29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 3 ŞUBAT 1990 P A R T I L E R P E N înönü İnönü, dün akşam, uçakla Ankara'dan İzmir'e geldi. SHP Genel Başkanı İnönü, Adnan Menderes Havaalanı'nda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. tnönü bir gazetecinin "SHP'den toplu istifalar bekleniyormuş ne dersiniz" şeklindeki sorusunu şöyle cevaplandırdı: "Partinin başansı ondan aynlanlarla ölçülemez- Ondan ayrılanlann sayılannın azlığı veya çokluğu ile ölçülemez. Partinin başarısı kendi programını nasıl uyguluyor, kendisi için seçimlere kadar nasıl oy alıyor. Ayrıldı, katıldı onlar kişisel meselelerdir. Dolayısıyla onlarla, partinin politikasını değiştirmesi beklenemez" SHP tstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş, "Maliye Bakanlığı'nın Jstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne aralık ayı gelirlerini ödememesini tstanbul'da yaşayan insanlara ve belediye çalışanlanna karşı bir hareket olarak" değerlendirdi ve "ANAP hükümetini halkı cezalandırmaktan vazgeçmeye" çağırdı, Yerel secimlerden önce kesintiler en çok yüzde 10 oranında yapılırken, SHP'nin belediyelerde göreve başlamasından sonra oranın yüzde 50'ye kadar yükseltildiğini ve nihayet aralık ayı gelirlerinin tamamının kesildiğini hatırlatan Karakaş, "SHP İstanbul il örgütü olarak Maliye Bakanlığı'nın bu uygulamasını protesto ediyoruz. Maaş ve ücretlerinin ödenmesi tehlikeye giren belediye çahşanlannın ve Büyükşehir Belediye yönetiminin bu haksız karara karşı alacağı her türlü tedbiri destekleyeceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz" dedi. Karakaş'tan tepki Ecevit, m f t , yarm Samsun'da partisince düzenlenecek açıkhava toplantısında konuşacak. Ecevit ve eşi bugün kara yoluyla Samsun'a hareket edecekler. Sungurlu'da geceyi geçirecek olan Ecevitler, yarın Samsun hükümet . ^ ^ ^ ^ . meydanındaki toplantıya katılacaklar. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Samsun'da iç ve dış önemli konuların yanı sıra, tütün piyasası konusunda da görüşlerini açıklayacak. Ecevit ve beraberindekiler yarın akşam Ankara'ya dönecekler. (Ankara/ANKA) Genel Başkan Yardımcısı Metin Gürdere, son günlerde artan terör hareketlerini deferlendirirken SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ı, "terörün tetiğini çekmekle" suçladı. Gürdere, "Anamuhalefet partisinin genel sekreteri ve potansiyel genel başkanı, 'Cumhurbaşkanının yakasına yapışıp onursuzca indireceğiz' dediği gün terörün tetiğini çekmiştir. Terör Meclis'in içindedir. Bu terörü hep birlikte hazırladık. ANAP'ı yıkmak uğruna sistemi yıpratmak için elimizden geleni yapmadık mı?" dedi. Gürdere basının da bir polisi hedef gösterdiğini ve terör olaylannda vebali olduğunu iddia etıi. (Ankara / Cumhuriyet Bürosu) ÖLÜM Prof. Aksoy'un soruşturmasım yürüten Siyasi Şube Müdürü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Prof. Dr. Muammer Aksoy'un öldürülmesiyle ilgili soruşturma çalışmalarına katılan Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdürü Yahya Kütük, önceki gün sabaha karşı saat 02.00'de geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. Afyon'un Dazkın ve Kayseri'nin Yahyalı ilçelerinde kaymakamlık yaptıktan sonra bu göreve getirilen Yahya Kütük, daha önce de İstanbul Ticaret Odası Başkanı Niyazi Adıgüzel'in öldürülmesi ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a Başbakanlığı döneminde girişilen suikast ile ilgili soruşturmaları yürütmüştü. 39 yaşındaki Yahya Kütük, evli ve 2 çocuk babasıydı. AÇIKLAMA • Çetinkan DSP Bursa İl Başkanı Orhan Çetinkan, 29 ocak günü gazetemizde yayımlanan "Ülkücü-Polis Kavgası" başhklı haberin devamında yer alan "Bursa mitingi siyasi gösteriye dönüştü" ara başlığı ile verilen bölümüne açıklama gönderdi. Çetinkan haberde, "DSP İl Başkanı yuhalanınca alanı terk etti" ibaresinin bulunduğunu, oysa mitingde DSP ile birlikte Ulu önder Atatürk'ün ve SHP'nin adı okunduğunda da "yuh" çekildiğini bildirdi. DSP İl Başkanı, bir konuşmacının Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözlerini söylediği sırada alanda bulunan "ülkücü" ve "lslamcı" gruplann repki gösterdiğini belirtti. SEVGİLİ HOCAMIZ MUAMMER AKSOY'A SAYGI Sevgili hocamız Prof. MUAMMER AKSOY karanhk güçlerin saldınsı sonucu yaşamını yitirmiştir. 12 Eylül öncesi ülkemizin bircok değerli bilim adamı, gazeteci, sendikacı ve politikacısının öldürülmesine neden olan ve bugUne kadar faili mechul kalan tertiplerin yerüden sahneye konulmaya başlanmış olması son derece düşündürücüdür. Ülkemizde demokraıikleşme ve insan hakları savaşımında son derece önemli engeller oluşturan bırtakım gızii ve korunan güç odaklannın ve halk düşmanı cinayet şebekelerinin bir an önce ortaya çıkarılmasuu ve cezalandınlmalannı istiyoruz. Bütün örorünü ınandığı düşünceleri uğrunda durmadan savaşarak geçiren büyük Atatürkçü, seckin devlet adamı ve hukukcu sevgili hocamızm arusı önünde saygı ile ve bugünden başlayan özlemlerle eğiliyoruz. MÜLKİYE1İLER BİRLİĞİ GENEL MERKEZ YÖNETİM KLRUID Ülkemizde demokrasinin en kararlı kavgacılanndan Hocamız Prof. MUAMMER AKSOY'un katledilmesinin acısını yaşıyoruz. Ulusumuza başsağlığı dileriz. Tarık Akan. Can Kolukısa, Halil Ergün Yaman Okay, Fatma Girik, Aytaç Arman, Menderes Samancılar, Kutay Köktürk, Nıır Sürer, Kemal Sunal. Ahmet Mekin, Rutkav Aziz ANMArMEVLİT Eyüp eşrafmdan merhum Halit Bey, merhume Ferniyap Hanımefendi'nin biricik kızları, ornek insan, merhume F. SABİHABATUMLU Hanımefendi, çok erken gelen vefatı ile aramızdan ayrılışırun ikinci yıldönümüne tesadüf eden 4 Şubat 1990 Pazar günü öğle namazım müteakip Eyüp Sultan Camii'nden merhume Sabiha Hanımefendi'nin aziz ve temiz ruhuna Yüce Allah'ımızın mağfiretlerine mazhar olmak üzere Eyüp Sultan Hazretleri'nin huzurlarında, cami kadrosu, din görevlileri tarafından Kur'an-ı Kerim ve Mevlidi Şerif kıraat olunacaktır. Akrabalarımızın, dostlarımızın, yakınlarımızın ve tüm insanlarımızın teşrifleri bizleri, Batumlu ailesini huzurlu edecektir. EŞİ VE EVLATLARI Prof. Aksoy bugün Adliye ve Meclis önünde yapılacak törenlerden sonra toprağa veriliyor Aksoy'a saygı, teröre nefretANKARA (Cumhuriyel Büro- su) — Türk Hukuk Kurumu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Baş- kanı Prof. Dr. Muammer Aksoy- un cenazesi bugün kaldırılıyor. Aksoy için bugün saat O9.3O'da önce Ankara Adliye Sarayı önün- de, ardından da saat 11.00'de TBMM'de tören yapılacak. Cena- ze daha sonra Mahepe Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardın- dan Cebeci Asri Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Türkiye Baro- lar Birliği Yönetim Kurulu ve tüm baro başkanları bugünkü cenaze törenine katılacak. Baro yönetici- leri yarın da Anıtkabir'de cüppe- leriyle saygı duruşunda buluna- cak. Olayın soruşturmasının "çok yönlü" sürdürüldüğü bildirilirken Ankara DGM Cumhuriyet Sâvcı- sı Binbaşı Ülkii Coşkun "Yurtdı- şında örgiitlenen, Türkiye'de faa- liyet gosleren irticai unsurlann özellikle araştırıldığını" söyledi. tstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Adalet Bakanı Oltan Sun- gurlu'ya verdiği mektupta, "Dev- letin tehlikede olduğunu ve bizzat kendisi hukuk devieti için tehlike olan Ankara DGM Cumhuriyet Başsavctsi Nnsret Demiral'ın böyte bir soruşturmaya bakamayacagı- nı" bildirorek görevden alınması- nı istedi. DGM Cumhuriyet Savcısı Coş- kun, çok yönlü olarak yürüttük- leri cinayet soruşturmasında, tüm olasılıkları göz önünde tutmaya çaiıştıklannı söyledi. Soruşturma- larında özellikle Aksoy'un laiklik konusundaki düşünce ve tutu- mundan rahatsız olan irticai un- surlar üzerinde durduklarını belir- ten Coşkun, Aksoy'a ölümünden önce Almanya'dan gönderilen iki tehdit mektubunun da merkezle- ri bu ülkede bulunan Avnıpa Milli Göriiş Teşkilatı ve lslami Cemiyet ve Cemaatler Birliği isimli illegal ESİ ÜLKE AKSOY GENÇLERE SESLENDİ MuammerHoca'nınyolımdangidin Prof. Aksoy'un yaşamı boyunca mücadeleden yılmadığını belirten eşi Ülke Aksoy, "Saldırının aşırı sağ kesimden geldiğini sanıyorum. Zaten böyle bir tehlike hissediyordum. Horzum^ az bir ihtimal. Davanın temyiz aşamasında yapabilirler mi? Pek mantıkh gelmiyor" diye konuştu. İDİL GÜRSEL ANKARA — Ibni Sina Hasta- nesi'nde tedavi gören Prof. Dr. Muammer Aksoy'un eşi Ülke Ak- soy, eşinin hayatı boyunca müca- deleden yılmadığını belirterek, "Gençlere Muammer'in yolun- dan gitmelerini öneriyonım" de- di. Ülke Aksoy'un doktoru Prof. Dr. tbrahim Ceylan, Aksoy'un tansiyonunun sürekli değiştiğini kaydederek, sinir sisteminin bo- zulduğunu söyledi. Ceylan, Ak- soy'un bugün yapılacak törenle- re kendi kontrolü altında katıla- cağını bildirdi. Ülke Aksoy, Muammer Ak- soy'un öldürülmesini "Horzum oiayına" bağlamadığını vurgular- ken, "Saldınıun aşın sag kesim- den geldiğini sanıyorum. Zaten böyle bir tehlike hissediyordum" diyor. Evlilikleri süresince Muammer Aksoy'un Atatürkçülük ve de- mokrasi savaşımını birlikte ver- diklerini ifade eden Ülke Aksoy, Cumhuriyet'in sorularını şöyle yamtladı: " — Sık sık tebdit raektuplan geliyordu, Muammer Aksoy'un bu tehditkre tutumu ne oluyor- du? Ü. AKSOY — Bize genelde bu mektuplan göstermek, söylemek istemiyordu. Tehditlere rağmen hiç yılmıyordu. Bana, devamlı 'Çocuklann gdecegini düşün, biz- ler bunu yapmazsak ne olacak?' diyordu. — Muammer Aksoy'un hayatı hep mücadeleyle geçti. 1971 yılın- da hıtuklanması, üniversiteden b- tifa etraesi... Bu dönemlerden bi- raz bahseder misiniz? Ü. AKSOY — Prof. Dr. Tur- han Feyzioğlu üniversiteden atı- lınca kendi de, üniversitelerde özerkliğin bulunması gerektiğine olan inancından istifa etti. Sıkı- yönetimce gözaltına alındı. O za- man oğlum daha küçücüktü. Mali olanaklarımız yoktu, ama biz hepsini göğüsledik. 27 Mayıs ihtilalinden sonra üni- versiteye döndü. Sonra bir ara parlamentoya girme meselesi var- dı. 1977'de Meclise girdi. O dev- re de 12 Eylül'e kadar sürdü. Bu dönenüerinin hepsinde birlikte omuz omuza mücadele verdik. — Horzum davasından sonra çeşitli tehdit mektuplan geldiği söyleniyor. Ü. AKSOY — Horzum'u hiç duymadım. Bürodan söylediler. Tehdit mektupları genelde dinci- lerden geliyordu. Horzum'un az bir ihtimal olacağını düşünüyo- rum. Davanın temyiz safhasında yapabilirler mi, pek mantıkh gel- miyor. — Tam bu engeller karşısında ÜLKE AKSOY — Hayatımda Muammer kadar dinine baglı bir insan görmedim. tutumu ne oluyordu, yaşama bag- lılığı nasıldı? U. AKSOY — Muammer hiç- bir zaman yaşama sevincini kay- betmedi. Başına gelen hiçbir şey- den şikâyet etmedi. Her kötü olayda 'Allah beni sınavdan geçiriyor' derdi. Hayatımda Muammer kadar dinine bağlı bir insan görmedim. Bana her gece 'Allah'a dua et' derdi. Onu öldüren insanların da dindar olduğuna inanmıyorum. Dindar olan kişi bunu yapmaz, onlar kiralık caniler. Muammer, yaşamı boyunca hep mücadele edip tehlikelerin içi- ne girdi. Her şey, doğru bildiği yolda gitmesinden oldu. — Cinayet önceden düşünül- mnş. Ü. AKSOY — Kesin önceden planlanmış. Geliş saati, evin sak- lanacak yerleri tes^it edilmiş. Bir de birçok telgraf geldi, bir tek Tu- rizm Bakanı'mdan gelraedi. — YÖK'ün türban konusunda- ki tutumunu hep eleştiriyordu, bu nedenle bir tepkiyle karşılaştınız mı? Ü. AKSOY — YÖK'le Ugüi dü- şünceleri nedeniyle hep tehdıtier geliyordu. Ihsan Doğramacı, ba- bamın arkadaşı olduğu halde bir telgraf göndermedi. — Eşinizin öldiirülme olayın- dan sonra Türkiye'deki son olay- lan degerlendirir misiniz? Ü. AKSOY — Şeriat gelecek gi- bi gözüküyor. — Gençlere ne önerirsiniz? Ü. AKSOY — Gençler, Muam- mer'in yolundan gitsinler. Tüm ağırlığıyla Türkiye'nin geleceği için savassınlar. Yetkililerin bu işin peşini bırakmamalanru istiyo- rum. Unutulup gitmemesini öne- riyorum. özellikle demokratik merkezlerin bütün güçleriyle ola- ya sanlmalarını temenni ediyo- rum." BİRLİK BAŞKANLARIORTAK AÇIKLAMA YAPTI; Aksoy'un vücudu değil^ düştincesi hedef seçîldi Türkiye Barolar, Mimar, Mühendisler, Tabipler ve Dişhekimleri Birliği başkanlan ortak açıklama yaparak Aksoy'un katiüerini, 'düşüncenin aydınlığından korkan alçaklar' olarak niteledi. Istanbul'da bir toplantı yapan 150 kadar aydın, Aksoy ile îpekçi'nin öldürülmesindeki benzerliklere dikkat çektiler. Haber Merkezi — Atatürkçü Düşünce Derneği ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Prof. Muam- mer Aksoy'un öldürülmesine tep- kiler artarak sürüyor. Türkiye Ba- rolar Birliği, TMMOB, Türk Ta- bipler Birliği ve Türk Diş Hekim- leri Birliği Başkanları ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada Ak- soy'un katilleri, "Ülke>i ortaçağ karanlıgına göturmek isteyen, öz- giir düşüncenin aydınlıgındao korkan alçaklar" olarak nitelen- di. lstanbul'da bir toplantı yapan 150 kadar aydın Muammer Ak- soy ile Abdi Îpekçi'nin öldürül- melerindeki benzerliğe dikkat çek- tiler. Toplantıda konuşan yazar Aziz Nesin, "Cinayete karşı savaşmalıyız" dedi ve "Bu 4. as- keri darbenin hazırhklan mıdır?" diye sordu. Türkiye Barolar Birliği Başka- nı Önder Sav, TMMOB Başkanı Teoman Alpturk, Türk Tabipler Birliği Başkanı Nusret Fişek, Türk Diş Hekimleri Birliği Başka- nı Yümaz Bilgin, Aksoy'un öldü- rülmesi üzerine yaptıklan toplan- tıdan sonra dün ortak bir açıkla- ma yaptılar. Prof. Aksoy'un vü- cudunun değil, düşüncelerinin he- def alındığı bildirilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Anayasa hukuku profesörü ve Ankara Barosu eski Başkanı de- gerli bilim adamı Muammer Ak- soy, düşünce özgürtügunü hazme- demeyen derookrasi duşmanlan tarafından öldüriıldü. Yapılan resmi açıklamalardan öldurenin veya öldürenlerin kim olduğunun bilinmediği söyleniyor. Ama biz katilleri, düsüncelerinden, eylem- lerinden. seçtikleri kurbanlardan tanıyoruz. Bunlar ulkemizi orta- çağ karanlıgına çekmek isteyen, demokratik ortamda yaşamayan, ashnda demokrasiyi de istemeyen, özgür düşüncenin aydınlığından korkan alçaklardır." Aksoy gibi Atatürkçülükten odün vermeyen, hukukun üstün- lüğü kavgasmda ön saflarda yer almış insanların kolay yetişmedi- ğine dikkat çekilen açıklamada, "Muammer Aksoy, kendisini ül- kesinin sonınlanndan soyutlayıp sessizce oturmayı yeğleyen, günü- nü gün eden sözde aydınlardan değildi. O, gercek bir aydındı. Akücı, çagdaş ve laik bir aydın" denildi. Aksoy'un vücudunun değil, dü- şünceleri^in hedef seçildiğine işa- ret edilen açıklamada şöyle denildi: "Onu vuranlar, bir gün keşke Muammer Aksoy yaşasaydı diye pişman olacaklardır. Aksoy'un düşüncelerini, onun kavgasmı sördürenlerin inançlan. karariüık- lan, özgürlük ve demokrasi anla- yışlan, katilleri kovalayacak, bo- gacaktır. Devlet demokrasi düş- manlanndan güçlü olmak zonın- dadır. 12 Eylül öncesi yaşanmış filmleri tekrar sahnelemek iste- yenler emellerine ulaşamayacak- lardır." Olağanüstii toplantı Türkiye Barolar BirliğTnce ya- pılan yazılı açıklamada, "Muam- mer Aksoy'u vuran kurşunlar, odünsnz Atanirkçulüğe. barolan- mıza, tüm avukaüanmıza, savun- ma meslegine ve bilime sıkılmış- tır. Barolanmızın bu alçakca ci- nayeti içlerine sindirip susmalan düşünülemez, beklenemez" denil- di. tstanbul Barosu' na bağlı avu- katlarca da dün tüm ilçe adliye- lerinde bir protesto metni imzaya açıldı. Prof. Aksoy'un "hunhar- ca bir cinayete kurban gittigi" be- lirtilen metinde, "Katiller, onun şahsında laik Türkiye Cumhuri- yeti'ne ve Atatürkçü düşünceye alçakça bir saldında bulunmuşlar- dır. Ne var ki Atatürk ideali ve la- ik cumhuriyet bu türlü tecavüzlere uğradıkça kuvvetlenecek ve hiçbir irtica hareketi cumhuriyetçi, laik Türk aydınlannı yollanndan ge- ri çeviremeyecektir" denildi. Nesin, "Darbe hazırlıklan mı?" İstanbul Tabip Odası'nda top- lanan 150 kadar aydın, Aksoy'- un ölümünü ve Türkiye'nin için- de bulunduğu durumu değerlen- dirdi. Toplantıya konuşmacı ola- rak yazar Aziz Nesin, Prof. Ça- ğatay Anadol, Prof. Zafer Püs- kül, Dr. Tank Ekinci, Sıdıka Su ve Taygun Ersaslan sundukları ortak bildiride, "Türkiye'de ay- dın, ilerici. demokrat insanların büyük tehlike içinde olduğunu ve insanlann gerici güçler tarafından katledildiğini" bildirdiler. Yazar Aıiz Nesin konuşmasın- da, cinayetin 3 örgüt tarafından üstlenilmesinin "korknnç" bir şey olduğunu ifade etti. Nesin, "Ci- nayetlere karşı savaşmalıyız. Bu gerici güçler karşısında basın ses- siz kalmaktadır. GazetecUere ya- pılan saldınlann yanında Basın Müzesi bile basıldı, ama basın bu- na sessiz kaldı" suçlamasında bu- lundu. Nesin, "Bu ürmanış4. as- keri darbenin haarlıklan mıdır?" diye sordu. Daha sonra söz alan Çağatay Anadol, Fuat Alan sal- dınnın Türkiye'de demokrasi ha- reketine indirilmiş bir darbe oldu- ğunu vurguladılar. Belediye-lş Sendikası, Denizci- ler Sendikası, Hava-lş Sendikası, Deri-lş Sendikası, Kristal-tş Sen- dikası, Basisen, Tek-Gıda tş Sen- dikası, Tümtis ve Petrol-lş Sendi- kası yaptıklan ortak açıklamada, cinayetin ülkede hızla yükselen gerici ve anti demokratik düşün- celerin en somut ifadesi olduğu bildirildi. Işçi sımfı ile sendikala- rın verdiği demokrasi ve laiklik mücadelesinin sürdürüleceği belir- tilen açıklamada, "İşçi sınıfının birlik ve beraberligi, bu tertipleri bozacak ve oynanmak istenen oyunlan engelleyecektir" denildi. İzmir'de avukatlar yüriidti İzmir Barosu'na bağlı yaklaşık 300 avukat Prof. Aksoy'un anı- sma bir dakikalık saygı duruşun- da bulundu ve sessiz bir yürüyüş yaptı. Aydın Barosu avukatları da dün Aksoy'un öldürülüşünü pro- testo için sessiz yürüyüş düzenle- di. SHP bildirisi SHP Parti Meclisi dün yayım- ladığı bildiride, hükümetin terö- rün önemini kayrayamadığına işaret edilerek, "Ölsek de, öldü- rülsek de demokrasi mucadelesi sürecektir. Terör arbk bu ülkede, demokrasiye ara vennenin bir araa olamayacaktır" görüşüne yer verildi. SHP Parti Meclisi'nin bildirisi dün Genel Başkan Erdal İnönü tarafuıdan açıklandı. İnönü açık- lamasında, Parti Meclisi'nin Prof.^iuammer Aksoy'un "ka- ranuk güçler" tarafından öldürül- mesiyle önemli bir boyut kazanan terör olaylarıru büyük bir duyar- lılıkla değerlendirdiğini söyledi. Hiçbir özürün, hükümetin bu sorumluluğunu geciktirmesi ve savsaklaması için bir neden ola- mayacağı kaydedüen bildiride da- ha sonra şöyle denildi: "Sayın Başbakanın ve Içişleri Bakanı'nın son günlerde ürmanan terör olaylanyla ilgili açıklamala- n, hükümetin henüz terörün cid- diyetini ve önemini kavrayama- mış olduğu gerçeğini ortaya koy- maktadır. Sorumlu kişilerden beklenen, şn ya da bu örgüt ayn- mı yapmadan bu karanhk güçle- rin üzerine gitmeleri ve onlan bir an önce açığa çıkarmalandır." SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, hükümetin Prof. Ak- soy'a yapılan suikasti, siyasal yönlerini önemseyerek ciddi bir biçimde değerlendiremediğini söyledi. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor Varsayımlarla Yola Çıkılırsa ANKARA — Karamsariık dal- ga dalga sarıyor. Toplum yıllar- dır sarsıntı geçirirken Çankaya sevdas: siyasetin ana dümenini paramparça etmiş. Hükümet za- yıf bir koalisyon görüntüsü veri- yor. Olaylar yaşam sıkıntılarını aşıyor. toplumu ucunda aydınlık görünmeyen tünellere girmeye zorluyor. Eğri oturup doğru konuşma- nın tam sırası Her şey Çankaya ile başladı Türkiye'nin tek soru- nu Çankaya. Geçmişe serinkan- lılıkla bakarsak. geleceğin neler vaat ettiğini kolaylıkla görebiliriz. Aksoy olayı toplumu derınden sarsıyor. Kaygılar sadece terö- rün başkaldırmasından kaynak- lanmıyor. Devlet düzeni kişisel yararlarla allak bullak olunca, otorite boşluğu doğunca kapıda fırsat bekleyen "şer güçlerinin" harekete geçmesi olağan hale geliyor. Dün sabah büromuzdaki man- zara: Aksoy cinayetini çözmeyo yarayacak hiçbir ipucu, küçük bir belirti olmadığını arkadaşlar soy- lüyor. Polis karanhkta, murn ışı- ğına razı. Siyaset dünyası çeliş- kiler içinde çalkalanıyor. Demok- rasiyi teröre kurban etmeyi red- deden konuşmalaf alkışlanıyor. SHP lideri inönü, demokrasi- den hiçbir ödün vermeden "de- mokrasi içinde yeni terör harekotlerini" önlememiz gerek- tiğini savunuyor. Bir inancı -1978'den beri- dile getiren söz- ler. Topluma, siyasete moral ver- meye çalışan irdelemeler. Oysa sokaktaki insan böyle mi düşü- nüyor? Ekonomide, sosyal ya- şamda ve siyasetteki gelişmeleri yıllardır izliyor. Bir gün öncesini ararken tam bu sırada karamsar- lıktan sıyrılıp iyimser bir dûnya kurmaya zorlanıyor. Toplumda- ki kaygılarla kuşkular ortadan kalkmıyor. Ne olacağımn bilinmediği or- tamda devletin bilmeceyi çöze- meyeceği öne sürülüyor. Yetki- liler, "bazı mihraklardan, karan- hk güçlerden" söz etmeye hazır- lanıyor. Tabii, doyurucu olamı- yorlar. Aksoy cinayetinden son- ra 141, 142 ve 163. maddelerle ilgili hazırlıkların rafa kaldınlaca- ğını itgili kişiler Meclis koridorla- rında söylemeye başlıyor. Yüzlerce olasılık piyasada. Bu maddelerin kalkması ya da de- ğiştirilmesini istemeyenlerin böy- le bir eyleme girişebilecekleri, nedense akla gelmiyor, üzerine gidilmiyor. Cinayetten sonra bazı gazete bürolarına telefon ediliyor. Ak- soy'u islamcı bir örgütün ceza- landırdığı bildiriliyor. Polis, ihba- rın üzerine eğiliyor. Sonuç yok! Polis, yeni terör dalgasını bir ör- güte ya da vuranın kimliğinin hangi kanada bağlayacağını bi- lemez durumda. Henüz kurşunlann balistik mu- ayenesi bile yapılmamış. Ak- soy'u ziyaret eden İnönü, kimi kanılar edinmiş gibi. Dolaylı cümlelerle kimi varsayımlara ağırlık veriyor. Tesettüre karşı çı- kan, laikliği savunan Aksoy'un İslamcı kişilerce öldürülmesi, kuşkusuz mantık gereği. Fakat polis, bir yargı söyleyemiyor. Yetkililer susuyor. İnönü Mecliste könuşuyor. Hükümet boşlukta, polis karan- lıkta. Buna karşın ana muhale- fet olayı "iddia" adı altında bir yere bağlıyor. Kubilay vahşetin- den sonra ilk kez "vahim bir olayla" karşılaştığımızı söylüyor. iddiaya göre diyor, ama Aksoy'u fanatik dinci gruplann kurban et- tiğinden üç aşağı beş yukarı kuş- ku duymadığı izlenimi veriyor. Toplum, sarsıntıtar içinde. Bir siyaset adamı toplumu daha bü- yüyecek dalgaların ortasına atı- yor. İnönü'den sonra kulis, "si- yaset adamlığı ile polis müfettiş- liği arasında" hem mesleki hem de toplum önderliği açısından önemli farklardan söz ediyor. Hükümet cinayetin asıl nedeni- ni aydınlığa kavuşturmakta acz içindeyken, ana muhalefet lide- rinin doğruluğu henüz saptan- mayan varsayımlarla hükümet- miş gibi gorev üstlenmesi yadır- ganıyor. Genel siyaset, ancak vuranın kişiliği ortaya çıktıktan sonra bi- çimlenecek. Varsayıldığı gibi Ak- soy'u İslamcı kanat öldürdüyse, yapılacak değerlendirmenin, iz- lenecek politikanın yollan başka. Terör başka kesimlerden geldiy- se değerlendirme ve izlenecek siyaset daha başka kanallara oturacak. Bugün sonjmsuziuğunu anım- sayan TÖ ile elinin altındaki hü- kümet, kompütürize olmakla övündüğûmüz polis ne yapıyor? Soru bu, üzerine gidilmesi gere- ken noktalar bunlar. Ancak varsayımlardan arındı- ğımız ve gerçek göründüğü za- man Kubilay olayıyla paralellik kurabilir, hiçbir ödün vermeden demokrasiyi nasıl koruyacağımı- zı hep birlikte araştırırız. Nutuk atan devlet değil, sonuç çıkaran devlet aranıyor. Gidişe bakılırsa bulacağımız da yok ya! örgütler tarafından gönderilip gönderilmediğiru araştırdıklarım bildirdi. Coşkun, soruşturmaları çerçe- vesinde Türkiye'deki irticai unsur- lann üzerinde durarak Türkiye'de son yülarda gelişen bu yöndeki ey- lemleri de incelemeye aldıklannı söyledi. Soruşturma çerçevesinde, Ak- soy'un ailesinin anımsatması üze- rine bir süre önce sonuçlanan Horzum davası olasıhğıru da dik- kate aldıklannı anlatan Coşkun, "Aksoy'un yakınlan, Horzum da- vasının sonuçlanmasından sonra Aksoy'un bazı sözlü saldınlara uğradıgını söylediler. Bu olasıhgı da araştırmamızı istediler. Gere- kirse Horzum ve yandaşian hak- kında da soruşturma acacağız. Bu yön de araştınlıyor" dedi. Aksoy 1 un öldürülmesinin Türkiye"yi ye- niden anarşi ve terör ortamma sü- rüklemek isteyenlerin bir girişımi olabileceğini de savunan Coşkun, bu eylemin bir provokasyon olup olmadığını da araştırdıklarım bil- dirdi. Coşkun, Aksoy'un Atatürk- çü, laik ve Türkiye Cumhuriyeti- nin bütünlüğünü savunan düşün- celerinin bazı Marksist illegal ör- gütleri de rahatsız etmiş olabile- ceğini öne sürerek bu yönde de araştırma yaptıklarıru belirtti. Savcı, Aksoy'un bir avukat ola- rak görev yaptığı sırada çıkarlan zedelenen kimi çevrelerin de böy- lesine bir eyleme girebileceklerini, bu olasılık üzerinde de duruldu- ğunu söyledi. Ismi, Prof. Muammer Aksoy'- un öldürülmesi olayında şüpheli- ler arasında geçen işadamı Kemal Horium'un, bu suçlamadan do- layı "çok rahatsız olduğu" bildi- rildi. Horzum'un avukatlanndan Ali Karaküçük, dün cezaevinde müvekkili ile görüştüğünü belir- terek, "Müvekkilim, Muammer Aksoy'un öldürülmesi olayında isminin şiipheliler arasında geç- mesine 'Her taşın altında beni aramaya başladılar' diye tepki gösteriyor. Eger böyle bir şey var- sa müvekkilim cezaevinde, alsın- lar ve sorgulasınlar" dedi. Eylemciler en az üç kişi Olay yerinde ve Aksoy'un bü- rosunda ilk araştırmalan yaplığı- m da kaydeden Coşkun, cinayetin planlı ve soğukkanlı bir biçimde işlendiği sonucuna vardığını söy- ledi. Katilin Aksoy'un hemen ar- dından apartmana girerek Ak- soy'a seslendiğini, Aksoy'un bu ses üzerine geriye doğnı dönerken de kurşunlara hedef olduğunu kaydeden Coşkun, olay sırasında bir kişinin gözetleyici, bir kişinin de kaçmaya yardımcı olmak üze- re olay yerinde bulunduğunu san- dığım belinerek eylemin bu şekil- de en az üç kişiyle gerçekleştiril- diğinin sanıldığını anlattı. Coş- kun, katilin Aksoy'a 75 santimetre-1 metre mesafeden ateş ettiğinin saptandığını da belirtir- ken üç kurşunun da öldürücü böl- gelere isabet etmesini katilin pro- fesyonel olduğunun bir gösterge- si olarak niteledi. Yaptığı araştırma sonunda, ka- tillerin cinayet yeri olarak da en uygun yeri seçtikleri izlenimi edin- diğini kaydeden Coşkun, Aksoy'- un bürosu ile evi arasında başka bir noktada bu eylemin gerçekleş- tirilmesi halinde görülme olasılı- ğının bulunduğunu kaydetti. Olaya ilişkin yaptıklan soruş- turmaya yardımcı olabilecek her- kesle temas kurmaya çaiıştıklan- nı ve ifadelerine başvurduklarım kaydeden Coşkun, şu ana kadar olayın herhangi bir görgü tamğı- na ya da olayı aydınlatabilecek ni- telikte bilgı verene rastlanmadığuu söyledi. Coşkun, şu ana kadar olaya iliş- kin şüpheli görülerek gözaltına aiınan kimsenin bulunmadığını da bildirdi. Aksoy'un bugün toprağa veril- mesinden sonra törene katılanla- rın cinayetin işlendiği yere çiçek bırakarak, Aksoy'un öldürülmesi oiayına protestolannı sürdürecek- leri öğrenÜdi. "Demiral görevden ahnsın" İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Beyoğlu Adliye binasının yeni açılışına katılan Adalet Ba- kanı Oltan Sungurlu'ya 2.5 sayfa- lık bir mektup vererek Prof. Ak- soy'la ilgili soruşturmarun hukuk devieti ve demokrasi açısından hep bir tehlike olduğunu ileri sür- düğü Ankara DGM Başsavcısı' Nusret Demiral'm görevden alın- masını istedi. Kazan mektubunda, Aksoy'un öldürülmesiyle ilgili soruşturma- nın sağhklı sonuçlanması için ge- rekli koşulların sağlanmasını iste- di. Aksoy'un öldürülmesinin, hu- kuk devieti ve demokrasiyi tahri- be yönelik bir tertibin parçası say- dıklaruu belirten Kazan, bu konu- da yapılacak ilk işin Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın gö- revden alınması olduğunu söyle- di. Demiral'ın hukuk devieti ve de- mokrasi açısından tehlike oluştu- ran ilk Cumhuriyet Savcısı oldu- ğunu öne süren Kazan, Savcı De- miral'ın hukuk dışı olduğunu sa- vunduğu bazı tavırlarıru sıraladık- tan sonra, "Ben tstanbul Barosu Başkanı ve 27 yılını tamamlamış bir avukat olarak, bu öneriyi bil- ginize sunuyorum. Aksi halde, ya- pılacak soruşturmanın selametine asia inanmayacağımı ve bu kuşku- mu ısraria anlatma>a caltşacağımı, gerekirse bir kampanya başlataca- ğımı belirtiyorum."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle