15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22SUBAT1990+*** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 ARDENDAKI GERÇEK~ (Baştarafı 1. Sayfada) ~la eklenebilir. Yakın gelecekte dış ilişkilerimiz alanmda iyim- serliğe yönelik beklentiler za- yıftır. Saym Yılmaz'ın Dışişleri Ba- kanlığı'nı sürdürmesi biraz da- ha yıpranmasmdan başka bir şey sağlayamayacaktı. Bu ba- kımdan -istifa liderliğe dönük çıkışın başlangıcıysa- zamanla- maya kötü denemez. Yılmaz'ın başan kazanıp ka- zanamayacağı sorusu ise ayn bir konuyu gündeme getirir. ANAP'ın bugünkü konumu sağlıksız bir görüntü sergilemek- tedir. Partinin gerçek lideri "resmm"partiden aynlmış, ya- kın geleceğini kendine göre gü- vence altına almıştır, ama yeri- ne atadığı "vekiT, özal'ın bırak- tığı olumsuz mirasın ağırlığı al- tında ezilmektedir. ANAP'ta politika yapmak, geleceğe kapalı bir yolda yürü- mekle eşanlamlıdır. Bu durumda siyasal kişiliğini ve geleceğini özal'ın saptadığı kısırlık içinde eritmek isteme- yenlerin ortaya çıkması doğal sayılmalıdır. Akbulut hüküme- tinde ilk çatlağm oluşması, 'fcy- yarun tabiatı" gereğidir. Mesut Yılmaz'ın çıkışı bu ba- kımdan anlaşılabiür bir şeydir; ANAP içindeki liderlik yanşın- da kaybetse bile bütün yollar Roma'ya çıktığmdan sonuçtayi- tireceği bir şey yoktur. Oy tabanı erimiş, halk deste- ğinden yoksun kalmış, kurucu lideri gemiyi terk etmiş bir par- tinin geleceğine yönelik siyasal yatınmların sonuç vermesi çok Zordur. Saym Mesut Yılmaz'ın bu güçlükler kapsamındaki fi- kirleri ise şimdilik belli değil... * + • Sungıırlu'ya'hukııksavaş' Muhalefet dış politikada yüklendi Haber Merkezi — İstanbul Ba- rosu Başkanı Turgut Kazan, TİP davasında yargılanarak mahkûm olan avukat Alp Selek'in barodan ihraç edilmediği gerekçesiyle Ba- ro Yönetim Kurulu'nun görevden alınmasını isteyen Adalet Bakanı Oltan Sunguriu'ya "hukuk savaşı" açtı. Türkiye Barolar Birliği de Adalet Bakanlığı'nın girişimine tepki gösterdi, bir avukat hakkın- daki kayıt silme ışleminin geri aJınmasının baroya yeniden kayıt ve kabul niteliğinde olmadığıru, dolayısıyla da Adalet Bakanhğı- run onayına tabi bulunmadığım öne sürdü. tstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan dün Gazeteciler Cemiyeti'ndeki basın toplantısın- da, İstanbul Barosu'nun bir par- tinin il örgütü olmadığını söyledi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu- nun baro yönetim kurulunun gö- revden abnmasırn istemekle sa- vunmaya ve yargıya müdahale et- tiğini, ancak hiç bir gücün baro- lan sindiremeyeceğini belirten Tur- gut Kazan, TİP davasında mah- kûm olan avukat Alp Selek'le il- gili kararlannın hukuka uygun ol- duğunu belirtti. Kazan şunları söyledi: "Bakaniık, baroya müdahale edip emir veremez. Bakanlık, yar- gıya ait işleri üstlenerek bir fonk- siyon gaspına yeltenmiş, baromuz bn gaspı önlemeye çalışmıştır. Adalet Bakanfağı güneşi balçıkla sıvayamayacaktır Yargı fonksiyo- nunu gasp eden boyle bir yoi seçü1 - mesi diinyada ilk örnektir. tek ör- nektir, dehşel verid bir örnektir." Alp Selek'le ilgüi olarak, idare hukuku profesörleri Lütfü Duran ve Ülkü Arzak'tan rapor aldıkla- rını ve raporda "bakanlık işlemi- nin hukuka aykın bulunduğunu" belirten Turgut Kazan, barolann vesayet altına alındığını söyledi. Konuşmasıyla yoğun alkış alan Turgut Kazan, bugün Viyana'ya gideceğini ve giderken de Adalet Bakanı'ndan izin almayacağını sözlerine ekledi. Sabahattiıı Alı'ya (Baştarafı 6. Sayfada) Kara Harp Okulu davasını Do- nanma davası izler. Donanma davasındaki suç, de- niz astsubaylar ile erlerin Nâzım Hikmet ve Sabahattin Alı'nın ki- taplarını okumalarıydı. Donanma davasının suç gerek- çesi Dr. Hikmet Kıvılcıralı ve Ke- rim Korcan'ın dostluk ilişkilerine dayanır. Kerim Korcan'ın ağabeyi Haydar, Yavuz zırhlısında asker- Hk yapmaktadır. Kitap Sevenler Derneği adında bir dernek kuran Kerim Korcan, ağabeyi aracılığı ile Seyfi Özdilek adlı üstçavuşa ki- tap gönderir. Bu ilişki Milli Emniyet'çe sap- tanır. Önce Dr. Kıvılcımlı, sorua Kerim Korcan tutuklanırlar. Son- ra da üstcavuşlar, erler. Ustçavuş- lardan Nuri Tahir'in kardeşi Ke- rnal Tahir de tutuklananlar ara- sındadır. Sıra Nâzım'a gelir. Nâ- Ermenfye yeşilışık (Baftarafı 1. Sayfada) kuvvetlendirdiği gibi, Başkan Bush'un tasarıyı onaylayabileceği- ni de gösteriyor. Oysa düne kadar durum, Dole'un Byrd engelini aşa- maması halinde Senato Cumhuri- yetçi Parti liderlerinin artık bu konu üzerinde fazladurulmaması için Dole"a baskı yapacağı idi. Du- rum aniden değişti. Artık sadece Kongre değil, Amerikan yönetimi deTürkiye'yi açıkca karşısınaalmış oluyor. Türk makamlarında, bun- dan kaynaklanan büyük bir hayal- kınklığı ve kızgınlık var. Dole'un önerdiği "Ermeni Şehitleri" başhklı yeni metin, 24Ni- san 1990 tarihinin "Ermenilerin 1915-1923 larihleri arasında srste- matik bir şekilde yok edilişinin 75. yıldönümünde şchirJergünü olarak amlmasını" öngörüyor. Tasarı, doğrudan, "Birsoykınmyapılınış- tu" demiyor. Ama bunu, şöyle for- müle ediyor: "Kongre, Osmanu İmparatorlu- gu'nun 1.5 milyon Ermeni kurbaıu- nı anmak için 24 Nisan'ı "Ermeni Soykınnu" günü olarak kabul eden milyonlarca Ermeni ve diğerlerine Amerikan halkını da kaülmaya ca- gınr." Tasanda bu olayların Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce meydana geldiği de vurgu- lanıyor. Senatörlerin ofislerini arayan Beyaz Saray'ın önerdiği formül şu: "Dole'u Byrd engelini aşmakta des- teklerseniz, o da Adalet Komitesi'n- den geçeni değil, Senato'da okuduğu yeni tasanyı getirecek. Bu yeni tasarı da Başkan Bush'un kam- panya vaadine uygundurT Önceki giin yapılan göriişmeleri Türkiye'nin Washington Büyükel- çisi Nüzhet Kandemir, Başmüste- şar Daryal Batıbay ile bir kısım ABD yönetimi mensubu ve iki ta- rafın lobicileri izledi. Görüşmeler sırasında genel kurul salonunda, konuşmacılar dışında ancak bir- kaç senatörün bulunduğu dikkat çekti. Senatör Byrd, karar tasansının hazuiayıcısı Senatöı Robert Do- le'un önceki gün tasanyı Senato Başkanlık Divanı'na sunmasmdan sonra ayağa kalkarak, tasarının gündeme ahnmasına karşı çıkmış- tı. Bunun üzerine gündem üzeri- ne usul görüşmeleri başladı. An- cak Senatör Dole da usul görüş- Rapora (Baftarafı 1. Sayfada) kip edilmediği izleniminin yara- üldıgı" bildirdi. Dün haftalık olağan basın bri- finginde konuşan Dışişleri Bakan- hğı Sözcüsü Murat Soogar, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye sunduğu raporda, Türkiye'deki uygulamalar hakkında ilk elden ve daha doğru bilgi edinme yerine ABD Barolar Birliği'nin bir süre önce yayımlanan önyargıh rapo- runun esas kaynak olarak alındı- ğına işaret etti. Rapordaki iddialardan örnek- ler de veren Dışişleri Sözcüsü Sun- gar şunları söyledi: "Raporda tşkenceden öldügiı iddia edilen kişilere misal olarak zikredilen tek isim Adem Satıl- roış'tır. Gerçekte, hırsızlık suçun- dan tutuklanan bu kişi 30.5.1989 tarihinde koğuş bahçesinde vole>- bol oynarken rahatsızlanmış ve kaldınldığı hastanede enfarktüs sonuca ölmuştür. Bunu teyit eden otopsi raporu da mevcuttur. Raporda, gerçekierin carpıtıl- masına bir diğer örnek de l lus- lararası Af Orgütü'nun işkenceden ölnm iddialan cevaplandmlırken Urafımızdan verilen rakamlann, raponın beşinci sayfasında, çelis- kili oldugu izlenimi verilccek se- kilde kullanılmasıdır." melerinin fazla uzamaması için bir yeterlilik önergesi verdi. öner- ge bugün oylanacak. Eğer tasarı- nın gündeme alınması kabul edi- lirse, ki bunun için 60 senatörün oyu gerekiyor, bu durumda tasa- rı da tnutlaka gececek. Çünkü Do- le'un halen 46 oyu var. Eğer 60 oy bularak tasannın gündeme alın- masıru sağlayabiliyorsa, geçmesi için gerekli olanil oyu rahatlık- la bulur. Ancak gündeme alınması reddedilirse ve bu birkaç kez tek- rarlanırsa tasarı rafa kalkabilecek. Usul üzerinde yapılan salı gün- kü görüşmelerde, ilk sözü Senatör Larry Pressler aldı. "Vabudi soy- kınmını kabul eden Almanlann medeni cesaretleri nedeniyle say- gı gördiigünii, oysa Türkiye'nin aynı cesaretle ortaya çıkamadıgını" ileri süren Pressler, "Tirkiye pisligi halının alüna süpüıüyor" dedi. Pressler'den sonra söz alan ta- sarının sahibi Senatör Dole, Türkiye'yi kastederek, "Amerikai nın artık güçlü bir müttefik ve onun çıkariannı temsil eden lobi- ler önande boynunu egmemesini" istedi ve Türkiye ile Ermenistan'ı karşılaştırmaya başladı. Türkiye'- nin büyük ve güçlü bir ülke oldu- ğunu, güçlü lobi şirketleri tutabil- diğini, yüda yarım milyar dolar yardım aldığını, Türkiye ile iş ya- pan Amerikan ştrketlerini mobi- İize edebildiğini vurguladıktan sonra, oysa Ermenistan'ın bunlar- dan yoksun olduğunu kaydetti ve "Ankara lobicilik için harcadığı parayı Ermenilere tazminat olarak verse konu çoktan çözülürdü" de- di. Dole, Türkiye ile Ermenistan arasında paralellikler kurmayı, tn- cil'deki "Davut ve Golyat" bölü- müne atıfta bulunarak sürdürdü. Senatör, Türkiye'yi dev Golyat'a, Ermenistan'ı da kendisinden çok güçlü ve üstün olan dev Golyat'ı akb ve azmiyle yenmeyi başaran Hazreti Davut'a benzetti. Dole, "Bu tasan Türkiye'yi rencide eder, bu da NATO'ya zarar verir' deniyor, ama NATO ne kadar ya- şayacak bilmiyorum" diye konuş- tu. E>ole şöyle devam etti: "198Tde Avnıpa Topluluğn Er- meni soykınmı konusunda benim tasanmdan çok daha sert ifade- ler taşıyan bir tasanyı göriişürken Turkiye sert misilleme yapacağı tehdidinde bulundu. Bu tasan Av- rupa Parlamentosu'nda kabol edildi. Türkiye'nin gerçek tepkisi ise sessizlik oldu. Türkiye, toplu- laktan- vazgeçmedi, tam ttyelik için caba harcamayı sürdürdü. Toplulnk üyelerine karşı siyasi ya da ekonomik misilleme yapmadı. Tnrkiye'nin şimdi blöf yaptığını söylemiyorum, ama Ankara için bu konu önemli olduğu kadar başka önemli konnlar da var." Tasannın kabulünün Türkiye1 yi parçalamak için ilk adım olma- dığmı ileri süren Dole, "Türkiye1 nin toprak bürünlügü üzerinde biçbir plan ve talebimiz yok. Be- nim bildigim, ErmenUer de böyle bir şey istemiyor" diye konuştu. Dole'un konuşmasından sonra söz alan Senatör Byrd, Dole'un yakındığı Türkiye'nin baskılann- dan kendisinin haberdar olmadı- ğım, hiçbir Türk lobici ile konuş- madığı gibi Türk seçmeni de bu- lunmadığıru vurguladıktan sonra üstelik ABD yönetiminin de açık- ca ortaya çıkıp karar tasarısına karşı olduğunu söyleyemediğini vurguladı. Byrd'den sonra sırasıyla Carl Levin, Paul Simon, Pete W Uson ve Claiborne Pell söz alarak tasan- nın gündeme alınması yönünde konuştu. Daha sonra Senatör Do- le tekrar mikrofona geldi ve "sun- duğu raetinde ısrariı olmadıgıaı. uzlaşmaya açık olduğunu" belirtti zım, Harpokulu davası nedeniy- le lstanbul'da Sultanahmet Ceza- evi'nde tutukludur. Nâzım, Ya- vuz gemisine götürülerek sorgu- lanır. tlk sorguyu yapan savcılar Ha- Ink Şehsuvaroglu ve Fahri Ço- ker'dir. Duruşma savcüığını Şerif Badak yapar. Budak, Kara Harp- okulu davasında da savcıdır. Şehsuvaroglu, bu olaydan son- ra yargıçlıktan ayrılacak, öğret- menlik ve müze müdürlüğü yapa- caktı. Askeri yargıç Fahri Çoker, tü- mamiral rütbesinden emekliye ay- nldıktan sonıa Korutürk'ün cum- hurbaşkanlığı döneminde Cum- hurbaşkanlığı Hukuk Danışman- lığı görevinde bulunacaktı. Yapılan yargılarna sonunda Nâzım, 28 yıl 4 ay ağır hapis ce- zasına çarptırılmıştı. Suç aynıydı: Askeri isyana teşvik.. Fevzi Çakmak, kendisini Içiş- leri Bakanı Şükrü Sökmensüer'e karşı savunurken bu davalan aç- tırdığını söyleyecekti! Nâzım'ın yakın arkadaşı Şevket Süreyya Aydemir, o günlerde Sa- nayi Bakanlığı'nda iktisat işleri müdürüdür. Nâzım Hikmet'in Harpokulu davası nedeniyle tutuklandığını öğrenir öğrenmez CHP Genel Sekreteri Recep Peker'e başvurur. Peker, "emrin Fevzi Çakmak'tan geldigini" söyler. Yapabilecekleri hiçbir şey yok- tur. Aydemir, komşusu Askeri Yar- gıtay Başsavcısı Münir Karaçı- tak'a da başvurur. Sonuç değiş- mez. Emir yüksek yerden gelmiştir! ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — TBMM Genel Kurulu'nda DYP'nin dış politika konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi, ANAP'lılann oylanyla reddedildi. TV'den de naliden ya- yımlanan görüşmelere, Dışişleri Bakanlığı'ndan dün istifa eden Mesut Yılmaz katılmadı. Başba- kan Yıldınm Akbulat ile muhale- fet liderleri Erdal tnönü ve Sülej- man Demirel'in kürsüye geldiği görüşmelerın odak noktasını ABD Senatosu'nda görüşülen Er- meni karar tasarısı oluşturdu. Başbakan Yıldınm Akbulut, Ermeni karar tasansına karşı ön- lemler alınacağını açıklarken, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, tasannın kabul edilme- sinin ardından Ermenilerin toprak taleplerinin gündeme geleceğini öne sürdü. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü ise Ermeni karar ta- sarısınm kabulü halinde ABD ile ilişkilerin asgari ölçüye indirilme- sini istedi. Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa eden Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Ba- kanlığı'nda gazetecilerle sohbet et- tiği sırada kürsüye gelen Başba- kan Yıldınm Akbulut'un konuş- masına bazı bakanlar ile ANAP milletvekillerinin ilgi gösternıediği ve kuliste "Yılmaz'ın istifasını" değerlendirdikleri görüldü. Akbu- lut da görüşmelerin sonunda ya- pılan oylamaya katılmadı. Muhalefet liderleri, beklenenin aksine Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Bakanlığı'ndan istifası ile ortaya çıkan durunia fazla değinmediler. Başbakan Yıldınm Akbulut, konuşmasında dışa açık ekonomi modelinin dış politikaya yeni bo- yutlar kazandırdıgını söyledi. Ak- bulut, Ermeni karar tasansının ABD Senatosu'ndan geçmesi ha- linde Türk- ABD ilişkilerinde ye- ni krizlere yol açılabUeceğini, Kaf- kasya'da meydana gelen kanlı olaylann ardından Ermenistan Cumhuriyeti'nin genişleme arzu- lannın tahrik edilebilecefini ifa- de etti. Ermeni tasansının kabulünün Türkiye'yi hiçbir şekilde bağlama- yacağını anlatan Akbulut, "Bu- nun dışında yapılan çalışmalar Türkiye'nin elinde de çeşitli kade- raelerde alabileceği karşı tedbirler de vardır. Bu asamada bu tedbir- ler hakkında tefernıala girmeme- mi anlayışla karşılayacağımzdan eminim" dedi. Başbakan, tasan- nın kabulünün ABD'nin Türk milletinin gözündeki saygın yeri- ni de kaybettireceğini söyledi. TBMM GENEL KURULU: DYP gnıbunca verilen dış politika ko- nusundaki genel görüşme istemi, TBMM Genel Kurulu'nda ANAP- lılann oylanyla reddedildi. Hukumet adına konuşan Başbakan Ak- bulut hayır oyu kullanırken Dışişleri Bakanlığı'na atanan Ali Bozer de tebrikleri kabul etti. (Fotoğraf:AA) tnönü, "Böyle bir ifade kulla- nılamaz. Süper devlet de olsa, sanki lütfetmiş. gibi bir yaklaşımı kabul etrnek Türkiye Cumhuriyeti Basbakanına yakışmaz. Bir daha böyle yapmamastnı diliyorum" dedi. tnönü, geçmişte, SSCB ile Türkiye ilişkilerinin Sovyet Erme- nistanı'nın toprak talepleri üzeri- ne bozularak, asgariye indirildiği- ni anımsattı ve ABD'nin böyle bir karar alması halinde Türkiye ile askeri alanda güvenilir bir işbir- liğıni sürdüremeyeceğini söyledi. tnönü, "Bu tasan kabul edilirse ABD ile bütün ilişkilerimizin ye- niden iyice gözden geçirmeliyiz. tlk yapacağımız iş de askeri alan- daki işbiriiğini derhal durdurmak olmalıdır... Bugün konuşulan söz- de Ermeni soykınra tasansını her- kes bilsin ki ABD Ue ilişkilerimi- •û. böyle bir asgari düzey dönemi- ne sokacakür" diye konuştu. tnönü, Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa eden Yılmaz'ın dış politika konusunda kritik günler yaşanır- ken kabinedeki arkadaşlan tara- fından iç politika> r a yönelik ola- rak yıpratılmasını da eleştirdi. SHP lideri, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın da yurtdışındaki konuşmalannı "gaflarla" dolu ol- duğunu, ancak resmi kayıtlara, geleneğe aykın olarak geçirilme- yen sözlerinden dolayı uğranılan tahribatın ise henüz bilinmediği- ni ve buna yanıt verecek bir kabi- ne üyesinin de bulunmadığını kay- detti. İnönii'nün konuşması Demirel'in konuşması J Âü - Kenan Öner davası SHP Genel Başkam Erdal Inö- nü ise Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlann tutum ile söderinin dış politikamızı sıfır noktasına ge- tirdiğini, tahribata uğrattığını vur- gulayarak, Başbakan Yıldınm Ak- bulut'u "Bazı isteklerimiz ABD^ den kabul görraüştür" biçiminde- ki sözlerini de sert bir biçimde eleştirdi. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise Başbakan Akbulut- un konuşmasında Kıbns konusu- na yer vermemesini eleştirerek, dış politika yönetiminin çok başlılığı- na dikkat çekti. Demirel, Dışişle- ri Bakanlığı'ndan istifa eden Me- sut Yılmaz'a atfen gazetelerde yer alan, "tşier çığnndan çıktı" biçi- mindeki sözlerini de anımsatarak. "Bizinı soyltdiklerimiz bu sözterle de teyit ediliyor, ama biz bu ko- nuda başka bir yorum yapmaya- cağu" dedi. ABD Senatosu'ndaki Ermeni tasansının Türk milletini incitece- ğini ve Türkiye ile ABD arasında- ki ilişkileri soğutacağını belirten Demirel şöyle konuştu: "Bu tasannın çıkmaması için ne Tiirkiye Cumhuriyeti hükümeü ne de ABD yönetimi ustune dü- şeni yaptı. ABD Senatosu Türki- ye'yi tanımayacak kadar cahildir. Bu tasandan sonra başka talepler gündeme gelecektir. Vilayet-i Sid de ortaya atılacakar. Yani Erme- nilerin Türkiye'nin altı vilayetin- de hak iddialan bundan sonra or- taya atılacaktır." Demirel'in, "Biz de burada Amerikalılar. Kızılderilileri kesti elleri kanlı diye bir karar alsak Amerikan halkının hoşuna gider mi" diye sorması da başta Devlet Bakanı Kâmran tnan olmak üze- re ANAP milletvekilleri tarafın- dan alkışlarla karşılandı. Demirel, Türkiye'nin en büyük dostu ABD Ue ıplerinin kopma noktasına gel- diğini de vurgula>urak, "Burada ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu yoktur diyemezsiniz. Amerika yö- netimi bu işi istedigi gibi iyi tut- mamıştır. Türkiye'de iş V¥ashing- ton büyükelçisinin üzerine kalmış- ür" dedi. Dünyada, büyük değişiklikler olduğunu da belirten Demirel, hü- kümetin bunlar olurken Türkiye 1 de neler yapılacağını bildirmesi gerektiğini savundu. Demirel, önerge sahibi olarak ikinci kez kürsüye çıktığinda da Bulgaristan'dan göç, Yunanistan 1 daki Türklerin somnlan ve Kıb- rıs politikasına değindi. Demirel, ANAP iktidannın uyguladığı dış politikalar nedeniyle ortalığın yangın yerine döndüğünü bildire- rek, "Avnıpa çogulcu rejime yö- nelirken biz burada tek parti yö- Detimlerine özenmemeliyrz" dedi. r Esbank Yunus Emre Resim Yarısması 7. Yarışma Getenekselleşen Esbank Yunus Emre Resim Yarısması, Eskişehir İl Terlip Komiiesi'nce düzentenen ve 6-10 Mayıs 1990 tarihleri arasında kutlanacak Yunus Emre Kûltür ve Sanat Hatiası erkmliklen içinde bir kez daha yer atacaktır. Yedinci kez... Ödüller ve sergileme Seçici Kurulca başarılı bukjnan 5 esere 5'er milyon lira ve Yunus Emre şildi verilecektir. Ödül almayan eserler de sergilenecek ve bu eserlerden sahipterince izin verilenlere satış olanağı sağlanacaktıt Katılma koşulları, son teslim tarihi ve tesirm adreslerini ıçeren broşür Esbank Genel Müdürlüğü, Esbank şubeleri ve Eskişehir Devlei Güzel Sanatlar Galerisi'nden temin edilebilir. Seçici kurul 1. Gülşen Akın -~_ ^ .: Eskışehir Oevlst GüzeJ Sanatlar Galerisi MûdürO 2. Prot.Dr Mustafa Aslıer Marmara Ünjversıtesı Güzel Sanatlar Fakültesi Oekanı 3. Harnit Kmaytûrk Sanat Çevrasi Dergisi sahibi 4. Prof.Dr.Belkıs Mutlu btanbul Resim Heykel Müzesi Müdurü 5. Prof.Dr Bülent Özer Mimar Sinan Üniversilesi RsMör Yardımcısı 6. Prot.Dr ismailTunalı Istanbtıl Üniversitesi Avrupa Topluluğu Bölümü Öğretim Üyssi 7. Doğan Tunalı Esbank T.A.Ş. Genel Mödür Yardımcısı 8. Prof.Dr.Ali ismail Türemen Marmara ve Anadoiu Üniversiteleri Oğretim Üyesi 9. Ihsan Yûceözsoy Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel MüdCr Yardımcısı F Şubelerimiz İstanbul/Merkez • Adana • Adapazan • Ankara • Antalya • Istanbul/Bakırköy İstanbul/Bayrampaşa • Balıkesir • Burdur • Bursa • Denizli • Istanbul/Eimadağ İstanbui/Eminönü • Eskişehir • Gaziantep • Isparta • iskenderun • izmir İstanbul/Kadıkoy • Istanbul/Karaköy • btanbul/Kartai • Kayseri • Kocaeli • Konya Kütahyâ • İstanbul/Mecidiyeköy • Mersin • Eskişehir/Sakarya • Eskişehir/Sanayi Çarşısı Kütahya/Tavşanlı • Samsun • Ankara/Ulus • Uşak G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Önce olayı özetleyelim: Avukat Alp Selek, 12 Eylül döneminde İstanbul Sıkıyöne- tim Askeri Mahkemesi'nce Ceza Yasası'nın 141. maddesi gereğince suç işlediği gerekçesi ile sekiz yıl ağır hapis ce- zasına çarptırılmıştı. Cezaevinden çıkan Selek, yeniden avukatlık yapmak ama- cıyla istanbul Barosu'na başvurdu. istanbul Barosu, 1988 yılında Selek'in baroya kaydına karar verdi. Adalet Bakanlı- ğı, Avukatlık Yasası'nın ağır hapis cezasına çarptırılanların avukatlık yapamayacaklarını öngören 5. maddesine daya- narak Selek'in baro levhasından silinmesini istedi. Baro, bu emre uydu. Selek, bu karara karşı Türkiye Barolar Birliği'ne başvur- du; birlik, baro kararı ile "kazanılmış hak doğduğu" gerek- çesi ile kayıt silme işlemini kaldırdı. Bakanlık, Barolar Birliği kararını onaylamadı; Alp Selek de bu kararın iptali için idari yargıya başvurdu. Dava sürüyor. Avukat Alp Selek, 1989 yılının ekim ayında İstanbul Ba- rosu Başkanlığı'na başvurarak baronun daha önce verdiği "kaydın silinmesi" kararının geri alınmasını istedi. İstanbul Barosu da istem dogrultusunda karar verdi. Adalet Bakanlığı, İstanbul Barosu'nun bu işlemini onay- lamadığını bildirdi; baro da bu kararın "Adalet Bakanlığı'nın onayına bağlı kararlardan olmadığı" gerekçesi ile kararında direndi. Bakanlık, bu direnme kararından sonra Turgut Kazan baş- kanlığındaki İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun görevden alınması için İstanbul Başsavcılığı'na yazılı emir verdi. Olayı boylece özetledikten sonra gelelım konunun hukuk- sal özelliğine: Adalet Bakanlığı'nın barolar üzerinde "idari vesayeti" var- dır. Bu "vesayef" ancak ve ancak yasada belirlenmiş yol ve yöntemlerle kullanılır. "Barodan kayıt silme" Adalet Bakanlığı'nın denetim yet- kisi içinde olan bir konu değildir. Bu yüzden bakanlık, "Se- lek ile ilgili karar benim onayıma bağlıdır" diyemez. Adalet Bakanltğı, "barodan kayıt silme" işlemini "levhaya yeniden kayıt işlemi" sayarak işlem yapamaz. Yaparsa, ida- re hukukunda buna "yetki gaspı" adı verilir. "Yetki gaspı" idare hukukunda "Yok hükmünde" adı veri- len geçersiz işlemleri doğurur. Bakanlık, kaynağında sakatlık taşıyan bu geçersiz işle- me dayanarak İstanbul Barosu'nun görevden alınmasını is- teyemez. Konu Avukatlık Yasası'ysa; şu çok "liberal", şu "demokrat" ve şu "sivil toplumcu" ANAP'ın 1984 yılında bu yasada yap- tığı değişiklige de kısaca göz atalım: ANAP, göreve başlar başlamaz, Avukatlık Yasası'nın ba- zı hükümlerini değiştiren askeri hükümetin çıkardığı yasa gücündeki kararnameyi yasalaştırmıştı. Bu yasa değişikliği ile de hakkında "kamu davası açılan" avukat, işten yasaklanıyordu! Söz gelişi, haklarında Barış Derneği davası nedeniyle ka- mu davası açılan DİSK davası avukatlarından istanbul Ba- rosu'nun eski Başkanı Orhan Apaydın, yeni Başkanı Turgut Kazan ve Halit Çelenk'in avukatlık yapmaları engelleniyor- du. Siyasal davalarda avukatlık mı yapıyorsun? Aç kal da gör! ANAP'ın hukuk ve devlet anlayışı buydu... Neyse ki Anayasa Mahkemesi bu hükmü anayasayâ ay- kın bularak iptal etti. Aynı ANAP, aynı yıllarda Pasaport Yasası'nın 22. madde- sini değiştiriyor; "Zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, do- landıncılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, hileli iflas" gi- bi yüz kızartıcı suçlarla, altın, döviz, gümrük, silah ve uyuş- turucu madde kaçakçılıkları ve seks ticareti suçlarından yar- gılananların pasaport engellerini kaldıran yasayı da çıkarı- yordu. * Buyurun liberalliğe! ANAP, ^imilerine görüyorsunuz, pek ama pek liberal ve kimtlerine de işte böyle buyurgan ve yasakçıdır... Bugün Ceza Yasası'nın 141 ve 142' nci maddelerinin de- ğiştirilmeleri ya da kaldınlmaları konusu görüşülürken, Ada- let Bakanlığı 141. maddeden cezalandırılmış bir hukukçu- nun avukatlık cüppesini giyerek ekmek parası kazanması- na engel olmaya çalışıyor. Ve seçilmiş baro yönetimini de görevden almak için emir- ler veriyor! Türkiye'de Marksist olmak, Güney Afrika'da zenci olmak- tan da beterdir. Sosyalistlikmiş, demokrasiymiş, inançmış, şuymuş, buymuş. Avukat Alp Selek de gitsin "hayali ihracat" yapsın, günü- müzde nasıl olsa bu gibi suçlan işleyenlere karada ölüm yok- tur. Ve devlet de ancak bu gibi suçlara liberaldirt Karakış fena vuruyor (Baştorafı 1. Sayfada) uzatıldı. Yoğun kar ve tipi yüzün- den birçok il arasında ulaşım ya- pılamıyor. Çok sayıda köy yolu da tamamen kapalı bulunuyor. Iki gün önce Muş merkez ilçe- ye bağh Aşağı Yongalı Köyü'nden Yukan Yongalı Köyü'ne yürüye- rek giden Salih Şener (10), Nasır Şener (12), Faik Sezgi (60) ve Zii- be>ir Turan (35) donarak öldüler. Ağn'mn Eleşkirt ilçesinden As- langazi Köyü'ne giden Hamit Keskin'in de donarak öldüğu öğ- renildi. Muş'un Varto ilçesine bağlı Alabalık Köyü'nde ise bir evin üzerine düşen çığ Kekil Pı- nar ve Verni Pınar adlı kişilerin ölümüne neden oldu. Bu arada, Doğu ve Güneydo- ğu Anadoiu bölgelerinde yaklaşık 1 haftadır süren yoğun kar yağışı ve tipi, yerleşim birimleri arasm- daki ulaşımı da engelliyor. Öte yandan öneeki gün Tortum Gölü'ne uçan yolcu otobüsünde bulunanlardan altısımn kimlikleri belirlendi. trfan Akın, Nedim Uyar, Zehra Aslan, Zeynep As- lan, Ömer Çınar ve Fatma Sezen- can'ın gölden halen çıkanlama- yan otobüste olduklan anlaşıldı. Hamburger yerken ESBANK (Baştarafı 6. Sayfada) 6— Büfe sahibi ve çalışanlany- la, olay esnasında birlikte oldu- ğum tslanbul Barosu avukatlann- dan Üiker Ankan ve arkadaşlan da olayın tanığıdırlar. 7— Bu nedenlerle gerek meyda- na gelen olay, gerekse kırılan ön dişimi 3 aya yakın bir süredir te- davi ettirememem dolayısıyla ma- nevi tazminat hakkım ve gerekir- se fazlaya ilişkin talep haklarım saklı kalmak kaydıyla... Işbu ihtarnamenin tebliği tari- hinden itibaren 5 gün içinde 530 bin liranın tarafıma ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvu- racağıraı, aynca mesele>i Cumhu- riyet SavcüiğTna ve basına intikal ettireceğimi muhataba ihtaren bil- diririm." Bu ihtarnameden sonra neler olduğunu ise dilerseniz yine Nec- la Omay'dan dinleyelim: • TSE'ye yaptığım başvuru olum- suz. Çünkü Pınar-Et'le araların- da anlaşma yokmuş. Zaten TSE ambletninin bulunduğu hangi mal piyasada var diye bir baktım, bi- zim tüketici olarak kullandığimız mallarda bu iş o kadar sınırlı ki... Anladığım kadarıyla TSE ile fir- malar arasında yapılan anlaşma- lar, bugünkü haliyle maalesef tü- keticiyi korumaktan çok, üretici firmaya TSE damgası vererek ço- ğu kez satışta tüketiciye güven vermekten, yani satışı kolaylaştır- maktan öteye gidemiyor. • Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü'- ne başvurdum. Ama onlar bu ola- yı işleme koyamazlannış, çünkü konu kendi alanlarına girmemek- teymiş. • Hıfzıssıhha'ya gittim. Orası da bu konuyla ilgili bir işlem yapa- mazmış. Ancak aynı mamulden yeni bir örnek alıp tahlil yaptıra- bilir vt sağlığa aykın bir durum söz konusu olursa tutanak tutu- lup konu Cumhuriyet Savcılığı'- na verilebilirmiş. Olaya meydan veren kemik parçasına bir işlem yapılamazmış. • İstanbul Ticaret Odası'na yap- tığım başvuru işleme koyuldu. Ancak İTO, konuyu tzmir Tica- ret Odası kanalıyla Pınar Et'e ilet- ti. Pınar Et, görüşme yoluyla be- nim zaranmın tazmin edileceğini bildirdi, ama yine sonuç çıkma- dı. Bana gösteriien gerekçe, kın- lan tek bir dişin tedavi ücreti ola- rak 530 bin lira gibi bir rakamın istenmesinin çok yüksek olduğuy- du. Ancak kınlan dişim, yanında- ki dişlerle köprü yapılmadan ye- rine takılamayacağı için dişimin tedavisine minimum böyle bir miktar gerekliydi. Kaldı ki, eğer dişimi tedavi etme niyetleri ciddiy- se, bunu, kendi gösterecekleri ve benim de kabul edebileceğim bir dişei aracılığıyla yaptırabiliılerdi. Son olarak Beyoğlo Cumhuri- yet Savcıhgı'na yapnğim başvuru- ya verilen yamt ise "Bu konuda işlem yapılamaz, şahsi dava açınız" yolunda... Pınar-Et yetkililerinin ödedik- ödüyoruz-ödeyeceğiz yollu oyala- maları nedeniyle dava açmak için gerekli süre de geçmiş oldu ve ben hâlâ tedavi ettiremediğim kınk ön dişimle, konuşurken, ağzımı ka- patma gereği duyarak dolaşıyo- rum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle