Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 22ŞUBAT1990
YILLAR SÜREN TEKPAKTİÜREJİMDENSONRA 5 D. AVRUPA ÜLKESİNDEBAHARDA SEÇİMLER YAPILIYOR
DoğuAvrupa'da seçimheyecanıDış Haberler Servisi — Doğu Avrupa
1989 ydmda Çekoslovakya'dan Romanya ve
Bulgarıstan'a kadar demokratık devrimle-
re sahne oldu. Yıllardır iktidarda bulunan
otoriter yönetimler tabandan gelen halk ha-
reketleri Ue birbiri ardından devrildi. Bu ol-
guda kuşkusuz Sovyetler Birüği Devlet Baş-
kanı Mihail Gorbaçov'un Doğu Avrupa yo-
netimlerinden desteğinı çekmesi de önerali
rol oynadı. Sovyet ordusuna güvenemeyen
Doğu Avrupa yönetimleri kendi silahlı kuv-
vetleriai de halkın üzerine süremediJer ve
kansız biçimde yıkıldüar. Romanya'da ise
bu kural bozuldu. Çavuşesku rejiminin yı-
kılması, yaklaşık 10 bin kişinin ölmesi ve
binlerce kişinin yaralanması pahasına ger-
çekleşti.
Gözlemciler, 1989'u yuzyılın önemli sos-
yal çalkantılanndan birine sahne olan yıl-
lardan biri olarak niteliyorlar. Ancak 1990
yılının da hareket ve heyecan bakımından
1989'u aratmayacağı anlaşılıyor. Bu yıl, yıl-
lardır otoriter yonetim altında yaşamış olan
Macaristan, Çekoslovakya, Demokratik Al-
manya, Romanya ve Bulgaristan'da ilk kez
serbest seçimler yapılacak. Polonya'da ise
geçen yıl "yan serbest" seçimler yapılmış
ve Meclis'te Komünist Parti'ye aynlan kon-
tenjan dışındaki türn koltukları Dayanış-
ma'run önderliğindeki muhalefet kazanmış-
tı.
Polonya şimdilik istikrarlı bir sivasal den-
geyi kurmuş görünüyor. Ancak diğer Do-
ğu Avrupa ülkelerinin bu dengeyi nasıl ku-
racakları merak ediliyor. Demokrasi gele-
neği olraayan bu ülkelerde muhalefet hare-
ketleri de çok yeni. Henuz kesin, ayrıntılı bir
program oluşturmuş durumda değiller. Ba-
zıları örgütlenebilmek için seçim tarihinin
ertelenmesini istiyor. Örneğin Romanya'da
muhalefetin ısran üzerine nisanda yapüması
öngörülen seçimler 20 mayısa ertelendi.
Seçimlerin yapılmas] da Doğu Avrupa ül-
kelerinin sorunlanmn çözülmesi anlamına
gelmiyor. Bu ulkelerin hepsinin ekonomi-
lerinde, değişik oranlarda tıkanma var. Katı
merkezi planlama, bir noktadan sonra üre-
ı<min düşmesüıe, teknolojinin geri kalma-
sına yol açmış, Doğu Avrupa ülkelerinin tü-
mii de ekonomilerindeki tıkanmayı piyasaya
açılarak aşmayı tasarlıyorlar. Ancak piya-
sa mekanizması ve fiyaf- reformu bu ülke
halklarımn alışık olmadığı enflasyon ve iş-
sizliği de birlikte getirebilecek. Nitekim,
sübvansiyonlann kaldırılmakta olduğu Po-
lonya'da halen yıllık enflasyon oranı % 600
- 700 dolayında seyrediyor. Zaraı eden iş-
letmelerin, devlet tarafından desteklenme-
yerek iflas etmeleri ise binlerce kişinin işsiz
kalmasma yol açabilecek.
Özetle 1990 vüı Doğu Avrupa ülkeJeri için
ilk kez serbest seçimlerin yapılacağı yıl ol-
ması nedeni ile umut dolu, tarihi bir yıl.
Ama aynı zamanda bdirsizliklerle de dolu
bir yıl.
POLONYA ROMANYA
Jaraatskl
Seçtarien 4 Hazlran '89'da
yapıMı
SİYASET: Siyasi bakımdan Doğu Avrupa'da
ayağını en sağlam basan ülke Seçimler
geçen yıl yapıtdı ve komunısflen.
Dayanışma'yı ve ötekı küçük partılerı
lapsayan hükümet kuruldu Başbakan
Tadeusz Mazowıeckı ve Devlet Başkanı
Jaruzeteki'nin yönetimınde Potonya şimdilik
istikrarlı bir sıyasal dengeye kavuşmuş
Oötünûyor
EK0N0M: Reformlan uygulamada en ılerı
ancak büyük sorunlaria karşı karşıya.
Kapıtaiizmı devreye sokmak için kapsamlı bir
ptan bu yıl başında yürürlüğe kondu
Sübvansiyonlar kısıldı. Ancak 39 mılyar
dolar dış borç, düşük verım ve yûzde
600'ler dolaytndakı enflasyon ûlkeyi tehdıt
eden sorunların başında geliyor.
Ukra*'te uzun sâreden s«m Mk ktz tt
Mcrar »rtaya ç*tı.
Seçim tarihi: 20 mayıs
SİVASET: Kargaşa hûkOm sûrûyor. UlusaJ
Kurtuius Cephesı seçımlere hazırlanıyor,
ancak ötekı partıier örgütlenmede, hatta
halkla ılışkı kurmada büyük gûçlüklerle
karşılaşıyortar. UKCye yöneltılen eleştirilerin
başında, geçıcı hukumette çok fazla
komûnistın barındığı geliyor. Son günlerde
geçici hükûmet aleyhınde ve lehinde
gösteriler yoğunlaşıyor.
EKOMMİ: Olabıleceği kadar beröat. Hayat
standaröarı. ötekı Doğu Avrupa ülkelerinin
çok altında. Bükreş yönettmı,
Çavuşeskunun ıhraç etmeyı planladığı
mallan tezgâhlara sûrerek devrimi
destekleyenlerı memnun etmeye çalışıyorf
hıç olmazsa bir sûre için.
SSCB
Gorbaçov'dan 'tek
Almanya' uyarısıSovyet lideri Mihail Gorbaçov, Pravda'ya verdiği demeçte iki
Almanya'nın birleşmesinin "başka halklar ve üîkeler için
tehlike oluşturmamasını" istedi.
Dış Haberler Servisi — tki Almanya'nın
birieşmesi tartışmaları sürerken Sovyetler
Birliği, birleşmenin "başka halklar vc ülke-
ler için tehlike oluşturmaması" konusunda-
ki uyarısını en yetkili agızdan dile getirdi.
Sovyet lideri Gorbaçov, "Birleşme, iki as-
keri pakt arasındaki dengeyi bozmamah"
dedi. AA'nın haberine göre Sovyetler Birliği
FRANSA
Polonyalılardan
sert uyarı
SABETAY VAROL
PARİS — 700 yıllık Sorbonne Üniversi-
tesi'nin büyük konferans salonu önceki gun
"Doğu Avrupa Nereye Gidiyor" konulu bü-
yük bir koUokyuma tanık oldu. Fransa Baş-
bakanı Michael Rocard'ın açış konuşması
yaptığı toplaııtıda Sosyalist Enternasyonal
lideri ve eski Federal Alman Başbakanı
VVilly Brandt, "Alman birliginden
korkmayınız" şeklinde hitap etti. Brandı,
kimlik değiştirerek demokratik sosyalist adı-
nı alan eski komünist partilerle sosyal de-
mokratlar arasmda diyaloğu savundu. An-
cak bu örgütlerin Sosyalist Enternasyonai'e
alınması konusunda, "lnce eleyip sık do-
kumamız lazıın" dedi. Polonya Dayanışma
Sendikası'mn iki önde gelen ismi Adam
Michnik ve Bronislav Geremek, "Sınırian
degiştirmenin tek yolu savaştır" diyerek Al-
manya'nın kaderini belirleyecek 6'lı toplan-
tıya Polonya'nın çağnlmamasını kınadılar.
Macar "Özgür Demokratlar Birligi" yöne-
ticilerinden felsefeci Janos Kis, "Macaris-
tan'da demokrasinin yerleşmesi Romanya-
daki Macar azınlıgına uygulanan baskıla-
nn kalkmasına bağlıdır" dedi.
Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Komünist
Parti yayın organr Pravda gazetesine verdi-
ği demeçte, "Almanlann birliğe hakkı ol-
duğuna inandıgını, ancak birleşmenin so-
ğuk savaş döneminde gerçekleşmemesioin
iilkesinin suçu olmadıgını" söyledi.
Gorbaçov, iki Almanya'nın birleşmesinin
kendi açılarından da önem taşıdığını belir-
terek "Başka halklar içia bir tehlike teşkil
etmemesini" diledi ve "bu aşamada askeri
ve siyasi dengeyi bozacak kararlann alın-
maması" uyansında buiundu. Ottawa'da
yapılan toplantıda, birleşme konusunda iki
Almanya arasında görüşmeler yapümasının
öngöriildüğüııü hatırlatan Gorbaçov, ancak
Sovyetler Birliği'nin ülkelerden birinin mağ-
dur olmaması için "toplu göriişnıelerden"
yana olduğunu kaydetti. Gorbaçov, bu du-
rumun da altı ülkenin bir araya gelmesinin
ve Polonya'nın da katılmasının gerekliliği-
ni ortaya çıkardığım vurguladı.
Mihail Gorbaçov açıklamasında,
SSCB'nin "tkinci Diinys Savaşı'nın 4 galip
olkesiDden biri olarak Almanya'nın statü-
sünde yapılacak bir değişikliği veto bakkı-
nı kendisinde gördiigünü" de sözlerine ek-
ledi.
SSCB Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gen-
nadi GerasimoT da Filipinler'in baskenti
Manila'yı ziyareti sırasında düzenlediği ba-
sın toplantısırıda iki Almanya'nın birieşmesi
konusunda yapılacak toplantılara Polonya
:
nın da katılmasına taraftar olduğunu söy-
ledi.
Gerasımov, "tki Almanya birleşebilir.
Ancak bu sürec komşu ulkelerin ulusal çı-
karlannı tehdit etmeyecek biçimde olmah-
dır. Sınıriar şimdiki yerinde kalmalıdır" de
di. Sovyet sözcü, birleşik bir Almanya'nın
barışa karşı bir tehdit oluşturmaması gerek-
tiğini söyledi. Gerasimov, ancak öncelikle
Doğu ve Batı Almanyalıların birleşme ko-
nusunda karar sahibi olmalarını diledi.
ÇEKOSLOVAKYA MACARİSTAN D. ALMANYA BULGARISTAN
"En kötüsü -
yozlaşmış bir
moral ortamda
yaşamamız"
Vaclav Havel
Seçim tarihk 8 iıaziran
SİYASET: 2 5 aya yakın bir sûredir
komünist olmayan bir cumhurbaskanı ve
muhaiefetin ağır bastığı bir hükûmet ıle
yönetilen ulke. sıyasal reformun ön sırasına
gectj. Şimdilik Stvil Forum muhalefeti sıkı
bırliğinı koruyor ve Çekoslovakya. demokrasi
tecrûbesı nedenıyte istikrarlı bir şekilde
seçimfere doğru i/ertryor.
EKOMMİ: Dış borçlannm azlığı ve geri
teknoto|i ıle çahşmakla birlikte sağlam sanayi
temeli, bu ûlkeye serbest pıyasa sistemine
başan ile geçme ımkânını veriyor
Devalûasyon ve hûkümetin COMECON'dan
ayrılma isteğı de gûçlü reformcu eğilimi
gosterıyor 1984 yilında kişi başına
dusen gelır ortalamas: 8.300 dolar dolayında idi.
Ülkenin 1985 te ıttıalaü 18.1 rrilyar dolar,
ihracab ise 18 milyar dolardı.
Seçim tarihi: 25 mart
SİYASET: Lberalızme kayan ilk ülkelerden
ancak son iki ayda geriden gelenler bu
ülkeyı geçti Şımdi Macaristan Sosyalist
Partısı adını alan Komünist Partisi,
pariamento seçımlenne kadar ülkeyı
yönetecek. Ancak yeni partilerin sayısının
çokluğu. gelecek gûn!enn cetin geçeceğini
düşündürtüyor.
EK0N0Mİ: Polonya nınkıne benzeyen. ancak
belki bıraz daha sz sıkıntılı bir program
tartışıldı. fakat bu. büyük olasıhMa seçımlere
kadar devreye sokulmayacak Macanstan
beş yıldan beri kapitalist tedbırleri denıyof,
ancak bölgenin kışı başına en yûksek
borçlusu durumunda. Bu yûzden Budapeşte,
kemerlerinı büyük dtçııde sıkmak zorunda
-kalaoir.
"Gûven birkaç
dakikada
yitirUebUir,
ama OMI
kazanmak
yıllar alaUlir"
Hans Modrovv
Seçim tarihi: 18 mart
SİTASET: Demokratik Sosyalizm Partısı
adını alan Komünist Parti ve ona bağlı
Modrovv baskanlığındakı geçici hükûmet.
iktidarda kalmaya çalışıyor. Ancak
basdöndürûcü gelışmeler ve iki Almanya nın
bu yıl sonuna dek birleşmesinin asağı yukarı
kesinleşmesi, iktidar partısının seçımlerde
hemen tûm umutlannı kırmış durumda.
Seçımlen sosyal demokratlann (SPD)
kazanması bekleniyor.
EHONOMİ: Sıkı merkezi planlamaya ve
nıtelîkli işgücü kaybına rağmen, ülke Doğu
Bloku'ndakı en güçlü sanayi temeline sahıp.
Gereklı reformlar ve çöken altyapı, seçimlerı
beklemek zorunda.
Yollar, telefon sebekesi, su kanallan ye ileüşim
çok kötû durumda. Ancak kişı başına düşen
yılfık gelir ortalaması 9 bin dolar dolayında.
Sofyı'da parlameııts dmintfe •rotesto
yosunsı.
Seçim tarihi: Mayıs semı
SİYASET: Atıl Komünist Partisi reformlar ve
serbest seçim vaat etti Seçimlerde
KomtJnist Parti'nin başlıca rakıpleri Çiftçi
Partisi ile Demokratik Güçler Partisi.
EKOMMİ: Reformlar vaat edildi. ancak çok
az sey yapıldı. Yiyecek maddesı sıkıntısı
çekılıyor. Verım dûşûk. Ancak ufukta büyük
bir knz görûnmüyor. Dış borçlan. 10 mılyar
dolar dolayında.
Kişi başına düşen gelin, 1985 yılında
2800 dolar olan Bulgaristan'ın aynı yıl ıthaJat
14 milyar dolar. ihracatı ise 13.7 milyar
dolar olarak gerçekleşmişt.
WASHINGTO
Çekoslovakya Devlet Başkanı Vacia\ Havel, Wasbington'da kendisi için gösteri yapan halkı selamlıyor. (Fotograf: Reuter)
Havel: ABD Gorbi'yi desteklemeli
VVASHINGTON (Ajanslar) — ABD'de
bulunan Çekoslovakya Cumhurbaşkaıu
Vaclav Havel, ABD'den Gorbaçov liderli-
ğindeki reform hareketine destek olunma-
sını istedi. Havel, ABD Kongresi'nde yap-
tığı konuşmada "Ç«koslovak\a'ya yapılacak
en büyiilî >ardım Sovyetler Birtiği'ndcki de-
mokratikleşme hareketine destek olmakör"
dedi. Havel Sovyetler Birligi ne kadar ça-
buk ve banşcı bir yoldan gerçek çogulcu de-
mokrasi ve ekonomik reform yotunda iler-
lerse o kadar iyi olacaktır, yalnızca Çekler
>3 da Slovaklar için degil, bütiin diinya için
iyi olacaktır" seklinde konuştu.
Havel, Kongre'de büyük ilgi gördü ve
uzun süre alkışlandı. Havel'in dinleyicileri
arasında bir zamanlar Çek vatandaşı olan
ünlü tenis oyuncusu Martina Navratilova da
bulunu>ordu. Navratilova'nın konuşma sı-
rasında gözyaşlannı tutamadığı ve sık sık
mendiliyle gözlerini sildiği gözlemlendi.
Havel, ABD'de bir televizyon programın-
da yaptığı konuşmada da SSCB'nin demok-
rasi ve piyasa ekonomisine geçeceğine inan-
dıgını söyledi.
Vaclav Havel, TV'ye demecinde, Sovyet-
ler Birliği'nin değiştiğini, bu ülkede demok-
rasi ile çoğulcu ve serbest piyasa sistemine
geçileceği inancında olduğunu bildirdi ve
"Amerikan askerleri Avnıpa'dan çekiiebi-
lirler, çünkü artık onlann varlıgı için ge-
rek bulunmuyor" diye konuştu.
53 yaşındaki ünlü eski siyasi muhalif ve
oyun yazarı Havel, ülkesinde basının öz-
gür ve demokratik olduğu nıüddetce birle-
şik bir Almanya düşüncesinin kendisini
kaygılandırmadığını kaydetti.
Havel'i Beyaz Saray'da kabul eden Bush,
Çekoslovakya'da demokrasi yolundaki de-
ğişimlerden övgüyle söz ederek "ABD, ül-
kenizin yeniden doğuşunun bir parçası
olacaktır" diye konuştu.
NATO birliklerinin Avrupa'nın güveıı-
lik ve dengesi için önemli bir rol oynama-
ya devam edeceğini kaydeden Bush, "ABD
de hem kendi güvenligimiz hem de Avru-
pa'nın guvenligi için bu bolgedeki güçlü as-
keri varlıgını sürdürecektir" ifadesini kul-
landı.
George Bush, Havel'i, "89 devriminin
kahramanlarından" diye niteleyerek, "si-
7in yaşamınız, bir kişinin ne kadar çok de-
ğişime neden olduğunun örnegidir" dedi.
Başkan Bush, ABD'nin, Çekosiovakya
ile ticari ilişkilerindeki tum kısıtlamalan da
kaldırdığını acıkladı. Bush'un bu kararı so-
nucu, Çekoslovakya'ya "ticarette fazla ka-
yırılan ülke" statüsü verilmesinin önünde-
ki engeller de kalkmış oldu.
ROMANYA
3000
Securitate
subayına
tasfiye
BÜKREŞ (AA) — Romanya'nın idam
edilen devrik diktatörü Nikolay Çavuşesku
tarafından kurulan siyasi polis (Securitate)
üyesi 3 binden fazla subayın emekliye sevk
edildiği bildirildi.
Savunma Bakanı General Victor Stancu-
lescu, dün yaptığı açıklamada, kim olursa
olsun hiç kimse, hiçbir siyasi parti ya da ku-
ruluş hakkında soruşturma ya da takip ya-
pılmadjğını söyledi.
Bakan, bütün dinleme sistemlerinin 22
aralıkta devre dışı bırakıldığıru, tesislerin de
mühürlendiğini belirtti. Ele geçirilen dinle-
me cihazlarının ülkenin telekomünikasyon
sisteminin geliştirilmesi için değerlendirile-
ceği belirtiliyor.
Savunma Bakanı General Stanculescu,
halk ayaklanmasına doğrudan katılan Se-
curitate üyesi yönetici ve subaylann da göz-
altına alındığını ve eylemlerinin önemi doğ-
rultusunda cezalandınlacaklannı söyledi.
Rumen halkı nın en büyük isteği, Securi-
tate üyeierinin cezalandırılması. Halk bu ki-
şilerin, varlıklannı ve faaliyetlerini hâlâ sür-
dürdüğünden endişe ediyor.
Romanya'daki eski yönetim tarafından
kurulan Securitate örgütü aralık ayı sonla-
rında Savunma Bakanlığı'na bağlanmış, da-
ha sonra da lağvedilmişti.
Securitate'nin askeri kanadının 50.000 ki-
şiden oluştuğu ve son derece gelişmiş silah-
larla donatıldığı kaydediliyor.
Öte yandan Romanya'da muhalefetteki
Ulusal Köylü Partisi'nin iki üyesinin 29 ocak
tarihinde iktidardaki l/lusal Kurtuluş Cep-
hesi'ne destek vermek amacıyla yapılan kut-
lama törenleri sırasında dövülerek öldürül-
dükleri bildirildi.
Ulusal Köylü Partisi lideri Corneliu Co-
posu, bugun yaptığı açıklamada 29 ocak ta-
rihinde Bacau kentinjle Toader Vataselu ve
Vasile Vergescu adlı iki parti Üyesinin yeni
kurulan partilerinin afişlerini astıklan sıra-
da saldırıya uğradıklannı ve dillerinin ke-
sildiğini söyledi.
BERLİN DUVARININ DOGU YAKASINDAN NOTLAR
Gizli polis çökerken Berlin'in gri yüzüŞAHİN ALPAY
BERLİN — "Bundan yalnızca üç ay ön-
ce Almanya'nın birieşmesi talebini ortaya
attığımız zaman, insanlar bayal kurduğu-
muzu, bo>le bir şeyin belki 10 yıl sonra soz
konusu olabileceğini söylemişlerdi. Şimdi
neredeyse seçımlere gerek kalmadan birleş-
me gerçekleşecek mi diye soruyoruz kendi
kendimize..." Almanya'nın hızla birleşme-
ye doğru gidişini, Doğu Berlin'de görüştü-
ğümüz Doğu Almanya'nın yeni politikacı-
larından biri böyle ifade ediyordu.
Dışandan bakanlar bir yana, Almanla-
nn kendilerini dahi şaşırtan bu gidişle iki
Almanya, normal olarak en son gerçekleş-
mesi beklenecek para birliğini ilk önce ger-
çekleştirerek birleşmenin temelini, belki 18
mart seçimlerini dahi beklemeden atacak.
tki toplumun "dokulan" yavaş yavaş bir-
birierine intibak için ilk adımları atmaya
başladılar bile. 11 şubat pazar günü tanık
olduğum bir ziyarel, iki toplum arasında
bağlann nasıl dokunmaya başladığının çok
ilginç bir örneğiydi. O gün, Batı Berlin'in
Schöneberg ilçesi Sosyal Demokrat Parti
örgütü, Doğu Berlin'in çok yakın zaman-
lara kadar devlet ve polis büyüklerinin otur-
duğu bir kesimi olan Weissensee ilçesinin
yeni kurulan Sosyal Demokrat Parti örgü-
tune bir ziyarette buiundu.
Weissensee'ye bir
ziyaret
Schöneberg ilçesi belediye başkanırun yanı
sıra Batı Berlin parlamentosunun iki üye-
sinin ve ilçedeki aktif parti üyeierinin ka-
tıldığı ziyaretin amacı, kardeş ilçe kabul edi-
len Weissensee'deki SPD'lilerle ilişki kur-
mak; calışma koşullarını ve ihtiyaçlannı öğ-
renmekti. İlçe yoneticilerinin izniyle, SPD
üyesi ve Alman yurttaşı bir Türk dostla bir-
likte gruba ben de dahil oldum. SPD'ye çok
kısa bir süre once tahsis edilen dairede ve-
riJen bir 'brifing'in ardından bir otobüse bi-
nerek bütün ilçeyi dolaştık ve yol boyunca
evsahiplerimiz Weissensee örgütü yönetici-
lerinden iiçede dünün ve bugünün koşullan
hakkında ayrıntılı bilgi aldık.
Yalnızca Unter den Linden bulvannı ve
sonundaki Alexanderplatz'ı görenler, Do-
ğu Berlin'i görduk sanmasınlar. On iki yıl
once Doğu Berlin'e ilk gidişimde yalnızca
kenrin '"vitrini" denebilecek bu çevrelerde
dolaşmış; şinıdi "Stalinisl" olarak adlaıı-
dırılan mimari anlayışıyla yapılmış koca ko-
ca ve olağanüstü çirkin binalarla 1920'lerin
"masalsı" Alexanderplatzı'nın nasıl acına-
cak bir hale getirildiğini duşünmüştum.
Doğu Berlin'in bu gidişimde görmek fır-
satını bulabildiğim geri kalan kesimlerinin
çok daha acıklı bir durumda olduğunu söy-
leyebilirim. Weissensee'deki ev sahipleri-
miz, aeıkçası bir "izbe" durumundaki il-
çelerini gezdirirken. binaların yüzde dok-
san dolayında bir bolümüne Ikinci Dünya
Savaşı'nın sonundan bu yana el sürülme-
diğini; onarım gören ya da 1960'larda inşa
edilen "Stalinisl" tarzdaki az sayıda bina-
nın çoğunun komünist parti, hükümet ve
gizli polis örgütü mensuplarına tahsis edil-
miş olduğunu anlattılar. llçenin yıkık dö-
küt binaları ve lerk edilmiş hissini veren ıs-
sız sokaklarıru dolaşırken kişi başına dü-
şen milli gelirin 9000 ABD Doları dolayın-
da olduğu iddia edilen, komünist ulkelerin
bu en zengininin bu en zengin kentinde ya-
şamın ne kadar "gri" ne kadar iç karartıcı
olduğunu dü^ünüyordum. Bu hayaiet ken-
tin, birleşmeden sonra ne hummalı bir imar
ve inşa faaliyetine sahne olabileceğini gö-
rür gibiydim. Hiç kuşku yok ki uzak olma-
yan bir gelecekte buralarda çok iş olanağı
açılacak. Bu pek çoklarına, belki birçok
Türke de yarayacak.
Stasi'nin merkezinde
İlçenin 540 odalı en büyük binası olan
gizli polis örgütü Stasi'ye ait binanın önü-
ne geldiğimizde evsahiplerimiz, şimdi mü-
hurlenmiş olan bu binada tanksavarlar da-
hil çeşitli modern silahlarla dolu sekiz de-
ponun ortaya çıkarıldığım; binada bulunan
sılahların tam bir envanterinin henüz ya-
pılamadığını söylediler.
Stasi merkezinin hemen yakınındaki, ör-
gütün üst yetkılilerine tahsis edilen, Doğu
Berlin ölçüleriyle "Inks" villaları ve üze-
rinde "En önemli görevimU hatasız iş
yapmaktır" >azan Stasi'ye ait haberleşme
istasyonunun bulunduğu binayı gösterdiler.
Evsahiplerimizin anlattıklanna gore Doğu
Almanya'da sıradan bir işçi veya memur
ayda ortalama 1000 Doğu Markı kazanır-
ken, Stasi mensuplanmn aylıkları 7000
marka kadar yukseliyordu. Stasi mensup-
lannın aylıklarını ödemekle görevli dzel
banka subesinde yalnızca Stasi mensupla-
rı çalışıyordu. Ev sahiplerimiz, eski rejim
altında Stasi hesabına çalışanlann şimdi bu
işi "mecbur kaıdıfciarı için yaptıklannı"
söylemelerine karşın, gerçekte Stasi ile iş-
birliği yapanlara ayda 300 mark dolayın-
da ek ücret ödenmesinin bunda büyük ro-
lu olduğunu söylediler. Stasi'nin ideolojik
yönlendirme amacıyla özelükle okullarda,
öğretmenler arasında çok sayıda elemana
sahip olduğunu anlattılar.
İlçedeki başka bir ilginç bina, tüm ikti-
sadi girişimlerin devlete ait olduğu Doğu
Almanya'da, Sovyetler BirliğTnden ithal et-
tiği demir cevherini Batı ülkelerine ihraç et-
mek suretivle büyük paralar kazanan Wisc-
hnewski adlı Doğu Alman yurttaşına ait,
Batı Berlin'den buraya nakledilmiş olduğu
hissini veren, pırıl pırıl şirket merkeziydi.
Ev sahiplerimiz, Wischnewski'nin "sırn"
nın, Erich Honecker dahil, komünist re-
jim kodamanlarına verdiği yuklü komis-
yonlarda yattığını anlattılar. Aktardıklarma
göre, Mannesmann, Krupp gibi buyük Batı
Alman firmalan Doğu Almanya'yla yap-
tıkları işler için kazançlarından politbüro
üyelerine yılda 30 milyon DM'yi bulan "ko-
misyon'Mar veriyordu.
NVeissensee'de bir sonraki durağımız,
tum Avrupa kıtasının en büyük Yahudi me-
zarlığı oldu. Demokratik Almanya Cum-
huriyeti'nin kuruluşundan sonra Doğu Ber-
iın'in birkaç bin dolayında olan Yahudi nü-
fusu, ABD ve lsrail'e göçler sonucunda
şimdi 800 dolayına inmişti. Ama cemaat,
eskiden Sos>alist Birlik Partisi, birkaç ay-
dır da Demokratik Sosyalizm Partisi adını
taşıyan komünist partisine yakınlarda bir
başkan (Gregor Gysy> verdiği gibi, mezar-
lığı bütün maddı olanaksızhklara, sonun-
cusu kısa zaman ör.ce vuku bulan anti-
semitik saldınlara karşın "vaşatma" vnu-
cadelesini de sürdüruyordu. (Yahudi düş-
manları daha birkaç hafta önce VVeissen-
see'nin öteki, küçük Yahudi mezarlığında
kabir taşlarını yıkmış, yangın çıkar-
mışlardı.)
Yıllardır bakımsız kalmış ve tahta payan-
dalarla ayakta tutulmaya çahşılan siyah ve
kızıl granitten yapılma görkemli kabirler,
1930'larda Berlin'in Yahudi cemaatinin
zenginliğine tanıklık ediyordu. Mezarlığı
gezerken Nazilerin anti-semitizmi ne buyük
bir kolaylıkla kışkırtabilmiş olduklarını dü-
şünüyordum.
Elli yıl öncesine dönüş
Ev sahiplerimiz öğlen >emeğini yiyeceği-
miz lokamaya ulaştığımızı sö>lediklerinde,
gözlerimiz in cin top oynavan sokakta, yan
yana sıralanmış kapı ve pencereleri ortülü
metıuk binalardan hangisinin gideceğimiz
iokanta olabileceğini uzun süre araştırdı.
Sonunda, zili çalınınca açılan bir kapı ve
pencere kepenklerinin ardındaki, tümüyle
1940lardan kalma eşvalarla \e tümü\le
1940'lar dekorundaki, devlet lokantasına
girdik. Günler öncesinden yer ayrıidığı için
bizı beklemekte oldukları anlaşılan İokan-
ta personeli derhal faaliyete geçerek masa-
ları donattı.
Doğrusu, yapılan ikram "Doğu">a geçer-
ken şanına atışlıracak bir >eyleral: ı'ırayi-
yecek bulamayabilirsin. bulduğunu da yiye-
meyebilirsin" şeklındcki uyanları haklı çı-
karacak nitelikte değildi. Ama VVeıssense-
e'nin en iyi lokantalarından biri olduğuna
kuşku olmaj an, buradaki çoğu yer gibi do^
ğalgaz sobasıyla ısıtılan bu lokantanın or-
tamında Doğu Berlin'in uyandırdığı "elli
yıl öncesinde vaşıyormuş gibi olmak" his-
sinin doruğa ulaştığını itiraf etmeliyim.
Oğleden sonraki gezimizin en ilginç göz-
lemi, ormanın içindeki biri parti ve hükü-
met yetkilileri, öteki Stasi görevlileri için
özel olarak inşa edilmiş iki yeni hastane iie
daha ötede, sıradan yurttaşlara aynlan has-
tane arasındaki büyük "kalite farkı" oldu.
Bu gözlem demokratik devrime yenik düş-
mesi öncesinde "Demokralik" Almanya'-
nın "üç sınıflı" (parti ve devlet görevlileri
/ gizli polis mensupları / sıradan insanlar)
bir toplum olduğuna ilişkin düşüncemi doğ-
rular nitelikteydi.
Ev sahiplerimiz bizlerc Weissensee'de ya-
şayan yabancıların oturduklan yerleri de
gösterdiler: Üzerinde en ufak bir işaret ve-
ya yazının bulunmadığı bir kışlada bulunan
Sovyet askerleri ve kendilerine aynlan 5'er
metrekarelik "bannaklarda" yaşayan Vi-
etnamlı ve Kübalı "misafir işciler".
Anlatılanlara gore "misafir" işçilerle
Doğu Alman işçiler arasındaki ilişkiler pek
ivi değüdi. Geçen haftalarda yabancı işçi-
ler aleyhine düzenlenen bir gösteri sonra-
sında yedi kişi ırkçılık suçlamasıyla tutuk-
lanmıştı. Anlatılanlara bakılırsa,
"Demokralik" Almanya'da yabancılarla
yerliler arasındaki ilişkiler Federal Almanya
ile ölçülemevecek kadar kötüydü. Yaban-
cı işçiler Doğu Almanya'nın "dordüncü
sınıf" insanlarıydı.