22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 22ŞUBAT1990 YILLAR SÜREN TEKPAKTİÜREJİMDENSONRA 5 D. AVRUPA ÜLKESİNDEBAHARDA SEÇİMLER YAPILIYOR DoğuAvrupa'da seçimheyecanıDış Haberler Servisi — Doğu Avrupa 1989 ydmda Çekoslovakya'dan Romanya ve Bulgarıstan'a kadar demokratık devrimle- re sahne oldu. Yıllardır iktidarda bulunan otoriter yönetimler tabandan gelen halk ha- reketleri Ue birbiri ardından devrildi. Bu ol- guda kuşkusuz Sovyetler Birüği Devlet Baş- kanı Mihail Gorbaçov'un Doğu Avrupa yo- netimlerinden desteğinı çekmesi de önerali rol oynadı. Sovyet ordusuna güvenemeyen Doğu Avrupa yönetimleri kendi silahlı kuv- vetleriai de halkın üzerine süremediJer ve kansız biçimde yıkıldüar. Romanya'da ise bu kural bozuldu. Çavuşesku rejiminin yı- kılması, yaklaşık 10 bin kişinin ölmesi ve binlerce kişinin yaralanması pahasına ger- çekleşti. Gözlemciler, 1989'u yuzyılın önemli sos- yal çalkantılanndan birine sahne olan yıl- lardan biri olarak niteliyorlar. Ancak 1990 yılının da hareket ve heyecan bakımından 1989'u aratmayacağı anlaşılıyor. Bu yıl, yıl- lardır otoriter yonetim altında yaşamış olan Macaristan, Çekoslovakya, Demokratik Al- manya, Romanya ve Bulgaristan'da ilk kez serbest seçimler yapılacak. Polonya'da ise geçen yıl "yan serbest" seçimler yapılmış ve Meclis'te Komünist Parti'ye aynlan kon- tenjan dışındaki türn koltukları Dayanış- ma'run önderliğindeki muhalefet kazanmış- tı. Polonya şimdilik istikrarlı bir sivasal den- geyi kurmuş görünüyor. Ancak diğer Do- ğu Avrupa ülkelerinin bu dengeyi nasıl ku- racakları merak ediliyor. Demokrasi gele- neği olraayan bu ülkelerde muhalefet hare- ketleri de çok yeni. Henuz kesin, ayrıntılı bir program oluşturmuş durumda değiller. Ba- zıları örgütlenebilmek için seçim tarihinin ertelenmesini istiyor. Örneğin Romanya'da muhalefetin ısran üzerine nisanda yapüması öngörülen seçimler 20 mayısa ertelendi. Seçimlerin yapılmas] da Doğu Avrupa ül- kelerinin sorunlanmn çözülmesi anlamına gelmiyor. Bu ulkelerin hepsinin ekonomi- lerinde, değişik oranlarda tıkanma var. Katı merkezi planlama, bir noktadan sonra üre- ı<min düşmesüıe, teknolojinin geri kalma- sına yol açmış, Doğu Avrupa ülkelerinin tü- mii de ekonomilerindeki tıkanmayı piyasaya açılarak aşmayı tasarlıyorlar. Ancak piya- sa mekanizması ve fiyaf- reformu bu ülke halklarımn alışık olmadığı enflasyon ve iş- sizliği de birlikte getirebilecek. Nitekim, sübvansiyonlann kaldırılmakta olduğu Po- lonya'da halen yıllık enflasyon oranı % 600 - 700 dolayında seyrediyor. Zaraı eden iş- letmelerin, devlet tarafından desteklenme- yerek iflas etmeleri ise binlerce kişinin işsiz kalmasma yol açabilecek. Özetle 1990 vüı Doğu Avrupa ülkeJeri için ilk kez serbest seçimlerin yapılacağı yıl ol- ması nedeni ile umut dolu, tarihi bir yıl. Ama aynı zamanda bdirsizliklerle de dolu bir yıl. POLONYA ROMANYA Jaraatskl Seçtarien 4 Hazlran '89'da yapıMı SİYASET: Siyasi bakımdan Doğu Avrupa'da ayağını en sağlam basan ülke Seçimler geçen yıl yapıtdı ve komunısflen. Dayanışma'yı ve ötekı küçük partılerı lapsayan hükümet kuruldu Başbakan Tadeusz Mazowıeckı ve Devlet Başkanı Jaruzeteki'nin yönetimınde Potonya şimdilik istikrarlı bir sıyasal dengeye kavuşmuş Oötünûyor EK0N0M: Reformlan uygulamada en ılerı ancak büyük sorunlaria karşı karşıya. Kapıtaiizmı devreye sokmak için kapsamlı bir ptan bu yıl başında yürürlüğe kondu Sübvansiyonlar kısıldı. Ancak 39 mılyar dolar dış borç, düşük verım ve yûzde 600'ler dolaytndakı enflasyon ûlkeyi tehdıt eden sorunların başında geliyor. Ukra*'te uzun sâreden s«m Mk ktz tt Mcrar »rtaya ç*tı. Seçim tarihi: 20 mayıs SİVASET: Kargaşa hûkOm sûrûyor. UlusaJ Kurtuius Cephesı seçımlere hazırlanıyor, ancak ötekı partıier örgütlenmede, hatta halkla ılışkı kurmada büyük gûçlüklerle karşılaşıyortar. UKCye yöneltılen eleştirilerin başında, geçıcı hukumette çok fazla komûnistın barındığı geliyor. Son günlerde geçici hükûmet aleyhınde ve lehinde gösteriler yoğunlaşıyor. EKOMMİ: Olabıleceği kadar beröat. Hayat standaröarı. ötekı Doğu Avrupa ülkelerinin çok altında. Bükreş yönettmı, Çavuşeskunun ıhraç etmeyı planladığı mallan tezgâhlara sûrerek devrimi destekleyenlerı memnun etmeye çalışıyorf hıç olmazsa bir sûre için. SSCB Gorbaçov'dan 'tek Almanya' uyarısıSovyet lideri Mihail Gorbaçov, Pravda'ya verdiği demeçte iki Almanya'nın birleşmesinin "başka halklar ve üîkeler için tehlike oluşturmamasını" istedi. Dış Haberler Servisi — tki Almanya'nın birieşmesi tartışmaları sürerken Sovyetler Birliği, birleşmenin "başka halklar vc ülke- ler için tehlike oluşturmaması" konusunda- ki uyarısını en yetkili agızdan dile getirdi. Sovyet lideri Gorbaçov, "Birleşme, iki as- keri pakt arasındaki dengeyi bozmamah" dedi. AA'nın haberine göre Sovyetler Birliği FRANSA Polonyalılardan sert uyarı SABETAY VAROL PARİS — 700 yıllık Sorbonne Üniversi- tesi'nin büyük konferans salonu önceki gun "Doğu Avrupa Nereye Gidiyor" konulu bü- yük bir koUokyuma tanık oldu. Fransa Baş- bakanı Michael Rocard'ın açış konuşması yaptığı toplaııtıda Sosyalist Enternasyonal lideri ve eski Federal Alman Başbakanı VVilly Brandt, "Alman birliginden korkmayınız" şeklinde hitap etti. Brandı, kimlik değiştirerek demokratik sosyalist adı- nı alan eski komünist partilerle sosyal de- mokratlar arasmda diyaloğu savundu. An- cak bu örgütlerin Sosyalist Enternasyonai'e alınması konusunda, "lnce eleyip sık do- kumamız lazıın" dedi. Polonya Dayanışma Sendikası'mn iki önde gelen ismi Adam Michnik ve Bronislav Geremek, "Sınırian degiştirmenin tek yolu savaştır" diyerek Al- manya'nın kaderini belirleyecek 6'lı toplan- tıya Polonya'nın çağnlmamasını kınadılar. Macar "Özgür Demokratlar Birligi" yöne- ticilerinden felsefeci Janos Kis, "Macaris- tan'da demokrasinin yerleşmesi Romanya- daki Macar azınlıgına uygulanan baskıla- nn kalkmasına bağlıdır" dedi. Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Komünist Parti yayın organr Pravda gazetesine verdi- ği demeçte, "Almanlann birliğe hakkı ol- duğuna inandıgını, ancak birleşmenin so- ğuk savaş döneminde gerçekleşmemesioin iilkesinin suçu olmadıgını" söyledi. Gorbaçov, iki Almanya'nın birleşmesinin kendi açılarından da önem taşıdığını belir- terek "Başka halklar içia bir tehlike teşkil etmemesini" diledi ve "bu aşamada askeri ve siyasi dengeyi bozacak kararlann alın- maması" uyansında buiundu. Ottawa'da yapılan toplantıda, birleşme konusunda iki Almanya arasında görüşmeler yapümasının öngöriildüğüııü hatırlatan Gorbaçov, ancak Sovyetler Birliği'nin ülkelerden birinin mağ- dur olmaması için "toplu göriişnıelerden" yana olduğunu kaydetti. Gorbaçov, bu du- rumun da altı ülkenin bir araya gelmesinin ve Polonya'nın da katılmasının gerekliliği- ni ortaya çıkardığım vurguladı. Mihail Gorbaçov açıklamasında, SSCB'nin "tkinci Diinys Savaşı'nın 4 galip olkesiDden biri olarak Almanya'nın statü- sünde yapılacak bir değişikliği veto bakkı- nı kendisinde gördiigünü" de sözlerine ek- ledi. SSCB Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gen- nadi GerasimoT da Filipinler'in baskenti Manila'yı ziyareti sırasında düzenlediği ba- sın toplantısırıda iki Almanya'nın birieşmesi konusunda yapılacak toplantılara Polonya : nın da katılmasına taraftar olduğunu söy- ledi. Gerasımov, "tki Almanya birleşebilir. Ancak bu sürec komşu ulkelerin ulusal çı- karlannı tehdit etmeyecek biçimde olmah- dır. Sınıriar şimdiki yerinde kalmalıdır" de di. Sovyet sözcü, birleşik bir Almanya'nın barışa karşı bir tehdit oluşturmaması gerek- tiğini söyledi. Gerasimov, ancak öncelikle Doğu ve Batı Almanyalıların birleşme ko- nusunda karar sahibi olmalarını diledi. ÇEKOSLOVAKYA MACARİSTAN D. ALMANYA BULGARISTAN "En kötüsü - yozlaşmış bir moral ortamda yaşamamız" Vaclav Havel Seçim tarihk 8 iıaziran SİYASET: 2 5 aya yakın bir sûredir komünist olmayan bir cumhurbaskanı ve muhaiefetin ağır bastığı bir hükûmet ıle yönetilen ulke. sıyasal reformun ön sırasına gectj. Şimdilik Stvil Forum muhalefeti sıkı bırliğinı koruyor ve Çekoslovakya. demokrasi tecrûbesı nedenıyte istikrarlı bir şekilde seçimfere doğru i/ertryor. EKOMMİ: Dış borçlannm azlığı ve geri teknoto|i ıle çahşmakla birlikte sağlam sanayi temeli, bu ûlkeye serbest pıyasa sistemine başan ile geçme ımkânını veriyor Devalûasyon ve hûkümetin COMECON'dan ayrılma isteğı de gûçlü reformcu eğilimi gosterıyor 1984 yilında kişi başına dusen gelır ortalamas: 8.300 dolar dolayında idi. Ülkenin 1985 te ıttıalaü 18.1 rrilyar dolar, ihracab ise 18 milyar dolardı. Seçim tarihi: 25 mart SİYASET: Lberalızme kayan ilk ülkelerden ancak son iki ayda geriden gelenler bu ülkeyı geçti Şımdi Macaristan Sosyalist Partısı adını alan Komünist Partisi, pariamento seçımlenne kadar ülkeyı yönetecek. Ancak yeni partilerin sayısının çokluğu. gelecek gûn!enn cetin geçeceğini düşündürtüyor. EK0N0Mİ: Polonya nınkıne benzeyen. ancak belki bıraz daha sz sıkıntılı bir program tartışıldı. fakat bu. büyük olasıhMa seçımlere kadar devreye sokulmayacak Macanstan beş yıldan beri kapitalist tedbırleri denıyof, ancak bölgenin kışı başına en yûksek borçlusu durumunda. Bu yûzden Budapeşte, kemerlerinı büyük dtçııde sıkmak zorunda -kalaoir. "Gûven birkaç dakikada yitirUebUir, ama OMI kazanmak yıllar alaUlir" Hans Modrovv Seçim tarihi: 18 mart SİTASET: Demokratik Sosyalizm Partısı adını alan Komünist Parti ve ona bağlı Modrovv baskanlığındakı geçici hükûmet. iktidarda kalmaya çalışıyor. Ancak basdöndürûcü gelışmeler ve iki Almanya nın bu yıl sonuna dek birleşmesinin asağı yukarı kesinleşmesi, iktidar partısının seçımlerde hemen tûm umutlannı kırmış durumda. Seçımlen sosyal demokratlann (SPD) kazanması bekleniyor. EHONOMİ: Sıkı merkezi planlamaya ve nıtelîkli işgücü kaybına rağmen, ülke Doğu Bloku'ndakı en güçlü sanayi temeline sahıp. Gereklı reformlar ve çöken altyapı, seçimlerı beklemek zorunda. Yollar, telefon sebekesi, su kanallan ye ileüşim çok kötû durumda. Ancak kişı başına düşen yılfık gelir ortalaması 9 bin dolar dolayında. Sofyı'da parlameııts dmintfe •rotesto yosunsı. Seçim tarihi: Mayıs semı SİYASET: Atıl Komünist Partisi reformlar ve serbest seçim vaat etti Seçimlerde KomtJnist Parti'nin başlıca rakıpleri Çiftçi Partisi ile Demokratik Güçler Partisi. EKOMMİ: Reformlar vaat edildi. ancak çok az sey yapıldı. Yiyecek maddesı sıkıntısı çekılıyor. Verım dûşûk. Ancak ufukta büyük bir knz görûnmüyor. Dış borçlan. 10 mılyar dolar dolayında. Kişi başına düşen gelin, 1985 yılında 2800 dolar olan Bulgaristan'ın aynı yıl ıthaJat 14 milyar dolar. ihracatı ise 13.7 milyar dolar olarak gerçekleşmişt. WASHINGTO Çekoslovakya Devlet Başkanı Vacia\ Havel, Wasbington'da kendisi için gösteri yapan halkı selamlıyor. (Fotograf: Reuter) Havel: ABD Gorbi'yi desteklemeli VVASHINGTON (Ajanslar) — ABD'de bulunan Çekoslovakya Cumhurbaşkaıu Vaclav Havel, ABD'den Gorbaçov liderli- ğindeki reform hareketine destek olunma- sını istedi. Havel, ABD Kongresi'nde yap- tığı konuşmada "Ç«koslovak\a'ya yapılacak en büyiilî >ardım Sovyetler Birtiği'ndcki de- mokratikleşme hareketine destek olmakör" dedi. Havel Sovyetler Birligi ne kadar ça- buk ve banşcı bir yoldan gerçek çogulcu de- mokrasi ve ekonomik reform yotunda iler- lerse o kadar iyi olacaktır, yalnızca Çekler >3 da Slovaklar için degil, bütiin diinya için iyi olacaktır" seklinde konuştu. Havel, Kongre'de büyük ilgi gördü ve uzun süre alkışlandı. Havel'in dinleyicileri arasında bir zamanlar Çek vatandaşı olan ünlü tenis oyuncusu Martina Navratilova da bulunu>ordu. Navratilova'nın konuşma sı- rasında gözyaşlannı tutamadığı ve sık sık mendiliyle gözlerini sildiği gözlemlendi. Havel, ABD'de bir televizyon programın- da yaptığı konuşmada da SSCB'nin demok- rasi ve piyasa ekonomisine geçeceğine inan- dıgını söyledi. Vaclav Havel, TV'ye demecinde, Sovyet- ler Birliği'nin değiştiğini, bu ülkede demok- rasi ile çoğulcu ve serbest piyasa sistemine geçileceği inancında olduğunu bildirdi ve "Amerikan askerleri Avnıpa'dan çekiiebi- lirler, çünkü artık onlann varlıgı için ge- rek bulunmuyor" diye konuştu. 53 yaşındaki ünlü eski siyasi muhalif ve oyun yazarı Havel, ülkesinde basının öz- gür ve demokratik olduğu nıüddetce birle- şik bir Almanya düşüncesinin kendisini kaygılandırmadığını kaydetti. Havel'i Beyaz Saray'da kabul eden Bush, Çekoslovakya'da demokrasi yolundaki de- ğişimlerden övgüyle söz ederek "ABD, ül- kenizin yeniden doğuşunun bir parçası olacaktır" diye konuştu. NATO birliklerinin Avrupa'nın güveıı- lik ve dengesi için önemli bir rol oynama- ya devam edeceğini kaydeden Bush, "ABD de hem kendi güvenligimiz hem de Avru- pa'nın guvenligi için bu bolgedeki güçlü as- keri varlıgını sürdürecektir" ifadesini kul- landı. George Bush, Havel'i, "89 devriminin kahramanlarından" diye niteleyerek, "si- 7in yaşamınız, bir kişinin ne kadar çok de- ğişime neden olduğunun örnegidir" dedi. Başkan Bush, ABD'nin, Çekosiovakya ile ticari ilişkilerindeki tum kısıtlamalan da kaldırdığını acıkladı. Bush'un bu kararı so- nucu, Çekoslovakya'ya "ticarette fazla ka- yırılan ülke" statüsü verilmesinin önünde- ki engeller de kalkmış oldu. ROMANYA 3000 Securitate subayına tasfiye BÜKREŞ (AA) — Romanya'nın idam edilen devrik diktatörü Nikolay Çavuşesku tarafından kurulan siyasi polis (Securitate) üyesi 3 binden fazla subayın emekliye sevk edildiği bildirildi. Savunma Bakanı General Victor Stancu- lescu, dün yaptığı açıklamada, kim olursa olsun hiç kimse, hiçbir siyasi parti ya da ku- ruluş hakkında soruşturma ya da takip ya- pılmadjğını söyledi. Bakan, bütün dinleme sistemlerinin 22 aralıkta devre dışı bırakıldığıru, tesislerin de mühürlendiğini belirtti. Ele geçirilen dinle- me cihazlarının ülkenin telekomünikasyon sisteminin geliştirilmesi için değerlendirile- ceği belirtiliyor. Savunma Bakanı General Stanculescu, halk ayaklanmasına doğrudan katılan Se- curitate üyesi yönetici ve subaylann da göz- altına alındığını ve eylemlerinin önemi doğ- rultusunda cezalandınlacaklannı söyledi. Rumen halkı nın en büyük isteği, Securi- tate üyeierinin cezalandırılması. Halk bu ki- şilerin, varlıklannı ve faaliyetlerini hâlâ sür- dürdüğünden endişe ediyor. Romanya'daki eski yönetim tarafından kurulan Securitate örgütü aralık ayı sonla- rında Savunma Bakanlığı'na bağlanmış, da- ha sonra da lağvedilmişti. Securitate'nin askeri kanadının 50.000 ki- şiden oluştuğu ve son derece gelişmiş silah- larla donatıldığı kaydediliyor. Öte yandan Romanya'da muhalefetteki Ulusal Köylü Partisi'nin iki üyesinin 29 ocak tarihinde iktidardaki l/lusal Kurtuluş Cep- hesi'ne destek vermek amacıyla yapılan kut- lama törenleri sırasında dövülerek öldürül- dükleri bildirildi. Ulusal Köylü Partisi lideri Corneliu Co- posu, bugun yaptığı açıklamada 29 ocak ta- rihinde Bacau kentinjle Toader Vataselu ve Vasile Vergescu adlı iki parti Üyesinin yeni kurulan partilerinin afişlerini astıklan sıra- da saldırıya uğradıklannı ve dillerinin ke- sildiğini söyledi. BERLİN DUVARININ DOGU YAKASINDAN NOTLAR Gizli polis çökerken Berlin'in gri yüzüŞAHİN ALPAY BERLİN — "Bundan yalnızca üç ay ön- ce Almanya'nın birieşmesi talebini ortaya attığımız zaman, insanlar bayal kurduğu- muzu, bo>le bir şeyin belki 10 yıl sonra soz konusu olabileceğini söylemişlerdi. Şimdi neredeyse seçımlere gerek kalmadan birleş- me gerçekleşecek mi diye soruyoruz kendi kendimize..." Almanya'nın hızla birleşme- ye doğru gidişini, Doğu Berlin'de görüştü- ğümüz Doğu Almanya'nın yeni politikacı- larından biri böyle ifade ediyordu. Dışandan bakanlar bir yana, Almanla- nn kendilerini dahi şaşırtan bu gidişle iki Almanya, normal olarak en son gerçekleş- mesi beklenecek para birliğini ilk önce ger- çekleştirerek birleşmenin temelini, belki 18 mart seçimlerini dahi beklemeden atacak. tki toplumun "dokulan" yavaş yavaş bir- birierine intibak için ilk adımları atmaya başladılar bile. 11 şubat pazar günü tanık olduğum bir ziyarel, iki toplum arasında bağlann nasıl dokunmaya başladığının çok ilginç bir örneğiydi. O gün, Batı Berlin'in Schöneberg ilçesi Sosyal Demokrat Parti örgütü, Doğu Berlin'in çok yakın zaman- lara kadar devlet ve polis büyüklerinin otur- duğu bir kesimi olan Weissensee ilçesinin yeni kurulan Sosyal Demokrat Parti örgü- tune bir ziyarette buiundu. Weissensee'ye bir ziyaret Schöneberg ilçesi belediye başkanırun yanı sıra Batı Berlin parlamentosunun iki üye- sinin ve ilçedeki aktif parti üyeierinin ka- tıldığı ziyaretin amacı, kardeş ilçe kabul edi- len Weissensee'deki SPD'lilerle ilişki kur- mak; calışma koşullarını ve ihtiyaçlannı öğ- renmekti. İlçe yoneticilerinin izniyle, SPD üyesi ve Alman yurttaşı bir Türk dostla bir- likte gruba ben de dahil oldum. SPD'ye çok kısa bir süre once tahsis edilen dairede ve- riJen bir 'brifing'in ardından bir otobüse bi- nerek bütün ilçeyi dolaştık ve yol boyunca evsahiplerimiz Weissensee örgütü yönetici- lerinden iiçede dünün ve bugünün koşullan hakkında ayrıntılı bilgi aldık. Yalnızca Unter den Linden bulvannı ve sonundaki Alexanderplatz'ı görenler, Do- ğu Berlin'i görduk sanmasınlar. On iki yıl once Doğu Berlin'e ilk gidişimde yalnızca kenrin '"vitrini" denebilecek bu çevrelerde dolaşmış; şinıdi "Stalinisl" olarak adlaıı- dırılan mimari anlayışıyla yapılmış koca ko- ca ve olağanüstü çirkin binalarla 1920'lerin "masalsı" Alexanderplatzı'nın nasıl acına- cak bir hale getirildiğini duşünmüştum. Doğu Berlin'in bu gidişimde görmek fır- satını bulabildiğim geri kalan kesimlerinin çok daha acıklı bir durumda olduğunu söy- leyebilirim. Weissensee'deki ev sahipleri- miz, aeıkçası bir "izbe" durumundaki il- çelerini gezdirirken. binaların yüzde dok- san dolayında bir bolümüne Ikinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana el sürülme- diğini; onarım gören ya da 1960'larda inşa edilen "Stalinisl" tarzdaki az sayıda bina- nın çoğunun komünist parti, hükümet ve gizli polis örgütü mensuplarına tahsis edil- miş olduğunu anlattılar. llçenin yıkık dö- küt binaları ve lerk edilmiş hissini veren ıs- sız sokaklarıru dolaşırken kişi başına dü- şen milli gelirin 9000 ABD Doları dolayın- da olduğu iddia edilen, komünist ulkelerin bu en zengininin bu en zengin kentinde ya- şamın ne kadar "gri" ne kadar iç karartıcı olduğunu dü^ünüyordum. Bu hayaiet ken- tin, birleşmeden sonra ne hummalı bir imar ve inşa faaliyetine sahne olabileceğini gö- rür gibiydim. Hiç kuşku yok ki uzak olma- yan bir gelecekte buralarda çok iş olanağı açılacak. Bu pek çoklarına, belki birçok Türke de yarayacak. Stasi'nin merkezinde İlçenin 540 odalı en büyük binası olan gizli polis örgütü Stasi'ye ait binanın önü- ne geldiğimizde evsahiplerimiz, şimdi mü- hurlenmiş olan bu binada tanksavarlar da- hil çeşitli modern silahlarla dolu sekiz de- ponun ortaya çıkarıldığım; binada bulunan sılahların tam bir envanterinin henüz ya- pılamadığını söylediler. Stasi merkezinin hemen yakınındaki, ör- gütün üst yetkılilerine tahsis edilen, Doğu Berlin ölçüleriyle "Inks" villaları ve üze- rinde "En önemli görevimU hatasız iş yapmaktır" >azan Stasi'ye ait haberleşme istasyonunun bulunduğu binayı gösterdiler. Evsahiplerimizin anlattıklanna gore Doğu Almanya'da sıradan bir işçi veya memur ayda ortalama 1000 Doğu Markı kazanır- ken, Stasi mensuplanmn aylıkları 7000 marka kadar yukseliyordu. Stasi mensup- lannın aylıklarını ödemekle görevli dzel banka subesinde yalnızca Stasi mensupla- rı çalışıyordu. Ev sahiplerimiz, eski rejim altında Stasi hesabına çalışanlann şimdi bu işi "mecbur kaıdıfciarı için yaptıklannı" söylemelerine karşın, gerçekte Stasi ile iş- birliği yapanlara ayda 300 mark dolayın- da ek ücret ödenmesinin bunda büyük ro- lu olduğunu söylediler. Stasi'nin ideolojik yönlendirme amacıyla özelükle okullarda, öğretmenler arasında çok sayıda elemana sahip olduğunu anlattılar. İlçedeki başka bir ilginç bina, tüm ikti- sadi girişimlerin devlete ait olduğu Doğu Almanya'da, Sovyetler BirliğTnden ithal et- tiği demir cevherini Batı ülkelerine ihraç et- mek suretivle büyük paralar kazanan Wisc- hnewski adlı Doğu Alman yurttaşına ait, Batı Berlin'den buraya nakledilmiş olduğu hissini veren, pırıl pırıl şirket merkeziydi. Ev sahiplerimiz, Wischnewski'nin "sırn" nın, Erich Honecker dahil, komünist re- jim kodamanlarına verdiği yuklü komis- yonlarda yattığını anlattılar. Aktardıklarma göre, Mannesmann, Krupp gibi buyük Batı Alman firmalan Doğu Almanya'yla yap- tıkları işler için kazançlarından politbüro üyelerine yılda 30 milyon DM'yi bulan "ko- misyon'Mar veriyordu. NVeissensee'de bir sonraki durağımız, tum Avrupa kıtasının en büyük Yahudi me- zarlığı oldu. Demokratik Almanya Cum- huriyeti'nin kuruluşundan sonra Doğu Ber- iın'in birkaç bin dolayında olan Yahudi nü- fusu, ABD ve lsrail'e göçler sonucunda şimdi 800 dolayına inmişti. Ama cemaat, eskiden Sos>alist Birlik Partisi, birkaç ay- dır da Demokratik Sosyalizm Partisi adını taşıyan komünist partisine yakınlarda bir başkan (Gregor Gysy> verdiği gibi, mezar- lığı bütün maddı olanaksızhklara, sonun- cusu kısa zaman ör.ce vuku bulan anti- semitik saldınlara karşın "vaşatma" vnu- cadelesini de sürdüruyordu. (Yahudi düş- manları daha birkaç hafta önce VVeissen- see'nin öteki, küçük Yahudi mezarlığında kabir taşlarını yıkmış, yangın çıkar- mışlardı.) Yıllardır bakımsız kalmış ve tahta payan- dalarla ayakta tutulmaya çahşılan siyah ve kızıl granitten yapılma görkemli kabirler, 1930'larda Berlin'in Yahudi cemaatinin zenginliğine tanıklık ediyordu. Mezarlığı gezerken Nazilerin anti-semitizmi ne buyük bir kolaylıkla kışkırtabilmiş olduklarını dü- şünüyordum. Elli yıl öncesine dönüş Ev sahiplerimiz öğlen >emeğini yiyeceği- miz lokamaya ulaştığımızı sö>lediklerinde, gözlerimiz in cin top oynavan sokakta, yan yana sıralanmış kapı ve pencereleri ortülü metıuk binalardan hangisinin gideceğimiz iokanta olabileceğini uzun süre araştırdı. Sonunda, zili çalınınca açılan bir kapı ve pencere kepenklerinin ardındaki, tümüyle 1940lardan kalma eşvalarla \e tümü\le 1940'lar dekorundaki, devlet lokantasına girdik. Günler öncesinden yer ayrıidığı için bizı beklemekte oldukları anlaşılan İokan- ta personeli derhal faaliyete geçerek masa- ları donattı. Doğrusu, yapılan ikram "Doğu">a geçer- ken şanına atışlıracak bir >eyleral: ı'ırayi- yecek bulamayabilirsin. bulduğunu da yiye- meyebilirsin" şeklındcki uyanları haklı çı- karacak nitelikte değildi. Ama VVeıssense- e'nin en iyi lokantalarından biri olduğuna kuşku olmaj an, buradaki çoğu yer gibi do^ ğalgaz sobasıyla ısıtılan bu lokantanın or- tamında Doğu Berlin'in uyandırdığı "elli yıl öncesinde vaşıyormuş gibi olmak" his- sinin doruğa ulaştığını itiraf etmeliyim. Oğleden sonraki gezimizin en ilginç göz- lemi, ormanın içindeki biri parti ve hükü- met yetkilileri, öteki Stasi görevlileri için özel olarak inşa edilmiş iki yeni hastane iie daha ötede, sıradan yurttaşlara aynlan has- tane arasındaki büyük "kalite farkı" oldu. Bu gözlem demokratik devrime yenik düş- mesi öncesinde "Demokralik" Almanya'- nın "üç sınıflı" (parti ve devlet görevlileri / gizli polis mensupları / sıradan insanlar) bir toplum olduğuna ilişkin düşüncemi doğ- rular nitelikteydi. Ev sahiplerimiz bizlerc Weissensee'de ya- şayan yabancıların oturduklan yerleri de gösterdiler: Üzerinde en ufak bir işaret ve- ya yazının bulunmadığı bir kışlada bulunan Sovyet askerleri ve kendilerine aynlan 5'er metrekarelik "bannaklarda" yaşayan Vi- etnamlı ve Kübalı "misafir işciler". Anlatılanlara gore "misafir" işçilerle Doğu Alman işçiler arasındaki ilişkiler pek ivi değüdi. Geçen haftalarda yabancı işçi- ler aleyhine düzenlenen bir gösteri sonra- sında yedi kişi ırkçılık suçlamasıyla tutuk- lanmıştı. Anlatılanlara bakılırsa, "Demokralik" Almanya'da yabancılarla yerliler arasındaki ilişkiler Federal Almanya ile ölçülemevecek kadar kötüydü. Yaban- cı işçiler Doğu Almanya'nın "dordüncü sınıf" insanlarıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle