28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/5 Güzel'den özeleştiri • ANKARA (UBA) — Anavatan Partisi Genel Başkan adaylanndan Hasan Celal Güzel, hükümetin Zonguldak maden işçilerine karşı lüzumundan fazla sert davrandığını belirterek hükümetin yuhalanma pahasına da olsa Zonguldak'a gitmesini istedi. Güzel, genel grev nedeniyle olağanüstü hal ilan edilmesinin yanlış olduğunu söyledı. Hasan Celal Güzel maden işçilerinin direnişi ve genel grev konusunda göriişlerini açıklarken Türkiye'de olağanüstü hal ilan edilmesine gerek olmadığını bildirdi. Güzel, "Türkiye son yıllarda hep sıkıyönetim aitında oldu. Biz ANAP iktidarı olarak bunu büyük ölçüde kaldırdık ve bununla haklı olarak övündük. Ancak Güneydoğu'daki bazı olaylar nedeniyle olağanüstü hal ilan ettik. Bu bence son derece yanlış olmuştur. O aynca tartışılabilir" dedi. TBM]Vrye girecegim' • ANKARA (ANKA) — Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın eşi Semra Özal, ilk genel seçimlerde milletvekili olarak TBMM'ye girmek istediğini ve beraberinde 50 kadının meclise girmesi gerektiğini belirtti. Semra özal siyasette gelmek istediği noktayı, çahşmalannı ve ANAP'a bakış açısını "Genç Kalemler" dergisine anlattı. Semra özal, hanımların da Meclis Başkanı olması gerektiğini vurgulayarak, valilik görevine getirilecek kadınlara özellikle turistik yörelerde görev verilmesinin doğnı olacağını söyledi. Semra özal şu anda ANAP genel başkanlığına aday olmadığını ancak bunun ileride de olmayacağı anlamına gelmediğinin üstünü ısrarla çizerek şunlan söyledi: "Anavatan Partisi'nin kunıluşunu biz îurgut Bey'le birlikte yapük. Partiye hizmeti olan Turgut Bey'den sonra ikinci insanım. Ama şu anda sadece delegeyim. Kongrede de delege olacağım. Mesela bir genel seçimde muhakkak meclise girmek istiyorum. Eğer millet seçerse milletvekili olarak görevimi yapmak istiyorum. Bir grup hanımla beraber meclise girmek istiyorum." Erken seçim zorlaması • ANKARA (UBA) — DYP Niğde Mületvekili Mahmut Öztürk, iktidan erken seçime zorlayacak her türlü yolu deneyeceklerini belirterek, "Bunun için sine-i millet gerekiyorsa mutlaka dönülecektir. Sine- i millet işi yatmadı. Sine-i millet bizim için berat'tır. Yani günahlardan arınmadır. Seçim ise berat gecesidir!' DYP Niğde Milletvekili Mahmut öztürk, sine-i millet konusunda görüşlerini açıklarken, milletvekillerinin milletin sinesinden geldiğini belirterek şunlan söyledi: "Milletimize niye dönmeyelim? Er veya geç gidilecektir. Ben bu Meclis'in 5 seneyi tamamlayacağına ihtimal vermiyorum. 91 yılı içerisinde mutlaka seçim olacaktır. \apılacak işlerim var • ANKARA (UBA) — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit aktif politikada yapacağı işlerin henüz bitmediğini belirterek yasalar aday olmasını mümkün hale getirse bile cumhurbaşkanhğına aday olmayacağını açıkladı. Haftalık Tempo dergisine çeşitli konularda değerlendirmeler yapan Ecevit, 1991 yılına Türkiye'nin nasıl girdiğini anlatırken "Rahmetli Ismet Inönü 6O'lı yılların başlarında ünlü Johnson mektubunda, 'Üzerine yeni bir dünya kurulur biz de o dünyada yerimizi alırız' demişti. Şimdi ister istemez o aşamaya gelmiş durumdayız" dedi. Demirel Seçime gitmeyelim diye ülkeyi savaşa götürebilirler Muhalefette savaş endîşesiDYP lideri Süleyman Demirel, iktidarı ülkenin her kesim ve köşesindeki sorunlardan kaçmak için savaş peşinde olmakla suçladı. Demirel, Özal'ın toplumsal uzlaşmanın baş engeli olduğunu söyledi. ANKARA de olmakla suçladı. Demirel, "Seçime gitmeyelim diye ülkeyi savaşa dahi götürebDirler" dedi. Süleyman Demirel, Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın da ülke- (Cumhuriyet Biirosu) — DYP Genel T $ Başkanı Süley- man Demirel, iktidan ülkenin her kesim ve köşesindeki sorun- lardan kaçmak için savaş peşin- deki her türlü toplumsal uzlaş- manın baş engeli olduğunu söy- ledi. Demirel, Özal'ın işçi eylem- leri ve grevler karşısında önerdi- ği 'toplumsal uzlaşma formülü- ne "Eğer toplumsal anlaşma is- tiyorsa evvela kendisi Çankaya- dan insin" yanıtını verdi. DYP lideri dün Nükleer Sava- şa Karşı Hekimler Derneği ve Ankara Tabip Odası yöneticile- ri ile görüştü. Dernek Başkanı Prof. Leziz Onaran, Körfez krizi ile ilgili gelişmeler karşısında 17 kuruluşla bir "Savaşa hayır platfonnu" oluşturduklannı bil- direrek, Demirel'den bu çalış- malara katkı istedi. Prof. Ona- ran, "Her zaman söylenen milli birlik ve beraberliğin böyle bir günde ve böyle bir konnda sağ- lanması-gerekir" diye konuştu. öteki dernek ve oda yöneticile- ri de savaşa hayır kapsamında- ki çahşmalannı anlatarak Demi- rel'i bunlara davet ettiler. Demirel, kendisinin de savaş konusunda aynı kaygıları taşıdı- ğını belirterek, 1991'e 1990'a ol- duğu gibi rahat ve umutla giril- mediğini söyledi. Türkiye'nin Körfez krizinde Irak ile dünya- nın karşı karşıya olduğunu umı- tup olayı Irak ile kendi arasın- Hikmet Çetin: Özal maceracı SHP Genel Sekreteri Çetin, gerek Cumhurbaşkanı gerekse hükümetin Türkiye'yi Körfez'de bir sıcak savaşa sokma sorumluluğunu alamayacaklarını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel . Sekreteri Hikmet Çetin, Cumhurbaşkanı Tu/gut Özal'ın Körfez krizinde ma- ceracı bir politika izlediği- ni belirterek "Bu politika ile Türkiye başkalannın çıkan için bir savaşa süreklenıne noktasına gelmiştir" dedi. Çe- tin, gerek Cumhurbaşkanı Özal'ın gerek- se hükümetin Türkiye'yi Körfez'de olası bir sıcak savaşa sokma sorumluluğunu alama- yacaklarını söyledi. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin dün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin 1991 yılı- na ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yoğunlaşıp ağırlaşan sorunlarla girdiğini söyledi. Türkiye'nin savaş yıllarında bile böylesine "sürekli ve yüksek enflasyon dönemi" yaşamadığını belirten Çetin, ye- ni bütçe ile memura kaşıkla verilenin kep- çe ile alınmaya başladığını kaydetti. lşsiz- liğin sürekli olarak arttığına, >r atırımlann duraklama içine girdiğine işaret eden Çe- tin, dış ödemeler dengesindeki bozulma- nm da bunaluna dönuştüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Özal ile hükümetin tu- tumunun Türkiye'deki çalışma banşını bozduğunu bildiren Çetin şöyle konuştu: "Yıllardır açlığa mahkûm ettiği işçilerin hak arayışına kulak vermeyen hukümet, is- teyerek, lahrik ederek işçileri greve zorla- mıştır. Zonguldak'daki maden işçileri ile başlayan grev çığ gibi artarak devam et- mektedir. Hukümet işçilerin haklı istem- lerini dikkate alarak grevlere çözüm getir- melidir. Bunun gerçekleşebilmesi için Cumhurbaşkanı olduktan sonra da parti başkanlığını bırakmak istemeyen Özal, hiç defilse MESS Başkanı gibi davrenmaktan vazgeçsin. SHP, işcilerie dayanışmasını tüm giicüyle ve sonımluluğu ile sürdürmeye de- vam edecektir." Türkiye'nin 1991 yıhna önemü bir yöne- tim bunalımı ile girdiğini bildiren Çetin, "Cumhurbaşkanı her giin yasa dinlemez, anayasa dinlemez tutumuyla tek adam ol- ma yönündeki çabalannı artnrarak sürdiir- mektedir. Bu tutumuyla sayın Özal tum de- mokratik kunımlan, gelenekleri ve kural- lan tahrip etmiştir" dedi. Tüm halkın saygı duymak istediği Cumhurbaşkanlığı maka- mımn "bugün âdeta boş olduğunu" da kaydeden Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: AKBULUT'LV ANAP'IN BİR YILI "Bulunduğu makamın gereğini yerine getinneyen ve makama gerekli saygılı gös- termeyen Sayın Özal'a halkımız da saygı göstermetne hakkını kendinde bulmakta- dır. ANAP iktidan döneminde ülkenin te- mel ekonomik, toplumsal ve siyasal sorun- lan böylesine ağırlaşırken iilke bir savaş tehlikesiyle karşı karşıya getirilmiştir. Sa- yın Özal'ın maceraya açık politikasıyla Türkiye başkalannın çıkan için bir savaşa sürüklenme noktasına gelmiştir. SHP ola- rak Özal'ın bu hevesini ve savaşı engelle- mek için halkımızla birlikte tüm gücümüz- le karşı koymaya devam edeceğiz." Çetin Cumhurbaşkanı Özal ve hükümeti "sağduyulu" olmaya çağırdı. 5 Ocak'ta ls- kenderun'da savaşa karşı barış mitingi ya- pacaklarını anımsattı. Çetin, "Demokrasilerde bunalunlan aş- manın yolunun halka inmek. halka sormak yani seçim yapmak olduğunu" sözlerine ekledi. Çetin, bir gazetecinin "sefcrberiik Uanı" konusundaki sorusunu yanıtlarken de ge- rek Cumhurbaşkanı Özal'ın gerekse hükü- metin Türkiye'yi Körfez'de bir sıcak sava- şa sokmanın sorumluluğunu alamayacak- lanna inandığını söyledi. Çetin, "Halkımız savaşa karşı tepki içindedir. Birtakım se- naryolarla Türkiye'yi savaşın eşiğine götür- mek, olağanüstü hal ilan etmek halkımı- zın yaranna degildir" dedi. 4 bakanı istifa ettiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — 1990 yılı, Türk siyasi sahnesine, gelmiş geçmiş, "en sessiz, en sabırlı, en sakin, en tepkisiz, en uysal, en uyumlu başbakanım" çıkardı. Akbulut özal'ın cumhurbaşkanı seçilme- siyle boşalan başbakanlık koltu- ğuna oturmamn yarattığı şok- tan çıkmak için yılın sonuna doğnı bazı kıpırtılar gösterebil- di. Ancak yine de Özal'ın yanın- da kendisiyle bütünleşen özellik- lerini "korumayı" başarabildi. Özal'ın isteği üzerine olağa- nüstü bir kongre ile ANAP'ıh Genel Başkanı, Türkiye'nin de Başbakanı olan Akbulut'un bir yılı aşkın görev süresince bütün gayreti ANAP içerisinde "taban oluştnnnaya yönelik oldu". Yaz aylarında yapılan yerel se- çim sonuçlarına dayanarak iki kez hükümette değişiklik yap- mayı denedi ama önerileri Özal'dan geri döndü. Hüküme- tini kendi istediği gibi kurama- yan ve değiştiremeyen Akbulut, dört bakanımn istifasını da ön- leyemedi. Hükümette ilk çatlak, sonra- dan genel başkan adayı olan Mesut Yılmaz'ın Dışişleri Ba- kanlığYndan istifası ile oldu. Yılmaz özal'uı özellikle dış po- litikadaki müdahalelerine tepki- sini Akbulut'a istifa mektubu- nu sunarak gösterdi. Boşalan dışişleri bakanlığı koltuğunu özal'ın başbakan yardımcıhğı- nı bir süre yürüten Ali Bozer doldurdu. Boşalan başbakan yardımcı- lığına o günden bu yana atama yapılmadı. Akbulut'un başba- kan yardımcılığrna atama yapa- mamasmda parti içindeki hassas dengeler ile Özal'ın onayını ala- bilecek bir isim bulamaması et- kili oldu. 3 Haziran ve 9 ağustos yerel seçimlerinde ANAP'ın oylann- daki kıpırdanma Akbulut 'u "liderlik" görünümü sejgileme çabasına yöneltti. Haziran ayı başlarında ANAP grubunun ıs- ran üzerine ilk Bakanlar Kuru- lu ve parti yönetiminde değişik- lik önerisini hazırladı ve bu dü- şüncesini Özal'a açtı. Cumhur- başkanı Özal karşı çıkınca, Ak- bulut sustu. 2 ağustos günü başlayan Kör- fez krizi, Akbulut'un belediye seçimleriyle kazandığı prestiji- nin tamamını elinden alıverdi. Özal Bakanlar Kurulu dahil ol- mak üzere devlet mekanizmala- nnın tamamını kendine bağım- lı çalışır duruma getirdi. Özal'ın Körfez politikasının sonuçları iki bakanın daha ba- şında patladı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer Özal - Bush buluşma- sında Amerikalı meslektaşının aksine görüşmenin yapıldığı Be- yaz Saray'ın koridorlarında bekletilmişti. Irak petrol boru hattının kapatılması kararı Bo- zer'den saklanıp Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Bo- zer'in Paris'te bir toplantıda uyurken çekilen resimleri de bu- tün bu olumsuzluklara eklenin- ce Dışişleri Bakanı istifa yolu- Akbulut 1990 yılını ANAP'ta 'taban arayışı' içinde geçırdi. Hukümet değişikliği önerisi iki kez geri çevrilen Akbulut hükümetinden 4 bakan istifa etti ve Akbulut'un sabrı yıl sonunda taştı: "Ben bunları yutacak adam mıyım?" AKBULUT — ¥U sonuna doğru tepkileri sertleşti. da görmesinin yanlış olduğunu anlatan Demirel, Irak'ın kulla- nacağı silahlarla ilgili tehditleri- nin ürkutucü olduğunu bildirdi. Demirel, Israil, Pirinçlik Üssü ve Körfez'deki askeri güçlerde nük- leer silah bulunduğunu anımsa- tan dernek yöneticilerine, "Ame- rika burada da Vietnam'daki gi- bi bir duruma düşmemek için elindeki en güçlü silah neyse onu kullanacaktır" dedi. Angaje oldular Türkiye'yi yönetenlerin sava- şa angaje olduklarını, DYP'nin de savaşa karşı çıktığını ve 5 ocakta bu amaçla bir panel du- zenlediğini anlatan Demirel, bu konuda halka da gideceklerini, mitingler düzenleyeceklerini bil- dirdi. Demirel, önumüzdeki günlerde ülke çapında olağanüs- tü hal ilan edilirse şaşılmaması gerektiğini de söyledi. Demirel, daha sonra gazeteci- lerin çeşitli sorulannı yanıtladı. Demirel, olağanüstü hal Uanı ile ilgili bir soru üzerine şöyle ko- nuştu: "Böyle bir dunımun olmama- sı için gayret sarf ederiz. Bizim bütün gay retimiz Türkiye'nin sa- vaşa bulaşmaması için. Ama Türkiye bizim gayretlerimize rağmen savaşa bulaşırsa tabii ki onun icabını yapmaktan başka çaresi olmaz. Enterasan şeyler Bize göre olağanüstü hali ge- rektirecek bir durum yok. Ama ülkeyi yönetenler ülkeyi savaşa götüreceklerse kendilerine göre bir gerekçeyle Meclisin onüne geleceklerdir. O zaman lazım ge- leni söyleriz. Bütün bu sonınlar mevcut siynsi yönetimin halka rağmen olmasındandır. Yapa- cakları işlerin de halka rağmen olmasından endişe duyuyonız." Demirel, Türkiye'nin savaşa girmesini engelleyecek bir şey olup olmadığını soran gazeteci- lere de şu yanıtı verdi: "Savaşa bulaşmamak yone- tenlere bağlıdır. Tabii halkın göstereceği tepkiye de. Türkiye 1 de enteresan şeyler oluyor. Türkiye tepeden tırnağa greyler- le, halkın dertleriyle dolu. Ülke- nin her köşesinde, her kesimin- de bunalım vardır. Belki bunun için ülkeyi yönetenler bir savaş peşinde olabilirler. Aslında sa- vaşa gitmek, seçime gitmekten daha kolay. Ama bunlann seçi- me gitmekten ödleri kopujor. Seçime gitmeyelim diye ülkeyi savaşa dahi göturebilirler." Toplumsal uzlaşma Demirel, Özal'ın Bursa'da yaptığı toplumsal uzlaşma çağ- nsmı ise şöyle değerlendirdi: "Kendisi Türkiye'de yapüabi- lecek her türlü uzlaşmanın baş engelidir. Kendisi halkın yüzde 80'ine rağmen Çankaya'da otur- maya devam ettigi sürece kim ki- minle, neyi anlaşacak. Eğer top- lumsal anlaşma istiyorsa evvela oradan insin. Sonra halkın nza- sına dayanan birisi çıksın ora- ya." CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR nu seçti. Körfez kriziyle birlikte Akbu- lut'un başını ağrıtan bir diğer konu, parti delege seçimleri ol- du. Mesut Yılmaz'ın çevresinde toplanan liberaller, baştan beri Akbulut'a destek olan muhafa- zakârlarla delege seçimlerinde kapışırlarken diğer genel başkan adayı Hasan Celal Güzel, bütün gücünü delege avına yöneltti. ANAP'taki kapışmanın odağı yine Akbulut oldu. Parti için Akbulut'un yerine yeni bir lider arayışı çabalan hızlandı. Akbulut'un partide büyük tepkiler alan teşkilat başkanı Orhan Demirtaş'ı bir türlü de- ğiştirememesi eleştiri aldı. De- mirtaş'ın Özal'dan güç alarak direnmesi, Körfez krizinin en sı- cak günlerinde Milli Savunma Bakanı Safa Giray'ı çileden çı- kardı ve istifasımn görünen ge- rekçesini oluşturdu. Böylece ANAP'ın kuruluşundan bu ya- na en uzun bakanhk yapan Gi- ray da kabine dışmda kaldı. Ye- rine muhafazakârlann genel başkan adayı Hüsnü Doğan'ın atanması ANAP içindeki eği- limler arası kavgayı kopma nok- tasına getirdi. Liberal Giray'ı Mesut Yılmaz yanlısı diğer ba- kanların da izlemesi olasılığı Yılmaz'a cumhurbaşkanının Köşk'teki telkinleriyle önle- nebildi. Akbulut, başbakanlığa geldi- ği günden itibaren gazetecilerin ısrarlarına rağmen bir yıl süre- since Ankara'da hiç basın top- lantısı yapmadı. Körfez krizin- de Türkiye'nin tavrı, bakanla- rın istifalan, genelkurmay baş- kanının istifasından sonraki spekülasyonlar ve önemli eko- nomik kararlar, grevler ve terör olaylanna karşı tavır hep Çan- kaya Köşkü'nden geldi. Akbu- lut'a düşen ise bunlara ya onay vermek ya da susup kabullen- mek oldu. Bu suskunluk sırasın- da kendisinden habersiz alınan kararlar konusunda zaman za- man özal ile görüş ayrılıkları- na düştü. Körfez'e asker gönde- rilmesi, Türkiye'ye yabancı as- keri kuvvet çağrılması hükümeti ciddi bir krizin eşiğine getirirken Akbulut'a zaman zaman zor günler yaşattı. Akbulut, Köşk'ün müdahale- leri tırmanınca bazı bakanlar ile milletvekillerine Başbakanlık Konutu'nda Özal'ın kulağına gideceğini bile bile şöyle konuştu: "Ben bunlan yutacak adam mıyım?" "Ben yapacağımı bilirim ama memleketi ve partiyi düşünü- yorum". "Adam beni adayacak gidip onunla görüşecek. Bacaklannı kırarlar". ANAP'TA KUTSAL İTTİFAK Işın Çelebfye tavır İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) — ANAP'ta ocak ayı içinde ya- pılacak Konak ve Buca ilçe kongreleri öncesinde yoğun ku- lisler yaşanmaya başladı. İzmir politikasına "ağırlığı koyan" Devlet Bakanı Işın Çe- lebi'ye karşı bazı liberaller ile muhafazakârlar ortak tavır koy- dular. Çelebi bunu "kutsal ittifak" olarak nitelendirirken bu tür ittifakların partiye yarar getirmediğinin görüldüğünü söyledi. En büyük ilçe olan Ko- nak'ta ANAP kongresi 13 ocak günü Buca ilçe kongresi de 19 J ocak günü yapılacak. Bu kongre öncesinde parti içinde ilginç ittifaklar yaşanma- ya başladı. Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin desteklediği Konak İlçe Başkanı Fevzi Kahraman'ı yıpratmak için bazı liberaller ile muhafazakârlar bir araya gejdi- ler. Bu ekip Konak'ta Ferdi Öz- tepe"yi aday açıklama karan al- dı. tl başkanı adayı olması bek- lenen Fevzi Kahraman ise henüz hangi adayı desteklediğini açık- lamadı. Kahraman'm, "Akbulut gibi bir aday istiyorum" sözleri de tepkilere yol açtı. ir Baştan Oteki Başa ANKARA — Yeni yılın ilk 15 gününü her çevre kendi ba- kış açısına göre önemsiyor. Sağdan sola siyasal merkez- ler gelecek konusundaki görüşlerini zaman zaman açıklı- yorlar. Kuşkusuz ANAP grubu dışında. Yurt düzeyindeki iktidar- sızlığı Meclis'te simgeleyenler, "Nasılsa yukarıda bir şey- ler pişer, sonra bize de düşer" mantığına sarılmış, ipin ucu- nu bırakıvermişler. Başbakanı Abant'ta, bakanları şurada burada, sorunlar- dan alın akıyla çıkan insanlara özgü gönül rahatlığıyla yıl- başına hazırlanıyorlar. Sağduyu egemen olmazsa, yılın ilk günleri güldürmece dergilerine malzeme taşıyacak kimi olayları kamuoyu izle- yebilir. Hükümetin, 3 ocak işçi eyiemini yasadışı ilan etmesinden sonra; Türk-İş'e DGM'den bir yazı gelmiş, dün sabah Şev- ket Yılmaz anlatıyordu: DGM, "işçinin 3 ocakta işe gitme- mesi ile ilgili 'kararın' tam metnini istiyor." Ne kararı, hangi kararın yazılı metni? Şevket Yılmaz eği- limini açıklamış, 3 ocakta evden çıkmayacağını söylemiş- se, Türk-İş'e bağlı sendika başkanlarıyla Yılmaz'ın konuş- tuğu yerde hazır bulunan 1000 işçi temsilcisi de o gün din- lenmeye karar vermişse, yasaya aykırı hareket bunun ne- resinde? DGM gibi ünlü bir mahkeme, elbet gerçeği arayacak. Ya- zılı karar olmadığına göre DGM önünde uzun kuyruklar olu- şacak demektir. Yılmaz başta, 1000 işçinin tekerteker ifa- delerini alarak 3 ocak genel grev midir, yoksa değil midir sorusuna -herhalde- kesin yanıt bulacak! Oysa hükümetin açıkladığı yevmiye kesmekten işten kovmaya değin uzanan önlemler iş- çiyi daha bilemiş. Sendika liderleri söylüyor. Doğrulayı- cı bilgiler taa Zon- guldak'tan gazete sütunlarına yansı- yor. Maden-İş Sen- dika Başkanı yılba- şı günü grevdeki İ000 işçiyle Abant'a gidip Akbu- lut'un ikram edece- ği viskiyi içecekleri- ni söytüyor. İşçi hak ararken bu denli rahat ve uygar. Hukümet ise sinirli ve işçinin gözünü nasıl çıkaracağım derdine düşmüş. Yeni yılın ilk yedi günü gündem belli. 3 ocakta işçi çalışmı- yor. 4 ocakta madencilerin başkente yürüyüşü. Ama hukü- met için aynı gün yüz binlerin ayağa kalkmasından daha önemli, yarı ulusal büyük bir sorun daha çözüme kavuşa- cak: Güneş Taner'in istifası! Siyasal çevrelerde ocak ayının ikinci yedi günüyle ilgili önemli kaygılar gözleniyor. Genel seferberlik talimleri, ka- rartmalı geceler, askere çağrılan havacılar, karacılar... Mil- li Güvenlik Kurulu'nda uzun uzadıya müzakereler, bir ba- kanın dün de açık seçik ifade ettiği gibi "Bakanlar Kurulu'- nun bilmediği, ama varlığından söz edilen 30 kasım karar- larını uygulamaya alan" çalışmalar... Yaygınlaşan işçi hareketleriyle Irak savaşını birleştirme olasılığına dayanarak, hukümet bütün Türkiye'de oteğanüs- tü hal ilanına gidebifir mi? Hemen her çevrede soruluyor. Sadece deneyimli değil, üstelik olayları çok yakından ve kaynağına inerek izleyen politikacılar soruyu, "Evet, Türki- ye genelinde olağanüstü hale gidebilirier" diye yanıtlıyor- lar. Savaş hali ilanı, panik yaratacağı için yeğlenmeyecek bir karar, diyorlar. Ne var ki "Dünya şartlarına göre olağanüs- tü hal kararı almasının" güçlü olasılık olduğunu ekliyorlar. Gerçekten olağanüstü hale gidileceğine inanan siyasal çevreler, 10 ocak tarihini gösteriyor. Hükümetin, "Bu haf- taki işçi hareketlerinden rahatsız olduğu ölçüde olağanüs- tü hali çabuklaştırabileceğinden" söz ediliyor. Yeni yıl arifesinde, Türkiye yaşadığımız olaylarla kimi za- man güldüren, kimi zaman ağlatan, ne var ki sorunları gi- derek ağırtaşan bir ülke manzarası sergiliyor. "Bir elinde mikrofon / Bir elinde ayna / Umurunda mı dün- ya?" Gerçekten olağanüstü hale gidileceğine inanan siyasal çevreler, 10 ocak tarihini gösteriyor. Hükümetin, "Bu haftaki işçi hareketlerinden rahatsız olduğu ölçüde olağanüstü hali çabuklaştırabileceğin- den" söz ediliyor. Unlü falçılann 91 kehanetleri. Semra Özal, Erdal İnönü, Demirel. Rıdvan. Efe gibi ünlülere neler olacak? 1991'in aylara göre değerlendirilmesi. Semra Hanım'ın ialcısı Serpil, Büyücü Bülent ve Keto Tempo için fal baktı. Ecevit anlcrtıyor Ecevit siyasi ükanıklığın nedenlerini ve çozüm yollannı anlattı. "Özal gibi davranamayacağım için görünür gelecekte Cumhurbaşkanlığanı da içime sindiremem." "Özal savaş çığırtkanlığını yapan sayüı üderlerden biri haline geldi." "En büyük eksiklik partilerde genç lider bulunmaması.'' ' 'Başbakanlık boş bakanlık haline geldi." "Öncelikle gerçek anlamda bir nispi temsil sistemi uygulanmalıdır." Ağca'yı Türk Gladio'su mu kaçırdı? Talat Turhan, Uğur Mumcu ve Hasan Fehmi Gûneş'in iddialan ve suçlamalan... TÜSİAD'ın raporu Hükümete yönelik agır eleştiriler taşıyan ve 2000'li yıİlar için perspektifler öneren raporu ele geçirdik. Rapor ve taraşmalan. Istanbul'da Noel Hıristiyanlann kutsal gunü Noel İstanbul'da nasıl yaşandı? Müslümanlann ve ateistlerin giderek artan ilgisi ve kiliselerden görüntüler. Papatydann gece ayini Papatyalar Konya'da gece yansı Mevlana'mn tûrbesini nasıl açtırdı ve ne için dua etti? Türk balesinin davulu Davul sonunda patladı ve bale rafa kalktı. Tempo, Ankara ve Istanbul'da kulislerdeydi. Aynca, Paris'te sokak çeteleri, Jane Fonda'nın evliliği, Rusça kurslan ve bir aücılık şampiyonası... HAFTALIK HABER DERGİSİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle