer tslamin ölçulerı içinde adaletli
davranmazsa o zaman, onu seçenlerın, go-
revden uzaklaştırma yetkisi olup olmadığı
sorusunu tarih bölümü öğrencisi şöyle ele
almıştır:
"Once şunu belirteyim ki halife seçimi
için bnfiin Mnslümanlann oy vermesi yani
goruş bildirmesi bana ters gelmiyor. Bunua
için bırkaç kademeli seçim yapılabilir. Ya-
ni once Muslumanlar kendi aralanndan di-
ni bilgileri kurvetli kisUeri seçerier, onlar A
toplanıp halifeyi belirler. Seçenlerin halife-
yi gorevden almalan diye bir şey olamaz.
Çunku halife. tslami en iyi bilenler iarafın-
dan seçilmiştir, bu nedenle adaletsiz bir yö-
netim mumkun olmaz. Aynca tslamiyetle
kendisine adaletsiz davranıldıiını duşünen
berkesin şikâyet hakkı vardır. lslam bukuk-
çuları şikâyet merciidır ve gayrimuslum
bile kendisine adaietsiz davranıldığını dıişü-
nerek halife akyhine kadıya başvurabilir. ts-
lam tarihinde bunun çeşitli ornekleri var-
dır. "
Bir siyasal sistem ya da rejimle ilgili tar-
tışmalarda ön plana çıkan temel sorunlardan
biri de "hak ve ozguriuklerdir." Bugun dün-
yada temel eğilim hak ve özgurluklerin bi-
reysel bir temele oturtulmaM; yani bir baş-
ka deyişle insan olma ile hak ve özgurlukler
arasmda organik bir bağ kurulmasıdır. Bu-
na göre dinı, sosyal statusü, uiusal kimliği
ne olursa olsun her insan temel hak ve öz-
gürlüklere sahiptir. Buna ek olarak temel
hak ve özgurlukler dinamık bir çerçevede yo-
rumlanmakta, zaman boyutu içinde surekli
olarak gelişeceklerı kabul edilmektedir. tn-
sanoğlunun gelişmesi ile temel hak ve özgür-
luklerın de koşut olarak gelişeceğı, yepyeni
türlerinin ortaya çıkacağı kabul edilmektedir.
İslamcı gençler de genel olarak özgurluk-
lerden yana bir tutum almakta ve lslamiye-
tin, hiçbir sıstemde olmadığı kadar özgür-
lük sağladığından söz etmektedirler. örne-
ğin ekonomı bolumu öğrencisi hak ve özgur-
lukler konusunda şu değerlendirmeyi yap-
maktadır:
"Bugun butun dunyada hak ve özgurluk-
lerden söz edilmektedir. Ama bu sozler hep
kâğıt uzerinde kalır, hiçbir yerde gercekleş-
mez. Çoğu yerde de ozgurluk namussuzluk-
lara yol açar, insanın etini satması olarak ta-
rif edilir. lslamda ise gerçek ozgurluk var-
dır. kimsenin hakkının çignenmesine izin ve-
rilmez. Ancak Musluman olanlarla olma-
yanlann durumu aynı olamaz. Bu. inanma-
yanlann baskı allında tutulması anlamına
gelmez, onlar kendi inançlanm serbestce ye-
rine getirirler, ama Muslumanlara propagan-
da yapamazlar. Yani tslama uygun olmayan
inançlanm ve duşuncelerini baskı ya da ya-
yın yolu ile ya>amazlar."
Hukuk öğrencisi olan radikal genç ise ls-
lamda hak ve özgurlukler sorununa daha
çok felsefi açıdan yaklaşmakta ve şöyle de-
mektedır:
"tslamda temel hak ve özgürlûkler soru-
nu cevabı karmaşık bir sorudur. tman etme-
den. -Vllah'a >e ahirete inanmadan tslamda
özguriuğu duşunmek mumkun değildir. Ba-
na gore lslamda ozgurluk anlayısı şudtır tn-
san kendini Allah'a teslim edince uzerinden
her turlu tahakkumun kalkmış oldugunu,
kurtulmuş oldugunu hisseder. tsle gerçek öz-
giırluk budur. Aynca tslam batun insanla-
nn can, mal, nesil, akıl ve din emniyetleri-
nin sağlanmasını lemel koşul kabul eden bir
sislemdir. lslamda inanmayanlann da ozgnr-
lugu vardır. Hz. Peygamber donemine ba-
kalım, ne yapılmış? Once tslam tebliğ edil-
mis, soara cihat yapılmış.
Cihat, İslam bukukuna gore "insanlaria
tslam arasındaki engelleri kaldırma
mucadelesi" olarak tanımlanıyor. İslamin
daveline icabet etmeyenlere cizye denen bas
vergisi konuyor, inanmayanlar bu mukelle-
fiyet altında yasaraaya devam ediyoıiar, iş-
lerini yapmayı surdunıyorlar. Hukuk siste-
mi açısından eşittirler, kıssas aynen uygula-
nır, ancak siyasi bakları aynı değildir.
SÜRECEK